Eşine Karşı Cinsel Tutkuyu Kaybedenler
Teknoloji hayatımıza güzellikler, yenilikler getirirken, bir yandan da maalesef evlilik hayatını öldüre biliyor. 70 yıllara dönüp bakıldığında; Sinemada aşk, sevgi gibi çok derin bir kavram içerirken, şuan evimize giren dizilerde ; Esas adam sevgilisine deli gibi aşık olup, kısacık zamanda aşkı bitip, başkasına aşık olabiliyor. Sevmedikleri halde seviyorum demeler, yada biriyle beraberken başka kişiye aşık olup, eşinden kaybolan tutkuyu onda yaşama arzusu… Ne kadar da normalleşmiş gibi değil mi?
Evet gerek çabuk tüketme diyelim, gerekse böyle dış çevreden etkilenme, fakat şurası kesin ki evlilikler günümüzde çok çabuk bitiriliyor. Sadece anlaşmazlıklar çekişme ve tartışmalarla kalmıyor. Hatta bazen siz dışarıdan baktığınızda bir aile görürsünüz, ama içeride ya ayrı odalarda yatan eşler, yada birbirine dokunamayan karı kocalar görebilirsiniz. Önceden eşler ne kadar kavga etse de, yatağa küs girmeme gibi, bir anlayış vardı. İnsanlar eşine küs girdiğinde yatağına, büyünün bozulacağına inanır, ne olursa olsun yatmadan önce barışılırdı. Şimdi ise tartışmalar yatağa taşınıyor. Zamanla eşleri birbirinden soğutup aralarındaki cinsel arzuyu bitiyor. Ve bunlar sadece cinsel sorunlar olarak değil, aileyi kökten sarsacak sorunlar halini alıyor. Eşler birbirine tutkuyu kaybederken, Başkalarına tutkuyla bakabiliyorlar. ”Cinsel soğukluğun”daha üzücü noktalara taşınmaması için, eşler tekrar aralarındaki bu bağı yakalaya çalışmalı bunun için emek harcamalıdırlar.
Cinsel tutkunun eşler arasında azalması gibi, sorunların arkasında; aslına bakarsanız biyolojik sorunlardan ziyade, bu duruma getiren ruhsal sorunların etkisi vardır. Özellikle kişinin bilinç dışı tepkileriyle buluşan içtenlik, bağımlılık, reddedilme, değersiz görülme, gebelik korkusu gibi faktörlerin birleşmesi, Cinsel tutkuyu yok etmektedir.
”Cinsel tutkunun kaybolması” halinde tutku duyulmayan ve arzulanmayan kişinin, eşine yaklaşımında değişiklikler yapması işe yarayan bir yöntemdir. Mesela kadın eşini arzulamıyor diyelim; Burada kadının eşine karşı cinsel tutkusunu kaybetme sürecine bakmak lazım. Eşinin; Kadına tavırlarında ve davranışlarında, eşini ondan soğutup rahatsız eden, en temel huy neyse bunda yapılacak düzeltmeler, kadının eşine karşı cinsel tutkusunu oluşturabilir.
Cinsel tutkuyu kaybettiren, eşlerin birbirine yaptığı en temel davranışlar nedir? Gelin buna hep beraber bakalım evliliğinde özellikle ”Cinsel tutkusunu kaybetmiş” çiftlerin önemsemelerini dilerim.
Eşinizi iğrenmesine neden olacak kadar zorlamak;
Unutmayın ki; Her kişinin kendine göre belirli seviyede tutku ve arzu sınırı vardır. Eşinizle aranızda bu arzu sınırı farklı olabilir.Ve eşinizi gereğinden fazla zorlanıyorsanız, iğrenme ve tiksinme duyguları yaşayabilir. Bu iğrenme duyguları zamanla eşinizin ”Cinsel tutkusunu” kaybetmesine neden olur.Mesela ; Erkek kadını sürekli aşağılıyor, kötü davranıyor. Bu durumda zamanla kadın eşine karşı cinsel tutkusunu kaybediyor . Hatta bir adım daha ilerisi; Eşi tarafından beceriksizlikle suçlanıp, değişmeye zorlanan kişiler ise, zaman içinde eşlerinden iyice nefret edip uzaklaşıyorlar. Mesela; Diyelim ki evin erkeği sizsiniz. Kadın baskın karakter ve sürekli kendi dediği olsun istiyor. Sizi pısırık erkek olmakla suçluyor. Kadınının gözünde hiçlik duygusuna kapılan erkek, zamanla eşine karşı arzu eksikliği yaşamaya başlıyor. Bu tarz davranışlardan uzak durmak ve cinsel hayatta da normal ailevi hayatta da karşı tarafın neyi ne kadar istediğine ve saygıyı kaybetmemeye önem vermek gerekir.
Sizi eşinizden soğutan panik halini terk edin;
Bazı kişiler sizden yada normalden fazla heyecanlı, hassas, kırılgan, titiz olabiliyorlar. Aynı zamanda öz güven eksikliğinin de vermiş olduğu şu sonuçlar ortaya çıkıyor. Eşlerinin kendilerini beğenip beğenmeyeceği, eşine yetip yetmeyeceği konusundaki sürekli panik yaşıyorlar. Evlenmişler, aradan yıllar geçmiş, hala eşine kendisini ispat etme derdinde yaşıyor. Panik halleri hiç bitmediği için, ilişkiden soğumaya başlıyor ve zaman içinde cinsel tutkusunu kaybediyorlar . Cinsellik önce kendi mutluluğunu için yapılan bir eylemdir. Ne eşini ne kendini gereksiz evhamlara mahkum etmeyin.
Aşırı arzulu eş de cinsel tutkuyu bitirebilir;
Eşlerden birinin aşırı arzulu olması, zaman içinde diğer kişiyi ilişkiden uzaklaştırıyor. Zorlamalar artarsa cinsel tutkusunu kaybedilir ve isteksizliğe dönüyor. Karşınızdaki kişi her zaman sizin gibi hissetmek zorunda değildir. Onunda ne istediğini iyi takip edip nerede durması gerektiğini ayarlaması gereke bilir. Yoksa ilerisi için daha büyük kayıplar yaşayabilirsiniz.
Cinsel arzu duygusal meselelerin önüne geçmemeli;
Unutulmamalı ki ; Evlilikler iyi gün ve kötü günlerde birbirini desteklemek ve paylaşmak da kurulumu için sebeplerdendir. Evlilik hayatı boyunca iyisiyle kötüsüyle nice zaman geçiyor. Hastalıklar, ölümler, iflaslar, uzun yolculuklar, yorucu günler… işte tüm bu döngü içinde eşlerin cinsel ilişkilerine ara vermeleri, cinsel ilişki seviyelerini düşürmeleri gerekebiliyor.Karşı tarafın duygusal durumu paylaşılmalı.
Oysa ilişkinin hiç düşmemesi, çiftlerden birisinin hep aynı seviyede tutmaya çalışması, diğerinin ona uymada güçlük çekmesi, zaman içinde cinsel tutkuyu kaybetmesine sebep olur. Ne garip değil mi? Evlilikte yaşanan doğal durumların, arzu seviyenize inişli çıkışlı yansıması gerekiyor. Bu iniş çıkış ilişkiye hiç yansımadan hep aynı çizgide devam ederse zamanla cinsel tutkusunu kaybedilir. Mesela Kadının diyelim annesi vefat etti. Ve annesini toprağa verdiği günün akşamı eşi, onula cinsel ilişki yaşamak istedi ve kadını buna zorunda bırakmış. Böyle bir durumda; Aradan yıllar geçse bile kadın bu nedenle kocasından nefret edebilir. Hatta eşiyle aynı odada bile uyumak istemeyebilir.Tabi oda ayırmanın; altında yatan nedenlerden belki bir çok şey olabilir ama buda oldukça güçlü bir neden olabilir. Eğer ki acı gün kötü gün deniyorsa, hastalıkta sağlıkta deniyorsa, eşimizin duyguları paylaşmayı öğrenmeliyiz.
İki tarafta arzuyu kaybettiyse;
Çiftlerden birisinin değil de her ikisinin birden düşük arzuyla yoğrulmuş olması, kendiliğinde oluşmuş bir eş arzulamama durumudur ki en vahim olan tablo budur. Bu tip ilişkiyi toparlamak inanılmaz zordur. Ekstra emek ve bir uzmandan yardım almak gerekir. Yoksa evlilik istenmeyen sona doğru sürüklenir.
İçinizde sakladığınız Öfke ;
Eşlerden birisinin eşine karşı olumsuz duyguları veya kızgınlıkları varsa, bu durumu eşine anlatıp açıklayabiliyorsa yani sorununu onunla paylaşabiliyorsa, toparlanabilir bir cinsel isteksizlik sorunu yaşıyordur. Ama eşe kızgınlık var, yani cinsel isteksizliğinin önünde belirli bir engel var, üstelik bu durumu eşiyle konuşup çözümleyemiyorsa, cinsel tutkusunu kaybedilir. Ve telafisi çok zor olur. Engelini bilerek eşine yakın davranması ve onu arzulaması mümkün değildir.
Cinsel tutkusunu kaybı ciddi bir sorundur. Evliliklerin sonunu hazırlayan bir sorun. Maddelerde de belirttiğim gibi bu konu biyolojik değil tamamen ruhsal ve bilinç altı problem olabilir. Çözülmediği taktirde ayrılık kaçınılmazdır. İlişkilerinizi düzeltme yolunda bir ilişki koçundan yardım almanızı tavsiye ederim .
Cinsel İşlev Bozuklukları Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz İçin Web Sitemizi Ziyaret Edebilirsiniz
www.cinseltherapist.com Tel: 0507 116 11 00
Benzer Makaleler
Evlilik Öncesi Psikolojik Hazırlık: İlişkideki Eşitlik ve İletişim
Evlilik öncesi psikolojik hazırlık, çiftlerin ilişkiyi bir ömür boyu sürdürme ve...
Mutlu Bir Yaşam İçin; Vazgeçmeniz Gereken 10 Cümle
Her insanın ilişkilerini yönettiği kendi kalıplaşmış inançları vardır. Hayata...