Nitelikli Beraberlik (Sağlıklı İlişkilerin Anahtarı)
İnsanlar için en anlamlı ve tatmin edici deneyimlerden biri, nitelikli bir beraberlik içinde olmaktır. Nitelikli beraberlik, iki insan arasındaki ilişkiyi güçlendiren, destekleyen ve zenginleştiren bir deneyimi ifade eder. Bu makalede, nitelikli beraberliğin temel unsurlarını ve sağlıklı ilişkilerin anahtarlarını inceleyeceğiz.
1. İletişim: Temel Bir Taş
İlişkilerde iletişim, temel bir taş olarak kabul edilir. Nitelikli bir beraberlik, açık, dürüst ve empatik iletişim üzerine kurulur. İletişim sorunları, çoğu ilişkinin temel sorunlarından biridir. Duyguları ifade etmek, dinlemek ve karşılıklı anlayış geliştirmek, sağlıklı bir ilişkinin vazgeçilmezlerindendir.
2. Karşılıklı Saygı ve Destek
Nitelikli bir beraberlik, her iki tarafın da birbirine saygı gösterdiği bir ilişkiyi yansıtır. Karşılıklı saygı, her iki kişinin duygusal ihtiyaçlarını anlamak, takdir etmek ve desteklemek anlamına gelir. Birbirinize destek olmak, zorluklarla başa çıkmak ve başarıları kutlamak, ilişkiyi güçlendiren unsurlardır.
3. Ortak Değerler ve Hedefler
İlişkilerde ortak değerler ve hedefler, çiftlerin birbirine daha yakın hissetmesine yardımcı olabilir. Ortak bir vizyon geliştirmek, ilişkiyi anlamlı kılar. Birlikte geçirilen zaman, bu değerleri ve hedefleri paylaşma fırsatı sunar.
4. İyi İletişim ve Çatışma Yönetimi
Çatışmalar, her ilişkinin doğal bir parçasıdır. Ancak, nitelikli beraberliklerde çatışmaların sağlıklı bir şekilde yönetilmesi önemlidir. Öfke ve anlaşmazlıkların uygun bir şekilde ele alınması, ilişkiyi güçlendirebilir. Çözüm odaklı ve saygılı bir şekilde iletişim kurmak, bu süreci kolaylaştırabilir.
5. Bağımsızlık ve Kişisel Gelişim
Nitelikli bir beraberlik, her iki kişinin de bağımsızlığına ve kişisel gelişimine değer vermesini içerir. İnsanlar kendi ilgi alanlarına ve hedeflerine sahip olmalıdır. Bu, bireysel kimliği sürdürmek ve ilişkiye yeni bir derinlik katmak için önemlidir.
Nitelikli beraberlikler, uzun vadeli bir mutluluk ve tatmin sağlayabilir. İletişim, saygı, destek, ortak değerler ve kişisel gelişim, sağlıklı bir ilişkiyi sürdürmek için temel taşlardır. Unutmayın ki her ilişkinin kendine özgü olduğunu ve çaba gerektiğini unutmayın, ancak nitelikli bir beraberlik, bu çabanın ödülleri arasında yer alabilir.
DevamıSağlıklı İlişkiler İçin; Doğru İletişim Kuralları
Zamani evliliklere bakıldığında; güzel umutlarla, hayat adına iyi ve kötü günlerde beraber olma adına verilen sözlerin tutulmadığını çiftlerin evlilik yolculuğunda yarı yolda yollarını ayırdıklarını görüyoruz. Evlenince çiftler ”Nasıl olsa artık evliyiz, her daim beraberiz, bu gün yıktığımızı yarın toplarız” düşüncesi hakim olmaktadır. Tabi ki o ilişkinin yıkılan değerleri de bir türlü tamir edilmemektedir. Oysaki bir ömür boyu mutlu olmak isteyen çiftlerin bu hayallerini gerçeğe dönüştürmek için ilişkilerini tıpkı bir çiçek gibi beslemesi ve özen göstermesi gerekmektedir.
Çiftler arasındaki ilişkiyi besleyen ya da zarar veren en önemli faktörlerden biri eşler arası iletişimdir. Fakat birçok çift, evlendikten sonra eşlerinin yaşamındaki ayrıntılara dikkat etmemeye başlar, birbirlerinin nelerden keyif aldıklarını, nelerden hoşlanıp hoşlanmadıklarını, korkularını, streslerini, hangi durumlarda kendilerini değersiz hissettiklerini fark etmeyerek bu konulara yabancılaşmaktadırlar.
Aslına bakarsanız çözüm çokta zor değil… Çiftler aralarındaki iletişimde yeni ve ilginç paylaşımlar ortaya konabildiği sürece ilişkide canlılık ve heyecan sürecektir. Aranızdaki İletişim doğrudan ve net olduğunda evlilikte gerekli olan güven ve sevginin gelişebilmesi de mümkündür. Sevgi evliliği başlatan duygudur, devamlılığı ise, sevginin tıpkı saksıdaki narin bir çiçek gibi gelişmesi için beslenmesi ve özenle bakılması gerekmektedir. Her ilişkinin negatif ve pozitif yönleri vardır bunları keşfedip negatifleri pozitiflere çevirerek ilişkinizi güçlendirebilirsiz. Gelin daha yakından bakalım;”Negatif ve pozitif iletişim tekniklerine;
Evlilikte NEGATİF İletişim Hataları:
İlişkilere en çok zarar veren durumların başında, asıl konudan uzaklaşan, eşlerin birbirinin canını yakmaya çalıştığı tartışmalar geliyor. Çiftler arasında tartışmaların elbette olabilir, asıl önemli konunun bu tartışmaları yönetebilmektir. Tartışmaları yönetmeyi başarabilen çiftler evliliklerini yönetmekte de daha başarılı olmaktadırlar. Bu durumun tam tersi; Tartışmayı körükleyen olumsuz tavır ve davranışlar tartışmaların şiddetinin hızla artmasına, ilişkide ölümcül olabilecek duygusal ve fiziksel yaralanmaların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Nedir negatif İletişim Hataları?
Suçlama ve Eleştirme; Karşısındaki kişinin kişilik yapısına yönelik yaralayıcı ifadelerdir. Bu iletişim genellemeler üzerinedir. En sık kullanılan “Sen hep böyle geç kalırsın zaten, kendinden başka kimseyi umursamazsın” gibi cümlelerdir.
Karşındakini Küçümseme; Eşlerin birbirlerini iğnelemeleri, kuşku duymaları ile ilgili süreçte verdikleri tepkilerdir.Küçümseyici sıfatlar yakıştırma, göz devirme, dalga geçme gibi tavırları içerir. Küçük görme, tiksinme ve aşağılama ima ettiği için ilişkiyi zehirler. Bu tavır, çiftleri uzlaşma yerine daha fazla çatışmaya doğru götüren bir sebeptir.
Devamlı Savunma Halinde Olma; Suçlama ve küçük görme kişinin içindeki olumsuz düşünceleri harekete geçirir ve ateşi körükler bu da karşı tarafı savunmaya iter. Savunma davranışı çatışmayı arttırmaktadır. Eşler arasındaki savaşı kızıştırır. Eşler artık aynı tarafta değil birbirlerinin karşısında yer alırlar; birlik bozulur. Bu, işleri daha da çözümsüz hale getirir. Böyle durumlarda geçmişte yaşanan bütün olumsuz anıları birbirleri için cephane olarak kullanmaya başlarlar.
Eşinizle Aranızda Soğuk Duvar Oluşturma; İlişkide işler savaş haline gelince cepheler oluşur ve çiftler kendilerini yaralanmalardan korumak, zarar görmemek için aralarına duvar örer, iletişim kesilir. Bunu bazen çiftlerden biri bazen her ikisi de yapabilir. Çiftler soğuk duvar örerek yani aralarındaki bağlantıyı kopararak yalnızca tartışmadan değil evliliklerinden de kaçmaktadırlar. Birbirleri ile göz teması kesilir başka yönlere bakmaya başlarlar. İç dünyalarını birbirlerine karşı kapatırlar. Bu tür süreçler yaşandığında, ilişkide sevgi ve güven duyguları tehlike sinyalleri vermeye başlar. Oysa bir ilişkinin gelişebilmesi için en önemli ihtiyaç ”sevgi” ve ”güven”dir. Birbirleri ile bu duygularını paylaşmadıklarının farkına bile varmadan birbirlerine yabancılaşmaya, dostluklarını kaybetmeye başlarlar.
İlişkilerde POZİTİF İletişim Nasıl Oluşturlur:
Çiftler arasındaki ilişkilerin gelişmesi ve yürütülmesi sürecinde birtakım NEGATİF iletişim hataları olduğu gibi olduğu gibi, bu durumları tersine çevirecek POZİTİF iletişim teknikleri de vardır.
Eşinizi Suçlamaktan Vazgeçin; Suçlama hiçbir ilişkide kişiyi verimli bir sonuca götürmez. Eleştiri yerine ”Yakınma” iletişimde daha yapıcı bir kanal açar. Çünkü sadece karşıdaki kişinin başarısız olduğu belli bir davranış ile ilgili geri bildirimi içerir. Böylece birbirlerine karşı iletişim kanallarını açık tutmalarını sağlar. Fakat Yakınma alışkanlık haline getirilmemelidir. Fazlaca yakınma karşınızdakini o konu hakkında duyarsızlaştırabilir. Aynı zamanda İstek ve özlemlerimizi dile getirirken yıkıcı değil de yapıcı ifadeler kullanmak ilişkideki sevgi duygusunu tazeler. ”Artık bana hiç zaman ayırmıyorsun” yerine ”Birlikte ne güzel vakit geçirirdik, arada sırada yine dışarı çıksak” gibi ifadeler ilişkiyi daha sıcak ve yakın tutacaktır.
”SEN” Yerine ”BEN” Dilini Kullanın; Kullanılan sözcükler karşıdakini suçlamak yerine kişinin kendi duygularına odaklanmasını sağlar. İletişimde önemli olan ne hissettiğimizi yargılamadan iletmektir. Sen dili; duygu ve düşüncelerimizin sorumluluğunu başkalarına yüklediğimizi ifade eden anlamı içerir. İletişim kurarken ”BEN” dili suçlamayan, yargılamayan ve davranış hakkında sadece kişinin duygularının ne olduğunu gösteren bir ifade biçimidir ve sağlıklı iletişimde etkilidir. ”Beni mutlu etmedin” yerine ”Mutlu değilim” kullanmak ile başlayabilirsiniz.
Eşinizin Zihnini Okumayın; Eğer çiftler birbirlerine duygularını ve beklentilerini açıkça ifade etmek yerine karşıdakinin zihin okumalarını beklerlerse daha fazla hayal kırıklığı yaşar. Birbirlerinden zihin okumalarını beklemek, iletişimi kesmek, ilişkiyi çözümsüz hale getirebilir. Kişiler kendilerini anlaşılmamış ve değersiz hisseder. Bu yüzden birbirlerinize isteklerinizi nazik bir dille ifade etmek daha huzurlu bir ortam oluşturmanızı sağlayacaktır.
Sorunları Biriktirmeden Çözün; Bazen sorunları çözmek yerine onları görmezden gelmeyi çözümmüş gibi algılarız. Oysaki sorunları halının altına ittikçe bu bizi her an patlamaya hazır bir bomba haline getirir ve ufacık bir kıvılcım yıkıcı büyük bir patlama oluşturur. Olaylar kontrolden çıkar. Zihnimizde büyüttüğümüz sorunlar zehirli sarmaşık gibi güzelim çiçeğimizi boğar. Sorunları biriktirmeden önem sırasına göre çözmek gerekmektedir. Ayrıca Çiftlerin birbirlerinden gelen ilişkiyi onarma girişimlerini kaçırmamaları ve birbirlerini duymaları önemlidir. ”Çok gerildim bir ara verebilir miyiz?” gibi bir ifade aynı zamanda bir onarma girişimidir.
Kendinizi ve birbirinizi Sakinleştirmeyi öğrenin; Tartışma tırmanmaya başlayıp kavgaya dönme eğilimi ortaya çıktığında yani kızgınlık, öfke gibi daha yıkıcı duygular alevlenmeye başladığında vücudumuzda ortaya çıkan titreme, kalp çarpıntısı gibi fizyolojik tepkiler karşınızdakinin onarma davranışlarının algılanmasını engeller. Atılacak ilk adım, tartışmayı durdurmaktır. Bu ara en az yarım saat olmalıdır, çünkü bedenimizin sakinleşebilmesi için gerekli olan en az süre budur. Bu sürede tartışılan konu ile ilgili düşüncelerden uzaklaşmak, bedensel aktivite, müzik dinleme gibi alternatiflere odaklanarak kendimizi rahatlatmak amaçlanır.
Orta yolu Bulun; İlişkide yakın ve sevgi dolu kalabilmenin yolu uzlaşmadır. Yumuşak başlangıçlar yapabildiğimizde, onarma, yatıştırma davranışlarını gösterebildiğimizde mümkün olabilir. Bu adımların her biri çiftler arasında olumlu bir atmosfer yaratarak uzlaşmaya uygun bir ortam hazırlar. Çiftler, birbirlerinin söylediği ya da inandığı her şeyi kabul etmek zorunda değildir. Açık ve dürüst bir etkileşim içinde karşısındakini anlamaya yönelik dinleyebilmek önemlidir. Eşinize empati gösterebilmek onu anlamayı sağlar. Bir ilişkide anlaşılmak en önemli ihtiyaçlardan biridir. Etkiyi kabullenmek sadece bundan ibarettir.
Sevinç Karakaya
DevamıNeden Sağlıklı İlişkiler Kuramıyorum?
NEDEN SAĞLIKLI İLİŞKİLER KURAMIYORUM
Aslında her bireyin hayatta aradığı en önemli şey, Sağlıklı bir ilişkinin kazandıracağı huzur ve doğru kişiye olan bağlılığın verdiği güvendir. Fakat sahip olmak istediği halde bir türlü aradığı mutluluğu getirecek ilişkiyi bulamayan bir çok insan vardır.
Her zaman tekrarladığımız gibi, Dünya sevgi üzerine kurulmuş ve sevgi ile devam etmektedir. İnsanın da hayatını devam ettirdiği sürece ihtiyaç duyduğu enerji kaynadığıdır sevgi. Peki hiç düşündünüz mü? insanlar bu denli sevgi ve bağlılık ihtiyacı duyarken, neden ilişkiler bu kadar kısa sürede tüketilip etkisiz bırakılıyor? Bunun sebepleri düşünüldüğünde modern dünya dediğimiz yaşadığımız zamanda ilişkilerin çok hızlı yaşanması ve beklentilerin gereğinden fazla abartılı olması, ilişkilerin tükenmesine sebep olabileceği gibi, kişilerin daha çok hayatlarının merkezine kendilerini koymaları sonucu ilişkinin sorumluluklarından kaçmak isteği de ilişkilerin bitmesine neden oluyor. Genel olarak ilişkilerin bitiminde karşı taraf yada çevresel faktörler suçlanmasına rağmen, bakıldığında birey olarak kendi eksik ve yanlışlarımız da en az karşı taraf ve çevresel faktörler kadar etkilidir.
Gerçekten acaba böyle olabilir mi ? İlişki yaşamamızı engelleyen kişisel özelliklerimiz olabilir mi? Evlilik için hep yanlış kişiler sizi bulduğunu düşünüyor ve uzun zamandır hayatınızda biri yoksa veya ilişkileriniz bir türlü uzun soluklu olmuyorsa, Yada evliliğiniz de istediğiniz o sevgi ve güveni bir türlü yakalaya mı yorsanız;Kendi kişisel özelliklerimizi tekrar kontrol etmek gerekebilir. Tabi İlişkiler çok genel bir kavram içerir eşinizle yada sevdiğinizle olabileceği gibi arkadaş dost aile iş hayatımızdaki ilişkilerimizde de kendi kişisel özelliklerimizden kaynaklı sorunlar yaşıyor olabiliriz.Gelin bugün buna bir de beraber bakalım.
Mutsuzluğu Alışkanlık Haline Getirmek
Hayatta herkes negatif olaylarla karşılaşabilir. Fakat burada unutmamak gereken şudur; Her yeni başlangıç bize yeni umutlar yeni beklentiler getirir. Eğer ki geçmişte yaşadıklarımıza takılıp, onları bugünümüze taşırsak, muhtemel yarınlarımız da onlarla şekillenecektir. Burada yapılması gereken geçmişi elbette unutmak değil, yaşadığımız olayın hayatımızda bize bir şeyler öğrettiğini hatırlayıp, gereken dersleri alıp yolumuza devam etmektir. Böylece hayatı yaşayacak gücüm kalmadı demektense; Edinmiş olduğunuz tecrübeleriniz ile kendinize yeni hayat yolu çizebilirsiniz. Sadece ilişkiler için değil hayatın her alanında başarı sağlamış insanlar, yaşadıkları hayal kırıklıklarına değil, daha iyisini yapabileceğine inanan insanlar olmuştur.
Eğer ki bu tarife uyuyorsanız;geçmişteki kötü ilişkiler deneyimlemiş, haksızlıklara ve ayrılıklara odaklanarak pes etmiş, artık kimselerle görüşmek istemiyor, yeni insanlar tanımak, sosyalleşmek istemiyorsanız, girdiğiniz ortamlarda silik ve güvensiz kişilik tarzı sergiliyorsanız, bu ilişkilerinizin neden kısa süreli olduğunu açıklayabilir.
Burada çözüm şudur. Korkularla hayatınıza devam edemezsiniz siz geçmişinizle ve mutsuz olacağım korkusuyla yaşarsanız bunları hayatınıza çekmeye devam edersiniz. Unutmayın; geçmiş siz ona takılmadıkca ve benzer davranışlarla aynı sonu bekleyerek çağırmadığınız da tekrarlamaz, yapmanız gereken her zaman geçmişi geçmişte bırakıp, yaşananlardan ders almış şekilde, yepyeni bir sayfa açmaktır.
İlişkilerde İtici Gelen Özellikleri Tekrarlıyorsanız
Gerek yakın dostluk gerek aile bağları gerekse karşı cinsle olan ilişkilerimiz de ilk önce bir birey olduğunuzu asla unutmamanız gerekir. Herkesin kendi hayat alanın da yaşama hakkı vardır. Beraber paylaşılan alanda da, bazı davranışlar vardır ki istisnasız karşı bütün ilişkilerde, özellikle karşı cinsle olan ilişkilerde itici gelir ve kişileri ilişkiden soğutur. Erkek ya da kadın hiç fark etmez bu davranışların etkisi kaçınılmazdır. Çünkü kimse bir ilişki ile boğulmak istemez. Bunlar neler olabilir? derseniz; mesela, daha başlarındayken ilişki ile ilgili fazla beklentiye girmek, duygusal olarak baskı yapmak, sürekli nerede, ne yaptığını sormak, sıkça onu sevdiğinizi söylemek veya devamlı mesaj atmak, ilgi beklemek, aşırı kıskançlık, eski defterleri karıştırmak, baskı yapmak, çocuk gibi davranmak, dır dır etmek, hep beraber vakit geçirme isteği, başkalarıyla paylaşamama gibi… Tabi ki daha da artırıla bilir bu örnekler. Eğer ki fark etmeden de böyle davranışlara giriyorsanız. Hareketlerinizi bir kez daha gözden geçirin ve aşırılıklarınızı törpüleyin derim. Dediğim gibi alışılmış yada öğretilmiş aileniz veya çevrenizden aldığınız davranış tarzı bu olabilir fakat sağlıklı bir ilişki için bunları yok etmeniz gerekiyor. Bununda en iyi yolu tekrarlamamaktan geçiyor. Aşırı davranışlarınızı kontrol edin ve bunlardan uzak durun. Ben buyum ve olduğum gibi olmak istiyorum gibi bir düşünce tarzınız varsa, Bu bazı durumlarda doğru bir bakış açısı değildir, olduğunuz haliniz insanlara itici geliyorsa değişmeli ve kendinizi yenilemelisiniz. Kimseyi değiştiremezsiniz siz yalnızca kendinizi değiştirebilirsiniz. Bu yüzden herkesin sizi aşırı hareketlerinizle kabul etmesini beklemeyin.
Yeni Moda Ölümüne Kankayız Modu
Evlenmeyi düşündüğünüz kişi yada potansiyel sevgiliniz ile ve tabi ki evliliğinizde de dost olmak elbette çok önemli ve gerekli ama bu dostluğun seviyesine dikkat etmek gerekir. İlişkilerde fazla dostane tavırlarda bulunmanın ilişkinin aşka dönüşmesini engellediği ispatlanmış bir gerçektir. Fazla yüzgöz olmak, hayatının ve eski ilişkilerinin tüm detaylarını anlatmak ve dinlemek gibi insanların yakın arkadaşları ile paylaştığı detaylar genellikle ilişkileri aşk boyutundan çıkararak dostluk çizgisine çekiyor. Eşinizle yada sevdiğinizle diyaloglarda onu anladığınızı belli etmek için kendi cinsiyetinizden ve onun gerekliliklerinden vazgeçmemelisiniz. Her kadın karşısında tam bir erkek, her erkek de karşısına tam bir kadın görmek ister. Aksi halde hiç bir sebep yokken uzaklaşmalar başlar. Hatta ben her şeyi yapıyorum, onun hep yanında oldum, diye siz ne kadar yakınsanız da kopuşlar başlar. İlişkilerinizde arkadaşlık ve kendi cinsiyetinizin enerjilerini ayarlayamıyorsanız bir dönem etkileyici taraflarınızı öne çıkararak iletişim kurmalı ve kendinize uygun bir iletişim şekli oluşturmalısınız.
Ukalalık Ve Aşırı Beklenti
Tabi ki kendimize ait bir öz güvenimiz olmalı, bir ilişkide kendini karşı tarafın yanın da aşağı görmek oldukça sakıncalı ve de tehlikelidir. Çünkü siz kendinizi bu şekilde gördüğünüz sürece karşı taraf başka türlü görmeyecektir. Fakat unutmamak lazım ki kendini aşağı görmek kadar, kendini üstün ve ayrıcalıklı görmekte o kadar tehlikeli ve sakıncalıdır. Gerek karşı cinsle gerekse hayatımızda ki diğer ilişkilerimizde , anne- baba ve çocuklarımız hariç ilişkilerimiz alma, verme dengesi içinde yürümelidir. İlişkilerde iki taraf da fedakarlıkta bulunmalı ve bir arada kalmak için çaba, özen göstermelidir. Bir taraf kendisini üstün, karşı tarafı aşağı gördüğünde ilişkinin bütün dengeleri sarsılır ve alma-verme dengesi bozulur. Beklentilerini devamlı karşı tarafa yönelten, ilişkiyi kendi istediği şekilde yaşamaya zorlayan kişiler, hiçbir zaman uzun vadede uyumlu ve ahenkli ilişkiler kuramaz. Bazen ukala ve kendini beğenmiş insanlar ilişkilerin ilk zamanlarında ilgi görseler de zaman geçip gerçek duygular ortaya çıktığında ve huzur isteği ağır bastığında tercih edilmezler. Böyle bir sorun yaşıyorsanız hemen karşı tarafın ne hissedeceğini anlamaya çalışmalı ve ona göre davranmayı öğrenmeli, mutlu olmak için karşı tarafı mutlu etmeniz gerektiği gerçeğini unutmamalısınız. Hep bana tarzıyla ilişkiler yürümez.
Fazlaca Asabilik
Asabilik ruh hali; araştırmalara göre asabi, agresif olan insanlar ile kimse uzun vadede birlikte olmak istemiyor. Hatta araştırmalar bu kişilerin çekinilen insanlar olduğunu ortaya koymaktadır. En ufak olayları bile çok büyük meseleler haline getiren, geçinilmesi zor kişiler genellikle eş olarak tercih edilmezler. Asabi, agresif ya da pasif agresif insanlar fazla alıngan, insanları tedirgin eden ve her an bir olay çıkartabilecek yapıları yüzünden karşısındaki kişiyi kendilerinden uzaklaştırırlar. Yüksek sesle tartışan, kavga etmeye meyilli hele de şiddet çağrıştıran bir kişi iseniz hemen öfke kontrolü desteği almanızı ve hayatınızın geri kalanında kendinizi makul tepkiler vermek üzere terbiye etmenizi öneririm.
İlişkiler güven, sevgi, saygı kadar nezaket ve sabır ile ilerler, gelişir.
Sevinç Karakaya
Devamı