Kadın Bedenindeki Erkekler
Kadın; İlk çağlardan beri bereketin bolluğun sembolüdür. Kadın; hassastır, kırılgandır, Narindir. Yada olması gereken budur. Fakat günümüzde kadın her ne kadar kırılgan narin olsa da bu yanını göstermekten korkar çünkü ona güçlü olması öğretilmiştir. Kadın; güçlüdür, kırılmaz, kendi ayaklarının üstünde durur, her şeyle başa çıkar, kimseye ihtiyacı yoktur.
Erkek Gibi; Kadınlar
Evet, bazı kadınlar erkek gibi davranıyorlar. Hayatlarında erkek gibi durmaya çalışıyorlar. Duruşları davranışları hatta konuşmaları erkek gibi… Pek çok kadın bazen bilerek bazense bilmeyerek erkek enerjisi yayarlar. Bu kadınlar anne olur kadın olduğunu unuturlar, eş olur sevgili olduğunu unuturlar. Kendini eşine çocuklarına adarlar ama kendileri gibi yaşamayı unuturlar.
Erkek gibi davranan kadınların hayatına dönüp baktığınızda, hatta geçmişlerine gidip, çocukluk hikâyelerini dinlediğinizde, Ya istenmeyen bebek olmuşlar, ya erkek beklerken kız olarak dünyaya gelmişler, aileleri hayal kırıklığına uğramış bu enerji ise onlara kadar gelmiş ya da erkeklerin daha değerli olduğu, kız çocuklarının değersiz olduğu bir ortamda yetişmiş olabilirler.
Bazen de annesinin zarar gördüğünü, ezildiğini, değer görmediğini görerek yetişmişlerdir. Onun gözünde kadın olmak zayıflık, çaresizlik, sıkıntı içinde bir yaşamdır…
”Ve kadın erkek gibi olmaya karar verir. ”
Düşünür ki; Erkek gibi olursam, bana kimse zarar veremez, namusumla yaşayabilirim diye inandırır kendini… Ayakta kalabilmek, sevdiklerine, çocuklarına, ailesine bakmak için erkek enerjisi kullanmayı tercih eder.
Erkek gibi Olmaları ”Teşvik” Edilmiştir.
Erkek enerjisi üreten kadınlar, merttir, gözü pektir, serttirler, onurlarıyla yaşayan kadınlardır. Hatta bu durum çevrelerinden devamlı teşvik edilir. ”Benim kızım erkek gibidir”, ”Benim kızım erkeklere taş çıkarır” gibi laflarla yetişirler.
Hayatlarını bu imajı korumaya adarlar, birçok fedakârlık yaparlar. Herkes için kendi hayatlarını feda ederler. Her insanın bedeninde hem dişil hem erkek enerji vardır. Erkek ya da kadın kendi cinsiyetine ait olan enerji ile hayatına devam etmelidir. Bu ise bir artıdır, bedenlerindeki diğer cinsin enerjisini dinleyip karşı tarafı anlama imkânı sağlar. Sağlıklı evliliklerin gitmesi, sağlıklı iletişimler için aslına bakarsanız bu bir nimettir.
SONUÇ:
İstenmeyen bebeklik, erkek çocukların değerliliği, kadınların devamlı ezildiği ortamlarda yetişmek erkek gibi olmaya teşvik vb sebepler ile aslında zayıf kalması gereken enerji güçlendirilir ve bir kadın erkek enerjisi ile yaşamaya başlarsa, HİÇ FARKINDA OLMASADA HAYATINA SIKINTILARI ÇEKMEYE BAŞLAR.
Erkek enerjisi yayan kadınlar, bazen kendilerine bir eş bulamayıp ya da her seferinde işler istediği gitmeyip birden bire ayrılıkla sonuçlanan evliliğe varmayan ilişkiler yaşarken, bazen de evlenir fakat eşiyle çocuklarıyla sıkıntılı ilişkiler yaşarlar. Bir evde iki erkek olmayacağı için devamlı tartışmalar güç savaşları artık ailede huzur bırakmaz. Hatta bu sıkıntılar iş yerinde sorunlara, sağlık problemlerine kadar gidebilir. Acı sonuç çoğunlukla kadınlığını kısmen ya da tamamen kaybetmiş erkekleşmiş kadınlar, sonrasında depresyonlar travmalar yaşarlar, ömrünü verdiği eşi tarafında, oğlu tarafından terk edilip yüz üstü bırakılabilirler.
Şimdi Şu Soruları Sorun Kendinize:
Uzun zamandır kimsiniz? Kim olarak yaşıyorsunuz? Duygularınız kendinizi size bir kadın gibi mi erkek gibi mi hissettiriyor?
Eğer kendinizi bir kadından çok erkek gibi hissediyorsanız, üzerinizdeki yükün bir kadına değil bir erkeğe daha uygun olduğunu düşünüyorsanız; mesela günlük konuşmalarınızda ”Ben çocuklarımın hem annesi hem babasıyım”, ”Bunun gibi on tane erkeği cebimden çıkarırım”, ”Benim bir erkeğe ihtiyacım yok”, ”Ben kendi ayaklarımın üstünde erkek gibi dururum”, ”Erkek gibi kadınım”, ”Ben niye erkek olmadım” gibi cümleler kuruyorsanız dikkat edin! Ve kendinize gelin,
”Beyniniz bedeninize yanlış sinyal gönderiyor”
”SEN KADIN DEĞİLSİN SEN ERKEKSİN!” Diyor ve erkek enerjisi üretmenize sebep oluyor. Bu yaratılışınıza aykırı, siz kadın bedeni altında erkek enerjisi ürettikçe bedeninizin dengesini bozuyorsunuz. Ve bu dengesizlik gereksiz fedakârlıklar, fazla beklentiler, başkalarını suçlama, yargılama, kaybetme korkusu, bağımlılıklar daha birçok şey olarak hayatınızda kendini göstermeye başlayacaktır.
Hayatımızdaki birçok sıkıntının kaynağı bedenimizin kaldıramayacağı ona ait olmayan yükü kendimize yüklediğimizden kaynaklanmaktadır. Bırakın yükleri tekrar kadın kimliğinizle barışın, hayatınıza zorlukları değil, kolaylıkları davet edin.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu İnsanların Ortak Özellikleri Nedir?
MUTLU İNSANLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ NEDİR?
Herkesin mutluluğa verdiği ayrı bir tanım vardır. Mutlu bir hayat denildiğinde de farklı beklentileri vardır. Mutluluk Nedir? Kimine göre iç huzur, kimine göre sevdiklerinin yanında olması, kimine göre maddi rahatlık, kimine göre aşk, kimine göre sağlık çoğaltmak elbette mümkün. Bu farklılıkların yanında, Mutlu insanların üzerinde Amerika da Yapılan bir araştırmada; kendilerini mutlu hisseden insanların ortak özellikleri değerlendirilmiş. Sizce ne yapıyor da, bu mutlu insanlar, mutlu kalıyor dersiniz?
Klişeleşmiş ve artık faydadan çok insanın canını sıkan cümleler vardır.”Anı yaşa”,”küçük şeylere kafana takma”, ”boş ver demeyi öğren” ve benzeri mutluluk reçetelerinden eminim hepimiz sıkıldık. Gelin bugün biraz daha değişik bir liste hazırlayalım. Onların hayatlarına gidelim. Biraz daha mutlu insanların ortak özelliklerine yada benzer özelliklerine yakından bakalım.
Mutlu insanlar Daha çok Yeşil Alanlara Gidiyor
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, yeşil alanı daha fazla olan bölgelerde yaşayan kişilerin, insan yapısı binalardan bir kafeste yaşayanlara göre daha mutlu olduğunu gösteriyor. Yeşil alanların verdiği mutluluk artışının kişinin en mutlu anlarındaki mutluluğun hemen hemen üçte biri kadar arttırdığı belirlenmiş. Mesela şöyle düşünün hayatınızın en mutlu günü, sevdiğiniz ve hayatınızı adadığınız kişi ile evlendiğiniz gün ise, hissettiğiniz mutluluğun yada bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda hissettiğiniz mutluluğun üçte birine yeşil bir alanda gezerek ulaşabildiğiniz belirtiliyor. Başka bir araştırmaya göre bir doğa parçası içinde sadece beş dakika gibi kısa bir süre dahi geçirmek, kişinin özgüvenini artırıyor. Bu bilgilere dayanarak çok rahat denebilir ki, artık baharın da kendini yavaş yavaş gösterdiği günlerde mutlu hissedebileceğimiz yeşil alanlara kaçmakta fayda vardır.
Mutlu İnsanlar Hayattan Keyif Almaktan Vazgeçmezler
Hayattan keyif almak yediğin bir yemekten lezzet almaya benzer. Sadece karnın doysun diye değil de duyguların da tatmin oldu diye yemek . İşte hayattan keyif almak da sadece yaşamak yada nefes almak değil de, hayatın bütün nimetlerinden, bütün duyularıyla faydalanmak ile olur. Mutlu insanlar için bu keyif; Kimi zaman samimiyet, şükran ve aileyi çağrıştıran kavramlarla tarif edilebilir. Kimi ne göre hayattan alınan keyif, sanki ‘Bütün yıl süren bir Bayram gibi” tarif edilir. Hayattan alınan keyif; Kişinin içinde bulunduğu ortama dair tam bir farkındalık içindeyken hissettiği dostluk, şefkat, tamlık ve huzur duygusudur. Hayattan keyif almak her an mümkün, Bir hafta sonu tatilinde, dostlarla bir sohbette, ailecek bir tatil de, yada hayatın herhangi bir dönemin de. Hayattan keyif almak tamamen kişilerin bakış açılarıyla, hayatı nasıl görmek istemeleriyle alakalı bir durumdur. Bazı insanlar, en ufak şeylerden bile kendilerine keyif alacakları bir nokta çıkarmayı başarabiliyorlar. Mutlu insanların ortak noktalarından biri, kesinlikle mutlu olacak kendilerine bir şey bulmaları.
Mutlu insanlar sevdiği işi yapar
Kim sevmediği işi yapmak ister ki? yada kim sevmediği işi yapıp da mutlu olmayı umabilir ki? Bu neredeyse imkansızdır. Fakat İşinde mutlu olan insanların hayatta da mutlu olmaları ise elbette sürpriz değildir. Yapılan bir araştırmada bana ilginç gelen bir yaklaşımı sizle paylaşmak isterim. araştırmaya göre, işini severek yapan ve dört elle sarılanların% 71’i kendini güçlü ve başarılı buluyor, işinden soğuyanlarda ve işini zoraki yapanlarda bu oran % 42 olduğu görülmektedir. Buraya kadar her şey normalmiş gibi görünse de araştırmanın bir sonraki maddesin de; Kendini güçlü ve başarılı bulan işsizlerin kendini güçlü ve başarılı bulma oranıysa % 48 olarak belirlenmiş. Yani Başka bir deyişle, işsizler arasında kendini iyi hissedenlerin oranı, sevmediği bir işe takılıp kalanlardan daha yüksek.
Bu sonuçlarda kişilerin sevdiği yapmaları, gönül verdiği işlerle uğraşmaları, hayata bağlılıklarını ve mutluluklarını ciddi manada etkilemektedir.
Mutlu İnsanlar İçlerinden Geldiği Gibi Davranır
Çocuklara bakıldığında çok hayatın farkında değillerdir. Çevrelerinde ne olursa olsun onlar savaş ortamlarında bile gülünecek bir şeyler bulabiliyor. Tabi ki anlatmaya çalıştığım çevremizde her şey çok iyi gibi davranmanız değil ama zaman zaman yetişkin kimliğinden sıyrılıp içinizden geldiği gibi davranmak dan bahsediyorum.
Mesela Daha çok çiçekler arasında dolaşın yada çıkarın ayakkabılarınızı toprakla buluşun. Üzerindeki negatif elektriği atmanıza yardımcı olacaktır. Basit gibi gelebilir; Çiçek kokusu diyip geçmeyin; Çiçek kokularının insan davranışlarının üzerindeki etkisini gösteren pek çok araştırma var. Çiçek kokulu odalarda kutluluk ve dostluk hisleri yükseliyor. “Çiçek kokuları sizi mutlu edebilir, sosyal etkileşimi arttırır” ve yine toprakta bulunan ‘dost’ bakteriler, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, beyinde serotonin salgısını artırıyor, negatif enerjinizi alır ve depresyondan kurtulmaya yardımcı olur. Mutsuzluğu yok edecek tedbirler almak da mutluluğu size getirecektir. Basit ama içinizden geldiği gibi..
Mutlu İnsanlar Daha Çok Spor Yaparlar
Bunu duymak istemiyor olabilirsiniz, ancak korkacak bir şey yok. Spordan kast edilen kan ter içinde maraton koşmak değil. Orta yaşlı kadınlar üzerinde yapılan araştırmaya göre ”orta düzeyde” egzersiz yapan kadınlar, egzersiz sonrasında sıkı egzersiz yapan kadınlardan daha mutlu, daha enerjik ve iyi hissediyor. Buda bize çok net gösteriyor ki, mutlu insanların mutluluk kaynaklarından biri de bedenlerine gereken önemi vermeleri.
Mutlu insanlar Mutluluğu Takıntı Yapmaz
Nasıl ki neyin peşinden koşarsak, bizden kaçar. Mutluluk kovaladıkça kaçar. Ama sen yolunda gidersen mutluluk da seni takip eder. Yine yapılan başka bir araştırmanın sonuçları da, Mutlu olmayı önemseyen kadınların, bu kavramı pek de kafalarına takmayanlardan daha mutsuz ve depresif olduklarını ortaya koymaktadır. Mutlu olmaya çabalamak sizi mutsuz kılabilir. Görünüşe göre inat ve ısrarla mutluluk aramak, kişiyi öz yıkıma götürüyor. Siz sadece anı yaşamaya ve hayattan keyif almaya, çalışın mutluluk arkanızdan gelecektir
Mutluluğun peşinden koştuğu bir yaşam dilerim…
Sevgiyle Kalın…
Kadınlar Anne Olunca Sevişmekten Vazgeçiyor
KADINLAR ANNE OLUNCA SEVİŞMEKTEN VAZGEÇİYOR
Yapılan bir araştırmada, annelere yaşamları ile ilgili sorular soruluyor. Ne sıklıkta alkol kullandıkları, hamilelik döneminde aldıkları kiloları nasıl verdikleri ve hatta ne sıklıkta seviştikleri soruluyor. Ya da sevişmedikleri … Duyduğunuz yanıtlar eminim sizi de şaşıracaksınız.
Araştırmaya Sonuçları
- Herhangi bir yaştaki annelerin yüzde 32’si en azından birkaç sene seks yapmadan yaşıyor.
- Yüzde 36’sı birkaç ayı sekssiz geçiriyor.
- Yüzde 27’si birkaç haftayı sekssiz geçiriyor.
- Ve sadece yüzde 5’i sadece birkaç gün sekssiz yaşıyor.
Tabi ki şu bir gerçek çocuk olduktan sonra cinsel hayatta değişimler elbette oluyor. Evde çocuk varken, yaşı ne olursa olsun, cinsel hayatı aynı ateşle sürdürmenin zor olduğu bir gerçektir. Fakat cinsel ilişkinin eşiniz ile sağlıklı bir ilişki ve evliliği sürdürebilmek için de gerekli olduğu da bir gerçektir.
Sizin Evliliğinizde Seks Var Mı?
Araştırmaya göre, çiftlerin yüzde 15-20’si evliliklerini seks olmadan sürdürüyor. Sekssiz evlilik ise yılda 10 defadan az cinsellik yaşamak olarak tarif ediliyor.
Denilebilir ki kişiler, yıllar geçtikçe ilk evlendikleri zaman birlikte oldukları kişilerden ve yaşadıkları ilişkiden uzaklaşırlar. Günümüzde çiftler hem iş hayatında hem ev işlerinde aktifler. Bu eşitlikçi tutum, çiftlerin cinsel hayatlarını maalesef negatif etkilemektedir. Oysaki koca, ne kadar çok erkeksi iş yüklenirse, karısının seksüel açıdan o kadar fazla tatmin olduğu raporlarla tespit edilmiştir.
Sizce Boşanma Riski En Az Olan Çiftler Hangileri?
Yapılan bir araştırmaya göre erkek ev işlerinin yüzde 40’ını yapıyor ya da kadın ev bütçesine yüzde 40 katkıda bulunuyorsa, boşanma riski oldukça düşüyor. Boşanmamak için paylaşım şart gibi görünüyor. Ve bu paylaşım hem sosyal hem iş yaşamında şart…
Peki Seksin Size Faydaları Nelerdir Dersiniz?
Öncelikle çok daha az strese girersiniz. Seks yapmak ve sevdiğiniz insan ile yakınlaşmak sizi daha sağlıklı ve mutlu hissettirecek hormonları harekete geçirir. Seks sizi sadece mutlu etmez, aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir, cildinizi parlatır, baş ağrısı gibi ağrılardan kurtulmanızı sağlar ve uyku düzeninize iyi gelir. Ayrıca en zevkli egzersiz şeklidir.
Gerçek Bir Kadın İçin Seks Öncelikli Olmalı?
Artık evet, Günümüzde eşlerin birbirinden uzaklaşmalarındaki en önemli faktörse seks o zaman bir kadınında en birinci önceliği olmalıdır seksi yaşamak. Seks yapmamak için sayılabilecek tüm bahaneleri biliyoruz. Çok yorgun, çok stresli olabilirsiniz ya da başınız çok ağrıya bilir. Peki bu bahaneleri bir kenara atmaya ne dersiniz?
Evet bir kadının seks önceliği olması için yapması gerekenler;
Seks için Alarmınızı Kurun; Şöyle de diyebiliriz, günün başından seksi düşünmeye başlayın, vücudunuzu seks için hazırlayın. Bir danışanım bunun için şöyle bir yol bulmuştu; ”Sabahları iki alarm kuruyoruz. Biri bizi uyandırmak ve sarılmak, öpüşmek, konuşmak yani yeni günü birlikte karşılamak için. İkinci alarm ise yataktan kalkma zamanımızın geldiğini haber veriyor. Böylece her sabah birbirimize mutlaka vakit ayırmış oluyoruz” Bu yöntem oldukça işe yarayan bir başlangıç olabilir.
Seks için randevu ayarlayın ve randevunuza sadık kalın; Tabi ki seks için önceden plan yapmak, spontane yakınlaşmalardan kötüdür ama hiç seks olmamasından da iyidir. 4 çocuk annesi bir A; haftada üç kez takvimini işaretliyor diyor. (Cumartesi, Pazar ve haftanın tam ortası Çarşamba). Bu size komik gelebilir faat unutmayın evlilik hayatının %70 den fazlasını seks hayatınız belirliyor.
Eşinize ”Evet” Diyin; Eşinizle aranızda sözsüz bir anlaşma imzalayın ve birbirini asla reddetmeyin. Ama aynı anlaşma birinizin başı gerçekten ağrıyor ya da bitkin ise bunu fark etmek ve teklif etmemeyi de içersin. Birbirinizi izleyin, hissedin ve isteyin. Evliliklerde seksin bir vazife algılanması elbette hoş değildir fakat evliliği evlilik yapan sebeplerden biride sekstir o yüzden sözsüz anlaşmaları takip etmek çok etkilidir.
Ve En Önemlisi ”Zevk Almayı Öğrenin”; Bazı kadınlar seksin sadece erkekler için eğlenceli ve zevkli olduğunu sanır. Oysa bir kez zevk almayı öğrenir ve zevk almaya başlarsanız, daha sık yapmak için siz de sabırsızlanacaksınız. Hatta bazen eşinizden daha istekli ve kontrol sizde olacaktır.
Sevgiyle Kalın…
DevamıEvliliğinde ”Güçlü Rolü” Oynayan ”Mutsuz Kadınlar” Ne Yapmalı?
Evliliğinde ”GÜÇLÜ KADINI” Oynayan ”MUTSUZ KADINLAR” Ne Yapmalı?
Evliliğinizde mutsuz musunuz? Peki bir kadın neden mutsuz olur? Tam olarak nedir onu mutsuz eden? Maddi problemler yada aile baskısından dolayı evliliğini sonlandıramamak mı mutsuz ediyor kadını ? Ne yapmalı ”Mutsuz kadın” ? Evlilikte kadının faktörü tam olarak nedir? Sorunlarıyla nasıl başa çıkabilir ”mutsuz kadın”?
Ne dersiniz bazen çok alıngan davranıyor olabilir miyiz? Öncelikle kadın şunu bilmeli; Bir çok insanla ilişkilerimizde olduğu gibi, nasıl ki kişiler aslında bizim aynalarımızdır, nasıl davranırsak öyle tepki alırız. Aynen bunun gibi; Erkeklerin de tüm duygusal davranışları ve olaylara verdikleri tepkilerinin bize bağlı olarak değiştiğini bilmemiz gerekmektedir. Aslında evliliğin sırrı bu gerçektir. Eğer kadın bunun bilincindeyse buna yönelik doğru davranışlar sergilemeyi öğrenirse, kadınlar ”evliliklerinde mutluluğu” yakalayabilirler.
Bir erkek eşinden en çok ne bekler derseniz? En başında çok fazla dile gelmese de ”takdir edilmek”, ‘‘onaylanmak” ve ”şefkat” beklemektedir. Erkekler; kadının kendisini güçlü hissettirmesine ve kendisine ihtiyacı olduğunu bilmeye ihtiyaç duyarlar. Aslında şunu demek daha doğru evlilikte ”Güçlü Kadını” oynamayı bırakmak lazım.
*Erkek hangi kadına sahipse aslında”Erkeği erkek o kadın yapar”
Erkeği erkek eşi yapar ne demek derseniz? Eşiniz gerçekten, erkek gibi hissetmek için karısının desteğini görmeye ihtiyaç duyar. Bilinen bir gerçek vardır.Erkekler kendisine bu şekilde hissettiren ve şefkat gösteren kadınlara eğilimlidir, bu yüzyıllardır defalarca kanıtlanmıştır. Aslında kadınlardan daha fazla duygusal olan erkek, bu alanda kendini göstermekte yetersiz kalır işte burada onu tamamlayacak ve bu özelliğini ortaya çıkaracak kadındır. Kadınlar eşlerine bu bakış açısıyla yaklaşabilirlerse, Eşlerindeki değişim gücünü elinde tutmayı sağlaya bilirler. Evliliklerde iletişim sorunlarının çoğu, çiftlerin birbirlerinin zihinlerini okuyarak ona göre davranış gösterme eğiliminde olmasında kaynaklanmaktadır. Eğer bir erkek evliliğinde suçlanacağını, eleştirileceğini düşünüyorsa, eşiyle olan iletişimde ” kapsama alanında” olmamayı tercih ediyor. Kendisine giden bütün iletişim yollarını kapatıyor. Evet ”Güçlü Kadınlar” evliliğinizde sağlıklı bir iletişim istiyorsanız; Koşulsuz dinlemeyi öğrenmeniz gerekiyor.
*Kadın ne kadar hoşgörülüyse o kadar mutlu demektir.
Artık kadın Yeni dünya düzeninin ona getirisi olarak ev içinde ve ev dışında ciddi sorumluluklar almakta ve bu da kadını psikolojik anlamda daha fazla yıpranmaktadır. Kadının bu durumu evlilik içerisinde erkeğin sorumluluklarında ki beklentisini de artırmıştır. Ve kendisine ihmallere karşı daha duyarlı tavır içerisine girmesine sebep olmuştur. Bu ruh halinde kadın iletişim kurarken sağlıksız tutumlar gösterme olasılığı artmakta kocasını eleştiren, sürekli şikâyet eden ve hatta eşini hor gören bir yapı içerisinde davranmaktadır.
Kadın hoşgörülü olmayı seçip, evde eşlerine karşı daha hassas, düşünceli davranabilmeyi başardığında, kadınların eşlerinden beklentilerini görebilme anlamında daha fazla destek aldıkları görülmektedir. Evet ”Güçlü Kadınlar” Kendimizi şikayetler yerine hoşgörüyle dile getirebilirsek sanırım sorun kalmayacaktır.
*Elbette bir ortak nokta vardır. Sadece ”GÖREBİLMEK İSTEYELİM”
Kadınların sık yaptığı hatalardan biride, belki de duygularıyla erkeklere oranla daha fazla hareket etmelerinden kaynaklı; kendi yakın çevrelerinin desteğini aldığı konularda etkilenme düzeylerinin erkeklere nazaran daha fazla olmasıdır. Kadınlar özellikle çatışma yaşadıkları konularda, kararsız kaldıklarında yakın çevresindeki arkadaşlarının akrabalarının fikirlerine başvurmakta ve genellikle bu çevrenin etkisi altında kalarak kararlar vermekte ya da iletişim şeklini sürdürmektedir. Bu çok sıkça yapılan bir hatadır. Unutulmamalı ki her ilişki, her evlilik, her birey birbirinden farklıdır. Farklı ilişkilerden elbette dersler çıkarıla bilir ama hiçbir evlilik tıpa tıp aynı olamaz. O yüzden yakın çevre yerine bir uzmandan belki destek olmak ortak noktaları bulmanızda daha etkili bir yoldur. Bazen kendimizin yaptığı hataları göremeye biliriz, dışarıdan bir gözle kendimizin farkına varmak her zaman işe yarar.
Evet ”Güçlü Kadınlar” Evliliklerde esas olan ”BİZ” olmayı başarabilmektir. Bu da kadın ve erkeğin ortak görüş birliğine varabilme becerisi ile doğru orantılıdır. Konu ne olursa olsun farklı görüş ve fikirler olduğu zaman muhakkak ortak bir paydada buluşulabileceği göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir çözüm kaynağıdır.
Şu soruyla bitirelim; GÜÇLÜMÜ OLMAK İSTERSİNİZ YOKSA MUTLUMU ?
Sanırım bir çoğumuz mutlu olmak istiyoruzdur. İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz
Sevinç Karakaya