Mutlu Kadın Erkek İlişkisi Nasıl Olmalı?
Bir ilişki sağlıklı olmak için bazı önemli unsurlara dayanır. İşte mutlu bir erkek-kadın ilişkisinin anahtarları:
1. İletişim: Sağlıklı bir ilişki, dürüst ve açık iletişim üzerine kuruludur. Birbirinizi anlamak, duygularınızı paylaşmak ve çatışmaları sağlıklı bir şekilde çözmek için iletişim önemlidir.
2. Karşılıklı Saygı: Partnerler arasında saygı, her iki kişinin duygularını ve sınırlarını anlamak, takdir etmek ve onlara saygı göstermekle ilgilidir.
3. Empati ve Anlayış: Karşılıklı empati, partnerinizin duygularını anlama ve onları önemseme yeteneğidir. Bu, ilişkiyi daha derin ve anlayışlı hale getirir.
4. Ortak Değerler ve Hedefler: Ortak değerler ve hedeflere sahip olmak, ilişkinin temelini güçlendirir. Benzer amaçlar doğrultusunda ilerlemek, ilişkiyi güçlendirir.
5. Zaman ve Uyum: Her iki tarafın da zaman ayırması ve birlikte uyum içinde olması gerekir. Beraber geçirilen zaman, ilişkiyi güçlendirir ve bağları pekiştirir.
6. Bağımsızlık: Sağlıklı bir ilişkide bağımsızlık önemlidir. Her iki partnerin de kendi özgürlük alanlarına ve kişisel gelişimlerine saygı duymak ilişkiyi dengede tutar.
7. Esneklik ve Affetme: İlişkideki esneklik, değişime uyum sağlama ve çeşitli durumlara adapte olma becerisini ifade eder. Aynı zamanda, hataları affetme ve ilerlemek de önemlidir.
Bunlar sadece bir ilişkideki bazı anahtar unsurlar. Ancak her ilişki farklıdır ve her iki partnerin de kendine özgü dinamikleri vardır. İyi bir ilişki için her iki tarafın da çaba göstermesi ve birlikte çalışması önemlidir.
DevamıKadın Bedenindeki Erkekler
Kadın; İlk çağlardan beri bereketin bolluğun sembolüdür. Kadın; hassastır, kırılgandır, Narindir. Yada olması gereken budur. Fakat günümüzde kadın her ne kadar kırılgan narin olsa da bu yanını göstermekten korkar çünkü ona güçlü olması öğretilmiştir. Kadın; güçlüdür, kırılmaz, kendi ayaklarının üstünde durur, her şeyle başa çıkar, kimseye ihtiyacı yoktur.
Erkek Gibi; Kadınlar
Evet, bazı kadınlar erkek gibi davranıyorlar. Hayatlarında erkek gibi durmaya çalışıyorlar. Duruşları davranışları hatta konuşmaları erkek gibi… Pek çok kadın bazen bilerek bazense bilmeyerek erkek enerjisi yayarlar. Bu kadınlar anne olur kadın olduğunu unuturlar, eş olur sevgili olduğunu unuturlar. Kendini eşine çocuklarına adarlar ama kendileri gibi yaşamayı unuturlar.
Erkek gibi davranan kadınların hayatına dönüp baktığınızda, hatta geçmişlerine gidip, çocukluk hikâyelerini dinlediğinizde, Ya istenmeyen bebek olmuşlar, ya erkek beklerken kız olarak dünyaya gelmişler, aileleri hayal kırıklığına uğramış bu enerji ise onlara kadar gelmiş ya da erkeklerin daha değerli olduğu, kız çocuklarının değersiz olduğu bir ortamda yetişmiş olabilirler.
Bazen de annesinin zarar gördüğünü, ezildiğini, değer görmediğini görerek yetişmişlerdir. Onun gözünde kadın olmak zayıflık, çaresizlik, sıkıntı içinde bir yaşamdır…
”Ve kadın erkek gibi olmaya karar verir. ”
Düşünür ki; Erkek gibi olursam, bana kimse zarar veremez, namusumla yaşayabilirim diye inandırır kendini… Ayakta kalabilmek, sevdiklerine, çocuklarına, ailesine bakmak için erkek enerjisi kullanmayı tercih eder.
Erkek gibi Olmaları ”Teşvik” Edilmiştir.
Erkek enerjisi üreten kadınlar, merttir, gözü pektir, serttirler, onurlarıyla yaşayan kadınlardır. Hatta bu durum çevrelerinden devamlı teşvik edilir. ”Benim kızım erkek gibidir”, ”Benim kızım erkeklere taş çıkarır” gibi laflarla yetişirler.
Hayatlarını bu imajı korumaya adarlar, birçok fedakârlık yaparlar. Herkes için kendi hayatlarını feda ederler. Her insanın bedeninde hem dişil hem erkek enerji vardır. Erkek ya da kadın kendi cinsiyetine ait olan enerji ile hayatına devam etmelidir. Bu ise bir artıdır, bedenlerindeki diğer cinsin enerjisini dinleyip karşı tarafı anlama imkânı sağlar. Sağlıklı evliliklerin gitmesi, sağlıklı iletişimler için aslına bakarsanız bu bir nimettir.
SONUÇ:
İstenmeyen bebeklik, erkek çocukların değerliliği, kadınların devamlı ezildiği ortamlarda yetişmek erkek gibi olmaya teşvik vb sebepler ile aslında zayıf kalması gereken enerji güçlendirilir ve bir kadın erkek enerjisi ile yaşamaya başlarsa, HİÇ FARKINDA OLMASADA HAYATINA SIKINTILARI ÇEKMEYE BAŞLAR.
Erkek enerjisi yayan kadınlar, bazen kendilerine bir eş bulamayıp ya da her seferinde işler istediği gitmeyip birden bire ayrılıkla sonuçlanan evliliğe varmayan ilişkiler yaşarken, bazen de evlenir fakat eşiyle çocuklarıyla sıkıntılı ilişkiler yaşarlar. Bir evde iki erkek olmayacağı için devamlı tartışmalar güç savaşları artık ailede huzur bırakmaz. Hatta bu sıkıntılar iş yerinde sorunlara, sağlık problemlerine kadar gidebilir. Acı sonuç çoğunlukla kadınlığını kısmen ya da tamamen kaybetmiş erkekleşmiş kadınlar, sonrasında depresyonlar travmalar yaşarlar, ömrünü verdiği eşi tarafında, oğlu tarafından terk edilip yüz üstü bırakılabilirler.
Şimdi Şu Soruları Sorun Kendinize:
Uzun zamandır kimsiniz? Kim olarak yaşıyorsunuz? Duygularınız kendinizi size bir kadın gibi mi erkek gibi mi hissettiriyor?
Eğer kendinizi bir kadından çok erkek gibi hissediyorsanız, üzerinizdeki yükün bir kadına değil bir erkeğe daha uygun olduğunu düşünüyorsanız; mesela günlük konuşmalarınızda ”Ben çocuklarımın hem annesi hem babasıyım”, ”Bunun gibi on tane erkeği cebimden çıkarırım”, ”Benim bir erkeğe ihtiyacım yok”, ”Ben kendi ayaklarımın üstünde erkek gibi dururum”, ”Erkek gibi kadınım”, ”Ben niye erkek olmadım” gibi cümleler kuruyorsanız dikkat edin! Ve kendinize gelin,
”Beyniniz bedeninize yanlış sinyal gönderiyor”
”SEN KADIN DEĞİLSİN SEN ERKEKSİN!” Diyor ve erkek enerjisi üretmenize sebep oluyor. Bu yaratılışınıza aykırı, siz kadın bedeni altında erkek enerjisi ürettikçe bedeninizin dengesini bozuyorsunuz. Ve bu dengesizlik gereksiz fedakârlıklar, fazla beklentiler, başkalarını suçlama, yargılama, kaybetme korkusu, bağımlılıklar daha birçok şey olarak hayatınızda kendini göstermeye başlayacaktır.
Hayatımızdaki birçok sıkıntının kaynağı bedenimizin kaldıramayacağı ona ait olmayan yükü kendimize yüklediğimizden kaynaklanmaktadır. Bırakın yükleri tekrar kadın kimliğinizle barışın, hayatınıza zorlukları değil, kolaylıkları davet edin.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu İnsanların Ortak Özellikleri Nedir?
MUTLU İNSANLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ NEDİR?
Herkesin mutluluğa verdiği ayrı bir tanım vardır. Mutlu bir hayat denildiğinde de farklı beklentileri vardır. Mutluluk Nedir? Kimine göre iç huzur, kimine göre sevdiklerinin yanında olması, kimine göre maddi rahatlık, kimine göre aşk, kimine göre sağlık çoğaltmak elbette mümkün. Bu farklılıkların yanında, Mutlu insanların üzerinde Amerika da Yapılan bir araştırmada; kendilerini mutlu hisseden insanların ortak özellikleri değerlendirilmiş. Sizce ne yapıyor da, bu mutlu insanlar, mutlu kalıyor dersiniz?
Klişeleşmiş ve artık faydadan çok insanın canını sıkan cümleler vardır.”Anı yaşa”,”küçük şeylere kafana takma”, ”boş ver demeyi öğren” ve benzeri mutluluk reçetelerinden eminim hepimiz sıkıldık. Gelin bugün biraz daha değişik bir liste hazırlayalım. Onların hayatlarına gidelim. Biraz daha mutlu insanların ortak özelliklerine yada benzer özelliklerine yakından bakalım.
Mutlu insanlar Daha çok Yeşil Alanlara Gidiyor
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, yeşil alanı daha fazla olan bölgelerde yaşayan kişilerin, insan yapısı binalardan bir kafeste yaşayanlara göre daha mutlu olduğunu gösteriyor. Yeşil alanların verdiği mutluluk artışının kişinin en mutlu anlarındaki mutluluğun hemen hemen üçte biri kadar arttırdığı belirlenmiş. Mesela şöyle düşünün hayatınızın en mutlu günü, sevdiğiniz ve hayatınızı adadığınız kişi ile evlendiğiniz gün ise, hissettiğiniz mutluluğun yada bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda hissettiğiniz mutluluğun üçte birine yeşil bir alanda gezerek ulaşabildiğiniz belirtiliyor. Başka bir araştırmaya göre bir doğa parçası içinde sadece beş dakika gibi kısa bir süre dahi geçirmek, kişinin özgüvenini artırıyor. Bu bilgilere dayanarak çok rahat denebilir ki, artık baharın da kendini yavaş yavaş gösterdiği günlerde mutlu hissedebileceğimiz yeşil alanlara kaçmakta fayda vardır.
Mutlu İnsanlar Hayattan Keyif Almaktan Vazgeçmezler
Hayattan keyif almak yediğin bir yemekten lezzet almaya benzer. Sadece karnın doysun diye değil de duyguların da tatmin oldu diye yemek . İşte hayattan keyif almak da sadece yaşamak yada nefes almak değil de, hayatın bütün nimetlerinden, bütün duyularıyla faydalanmak ile olur. Mutlu insanlar için bu keyif; Kimi zaman samimiyet, şükran ve aileyi çağrıştıran kavramlarla tarif edilebilir. Kimi ne göre hayattan alınan keyif, sanki ‘Bütün yıl süren bir Bayram gibi” tarif edilir. Hayattan alınan keyif; Kişinin içinde bulunduğu ortama dair tam bir farkındalık içindeyken hissettiği dostluk, şefkat, tamlık ve huzur duygusudur. Hayattan keyif almak her an mümkün, Bir hafta sonu tatilinde, dostlarla bir sohbette, ailecek bir tatil de, yada hayatın herhangi bir dönemin de. Hayattan keyif almak tamamen kişilerin bakış açılarıyla, hayatı nasıl görmek istemeleriyle alakalı bir durumdur. Bazı insanlar, en ufak şeylerden bile kendilerine keyif alacakları bir nokta çıkarmayı başarabiliyorlar. Mutlu insanların ortak noktalarından biri, kesinlikle mutlu olacak kendilerine bir şey bulmaları.
Mutlu insanlar sevdiği işi yapar
Kim sevmediği işi yapmak ister ki? yada kim sevmediği işi yapıp da mutlu olmayı umabilir ki? Bu neredeyse imkansızdır. Fakat İşinde mutlu olan insanların hayatta da mutlu olmaları ise elbette sürpriz değildir. Yapılan bir araştırmada bana ilginç gelen bir yaklaşımı sizle paylaşmak isterim. araştırmaya göre, işini severek yapan ve dört elle sarılanların% 71’i kendini güçlü ve başarılı buluyor, işinden soğuyanlarda ve işini zoraki yapanlarda bu oran % 42 olduğu görülmektedir. Buraya kadar her şey normalmiş gibi görünse de araştırmanın bir sonraki maddesin de; Kendini güçlü ve başarılı bulan işsizlerin kendini güçlü ve başarılı bulma oranıysa % 48 olarak belirlenmiş. Yani Başka bir deyişle, işsizler arasında kendini iyi hissedenlerin oranı, sevmediği bir işe takılıp kalanlardan daha yüksek.
Bu sonuçlarda kişilerin sevdiği yapmaları, gönül verdiği işlerle uğraşmaları, hayata bağlılıklarını ve mutluluklarını ciddi manada etkilemektedir.
Mutlu İnsanlar İçlerinden Geldiği Gibi Davranır
Çocuklara bakıldığında çok hayatın farkında değillerdir. Çevrelerinde ne olursa olsun onlar savaş ortamlarında bile gülünecek bir şeyler bulabiliyor. Tabi ki anlatmaya çalıştığım çevremizde her şey çok iyi gibi davranmanız değil ama zaman zaman yetişkin kimliğinden sıyrılıp içinizden geldiği gibi davranmak dan bahsediyorum.
Mesela Daha çok çiçekler arasında dolaşın yada çıkarın ayakkabılarınızı toprakla buluşun. Üzerindeki negatif elektriği atmanıza yardımcı olacaktır. Basit gibi gelebilir; Çiçek kokusu diyip geçmeyin; Çiçek kokularının insan davranışlarının üzerindeki etkisini gösteren pek çok araştırma var. Çiçek kokulu odalarda kutluluk ve dostluk hisleri yükseliyor. “Çiçek kokuları sizi mutlu edebilir, sosyal etkileşimi arttırır” ve yine toprakta bulunan ‘dost’ bakteriler, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, beyinde serotonin salgısını artırıyor, negatif enerjinizi alır ve depresyondan kurtulmaya yardımcı olur. Mutsuzluğu yok edecek tedbirler almak da mutluluğu size getirecektir. Basit ama içinizden geldiği gibi..
Mutlu İnsanlar Daha Çok Spor Yaparlar
Bunu duymak istemiyor olabilirsiniz, ancak korkacak bir şey yok. Spordan kast edilen kan ter içinde maraton koşmak değil. Orta yaşlı kadınlar üzerinde yapılan araştırmaya göre ”orta düzeyde” egzersiz yapan kadınlar, egzersiz sonrasında sıkı egzersiz yapan kadınlardan daha mutlu, daha enerjik ve iyi hissediyor. Buda bize çok net gösteriyor ki, mutlu insanların mutluluk kaynaklarından biri de bedenlerine gereken önemi vermeleri.
Mutlu insanlar Mutluluğu Takıntı Yapmaz
Nasıl ki neyin peşinden koşarsak, bizden kaçar. Mutluluk kovaladıkça kaçar. Ama sen yolunda gidersen mutluluk da seni takip eder. Yine yapılan başka bir araştırmanın sonuçları da, Mutlu olmayı önemseyen kadınların, bu kavramı pek de kafalarına takmayanlardan daha mutsuz ve depresif olduklarını ortaya koymaktadır. Mutlu olmaya çabalamak sizi mutsuz kılabilir. Görünüşe göre inat ve ısrarla mutluluk aramak, kişiyi öz yıkıma götürüyor. Siz sadece anı yaşamaya ve hayattan keyif almaya, çalışın mutluluk arkanızdan gelecektir
Mutluluğun peşinden koştuğu bir yaşam dilerim…
Sevgiyle Kalın…
Mutlu Bir İlişki Kurmak Çok Mu Zor?
MUTLU BİR İLİŞKİ KURMAK ÇOK MU ZOR
Eminim hepimiz mutlu bir ilişki isteriz. Ama istediğimiz ideal ilişki sadece masallarda yaşanır diye düşünürüz. Aynı masallardaki gibi mutlu ilişki yaşamak için, lambadan cin çıkmasını bekleriz. Fakat bunlara gerek yok normal hayatımızda da bir kaç puf noktasıyla ilişkilerimizi düzelte biliriz. Belki küçük adımlar ama uygulandığında büyük sonuçlar verebilir.
Mükemmel ilişkiyi değil doğru ilişkiyi isteyin
İlişkileri doğru ve ideali yaşamaya çalışabilirsiniz, fakat ille de mükemmel ilişki diye ısrar etmek yersiz olur. Unutmayın mükemmel ilişki ya da mükemmel eş diye bir şey yoktur. Her ilişkinin içine bakıldığında dışarıdan farklı görünse de içinde zaman zaman sorunlar yaşanır. Siz en mükemmelini beklerseniz, daima beklersiniz. Her konuda sizinle aynı fikir de olan, sizinle tıpa tıp aynı karakterde, her an sizi mutlu edebilecek biriyle karşılaşmayı beklemek yerine, sizi en fazla tatmin eden ilişkiyi yakalamayı deneyin. Rahat ve huzurlu olduğunuz yani kendiniz gibi olduğunuz ilişkiyi bulmaya çalışın.
Ortak bir ilgi alanları edinin
İlişkilerde ortak noktalar elbette önemlidir. Fakat ortak ilgi alanınız olmaya da bilir, bunun için söylenmek yerine, yeni bir ortak ilgi alanı yaratın. Balığa çıkabilir, tenise başlayabilir, yürüyüş yapabilir, beraber kitap okuyabilirsiniz, yada bir müzik kursuna gidebilirsiniz. İkinizin de zevk alacağı bir ortak ilgi alanı bulmaya çalışın. Ortak ilgi alanı, eşler arasında pozitif iletişimi, sağlıklı diyalog ve eğlence imkanı sağlar.
İlişkinizde her zaman açık ve dürüst olun
Unutmayın yalanlar üzerine inşa edilen bir ilişki enin de sonunda yıkılmaya mahkumdur. Her zaman tam dürüstlüğe dayanan bir ilişki kurun. Şüphe, bir ilişkiyi başlamadan bitiren ya da başladıysa bile hiçbir zaman sağlıklı yürümesini sağlamayan bir virüs gibidir. Eşinizin yada sevgilinizin, kuşkulandığınız tutumları varsa, birbirinizden gizli dolaplar çevirmek yerine bu kuşkuyla hem siz yüzleşin hem de eşinizi yüzleştirin. Dürüst ve açık olan acı çekse bile duyduklarından, her zaman kazanır.
İlişkiniz de daima Anı Yaşayın
Belki birlikte çok vakit geçirmeye bilirsiniz. Asıl önemli olan geçirdiğiniz zamanın süresi değil kalitesidir. “Neden daha uzun yanımda kalmıyorsun?” diye şikayet edip söylenmektense, birlikte olduğunuz anları dolu dolu ve birbiriniz ile mutlu olarak geçirin.
Geçmişle yaşamayın, Geleceğe bakın
İlişkileri en çok yıpratan sebeplerden biri; Her kavgada başa dönüp aynı olayları tekrar tekrar masaya yatırmaktan kaynaklanır. İlişki, geçmişe takılı kalarak değil, geleceğe doğru yapılandırılır ve inşa edilir. Geçmişte yaşadığınız tatsız anlar varsa, durup dururken geçmişi deşmek yerine birlikte kuracağınız geleceğin planlarını yapmaya çalışın, güzel hayallerinizi paylaşın.
Her ilişki farklıdır, Başka ilişkilere değil kendi ilişkinize odaklanın
Evet her ilişki kendine has özellikler taşır, ilişkinin tarafları da başkalarından farklıdır. Kimsenin ilişkisi birbirine benzemez. İlişkinizi başkalarınınkiyle kıyaslamak, onu daha iyi bir yere getirmez. Eşinize başka ilişkileri örnek göstererek, kıyaslamak ve ilişkinizdeki eksiklikleri ortaya koymak yerine, ilişkinizin iyi taraflarına odaklanıp, gidişatını yükseltmeye çalışın.
Aklınızı okumasını beklemeyin
Unutmayın tam manasıyla kimse kimsenin aklından geçenleri okuyamaz. Canınızı sıkan bir şey olduğunda ya da eşinizin yaptığı bir şeye kızıp, sinirlendiğinizde, onun kendiliğinden sizi anlamasını beklemeyin. Sıkıntınızı yada sinirlendiğiniz mevzu her neyse açıkça dile getirin. Ancak ses tonunuza dikkat edin, tartışma tonuna dönüşmesin. Zira yüksek perdeden dile getirdiğiniz her sorun, eşinizin zihninde ”yine dır dır” olarak algılanabilir.
Eşinizle önce arkadaş olun
İster evli bir çift olun, ister sevgili, ilişkinizin temelini sağlam bir arkadaşlığa dayandırın. İyi birer arkadaş ve sırdaş gibi her şeyi konuşabilmeniz, birlikte iyi zaman geçirmeniz, uzun vadeli ve sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlar.
İlişkinize kimseyi karıştırmayın
Etraftan gelen sesleri kendi iç sesiniz ve eşinizin sesi kadar dikkate almayın. Hiç kimse sizin ilişkinizi sizden daha iyi tanıyamaz. Şu da bir gerçek ki, insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine göre daha olumsuz düşünür, daha kolay olumsuz yorum yapabilirler. Ve çiftler başka kişilerin yorumlarından daha kolay etkilene bilir o yüzden dışarıdan gelen eleştirilere kulak kapatın ve ilişkinizi yaralamalarına izin vermeyin.
Eve iş getirmeyin
Hayatınız da işin ve ilişkinizin yerini iyi tespit edin. İşi işte bırakın ve sorunlarınızı eve taşımayın. Kafanızın sürekli iş meseleleriyle meşgul olması, eşinize sürekli iş sorunlarından bahsetmeniz, onun açısından sıkıcı olacak, belki tartışmalara yol açacaktır. O yüzden iş ile aşkı gerçekten ayırmak en iyisi…
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evliliğin İpuçları
EVLİLİKTE MUTLULUĞUN İPUÇLARI
Evliliği düşünen, hayal eden ve gerçekleştiren herkes; Mutlu ve sorunsuz bir evlilik ister. Ancak evlilik de başarılı bir ilişki göründüğü kadar kolay değildir. Karmaşık bir yapıya ve hassas dengelere dayalı olan kadın-erkek ilişkisinin başarısı için, bir takım basit ama önemli ”ipuçlarını’‘ uymak da yarar olabilir.
”Bir elmanın iki yarısı” deriz ya aslında evlilik yarısı bizde olan o elmanın, doğru yarısını bulmaktır. Evlilik nasıl ki o elmanın tamamlanması gibi bir bütünleşmedir,tamamlanmadır; Aynı zamanda evlilikle oluşturan aile kişilerin kendini güvende hissettikleri bir kurumdur. Evlilikte olmazsa olmazlar dendiğinde akla ilk ”Evlilikte Güven” gelir.
”EVLİLİKTE GÜVEN ”
Zannediyorum evlilikteki en büyük problemlerden biri güven eksikliğidir. Düşünün ki kişiler güvenmediği biriyle arkadaşlık, alışveriş yada her hangi bir paylaşım yapmazken; güvenmediği biriyle evlilik gibi ciddi bir birlikteliği oluşturamaz. Evlilik için tamamlanma bütünlenme duygusu gerekir. Kişi bu bütünlenme duygusunu ana rahmine ilk düştüğünde annesinde bulur. Annesiyle tamdır bütündür ve en önemlisi güvende olduğunu hisseder.. Fakat anne rahminden ayrılınca insan yeniden o kendini tam ve bütün hissettiği duygu arayışına girer. Diyebiliriz ki; Mutlu ve sağlıklı bir evlilik kişiye bütünlük tamlık verdiğinden, güven duygusunu tam manasıyla yeniden hissettirebilir. Fakat güven olmayan evlilik kişiyi hırçınlığa ve çaresizliğe götürür. Şunu demek mümkün aslında bir evlilikte ya kendinizi hırçın ve çaresizlik içinde bulursunuz yada huzurun ve mutluluğun size tarifini yaptırırken birlikteliğin içinde bulursunuz .
Evlilikler nasıl içinden çıkılmaz bir hale giriyor dersiniz?
”ÇOK MU KENDİMİZİ DİNLİYORUZ”
Aslında bizi rahatsız eden iki faktör vardır: Biri kendi iç sesimizdir yani kendimizi dinlemek. Diğeriyse başkalarının bizim hakkımızda söyledikleridir. Bunu evliliklere de uyarlayabiliriz.Bazen dışarıdan evliliğimiz hakkında ne söylendiğini gereğinden fazla dikkate alabildiğimiz gibi, Bazen de evliliğimiz de eşimiz hakkında iç sesimizi, ne hissettiğimizi çok fazla irdeleyebiliyoruz. Hatta eşimizin bize belki de öfke anında, sarf ettiği sözlere ve yaptıklarını kafamızı gereğinden çok fazla takabiliyoruz. Ve zamanla hem kendimizi, hem de eşimizi suçlamaya başlıyoruz.
Bir insanı mutlu eden de iki faktör vardır: Anlatmak ve anlaşılabilmek… Eğer evlilikte çatışma başlamışsa karı-koca ne dertlerini birbirlerine anlatabilirler ne de anlaşıldıklarını düşünebilirler. Bu nedenle kendimizi güvende hissetmeyiz. Yapılması gereken; çok fazla kendimizi dinleyip kendimize kulak vermek ya da düşüncelerinizi içinize hapsetmek yerine anlatabilmek ve de doğru bir şekilde anlaşılabilmek çok önemli.
Evliliğin yolunda gitmemesinin en önemli nedenlerini, biri de suçlayıcı tavır alma, küçümseme, saygısızlık, sürekli kendini savunma, iletişimsizlik ve saldırganlık halidir.
Mutlu bir evliliğin ip uçları nedir? Derseniz;
İŞTE MUTLU EVLİLİĞİN İPUÇLARI
* Evliliğinizi birikim hesabınız gibi düşünün. Bu hesaba ne kadar mutlu an yatırırsanız ilişkiniz de o kadar mutlu ve uzun ömürlü olur. Amacınız hesabınızı mutlulukla doldurmak olmalı.
* Sizi birbirinize ne ilgisiz hale getirdiyse nedenini bulun. Kıskançlıklar, hep bir arada olma, ilginin çocuklara kayması, maddi sorunlar, evlilik sorumluluklarının ağır gelmesi ve gerçekçi olmayan beklentiler çiftin birbirlerine olan ilgisini azaltabilir.
* Aklınızda bir Puzzle hayal edin. puzzlenin her bir parçasını; koşulsuz sevme, anlayış, hoşgörü, arkadaş olabilme, samimiyet, şefkat, emek, sabır ve fedakarlık olarak görün ve birleştirin. Puzzle tamamlandığında ortaya çıkan resim mutlu evliliğin bütününü size resmedecektir.
* Sevgiliyken, nişanlı iken yaptıklarınızı tekrarlayın. Çiftler her nedense evlenince, toplumun onlara yüklediği roller doğrultusunda, evlilik sürecin de kendilerine sevgililiği yakıştıramazlar. Böylece kısa süre önce sevgiliyken yaşadıkları güzel paylaşımları evliliklerine taşıyamazlar. Oysaki insanları değiştiren evlilik değil evliliğe bakış şekilleridir. Evlilikle birlikte nişanlıyken yaptıkları davranımlardan uzak duran çiftler zaman içerisinde hayatın onlara sunduğu monotonluğu yaşar ve sevgilerini, paylaşımlarını sorgulamaya başlarlar. Halbuki sevgiliyken yapılan küçük paylaşımların devam etmesi ilişkiyi ateşler. Kişilerin kendilerini daha iyi hissetmesi ve tutkularının devam ettiğini görmek kişileri birbirine bağlar. Eski tutku ve sevgilerinin devam ettiğini görmek ayrıca yeni paylaşımların artmasına da neden olur.
* Eşinizin bir konu hakkındaki fikirlerine ya da hayallerine değer verin. Katılmasanız dahi onun ortaya koyduğu fikirlere saygı duyu
n ve sonuna kadar dinleyin.
* Evliliğinizi monotonluktan kurtarmak için yenilikler yapın. Kaliteli zaman geçirmek için olanaklar yaratın. Ona beklenmedik küçük sürprizler yapın. Özel bir gün olmasa dahi ona küçük bir hediye alın. Birlikte vakit geçirmek için fırsat kollayın. Ortak zevklerinize uygun paylaşımlar oluşturun.
* İlgi çekmek için ilişkinize gizem katın, Her şeyi anlatarak değil karşılıklı birbirinizi daha iyi keşfetmenizi sağlayın .
* Kendinizi sevin ve beğenin. Kişisel bakımınıza önem verin.
* Eşinizi fark edin, ondaki değişimlere tepki verin . Onun saçın da bir değişikliği, zayıfladığını, işte yaşadığı bir olayı sizin için yaptığı küçücük de olsa özel bir şeyi görün ve takdir edin.
* Öfkelendiğinizde asla şiddet ve sonradan pişman olacağınız davranışlardan uzak durun. Mola verin, ortamı terk edin, duş alın ve uyuyun,dua edin. Müzik dinleyin. Kavganızın dozajının yükseldiği anda nefes alıp vererek gevşeyin. Çatışmalarınızı yıkıcı değil yapıcı olarak ele alın. Kişisel eleştiri değil davranışsal eleştiri yapın. Kendinizi onun yerine koyun ve empati yapın.
Daha Huzurlu ve Mutlu bir evlilik temennisiyle sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya