Mutlu Evlilik Var Mı?
Mutlu evlilik var mı? Son zamanlarda bir çok kişinin evlilikten soğumasına neden olan artık ”mutlu evlilik yok” düşüncesidir. Ayrıca bu düşünce sadece bekarların değil, evli çiftlerinde bir çoğunun sağlam bir inancı haline gelmiştir.
Hatta o kadar inanmışlardır ki ”Nasıl olsa tüm evlilikler böyle” inancıyla,evliliğindeki sorunların farkında olmalarına rağmen çözüm bulup, ilişkilerini düzeltme yollarını aramaktansa ”gittiği yere kadar gider”, ”inceldiği yerden kopar” lafları ile; maalesef hep kendilerinin hem evliliklerinin ömrünü tüketirler.
Evlilik hakkında biraz konuşalım. Evlilikler bu hale nasıl geliyor? Bir danışanım durumunu anlatırken; ”İyide evliliklerin tamamı böyle, Zaman zaman arkadaşlarımla da konuşuyorum. Onların durumu da böyle, onlarda aynı şeyleri yaşıyorlar. Ben çevremde hiç iyi anlaşan mükemmel çift görmedim dedi.” Öncelikle burada altını çizerek belirtmem gereken; ”Kendiniz; halinizden, evliliğinizden şikayet edecek daima olumsuz yanlara yöneltecek düşünce ortakları aramayın.”
Bazı şeyleri kabul ederek, evliliğinizi düzeltmek için adım atmanız lazım. Peki bu adımları nasıl atacaksınız?
1- Mükemmel Evlilik Olmadığını Kabul Edin;
Çevrenizden kötü evlilik hikayelerine kulaklarınızı kapatmanız kadar, evliliğini çok mükemmel anlatan ve kendi evliliğiniz hakkında size kara kara düşündüren kişilerden de uzak durun. ”Bir kere mükemmel evlilik diye bir şey yoktur, fakat iyi evlilik vardır.” Mükemmel evliliği ararsanız, elbette mükemmel olmayan kadınla mükemmel olmayan erkeğin, evliliğinde boşluklar olması normaldir. İyi bir evliliğe adım atabilmek için, çiftler mükemmel evliliğin değil, iyi evliliğin peşinde koşmalılar. Birbirlerinin pozitif taraflarına odaklanmalı yani bardağın dolu tarafından bakmalıdırlar.
2- Evli Olma Fikrini Sevin
Diğer bir madde ise eşlerin her ikisinin de, evli olma fikrini sevmesi gereklidir. Bir taraf evli olmaya katlanamıyor hatta acı çekiyorsa, özgürlüğünü arıyorsa, o evliliğin mayası tutmaz. O yüzden iki yetişkin kişi evlilik kararı alırken yada kendi evliliğini yeniden baştan inşa etmek istiyorsa evlilik hakkında ne düşündüklerini iyi ifade etmelidirler. Evlilik ne anlama geliyor? Evliliğe başlamak veya sürdürmek için çiftler, onları birbirine bağlayan, duygusal bağları ne durumda bunları iyi incelemelilerdir.
3- Eşinizi Koşulsuzca, Her Hali ile Kabul Etmek
Başta da dediğim gibi mükemmel evlilik yoktur çünkü mükemmel insan yoktur. Eşi kabul etmekten, eş adayınızı kabul etmek biraz daha farklıdır. Koşulsuz kabul etmek, hatta nasıl olsa düzelir diye kendiniz için, vazgeçilmez kriterlerinizi atlamayın. Çünkü bunlar sizin için evliliğin süslü günleri geçince yıkım sebebi olabilir.
Fakat evli çiftler için, eşler birbirini koşulsuz kabul vermelidirler. Aynı gemiyi yüzdürmeye çalışan bir ekip olduğunuzu unutmayın. Birbirlerini yüz yüze her koşul, her şartta, her şekilde olduğu gibi böylece seçtiğinize göre, kabulde etmelisiniz. Kabul edemiyorsanız sevgi de yok demektir.
Elbette birbirine özellikle de anlaşmazlıkların yaşandığı dönemlerde kabul vermek hiç de kolay değildir. İlk önce eşinize karşı kafanızdaki ön yargıları silmelisiniz. Kabul etmek evliliğin ”Bel Kemiği” olan ”SAYGI”nın da gereğidir.
Şimdi diyebilirsiniz ; O çok kötü şeyler yaptı, Bana kaba davranan birine ben nasıl koşulsuz kabul ve saygı gösterebilirim?
Çevrenizde karşınıza çıkan herkes size aynadır. Eğer bilinç altında değersizlik duygusu taşıyorsanız; eşinizin sizi daha fazla eleştirmesi yada değersiz hissettirmesi normaldir. Kaybetme duygunuz ağır basıyorsa, eşiniz kendisini kaybedeceğinle alakalı davranışlara sık sık girecektir. Bir şeylerin gerçekten değişmesini istiyorsanız; Onunla bu konuyu oturup konuşmanız yeterli olmayacaktır. Kendinizi yani buna sebep olan bilinç altındaki duygularınızı değiştirmeniz gerekir. Böylece aranızda o görünmez enerji bağlarının dengeleri değişecek ve olağanüstü bir şekilde aranızın birden bire değiştiğini gördüğünüzde çok şaşıracaksınız.
Bir başka yolda; Kalbinizden akan ne varsa coşku, neşe, sevgi, heyecan, espri yeteneği gibi güzel enerjileri eşinize akıtın ona hissettirin. Bu mutluluk enerjileri eşinizle paylaşmak yani yaşamdaki ”anı haritanızı” zenginleştirmek sizin her daim eşiniz tarafından ilgi görmenizi sağlayacaktır.
Son olarak da kabul etmek ve kabul görmek için; Evlilikte huzur vermelisiniz. Kimse her gün kendine dırdır yapan söylenen bir eş ile vakit geçirmek istemez. Eşinizin olumlu yönlerini dillendirin ona söyleyin. İlişkilerdeki Temel ihtiyaçlardan biri budur. Her insan olduğu gibi kabul görmek ve taktir edilmek ister.
Evet eğer evliliğinizin çok çok iyi gitmesini istiyorsanız. Yani yıllar geçtikçe tutkunun, arzunun, sevginin birbirinize olan cinsel çekimin devam etmesini diliyorsanız, İşiniz biraz daha zor. ilişkinizin durumunu iyi tespit etmeniz, çözüme odaklanmanız, gerekirse yardım almanız gerekmektedir.
MUTLU EVLİLİK VARDIR… YETER Kİ İSTEYİN…
Sevinç Karakaya
DevamıKime Aşık Oluruz?
Kadın ile erkek birbirinden çok farklı olmalarının yanında, her kadının içinde bir erkek, her erkeğin içinde de bir kadın vardır. Bunun dengesi önemlidir. Kadın ile erkek farklı fakat birbirlerine ait parçaları kendilerinde barındırırlar. Böylece birbirini hem tanır, hem de tamamlarlar. Bu tamamlanma doğru olduğunda, ilişkilerinde mutluluk olarak yansımalarını görürken, aksi taktirde ise ilişkilerinde çatışmalara sebep vermektedir.
Yaşanan ilişkilerde kadın ve erkeğin durumu aynada birbirlerine yansıması gibidir. Dediğim gibi; bir çok açıdan kadınlar ve erkekler farklı oldukları gibi, aynı zamanda birbirlerini tamamalarlar. Günümüzde yaşanan ilişki çatışmalarının, aldatmaların, aile içi şiddetin nedenlerinden biride kadınlar ile erkeklerin aralarındaki farklılıkları kabul etmemesinden kaynaklanmaktadır.
Farklılıklarınızı Kabullenin
Eşler kim olduklarını kabul ederlerse ve karşı cinsteki farklılıklarını algılarlar ise, kendi gerçek kimliklerinden ödün vermeden birbirlerini tamamlayan özellikleri de geliştirebilirler.
Ancak aralarındaki farklılıkları sevmeyi, taktir etmeyi, kabullenmeyi ve birbirini anlamayı başardıklarında kendi içlerinde bir bütünlüğe kavuşabilir, huzur bulabilir ve mutlu olabilirler.
Evet eşler birbirine saygı ve sevgi duyarak aralarındaki bu farkları canlı tuttuklarında sürece ilişkilerinde aşkı, gizemi ve tutkuyu devam ettirebilirler. Bunun tam tersi erkekler ile kadınlar birbirine çok fazla benzemeye başladığında mutlu görünseler bile aralarındaki çekicilik bitmektedir.
Bir ilişkide aşkı sürdürebilmek için, farklılıklarınızı bir yandan korurken bir yandan da eşinizin niteliklerini kendi içinize katmaya çalışmalısınız.
Nasıl Aşık Olursunuz?
İlişkinin başlangıcında duyulan aşk eşinizin sizi çeken yanlarınızın aynı zamanda içinizde bulunduğuna da işaret etmektedir. Nasıl aşık oluruz? sorusunun cevabı tamda burada gizlidir. Günümüzde kişiler enerji alıyorum yada alamıyorum diye adlandırdıkları; Eğer karşınızdaki kişinin sıcaklığına kapılmışsanız, bir erkek diyorsa bu kadın çok sıcak aynı sıcaklık bilinç dışı benliğinden çıkıp bilinçli benliğine katılmak istiyor demektir. Yani aşk bilinçli verdiğimiz karar değildir, bilinç altımızda kendi tamamlayanımızı bulduğumuz bir durumdur.
Farklılıkların Tamamlayıcılığı
Çevremizde çokça rastladığımız zıtlıkların buluştuğu ilişkiler. Sıcak, alıcı, kırılgan, sevgi dolu, fedakar kadınlara aşık olan erkeklere bakıldığında soğuk, saldırgan sert ve kararlı yapıya sahiptirler. İşte zıtlıkların çekimi… Bu kişiler bir şekilde benliklerinin erkeksi yanlarını kadınların dişilikleriyle dengelemek istemektirler. Böyle bir erkek kadının dişi niteliklerini sevip kabul etmekle sevgiye daha açık olur. Kendi içindeki kadınsı yanı kabul edip hissedebilir. Ve bu bir erkeğin sağlıklı ilişki sürdürülmesi için çok önemlidir.
Kadının yumuşak ruhuna dokunan erkek aynı zamanda kendi yumuşak ruhunu keşfeder. Aynı zamanda sert yapısını korurken erkek buda kadına çekici gelir. Erkeğin soğukluğu kadının sıcaklığı ile, sertliği kadının duyarlılığı ve kırılganlığı ile, güçlülüğü kadının sevgisi ile dengelendiğinde birbirini tamamlayan bir ilişki ortaya çıkar .
Farklı olduğu için kadın ve erkek birbirine yaklaşabilir, içlerindeki birbirine benzeme potansiyeli ile de anlaşabilir, yakınlaşır ve iletişim kurabilirler. Arada bazı farklılıklar olmadıkça anlaşmak olanaksız olurken, benzerlikler olmadan da bütünleşme imkansız olacaktır.
Eşler birbirini tamamlayan farklılıklarına saygı duyup değer vermezler ise, aralarındaki elektrik kısa sürede yok olur. Ve eşler arası çekicilik biter. Çekicilik bittiğinde ise ya eşinizi memnun etmek için kendi gerçek kimliğinizi bastırırsınız sahte ve yalan bir benlik geliştirirsiniz yada kendi istediğiniz şekle göre eşinizi değiştirmeye çalışırsınız ki en çok bu görülür.
Kendinize ve eşinize hayatı zehir etmeme adına eşlerin birbirinin farklılıklarına saygı duymayı öğrenip birbirini tamamlama yollarını keşfetmelidirler.
Sevinç Karakaya
Devamıİyi Bir İlişki İçin; 3 Anahtar
Farklı çabalar yöntemler kullanılsa da, ilişkiler denildiğinde herkesin peşinde koştuğu tam bir doyum halidir. Sağlıklı ve doyumlu ilişkiyi yakalamak için kimi kitaplar okuyor, kimi seminerlere, workshoplara katılıyor. Kısa bir süre için faydaları görülse ve ilişkinize bir enerji gelse de bir kaç haftada her şey yine eski haline dönüyor. Acaba sorun öğrendiklerimizi sadece anı kurtarmak için kullanıp, içimizde özümseyemememiz mi? Yada bunu farklı farklı değil de özde tek bir yolu yok mudur?
Bunun yolu; İlişkilerde adeta üç sac ayağı olarak nitelendireceğimiz; üç sihirli anahtarı kullanmaktır. Sevgi, Taktir, ve Yüzleşme…
Sağlıklı bir ilişki için sevgi ve taktir gerektirdiğini hemen hepimiz biliriz. Fakat en az bunlar kadar önemli olan üçüncü etkeni atlıyoruz. Sağlıklı ve sevgi dolu bir ilişkiyi sürdürmenin diğer şartı ”Yüzleşme”. Yüzleşme bizi hassas konular ile karşı karşıya getirir, aynı zamanda sonuca da ulaştırır. Fakat genelde ilişkide çiftler yüzleşmeden kaçınıyor. Sebebine bakıldığında ise ilişkinin sağlam temellere oturmadığını görüyoruz. Şimdi ilişkiyi sağlam temellere oturtan, 3 anahtara biraz detaylı bakalım;
Sevgi karşınızdaki kişiye, özünde kim ise, kendi gibi olma özgürlüğünü vermektir. Yani hiçbir düzeltme veya değiştirme niyeti olmadan tamamen kabullenme halidir. Eşinizle aranızdaki gerçek sevgimi diye düşünüyorsanız; Eşinize / sevdiğinize böyle kabullenme ile bakabiliyor musunuz yada ondan size yöneltilmiş sizi her halinizle değiştirmeden kabullenmeyi deneyimleyip deneyimlemediğinizi sorun kendinize…
Karşınızdaki kişiyi tümüyle kabullenemiyorsanız, gerçek sevgiyi yakalamış olabilir. Yakalayamadığınız taktirde, hayatta boşlukları sevmez, eşinizle aranızdaki sevgisizliğin yerini de başka bir hal dolduracaktır. Sevgi bir takas sistemi değildir. ”Sen bunu yaparsan seni severim” yaklaşımıyla sevgi satın alınmaz. Karşılıksız ve beklentisiz sevmeyi öğrenmeniz gerekiyor.
Taktir;
Sevdiğimiz kişileri taktir etmek çok zor olmamalı… Peki siz ne kadar sık taktir ediyorsunuz? Bu üzerinde ciddi düşünülmesi gereken bir durumdur, çünkü tüm ilişkilerimizin kalitesini arttırmak için yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri kendi yüreğinizde, onlar için taktiri daha fazla göstermektir.
”Taktir” kelime anlamıyla ”değer katmak” demektir. Böyle düşündüğümüzde, sizin için önemli birisine, sevdiğinize eşinize karşı hissettiğiniz taktiri ifade ederken bu kişiye yada ilişkinize bütünüyle değer katarsınız. Bunu denemenizi tavsiye ederim. Unutmayın ne verirseniz o size misli ile dönecektir.
Kim bilir eşimizi yada sevdiklerimizi ne kadar az taktir ediyoruzdur? En son ne zaman birine onu sevdiğinizi, kendisinin sizin için önemli olduğunu ve onu taktir ettiğinizi söylediniz? Çok sık değilse bugün hayatınızda yeni bir uygulama başlatmak için en doğru zaman; ”Sevdiklerinize sevginizi ve taktirinizi gösterme uygulaması” İnanın ilişkinizin kalitesini yükseltmek için yaptığınız bu yatırım size katıyla gelecektir.
Eğer amacınız daha iyi bir yaşamı yakalamaksa bunu deneyimleyin. Her fırsatta diğer insanları içten bir şekilde taktir etme alışkanlığı edinin. Sonra geri çekilip hayatınızı gözlemleyin, tüm ilişkilerinizin kalitesinin nasıl arttığını göreceksiniz.
Yüzleşme;
Çoğumuz yüzleşmeden sanki bir hastalık gibi kaçarız. Bunun altında yatan iki sebep var aslında, bazen karşı tarafın hislerini incitmek istemediğimizden fakat sıklıkla hatanın kendimizde olduğunu öğrenmekten korktuğumuzdan hassas konuları konuşmaktan kaçınırız.
Fakat unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır; ”Saklı kalmış meseleler bize batmasından kaçamayacağımız dikenlerdir” Onların su yüzüne çıkarılıp yüzleşmemiz gerekir. Aynı iltahap toplamış parmağınızın kenarına batan bir kıymık düşünün, siz o kıymığı çıkarmadıkça o daha kötüye gidecektir.
Yaşamınız ve ilişkilerinizin tüm kalitesini arttırmak istiyorsanız, çözülmemiş sorunlarla yüzleşme, cesaretini kendinizde toplayın. Sonra net bir niyetle karşı tarafın bakış açısını anlamak için dinleyin ve kendinizi savunmaya geçmeyin. Böylece çıkarılan dikenler ilişkinizi zenginleştirip gül bahçesine dönüştürür.
Evet ilişkilerinizde Sevgi ve taktir alanı oluşturmak, işler rayından çıkmadan, problemin üstesinden gelmek,ilişkinizi kuvvetlendirecek ve zenginleştirecektir.
Sevinç Karakaya
DevamıBirbirinizi Yormayın; Sadece Sevin
Ne ilginçtir değil mi? Birini sevdiğinizi düşünürsünüz ve onunla bir yola çıkarsınız. Fakat birinin sizinle hayatı paylaşmak istemesi, bir çok kişi ile yollarını birleştirme şansı varken sizi seçmesi ve sizinle yaşlanmayı istemesine rağmen, bu size yetmez. İlişki başlar sınamalar için de ayrı boyutlat başlar. Belki de anında içinde kalabilseniz ve paylaşımlarınızın tadını çıkarsanız bu sizin için harika bir deneyim olacakken, çiftler eşlerinin sevgisini sürekli kendisine ispat etmesini bekler. Fakat farkında olmadan bu ilişkiyi de, sevdikleri kişiyi de yorar. Sevgiyi bu şekilde devamlı ilgi alaka şeklinde beklemektense, karşılıklı sevgiyi paylaşmayı denemek daha sağlıklıdır.
Sevgiyi Nasıl Paylaşacaksınız?
Sevgiyi nasıl paylaşacağınız bilmiyor musunuz? Kişi ancak kendinde olanın farkına varır ve paylaşabilir. Buna bencillik değil de ”Bencilik” diyebilirsiniz. Önce kendinizi seveceksiniz. Sonrada bu sevgiyi eşinizle ve çevrenizle paylaşacaksınız. Eğer sevgiyi nasıl paylaşacağınızı bilmiyorsanız, üzgünüm ama siz kendinizi ilk başta yeterince sevmiyorsunuz demektir. Daha doğrusu sizi seven birilerinin olmadığını düşündüğünüzden, sevilmeyi hak etmediğinizi düşünüyorsunuzdur. Kendinizi içten sevmiş olsaydınız, karşınızdaki kişiyi elinizde tutmak için, ilgi beklemek yerine sevgi ve aşkınızı paylaşmanın yeterli olacağını göreceksiniz. Siz nasıl bir enerji gönderirseniz, size o enerji kolay yollarla geri dönecektir.
İlişkiyi Yormayın; Önce Kendinizi Sevin;
İlişkiyi ve birbirinizi yorup yıpratmanızın, size bir faydası olmayacaktır. Unutmayın ki; Siz kendinizi içten sevmediğiniz sürece, bir başkasının sizi sevmesi mümkün değildir. Siz kendinizi sevmediğiniz sürece karşınızdaki kişi size ne kadar sevdiğiniz söylese de bu size inandırıcı gelmeyecektir ve sürekli belki de sevgisini kanıtlamasını isteyeceksiniz.
Eşiniz ilk başlarda sizi mutlu etmek için elinden geleni yapacaktır. Bu başlarda size doğru yoldaymış, izlenimi verebilir. Fakat biz zaman sonra eşiniz, ne yaparsa yapsın size sevgisini ispatlayamayacağını kabullenip artık söylemekten vazgeçecektir. Ve sizde yine ”Beni sevseydi …. ” ile başlayan cümleler kurarak hem onu, hem kendinizi hem ilişkinizi yorarsınız. Hatta en vahim nokta ise; Gün gelir eşiniz gerçekten sizi sevmekten vazgeçer ve siz ise birde bununla gurur duyar gibi, ”Haklıymışım, beni sevseydi….” diye cümlelere devam edersiniz. Oysaki bu durumu hayatına getiren zaten sizsinizdir.
Affedin; Bırakın Geçmiş Geçmişte Kalsın;
Evet aşırı ilgi vererek ve karşılığını bekleyerek sevgi elde edemezsiniz. Siz önce kendi içinizi sevgi ile coşturmalısınız. Peki bunu nasıl yapacaksınız?
Şöyle düşünün bir bardak ağzına kadar doluyken, üstüne su alabilir mi alamaz. Sizin içiniz de sevgiden başka öfke, kin, nefret hesaplaşma gibi hisler ile doluysa, sevgiyi ne kadar doldurmaya çalışsanız da bunlar size geçici ve gerçek olmayan sonuçlar getirecektir. Eski kırgınlıklarınız artık bırakın! Geçmişinizi affedin ve arındırın. O zaman kalbinize sevgi için yer açılacaktır ve sevgiyle dolacaktır.
Diyebilirim ki; Şu dönemde kişiler karşılıklı aşırı fedakarlıklar bekleyen ilişkilerden yoruldu. İnsanlar artık sevgilerini hayatı paylaşacakları ilişkiler arıyor. Önemli olan içi boş olan zoraki ilgiler değildir. Bu zorlayınca olur fakat önemli olan sevgidir. Ve tekrarlıyorum ”Bir insanı ancak kendini sevdiğin kadar sevebilirsin” O zaman sevgiyi şifalandırmaya kendimizden başlayalım.
Kendini Sevmek Ne demektir;
Kendini sevmek süslenmek, alışveriş yapmak gibi bir şey değildir. Kendini sevmek aynada kendine her baktığında yaratıldığın için teşekkür edebilmektir. Sabah kalktığında mutlu olmaktır. İnsanlar ne söylerse söylesin, kendindeki değeri her daim hissetmektir. Başkalarının sizi taktir etmesine yada güzel sözler söylemelerine ihtiyaç duymamaktır. Kendini sevme şansını kendinize hediye edin ve geçmişin yüklerinden hesaplaşmalarından kurtulun affedin özgür bir şekilde kendinizi sevin…
Bize yıllarca mutlu olmak yanlış öğretildi. Ne kadar ilgi verirsen o kadar sevgi alırsın diye öğretildi. Kural böyle işlemiyor, ne kadar sevgi enerjisi gönderirsen eşine o kadar sevilirsin. İçinde ne varsa sana yansıyan odur. O zaman önce kendimizle sonra herkesle barış içinde olalım ve önce kendimizi sevelim sonrada bu sevgiyi herkese karşılıksız dağıtalım.
Hayat ve sevgi enerjinizi artırmanın ilk kuralı ”önce ben” demektir. Siz iyi olur ve kendinize sevgili olursanız, ne geçmişi, ne yarını düşünmeyip şu ana odaklanır ve hayatınızdaki kişilerle hayat enerjinizi paylaşırsanız. Sevgi siz yorulmadan da size gelecektir..
Sevinç Karakaya
DevamıHayatınız da nasıl bir eş istiyorsunuz?
Muhakkak evlenmeyi düşünen kişilerin kafasında bir eş adayı vardır. Önce fiziksel olarak istekler belirlenir. Boyu şöyle olsun, saç rengi şu olsun, maddi durumu böyle olsun, havalı bir mesleği olsun, yanıma yakışsın bu böyle uzayıp gider. Fakat birde bakarsınız siz bu fiziki durumlara baktıkça karşınıza sizin ruhunuzla değil de sadece fiziki durumunuzla ilgilenen birileri çıkar. Siz onun fiziksel ve maddi durumunu sorgularken, siz farkında olmadan oda fiziki ve maddi olarak sizi bir filtreden geçirir.
Kendinizle Yüzleşme Zamanı;
- Hayatınıza çekmek istediğiniz kişiyi tanımlarken neden fiziksel tanımlara ihtiyaç duyarsınız?
- Yanınızdaki kişinin sizi toplum içinde taşıması neden önemli?
- Hayatınızdaki kişiden beklentileriniz neler?
- Acaba çok daha derinlerde, ailenizin seveceğimi bir eş arıyorsunuz?
- Arkadaş ve aile çevrenize gururla gösterebileceğiniz birisini mi istiyorsunuz?
- Kendinize bir eş, hayatı paylayacak birini mi arıyorsunuz yoksa, kendinizi çevreye ispatlayacak birini mi arıyorsunuz?
- Size maddi güvence verecek bir eş mi arıyorsunuz?
Bu sorulara samimi bir şekilde cevap vermek ilişkiyi neden istediğinize dair size önemli ip uçları verecektir. Hayatınıza mimar, mühendis doktor gibi meslekler seçerken öncelikle neden bu tarz mesleklere ihtiyaç duyuyorsunuz, içsel olarak bunu sormalısınız kendinize…
Çoğu zaman eşinin popüler mesleklerden olmasını tercih edenlerde; kendisinin mutluluğundan çok eşinin mesleği ile çevreye övünme isteği yatar. Eğer doktor birini hayatınıza çekmek istiyor ve bunuda gerçekten kutsal bir meslek yapıyor böyle biri beni mutlu eder diyorsanız bu normal bir bekleyiştir; fakat başkasına kendi başarınızı ispatlamak için ise çocukluğunuza gidip bir bakmanızı tavsiye ederim.
”Siz nerede ikinci plana atıldınız? Nerede sevgisiz kaldınız? Kendinizi dünyasal özelliklerle öne çıkarmaya neden ihtiyaç duyuyorsunuz? Maddi olarak çok mu sıkıntı yaşadınız? Evet ne istediğinizden çok neden istediğiniz daha önemlidir.
Nasıl Bir Eş İstediğinize Dikkat Edin;
Bazı danışanlarım ile çalışırken; aslında şuan ilişkilerinde sorun olarak gördükleri nedenleri farkında olmadan kendilerinin dilediklerini görüyorlar. Diyebilirsiniz ben beni mutsuz edecek bir ilişki hiç ister miyim?
Bazıları sadece manevi şeyler ister ruhuma hitap etsin der… ”Aşk sevgi olsun bana yeter!” der evet istediğiniz aşkı bulursunuz ama belli bir süre sonra maddi sıkıntılar yaşar ve ilişkiniz bu noktada farklı sorunlar çıkarabilir.
Allah(c.c) Her daim dualarınıza yanıt verir nasıl bir eş istediğinizi iyi belirleyin. Ve doğru isteyin.
İstemediklerinize Değil istediklerinize Odaklanın;
Hayatınızda kıskançlık varsa, hayatınıza kıskançlık çekersiniz. Kaybetme korkunuz var ise, kaybetme korkusu olan yada kaybedeceğiniz adayları çekersiniz hayatınıza… ”Beni mutlu eden adam yok mu ” dersiniz ; ”Beni mutlu edecek bir kadın yok mu” diyen bir adamı çekersiniz. Siz onun sizi, o sizin onu mutlu etmesini bekleyip beklentilerinizle ilişkinizi çıkmaza sokarsınız.
Ya ilişkilerinde maddi bolluk isteyenler ne durumda dersiniz? Bunların bir kısmı maddi bolluğa ulaşıyor bazısı ulaşamıyor fakat, mutluluk olarak baktığınızda ikisi de mutluluğu yakalayamıyor. Para sadece bir imtihan oluyor. Korkularınızdan arınmadığınız sürece, korkularınız hayatınıza korktuklarınızı çekecektir.
Ruh Eşinizi Size Getirecek Bir Uygulama;
İstediğiniz ne? Durun ve düşünün biraz… Ailelerinizin tanımladığı ilişkilerimi yaşıyorsunuz, öyle bir eş mi seçiyorsunuz, yoksa sizi ve kendini mutlu edecek bir insanı mı hayatınıza çekmek istiyorsunuz? Evet şimdi hayatınıza doğru ilişkiyi nasıl tanımlayıp çekebileceğinize dair bir çalışma yapalım.
Not: Derin nefes alın ve rahat bir ortamda devam edin. Her gün sabah akşam tekrarlayın. ve en az atlamadan 21 gün devam edin.
”Yaratılıştan bu güne kadar, bilerek yada bilmeyerek söylediğim tüm olumsuz sözler için, yaratılmış her zerreden, özür diliyorum. Bilerek yada bilmeyerek yaptığım bütün ahlar, olumsuz düşünceler, için herkesten özür diliyorum. Enerji alanımın arınması için niyet ediyorum. Korkularımı ve bağımlılıklarımı olduğum gibi kabul ediyorum. Ve tamamının şifalanması için Rabbime teslim oluyorum. Şu andan itibaren benim bedenimin ve ruhumun her zerresinin kıymetini bilecek, benimde onun bedeninin ve ruhunun her zerresinin kıymetini bileceğim, birlikte bolluğu, bereketi, huzuru, aşkı, anlayışı, hoşgörüyü, başarıyı paylaşacağım insanı sevgiyle hayatıma çağırıyorum. Düzenli cinsel yaşamımızın olduğu, ve bundan keyif aldığım, mutluluğu paylaşacağım yol arkadaşımı, sevgiyle hayatıma çağırıyorum. Gelmesine izin veriyorum. Geldiğinde onu fark etmeyi, onun kıymetini bilmeyi, sağlıklı bir şekilde hayatı paylaşmayı niyet ediyorum. Öylede oldu…”
Üç kez derin nefes alın ve verin (Burundan alın ve verin)
Siz hayatı ne kadar çözerseniz hayatınıza öyle bir insan gelecektir. Gerçekten sizi mutlu eden ne bunu keşfedin ve bunun üzerine güzel dileklerde bulunun.
Bazı olay vardır ki sizin elinizde olmadan hayatınıza tekrar tekrar çekersiniz, yada ısrarla istersiniz fakat her seferinde hüsrana uğrarsınız. Eş seçimi çok ciddi bir karardır. Ne istediğinizi iyi tespit edip eş adayı için listeler yapmak yerine bu listelerin içini önce kendiniz doldurmanız gerekir. Unutmayın biz nasıl biriysek yada neler konusunda endişelerimiz, korkularımız varsa o tarz insanları hayatımıza çekeriz. Ve bize karşılığı mutsuz sorunlu ilişkiler olur. Bu sorunları fark edip çözmek için ve doğru kişiyi hayatınıza çekmek için ”Ruh eşimi hayatıma çekiyorum” çalışmasını ilişki koçu ile yürütebilirsiniz. Sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliğe Uyum Süreci Nasıl Olmalı?
Çiftler her ne kadar uzun süreli nişanlılık geçirmiş olsalar da, ilk yıllarda evliliğe uyum sağlamakta zorlanabilirler. Farklı evlerde, farklı düzenlerde iki yetişkin hayatlarını birleştirip aynı eve yerleştiklerinde, uyumsuzluklarda kendini göstermeye başlar.
Günümüzde kişiler; eş seçerken, evlilik zamanlamasını yaparken ve evliliklerinin maddi, sosyal ve diğer yapısal düzeneklerini belirlerken, önceki nesillere kıyasla daha fazla planlama yapıyorlar. Gelin yeni evlenecek çiftler ne gibi hesaplar yapıyor yakından bakalım.
Evlenecek Çiftlerin Yaptığı Planlar;
Ailelere yakın mı oturulacak? Evet ise kimin ailesine? Eşlerden ikisi de çalışacak mı? Gelir ve gider nasıl paylaşılacak? Evlendikten sonra nasıl bir sosyal ortam düzenlemesi yapılacak? Çiftler birbirlerinden ayrı olarak hangi faaliyetleri gerçekleştirecekler? Boş zaman aktiviteleri neler olacak ve nasıl planlanacak? Çocuk sahibi olunacak mı? Evetse, ne zaman çocuk planlanacak? Bundan önce hangi hedefler gerçekleştirilecek? Örneğin çocuktan önce birlikte daha çok zaman geçirme, maceralı tatil programlarını tamamlama, belli maddi koşullara ulaşma gibi konular genellikle çiftlerin ailedeki diğer kişilerin etkisinde olmadan uzlaştıkları durumlardır.
Çiftler genellikle kendi anne babalarının düştükleri yanlışlara düşmeme, onların ve çevrelerinde gözlemledikleri diğer ilişkilerde olduğu gibi olumsuz ilişki kalıplarını edinmeme ya da tam tersi zaten oldukça beğendikleri bir ilişkinin belli niteliklerine sahip olmayı amaçlayabilirler.
Fakat bu incelikli hesaplara rağmen yine de çiftlerin evliliklerin ilk yıllarında baş etmekte zorlandıkları uyum zorlukları hissetmeleri ve gelecekteki birliktelikleri ile ilgili kaygı duyarlar. Çünkü evlilik durumu, birlikte yaşamanın ve ortak bazı aidiyetler edinmenin ötesinde bir çift olma durumudur. Çift olma durumu, insanların bebeklikten itibaren en güçlü güdülenmelerinden biri olmakla birlikte en zorlu ilişki biçimidir. Çift ilişkisi kurulduğunda, kişilerin bireysel niteliklerinden ayrı olarak ilişkinin kendine has özellikleri oluşmaya başlar ve bu özellikler çoğu zaman çiftlerde farklılıklar gösterir.
Çiftlerin Evliliklerde Uyumu Yakalama Yolları;
Uyum, birbirinin aynı olma hali değil ortak noktada buluşma halidir. Uyum aslında özgürlüklerini kısıtlamadan bir olmaya başlamaktır. Peki uyumu yakalamak için yeni evli çiftler yada uzun süredir evli olmasına rağmen uyumu yakalayamamış çiftler neler yapmalı;
1- BEN değil, BİZ olmaya çalışın; Sağlıklı ve uyumlu evlilik için iki tarafın da ”ben” duygusu yerine ”biz” duygusunu kabullenmiş olmaları gerekmektedir. Biz diyemeyen kişide evliliğin ruhu oluşmamış demektir.
2- Kişisel Farklılıklarınızı Kabullenin; Evlilikte karşı tarafın farklılığını peşinen kabullenmek gerekmektedir. Bire bir aynı olmak zorunda değilsiniz sadece farklılıklarda ortak noktaları bulabilmek önemlidir.
3- Zaman Zaman Hediyelerle Jestler Yapın; Hediyeleşmenin, evlilik için çok büyük bir getirisi vardır. Özellikle özel günlerde, kişilerin hediyeleşmesi hatta bazen bir tebessüm ile gönül alınmaya çalışılmalıdır.
4- Birbirinizin Ailesine Değer Verin; Uyumlu evliliğin önemli sırlarından birisi de karşı tarafın anne-babasına verilen değer, iyilik ve kıymet göstermektir.
5- Birbirinizi Her Konuda Destekleyin; Evlilikte iki tarafta kendi rolünü bilip ona göre davranmalı, birbirlerinin rolünü çalmamalıdır. Karşılıklı destek, şahsiyetlerin yıpranmaması açısından önemlidir, evliliği iyileştirir.
6- Kaba ve Kırıcı davranmayın; Evlilik iki kişinin birleştiği gövdesi kalın bir ağaç gibidir. Kaba ve kırıcı davranmak ağacın gövdesine vurulan balta darbeleridir, darbe aldıkça gövdenin zedelenmesi gibi evlilikte de kaba ve kırıcı davranmak evliliğin darbe alması demektir. Affedici olmak gerekmektedir.
7- Kapris yapmama; Kapris asla fayda sağlamaz. Sadece karşınızdaki kişiyi ve sizi yorar.
8- Ortak Vakit geçirecek Zamanlar Belirleyin; Uzun yıllar süren uyumlu evliliklerin en önemli basamağı; beraber vakit geçirmek, karşılıklı iltifat ve onunla birlikte sosyal etkinliğe katılmaktır.
9- Ailenin Belli Konuları İstişare Edeceği Zamanları Olsun; Ailede daha sonra oluşabilecek sorunları önceden tespit edip, önlemek, önlem almak için önemlidir.
10- Zihni, Kalbi ve Ameli birliktelik; Eşlerin zihni, kalbi ve ameli birlikteliği evliliğin uyumlu ve sağlıklı yürümesi için çok önemlidir. Eşlerin birbirlerine dua etmeyi unutmamaları gerekiyor.
Bir Uzmandan Yardım Almalıyım
Evliliklerinin ilk yıllarında uyum zorlukları hisseden çiftler ilişki koçuna başvurduklarında, bir çift olmanın getirdiği ilişki dinamiklerinin oluşum aşamasında oldukları için daha avantajlı sayılabilirler. Henüz birikimler yaşanmadan sorun olarak hissedilen durumların anlaşılması ve başka bir düzeyde yeniden ele alınmaları ortadaki bulanıklığın berraklaşmasını sağlar. Eşlerin birbirinin duygusal durumlarını anlayabilmelerine, öfke gibi olumsuz olarak nitelendirilen duygulanımların altındaki kaygı gibi başka duygulanımların da yatabileceğinin farkına varmalarına, birbirlerine ve kendilerine başka aynalardan da bakabilmelerine yardımcı olur.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
İlişkinizi Yenilemek İçin Öneriler
İLİŞKİNİZİ YENİLEMEK İÇİN ÖNERİLER
Evlilik törenlerinin ardı arkasına devam ettiği şu hareketli günlerde, Kişilerin başkalarının mutluluklarını gördükçe kendi ilişkilerinin de tekrar gözden geçirme, hatta eski o heyecanlı günlere dönme noktasında yenilikler yapmalarını öneririm. Yeni evlenenler için ise evliliklerini ve ilişkilerini neden güncel tutmalılar bunun üstünde durmalarında fayda vardır. Çünkü iyi bir ilişki bize sadece duygusal huzur değil aynı zamanda bedenen huzur ve sağlıklı getirebilir.
Evet yanlış duymadınız iyi bir ilişki size sağlıklı bir beden getirecektir. Tüm ilişkiler ve özellikle duygular ilişkilerimiz bizim bütün hayatsal fonksiyonlarımızı etkiler. İyi bir ilişki sayesinde beden sağlığınızı da koruyabilirsiniz. Evli veya sağlıklı bir ilişkiye sahip çiftler bekarlara göre daha uzun yaşarken karşılaştıkları zorluklarla da daha kolay baş edebiliyor. Sağlıksız evliliklerde ve ilişkilerde ise çiftlerin kronik hastalıklara yakalanması riski daha yüksektir. iyi bir ilişki ve sağlıklı bir yaşam için, ilişkinizde bazı düzenlemeler yapmanızla mümkündür.
İyi bir ilişkin için ön koşulu çiftlerin bireysel olarak iyi hissetmeleridir. Bu genelde anlaşılması zor bir durum oluyor. Kişiler ”İlişkiler iki kişiliktir o iyi olunca ancak bende iyi olabilirim” gibi savunmaya geçseler de; Unutulmaması gereken biz bireysel olarak iyi ve tam olmadığımız sürece karşı tarafla da iyi olamıyoruz. O yüzden ilk ve değişmez madde:
Önce Kendinize Sonra İlişkinize Bakım Yapın
Kişisel bakım çift yönlüdür beden sağlığı ve Duygusal sağlığınız. Biz nasıl ki hasta ve mutsuz insanlar ile olmak istemeyiz; Kimse de kronikleşmiş hastalıkları olan ve mutsuz insanlar ile birliktelik istemez. Beden sağlığınız için ; vücut temizliğinize ve hijyene dikkat edin, dengeli beslenin ve egzersiz yapmanızı tavsiye ederim. Duygusal sağlığınız için ise keyif aldığınız etkinlikleri yapın, size iyi gelen insanlarla görüşün. Sizin fikirlerinize yada yaptıklarınızı devamlı yıkıcı eleştiriler yapan kişilerden uzak durur. Kendi iyi yanlarınızı tekrar keşfedin bunlara odaklanın, ve aynı zamanda sahip olduğunuz şeylere veya özelliklere şükrünüzü sıkça tekrarlayın. Bunlar yaşam enerjinizi arttıracaktır. Buda sizin daha sağlıklı bir yaşama taşıyacaktır.
Nasılsanız Öyle Görünün
Duygularınızı ve düşüncelerinizi açık, net bir şekilde eşinizle paylaşın. İçinizden geliyorsa eşinize yaklaşmaktan, sarılmaktan ve dokunmaktan çekinmeyin. Bunu bir görev olarak yada zoraki bir şekilde yapmayın. Eğer bunu bir görev gibi değerlendiriyorsanız ilişkinizle ilgili tehlike sinyalleri ortaya çıkabilir. Çoğu ilişki dışarıdan bakınca her şey yolunda gibi görünür fakat çok büyük sebebe gerek olmaz yıkılması için bazen küçük sarsıntılar o ilişkiyi yıkabilir. Bunun sebebi her şey yolunda gibi yapıp zoraki yapılan hareketlerdir. Bir yerde muhakkak patlak verir. Zoraki davranışlar yerine kendiniz olun emin olun samimiyetin getirdiği iyi enerji ilişkinizi daha zevk alacağınız bir duruma taşıyacaktır.
Birlikte Zevk Aldığınız Etkinliklere Katılın
Birlikte eğlenebileceğiniz keyifli etkinliklere katılın. Sinemaya, tiyatroya, konsere veya alışverişe gidin, eşiniz için kıyafetler seçin. ”Bu sana çok yakışıyor”, ”Sende bunu görmek istiyorum” gibi yorumlar yapmaktan çekinmeyin. Bayan yada erkek ilişkide eşinin odağında olmaktan hoşlanır.
Birbirinizi Yaşamaktan Vazgeçmeyin
Hangi yaşta olursanız olun, kendi kişisel bakımınıza önem verin. Evliliğin getirdiği nasıl olsa evliyiz rahatlığıyla hareket etmeyin. Hafta sonu evdeyken bile en güzel kıyafetlerinizi giymeye önem gösterin. Birbirinize güzelliklerinizi ve güzel taraflarınız gösterin. Fiziksel, duygusal ve cinsel yakınlığınızın tadını çıkarın. Yakınlık çiftlerin ilişki doyumunu artırır. Evlenince coşkunun biteceğini düşünmeyin. Coşkunuz eksildiyse ilişkinizi bir uzmanla birlikte değerlendirmekten çekinmeyin. Hiç bir zaman birbirinizi yaşamaktan vazgeçmeyin.
Kendinize ve Eşinize Kişisel Zamanlar Ayırın
Çiftlerin belirli ölçüde birlikte belirli ölçüde de bireysel olabilmesi hem benliklerini korumalarını hem de birlikteliklerini beslemelerini sağlar. Bireysel olarak kendinize özel olan ve ilişkinizin ortak alanlarını birbirinden ayırın. İyi bir ilişki bireylerin hem tek başına hem de bir arada olma ihtiyaçlarını tatmin eder. Bireylerin özel yaşamlarının olmadığı, her şeyin birlikte yapıldığı ilişkilerde yıllar geçtikten sonra bireylerin ilişkiden önce nasıl biri olduklarını, kimlerle görüştüklerini, ilişki yokken nasıl zaman geçirdiklerini unutma tehlikesi ortaya çıkabilir. Tamamen bireysel hareketler ise çiftlerin birbirlerinden kopuk yaşamasına neden olabilir. Bu noktada çiftlerin birlikte keyifli etkinlikler yaparken aralarında belirli bir mesafe bırakmaları, birbirlerini özlemelerine fırsat vermeleri ilişkileri besler. Bazı etkinliklere partnerinizle katılmak, bazen arkadaşlarınızla yalnız görüşmek çözüm olabilir.
Sorumluluklarınızı Paylaşın
Evi eşinizle paylaşırken ev içindeki işlerle ilgili sorumluluk paylaşımı yapmanız gerektiğini unutmayın. Kadın/erkek işi diye ayırdığınız işleri gözden geçirin ve bir ev arkadaşıyla yaşıyor olsaydınız görevleri nasıl paylaşırdınız, payınıza neler düşerdi, onu düşünerek harekete geçmenizi tavsiye ederim.
Tartışmaktan kaçmayın
Tartışmak kavga etmek değil; fikirlerin, beklentilerin farklı olması, birbirine uymaması ve bunların konuşulabiliyor olmasıdır. Tartışabilmeniz kendinizi, eşinizi ve ilişkinizi önemsediğiniz, ilişkinizi canlı tuttuğunuz anlamına gelir. Tartışırken birbirinizi suçlamayın ve karşılıklı olarak birbirinizin niyetiyle ilgili peşin hükümlü olmayın. Bunlar yerine karşılıklı bir şekilde ne hissettiğinizi, ne istediğinizi anlamaya çalışın. Çiftlerin problemlerini çözebilmesi ilişkilerinden aldıkları doyumu artırırken, geri çekilmeleri ve problemlerle ilgili konuşmaktan kaçınmaları doyumu azaltıyor.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
Mutlu İnsanların Ortak Özellikleri Nedir?
MUTLU İNSANLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ NEDİR?
Herkesin mutluluğa verdiği ayrı bir tanım vardır. Mutlu bir hayat denildiğinde de farklı beklentileri vardır. Mutluluk Nedir? Kimine göre iç huzur, kimine göre sevdiklerinin yanında olması, kimine göre maddi rahatlık, kimine göre aşk, kimine göre sağlık çoğaltmak elbette mümkün. Bu farklılıkların yanında, Mutlu insanların üzerinde Amerika da Yapılan bir araştırmada; kendilerini mutlu hisseden insanların ortak özellikleri değerlendirilmiş. Sizce ne yapıyor da, bu mutlu insanlar, mutlu kalıyor dersiniz?
Klişeleşmiş ve artık faydadan çok insanın canını sıkan cümleler vardır.”Anı yaşa”,”küçük şeylere kafana takma”, ”boş ver demeyi öğren” ve benzeri mutluluk reçetelerinden eminim hepimiz sıkıldık. Gelin bugün biraz daha değişik bir liste hazırlayalım. Onların hayatlarına gidelim. Biraz daha mutlu insanların ortak özelliklerine yada benzer özelliklerine yakından bakalım.
Mutlu insanlar Daha çok Yeşil Alanlara Gidiyor
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, yeşil alanı daha fazla olan bölgelerde yaşayan kişilerin, insan yapısı binalardan bir kafeste yaşayanlara göre daha mutlu olduğunu gösteriyor. Yeşil alanların verdiği mutluluk artışının kişinin en mutlu anlarındaki mutluluğun hemen hemen üçte biri kadar arttırdığı belirlenmiş. Mesela şöyle düşünün hayatınızın en mutlu günü, sevdiğiniz ve hayatınızı adadığınız kişi ile evlendiğiniz gün ise, hissettiğiniz mutluluğun yada bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda hissettiğiniz mutluluğun üçte birine yeşil bir alanda gezerek ulaşabildiğiniz belirtiliyor. Başka bir araştırmaya göre bir doğa parçası içinde sadece beş dakika gibi kısa bir süre dahi geçirmek, kişinin özgüvenini artırıyor. Bu bilgilere dayanarak çok rahat denebilir ki, artık baharın da kendini yavaş yavaş gösterdiği günlerde mutlu hissedebileceğimiz yeşil alanlara kaçmakta fayda vardır.
Mutlu İnsanlar Hayattan Keyif Almaktan Vazgeçmezler
Hayattan keyif almak yediğin bir yemekten lezzet almaya benzer. Sadece karnın doysun diye değil de duyguların da tatmin oldu diye yemek . İşte hayattan keyif almak da sadece yaşamak yada nefes almak değil de, hayatın bütün nimetlerinden, bütün duyularıyla faydalanmak ile olur. Mutlu insanlar için bu keyif; Kimi zaman samimiyet, şükran ve aileyi çağrıştıran kavramlarla tarif edilebilir. Kimi ne göre hayattan alınan keyif, sanki ‘Bütün yıl süren bir Bayram gibi” tarif edilir. Hayattan alınan keyif; Kişinin içinde bulunduğu ortama dair tam bir farkındalık içindeyken hissettiği dostluk, şefkat, tamlık ve huzur duygusudur. Hayattan keyif almak her an mümkün, Bir hafta sonu tatilinde, dostlarla bir sohbette, ailecek bir tatil de, yada hayatın herhangi bir dönemin de. Hayattan keyif almak tamamen kişilerin bakış açılarıyla, hayatı nasıl görmek istemeleriyle alakalı bir durumdur. Bazı insanlar, en ufak şeylerden bile kendilerine keyif alacakları bir nokta çıkarmayı başarabiliyorlar. Mutlu insanların ortak noktalarından biri, kesinlikle mutlu olacak kendilerine bir şey bulmaları.
Mutlu insanlar sevdiği işi yapar
Kim sevmediği işi yapmak ister ki? yada kim sevmediği işi yapıp da mutlu olmayı umabilir ki? Bu neredeyse imkansızdır. Fakat İşinde mutlu olan insanların hayatta da mutlu olmaları ise elbette sürpriz değildir. Yapılan bir araştırmada bana ilginç gelen bir yaklaşımı sizle paylaşmak isterim. araştırmaya göre, işini severek yapan ve dört elle sarılanların% 71’i kendini güçlü ve başarılı buluyor, işinden soğuyanlarda ve işini zoraki yapanlarda bu oran % 42 olduğu görülmektedir. Buraya kadar her şey normalmiş gibi görünse de araştırmanın bir sonraki maddesin de; Kendini güçlü ve başarılı bulan işsizlerin kendini güçlü ve başarılı bulma oranıysa % 48 olarak belirlenmiş. Yani Başka bir deyişle, işsizler arasında kendini iyi hissedenlerin oranı, sevmediği bir işe takılıp kalanlardan daha yüksek.
Bu sonuçlarda kişilerin sevdiği yapmaları, gönül verdiği işlerle uğraşmaları, hayata bağlılıklarını ve mutluluklarını ciddi manada etkilemektedir.
Mutlu İnsanlar İçlerinden Geldiği Gibi Davranır
Çocuklara bakıldığında çok hayatın farkında değillerdir. Çevrelerinde ne olursa olsun onlar savaş ortamlarında bile gülünecek bir şeyler bulabiliyor. Tabi ki anlatmaya çalıştığım çevremizde her şey çok iyi gibi davranmanız değil ama zaman zaman yetişkin kimliğinden sıyrılıp içinizden geldiği gibi davranmak dan bahsediyorum.
Mesela Daha çok çiçekler arasında dolaşın yada çıkarın ayakkabılarınızı toprakla buluşun. Üzerindeki negatif elektriği atmanıza yardımcı olacaktır. Basit gibi gelebilir; Çiçek kokusu diyip geçmeyin; Çiçek kokularının insan davranışlarının üzerindeki etkisini gösteren pek çok araştırma var. Çiçek kokulu odalarda kutluluk ve dostluk hisleri yükseliyor. “Çiçek kokuları sizi mutlu edebilir, sosyal etkileşimi arttırır” ve yine toprakta bulunan ‘dost’ bakteriler, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, beyinde serotonin salgısını artırıyor, negatif enerjinizi alır ve depresyondan kurtulmaya yardımcı olur. Mutsuzluğu yok edecek tedbirler almak da mutluluğu size getirecektir. Basit ama içinizden geldiği gibi..
Mutlu İnsanlar Daha Çok Spor Yaparlar
Bunu duymak istemiyor olabilirsiniz, ancak korkacak bir şey yok. Spordan kast edilen kan ter içinde maraton koşmak değil. Orta yaşlı kadınlar üzerinde yapılan araştırmaya göre ”orta düzeyde” egzersiz yapan kadınlar, egzersiz sonrasında sıkı egzersiz yapan kadınlardan daha mutlu, daha enerjik ve iyi hissediyor. Buda bize çok net gösteriyor ki, mutlu insanların mutluluk kaynaklarından biri de bedenlerine gereken önemi vermeleri.
Mutlu insanlar Mutluluğu Takıntı Yapmaz
Nasıl ki neyin peşinden koşarsak, bizden kaçar. Mutluluk kovaladıkça kaçar. Ama sen yolunda gidersen mutluluk da seni takip eder. Yine yapılan başka bir araştırmanın sonuçları da, Mutlu olmayı önemseyen kadınların, bu kavramı pek de kafalarına takmayanlardan daha mutsuz ve depresif olduklarını ortaya koymaktadır. Mutlu olmaya çabalamak sizi mutsuz kılabilir. Görünüşe göre inat ve ısrarla mutluluk aramak, kişiyi öz yıkıma götürüyor. Siz sadece anı yaşamaya ve hayattan keyif almaya, çalışın mutluluk arkanızdan gelecektir
Mutluluğun peşinden koştuğu bir yaşam dilerim…
Sevgiyle Kalın…
Daha Canlı Bir Evlilik İçin 7 Öneri
DAHA CANLI BİR EVLİLİK İÇİN 7 ÖNERİ
Her şey evleninceye kadar mıdır? İmzayı atınca ne değişiyor da ilişkiler sıradanlaşıyor, romantizm kaybediliyor dersiniz? Hayat bir rutine bağlanıp, belli kurallara kalıplara oturtuluyor ve sanki kontrol sizden çıkmış gibi günler geçip gidiyor. Fakat sürede eşler birbirine uzaklaşıyor, yaşamlarından lezzet almaz hale geliyor, heyecandan uzaklaşıyorlar. Günümüzde günlük yaşantının bu sıkıcılığı ve rutininden kurtulmak için eşler çözüm aramalıdırlar ki evliliklerini sağlıklı bir şekilde uzun yıllara taşıyabilsinler. Evet evliliğinizi o ilk tanıştığımız zamanlardaki gibi heyecanla yaşamak için neler yapmalısınız? Evliliğinizi canlandırmanın yolları nelerdir? Gelin hep beraber bakalım…
1-Birbirinizi Şımartmayı İhmal Etmeyin
Unutulmaması gereken, eşler arası aşk ve cinsel çekim çok güçlü bir bağlayıcıdır, fakat bir o kadar da hassas duygulardır. Her insan yaratılış gereği, beğenilmek ve çekici görünmek ister. Her ne kadar bu duygu sadece kadınlara ait gibi görünse de; Erkekler de en az kadınlar kadar kendilerine aşık olunmasından, güzel sözlerden çok hoşlanırlar. Bunun tam tersi, düşüncesiz davranışlar ya da kırıcı sözler, bırakın aşkı geri getirmeyi, var olan ilişkinizi de çok çabuk zedeleyebilir. Her eş ona ne kadar yumuşak ve sevgi dolu davranılırsa davranılsın, eleştirilmekten endişe duyar. İlişkinizin gereksiz yıkıcı eleştirilerle, kaba ve kırıcı sözlerle sabır kotasını zorlamak yerine, eşinizi iltifatlarınızla, ona olan sevginizi hatırlatarak şımartmayı deneyin. Emin olun bu yıpranan ilişkiler için güzel bir bakım olacaktır.
2-Hayatı Yaşamayı Bırakmayın
En büyük yapılan hatalardan biride kişilerin, evlendikten sonra yaşama kendini kapayıp, sanki sadece evlilik var zannedilip, günlük rutinle kendi kendiyle bile ilgilenmeyi unutabiliyor olmalarıdır. Aslına bakarsanız evlilikte canlılığı yitirmemek için kişilerin her zaman kendilerine yaşamdan yeni şeyler katmaları ve bunu bir paylaşım haline getirmeleri gerekir. Biz genelde eşlerinden ayrılan kadınlarda, hayata daha güçlü tutunup kendini ispat etme çabasını görüyoruz. Bu kadınlar; kendilerini işlerine verip, güzelliklerine dikkat ediyorlar. Fakat önemli olan gerek erkek, gerekse kadın olsun, bunun için boşanmayı beklememek gerekir. Hayatı evliyken de yaşayabilirsiniz ve bunu size çok seven bir yol arkadaşı ile yapmak eminim evliliğinizi canlandıracaktır.
3- Kendinize Ait Sosyal Hayatınız Olsun
Birçok evli çiftin yaptığı bir hatada, birbirlerinin dışında, bir hayat yokmuş gibi davranmaları ve hep ortak hareket ettikleri için birbirlerine anlatacak konularının kalmamasıdır. Bu şekilde eşler zamanla muhabbetten uzaklaşır ve konuşmaz hale gelebilirler. Bunun için ister iş arkadaşlarınızla geziye, ister dil ya da sizi mutlu eden herhangi bir kursuna gidin. Ama mutlaka kendiniz için bir şeyler yapın. Böylece eşinize anlatacağınız farklı konularınız olur. Eşlerin farklı sosyal hayatları olması da ilişkiyi monotonluktan kurtaracak önemli bir faktördür.
4-Eşinizi Değil, Kendinizi Değiştirin
Hayatta unutmayacak kurallardan biride ”Biz kendimizden başka kimseyi değiştiremeyiz”. Bu kural elbette eşiniz içinde geçerlidir. Onu değiştirmek istedikçe yorulduğunuzla kalırsınız. Özelliklede eşinizi söyleyerek, tekrarlayarak değiştirmeye kalkmak kazanç getirmediği gibi, sizi kendisinden uzaklaştırmasını sağlar. Gerçek şu ki, kadınlar problemleri konuşarak çözmek isterken, erkekler çok konuşmayı sevmezler. Bu yüzden her şeyi tekrar dile getirmek yerine, davranışlarınızla ona yol gösterin. Zamanla eşinizin de size uyum sağladığını fark edeceksiniz. Yani siz olaya bakış açınızı kendinizi değiştirin eşinizde size göre değişecektir.
5- Eşinizin Akıl Hocalığını Bırakın
Çoğu kişi ne yapması ne yapmamsı gereken cümlelerden hoşlanmaz. Evlilikte de her ne kadar ortak kararlar alınması noktalar fazlada olsa, bir tarafın istediğini kabul ettirmek için, diğeri yerine karar verip söz söylemesi ”Akıl Hocalığı” yapması ilişkiyi yıpratır. Özellikle kapanmış ya da geçmişte kalmış konuları tekrar tekrar gündeme getirerek evliliğinizi hoş olmayan noktalara taşıyabilir. Ayrıca, eşinizin her konuya yorum getirip fikrinizi söylerken, her söylediğinizi doğru kabul etmesini beklemeyin. Bunun yerine karşınızdaki kişinin sözlerine ve fikirlerine değer verdiğinizi göstererek dinleyin.
6- Onun kurallarını da gözetin
Evli çiftler, her şeyden önemlisi birer bireydir. Ve iki tarafında kendilerine has baskın karakterleri olması normaldir. Fakat konu birliktelik olduğunda her zaman baskın karakterini öne çıkarmak yerine, bazen eşinizin baskın huylarını öne çıkarmanın, evliliğe katacakları oldukça büyüktür. Her ne kadar sağlıklı bir ilişkide baskın rolün eşit dağılmış olması esas olsa da, Ancak arada bir küçük jestler yapmak yararınıza olabilir. Her zaman ille de eşit olmak için çabalamayın. İletişim kurarken, eşinizin iyi hissetmesini sağlamak, tamamen sizin yararınıza olur ve işinizi kolaylaştırır. İnatlaşmalar ise sadece ilişkiyi germe ve kopma noktasına getirir.
7- Sorun Değil, Çözümü Konuşun
Sorun bulmak ve bunları her fırsata ortaya çıkarmak size ve ilişkinize pozitif yönde bir kazanç sağlamayacaktır. Bir sorunla karşılaştığınızda, kimin suçlu olduğunu bulmaya çalışmaktan vazgeçin. Sadece çözüme yoğunlaşın ve çözümü konuşun. Karşılıklı suçlamalar ve imalar hem çözümü zorlaştırır, hem de aşkınızı zedeler. Bakış açınızı ”Bugüne kadar olan oldu bundan sonra ne yapabilirim” diye bakmak gerekir.
Daha Huzurlu ve Mutlu bir evlilik temennisiyle …
Sevgiyle Kalın…
İlişkinizde İlgi Ve Kontrol Dengesi Nasıl Olmalı?
İLİŞKİNİZDE İLGİ VE KONTROL DENGESİ NASIL OLMALI?
Maalesef son yıllarda boşanma oranında hızla artış olması, ilişkileri tekrar mercek altına almaya itiyor. Tabi ki farklı farklı sorunlar yaşansa da temeline bakıldığında derinlerde yaşanan farklı korkuların yada endişelerin var olduğunu görüyoruz. Kişilerin bağlanma korkusu, evlilik korkusu, erken karar verme tedirginliği, ilişkiden emin olamama, ilişkiye fazla beklenti yükleme gibi nedenler olabiliyor.
Acaba önceden de var mıydı böyle sorumlar yoksa değişen moda ile sorunların da mı modası değişti dersiniz? Boşanmayı yada bu sorunları bu kadar gündeme getiren sebep ne dersiniz?Geçmişten günümüze bakıldığında, kadın ve erkeğin ilişki yaşantılarındaki farklar neler olabilir? Günümüzde çok yaşanan, ve evlenecek hanımların en büyük sıkıntısı olan, erkekler neden korkan taraf da kadın hep ikna eden, evliliğe sürükleyen taraf ? Bu hep böylemiydi?
Modern Çağ İlişkilerinde Kadınlar Mutsuz
Modern çağın çeşitliliği hayatın her alanında kendini gösterdiği gibi, kişilerin değişen teknolojiye ayak uydurmaları, sosyal çevrelerinin daha rahat ve geniş olması, Eskiye nazaran erkek ve kadının gerek iş gerek özel hayatındaki paylaşımlarının artması ilişkilerde de çeşitliliği arttırmıştır. Bu artışla birlikte aslında belki de hep var olan fakat yeni düzenin getirdiği değişimle birlikte, artık daha fazla göze çarpmaya başlayan ilişkisel sorunlar gündeme gelmeye başlamıştır. Bu ilişkisel sorunların en sık rastlanılanı kadınların erkeklerle olan ilişkilerinde genelde ; daha huzursuz, daha memnuniyetsiz, daha beklentilerini bulamayan taraf haline getirdi.
Erkeklere göre neden kadınlar daha şikayetçi dersiniz? Nedene bakıldığında bir çok nedeni vardır, bunlardan biride, ”İlişkinizde ilgili misiniz? yoksa kontrol etme meyilli misiniz?” İşte tamda gerek erkek gerek kadınlarda olsun bu denge çok korunamamakla birlikte sorunlar meydana gelmektedir. Erkeklere göre kadınların daha fazla sorun yaşaması ise, erkeklerin ilgili bir eş ile kontrolcü bir eş dengesini daha kurmak da daha fazla zorlanmaları ve kontrolcü taraflarının çok daha ağır gelmesinden kaynaklanmaktadır. Kimi kadınlar bu aşırı ilgi yada kontrolcü tavrı ”Baba ” modeli gibi benimseyip eşi olduğu için haklı olduğuna inanırken, kimi kadın ise ilginin kontrolcülük olmadığını, böyle ilgi istemediği noktasında direnir, ve erkeğe kendisini ile nasıl ilgilenmesi noktasından yakınan eşiyle sorun yaşayabiliyor hatta çok ileri noktalara tanışabildiğini görüyoruz.
İlgi ve Kontrol Arasında Denge ;
İlişkilerde İlgi ve kontrol arasındaki denge kurulamadığı takdirde; iki şikayet öne çıkar. Birisi hakimiyetten sıkılan kadın, diğeri ise erkeğin ilgisizliğinden bıkan bir kadın. Bu iki durum arasında bir türlü denge kurulamıyor.Bunun kurulamamasının nedeni incelendiğin de birinci olarak, yüzyıllarca süregelen bir olgunun etkisi, bir de çocuk yetiştirilirken anne ve babalar tarafından yapılan yanlışlar. Babası da öyle olduğu için erkek çocuk hemen babayı modelliyor ve ileride beraber olduğu kadına da aynı şeyi yapıyor. Babası tarafından kontrol edilen kız da ileride kendisi tarafından kontrol edileceği bir erkek arıyor. Zaten annesine de baktığı zaman aynı tabloyu görüyor. Artık sevgi ve ilgi ifadesi asla kontrol etmeden bağımsız olamıyor; bu iki çeşit davranış, kişilerin kendi ilişkilerde de yerlerini alıyor ve tabii acıyı tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Kontrol olgusundan bağımsız bir sevgi ve ilgiye herkesin ihtiyacı var. İlgisiz erkeğe gelince, bir erkek ya zaten baştan ilgisiz olabilir ya da kadının çok fazla üstüne gelmesiyle ilgisizleşmiş olabilir. Bir erkek baştan ilgisizse küçüklüğünde ilgi görmemiş ve ilgiyi nasıl göstereceğini bilemiyor olabilir. Kadının ilgi bekleme ve kendisine güvenmeme baskısından sıkılan erkeğe gelince savunma mekanizması olarak ilgisizleşmeyi ve kopmayı geliştirmiştir. İlgisizleşmiş ve eşinden kopmayı seçen erkeği günümüzde çok sık rastlarız. Zamanla kopuş olur fakat kendisi bile süreç de çok koptuğunu farkında değildir zamanla ise eşinden uzaklaşır.Burada kadının neden kontrol etmek istediğine bir göz atarsak ilişkide kendini güvende hissetmeyen bir kadın genelde kontrol etme ihtiyacı duyar. Bu güvensizlik yetiştirilme sonucu temelde var olan bir güvensizlik de olabilir, ilişkide erkeğin çizdiği tabloya bağlı olarak gelişen bir güvensizlik de olabilir.
Çözüm Ne Olmalı;
Eşlerin karşılıklı diyalog ile birbirini anlamaya, ve ne beklediklerini birbirlerine sunamaya ihtiyaçları vardır. Bilmedikleri belirsizlikler kişileri güvensizliğe iter. Yada bazen gereksiz ve olması imkansız beklentilerde kişileri depresyona sürükler. Yapılması gereken makul orta yolların bulunması ve ilişkide ilgi ve kontrolün dengesi sağlanmalıdır. Çoğu zaman eşler olayın içinde oldukları için fark edemeye bilirler ilişkilerinde çözüm bulmaları gereken nokta tam neresi. Böyle durumlarda yanlış konuları konuşmak da çözümsüzlük getireceği için bir uzmanla çalışmak da fayda vardır.
Fakat unutulmaması gereken, yıllardır anne, baba yada farklı bireylerden ve ilişkilerden etkilendiğiniz noktalara inilmeli ve aynı yanlışlar bugünkü ilişkilere taşınmamalıdır. Modern çağın ilişkiler getirdiği değişiklik ve sorunlara tahammül etme sınırı eskiye göre çok farklıdır. Aynı tutumlar ile gitmek ilişkiyi sadece çıkmaza sokar.
”Her İlişki kendisi yeni bir makinedir. Her birinin kullanma kılavuzu farklıdır. Siz kendi kılavuzunuzu eşinizle beraber yeniden yazın”.
Sevgiyle Kalın…
Mutlu İlişki İçin Olumlama
MUTLU İLİŞKİ İÇİN OLUMLAMA
Olumlamalardan daha öncede bahsetmiştik, olumlama bir nevi dua demektir. Biz farkında olalım yada olmayanlar bilinç altımızda yatan olumlu yada olumsuz cümleler hayatımızı ciddi manada etkilemektedir. Bilinç altımızda ilişkilerimize karşı beslediğimiz, olumsuz cümleler ve cümlelerin negatif elektrik ilişkileri bazen hiç sebebi bilinmeden çıkmazlara sürükleyebiliyor.
Hayatınızı yada ilişkilerinizi şöyle bir gözden geçirince kullandığımız olumlu cümlelerin sayısı olumsuzlardan daha az ise sıkıntı var demektir. Bu da ancak bilinç altınızı tekrar programlayarak giderilecek bir durumdur. Bilinç altınızı programlamakla hem hayatınızın hem de ilişkinizin seyrini değiştirebilirsiniz.
Evet olumlama, aslına dua demektir demiştik… Dua’lara olan inancımızla bu durum birleşince aşağıdaki olumlamalardan ilişkiniz ve kendiniz adına güzel sonuçlar alacağınızı düşünüyorum. Yalnız 21 gün sıkılmadan, usanmadan, ertelemeden sabah ve akşam yatmadan tekrar etmek bu olumlamaları yapmanın en önemli ayrıntısıdır. Aşağıdaki olumlamalara kendinizde ekler ilave edebilir kendi olumlamalarınızı oluşturabilirsiniz. İşte Mutlu ilişki için olumlama;
İlişkimde güvendeyim.
Sevdiğimle emin ve güvende hissediyorum.
Sevdiğimle güveniyorum.
Kıskançlığımı Yeniyorum.
Sevdiğimle daima açık ve dürüstüm
İlişkim güven ve dürüstlük üzerine kurulu
Sevdiğime her zaman doğruları söylüyorum.
Sevdiğim beni seviyor.
Sevdiğim bana değer veriyor.
Sevdiğim beni önemsiyor.
Sevdiğim bana karşı dürüst.
Sevdiğim her zaman güvenirim.
Sevdiğim bana her zaman güvenir.
Sağlıklı bir ilişkiden keyif alıyorum.
Sevdiğimle ve ben daima duygularımızı konuşuruz.
Biz sağlıklı bir ilişkiden keyif alıyoruz.
İlişkime bağlıyım
Sevdiğime bağlıyım.
Sevdiğime karşı her zaman açığım.
Biz birbirimize her zaman açığız.
İlişkim güven ve dürüstlük üzerine kurulu
Bizim ilişkimiz güven ve dürüstlük üzerine kurulu.
Sevdiğimle birlikte ileriye, geleceğe bakıyorum.
Sevdiğim benim pozitif bakış açımı takdir ediyor.
Sevdiğim benimle gurur duyuyor.
Sevdiğim ve ben birbirimize huzur veriyoruz.
Sevdiğim insanın, her geçen gün bana karşı sevgisini daha çok hissetirmesini seçiyorum.yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün birbirimize,ilişkimize,ailelerimize daha fazla saygı duymayı seçiyorum,yaşıyorum.
Sevdiğim insanla, her geçen gün birbirimize olan sevgimizden, ilişkimizden eminlik yaşamayı seçiyorum.yaşıyorum
Sevdiğim insanın, her geçen gün bana karşı ilgisinin daha fazla olmasını seçiyorum.yaşıyorum
Sevdiğim insanın, her geçen gün bana daha fazla değer vermesini bana daha aşk dolu bakmasını seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanın, her geçen gün beni hayata duruş şeklimi,fikirlerimi,düşüncelerimi,davranışlarımı daha fazla önemsemesini seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla ilişkimiz her geçen gün daha güvenli ve dürüstlük üzerine kurulu olmasını seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün ilişkimizde her şeyimizi paylaşmamızı seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insan ,her geçen gün benim hayattaki,işimdeki Başarımdan gurur duymasını,beni takdir etmesini seçiyorum yaşıyorum
Sevdiğim insanla her geçen gün ilişkimize daha bağlı olmayı seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün daha fazla telefonda konuşmayı birbirimizin sesini duyunca daha mutlu,daha Başarılı, olmayı seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla ilişkimize her geçen gün ileriye ,geleceğe doğru bakmayı seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün birbirimizle sohbet etmekten, konuşmaktan,birlikte eğlenmekten, daha fazla zevk almayı seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün birbirimize daha fazla huzur vermeyi,birbirimize sakinlik vermeyi seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insan her geçen gün bana kadın olduğumu hissettirmesini seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanın her geçen gün bana daha fazla hayranlıkla bakmasını seçiyorum,yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün birlikte birbirimize daha fazla güven vermeyi seçiyorum yaşıyorum
Sevdiğim insanla her geçen gün daha fazla sosyal
olmayı,arkadaşlarımızla,ailelerimizle,birlikte vakit geçirmekten zevk almayı seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla birbirimize her geçen gün daha merhametli,daha şefkatli olmayı seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün birbirimize daha özgür olmayı seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün aynı evin içinde huzurlu,mutlu,sağlıklı,değerli,bolluk bereket içinde olmayı seçiyorum.yaşıyorum.
Sevdiğim insanla birlikte muhteşem, eğlenceli, kalabalık, bir düğünümüz,olmasını seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanın her geçen gün bana daha fazla güzel sözler,iltifatlar etmesini seçiyorum yaşıyorum.
Sevdiğim insanla her geçen gün aşkı, sevgiyi, mutluluğu, huzuru, sohbeti, muhabbeti, bolluk bereketi kendimize hayatımıza çekmeyi seçiyorum.biz çok mutlu , huzurlu, sağlıklı, aşk dolu sevgi dolu,saygı dolu,neşe dolu bir ilişki yaşmayı seçiyorum.
sevgiyle kalın
Mutlu Cinsellik İçin Öneriler
Mutlu Cinsellik İçin Öneriler
“O”nu mutlu etmek hiç zor değil. “O” ister kadınınız olsun, ister erkeğiniz… Hiç fark etmez! Cinselliğin de tıpkı hayatımızın her alanında olduğu gibi kendine has kuralları var… Bu kuralları uygulandığı sürece “O” da “Siz” de cinsellikte mutluluğu yakalarsınız…
Kitaplarda, dergilerde, gazetelerde ve hatta internette bile cinsellik hakkında milyonlarca yazıya ulaşmanız mümkün. Peki bu kadar bilgi kalabalığının içerisinde hangileri size göre?
Size dünyada genel kabul gören birkaç basit öneride bulunacağım. Bunlar
“herkese uymayabilir” ancak genel olarak başarı neticelendirir…
1-DÜNYADAN UZAKLAŞIN; Sevişmeye başlamadan önce kafanızdakileri bir köşeye atmanız gerekir aksi halde sevişmeye hiç başlamayın… Çünkü sonuç hüsranla sonuçlanacaktır…
2- TEMİZLİK ; Belki bunu okuyunca gülebilirsiniz ama çoğu partneri (erkek veya kadın fark etmez) cinsellikten soğutan sebeplerin başında gelir…
Mutlu bir sex yaşamak için önce bir duş alın! Daha açık belirtmek gerekirse özellikle bacak araları sabunla iyice temizlenmelidir. Çünkü o bölge doku yapısı nedeniyle yürüyüş esnasında terler ve çok kötü kokar… Bu koku tüm isteği bir anda yok edebilir…
Tüylerinizle yatağa girmeyin! Hem erkek, hem de bayanlar için geçerli bir kural… Gerçi erkeklerin bu kurala çok uyabilecekleri söylenemez ama göbek altı bölgesini temiz tutmak hiç te zor değil… Bayanların en acılı kurallarından biri ama maalesef bunu yapmak zorundasınız… “Daha geçen hafta aldım! Ne çabuk çıktı :(” gibi bahaneler maalesef geçersiz… Beni erkeğim böyle seviyor diyen bayanlara sesleniyorum “erkeğiniz tüyleri sadece bir bölgenizde beğenebilir tabi tercih meselesi ama unutmayın ki diğer bölgeler için bahane yok”
Tırnaklara dikkat! Özellikle erkekler tırnaklarını kısa ve kenarları yuvarlak tutmalı… Zira sevişirken parmaklarınız size lazım olabilir. Kaş yapayım derken göz çıkarmak istemeyiz değil mi?
Temizlik konusu saatlerce anlatılabilir… Ancak uzatmadan temiz iç çamaşır, temiz çarşaflar ve yumuşak kokular….
3- DOKUNMAK; Genelde Türk usulü sevişmelere yabancı bir fiil! ama maalesef bunu kabul etmek durumundayız… Genelde çiftler sadece birbirine baskı kurmak için birbirlerine sarılırlar ve bunun adı dokunmak olur… Unutmadan söylemeliyim ki çimdik ve gıdık ta dokunmak değildir 🙂
Oysaki dokunmak hissetmektir! dokunmak sevmektir… Kadınınızın veya Erkeğinizin her yerine dokunun ve hissetmeye çalışın…
4-ÖPÜŞMEK; Aslında sevişmenin altın kurallarından biridir öpüşmek… Ancak öpüşmekten kasıt sadece dudak dudağa muhabbet kuşları misali öpüşmek değildir. Tabiki kadınınızı veya erkeğinizi dudağından öpebilirsiniz ve öpmelisinizde ama bunun suyunu çıkarmak zorunda değilsiniz… Öpüşürken olabildiğine sakin, yavaş ve ıslak dudaklarla partnerinizin vücudunu da öpmeyi deneyin… Bu sevişmenize heyecan katacaktır… ve partnerinizin uyarılmasını sağlayarak mükemmel bir orgazma zemin hazırlayacaktır…
5- ACELE ETMEYİN; Sevişirken bir yerlere birşeyler yetiştirme çabasına girenlere sözüm… 3-5 kez çiftleşir gibi boşalacağınıza 1 kez sevişerek uzun uzun boşalmayı deneyin. Keza hızlı hızlı yaptığınız şey mastürbasyondan başka birşey değildir!
6-CİNSEL BİRLEŞME; Seksologlar insan vücudunda türlü türlü noktalar keşfetmişler ve bu noktalara harflerle isimler vermişler G noktası, U noktası, Y noktası, A noktası gibi gibi… ama adamlar hep kendi dillerine göre isimlendirmişler… Korkmayın benden bu tür isimler duymayacaksınız… Yukarıda bahsettiğim önerileri eğer uygulayabildiyseniz mutlu sona çok az kaldı demektir. Bundan sonrası bildiğimiz şeyler 🙂
Sırf kendi zevkiniz için partnerinizi incitmeyin! Hatta cinsel birleşmeden önce oral sex her iki taraf için de harika bir orgazm zemini olacaktır… Olabildiğine sakin ama ritimli bir şekilde ilerleyin…
Pozisyon değiştirmeyi unutmayın… Unutmayın ki zevk almak ve zevk vermek için sevişiyorsunuz bu yüzden aldığınız zevki uzatmak için belli aralıklarda pozisyon değiştirin. Bu değişim esnasında geçen süre sizin az da olsa dinlenmenizi ve daha uzun sürede orgazm olmanızı sağlayacak.
Cinsel birleşmeyle ilgili detayları bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım…
Sizlere mutlu bir cinsel hayat diliyorum… Sevgilerimle
DevamıEvliliklerde Tehlikeli 2 Yıl
EVLİLİK DE TEHLİKELİ 2 YIL
Yapılan araştırmalarda sadece ülkemizde değil, Dünyanın bir çok ülkesinde özellikle evliliğin ilk 2 yılı çok önemlidir. Eşlerin aynı evi paylaşmaya başladığı, belki de şimdiye kadar bilmedikleri özelliklerini ilk fark etmeye başladıkları süreç ilk 2 yıldır. Genel itibariyle evliliklerin ”Tamam mı? Devam mı?” durumunu bu 2 yıl belirler. Bu süre içinde eşlerin yaşadıkları olumsuzluklar aşılabilirse, evlilikler ömre yayılabilir. Eşlerin birbirlerine karşı anlayışsız ve tahammül edememeleri evlilikleri yıkım noktasına getirebilir. Evliliğin ilk 2 yılında başlıca dikkat edilecek hususları sıralarsak söyle diyebiliriz;
Evlilikten Öncesi Gibi Özgürlük İsteme:
Evlilik de ilk yıllarda karşılaştığı bir sorunu, eşler yaşarken çözümü yokmuş gibi gelebiliyor, hatta kısıtlamalar, eski bekar hayatının özlemi, tek başına bir şeyler yapma isteği, evliliği bitme noktasına getirebiliyor. Fakat bu sanıldığı gibi çözümsüz değildir. Evet çift çoğu, evlendikleri günden itibaren özgürlüklerinin kısıtlanmasını kabullenemiyor. Tabi ki evliliğin, yaşamış olduğunuz bekar hayatınızdan farklı sorumlulukları olduğu için belli ölçülerde sizi kısıtlamaktadır. Fakat evlilikler, farklı özgürlüklere de fırsat vermektedir. Evlilik de eşler, bu durumu karşılıklı diyalogla aşma yoluna gitmeli birbirlerine nefes alacak zamanlar ayırıp, bekarken görüştükleri arkadaşlarıyla evlilik sınırlarını aşmayacak şekilde, ortak zaman geçirme isteğine anlayışla bakmalıdırlar.
İnatlaşmalar:
Evlilik de kişiler, ”Ben haklıyım” inatlaşmasını bir kenara bırakmalıdır Bu inatlaşmalar, birbirini çok severek evlenen çiftleri dahi ayrılık noktasına getirebiliyor. Yeni evli çiftler, maalesef günümüzde konuşmak yerine tavırla problemlere çözüm aramaktalar. Her konuyu en ince ayrıntısına kadar konuşmak en sağlıklı çözümdür. Mutlaka ortak bir nokta bulacaksınızdır. Ve bir konuda anlaşma sağladıysanız o konuyu bir daha açmamak, aynı tartışmaları tekrarlama demektir.
İş Stresi:
iş stresi dünyada asrın hastalığı denilebilir. Çalışıp da stres den uzak durabilen hemen hemen yok gibidir. Evliliğin ilk yıllarında, hem evlilik hayatına alışılması, hem de iş stresi kişilerin eşini, stres topu olarak görmesine neden oluyor. İşte geçirilen uzun vakitler, eve kavga sebebi olarak geri dönebiliyor. Burada eşlerin birbirine vereceği tepki çok önemlidir. ”Yıkıcı değil, yapıcı olmak” gerekir. Çiftler bazı duygularını frenlemelidir. Şöyle bir düşünün zaten; işlerinizin yoğunluğu nedeniyle az görüşüyorsunuz. Görüştüğünüz zamanların da her dakikasını, neden dertlerinizi ve sevinçlerinizi paylaşarak geçirseniz daha iyi olmaz mı? Emin olup bu düşünceyi bir kere hayatınıza oturtabilirseniz, bu düşünce birçok evliliği kurtaracaktır. Tabii çiftler, birbirlerine gerçekten değer verirse bu ancak gerçeğe dönüşür.
Duygusal Uyum:
Diğer maddelerde olduğu gibi duygusallıkta da , evliliğin ilk 2 yıl çok önemlidir. Hassas bir süreç olup eşlerin birbirlerinden beklentilerin en üst seviyede olduğu dönemlerdir. Yapılan bir araştırmada dünyanın farklı ülkelerinden toplam 156 çift üzerinde, ”Evlilik” araştırması yapılıyor, araştırmanın sonucuna göre, eşlerin birbirlerine karşı net kararı 24 ay sonunda verdiği ortaya çıkmıştır.
Bundan dolayı çiftler; Evliliklerin ilk 2 yılında duygusal birlikteliğinden, uyum ve sevgiden ödün vermeyen çiftler , bir ömür boyu birlikte olma ihtimali çok daha yüksek görünüyor. Eşinizi ilk tanıdığınız sevdiğiniz haliyle hatırlamalı, yaşanan olumsuzluklarda, olumlu yönler öne çıkarılmalıdır.
Unutmayın ; Evliliğe başlarken ”iyi günde kötü günde, hastalıkta, sağlıkta…” diye başlayan niyetlerle başlıyoruz. Evliliklerin ömrünün uzun olması için, iyi olan her şey de olduğu gibi evlilik de ”emek” ister. Genel itibariyle insan oğlu elindekinin değerini genelde kaybedince anlar, fakat evlilik üzerinde risk alınmayacak kadar hassas bir kurumdur. Gelin eşinizin kıymetini kaybetmeden anlayın.
Huzurlu ve dingin yuvalar dilerim. Sevgiyle kalın
Evliliği Sürdürmenin 7 Yolu
EVLİLİĞİ SÜRDÜRMENİN YEDİ YOLU
1. Eşinizle İlgili Olumlu Bilgilerinizi Arttırın;
Gottman, beyninizde eşinizle ilgili bilgileri depoladığınız yeri aşk haritası olarak tanımlıyor. Eşinizle ilgili olumlu bilgileri çoğalttıkça bilinç altınız da daha olumlu mesajlar vermeye başlayacaktır. Bu her zaman esastır aslına bakarsanız, nasıl ki sorunlara değil çözümlere odaklanıyoruz ve odaklandığımız şeyleri hayatımıza çekiyoruz eşimizle alakalı olumlu düşüncelere ve eşimizin sevdiğimiz özelliklerine odaklanmamız bizi o durumlara yaklaştıracaktır. Bunun dışında eşinizin, gelecekle ilgili ortak hayallerini, ilgi alanlarını ve umutlarını bilmeniz aşk haritanızı genişletmenizi sağlar.
2. Eşinizi Şefkatle Sevin Ve Ona Olan Hayranlığınız Koruyun;
Şefkat aşk gibi değildir. Aşk’ da kişi karşılığını bekler çok dolu, yoğun tutkular yaşar. Fakat karşılığını bulamazsa; çoğu zaman nefrete dönüşme olasılığı büyüktür. Aşk karşılık bekler.Ama şefkat karşılıksız beklentisiz sevmektir. Ne olursa olsun her haliyle kabul etmektir. Hayranlıksa sevgiyi pekiştirecek bir özelliktir. Eşinizin olumsuzlukları yerine ilk tanıştığınızda ki gibi hayran olduğunuz özelliklerini anımsayın. Kişi hayran olduğu ve saygı duyduğu kişiyi ömür boyu bıkmadan sevebilir.
3. Birbirinize Sırtınızı Değil, Yüzünüzü Dönün;
Büyüklerimizden duyduğumuz, bir öğüt vardır ; Eşinizle ne kadar tartışsanız bile, kızsanız öfkelenseniz, yinede gece birbirinize sırtınızı dönmeyin, barışmadan uyumayın derler. Gerçekten de zaman zaman çözüm için biraz süre de gerekse, bu öğüt doğrudur. Bu konuyu biraz genel düşündüğümüzde yaşadıkları olumsuzluklar karşısında eşler, birbirine sırtını dönmektense, yüzünü dönmeli diyalog yoluyla sorunlarını halletmelidir. ”Böylece sizin dışındaki yaşadığınız olumsuzlukta bile eşinizle, Sırtlarını sadece, karşılaştığınız sorunlarda, beraber ayakta durmak için birbirinize sırtlarınızı dayarken dönün..”
4. Eşinizin size bir şeyler öğretmesine izin verin;
Tabi ki bir ilişkide kendi kimliğinizi korumak önemlidir fakat eşinizin de size bir şeyler öğrenmesine izin verip, esnek olabilmek de önemlidir. Karşılıklı birbirine bir şeyler öğretebilen eşler, daha verimli ve doyumlu ilişkiler yaşayabilirsiniz.
5. Çözülebilir sorunları çözün;
Çözebileceğiniz meseleler üzerinde uzlaşmak çok önemlidir. Yalnız uzlaşma kadar uzlaşmaya sizi götürecek yolda önelidir. Bunun için yumuşak bir başlangıç yapın ses tonunuz ve konuya girişiniz önemli, hata sizdeyse tamir ve telafi girişimlerinde bulunmaktan çekinmeyin ve tabi karşı tarafında hatalarını düzeltmek için yapmış olduğu, girişimleri kabul etmeyi öğrenin, kendinizi ve eşinizi teselli edin, özveride bulunun ve birbirinizin hatalarına sabır gösterin. ”Böylece uzlaşma yolunda en sağlıklı şekilde ilerler ve sorunlarınızı sorunsuz, çözüme ulaştırmış olursunuz.”
6. İnatlaşmadan Uzak Durun, İlişkilerin Önündeki Tıkanıklığı açın;
Sorunların çözülememesinin nedeni, her iki tarafın birbirinden çok farklı fikirlerinde inat etmesidir. Bu iletişimin önünü keser. Uzlaşamasanız bile, eşinizle empati kurmaya çalışın. Bazen olaylarda haklı yada haksız olmaya bilir. Her iki kişide kendi penceresinden baktığında haklı olduğunu düşünebilir. O yüzden eşlerin birbirinin penceresinden bakmaları önemlidir. her iki tarafın inatlaşması ve fikrinde ısrarı çözüm yollarını kapamaktan başka işe yaramayacaktır.
7. Ortak Paylaşım Alanı Oluşturun;
Hayatınızdaki her alanı değerlendirip, Fikirlerinizin, geleneklerinizin, hayattaki rollerinizin veya sizin için önemli olan ne varsa, bunlar üzerinden ikinizin de paylaştığı bir değerler sistemi oluşturun. Bu ortak vakitler ve paylaşımlar sizi birbirinize yakınlaştıracaktır. Ne kadar çok şey paylaşırsanız, o kadar birbirinize bağlılığınız artar.
Hepinize mutlu ve sorunsuz ilişkiler dilerim. Sevgiyle kalın…