Kadınların Cinsel İsteksizlik Yaşama Sebepleri
KADINLARIN CİNSEL İSTEKSİZLİK YAŞAMA SEBEPLERİ
Ülkemizde bugün otuz, kırk yaş arasındaki kadınlarda çok sık rastlanan bir sorundur, cinsel isteksizlik. Kadınların cinselliğinden ve cinsel sorunlarından bahsedilince en çok rastlanan problem cinsel isteksizlik ve oranı yüzde kırklardadır.
Kadında cinsel isteksizliğin sebeplerine bakıldığında; Ağırlıklı olarak duygusal sorunlar olsa da elbette sadece duygusal sorunlar değil, cinsel isteksizliği körükleyen bir çok etken, hastalık vardır; Bunlar hormonal dengesizlikler, olabileceği gibi, diyabet, tansiyon, kalp v.s… hastalıklarda olabiliyor. Fakat cinsel isteksizliğe en belirgin sebepler şu şekilde sıralanabilir.
Duygusallık Olarak Tatmin Olamama
Kadınlar erkeklere göre psikolojisi daha çabuk bozulabilen, daha çok duygularıyla yaşayan varlıklardır. Bunun etkisi altında depresyona sürüklenen kadının cinsel hayatında da isteksizlik görülür.Cinsel isteksizliklerin büyük bölümünü depresyon kaynaklı olmaktadır.
Elbette cinsellik erkek için olduğu kadar, kadın için de önemli bir ihtiyaçtır, fakat kadınların cinselliği arzulaması için ilk önce ruhen, duygusal olarak doyuma erişmeleri gerekir ki; hem eşini hem onla gelecek cinselliği arzulayabilsin.
Erkekler tarafından, kadının duygusallığını iyi tanınmıyor,tanınmadığı için de, kadının cinselliği duygusallığından geçtiği anlaşılmıyor. İyi bir duygusal ortam yaratıldığında cinsel olarak uyarılabilirken bir kadın, bu durumda cinselliğe uyarılmıyor. Hatta cinsellik noktasında başlarda çok istekli olup beraberliği arzulayan kadın, eşinin bencilce, sadece kendini mutlu etme çabasından kaynaklanan, sebeplerle; doyuma erememesi hali kadını cinsellikten uzaklaştırıyor. Kadın, karşısında monoton, heyecan vermeyen erkek modeli görünce bu cinselliği yaşama arzusu da uyandırmıyor.Tabi ki Kadının cinsel isteksizliğinde bu çok önemli bir unsur olmaktadır.
Cinsel isteksizlik probleminin çözümü gerçekten zordur. Çünkü sorun ilişkinin temelinden kaynaklanabiliyor. İlişkideki problemler çözülmeden cinsel isteksizlik probleminin de çözülmesi pek mümkün olmuyor. Ve kadınlar genel olarak etraflarındaki problemlerden etkileniyorlar.
Geleneklerin Verdiği Baskılar
Bireylerin yaşadığı cinsellikle alakalı sorunlara bakıldığında , beklentilerine ve yaşadıkları geleneklere göre değiştiği gözlenmektedir. Cinsel problemler yaşayan çiftlerin halen sorununa çözüm aramak da çekindikleri ve bunu ayıp olarak algıladıkları da karşılaştığımız bir gerçektir.
Daha çok kırsal kesimde karşılaşılan geleneklerin baskısı aslında kimi zaman da kentlerde yaşayan kadınları baskısı altına alabiliyor. Ancak en vahim durum kırsal kesimde yaşanıyor çünkü bu baskılar nedeniyle, bastırılmış bir cinsellik ve cinselliğe hiç yaklaşımı olmayan insanlar görülüyor sıklıkla.
Özellikle geleneksel ve baskıcı ailelerde yetişen bayanlar; gördükleri baskı ve yanlış yönlendirmelerden kaynaklı cinsel ilişkiden öylesine uzaklaştırılıyor ki, evlilik yaşamı içinde de, cinselliği eşinin sadece beklentileri doğrultusunda yaşayıp, eşinin isteklerine, cevap vermesi gereken vazife olarak alılıyorlar. Kendilerinin cinsellikten beklentileri olma yada cinsellikten bir haz olmak gibi lükslerinin olmadığını düşünüyorlar ve bir süre sonra da cinselliği hiç önemsemiyorlar. Cinselliği bu şekilde uzaklaştırılması ve bir zorunluluk görülmesi; Bu kadınlarda cinsel isteksizlik problemleri olarak ortaya çıkıyor.
Eşinin Cinsel Sorularından Kaynaklı Sebepler
Cinsel isteksizlik sorunuyla gelen kadınların ortak özellikleri; evlilikleri ve özel yaşamlarıyla ilgili sorunlarının olması. Bu bayanlar, yoğun cinsel isteksizlik problemi ile bize geliyorlar ama partnerlerini de seviyorlar. Yani eşinden soğuma gibi bir problemleri yok. Sadece sevişmeyi istemiyorlar. Eşini seven ama onunla sevişmek istemeyen kadınların çoğunun eşlerinde ya erken boşalma ya da ereksiyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor. İşte bu gerçek sorunlar kadınlarda ciddi oranda cinsel isteksizlik yaratıyor.
Erkekte oluşan şikayetin, kadında isteksizlik yaratması durumu da var. Kadının olayı nasıl ele aldığı da önemli. Kişisel faktörler, kişinin olayı ele alış biçimi sonucu değiştiriyor tabii ki diyor.
Kadının Rol değiştirmesi
Bazen de benim Kadın danışanlarım dan gözlemlediğim kadarıyla; Kadınlar evlenmeden öncesinde cinselliği arzuluyor, merak ediyor yani kadın, sevgili, eş kimliğini daha net yaşarken, evlendikten sonra hızla değişim gösterebiliyorlar. Bu değişim genelde oynadığı rolü değiştirmek şeklinde kendini gösteriyor, anne, arkadaş, iş kadını, ev kadını gibi rolleri üstlenebiliyorlar. Bu rollerinin altında kadın ezildikçe yani toplumsal rollerin üzerindeki baskısı arttıkça sevgili rolü git gide geri plana atılıyor. Kadının eve ayırdığı zaman, işe ayırdığı zaman, akrabalara ayırdığı zaman,yanında bir de ilişkisine ayırdığı zamana bakıldığında ilişkisine diğerlerine göre çok küçük zaman ayırıyorsa yani sevgililik rolüne verilen zaman azalıyor ise cinsellik sürekli geriye düşüyor ve bu zamanla cinsel isteksizlik oluşturuyor olabilir.
Sadece Sevişmek İçin Yakınlaşmak İstemiyorlar
Cinsel isteksizliğin en önemli sebeplerinden biri de ; Kadınların eşlerinden yeteri kadar ilgi görememesi. Bir de eşinin sadece sevişmek isteği zaman kendisine yaklaştığını düşünen kadınlarda da cinsel istek problemi meydana geliyor. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, cinsel isteksizlik sorunu yaşana bir kadın bana şunları anlattı. “Sadece cinsel ilişki kurmak istediği zaman bana yaklaşıyor.
Ben de bu nedenle uzak duruyorum, çünkü bu bir oyun gibi, hep belirli şeyleri yapıp sonra benimle sevişmek istiyor. Benden ne istediğini biliyorum ve bunu istemiyorum.” Ancak bu ve bu tür sorunları anlatarak bize gelen bayanlar cinsel anlamda daha canlı, uyanık olmak, cinsel istek duymak istiyorlar ve kendilerinde bu yönde bir eksiklik varsa bununda çözümünü bulmak istiyorlar.
DevamıKadınlar Neden Aldatır?
KADINLAR NEDEN ALDATIR?
” Erkekler Neden Aldatır ?” adlı yazıma gelen ; Aldatan hep erkekler midir ? Kadınlar Hiç aldatmıyor mu ? gibi tepkilerden sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim. Öncelikle şunu söylemeliyim; ”Kadın olsun , Erkek olsun Aldatmanın hiç bir şekilde haklı sebebi yoktur.” Öncelikle Kişilerin belli inanç ve ahlak anlayışını benimsemeleri gerekir buradaki eksiklik kişileri aldatmaya daha fazla iter. Tabi ki aldatma noktasına gelecek kadar, bağları kopmuş İlişkilerde aldatma yerine her dürüst ve erdemli insan gibi konuşup ya sorunlarına çareler bulmayı yada ayrılığı seçmeleri en doğru olandır. Geçen hafta erkeklerin neden aldattığına mercek tutmaya çalıştık, bu haftada gelin kadınlara merceğimizi çevirelim. Ve kadınlar neden aldatır ? Sorusunun cevabını arayalım…
Her ne kadar aldatma denince akla ilk erkeklerde gelse de; kadınlarda aldatma konusun da diğer bir çok şey gibi erkeklerle yarış halinde maalesef… Son yapılan araştırmalar, kadınlarında artık erkekler gibi mutluluğu dışarıda aramaya yöneldiğini gösteriyor. Erkekler ile kadınların aldatma noktasında tek farkı ise kadınlar evliliklerinde her şey yolunda gidiyorsa, eşine aşıksa yada seviyorsa aldatmaya kalkışmıyorlar. Yine erkeklerin belki de en büyük aldatma bahanesi olan; sıradanlaşması yada eski tutkunun kalmaması kadını aldatmaya iten nedenlerin ilkleri arasında değil. Aslında şunu demek daha doğru olur, Kadınlar ilişkilerinde sorun yaşayıp ilk karşılaştıkları hayal kırıklığında başka arayışlara geçmektense ilk önce ilişkisini tamir için oldukça çabalıyor. Problemi çözememek direncini kırmasından sonra arayışa geçiyor. Kadınları Aldatmaya iten sebepler nedir?
Aldatılan Kadın İntikam İçin Aldatmayı Seçebiliyor;
Araştırmalar ortaya çıkarmıştır ki; Eşi tarafından aldatılan kadınlar aldatmaya daha meyillidir. Bunun altında da elbette intikam duygusu yatmaktadır. Aldatan kadınların bir çoğu aslında kendilerinin aldatmayı istemediklerini ama aynı acıyı eşinin de yaşamasını istediği için aldattıklarını söylemektedirler.Kadınları en çok aldatma duygusunu bileyleyen ise; Kadınlar ilişkilerine emek verdiklerinde ve karşılığında da eşinden aldatılma gördüklerinde, kendilerini haksızlığa uğramış ve başka bir kadının eşi tarafından tercih edilmesini, sindirememek gelmektedir.Maalesef kadınlar böyle durumlarda acısını dindirmek ve karşı tarafın canını acıtmak istedikleri için aldatma yoluna gidebiliyorlar.
Eşlerinde Güven Duygusunu Hissedemeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Güven herkes için elbette önemli bir ihtiyaçtır. Fakat kadınlar için güven en temel ihtiyaç gibidir. Tabi ki güven sadece eşinin ona olan sadakati anlamına gelmez; Kadınlar aynı zamanda sevdiği erkek tarafından sahiplenilmek isterler.Kendilerini maddi ve manevi güvende güçlü hissettirecek birini hayatlarında istiyorlar. Kısacası kadınların yapısında güç ve bunun getirdiği güvene ihtiyaç duygusu yatıyor. Yine yapılan bir araştırmada aldatan kadınlara eşini aldatma sebepleri sorulduğunda Güven problemi yaşayan, özellikle eski gücünü kaybetmiş, iflas etmiş ya da bağımlılıkları olan, sadakatsiz, değişken bir eşe sahip olan kadınların, sadece güven duymak istedikleri için aldattıklarını ortaya çıkıyor.
Eşi Tarafında İlgi Yoksunu Kadınlar Aldatabiliyor;
İlgisizlik erkelerin de çok yakındığı bir konu ve aynı şekilde kadınlar içinde ilgisizlik ve eşi tarafından ilk günlerde ki gibi önemsenmeme kadınlar için de çok hassas bir konu. Yapılan araştırmalar kadınların elbette aşk ve tutkuya ihtiyaçlarının ilk sıralarda olduğu fakat en az bunlar kadar şefkat, güven ve ait olma duygularına ihtiyaç duyduğunu kanıtlıyor. Kendi eşiyle olan İlişkisinde bu duyguları bulamayan kadınların, kendisini önemseyen, mutlu etmeye çalışan, ve kendinin kadın olduğunu hatırlatan karşı cinse meylinin olduğu gözlemlenmiş. Kadını eşi görmezden gelip yaşadıklarını, sorunları yok sayıyorsa, bu kadınlar da bir kaçış yolu olarak eşini aldatıyor. Kadın için sevgi, aşk; her daim ilgi, alaka, problemleri paylaşmak, sahiplenilmek, anlaşılmak ve konuşabilmek demektir. Erkek bunları yapmadığında, bana lütfen sana sadık kalmam için yardım et, sana, senin ilgine, alakana ihtiyacım var çığlıklarını ve ısrarları görmezden geldiğinde kadın çözümü başka bir ilgi kaynağına yönelmekte bulabiliyor.
Eşi Tarafından Beğenilmeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Kadınların fıtratında beğenilmek vardır.Eşleri tarafından beğenilmemek ise ilgisizlik kadar kadını yıpratan bir diğer sorundur. Özellikle fiziksel olarak beğenilmemek kadını ruhsal bir çöküşe götürebilir. Uzmanlar böyle durumlarda kadınların kendilerini beğenmeyen ve fiziklerini devamlı eleştiren, birinden ise kendilerini seksi ve güzel hissettiren erkeklere ilgi duyduklarını ve eşlerini bu duyguya yenik düşerek aldata bildiğini söylüyor. Kadınlar eşi tarafından kendisine yeterli ilgi gösterilmediğinde, isteklerine ve arzularına önem verilmediğinde, kendisini hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak arzulayan başka bir erkeği hayatına sokabiliyor. Çoğu zaman sen beni beğenmiyordun ama bak beğenenler var ; ispatı ve güdüsü ile aldatmayı bahanesi olabiliyor.
Eşi Tarafından Taktir Edilmeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Eşi tarafından taktir, edilmek yada edilmemek hem kadınlarda hem de erkeklerde ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde gitmesini etkiliyor.Yinede kadınlar daha hassas oldukları için, özellikle eşleri ile ilgili yaptıkları fedakarlıklar ve vermiş oldukları emek, fark edilmediğinde,onay görmediklerinde yada takdir edilmediklerinde hayal kırıklığına uğruyorlar. Aslında taktir edilmeme tek başına bir aldatma nedeni olmasa da, uzmanlar takdir görememenin de, Kadını ; bu değeri dışarıda aramaya ittiğini söylüyor. Nedeni ise Kadın eşiyle olan ilişkisinde sanki, var olma nedenini ortadan kalkmış gibi algılamaktadır.
Cinsel Hayatta Heyecan ve Sevgi Eksiği Olan Kadınlar Aldatabiliyor;
Kadınlar da erkekler gibi evliliklerinde cinsel hayatları heyecansız bir hal aldığında farklı deneyimler yaşamak isteyebiliyor. Aslına bakarsanız cinsel hayatın monotonlaşmasından ziyade, Kadınlar eşiyle kendisini birbirine bağlayan duyguların bittiğini hissediyorsa ve karşılarına ona bu duygusal açlığını doyurabilecek , bir erkek çıkıyorsa, eşlerini duygusal olarak aldatabiliyor. Kadınlar cinsellikten önce duygusal tatmin istiyor hayatında. Duygusal olarak tatmin olmak kadınların hayatındaki en büyük ihtiyaçları. Karşı tarafın sevgisindeki azalma belirtileri kadınları başka bir arayışa yönelte biliyor.
Evet başta da dediğim gibi bunlar aslında sadece çözülmesi gereken sorunlar; Fakat bir aldatma sebebi değil . Kişiler kolayı ve yanlış olanı değil. Kendileri ve aileleri için en doğru olanı seçmelidirler. Unutmamak gerekir ki ”Yanlış bir yol bizi doğru ya ulaştırmaz ”. İlişkilerinizde içinden çıkamadığınız ve çözüm aradığınız yerde ilişki koçundan yardım almak en sağlıklı kararlardan biridir.
Sevinç Karakaya
DevamıKadınları Cinsellikten Uzaklaştıran Erkekler
KADINLARI CİNSELLİKTEN UZAKLAŞTIRAN ERKEKLER
Kadınlar erkeklere göre çok daha duygusaldır. Bir çok beklentilerinde olduğu gibi cinsellikten beklentilerinde de önce duygusal beklentilerine karşılık bulmak isterler. Eğer ki eşleri onların duygularını önemseyip, cinsel paylaşıma kendilerini hazırlamadıkları taktirde, Cinsellik kadın için yakınlaştırıcı değil eşinden uzaklaştırıcı bir paylaşım halini alıyor. Bir erkeğin kadına güven verebilmesi için ilk önce eşinin hislerine hitap etmeyi öğrenmesi gerekir. Güven alamadığı bir ilişkiden kadın gittikçe soğur hatta zoraki beraberliklerde kadının ruhsal durumunda da telafisi çok zor rahatsızlıklar çıkarabilir.
Aslına bakarsanız eşler cinselliği sadece arada bir yapılması gereken, hatta zamanla sadece bir vazife haline getirdiklerinde; Gitgide birbirlerinden soğur ve uzaklaşırlar. Özellikle uzun evliliklerde çiftlerin ilişkilerin de en büyük sorun cinsel isteksizlik olduğu görülür.Cinsel isteksizlik sorunlarının kaynağına bakıldığında kadının isteklerini ve kendini rahatsız hissettiği davranışları çok ifade edemediği, erkeklerin ise eşlerinin hislerine, algılayışlarına önem vermedikleri yada yanlış anladıkları görülür. Sonuç olarak bu davranışlar eşleri birbirinden uzaklaştırdığı gibi kadınlarda ”cinsel soğukluk” denen süreci başlatmış olur.
Cinsellikte kadının erkeği uzaklaştıran davranışları olduğu gibi, erkekler de cinsellikten kadınları uzaklaştıracak birtakım davranışlarda bulunuyor. Ve sonuç olarak kadın cinsellikten soğuyor. Aslında kadında sağlık açısından bir sorun olmamasına rağmen, cinselliğe karşı duyulan istek yok olur. Herkes zaman zaman inişler çıkışlar yaşayabilir, bu bazen olan insanın ruh halinde gerçekten isteksizlik olduğu durumlardan farklıdır; Genelde sürekli olarak bu isteğin yenilenmesi ve zamanla hiç istek duymama halidir. Bunun için bir ilişki koçundan destek alınabilir ve neyden kaynaklandığını tam olarak anlamanız çözüm bulma noktasında size yol gösterici olacaktır. Azalmış cinselliğin sebebi, kültürel, dinsel, sosyal, psikolojik ve bedensel olabilir. Bir sorun olduğunu farklın da olup bunun adını koyamıyor, yada içinden çıkması çok daha bir durumda kendinizi hissedebilirsiniz. Bu yardım almak en doğru ve sağlıklı adımdır.Kadınlarda cinsel duyguların azalması ya da tamamen yok olmasını,eşlerine karşı duyulan cinsel çekiciliğin ve isteğin olmaması olarak tanımlayabiliriz. Cinsel soğukluk, kadının cinsellikten hiç haz alamaması,doyuma ulaşamaması ve cinsel birleşmeden tamamen kaçmasına sebep olur.
Erkekler Kadınların ”cinsel soğukluk” Nasıl yaşamasına sebep olur?
Kötü Kokmaları; Erkeklerin içki sigara içip gereken kişisel bakımına önem vermemeleri sonucu; kötü, hatta dayanılmaz bir koku yayarsa, hijyenik temizliğine eskisi kadar önem vermezse kadın bundan rahatsızlık duyabilir, zamanla ona dokunmak ve seks yapmak istemeyebilir.
Hastalık derecesinde kıskançlık; Kadınlar başlarda eşinin kendini sahiplenmesini ve kıskanç tavırlar göstermesinin den hoşlansa da zamanla; erkeğin aşırı müdahaleci tavırları eğer duygusal şiddete dönüşmüşse, kadında olumsuz bir algıya neden olabilir. Ve eşlerinden hem duygusal, hem de cinsel olarak uzaklaşmalarına sebep olur.
Baskıcı Eş: Kadının da erkeğin de ayrı bir dünyası vardır. Eğer erkek kendi dünya algısını baskı kurarak kadına kabul ettirmeye çabalarsa sonunda iki dünya çarpışır. Erkeğin kadının doğasını anlayışla karşılamasının yanında, herkesin kendi hikayesi olduğunu ve dünyayı farklı farklı algıladığını kabul etmesi gerekir. Baskı sürerse, kadın kesinlikle psikolojik tepkisini ortaya koyar ve zamanla soğuyabilir.
Zamanla ilgisini daha az göstermesi; Nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk yıllarında erkeğin kadına karşı gösterdiği nazik, ılıman ve sevecen tavırların değişmesi, kadına o yeni evliliğinde davrandığı gibi ilgiyi ve alaka davranmaması, kadını kaybetmenin en iyi yoludur diyebiliriz. Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de istikrar önemlidir. Bu nedenle ilişkinin süresi ve şartları ne olursa olsun, erkek de kadın da karşılıklı ilgiyi ve saygıyı canlı tutmak zorundadır.
Hep kendini düşünme; Aşırı bencillik, ben merkezci, hep benim dediğim olsun davranışı sıkıntı veren bir tutumdur. Kaldı ki kadın yaratılışı gereği ilgi odağı olma isteğine sahiptir, aynı zamanda kadın da duygusallık hakimdir, şartlar böyleyken erkeğin kendini zorla merkeze yerleştirme isteği sonunda olumsuzlukları beraberinde getirebilir.
Çok acele etmek; Kadınları, cinsellik başta olmak üzere birçok konuda erkeğin aceleci tavırları rahatsız eder.Unutulmamalı ki cinsel yaşamda acele etmek her zaman kaybettirir. Cinsellik iki bireyin arasında yaşanan gerekli sabrı, saygıyı ve özveriyi gerektirir. Acele ile cinsellik yaşayan bir erkek, bir süre sonra doyumsuz kalan ve enerjisin de yarım kalan kadında dengesiz bir ruh haline neden olabilir.
Uzun süre cinsel ilişkiye girmemek ; Uzun süre cinsellikten ve cinsel uyaranlardan uzak kalmak cinsel isteği azaltabilir. Cinsel ilişki hep aynı, durağan ve fanteziden yoksun ise çift zamanla birbirinden uzaklaşabilir. Bu nedenle erkekler istemeseler bile eşlerine dokunmalı ve Sarılmalıdır. Bu ille de seks yapacakları anlamına gelmez ama kadının soğumasını önler. Erkek kadına sevgisini ona dokunarak göstermelidir.
Gereksiz sürtüşmeler; Evlilikte ya da ilişkide anlaşmazlık varsa cinsel sorunları da meydana çıkarır. Hiç bir kadın sevmediği yada sevgisini hissetmediği biriyle beraber olmak istemez. Kadının istemediği davranışlarda ısrar etmek, kadını öfkelendirir ve öfkeli kadın zamanla eşinden soğuyabilir.
Kadının fiziğini beğenmeme; Kadınlar için dış görünüşleri çok önemlidir, buna çok aldırış etmeyip kendi ile barışık olduğunu söyleyenler için bile böyledir. Kadınlar vücutlarının nasıl göründüğüne çok önem verirler. Vücutlarını beğenmeyen kadınlar eşinin bakış açısını kendi gözleri gibi algılarlar. Bu nedenle erkek iltifat etmediğinde, beğendiğini ve arzuladığını eşine belli edemediğinde, kadın zamanla öz güvenini yitirir ve cinsel açıdan soğuk bir hale gelebilir.
Cinsel isteksizliğin çözümü bazen çok karmaşık olabilir. altında farklı bağlantılar olabilir.Fakat en başta cinsel isteksizliği çözmek için ”cinsel sorunu” olduğu gibi kabullenmektir. Eşler birbirine yargılayıcı, suçlayıcı olmadan bu sorunu konuşabilmeli, cinsel isteksizliği çiftin ortak bir sorunu olarak ele almalı ve birlikte çözüm yolları aramalıdırlar.
DevamıErkekler de Sever Mi?
ERKEKLER DE SEVER Mİ?
Neler yazılmadı ki değil mi Erkekler ve Kadınlar üzerine; Ama bu halen çözülememiş bir tılsım olarak kaldı ve her birimizin niyeti ise bu çözülememiş tılsımı çözmek.
Biz kadınların belki de en çok yakındığı ”Erkeklerde sever mi?” yada seviyorlarsa ”Seni Seviyorum” neden demiyorlar diyoruz değil mi? Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ ten dendi. Ayrı dünyaların insanlarıyız dendi. Peki gerçekten ne denmek istendi? Bizler farklıyız; Öfkemizi, sıkıntımızı, sevincimizi, heyecanımızı ve tabi ki ”SEVGİMİZİ” birbirinden çok farklı gösteriyoruz. Sadece birbirimizi anlamaya çalışmak karşımızdaki kişinin bizi sevdiğini her zaman bizim dilimizde belli etmediğini anlamak asıl mesele…
Evet erkekler de kadınlar gibi sever, aşık olur, yoğun duygular yaşayabilirler. Fakat erkeklerin bunu ifade etme tarzları kadınlardan farklıdır ve çoğu zaman ”Seni Seviyorum” diyemezler. Peki neden erkekler çoğu duygularını direk olarak ifade etmekten kaçınır? Aslında bu iki mucizevi kelimeyi söylemek biz kadınlar için küçük bir adımdır ama bir erkek için dev bir adımdır. Erkekler için bu iki sihirli kelime duyguların basitçe ifade edilmesinden çok daha ötedir.Adeta bir bağlılık yemini gibidir. Erkeklerin birçoğu için diyelim, tabi ki ağzına seni seviyorum ‘u maalesef sakız yapıp arkasında duramayanlar için değil gerçekten belki de sevmeyi bilenler için ”seni seviyorum” demek, ”Al kadınım hayatımı senin ellerine teslim ediyorum, her zaman senin yanında olacağım ve sana destek olacağım” demekten farksızdır. Bunu söylemek erkekleri korkutur ve bu cümleyi kurmadıkları zaman kendilerini daha özgür hissederler. Bazıları da karşılık bulamamaktan korktukları için söylemezler bu sihirli sözcükleri… Evet hanımlar unutmayın; Her ne sebepten olursa olsun bir erkeğin ”seni seviyorum” dememesi sevmediği anlamına gelmez.
Bazen işaretleri takip edip, onu anlamaya çalışmak lazım. Eğer bir erkek, vaktini ailesiyle ya da en iyi erkek arkadaşıyla geçirmek yerine sizinle geçiriyorsa, bu sizi sevdiği anlamına gelir. Seçimini yapmıştır ve sizinle birlikte olmuştur. Ayrıca, zor zamanlarınızda sizin yanınızda olması, ufak tefek işlerinizi yapması, yaptığı planlara sizi de dahil etmesi bir Erkek için, ”seni seviyorum” demenin farklı bir yoludur.
Evet hanımlar sessizlikteki ve küçük ipuçlarındaki mesajları iyi okumak lazım.Duygularını açıkça ifade edemeyen erkeklerin bu tarz davranışları aslında önemli mesajlar içerir. Hele ki evlilik aşamasına girmiş ailesine sizi evleneceği kız olarak tanıtmışsa, bu ” seni seviyorum”demenin en etkililerindendir. Bunun altında ki mesaj ” Derin duygular besliyorum ” demektir . Evli hanımlar daha öncede dediğimiz gibi sizin eşiniz dilini çok döndüremiyorsa da evlilikle beraber aslında sevgisini şu şekilde belki de haykırıyor.”Al kadınım hayatımı senin ellerine teslim ediyorum, her zaman senin yanında olacağım ve sana destek olacağım”
Sizce Hangisini düşünmek bizi mutlu eder? veya Bakış açımızı değiştirmek bizi mutlu eder mi?
Sanırım eder. Ne dersiniz belki de eşiniz sizi çok SEVİYORDUR. Sevgiyle kalın…
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Kadın Erkek İlişkisi (2)
AYRI DÜNYANIN İNSANLARIYIZ
Kadınlar ve Erkekler yüzyıllardır, çözülememiş muamma…
Eski Türk filmlerinde sık duyduğumuz; ”Biz ayrı dünyaların insanıyız.” Kulağa nostalji gibi gelse de; Bu zengin kız fakir oğlan olduğu yada tam tersi olduğu için değildir. Kadınlar ve Erkekler kendi içlerinde, iki ayrı dünya oldukları içindir aslında. Bu iki dünya içinde bambaşka değerleri taşırlar. Zannederim karşılıklı bu değerlerin farkına varıp, birbirimiz için önemini anlayıp, herkesin kendi değerini aslında kendi dünyasının değerlerinden aldığını ve bizim sevdiğimizin aslında; kendi dünyasındaki değerlerle değerli olduğunu görebilsek, Kadın erkek arasındaki ilişkilerdeki sorunların en aza ineceğine inanıyorum.
Evet… Bugün kadın ve Erkeğin kendi dünya değerlerinden bahsedeceğiz.
Sizce Kadınların Erkekler hakkında en sık dile getirdiği yakınma ne dersiniz?
Bu cümleyi okuduğunda bir çok kadının, ”DİNLEMİYORLAR”dediklerini duyar gibiyim. Erkeklerin en sık yaptığı ve daha sonradan sonuçlarına anlam bile veremediği, en iyi niyetli hata bu olsa gerek.
Kadın diyor ki: ”Benim söylediklerimi ya dinlemiyor, ya kulak arkasına tümüyle atıyor yada biraz dinliyor” Kadın böyle dese de, aslında erkek dinliyordur. Kadının bu halden çıkması için, Erkek sonuca odaklanıyor, içindeki analiz güdüsüyle; Kadının nelerin rahatsız ettiğini değerlendiriyordur. Sanki Dünyayı yeniden keşfetmiş gibi; Kadına kendini daha iyi hissettirecek çözümü, birden bire söyleyiveriyor. İşte tam burada bant kopuyor. Erkeğe göre, o kadını sevdiğinden bunu yapıyor, Erkek bu şekilde sevgisini gösteriyor. Tabi ki sevgi ifadesini anlamayan Kadını; ERKEKTE ANLAMIYOR.
Kadın ona kendini dinlemediğini, sevmediğini, ne kadar söylerse söylesin Erkek bunu anlayamıyor. Haliyle aynı doğru bildiklerini yapmaya devam ediyor. Oysaki…
” Kadın yakınlık istemektedir, Erkekse onun sorunlarına çözüm aradığını sanır.”
Peki sizce tam tersi; Erkeklerin kadınlar hakkında en çok yakındıkları davranış ne dersiniz?
Erkekler en çok Kadınların onları sürekli değiştirmeye çalıştığından şikayetçiler. Bir Kadın, Bir Erkeği sevdiğinde; Sanki üzerinde sevgiliden, eşten başka bir rol daha olması gerektiğini düşünür. Sizce bu nedir dersiniz? Cevap tabi ki Kadının birden bire Erkeğin bir de annesi rolüne bürünmesidir. İşte Kadının da, en iyi sevgi dolu hatası burada başlar. Bir Kadın, bir Erkeği sevdiğinde, onun gelişmesini ister ve bunu kendine bir görev bilir. Onun hal ve hareketlerini düzeltmeye çalışır. Sanki bir kalkınma planı gibi, Kadın bunu yürürlüğe koyar. Erkek ne kadar Kadının yardımına direnirse dirensin, Kadın vazgeçmez. Erkeğe yardım etmenin ve neler yapması gerektiğini söylemenin fırsatlarını kollar.
Bunu yaparken; Kadın tamamen sevgi dolu olup, Erkeği koruduğunu zannederken ve Erkeğin bunu neden sorun yaptığını anlayamaz. Erkek ise, kendisinin yönetildiğini, kendi dünyasının idaresini başkasına verdiğini düşünüp, paniğe ve korkuya kapılır.Oysaki…
”Erkek olduğu gibi kabullenilmek ister, Kadınsa onu daha çok düşünülmek istediğini sanır.”
Fark ettiniz mi? İki taraf da yaptıklarını, sevgiden ve iyi niyetlerinden yaparlar. Çünkü kendi dünyalarında ne bekliyorlarsa, Karşılarındakine kendi bekledikleri veriyorlar. Sanıyorlar ki; sevdikleri de kendi dünyalarında aynı kendilerinin beklediği gibi bir geri dönüş istiyor.Başta ne demiştik;
AYRI DÜNYANIN İNSANLARIYIZ
Fakat aradaki farkları gördükçe, karşımızdaki kişinin bizi sevmediğinden yada önemsemediğinden değil, gerçekten farklı bakış açılarından kaynaklandığını anladığımda, Zannediyorum ilişkiler daha huzur içinde geçecektir.
Kadınlar ile Erkekleri tanımaya, aradaki farkları çözmeye, ilişkilere çözüm olmaya devam edeceğiz…Takip etmeye devam edin…
Sevgi dolu ve huzurlu günler…
Sevinç Karakaya
Devamı
Kadın Erkek İlişkisi (1)
DALGALI KADINLAR, GERİ ÇEKİLEN ERKEKLER
Dalgaları bilirsiniz bir alçalır bir yükselir. Kadınlardaki ruh hali de dalgalara benzer. Sevildiğini eğer hissederse ruh hali dalgalar gibi yükselir. Kendini gerçekten iyi hissederse dalgaların en zirve noktasını yaşarlar. Bazen ruh hani aniden değişir, dalgalar dibe doğru vurabilir. Fakat panik yapmaya gerek yoktur.Tamamen dibe vurduğunda kadının ruh hali; yine değişecek ve kendini iyi hissetmeye başlayacaktır. Ve bu durum da yani kadının dalgası yükselmeye başladığında partnerine verecek bol bol sevgisi vardır.Kadın dibe doğru düşerken kendi içinde ki boşluğu hissedip sevgiyle doldurulmasını ister. Kadın bu dibe vuruşlarda duygusal bir temizlik yapar. Kadın herhangi bir olumsuz duyguyu bastırmışsa yada dalganın yükseldiği zamanlarda, daha sevecen olabilmek için özveride bulunmuşsa, işte bu dalganın dibe vuruş esnasında olumsuz veya tatmin olunamamış duygular yeniden su yüzüne çıkar,kadın bunu çok yoğun bir şekilde hisseder.Bu durumda kadın sorunlarından bahsetmek ister, sesini duyurmak, anlaşılmak ister.İhtiyacı olan budur.
İşte ilişkilerdeki fark tamda burada başlar yani erkekle kadının birbirini anlaması zorlaşır beklentiler farklılaşır.Kadın sadece dinlenilmek isterken, erkek onun sorunlarına çözümler bulmaya çalışabilir yada hiç bir mana veremeye bilir.
Kadın bu inişlerde dipsiz bir kuyuda gibi kendini hisseder.Karanlık ve karmakarışık duyguların içindedir. Çok çabuk değişen belirsiz duygular yaşar kadın. Kendini yapayanlız hissedip ve hiç bir şekilde desteklenmediğini düşünebilir. Fakat dibe yani kuyunun en karanlık noktasına ulaştığında sevildiğini ve desteklendiğini hissederse, otomatik olarak ruh hali düzelir. Düştüğü gibi ani olarak yükselecektir.Kadın yine ilişkide sevgiyle ışımaya başlayacaktır.
Kadın kendisini iyi bulmadığında, yani iyi hissetmediğinde eşine de karşıda hoşgörülü ve olumlu olamaz. Dalganın dibe vuruşunda kadın; bezgin yada duygusal açıdan tepkili olmaya eğilimlidir.Zayıftır ve daha fazla sevgiye ihtiyacı vardır. İster ki eşi onu anlayabilsin . Hatta tek sorunu sadece anlaşılmaktır.
Erkek kadını sever ve kadın bu sevgiyle parlamaya başlar. Çoğu erkek belki bu parıltının sonsuza kadar dek süreceğini bekler. Fakat kadının sevecenliğinin sürekli olmasını beklemek güneşin sürekli parlayacağını ve hiç gece olmayacağını beklemek gibidir. Hayat geçişlerle ve değişimler ile doludur gece ve gündüz, sıcak ve soğuk, yaz ve kış, yağmurlu ve güneşli.İşte aynen böyle erkek ve kadın ilişkileri de benzer geçişler ve değişimler yaşayabilirler.
Erkekler fazla yaklaşıldığında kendilerini çekerler, kadınlarda kendilerinin ve başkalarını sevme güçlerinde iniş çıkışlar yaşarlar.
Kadın bu düşüşleri yaşarken erkek bir sorun olduğunun farkındadır ve bunu düzeltme girişimindedir. Ona üzülmesi için bir sebep olmadığını açıklamaya çalışır. Asıl yanlış belki de burada başlar, yapması gereken düzeltmek değildir.Bu işleri tamamen çıkmaza sokabilir .Kadın daha fazla anlaşılmadığını düşünebilir, dolayısıyla da daha çok üzülebilir. Erkek düzelttiğini zannetse de aslında kadının kendini daha kötü hissetmesine neden oluyordur. Kadın bu karanlık kuyusunda dibe doğru düşerken , Erkek şunu bilmelidir; kadının ona en ihtiyacı olduğu an,kuyunun dibine vurduğu andır. Kadın erkeğinin sorumlarını çözmesini yada düzeltmesini değil ; Sadece ve sadece erkeğinin onu koşulsuz sevgiyle desteklemesini ister.
Erkekler kadınların ruh halini anlamak da zorluk çekerler . NEDEN DİBE DOĞRU VURUYOR BU BENİM HATAM MI ? diye söylenebilirler. Onlar şunun farkında değillerdir kadının doğasında bu vardır . Kadının; Erkeğinin isteği gibi yine ilişkilerde parıldayan sevgi dağıtması için muhakkak dibe vurması gerekir.Gerekir ki tekrar dipten yükselişe geçebilsin.Kadının dibe vurduğunda en son şey,birinin ona neden moralinin bozuk olmaması gerektiğini söylemesidir.Kadının ihtiyacı yanında olacak, onu dinleyecek ve anlayış gösterecek biridir. Erkek kadının neden böyle hissettiğini anlamasa da sevgi ilgi ve desteğini sunabilir.
Kadının dibe doğru inerken ilk belirti bezginliktir bunun yanında kendine güveni gider, öfkelidir, kaygılıdır,bitkin,umutsuz,talep dolu, güvensiz,kontrolcü ve eleştireldir..Ve erkeğine kuyunun dibine doğru vurduğunu ve onun sevgisine ihtiyaç duyduğuna anlatmak için ;
Kadının ağzından artık şu tarz cümleler sıkça çıkmaktadır.
”Yapacak o kadar çok şey varki”,”Daha fazlasına ihtiyacım var”,”Her iş bana bakıyor”, ”Ama ya ……”,”Anlamadığım şu neden?”,”Artık elimden hiç bir şey gelmiyor”,” Ne yapacağımı bilemiyorum”, ”Hiç aldırmam ne istiyorsan yap”, ” Şunu yapmalısın:.. ”, ” Hayır istemem…”, Ne demek istiyorsun?”, Eee,…… yaptınmı?”,” Nasıl unutabilirsin ki”
Erkek ise şu cümleleri sıkça tekrarlamaya başlar;
”Bunları daha kaç kez yaşamak zorundayım”, ”Tüm bunları daha öncede duydum”, ”Bunu hallettiğimizi sanıyordum”, ” Bunu ne zaman üstünden atacaksın”, ” Yine bunlarla uğraşmak istemiyorum”, ” Bu delilik ! Yine aynı şeyleri tartışıyoruz”, ”Neden bu kadar çok sorunun var ?”
Evet. Cümleler tanıdık geldi mi? Peki bu hal nasıl geçer? Aslında çok basit.
Erkek sabırlı olur ve kadın da bu zamanlarda desteklendiğini hissederse; Kadın ilişkiye
güvenmeye başlar .Yaşamındaki yada ilişkilerindeki mücadelelerden korkmadan kuyusundan çıkmaya başlar. Sevgi dolu bir ilişkinin özelliği budur. Kuyusunda olan bir kadına yardımcı olabilmek, onun çok takdir edeceği özel bir armağandır. Yavaş yavaş geçmişinin etkilerinden kurtulmaya başlayacaktır. Hala iyi ve kötü zamanları olsa da, bunları eskisi kadar aşırı yoğun yaşamayacaktır, onun sevecenliğini gölgelemeyecektir.
Daha anlayışlı ve anlaşılabilir ilişkiler dileğiyle…
Sevinç Karakaya
Kadınlar Güçlerini Eline Almalı…Parçaları Toplama Zamanı
KADINLAR GÜÇLERİNİ ELİNE ALMALI?
PARÇALARI TOPLAMA ZAMANI
Okuduğum bir makaleden bahsetmek istiyorum size bugün; Konu İlişkiler Yazar Seda Diker Her Ayrıldığım Erkekte Bir Parçam Kaldı diye atmış başlığı evet özellikle bayanlar ama birilerinde parçası kaldığını düşünen beyler de; gelin beraber bakalım kimlerde hangi parçalarımız kaldı ve neden kaldı …
-Aşk acısı çekiyorum.?
-”Neden? Biraz anlatmak ister misiniz?” diye soruyor yazar
-Evet. Hayatımda son 6 aydır bir adam vardı. Çok aşıktım. İşte bu adamla evlenebilirim diyordum. Ama ne yazık ki beni terk etti. Artık onsuz nefes bile alamadığımı keşfettim. Lütfen bana yardım edin. Onu unutamıyorum.?
-”Bu ilişkide seni bu kadar etkileyen ne ?”diye soruyor tekrar yazar. Danışan sesini alçaltarak cevap veriyor.
-Ben bu adamda dişiliğimi, kadınlığımı keşfettim. 37 yaşıma kadar erkekler beni beğense bile bir türlü bunu gerçek bir ilişkiye dönüştüremiyordum. İlk kez bu adam benimle ilgilendi. Beğendi. İnanın ki ben bir kadın olduğumu bilmiyordum. Kendimi onunla keşfettim.?
Biliyor musunuz? Pek çok kadın ruhunun bir parçasını, ilişki kurduğu erkekte bırakıyor ayrılırken. O yüzden de, fiziksel olarak görüşmeyi bitirse bile hiç birini aklından tam olarak silemiyor. Oturup kalkıyor, cep telefonuna mesaj atıp atmadığını, arayıp aramadığını, kendisinden sonra hangi kadınlarla birlikte olduğunu düşünüyor.
Çünkü aslında o erkekte bir parçası kaldı. Yarım kalan bir şey vardı… İşte o yarım kalan şey, pek çoğumuz için farklı bir anlam taşıyor. Öfke, kıskançlık, değersizlik, Saygı duyulmamak gibi duygular yada aşk sevilmek ,güven, mutluluk doyum gibi duyguların birdenbire yarıda kesilmesi manyetik alanlarımızı öyle etkiliyor ki pozitif parçalarımız erkeğin yaşam alanına kayıyor ve negatif olanlar bizde toplanıyor.Bu ilişkilere nasıl yansıyor dersiniz . Kimi kadın bir erkekle beraberken dişiliğini keşfediyor.
İlişki bittiğinde, dişiliğini o adamla birlikte kaybettiğini düşünüyor. Oysa bu kocaman bir yalan.
Ayrılık acısı çekenler… Artık dişiliğiniz size aittir. Alın o parçanızı, sahip olduğunuzu bilin ve cesaretle yürüyüp gidin.
Her şeyini kaybettiğini düşünenler; aşkı arıyor ve hayatına giren erkeğe ?Bana gerçek aşkı o tattırdı? diyerek tutunmaya çalışıyor. Çünkü ayrılırsa, ruhunun bir parçası o adamda kalacakmış gibi hissediyor. Oysa tek yapması gereken: ?
”Ben aşık olunacak bir kadınım”
Bundan sonra benim hayatıma ancak karşılıklı aşk yaşayabileceğim erkekler girebilir? diyerek yürüyüp gitmelidir.
Yaşadığımız her ilişki, bize ayna tutmak, kendimizi keşfetmek içindir. Ayrılık zamanı gelip çattığında bilin ki artık o kişiden alıp vereceğiniz bir şey kalmamıştır. Bazı kadınlar her ilişkide kendilerinden bir parçayı bırakıp giderler. O erkekten sonra artık asla aşkı bulamayacağını, ya da kadınlığının kimse tarafından beğenilmeyeceğini düşünürler. Bunlar takıntı ve kimlik bölünmesi, yaratır. Olması gereken ise; her ilişkide kendine ait bir parça bulup onu alıp ardına bakmadan yürümesini bilmektir.
şimdi kendimize dönelim tekrar ve şunu soralım :
”Ben nasıl? her ilişkide kendine ait bir parça bulup onu alıp ardına bakmadan yürümesini öğreneceğim?”
Biten bir ilişkide öfke, utanç, pişmanlıklarımız varsa yada halen özlem duyuyorsak bir şeyleri tam anlamıyla bitirmemişiz demektir.Derinlerdeki belki kaybetmişlik yada değersizlik korkularının gel-gitlerini yaşarız. Belki bir yandan bize geri dönsün diye beklerken, diğer yandan gittiğini ve bize artık geri dönmeyeceğini düşünürüz. Aynı zamanda kendimizi ondan çok daha üstün yukarıda hissederken birde bakarsınız hiç olduğunuzu ve yok olduğunuzu fark edersiniz. işte bu korkular olumlu duygulardan daha kuvvetlidir.ve çok yorar yaşam enerjimizi bizden alıp götürür.
Bununla başa çıkmayı öğrenmek çok haklısınız şarttır; Bunun için önce kendi değerimizin farkına varmayı hayattan gerçekten ne istediğimiz ve bizim biz oluğumuz için kıymetli olduğumuzu çok iyi anlamamız lazım.
Ve artık bunlar bizim hayatımızda bir sorun olmasaydı yani biri parçamızı almasaydı giderken yada biz buna izin vermemeyi öğrenseydik hayatımız nasıl olurdu ona bakmak lazım .Ve gerçekten nasıl biri olmayı istiyorsak o kişiye dönüşüp, o nasıl davranıyorsa hayatımızı olmak istediğimiz kişiye göre tekrar şekillendirmeliyiz.
Bu gerçekten zor bir süreç fakat doğru yolda ilerlersek gereken destek sürecinde yardım alıp bunlara kulak verirsek, bu sürecin sonu hayatımızda mucizeler yaratacak kadar da sıra dışı olacaktır.
Şunu unutmamak lazım ;Kadınlar güçlerini ellerine aldıklarında, toplumumuza sağlıklı ve akıllı erkekler yetiştirecekler. Sevgilerimle
Sevinç Karakaya