Klitoris Mucizesi
Klitoris kelimesinin kökeni, Yunanca ‘küçük tepe’ anlamındaki “kleitoris” kelimesinin gelirleri. Tek hücreden olan mucizevi cins bin sinir ucu klitoris, kadın erojen anatomisinin basitçe en uç noktasıdır. Vajinal açıklığın hemen üzerinde yer alan küçük, tomurcuk benzeri çıkıntı, pelvisin derinliklerinde, hem vajinanın hem de idrar yolunun bulunduğu yer büyüklüğünde erektil doku ağına sebep olur. Klitoris başı içeren klitoral örtü ya da prepüs ile örtülüdür.
Uyarlanmış durumdaki klitoral sap iki bucuk santimetre boyundadır ve özelliklere zaman görünmez. Ancak uyarılmış durumdasınız iki katına çıkıyor. Ayrıca klitorisin “bacakları”, yani vajina girişinin her ikisi de vestibüler tomurcuklar ve idrar yolunu çevreleyen süngersi erektil doku da şişecektir; vajina uzar, vajinanın en üca kalan üçte birlik kısmı da şişerek rahim ve serviksi yukarı kaldırır.
Klitoris Uyarılma Hamile Kalmayı Kolaylaştırır;
Spermin rahmin ağzına iyi bir cinsel tepki vermedir. Bu çok daha fazla içseldir.
Klitoris Uyarlanması Nasıl Olur;
Binlerce sinir ucu için klitorisin ucu temasa karşı son terece hassastır. Klitoris, Kişinin sevilisi bile olamamaya ya da sadece beden bedeninize bu konuda olumlu düşünce ve duygular göndermesi gibi derinlemesine altyazına çıkmıyor. Bir kadın cinsel organı ile ilgili bir tane ne kadar düşünürse vulvanın iç fonksiyonları kan ile dolacak, vajina ıslanmaya başlayacaktır. Şuanda durun ve klitorisinizi hissetmeye çalışın. Neler oldu.
Şunu da deneyin; Bir el aynası alın ve ışığı iyi olan bir yerde oturun. Vulvanızı, klitoris ve vajinanızı kullanma.Sonra da o bölgeeye sevgi hayranlığı içeren cümleler gönderin.Neler oldu izleyin. Bu egzersizi eşiniz ile yapmak da size harika hissettirecektir.
Klitoris Uyarılmayı Etkileyen Bölgeler;
Klitoris anatomik olarak Gırabilirsiniz. Tantrik metinlerde burası kutsal nokta olarak da geçer. Klitoris sanki kuzey kutbu G noktası olduğu güney kutbu giden. Meme ucu duyarlılığı ve sağlamlığı, bir uyarımla ve pelvik kas kasılmalarıyla sonuçlanır. Öpüşmede öyle. Hassaslık seviyesi bir duyusal minyatüre baktırmak çok net bir şekilde anlaşılabilir.
Netice de kadın erektil uyarılması erkeklere göre daha fazladır.
Yaygın bilinen yanlışlar üzerine klitoris hakkında fikir daha önce bilmediğiniz 11 şaşırtıcı gerçek;
- Klitoris’in nerede olduğunu bilmiyoruminizi bulabilirsiniz. Vulva her şeyi bir alanedir ve labia, klitoris de içinde bulunur. Erkekteki penis başının kadındaki ayarla da diyebiliriz.
- Yapılan araştırmalara göre kadınların %50’si ile %75’i klitorise dokunulduğu takdirde orgazm olabilmektedir. Çoğu kadın tek başına cinsel ilişki yoluyla orgazm yaşayamaz.
- Klitoris, çıplak gözle sadece kısmen görülebilmektedir. Tamamını çıplak gözle görmeniz imkansızdır. Gömülü bir hazineye benzetebilirsiniz. Hemen hemen dörtte üçü gözle görülemez.
- Klitoris, bir kadının hayatı boyunca büyür. Menopozdan sonra klitoris, gençken sahip olunan boyuttan ikibuçuk kat daha büyük olabilir.
- Sekiz binden fazla sinir ucu bulunur. Bu bir erkeğin sahip olduğu penisteki hassas sinir ucu sayısının iki katı.
- Bütün bebekler doğduklarında genital yapıya sahiptirler. Bebek anne karnında iken yaklaşık oniki haftada, genital organı bir penis veya labiaya dönüşmeye başlar. Klitoris ve penis aynı dokudan oluşur. Klitorisin penis başı olan glans (sünnet derisi veya kaput olarak da bilinir), erektil bir dokudur.
- En başa dönecek olursak erkekte dışarı doğru çıkan uzuv varken, kadında içe doğru çıkan bir uzuv vardır. Klitorisin tamamının görünmemesi de bu yüzdendir. Klitoris; klitorik kafa, başlık ve klitoral milden oluşan klitorisin yanı sıra, üretral sünger, erektil doku, bezler, vestibüler ampuller ve klitoral bacaklardan oluşmaktadır. Bu nedenle klitorisi bir buzdağına benzetebiliriz. Sadece klitoral kafa ve başlık vücudun dışında bulunur. Bazı seks uzmanları G Noktasının aslında klitorisin bir parçası olduğunu söylemektedir.
- Klitoris, kadın vücudunda cinsel birleşme için zevk verici organ konumundadır. Penis gibi şişebilir. Her memeli dişide klitoris vardır.
- Birden fazla orgazm çeşidi vardır. Ancak en zoru klitoral orgazmdır. Çok az kadın herhangi bir klitoral uyarı olmaksızın orgazma ulaşabilir.
- Klitoris, her kadında farklı boyutta ve büyüklüktedir. Bazı kadınlar cinsel birleşme esnasında klitorise dokunulmasından hoşlanırken genel itibariyle dikkatli davranılmalıdır. Sert ve baskılı müdahaleler ağrı oluşmasına neden olabilir.
- Bir klitoral orgazm, 3 ile 16 kasılma arasında olabilir ve on ila otuz saniye sürebilir. Pelvik kasılmalar nedeniyle birden fazla orgazm olmak da mümkün. Ancak bu süre, klitoral orgazmın en fantastik erkek orgazmından bile daha uzun sürdüğü gerçeğini gözler önüne seriyor.
Daha cinsel ve haz dolu bir cinsel yaşam herkesin hakkı “Cinsel İşlev Bozuklukları” için cinsel terapi almak en kolay yoldur.
Cinsel İşlev Bozuklukları Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz İçin Web Sitemizi Ziyaret Edebilirsiniz
www.cinseltherapist.com Tel: 0507 116 11 00
Kadınların Cinsel Düşmanı Olan Erkekler
Kadınlar erkeklere göre çok daha duygusaldır. Bir çok beklentilerinde olduğu gibi cinsellikten beklentilerinde de önce duygusal beklentilerine karşılık bulmak isterler. Eğer ki eşleri onların duygularını önemseyip, cinsel paylaşıma kendilerini hazırlamadıkları taktirde, Cinsellik kadın için yakınlaştırıcı değil eşinden uzaklaştırıcı bir paylaşım halini alıyor. Bir erkeğin kadına güven verebilmesi için ilk önce eşinin hislerine hitap etmeyi öğrenmesi gerekir. Güven alamadığı bir ilişkiden kadın gittikçe soğur hatta zoraki beraberliklerde kadının ruhsal durumunda da telafisi çok zor rahatsızlıklar çıkarabilir.
Aslına bakarsanız eşler cinselliği sadece arada bir yapılması gereken, hatta zamanla sadece bir vazife haline getirdiklerinde; Gitgide birbirlerinden soğur ve uzaklaşırlar. Özellikle uzun evliliklerde çiftlerin ilişkilerin de en büyük sorun cinsel isteksizlik olduğu görülür.Cinsel isteksizlik sorunlarının kaynağına bakıldığında kadının isteklerini ve kendini rahatsız hissettiği davranışları çok ifade edemediği, erkeklerin ise eşlerinin hislerine, algılayışlarına önem vermedikleri yada yanlış anladıkları görülür. Sonuç olarak bu davranışlar eşleri birbirinden uzaklaştırdığı gibi kadınlarda ”cinsel soğukluk” denen süreci başlatmış olur.
Cinsellikte kadının erkeği uzaklaştıran davranışları olduğu gibi, erkekler de cinsellikten kadınları uzaklaştıracak birtakım davranışlarda bulunuyor. Ve sonuç olarak kadın cinsellikten soğuyor. Aslında kadında sağlık açısından bir sorun olmamasına rağmen, cinselliğe karşı duyulan istek yok olur. Herkes zaman zaman inişler çıkışlar yaşayabilir, bu bazen olan insanın ruh halinde gerçekten isteksizlik olduğu durumlardan farklıdır; Genelde sürekli olarak bu isteğin yenilenmesi ve zamanla hiç istek duymama halidir. Bunun için bir ilişki koçundan destek alınabilir ve neyden kaynaklandığını tam olarak anlamanız çözüm bulma noktasında size yol gösterici olacaktır. Azalmış cinselliğin sebebi, kültürel, dinsel, sosyal, psikolojik ve bedensel olabilir. Bir sorun olduğunu farklın da olup bunun adını koyamıyor, yada içinden çıkması çok daha bir durumda kendinizi hissedebilirsiniz. Bu yardım almak en doğru ve sağlıklı adımdır.Kadınlarda cinsel duyguların azalması ya da tamamen yok olmasını,eşlerine karşı duyulan cinsel çekiciliğin ve isteğin olmaması olarak tanımlayabiliriz. Cinsel soğukluk, kadının cinsellikten hiç haz alamaması,doyuma ulaşamaması ve cinsel birleşmeden tamamen kaçmasına sebep olur.
Erkekler Kadınların ”cinsel soğukluk” Yaşamasına Nasıl Sebep olur?
Kötü Kokmaları; Erkeklerin içki sigara içip gereken kişisel bakımına önem vermemeleri sonucu; kötü, hatta dayanılmaz bir koku yayarsa, hijyenik temizliğine eskisi kadar önem vermezse kadın bundan rahatsızlık duyabilir, zamanla ona dokunmak ve seks yapmak istemeyebilir.
Hastalık derecesinde kıskançlık; Kadınlar başlarda eşinin kendini sahiplenmesini ve kıskanç tavırlar göstermesinin den hoşlansa da zamanla; erkeğin aşırı müdahaleci tavırları eğer duygusal şiddete dönüşmüşse, kadında olumsuz bir algıya neden olabilir. Ve eşlerinden hem duygusal, hem de cinsel olarak uzaklaşmalarına sebep olur.
Baskıcı Eş: Kadının da erkeğin de ayrı bir dünyası vardır. Eğer erkek kendi dünya algısını baskı kurarak kadına kabul ettirmeye çabalarsa sonunda iki dünya çarpışır. Erkeğin kadının doğasını anlayışla karşılamasının yanında, herkesin kendi hikayesi olduğunu ve dünyayı farklı farklı algıladığını kabul etmesi gerekir. Baskı sürerse, kadın kesinlikle psikolojik tepkisini ortaya koyar ve zamanla soğuyabilir.
Zamanla ilgisini daha az göstermesi; Nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk yıllarında erkeğin kadına karşı gösterdiği nazik, ılıman ve sevecen tavırların değişmesi, kadına o yeni evliliğinde davrandığı gibi ilgiyi ve alaka davranmaması, kadını kaybetmenin en iyi yoludur diyebiliriz. Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de istikrar önemlidir. Bu nedenle ilişkinin süresi ve şartları ne olursa olsun, erkek de kadın da karşılıklı ilgiyi ve saygıyı canlı tutmak zorundadır.
Hep kendini düşünme; Aşırı bencillik, ben merkezci, hep benim dediğim olsun davranışı sıkıntı veren bir tutumdur. Kaldı ki kadın yaratılışı gereği ilgi odağı olma isteğine sahiptir, aynı zamanda kadın da duygusallık hakimdir, şartlar böyleyken erkeğin kendini zorla merkeze yerleştirme isteği sonunda olumsuzlukları beraberinde getirebilir.
Çok acele etmek; Kadınları, cinsellik başta olmak üzere birçok konuda erkeğin aceleci tavırları rahatsız eder.Unutulmamalı ki cinsel yaşamda acele etmek her zaman kaybettirir. Cinsellik iki bireyin arasında yaşanan gerekli sabrı, saygıyı ve özveriyi gerektirir. Acele ile cinsellik yaşayan bir erkek, bir süre sonra doyumsuz kalan ve enerjisin de yarım kalan kadında dengesiz bir ruh haline neden olabilir.
Uzun süre cinsel ilişkiye girmemek ; Uzun süre cinsellikten ve cinsel uyaranlardan uzak kalmak cinsel isteği azaltabilir. Cinsel ilişki hep aynı, durağan ve fanteziden yoksun ise çift zamanla birbirinden uzaklaşabilir. Bu nedenle erkekler istemeseler bile eşlerine dokunmalı ve Sarılmalıdır. Bu ille de seks yapacakları anlamına gelmez ama kadının soğumasını önler. Erkek kadına sevgisini ona dokunarak göstermelidir.
Gereksiz sürtüşmeler; Evlilikte ya da ilişkide anlaşmazlık varsa cinsel sorunlara da sebep olur. Hiç bir kadın sevmediği ya da sevgisini hissetmediği biriyle beraber olmak istemez. Kadının istemediği davranışlarda ısrar etmek, kadını öfkelendirir ve öfkeli kadın zamanla eşinden soğuyabilir.
Kadının fiziğini beğenmeme; Kadınlar için dış görünüşleri çok önemlidir, buna çok aldırış etmeyip kendi ile barışık olduğunu söyleyenler için bile böyledir. Kadınlar vücutlarının nasıl göründüğüne çok önem verirler. Vücutlarını beğenmeyen kadınlar eşinin bakış açısını kendi gözleri gibi algılarlar. Bu nedenle erkek iltifat etmediğinde, beğendiğini ve arzuladığını eşine belli edemediğinde, kadın zamanla öz güvenini yitirir ve cinsel açıdan soğuk bir hale gelebilir.
Cinsel isteksizliğin çözümü bazen çok karmaşık olabilir. altında farklı bağlantılar olabilir.Fakat en başta cinsel isteksizliği çözmek için ”cinsel sorunu” olduğu gibi kabullenmektir. Eşler birbirine yargılayıcı, suçlayıcı olmadan bu sorunu konuşabilmeli, cinsel isteksizliği çiftin ortak bir sorunu olarak ele almalı ve birlikte çözüm yolları aramalıdırlar.
DevamıAldatmanın En Bilinen Sebepleri?
Psikoterapist Robert Weiss’a göre erkeklerin bir bölüm yaptıkları aldatma oldu inkar ediyor. Bir kadın, cinsel içerikli yazışmalar açısından aldatmak olarak kabul etmeyebiliyor.
Weiss erkeklerin aldatma sebeplerini algılamaktayız:
1- Olgunlaşmamış olmak: Ciddi ilişkilerde yeterince deneyiminin ve güvenilirliğin fark etmemek.
2- Aynı zamanda ve şu şekilde: alkol ve madde bağımlılığı gibi karar verme mekanizmasını sağlamak komorbid sıkıntılar.
3- Öz Güven Eksikliği: Yaşlandığı, yeterli olduğu, zengin veya zeki şaşırtıcı hissi. Orta yaş krizi.
4- İlişkinin bitmesi 1. versiyon: İlişkisini bitirmekmesdur ama partnerine ayrılmak istediğini söyle. Ayrılma işini karşı tarafa yıkmaya çalışır.
5- İlişkinin bitmesi 2. versiyon: Şu anki değişkenliği bitirmek istersiniz, ya da bir dala tutunmadan bu dalı bırakın istemez. Hala bu ilişkideyken bir sonrakini hazırlar.
6- Tutkuyu bağlılıkla karıştırma: Uzun süreli bağlı bir ilişkide tutkunun bulunduğu daha normal ama daha uygun duygulara bırakmasının normal olduğu bilmez.
7- Dostlarından eksik destek: Arkadaşlarından destek almayıp, duygusallıkla ilgili eşine bırakmıştır. Eşi duygusal olarak bir arada kalmaz ve başkasını arar.
8- Çocuklukta taciz yaşamak: Çocuklukta yaşadığı birtakım travmatik olaylar şu anki ilişkilerinde bağlılığını etkileyebilir.
9- Bencillik: İstediğini elde ettiğim umursamaz. Evliliği etrafından dolaşmak istediğiniz kurallar bütünü kadar görür.
10- Kendini özel ve eşsiz: Başka erkeklerin hak etmediği bir şeyi hakmış. Kurallar ona işlemez. Kendini ödüllendirmekte özgürdür.
11- Dürtülerini durduramama: Aldatmak fikri aklinin ucundan geçmediyse bile fırsat getirdiğinin bilinmesini sağladı.
12- Gerçek dışı beklentiler: Partnerinin her isteğini ve ihtiyacını 7/24 karşılamaya beklemiştir. Karşılamalamayı dışarıdan tatmin arar.
13- Öfke ve intikam: Eşini incitmek için aldatır ve yalanleyinle bile uğraşmaz. Partnerinin bilmesini istiyoruz.
DevamıBir Kadın; Neden Kadın Olmakta Zorlanır?
Hayatınızın şuan, şimdi hangi noktasındasınız? Evli, bekar,boşanmış, ayrılmış ya da dul olabilirsiniz. Bir sürü çocuğunuz olabileceği gibi hiç olmaya bilir de. Biri ile cinsel ilişkide bulunabilir ya da bulunmayabilirsiniz. Yaşınız otuzun altında, altmışın üstünde ya da bunların arasında bir yerde olabilir. Şuan yaşamınızda bir sürü sorun olabileceği gibi her şey tatmin edici güzellikte de olabilir.
Şua anda nerede olduğunuz önemli değil. Bu yazıyı okumaya başladığına göre karışık duygular içine gireceksiniz. Belki de cinsel olarak kendinizden ne beklediğinizi bile bilmiyor olabilir ve kendi cinsel özünüzü kabul için başlangıç konusunda heyecanlı ya da kararsız davranabilirsiniz. Belki de kendiniz de, hayatınızda değişiklik yapabilmek için; sihirli bir formül bulacağınızdan kuşkularınız vardır. Emin olduğum bir şey var, o da kendiniz için daha fazlasını istediğinizdir.
Dişi Enerjimizi Kabul Etmekte Neden Zorlanırız?
Dişi enerjinizi kabul etmenin cinsel kimliğinizi kabul etmenin bir parçası olduğunu anlamalısınız. Cinsel kimliğinizi kabul etmenizi etkileyen birçok faktör vardır. Dişi enerjinizi yani cinsel kimliğinizi kabul etmek; kendinizi rahat hissetmenizden, cinselliğe bakış açınızdan ve karşı cins hakkındaki düşüncelerinizden etkilenir. “Dişilik Okulu; İçindeki kadın ile buluşma” 21 günlük değişim programı; cinsel duygularınızı daha iyi öğrenmeniz, değiştirmeyi tercih ettiğiniz kendinizi değiştirmeniz ve cinselliğinizi geliştirip hayatınıza yerleştirerek sürekli hale getirmeniz için fikir veriyor.
Belki de cinsel özünüzü keşfetmek için kitaplar dergiler okudunuz kendinizde değişiklikler yapmaya çalıştınız, hatta yararlı olabileceğini düşündüğünüz belirli fikirleri uyguladınız.
Cinsel kimliğini ve dişi özünü neden bir çok kadın hayatına geçirmek istiyor?
Eğitimlerimizde bir çok kadın arayış hissi ile geldi. Çünkü bu güne kadar denedikleri yöntemler işe yaramamıştı. Bazı zamanlar her şeyi doğru şekilde yaptıklarında bir şeyler düzelir diye hissedebilirsiniz. Cinsel gelişim bir amaca ulaşmak için izlenen basamaklar ya da teknikler dizisi değil, sizi bütünüyle kapsayan bir süreçtir. Bedeniniz kadar düşünce, duygu ve tutumlarınızı içine alır. Cinsel kimliğini kabul etmek ve olmak istediği kadına dönüşmek bir kadının hayattan zevk almasını sağlaması ve cinsel gelişiminin bir parçasıdır. Yapmak istediğiniz değişiklikler hakkında belirli bir kuşkularınız olabilir ve sorularınızın cevaplarını başka bir kız kardeşinizin kalbine dokunduğunuzda çözüm bulabilirsiniz.
Eğitime katılan kadınlardan biri şöyle söylemişti; “partilere, davetlere giderdim ve diğer kadınlara bakardım. Orada kendini kadın gibi hissetmeyen tek kadının ben olduğuma emindim” Şimdiye kadar kadın olduğunu hissetmemek tuhaf değil ve kaderiniz de değil.
Neden kendimizi kadın gibi hissetmiyoruz?
Şimdiye kadar kadın gibi hissetmemenizin sebebi bir çok şeye bağlı olabilir. Örneğin ailenizin dini ve ahlaki değerleri cinselliğe karşı tutumunuz ciddi şekilde etkilemiş olabilir ya da cinsel bir varlık ve insan olarak kendinize karşı olumlu olumsuz duygularınız, cinsel kimliğinizi kabul etmek ile ilgili gösterdiğiniz çabalarla çatışabilir. Vücudunuzla barışık olmanız da cinsel kimliğinizle ilişkinizi etkiler.
Son zamanlarda çalışma hayatının getirdiği yarış hali içinde, eril enerji kadınlarda daha aktiftir. Bir çok kadının özü olan dişil enerjisini tekrar elde edebilmeleri adına şüpheleri vardır. Ve kadın olmanın saygı değer olmadığını, ya da şeytani ve tehlikeli olduğunu düşene biliyorlar.
Aynı zamanda çocukluğumuzda, bize her alanda model olan ailemiz çoğu zaman cinselliğini bizden saklar. Ne yazık ki bir kadın olarak cinsellik açısından saygı duyacağımız ve benzemeyi arzulayacağımız çok az modelle büyüyoruz.
Bu yüzden cinsel açıdan değişmeyi isteyip istemediğimizden kuşku duymamız gayet doğal. Bir çok kadın bu düşünceyi paylaşıyor. Şuandan başlayarak kim olduğunuzu ve cinselliğinizi keşfetmeye başlamak için kendinize güvenip bir adım atmak yeterli.
Online, yüz yüze gurup ve bireysel derslerimiz için detaylı bilgi için; 05071161100
DevamıKalıcı Bir İlişki Yaşamak Neden Bu Kadar Zor?
Kalıcı Bir İlişki Yaşamak Neden Bu Kadar Zor?
Bir çoğumuzun özel hayatımızda kafasını karıştıran bir sorunun yanıtını bulmaya çalışacağız.
Bazı kadınlar çiftin bütünleşme süreci olan birinci evrede takılı kalırlar. Hiç bir zaman ulaşılamayacak o muhteşem çift yanılsamasını korumak için, düşlerine uygun ideal erkeği asla bulamadan bir partnerden diğerine koşarlar. İşin ilginci de bu partnerler nerede ise birbirinin aynıdır.
İlişkilerde genellikle bir iki yıl sonra tutkunun yerini daha ılımlı duygulara bırakmasıyla düşlerin dağıldığı an gelip çatar. Bu “ya hep ya hiç” kuralıdır. “Seni seviyorum ama aşık değilim.” kadınlar bazı hayal kırıklarına katlanmak ve bu zorlukla çatışma dönemini aşmak yerine gerçekle karşılaşmayı reddederler.
Kalıcı Bir İlişkiyi Bulmak Çok mu Zor?
Yapılan araştırmalar göre; günümüzde, yaşam süresinin uzamasından, tanışma kolaylıklarından, tabuların azalmasından, cinsel özgürlükten hatta cinsel tüketim düşüncesinden dolayı insanlar kalıcı bir ilişki kurmanın çok zor olduğunu düşündükleri yönündedir.
Sosyolojik araştırmalar göstermektedir ki, artık birden fazla evlilik yapmak sıradanlaşmıştır. ve her birinin de başlama ve bitiş sebepleri farklılaşmıştır.
Buz kırıcı evlilikler; Kişilerin yaşadığı ilk evliliktir. Evliliklerin deneme ve merak halini aldığı, kaçınılmaz olarak hayal kırıklığı ile sonlanan evliliktir.
Ebeveyn evlilikler; Genel olarak ikinci evlilikler bu türe gider. Anne baba olmak ve çocuk yetiştirmek amacı ile yapılan evliliklerdir.
Yalnız evlilikler; Kendini gerçekleştirmek ve keyif almak için yapılan 3. evliliklerdir.
Ruh İkizi Evlilikleri; Ruhsal ortaklığın ve eşitlikçi paylaşımın yaşandığı 4. evliliklerdir.
Dünyanın bir çok yerinde artık kişiler ikinci hatta üçüncü evliliklerini yapmaktalar. Yine de bu durum bize şunu düşündürmemeli, yegane çiftin arasındaki aşkın sönmesi gerektiği ve özellikle bir çok yılın ardından paylaşacak hiçbir şeyin olmamasının ve arzunun azalmasının mantıklı olduğu sonucuna vardırmamalıdır.
İlişkiyi Bir Arada Tutan Güçlü Sebepler Yok mudur?
Arzunun olması için yenilenmenin ve yeni bir birlikteliğe başlamanın gerektiğini düşünenler tüketici bir yaklaşım içindedir. Tüketimin duyguları öldürdüğü doğrudur. Buna karşın ilişki paylaşılan ortaklığın, iki kişilik düşlerin, anlatılan öykülerin, bir miktar hoşgörünün, hatta sıkıntıları kabullenmenin üzerine kurulmuşsa, yani birlikte olmak için güçlü sebepleri varsa, geçici ilgi ve libido azalması halinde bağlar kopmayacaktır. Tüm bunlar eylemden çok düşünceyi gerektirir. Paylaşılan duygu bambaşka bir biçimde var olmayı sağlar. Çift üstü kapalı olarak küçük farklılıkları, engelleri, iniş ve çıkışları kısacası zaman içinde olacağını kabullenir. Böylece ilişkilerde uzun soluklu, kalıcı ilişkiler devam edebilir.
Sevinç Karakaya
Devamıİçindeki Kadın ile Buluşma (Kutsal Dişilik Eğitimi/ 1. Seviye)
“21 Günlük Değişim Programı”
Kutsal Dişilik Eğitimi/ 1. Seviye
“İçindeki Kadın ile Buluşma”
Kutsal Dişilik Eğitimi; Özündeki gerçek fakat unutmuş oldukları ”dişi bilgeliği” hatırlamak, öğrenmek isteyen kadınların değişim yolculuğudur.
Dişilik Okulu Eğitimi; Size Ne kazandırır?
Dişi Özüne sahip çıkan kadın; kaybetme korkusunun etkisinden sıyrılmış, İlişkilerinde artık sadece veren taraf değil, gerçek ve eşit bir ilişkide olduğu gibi alma-verme dengesini yakalayabilmiştir. Duygularını, çekim yasasını, sevdiği erkekle enerji ve duygu bağını ustaca yönetir. Hayattan, yaşadığı andan kopmadan, zevk alır. Bu zevk, hayatındaki erkeklere bağımlı değildir. Bencil olmaktan korktuğu ya da başkaları tarafından onaylanmak ihtiyacıyla değil, sadece kadınlığının getirdiği doğal bir şefkat, şifalandırıcılık ve kabul içgüdüsü ile sever.
Ama asla kendini ezdirmez. Sınırları bellidir. O sınırlara saygı, sevgi, takdir ve kabul gösterebilenler hayatında olur. Ve o da yaratılmış herkese ve her şeye, istisnası olmadan kabul verir, sever, saygı gösterir ve takdir eder.
Dişi Özüne sahip çıkan kadın; etrafındaki erkeklerde mıknatıs etkisi yaratır. Onun hayatından terk eden, giden bir erkek yoktur. Bir süre sonra hepsi geri gelir, önemli olan, kimlerin geri geldiği değil, kimlerle gerçek ve kalpten bir bağ kurabildiğidir.
İçimizdeki dişi özle kucaklaşabildiğimiz taktirde; Hayatımızdan giden hiç kimsenin olmadığını, istediğimiz ve korkmadığımız her an onları kolaylıkla geri getirebileceğimizi, derinlere gömdüğümüz bu yeteneğimizin kadim bilgilerini yeniden hatırlayabiliriz. Hatta istersek, bize olan manevi ve gönül borçlarını ödettirebiliriz!
Erkeğinizin sizi duygusal olarak yarım bırakması, oluşturduğu beklentileri karşılamaması, sözleriyle davranışlarının birbirini tutmaması yüzünden yaşam enerjinizi çalmışsa onu geri alabilirsiniz!
Gerçek bir dişi, gücünü sadece anne rolünden değil, sevgili rolünden alır. Gerçek dişi, alır, vermez. Erkeğinin kendi yöntemleriyle sorunu çözmesine, büyümesine izin verir.
Siz dişi bir kadın olur, bilinçaltınızdaki korkuları yenerseniz, en cimri erkek size cömert, en çapın erkek size sadık olur!
Ayrılık acısını yok etmek sanıldığı kadar zor değildir! Acı, kişinin aşık olduğu insana olan özlemi değildir! Ayırt edilmesi gereken şey, özlemini çektiğimiz beklenti ve duygumuzdur.
Daha detaylı Bilgi için Tıklayın: DİŞİLİK OKULU EĞİTİMİ
21 Günlük Değişim Programına
Kimler Katılmalı ?
- Bir kadın olarak kendini daha iyi ifade edebilmek ister miydin?
- Dişi tarafınla, sezgilerinle, bedeninle ve ruhunla daha derin düzeyde iletişime geçip, bağlantı kurmak ister misiniz?
- Bir şeyler kaçırıyorum, bir yerlere yetişmem lazım hissi sizin için tanıdık mı?
- Terk edilme korkusu yaşıyorsan musunuz?
- Hak ettiğin değeri görmediğini yada değerli olmayı hak etmediğini düşünüyor musunuz?
- En ufak bir sevgi görebilmek için; kendinizden vazgeçip sevgi dilenciliği yapıyor musunuz?
- Kendinizi beğenmiyor yada her girdiğiniz ortamda beğenilme kaygısı yaşıyor musunuz?
- Duygusal ilişkilerde kaybolduğunuzu hissettiğiniz ya da duygusal ilişkiler kurmakta zorluk çekiyor musun?
- Hayattınız da ve İlişkilerinizde farklı senaryolarla aynı sonu yaşıyor musunuz?
- Anlam veremediğiniz kısır döngüler mi yaşıyorsunuz?
- İlişkilerinde ilişkiyi seçen değil de, hep seçilmeyi bekleyen tarafta mısın?
- İlişkilerine kalbinle değil de, mantığınla yaşamaya mı programlısın?
- Her ilişkinde terk ediliyor yada aldatılıyor musun?
- Seni sen olduğun için seven gerçek sevgi karşına bir türlü çıkmıyor mu?
- Bağımlı, saplantılı ve uzaktan olan ilişkileri mi hayatına çekiyorsun?
- Biten bir ilişkiyi sonlandıramıyor musunuz?
- İş veya özel ilişkilerinde pasif kalıyor ve eyleme geçmekte zorlanıyorsan,
- Tüm başarılarına ve hayatta elde ettiklerine rağmen içinde anlam veremediğin bir tatminsizlik duygusu mu var?
- İlişkilerine ve hayata aşırı kontrolcü ve sert mi tavrın var?
- Sana göre hayatta ve ilişkilerde güzel olan zor mu elde edilir?
- İlişkilerine ve hayata güvenmek senin için çok mu zor?
- Kendini her zaman güçlü mü olmak zorunda hissediyorsun?
- İlişkilerinde her zaman verici ve taviz veren taraf sen misin?
- İlişkilerinde alma/ verme dengesi ne durumda? İstemekte zorlanıyor musun
- Sürekli enerji ve kaygı halini mi yaşıyorsun?
- Dişil ve Eril enerjin de dengesizlikler yaşıyorsan?
Soruların geneli EVET ise;
”Özündeki Kutsal Dişi” ile buluşmak, her kadın için; yaşı ve konumu ne olursa olsun, içinde var olan bilge, şefkatli, güvenli, yumuşak, sevgi dolu, sezgileri yüksek, yaratıcı ve şifacı özünün hayatta ifade bulmasıdır. İçinizdeki özü keşfetmek, daha doyumlu mutlu ilişkiler ve arzuladığınız hayatı yaşamak istiyorsanız, sizi Sevinç Karakaya liderliğinde yapılacak olan ”Özündeki Kutsal Dişiyi” keşfetmek üzere, adım atmaya davet ediyoruz.
Program İçeriği
Bu çalışmada beraber güvenli ve kutsal bir paylaşım ve araştırma ortamı oluşturarak; öz doğamızı, dişi özelliklerimizi yeniden keşfetmek ve sahiplenmek, bunun sonucunda tanımlarımızın, şartlanmalarımızın, alışkanlıklarımızın, bildiklerimizin ötesinde gerçekten kim olduğumuz ve ne istediğimiz konusunda adımlar atabilmek için farklı pratikler yapacağız. Cesaretle içimize döneceğiz, konfor alanımızın dışında dokunulmamış alanlara şefkat, farkındalık ve anlayışla dokunacağız, ezber bozacağız.
Kutsal Dişilik Ders Programı İçin Tıklayın:
DİŞİLİK OKULU EĞİTİM İÇERİĞİ/ İSTANBUL/Eylül
Etkinlik Tarihi / Saati : 23- 30 Eylül – 7 Ekim 2017 /
10:00-15:00 (ders anlatımı) Hafta içi (WhatsApp takip)
21 Günlük Değişim Programı; 2250 TL
Erken kayıt ücreti; 10 Eylül’e kadar peşin; 1,250 TL, taksitli 1,500 TL
Adres : Kadıköy / Rıhtım (İnteraktif Danışmanlık İstanbul Anadolu Yakası Ofisi)
Eğitim sonrası 1 ay içinde ücretsiz yapılandırma seansı yapılacaktır.
Dişilik Okulu Eğitimi; İlişkilerini aşk ve sevgi ile yaşamak, doğru eşi seçmek, sevdiği kişi ile duygusal, zihinsel, bedensel bağı kurup, güçlendirerek, kendini daha iyi ifade edebilmek isteyen tüm kadınlar için hazırlanmıştır. www.disilikokulu.com 05071161100
Sevinç Karakaya Kimdir?
Kurucularından olduğum İnteraktif Danışmanlık‘da Sosyal Psikolog, Aile danışmanı, ilişki ve yaşam koçu olarak çalışmaktayım. Kadının, evrensel olan ”dişi enerjisini ve gücünü sahiplenerek” yaşamına, kendi kimliğine sahiplenmesi, sağlıklı ilişkiler, mutlu duygusal birliktelikler ve iş hayatına katılması ile ilgili ”Dişilik Okulu” kavramı altında birebir koçluk ve dönüştürücü programlar yapıyorum.
Bireysel ve kurumsal olmak üzere 1000 saatin üzerinde koçluk deneyimim ile akreditasyon aşamalarını tamamlamış uluslararası yaşam ve ilişki koçuyum. Yetişkinler psikoloji üzerine yaptığım çalışmaların ardından; eğitimlerini tamamlayarak koçluk çalışmalarıma başladım. Şimdilerde ise koçluk ve eğitim çalışmalarımın yanı sıra, Kadının kendi dişi özünü bulması üzerine çalışmalar yapmaktayım. Kendimi bildim bileli insanın gelişim ve değişim yolculuğuna olan derin bir merakım var. Bu merakım beni bir çok programlara katılıp, araştırmaya teşvik etti. Halen de kendi ruhunun yolculuğunu derinleştirmeye, yeni öğretileri kendime katmaya ve tüm bunları koçluk disiplini ile harmanlayarak öğrenmeye devam ediyorum.
Koçluk becerilerini kendimde geliştirirken fark ettim ki insan, aslında hayata ”yaşam amacını” bilerek geliyor. Zaman içerisinde inişlerimiz çıkışlarımız olabiliyor, yada asıl yolumuzdan sapabiliyoruz ama bir gün; eğer gerçekten, gözlerimizle görmeyi öğrenirsek, kulaklarımızla yaratılan her şeyi ve ilahi emirleri işitmeyi tercih edersek ve hayatı özümüze kadar hissetmeyi başarabilirsek” tekrar olmamız gereken ”doğru” yolumuza dönüp, yolculuğumuza da devam edebiliyoruz. Bunun da yolu; yaşamda hangi kimliğimiz altında olursa olsun bize ışık olan inançlarımızdan, enerjimizi keşfetmekten ve bilinç seviyemizi yükseltmekten geçiyor. İşte benim yolculuğum da böyle başladı. Yolum ben yürüdükçe başka ana yollara kendini açtı ve zaman içerisinde kendimi, gelişim ve dönüşüm alanında çalışan bir kadın olarak kendi dişi özümü keşfettikçe öğrendiklerimi, uyguladıklarımı kadın danışanlarımla tutkulu bir şekilde paylaşırken buldum. Koçluk ve sunduğum dişil enerji programları vasıtasıyla kadınların gelişimlerine, liderlik alanlarına, kalplerindeki en derin arzularına yeni pencereler açmak üzere kalbimde ve zihnimde öğüttüklerimi paylaşıyorum. Bu doğrultuda, ”Dişilik Okulu” eğitimlerine ile her yaştan ve her kesimden kadına, içlerindeki dişi özü hatırlamaları ve onunla temas etmeleri için duygusal, zihinsel ve ruhsal alanlarına dokunuyorum, kendileri ile bağlantı kurmalarına aracı oluyorum.
Bir kadın olarak hepimiz, kendi değerimizi, kendi sesimizi bulduğumuz anlamlı yaşamları hak ediyoruz. İçinizde bir çağrı, bir kıvılcım yandığını hissediyorsanız sizi hep birlikte büyüyeceğimiz yaratacağımız çemberde çalışmalarıma, kendi içinizdeki dişi öz ile buluşmaya davet ediyorum.
Dişil Gücün Çekiciliğini Nasıl Elde Edersiniz?
Ruh eşinizle aynı frekansta buluşabilmek için, gereksiz yüklerden, iyileştiremediğiniz bütün olumsuz duygularınızdan kurtulmalısınız. Bunu başarmak kolay değildir fakat her şeye değer. Sözcüklerle ifade edilemeyen saf sevgiye dokunduğunuzda, hayatınıza yepyeni bir tat gelecektir. Yaşam mucizelerle dolu, yıldızlar bile sizin için yer değiştirebilir. Gölgede bıraktığınız “dişil” yönünüzü aydınlığa çıkardıkça, sizi bekleyen hayatın ihtişamını göreceksiniz.
İçinizdeki Dişil özünüze kavuştuğunuzda, duygusal aydınlığınızı bulacak, ruhsal sorunlarınızın üzerinde çalışıp, boşluklarınızı doldurup ve sonunda kendinizi sevmeyi de başaracaksınız. Böylece sevgi enerjisini çeken bir mıknatıs haline geleceksiniz. Kendinizi sevmelisiniz ki sizden yayılan çekim ve ışığın, diğer insanlar tarafından algılanmasına izin verecek kadar kendinizi iyi hissedebilesiniz. Dişil enerjinizi eski yaralarınızın, acılarınızın ve üzüntülerinizin karanlığında gizli tutmayın.
Siz sağlıklı bir kadınsınız; içinizden gelen ışığı gizlemeyin. Kendinizle ilgili güzel duygular besleyerek, ışığınızın önüne ördüğünüz duvarı yıkabilirsiniz. Ve sizde tüm ihtişamınızla hayatın parçası olabilirsiniz.
Çekici Olabilmek İçin; Önce Siz Dişil Özünüzü Sevin;
Çekici olabilmek sevilmeye hazır olduğunuzu gösterebilmek için, önce içinizdeki “dişil özü” sevmelisiniz. Fakat egodan etkilenmeden, kendinizi yarım bir hayat yaşamaya mahkum etmeden, ilahi bir sevgi ile sevmeyi öğrenmelisiniz.
Bir cenaze çelengi kadar hüzünlüyken, olumsuzluklardan arınıp, bir nilüfer çiçeği kadar güzelleşen insanlar tanıyorum. Kendini seven insanın yüzünden ve gözlerinden yansıyan mutsuzluk silinir, çatık kaşları gevşer, bezgin vücudu dikleşir. Kamburu düzelir, omuzları dik geniş durur. Sağlığı düzelir, küçük yaralanmalar, kesikler, çizikler ve çürükler yavaş yavaş yok olur. Bunu deneyin kendinize karşı eleştirel bir tutum içindeyken durmadan koltuklara, dolaplara, kapılara çarparsınız, devamlı ayağınız bir yerlere takılır. Hatta düşersiniz. Bir arkadaşım vardı; mutfakta devamlı elinin yanmasının erkek arkadaşının davranışları için sıkça kullandığı “yüreğimi yakıyor” deyişi ile ilişkisi olduğunu keşfetti. Bir anda arkadaşımın zihni aydınlandı ve o adamdan ayrıldı. Kendisine karşı çok daha nazik olmaya başladı ve artık kendisini minik yanıklarla cezalandırma gereği duymuyor. İçinizdeki “dişi özü” sevmeyi öğrendikçe, büyük küçük birçok şaşırtıcı değişim yaşarsınız.
Çocukluğu boyunca üvey babası tarafından cinsel tacize uğrayan bir danışanım; yıllar süren çalışmalarının sonucunda acılarından ve sorunlarından kurtulmayı başardığında, hüzünlü kahverengi gözlerinin, parlak ışık saçan bir yeşile döndüğünü gördü. Dişil özü ile barışan bu kadın; “Artık sevginin bana bağışladığı mutluluğu, iliklerimde, içimde hissediyorum” diyor. Bir çok kişi böyle şeyler hissettiklerini söylüyor. İçindeki canlılığı, “kor gibi” diyerek ifade eden bir kadın hatırlıyorum. Dişil özümüzü seversek, kendimizi iyi hissederiz ve böylece içimizdeki güzellikleri başkalarınızda görmelerine izin veririz.
Güzellik Hangi Kadınlara Aittir?
Çekici Olmayan Kadın Yoktur, Sadece Kendine Çekici Olma Hakkı Tanımayan Kadın Vardır; Hepimiz doğal bir güzelliğe sahibiz. Güzellik sadece seçilmiş bir kaç kadına bahşedilmiş bir özellik değildir. Güzellik, çekici olmayı hak ettiğine inanan ve içindeki ruhsal güzelliği dışa vurabilen tüm kadınlara bahşedilmiştir. Tabi ki ben şu sonradan kazanılan süslü ve sahte güzellikten bahsetmiyorum. Benim dediğim güzellik, Her kadının içinden dışına yansıyan doğal güzelliktir.
Çekiciliğin Mıknatıs Etkisi
İçimizdeki dişil özümüzün ruhunu yakalayabildiğimizde otomatikman kendimizi çekici bulmaya başlarız ve diğer insanlara da son derece çekici görünürüz. Onlarda bizde bazı özel “şeylerin” olduğunu fark eder, bu özel şeylerin ne olduğunu tam olarak anlayamasalar da, etrafımızda olmaktan hoşlanırlar. Çekiciliğiniz adeta bir “mıknatıs etkisi” oluşturur.
Zihninizin zindanlarında hapsolmuş kadını özgür bıraktığınızda, fiziksel görüntünüz tipiniz tamamen değişir. İçinizde ezelden beri bulunan, ama bastırmaya çalıştığınız yumuşaklığın dışarı çıkmasına izin verin. Bu yumuşaklık sizi zayıf karakterli bir yapmaz, tam tersine çekici ve ruhsal olarak daha kuvvetli bir kadın yapar.
Kendinizi kutsal ilişkilere hazırlamak için yapacağınız çok şey var, ama kendinize hak ettiğiniz sevgi ve saygıyı vermek, doğru yolda atacağınız en büyük adımdır. Kendinizi sevebilmek için ise; önce kendi “doğal dişi özünüzle” bir ilişkiye girmeniz gerekir. İçinizde ve ruhunuzda var olan güzelliklerin farkına varmalısınız. İyileşme için gereken çabayı göstermelisiniz. Ve dişi özünüzde sakladığınız “güzel kadını” serbest bırakmayı arzu etmelisiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıHayatınız da nasıl bir eş istiyorsunuz?
Muhakkak evlenmeyi düşünen kişilerin kafasında bir eş adayı vardır. Önce fiziksel olarak istekler belirlenir. Boyu şöyle olsun, saç rengi şu olsun, maddi durumu böyle olsun, havalı bir mesleği olsun, yanıma yakışsın bu böyle uzayıp gider. Fakat birde bakarsınız siz bu fiziki durumlara baktıkça karşınıza sizin ruhunuzla değil de sadece fiziki durumunuzla ilgilenen birileri çıkar. Siz onun fiziksel ve maddi durumunu sorgularken, siz farkında olmadan oda fiziki ve maddi olarak sizi bir filtreden geçirir.
Kendinizle Yüzleşme Zamanı;
- Hayatınıza çekmek istediğiniz kişiyi tanımlarken neden fiziksel tanımlara ihtiyaç duyarsınız?
- Yanınızdaki kişinin sizi toplum içinde taşıması neden önemli?
- Hayatınızdaki kişiden beklentileriniz neler?
- Acaba çok daha derinlerde, ailenizin seveceğimi bir eş arıyorsunuz?
- Arkadaş ve aile çevrenize gururla gösterebileceğiniz birisini mi istiyorsunuz?
- Kendinize bir eş, hayatı paylayacak birini mi arıyorsunuz yoksa, kendinizi çevreye ispatlayacak birini mi arıyorsunuz?
- Size maddi güvence verecek bir eş mi arıyorsunuz?
Bu sorulara samimi bir şekilde cevap vermek ilişkiyi neden istediğinize dair size önemli ip uçları verecektir. Hayatınıza mimar, mühendis doktor gibi meslekler seçerken öncelikle neden bu tarz mesleklere ihtiyaç duyuyorsunuz, içsel olarak bunu sormalısınız kendinize…
Çoğu zaman eşinin popüler mesleklerden olmasını tercih edenlerde; kendisinin mutluluğundan çok eşinin mesleği ile çevreye övünme isteği yatar. Eğer doktor birini hayatınıza çekmek istiyor ve bunuda gerçekten kutsal bir meslek yapıyor böyle biri beni mutlu eder diyorsanız bu normal bir bekleyiştir; fakat başkasına kendi başarınızı ispatlamak için ise çocukluğunuza gidip bir bakmanızı tavsiye ederim.
”Siz nerede ikinci plana atıldınız? Nerede sevgisiz kaldınız? Kendinizi dünyasal özelliklerle öne çıkarmaya neden ihtiyaç duyuyorsunuz? Maddi olarak çok mu sıkıntı yaşadınız? Evet ne istediğinizden çok neden istediğiniz daha önemlidir.
Nasıl Bir Eş İstediğinize Dikkat Edin;
Bazı danışanlarım ile çalışırken; aslında şuan ilişkilerinde sorun olarak gördükleri nedenleri farkında olmadan kendilerinin dilediklerini görüyorlar. Diyebilirsiniz ben beni mutsuz edecek bir ilişki hiç ister miyim?
Bazıları sadece manevi şeyler ister ruhuma hitap etsin der… ”Aşk sevgi olsun bana yeter!” der evet istediğiniz aşkı bulursunuz ama belli bir süre sonra maddi sıkıntılar yaşar ve ilişkiniz bu noktada farklı sorunlar çıkarabilir.
Allah(c.c) Her daim dualarınıza yanıt verir nasıl bir eş istediğinizi iyi belirleyin. Ve doğru isteyin.
İstemediklerinize Değil istediklerinize Odaklanın;
Hayatınızda kıskançlık varsa, hayatınıza kıskançlık çekersiniz. Kaybetme korkunuz var ise, kaybetme korkusu olan yada kaybedeceğiniz adayları çekersiniz hayatınıza… ”Beni mutlu eden adam yok mu ” dersiniz ; ”Beni mutlu edecek bir kadın yok mu” diyen bir adamı çekersiniz. Siz onun sizi, o sizin onu mutlu etmesini bekleyip beklentilerinizle ilişkinizi çıkmaza sokarsınız.
Ya ilişkilerinde maddi bolluk isteyenler ne durumda dersiniz? Bunların bir kısmı maddi bolluğa ulaşıyor bazısı ulaşamıyor fakat, mutluluk olarak baktığınızda ikisi de mutluluğu yakalayamıyor. Para sadece bir imtihan oluyor. Korkularınızdan arınmadığınız sürece, korkularınız hayatınıza korktuklarınızı çekecektir.
Ruh Eşinizi Size Getirecek Bir Uygulama;
İstediğiniz ne? Durun ve düşünün biraz… Ailelerinizin tanımladığı ilişkilerimi yaşıyorsunuz, öyle bir eş mi seçiyorsunuz, yoksa sizi ve kendini mutlu edecek bir insanı mı hayatınıza çekmek istiyorsunuz? Evet şimdi hayatınıza doğru ilişkiyi nasıl tanımlayıp çekebileceğinize dair bir çalışma yapalım.
Not: Derin nefes alın ve rahat bir ortamda devam edin. Her gün sabah akşam tekrarlayın. ve en az atlamadan 21 gün devam edin.
”Yaratılıştan bu güne kadar, bilerek yada bilmeyerek söylediğim tüm olumsuz sözler için, yaratılmış her zerreden, özür diliyorum. Bilerek yada bilmeyerek yaptığım bütün ahlar, olumsuz düşünceler, için herkesten özür diliyorum. Enerji alanımın arınması için niyet ediyorum. Korkularımı ve bağımlılıklarımı olduğum gibi kabul ediyorum. Ve tamamının şifalanması için Rabbime teslim oluyorum. Şu andan itibaren benim bedenimin ve ruhumun her zerresinin kıymetini bilecek, benimde onun bedeninin ve ruhunun her zerresinin kıymetini bileceğim, birlikte bolluğu, bereketi, huzuru, aşkı, anlayışı, hoşgörüyü, başarıyı paylaşacağım insanı sevgiyle hayatıma çağırıyorum. Düzenli cinsel yaşamımızın olduğu, ve bundan keyif aldığım, mutluluğu paylaşacağım yol arkadaşımı, sevgiyle hayatıma çağırıyorum. Gelmesine izin veriyorum. Geldiğinde onu fark etmeyi, onun kıymetini bilmeyi, sağlıklı bir şekilde hayatı paylaşmayı niyet ediyorum. Öylede oldu…”
Üç kez derin nefes alın ve verin (Burundan alın ve verin)
Siz hayatı ne kadar çözerseniz hayatınıza öyle bir insan gelecektir. Gerçekten sizi mutlu eden ne bunu keşfedin ve bunun üzerine güzel dileklerde bulunun.
Bazı olay vardır ki sizin elinizde olmadan hayatınıza tekrar tekrar çekersiniz, yada ısrarla istersiniz fakat her seferinde hüsrana uğrarsınız. Eş seçimi çok ciddi bir karardır. Ne istediğinizi iyi tespit edip eş adayı için listeler yapmak yerine bu listelerin içini önce kendiniz doldurmanız gerekir. Unutmayın biz nasıl biriysek yada neler konusunda endişelerimiz, korkularımız varsa o tarz insanları hayatımıza çekeriz. Ve bize karşılığı mutsuz sorunlu ilişkiler olur. Bu sorunları fark edip çözmek için ve doğru kişiyi hayatınıza çekmek için ”Ruh eşimi hayatıma çekiyorum” çalışmasını ilişki koçu ile yürütebilirsiniz. Sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya
Devamı”Ruh Eşini, Ruhunda Hisset” Derslerine Başlarken;
Ruh eşinizi arıyorsunuz ve hayatınıza gelsin istiyorsunuz. Elbette bu sizin en doğal hakkınız, sizde hayatı, sevgiyi, tutkuyu, mutlulukları paylaşacağınız bir yol ve hayat arkadaşını hak ediyorsunuz. Fakat ”Ruh eşini ruhunda hisset” derslerine başlamadan önce; belli aşamaları geçmiş olmanız gerekiyor. Bu artık son aşamadır, ruh eşinizi bedeninde, ruhunda, arzularında hissetme aşaması. Ve size onu getirecek aşamadır.
Unutmamanız gereken bir şey var; Bu aşamaya gelmeden, değiştirmeniz gerekenleri, hayatınıza katmanız gerekenleri katmadan, çıkarmanız gereken şeyleri çıkarmadan, bu dersleri uygulamaya başladığınız taktirde ”Ruh eşini, ruhunda hisset” dersleri sakıncalı olabilir. Muhtemelen hiç istemediğiniz, korktuğunuz, kaçtığınız nasıl bir karakter varsa onu kendinize çekersiniz. Bu yüzden size tavsiyem, ilk aşamaları geçip kendi özünüzle barışıp, kendinize aşk haline gelene kadar destek almanızdır.
İlk önce; kendi içinizdeki özünüzle, geçmişinizle ve bugününüzle olan; özlemlerinizle, kırgınlıklarınızla kızgınlıklarınızla yüzleşmeniz gerekiyor. Kendinizi yeniden her halinizle kabule geçebilmeli, hayatınızın merkezine koymayı ve kendinizi ”Önce Ben” diyecek kadar sevmeyi öğrenmelisiniz.
Tam olma haline ulaşmış, kendine çekmek istediğin kişi gibi, olma yolunda ilerlemiş olmanız gerekiyor. Bilinç altındaki çekirdek inançlarınızı yeni kodlarla değiştirmiş, saplantılardan, bağımlılıklarınızdan arınmış bir şekilde, korkularının içinden geçmiş, ne istediğini bilen, farkındalığı yüksek bir halde bu derslere başlaya bilirsin.
Aksi taktirde, ne yaşadığın kısır döngülerini kırabilirsin, Ne istediğiniz kişiyi hayatınıza çekebilir, ne iç huzurda bütünlük halini yakalayabilirsin…
Eğer ben bu aşamaları geçtim diyorsanız. 1. dersten itibaren deneyimlemeye başlayın.
Unutmayın şu dünyada en azından bir erkek/ kadın sizin ne hissettiğinizi biliyor. Sizi birleştirecek hislerinizde, yolunuz açık olsun….
Sevinç Karakaya
DevamıRuh Eşinizi Hayatınıza, Çekmeye Hazır mısınız?
Hemen herkesin rüyalarını süsleyen, hayalinde de olsa bir sevgilisi vardır. ”Ruh eşi” diye bir şey var mıdır? Herkesin bir ruh eşine ihtiyacı var mıdır? derseniz, EVET vardır. Hepimizin bir eş ruhu vardır.
Ruh eşi deyince tabi; kafalarımızda kusursuz kadın/ kusursuz erkek hayalleri oluşmaya başlıyor değil mi? Şurası kesin ki, ruh eşinizi size getirecek, kendinize çekmeniz adına atacağınız ilk adımda zaten kusursuz sevgilinizin hayalini kurmaktır. Hz Osman’ın dediği gibi; ”Allah nasip etmeyeceği şeyin hayalini kurdurmaz.”, ruh eşinizi hayatınıza çekmek için ilk yapmanız gereken de onu hayal etmek.
Ruh eşiniz bir madde değildir. O bir ”ruh” tur. Onu ilk önce ruh olarak ruhunuzla hissetmeniz gerekir. Ancak bundan sonra gerçekleşen bir dua olsun, ”Ete kemiğe bürünüp” karşınıza çıkabilsin.
Neden Herkes Ruh Eşini Bulamıyor?
Baktığınızda çok az kişi ruh eşini bulabiliyor. Peki siz neden ruh eşiniz ile buluşamadınız? Neden onunla yollarınız kesişmedi?
Hatta kimi zaman yollarınız kesişti, onu bulduğunuzu düşündünüz, fakat oda ne bir baktınız çok kısa sürdü. ilişkinizin başlaması ile bitmesi bir oldu. Düşündünüz ”demek ki ruh eşim değilmiş, eğer o olsaydı; istediğim her şeyi bana verirdi ve ilişkimizde bir ömür boyu sürerdi”. O kadar çok çift tanıyorum ki bir hevesle, beklentilerle kusursuz ruh eşini bulduğunu düşünüp, yolun daha başında birbirleri için yanlış kişi olduğunu düşünen.
Ya peki yanlış kişi, o değilse, siz yanlış şeyler istemiş olabilir misiniz? Yani tamda olması gereken gibi birini hayatınıza çektiyseniz? Şimdi şöyle söylüyor olabilirsiniz. Yanlış olmasa neden bitsin? evet belki yanlış kişi, fakat belki de doğru kişiydi. Bunu herkes için ayrı ayrı tahmin etmek gerekir. Ama şurası kesindir, ”O an için hazır olduğun kişiydi”. Hep kusursuzu ararken, baktığınız ayna da her gün kimle karşılaşıyorsunuz?
Sizce Karşı Taraftan Beklediğiniz Her Şeye Sahip misiniz?
Sizce de hayatınıza çekmek istediğiniz kişinin kusursuz olmasını beklerken, çok şey beklemiyor musunuz? Ya siz ne durumdasınız, beklediklerinizin ne kadarına sahipsiniz? Siz o kişinin istediği, bir sevgilide beklediği her şeyi verebilecek durumda mısınız? Sizin yanınızda olmak ona hoş gelir miydi? Kendini sizinle birlikteyken huzurlu hisseder miydi? Hayatınızdaki kişinin ilham kaynağı olabilir misiniz? Alçakgönüllü, dürüst, samimi ve erdemli misiniz?
Yani aslında diyorum ki şimdi kapıdan ruh eşinizin girdiğini söyleseler ve dönüp büyük beklentilerle, heyecanla baksanız, ”Nasılmış o yıllardır hayalini kurduğunuz sevgili”. Ve kapıdan girenin bütün takıntılarıyla, sınırlarıyla, eksikleri, fazlalıklarıyla ”kendiniz” olduğunuzu görseniz ne yapardınız?
Bir çoğumuzun yaptığı hata hayal kurmak değildir. Hata olan ”kendimizde olmayanı aramak, karşımıza çıkan kişinin eksikliğimizi tamamlamasını” beklemektir.
Her zaman söylediğim gibi, hayatınızda diğer yarınızı, yada sizi tamamlayacak birini isterseniz, karşınıza hep yarım birileri çıkacaktır. Siz tam olmadan hayatınıza tam birini çekemezsiniz. Kaçtığınız kusurlarınız, korkularınız gelip tokat gibi suratınıza vurur. Yada beklediklerinizi halen beklemeye devam edersiniz.
İnsanın hayatında yaptığı, sanırım en büyük bencillik, kendisini mutlu etmesini başkasından beklemektir. Eğer böyle bir durum içindeyseniz, üzgünüm fakat hayatınız boyunca mutluluğu hak edemeyeceksiniz. Kendinizi mutlu olacak kadar sevmiyorsanız, hayatınıza kim girerse girsin, size o istediğiniz mutluluğu veremeyecektir.
Önce Ben Kuralı, Hayatınıza istediğiniz Her şeyi Getirecektir;
”Önce ben kuralı” deyince aman bencillikle karıştırmayın. Ben hayatın bir yerinde yollarımız kesişen bütün danışanlarıma, sorunları ne olursa olsun, Önce ben kuralını öğretirim. Kişi önce kendini kendi sevmeye başlayacak, kendine kendi saygı duyacak, kendi değer verecek, hayatının sorumluluğunu önce kendi alacak, önce istediği kişi kendi olacak… Bunu başardığı zaman zaten dünya ona artık gülen yüzünü göstermeye başlayacak. Elbette çok kolay bir şeyden bahsetmiyorum. Yıllardır görmezden geldiğiniz, unuttuğunuz, ihmal ettiğiniz bir şeyden bahsediyorum.
Evet konu ne olursa olsun. Buna ruh eşiniz, ”Eş Ruhunuz” da dahil, ilk başta; ”ÖNCE BEN” deyip başlayın…
Sevinç Karakaya
Devamıİlişkinizi Yenilemek İçin Öneriler
İLİŞKİNİZİ YENİLEMEK İÇİN ÖNERİLER
Evlilik törenlerinin ardı arkasına devam ettiği şu hareketli günlerde, Kişilerin başkalarının mutluluklarını gördükçe kendi ilişkilerinin de tekrar gözden geçirme, hatta eski o heyecanlı günlere dönme noktasında yenilikler yapmalarını öneririm. Yeni evlenenler için ise evliliklerini ve ilişkilerini neden güncel tutmalılar bunun üstünde durmalarında fayda vardır. Çünkü iyi bir ilişki bize sadece duygusal huzur değil aynı zamanda bedenen huzur ve sağlıklı getirebilir.
Evet yanlış duymadınız iyi bir ilişki size sağlıklı bir beden getirecektir. Tüm ilişkiler ve özellikle duygular ilişkilerimiz bizim bütün hayatsal fonksiyonlarımızı etkiler. İyi bir ilişki sayesinde beden sağlığınızı da koruyabilirsiniz. Evli veya sağlıklı bir ilişkiye sahip çiftler bekarlara göre daha uzun yaşarken karşılaştıkları zorluklarla da daha kolay baş edebiliyor. Sağlıksız evliliklerde ve ilişkilerde ise çiftlerin kronik hastalıklara yakalanması riski daha yüksektir. iyi bir ilişki ve sağlıklı bir yaşam için, ilişkinizde bazı düzenlemeler yapmanızla mümkündür.
İyi bir ilişkin için ön koşulu çiftlerin bireysel olarak iyi hissetmeleridir. Bu genelde anlaşılması zor bir durum oluyor. Kişiler ”İlişkiler iki kişiliktir o iyi olunca ancak bende iyi olabilirim” gibi savunmaya geçseler de; Unutulmaması gereken biz bireysel olarak iyi ve tam olmadığımız sürece karşı tarafla da iyi olamıyoruz. O yüzden ilk ve değişmez madde:
Önce Kendinize Sonra İlişkinize Bakım Yapın
Kişisel bakım çift yönlüdür beden sağlığı ve Duygusal sağlığınız. Biz nasıl ki hasta ve mutsuz insanlar ile olmak istemeyiz; Kimse de kronikleşmiş hastalıkları olan ve mutsuz insanlar ile birliktelik istemez. Beden sağlığınız için ; vücut temizliğinize ve hijyene dikkat edin, dengeli beslenin ve egzersiz yapmanızı tavsiye ederim. Duygusal sağlığınız için ise keyif aldığınız etkinlikleri yapın, size iyi gelen insanlarla görüşün. Sizin fikirlerinize yada yaptıklarınızı devamlı yıkıcı eleştiriler yapan kişilerden uzak durur. Kendi iyi yanlarınızı tekrar keşfedin bunlara odaklanın, ve aynı zamanda sahip olduğunuz şeylere veya özelliklere şükrünüzü sıkça tekrarlayın. Bunlar yaşam enerjinizi arttıracaktır. Buda sizin daha sağlıklı bir yaşama taşıyacaktır.
Nasılsanız Öyle Görünün
Duygularınızı ve düşüncelerinizi açık, net bir şekilde eşinizle paylaşın. İçinizden geliyorsa eşinize yaklaşmaktan, sarılmaktan ve dokunmaktan çekinmeyin. Bunu bir görev olarak yada zoraki bir şekilde yapmayın. Eğer bunu bir görev gibi değerlendiriyorsanız ilişkinizle ilgili tehlike sinyalleri ortaya çıkabilir. Çoğu ilişki dışarıdan bakınca her şey yolunda gibi görünür fakat çok büyük sebebe gerek olmaz yıkılması için bazen küçük sarsıntılar o ilişkiyi yıkabilir. Bunun sebebi her şey yolunda gibi yapıp zoraki yapılan hareketlerdir. Bir yerde muhakkak patlak verir. Zoraki davranışlar yerine kendiniz olun emin olun samimiyetin getirdiği iyi enerji ilişkinizi daha zevk alacağınız bir duruma taşıyacaktır.
Birlikte Zevk Aldığınız Etkinliklere Katılın
Birlikte eğlenebileceğiniz keyifli etkinliklere katılın. Sinemaya, tiyatroya, konsere veya alışverişe gidin, eşiniz için kıyafetler seçin. ”Bu sana çok yakışıyor”, ”Sende bunu görmek istiyorum” gibi yorumlar yapmaktan çekinmeyin. Bayan yada erkek ilişkide eşinin odağında olmaktan hoşlanır.
Birbirinizi Yaşamaktan Vazgeçmeyin
Hangi yaşta olursanız olun, kendi kişisel bakımınıza önem verin. Evliliğin getirdiği nasıl olsa evliyiz rahatlığıyla hareket etmeyin. Hafta sonu evdeyken bile en güzel kıyafetlerinizi giymeye önem gösterin. Birbirinize güzelliklerinizi ve güzel taraflarınız gösterin. Fiziksel, duygusal ve cinsel yakınlığınızın tadını çıkarın. Yakınlık çiftlerin ilişki doyumunu artırır. Evlenince coşkunun biteceğini düşünmeyin. Coşkunuz eksildiyse ilişkinizi bir uzmanla birlikte değerlendirmekten çekinmeyin. Hiç bir zaman birbirinizi yaşamaktan vazgeçmeyin.
Kendinize ve Eşinize Kişisel Zamanlar Ayırın
Çiftlerin belirli ölçüde birlikte belirli ölçüde de bireysel olabilmesi hem benliklerini korumalarını hem de birlikteliklerini beslemelerini sağlar. Bireysel olarak kendinize özel olan ve ilişkinizin ortak alanlarını birbirinden ayırın. İyi bir ilişki bireylerin hem tek başına hem de bir arada olma ihtiyaçlarını tatmin eder. Bireylerin özel yaşamlarının olmadığı, her şeyin birlikte yapıldığı ilişkilerde yıllar geçtikten sonra bireylerin ilişkiden önce nasıl biri olduklarını, kimlerle görüştüklerini, ilişki yokken nasıl zaman geçirdiklerini unutma tehlikesi ortaya çıkabilir. Tamamen bireysel hareketler ise çiftlerin birbirlerinden kopuk yaşamasına neden olabilir. Bu noktada çiftlerin birlikte keyifli etkinlikler yaparken aralarında belirli bir mesafe bırakmaları, birbirlerini özlemelerine fırsat vermeleri ilişkileri besler. Bazı etkinliklere partnerinizle katılmak, bazen arkadaşlarınızla yalnız görüşmek çözüm olabilir.
Sorumluluklarınızı Paylaşın
Evi eşinizle paylaşırken ev içindeki işlerle ilgili sorumluluk paylaşımı yapmanız gerektiğini unutmayın. Kadın/erkek işi diye ayırdığınız işleri gözden geçirin ve bir ev arkadaşıyla yaşıyor olsaydınız görevleri nasıl paylaşırdınız, payınıza neler düşerdi, onu düşünerek harekete geçmenizi tavsiye ederim.
Tartışmaktan kaçmayın
Tartışmak kavga etmek değil; fikirlerin, beklentilerin farklı olması, birbirine uymaması ve bunların konuşulabiliyor olmasıdır. Tartışabilmeniz kendinizi, eşinizi ve ilişkinizi önemsediğiniz, ilişkinizi canlı tuttuğunuz anlamına gelir. Tartışırken birbirinizi suçlamayın ve karşılıklı olarak birbirinizin niyetiyle ilgili peşin hükümlü olmayın. Bunlar yerine karşılıklı bir şekilde ne hissettiğinizi, ne istediğinizi anlamaya çalışın. Çiftlerin problemlerini çözebilmesi ilişkilerinden aldıkları doyumu artırırken, geri çekilmeleri ve problemlerle ilgili konuşmaktan kaçınmaları doyumu azaltıyor.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
Evliliğinizde Her Gün Yeniden Sevmeye “EVET” mi?
EVLİLİĞİNİZDE HER GÜN YENİDEN SEVMEYE ”EVET” Mİ?
Yazın bize güneşli yüzünü göstermesiyle her gün hemen hemen bir evlilik merasimiyle karşılaşıyoruz. Mutluluk getiren her evlilik sadece kişilerin kendilerine değil çevrelerine de huzur verirken, sonu hüsranla biten evliliklerde kişilerin, hem kendilerini hem de çevrelerini üzüntüye boğabiliyor. Evet evlilik kararı alınırken çok düşünülmesi gereken ciddi bir karar, sonradan mutsuz olmama adına kişinin kendisiyle en baştan yüzleşmesi gereken bir karardır ayrıca… Bugün karşılıklı verilen evlilik sözlerinden ve seçimlerinden bahsedeceğiz. Şimdi şu soruya dürüstçe cevap vermenizi istiyorum.
”Eşiniz size vermiş olduğu söz yüzünden mi, yoksa her gün sizi sevmeyi seçtiği için mi? sizinle birlikte olmasını istediniz?”
Kim istemez değil mi? Eminim imzalar formalitelerden yada kağıt üzerindeki sözlerden ziyade, eşinin kendisini sevmeyi ve her yeni günde yine kendisini sevmeyi seçerek beraberliği sürdürmesini herkes ister. Sevginiz ne kadar güçlü ise, birbirinizden o kadar az beklentiye girersiniz ve o kadar az şey talep edersiniz.
Evliliklerde Sözleşme
Evliliklerde son zamanlarda çokça duyduğumuz ”evlilik sözleşmesi” kişilerin daha evlenmeye adım atmadan kendini bir noktada garantiye almaları, daha yeminler edilmeden sözlerin netleştirilmesi hatta bazen en özel paylaşımlara kadar kağıt üzerinde sevgi anlaşmaları yapılmasına çokça rastlar olduk. Peki bu gerçekten mutluluk huzur yada gerçek güvenceyi getiriyor mu acaba?
Evlenmenin en iyi ve gerçekçi yolu bu kutsal birleşmeyi, bir sözleşme, vaat yada bir beklentiyle değil de karşılıklı birbirini sevme seçimini yaparak oluşturmak en doğru olandır. Çünkü evlilik olması için hayatının sonuna kadar, devam etmekte kararlı olmanız gereken bir tercih yada seçim olmalıdır. Bu kağıtta yada sözleşme ile yapılacak bir seçim değil, tamamen özgür iradenizle yapmanız gereken bir seçim olmalıdır.
Söz Mü? Seçim Mi?
Biraz durun ve şu soruyu bir düşünün; ”Evlilik bir söz mü olmalı? yoksa sevmeyi seçmek mi? olmalı”
İki sorunun arasındaki farkı hissedebiliyor musunuz? birisi bir zamanlar doğru olduğuna inandığınız bir noktada, kalmaya sizi zorlarken diğeri yıllar içerisinde biz değişim gösterdikçe, kendiside değişen bir yapıya sahiptir. Her zaman baskı ile değil de özgürce hareket etmek sizce daha iyi değil mi? Her şeyden daha çok istediğimiz şey bu olduğu için birlikte olmayı ve birbirinizi sevmeyi seçmek mi daha iyi? Yoksa yıllar önce vermiş olduğunuz bir söz yüzünden birlikte olmaya devam etmek mi? Seçimlerimizle yaşamak ve yaşadığımızın farkında olmak her zaman doğru olandır.
Mutlu Evlilik Şans Talih Değil Bir Seçimdir
Şimdi diyebilirsiniz; ”Eğer evliliğim yürüyor, bende mutluysam, bu ha söz olsun, ha seçimimin eseri olsun ne fark eder ki?” Öncelikle bu cümleyi kullanıyorsanız, sizin adınıza çok mutlu olduğumu söylemek isterim. Ortada hiç bir gariplik yok fakat siz farkına varmasanız da her gün eşinizi sevmeyi tercih ediyorsunuz. Muhtemelen çevreniz tarafından şanslı olarak dillendiriliyorsunuz ki öylesiniz de… Tabi ki mutluluğunuz tamamen şansa bağlamak da size haksızlık olacaktır.
Çoğu zaman ”şans” ve ”talih” dediğimiz şey aslında gerçekliğini irademizle değiştirdiğiniz bir seçimdir. Bu belki çoğu insanı korkuta bilir. Kişileri korkutan ise, seçim kavramına özgü bir fikir olan özgürlüğün ta kendisidir. Seçimde özgürlük vardır. Açık uçludur ve belirsizdir. Özgürlük ve seçim kişilere göre değişeceği için güvensizlik duyulur. Öte yandan verilen söz daha güven uyandırmakla birlikte, her geçen gün artan boşanmalara bakıldığında da hiç bir şeyin garantisi değildir aslında…
Ancak yinede sözlerden medet umuyoruz. Seçimin beraberinde getirdiği özgürlük kavramı bizi halen rahatsız ediyor. ”Seçimi bir söze çevirerek, evlendiğimiz kişinin seçimini garanti altına almaya çalışıyoruz”
Evliliklerde asıl olanın seçimler olduğunu unutmamak gerekir. Evlilikte ne kendi özgürlüğümüzden olalım ne eşimizin özgürlünü kısıtlayalım. Bunun yerine evliliğimizin temellerini, her iki tarafın sevgisi ve özgür iradesi üzerine kurmak mutlu bir evlilik için yeterli olacaktır.
”Evliliğimizi maddi bir sözleşme değil de, manevi bir anlaşma üzerine kuralım. Kendimizi tamamen teslim etmemiz doğru değil; her an, her gün bilinçli olarak yaptığımız seçimleri uygulayan insanlar olmalıyız. İkisi arasında farkı anladığımızda ikincisinin ne kadar güçlü bir duygu olduğunu da göreceksiniz. ”
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
İlişkilerde Güvenin Önemi
İLİŞKİLERDE GÜVENİN ÖNEMİ
Bir insan için su içmek, nefes almak nasıl bir ihtiyaç dersiniz? Hayati bir ihtiyaç değil mi? yani temel ihtiyaçları…. İşte bir ilişki için de güven aynen, hava gibi, su gibi temel ihtiyaçtır. Eğer bir ilişkide güven kaleleri hasar görmeye başlamış ise o ilişki artık savunmasız demektir.
İnsan yaratılışı gereği güvenme ihtiyacı duyar. İlk önce annesiyle başlar, sonra ailesine güvenir ve aileden kopma vakti geldiğinde güveneceği yer, eşinin emniyetli kolları olur. Aslına bakarsanız; insan hayatı boyunca güven arayışı içindedir. Kendini iyi hissedeceği, maskelerini takmadan olduğu gibi kabul göreceği ve korkmadan sırtını dayayacağı bir güven arar.
Güven, benim tanımımda ilişkide var olması gereken üç temel nokta olan sevgi-saygı-sadakat üçgenin tümüdür. Genel bakıldığında sadece sadakat gibi görülse de tümünü kapsamaktadır. Sevildiğinizi bilmek, saygı duyulduğunu bilmek ve buna koşulsuz inanmak, bunun yanında her açıdan karşınızdaki kişinin size karşı sorumlu olduğunu bilmek, size bazı açılardan sorumlu olmasıdır.
Güven bir ilişkide sadece aldatmamak değildir. Güven, fiziksel aldatmanın yanında ,duygusal-sosyal-düşünsel olarak da sadık kalabilmek, karşıdakini kazanmadan, beraber olmadan öncede, beraber iken de, beraberlik başladıktan sonra da, hep aynı şekilde sevgi saygı ve sadakati devam ettirmektir.
Sadece duygusal ilişkilerde değil dost, arkadaş, iş ve daha tüm sosyal ilişkilerinde her insan güven arar. Güven kelimesinin anlamı tektir, ama kişiden kişiye göre değişir. Başınızı yasladığınız bir omuz, size uzanan bir el, kimi zaman da sizi içtenlikle dinleyen bir çift gözdür. Dostundaki güven kişiye güç katar. Yalnız değilim benim gibi düşünen bana inanan biri var der ve yoluna emin adımlarla devam eder. Dost,eş arkadaşlık ilişkisinde de güven çok önemlidir. Aynı pencereden bakım aynı inançlara gönül vermektir. Dost,eş arkadaşlık ilişkisinde güven; düştüğünde seni tutup kaldıran el olur, yüküne destek veren omuz olur. Her insan yaşamı boyunca güvenme ihtiyacı duyar. Çünkü yaşamın en temel gereksinimlerinden biridir, güvende olmak. Kendini güvende hissetmek. Dostlarınız, arkadaşlarınız, eşiniz size güven verebildikleri ve güvendiğiniz için yanınızdadırlar. Ya güven biterse, insana ne olur?
Güven Biterse Ne Olur?
Bir insana güveniyorsanız, kendinizi onun yanında daha iyi hisseder, tereddüt etmezsiniz. Size zarar vereceğinden kuşku duymaz, olduğu gibi kabul edersiniz. Yanında huzur duyar, her şeyinizi paylaşabilir, kontrol etme ihtiyacı duymazsınız. Güven kaybı ise, ilişkilerin kırılma noktası olur çoğu zaman.
İlişkiler üç ayaklı bir masa gibidir. Masanın Sevgi-saygı-güven üç ayağıdır. Bir tanesi kırılsa, masa sallanmaya başlar, sonunda devrilebilir. Kimi zaman ilişkiler de yapılan hatalar, kıskançlıklar, aldatmalar güven kaybına sebebiyet verir. İşte bu noktada, karşınızdaki insanı hala seviyor olabilir, ona saygı da duyabilir ama güvenmezsiniz. Güven eksikliği ise bir ilişki için çok şeyi ifade eder. Zor kazanılan bir duygudur, kaybedildiğinde ise geri kazanmak zaman alır.
Sadakatsizlik, ihanet, aldatılma, ya da yaşanan hayal kırıklıkları. İlişkilerde var olan, kimi zaman aylarca kimi zamansa uzun yıllar boyunca oluşturulmuş güven duygusunu kaybetmeye sebep olur. Birlikte geçirilen güzel günler yerini bir kriz dönemine bırakır. Koşulsuzca güven duyan kişi, karşısındaki insandan gelen bu beklenmedik hamleyi kabullenmekte zorlanır.
İlişkide güven kaybı, kan kaybı gibidir. Kimi zaman ilişki güvensizlik sebebiyle biter. Kimi zamansa çiftlerden birinin kararlı oluşu ile yeniden toparlanma evresi yaşanır.
Yaşanan olayın derecesi ile kaybedilen güven çoğunlukla orantılıdır. Yaşanan olayın derecesi ne kadar fazlaysa, güven kazanmak da o kadar zordur.
Güven kaybı yaşayan kişi, karşısındaki kişiden sürekli bir yanlış daha bekler hale gelir. Kontroller sıklaşır, kıskançlıklar artar. Sürekli ”yeniden beni zarara uğratacak” düşüncesi var olur. İlişkinin başındaki ”gözleri kapalı inanma hissi” yerini aşırı uyarılmışlık, aşırı kontrolcülük haline bırakır. İhanete uğrayan kişi, kendisine ihanet eden eşinin cep telefonunu sürekli karıştırarak hala görüşüp görüşmediğinden emin olmaya çalışır, sosyal medyada var olan profillerinin ve maillerinin şifrelerini almak ister. Bunlar güvensizliğin yarattığı sebepler olduğu kadar çözümü de gereklidir. Genellikle yanlış düşünce yargılarıyla, bir kişinin yaşattığı güvensizlik diğer insanlara genelleme yapılır ve ”Ben artık kimseye güvenemem.” düşüncesi zihne yerleşir hale gelir.
Güven kaybı yerini tartışmalara bırakır. İlişkinin diğer unsurları, sevgi ve saygı da güven kaybıyla birlikte zarara uğramaya başlar.
İnsan güven duygusunu kaybettiğinde, Sanki korunaklı bir alandan çıkmış da savunmasız kalmış gibi olur. Kaleleri sarsılmış yıkılmış, nereden ne geleceğini bilmeden yaşamak gibidir güven olmadan yaşamak.
Yeniden Güven Kazanmak Mümkün Mü?
Kaybedilen güvenin yerini alan duygular, gün geçtikçe artış göstermeye başlar. Güven duygusu yerini kontrolcülüğe, kıskançlığa ve aşırı uyarılmışlık haline bıraktığı gibi; artan endişe ve korkular da kişiye çeşitli ruhsal sıkıntılar yaşatır. Yeniden ihanete uğrar mıyım? Ya bana tekrar yalan söylerse? Görüşmeyeceğim dediği halde yeniden görüşürse? Ya yeniden yaparsa? gibi.
Mevcut ilişkide yaşanan hayal kırıklıklarını gidermek, kaybedilen güvenin nedenini sorgulamak, yaşanan bu durumun düzeltilmesi için adım atmak adına çiftlerin birbirleriyle açık ve net bir şekilde konuşmaları gerekmektedir. Karşılıklı duyguların ifade edilmesi, mevcut sorunların dile getirilmesi, sorun yaratacak gözlemlerin diğer eşe aktarılması; var olan problemlerin çözüm aşamasını oluşturacaktır.
İlişkilerde oluşan güven zamanla kazanılmıştır. Bir kez zarara uğrarsa, yeniden kazanmak zaman alacaktır. İlişki Koçuluğu; ilişkilerde yaşanan bu sorunlara çözüm getirmektedir. Bireysel koçluk hizmeti ile ilişkilerde yaşanan problemleri, kişilerde yarattığı duygu ve düşünceleri açığa çıkartmaya yardımcı olunur. Çiftler arasında çözülemeyen problemler olduğunda, sorunların temel kaynağı saptanarak çözüm üretilmeye çalışılmaktadır.
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Mutlu Cinsellik İçin Öneriler
Mutlu Cinsellik İçin Öneriler
“O”nu mutlu etmek hiç zor değil. “O” ister kadınınız olsun, ister erkeğiniz… Hiç fark etmez! Cinselliğin de tıpkı hayatımızın her alanında olduğu gibi kendine has kuralları var… Bu kuralları uygulandığı sürece “O” da “Siz” de cinsellikte mutluluğu yakalarsınız…
Kitaplarda, dergilerde, gazetelerde ve hatta internette bile cinsellik hakkında milyonlarca yazıya ulaşmanız mümkün. Peki bu kadar bilgi kalabalığının içerisinde hangileri size göre?
Size dünyada genel kabul gören birkaç basit öneride bulunacağım. Bunlar
“herkese uymayabilir” ancak genel olarak başarı neticelendirir…
1-DÜNYADAN UZAKLAŞIN; Sevişmeye başlamadan önce kafanızdakileri bir köşeye atmanız gerekir aksi halde sevişmeye hiç başlamayın… Çünkü sonuç hüsranla sonuçlanacaktır…
2- TEMİZLİK ; Belki bunu okuyunca gülebilirsiniz ama çoğu partneri (erkek veya kadın fark etmez) cinsellikten soğutan sebeplerin başında gelir…
Mutlu bir sex yaşamak için önce bir duş alın! Daha açık belirtmek gerekirse özellikle bacak araları sabunla iyice temizlenmelidir. Çünkü o bölge doku yapısı nedeniyle yürüyüş esnasında terler ve çok kötü kokar… Bu koku tüm isteği bir anda yok edebilir…
Tüylerinizle yatağa girmeyin! Hem erkek, hem de bayanlar için geçerli bir kural… Gerçi erkeklerin bu kurala çok uyabilecekleri söylenemez ama göbek altı bölgesini temiz tutmak hiç te zor değil… Bayanların en acılı kurallarından biri ama maalesef bunu yapmak zorundasınız… “Daha geçen hafta aldım! Ne çabuk çıktı :(” gibi bahaneler maalesef geçersiz… Beni erkeğim böyle seviyor diyen bayanlara sesleniyorum “erkeğiniz tüyleri sadece bir bölgenizde beğenebilir tabi tercih meselesi ama unutmayın ki diğer bölgeler için bahane yok”
Tırnaklara dikkat! Özellikle erkekler tırnaklarını kısa ve kenarları yuvarlak tutmalı… Zira sevişirken parmaklarınız size lazım olabilir. Kaş yapayım derken göz çıkarmak istemeyiz değil mi?
Temizlik konusu saatlerce anlatılabilir… Ancak uzatmadan temiz iç çamaşır, temiz çarşaflar ve yumuşak kokular….
3- DOKUNMAK; Genelde Türk usulü sevişmelere yabancı bir fiil! ama maalesef bunu kabul etmek durumundayız… Genelde çiftler sadece birbirine baskı kurmak için birbirlerine sarılırlar ve bunun adı dokunmak olur… Unutmadan söylemeliyim ki çimdik ve gıdık ta dokunmak değildir 🙂
Oysaki dokunmak hissetmektir! dokunmak sevmektir… Kadınınızın veya Erkeğinizin her yerine dokunun ve hissetmeye çalışın…
4-ÖPÜŞMEK; Aslında sevişmenin altın kurallarından biridir öpüşmek… Ancak öpüşmekten kasıt sadece dudak dudağa muhabbet kuşları misali öpüşmek değildir. Tabiki kadınınızı veya erkeğinizi dudağından öpebilirsiniz ve öpmelisinizde ama bunun suyunu çıkarmak zorunda değilsiniz… Öpüşürken olabildiğine sakin, yavaş ve ıslak dudaklarla partnerinizin vücudunu da öpmeyi deneyin… Bu sevişmenize heyecan katacaktır… ve partnerinizin uyarılmasını sağlayarak mükemmel bir orgazma zemin hazırlayacaktır…
5- ACELE ETMEYİN; Sevişirken bir yerlere birşeyler yetiştirme çabasına girenlere sözüm… 3-5 kez çiftleşir gibi boşalacağınıza 1 kez sevişerek uzun uzun boşalmayı deneyin. Keza hızlı hızlı yaptığınız şey mastürbasyondan başka birşey değildir!
6-CİNSEL BİRLEŞME; Seksologlar insan vücudunda türlü türlü noktalar keşfetmişler ve bu noktalara harflerle isimler vermişler G noktası, U noktası, Y noktası, A noktası gibi gibi… ama adamlar hep kendi dillerine göre isimlendirmişler… Korkmayın benden bu tür isimler duymayacaksınız… Yukarıda bahsettiğim önerileri eğer uygulayabildiyseniz mutlu sona çok az kaldı demektir. Bundan sonrası bildiğimiz şeyler 🙂
Sırf kendi zevkiniz için partnerinizi incitmeyin! Hatta cinsel birleşmeden önce oral sex her iki taraf için de harika bir orgazm zemini olacaktır… Olabildiğine sakin ama ritimli bir şekilde ilerleyin…
Pozisyon değiştirmeyi unutmayın… Unutmayın ki zevk almak ve zevk vermek için sevişiyorsunuz bu yüzden aldığınız zevki uzatmak için belli aralıklarda pozisyon değiştirin. Bu değişim esnasında geçen süre sizin az da olsa dinlenmenizi ve daha uzun sürede orgazm olmanızı sağlayacak.
Cinsel birleşmeyle ilgili detayları bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım…
Sizlere mutlu bir cinsel hayat diliyorum… Sevgilerimle
Devamı