Erkekler İlişkilerini Neden Bitirir
ERKEKLER İLİŞKİLERİNİ NEDEN BİTİRİR
Aslına bakarsanız, bir ilişkide taraflardan biri, bırakmak , terk etmek isterse bunun için fazlasıyla sebep bulabilir. Hele iş bir de erkeklere geldiyse ayrılmak için birden çok bahaneleri olabilir.Erkekler bayanlara göre; uzun süreli bir ilişkiye genel de hazır değillerdir. Erkeklerin ayrılma sebepleri nelerdir? Eşiniz sizden neden ayrılmak istiyor? Sizi neden terk etti? Peki hatalı olan kimdi?
Erkekler en çok hangi nedenlerle, yada bahaneler ile ayrılmak isterler.
Yeterince sevmediği için; Erkeklerin sanırım sebepleri arasında en geçerli sebep bu diyebiliriz. Sevgisinin azaldığını ya da tamamen bittiğini hisseden bir erkek, her şey yolundaymış gibi davranıp ilişkiye devam etmek yerine dürüst davranarak bitirme kararı alabilir. Erkekler, sevdiği kadının kendine karşı sevgisinin azaldığını hissettiğinde de ilişkiye son vermek isteyebilir.
Artık başkasını sevdiği için; Başka birini sevdiği için ilişkiyi bitirmek de oldukça erdemli bir davranıştır, erkek için… Fakat elbette zor bir durumdur.Erkek ya ilişkisini sürdürüp ”aldatan erkek” durumuna düşecek ya da dürüst davranıp gönlünü başka birine kaptırdığını söyleyecek. Eğer ki kadın, eşini seviyorsa her iki durum da kadın için zordur. Ama yine de dürüstlük her zaman kazanmalı. Ayrılık acısı zamanla geçer ama aldatılmanın acısı bir ömür boyu kalır.
Uzun süre birine bağlı kalamama; Erkekleri uzun süre birine bağlı olup o kişiye ait olma hissi endişelendirir. Erkekler çoğu zaman; İlişkinin boyutu değişmeden, nişanlanmaktan ve evlilikten bahsedilmeye başlamadan ayrılığı tercih ederler… Başlardaki evlilik korkusu, yerini birine uzun süre bağlı kalamama sıkılma durumuna terk eder.Evliliğin rutin yanlarından sıkıldıkları bahanesiyle ilişkiyi bitirmek isterler. Demek ki, bağlanma sorunu olan erkeklere, dikkat etmek gerekiyor.
Çok fazla anlaşamadıkları yan var ise ; ” aşk her şeyi affeder mi?” aşk, sevgi bazen “her şey” anlamına gelmiyor. Sevginin yanında ortak zevklere sahip olmak, iyi arkadaş olabilmek ve anlaşmak çok önemli ilişkilerde. Zevkler uyuşmuyorsa, ilişkide anlaşmazlıklar kavgaya dönüşüyorsa sevgi de kayboluyor zamanla. Kimse eğer hasta ruhlu değil ise devamlı tartıştığı birini sevemez.
Mutsuz cinsel hayat; Cinsellikten kaçan, zevk almayan, bir görevmiş gibi sevişmeyi tercih eden kadınlar, eşlerine de mutluluk veremiyorlar. Cinsel ilişki , bir evliliği, heyecanlı ve vazgeçilmez yapan en önemli konudur. Erkekler, mutsuz giden cinsel hayatı varsa ilişkiyi bitirmek, ayrılmak isteye biliyorlar.
Çapkın oldukları için; Aslında başka kadınları arzulama durumu da diyebiliriz. Bazı erkekler hayatlarını tek bir kadınla birlikte geçirme fikrini asla kabullenemiyorlar. Bu nedenle biten evlilikler azımsanacak kadar çok. Genellikle fazla flörtü olmamış, genç yaşta evlenen erkekler belli bir süre sonra farklı arayışlar içine girip eşiyle arasında huzursuzluk yaratabiliyor. İşte bu durumda ayrılık da kaçınılmaz oluyor.
Devamlı kendini kontrol eden kadından bıktıkları için; Aslında devamlı kontrol edilmekten kadınlar da hoşlanmaz. Kaldı ki erkekler bu konu da biraz daha hassas olabiliyorlar. Erkekler de “Neredeydin?”, “Nereye gidiyorsun?”, “Ne zaman geleceksin?” sorularından, telefonla kontrol edilmekten hiç haz etmiyorlar. Kadınların özel eşyalarını karıştırması, sürekli ne yapacağını söylemesi, yaptığı işi eleştirmesi erkekleri bunaltmaktadır. Erkekler, kadınları tarafından sahiplenilmeyi severler; ancak aşırı sahiplenme halinde sıkıcı ve ayrılma nedeni olabilir.
Kadında gördüğü bazen önemsiz gibi görünen önemli hatalardan dolayı;Bazen çok önemsiz gibi görünen hatalar, biriktiğinde dağ gibi bir soruna dönüşebilir. Bunu değerlendiren erkek, uzun süre birlikte olmanın imkansız olduğunu anladığında ilişkiyi veya evliliğini bitirmek isteyebiliyor . Mesela kadının çok dağınık olması, temizlik anlayışının erkekten farklı olması, sürekli erkeğin arkadaşlarını ya da ailesini eleştirmesi, erkek açısından geçerli ayrılık sebebi olur.
İlişkilerin düzgün ve sağlıklı ilerlemesi için eşlerin, birbirlerinin sınırlarını çok fazla zorlamaması gerekir. Saygı kotası bir kez kırıldığı zaman onun devamı gelir. Tabi ki yetişkin bir bireyin”şıp sevdi” gibi davranıp, hemen ilişkiyi sonlandırmaya gitmesi de çok doğru bir hareket değildir. Bunun yerine ilişkileri nasıl düzgün yaşana bilir, üzerinde konuşmalı ve birbirlerine nefes alacak alanlar bırakmalıdırlar. Ama saygı ve sadakat en az sevgi kadar önemlidir.
Sevinç Karakaya
DevamıEşimin Arkadaşlarını Sevmek Zorunda Mıyım?
EŞİMİN ARKADAŞLARINI SEVMEK ZORUNDA MIYIM?
Evliliklerde özellikle, evliliğin ilk yıllarında eşler arasında adaptasyon sorunu yaşanabiliyor. Evliliğe adapte olmaya çalışırken eşler ; aynı evde beraber kalmaktan tutunda, birbirlerinin ailelerine alışmak işine, birbirlerinin kişisel hayatlarına alışmaya kadar bir çok zorluk çekebiliyorlar. Eşlerin en çok karşılaştığı sorunlardan biri ise; Karşılıklı olarak birbirlerinin arkadaşları ve sosyal çevrelerine uyum sağlama sürecidir . Arkadaşlarınız ve eşiniz arasındaki dengeyi düzenleyebilme ve aynı şekilde eşinizin arkadaşlarıyla olan zaman paylaşımını anlaya bilme evliliğin saygı çerçevesinde gitmesi açısından çok önemlidir. Kişiler birbirlerinin belki de yıllardır benimseyip, birçok ortak noktada birleştikleri arkadaşlarını kabullenmeye çalışmalıdırlar.
Evlilikler de eşler arasında, arkadaşlarına ayırdıkları vakit , arkadaşlarıyla hangi sıklıkta görüşmeleri gerektiği, hatta hangi arkadaşlarla görüşüp hangi arkadaşları ile görüşmemeleri noktasında, sonu tartışmaya gidecek, sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu konu da özellikle kadınlar eşlerinin bekar erkek arkadaşlarıyla zaman geçirmelerinden hoşlanmıyorlar. Kimi zaman da, arkadaşlara ayrılan zaman, kişinin eşinin kıskanmasına ve ilginin daha çok arkadaşlarında olduğundan yakınmasına sebep olabiliyor.
Birbirinize Nefes Alacak Zamanlar Tanıyın;
Evlilikler de, hatta yeni başlayan ilişkiler de bile eşlerin en sık yaptıkları yada yanlış bildiklerinden dolayı yapılan hata; Tüm zamanlarını beraber geçirmeleri gerektiğidir. Bu beraber vakit geçirme, eşlerde, bütün arkadaş çevrelerinin de ortak olması gerektiği hissini doğurur. Aslına bakarsanız evliliklerde kişisel sınırların korunması çok önemlidir. Tabi ki eşlerin ortak bir sosyal çevreleri olabilir, fakat zaman zaman birbirlerine nefes alacak fırsatlar verecekleri, hayatlarında kendilerini iyi hissedecekleri, faklı arkadaşları da olması gereklidir. BU birbirini özlemek ve beraber geçirdikleri vakitleri daha kaliteli geçirmek için oldukça önemlidir.
Sevmeseniz de Saygı duyun;
Kesin olan bir şey vardır; oda gerek erkekler gerekse kadınlar hemcinsleriyle zaman geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Eşlerin birbirlerine bu konuda anlayış göstermeleri çok önemlidir. Kişi eşinin bazı, iş arkadaşından hoşlanmadığı için, o arkadaşlarıyla görüşmesini engellemeye çalışabiliyor. Bu da eşler arasında ciddi problemlere yol açıyor. Bazen de sorunun altın da yatan kıskançlık olabiliyor. Bazı kişiler, eşinin arkadaşlarına karşı çok anlayışlı ve hoşgörülü olduğunu ancak evde kendisine karşı onlara gösterilen ilgiyi göremediğinden şikayet edip ve bundan dolayı arkadaşlarını istemiyor olabilirler. Ve sevmediklerini dile getirip sorunu daha ileriye taşıyabiliyorlar.Kesinlikle kimse eşinin arkadaşlarını sevmek zorunda değildir, fakat herkes eşinin tercihlerine ve isteklerine saygı duymak zorundadır. Eşini seviyorsa tabi…
Ne yapmalıyım;
Evet birçok kişi eşleriyle iyi anlaştıklarının ve sağlıklı ilişkilerinin olduğunun işareti, tüm zamanlarının beraber geçirilmesi gerektiğinin, her şeyin birlikte yapılması gerektiğinin, eşlerin sürekli birlikte olmak istemeleri gerektiğinin olduğunu düşünürler. Fakat bu kesinlikle doğru değildir. Eşler ayrı ayrı da zaman geçirebilmeli, kendilerine ve arkadaş çevrelerine de vakit ayırabilmeli, kendilerine ait hobileri ve sosyal çevreleri de olmalıdır. Ancak kişilerin kendilerine ait sosyal çevreleri ve arkadaş grupları evlilik ilişkilerini olumsuz etkilememelidir. Bu nedenle kişiler zamanlarını dengeli bir biçimde planlamalıdırlar. Arkadaşları ile görüşme süreleri ve sıklığı konusunda eşleri ile birlikte plan hatta gerekirse anlaşma yapmalıdırlar.
İlişkileriniz de sorun yaşıyor yada sorunun tam olarak ne olduğunu bulamıyorsanız; Bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıHayatta Kazanma Sırası Artık Sizde
HAYATTA KAZANMA SIRASI ARTIK SİZDE
Kazanmak kelimesi size ne ifade ediyor? Bir yarışta birinci olmayı mı? Ya da Çok paraya sahip olmayı mı? Yada Kazanmak hayatta mutluluğu yakalamak mı? Sizin için… Bazen kazanmak sahte rollerde kendini gösterir, çok paramız olması, lider olmak, girdiğimiz yarışları birinci olarak bitirmek bize başarı gibi gelebilir; fakat gerçek başarı her koşulda, her zaman hayatta mutlu kalmayı başarmaktır. Hayat dalgalıdır. Bazen dalgalar yükselir bazen durulur. Önemli olan her durumda mutlu olacak bir bakış açısını yakalamaktır. Kazanmak ; Kendi farkındalığınızı görmek, kendi kaynaklarınızla beslenip, sizi hayatta en iyi sonuçlara ulaştıracak ve mutluluk sizin için her ne ise onu size verecek performanstır.
”Mutluluk kazanmak getirir, Kazanmak da mutluluk getirir.” Artık hayatta aynı yenilgileri aynı düşüşleri yaşamaktan ve mutsuz olmaktan vazgeçin. Mutsuz olmaktansa kazanmayı ve mutlu olma tercihini yapın. KAZANMA SIRASI ARTIK SİZDE…Nasıl mı ? Kendimizde, hayata bakış açımızda yapacağımız küçük değişikliklerle.
Düşüncelerimiz Bizim Duamızdır;
Mahatma Ghandi’nin güzel bir sözü vardır;
”Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür… Düşüncelerinize dikkat edin; Duygularınıza dönüşür… Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür… Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür… Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür …”
Gerçektende ağzımızdan dökülen her söz, zamanla karakterimize dönüşmeye başlar. Bunun ilerisi de karakterimizle oluşturduğuz hayatımız olur. Eğer ki hayatta kazanmak istiyorsanız, ilk önce hayatınızdaki negatif cümleleri çıkartıp yerlerine pozitiflerini seçmekle başlayabiliriz. Hayatta kazanmak için; Negatif olayların canınızı sıkmasına izin vermeyin, bunlara yaşanması gereken tecrübeler olarak bakın ve almanız gereken dersi alıp sonrada ilerleyin. Unutmayın düşüncelerimiz bizim duamızdır. Ne istemediğinize değil, ne istiyorsanız ona odaklanın. Pozitif düşünceler size pozitif bir hayat getirecektir.
Sizi Kazanan Yapacak, Yeteneklerini Geliştirin
Herkes kazanmak ister. Fakat bunu sadece istemenin yetmeyeceğini de bilmeniz gerekir. Hedeflerinize ulaşmak için, o hedefe gidecek yolda çok emek vermeniz lazım. Unutmamak gerekir ki bazı yeteneklerinizin ortaya çıkıp inkişaf edebilmesi için bunlar üzerinde ciddi çalışmanız gerekebilir. Eğer istediğiniz kazanmak ise, sizi olmak istediğin yere götürecek yeteneklerinizi geliştirmelisiniz.
Her Zaman Güncellediğiniz Planlarınız Olsun
”Nereye gittiğini bilmeyen için, uygun rüzgar yoktur.” Seneca
Evet Tam olarak nereye gitmek istediğinizi bilmiyorsanız, oraya gitmek için de bir planınız yoktur. Ve planı olmayan bir hedefe hiç bir rüzgar fayda etmez. Hedef belirleyin ve hedefinize sizi götürecek planını daha yolun başından çizin. Zaman zaman koşullara göre planınızı güncelleyin. Fakat asla planınızdan vazgeçmeyin. Hırslı olun ve planınıza, karşınıza ne kadar çekici bir başka yol çıkarsa çıksın, her zaman hedefinize sadık kalın. Şu iki şeye kilitlenin; ”Ne istediğinize ve Oraya nasıl varacağınıza”
Kazanmak Size Ne Getirecekse Şimdiden ”Kazanan” Olun
Darel Rutherford’un dediği gibi; ”Başarı önce bir Varoluş seçimi, sonra bir yapma eylemidir. Ama pek çoğumuz bunu tersinden anlıyoruz. Başarı formülü daima, yap-sahip ol-ol yerine ol-yap-sahip ol şeklinde işlemektedir.” Önce kazandığınız da nasıl biri olurdunuz? Kazanmak size ne getirirdi? Bunu düşünün ve olmak istediğiniz kişi gibi kendinizi görmeye çalışın. Kendinize inanın ve daima kazanan sizmişsiniz gibi hissedin.
Kendine Güveninizi Hiç Kaybetmeyin
Kendine güven; aklınızı kesin inanç ve güvenle büyük ve gurur verici işlerde kullanmanızdır. Kendinize güvenmedikçe ve gücünüze inanmadıkça asla başarılı ve mutlu olamazsınız. Ancak kendinize güvenirseniz başarıya ulaşırsınız.Sürekli olumlu şeyler düşünmek, kendinize güven duygunuzu geliştirir ve ne kadar zor olursa olsun bütün güçlükleri yenmenizi, onları aşmanızı sağlar. Kendinize güvenirseniz büyük güçlerin size yardıma geldiğini görürsünüz. Kendine güven duygusu kazanıp inancınızı kuvvetlendirir iseniz, korkularınızın yok olduğunu, güvensizlik duygusunun ortadan kalktığını görürsünüz.
Beyninizi inançla, kendinizi güven duygusuyla doldurun. Bunlar size kazanmayı ve mutluluğu getirecektir.
Sevinç Karakaya
DevamıEş Seçiminde Dikkat Edilecek İp Uçları
EŞ SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLECEK İP UÇLARI
Uzun süre devam edecek yani sonu evliliğe dönüşmesini istediğiniz bir ilişkiye başlamak üzeresiniz, yada böyle bir ilişki istiyorsunuz. Fakat yeni başlayacak ilişkinizde, tam olarak nelere dikkat etmeniz gerekiyor sizi düşündürüyorsa, bu hafta işinizi kolaylaştıracak ip uçları vereceğim.
Özellikle yeni başlayan ilişkilerde taraflar kendilerini tanıtma ve tanıma adına hatalar yapabiliyor. Ve aslında olmadıkları kişiyi sergiliyor yada karşısındaki kişiyi yanlış değerlendire biliyorlar. Belki de gelecekleri adına doğru insanla atacakları adımı erteliyor yada soru acı ve kayıplarla bitecek yanlış bir ilişkiye başlaya biliyorlar.
Peki gelin bu hafta ; yeni başlanacak bir ilişkide nelere dikkat edilmeli gerekiyor bakalım.
Gereksiz evhamlardan uzak durun ve sakin olun;
Yeni başlayan ilişkiler de en çok yapılan hataların başında, gereksiz kaygılarımız gelir. Bu kaygıları tetikleyen ise; Çevresel eleştirilere fazlaca önem verip karşı tarafı tanımaktansa doğru kişi mi telaşına kapılıp, bir türlü ilişkiden emin olamamak olabileceği gibi, ilişkinin adını koymanın yada bu sürecin uzaması acaba bu ilişki nereye gidiyor kaygısını doğurabilir. Aslına bakarsanız bu kaygıların çoğu yersizdir. Bunun yerine yapılması gereken çevrenin çok fazla etkisinde kalmadan, Birbirinizi tanımaya çalışmalı, Acaba uyumlu ve anlaşabilen bir çift olabilir misiniz? bunları anlamaya çalışmalısınız. Unutmayın ki; sakin olmak doğru karar verebilmek için çok önemli bir faktördür.
İlişkiden çabuk vazgeçmeyin ;
Yeni başlayan bir ilişkide sakin olmayı başaramadığınız da, Kendinizi mutsuz hissetme, bir depresiflik hali , ”galiba olmayacak ” hissi içine girebilirsiniz. Bu his daha sonrasın da ise yerini ”olmazsa Olmasın” karşı direnişine bırakabilir. Bunu da evet üzüldüm ama halen ayaktayım savunmasına takip eder. Hemen en ufak kaygılarınız sizi bu ilişkinin sonuç vermeyeceği noktasında düşünmeye iter. Burada yapmanız gereken şey, bu düşüncelerinizi göz ardı etmektir. İlk haftalarda herkes kendini kaygan bir zeminde hissedebilir, Önünü görmeye bilir, bunlar çok normaldir. Sakinliğinizi koruyun ve hemen pes etmeyin tanımaya çalışın.
Açık ve net olun;
İlişkiler nasıl başlarsa öyle devam eder, Bir ilişki yalanlar üzerine kurulursa yalan olacağı gibi, doğruluk üzerine kurulan bir ilişkide doğru bir şekilde devam edeceği açıktır. Şunu diyebiliriz; Bir ilişkinin başarılı olması için en temel kavram kişilerin birbirine açık ve net olmasıdır. Birbirini yeni tanımaya çalışan çift adayları; ilişkinin başlarında yaşadıkları, tedirginlik ve soru işaretlerini ancak kişilerin karşılıklı “açık ve net” davrandıklarıyla ortadan kaldırabilirler. Bu süreçte, olmayan kendi teoremleriyle ilerlemek, imalı ve alaycı, iğneleyici diyaloglar içine, girmekten uzak durup , bunun yerine, gerçekten konuşulması gereken pek çok belki de hayati denebilecek konular,hatta konuşulmayan satır araları bile masaya yatırılmalı; eğer ki amaç ilişkiyi ileriye yönelik en başarılı sonucu kazandırmaksa, bu konuda kafanızdaki gerçek soru işaretleri netlik bulması üzerinde ilerlemelisiniz. Unutmayın ki hayatınız etkileyen bir karar aşamasında, Çok aceleci olmamakta fayda vardır. Tabi ki içinizden geldiği gibi samimi yani siz gibi hareket edin elbette . Fakat bu tedirgin ve stresli dönemde karşınızdaki kişinin sizi yanlış algılamasına ve gözünün korkmasına sebep olmamalıdır.
İlk günler ilişkinin devamlılığında en büyük yatırımlardır;
İlk izlenimler, ilk söylenenler asla unutulmaz. Aynı zamanda , ilişkinin ilk günleri, ileriye yönelik çok önemli bir yatırımlardır. İlişkinin başında ki karşılıklı diyaloglar ilerisi için sağlam temeller oluşturabilir. Bazen hiç ummadığınız bir detay çok şey değiştirir detaylar bile ilerde çok büyük şıklıklara, doğru yer ve zamanda kullanılabilecek birliktelik adına minik planlara ortam hazırlaya bilir.Hatta umutsuz anınızda size yol gösterecek ip ucuna dönüşebilir. Karşınızdakini anlamaya çalışarak dinlemek önemlidir fakat ilişkilerdeki ilk günler için şunu demek daha doğru olur; mümkün mertebe can kulağıyla dinleyin karşınızdakini, önemli olabileceğini düşündüğünüz şeyleri kafanızın muhakkak bir kenarına yazın. Önemli olan ise o kayıtları nerede ne zaman kullanacağını unutmayın.
Başta kendiniz , Sonra karşınızdaki için her daim özenli olun ;
Kişiler başta kendine sonrada karşı tarafa olan saygılarından; aslına bakarsanız bunu ilişkinin ilk gününde değil, her döneminde hatta her türlü ilişkinizde ”Özenli ve Bakımlı” olmalıdırlar. Bir ilişkiye “umursamama ve umursanmama” musallat olduğunda maalesef ki kendisine özen göstermemek olarak ortaya çıkar.Bu da o ilişkiyi zamanla çatırdatıp yıkar. İlk günlerde ilk izlenim için ve devamlılığında da çiftler kendi kişisel bakımlarına dikkat etmeli , Özenli olmalılar. Bir ilişkinin en temeline, harcına konan özen ne kadar fazlaysa bu ilişkinin geleceği de o kadar sağlıklı olur sadece temele değil, her kata, ilişkinin her anına özen göstermek, karşınızdakine özen göstermeyi her daim sürdürmek elbette çok önemlidir.
Kişiler eş seçiminde doğru seçimi yapıp yapmadıkları noktasında, tereddüt içinde olabilir, Bazen çevresi de kafasını iyice karıştırabilir. Bu durumda tarafsız bir uzmandan yardım almak çok güzel bir çözüm yoludur. Geleceğiniz için atacağınız bu en önemli adımda bir ilişki koçundan yardım almak isterseniz. Bize başvurabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Devamıİlişkilerinizde Bağlı Mısınız? Bağımlı Mısınız?
İLİŞKİLERİNİZDE BAĞLI MISINIZ ? BAĞIMLI MISINIZ?
Elbette ki ilişkileri yürüte bilmek için bazen adı konmuş, bazense adı konmasa da ilişkinin gereği olarak uyulması ve yapılması gereken kurallar vardır. Bir ilişkiye, bir kişiye tüm kalbimizle güvenmek, sadakat, anlayış ve şefkat göstermek, gerekli fedakarlıklarda bulunmak sağlıklı bir bağlılıktır. Bu bağlılık aranan ve olması gereken bir özelliktir. Hatta olmazsa olmaz kurallardandır. Bu kurallar olmadığında ilişkinin yönü değişir, bir ilişki olmaktan çıkabilir. Bir de bu bağlılığın uç sınırlarda gezinen bağımlılık hali vardır. Bağımlılıkta dünya artık yaşanan ilişkinin, aşık olunan kişinin etrafında döner. Tüm önem sıralamalarının en üstünde o kişi ya da o ilişki vardır. Hemen hemen hayatın tüm yolları o kişiye çıkar. Artık o kişi bizim hayatımızın baş rol oyuncusu ve yokluğu ise filmin bitişi gibi olur.O olmadan nefes alamaz, yapmamız gereken hiçbir şeyi yapamaz hale geliriz işte bu durum bağımlılıktır ve hemen bu durumdan kurtulmak gerekir. Eminim bir çoğunuz zaman zaman böyle bağımlılıklar yaşamışsınızdır. Belki halen yaşıyorsunuzdur.
”Nasıl Bağımlılıktan kurtulurum?”
TEKRAR KENDİNİZE DÖNÜN
Sizden başka hiç kimse sizin dünyanızın merkezi olamaz .Her birey kendi dünyasının merkezidir. Kendi önemini fark etmeyen, kendisini sevmeyen biri bağımlı olmaya mahkumdur. O yüzden tekrar kendinize dönmelisiniz. Kendi kişiliğine, ihtiyaçlarına, beklentilerine sadık olmak, bir ilişkiye körü körüne sadık olmaktan çok daha önemlidir. Kişi ancak kendisi tatmin olduğunda bir başka kişiyi de gerçekten tatmin edebilir. Bağımlılıklarda kişiler kendilerini unuturlar, kendilerine özgün bir kişilikleri yokmuş gibi başka birine adarlar hayatlarını, yapmak istediklerini, vazgeçtiklerini oysa ki kendisini hatırlayan, kendi zevklerinin, ihtiyaçlarının farkına varan kişiler karşılık alabildikleri, iki taraflı sağlıklı bağlılık geliştirdikleri ilişkiler yaşarlar. Unutmayın ancak iki taraf karşılıklı eşit olarak duygu paylaşımı yaşıyorsa yaptıkları, fedakarlıklar, vazgeçtikleri yada verdikleri şeyler eşitse ilişkiler arası denge ve sağlık olur. Kendinizi tekrar hatırlayın siz kimsiniz; sizi mutlu eden şeyler ne, size ne keyif verir bunları tekrar düşünün bilinç altınıza sorun hatta listeleyip devamlı göreceğiniz bir yere asabilirsiniz. Tekrar kendinize dönün.
YÜKLERİNİZİ BIRAKIN
>Yükleri hayatınızda taşımak size ne kazandırıyor dersiniz? Kazandırmıyor fakat hayatını da bu yükleri taşımaya devam ettikçe her geçen gün çok şey kazanacağınız kesin. Düşününce size sıkıntı veren, hayatınızı negatif yönde etkileyen, neşe ve huzurunuzu alan her şeyden kurtulma zamanı gelmiştir. Bu sizi mutsuz eden sevgiliniz yada eşiniz , sizi huzursuz eden arkadaşınız ya da sağlığınızı bozan bir alışkanlık olabilir. Bir şeyin zararını fark ettiğinizde ondan kurtulmanız kolaylaşır. Size yük olan şeyleri fark edin. Hayatınızdaki etkilerini azaltmanız gereken kişileri düşünün, size mutluluk vermedikleri sürece onlara muhtaç olmadığınızı hatırlayın. Yeni bir hayat planı yapın ve hayatınıza etkilerini en aza indirecek şekilde konumlandırın. Sizi rahatsız eden ama katlanmak zorunda hissettiğiniz şeyleri, kişileri listeleyin onlarla ilgili yeni bir iletişim ve davranış planı yaratın.
KENDİNİZE AİT BİR HAYAT KURUN
Kişinin kendine ait bir dünyası, bir yaşam alanı kişisel zevkleri olmalı hayatta… Nasıl bir yaşamınız olursa olsun; İster bir ilişki, aile ya da çocuklar… Hayatınızda önemli ne olursa olsun onlar haricinde sadece size ait olan bir dünyadan bahsediyorum. Sadece kendiniz için yaptığınız ve yaptığınızda sizi duygusal olarak ileriye götüren bir şeyler yapmalısınız. Bu bir hobi, kendinize ayırdığınız bir gün, spor yapmak, kitap okuma gecesi ya da hayal edebileceğiniz ve imkan yaratacağınız bir şey olabilir. Kulağa çok alışılmış gelse de insanları önemli hissettiren sadece kendileri için yapabildikleri küçük şeylerdir. kendinize küçük süprizler yapın.
HER ZAMAN KENDİNİZİ YENİLEYİN
Yaşam her an yenilenmemiz ve değişmemiz için türlü fırsatlar, şanslar sunar. Bağımlılık girdabındaki kişiler ise bu fırsatları fark edemez göremezler ve tabi ki şansları kullanamazlar. Bağımlılıktan kurtulmanın ilk ve en önemli yolu ilginizi başka uğraşlara verebilmektir. Hayata, yeni arkadaşlara, aklı meşgul edecek ufku açacak yeni uğraşlara… Bütün bu yeni ilgi alanları yeni kapılar açarken, bağımlılığın etkilerini de yok edecektir. Eski bizi yıpratan şeylerden kurtulmanın en kolay yolu yeni bizi heyecanlandıran yeni durumlar oluşturabilmektir. Yeni insanlar, yeni ortamlarda bulunun, bunun için çaba harcayın, sosyalleşin. Kalbinizi ve ruhunuzu hayatın mucizelerine açın, etrafınızda olan bitenin farkında olun.
KENDİNİZİ GÜVENİN
İnsanlar bağımlı bir ilişkiler yaşadıklarında hem güvenlerinden hem de gururlarından çok şey kaybederler. Kişiler bir kere kendilerinden vermeye başladığında bunun önünü alamazlar kolay kolay. Kendilerinden verdikleri ve karşılık alamadıkları her şey içlerinde bir öfke ve hayal kırıklığı olarak depolanır. Eğer ki yeni bir hayata seçiyorsanız artık geçmiş yaraları iyileştirmek gerekir. Bu durumlarda yapılması gereken kendinizde beğendiğiniz fiziksel ve ruhsal özellikleri hatırlamak, onları öne çıkararak kendinizi şımartmak ve sevmektir. İnsan hayatında kendi var oluşuna aykırı durumlar yaşayabilir önemli olan toparlanabilmektir. Kendi değerinizi tekrar fark ettiğinizde gururunuz ve güveniniz eskisinden daha güçlü bir şekilde yerine gelecektir. Ne kadar değerli olduğunuzu önce kendinize hatırlatın. Sizi seven ve takdir eden insanlarla olun, mutlu olduğunuz ortamlarda bulunun
Sebeplerini kendimiz dahi göremediği ilişkilerimizde ilerlemiş iletişim problemleri yaşayabiliriz. Bunlara tarafsız ve yargısız bir gözle bakabilmek için ve sorunlarınız olmadan, sağlıklı ilişkiler yürütebilmek için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Eşi Kıskanç Bayanlara Tavsiyeler
EŞİ KISKANÇ BAYANLARA TAVSİYELER
Kıskançlık önü alınamayan bir hastalıktır. İlişkilerin tümünü etkilediği gibi özellikle eşler arasındaki ilişkilerde kıskançlık, evliliklerde eşlerin nefes alma alanlarını daraltır. Zevk vermesi gereken zamanlar çekilmez zamanlara dönüşür. Nişanlılık dönemi yada ilişkinin başlangıç devresinde özellikle bir erkek tarafından kıskanılmaz bayanlara hoş gelse de; ilişkinin ilerleyen evrelerinde özellikle evlilik safhasında çok önemli sorunlar açabilir. Hatta bunların önüne geçilmezse maalesef evliliğinizi boşanmaya kadar götürebilir.
Eşleriyle aralarında Kıskançlık problemleri olan bayanlar peki ne yapmalı?
Eşinizin kıskançlığının altındaki gerçek sebebi bulun;
Unutmamak gerekir ki erkek ve kadınlar birbirinden faklı davranır ve farklı hissede bilirler.O yüzden biz bayanlara burada düşen şudur; Eşinizin gözünden bakmayı deneyip, acaba sizin görmediğiniz ne görüyordur bunu anlamaya çalışın. Bir süredir farklı davranıyor olabilir misiniz? Normalin dışında Daha neşeli, daha bakımlı dolaşıyor olabilir misiniz?
Erkekler bazen çocuklar gibi olabilirler; nasıl ki siz başkasının çocuğunu sevdiğinizde kendi çocuğunuzun huysuzlandığını hissedersiniz , erkeklerde sizi hem cinslerinizden dahi kıskana bilirler. Davranışlarınız ne kadar zararsız olursa olsun, biraz geri adım atın ve eşinizin neden bu şekilde hissediyor olabileceğini gözden geçirin. Erkekler hayatınızda yaptığınız değişiklikleri, önce kendisi için yapmanızı ister. Bunu sizi sevdiğinden ve önemsediğinden yapar, anlayış gösterip kendisinin sizin için önemli olduğunu ona hissettirin.
Kıskançlıklarda ; Sorunlara değil çözümlere odaklanın;
İlişkiler de çok sık yapılan hatalardan biride, özellikle kıskançlık gibi hassas bir mesele de; dikkat edilmediği taktirde, konuyla ilgili konuşmak, telafi edilemeyecek yerlere gidebilir.Çözmeye çalıştığımız durum daha da kötü hale gelir. Burada yapılması gereken aynı konular etrafına dönmektense, aradaki soruna nasıl bir çözüm bulunabileceği karşılıklı kişiler tarafından konuşulmalıdır. Tabi ki sonrasında çözüm için eyleme geçilmelidir.
Eşinizin güvensizliğini hafifletmek için ne yapabileceğinizi eşinize sorun ve daha iyi hissetmesi için bunları yapmaya çalışın. Belki de eşinizin kendisin dahi bilmediği, kendi geçmişinden kalan bu davranışlarına sebep olacak yaşanmışlıkları olabilir. Kıskançlığın konuşmalarla çözülemediği ve evliliğinizi çıkmaza soktuğu durumlarda bir uzmandan yardım alınabilir.
Soruna başkalarını karıştırmayın ;
Biz bayanların anlatmaya ve anlaşılmaya ihtiyacı vardır.Eşinizle kavga ettiğinizde, yakın bir arkadaşınıza bunları anlatmanın sizi rahatlatacağını düşüne bilirsiniz fakat bu meseleyi daha da içinden çıkılamaz bir hale getirebilir. Sizi tarafsız bir gözle dinleyecek kişi elbette bir uzman olabilir, ama yakın arkadaşınız sizi tarafsız dinleyemez ve yanlış yönlendirmelerle ilişkinizi bambaşka boyuta taşımanıza sebep olabilir. İlişkinize saygı duyun ve meselelerinizi kendi aranızda çözmeye çalışın.
Eşinizin kıskançlığı sizi soğutmasın, ilginizi esirgemeyin;
Kıskançlık sebeplerinden biride ilgi eksikliğidir.Eşiniz sizden yeterince ilgi, alaka gördüğünü hissetmiyor olabilir, O yüzden sizi; yakın arkadaşlarınız, aileniz hatta kendi çocuklarınızdan dahi kıskanabilir. Bunun içinde başkaları ile etkileşiminize daha fazla dikkat etmektedir. Etrafınızda başkaları varken, ona özel ilgi göstermeniz ise hem ilişkinin gidişatını hem de eşinizin kendine özgüvenini yenileyebilir. Biz bayanlara bunu yapmak zor gelse de bazen küçük hareketler unutmamak gerekir ki çok büyük sonuçlar verebilir. Evde ki huzur için sanırım buna değer.
Sebeplerini kendimiz dahi göremediği ilişkilerimizde ilerlemiş iletişim problemleri yaşayabiliriz. Bunlara tarafsız ve yargısız bir gözle bakabilmek için ve sorunlarınız olmadan, sağlıklı ilişkiler yürütebilmek için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Erkekler de Sever Mi?
ERKEKLER DE SEVER Mİ?
Neler yazılmadı ki değil mi Erkekler ve Kadınlar üzerine; Ama bu halen çözülememiş bir tılsım olarak kaldı ve her birimizin niyeti ise bu çözülememiş tılsımı çözmek.
Biz kadınların belki de en çok yakındığı ”Erkeklerde sever mi?” yada seviyorlarsa ”Seni Seviyorum” neden demiyorlar diyoruz değil mi? Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ ten dendi. Ayrı dünyaların insanlarıyız dendi. Peki gerçekten ne denmek istendi? Bizler farklıyız; Öfkemizi, sıkıntımızı, sevincimizi, heyecanımızı ve tabi ki ”SEVGİMİZİ” birbirinden çok farklı gösteriyoruz. Sadece birbirimizi anlamaya çalışmak karşımızdaki kişinin bizi sevdiğini her zaman bizim dilimizde belli etmediğini anlamak asıl mesele…
Evet erkekler de kadınlar gibi sever, aşık olur, yoğun duygular yaşayabilirler. Fakat erkeklerin bunu ifade etme tarzları kadınlardan farklıdır ve çoğu zaman ”Seni Seviyorum” diyemezler. Peki neden erkekler çoğu duygularını direk olarak ifade etmekten kaçınır? Aslında bu iki mucizevi kelimeyi söylemek biz kadınlar için küçük bir adımdır ama bir erkek için dev bir adımdır. Erkekler için bu iki sihirli kelime duyguların basitçe ifade edilmesinden çok daha ötedir.Adeta bir bağlılık yemini gibidir. Erkeklerin birçoğu için diyelim, tabi ki ağzına seni seviyorum ‘u maalesef sakız yapıp arkasında duramayanlar için değil gerçekten belki de sevmeyi bilenler için ”seni seviyorum” demek, ”Al kadınım hayatımı senin ellerine teslim ediyorum, her zaman senin yanında olacağım ve sana destek olacağım” demekten farksızdır. Bunu söylemek erkekleri korkutur ve bu cümleyi kurmadıkları zaman kendilerini daha özgür hissederler. Bazıları da karşılık bulamamaktan korktukları için söylemezler bu sihirli sözcükleri… Evet hanımlar unutmayın; Her ne sebepten olursa olsun bir erkeğin ”seni seviyorum” dememesi sevmediği anlamına gelmez.
Bazen işaretleri takip edip, onu anlamaya çalışmak lazım. Eğer bir erkek, vaktini ailesiyle ya da en iyi erkek arkadaşıyla geçirmek yerine sizinle geçiriyorsa, bu sizi sevdiği anlamına gelir. Seçimini yapmıştır ve sizinle birlikte olmuştur. Ayrıca, zor zamanlarınızda sizin yanınızda olması, ufak tefek işlerinizi yapması, yaptığı planlara sizi de dahil etmesi bir Erkek için, ”seni seviyorum” demenin farklı bir yoludur.
Evet hanımlar sessizlikteki ve küçük ipuçlarındaki mesajları iyi okumak lazım.Duygularını açıkça ifade edemeyen erkeklerin bu tarz davranışları aslında önemli mesajlar içerir. Hele ki evlilik aşamasına girmiş ailesine sizi evleneceği kız olarak tanıtmışsa, bu ” seni seviyorum”demenin en etkililerindendir. Bunun altında ki mesaj ” Derin duygular besliyorum ” demektir . Evli hanımlar daha öncede dediğimiz gibi sizin eşiniz dilini çok döndüremiyorsa da evlilikle beraber aslında sevgisini şu şekilde belki de haykırıyor.”Al kadınım hayatımı senin ellerine teslim ediyorum, her zaman senin yanında olacağım ve sana destek olacağım”
Sizce Hangisini düşünmek bizi mutlu eder? veya Bakış açımızı değiştirmek bizi mutlu eder mi?
Sanırım eder. Ne dersiniz belki de eşiniz sizi çok SEVİYORDUR. Sevgiyle kalın…
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Evlilik ilişkisinin Diğer Sosyal İlişkilerden Farkı Nedir?
EVLİLİK İLİŞKİSİNİN DİĞER SOSYAL İLİŞKİLERDEN FARKI NEDİR
Evlilikteki eşimizle iletişimiz ve diğer sosyal ilişkilerdeki iletişimimiz çok farklıdır. Evlilik insan yaşamında sonradan eklenmiş bir ilişki şekli olsa da diğer ilişkilerini de etkileyen bir ilişki şeklidir. Evlilik insan için yeni bir dönem teşkil eder. Ve bu yeni dönemle beraber kişiler farklı iletişim dillerini keşfeder. Bu dönemde oldukça önemlidir. Çünkü Bu dönemde yapılan iletişim ve davranış hataları ilişkiyi çok olumsuz noktalara götürebilmektedir.Götürebileceği olumsuz noktaların sonuçları ise kişye diğer sosyal ilişkilerinden çok daha fazla ve kalıcı zararlar verebilir.
Eşlerin ilişkilerinin kendine özgü bir sistemdir ve yetişkin hayatın en zor ve karmaşık süreçlerinden biridir. Hatta denilebilir ki her Evlilikteki ilişki biçimi de farklıdır, bunlar çok birbirine benzer değillerdir. Her ne kadar farklılıklar olsa da; eşler arasındaki olan ilişkileri diğer toplumsal ilişkilerden ayıran bütün evliliklerde bazı ortak özellikler vardır.
Eşimizle olan ilişkimizi hayatımızdaki diğer kişilerden ayıran özellikler nelerdir ?
*Evlilikte ilişkiler tercihe bağlıdır
Kesinlikle öncelikle başlamasından tutun sonuna kadar zorunlu değil, isteğe bağlı yürütülmesi gereken bir ilişkidir. Yürütülmesinde de her iki tarafında muhakkak aynı çabayı göstermesi gerekir.
*Evlilikte ilişkiler esneye bilir
Ve bu ilişkinin sorunsuz ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için elbette belli özellikleri olmalı fakat bunun yanın da zamanla gelişebilecek yeni durumlara çözümler ürete bilemek için de bir esnekliğe sahip olmalıdır.
*Evlilikte ilişkiler ortak gelecek planlıdır
Evlilikteki ilişkiler söz konusu olduğunda her iki kişinin geçmişi, bugünü ve yarını vardır. Ve kişi geçmişte yaşadığı hikayeler ve bilinç altıyla geleceğe köprü kurar. İlişkinin şuan da sağlıklı olması için eşlerin ortak bir gelecek için planlar kurması çok önemlidir.
*Evlilikte ilişkilerin sağlığı için her konuda konuşula bilmelidir
Evlilik bu güne kadar iki farklı hayattı yaşamış ve iki farklı dünya görüşüne sahip iki kişinin, bakış açısı ve geçmişlerinin birleşimi olduğu için, muhakkak her konu üzerinde konuşulmalıdır. Ve bu konularda anlaşmaya varmak çok önemlidir.
*Evlilikte ilişkiler iki taraf içinde alıcı-verici dengesinde olmalıdır
Evliliklerdeki ilişkilerde kişiler eşinin gereksinimlerini göz önüne almaları ve birbirlerine destek olmaları çok önemlidir. Her iki tarafta hem alıcı hem de verici olmalıdır. Buradaki akışın dengede olması çok önemlidir. İlişkilerde tek tarafın verici olması dengeleri bozan bir durumdur, belli bir süre sonra yıkımlara sebep olur.
*Evlilikte ilişkiler karşılıklı bireyselliğe saygıyla yürür.
Evliliklerdeki ilişkilerde kişilerin bireyselliğe değer vermesi çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki eşler birbirinden farklı bireylerdir, birbirlerinin uzantısı veya kopyası değillerdir. Birbirlerinin kişisel haklarına saygı göstermelidirler. Eşlerde iki tarafında bireyselliğine destek verilirse daha sağlıklı ve saygı çerçevesinde ilişkileri ilerleyebilir.
*Evlilikte bireyler ilişkilerinin sınırlarını çizmelidir.
Evlilikte bireylerin ilişkilerine sınırlamalar getirmesi çok önemlidir. Bu sınırlar ilişkinin korunmasını, ilişkinin mahremiyetini ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar. Bu sınırların belirlenmediği taktirde bireyler kendi aile yakınlarından ve çevrelerinden müdahaleye maruz kalabilirler. Ve zamala bunlar ilişkilerine yansıya bilir , buda ilişkiyi gittikçe çözümsüzlüğe sürükleye bilir.
*Evlilikte ilişkinin gelişimini sağlamak çok önemlidir.
Evliliklerde ilişkilerinin gelişememe nedeni; bazen biri bazen de her ikisinde aşırı derecede aileye bağlı olması yada kendi yetişkin olma süreçlerini tam manasıyla tamamlayamamalarından kaynaklanır. Hatta Bizim kültürümüzde aile büyükleri bazen de kardeşlerin çifttin yanında uzun süre kalmaları da ilişkinin gelişimini olumsuz yönde etkiler.
*Evlilikte ilişkilerin sağlılığı bireysen özellikler ve beklentiler önemlidir.
Evlilikte ilişkilerin sağlıklı yürümesi için önemli unsurlara, çiftlerin kendi bireysel yetenekleri, becerileri,kişilikleri ve birbirinden beklentileri sayılabilir. Sadakat, sorumluluk, duyarlılık, paylaşım, verilen sözlerin tutulması, hoşgörü, sabır gibi özellikler evlilik ilişkisi içinde yer alması uyumlu ve sağlıklı bir evlilik ilişkisine başlayıp sürdürebilmek için hayati önem taşıyan konulardır.
*Evlilikte ilişkiler paylaşım içinde olmalıdır.
Eşlerin kendileri ve evlilikleri ile ilgili konularda birbirleri ile paylaşım içinde olmaları, alınacak kararlarda uzlaşabilmeleri ve birbirlerini duygu-düşüncelerini beklentilerini rahatlıkla konuşabilmeleri evlilik ilişkisinin sürdürülebilmesi açısından son derece önemlidir. Evlilikte karar alımında diğer eşin hiç söz hakkı olmadığı durumlarda ilişkinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır.
*Evlilikte ilişkiler de boş vakitler yakınlaşmalar için değerlendirilmelidir.
Evliliklerde boş zaman etkinlikleri çok önemlidir. Bu etkinlikle eşler hem hoş vakit geçirip hem de birbirlerini daha yakından tanıyabilirler. Aynı zamanda bu yakından tanımalar eşleri duygusal olarak birbirlerine daha da yakınlaştırır ve sağlamlaştırır. Şu da yanlış anlaşılmamalıdır eşler her zaman beraber vakit geçirmek zorunda değillerdir. Aksine eşlerin bireysel vakit geçirmek için zamanlarının olması da oldukça önemlidir. Birbirlerine nefes alacak zamanlar bırakmaları ve kendilerine kendi zevkleri için zaman ayırmaları ilişkinin sağlığı için vazgeçilmezdir.
*Evlilikte ilişkiler de aşırı beklentiden uzak durmak gerekir.
Evliliklerde eşlerin birbirlerinden aşırı beklentiye girdiklerinde ilişkilerine zarar verebilirler. Özellikle de bir tarafın hep almayı isteyen dengesiz ilişkiler zamanla çok yıpratıcı süreçlere neden olabilir. Çiftlerin bu konulardaki iç görüsü son derece önemlidir.
*Evlilikte ilişkiler de eşit haklar önemlidir.
Evlilikte eşler eşit haklara sahip olmadığı ilişkilerde; kişilerarası dengeli ve insani değerler ortadan kalkar ve bu eşlerde bir süre sonra psikolojik veya psikiyatrik rahatsızlıkların ortaya çıkma olasılığı artmaktadır. Böylece sözel olarak duyuramadığı sesini farkında olmadan bedensel rahatsızlık olarak ortaya koyabilme durumu söz konusu olabilmektedir. İlişkilerin sağlıklı gitmesi için eşit haklara önem verilmelidir.
*Evlilikte ilişkide yeni ve geçmiş ailelerinden farklı bir aile kurulduğu unutulmamalıdır.
Evlilikte ilişkilerin şekillenmesi için çiftlerin yetiştiği aile yapıları da elbette önemlidir.Farklı ailede yetişmek eşlerin aile ilgili ilişki kurma şekillerini ve beklentilerini de farklılaştırır. Kişisel yetiştikleri ailenin ilişki biçimini ve örf adetlerini kendi yeni aile ilişkilerine yansır ve eşlerinden de yıllardır gördükleri gibi dönüşüm beklerler. Birde aileler yeni çiftte dışarıdan müdahale de bulunduklarında bu ilişkide güçlü sorunlara sebep olabilir.Örneğin evlendikten sonra bile oğlunun evine gidip onun eşyalarını düzeltmeye çalışan anneler, sürekli kendilerini artık unuttuğu konusunda sitem edip her gün kendisini aramasını ya da eve gitmeden önce her gün kendi yanlarına uğramasını isteyen anne-babalar bizim kültürümüze hiç de yabancı değildir. Ama art niyet taşımayan bu taleplerin kendi çocuklarının evlilik yaşantısına nasıl zarar verdiğini görmezler sadece kendi özlemlerinin farkındadırlar.
Sanırım bir çoğumuz mutlu olmak istiyoruzdur. İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Düşünüp Hissettiğimiz Şeyleri Hayatımıza Çekeriz
DÜŞÜNÜP HİSSETTİĞİMİZ ŞEYLERİ HAYATIMIZA ÇEKERİZ
Kimileri buna inanmak istemez, ama ne hissediyorsanız onu yaşarsınız. Şöyle bir düşünsenize yakın geçmişe gidin öyle çok uzağa gitmeye de gerek yok ne hissettiğinize bir bakın nelerden çok korktunuz olmasından, başınıza gelmesinden, üzülmekten, nelerden çekindiniz ve bunların hayatınızda nasıl gerçek olduğuna bakın, acaba neleri kendinize çektiniz . İş böyleyse hissettiklerimizi kendimize çekiyorsak şöyle diyebiliriz; hissettiğiniz ve ne düşündüğünüzün hayati önemi vardır. Şimdi diyeceksiniz; madem hal böyle, Peki gün içinde yüzlerce kere aklımıza gelen negatif hisleri, başımıza gelen olaylardaki duygularımızı nasıl kontrol edebiliriz? Nasıl negatif bir ruh halinden çıkar ve duygularımızı, yaşadığımız olayları nasıl kontrol edebilir hale geliriz
Özetle biz nasıl pozitif düşünebiliriz?
* ”Duygularınızdan kaçmayın onları kabul edin ve kendi gerçeğinizle yüzleşin”
Belki de biz insanların yaptığı en büyük hata, duygularımızın farkında olmamamız veya uygularımızı reddetmemizdir.Şöyle bir gerçek vardır; hissedilen yada kaçılan her duyguyu, her olayı reddetmek onun etkisini iki katına çıkarır, yani kendimize daha hızlı çekeriz. Bir durumdan korkuyorsanız bu korkuyu değiştirmek için önce onu kabul etmelisiniz. Mesela terk edilmekten korkan birinin bu korkuyu reddederek, düzgün bir ilişki kurması imkansızdır. Önce korkuyu kabul ve tespit etmeli sonra nedenini bulmalı ve daha sonra değiştirmeye çalışmalıdır. Duyguların farkına varmak, bu duyguları olduğu gibi kabul etmek, yerine yeni ve pozitif olanları koyabilmek için olmazsa olmazdır.
Duygularınızı bastırma eğilimine direnin. Duyguları bastırmak ve geçmesini dilemek sorunu çözmez hatta üstünü örttüğünüz her dakika bunlar artarak bize doğru gelmeye hızla devam ederler.
* ”An’da yaşamak çok önemlidir”
Kurban rolünden kurtulmamız lazım. Artık kendinizi geçmişin kurbanı olarak görmeyin, sadece yaşadıklarınızdan ders alın ve size tecrübe olarak düşünün. Artık geçmiş geçmiş de kalmıştır, yaşadıklarınızın bıraktığı etkiyi artık değiştiremezsiniz. Oysa ki yaşadığınız ”Anın” etkilerini değiştirmek sizin elinizdedir. Unutmayın ”Anın içinde” ne düşünmek ve neye inanmak istediğinizi seçme hakkınız her zaman vardır. Eğer geçmişteki yaraları düşünmeyi seçerseniz, sadece kendinizi kötü hissetmeye devam edersiniz.
* ”Kendinize sorun; Peki ben neden negatif düşünüyorum”
Aslında duygular olaylardan bizim çıkardığımız anlamlardır. Boştan yere hissetmeyiz mutlaka bir amaca hizmet eder duygularımız. Her duygunun bir amacı bir de hedefi vardır. Sevgiliniz veya eşiniz sizi terk ettiğinde duyduğunuz üzüntü aslında bundan sonra da terk edilirim korkusu ya da ben sevilmeye değer biri değilim kaygısı olabilir. Tabi ki bu geçmişte yaşadığınız travmatik bir olayın peşimizi bırakmayan kalıntısı da olabilir. Bu noktayı keşfettiğinizde negatif duyguları kolayca pozitife çevirebileceğinizi göreceksiniz.Hatta bazen sadece nedeni keşfetmek, aslında tüm problemi çözmek olduğunu görebiliriz. Duygularınızın sizdeki daha önce yaşadığınız neyi hangi olayı hatırlattığını yada bu duygunun sebebi referansı ne? bunu keşfetmek çok önemlidir. Ancak nedenleri bilirsek, sonuçları değiştirebiliriz.
*” Her şeyin içinde duygu aramayın bazen hayata erkekler gibi bakmak lazım”
Hayatı o kadar da ciddiye almayın, yaşananların her zaman derin anlamları olmayabilir. Olaylara bakış açınız, onları nasıl anlamlandırdığınız pozitif bir ruh hali elde etmeniz için çok önemlidir. Sizi etkileyen olayların kendisi değil; tamamen sizin olayı nasıl gördüğünüzdür. Sizin onlara kattığınız korkular ya da mutluluklardır. Biri için terk edilmek sıradan bir olay olabilirken, bir diğeri için hayatının bir diğeri için hayatının atlatamayacağı bir travması haline gelip içinden çıkamayacağı depresyonlara sürükleyebilir. Aslında her iki durum içinde şu denebilir, biri bundan ne olacak bakar çok ciddiye almaz geleceğe öyle bakar,biri ise korkularla ile gelecek tahmini yapar ve geneller. Yaşanan olaylara mantık çerçevesinde ve pozitif bir mercekle bakmak duygu durumunu yükseltir.Korkumuzun üstüne çıkmak burada en önemli ayrıntıdır.
*” Değişim kendiliğinden gelmez bunun için çaba ve bir plan lazım”
Nasıl ki senin bir planın olmadan bir bina inşa edemezsin kendi kişisel gelişim binanı da plansız, projesiz değiştiremezsin. Değişim için de bir plan oluşturmak zorundayız.Sadece istemek olmaz ne istediğimizi bilip belli bir plan doğrultusunda adım adım ilerlemeliyiz.
Öncelikle kendimizi tanıyıp neleri nasıl düşündüğümüzü keşfetmemiz lazım.Mesela öneri olarak şöyle bir liste hazırlayabilirsiniz. Gün içinde sıklıkla aklınıza gelen negatif düşüncelerin listesini yapabilirsiniz. Ve bu düşünceler hangi korkunuzdan ya da endişenizden kaynaklanıyor? Düşünün ve bunları yazıya aktarın. Şimdi sakin ve sessiz bir yerde bu endişe ve korkularınız neden kaynaklanmış olabilir, hayatınızı gözden geçirin. Bu endişe ya da korkularınız gerçekten değiştirmeniz gereken bir özelliğiniz ya da davranış biçiminizden kaynaklanıyorsa hemen o davranış üzerinde çalışmaya başlamak lazım aslın da fark ettiğiniz anda yolun yarını kat etmişsiniz demektir. Bu endişe ya da korkularınız başınıza sizin kontrolünüz dışında gelmiş bir olaydan kaynaklanıyorsa bu mantıksız ve gerçek dışı korkudan kurtulun.Korkunun üstüne çıkın altında yatan asıl sebebi görmeye çalışın. Bu her neyse ve ne şekilde yaşanan korku ve endişeyse; bir kere olması bir daha olacağı anlamına gelmez. Şimdi o yazmış olduğunuz listedeki negatif düşüncelerin hemen yanlarına pozitif hallerini yazın ve en azından yirmibir gün sabah akşam pozitif hallerini yüksek sesle, acele etmeden ağır ağır okuyun. Negatif düşünce ve duygular hissettiğinizde hemen yerine pozitiflerini koyarak yer değiştirin ve düşünün, bir süre sonra otomatik olarak böyle yapacaksınız.
Değişim kolay değildir elbette ama sonrasında gelen huzur için her şeye değer…
Sevinç Karakaya
İlişkilerde Duygusal Şiddete Dur De!
İLİŞKİLERDE DUYGUSAL
ŞİDDETE DUR DE!
İyi ve doğru kişiyle olan, bir ilişki insanın hayatına mutluluk, neşe, huzur, dinginlik ve anlam katarken, bazı ilişkiler için ise bir o kadar yaralayıcı ve yıpratıcı olabiliyor. Aslın soru şu ”insanlar bir İlişkiye neden başlar?” cevap iyi hissetmek ve mutlu olmaktır fakat bazen tam tersi olur, mutluluk hayalleriyle başladığımız ilişkimiz bize zarar vermeye başlar.
Günden güne yıpranırız, fakat ilişkinin içindeyken bizi ne kadar hırpaladığını, yıprattığını çoğu zaman anlamayız ve hayatımızı bir çıkmaza çeviren bu kısır döngüden kurtulmak için bir yol bulamayız.
Düşünün ”Nedir bizi duygusal olarak yıpratan durumlar? İlişkinizde aşağıdaki durumlardan bir ya da birkaçını yaşıyorsanız siz de ilişki bankanızda, mutluluk yerine mutsuzluk biriktiriyorsunuz demektir. Bu aynı şuna benzer bir darp ya da fiziksel şiddet görmezken; duygusal olarak çok ciddi ve müdahale edilmesi gereken bir şiddetin içindesiniz demektir.
Evliliğiniz veya ilişkinizde sonuçlar yoksa bir ” BELİRSİZLİK” varsa;
Belirsizlik denildiğinde aklınıza ne geliyor? Belirsizlik; Sonuçlanmamış, havada kalmış, net olmayan hareketlerle bir ileri iki geri ilerleyen sözlerle ifade edilmemiş, adı konulmamış sorumluluklardır. İlişkilerde belirsizlik hissinin aşırı düzeyde olması, karşınızdaki kişinin size karşı tutumunun sürekli değişken oluşu, en yıpratıcı durumdur. Belirsiz mesajlar vererek ‘bir kaçan bir yaklaşan’ bir partnere nasıl davranacağını bilemezsiniz, Bir gün tepki vermediği duruma ertesi gün tepki vermesi ya da her davranış için ayrı tepkiler ile karşılaşmak insan ruhunu en çok yoran durumlardan biridir. Burada aslında çok daha ciddi bir olay vardır. Kişinin duygularını yanlış yorumlaması söz konusudur. İlişkideki belirsizliğin yarattığı ‘kaygı ve öfke’ ona çok benzeyen hislerin ‘heyecan’ duygusunun ‘aşk’ duygusu ile karıştırılması, kişiyi daha da içinden çıkamadığı ve vazgeçemediği bir duruma sokar. Oysa ki yapılması gereken; zaman geçmesine rağmen ilişkide taşlar yerine oturmuyor ve belirsizlik devam ediyorsa tek seçenek vardır oda ilişkiyi bitirmektir.
Unutulamayan eski eşler ;
Eşinizin ikinci evliliği mi ? Sebep ne olursa olsun ölüm ya da boşanma hiç fark etmez. Hatta bazen unutulamayan gençlik aşkları. Eşiniz ile ilişkinizde üçüncü bir kişi en az sizin kadar konu oluyorsa duygusal olarak taciz ediliyorsunuz demektir. Unutulamayan bir aşk ya da eski yaralar sizin ilişkinizi yaşamanızı engelliyorsa, başka biriyle kıyaslandığınızı hissediyorsanız, bence harekete geçmenin tam zamanı derim! Eşinizin sürekli olarak eski unutamadığı diğer kişiden bahsediyorsa, daha önceki ilişkilerine dair anılarını sıklıkla gündeme getirmesi, ilişkiyi bırakmanız ve kendinizi bu durumdan kurtarmanız için yeterli işaretlerdir.
Eşinizin sürekli eleştiri bombardımanı mı var ?
Bazı ilişkilerde şaka yollu eleştiriler yapılabilir, hatta bu bir ilgi ifadesi de olabilir; kendi aralarında bir iletişim şeklidir de denebilir. Kişileri yaralayan ise eleştiri ve şakaların ‘aşağılama’ şeklinde ve sürekli, her fırsatta oluşudur. İğneleyici ve aşağılayıcı laflar söylemek özellikle başkalarının yanında azarlamak, tamamen görmezden gelmek, sürekli eleştirmek ve bu konu ile ilgili konuşmanıza rağmen hiçbir düzelme olmaması, sağlıksız ve düzelmesi hemen hemen imkansız bir ilişki yaşadığınızın göstergesidir. Kendi ruh sağlığınızı korumak ve özgüveninizi kurtarmak için bir an evvel sizi aşağı çeken eşinizden uzaklaşmayı seçmek en doğrusudur.
Eşinizin hep mi depresyonda;
Bu tip ilişkilerde taraflardan biri mutsuzluk, gerginlik ve kaygı ile beslenir. Sevginin sevinç getirmediği, insanı aşağıya çeken bir ilişki şeklidir. Depresif taraf Eşinin mutlu olmasından, hayattan keyif almasından hiç hoşlanmaz,hatta suratının biraz gülmesine bile tahammül edemez ve kendi sorunları ile onu meşgul eder.Zamanında görmedikleri sevgi eksikliğinden kaynaklı Ufacık bir ilgi azalmasında dikkati çekmek için problem yaratır, ilgisizlik ve sevgisizlikle suçlar ve karşı tarafın kendisini suçlu hissetmesini sağlar. Bu tip bir ilişki bir müddet sonra hayatın sadece negatif taraflarını görmeye, gülmeyi unutmaya ve hatta uzun vadede derin depresyonlara neden olur. Hayat ışığını ve anlamını kaybetmektense bu ilişkiden vazgeçmek en doğru karardır.
Ne yaparsanız yapın eşiniz bir türlü tatmin olmuyor mu suçlu hep siz mi oluyorsunuz?
İlişkilerde dengeler bozulduysa; ilişkide bir taraf hiç memnun olmayan ve memnun edilmesi gereken taraf rolünü oynar. Ne yapsanız onu tam olarak memnun edemezsiniz. Bu tür ilişkilerde çabalayan, fedakarlık yapan hep bir taraftır ve buna rağmen diğer taraf ise bu çabalardan memnun kalmamaktadır. Buda zamanla fedakarlık yapan tarafta neden yetemediğine dair kendisini eksik hissetmesine sebep olur. Bir müddet sonra fedakarlıklar, zorunluluk haline gelir, yapmadığınız her şey için suçlanmaya başlarsınız. Ona ‘gerçekte ve duygusal olarak’ sadece o ‘izin verdiğinde’ ulaşmak, ‘yalnız hissetmek’ gibi hislerinizin tek sorumluluğu, sizin ‘yanlış yorumlamanıza’ bağlanır. ve buda İlişkideki sorunlarla ilgili kaygılarınızda hep kendinizi suçlar ve olumsuz hislerinizi sürekli kendi kendinize dindirmek zorunda kalırsınız. Doğal olarak tek tarafa yüklenerek devam eden bir ilişki uzun vadede çöküşe ve öfke patlamaları ile bitmeye mahkumdur.
Eşinizin Kontrol ve otorite saplantısı mı var
Maalesef yıpratıcı ilişkilerin içinde en çok kadınların mağdur olduğu ilişki şekli budur. Bu tür ilişkilerde bir taraf dominant, kontrolü eline alan otorite sembolüdür. Kararları ve istekleri sorgulanamaz, tartışılamaz. Otoriter taraf kontrolünün dozunu gün geçtikçe arttırır, artık ufacık bir karar bile onun nezaretinde verilir. Ne zaman azarlayacağı, eleştireceği, kızacağı ya da onaylayacağı belli olmayan biri olmaya başlar ve bütün bunları kendi hakkı, sizin beceriksizliğiniz olarak görür. Bir müddet sonra kontrol edilen taraf bu duruma kabullenerek boyun eğmeye başlar. Kontrol bağımlısı ve otoriter tipleri ilişkinin başında anlamak kolaydır çünkü ilk günlerden bu taraflarını gösterirler, fakat bu çok görülmek belki istenilmez hatta çok büyük bir yanlış yapılıp sahiplenilme duygusuyla karıştırılıp ilk zamanlar bayanlar bundan memnun dahi olurlar, fakat zamanla bu hal katlanılmaz bir duruma gelir. Her kişinin bağımsız karar alma hakkı vardır ve kendi hayatının sorumluluğunu taşıması gerektiği için bu tür kişiliği zedeleyen kişilerden ve ilişkilerden uzak durmak en doğrusudur.
Daha düzgün ve karşılıklı anlaşılabilir ilişkiler, paylaşıla bilir ilişkiler dilerim…
Sevinç Karakaya
İlişki Koçluğu Hangi İlişkileri İçine Alır?
İLİŞKİ KOÇLUĞU
HANGİ KONULARI İÇİNE ALIR
ilişki koçluğu hayatımızın her alanında doğru ilişki için yeni ve yaratıcı bir yol öneriyor. ilk öncelikle bireyin kendisiyle olan ilişkisini ve bu ilişkinin dışarı yansıyan durumunu görmeye ve değerlendirmeye çalışır.Danışanın kendisi hem özel hem de iş yaşantısında iletişim ve davranış tarzlarına bakmasına ilişki koçluğu imkan tanır. Amacı ilişkileri dengede tutmak ve ilişkilerin istenilen biçimde sürdürülmesini sağlamaktır.Danışanın güçlü yanlarının dengelenmesi ve zayıf yanlarının tespit edilip geliştirilmesi noktasında, yeni bakış açılarının farkına varmasında destekleyici süreç uygular.Danışanın ilişkide bulunduğu kişi veya kurumlarca dışarıdan nasıl anlaşıldığı bu anlayışın değiştirilip dönüştürüleceği konusunda danışana yardım eder.
Hangi konular hakkında bir ilişki koçundan yardım almalıyım derseniz .Kısaca bir bakış atalım.
EVLİLİK ÖNCESİ VE SONRASI İLİŞKİLER
ÖNCESİ İLİŞKİLER;
*Evlilik kararı vermeden önce hazır olup olmadığımızdan emin olmak
*Kendimizi iyi değerlendirmeyi ve açıkça ifade edebilmek
*Sorun olacağını düşündüğümüz yönleri ortaya koymak
*Karşı taraftan ne beklediğimizi net olarak bilmek
*Yine karşı tarafın bizden ne beklediğinden emin olmanızda size yardımcı olur.
SONRASI İLİŞKİLER;
*Eşinizle benzer ve farklı yönlerinizi belirlemeniz de,
*Evlilikten beklentilerinizi açık ve net olarak dile getirme noktasında,
*Kadın ve erkek olarak farklı beklentiler içinde olabileceğinizi farkındalığına, varmada
*Evliliğin başlangıcından, devamından ve sorunlardan karşılıklı sorumlu olduğunuzu ve bu süreci en iyi sekil de devamlılığını sağlamanız da sizi destekler.
AİLE İÇİ İLİŞKİLER
SOSYAL İLİŞKİLER
* Önce kendimize karşı dürüst davranmanızı,
* Karşılaştığınız problemleri “büyütmeden “ ve “ abartmadan “ çözmemizi
* Arzu ettiğiniz şekilde fakat dengeli yaşayabilmek adına ilişkilerimizin sorumluluğunu almamızı ve bunların sonucunda doğru ve etkin bir şekilde iletişim kurabilmemizi sağlar.
* Bireyin kendisine uygun arkadaşı seçebilmesi için kişinin kriterleri ve değerlerini ortaya çıkarmasına yardımcı olur.
* Toplum içinde ve arkadaş çevresinde daha girişken ve kendini daha iyi ifade etmesini sağlar
* Sosyal paylaşımlarını arttırır.
* Uzun vadeli dostluklar kurmada ve bunları sürdürme de destek sağlar.
DUYGUSAL İLİŞKİLER
*Kendi yaşam dengenizi kurmanızı sağlar,
*Kişisel farkındalığınızı arttırır,
*Kendi önünüzdeki engelleri görmenizi ve aşmanızı sağlar,
*Sorunlu Bir aşk ilişkisinin sonlanmasında destek olur.
*Yeni bir aşka yelken açıldığında,
*İlişkilerde yaşanan anlaşmazlığın önüne geçmede,
*Farklı kültürlere sahip iki kişinin orta yolu bulmasında,
*İlişkilerimizde mutlu beraberlikler kurmamıza yardımcı olur,
*Çiftler için daha iyi bir ilişki geliştirmelerine destek olmak.
*Duygularınızı tahlil edip ortaya çıkarmanıza yardımcı olur.
İŞ HAYATINDA İLŞKİLER
* Anlatmak, anlamak, anlaşmak, anlaşılmak
* Değerli iletişim kurmak, ilişkilerimize değer katmak
* İyi dinlemek, daha iyi dinlemek, çok daha iyi dinlemek
* İçsel kaynaklarımıza doğru sorular sorarak ulaşmak
* Güçlü sorularla çözümler üretmek
* Süreçlerden keyif almak
Sevinç Karakaya
Kadın Erkek İlişkisi (2)
AYRI DÜNYANIN İNSANLARIYIZ
Kadınlar ve Erkekler yüzyıllardır, çözülememiş muamma…
Eski Türk filmlerinde sık duyduğumuz; ”Biz ayrı dünyaların insanıyız.” Kulağa nostalji gibi gelse de; Bu zengin kız fakir oğlan olduğu yada tam tersi olduğu için değildir. Kadınlar ve Erkekler kendi içlerinde, iki ayrı dünya oldukları içindir aslında. Bu iki dünya içinde bambaşka değerleri taşırlar. Zannederim karşılıklı bu değerlerin farkına varıp, birbirimiz için önemini anlayıp, herkesin kendi değerini aslında kendi dünyasının değerlerinden aldığını ve bizim sevdiğimizin aslında; kendi dünyasındaki değerlerle değerli olduğunu görebilsek, Kadın erkek arasındaki ilişkilerdeki sorunların en aza ineceğine inanıyorum.
Evet… Bugün kadın ve Erkeğin kendi dünya değerlerinden bahsedeceğiz.
Sizce Kadınların Erkekler hakkında en sık dile getirdiği yakınma ne dersiniz?
Bu cümleyi okuduğunda bir çok kadının, ”DİNLEMİYORLAR”dediklerini duyar gibiyim. Erkeklerin en sık yaptığı ve daha sonradan sonuçlarına anlam bile veremediği, en iyi niyetli hata bu olsa gerek.
Kadın diyor ki: ”Benim söylediklerimi ya dinlemiyor, ya kulak arkasına tümüyle atıyor yada biraz dinliyor” Kadın böyle dese de, aslında erkek dinliyordur. Kadının bu halden çıkması için, Erkek sonuca odaklanıyor, içindeki analiz güdüsüyle; Kadının nelerin rahatsız ettiğini değerlendiriyordur. Sanki Dünyayı yeniden keşfetmiş gibi; Kadına kendini daha iyi hissettirecek çözümü, birden bire söyleyiveriyor. İşte tam burada bant kopuyor. Erkeğe göre, o kadını sevdiğinden bunu yapıyor, Erkek bu şekilde sevgisini gösteriyor. Tabi ki sevgi ifadesini anlamayan Kadını; ERKEKTE ANLAMIYOR.
Kadın ona kendini dinlemediğini, sevmediğini, ne kadar söylerse söylesin Erkek bunu anlayamıyor. Haliyle aynı doğru bildiklerini yapmaya devam ediyor. Oysaki…
” Kadın yakınlık istemektedir, Erkekse onun sorunlarına çözüm aradığını sanır.”
Peki sizce tam tersi; Erkeklerin kadınlar hakkında en çok yakındıkları davranış ne dersiniz?
Erkekler en çok Kadınların onları sürekli değiştirmeye çalıştığından şikayetçiler. Bir Kadın, Bir Erkeği sevdiğinde; Sanki üzerinde sevgiliden, eşten başka bir rol daha olması gerektiğini düşünür. Sizce bu nedir dersiniz? Cevap tabi ki Kadının birden bire Erkeğin bir de annesi rolüne bürünmesidir. İşte Kadının da, en iyi sevgi dolu hatası burada başlar. Bir Kadın, bir Erkeği sevdiğinde, onun gelişmesini ister ve bunu kendine bir görev bilir. Onun hal ve hareketlerini düzeltmeye çalışır. Sanki bir kalkınma planı gibi, Kadın bunu yürürlüğe koyar. Erkek ne kadar Kadının yardımına direnirse dirensin, Kadın vazgeçmez. Erkeğe yardım etmenin ve neler yapması gerektiğini söylemenin fırsatlarını kollar.
Bunu yaparken; Kadın tamamen sevgi dolu olup, Erkeği koruduğunu zannederken ve Erkeğin bunu neden sorun yaptığını anlayamaz. Erkek ise, kendisinin yönetildiğini, kendi dünyasının idaresini başkasına verdiğini düşünüp, paniğe ve korkuya kapılır.Oysaki…
”Erkek olduğu gibi kabullenilmek ister, Kadınsa onu daha çok düşünülmek istediğini sanır.”
Fark ettiniz mi? İki taraf da yaptıklarını, sevgiden ve iyi niyetlerinden yaparlar. Çünkü kendi dünyalarında ne bekliyorlarsa, Karşılarındakine kendi bekledikleri veriyorlar. Sanıyorlar ki; sevdikleri de kendi dünyalarında aynı kendilerinin beklediği gibi bir geri dönüş istiyor.Başta ne demiştik;
AYRI DÜNYANIN İNSANLARIYIZ
Fakat aradaki farkları gördükçe, karşımızdaki kişinin bizi sevmediğinden yada önemsemediğinden değil, gerçekten farklı bakış açılarından kaynaklandığını anladığımda, Zannediyorum ilişkiler daha huzur içinde geçecektir.
Kadınlar ile Erkekleri tanımaya, aradaki farkları çözmeye, ilişkilere çözüm olmaya devam edeceğiz…Takip etmeye devam edin…
Sevgi dolu ve huzurlu günler…
Sevinç Karakaya
Devamı
Bayram Olumlamaları(son)
HER GÜN MUTLULUK İÇİN OLUMLAMA
- Sürekli inançla kendime kesinlik ve kendime güven duyguları oluşturuyorum.
- Mutluyum çünkü kendime mutlu bir gerçeklik oluşturuyorum.
- Etrafımdaki dünyayı taktir ediyorum ve bana gelecek her şeyi ders alabileceğim bir armağan olarak kabul ediyorum.
- Herkeste ver her şey de iyi bir yön bulabiliyorum.
- Bütün fırsatları fark ediyorum ve onları cesaretle takip ediyorum.
- Gerçekten de sahip olduğum her şey için müteşekkirim.
- Kendi mutluluğumdan ben sorumluyum, Hayatımda değiştirmeyi seçtiğim her şeyi değiştirme yetisine sahibim.
- iyiliğim aldığım her nefeste artıyor.
- Hayal ettiğim her şey mümkün.
- Benim mutluluğum benim gülümseme ve neşeli kişiliği yansır.
- Benim hoş ve neşeli kişiliği bulaşıcıdır.
- Ben her zaman nazik ve yabancılara yardımcı biriyim.
- Ben her yeni güne sevinç ve heyecanla başlarım.
- Her günün başlangıcında mutlu olmak için seçin.
- Ben çocukça sevinçle kendimi gülmek.
- Mizah duygum çevremdeki herkese dokunur.
- Benim mutluluğum sürekli bana daha fazla mutluluk getirir.
- Benim mutluluk benim hayatıma içine bolluk ve bereketi çekiyor.
- Kendimi susturup bilinç altıma açıldığımda en iyi halimden bilgelik alıyorum, ihtiyacım olan her şeyin içim de olduğuna inanıyorum.
Kadın Erkek İlişkisi (3)
EVLİLİKLERDE MUTSUZLUĞUN SEBEBİNDE KADIN VE ERKEĞİN ROLÜ NE?
İlişkiler evliliğe kadar gidecek heyecan, istek ve mutlulukla başlamasına rağmen, zaman içinde ilişkilerde çıkmaza giriliyor. Evliliklerde Mutsuzluk da ki kadın ve erkeğin rolü nedir dersiniz?
Çiftler arasında oluşan sorunların en önemli nedenlerinden biri,maalesef eşlerin birbirlerine giderek daha fazla yabancılaşması . Bu, birlikte geçirilen zamanın eşlere keyif vermediği gibi işkence ye çevrilen sürece dönüşebiliyor. Bunun sonucunda eşlerin beraberlikleri; başlangıç da ödül gibi görünse de bu gitgide yerini kaybetmiş, yanlış karar almış duygusuna bırakıyor.
İlişkilerdeki değer farklılıkları;
Aslında ilişkileri zor hale getirenin kadın ya da erkek değildir, kadınla erkek arasındaki “ilişkinin değer farklılıkları” olduğunu söylenebilir. Mutsuz çiftlerin her fırsatta, karşılaştıkları en ufak sorunda birbirleri ile karşı karşıya kalırken, mutlu çiftlerin ise bir arada kalıp sorunlarına karşıdan bakabiliyorlar.Bu ise mutlu ve mutsuz çiftleri önemli ve ayırıcı bir özellik olarak görülüyor. Başka bir deyişle mutsuz çiftlerin sorunları çoğu kez sanki eşlerin birinden kaynaklanır gibi algılanıyor. Ayrıca sadece insan olmaktan kaynaklanan farklılıkların yanı sıra, kadın ve erkek olmaktan kaynaklanan farklılıkların bilincinde olmamak da beklentileri artırıyor. Bu durum, öfke ve üzüntü gibi duygulara yol açıyor.
Kadın erkek birbirinden farklıdır;
İlişkilerdeki farklılık, kadın ve erkeğin eşitliğe aykırı değildir. Erkek ve kadın birbirlerinden farklı olduklarını ilişkilerin başında aşkı çok yoğun yaşarken fark edemeyip, evlilik ya da uzun süreli ilişkilerde ise daha belirgin bir şekilde hissettiklerini gözlemleye biliriz. Bu farklılıkların baştan kabul edilmesi, ilişkinin daha uyumlu yaşanmasını sağlar.
Erkek ne ister?
”En çok takdir edilmeyi bekliyor”
Erkek, en çok kendisine ihtiyaç duyulmasını ve ailesi için gösterdiği çabanın takdir edilmesini bekliyor. Fazla sorgulanmayı sevmeyen erkek, çoğunlukla kendisine ihtiyaç duyulduğunda harekete geçiyor. Erkekler eşleriyle terapi seanslarına bile gitmek istemiyorlar. Bu noktada kadınlara, eşlerini tedavi oturumlarına getirememeleri halinde ikna için mantıklı nedenler aramak yerine, “Bu sorunu çözmek için sana ihtiyacım var” demeleri öneriliyor.
Kadın ne ister?
”En çok sevilmek istiyor”
Kadın en çok sevildiğini hissedip, sözlerinin dinlenip anlaşılmasını isterken, erkekler duygularını partnerlerinin beklediği sıklıkta dile getiremiyor. Kadın erkeğin kendisini dinlemesini ve yaşadığı zorlukları anlamayı beklese de, erkekler ya dinlemiyor ya da bir süre dinledikten sonra eşinin neden rahatsız olduğunu saptayıp kendilerinden emin bir biçimde “Bay Tamirci” şapkasını giyip soruna çözüm öneriyor. Kadın bu durumda hayal kırıklığına uğruyor; çünkü ana mesaj duyulmamış ve harika önerisi ciddiye alınmamış oluyor.
Kadınlar ilişkiyi nasıl çıkmaza sokar?
1-Başkalarının yanında eşlerini değersizleştirecek söylemlerde bulundukları;
2-Sık sık geçmişi gündeme getirdikleri;
3-Kendilerini sıklıkla tekrarladıkları;
4-Erkeklerin kendileriyle bir kadının kurduğu şekilde iletişim kurmalarını bekledikleri;
5-Erkeklerin “Kontrol ediyor “ ya da “Beni değiştirmeye çalışıyor” şeklinde düşünmelerini kolaylaştıracak davranışlar sergiledikleri;
6-Çok konuşmalarına rağmen bir türlü ana konuya gelemedikleri;
7-Karşı tarafı suçlamayı sevdikleri için, kadınlar ilişkiyi çıkmaza sokuyorlar.
Erkekler ilişkiyi neden çıkmaza sokar?
1-Eşlerine olan ilgilerini yeterince ifade edemedikleri;
2-Sevgilerini ya da duygularını yeterince gösteremedikleri;
3-Gerekli oranda iletişim kuramadıkları;
4-Eşlerinin söylediklerini duymadıkları ya da duymazdan geldikleri;
5-Empati yapıp anlamaya çalışmak yerine hemen çözüm önerisinde bulundukları;
6-Önemli günleri unuttukları;
7-Karşı tarafı suçladıkları için, erkekler ilişkiyi çıkmaza sokuyorlar.
Mutlu ailenin kuralları
1-Sorumluluk kavramının önemsendiği,
2-Haklar ile sorumluluklar arasında sağlıklı bir dengenin kurulduğu,
3-Sorun çıktığı zaman bunun evliliklerde beklenen bir durum olabileceğini baştan kabul eden,
4-Oluşan sorunlardan birbirlerini sorumlu tutup suçlamadan çözüm yolları bulmayı beceren,
5-Daha önce birlikte sorun çözmeyi başarmış,
6-İyimser ailelerden gelen bireyler daha sağlıklı ilişkiler kurabiliyorlar.
Bunlardan uzak durun
1-Şiddet
2-Tekrarlayan sadakatsizlik
3-Alkol-madde bağımlılığı
4-Aşırı kıskançlık
5-Eşinizi kendi istediği biçime uydurmaya çalışma hali
6-Eşi üzerinde belirgin güç oluşturarak onu kontrol etme isteği
7-Paylaşmaya açık olmayıp sadece almaya çalışma durumu
İyi bir ilişkinin olmazsa olmazları
1-İyi bir iletişim
2-Birlikte sorun çözme becerisi
3-Bir taraftan “biz” olmaya çalışırken diğer yandan “ben”lerin korunması
4-Sevdiklerini yapmaktan çok yaptıklarını sevmeyi öğrenme hali
5-Ortak hedef ve amaçlar oluşturma isteği
6-Güven duygusu verme
7-Tutarlı olma
8-Tahmin edilebilirliğin yanı sıra sürprizler de yapabilme
9-Hayallerini değil birlikte olduğu kişiyi sevip sayabilme
10-Rutinin içinde mutlu olabilmeyi becerebilme
Sevinç Karakaya