Mutlu Bir İlişki Kurmak Çok Mu Zor?
MUTLU BİR İLİŞKİ KURMAK ÇOK MU ZOR
Eminim hepimiz mutlu bir ilişki isteriz. Ama istediğimiz ideal ilişki sadece masallarda yaşanır diye düşünürüz. Aynı masallardaki gibi mutlu ilişki yaşamak için, lambadan cin çıkmasını bekleriz. Fakat bunlara gerek yok normal hayatımızda da bir kaç puf noktasıyla ilişkilerimizi düzelte biliriz. Belki küçük adımlar ama uygulandığında büyük sonuçlar verebilir.
Mükemmel ilişkiyi değil doğru ilişkiyi isteyin
İlişkileri doğru ve ideali yaşamaya çalışabilirsiniz, fakat ille de mükemmel ilişki diye ısrar etmek yersiz olur. Unutmayın mükemmel ilişki ya da mükemmel eş diye bir şey yoktur. Her ilişkinin içine bakıldığında dışarıdan farklı görünse de içinde zaman zaman sorunlar yaşanır. Siz en mükemmelini beklerseniz, daima beklersiniz. Her konuda sizinle aynı fikir de olan, sizinle tıpa tıp aynı karakterde, her an sizi mutlu edebilecek biriyle karşılaşmayı beklemek yerine, sizi en fazla tatmin eden ilişkiyi yakalamayı deneyin. Rahat ve huzurlu olduğunuz yani kendiniz gibi olduğunuz ilişkiyi bulmaya çalışın.
Ortak bir ilgi alanları edinin
İlişkilerde ortak noktalar elbette önemlidir. Fakat ortak ilgi alanınız olmaya da bilir, bunun için söylenmek yerine, yeni bir ortak ilgi alanı yaratın. Balığa çıkabilir, tenise başlayabilir, yürüyüş yapabilir, beraber kitap okuyabilirsiniz, yada bir müzik kursuna gidebilirsiniz. İkinizin de zevk alacağı bir ortak ilgi alanı bulmaya çalışın. Ortak ilgi alanı, eşler arasında pozitif iletişimi, sağlıklı diyalog ve eğlence imkanı sağlar.
İlişkinizde her zaman açık ve dürüst olun
Unutmayın yalanlar üzerine inşa edilen bir ilişki enin de sonunda yıkılmaya mahkumdur. Her zaman tam dürüstlüğe dayanan bir ilişki kurun. Şüphe, bir ilişkiyi başlamadan bitiren ya da başladıysa bile hiçbir zaman sağlıklı yürümesini sağlamayan bir virüs gibidir. Eşinizin yada sevgilinizin, kuşkulandığınız tutumları varsa, birbirinizden gizli dolaplar çevirmek yerine bu kuşkuyla hem siz yüzleşin hem de eşinizi yüzleştirin. Dürüst ve açık olan acı çekse bile duyduklarından, her zaman kazanır.
İlişkiniz de daima Anı Yaşayın
Belki birlikte çok vakit geçirmeye bilirsiniz. Asıl önemli olan geçirdiğiniz zamanın süresi değil kalitesidir. “Neden daha uzun yanımda kalmıyorsun?” diye şikayet edip söylenmektense, birlikte olduğunuz anları dolu dolu ve birbiriniz ile mutlu olarak geçirin.
Geçmişle yaşamayın, Geleceğe bakın
İlişkileri en çok yıpratan sebeplerden biri; Her kavgada başa dönüp aynı olayları tekrar tekrar masaya yatırmaktan kaynaklanır. İlişki, geçmişe takılı kalarak değil, geleceğe doğru yapılandırılır ve inşa edilir. Geçmişte yaşadığınız tatsız anlar varsa, durup dururken geçmişi deşmek yerine birlikte kuracağınız geleceğin planlarını yapmaya çalışın, güzel hayallerinizi paylaşın.
Her ilişki farklıdır, Başka ilişkilere değil kendi ilişkinize odaklanın
Evet her ilişki kendine has özellikler taşır, ilişkinin tarafları da başkalarından farklıdır. Kimsenin ilişkisi birbirine benzemez. İlişkinizi başkalarınınkiyle kıyaslamak, onu daha iyi bir yere getirmez. Eşinize başka ilişkileri örnek göstererek, kıyaslamak ve ilişkinizdeki eksiklikleri ortaya koymak yerine, ilişkinizin iyi taraflarına odaklanıp, gidişatını yükseltmeye çalışın.
Aklınızı okumasını beklemeyin
Unutmayın tam manasıyla kimse kimsenin aklından geçenleri okuyamaz. Canınızı sıkan bir şey olduğunda ya da eşinizin yaptığı bir şeye kızıp, sinirlendiğinizde, onun kendiliğinden sizi anlamasını beklemeyin. Sıkıntınızı yada sinirlendiğiniz mevzu her neyse açıkça dile getirin. Ancak ses tonunuza dikkat edin, tartışma tonuna dönüşmesin. Zira yüksek perdeden dile getirdiğiniz her sorun, eşinizin zihninde ”yine dır dır” olarak algılanabilir.
Eşinizle önce arkadaş olun
İster evli bir çift olun, ister sevgili, ilişkinizin temelini sağlam bir arkadaşlığa dayandırın. İyi birer arkadaş ve sırdaş gibi her şeyi konuşabilmeniz, birlikte iyi zaman geçirmeniz, uzun vadeli ve sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlar.
İlişkinize kimseyi karıştırmayın
Etraftan gelen sesleri kendi iç sesiniz ve eşinizin sesi kadar dikkate almayın. Hiç kimse sizin ilişkinizi sizden daha iyi tanıyamaz. Şu da bir gerçek ki, insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine göre daha olumsuz düşünür, daha kolay olumsuz yorum yapabilirler. Ve çiftler başka kişilerin yorumlarından daha kolay etkilene bilir o yüzden dışarıdan gelen eleştirilere kulak kapatın ve ilişkinizi yaralamalarına izin vermeyin.
Eve iş getirmeyin
Hayatınız da işin ve ilişkinizin yerini iyi tespit edin. İşi işte bırakın ve sorunlarınızı eve taşımayın. Kafanızın sürekli iş meseleleriyle meşgul olması, eşinize sürekli iş sorunlarından bahsetmeniz, onun açısından sıkıcı olacak, belki tartışmalara yol açacaktır. O yüzden iş ile aşkı gerçekten ayırmak en iyisi…
Sevinç Karakaya
DevamıEşim Beni Neden Sevmiyor?
EŞİM BENİ NEDEN SEVMİYOR
Kadın olsun erkek olsun zaman zaman bu soruyu sorar. ” Eşim Beni neden sevmiyor” ve cevabını da hep merak edilir. Hatta sadece evlilikte değil , bazen özel ve iş hayatında da bütün dünya birleşmiş ve bizi sevmediklerini düşüne biliriz. Belki de sebebini bir türlü bulamayız.
Burada bakış açımızı biraz değiştirmemiz gerekiyor. devamlı karşınızdaki kişilerin olumsuz yanlarını görmeye kendinizi zorlamayın sizi sevmediklerini düşünmek yerine siz onları önce sorgusuz sualsiz sevmeyi deneyin. Tabi buna ilk önce kendinizden başlayın.
Yunus Emre’nin dediği gibi: ”Yaratılanı severim yaratandan ötürü ” değin ve sizi sevmediklerine değil onların ve kendinizin sevgiyle yaratıldığınıza odaklanın.
Kendimi Seviyor muyum?
Bu sorunun cevabı kimi ne göre ” Tabi ki kendimi seviyorum”, ” Kendimi çok seviyorum ”; kimine göre ” Ben sevilmeyi hak etmiyorum”,”Kendimi sevmiyorum” cevaplar değişebilir. Gelin bir test yapalım dışa dönüklükten içimize soralım biz kendimizi seviyor muyuz diye…
Bir aynanın karşısına geçin; Kendinizi olabildiğince serbest bırakın. İyice vücudunuzun rahat hareket ettiğinden emin olunca, aynaya kendi gözlerinizin içine bakın, ve kendi kendinize ”Ben kendimi seviyor muyum?” diye sorun..Bu sorunun ardından serbest bıraktığınız bedeniniz, öne arkaya hareket edecektir. Hiç hareket etmiyorsanız kontrolcü ve mantıkçı bir yapınız olma olasılığı oldukça fazladır. Gelen cevabı hissedemiyor olabilirsiniz.Vücudunuz öne doğru eğiliyorsa kendinizi seviyorsunuz demektir. Arkaya doğru eğilmeler oluyorsa, sizin kendinize sevginiz yok demektir. Bunu 21 gün yapmanızı tavsiye ederim; Aynanın karşısına geçin ve kendinize güzel şeyler söyleyin, taki aynada kendinize doğru eğilene kadar.
Şunu farkına varmak çok önemlidir. ”Siz kendinizi sevmezseniz eşiniz sizi neden sevsin?” Bunu ancak iki yönlü çalışmayla çözebilirsiniz. İlki kalbinizden eşinize sevgi göndermektir, ikincisi ise kendi kendinizi sevmeyi öğrenmektir. Siz kendinizi gerçekten sevdiğinizde bir sevgi enerjisi oluşacaktır. Evrenden sevgiler bu enerjiyle size doğru gelecektir.
Evet kabul ediyorum bunu kendinizi haklı hissederken yapmak zordur; ama haklı yada haksız olmanıza aldırmadan eşinize içinizden sevgi gönderin. Yanınızda yada uzağınızda olması hiç önemli değildir. Sevgi enerjisi dua olup onu bulacak ve kalbini size ısıtacaktır. Şunları tekrarlayın : ”Senden özür diliyorum, Lütfen beni affet, Seni seviyorum, Teşekkürler” Bunu sık sık tekrarlayın inanın işe yarayacak. Aynı şeyi kendi gözlerine her gün aynada bakarak tekrarlar. ”Senden özür diliyorum, Lütfen beni affet, Seni seviyorum, Teşekkürler” Hatta bunu her gün kendinizden başlayarak çevrenizdeki herkese bol bol sevgi göndererek devam edebilirsiniz. Unutmayın kainatı Yüce Allah sevgi üzerine kurmuştur. Sevgi her kalbi açar. Ama siz önce kendi kalbinizi sevgiyle açın.
Göreceksiniz ki ” Eşim beni neden sevmiyor?” sorusunun altında aslında, sizin kendi kendinizi sevmemeniz ve değer vermemeniz çıkacaktır. Siz kendi kalbinizi sevgiyle doldurdukça, hayatınıza sevgiler akmaya başlayacaktır. Genelde en çok yapılan yanlış hep karşımıza aşırı ilgi verildiğinde karşılığında biz çok sever sanırız. Şimdi severek sevmeyi deneyeceksiniz. Ve bunu sadece eşinize değil; İş ve özel hayatınızda yapmayı deneyin. Göreceksiniz çevrenizde sevgi ile karşılaşacaksınız. Kainat herkesin kendi içindedir. İçinizden sevgi başlar ve taşarsa bütün kainatta sevgi taşmaya başlayacaktır.
Kime kızarsanız kime sinirlenirseniz, Eşiniz yada bir başkasının sizi sevmediğini düşündüğünüz de; Rahatlatıcı güzel bir telkin, duadır. Şunu tekrarlamanızı tavsiye ederim.
”Ben şuan sevgide sevgiyle kalmayı tercih ediyorum. Şuan sevgi olmaya niyet ediyorum. Şuan yaşadığım olayı olduğu gibi kabul ediyorum. İçinde bulunduğum durumu kabul ediyorum. Yüceler yücesi Allah’ım senden içinde bulunduğum durumu şifalandırmanı niyet ediyor senden yardım istiyorum. Lütfen şifa veren meleklerini yardım için bana seferber et. Sana sığındım sana güvendim. Beni benden uzaklaştıran, bütün düşünce kalıplarımı lütfen benden uzaklaştır. Kendimi sevmeme engel olan bütün düşünce kalıplarını benden uzaklaştır. Sana sığındım sana güvendim. Beni benden uzaklaştıran bütün kendimi yetersiz hissettiğim kalıpları benden uzaklaştır. Sana ulaşmamı engelleyen bütün kalıplarımdan beni uzaklaştır. Senin huzurunda sana teslim oluyorum ve tüm kalıplarımı da sana teslim ediyorum. Tüm olumsuz düşüncelerimi sevgiyle bırakıyorum. Bilerek yada bilmeyerek bir kalp kırdıysam, senin huzurunda özür diliyorum. Senden tövbe ve af diliyorum. Kendimden özür diliyorum. ”
Unutmayın eğer ki; Siz kendi sevgi enerjinizi artırırsanız , çevrenizdeki herkesin de size olan sevgi enerjileri artar. Eşinizle, arkadaşlarınızla, kardeşlerinizle, iş ortamınız da kiler ile inanılmaz şekilde her şeyin farklılaşacağını göreceksiniz. Kainatın yaratılış sebebi sevgidir. Kaynak budur. İçindeki o Rabbini sana verdiği sevgi özünü keşfet, onu büyüt, olgunlaştır ve tekrar bütün kainata yay.
Çevremize elektrik frekansları yayarız. Öfke frekansı size öfkeyi çeker, kıskançlık kıskançlığı, kötü düşünce kötü düşünceyi,sevgide sevgiyi çeker. Ve bu sevgi elektriği bir çok kişinin kalbinin şifalanmasına sebep olur.
Eşim beni sevmiyor değil; BEN KENDİMİ VE TÜM KAİNATI AYNI ZAMANDA EŞİMİ ÇOK SEVİYORUM DİYİN .
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliklerde Can Simit’i İlişki Koçları
EVLİLİKLERDE CAN SİMİT’İ İLİŞKİ KOÇLARI
Evliliğinizdeki ilişkinizi oturtup, dinginliğe ulaştırana kadar birçok badire atlata bilirsiniz, birbirinizle çok defa imtihan olabilir, hatta zaman zaman bu imtihanlarda kırık notlar alma olasılığınız da oldukça fazladır. Eğer evliliğinizde imtihanları atlatmak ve sınıfta kalmak istemiyorsanız, bazen dışarıdan destek almamız gerekebilir.
İlişkilerinizdeki sorunlara çözüm getirme noktasında Yeni trend artık ”ilişki koçları” diyebiliriz. İlişkilerimizdeki sorunların çözümlerinde önemli rol oynayan ilişki koçları oldukça etkili sonuçlar veriyor. Evliliğin beraberinde getirdiği birlikte yaşamak, birçok sorunları ortaya çıkara biliyor. Bu sorunlara kişilerin çözüm bulma yeteneği her zaman yeterli olmuyor, dışarıdan kendilerini yargılamayacak ”tarafsız göz” ve kendi çözüm yollarını bulmak için bir ”destekleyici kuvvete” ihtiyaç duyuyorlar. Evliliklerde kişiler tıkanmaya, artık beraber nefes alamayacak hale yaklaşırken, ilişkileriyse iyiden iyiye çıkmaza girmeye başlıyor. İşte tam da bu noktada ilişki koçları devreye giriyor.
Bir ilişki Koçu olarak ilişkilerin bozulmasındaki en sarsıcı sebep iletişim problemi olduğunu söyleye bilirim. Fakat eşlerin sorunlarını biraz irdelediğimizde, aslında sorunun eşlerin birbirinden beklentilerden ve birbirlerine bakış açılarından kaynaklandığını görürüz. Evlilikte eşler farkında olmasalar da, en başta nasılsa aslında öyle davranıyorlar; fakat beklentileri olduğu ve bunlar zamanla kendini daha belirgin gösterdiği için mutlu olamıyorlar diyebilirim.
* İlişki koçlarını kadınlar daha çok tercih ediyor
Evliliğin de problemler yaşayıp ilişki koçunu tercih eden kişiler için şunu diyebiliriz; Farkındalığı oldukça yüksek kişilerdir. ilişkilerindeki sorunlara çözüm yolu bulamadıklarında, birçok şey deneyip sonuç alamadıkları için ve ilişkilerinde kesin bir çözüm aramaları, onların bir ”ilişki koçu’‘ile yollarını birleştiriyor .
Yapılan araştırmalar ise kadınların erkeklere göre ilişki koçlarına daha sıcak baktığını gösteriyor. Bireysel olarak da kadınlar çözümleri daha çabuk kabul ediyor ve hayatlarına daha kolay uygulaya biliyorlar.Bir ilişki koçu olarak şunu diyebilirim çoğu zaman ilk başvuru kadından geliyor. Kadın kabul ettikten sonra kendisi nasıl biri olacağına ve nasıl bir ilişki istediğini belirleyip o amaçta ilerliyor. ”Kadınlar kendileri değişirse her şeyi değiştirebileceğinin çok daha farkında…”
*İlişki Koçluğu Süreci
”İlişki Koçluğu Yaşam Koçluğunun dallarındandır”. Evliliğinde sorunlar yaşadığı için başvuran danışanlarım da en çok duyduğum soru; ”Eşimi ikna edemiyorum, benim tek başıma bu desteği almamın ilişkimize ne yararı olabilir?” Evet evlilik terapistlerinin yada danışmanlarının eşleri ortak dinlemeye almasının yanında ilişki koçluğu için ben şunu diyebilirim ”İlişki Koçu eşlerden sadece birini tercih ediyor. Tercih ettiği ise; Bir sorunu olduğunun farkında ve bu sorununa çözüm bulmaya çalışan kişi oluyor.” Çünkü başta da dediğim gibi ilişki koçluğu yaşam koçluğunun dallarındandır. Ve unutulmamalıdır ki biz hayatta sadece kendimizi ve bakış açımızı değiştirebiliriz başkalarını değil.
Hele birde kişilerin değişime niyetleri yoksa, ilişkilerinde sorunları görmezden gelmeyi seçiyorlarsa onlar için kimse bir şey yapamaz.
İlişki koçu; Kişilere evliliklerinde eşleriyle nasıl bir ilişki istediklerinin farkına varmalarında yardımcı olur.İlişkileri nasıl olsaydı daha mutlu olurlardı?, İlişkilerinde sorun olan şeyler artık sorun olmasaydı evlilikleri nasıl olurdu? bunları tespit etmelerini sağlar.Ve çoğu zaman farkına bile varmadığınız gözden kaçan ufak değişikliklerin bile evliliği bir mucize gibi değiştirebileceğini keşfederler. Ve bunu başarmak için ihtiyaçları olan gücün aslında kendi içlerinde olduğunun, evlilikleri ve mutlu aileleri için, Bu gücün sadece dışarı çıkarılması gerektiğinin farkına varırlar. İlişki Koçu; Danışanının istediği mutlu evliliğe ve ilişkiye götürecek bir yol haritası planlamasında ona destek olur ve bu süreçte ona yol arkadaşlığı yapar.Bu sürecin ne kadar süreceği ise ilişki koçunun danışanın ihtiyacına göre karar verilebileceği bir husustur.
*İlişki Koçu kararımızı değiştirebilir mi?
Evliliklerde özellikle İlk altı yıl çok önemlidir.En fazla boşanma ise evliliğin yedinci yılında oluyor.Şunu unutmamak lazım ki ilişki koçuna her gelen kişi evliliğini sürdürmeye karar vermeye biliyor. Boşanmak elbette alınması çok güç ve istenmeyen bir karardır. Fakat kangren olmuş ilişkilerde ise bu kaçınılmaz ve nefes aldıran bir karar olabiliyor. İlişki koçları yargılamaz, yönlendirmez , akıl vermez sizin kendiniz ve aileniz için en sağlıklı ve doğru kararı almanızda ne istediğinizi tespit etmenizi sağlar. ”ilişki Koçuna gelen danışan ilişkisine devam da edebilir , boşanmaya karar da verebilir.” Aslında ilişki koçu ile yürüyen danışan , kendisi ve çevresi için en doğrusu hangisi ise ona kendisi karar verir. Bu kararı ortaya çıkaran ise İlişki koçunun kişinin bilinç altına ustaca sorduğu sorularda saklıdır.
*Evlenmeden ilişki koçuna gitmenin faydası olur mu?
Yurt dışında yaygın olan ve Türkiye’de de daha yeni yaygınlaşmaya başlayan evlilik öncesinde bir ilişki koçundan destek almak elbette çok önemlidir. Evlenmeden alınan ilişki koçluğu kişinin evlilikten beklentilerini tespit etmesinde, karşısındaki kişinin buna ne kadar cevap verebileceğini görmesinde oldukça etkilidir. Maalesef pembe gözlükler takarak başlanan birliktelikler daha sonrasında hüsranla sonuçlana biliyor. Bu tarz hayal kırıklıkları yaşamamak yada evliliğini daha sağlam bir ilişki üzerine kurmak isteyen kişiler kendi beklentilerini ve karşı tarafın beklentilerini iyi anlamak ve her şeyi baştan konuşmak istiyorlar. Bunun içinde tarafsız bakabilen ve kendilerini anlayabilecek bir uzmandan yardım almayı tercih ediyorlar. Böylece ileride çok büyük sorunlar ve yıkımlar yaşamanın önüne geçebiliyorlar.
*İlişki Koçu Evlilikte Mutluluğu geri getirebilir mi?
Mutlu evliliklerdeki, ilişkiler de iletişim biçimlerine bakacak olursak şunları diyebiliriz; Mutlu ilişkileri olan kişiler tartışmaları çok büyütmüyorlar. Onlar, sorunlarını konuşuyor, tartışıyor ama bunu kavgaya dönüştürmüyorlar. Daha esnek oluyorlar. Mutlu evliliği olan bireylerin katı kuralları olmuyor. Çiftler birbirini daha iyi dinliyor. Kendisinin ne anladığından çok Karşı tarafın ne demek istediğini anlamaya çalışıyorlar. En önemli şeyse birlikte daha fazla vakit geçiriyorlar. İlişki koçu bunları görmenizi ve kendi ilişkinizde neler yapmanız gerektiğinin farkına varmanızı sağlayabilir. Fakat siz değişimi ve bu mutluluğu kendiniz istemediğiniz sürece hiç bir şey yapamaz . Değişimi istemeyen kişiye hiçbir ”Sihirli değnek dokunamaz”Kendimizi kandırmayalım.
*Evliliklerdeki cinsel sorunlar evliliği bitirir mi?
Bir çoğumuz mahrem meselelerden konuşmaktan çekine biliriz. Bu oldukça doğal ve fıtri bir şeydir. Şunu da kabul etmek gerekir ki Cinsellikle ilgili yaşanan bir sıkıntı, eşlerin iletişimine de yansır. Kadında ki cinsel isteksizlik, erkek için problem oluyor ve kendini çekiyor. Bunun getirisi olarak eşlerin arasındaki iletişim azalıyor. Ya da Eşlerde “Beni istemiyor,beni beğenmiyor çünkü beni sevmiyor” gibi düşünceler oluşabiliyor. Bunlar direkt olmasa bile dolaylı olarak iletişimi engelliyor. Eşler doyum yaşamadığında arayışa girebilir ve kendini yasak bir ilişkide bulabilir . Evlilikle ilgili yapılan araştırmalar, evliliklerin çok büyük bir kısmının, özellikle ilk yıllarda, aldatma ile bitebildiğini gösteriyor. Aldatma, Eşlerin ilişkide uzaklaşmasını ve aralarını düzelte bilecek zamanı birbirlerine vermemelerine, daha az vakit geçirmelerine neden oluyor. Kıskançlık da aynı şekilde etki yapıyor. Eşlerin biri karşı tarafın hayatını engelleyecek şekilde kıskandığında durum kötüye gidiyor, Hatta şunu denilebilir ki aşırı kıskançlık nedeniyle ilişki koçuna giden kişiler oldukça fazladır. Bu tarz yaşadığımız sıkıntılar; çözüm bulunamadığında bizi istenmeyen sonuçlara taşıyabilir.
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıDoğru Adres: Yaşam Koçu
Neden Sizin de Hayalleriniz Gerçek Olmasın ?
Herkes hayatında zaman zaman tıkanmalar yaşaya bilir. Öyle bir yere gelir ki insan sanki, bütün yollar kapalı yada istediği yere kendisini, götürecek yol hangisi bilemeyebilir. Sizde böyle bir durum içerisin de iseniz, Yolunuza devam etmek istiyor ama yönünüzü bulmakta zorluk çekiyor, nereye gitmeniz konuşunda kararsızlıklar yaşıyorsanız, belki de nereye gideceğinizi biliyorsunuz fakat oraya sizi götürecek güç kaynağını içiniz de olduğunu fark edemiyorsanız; TAMDA İHTİYACINIZ OLAN YERDESİNİZ…
”Doğru Adres; Yaşam Koçu”
Belki henüz hedefiniz bile yok, belki de sizi hayat nereye savuruyorsa oraya doğru gidiyorsunuz. Ne istediğinizi, ne olmanız gerektiğini, sizi nasıl bir hayat mutlu ederdi; bilmiyorsunuzdur?. Şimdiye kadar çok düşünmemiş de olabilirsiniz. Yada sizin için başkaları bugüne kadar düşünmüş, sizde başkalarının istediği hayatı yaşayarak, şimdi ki siz olmuşsunuzdur. Fakat oda ne ? Geriye dönüp baktığınızda geçen zaman sizi hoşnut etmiyor mu ? Aslında mutluluğunuz için öğretilen ne yaptıysanız hiç işe yaramadı mı?
Belki de atalarınızın Karmalarına takılıp kaldınız. Hiç fark etmeden, İstemediğiniz bir hayatı kendinize çektiniz. Atalarınızın yargıları, sizin yargıladıklarınız. Aynı olayları siz kaçtıkça, tekrar tekrar size yaşatmıştır belkide. Artık bu kısır döngüden çıkma zamanı sizce de gelmedi mi? FARK ETTİĞİNİZ AN; TAM ZAMANIDIR…
Koçluk hizmeti; Almak için sizin hayatınızda sorun olarak gördüğünüz, belki de bir çok yola başvurup, bir çok yerde çare arayıp, zaman zaman da gelici geçici anlık çözümler bulduğunuz, hayatınızda yolunda gitmeyen bazı olaylar yaşayabilirsiniz. Bunlar aile ilişkileri, özel hayat, kariyer,sağlık, refah, başta olmak üzere bir çok konu olabilir.Yaşam Koçu yaşamınızı genel anlamda; Düzene koyma, yaşam amacı belirlemeniz de destek olma, ve hedeflerinize giden yolda istikrarla ilerlemenizi sağlayacak, kendi kaynaklarınızın farkına varmanızı sağlar. Özgüveninizi tekrardan elinize alma, hayata bende varım diyecek motivasyonu ve inancı tekrar elde etmede yaşam koçu hizmeti almak çok isabetli bir karardır.
Yaşam Koçluğu Hakkındaki Bazı sorulara cevaplar;
*Yaşam Koçu Tıbbi konularda işe yarar mı?
Yaşam koçu tıbbı yardım gereken konulara fayda sağlamaz. Bunlar için muhakkak gerekli uzman hekimden yardım almak şarttır. (Dikkat eksikliği, Depresyon gibi…) Fakat Tıbbi olarak yardım alırken hayatını düzene sokmak adına yaşam koçundan destek alınabilir.
*Yaşam Koçu ile Seansa başlarsam ; Süreç nasıl olacak?
Yaşam koçunuz dan almak istediğiniz paketlerden birine karar verdikten sonra… İlk görüşmelerde yaşamınızın hangi alanlarına odaklanmak istediğinizi belirlersiniz.Her seansta belirlediğiniz temel hedefe yönelik çalışmalar yapacaksınız. Mesela; Hedefinize giden yolda engelleri teker teker kaldırabilecek farkındalığı sağladıktan sonra, Engeller kalktıkça artık hedefinize giden yol haritası belirlenmeye başlayacaksınız. Yaşam koçunuz bunu belirlemenizde, size sorduğu güçlü sorularla, sizin için en doğru ve sizi isteğinin mutlu hayata götürecek, süreci belirlemenizde size destek olur. Unutmayın yaşamınızın yöneticisi sizsiniz. Yaşam koçunuz da sizi kendi yaşamanızın yöneticisi olarak görecek ve hiç bir şekilde yönlendirme yapmadan, yargılamadan, çevreniz de duyduğunuz söylemlerden çok uzak bir şekilde, bu güne kadar kimsenin sizi dinlemediği gibi tamamen size odaklı dinliyor olacaktır.
Burada Yaşam koçunuz size temel odaklı koçluk programı sunmaktadır. İlk seanslarda belirlediğiniz hedefler ve bu hedefler doğrultusunda tam olarak ne istediğinizin farkına vardıktan sonra, Her bir seans da, sizi öncelikli temel hedefinize götürecek, bir adım daha atmış olacaksınız. Her seansınız kendi içinde, asıl yani gerçekten sizi olmak istediğiniz kişiye dönüştürecek hedefinizle , bağlantılı bir şekilde devam edecektir. Böylece kendi içsel kaynaklarınıza ulaşacak, güçlü yönlerinizin farkına varacak, Şimdiye kadar kendinizin dahi farkında olmadığı sizi tekrar keşfedeceksiniz.
Yaşam koçu kavramına yabancıysanız size ütopik gelebilir. Fakat Tek bir seansın sonun da dahi yaşamında büyük değişiklikler geliştiren insanlar vardır. Kararlı ve istekli olduğunuz taktirde; yaşamınız da siz de büyük değişiklikler yapabilirsiniz.
*Yaşam koçu ile ne kadar çalışmam lazım?
Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, bu kişiden kişiye ve hedeflerinize göre büyük farklılıklar gösterir. Ancak kendi koşullarınıza göre mümkün olan en hızlı şekilde ilerleyeceğinizden emin olabilirsiniz. Çalışmak istediğiniz alanı paylaşmak ve bu konuyu daha detaylı görüşmek için iletişim formunu kullanarak ücretsiz bir tanışma randevusu alabilirsiniz.
*Yaşam Koçluğu programında danışan olarak benim yapmam gereken ne?
Öncelikle değişime karar vermiş olmalısınız. Unutmayın ki her değişim sancılıdır. Ancak ”Şu anda için de bulunduğunuz hayat değişimden daha sancılı ise değişime karar verebilirsiniz” Kesinlikle Hedeflerinize ulaşmak için gerekli adımları atmaya istekli ve hazır olmanız gerekiyor. Seans için yalnız olacağınız ve rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamı tercih etmelisiniz. Seanslarımız 1 saat sürse de sizin en az 90 dakika ayırmanız gerekir. Seans öncesi zihninizi rahatlatacak egzersizleri yaşam koçunuzun size sunduğu yöntemler ışığında uygulamanız gerekmektedir. Gerekli teknik koşulları hazırlamalısınız. (Skype, telefon). Seanslara zamanında gelmeli, iptal etmeniz gereken özel durumlarda ise 24 saat öncesinden haber vermelisiniz.
*Peki Yaşam koçunun sorumlulukları nedir?
Yaşam koçunuz sizi, kendi kişisel ve profesyonel yaşamınızın uzmanı olarak görür ve tam bir saygı içinde olur. Sizi kendi içsel kaynaklarınıza, yanıtlarınıza ve gücünüze yönlendirmek. Bunun için uygun araçları, teknikleri kullanmak. Gizliliğinizi mutlak biçimde korumak. Arzuladığınız yaşamı oluşturmanız için tüm koçluk tekniklerini ve becerilerini kullanarak hedeflerinize ulaşmanızı sağlamak, bu yönde sizi teşvik etmek, desteklemek, motive etmek ve yanınızda olmak yaşam koçunun sorumluluğundadır.
*İnternet üzerinden veya telefonla yapılan yaşam koçluğu seansları yeterince etkili olur mu?
Tabi ki kafanızda bunun yüz yüze yapılan seanslar kadar etkili olup olmayacağına dair soru işaretleri oluşabilir. Ancak gerçek şu ki, uzaktan yapılan seans ile yüz yüze yapılan arasında bir dezavantaj olmadığı gibi aslına bakarsanız daha da etkilidir. Bunun nedeni danışanın etrafındaki tüm dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak, hazırladığı özel, güvenli ve rahat ortamda olması, dolayısıyla tamamen kendi içine odaklanabilmektedir. Karşınızda dikkatinizin bir kısmını ayıracağınız yaşam koçu bile olmadığından, yüz yüze olduğunuzda konuşamayacağınız konuları dahi çok daha rahat konuşabilirsiniz. Trafikte harcanan süre ve bunun eklediği stres de ortadan kalkınca seansınıza daha rahat hazırlanır ve gelirsiniz. Tabi bir de farklı iller de gerçekten doğru kişilere ulaşamayıp koçluk programına katılamayanlar için ise tam anlamıyla online seanslar hayat kurtarıcısıdır. Tüm bunlar uzaktan yapılan seansları daha etkili kılmaktadır. Gerektiğinde ve tercih ettiğinizde seanslar video görüşmesi şeklinde de yapılabilir.
Burada yer almayan sorularınız varsa; İletişim formu doldurup sorularınızı ücretsiz olan tanışma seansımızda sorabilirsiniz.
Sanırım kafanızdaki bir çok yaşam koçluğu ve nasıl hizmet verdiğine dair soru cevap bulmuştur. Fakat unutmayın ki her insan kendi bir dünyadır. Ve herkesin sorun saydığı şey farklıdır. Sizin de hayatınızda çözemediğiniz ve çözülmeyi bekleyen sorunlar varsa, ne yapmakla alakalı kararsızlıklarınız yada nasıl yapmalısınız ile ilgili göremedikleriniz varsa; ücretsiz bir tanışma/strateji seansı randevusu almanızı tavsiye ederim.
Sevinç Karakaya
DevamıEşim Neden Bana Karşı Öfkeli
EŞİM NEDEN BANA KARŞI ÖFKELİ
Kadınların hisleri erkeklere göre çok daha kuvvetlidir. Eşinin kendine karşı tavır değişikliklerini, çok daha çabuk hissede bilirler. Ve eşinizin size öfkeli olduğunu hissediyorsanız muhtemelen yanılmıyorsunuzdur. Fakat altında yatan sebepler noktasında iyi gözlem yapıp anlamaya çalışmak lazım. Bunun bir kaç nedeni olabilir. Sebepleri bilmek çözüme de ışık tutabilir. Gelin bu sebeplerin bir kaçına beraber bakalım.
Maddi Sebepler:
Erkekler maddi problemleri kadınlardan daha fazla kafalarına takabilir, Hatta eşine karşı bunu paylaşmayı gurur meselesi bile yapabilirler. Kendi kendine bir süre saklayarak, geçirir. Fakat bir süre sonra sıkıntıları öfke olarak dışarı yansıyabiliyor. Yani eşinizin öfkesi sizinle hiç alakalı olmaya bilir. maddi sıkıntının yanında eşiniz negatif insanlarla beraber stresli bir ortamda çalışıyor olabilir. Bu agresifliği ve öfkesi çalıştığı ortamdan da kaynaklana bilir.
İlişkiden Beklediğini Bulamamak:
Bazen de ilişki istediği gibi gitmediğinde erkekler öfkelenebiliyorlar. Evlilikte beklediğini bulamamak hayal kırıklığı yaratabiliyor. Kadın olsun erkek olsun ilişkilerdeki beklenti bulamama durumu sadece eşlerine karşı değil, hayata karşı öfkeli olmalarına sebep olabiliyor. Farkında olsanız da olmasanız da, belli etmek istemeseniz de eşinize öfke enerjisi göndermeye başlıyorsunuz. Belki içinizden söyleniyorsunuz, fakat karşı tarafın dışa çıkan bir öfkesine sebep verebiliyorsunuz.
Cinsel Hayatın Olmaması:
Hayatımızı saran enerjiler vardır; cinsellik noktasında da kişiler enerji üretirler. Siz belli etmediğinizi düşünürsünüz ama cinsel ilişki istemediğinizde böyle bir enerji yayarsınız , Ve eşiniz de sizin içinde beslediğiniz enerjiyi sanki biliyor gibi dışa öfke olarak çıkara bilir.
Elbette mahrem hayat bir ilişki de önemli konulardır. Siz içinizden olumsuz düşündükçe, eşinizde dışından olumsuz düşüne bilir. Dediğim gibi belli etmediğinizi sanırsınız ama enerji yollamaya devam edersiniz. Bunda çözüm eşinizle oturup sorun olarak gördüğünüz sorunları konuşmaktır. Siz onu yargılamadan onun söyleyeceklerine de tepki vermeden dinlemelisiniz. Unutmayın yargılamadan dinlediğiniz de eşiniz de bir süre sonra sizi yargılamadan anlamaya çalışmak için çaba harcadığını hatta anladığını göreceksiniz. Konuşurken karşılıklı söylediklerinizi ilerde koz olarak kullanmak yerine , ilişkinizi düzeltecek kaynak olarak biriktirin ve dikkate alın. Yoksa bir süre sonra konuşmalar da biter.
Eşimi ve Kendimi Bu Öfkeden Korumak için Ne Yapmam Lazım :
*İlk öncelikle kendi içinizdeki öfke enerjisini sevgiye dönüştürün. Ve olumlu düşünüm , Tabi ki dua edin. Özellikle Ayet el kürsi’yi, Nas ve Felak surelerini bol bol okuyup eşinizin enerji alanına gönderin. Kendinizin ve eşinizin enerji alanı şifalansın diye bol bol dua edin.
*Evinizin nerelerin de özellikle tartıştığınıza dikkat edin. Özellikle daha fazla tartıştığınız yerleri varsa muhtemelen oralarda enerji düşüşleri vardır. Size tavsiyem bu alanları sirkeli suyla silin. Yada odanın belli yerlerine bardak içine sirke koyup bırakabilirsiniz. Sirkenin insan hayatında enerji alanlarını temizlemede çok faydası vardır.
* Hayatınızın düzenli olmasına dikkat edin. Erken yatıp erken kalkmaya uykunun şifalandırıcı etkisinden faydalanın. Yorgunluğunu uykuda atan kişilerin öfkeleri de azalır.
*Cinsel hayatınızı düzene sokun. Ne olursa olsun problemlerinizi yatağa gelmeden çözmeye çalışın. Yatak odanıza kadar getirmeyin . Birbirinize sarılın ve güzel şeyler söyleyin olumsuzluktan uzak durun. Birbirinize motive verin. İçinizden de olsa öfke enerjisi yollamayın birbirinize . Eşinizin iyi yönlerine odaklanın.
Olumlama : Eşinizin iyi yönlerini görmeye yardımcı olacak bir olumlama ” Eşimi olduğu gibi kabulleniyorum. Ona her gün hayır dua ediyorum. Onun olduğu yere bu duayı sevgiyle gönderiyorum. Onun bulunduğu ortamın Allahın izniyle şifalanmasını için niyet ediyorum.Şuandan itibaren Her şeyimi olumlu programlıyorum. Ben güvendeyim, Biz güven içindeyiz. İnsanlar ne söylerse söylesin her durumda değerliyim. Eşimle barış içindeyim .”
Daha huzurlu ve dingin bir hayat dilerim. Aşamadığınız sorunlarınız için bize başvurabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıCinsel Sorunlarda Kadın Ve Erkekler Arasındaki Farklar
CİNSEL SORUNLARDA KADIN VE ERKEKLER ARASINDAKİ FARKLAR
Kadın ve erkek birbirine olan farklılıklarını hayatın her safhasında belli ettikleri gibi cinsel beklentilerinde de farklılıklar yaşarlar. Erkekler cinselliği kadınlara nazaran daha açık olup, uyarılmaları daha kolaydır. Kadınlar ise daha saklı, gizemlidir ve cinsel arzu ve isteklerini net ifade edemezler…
Tabi çiftlerde iki taraf cinselliği farklı şekillerde hisseder ve yaşarken; Sorunlarını da farklı farklı yaşarlar. Ve yaşadıkları sorunlardan da farklı etkilenirler. Unutmamak gerekir ki evlilik ve cinsel hayatı birbirinden ayrı düşünmemek önemlidir. Sonuçta, evlilik problemleri cinselliği, cinsel problemler de evliliği sıkıntıya sokuyor. Ülkemizde kimi belli etse kimi etmese de kadın ve erkeklerin yüzde sekseninden fazlası için cinsellik önemlidir. Aynı zamanda cinselliğin bir ilişki için gerekli olduğuna inanılıyor. Yine ülkemizde her üç çiftten biri sorun yaşıyor. Böyle olmasına rağmen maalesef sadece on çiftten bir tanesi sorunu olduğunu kabul ediyor.
Kadınlarda Cinsel beklenti ve yansıyan sorun;
Cinsel sorunlar eşler arasındaki ilişkiyi çok yakından etkiliyor. Kadınlar cinsel ilişkiden zevk almadıklarında, eşine karşı güvenini kaybediyor ve kendini kullanılmış hissedebiliyor.Aslına bakarsanız kadın ve erkeklerin cinselliğe bakışı pek çok açıdan farklıdır. Kadınlarda cinsellikte ne hissettiği yani duyguları daha önemlidir. Kadınların genelinde cinsellik yatak odasından çok önce başlıyor. Romantik sözler, duygusal bir yaklaşımlar, kadınları cinsel olarak motive ediyor.
İlişkisinde bu yakınlığı bulamayan kadınlar için cinsellikten alınan tatmin de azalıyor hatta belki hiç tatmin olamayabiliyorlar. İlişkilerindeki çatışma, iletişim sorunları, günlük yaşadıkları stres; cinsel sorunlara zemin hazırlamaktadır. Bir de kadınlar çoğu zaman evlilik hayatına çok fazla cinsellik hakkında bilgi sahibi olmadan başlayabiliyorlar. Kendi cinselliklerini eşleriyle keşfediyorlar. Dolayısıyla, çoğu zaman eşlerinin cinselliği başlatmasını ve sürdürmesini bekliyorlar. Eşlerinin içgüdüsel olarak kendisinin ne düşündüğünü ve ne istediğini anlamasını, ona göre davranmasını bekliyorlar. Bu durum ise eşlerine cinsel performansta başarılı olma baskısı şeklinde yansıyabiliyor.
Erkeklerde cinsel beklenti ve yansıyan sorun;
Erkeklerde ise cinselliğin fiziksel yönü biraz daha ön planda oluyor. Erkek vücudu kadınlara göre cinselliğe daha hızlı hazır hale geldiğinden, bu fark erkeklerde stres yaratabiliyor. Hızlı uyarılmayan veya hızlı doyuma ulaşamayan eş, erkeklerin kendilerini yetersiz görmesine yol açabiliyor.
Bazı durumlarda ise erkek bu farktan dolayı eşini suçluyor. Kadın da cinsel sorunlar varsa erkekte bu durum öfke yapıyor. Karısı tarafından istenmediği kanısına varan erkeğin cinsel enerjisi öfkeye dönüşür. Bu evliliğin, dışarıdan görünmeyen iç yüzüdür ve diğer insanlar tarafından yanlış yorumlanabilir. Mesela sessiz, sorun çıkarmıyor, kocasına hizmet ediyor gibi görünen bir kadın ve karşısında her şeye bağıran, kızan öfkeli bir erkek varsa tabi ruhsal bir sıkıntısı olmadığı müddetçe; büyük ihtimalle cinsel yaşamlarında ciddi sorunları vardır, karısı tarafından geceleri reddediliyor olabilir. Erkek de acısını gündüz çıkarmaya çalışıyordur.
Özellikle bu tür evlilikte; dışarıdan gözlemleyenler özellikle kız çocukları babalarına, anneye haksızlık ettiği için kızgınlık besleye biliyorlar, hatta erkeklerden ve evliliklerden soğuya biliyorlar. Oysa karşılıklı olarak birbirlerine şiddet uyguluyorlardır; fakat görünen tek taraftır.
Cinsellik kadının görevi, erkeğin hakkı mıdır?
Belki de kulaktan dolma en çok yapılan yada düşünülen hata bu olsa gerek. Cinsellik iki kişi için de hem görevdir hem haktır. Keyif almak iki kişinin de hakkıdır, eşine keyif vermek de iki kişinin de, başta kendi mutlulukları için görevidir. Cinselliği eşlerden biri görev olarak yapıyorsa bu iki kişi için de eziyet olur. Kadın cinselliği sevmiyor ve görev olarak katlanıyorsa erkek kendini tecavüzcü gibi hisseder.Erkek sadece kendi zevkini düşünüyor ve eşi ile ilgilenmiyorsa hem karısını mutsuz eder hem de kendi mutsuz olur, tatmin olmuş bir cinsellik yaşayamaz. Karısı cinsel doyuma ulaşmayan hiç bir erkek kendi de cinsellikten tam bir doyum sağlayamaz.
SORUNUNUZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSANIZ; ÇÖZÜM
Cinsel uyarılma açısından farkları anlayın
Yaşamın bir döneminden hemen hemen her çift seksle ilgili bir sorun yaşar. Bazı sorunlar kendiliğinden ortadan kalka bilirken bazılarının da sabırla ve özenli ve bilgili bir eşin yardımıyla aşılması mümkün olur. Bazı sorunların çözümü de daha fazla çaba ve yaklaşım değişimlerini gerekli kılabilir.
Çiftler birbirine hem duygusal hem de fiziksel olarak en yakın cinsel birliktelikle olurlar. Ve bu durumda sıkıntılarını yada birbirlerine memnun oldukları durumları daha açık ifade etmelidirler.Her iki kişinin de dürüstçe duygu ve düşüncelerini paylaşmaları, cinsel mutlulukları için çok önemlidir. Cinsellikte neden zevk aldığını bilmek, bunu eşine doğru ifade edebilmek ve eşinin de arzu ve isteklerini anlamaya çalışmak sağlıklı olandır. Doğru cinsel bilgilere sahip olmak, Kulaktan dolma laflarla hareket etmemek, cinsel sorunlarda hemen karşı tarafı suçlamamak da cinsel iletişimin bir parçasıdır. Kadın ve erkek vücutlarında cinsel uyarılma açısından oluşan farkları anlamak da kaliteli bir cinsel hayat için gerekli. Doğru cinsel bilgi seviyesi ile cinsel iletişim yeteneğini geliştirerek cinsel sorunlarınızın üstünden gelebilirsiniz.
Kendinizi cinsel olarak ifade edebilme kabiliyeti yaşam boyu devam eder. Bu kabiliyetin beslenmesi gereklidir. Bu tatmin duygusunun önemli bir parçasıdır.
DevamıErkekler İlişkilerini Neden Bitirir
ERKEKLER İLİŞKİLERİNİ NEDEN BİTİRİR
Aslına bakarsanız, bir ilişkide taraflardan biri, bırakmak , terk etmek isterse bunun için fazlasıyla sebep bulabilir. Hele iş bir de erkeklere geldiyse ayrılmak için birden çok bahaneleri olabilir.Erkekler bayanlara göre; uzun süreli bir ilişkiye genel de hazır değillerdir. Erkeklerin ayrılma sebepleri nelerdir? Eşiniz sizden neden ayrılmak istiyor? Sizi neden terk etti? Peki hatalı olan kimdi?
Erkekler en çok hangi nedenlerle, yada bahaneler ile ayrılmak isterler.
Yeterince sevmediği için; Erkeklerin sanırım sebepleri arasında en geçerli sebep bu diyebiliriz. Sevgisinin azaldığını ya da tamamen bittiğini hisseden bir erkek, her şey yolundaymış gibi davranıp ilişkiye devam etmek yerine dürüst davranarak bitirme kararı alabilir. Erkekler, sevdiği kadının kendine karşı sevgisinin azaldığını hissettiğinde de ilişkiye son vermek isteyebilir.
Artık başkasını sevdiği için; Başka birini sevdiği için ilişkiyi bitirmek de oldukça erdemli bir davranıştır, erkek için… Fakat elbette zor bir durumdur.Erkek ya ilişkisini sürdürüp ”aldatan erkek” durumuna düşecek ya da dürüst davranıp gönlünü başka birine kaptırdığını söyleyecek. Eğer ki kadın, eşini seviyorsa her iki durum da kadın için zordur. Ama yine de dürüstlük her zaman kazanmalı. Ayrılık acısı zamanla geçer ama aldatılmanın acısı bir ömür boyu kalır.
Uzun süre birine bağlı kalamama; Erkekleri uzun süre birine bağlı olup o kişiye ait olma hissi endişelendirir. Erkekler çoğu zaman; İlişkinin boyutu değişmeden, nişanlanmaktan ve evlilikten bahsedilmeye başlamadan ayrılığı tercih ederler… Başlardaki evlilik korkusu, yerini birine uzun süre bağlı kalamama sıkılma durumuna terk eder.Evliliğin rutin yanlarından sıkıldıkları bahanesiyle ilişkiyi bitirmek isterler. Demek ki, bağlanma sorunu olan erkeklere, dikkat etmek gerekiyor.
Çok fazla anlaşamadıkları yan var ise ; ” aşk her şeyi affeder mi?” aşk, sevgi bazen “her şey” anlamına gelmiyor. Sevginin yanında ortak zevklere sahip olmak, iyi arkadaş olabilmek ve anlaşmak çok önemli ilişkilerde. Zevkler uyuşmuyorsa, ilişkide anlaşmazlıklar kavgaya dönüşüyorsa sevgi de kayboluyor zamanla. Kimse eğer hasta ruhlu değil ise devamlı tartıştığı birini sevemez.
Mutsuz cinsel hayat; Cinsellikten kaçan, zevk almayan, bir görevmiş gibi sevişmeyi tercih eden kadınlar, eşlerine de mutluluk veremiyorlar. Cinsel ilişki , bir evliliği, heyecanlı ve vazgeçilmez yapan en önemli konudur. Erkekler, mutsuz giden cinsel hayatı varsa ilişkiyi bitirmek, ayrılmak isteye biliyorlar.
Çapkın oldukları için; Aslında başka kadınları arzulama durumu da diyebiliriz. Bazı erkekler hayatlarını tek bir kadınla birlikte geçirme fikrini asla kabullenemiyorlar. Bu nedenle biten evlilikler azımsanacak kadar çok. Genellikle fazla flörtü olmamış, genç yaşta evlenen erkekler belli bir süre sonra farklı arayışlar içine girip eşiyle arasında huzursuzluk yaratabiliyor. İşte bu durumda ayrılık da kaçınılmaz oluyor.
Devamlı kendini kontrol eden kadından bıktıkları için; Aslında devamlı kontrol edilmekten kadınlar da hoşlanmaz. Kaldı ki erkekler bu konu da biraz daha hassas olabiliyorlar. Erkekler de “Neredeydin?”, “Nereye gidiyorsun?”, “Ne zaman geleceksin?” sorularından, telefonla kontrol edilmekten hiç haz etmiyorlar. Kadınların özel eşyalarını karıştırması, sürekli ne yapacağını söylemesi, yaptığı işi eleştirmesi erkekleri bunaltmaktadır. Erkekler, kadınları tarafından sahiplenilmeyi severler; ancak aşırı sahiplenme halinde sıkıcı ve ayrılma nedeni olabilir.
Kadında gördüğü bazen önemsiz gibi görünen önemli hatalardan dolayı;Bazen çok önemsiz gibi görünen hatalar, biriktiğinde dağ gibi bir soruna dönüşebilir. Bunu değerlendiren erkek, uzun süre birlikte olmanın imkansız olduğunu anladığında ilişkiyi veya evliliğini bitirmek isteyebiliyor . Mesela kadının çok dağınık olması, temizlik anlayışının erkekten farklı olması, sürekli erkeğin arkadaşlarını ya da ailesini eleştirmesi, erkek açısından geçerli ayrılık sebebi olur.
İlişkilerin düzgün ve sağlıklı ilerlemesi için eşlerin, birbirlerinin sınırlarını çok fazla zorlamaması gerekir. Saygı kotası bir kez kırıldığı zaman onun devamı gelir. Tabi ki yetişkin bir bireyin”şıp sevdi” gibi davranıp, hemen ilişkiyi sonlandırmaya gitmesi de çok doğru bir hareket değildir. Bunun yerine ilişkileri nasıl düzgün yaşana bilir, üzerinde konuşmalı ve birbirlerine nefes alacak alanlar bırakmalıdırlar. Ama saygı ve sadakat en az sevgi kadar önemlidir.
Sevinç Karakaya
DevamıEşimin Arkadaşlarını Sevmek Zorunda Mıyım?
EŞİMİN ARKADAŞLARINI SEVMEK ZORUNDA MIYIM?
Evliliklerde özellikle, evliliğin ilk yıllarında eşler arasında adaptasyon sorunu yaşanabiliyor. Evliliğe adapte olmaya çalışırken eşler ; aynı evde beraber kalmaktan tutunda, birbirlerinin ailelerine alışmak işine, birbirlerinin kişisel hayatlarına alışmaya kadar bir çok zorluk çekebiliyorlar. Eşlerin en çok karşılaştığı sorunlardan biri ise; Karşılıklı olarak birbirlerinin arkadaşları ve sosyal çevrelerine uyum sağlama sürecidir . Arkadaşlarınız ve eşiniz arasındaki dengeyi düzenleyebilme ve aynı şekilde eşinizin arkadaşlarıyla olan zaman paylaşımını anlaya bilme evliliğin saygı çerçevesinde gitmesi açısından çok önemlidir. Kişiler birbirlerinin belki de yıllardır benimseyip, birçok ortak noktada birleştikleri arkadaşlarını kabullenmeye çalışmalıdırlar.
Evlilikler de eşler arasında, arkadaşlarına ayırdıkları vakit , arkadaşlarıyla hangi sıklıkta görüşmeleri gerektiği, hatta hangi arkadaşlarla görüşüp hangi arkadaşları ile görüşmemeleri noktasında, sonu tartışmaya gidecek, sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu konu da özellikle kadınlar eşlerinin bekar erkek arkadaşlarıyla zaman geçirmelerinden hoşlanmıyorlar. Kimi zaman da, arkadaşlara ayrılan zaman, kişinin eşinin kıskanmasına ve ilginin daha çok arkadaşlarında olduğundan yakınmasına sebep olabiliyor.
Birbirinize Nefes Alacak Zamanlar Tanıyın;
Evlilikler de, hatta yeni başlayan ilişkiler de bile eşlerin en sık yaptıkları yada yanlış bildiklerinden dolayı yapılan hata; Tüm zamanlarını beraber geçirmeleri gerektiğidir. Bu beraber vakit geçirme, eşlerde, bütün arkadaş çevrelerinin de ortak olması gerektiği hissini doğurur. Aslına bakarsanız evliliklerde kişisel sınırların korunması çok önemlidir. Tabi ki eşlerin ortak bir sosyal çevreleri olabilir, fakat zaman zaman birbirlerine nefes alacak fırsatlar verecekleri, hayatlarında kendilerini iyi hissedecekleri, faklı arkadaşları da olması gereklidir. BU birbirini özlemek ve beraber geçirdikleri vakitleri daha kaliteli geçirmek için oldukça önemlidir.
Sevmeseniz de Saygı duyun;
Kesin olan bir şey vardır; oda gerek erkekler gerekse kadınlar hemcinsleriyle zaman geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Eşlerin birbirlerine bu konuda anlayış göstermeleri çok önemlidir. Kişi eşinin bazı, iş arkadaşından hoşlanmadığı için, o arkadaşlarıyla görüşmesini engellemeye çalışabiliyor. Bu da eşler arasında ciddi problemlere yol açıyor. Bazen de sorunun altın da yatan kıskançlık olabiliyor. Bazı kişiler, eşinin arkadaşlarına karşı çok anlayışlı ve hoşgörülü olduğunu ancak evde kendisine karşı onlara gösterilen ilgiyi göremediğinden şikayet edip ve bundan dolayı arkadaşlarını istemiyor olabilirler. Ve sevmediklerini dile getirip sorunu daha ileriye taşıyabiliyorlar.Kesinlikle kimse eşinin arkadaşlarını sevmek zorunda değildir, fakat herkes eşinin tercihlerine ve isteklerine saygı duymak zorundadır. Eşini seviyorsa tabi…
Ne yapmalıyım;
Evet birçok kişi eşleriyle iyi anlaştıklarının ve sağlıklı ilişkilerinin olduğunun işareti, tüm zamanlarının beraber geçirilmesi gerektiğinin, her şeyin birlikte yapılması gerektiğinin, eşlerin sürekli birlikte olmak istemeleri gerektiğinin olduğunu düşünürler. Fakat bu kesinlikle doğru değildir. Eşler ayrı ayrı da zaman geçirebilmeli, kendilerine ve arkadaş çevrelerine de vakit ayırabilmeli, kendilerine ait hobileri ve sosyal çevreleri de olmalıdır. Ancak kişilerin kendilerine ait sosyal çevreleri ve arkadaş grupları evlilik ilişkilerini olumsuz etkilememelidir. Bu nedenle kişiler zamanlarını dengeli bir biçimde planlamalıdırlar. Arkadaşları ile görüşme süreleri ve sıklığı konusunda eşleri ile birlikte plan hatta gerekirse anlaşma yapmalıdırlar.
İlişkileriniz de sorun yaşıyor yada sorunun tam olarak ne olduğunu bulamıyorsanız; Bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıKadınlar Neden Aldatır?
KADINLAR NEDEN ALDATIR?
” Erkekler Neden Aldatır ?” adlı yazıma gelen ; Aldatan hep erkekler midir ? Kadınlar Hiç aldatmıyor mu ? gibi tepkilerden sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim. Öncelikle şunu söylemeliyim; ”Kadın olsun , Erkek olsun Aldatmanın hiç bir şekilde haklı sebebi yoktur.” Öncelikle Kişilerin belli inanç ve ahlak anlayışını benimsemeleri gerekir buradaki eksiklik kişileri aldatmaya daha fazla iter. Tabi ki aldatma noktasına gelecek kadar, bağları kopmuş İlişkilerde aldatma yerine her dürüst ve erdemli insan gibi konuşup ya sorunlarına çareler bulmayı yada ayrılığı seçmeleri en doğru olandır. Geçen hafta erkeklerin neden aldattığına mercek tutmaya çalıştık, bu haftada gelin kadınlara merceğimizi çevirelim. Ve kadınlar neden aldatır ? Sorusunun cevabını arayalım…
Her ne kadar aldatma denince akla ilk erkeklerde gelse de; kadınlarda aldatma konusun da diğer bir çok şey gibi erkeklerle yarış halinde maalesef… Son yapılan araştırmalar, kadınlarında artık erkekler gibi mutluluğu dışarıda aramaya yöneldiğini gösteriyor. Erkekler ile kadınların aldatma noktasında tek farkı ise kadınlar evliliklerinde her şey yolunda gidiyorsa, eşine aşıksa yada seviyorsa aldatmaya kalkışmıyorlar. Yine erkeklerin belki de en büyük aldatma bahanesi olan; sıradanlaşması yada eski tutkunun kalmaması kadını aldatmaya iten nedenlerin ilkleri arasında değil. Aslında şunu demek daha doğru olur, Kadınlar ilişkilerinde sorun yaşayıp ilk karşılaştıkları hayal kırıklığında başka arayışlara geçmektense ilk önce ilişkisini tamir için oldukça çabalıyor. Problemi çözememek direncini kırmasından sonra arayışa geçiyor. Kadınları Aldatmaya iten sebepler nedir?
Aldatılan Kadın İntikam İçin Aldatmayı Seçebiliyor;
Araştırmalar ortaya çıkarmıştır ki; Eşi tarafından aldatılan kadınlar aldatmaya daha meyillidir. Bunun altında da elbette intikam duygusu yatmaktadır. Aldatan kadınların bir çoğu aslında kendilerinin aldatmayı istemediklerini ama aynı acıyı eşinin de yaşamasını istediği için aldattıklarını söylemektedirler.Kadınları en çok aldatma duygusunu bileyleyen ise; Kadınlar ilişkilerine emek verdiklerinde ve karşılığında da eşinden aldatılma gördüklerinde, kendilerini haksızlığa uğramış ve başka bir kadının eşi tarafından tercih edilmesini, sindirememek gelmektedir.Maalesef kadınlar böyle durumlarda acısını dindirmek ve karşı tarafın canını acıtmak istedikleri için aldatma yoluna gidebiliyorlar.
Eşlerinde Güven Duygusunu Hissedemeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Güven herkes için elbette önemli bir ihtiyaçtır. Fakat kadınlar için güven en temel ihtiyaç gibidir. Tabi ki güven sadece eşinin ona olan sadakati anlamına gelmez; Kadınlar aynı zamanda sevdiği erkek tarafından sahiplenilmek isterler.Kendilerini maddi ve manevi güvende güçlü hissettirecek birini hayatlarında istiyorlar. Kısacası kadınların yapısında güç ve bunun getirdiği güvene ihtiyaç duygusu yatıyor. Yine yapılan bir araştırmada aldatan kadınlara eşini aldatma sebepleri sorulduğunda Güven problemi yaşayan, özellikle eski gücünü kaybetmiş, iflas etmiş ya da bağımlılıkları olan, sadakatsiz, değişken bir eşe sahip olan kadınların, sadece güven duymak istedikleri için aldattıklarını ortaya çıkıyor.
Eşi Tarafında İlgi Yoksunu Kadınlar Aldatabiliyor;
İlgisizlik erkelerin de çok yakındığı bir konu ve aynı şekilde kadınlar içinde ilgisizlik ve eşi tarafından ilk günlerde ki gibi önemsenmeme kadınlar için de çok hassas bir konu. Yapılan araştırmalar kadınların elbette aşk ve tutkuya ihtiyaçlarının ilk sıralarda olduğu fakat en az bunlar kadar şefkat, güven ve ait olma duygularına ihtiyaç duyduğunu kanıtlıyor. Kendi eşiyle olan İlişkisinde bu duyguları bulamayan kadınların, kendisini önemseyen, mutlu etmeye çalışan, ve kendinin kadın olduğunu hatırlatan karşı cinse meylinin olduğu gözlemlenmiş. Kadını eşi görmezden gelip yaşadıklarını, sorunları yok sayıyorsa, bu kadınlar da bir kaçış yolu olarak eşini aldatıyor. Kadın için sevgi, aşk; her daim ilgi, alaka, problemleri paylaşmak, sahiplenilmek, anlaşılmak ve konuşabilmek demektir. Erkek bunları yapmadığında, bana lütfen sana sadık kalmam için yardım et, sana, senin ilgine, alakana ihtiyacım var çığlıklarını ve ısrarları görmezden geldiğinde kadın çözümü başka bir ilgi kaynağına yönelmekte bulabiliyor.
Eşi Tarafından Beğenilmeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Kadınların fıtratında beğenilmek vardır.Eşleri tarafından beğenilmemek ise ilgisizlik kadar kadını yıpratan bir diğer sorundur. Özellikle fiziksel olarak beğenilmemek kadını ruhsal bir çöküşe götürebilir. Uzmanlar böyle durumlarda kadınların kendilerini beğenmeyen ve fiziklerini devamlı eleştiren, birinden ise kendilerini seksi ve güzel hissettiren erkeklere ilgi duyduklarını ve eşlerini bu duyguya yenik düşerek aldata bildiğini söylüyor. Kadınlar eşi tarafından kendisine yeterli ilgi gösterilmediğinde, isteklerine ve arzularına önem verilmediğinde, kendisini hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak arzulayan başka bir erkeği hayatına sokabiliyor. Çoğu zaman sen beni beğenmiyordun ama bak beğenenler var ; ispatı ve güdüsü ile aldatmayı bahanesi olabiliyor.
Eşi Tarafından Taktir Edilmeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Eşi tarafından taktir, edilmek yada edilmemek hem kadınlarda hem de erkeklerde ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde gitmesini etkiliyor.Yinede kadınlar daha hassas oldukları için, özellikle eşleri ile ilgili yaptıkları fedakarlıklar ve vermiş oldukları emek, fark edilmediğinde,onay görmediklerinde yada takdir edilmediklerinde hayal kırıklığına uğruyorlar. Aslında taktir edilmeme tek başına bir aldatma nedeni olmasa da, uzmanlar takdir görememenin de, Kadını ; bu değeri dışarıda aramaya ittiğini söylüyor. Nedeni ise Kadın eşiyle olan ilişkisinde sanki, var olma nedenini ortadan kalkmış gibi algılamaktadır.
Cinsel Hayatta Heyecan ve Sevgi Eksiği Olan Kadınlar Aldatabiliyor;
Kadınlar da erkekler gibi evliliklerinde cinsel hayatları heyecansız bir hal aldığında farklı deneyimler yaşamak isteyebiliyor. Aslına bakarsanız cinsel hayatın monotonlaşmasından ziyade, Kadınlar eşiyle kendisini birbirine bağlayan duyguların bittiğini hissediyorsa ve karşılarına ona bu duygusal açlığını doyurabilecek , bir erkek çıkıyorsa, eşlerini duygusal olarak aldatabiliyor. Kadınlar cinsellikten önce duygusal tatmin istiyor hayatında. Duygusal olarak tatmin olmak kadınların hayatındaki en büyük ihtiyaçları. Karşı tarafın sevgisindeki azalma belirtileri kadınları başka bir arayışa yönelte biliyor.
Evet başta da dediğim gibi bunlar aslında sadece çözülmesi gereken sorunlar; Fakat bir aldatma sebebi değil . Kişiler kolayı ve yanlış olanı değil. Kendileri ve aileleri için en doğru olanı seçmelidirler. Unutmamak gerekir ki ”Yanlış bir yol bizi doğru ya ulaştırmaz ”. İlişkilerinizde içinden çıkamadığınız ve çözüm aradığınız yerde ilişki koçundan yardım almak en sağlıklı kararlardan biridir.
Sevinç Karakaya
Devamıİlişkilerde Eşler Arasına Giren Soğukluk Nedenleri
Evlilikte ilişkiler yıllar geçtikçe sıradanlaşır. Zamanla birbirine alışan çiftler ilişki için artık emek harcamamaya başlar, ilişkideki tutkuyu ateşleyen her şey zorunlu bir görev haline gelir. Ve tabi ki zorundalıklar sevilmez. Hele bir de çocukların olması ve bu telaşların girmesiyle araya eşlerin ilgileri farklı alanlara kayar. Bu da ilişkinizi durağan ve tehlikeli bir dönem içine sokar. Çiftlerin bu umursamaz, özensiz tavırları heyecanlarını kaybetmelerine, cinsel soğukluğa ve beraberinde birbirlerinden soğumalarına yol açabilir. Bu soğukluğa neler sebep oluyor gelin beraber bakalım.
Kişisel Bakımınız ve Fiziğiniz Çok Önemli;
Her ne kadar zamanla eşler karşılıklı her halleriyle kabul edildiklerini düşünüp kendilerini salma durumuna geçerler; Yapılan araştırmalar, ilişkilerin üzerinden belli bir süre geçtikten sonra bireylerin fiziksel görünüşlerine önem vermediğini hatta ilk zamanlara kıyasla olumsuz yönde belirgin bir değişime uğradıklarını kanıtlıyor. Fazla kilo almak, temizlik ve hijyene dikkat etmemek, kıyafetlerde ve görünüşte özensizlik çiftlerin birbirlerinden soğumalarına ve uzaklaşmasına yol açan en önemli sebep oluyor. Aslında, bir ilişki içinde olun ya da olmayın kendiniz ve öz saygınız için olabileceğinizin en iyisi olmaya çalışmalısınız. Beden ve ruh birlikte çalışır, bakımsız bir bedenin getirisi sağlıksız bir ruh halidir. İlişkilerde kendini bırakmanın tam aksine fiziksel olarak kendine yeni şeyler katan, değişen ve yenilenen çiftlerin ilişkilerinin daha sağlıklı ve tutkulu olduğu göz ardı edilmez bir gerçektir. Bugün kendinize fiziksel gelişim ve yenilenme hedefleri belirleyin. Hem kendinizi sevmeniz hem de eşinizin sizi sevmesi için, bu sevgiyi hak ettiğinize inanmalı ve bunun için çaba harcamalısınız. Bedeninizi sevmek, tutkunuzu canlı tutmanız ve sağlıklı devam eden bir cinsel hayata sahip olmanız için en önemli sebeptir.
”Hep benim dediğim olsun” demekten vazgeçin;
Ayrılan çiftler için, şu tabirler kullanılır ”İkisi de baskın karakterlerdi”. Bu son git gide negatif bir moda akımı oldu. Çiftler ilişkilerinde baskın karakter rolünü oynamayı seviyor. Bir iktidar savaşı başlayıp her iki tarafta ”İpleri eline” almaya çalışıyor. Oysa ki ilişkiler de çiftlerin birbirlerini itici bulmalarının önemli bir nedeni de, baskın kişilik özellikleri ile birbirlerini rahatsız etmeleridir. Baskın karakter aşk ve sevgi enerjisini ortadan kaldırır, onun yerine; ebeveyn, öğretmen ya da iş veren enerjisi yaymanıza neden olur. Oysa ki aşk, sevgi, tutku enerjisi yumuşak, şefkatli ve uyumludur. Sabrı kaybetmek, tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlük bu baskın tavırlardır. Bu durum sadece evlilik yada duygusal ilişkilerimiz için geçerli olmayıp, sosyal ilişkilerde de göz ardı edilmemesi gereken bir konudur. Haklı olduğunuz konularda bile baskıcı, üst perdeden konuşan, hükmeden, eleştirel ve suçlayıcı olmayın. Bu enerji sizi birbirinizden soğutmakla kalmaz uzun vadede gizli bir nefret oluşmasına da neden olur. İlişkinizin ilk günlerindeki hallerinizi hatırlayın, birbirinize aşık olma nedenlerinizi hatırlatın. Çözüm odaklı olun ve sevgi ile hareket edin. Suçlamalar ve sorunlar üzerinde durmaktansa çözüm üzerinde vakit harcayın.
Samimiyet umursamazlığı getirmemelidir;
Zamanla elbette çiftler birbiriyle daha samimi olur, birbirini daha iyi anlar, huyunu suyunu daha iyi bilir bir duruma geçebilir. Fakat bu samimiyet farklı tutumlara yol açmamalıdır. İlişkilerde ki ilk günkü ilgi ve özen, birbirini tanımanın verdiği rahatlık ve huzur ile yer değiştirecektir ama bunu ilgisizlik ve umursamazlıkla asla karıştırmamak gerekir. Çiftlerin birbirlerinden soğumaların da bu ilgi kaybının ve önemsememenin büyük rolü vardır. Bir süre sonra birbiri ile ilgisi olmayan, ayrı hayatlarda mutlu olup birbirleriyle tatmin olmayan bireyler haline gelirler. hatta bunu ilerlemesi daha acı sonuçlara sebep olabilir. Bu zamanı gelince patlayacak bir saatli bombaya benzer. İhtiyacı olan ilgi sevgiyi göremeyen bir ilişki zamanla kendi kendini yok eder. Eskisi kadar birbiriyle ilgilenmeseler de olur diye düşünen, çiftlerin aslında bu düşünenin aksine birbirleriyle ilgilendikçe daha çok yakınlaşıp, ilişkilerinde daha derin ve manalı bir hal içine gireceklerini unutmamalıdırlar. İlişkiler hayatımızdaki en önemli diplomasi sahasıdır, çiftler birbirlerine olan sevgi ve ilgilerini göstermek için belirli rutinler oluşturmalı ve uygulamalıdır. Aynen sulanmayan bir çiçek gibi emek harcanmayan bir ilişki de solmaya mahkumdur.
Hep bana ”fedakarlık yap” bencilliğine girmeyin;
Başlarda fedakarlık yapmak çok zor gelmeye bilir. Uzun vadede ilişki için yapılan tek taraflı fedakarlıklar ve karşılık görememek de ilişkiden ümidi kesmeye neden olur. Tek tarafın sadece kendisini düşünmesi, “biz” fikrine alışmaması ve diğer tarafın emekleri ile ilişkinin yürüyor oluşu birçok ilişkinin bitişinin nedenidir. Karşı tarafın istek ve beklentilerini umursamadan, kendi arzularına yönlenen kişilerin ilişikleri hem sorunlu, hem de yıpratıcı olur. Hiç bir zaman tek taraklı fedakarlıkla bir ilişki sonsuza kadar gitmez ya da gitse de ortada ilişki denecek bir şey kalmamış olabilir. İlişkiler karşılıklılık ilkesine göre yaşanmalıdır. Ortak hayat ve paylaşımların oluşumu için ortak sorumluluk hissetmek gerekir. Sevgi karşı tarafa kendin kadar önem vermek ve mutlu etmek istemektir. Ayrıca gerçek mutluluk birini mutlu ettiğinizde yaşanabilecek bir duygudur. İlişkilerin uzun ömürlü ve keyifli olması için çiftler birbirlerinin mutlulukları için uğraşmalıdır.
Cinsel ilişkileri monoton ve fanteziden yoksun ise, çiftler zamanla birbirinden uzaklaşmaya başlıyor. Bir çok ilişkide aldatmaların ve mutluluğun dışarıda aranmasının nedeni cinsel hayatın monotonluğu ve bazen tamamen bitişidir. Cinsellik tek başına bir ilişkiyi devam ettirmeye yetmiyor olsa da cinsel hayatın olmaması bir ilişkinin bitmesi için önemli bir neden olmaya devam ediyor.Çiftler eski heyecanlarını tekrar yakalamak için çaba sarf etmelidir. Cinsellik rahat oldukça, çiftler birbirini tanıdıkça daha keyifli bir hale gelir, bu konu ile ilgili istekler ve sorunlar açıkça konuşulmalıdır. Cinsel hayatı renklendirmek için küçük heyecanlar, romantik buluşmalar ihmal edilmemelidir. Cinsellik, ruh, beden ve zihin üçgeninde yaşanılan bir süreçtir, cinsel yaşamlarında dokunuş, sevgi ve güven duygularının paylaşımı çiftleri daha çok birbirine yaklaştırabilir
Eleştirirken öldürmeyin;
Yıpratıcı, yıkıcı eleştiri de ilişkilerini bitirmeye kadar götürecek sebeplerdendir. İlişkilerdeki en yıpratıcı davranışlardan biri de çiftlerin birbirlerini acımasızca eleştirmeleri ve küçümsemeleridir. Zamanla kişilerin birbirleri ile ilgili sürekli hatırladıkları bu acı sözler ve hakaretler olur ve artık geçmiş daha sık yad edilmeye başlar. Bu tür eleştiriler bir kavga halinde söylense bile kişilerin aklının bir köşesinde acıtan bir gerçek olarak kazınır ve bir süre sonra kişilerin birbirlerinden soğumalarına, uzaklaşmalarına neden olur. Özellikle fiziksel kusurlarla ilgili söylenenler cinsel hayatın son bulmasına kadar yol açabilir.Konu ne olursa bir eleştiri kişiye ve kişisel özelliklere değil davranışa ve duruma yapılmalıdır. İlişkilerde kişileri birbirine bağlayan en önemli bağ saygıdır. Derin travmalara yol açacak eleştiriler, hakaretler etmemeli, seviyeli bir tartışma modeli benimsenmelidir. Her konu bir şekilde halledilebilir ama söylenen sözler, aşağılamalar unutulmaz. ”Söz ağızdan çıkana kadar sizin esirinizdir, ancak çıktıktan sonra siz onun esiri olursunuz…” Pişman olmamak için çokça düşünün söylemek istediklerinizi…
Uzun süredir devam eden bir ilişkiniz varsa ve bazı davranış hataları yüzünden sona ermesini istemiyorsanız işlediğimiz kusurlu hareketlerden uzak durmanızı öneririm. sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya
İlişkilerinizde Bağlı Mısınız? Bağımlı Mısınız?
İLİŞKİLERİNİZDE BAĞLI MISINIZ ? BAĞIMLI MISINIZ?
Elbette ki ilişkileri yürüte bilmek için bazen adı konmuş, bazense adı konmasa da ilişkinin gereği olarak uyulması ve yapılması gereken kurallar vardır. Bir ilişkiye, bir kişiye tüm kalbimizle güvenmek, sadakat, anlayış ve şefkat göstermek, gerekli fedakarlıklarda bulunmak sağlıklı bir bağlılıktır. Bu bağlılık aranan ve olması gereken bir özelliktir. Hatta olmazsa olmaz kurallardandır. Bu kurallar olmadığında ilişkinin yönü değişir, bir ilişki olmaktan çıkabilir. Bir de bu bağlılığın uç sınırlarda gezinen bağımlılık hali vardır. Bağımlılıkta dünya artık yaşanan ilişkinin, aşık olunan kişinin etrafında döner. Tüm önem sıralamalarının en üstünde o kişi ya da o ilişki vardır. Hemen hemen hayatın tüm yolları o kişiye çıkar. Artık o kişi bizim hayatımızın baş rol oyuncusu ve yokluğu ise filmin bitişi gibi olur.O olmadan nefes alamaz, yapmamız gereken hiçbir şeyi yapamaz hale geliriz işte bu durum bağımlılıktır ve hemen bu durumdan kurtulmak gerekir. Eminim bir çoğunuz zaman zaman böyle bağımlılıklar yaşamışsınızdır. Belki halen yaşıyorsunuzdur.
”Nasıl Bağımlılıktan kurtulurum?”
TEKRAR KENDİNİZE DÖNÜN
Sizden başka hiç kimse sizin dünyanızın merkezi olamaz .Her birey kendi dünyasının merkezidir. Kendi önemini fark etmeyen, kendisini sevmeyen biri bağımlı olmaya mahkumdur. O yüzden tekrar kendinize dönmelisiniz. Kendi kişiliğine, ihtiyaçlarına, beklentilerine sadık olmak, bir ilişkiye körü körüne sadık olmaktan çok daha önemlidir. Kişi ancak kendisi tatmin olduğunda bir başka kişiyi de gerçekten tatmin edebilir. Bağımlılıklarda kişiler kendilerini unuturlar, kendilerine özgün bir kişilikleri yokmuş gibi başka birine adarlar hayatlarını, yapmak istediklerini, vazgeçtiklerini oysa ki kendisini hatırlayan, kendi zevklerinin, ihtiyaçlarının farkına varan kişiler karşılık alabildikleri, iki taraflı sağlıklı bağlılık geliştirdikleri ilişkiler yaşarlar. Unutmayın ancak iki taraf karşılıklı eşit olarak duygu paylaşımı yaşıyorsa yaptıkları, fedakarlıklar, vazgeçtikleri yada verdikleri şeyler eşitse ilişkiler arası denge ve sağlık olur. Kendinizi tekrar hatırlayın siz kimsiniz; sizi mutlu eden şeyler ne, size ne keyif verir bunları tekrar düşünün bilinç altınıza sorun hatta listeleyip devamlı göreceğiniz bir yere asabilirsiniz. Tekrar kendinize dönün.
YÜKLERİNİZİ BIRAKIN
>Yükleri hayatınızda taşımak size ne kazandırıyor dersiniz? Kazandırmıyor fakat hayatını da bu yükleri taşımaya devam ettikçe her geçen gün çok şey kazanacağınız kesin. Düşününce size sıkıntı veren, hayatınızı negatif yönde etkileyen, neşe ve huzurunuzu alan her şeyden kurtulma zamanı gelmiştir. Bu sizi mutsuz eden sevgiliniz yada eşiniz , sizi huzursuz eden arkadaşınız ya da sağlığınızı bozan bir alışkanlık olabilir. Bir şeyin zararını fark ettiğinizde ondan kurtulmanız kolaylaşır. Size yük olan şeyleri fark edin. Hayatınızdaki etkilerini azaltmanız gereken kişileri düşünün, size mutluluk vermedikleri sürece onlara muhtaç olmadığınızı hatırlayın. Yeni bir hayat planı yapın ve hayatınıza etkilerini en aza indirecek şekilde konumlandırın. Sizi rahatsız eden ama katlanmak zorunda hissettiğiniz şeyleri, kişileri listeleyin onlarla ilgili yeni bir iletişim ve davranış planı yaratın.
KENDİNİZE AİT BİR HAYAT KURUN
Kişinin kendine ait bir dünyası, bir yaşam alanı kişisel zevkleri olmalı hayatta… Nasıl bir yaşamınız olursa olsun; İster bir ilişki, aile ya da çocuklar… Hayatınızda önemli ne olursa olsun onlar haricinde sadece size ait olan bir dünyadan bahsediyorum. Sadece kendiniz için yaptığınız ve yaptığınızda sizi duygusal olarak ileriye götüren bir şeyler yapmalısınız. Bu bir hobi, kendinize ayırdığınız bir gün, spor yapmak, kitap okuma gecesi ya da hayal edebileceğiniz ve imkan yaratacağınız bir şey olabilir. Kulağa çok alışılmış gelse de insanları önemli hissettiren sadece kendileri için yapabildikleri küçük şeylerdir. kendinize küçük süprizler yapın.
HER ZAMAN KENDİNİZİ YENİLEYİN
Yaşam her an yenilenmemiz ve değişmemiz için türlü fırsatlar, şanslar sunar. Bağımlılık girdabındaki kişiler ise bu fırsatları fark edemez göremezler ve tabi ki şansları kullanamazlar. Bağımlılıktan kurtulmanın ilk ve en önemli yolu ilginizi başka uğraşlara verebilmektir. Hayata, yeni arkadaşlara, aklı meşgul edecek ufku açacak yeni uğraşlara… Bütün bu yeni ilgi alanları yeni kapılar açarken, bağımlılığın etkilerini de yok edecektir. Eski bizi yıpratan şeylerden kurtulmanın en kolay yolu yeni bizi heyecanlandıran yeni durumlar oluşturabilmektir. Yeni insanlar, yeni ortamlarda bulunun, bunun için çaba harcayın, sosyalleşin. Kalbinizi ve ruhunuzu hayatın mucizelerine açın, etrafınızda olan bitenin farkında olun.
KENDİNİZİ GÜVENİN
İnsanlar bağımlı bir ilişkiler yaşadıklarında hem güvenlerinden hem de gururlarından çok şey kaybederler. Kişiler bir kere kendilerinden vermeye başladığında bunun önünü alamazlar kolay kolay. Kendilerinden verdikleri ve karşılık alamadıkları her şey içlerinde bir öfke ve hayal kırıklığı olarak depolanır. Eğer ki yeni bir hayata seçiyorsanız artık geçmiş yaraları iyileştirmek gerekir. Bu durumlarda yapılması gereken kendinizde beğendiğiniz fiziksel ve ruhsal özellikleri hatırlamak, onları öne çıkararak kendinizi şımartmak ve sevmektir. İnsan hayatında kendi var oluşuna aykırı durumlar yaşayabilir önemli olan toparlanabilmektir. Kendi değerinizi tekrar fark ettiğinizde gururunuz ve güveniniz eskisinden daha güçlü bir şekilde yerine gelecektir. Ne kadar değerli olduğunuzu önce kendinize hatırlatın. Sizi seven ve takdir eden insanlarla olun, mutlu olduğunuz ortamlarda bulunun
Sebeplerini kendimiz dahi göremediği ilişkilerimizde ilerlemiş iletişim problemleri yaşayabiliriz. Bunlara tarafsız ve yargısız bir gözle bakabilmek için ve sorunlarınız olmadan, sağlıklı ilişkiler yürütebilmek için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Eşi Kıskanç Bayanlara Tavsiyeler
EŞİ KISKANÇ BAYANLARA TAVSİYELER
Kıskançlık önü alınamayan bir hastalıktır. İlişkilerin tümünü etkilediği gibi özellikle eşler arasındaki ilişkilerde kıskançlık, evliliklerde eşlerin nefes alma alanlarını daraltır. Zevk vermesi gereken zamanlar çekilmez zamanlara dönüşür. Nişanlılık dönemi yada ilişkinin başlangıç devresinde özellikle bir erkek tarafından kıskanılmaz bayanlara hoş gelse de; ilişkinin ilerleyen evrelerinde özellikle evlilik safhasında çok önemli sorunlar açabilir. Hatta bunların önüne geçilmezse maalesef evliliğinizi boşanmaya kadar götürebilir.
Eşleriyle aralarında Kıskançlık problemleri olan bayanlar peki ne yapmalı?
Eşinizin kıskançlığının altındaki gerçek sebebi bulun;
Unutmamak gerekir ki erkek ve kadınlar birbirinden faklı davranır ve farklı hissede bilirler.O yüzden biz bayanlara burada düşen şudur; Eşinizin gözünden bakmayı deneyip, acaba sizin görmediğiniz ne görüyordur bunu anlamaya çalışın. Bir süredir farklı davranıyor olabilir misiniz? Normalin dışında Daha neşeli, daha bakımlı dolaşıyor olabilir misiniz?
Erkekler bazen çocuklar gibi olabilirler; nasıl ki siz başkasının çocuğunu sevdiğinizde kendi çocuğunuzun huysuzlandığını hissedersiniz , erkeklerde sizi hem cinslerinizden dahi kıskana bilirler. Davranışlarınız ne kadar zararsız olursa olsun, biraz geri adım atın ve eşinizin neden bu şekilde hissediyor olabileceğini gözden geçirin. Erkekler hayatınızda yaptığınız değişiklikleri, önce kendisi için yapmanızı ister. Bunu sizi sevdiğinden ve önemsediğinden yapar, anlayış gösterip kendisinin sizin için önemli olduğunu ona hissettirin.
Kıskançlıklarda ; Sorunlara değil çözümlere odaklanın;
İlişkiler de çok sık yapılan hatalardan biride, özellikle kıskançlık gibi hassas bir mesele de; dikkat edilmediği taktirde, konuyla ilgili konuşmak, telafi edilemeyecek yerlere gidebilir.Çözmeye çalıştığımız durum daha da kötü hale gelir. Burada yapılması gereken aynı konular etrafına dönmektense, aradaki soruna nasıl bir çözüm bulunabileceği karşılıklı kişiler tarafından konuşulmalıdır. Tabi ki sonrasında çözüm için eyleme geçilmelidir.
Eşinizin güvensizliğini hafifletmek için ne yapabileceğinizi eşinize sorun ve daha iyi hissetmesi için bunları yapmaya çalışın. Belki de eşinizin kendisin dahi bilmediği, kendi geçmişinden kalan bu davranışlarına sebep olacak yaşanmışlıkları olabilir. Kıskançlığın konuşmalarla çözülemediği ve evliliğinizi çıkmaza soktuğu durumlarda bir uzmandan yardım alınabilir.
Soruna başkalarını karıştırmayın ;
Biz bayanların anlatmaya ve anlaşılmaya ihtiyacı vardır.Eşinizle kavga ettiğinizde, yakın bir arkadaşınıza bunları anlatmanın sizi rahatlatacağını düşüne bilirsiniz fakat bu meseleyi daha da içinden çıkılamaz bir hale getirebilir. Sizi tarafsız bir gözle dinleyecek kişi elbette bir uzman olabilir, ama yakın arkadaşınız sizi tarafsız dinleyemez ve yanlış yönlendirmelerle ilişkinizi bambaşka boyuta taşımanıza sebep olabilir. İlişkinize saygı duyun ve meselelerinizi kendi aranızda çözmeye çalışın.
Eşinizin kıskançlığı sizi soğutmasın, ilginizi esirgemeyin;
Kıskançlık sebeplerinden biride ilgi eksikliğidir.Eşiniz sizden yeterince ilgi, alaka gördüğünü hissetmiyor olabilir, O yüzden sizi; yakın arkadaşlarınız, aileniz hatta kendi çocuklarınızdan dahi kıskanabilir. Bunun içinde başkaları ile etkileşiminize daha fazla dikkat etmektedir. Etrafınızda başkaları varken, ona özel ilgi göstermeniz ise hem ilişkinin gidişatını hem de eşinizin kendine özgüvenini yenileyebilir. Biz bayanlara bunu yapmak zor gelse de bazen küçük hareketler unutmamak gerekir ki çok büyük sonuçlar verebilir. Evde ki huzur için sanırım buna değer.
Sebeplerini kendimiz dahi göremediği ilişkilerimizde ilerlemiş iletişim problemleri yaşayabiliriz. Bunlara tarafsız ve yargısız bir gözle bakabilmek için ve sorunlarınız olmadan, sağlıklı ilişkiler yürütebilmek için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Erkekler de Sever Mi?
ERKEKLER DE SEVER Mİ?
Neler yazılmadı ki değil mi Erkekler ve Kadınlar üzerine; Ama bu halen çözülememiş bir tılsım olarak kaldı ve her birimizin niyeti ise bu çözülememiş tılsımı çözmek.
Biz kadınların belki de en çok yakındığı ”Erkeklerde sever mi?” yada seviyorlarsa ”Seni Seviyorum” neden demiyorlar diyoruz değil mi? Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ ten dendi. Ayrı dünyaların insanlarıyız dendi. Peki gerçekten ne denmek istendi? Bizler farklıyız; Öfkemizi, sıkıntımızı, sevincimizi, heyecanımızı ve tabi ki ”SEVGİMİZİ” birbirinden çok farklı gösteriyoruz. Sadece birbirimizi anlamaya çalışmak karşımızdaki kişinin bizi sevdiğini her zaman bizim dilimizde belli etmediğini anlamak asıl mesele…
Evet erkekler de kadınlar gibi sever, aşık olur, yoğun duygular yaşayabilirler. Fakat erkeklerin bunu ifade etme tarzları kadınlardan farklıdır ve çoğu zaman ”Seni Seviyorum” diyemezler. Peki neden erkekler çoğu duygularını direk olarak ifade etmekten kaçınır? Aslında bu iki mucizevi kelimeyi söylemek biz kadınlar için küçük bir adımdır ama bir erkek için dev bir adımdır. Erkekler için bu iki sihirli kelime duyguların basitçe ifade edilmesinden çok daha ötedir.Adeta bir bağlılık yemini gibidir. Erkeklerin birçoğu için diyelim, tabi ki ağzına seni seviyorum ‘u maalesef sakız yapıp arkasında duramayanlar için değil gerçekten belki de sevmeyi bilenler için ”seni seviyorum” demek, ”Al kadınım hayatımı senin ellerine teslim ediyorum, her zaman senin yanında olacağım ve sana destek olacağım” demekten farksızdır. Bunu söylemek erkekleri korkutur ve bu cümleyi kurmadıkları zaman kendilerini daha özgür hissederler. Bazıları da karşılık bulamamaktan korktukları için söylemezler bu sihirli sözcükleri… Evet hanımlar unutmayın; Her ne sebepten olursa olsun bir erkeğin ”seni seviyorum” dememesi sevmediği anlamına gelmez.
Bazen işaretleri takip edip, onu anlamaya çalışmak lazım. Eğer bir erkek, vaktini ailesiyle ya da en iyi erkek arkadaşıyla geçirmek yerine sizinle geçiriyorsa, bu sizi sevdiği anlamına gelir. Seçimini yapmıştır ve sizinle birlikte olmuştur. Ayrıca, zor zamanlarınızda sizin yanınızda olması, ufak tefek işlerinizi yapması, yaptığı planlara sizi de dahil etmesi bir Erkek için, ”seni seviyorum” demenin farklı bir yoludur.
Evet hanımlar sessizlikteki ve küçük ipuçlarındaki mesajları iyi okumak lazım.Duygularını açıkça ifade edemeyen erkeklerin bu tarz davranışları aslında önemli mesajlar içerir. Hele ki evlilik aşamasına girmiş ailesine sizi evleneceği kız olarak tanıtmışsa, bu ” seni seviyorum”demenin en etkililerindendir. Bunun altında ki mesaj ” Derin duygular besliyorum ” demektir . Evli hanımlar daha öncede dediğimiz gibi sizin eşiniz dilini çok döndüremiyorsa da evlilikle beraber aslında sevgisini şu şekilde belki de haykırıyor.”Al kadınım hayatımı senin ellerine teslim ediyorum, her zaman senin yanında olacağım ve sana destek olacağım”
Sizce Hangisini düşünmek bizi mutlu eder? veya Bakış açımızı değiştirmek bizi mutlu eder mi?
Sanırım eder. Ne dersiniz belki de eşiniz sizi çok SEVİYORDUR. Sevgiyle kalın…
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Evlilik ilişkisinin Diğer Sosyal İlişkilerden Farkı Nedir?
EVLİLİK İLİŞKİSİNİN DİĞER SOSYAL İLİŞKİLERDEN FARKI NEDİR
Evlilikteki eşimizle iletişimiz ve diğer sosyal ilişkilerdeki iletişimimiz çok farklıdır. Evlilik insan yaşamında sonradan eklenmiş bir ilişki şekli olsa da diğer ilişkilerini de etkileyen bir ilişki şeklidir. Evlilik insan için yeni bir dönem teşkil eder. Ve bu yeni dönemle beraber kişiler farklı iletişim dillerini keşfeder. Bu dönemde oldukça önemlidir. Çünkü Bu dönemde yapılan iletişim ve davranış hataları ilişkiyi çok olumsuz noktalara götürebilmektedir.Götürebileceği olumsuz noktaların sonuçları ise kişye diğer sosyal ilişkilerinden çok daha fazla ve kalıcı zararlar verebilir.
Eşlerin ilişkilerinin kendine özgü bir sistemdir ve yetişkin hayatın en zor ve karmaşık süreçlerinden biridir. Hatta denilebilir ki her Evlilikteki ilişki biçimi de farklıdır, bunlar çok birbirine benzer değillerdir. Her ne kadar farklılıklar olsa da; eşler arasındaki olan ilişkileri diğer toplumsal ilişkilerden ayıran bütün evliliklerde bazı ortak özellikler vardır.
Eşimizle olan ilişkimizi hayatımızdaki diğer kişilerden ayıran özellikler nelerdir ?
*Evlilikte ilişkiler tercihe bağlıdır
Kesinlikle öncelikle başlamasından tutun sonuna kadar zorunlu değil, isteğe bağlı yürütülmesi gereken bir ilişkidir. Yürütülmesinde de her iki tarafında muhakkak aynı çabayı göstermesi gerekir.
*Evlilikte ilişkiler esneye bilir
Ve bu ilişkinin sorunsuz ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için elbette belli özellikleri olmalı fakat bunun yanın da zamanla gelişebilecek yeni durumlara çözümler ürete bilemek için de bir esnekliğe sahip olmalıdır.
*Evlilikte ilişkiler ortak gelecek planlıdır
Evlilikteki ilişkiler söz konusu olduğunda her iki kişinin geçmişi, bugünü ve yarını vardır. Ve kişi geçmişte yaşadığı hikayeler ve bilinç altıyla geleceğe köprü kurar. İlişkinin şuan da sağlıklı olması için eşlerin ortak bir gelecek için planlar kurması çok önemlidir.
*Evlilikte ilişkilerin sağlığı için her konuda konuşula bilmelidir
Evlilik bu güne kadar iki farklı hayattı yaşamış ve iki farklı dünya görüşüne sahip iki kişinin, bakış açısı ve geçmişlerinin birleşimi olduğu için, muhakkak her konu üzerinde konuşulmalıdır. Ve bu konularda anlaşmaya varmak çok önemlidir.
*Evlilikte ilişkiler iki taraf içinde alıcı-verici dengesinde olmalıdır
Evliliklerdeki ilişkilerde kişiler eşinin gereksinimlerini göz önüne almaları ve birbirlerine destek olmaları çok önemlidir. Her iki tarafta hem alıcı hem de verici olmalıdır. Buradaki akışın dengede olması çok önemlidir. İlişkilerde tek tarafın verici olması dengeleri bozan bir durumdur, belli bir süre sonra yıkımlara sebep olur.
*Evlilikte ilişkiler karşılıklı bireyselliğe saygıyla yürür.
Evliliklerdeki ilişkilerde kişilerin bireyselliğe değer vermesi çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki eşler birbirinden farklı bireylerdir, birbirlerinin uzantısı veya kopyası değillerdir. Birbirlerinin kişisel haklarına saygı göstermelidirler. Eşlerde iki tarafında bireyselliğine destek verilirse daha sağlıklı ve saygı çerçevesinde ilişkileri ilerleyebilir.
*Evlilikte bireyler ilişkilerinin sınırlarını çizmelidir.
Evlilikte bireylerin ilişkilerine sınırlamalar getirmesi çok önemlidir. Bu sınırlar ilişkinin korunmasını, ilişkinin mahremiyetini ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar. Bu sınırların belirlenmediği taktirde bireyler kendi aile yakınlarından ve çevrelerinden müdahaleye maruz kalabilirler. Ve zamala bunlar ilişkilerine yansıya bilir , buda ilişkiyi gittikçe çözümsüzlüğe sürükleye bilir.
*Evlilikte ilişkinin gelişimini sağlamak çok önemlidir.
Evliliklerde ilişkilerinin gelişememe nedeni; bazen biri bazen de her ikisinde aşırı derecede aileye bağlı olması yada kendi yetişkin olma süreçlerini tam manasıyla tamamlayamamalarından kaynaklanır. Hatta Bizim kültürümüzde aile büyükleri bazen de kardeşlerin çifttin yanında uzun süre kalmaları da ilişkinin gelişimini olumsuz yönde etkiler.
*Evlilikte ilişkilerin sağlılığı bireysen özellikler ve beklentiler önemlidir.
Evlilikte ilişkilerin sağlıklı yürümesi için önemli unsurlara, çiftlerin kendi bireysel yetenekleri, becerileri,kişilikleri ve birbirinden beklentileri sayılabilir. Sadakat, sorumluluk, duyarlılık, paylaşım, verilen sözlerin tutulması, hoşgörü, sabır gibi özellikler evlilik ilişkisi içinde yer alması uyumlu ve sağlıklı bir evlilik ilişkisine başlayıp sürdürebilmek için hayati önem taşıyan konulardır.
*Evlilikte ilişkiler paylaşım içinde olmalıdır.
Eşlerin kendileri ve evlilikleri ile ilgili konularda birbirleri ile paylaşım içinde olmaları, alınacak kararlarda uzlaşabilmeleri ve birbirlerini duygu-düşüncelerini beklentilerini rahatlıkla konuşabilmeleri evlilik ilişkisinin sürdürülebilmesi açısından son derece önemlidir. Evlilikte karar alımında diğer eşin hiç söz hakkı olmadığı durumlarda ilişkinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır.
*Evlilikte ilişkiler de boş vakitler yakınlaşmalar için değerlendirilmelidir.
Evliliklerde boş zaman etkinlikleri çok önemlidir. Bu etkinlikle eşler hem hoş vakit geçirip hem de birbirlerini daha yakından tanıyabilirler. Aynı zamanda bu yakından tanımalar eşleri duygusal olarak birbirlerine daha da yakınlaştırır ve sağlamlaştırır. Şu da yanlış anlaşılmamalıdır eşler her zaman beraber vakit geçirmek zorunda değillerdir. Aksine eşlerin bireysel vakit geçirmek için zamanlarının olması da oldukça önemlidir. Birbirlerine nefes alacak zamanlar bırakmaları ve kendilerine kendi zevkleri için zaman ayırmaları ilişkinin sağlığı için vazgeçilmezdir.
*Evlilikte ilişkiler de aşırı beklentiden uzak durmak gerekir.
Evliliklerde eşlerin birbirlerinden aşırı beklentiye girdiklerinde ilişkilerine zarar verebilirler. Özellikle de bir tarafın hep almayı isteyen dengesiz ilişkiler zamanla çok yıpratıcı süreçlere neden olabilir. Çiftlerin bu konulardaki iç görüsü son derece önemlidir.
*Evlilikte ilişkiler de eşit haklar önemlidir.
Evlilikte eşler eşit haklara sahip olmadığı ilişkilerde; kişilerarası dengeli ve insani değerler ortadan kalkar ve bu eşlerde bir süre sonra psikolojik veya psikiyatrik rahatsızlıkların ortaya çıkma olasılığı artmaktadır. Böylece sözel olarak duyuramadığı sesini farkında olmadan bedensel rahatsızlık olarak ortaya koyabilme durumu söz konusu olabilmektedir. İlişkilerin sağlıklı gitmesi için eşit haklara önem verilmelidir.
*Evlilikte ilişkide yeni ve geçmiş ailelerinden farklı bir aile kurulduğu unutulmamalıdır.
Evlilikte ilişkilerin şekillenmesi için çiftlerin yetiştiği aile yapıları da elbette önemlidir.Farklı ailede yetişmek eşlerin aile ilgili ilişki kurma şekillerini ve beklentilerini de farklılaştırır. Kişisel yetiştikleri ailenin ilişki biçimini ve örf adetlerini kendi yeni aile ilişkilerine yansır ve eşlerinden de yıllardır gördükleri gibi dönüşüm beklerler. Birde aileler yeni çiftte dışarıdan müdahale de bulunduklarında bu ilişkide güçlü sorunlara sebep olabilir.Örneğin evlendikten sonra bile oğlunun evine gidip onun eşyalarını düzeltmeye çalışan anneler, sürekli kendilerini artık unuttuğu konusunda sitem edip her gün kendisini aramasını ya da eve gitmeden önce her gün kendi yanlarına uğramasını isteyen anne-babalar bizim kültürümüze hiç de yabancı değildir. Ama art niyet taşımayan bu taleplerin kendi çocuklarının evlilik yaşantısına nasıl zarar verdiğini görmezler sadece kendi özlemlerinin farkındadırlar.
Sanırım bir çoğumuz mutlu olmak istiyoruzdur. İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya