Affetmek Bizi Özgürleştiren Bir Hediyedir
AFFETMEK BİZİ ÖZGÜRLEŞTİREN BİR HEDİYEDİR
Affetmek çoğu zaman yanlış anlaşılan bir kavramdır. Bazıları affetmeyi zayıflık olarak görebiliyor. Bazılarının ise affettiği kişilerle sonradan, bir ilişki sürdürmek zorunda olmamak için affetmek istemedikleri yada korktuklarını görüyoruz.
Aslına bakarsanız bu iki görüşte yanlıştır. ”Kendinizi geçmişinizden özgür bırakmak” için affettiğinizi unutmayın. Ancak affedebildiğimizde acı çekerken göremediğimiz hayatın bize sunduğu gelecek fırsatları görebilir ve adım atabiliriz. Affetmek bize mümkün olanın kapısını açar, bizi diğer tarafa geçirir. Affetmenin diğer tarafında görüşümüz nettir, algılarımız açıktır. Artık affetmemenin üzerimize yüklediği ağırlık yoktur hayatımızda. Affetmek sayesinde inanılmaz senaryolar ortaya çıkabilir. Nefret ettiğiniz insanlar iyilikleriyle sizi inanılmaz şaşırtabilir yada hayatınızdan birden bire tamamen çıkabilirler. Hatta affetmek size şunu dedirtir ”Keşke bunca zaman geçmişe takılıp kalmasaydım dersiniz” Bazen de en çok affetmeye ihtiyacınız olan kişinin kendiniz olduğunuzu anlarsınız.
Affetmek Özgürleşmektir
Geçmişimizde affedemediğimiz insanlar olduğu sürece onlardan asla kurtulamaz, özgürleşemezsiniz. Biz kaçtıkça; Her zaman burnumuzun dibinde bizimle sanki kulağımıza fısıldayarak bizimle dalga geçerler. İç huzurumuzu bozarlar bilinçli veya bilinçsiz bize acılarımızı hatırlatırlar.
Geçmişte muhakkak sizinde birileriyle kafanızda sessiz diyaloglar yaşadığınız, yada tartışıp haklılığınızı kanıtlamaya çalıştığınız olmuştur. Belki de her seferinde de başladığınızdan daha öfkeli bir halde kendinizi buluyorsunuzdur. Bazen şekil değişiyor olaylar değişiyor fakat affedemedikleriniz farklı suretlerde farklı olaylarda kendini hatırlatıp yine sanki ensenizde gibi sizi huzursuz ediyor.
Biz bilsek de bilmesek de affedemediklerimiz sırtımızda taşımaya devam ediyoruz. Yüklerinizden ancak affederek, hafifleye bilir özgürleşebilirsiniz.
Affedilmez Olanı Affetmek
Ben bunları yazarken bazılarınızın içinden belki; ”Affedersem bana yapılanları da unuturum ama ben yapılanları unutmak istemiyorum. Bana yapılanlar asla affedilebilecek şeyler değil. O yüzden ben onları asla affedemem, asla yapamam” Dediğinizi duyar gibiyim. Elbette bunu anlayabiliyorum. Bazı olaylar cinayetler, cinsel istismar, fiziksel ve duygusal şiddet, çocuklara eziyet…vb. Uzatmak mümkün fakat affetmenin ve özgürleşmenin sırrı da işte tam buradadır.
”Hayatta gerçekten affedilmeyecek şeyler vardır, ancak onlardan kurtulabilmek için yine de affetmek zorundayız”
Acınızı iyileştirmenin yolu intikam planlarınızı gerçekleştirmek değildir. Bunun tek yolu affetmekten geçer. Enerjinizi bilinçli bir şekilde nefret etmekten çektiğiniz zaman ilk başta biraz yolunuzu şaşırmış belki hissedebilirsiniz. Bu iyi haber ; çektiğiniz acının sonuna yaklaşıyorsunuz demektir. Aslında bu bir çeşit vazgeçiştir, sımsıkı sıkılan yumruğu açıp da, acıdan kurtulmak gibidir. Bu asla olanları unutmak değildir, sadece özgürleşmektir.
Hayatınız da en önemli acıyı yaşatmış kişiyi affettiğinizin farkında bile olmazsınız fakat affettiğinizi sizin için önemini yitirdiğinde anlarsınız. Artık olayı,onu düşünürken artık alışmış olduğunuz mide sancısını hissetmez olursunuz. Hatta görüntüsü bile bulanıklaşır hafızanızdan silinmeye başlar.
”Affetmek hem bir yetenek hem de bir hediyedir.”
Sevgiyle Kalın…
Eşinizi Ne Kadar Tanıyorsunuz?
EŞİNİZİ NE KADAR TANIYORSUNUZ?
Evliliğe karar verme noktasına gelinmiş ise; Çiftler birbirini çok iyi tanıdıklarını düşünürler. Fakat evlilik de aradan yıllar geçtikçe, şunlar dökülmeye başlar ağzınızdan ” Sanki yıllardır tanıdığım eşim değil, başka biri var karşımda”,”İnsan aynı yastığa baş koyduğu kişiyi bile tanıyamıyor”, ”Her gün yeni bir huyunu öğreniyorum” Yabancı gelmedi demi? Özellikle mutsuz evlilikleri olan çiftler de yapılan araştırmalarda, mutsuzluklarının önemli nedenlerinden biri, eşlerin birbirini yeterince tanımadıklarından kaynaklanmaktadır. Bu durumun da temelinde eşlerin birbirlerinin yaşamındaki ayrıntılara dikkat etmemeleri vardır. Erkek karısının, kadın da kocasının nelerden hoşlandığı, hedefleri, korkuları, sıkıntıları, umutları hakkında çok az bir bilgiye sahiptir. Aslında bu da eşlerin aynı pencereden değil farklı pencerelerden bakıp farklı hayallere daldıklarının göstergesidir.
Eşinizi Ayrıntılarıyla Tanıyor Musunuz?
Sorulduğunda herkes eşini çok iyi tanıyordur. Hatta ”Onu benden iyi hiç kimse tanıyamaz” bile diyenler vardır. Fakat gerçekten böyle midir? Eşinizi herkesin tanıdığı yüzeyselliğinden biraz daha derin, fakat ayrıntılı bir şekilde tanımıyor olabilir misiniz?
Kadın sinemaya gitmekten hoşlanıyor bunu eşi bilir, fakat karısının hangi sanatçıları en çok beğendiğini bilemez. Kadın da Kocasının patronunun ismini, en iyi anlaştığı iş arkadaşlarının isimlerini hatırlayamaz. Oysa mutlu evliliklerde, çiftler, birbirlerinin dünyasıyla çok yakından ilgilidirler. Birbirlerine ait bilgi depolarını geliştirmişlerdir ve bilgilerini de sürekli güncelleştirirler. Böyle çiftler, birbirlerinin geçmişlerindeki önemli olayları, kişileri hatırladıkları gibi, geçen zamanla birlikte eşlerinin dünyalarındaki olaylar, duygular değiştikçe bilgilerini güncellemeyi sürdürürler. Hayatı sadece beraber geçirmemiş aynı zamanda beraber paylaşmışlardır.
Belki bize gereksiz ayrıntılar gibi gelse de bunlar çok önemli detaylardır. Evliliğinizde mutluluk kaynağı da işte bu küçük ama büyük bağlılıklar oluşturan detaylarda saklıdır. Dışarıda yenen bir akşam yemeğinde, erkek eşinin diyetinde kırmızı et yemediğini, eşinin o gün iş yerinde çok önemli ve gergin bir toplantısı olduğunu bilir. Kadın eve işden geç gelen eşinin o gün hangi tv programlarını sevdiğini bildiği için kaydeder,eşinin son zamanlarda ölümden daha çok korktuğunu da bilir. Bunlar ayrıntı gibi görünse de hayatı beraber paylaştığının, birbirinin gerçekten yol arkadaşı olduğunun ispatı gibidir.
”İnsan bildiğini tanıdığını sever. Bilmediğinin ise düşmanı olur.” Bu ve benzeri bilgilere sahip değilseniz, eşinizi tam olarak tanıyamazsınız. Yeterince tanımadığınız birini gerçek anlamda nasıl sevebildiğinizi söyleyebilir misiniz?
Evlenmeden Önce Tanımaya Başlayalım
Başta da dediğim gibi evlenmeden önce çok iyi tanıdığımızı söyleriz oysaki , bu tanıma sadece yüzeyseldir. Evlenmeden önce çiftler, birbirlerinin hobi, spor,neyden hoşlanır, nerelere gider, ne okumuş… sadece yaşamlarını değil, birbirlerinin hayata dair en derin özlemlerini, inançlarını, endişelerini ve korkularını da öğrenip, evlendikten sonra da eşlerine ait bilgilerini de beraber yaşarken her daim güncellemelidirler. Kendini geliştiren çiftler arasında sadece sevgi güçlenmez, stresli olaylar veya evlilikte çıkabilecek diğer çatışmalarla baş etme güçleri de artar.Eşler birbirlerini ne kadar iyi tanır ve anlarlarsa, bazen fırtınalar yaşanan evliliklerinde birbirlerine tutunup hayatla ve birbirleriyle bağlantılarını koparmadan sevgiyle yollarına devam edebilirler.
Eşinizle İlgili Bilgileri Güncel Tutun
Zaman akıp gidiyor. Eski bilgilerimiz ile hayatımızın hiç bir alanına devam edemiyoruz. Bilgisayarımız, telefonumuz bize kullandığımız programın bir üst sürümü çıktığında uyarıyor güncelleyin diye, ”Peki ya birbirinizin hayatınızdaki yeniliklerle alakalı güncellemeleri yapıyor musunuz?” yoksa yabancılaşıyor musunuz? Evet hayat yoğun , fakat aile huzurunuz için, ne kadar meşgul olursanız olun, birbirinize öncelik tanıyın. Bugüne kadar belki birbirinizi daha iyi tanıyabilmek için gereken zaman elinize geçmemiş olabilir, ama bugünden itibaren mutlaka haftada en az iki gün baş başa sohbet edebilmek için birbirinize vakit ayırın, günlük yaşantılarınız, umutlarınız, hayalleriniz, hedefleriniz, sıkıntılarınız, korkularınızla ilgili her türlü duygu ve düşüncenizi birbirinizle paylaşmayı öğrenin. Göreceksiniz ilişkiniz daha güçlenecek, aranızda çıkabilecek çatışmalarla baş edebilme donanımlarınız artacak ve en önemlisi aranızdaki sevgi daha da büyüyecektir. ”İnsan birbirini tanıyıp ortak noktalarını güçlendirdikçe sevgide hayatınızın her alanına hakim olacaktır.”
Sevgiyle Kalın…
Erken Boşalma Sorunu
Off yine mi? Erkeklerde erken boşalma sorunu!… Aslında bütün sorun “yine mi?” demekle başlıyor ve daha ilginç olanı siz “yine mi?” dedikçe o sorunla “yine” karşılaşırsınız…
Bu sorun son yıllarda çok sık rastlanan bir sorun haline geldi ve maalesef ki bu sorun artık yaşa bağlı değil… Her yaşta karşılaşılması olağan bir durum…
Peki bu sorunun çözümü nedir? Neler yapılmalı? Aslında çok ta zor bir durumda değilsiniz… Yani bu sorunun aşılması kolay ama biraz zaman ve sabır gerektirmektedir…
Doktora gitmeye çekinmeyin… Öncelikle bir ürolog’a görünmekte yarar var ve aslında ilk yapılması gereken de budur. Eğer doktorunuz bu durumunuzun psikolojik olduğu kanaatine varır ise işte o zaman bu durum zaman ve sabır gerektiren bir hal alacaktır….
Kadınların bu aşamada sabır göstermesi gerekiyor! Bir kadın için çok zor bir durum elbette… her cinsel birleşmenin hüsranla sonuçlanması kolay kabul edilebilecek bir durum değildir belkide ama erkeğinizin bu durumdan kurulmasının tek yolu sizin sabır ve anlayışınız olacaktır….
Erkeğinizi motive etmeniz gerekiyor. Erkekte erken boşalma sorunu varsa zaten yatağa 3-0 mağlup girer bu durum erkek için zaten kabul edilebilir bir durum değilken kadınların bu durumu “yine mi!!!” diyerek erkeğin bir dahaki sefere de aynı şekilde erken boşalmasına davetiye niteliğinde olacaktır….
Kadınların bu durumda “yine mi” yerine “olsun… sen rahatladın ya ben yine mutlu oldum” gibi kelimeler üretmesi erkeğin bu durumdan kurtulmasına katkı sağlayacaktır… Kesinlikle orgazm olmuş gibi rol yapmayın bu durum erkeğinizin daha çok üzülmesine neden olacaktır.
Erkek erken boşalmaktan kesinlikle korkmamalı “olsun, bi daha yaparım” diyebilmeli ve hatta demelidir. Erken Boşalma sorunu yaşayan erkeğin “nasıl uzatabilirim” demek yerine “daha fazla nasıl zevk alabilirim” şeklinde bir yol izler ve artık bunu kabul ederek yola çıkarsa zamanla kendindeki değişikliğin farkına varacaktır.
Destek olarak satılan ilaçların (doktor tavsiyesi olanlar hariç) yararlı olacaklarına çok inanmayın bu işi kendi kafanızda çözebilirsiniz… Ancak yine de istisna durumlarda ve tabiki doktor tavsiyesiyle heyecanı bastırmak amacıyla ilaç kullanılabilir…
Mutlu bir cinsel hayat dileklerimle….
Mert Acar
Devamı