Birkaç Soru, Birkaç Çözüm (2)
BİRKAÇ SORU, BİRKAÇ ÇÖZÜM (2)
Merhabalar; Yeni ilişkilere başlamayı düşünen, fakat yuva kurmak, evlenmek için atım atma cesaretini bulamayan yada geçmiş tecrübelerinden dolayı, yeni ilişkilere başlangıçlara kapılarını kapatanlara çözüm bulmaya çalışacağız. Çünkü sevmek ve sevilmek hayatta en doğal ihtiyaç, hayata sıkı sıkı bağlayan en sağlam güçtür. Kapılarınızı kapalı tuttuğunuz ilişki için adımlar atma cesaretini bulamadığınız taktirde, kendinizi sevme ve sevilebilme imkanından mahrum bırakmış olacaksınız. Gelin beraber birkaç bir kaç soruyu inceleyelim.
Soru: Kimseye güvenemiyorum,kendimi çok yalnız hissediyorum, hayatta gelecek adına adımlar atmaya, bir ilişki yaşamaya korkuyorum. Kendime duvarlar örüyorum ve aşamıyorum. Ne yapabilirim? Bu durumu nasıl aşabilirim?
Çözüm: Hayatta ne düşünürsek, onu kendimize çekeriz. Bundan dolayı ilk önce olumsuz düşüncelerden kurtulmamız lazım. Elbette herkesin hayatında biri olmak zorunda değil. Fakat hayatı paylaşılan bir yol arkadaşı, seveceğiniz bir eş, hayatınıza lezzet katacaktır. Öncelikle rahatlayın. Yeni ilişkilere korkarak bakmanız, muhtemelen geçmişte yaşadığınız ilişkilerin, tatsız deneyimlerin izlerini taşıyor olmalı. Unutmayın; Geçmiş deneyimleri, yaşadığınız üzüntüleri düşündüğünüz sürece, gelecek ile ilgili olumlu adımlar atamazsınız. Herkes hayatında zaman zaman olumsuzluklar yaşayabilir. Fakat geçmişte yaşadığınız tatsız olaylardan almanız gereken sadece derslerdir. Geçmiş geçmişte kalmıştır ve tekrar aynı olayları yaşamak korkusu sadece kendinizin oluşturduğu, henüz gerçekle ilgisi olmayan gerçek dışı bir endişedir. Hayat her an yenilenmektedir. Kendinize yeni bir sayfa açmak ve temiz başlangıçlar yapmak için şans vermelisiniz. Olumlu olaylara odaklanın. Duygu durumunuzu negatiften pozitife çevirin. Ve hayatınıza pozitif kişileri çekin.Emin olun hayatınızda gerçekleşecek değişikliklere siz de hayret edeceksiniz. Hayatta kötü deneyimler yaşamanız, her zaman kötü deneyimlerle karşılaşacağınız anlamına gelmez. Bu yüzden duvarlarınızı kırın ve sadece geçmiş deneyimlerinizden aldığınız ders ile yolunuza devam edin.
Soru: Ben aslında kendimin dürüst ve iyi birisi olduğuma inanıyorum. Bazen arkadaşların, bazense ailemin tanıştırması ile evlilik için adım atacağım adaylar çıkıyor karşıma. Fakat fark ettim ki ben beğendiğim kişilerle iletişim kuramıyorum. Kendim gibi doğal davranamıyorum. Karşı tarafın beğenmemesinden endişe ediyorum. Öylede oluyor. Ne yapmam lazım?
Çözüm: Beğenmek yada beğenmemek aslında şekille alakalı bir şey değildir. Kişilerin kendine olan öz-güveni ile alakalıdır. Elbette herkesin hayatında beğendiği insanlar tarafından beğenilmediği dönemler olabilir. Bu durum sizin bir eksikliğiniz den ya da sizden kaynaklanan bir sorun nedeniyle olmayabilir. Bu durumu kendi içinizde büyütmeyin ve kendinize güvensizliğe dönüştürmeyin. Rahat ve kendiniz gibi olmaya gayret edin. Doğallık ve samimiyetten uzaklaşmayın. Takıntı halinde ısrarcı olmamak, biraz kendinize dönerek, fiziksel ve kişisel gelişiminize odaklanmak içsel olarak güç toplamanıza yardımcı olabilir. Eğer kendinizde hissettiğiniz bariz bir eksiklik varsa bunu telafi etmeye çalışabilirsiniz. Kişi kendini tam ve bütün hissederse, kendine olan güveni dışına da yansıyacaktır. Kişisel gelişiminiz için bir uzmandan yardım alabilirsiniz ve iletişim problemlerini çözmek için daha sistemli bir yol izleyebilirsiniz. Ve önemlisi ilahi akışa güvenin… Sevgiyle kalın…
Birkaç Soru, Birkaç Çözüm (1)
BİRKAÇ SORU, BİRKAÇ ÇÖZÜM (1)
Hayat hepimiz için inişli çıkışlı. Belki de yaşadığını insan, bu inişler çıkışlar ile anlıyor. Tabi ki her hayat farklı, kimsenin sorunu bir başkasına benzemiyor. Fakat bazen çevremiz de, yaşanılan yada dinlediğimiz olaylardan içimizi acıtan, bir şeyler olduğunu fark ediyoruz. İşte tam burada olayın bütünü değil belki ama acıttığı, bizi etkilediği yerde, benzer bir hikayemiz yada anımız olduğunu fark ediyoruz. Oraya ışık tutup çözüme ulaştırdığımız da, arkasının kendiliğinden aydınlandığını hissedebiliriz.
Bundan böyle bize yazan ve problemlerine çözüm arayan kişiler için ve bir nebzede belki kendi hayatlarında benzerlikleri görüp buradan çözüm üretmek isteyenler için, hafta da bir günümü, yeni başlattığımız ”Birkaç soru, birkaç çözüm” köşemizde makalelerimle ışık tutmaya çalışacağım. Öncelikle hatırlatmam gereken konu elbette, burada ki cevaplar, hepinizin sorunlarına tam cevap vermeye bilir. Hayatımız da sorun olarak gördüğümüz bazı olaylar, sistemli ve disiplinli şekilde bir uzmanla çalışmayı gerektirebilir. Burada belki sadece sorununuzun belki adını daha net koyacağınız benzerlikler bulabilirsiniz. Soruları soran, kişilerin kimlikleri kesinlikle gizli tutulmaktadır. Ve buraya kendi seçtiğimiz, sorular yazılacaktır. Umarım bir çok kişiye çözüm getirir ve daha dingin huzurlu bir hayat sürmemize birazcık olsa da faydası dokunur.
Soru: 1,5 yıldır nişanlıyım ve 3 ay sonra evlilik için nikah günü aldık. Fakat kafama takılan, çok kavga ediyoruz. İşlerim yoğun diyerek benimle hiç ilgilenmiyor, nasıl davranmalıyım?
Çözüm: Her ne kadar evlenecekleri kişileri bireyler kendi seçse ve tanıdığını düşünse de, asıl nişanlılık dönemi, evliliğe giden yolda birbirini tanıma dönemidir.Ayrıca evlilikle sonuçlanacağı garanti kabul edildiğinden ve ilişkiye artık aileler de dahil olduğundan, ilişkiye fazladan stres yükleyebilir. Birçok çift ile yapılan araştırmaların sonucu çiftlerin en çok nişanlılık dönemlerinde gerginlik yaşadıklarını ve kavga ettiklerini göstermektedir. Size önerim bu dönemde birbirinizi bunaltmak ve fazla sorumluluk yüklemek yerine rahatlatarak huzurlu bir ilişki temeli oluşturmayı sağlamanızdır. Bu dönemde birbirinizi yıpratmaya aranızdaki saygı duvarlarını yıkarsanız, evliliğinizde daha büyük sorunlar ve iletişim problemleri yaşarsınız. Hatta birçok çift vardır yıllar geçer fakat nişanlılık sorunlarını dillendirmeye ve yeni tartışma konuları bulmaya devam eden. Nişanlınızın işleri yoğun olabilir, sizinle zaten evleneceği ve bir ömrü birlikte geçireceğiniz fikri ile nişanlınız bir rahatlama yaşamış olabilir. Gerginlik çıkarmak ve kavga etmek yerine, kendinizi daha düzgün yollarla, hislerinizden bahsederek ifade etmeye çalışmak en iyi yoldur. Mesela ”Neden beni aramıyorsun?”, ”Beni sevmiyor musun?” sızlanmalarıyla bunaltmak yerine ”Seni görmek bana iyi geliyor”, ”Seni özledim” gibi ifadelerle kendi hislerinizi anlatın.
Soru: Eşimi çok kıskanıyorum. Benim dışımda hiçbir şey yapmasını istemiyorum. Her an başka biri onun aklını çelebilir ve beni terk eder gibi hissediyorum. Beni çok sevdiğini söylemesine rağmen hep bir şüphe içindeyim. Onu da çok bunaltıyorum. Ne yapmalıyım?
Çözüm: Öncelikle kıskançlık dozunda ve ayarında olduğu taktirde eşlerin birbirine ilgisini ifade eder. Fakat burada anlattıklarınız kesinlikle sağlıksız bir ruh halini göstermiyor. Bütün bu baskıları uygulayarak sevgilinizi elinizde tutmak yerine ancak hızlıca kaçmasını sağlarsınız. Bir evlilikte güven yoksa uzun vadede mutluluk olması mümkün değildir. Eğer eşiniz gerçekten sizi kıskandıracak hareketler içindeyse, sizi aldattıysa ya da buna meyilli olduğunu anladığınız sağlam kanıtlarınız varsa zaten kıskançlık yapmak yerine bu ilişkiyi bitirme yönünde adımlar atmak sağlıklı bir birey için daha doğrudur. Ama sadece kendi güvensizliğiniz ve aslı olmayan kuruntularınız yüzünden böyle davranıyorsanız, hemen kendinizi toparlayın. Eşiniz de olsa kimseyi kontrol edemeyeceğinizi, iki insanı birbirine bağlayan tek şeyin sevgi olduğunu hatırlamak önemlidir. Karşı tarafı serbest bırakmayı ve kendi korkularınızı ona yüklememeyi öğrenmeniz gerekiyor. Korkularınız ve iç konuşmalarınız yerine eşinizi gerçekten samimi bir şekilde karşılıksız olduğu gibi sevmeyi deneyin. Bir müddet bu şekilde kendinize telkinler verebilirsiniz, eğer hala aynı endişeler devam ediyorsa bir uzmanla görüşmenizi öneririm.
”Sorunlar içimizi kemiren yaralar gibidir. Çözüm bulunmazsa zamanla başka şekillere bürünürler. Sağlıklı ilişkiler için sorunlarınıza değil çözümlere odaklanın. burada dikkat edilmesi gereken şey ise kişi bazı sorunlarını kendi hallede bilirken, bazılarına dışarıdan müdahale gereke bilir. Bu aynı şuna benzer; Kolunuzda bir yara varsa siz bunu pansuman yapabilirsiniz, fakat içinizde yada ulaşamayacağınız bir yerdeki yarayı kendiniz tedavi edemezsiniz. ”
Sorularınıza Çözüm olmak için buradayım…Sevgiyle Kalın…
Evliliğimde Bir Uzmandan Yardım Almalı mıyım?
EVLİLİĞİMDE BİR UZMANDAN
YARDIM ALMALI MIYIM?
Çok iyi giden evliliklerde bile zaman zaman iniş çıkışlar yaşanabilir. Fakat burada sorun olan inişlerin çıkışlardan daha fazla olmasıdır. İlişkide iniş süreçlerinde hemen toparlanmaya gidilmediği ve eşler arasındaki dargınlık ve kırgınlıklar uzadığında, bu kırgınlıklar zamanla, karşılıklı olarak, yerini öfkeye bırakabilir. Biriken öfke de; gerekli, gereksiz kavga olarak kendini gösterir. Bunun bir adım daha ilerisi ise kavgaların sıklaşması, hatta en ufak tartışmalarda bile seslerin yükselmesi, asabi ve hakarete varan tavırlara eşleri sürükler. Artık eşler geçmişe baktıklarında o eski ilk tanıştıklarında ki nazikliği ve anlayışı göremez olurlar. Hatta ”Daha ne kadar böyle gidebilir ki?”, ” İlişkimiz sona mı yaklaşıyor?”, ”Boşanmak en iyi çare mi acaba?” gibi sorular sormaya başlarlar.Bu sorular artık kafanızı daha çok meşgul etmeye başladığında, yapmanız gereken; Biraz durup düşünmek… sonuç itibariyle elbette sorunlu bir ilişki devam etmez, bir yerde kopar. Fakat ilişkinizde yeni tanıştığınız dönemlere, tekrar dönmek mümkün olsaydı, yani bugün içinde bulunduğunuz sorunlar, artık sizin için sorun olmasaydı; Yine evliliğinizi yada ilişkinizi sonlandırır mıydınız? Böyle bir hal içindeyseniz bir uzmandan profesyonel yardım almanın, tam zamanıdır, diyebilirim. ”Her filmin sonu mutlu bitebilir, sevgi her zaman kazanabilir. Yeter ki siz yürekten kararlı bir şekilde isteyin” .
İlişki Koçundan alacağınız yardımla, ilişkinizin gerçekten hangi konumda olduğuyla çok daha net yüzleşe bilir, Sorunun nedenlerini fark edebilir ve gerekli çözüm noktalarına ulaşabilirsiniz. Bezen kendimiz olayların içindeyken çok da objektif bakamaya biliriz, Fakat sizi yargılamayan ve yönlendirmeyen tamamen tarafsız olan bir uzmanın, size yönelteceği doğru sorularla ilişkinizin asıl sorun kaynağına ulaşabilirsiniz. İlişki Koçunuzun yol arkadaşlığı ile, Sorunlarınıza, geçici çözümler yerine, kökten çözümleri yine kendi içinizde bulabilme yollarını keşfedersiniz. İlişkilerinizde son için, ani karar vermeden, ilişki koçundan yardım alabilirsiniz. Tabi ki en ufak tartışmanın ardından da soluğu ilişki koçunda almak zorunda da değilsiniz. ”Peki ama ilişkimde ne zaman bir destek almalıyım bunu nasıl ayırt edebilirim?” Bu gün bu sorunun cevabını bulmaya çalışalım. Öncelikle her ilişkide türlü türlü nedenlerden ötürü başvuruluyor olsa da profesyonel desteğe ihtiyacınız olduğunu genel de şu tarz sorunlar yaşıyorsanız karar verebilirsiniz.
Kavgalar Sürekli Oluyor ve Yüksek Sesle Hakaretler varsa;
Bize öğretilen, çocukluğumuzdan beri, bir şey vardır. ”Bir evlilikte kavga o evliliğin tuzu biberidir” Evet, genel olarak doğrudur.Tabi ki tartışabilirsiniz,bir ilişkide ”kavga” olmazsa olmazlardandır. Fakat konuşmaktan çok tartışıyorsanız, birbirinize artık tahammül edemiyor , her gördüğünüz de öfkeleniyor ve kavga etme potansiyeli içine giriyorsanız, beraberken kendinizi her daim gergin hissediyorsanız; İşte bu aşama da durup ciddi ciddi düşünmeniz gerekiyor. Karşınızdaki kişiye bağırmak bile sizi rahatlatmıyor ise ”ilişki koçuna’‘ ihtiyacınız var demektir.
Aynı Evde Ama Hiç Konuşmuyorsanız;
Genelde öfke hali , yüksek sesli tartışmalar olarak kendini gösterir. Fakat bazen de; kendini sessizliğe ve diyalog kurmamaya bırakabilir. Bu kimileri için, akılda kalıcı ve ”soğuk” bir intikam şeklidir,hatta bazen susmak ve zamana bırakmak iyidir de. Fakat uzun vadede ilişkide kalıcı ve yıpratıcı etkiler bırakır. Unutmayın ki sağlıklı bir ilişki için, eşlerin iletişim kurabilmeleri çok önemli bir unsurdur. Tam olarak anlaşamadığınız noktalarla ilgili, oturup medeni bir şekilde konuşmanız şarttır. Maalesef bu yapılmadığı taktirde, sessizlik giderek derinleşecek ve ilişkinizde giderilmesi zor çatlaklara sebebiyet verecektir. Sessizliğinizin bir şekilde bozulması gerekiyor. Unutmayın siz hayatta kendiniz den başka kimseyi değiştiremezsiniz. Ve bir şekilde bu konuşmama yemini bozulmalı… Bu yüzden; Yol arkadaşınız, ilişki koçu ile yapacağınız,çalışmalar da; Kendinizi rahat hissedip ve doğru ifade edebilmeniz, duygularınızı samimiyetle aktarabilmenin yolunu yeniden keşfedeceksiniz.
Aranızdaki Güven Bitti ise;
Hiç şüphe yok ki Güven, bir ilişkinin ”temelidir”. Güvenin olmadığı bir ilişkide; kıskançlıklar, karşılıklı şüpheler ve beyninizdeki film senaryoları peşinizi bırakmaz. İlişkinizi güvensizlik içinde elbette devam ettiremezsiniz. Ne kendinizi nede ilişkinizi bu güvensizliğe mahkum etmek zorunda değilsiniz. İlişki Koçunuz; bu güvensizliklerin ve kaygıların altında yatan nedenleri fark edebilmenizi, görebilmenizi kolaylaştıracak, sorunun ”köküne” inmenizi sağlayacaktır.
Eşinize Kininizi Atlatamıyorsanız;
Eşiniz sizi kırdığı herhangi bir konuda onu bir türlü affedemiyor, bunu size nasıl yaptığı konusunda sürekli yada aklınıza her geldiğinde ilk günkü gibi öfkeleniyor olabilirsiniz. Hatta Bu kini içinizden atamamanız, muhtemelen cinsel yaşamınızda da ”olumsuz” yönde etkilemesi muhtemeldir. Buda eşler arasında bağlılığın kaybedilmesi noktasın da en tehlikeli sonuçlardan biridir.. Bazen affedebilmeyi öğrenmek gereklidir fakat affedilemeyecek şeyler de vardır. Bunun kararına ilişki koçunuzun yardımıyla daha iyi varabilirsiniz.
Unutmayın insanlar hayata mutlu olmak için gelirler, Mutlu ve huzurlu olmak için evlenirler. Evliliğinizde bu huzuru yeniden yakalamak için, yardım almaktan çekinmeyin. Bazı yaralarınızı kendiniz sarabilirsiniz, fakat bazılarına ise dışarıdan müdahale şarttır.
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliklerde Can Simit’i İlişki Koçları
EVLİLİKLERDE CAN SİMİT’İ İLİŞKİ KOÇLARI
Evliliğinizdeki ilişkinizi oturtup, dinginliğe ulaştırana kadar birçok badire atlata bilirsiniz, birbirinizle çok defa imtihan olabilir, hatta zaman zaman bu imtihanlarda kırık notlar alma olasılığınız da oldukça fazladır. Eğer evliliğinizde imtihanları atlatmak ve sınıfta kalmak istemiyorsanız, bazen dışarıdan destek almamız gerekebilir.
İlişkilerinizdeki sorunlara çözüm getirme noktasında Yeni trend artık ”ilişki koçları” diyebiliriz. İlişkilerimizdeki sorunların çözümlerinde önemli rol oynayan ilişki koçları oldukça etkili sonuçlar veriyor. Evliliğin beraberinde getirdiği birlikte yaşamak, birçok sorunları ortaya çıkara biliyor. Bu sorunlara kişilerin çözüm bulma yeteneği her zaman yeterli olmuyor, dışarıdan kendilerini yargılamayacak ”tarafsız göz” ve kendi çözüm yollarını bulmak için bir ”destekleyici kuvvete” ihtiyaç duyuyorlar. Evliliklerde kişiler tıkanmaya, artık beraber nefes alamayacak hale yaklaşırken, ilişkileriyse iyiden iyiye çıkmaza girmeye başlıyor. İşte tam da bu noktada ilişki koçları devreye giriyor.
Bir ilişki Koçu olarak ilişkilerin bozulmasındaki en sarsıcı sebep iletişim problemi olduğunu söyleye bilirim. Fakat eşlerin sorunlarını biraz irdelediğimizde, aslında sorunun eşlerin birbirinden beklentilerden ve birbirlerine bakış açılarından kaynaklandığını görürüz. Evlilikte eşler farkında olmasalar da, en başta nasılsa aslında öyle davranıyorlar; fakat beklentileri olduğu ve bunlar zamanla kendini daha belirgin gösterdiği için mutlu olamıyorlar diyebilirim.
* İlişki koçlarını kadınlar daha çok tercih ediyor
Evliliğin de problemler yaşayıp ilişki koçunu tercih eden kişiler için şunu diyebiliriz; Farkındalığı oldukça yüksek kişilerdir. ilişkilerindeki sorunlara çözüm yolu bulamadıklarında, birçok şey deneyip sonuç alamadıkları için ve ilişkilerinde kesin bir çözüm aramaları, onların bir ”ilişki koçu’‘ile yollarını birleştiriyor .
Yapılan araştırmalar ise kadınların erkeklere göre ilişki koçlarına daha sıcak baktığını gösteriyor. Bireysel olarak da kadınlar çözümleri daha çabuk kabul ediyor ve hayatlarına daha kolay uygulaya biliyorlar.Bir ilişki koçu olarak şunu diyebilirim çoğu zaman ilk başvuru kadından geliyor. Kadın kabul ettikten sonra kendisi nasıl biri olacağına ve nasıl bir ilişki istediğini belirleyip o amaçta ilerliyor. ”Kadınlar kendileri değişirse her şeyi değiştirebileceğinin çok daha farkında…”
*İlişki Koçluğu Süreci
”İlişki Koçluğu Yaşam Koçluğunun dallarındandır”. Evliliğinde sorunlar yaşadığı için başvuran danışanlarım da en çok duyduğum soru; ”Eşimi ikna edemiyorum, benim tek başıma bu desteği almamın ilişkimize ne yararı olabilir?” Evet evlilik terapistlerinin yada danışmanlarının eşleri ortak dinlemeye almasının yanında ilişki koçluğu için ben şunu diyebilirim ”İlişki Koçu eşlerden sadece birini tercih ediyor. Tercih ettiği ise; Bir sorunu olduğunun farkında ve bu sorununa çözüm bulmaya çalışan kişi oluyor.” Çünkü başta da dediğim gibi ilişki koçluğu yaşam koçluğunun dallarındandır. Ve unutulmamalıdır ki biz hayatta sadece kendimizi ve bakış açımızı değiştirebiliriz başkalarını değil.
Hele birde kişilerin değişime niyetleri yoksa, ilişkilerinde sorunları görmezden gelmeyi seçiyorlarsa onlar için kimse bir şey yapamaz.
İlişki koçu; Kişilere evliliklerinde eşleriyle nasıl bir ilişki istediklerinin farkına varmalarında yardımcı olur.İlişkileri nasıl olsaydı daha mutlu olurlardı?, İlişkilerinde sorun olan şeyler artık sorun olmasaydı evlilikleri nasıl olurdu? bunları tespit etmelerini sağlar.Ve çoğu zaman farkına bile varmadığınız gözden kaçan ufak değişikliklerin bile evliliği bir mucize gibi değiştirebileceğini keşfederler. Ve bunu başarmak için ihtiyaçları olan gücün aslında kendi içlerinde olduğunun, evlilikleri ve mutlu aileleri için, Bu gücün sadece dışarı çıkarılması gerektiğinin farkına varırlar. İlişki Koçu; Danışanının istediği mutlu evliliğe ve ilişkiye götürecek bir yol haritası planlamasında ona destek olur ve bu süreçte ona yol arkadaşlığı yapar.Bu sürecin ne kadar süreceği ise ilişki koçunun danışanın ihtiyacına göre karar verilebileceği bir husustur.
*İlişki Koçu kararımızı değiştirebilir mi?
Evliliklerde özellikle İlk altı yıl çok önemlidir.En fazla boşanma ise evliliğin yedinci yılında oluyor.Şunu unutmamak lazım ki ilişki koçuna her gelen kişi evliliğini sürdürmeye karar vermeye biliyor. Boşanmak elbette alınması çok güç ve istenmeyen bir karardır. Fakat kangren olmuş ilişkilerde ise bu kaçınılmaz ve nefes aldıran bir karar olabiliyor. İlişki koçları yargılamaz, yönlendirmez , akıl vermez sizin kendiniz ve aileniz için en sağlıklı ve doğru kararı almanızda ne istediğinizi tespit etmenizi sağlar. ”ilişki Koçuna gelen danışan ilişkisine devam da edebilir , boşanmaya karar da verebilir.” Aslında ilişki koçu ile yürüyen danışan , kendisi ve çevresi için en doğrusu hangisi ise ona kendisi karar verir. Bu kararı ortaya çıkaran ise İlişki koçunun kişinin bilinç altına ustaca sorduğu sorularda saklıdır.
*Evlenmeden ilişki koçuna gitmenin faydası olur mu?
Yurt dışında yaygın olan ve Türkiye’de de daha yeni yaygınlaşmaya başlayan evlilik öncesinde bir ilişki koçundan destek almak elbette çok önemlidir. Evlenmeden alınan ilişki koçluğu kişinin evlilikten beklentilerini tespit etmesinde, karşısındaki kişinin buna ne kadar cevap verebileceğini görmesinde oldukça etkilidir. Maalesef pembe gözlükler takarak başlanan birliktelikler daha sonrasında hüsranla sonuçlana biliyor. Bu tarz hayal kırıklıkları yaşamamak yada evliliğini daha sağlam bir ilişki üzerine kurmak isteyen kişiler kendi beklentilerini ve karşı tarafın beklentilerini iyi anlamak ve her şeyi baştan konuşmak istiyorlar. Bunun içinde tarafsız bakabilen ve kendilerini anlayabilecek bir uzmandan yardım almayı tercih ediyorlar. Böylece ileride çok büyük sorunlar ve yıkımlar yaşamanın önüne geçebiliyorlar.
*İlişki Koçu Evlilikte Mutluluğu geri getirebilir mi?
Mutlu evliliklerdeki, ilişkiler de iletişim biçimlerine bakacak olursak şunları diyebiliriz; Mutlu ilişkileri olan kişiler tartışmaları çok büyütmüyorlar. Onlar, sorunlarını konuşuyor, tartışıyor ama bunu kavgaya dönüştürmüyorlar. Daha esnek oluyorlar. Mutlu evliliği olan bireylerin katı kuralları olmuyor. Çiftler birbirini daha iyi dinliyor. Kendisinin ne anladığından çok Karşı tarafın ne demek istediğini anlamaya çalışıyorlar. En önemli şeyse birlikte daha fazla vakit geçiriyorlar. İlişki koçu bunları görmenizi ve kendi ilişkinizde neler yapmanız gerektiğinin farkına varmanızı sağlayabilir. Fakat siz değişimi ve bu mutluluğu kendiniz istemediğiniz sürece hiç bir şey yapamaz . Değişimi istemeyen kişiye hiçbir ”Sihirli değnek dokunamaz”Kendimizi kandırmayalım.
*Evliliklerdeki cinsel sorunlar evliliği bitirir mi?
Bir çoğumuz mahrem meselelerden konuşmaktan çekine biliriz. Bu oldukça doğal ve fıtri bir şeydir. Şunu da kabul etmek gerekir ki Cinsellikle ilgili yaşanan bir sıkıntı, eşlerin iletişimine de yansır. Kadında ki cinsel isteksizlik, erkek için problem oluyor ve kendini çekiyor. Bunun getirisi olarak eşlerin arasındaki iletişim azalıyor. Ya da Eşlerde “Beni istemiyor,beni beğenmiyor çünkü beni sevmiyor” gibi düşünceler oluşabiliyor. Bunlar direkt olmasa bile dolaylı olarak iletişimi engelliyor. Eşler doyum yaşamadığında arayışa girebilir ve kendini yasak bir ilişkide bulabilir . Evlilikle ilgili yapılan araştırmalar, evliliklerin çok büyük bir kısmının, özellikle ilk yıllarda, aldatma ile bitebildiğini gösteriyor. Aldatma, Eşlerin ilişkide uzaklaşmasını ve aralarını düzelte bilecek zamanı birbirlerine vermemelerine, daha az vakit geçirmelerine neden oluyor. Kıskançlık da aynı şekilde etki yapıyor. Eşlerin biri karşı tarafın hayatını engelleyecek şekilde kıskandığında durum kötüye gidiyor, Hatta şunu denilebilir ki aşırı kıskançlık nedeniyle ilişki koçuna giden kişiler oldukça fazladır. Bu tarz yaşadığımız sıkıntılar; çözüm bulunamadığında bizi istenmeyen sonuçlara taşıyabilir.
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıEşim Neden Bana Karşı Öfkeli
EŞİM NEDEN BANA KARŞI ÖFKELİ
Kadınların hisleri erkeklere göre çok daha kuvvetlidir. Eşinin kendine karşı tavır değişikliklerini, çok daha çabuk hissede bilirler. Ve eşinizin size öfkeli olduğunu hissediyorsanız muhtemelen yanılmıyorsunuzdur. Fakat altında yatan sebepler noktasında iyi gözlem yapıp anlamaya çalışmak lazım. Bunun bir kaç nedeni olabilir. Sebepleri bilmek çözüme de ışık tutabilir. Gelin bu sebeplerin bir kaçına beraber bakalım.
Maddi Sebepler:
Erkekler maddi problemleri kadınlardan daha fazla kafalarına takabilir, Hatta eşine karşı bunu paylaşmayı gurur meselesi bile yapabilirler. Kendi kendine bir süre saklayarak, geçirir. Fakat bir süre sonra sıkıntıları öfke olarak dışarı yansıyabiliyor. Yani eşinizin öfkesi sizinle hiç alakalı olmaya bilir. maddi sıkıntının yanında eşiniz negatif insanlarla beraber stresli bir ortamda çalışıyor olabilir. Bu agresifliği ve öfkesi çalıştığı ortamdan da kaynaklana bilir.
İlişkiden Beklediğini Bulamamak:
Bazen de ilişki istediği gibi gitmediğinde erkekler öfkelenebiliyorlar. Evlilikte beklediğini bulamamak hayal kırıklığı yaratabiliyor. Kadın olsun erkek olsun ilişkilerdeki beklenti bulamama durumu sadece eşlerine karşı değil, hayata karşı öfkeli olmalarına sebep olabiliyor. Farkında olsanız da olmasanız da, belli etmek istemeseniz de eşinize öfke enerjisi göndermeye başlıyorsunuz. Belki içinizden söyleniyorsunuz, fakat karşı tarafın dışa çıkan bir öfkesine sebep verebiliyorsunuz.
Cinsel Hayatın Olmaması:
Hayatımızı saran enerjiler vardır; cinsellik noktasında da kişiler enerji üretirler. Siz belli etmediğinizi düşünürsünüz ama cinsel ilişki istemediğinizde böyle bir enerji yayarsınız , Ve eşiniz de sizin içinde beslediğiniz enerjiyi sanki biliyor gibi dışa öfke olarak çıkara bilir.
Elbette mahrem hayat bir ilişki de önemli konulardır. Siz içinizden olumsuz düşündükçe, eşinizde dışından olumsuz düşüne bilir. Dediğim gibi belli etmediğinizi sanırsınız ama enerji yollamaya devam edersiniz. Bunda çözüm eşinizle oturup sorun olarak gördüğünüz sorunları konuşmaktır. Siz onu yargılamadan onun söyleyeceklerine de tepki vermeden dinlemelisiniz. Unutmayın yargılamadan dinlediğiniz de eşiniz de bir süre sonra sizi yargılamadan anlamaya çalışmak için çaba harcadığını hatta anladığını göreceksiniz. Konuşurken karşılıklı söylediklerinizi ilerde koz olarak kullanmak yerine , ilişkinizi düzeltecek kaynak olarak biriktirin ve dikkate alın. Yoksa bir süre sonra konuşmalar da biter.
Eşimi ve Kendimi Bu Öfkeden Korumak için Ne Yapmam Lazım :
*İlk öncelikle kendi içinizdeki öfke enerjisini sevgiye dönüştürün. Ve olumlu düşünüm , Tabi ki dua edin. Özellikle Ayet el kürsi’yi, Nas ve Felak surelerini bol bol okuyup eşinizin enerji alanına gönderin. Kendinizin ve eşinizin enerji alanı şifalansın diye bol bol dua edin.
*Evinizin nerelerin de özellikle tartıştığınıza dikkat edin. Özellikle daha fazla tartıştığınız yerleri varsa muhtemelen oralarda enerji düşüşleri vardır. Size tavsiyem bu alanları sirkeli suyla silin. Yada odanın belli yerlerine bardak içine sirke koyup bırakabilirsiniz. Sirkenin insan hayatında enerji alanlarını temizlemede çok faydası vardır.
* Hayatınızın düzenli olmasına dikkat edin. Erken yatıp erken kalkmaya uykunun şifalandırıcı etkisinden faydalanın. Yorgunluğunu uykuda atan kişilerin öfkeleri de azalır.
*Cinsel hayatınızı düzene sokun. Ne olursa olsun problemlerinizi yatağa gelmeden çözmeye çalışın. Yatak odanıza kadar getirmeyin . Birbirinize sarılın ve güzel şeyler söyleyin olumsuzluktan uzak durun. Birbirinize motive verin. İçinizden de olsa öfke enerjisi yollamayın birbirinize . Eşinizin iyi yönlerine odaklanın.
Olumlama : Eşinizin iyi yönlerini görmeye yardımcı olacak bir olumlama ” Eşimi olduğu gibi kabulleniyorum. Ona her gün hayır dua ediyorum. Onun olduğu yere bu duayı sevgiyle gönderiyorum. Onun bulunduğu ortamın Allahın izniyle şifalanmasını için niyet ediyorum.Şuandan itibaren Her şeyimi olumlu programlıyorum. Ben güvendeyim, Biz güven içindeyiz. İnsanlar ne söylerse söylesin her durumda değerliyim. Eşimle barış içindeyim .”
Daha huzurlu ve dingin bir hayat dilerim. Aşamadığınız sorunlarınız için bize başvurabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıKadınlar Neden Aldatır?
KADINLAR NEDEN ALDATIR?
” Erkekler Neden Aldatır ?” adlı yazıma gelen ; Aldatan hep erkekler midir ? Kadınlar Hiç aldatmıyor mu ? gibi tepkilerden sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim. Öncelikle şunu söylemeliyim; ”Kadın olsun , Erkek olsun Aldatmanın hiç bir şekilde haklı sebebi yoktur.” Öncelikle Kişilerin belli inanç ve ahlak anlayışını benimsemeleri gerekir buradaki eksiklik kişileri aldatmaya daha fazla iter. Tabi ki aldatma noktasına gelecek kadar, bağları kopmuş İlişkilerde aldatma yerine her dürüst ve erdemli insan gibi konuşup ya sorunlarına çareler bulmayı yada ayrılığı seçmeleri en doğru olandır. Geçen hafta erkeklerin neden aldattığına mercek tutmaya çalıştık, bu haftada gelin kadınlara merceğimizi çevirelim. Ve kadınlar neden aldatır ? Sorusunun cevabını arayalım…
Her ne kadar aldatma denince akla ilk erkeklerde gelse de; kadınlarda aldatma konusun da diğer bir çok şey gibi erkeklerle yarış halinde maalesef… Son yapılan araştırmalar, kadınlarında artık erkekler gibi mutluluğu dışarıda aramaya yöneldiğini gösteriyor. Erkekler ile kadınların aldatma noktasında tek farkı ise kadınlar evliliklerinde her şey yolunda gidiyorsa, eşine aşıksa yada seviyorsa aldatmaya kalkışmıyorlar. Yine erkeklerin belki de en büyük aldatma bahanesi olan; sıradanlaşması yada eski tutkunun kalmaması kadını aldatmaya iten nedenlerin ilkleri arasında değil. Aslında şunu demek daha doğru olur, Kadınlar ilişkilerinde sorun yaşayıp ilk karşılaştıkları hayal kırıklığında başka arayışlara geçmektense ilk önce ilişkisini tamir için oldukça çabalıyor. Problemi çözememek direncini kırmasından sonra arayışa geçiyor. Kadınları Aldatmaya iten sebepler nedir?
Aldatılan Kadın İntikam İçin Aldatmayı Seçebiliyor;
Araştırmalar ortaya çıkarmıştır ki; Eşi tarafından aldatılan kadınlar aldatmaya daha meyillidir. Bunun altında da elbette intikam duygusu yatmaktadır. Aldatan kadınların bir çoğu aslında kendilerinin aldatmayı istemediklerini ama aynı acıyı eşinin de yaşamasını istediği için aldattıklarını söylemektedirler.Kadınları en çok aldatma duygusunu bileyleyen ise; Kadınlar ilişkilerine emek verdiklerinde ve karşılığında da eşinden aldatılma gördüklerinde, kendilerini haksızlığa uğramış ve başka bir kadının eşi tarafından tercih edilmesini, sindirememek gelmektedir.Maalesef kadınlar böyle durumlarda acısını dindirmek ve karşı tarafın canını acıtmak istedikleri için aldatma yoluna gidebiliyorlar.
Eşlerinde Güven Duygusunu Hissedemeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Güven herkes için elbette önemli bir ihtiyaçtır. Fakat kadınlar için güven en temel ihtiyaç gibidir. Tabi ki güven sadece eşinin ona olan sadakati anlamına gelmez; Kadınlar aynı zamanda sevdiği erkek tarafından sahiplenilmek isterler.Kendilerini maddi ve manevi güvende güçlü hissettirecek birini hayatlarında istiyorlar. Kısacası kadınların yapısında güç ve bunun getirdiği güvene ihtiyaç duygusu yatıyor. Yine yapılan bir araştırmada aldatan kadınlara eşini aldatma sebepleri sorulduğunda Güven problemi yaşayan, özellikle eski gücünü kaybetmiş, iflas etmiş ya da bağımlılıkları olan, sadakatsiz, değişken bir eşe sahip olan kadınların, sadece güven duymak istedikleri için aldattıklarını ortaya çıkıyor.
Eşi Tarafında İlgi Yoksunu Kadınlar Aldatabiliyor;
İlgisizlik erkelerin de çok yakındığı bir konu ve aynı şekilde kadınlar içinde ilgisizlik ve eşi tarafından ilk günlerde ki gibi önemsenmeme kadınlar için de çok hassas bir konu. Yapılan araştırmalar kadınların elbette aşk ve tutkuya ihtiyaçlarının ilk sıralarda olduğu fakat en az bunlar kadar şefkat, güven ve ait olma duygularına ihtiyaç duyduğunu kanıtlıyor. Kendi eşiyle olan İlişkisinde bu duyguları bulamayan kadınların, kendisini önemseyen, mutlu etmeye çalışan, ve kendinin kadın olduğunu hatırlatan karşı cinse meylinin olduğu gözlemlenmiş. Kadını eşi görmezden gelip yaşadıklarını, sorunları yok sayıyorsa, bu kadınlar da bir kaçış yolu olarak eşini aldatıyor. Kadın için sevgi, aşk; her daim ilgi, alaka, problemleri paylaşmak, sahiplenilmek, anlaşılmak ve konuşabilmek demektir. Erkek bunları yapmadığında, bana lütfen sana sadık kalmam için yardım et, sana, senin ilgine, alakana ihtiyacım var çığlıklarını ve ısrarları görmezden geldiğinde kadın çözümü başka bir ilgi kaynağına yönelmekte bulabiliyor.
Eşi Tarafından Beğenilmeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Kadınların fıtratında beğenilmek vardır.Eşleri tarafından beğenilmemek ise ilgisizlik kadar kadını yıpratan bir diğer sorundur. Özellikle fiziksel olarak beğenilmemek kadını ruhsal bir çöküşe götürebilir. Uzmanlar böyle durumlarda kadınların kendilerini beğenmeyen ve fiziklerini devamlı eleştiren, birinden ise kendilerini seksi ve güzel hissettiren erkeklere ilgi duyduklarını ve eşlerini bu duyguya yenik düşerek aldata bildiğini söylüyor. Kadınlar eşi tarafından kendisine yeterli ilgi gösterilmediğinde, isteklerine ve arzularına önem verilmediğinde, kendisini hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak arzulayan başka bir erkeği hayatına sokabiliyor. Çoğu zaman sen beni beğenmiyordun ama bak beğenenler var ; ispatı ve güdüsü ile aldatmayı bahanesi olabiliyor.
Eşi Tarafından Taktir Edilmeyen Kadınlar Aldatabiliyor;
Eşi tarafından taktir, edilmek yada edilmemek hem kadınlarda hem de erkeklerde ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde gitmesini etkiliyor.Yinede kadınlar daha hassas oldukları için, özellikle eşleri ile ilgili yaptıkları fedakarlıklar ve vermiş oldukları emek, fark edilmediğinde,onay görmediklerinde yada takdir edilmediklerinde hayal kırıklığına uğruyorlar. Aslında taktir edilmeme tek başına bir aldatma nedeni olmasa da, uzmanlar takdir görememenin de, Kadını ; bu değeri dışarıda aramaya ittiğini söylüyor. Nedeni ise Kadın eşiyle olan ilişkisinde sanki, var olma nedenini ortadan kalkmış gibi algılamaktadır.
Cinsel Hayatta Heyecan ve Sevgi Eksiği Olan Kadınlar Aldatabiliyor;
Kadınlar da erkekler gibi evliliklerinde cinsel hayatları heyecansız bir hal aldığında farklı deneyimler yaşamak isteyebiliyor. Aslına bakarsanız cinsel hayatın monotonlaşmasından ziyade, Kadınlar eşiyle kendisini birbirine bağlayan duyguların bittiğini hissediyorsa ve karşılarına ona bu duygusal açlığını doyurabilecek , bir erkek çıkıyorsa, eşlerini duygusal olarak aldatabiliyor. Kadınlar cinsellikten önce duygusal tatmin istiyor hayatında. Duygusal olarak tatmin olmak kadınların hayatındaki en büyük ihtiyaçları. Karşı tarafın sevgisindeki azalma belirtileri kadınları başka bir arayışa yönelte biliyor.
Evet başta da dediğim gibi bunlar aslında sadece çözülmesi gereken sorunlar; Fakat bir aldatma sebebi değil . Kişiler kolayı ve yanlış olanı değil. Kendileri ve aileleri için en doğru olanı seçmelidirler. Unutmamak gerekir ki ”Yanlış bir yol bizi doğru ya ulaştırmaz ”. İlişkilerinizde içinden çıkamadığınız ve çözüm aradığınız yerde ilişki koçundan yardım almak en sağlıklı kararlardan biridir.
Sevinç Karakaya
DevamıKadınları Cinsellikten Uzaklaştıran Erkekler
KADINLARI CİNSELLİKTEN UZAKLAŞTIRAN ERKEKLER
Kadınlar erkeklere göre çok daha duygusaldır. Bir çok beklentilerinde olduğu gibi cinsellikten beklentilerinde de önce duygusal beklentilerine karşılık bulmak isterler. Eğer ki eşleri onların duygularını önemseyip, cinsel paylaşıma kendilerini hazırlamadıkları taktirde, Cinsellik kadın için yakınlaştırıcı değil eşinden uzaklaştırıcı bir paylaşım halini alıyor. Bir erkeğin kadına güven verebilmesi için ilk önce eşinin hislerine hitap etmeyi öğrenmesi gerekir. Güven alamadığı bir ilişkiden kadın gittikçe soğur hatta zoraki beraberliklerde kadının ruhsal durumunda da telafisi çok zor rahatsızlıklar çıkarabilir.
Aslına bakarsanız eşler cinselliği sadece arada bir yapılması gereken, hatta zamanla sadece bir vazife haline getirdiklerinde; Gitgide birbirlerinden soğur ve uzaklaşırlar. Özellikle uzun evliliklerde çiftlerin ilişkilerin de en büyük sorun cinsel isteksizlik olduğu görülür.Cinsel isteksizlik sorunlarının kaynağına bakıldığında kadının isteklerini ve kendini rahatsız hissettiği davranışları çok ifade edemediği, erkeklerin ise eşlerinin hislerine, algılayışlarına önem vermedikleri yada yanlış anladıkları görülür. Sonuç olarak bu davranışlar eşleri birbirinden uzaklaştırdığı gibi kadınlarda ”cinsel soğukluk” denen süreci başlatmış olur.
Cinsellikte kadının erkeği uzaklaştıran davranışları olduğu gibi, erkekler de cinsellikten kadınları uzaklaştıracak birtakım davranışlarda bulunuyor. Ve sonuç olarak kadın cinsellikten soğuyor. Aslında kadında sağlık açısından bir sorun olmamasına rağmen, cinselliğe karşı duyulan istek yok olur. Herkes zaman zaman inişler çıkışlar yaşayabilir, bu bazen olan insanın ruh halinde gerçekten isteksizlik olduğu durumlardan farklıdır; Genelde sürekli olarak bu isteğin yenilenmesi ve zamanla hiç istek duymama halidir. Bunun için bir ilişki koçundan destek alınabilir ve neyden kaynaklandığını tam olarak anlamanız çözüm bulma noktasında size yol gösterici olacaktır. Azalmış cinselliğin sebebi, kültürel, dinsel, sosyal, psikolojik ve bedensel olabilir. Bir sorun olduğunu farklın da olup bunun adını koyamıyor, yada içinden çıkması çok daha bir durumda kendinizi hissedebilirsiniz. Bu yardım almak en doğru ve sağlıklı adımdır.Kadınlarda cinsel duyguların azalması ya da tamamen yok olmasını,eşlerine karşı duyulan cinsel çekiciliğin ve isteğin olmaması olarak tanımlayabiliriz. Cinsel soğukluk, kadının cinsellikten hiç haz alamaması,doyuma ulaşamaması ve cinsel birleşmeden tamamen kaçmasına sebep olur.
Erkekler Kadınların ”cinsel soğukluk” Nasıl yaşamasına sebep olur?
Kötü Kokmaları; Erkeklerin içki sigara içip gereken kişisel bakımına önem vermemeleri sonucu; kötü, hatta dayanılmaz bir koku yayarsa, hijyenik temizliğine eskisi kadar önem vermezse kadın bundan rahatsızlık duyabilir, zamanla ona dokunmak ve seks yapmak istemeyebilir.
Hastalık derecesinde kıskançlık; Kadınlar başlarda eşinin kendini sahiplenmesini ve kıskanç tavırlar göstermesinin den hoşlansa da zamanla; erkeğin aşırı müdahaleci tavırları eğer duygusal şiddete dönüşmüşse, kadında olumsuz bir algıya neden olabilir. Ve eşlerinden hem duygusal, hem de cinsel olarak uzaklaşmalarına sebep olur.
Baskıcı Eş: Kadının da erkeğin de ayrı bir dünyası vardır. Eğer erkek kendi dünya algısını baskı kurarak kadına kabul ettirmeye çabalarsa sonunda iki dünya çarpışır. Erkeğin kadının doğasını anlayışla karşılamasının yanında, herkesin kendi hikayesi olduğunu ve dünyayı farklı farklı algıladığını kabul etmesi gerekir. Baskı sürerse, kadın kesinlikle psikolojik tepkisini ortaya koyar ve zamanla soğuyabilir.
Zamanla ilgisini daha az göstermesi; Nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk yıllarında erkeğin kadına karşı gösterdiği nazik, ılıman ve sevecen tavırların değişmesi, kadına o yeni evliliğinde davrandığı gibi ilgiyi ve alaka davranmaması, kadını kaybetmenin en iyi yoludur diyebiliriz. Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de istikrar önemlidir. Bu nedenle ilişkinin süresi ve şartları ne olursa olsun, erkek de kadın da karşılıklı ilgiyi ve saygıyı canlı tutmak zorundadır.
Hep kendini düşünme; Aşırı bencillik, ben merkezci, hep benim dediğim olsun davranışı sıkıntı veren bir tutumdur. Kaldı ki kadın yaratılışı gereği ilgi odağı olma isteğine sahiptir, aynı zamanda kadın da duygusallık hakimdir, şartlar böyleyken erkeğin kendini zorla merkeze yerleştirme isteği sonunda olumsuzlukları beraberinde getirebilir.
Çok acele etmek; Kadınları, cinsellik başta olmak üzere birçok konuda erkeğin aceleci tavırları rahatsız eder.Unutulmamalı ki cinsel yaşamda acele etmek her zaman kaybettirir. Cinsellik iki bireyin arasında yaşanan gerekli sabrı, saygıyı ve özveriyi gerektirir. Acele ile cinsellik yaşayan bir erkek, bir süre sonra doyumsuz kalan ve enerjisin de yarım kalan kadında dengesiz bir ruh haline neden olabilir.
Uzun süre cinsel ilişkiye girmemek ; Uzun süre cinsellikten ve cinsel uyaranlardan uzak kalmak cinsel isteği azaltabilir. Cinsel ilişki hep aynı, durağan ve fanteziden yoksun ise çift zamanla birbirinden uzaklaşabilir. Bu nedenle erkekler istemeseler bile eşlerine dokunmalı ve Sarılmalıdır. Bu ille de seks yapacakları anlamına gelmez ama kadının soğumasını önler. Erkek kadına sevgisini ona dokunarak göstermelidir.
Gereksiz sürtüşmeler; Evlilikte ya da ilişkide anlaşmazlık varsa cinsel sorunları da meydana çıkarır. Hiç bir kadın sevmediği yada sevgisini hissetmediği biriyle beraber olmak istemez. Kadının istemediği davranışlarda ısrar etmek, kadını öfkelendirir ve öfkeli kadın zamanla eşinden soğuyabilir.
Kadının fiziğini beğenmeme; Kadınlar için dış görünüşleri çok önemlidir, buna çok aldırış etmeyip kendi ile barışık olduğunu söyleyenler için bile böyledir. Kadınlar vücutlarının nasıl göründüğüne çok önem verirler. Vücutlarını beğenmeyen kadınlar eşinin bakış açısını kendi gözleri gibi algılarlar. Bu nedenle erkek iltifat etmediğinde, beğendiğini ve arzuladığını eşine belli edemediğinde, kadın zamanla öz güvenini yitirir ve cinsel açıdan soğuk bir hale gelebilir.
Cinsel isteksizliğin çözümü bazen çok karmaşık olabilir. altında farklı bağlantılar olabilir.Fakat en başta cinsel isteksizliği çözmek için ”cinsel sorunu” olduğu gibi kabullenmektir. Eşler birbirine yargılayıcı, suçlayıcı olmadan bu sorunu konuşabilmeli, cinsel isteksizliği çiftin ortak bir sorunu olarak ele almalı ve birlikte çözüm yolları aramalıdırlar.
Devamıİşteki Stres Evliliğe Yansıyınca
İŞTEKİ STRES EVLİLİĞE YANSIYINCA
Elbette yetişkin insanlar zamanını programlamak zorundadır. Çünkü hayatımız da neye ne kadar vakit ayırdığımız önemlidir. Yapılan yanlış zaman paylaşımı bizim gerek özel , gerekse sosyal ilişkilerimizi olumsuz etkiler. Özellikle özel hayat ve işimize ayırdığımız vakti çok iyi planlamak lazım.
Mesai dışındaki bütün boş vaktinizi yine işiniz için mi harcıyorsunuz? Bu durumda iş yaşantınız özel hayatınızı etkilemeye başlar ve yoğunluk nedeniyle stres altında kalırsınız. Sadece iş yükünüz değil, işteki kötü durumların psikolojik yansımaları da özel yaşamınızı sarsar. Dikkat edilmezse, bir süre sonra iş yaşamınız evliliğinizi veya ilişkilerinizi bitirebilir.
Evlilik ve iş arasında sıkışan ilişkiler de neler ortaya çıkar, hangi sonuçlara yol açar; gelin beraber bakalım.
İşteki stresi eve taşımayın
Üzerinizde iş baskısı varsa ve sizi desteklemeyen bir patron ilişkinizde kendini negatif olarak hissettirir. İlişkinizi bir yandan iş stresi, bir yandan eşinizle iş arasında kalmak, bir yandan ise asıl kendinizin ne istediği ile ilgili düşünceler yıpratır. Stresli ve yoğun bir ortamda çalışanlar, evliliklerine iş stresini; kalan vaktin nasıl geçirileceğine, paranın nasıl harcanacağına kadar çok geniş kapsamlı tartışmalar yaşayarak yansıtabilirler.
İşteki sorun Davranışlara Yansır
İş yerinde stres, kaygı, aşırı yorgunluk, aşırı alınganlık gibi sorunlar yaşayan çalışanlar evde eşleriyle konuşmak istemezler. Kafaları iş ile çok meşgul olduğundan, karşılarındaki kişinin anlattıklarına yeterince dikkat gösteremezler. Evleriyle veya yapması gerekenlerle ilgilenmezler. Aileleri ile ilgilenecek enerjiyi kendilerinde bulamazlar.
İşteki Stres Farklı Kişisel Tartışmalar Olarak Ortaya Çıkar
Yapılan araştırmalarda; Evli çalışan kadınlar ve erkekler arasındaki, çiftlerin evle ilgili konularda birbirlerine soru bile sormadıkları belirlendi. Bu yüzden kişiler arasındaki gerilim daha çok ilişkiler, davranışlar üzerine yaşanıyor. Yani denilebilir ki, çalışma hayatı yoğun ve stresli olan çiftler evlilikleri üzerine iletişim kurmuyorlar . Konuşmak yerine farklı tutum ve davranışlarla öfkelerini açığa vuruyorlar.
Peki sorunlar nasıl çözülecek ?
Burada programa yapmak çok önemlidir. Asıl olan işe de gereği kadar vakit harcamalı eve de gereği kadar vakit ayırmaktır. Yani eşimizin de işimizin de üzerimizde bir paylaşım hakkı olduğunu unutmamalı ve zamanlamayı da buna göre yapmalıyız. Bunu yapmamak; Zamanınızı gereğinden fazla işte geçirmek aile veya ilişkideki rolünüzü aktif ve doğru olarak yerine getirmenizi zorlaştırır. Bu stres yaşantınızı dolaylı olarak etkiler. İşinizle evli olmamak, iş ve özel yaşantınızı ayırabilmek en iyisidir. Öncelikle zamanınızı planlayın. İş baskısı nedeniyle oluşan sorunların önlenebilmesi için kişilerin isteklerini iletmek ve iki kişi arasında veya evin içinde oluşan negatif havayı üzerlerinde atmak amacıyla karşılıklı görüşmeleri gerekir. Siz de bu tür bir konumdaysanız beklentilerinizi paylaşın ve sorunlarınız için birlikte çözüm bulun. Aklımızdan çıkarmamamız gereken iletişim kurmadan ilişkiyi devam ettiremeyiz.
Sevinç Karakaya
Devamı
İlişkilerde Eşler Arasına Giren Soğukluk Nedenleri
Evlilikte ilişkiler yıllar geçtikçe sıradanlaşır. Zamanla birbirine alışan çiftler ilişki için artık emek harcamamaya başlar, ilişkideki tutkuyu ateşleyen her şey zorunlu bir görev haline gelir. Ve tabi ki zorundalıklar sevilmez. Hele bir de çocukların olması ve bu telaşların girmesiyle araya eşlerin ilgileri farklı alanlara kayar. Bu da ilişkinizi durağan ve tehlikeli bir dönem içine sokar. Çiftlerin bu umursamaz, özensiz tavırları heyecanlarını kaybetmelerine, cinsel soğukluğa ve beraberinde birbirlerinden soğumalarına yol açabilir. Bu soğukluğa neler sebep oluyor gelin beraber bakalım.
Kişisel Bakımınız ve Fiziğiniz Çok Önemli;
Her ne kadar zamanla eşler karşılıklı her halleriyle kabul edildiklerini düşünüp kendilerini salma durumuna geçerler; Yapılan araştırmalar, ilişkilerin üzerinden belli bir süre geçtikten sonra bireylerin fiziksel görünüşlerine önem vermediğini hatta ilk zamanlara kıyasla olumsuz yönde belirgin bir değişime uğradıklarını kanıtlıyor. Fazla kilo almak, temizlik ve hijyene dikkat etmemek, kıyafetlerde ve görünüşte özensizlik çiftlerin birbirlerinden soğumalarına ve uzaklaşmasına yol açan en önemli sebep oluyor. Aslında, bir ilişki içinde olun ya da olmayın kendiniz ve öz saygınız için olabileceğinizin en iyisi olmaya çalışmalısınız. Beden ve ruh birlikte çalışır, bakımsız bir bedenin getirisi sağlıksız bir ruh halidir. İlişkilerde kendini bırakmanın tam aksine fiziksel olarak kendine yeni şeyler katan, değişen ve yenilenen çiftlerin ilişkilerinin daha sağlıklı ve tutkulu olduğu göz ardı edilmez bir gerçektir. Bugün kendinize fiziksel gelişim ve yenilenme hedefleri belirleyin. Hem kendinizi sevmeniz hem de eşinizin sizi sevmesi için, bu sevgiyi hak ettiğinize inanmalı ve bunun için çaba harcamalısınız. Bedeninizi sevmek, tutkunuzu canlı tutmanız ve sağlıklı devam eden bir cinsel hayata sahip olmanız için en önemli sebeptir.
”Hep benim dediğim olsun” demekten vazgeçin;
Ayrılan çiftler için, şu tabirler kullanılır ”İkisi de baskın karakterlerdi”. Bu son git gide negatif bir moda akımı oldu. Çiftler ilişkilerinde baskın karakter rolünü oynamayı seviyor. Bir iktidar savaşı başlayıp her iki tarafta ”İpleri eline” almaya çalışıyor. Oysa ki ilişkiler de çiftlerin birbirlerini itici bulmalarının önemli bir nedeni de, baskın kişilik özellikleri ile birbirlerini rahatsız etmeleridir. Baskın karakter aşk ve sevgi enerjisini ortadan kaldırır, onun yerine; ebeveyn, öğretmen ya da iş veren enerjisi yaymanıza neden olur. Oysa ki aşk, sevgi, tutku enerjisi yumuşak, şefkatli ve uyumludur. Sabrı kaybetmek, tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlük bu baskın tavırlardır. Bu durum sadece evlilik yada duygusal ilişkilerimiz için geçerli olmayıp, sosyal ilişkilerde de göz ardı edilmemesi gereken bir konudur. Haklı olduğunuz konularda bile baskıcı, üst perdeden konuşan, hükmeden, eleştirel ve suçlayıcı olmayın. Bu enerji sizi birbirinizden soğutmakla kalmaz uzun vadede gizli bir nefret oluşmasına da neden olur. İlişkinizin ilk günlerindeki hallerinizi hatırlayın, birbirinize aşık olma nedenlerinizi hatırlatın. Çözüm odaklı olun ve sevgi ile hareket edin. Suçlamalar ve sorunlar üzerinde durmaktansa çözüm üzerinde vakit harcayın.
Samimiyet umursamazlığı getirmemelidir;
Zamanla elbette çiftler birbiriyle daha samimi olur, birbirini daha iyi anlar, huyunu suyunu daha iyi bilir bir duruma geçebilir. Fakat bu samimiyet farklı tutumlara yol açmamalıdır. İlişkilerde ki ilk günkü ilgi ve özen, birbirini tanımanın verdiği rahatlık ve huzur ile yer değiştirecektir ama bunu ilgisizlik ve umursamazlıkla asla karıştırmamak gerekir. Çiftlerin birbirlerinden soğumaların da bu ilgi kaybının ve önemsememenin büyük rolü vardır. Bir süre sonra birbiri ile ilgisi olmayan, ayrı hayatlarda mutlu olup birbirleriyle tatmin olmayan bireyler haline gelirler. hatta bunu ilerlemesi daha acı sonuçlara sebep olabilir. Bu zamanı gelince patlayacak bir saatli bombaya benzer. İhtiyacı olan ilgi sevgiyi göremeyen bir ilişki zamanla kendi kendini yok eder. Eskisi kadar birbiriyle ilgilenmeseler de olur diye düşünen, çiftlerin aslında bu düşünenin aksine birbirleriyle ilgilendikçe daha çok yakınlaşıp, ilişkilerinde daha derin ve manalı bir hal içine gireceklerini unutmamalıdırlar. İlişkiler hayatımızdaki en önemli diplomasi sahasıdır, çiftler birbirlerine olan sevgi ve ilgilerini göstermek için belirli rutinler oluşturmalı ve uygulamalıdır. Aynen sulanmayan bir çiçek gibi emek harcanmayan bir ilişki de solmaya mahkumdur.
Hep bana ”fedakarlık yap” bencilliğine girmeyin;
Başlarda fedakarlık yapmak çok zor gelmeye bilir. Uzun vadede ilişki için yapılan tek taraflı fedakarlıklar ve karşılık görememek de ilişkiden ümidi kesmeye neden olur. Tek tarafın sadece kendisini düşünmesi, “biz” fikrine alışmaması ve diğer tarafın emekleri ile ilişkinin yürüyor oluşu birçok ilişkinin bitişinin nedenidir. Karşı tarafın istek ve beklentilerini umursamadan, kendi arzularına yönlenen kişilerin ilişikleri hem sorunlu, hem de yıpratıcı olur. Hiç bir zaman tek taraklı fedakarlıkla bir ilişki sonsuza kadar gitmez ya da gitse de ortada ilişki denecek bir şey kalmamış olabilir. İlişkiler karşılıklılık ilkesine göre yaşanmalıdır. Ortak hayat ve paylaşımların oluşumu için ortak sorumluluk hissetmek gerekir. Sevgi karşı tarafa kendin kadar önem vermek ve mutlu etmek istemektir. Ayrıca gerçek mutluluk birini mutlu ettiğinizde yaşanabilecek bir duygudur. İlişkilerin uzun ömürlü ve keyifli olması için çiftler birbirlerinin mutlulukları için uğraşmalıdır.
Cinsel ilişkileri monoton ve fanteziden yoksun ise, çiftler zamanla birbirinden uzaklaşmaya başlıyor. Bir çok ilişkide aldatmaların ve mutluluğun dışarıda aranmasının nedeni cinsel hayatın monotonluğu ve bazen tamamen bitişidir. Cinsellik tek başına bir ilişkiyi devam ettirmeye yetmiyor olsa da cinsel hayatın olmaması bir ilişkinin bitmesi için önemli bir neden olmaya devam ediyor.Çiftler eski heyecanlarını tekrar yakalamak için çaba sarf etmelidir. Cinsellik rahat oldukça, çiftler birbirini tanıdıkça daha keyifli bir hale gelir, bu konu ile ilgili istekler ve sorunlar açıkça konuşulmalıdır. Cinsel hayatı renklendirmek için küçük heyecanlar, romantik buluşmalar ihmal edilmemelidir. Cinsellik, ruh, beden ve zihin üçgeninde yaşanılan bir süreçtir, cinsel yaşamlarında dokunuş, sevgi ve güven duygularının paylaşımı çiftleri daha çok birbirine yaklaştırabilir
Eleştirirken öldürmeyin;
Yıpratıcı, yıkıcı eleştiri de ilişkilerini bitirmeye kadar götürecek sebeplerdendir. İlişkilerdeki en yıpratıcı davranışlardan biri de çiftlerin birbirlerini acımasızca eleştirmeleri ve küçümsemeleridir. Zamanla kişilerin birbirleri ile ilgili sürekli hatırladıkları bu acı sözler ve hakaretler olur ve artık geçmiş daha sık yad edilmeye başlar. Bu tür eleştiriler bir kavga halinde söylense bile kişilerin aklının bir köşesinde acıtan bir gerçek olarak kazınır ve bir süre sonra kişilerin birbirlerinden soğumalarına, uzaklaşmalarına neden olur. Özellikle fiziksel kusurlarla ilgili söylenenler cinsel hayatın son bulmasına kadar yol açabilir.Konu ne olursa bir eleştiri kişiye ve kişisel özelliklere değil davranışa ve duruma yapılmalıdır. İlişkilerde kişileri birbirine bağlayan en önemli bağ saygıdır. Derin travmalara yol açacak eleştiriler, hakaretler etmemeli, seviyeli bir tartışma modeli benimsenmelidir. Her konu bir şekilde halledilebilir ama söylenen sözler, aşağılamalar unutulmaz. ”Söz ağızdan çıkana kadar sizin esirinizdir, ancak çıktıktan sonra siz onun esiri olursunuz…” Pişman olmamak için çokça düşünün söylemek istediklerinizi…
Uzun süredir devam eden bir ilişkiniz varsa ve bazı davranış hataları yüzünden sona ermesini istemiyorsanız işlediğimiz kusurlu hareketlerden uzak durmanızı öneririm. sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya
İlişkilerinizde Bağlı Mısınız? Bağımlı Mısınız?
İLİŞKİLERİNİZDE BAĞLI MISINIZ ? BAĞIMLI MISINIZ?
Elbette ki ilişkileri yürüte bilmek için bazen adı konmuş, bazense adı konmasa da ilişkinin gereği olarak uyulması ve yapılması gereken kurallar vardır. Bir ilişkiye, bir kişiye tüm kalbimizle güvenmek, sadakat, anlayış ve şefkat göstermek, gerekli fedakarlıklarda bulunmak sağlıklı bir bağlılıktır. Bu bağlılık aranan ve olması gereken bir özelliktir. Hatta olmazsa olmaz kurallardandır. Bu kurallar olmadığında ilişkinin yönü değişir, bir ilişki olmaktan çıkabilir. Bir de bu bağlılığın uç sınırlarda gezinen bağımlılık hali vardır. Bağımlılıkta dünya artık yaşanan ilişkinin, aşık olunan kişinin etrafında döner. Tüm önem sıralamalarının en üstünde o kişi ya da o ilişki vardır. Hemen hemen hayatın tüm yolları o kişiye çıkar. Artık o kişi bizim hayatımızın baş rol oyuncusu ve yokluğu ise filmin bitişi gibi olur.O olmadan nefes alamaz, yapmamız gereken hiçbir şeyi yapamaz hale geliriz işte bu durum bağımlılıktır ve hemen bu durumdan kurtulmak gerekir. Eminim bir çoğunuz zaman zaman böyle bağımlılıklar yaşamışsınızdır. Belki halen yaşıyorsunuzdur.
”Nasıl Bağımlılıktan kurtulurum?”
TEKRAR KENDİNİZE DÖNÜN
Sizden başka hiç kimse sizin dünyanızın merkezi olamaz .Her birey kendi dünyasının merkezidir. Kendi önemini fark etmeyen, kendisini sevmeyen biri bağımlı olmaya mahkumdur. O yüzden tekrar kendinize dönmelisiniz. Kendi kişiliğine, ihtiyaçlarına, beklentilerine sadık olmak, bir ilişkiye körü körüne sadık olmaktan çok daha önemlidir. Kişi ancak kendisi tatmin olduğunda bir başka kişiyi de gerçekten tatmin edebilir. Bağımlılıklarda kişiler kendilerini unuturlar, kendilerine özgün bir kişilikleri yokmuş gibi başka birine adarlar hayatlarını, yapmak istediklerini, vazgeçtiklerini oysa ki kendisini hatırlayan, kendi zevklerinin, ihtiyaçlarının farkına varan kişiler karşılık alabildikleri, iki taraflı sağlıklı bağlılık geliştirdikleri ilişkiler yaşarlar. Unutmayın ancak iki taraf karşılıklı eşit olarak duygu paylaşımı yaşıyorsa yaptıkları, fedakarlıklar, vazgeçtikleri yada verdikleri şeyler eşitse ilişkiler arası denge ve sağlık olur. Kendinizi tekrar hatırlayın siz kimsiniz; sizi mutlu eden şeyler ne, size ne keyif verir bunları tekrar düşünün bilinç altınıza sorun hatta listeleyip devamlı göreceğiniz bir yere asabilirsiniz. Tekrar kendinize dönün.
YÜKLERİNİZİ BIRAKIN
>Yükleri hayatınızda taşımak size ne kazandırıyor dersiniz? Kazandırmıyor fakat hayatını da bu yükleri taşımaya devam ettikçe her geçen gün çok şey kazanacağınız kesin. Düşününce size sıkıntı veren, hayatınızı negatif yönde etkileyen, neşe ve huzurunuzu alan her şeyden kurtulma zamanı gelmiştir. Bu sizi mutsuz eden sevgiliniz yada eşiniz , sizi huzursuz eden arkadaşınız ya da sağlığınızı bozan bir alışkanlık olabilir. Bir şeyin zararını fark ettiğinizde ondan kurtulmanız kolaylaşır. Size yük olan şeyleri fark edin. Hayatınızdaki etkilerini azaltmanız gereken kişileri düşünün, size mutluluk vermedikleri sürece onlara muhtaç olmadığınızı hatırlayın. Yeni bir hayat planı yapın ve hayatınıza etkilerini en aza indirecek şekilde konumlandırın. Sizi rahatsız eden ama katlanmak zorunda hissettiğiniz şeyleri, kişileri listeleyin onlarla ilgili yeni bir iletişim ve davranış planı yaratın.
KENDİNİZE AİT BİR HAYAT KURUN
Kişinin kendine ait bir dünyası, bir yaşam alanı kişisel zevkleri olmalı hayatta… Nasıl bir yaşamınız olursa olsun; İster bir ilişki, aile ya da çocuklar… Hayatınızda önemli ne olursa olsun onlar haricinde sadece size ait olan bir dünyadan bahsediyorum. Sadece kendiniz için yaptığınız ve yaptığınızda sizi duygusal olarak ileriye götüren bir şeyler yapmalısınız. Bu bir hobi, kendinize ayırdığınız bir gün, spor yapmak, kitap okuma gecesi ya da hayal edebileceğiniz ve imkan yaratacağınız bir şey olabilir. Kulağa çok alışılmış gelse de insanları önemli hissettiren sadece kendileri için yapabildikleri küçük şeylerdir. kendinize küçük süprizler yapın.
HER ZAMAN KENDİNİZİ YENİLEYİN
Yaşam her an yenilenmemiz ve değişmemiz için türlü fırsatlar, şanslar sunar. Bağımlılık girdabındaki kişiler ise bu fırsatları fark edemez göremezler ve tabi ki şansları kullanamazlar. Bağımlılıktan kurtulmanın ilk ve en önemli yolu ilginizi başka uğraşlara verebilmektir. Hayata, yeni arkadaşlara, aklı meşgul edecek ufku açacak yeni uğraşlara… Bütün bu yeni ilgi alanları yeni kapılar açarken, bağımlılığın etkilerini de yok edecektir. Eski bizi yıpratan şeylerden kurtulmanın en kolay yolu yeni bizi heyecanlandıran yeni durumlar oluşturabilmektir. Yeni insanlar, yeni ortamlarda bulunun, bunun için çaba harcayın, sosyalleşin. Kalbinizi ve ruhunuzu hayatın mucizelerine açın, etrafınızda olan bitenin farkında olun.
KENDİNİZİ GÜVENİN
İnsanlar bağımlı bir ilişkiler yaşadıklarında hem güvenlerinden hem de gururlarından çok şey kaybederler. Kişiler bir kere kendilerinden vermeye başladığında bunun önünü alamazlar kolay kolay. Kendilerinden verdikleri ve karşılık alamadıkları her şey içlerinde bir öfke ve hayal kırıklığı olarak depolanır. Eğer ki yeni bir hayata seçiyorsanız artık geçmiş yaraları iyileştirmek gerekir. Bu durumlarda yapılması gereken kendinizde beğendiğiniz fiziksel ve ruhsal özellikleri hatırlamak, onları öne çıkararak kendinizi şımartmak ve sevmektir. İnsan hayatında kendi var oluşuna aykırı durumlar yaşayabilir önemli olan toparlanabilmektir. Kendi değerinizi tekrar fark ettiğinizde gururunuz ve güveniniz eskisinden daha güçlü bir şekilde yerine gelecektir. Ne kadar değerli olduğunuzu önce kendinize hatırlatın. Sizi seven ve takdir eden insanlarla olun, mutlu olduğunuz ortamlarda bulunun
Sebeplerini kendimiz dahi göremediği ilişkilerimizde ilerlemiş iletişim problemleri yaşayabiliriz. Bunlara tarafsız ve yargısız bir gözle bakabilmek için ve sorunlarınız olmadan, sağlıklı ilişkiler yürütebilmek için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Eşi Kıskanç Bayanlara Tavsiyeler
EŞİ KISKANÇ BAYANLARA TAVSİYELER
Kıskançlık önü alınamayan bir hastalıktır. İlişkilerin tümünü etkilediği gibi özellikle eşler arasındaki ilişkilerde kıskançlık, evliliklerde eşlerin nefes alma alanlarını daraltır. Zevk vermesi gereken zamanlar çekilmez zamanlara dönüşür. Nişanlılık dönemi yada ilişkinin başlangıç devresinde özellikle bir erkek tarafından kıskanılmaz bayanlara hoş gelse de; ilişkinin ilerleyen evrelerinde özellikle evlilik safhasında çok önemli sorunlar açabilir. Hatta bunların önüne geçilmezse maalesef evliliğinizi boşanmaya kadar götürebilir.
Eşleriyle aralarında Kıskançlık problemleri olan bayanlar peki ne yapmalı?
Eşinizin kıskançlığının altındaki gerçek sebebi bulun;
Unutmamak gerekir ki erkek ve kadınlar birbirinden faklı davranır ve farklı hissede bilirler.O yüzden biz bayanlara burada düşen şudur; Eşinizin gözünden bakmayı deneyip, acaba sizin görmediğiniz ne görüyordur bunu anlamaya çalışın. Bir süredir farklı davranıyor olabilir misiniz? Normalin dışında Daha neşeli, daha bakımlı dolaşıyor olabilir misiniz?
Erkekler bazen çocuklar gibi olabilirler; nasıl ki siz başkasının çocuğunu sevdiğinizde kendi çocuğunuzun huysuzlandığını hissedersiniz , erkeklerde sizi hem cinslerinizden dahi kıskana bilirler. Davranışlarınız ne kadar zararsız olursa olsun, biraz geri adım atın ve eşinizin neden bu şekilde hissediyor olabileceğini gözden geçirin. Erkekler hayatınızda yaptığınız değişiklikleri, önce kendisi için yapmanızı ister. Bunu sizi sevdiğinden ve önemsediğinden yapar, anlayış gösterip kendisinin sizin için önemli olduğunu ona hissettirin.
Kıskançlıklarda ; Sorunlara değil çözümlere odaklanın;
İlişkiler de çok sık yapılan hatalardan biride, özellikle kıskançlık gibi hassas bir mesele de; dikkat edilmediği taktirde, konuyla ilgili konuşmak, telafi edilemeyecek yerlere gidebilir.Çözmeye çalıştığımız durum daha da kötü hale gelir. Burada yapılması gereken aynı konular etrafına dönmektense, aradaki soruna nasıl bir çözüm bulunabileceği karşılıklı kişiler tarafından konuşulmalıdır. Tabi ki sonrasında çözüm için eyleme geçilmelidir.
Eşinizin güvensizliğini hafifletmek için ne yapabileceğinizi eşinize sorun ve daha iyi hissetmesi için bunları yapmaya çalışın. Belki de eşinizin kendisin dahi bilmediği, kendi geçmişinden kalan bu davranışlarına sebep olacak yaşanmışlıkları olabilir. Kıskançlığın konuşmalarla çözülemediği ve evliliğinizi çıkmaza soktuğu durumlarda bir uzmandan yardım alınabilir.
Soruna başkalarını karıştırmayın ;
Biz bayanların anlatmaya ve anlaşılmaya ihtiyacı vardır.Eşinizle kavga ettiğinizde, yakın bir arkadaşınıza bunları anlatmanın sizi rahatlatacağını düşüne bilirsiniz fakat bu meseleyi daha da içinden çıkılamaz bir hale getirebilir. Sizi tarafsız bir gözle dinleyecek kişi elbette bir uzman olabilir, ama yakın arkadaşınız sizi tarafsız dinleyemez ve yanlış yönlendirmelerle ilişkinizi bambaşka boyuta taşımanıza sebep olabilir. İlişkinize saygı duyun ve meselelerinizi kendi aranızda çözmeye çalışın.
Eşinizin kıskançlığı sizi soğutmasın, ilginizi esirgemeyin;
Kıskançlık sebeplerinden biride ilgi eksikliğidir.Eşiniz sizden yeterince ilgi, alaka gördüğünü hissetmiyor olabilir, O yüzden sizi; yakın arkadaşlarınız, aileniz hatta kendi çocuklarınızdan dahi kıskanabilir. Bunun içinde başkaları ile etkileşiminize daha fazla dikkat etmektedir. Etrafınızda başkaları varken, ona özel ilgi göstermeniz ise hem ilişkinin gidişatını hem de eşinizin kendine özgüvenini yenileyebilir. Biz bayanlara bunu yapmak zor gelse de bazen küçük hareketler unutmamak gerekir ki çok büyük sonuçlar verebilir. Evde ki huzur için sanırım buna değer.
Sebeplerini kendimiz dahi göremediği ilişkilerimizde ilerlemiş iletişim problemleri yaşayabiliriz. Bunlara tarafsız ve yargısız bir gözle bakabilmek için ve sorunlarınız olmadan, sağlıklı ilişkiler yürütebilmek için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Benim Eşim ”Anne Kuzusu”
BENİM EŞİM ”ANNE KUZUSU ”
Gelin kaynana ilişkileri yüzyıllardır konuşulur. Kocanız annesine bağlı bir evliliğiniz varsa normal şartlarda aslında bu kötü bir olay değildir. Hatta evlenmeye karar verirken; bugün ona bağlı olan kendi ailesi olunca da ailesine bağlı olur diye düşünülür evlenilir. Ta ki anne evladını etkisi altına almaya başlayana kadar bir problemle karşılanmaz.
Geçenler de bir danışanım kayın validesiyle ilişkisini özetlerken; ”Biz evlenirken kayın validem oğlundan ayrıldı diye depresyona girdi ve ilaç tedavisine başladı, 6 yıllık evliyiz eşim halen her gün çok yakın oturmamamıza rağmen evden önce annesine gidiyor ve onu görüp öyle eve geliyor. Ve tabi gelmeler normal olmuyor. Eğer böyle yapmazsa da kayınvalidem hastanelik oluyor. Ne yapacağımı bilemiyorum” dedi. Bu hassas bir denge, ilişkileri ileri götürecek, önemli bir köprü ve erkeğe düşen çok ciddi bir vazifedir. Elbette bir erkeğin annesinin gönlünü hoş tutması da kötü bir şey değildir, fakat hayatın devam edebilmesi adına ve evdeki huzurunu koruma altına alması gerektiğini, ilgilenmesi gereken artık bir ailesi olduğunu da gözden kaçırmaması, en az annesinin hoşnutluğu kadar, karısının da hoşnutluğunun önemli olduğunu unutmaması lazım.
Aslında annesini bu kadar uçlarda memnun etmek isteyen, büyümüş olsa da halen annesinin ” ana kuzusu” yetişkin bir adam olan eşiniz, muhtemelen derinlerinde annesi ile ilgili olumsuz bir psikolojiye sahiptir. Ana kuzuları genellikle annelerini memnun etmeye çalışır, kendi isteklerini ve mutluluklarını rahatlıkla geri plana atabilir, ve bunun farkına dahi varmaya biliyorlar. Çünkü kalbinde çoğu zaman başka bir kadına yer olmaz ve bu tutuma devam ettiği taktirde olmayacaktır da. Hatta bir adım daha ileriye gidebilir, büyük hayallerle evlendiğiniz, hayatınızın erkeği olarak adlandırdığınız eşiniz bir de sizi annesi ile arasını açmaya çalıştığınız için suçlaya bilir.
Kayın valideme nasıl davranmalıyım? diyorsanız.
Depresyondaki kayın valideniz; önemsenmediğini hisseder ve kıskançlık hali Kayınvalidenizi birtakım cin fikirli yollara sevk edebilir. Gelinine dişini göstermek, tabiri caizse ”oğlunun kendisini daha çok sevdiğini” ispatlamak adına bir takım manipülasyonlara kalkışabilir.
Öncelikle elbette böyle içinden çıkamayacağınız durumlarda ”ilişki koçluğu” doğru yolları bulmanızda ve ilişkilerinizin daha sağlıklı devam etmesi adına iyi bir çözümdür.
Böylesi durumlarla karşılaştığınızda unutmayın ki kayınvalideniz yani sevdiğiniz adamın annesi bu tür oyunlara sırf kendi içinde çeşitli güvensizlikler duyduğundan başvuruyor. Oğlunun üzerinde otoritesini sürdürmeye çalışmasının aslında tek amacı var, oğlunun onu halâ sevdiğini bilmek istemesi,sadece bu kadar…
Empati zamanı;
Düşünsenize, gecelerce uykusuz kaldığı, bin bir zorluklarla ve hastalıklarla mücadele ederek büyüttüğü, liseye, üniversiteye ve belki de askere gönderdiği, gözü gibi baktığı, kendisini minicik kalbiyle tutkuyla seven biricik oğlu bir anda yuvadan uçuyor; üstelik ona en fazla ihtiyaç duyduğunda. Yeni bir gelin yada evlilik hazırlıkları içerisinde olan bir genç kız olarak size büyük görev düşüyor. Bir ömür boyu yanınızda olmasını istediğiniz, erkeği gerçekten seviyorsanız egolarınızı biraz rafa kaldırmalı ve annesini bir şekilde iletişim ve ilişki kurmanın yollarını aramalısınız. Siz bakış açınızı değiştirdiğinizde Göreceksiniz ki sizi deliye çeviren kayınvalideniz zaman geçtikçe sizi nasıl da ”öz kızı” gibi görecek ve benimseyecek.
Kayınvalidemle İyi Geçinmenin yollarını bulmalıyım çünkü;
Evet şunu diyebilirsiniz neden ben buluyum? Birazda o bir şeyler yapsın; Haklısınız oda yapmalı fakat bir de şu açıdan bakın bugüne kadar inatlaşmalar en çok kime zarar verdi. Evliliğinizde ki ilişkiler nasıl zedelendi. Eşinizi annesi ve sizin arasında bırakmak, tercih yaptırmak genel olarak evlilikleri sona götürür. Unutmamak gerekir ki sevseniz de sevmeseniz de o eşinizin annesidir. Güç savaşını bırakıp uzlaşma yolarını bulmak şarttır. O zaman kendi mutluluğumuz için görmemek, empati kurmak yada bakış açınızı değiştirmek huzurlu ve sevgi dolu bir evlilik için değmez mi ? değer diyorsanız.
BİR KAÇ TAVSİYE:
* En önemli unsuru unutmayın. Bir gün sizde kayınvalide olabilirsiniz. Biraz daha anlayışlı olmakta ilişkilere fayda sağlayacaktır.
* Sonuç olarak o sizin sevdiğiniz insanın annesidir, onu doğurup büyüten ve emeği olan bu kadına sevgi ve saygı göstermek gerekir.
* Unutmamak gerekir ki arada bir kuşak farkı vardır. Bu yüzden onun istek ve davranışlarını hoş görmek önemlidir.
* Bazı ters laflarını size söylediğini düşünmeyin. Bazen gereksiz yere alınganlık yapıyor olabilirsiniz. Duymamaya çalışın . Kendi annenizde hiç hoşunuza gitmeyen şeyler söylemez mi?
* Kayın valideniz ile aranızın iyi olması eşiniz ile olan iletişiminizi olumlu yönde etkileyecektir.
* Özel günler ve gecelerde ( doğum günü, anneler günü, bayramlar, kandiller) onları ziyaret etmek veya en azından telefon ile aramak ve gönüllerini almak kayın valide ile iletişimde önemli yer tutar.
* Eşiniz ailesini sık sık görmek isteyebilir. Bundan şikâyetçi olmaktan vazgeçmelisiniz. Bunu gereksiz değiştirme çabası sadece size zarar verir. Onun ziyaretleri sırasında kendinize başka uğraşlar bulun.
* Kayınvalidelere karşı hoş olmayan, iğneleyici ve onları kırabilecek sözlerden kaçınılmalıdır.Sonuç olarak siz size yakışan gibi davranmaya gayret edin . Bu tarz konuşmalar geçecekse bunu hissettiğiniz anda bir bahaneyle oradan uzaklaşın.
* Anneler oğullarını her zaman kıskanır. Paylaşmak istemezler. Bunu hoş görmeli ve durumu aleyhinize çevirmekten kaçınmalısınız. Bu sizin için bir avantajda olabilir. Onu kırmamak için belki doğru ilişki kurallarını öğrenirseniz ; En sevdiğinin kıymet verdiğini de kırmamayı kayınvalideniz de öğrene bilir.
* En çok yapılan hatalardan biri, eşinizi kayınvalidenize karşı kışkırtmaktır. Bu asla tavsiye edilmeyen bir durumdur.
Unutmayalım ; Biz kimseyi değiştiremeyiz, sadece kendimizi değiştire biliriz. O yüzden kendimi mutlu edecek değişimin farkına varmalı, güç savaşlarından vazgeçmeli ve kendi bakış açımızı değiştirdiğimiz de herkesin ve her şeyin de değişe bileceğini aklımızdan çıkarmayalım
Daha dingin ve sağlıklı ilişkiler, sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya
İlişki Koçluğu Hangi İlişkileri İçine Alır?
İLİŞKİ KOÇLUĞU
HANGİ KONULARI İÇİNE ALIR
ilişki koçluğu hayatımızın her alanında doğru ilişki için yeni ve yaratıcı bir yol öneriyor. ilk öncelikle bireyin kendisiyle olan ilişkisini ve bu ilişkinin dışarı yansıyan durumunu görmeye ve değerlendirmeye çalışır.Danışanın kendisi hem özel hem de iş yaşantısında iletişim ve davranış tarzlarına bakmasına ilişki koçluğu imkan tanır. Amacı ilişkileri dengede tutmak ve ilişkilerin istenilen biçimde sürdürülmesini sağlamaktır.Danışanın güçlü yanlarının dengelenmesi ve zayıf yanlarının tespit edilip geliştirilmesi noktasında, yeni bakış açılarının farkına varmasında destekleyici süreç uygular.Danışanın ilişkide bulunduğu kişi veya kurumlarca dışarıdan nasıl anlaşıldığı bu anlayışın değiştirilip dönüştürüleceği konusunda danışana yardım eder.
Hangi konular hakkında bir ilişki koçundan yardım almalıyım derseniz .Kısaca bir bakış atalım.
EVLİLİK ÖNCESİ VE SONRASI İLİŞKİLER
ÖNCESİ İLİŞKİLER;
*Evlilik kararı vermeden önce hazır olup olmadığımızdan emin olmak
*Kendimizi iyi değerlendirmeyi ve açıkça ifade edebilmek
*Sorun olacağını düşündüğümüz yönleri ortaya koymak
*Karşı taraftan ne beklediğimizi net olarak bilmek
*Yine karşı tarafın bizden ne beklediğinden emin olmanızda size yardımcı olur.
SONRASI İLİŞKİLER;
*Eşinizle benzer ve farklı yönlerinizi belirlemeniz de,
*Evlilikten beklentilerinizi açık ve net olarak dile getirme noktasında,
*Kadın ve erkek olarak farklı beklentiler içinde olabileceğinizi farkındalığına, varmada
*Evliliğin başlangıcından, devamından ve sorunlardan karşılıklı sorumlu olduğunuzu ve bu süreci en iyi sekil de devamlılığını sağlamanız da sizi destekler.
AİLE İÇİ İLİŞKİLER
SOSYAL İLİŞKİLER
* Önce kendimize karşı dürüst davranmanızı,
* Karşılaştığınız problemleri “büyütmeden “ ve “ abartmadan “ çözmemizi
* Arzu ettiğiniz şekilde fakat dengeli yaşayabilmek adına ilişkilerimizin sorumluluğunu almamızı ve bunların sonucunda doğru ve etkin bir şekilde iletişim kurabilmemizi sağlar.
* Bireyin kendisine uygun arkadaşı seçebilmesi için kişinin kriterleri ve değerlerini ortaya çıkarmasına yardımcı olur.
* Toplum içinde ve arkadaş çevresinde daha girişken ve kendini daha iyi ifade etmesini sağlar
* Sosyal paylaşımlarını arttırır.
* Uzun vadeli dostluklar kurmada ve bunları sürdürme de destek sağlar.
DUYGUSAL İLİŞKİLER
*Kendi yaşam dengenizi kurmanızı sağlar,
*Kişisel farkındalığınızı arttırır,
*Kendi önünüzdeki engelleri görmenizi ve aşmanızı sağlar,
*Sorunlu Bir aşk ilişkisinin sonlanmasında destek olur.
*Yeni bir aşka yelken açıldığında,
*İlişkilerde yaşanan anlaşmazlığın önüne geçmede,
*Farklı kültürlere sahip iki kişinin orta yolu bulmasında,
*İlişkilerimizde mutlu beraberlikler kurmamıza yardımcı olur,
*Çiftler için daha iyi bir ilişki geliştirmelerine destek olmak.
*Duygularınızı tahlil edip ortaya çıkarmanıza yardımcı olur.
İŞ HAYATINDA İLŞKİLER
* Anlatmak, anlamak, anlaşmak, anlaşılmak
* Değerli iletişim kurmak, ilişkilerimize değer katmak
* İyi dinlemek, daha iyi dinlemek, çok daha iyi dinlemek
* İçsel kaynaklarımıza doğru sorular sorarak ulaşmak
* Güçlü sorularla çözümler üretmek
* Süreçlerden keyif almak
Sevinç Karakaya