Mutlu Evlilik İçin Bu Cümlelerden Uzak Durun
MUTLU EVLİLİK İÇİN BU CÜMLELERDEN UZAK DURUN
Burada Dalai Lama’ nın şu cümlelerini sizlere aktarmak istiyorum.
”Düşüncelerine dikkat et çünkü onlar söz olur. Sözlerine dikkat et çünkü onlar davranış olur. Davranışlarına dikkat et alışkanlık olur. Alışkanlıklarına dikkat et senin karakterini oluşturur. Karakterine dikkat çünkü o senin kaderini oluşturur. Kaderine dikkat et çünkü o senin yaşantın olur.”
Evet kelimelerin hayatımızda, çok büyük etkisi vardır. Konu ilişkilere geldiğinde bu etkiyi gözlemlemenizde kolaylaşır. Güzel kelimeler güzel cümleleri, güzel cümleler güzel düşünceleri ve güzel düşüncelerde arzu ettiğimiz hayat için adeta bir dua olur.
Birde bazı kelimeler, cümleler vardır ki onlardan ilişkinin sağlığı için kesinlikle uzak durmak gerekir. Bu cümleleri sarf etmek en iyi giden evlilikleri bile rayından çıkarabilir. Hanımlar özellikle eşlerinize sarf etmemeniz gereken kelimelere gelin yakından bakalım.
Ben demiştim;
Bu cümleyi sadece evliliğinizde değil, tüm ilişkilerinizde sarf etmemelisiniz. Evet, siz bir konuda karşınızdakini uyarmış olabilirsiniz ve karşınızdaki sizi dinlememiş, aynen olabileceğini tahmin ettiğiniz duruma düşmüş olabilir. Konu her ne olursa olsun, ”Ben demiştim” veya ”Ben söylemiştim” gibi cümleleri kullanmamınızı tavsiye ederim. Bunlar adeta bir kavgayı başlatacak tehlikeli sözlerdir. Bazı kadınlar ise cümlelerle yapmaz bunu ama gözleriyle ”ben demiştim” bakışının o itici gücünü kullanırlar. İnanın bu dururm bazen en mutlu evlilikleri bile savaş alanına çevirebilirler.
Keşke;
”Keşke” geçmişte yaptığımız bir şeyle ilgili duyduğumuz pişmanlığın en net ifadesidir. Kendimizi pozitif hissetmemiz için bu kelimeyi kullanmamız doğru olmadığı gibi, eşimizle ve ilişkimizle ilgili konularda bu kelimeyi sıklıkla dile getirmemiz sağlıklı olmayacaktır. Hele ki eşinizin değişimi mümkün olmayan dış görünüşü ile ilgili tekrarlamanın sonuçları oldukça kötüdür.
Onun Kocası Böyle Yapmıyor Ama;
Dünyaca ünlü bir aktörle de karşılaştırsanız, çevrenizdekilerin eşleriyle de karşılaştırsanız; karşılaştırma karşılaştırmadır! Ve karşınızdaki için oldukça moral ve sinir bozucu bir durumdur. Çünkü birini biriyle karşılaştırmanız demek, ona karşı memnuniyetsizliğiniz şeklinde algılanır ve ilişkiye ciddi zararlar verebilir.
Sen Beceremezsin, Ver Ben Yapayım;
Hele ki konu bir vidayı sökmek veya televizyonun kablosunu bağlamaksa… Bu cümleyi asla kullanmayın. Erkeklerin kendileriyle en çok övündüğü konulardan biri de el becerileri, tamirat işleridir. Siz de yapabiliyorsunuzdur belki, ama bu seferlik tutun kendinizi. Bırakın tamirat çantası onun olsun; siz de yatın koltuğa, uzatın ayaklarınızı!
Sen Zaten Şöylesin, Sen Böylesin;
Bir insanın kişiliğine dair konuşmak, kime yapılsa yanlış bir harekettir. Hele ki bir tartışma esnasında ”Sen zaten kötü bir adamsın” veya ”Sen çok bencilsin”gibi kişiliğe dair sert ifadeler kullanmak, ilişkinizde kolay kolay iyileşemeyecek yaralara yol açabilir. Unutmayın, eşinizin kişilik ve karakteri üzerine değil de; sizi üzen, sinirlendiren hareketleri, eylemleri üzerine konuşmanız çok daha sağlıklı olacaktır.
Ona Da Böyle Yapıyor Muydun?;
Kıskançlık, hele ki eski defterleri açtıran bir kıskançlık, ilişkiyi en olumsuz etkileyen şeylerden birisidir. Kıskançlığın aslında bir kişilik bozukluğu olduğunu hatırlayıp hala bir şeyleri sorgulamakta kendinizi durduramıyorsanız, bir de şunu düşünün: adı üstünde ‘eski’ ilişki bitmiştir ki siz bir ilişki yaşıyorsunuzdur.
Niye?;
”Niye” yerinde ve dozunda kullanıldığında çok normal bir soru ifadesidir. Ama çok sık kullanılmaya başlandığında rahatsız edici boyuta, hatta karşınızdakini çıldırtma boyutuna kadar gelebilir. “Niye bugün benimle ilgilenmiyorsun”, “Niye saçımı fark etmedin” gibi ardı ardına gelen soru cümleleri bir erkeği o ortamdan rahatlıkla kaçırabilir.
Ben Senin İçin Yapmıştım;
İyilik, fedakarlık… Tabi karşılığını gördüğünüzde daha da keyifli bir hal alır, ama temelinde bu eylemler karşılıksız olarak düşünülmelidir. Eğer karşılığını hiç göremediğiniz bir durum varsa, partnerinizi karşınıza alıp konuşmanız en doğrusu olacaktır. En yanlış olan ise ”Ben senin için yapmıştım ama…” gibi başlayan cümleler kurmak olacaktır.
Bugün Canım İstemiyor;
Yanlış yatak cümlelerinden birincisi… Elbet her zaman aynı tutkuyu ve şehveti yakalamak mümkün değil biliyoruz, biz de size sürekli istekli olun demiyoruz zaten! Ama ”Bugün canım istemiyor”, ”Çok başım ağrıyor, başka zaman” gibi yatak cümlelerinin sürekli kullanımının evliliğinizi kötü etkileyeceğini unutmayın. Çünkü cinsel sorunlar, evlilik problemlerinde en çok karşılaşılan konudur.
Evlilikleri Boşanmaya Götüren İletişim Hataları
EVLİLİKLERİ BOŞANMAYA GÖTÜREN İLETİŞİM HATALARI
Yapılan araştırmalar, ilişkilerde en büyük eksikliğin, eşlerin birbiri ile sağlıklı iletişim kuramaması olduğunu ortaya çıkarıyor. Yine gösteriyor ki boşanmaların en büyük sebebi iletişim bozukluğudur. Bu iletişim bozuklukları sonucu, Karşısındakini dinlemeden konuşmak, acımasız imalar, öneriler, akıl vermeler ve daha bir çok sebep boşanmaya doğru maalesef eşleri götürebiliyor. Peki evliliği içten yeyip bitiren bu kötü ”iletişim hataları’‘ nelerdir dersiniz?
1- Hayır Diyeceğinize, Evet Demek
Anlık yaşanan durumu, düzeltmek için, kişilerin samimiyetten uzak verdikleri cevaplar , o anı kurtarsa da ilişkiyi çok farklı çıkmazlara sokabiliyor. Aslında “hayır” demek istediğiniz zamanlar kendinizi “evet” derken yakalıyor musunuz? Eleştirilmekten ya da reddedilmekten sakındığınız için “bilmiyorum” deyip, gerçek fikrinizi ortaya koymadığınız olur mu? Cevap evet ise; unutmayın ki, bu bir çözüm değildir. İstemediğimiz şeyleri kabul ederek, barışı ve sükuneti korumak için kendinizi geri planda tutarsanız, bu kendinizi küstürmek ve öfkenizi biriktirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Duygularınızı bastırmamalısınız, bastırılan her duygu birikerek hiç istemediğiniz bir zamanda, ani ve şiddetli olarak yüzeye çıkacaktır. Eşinize vereceğiniz “hayır” yanıtı ile başa çıkabilecek kadar olgun olmadığını düşünüyorsanız, zaten başka sorunlarınız var demektir. Ve bu konuda bir uzmandan yardım almanızı tavsiye ederim. Kendi içinizde kendinizi tatmin etmediğiniz sürece, eşiniz memnun olsun diye vereceğiniz cevaplar da, ne onu memnun edecek, nede sizi mutlu edecektir.
2- İletişim Sözcükleri Kullanmamak
Günlük hayatta iletişim için kullandığımız çok farklı diller vardır. Bunlardan biride sözcüklerle anlaşma olmalıdır. Özellikle kadınlara bakıldığın da genellikle sözcükleri kullanmadan iletişim kurduklarını görüyoruz. Bu yüzden de karşısındaki kişiye anlamadığı veya karışık mesajlar yollayabiliyorlar. Aslına bakarsanız, eşlerin neden kavga ettiği ve sonuç olarak da birbirlerine seslerini yükselttiğine şaşırmamak gerek… Şunlar tanıdık geliyordur eminim size; Gözleri devirmek, dudakları büzmek ya da omuz silkmek farklı mesajlar içerir. Siz başka bir şey anlatmak istemişsinizdir, fakat karşınızdaki kişi bambaşka bir şeyler anlamış olabilir. Yapılması gereken, yanlış anlaşılmaları önlemek için en önemlisi göz temasını kaybetmemektir. Bu, sıra size geldiğinde ne söyleyeceğinizi planlamak yerine karşınızdakini gerçekten dinlemenizi sağlar. Böylece karşıdaki ne anlatmak istiyor anlayıp, sizinde ona göre vermeniz gereken cevapları sözlü iletişim yolu ile sağlıklı bir şekilde vermeniz önemlidir.
3- Gereksiz Suçlama, Yargılama ve Savunma
Etkili iletişim, basitçe mesajınızı yolladığınızda değil, dinleyen tarafından alınıp, algılandığında gerçekleşir. Rahatsız olunan konulardan bahsederken, yargılayıcı, suçlayıcı ya da savunucu olunabiliniyor. Bu tarz davranışlar ise, iletişim kopukluğuna sebep olmaktadır. Bunun yerine karşılıklı diyalog ile, nasıl şekillenmesini istediğinizi belirleyip ve farklı ihtimaller dahilinde neler yapabileceğinizi değerlendirebilirsiniz. Hatta çözümsüzlüğe uğramış sorunlarınız için, birlikte bir barış antlaşması, yapabilirsiniz. Bu tarz anlaşmalar aranızdaki iletişimin kalitesini yükseltebilir. Karşılıklı olarak ilişkiden ne beklediğinizi farklı mesajlarla anlatmaktansa, sözlü ve yazılı olarak açıklığa ulaştırırsınız.
4- Bölmek, Cümleleri Tamamlamak ve Karşındakine Cevap Hakkı Vermemek
Bölmek, cümleleri tamamlamak ve karşındakine cevap hakkı vermemek; Genellikle birbirini takip eden bu davranışların, birine bile sahip olmak eşinizle olan iletişimizin de sorun oluşturur. Karşınızdaki insana saygı duyuyorsanız, haklarına da duymalısınız. Özellikle erkeklerin çoğuna göre, kadınlar, düşünmelerini ve söyleyeceklerini dile getirmeleri için, yeterli zamanı tanımadığını savunmaktadır. Ayrıca erkelerin; birine cevap vermeden arkası gelen sorular da şikayet ettikleri bir diğer husustur. Fakat kadın yada erkek karşı tarafın sözünü, kesmeyip ne diyeceğini hayali tahminlerle tamamlamayıp, bölmeden dinlemesi en sağlıklı iletişim olacaktır.
5- Olumsuzlara Takılıp Kalmak ve Kabalaşmak
Yine özellikle erkeklerin etkilendiği, Günlük hayatta çok fazla yapması, gerekenlerin hatırlatılması, dikte edilmesidir. Kimse çevresinde devamlı ona emir yağdıran ve ne yapmasını söyleyen birinden hoşlanmaz. Sadece bunlar eşinizi sizden uzaklaştırır. Fakat kullanılacak sözcüklerde yapılacak ufak değişiklikler iletişimizi kolaylaştıracaktır. Mesela “Klozet kapağını kapatmayı unutma!”, “Çöpü atmamışsın!” gibi cümleler bir erkeği konuşmaktan uzaklaştırıp, sizin için bir şeyler yapma hevesini kıracaktır. Bunun yerine karşı konulmaz bir gülümse eşliğinde “Canım çöp işini üzerine aldığın için o kadar mutluyum ki, teşekkür ederim” cümlesini tercih edin ve sonuçlarını kendiniz de şaşıracaksınız.
Şuan bu satırları okurken, bazılarınız bunlar için boşanılırmı? derken bazılarınız ise belki kendi evliliğinden örnekler bulmuştur. Diyebilirim ki evlilikleri her zaman çok büyük sebepler bitirmez. Bazen çok ufak değişikliklerle sonuca varabileceğimiz fakat ısrarla aynı iletişim hatalarında takılıp kalınması yüzünden bugün bir çok evlilik bitmektedir. Evliliğinizde zaman zaman çıkmaza girseniz de dönüp sevdiğiniz eşinizi hatırlamaya çalışın. Evlilik daha yakın bir samimiyet getirse de saygıyı yitirmeye sebep olmamalıdır. Yapmanız gereken ”Eşinizin size göstermesini istediğiniz hassasiyetleri, önce siz göstermeye başlayın”
Sevgiyle Kalın…
Mutlu Bir Hayat İçin Kullandığınız Dili Değiştirin
MUTLU BİR HAYAT İÇİN KULLANDIĞINIZ DİLİ DEĞİŞTİRİN
Hiç düşündünüz mü? Hayatta ne kadar çok yakınıyoruz, başımıza gelenlerden. Acaba bu yakınmalar daha çok yakınacak şeyler çıkarıyor olabilir mi ? karşımıza. Will Bowen (A Complaint Free World ) ”Yakınmanın Olmadığı Bir Dünya” adlı kitabında şöyle bir çağrıda bulunuyor;
”Otuz gün boyunca hiç yakınmamak”
Bu hepimizin yapabileceği bir şey değil mi; Başta Kuran’ı Kerim’de ve bütün kutsal kitaplarda bahsedilen bütün dinlerin ortak noktası ”haline minnettarlık ”. İnsanın minnet duygusunu içinde hissede bilmesi için, düşünce sisteminin, nasıl bir gelişim süreci geçirdiğinin, farkındalık ve algılama düzeyinin hiç bir önemi yoktur.
Kullandığımız dili değiştirmekle minnetin aralarındaki ilişki nedir sizce? Minnettarlık yakınmayı terk etmektir. Elinde olanların fakına varmak bakış açını değiştirmek demektir. Evet biz yakındığımız şeyleri değiştirebiliriz. Bunun sırrı da ilk önce yakınmayı sağlayan dili değiştirmekte yatıyor. Bowen kitabında yakınmaya başladığımızda durmamızı öneriyor. Ve durduğunuz anda düşünmeye başlıyorsunuz aslında; yakındıklarınızın yanında, yakınmayı bırakıp, bunu değiştirecek güce sahip olduğunuzu fark ediyorsunuz.
*Yakınmaktan Vazgeçin
Yakındığınız her ne ise; size kötü davranan biri olabilir, eşinizle sorunlarınız olabilir, patronunuz yada hayatta hoşunuza gitmeyen herhangi bir şey olabilir, durun ve yakınmak üzere olduğunuzu fark edin. Bu durumu değiştirin, yakınmak yerine olayın farkına varın ve düzeltmek için ” Şikayetiniz yerine amacınızı dile getirin”. Şimdi düşüncelerinizin farkına varın tamda kendinizi ”mağdur” hissedip yakınmaya başlayacakken, Mağdurluktan kurtulabileceğinizi fark edin. Dilinizi kontrol altında tutmaya çalışın. Bunu nasıl başarabilirim diyorsanız; Bu gücü hissetmenin yolu, Dikkatini tam olarak ”ne söylemek istediğinize değil, Ne söylemek” üzere olduğunuza verin. Evet zihninizde bir düşünce belirmiştir ve siz bunu dile getirip yakınmak üzeresinizdir bundan vazgeçip çenenizi tutuyorsunuz. Ve kendinize şunu sorun: ”Ne yapsam ne desem daha iyi olur?”
Örneğin eşinizle aranızda sorunlar yaşıyorsunuz ” Ben evliliğimde hiç mutlu değilim, Artık bu ilişkiyi götürecek hiç gücüm yok” gibi yakınmak yerine amacınızı dile getirebilirsiniz. ” Evliliğimde mutlu ve huzurlu olmak istiyorum”
* Yakındığınız Dili Değiştirin
Hayatımızdaki mağduriyetleri bırakıp mutlu bir hayat sürmenin diğer yolu ise; Düşünürken yani yakınırken kullandığımız dilde değişiklik yapmaktır. Sorunlarımızı fırsatlar olarak görmeyi başarabilirsek hayat emin olun çok daha kolay olacaktır. Evet artık ”sorunlar ” yerine ”fırsatlar” diyelim, mesela. Kullandığımız dille gelin beraber oynayalım; ”zorunluyum”, ”Bunu çözmek zorundayım”, ”İşe gitmek zorundayım”, ”Evliliğimi devam ettirmek zorundayım”, ”Bunu yapmak zorundayım” bu cümleleri şöyle değiştirip biraz oynarsak olumlu hallerini olumsuzların yerine koyarsak nasıl olur dersiniz. Mesela ” çözmem gerek”, ”İşe gitmem gerek”, ”Bu evliliği devam ettirmem gerek”. Gereklilik olumlu bir cümledir. Oysaki zorunlu olmak dada çok yakınma hatırlatır, olumsuz bir hava taşır.
Kullandığınız dili değiştirerek, kendi gerçeğinizi denetiminiz altına alırsınız. Bu engeli dile getirmek ve kendini mağdur hissetmek yerine, bir çağrıda bulunmak sorununa çözüm aramaktır. Aynı şunun gibi aslında ” Bir düşmanım var” yerine ” bir dostum var” demek gibidir. Hayat bize her an bir şeyler öğretir siz hayata”Bir eziyet edinim var” yerine ” Bir hayat öğretmenim var” gözüyle bakabilirsiniz.
*Acılarınızı Dost Olarak Görün
Duyduğunuz acıya kulak verdiğinizde muhakkak bir şeyler öğrenirsiniz; Acı çektiğinizi söylemek yerine acıyı bir ” işaret” olarak görebilirsiniz. Gerçekte acı duyuyorsanız bu acı unutmayın ki size bir şey söylemeye çalışıyordur. Acının neyden kaynaklandığını fark ederseniz, onu sonsuza dek dindirebilirsiniz. Bu nedenle acınıza nazik ve sevecen olun; ”istiyorum” yerine ”isterdim” diyin mesela. Bir şikayetiniz olduğunu dile getirmek yerine ” Bir ricam var” diyebilirsiniz. Dertlerinizle, sıkıntılarınızla, eşinizle, işinizle, çocuğunuzla, savaş verdiğinizi söylemek yerine ” Bir şeyler öğrendiğim ve çözümler bulduğum bir yolculuğa çıktım” diyebilirsiniz. Yada bir mağdur havanızdan kurtulup, ”Buna sen sebep oldun” demek yerine ”Buna ben yol açtım” diyebilirsiniz.
Başta da söylediğim gibi, kullandığınız dili değiştirdiğinizde, Düşünceleriniz ve zihniniz üzerinde de çalışmaya başlarsınız. Düşünceleriniz ve zihniniz değiştikçe, hayatınız da yakınmalar yerine olumlu cümle kalıpları edindikçe, kendinize yakınacak olaylar yerine sizi mutlu ve huzurlu edecek bir hayatı çekersiniz.
Sorunlarınıza çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya