Yeter ki geçinmeye niyetin olsun/Özel Röportaj: Takip Medya
Yeter ki geçinmeye niyetin olsun
Günümüzde Evli Çiftler Kısa Sürede Boşanma Arifesine Geliyor…
Günümüz evliliklerin çoğu ilk beş yılını tamamlayamadan boşanma ile sonuçlanıyor. Nedenlerine bakıldığında, evlilik kurumu da çağın hızlı değişimine olumsuz da olsa, ayak uydurmuş durumda. Evliliklere bakış açısı öncelerde ”Bir yastıkta yaşlanma”, ”iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, ölüm bizi ayırıncaya kadar” düşüncesiyle hayatlarını birleştiren çiftler, şimdilerde ”deneyelim, sürdüğü yere kadar”, ”olmazsa boşanırız” düşünceleriyle evliliğe başlıyorlar. Evlilikte de bir sorun ile karşılaştığında da, çözüme odaklanmak yerine evliliğin sonu olarak algılıyorlar.
“Evlilik çaba ister, emek ister”… Peki Çiftler Geçinmeye Niyet Etmiyor mu?
Kişiler mutlu evliliği şans olarak görüyorlar. Mutsuz evlilikte ise; kendini cezalandırılmış ya da bu evliliğin kendinin imtihanı olduğunu ve katlanmaları, sabretmeleri gerektiğini düşünürler. Fakat düzeltmek için hiç bir şey yapmazlar. Oysa mutluluk şans ya da imtihanım deyip katlanacakları bir durumda değildir. Evlilik çaba ister, emek ister . En önemlisi de mutluluğunuzun sorumluluğunu üstünüze almanız gerekir.
Hani evlilik uzun bir yolculuk denir. Bu yola çıkarken mizaç olarak daha neşeli, keyifli, eğlenceli karakteri mi tercih etmek gerekir?
Evlilik yüksek bir dağa çıkarken yanınızda sevdiğiniz kişi ile yolculuk yapmak gibidir. Evet yolculuk zordur, fakat etrafta görülmeye değer çiçekler ve güzellikler vardır. Evlilik yolculuğunda kişi iki türlü davranır. Eğlenmeyi bilen kişi, ne kadar yorulursa yorulsun, güzelliklere odaklanır ve mutluluğunu yanındaki kişi ile paylaşır. Eğlenmeyi bilmeyen kişi ise, yol boyunca sızlanır, asabi davranışlar sergiler ve mutsuzluğunun kaynağını da yanındaki kişi de arar. Unutmamanız gereken evliliği eğlenceli bir yolculuğa dönüştürmek sizin elinizdedir. Kötü giden evlilikler kaderiniz olmak zorunda değil, yeterince emek ve sevgi ile her evlilik düzelir.
Evliliklerin Sonlanmasında En önemli Sebep Nedir?
Evlilikleri sona doğru yaklaştıran en önemli sebepler; iletişim sorunları ve karşılıklı beklentileridir.
Genelde mutsuz bir evliliğe sahip çiftler konuşamamaktan yakınır. İletişimsiz bir evlilik aynı evi paylaşan, farklı dillerle kendini ifade etmeye çalışan, fakat karşısındakine sesini duyuramayan kendisini ifade edemeyen iki yabancıya benzer. Eşinizle doğru iletişim kurmayı başaramadan sizi tam manasıyla tatmin eden bir ilişki yaşamayı bekleyemezsiniz. Evliliğinizde doğru iletişim kurabilmek, ilişkinin ömrünü belirler. Bir sorunla yüz yüze gelindiğinde, herkesin kendi fikrini dile getirme hakkı olduğunu kabul etmeli ve farklı görüşleri, farklı yaklaşımları anlamaya çalışmalısınız. Eşinizi sizden farklı düşündüğü için suçlamamalı, yargılamamalısınız. Bir denge kurmak için, ortak bir çözümde buluşabilmek için iletişim kurmalısınız.
Evliliklerde çiftlerin beklentilerine bakıldığında ise, çokta gerçekçi olmadığını görüyoruz. Çiftler evliliklerinde aşk, arkadaşlık, cinsel tatmin, rahat ve konforlu yaşam bekliyorlar. Fakat kadın ve erkek bu beklentilerinde aşırıya kaçtıklarında, duygusal, ruhsal ve maddi kapasitelerini aşmasıyla, evlilik stresi ve hayal kırıklığı giderek artmaya ve kısa süreli ilişkilere ya da boşanmalara sebep olmaktadır.
İletişim Problemleri Yaşayan Çiftlere Önerileriniz?
İletişim bir sanattır ve bu sanat zamanla öğrenilebilir. Evlilik, ilişkisini sürdürebilmek için bazı özel bilgi ve becerilere de sahip olmak gerekiyor. Bir sorun karşısında çatışmalar yaşıyorsanız, eşinizle empati kurmayı öğrenin. ”Ben aynı durumda nasıl davranılmasını isterdim?” sorusu onu daha iyi anlamanızı sağlayabilir. Karşılıklı diyaloglarda hiçbir zaman nezaketinizi ve saygınızı yitirmemeye dikkat edin. Nezaket ve karşılıklı saygı mutlu evliliğin temel ilkeleridir. ”Duygularımı sakin ve saygılı bir şekilde nasıl anlatırım?” sorusu size ışık tutacaktır. Ve her zaman sorunlara değil, çözüme odaklanın. Kendinize ”Çözüm için ne yapmalıyım?” sorusunu yöneltin.
Evlilikte sorunlara Erkekler mi Kadınlar mı En çok Çözüm Arıyor?
Evliliğin de problemler yaşayıp sorunlarının farkında olup, kesin çözüm aradığı için yollarımız kesişen danışanlarımın bir çoğu kadın. Bireysel olarak da kadınlar çözümleri daha çabuk kabul ediyor ve hayatlarına daha kolay uygulayabiliyorlar. Bir ilişki koçu olarak şunu diyebilirim çoğu zaman ilk başvuru kadından geliyor. Kadın kabul ettikten sonra kendisi nasıl biri olacağına ve nasıl bir ilişki istediğini belirleyip o amaçta ilerliyor. ”Kadınlar kendileri değişirse her şeyi değiştirebileceğinin çok daha farkında?”
Erkekler ise; Zaten her şeyi bildiklerini düşünüyorlar ya da sorun olduğunu kabul etmiyorlar. Fakat evlilik tek kişilik bir ilişki değildir.
Şu an da bu röportajımızı ön yargı ile okuyup, ”aslında ailesinde mutsuz olan” yazıları da hikaye olarak okuyan özellikle erkek okuyuculara neler söylemek istersiniz?
Sorunların farkına varmak bazen çözümü kendiliğinden getirir. Sorunlarınızı bastırmak yerine eşinizde paylaşın. Sorunları birde eşiniz açısından nasıl göründüğünü anlamaya çalışın. Unutmayın dinleyen erkek karısını mutlu eden erkektir. Çözüm üretmek zorunda değilsiniz. Dinleyin. Eşinizi kaliteli bir şekilde, göz göze temas, ten tene temas ve gönül gönüle temasla yarım saat dinleyin ve eşinizi sevdiğinizi belli edin. Çözüm kendiliğinden gelecektir. Kadınlar en çok dinlenilmek ve sevilmek isterler.
Özel Röportaj: Takip Medya
Sevinç Karakaya
DevamıGelin Sevgiyi Hatırlayalım
GELİN SEVGİYİ HATIRLAYALIM
Samimiyet bir ilişkinin nasıl olduğunu ve ilişkinin gidişatını belirleyen en önemli duygulardandır. Tabi burada cinsel bir yakınlık ve samimiyetten bahsetmiyorum. Elbette cinsellik bir ilişki için çok büyük önem taşımaktadır, fakat samimiyet olmadan, cinsel samimiyet ilişkinin yürümesi için yeterli değildir. Cinsellik başka şeyler ile desteklenmediğinde bırakın ilişkiyi kendi kendinin dahi devamlılığını sağlayamaz. Belki başlangıçta her şey çok heyecanlı iken zamanla sönükleşecektir. O yüzden cinselliğin birleştiriciliğinden değil, herkesin aradığı fakat çok az kişiye nasip olan gerçek bir samimiyetten bahsediyorum.
Diyeceksiniz bu samimiyet neden bu kadar zor bulunuyor? Zor bulunmasının sebebi, ilişkilerdeki iletişim eksiklikleri, çevremize ördüğümüz görünmez duvarlar, bir söylemeden karşımızdakinin bizi anlamasını beklemek seçenekler uzaya bilir. Peki samimi sevgiyi nasıl anlayacağız? Ne zaman kendini gösterecek?
Şöyle düşünün; İlişkinizde işler ters gidiyor diyelim. Kavganın tam ortasında, en hararetli yerinde, haklılığınızdan eminsiniz ve haksız olanı cezalandırmak için önlenemez bir istek duyuyorsunuz; O an durup mola verebilir misiniz? Evet bu oldukça zor bir durum fakat bunu yapabiliyorsanız, orada ”samimi bir sevgi” var demektir.
Sevgiyi Hatırlayın
Böyle bir kavga anında sevgiyi hatırlayın; etrafı kırıp dökmeden, ilerde pişman olacağımız şeyler söylemeden, durun ve derin bir nefes alın… Evet sevgiyi hatırlayın.
Karşınızda kavga ettiğiniz kişi sevdiğiniz kişinin tam kendisi, eğer farklı bir odaya geçip bunu hatırlayabilirseniz, emin olun enerjiniz yüzde yüz değişecektir. Aslına bakarsanız ilişkilerde bir çok kavganın çok da büyük sebebi yoktur hatta daha sonra sebebi dahi hatırlayamazsınız.
Peki kendinize yine sorun sizin için hangisi daha önemli? ”paylaştığınız sevgimi, bir kez daha haklı çıkmak mı?” yada hangisini istersiniz? ”Sabah kalktığınızda başucunuzda; sevdiğiniz kişimi yoksa çok kıymetli haklılığınız mı?” olsun istersiniz.
Evet samimi sevgiyi düşündüğünüzde bir çok şey önemini yitirir. Belki az önce sizin için çok önemliydi ama bir de bakmışsınız, sevginiz geldiğinizde aklınızda her şey önemini yitirivermiş. Hatta öfkeniz birden bire pişmanlığa yerini bırakmış durumdadır. Ve artık affetmek, konuşmak ve bir çözüm bulmak çok daha kolaydır.
Küçük Şeyleri; Büyük Şeylere Dönüştürmeyin
Hani bazı şeyler vardır; sevmediğiniz yada herhangi sizin için bir önemi olmayan birisi yaptığında tahammül edemediğiniz fakat sevdiğiniz biri yaptığında aynı şeyi görmezden geldiğiniz hatta bazen hoşunuza dahi gidebilen davranışlar vardır. Bunun gibi; Eğer benim için en önemli şey sizseniz, size karşı duyduğum sevgi ise küçük şeyleri kolaylıkla göz ardı edebilirim.
Fakat iki tarafta haklılıklarını karşı tarafa kabul ettirmeye çalışıyorsa, kavganın ortasında görmezden gelinecek o küçük şeyler koca devasa boyutlara ulaşabilir. Bunun sebebi insanın öfke anında gözü hiç bir şeyi görmez. ne siz, ne sizin mutluluğunuz ne karşı tarafın size duyduğu sevgi anda hiç birinin hükmü değeri kalmaz.
Karşınızdakinin her hareketinde bir şeyler aramaya başlarsınız. Mesela” Ev işlerinde bana neden yardım etmediğini anladım, çünkü bana hiç mi hiç değer vermiyor, madem öyle o zaman beraber olmamızın da bir anlamı yok en iyisi ayrılalım.” Gördüğünüz gibi küçük şeyler büyüyünce olayın boyutu da birden bire anlam verilmemiş bir hal alıveriyor.
Sevgi Öfkenin Kontrolden Çıkmasını Engelleyen Tek Etkendir
Öfkenizi kontrolden çıkmış başı boş bir yangın olduğunu varsayın. Öfkenizi kendi haline bırakmak onu tehlikeli ve yıkıcı bir güç haline dönüşmesine izin vermektir. Bir yangını engellemek için bazen sadece su ile müdahale edilirken, bazen yangın o kadar şiddetlidir ki, durdurmanın tek yolu kontrol altına almaktan geçer. Bunun için yangın yerinin etrafına çukurlar açılır, ve içleri su ile doldurulur. Daha fazla ilerleyemeyen yangın bir süre sonra kendiliğinden söner.
SEVGİYİ HATIRLAYIN…
Sevgi ateşin kontrolden çıkmasını engelleyen sudur. Yıkımı engelleyecek olan sevgidir. Bu duyguyu yaşamak için kendinize izin verin. Çünkü böylece bir kavganın orta yerindeyken, ne kadar sinirlenmiş olursanız olun, yada kırıcı yaralayıcı şeyler söylemek size ne kadar çekici gelirse gelsin sonradan pişman olacağınız bir şey yapmazsınız. ”Sevginiz size engel olur”
Sevgiyle Kalın…
ONLINE Yaşam Koçluğu Ne Demektir?
ONLİNE YAŞAM KOÇLUĞU NE DEMEK ?
Online koçluk; Kişilerin Özel ve profesyonel yaşamlarında olmak istedikleri yeri belikledikleri ve bu yere ulaşmak için aldıkları destek süreci olarak tanımlanır.
Koçluk istediğinizin ne olduğunu belirlemenizi sağlar ;sorunları çözmek için yeni yollar bulmanıza,Sizin kendi değerleriniz noktasında net olmanıza ve davranışlarınızı ona göre belirlemenize,şimdiye kadar olan inançlarınızın sizi nasıl desteklediğini veya sınırladığını belirlemenize , gerekenleri değiştirmenize yardımcı olur.Bu ilişki danışan ve koç arasındadır .
Online Koçluk Birebir koçluk çalışmalarına göre daha avantajlıdır.Zaman ve mesafe açısından danışanlara ciddi anlamda avantaj sağlamaktadır.Günlük koşuşturmalarımız içerisinde en önemli faktör zaman faktörü olduğu düşünüldüğünde, çağımızın teknoloji ve internet çağı olduğu göz önüne alındığında Online koçluk programlarının ne kadar avantajlı olduğu görülmektedir.
Online koçluk programımız yüz yüze yapılan koçluk çalışmalarının, internet ortamında ,Skaype üzerinde görüntülü konuşarak yapılmaktadır. Online Koçluk programlarımızın yüz yüze yapılan çalışmalardan hiçbir farkı bulunmamaktadır. Aksine Online koçluk programları danışana zaman ve mekan açısından çok büyük artılar katar. Online koçluk programlarından yararlanmak için; yapmanız gereken şey;mail atarak veya telefonla arayarak talebinizi belirtmek olacaktır. Online koçluk programı zaman kavramını ortadan kaldırarak,dilediğiniz zamanda ,dilediğiniz yerde aynı zamanda yolda geçireceğiniz zaman size kalarak ve kendi alışık olduğunuz ortamın rahatlığında koçluk programı almanın imkanını sizlere sunar.
Online Koçluk Süreci Nasıl İşler?
Koçluk programlarını, koç ile danışan arasında güven ve gizlilik gerektiren bir ortaklık ilişkisine dayanır. Aynı zamanda karşılıklı sorumluluk ve istikrarlı bir çalışma gerektirir. Programda koçun çizdiği yol haritası danışanın güçlü ve gelişime açık yönleri ile hedefleridir. Temel amaç ise danışanın vizyonunu geliştirmesi için eylem adımları belirlemek, performansını arttırmak ve süreç boyunca kendine ayna tutmasını sağlamaktır.
Online koçluk Programında koç ile ilişki; Sanal ortamda, karşınızda sadece size odaklanmış bir kişi var. Gerek iş gerekse günlük yaşamınızla ilgili nerede olmak istediğiniz ve nasıl oraya gideceğiniz ile ilgili sorularınıza yanıt bulmak için yanınızda size eşlik ediyor. Anlattıklarınızı sadece duymakla kalmayıp, arkasında yatan anlamları keşfetmeye çalışıyor, hatta kelimeleriniz arasındaki boşlukları ve sessizlikleri bile dinleyen birisi. En önemlisi de bunu yapan kişinin sizi yargılamadığını bilerek duygularınızı rahatlıkla ifade ediyorsunuz.
Yaşam koçunuz verdiğiniz her tepkiye duyarlı. Size tavsiyede bulunmaz, size herhangi düşünceyi, eylemi, empoze etmez. Görüşmek ve çalışmak istediğiniz konuda hedeflerinizi ortaya çıkarıp sonuca ulaşmak, ihtiyacınız olan inancı sunmak için yaşam koçunuz oradadır. Koçluk programı sırasında kişi kendisine en uygun olanı kendisini en mutlu ve huzurlu hissettirecek durumu kendisi bulur.
Ve bunu Online koçluk Programıyla kendi bulunduğu ortamın rahatlığında yapar.
Kısaca şunu hayal edin karşınızdaki insanın sizi sıra dışı destekle ,çevrenizdeki hiç kimseye benzemeyen bir yaklaşımla sizi dinlediğini ve sorunlarınıza cevaplar bulduğunuz bir ilişki hayal edin.ve gerçek olsun.
Her nerede yaşıyor olursanız olun. Online koçluk Programı sadece parmaklarınızın ucunda…
Devamı
Yarıyıl Tatilinde Çocuğunuzla Sağlıklı İletişim
YARIYIL TATİLİNDE ÇOCUĞUNUZLA
SAĞLIKLI İLETİŞİM
Bir yarı yıl tatili daha geldi. Karnesini alan çocukların büyük çoğunluğu, sanki bir bayram havasıyla evlerinin yolunu tutarken, bazıları da minicik yüreklerinde ”Ne diyeceğim?”, ”Çok kızarlar mı?”, ”Acaba beni bu karneyle sevmezler mi?”, hatta ”Hiç eve gitmesem mi?” düşünceler sıralanmış evlerine doğru bir adım öne iki adım geri ilerliyorlar. İşte iki durum için de ailenin duruşu çok önemlidir. İyi ve taktirlik karneyi gereği kadar onurlandırıp, abartıya kaçmamak ve kırıkları olan karneye ise dünyanın sonu gibi, davranmayıp dengeli bir şekilde kırıkların altında ki, asıl sebeplere inebilmelidir. Yani diyebilirim ki; ”Karneyi alana kadar çocuklar sınav verdi, fakat ikinci yarı yıl için de anne-baba bu 15 gün boyunca sınav verecek.” Evet yarı yıl tatilinde karnelere vereceğimiz, tepkilerden, bu zamanı nasıl geçirilmesi gerektiğine kadar hassas bir süreç anne babayı bekliyor.
Çocuğun Başarısında Anne Baba Rolü
Okul biter, tatil başlar. Tabi ki tatilde çocuğumuza, gerekli dinlenme zamanları verdikten sonra, tatili tamamen yatarak geçirmesi de çok uygun bir hareket olmaz. Burada anne-baba çocuğuyla beraber, bir planlama yapıp, karnede geri kaldığı düşünülen derslere, çalışmasında çocuğuna destek verebilir. Fakat sorun bazen anne babanın kendini fazlaca kaptırması sonucu, çocuğa dinleneceği ve eğleneceği zaman tanımamalarıdır. Maalesef bazı anne babalar tatili bir hırs savaşına çevirebiliyor. Adeta tatili sadece çocuğunun, okul başarısını artırabilecek fırsat olduğunu düşünüp, ”oğlum yada kızım tatili ders çalışarak geçireceksin” gibi yanlış bir tutuma girebiliyorlar. Yada tam tersi karnesi iyi gelen çocuğu tamamen kendi haline bırakabiliyorlar.Tatilinin bilgisayar oyunları başında geçirmesine seyirci kalıyorlar. Elbette yapılacak tatil programı da eğlence ve ders çalışma zamanları dengeli bir şekilde dağıtılmalıdır.
Tabi aynı zaman da anne-babanın unutmaması gereken; ”Karne her ne kadar çocuğa ait olsa da çocuğunuz o karneyi tek başına elbette almadı.” Anne babanın bu karnede çok önemli rolü vardır. Anne-baba öz eleştiri yapmalıdır. Sonuç olarak o karne eve gelene kadar koca bir dönem geçti. Anne -babanın kendine sorması gereken; ”Dönem boyunca çocuğumun dersleriyle ilgilendim mi?”, ”Çocuğunun eksiklerini tespit etmeye çalıştım mı?”, ”Veli toplantılarına düzenli katılıp; okulda bir problem var mı, her şey yolunda gidiyor mu, kontrol ettim mi?” Bu soruları kendinize sormalısınız, sonrasında tekrarlamak gerekirse; ”Karneyi alana kadar çocuklar sınav verdi, fakat ikinci yarı yıl için de anne-baba bu 15 gün boyunca sınav verecek.”
Ailem Beni Her Şeye Rağmen Seviyor
Çocuklarınız her şeyden önemlisi karnesinin notu her ne olursa, olsun sizin tarafınızdan koşulsuz sevileceklerini hissetmelidirler. Anne babanın görevi, eğitim hayatı boyunca çocuğuna destek vermek başarı yada başarısızlığında olumlu yol izleyebilmektir. Çocuk; ”Başarılı olursam annem, babam beni sever, başarısız olursam ailemin yanında hiç bir değerim yok”, diye düşünmemelidir. Bunun yerine ”Annem babam beni her şeye rağmen her halimle sever”, diye düşünmelidir. Anne-baba çocuğa bu hissi verirken bir yandan da düşük dersleri varsa bunları nasıl halledebilecekleri üzerinde çocuğuyla konuşmayı denemelidir. Bu şekilde sevildiği hissi verilirken, bir taraftan da çocuğunuzun öz-güveninin gelişmesini sağlayabilirsiniz. Özgüvenin gelişimi ise başarılı olma olasılığını çok ciddi etkileyecektir. Bunun tam tersi olur ve ” Okulda başarısızsa hayatta da başarısızdır” etiketini çocuğuna yapıştırırsa, öz-güveni düşük, ders çalışmak istemeyen, ”Zaten başaramayacağım”, düşüncesiyle başarısızlığı daha baştan kabul eden bir çocuğa dönüşür.
Anne baba olarak çocuğunuzu, önce sizin çocuğunuz olduğu için koşulsuz sevdiğinizi gösterin. Sevginizin koşulunun başarısı olmadığı, izlenimini vermelisiniz. Belki de bu yarı yıl tatilin de; Okul konusunu bir kenara bırakmalı, çocuğunuzun yeteneklerini ve becerilerini ön plana çıkararak onunla gurur duyduğunuz gösterebilirsiniz. Çocuğunuzun bir yeteneğini keşfetmediyseniz, yeteneklerini keşfetmek için, çeşitli hobi kurslarına gönderebilirsiniz. Bu hem çocuğun sosyalleşmesine, hem de öz güvenini yükselmesine yardımcı olacaktır.
Çocuğumla Sağlıklı İletişim
Aslında anlattıklarımızdan sonra nasıl davranmak gerektiği net, ama tekrarlamak gerekirse; Aslında karneyi anne babalar alır. Çocuğunuz karnesi kötüyse çocuğunuzu korkutmayın. Zaten utanarak karnesini size getiren çocuğu, birde siz aşağılarsanız, başarısızlığı kabullenir ve derslerini düzeltmek için hiçbir çaba harcamaz. Bu nedenle çocuğunuz karnesini getirdiğinde ders notları düşükte olsa, çocuğunuza sevgiyle sarılın, öpün ve ne olursa olsun sizin küçük kızınız, biricik oğlunuz olduğunu hissettirin. Notları düşük olduğu dersleri gülümsemeyle anlatın ve ”artık ikinci dönem biraz daha fazla çalışarak düzeltirsin” diyerek moral vermelisiniz. ” Ben sana güveniyorum”, ”İkinci dönem daha güzel olacak, daha başarılı olacaksın” gibi sözlerle yüreklendirip ve inandığınızı gösterebilirsiniz. Eğer özel desteğe ihtiyacı varsa tatil süresince fazla sıkmadan, bir özel öğretmenden destek alabilirsiniz.
Çocuk dinlendikten sonra uygun bir zaman dilimde geride kaldığı ders konuları tekrarlaması noktasında bir program hazırlana bilir. Fakat çocuk sıkıldığında ısrar edilmemeli, başka zamana devam edilmeli ve olabildiğince eğlenerek konuları öğretmeye gayret edilmeli.
Bu arada bırakın çocuklar gönüllerince eğlensinler, dinlensinler. Okulla gittiği günlerde yapamadıklarını ne varsa yapsınlar: Mesela uykusu gelene kadar TV izleyebilirler, yorulana kadar bilgisayar oyunlarında vakit geçirebilirler, arkadaşında istediği kadar oynayabilirler, geç yatmak, geç kalmak çocuğa tatilde olduğunu hissettirir. İnanın okulu, dersleri on beş gün gibi kısa bir süre için unutması okulu özlemesine sebep olacaktır. Bunun yanında beraber hafta sonları, akşamları gezmeye gidebilirsiniz. Müzeleri gezebilirsiniz. Çocukların yaşayarak öğrenmesi en sağlıklı öğrenme şeklidir. Okulda yeterince kitap okuyor, ödev yapıyorlar. Tatilde kitap oku, şu alıştırma kitabını çöz gibi çocuğunuzun yapması gereken şeylere siz karar vermeyin. Yoğun programdan sonra çocuğunuzun bu tatili hak ettiğini unutmayın. Çocuklar tatilin tadını çıkarmalı. Ailesiyle, akrabalarıyla, arkadaşlarıyla, kimle isterlerse onlarla zaman geçirmeli.
Anne-Baba olarak çocuğunuz ile her dönem ilgili olun ve okuldaki başarısını sevginizin, ilginizin ölçütü olarak görmesine izin vermeyin. Okul hayatında ki başarısını çocuğun kişiliği ve hayat başarısı gibi görerek, çocuğa okul başarısı için sürekli baskı uygulamayın. İlgili bir anne baba olursanız yarıyıl tatilinde çocuğunuza ders çalış diye baskı uygulamanıza gerek kalmayacak ve çocuklar tatilin tadını çıkaracaktır. Ve yeni yarı yıla bomba gibi başlayacaklardır.
Bütün Çocuklarına ve ailelerine güzel, mutlu, sağlıklı ve bol eğlenceli; Yarıyıl tatili dilerim .Sevgiyle Kalın…
Mutlu Bir Hayat İçin Kullandığınız Dili Değiştirin
MUTLU BİR HAYAT İÇİN KULLANDIĞINIZ DİLİ DEĞİŞTİRİN
Hiç düşündünüz mü? Hayatta ne kadar çok yakınıyoruz, başımıza gelenlerden. Acaba bu yakınmalar daha çok yakınacak şeyler çıkarıyor olabilir mi ? karşımıza. Will Bowen (A Complaint Free World ) ”Yakınmanın Olmadığı Bir Dünya” adlı kitabında şöyle bir çağrıda bulunuyor;
”Otuz gün boyunca hiç yakınmamak”
Bu hepimizin yapabileceği bir şey değil mi; Başta Kuran’ı Kerim’de ve bütün kutsal kitaplarda bahsedilen bütün dinlerin ortak noktası ”haline minnettarlık ”. İnsanın minnet duygusunu içinde hissede bilmesi için, düşünce sisteminin, nasıl bir gelişim süreci geçirdiğinin, farkındalık ve algılama düzeyinin hiç bir önemi yoktur.
Kullandığımız dili değiştirmekle minnetin aralarındaki ilişki nedir sizce? Minnettarlık yakınmayı terk etmektir. Elinde olanların fakına varmak bakış açını değiştirmek demektir. Evet biz yakındığımız şeyleri değiştirebiliriz. Bunun sırrı da ilk önce yakınmayı sağlayan dili değiştirmekte yatıyor. Bowen kitabında yakınmaya başladığımızda durmamızı öneriyor. Ve durduğunuz anda düşünmeye başlıyorsunuz aslında; yakındıklarınızın yanında, yakınmayı bırakıp, bunu değiştirecek güce sahip olduğunuzu fark ediyorsunuz.
*Yakınmaktan Vazgeçin
Yakındığınız her ne ise; size kötü davranan biri olabilir, eşinizle sorunlarınız olabilir, patronunuz yada hayatta hoşunuza gitmeyen herhangi bir şey olabilir, durun ve yakınmak üzere olduğunuzu fark edin. Bu durumu değiştirin, yakınmak yerine olayın farkına varın ve düzeltmek için ” Şikayetiniz yerine amacınızı dile getirin”. Şimdi düşüncelerinizin farkına varın tamda kendinizi ”mağdur” hissedip yakınmaya başlayacakken, Mağdurluktan kurtulabileceğinizi fark edin. Dilinizi kontrol altında tutmaya çalışın. Bunu nasıl başarabilirim diyorsanız; Bu gücü hissetmenin yolu, Dikkatini tam olarak ”ne söylemek istediğinize değil, Ne söylemek” üzere olduğunuza verin. Evet zihninizde bir düşünce belirmiştir ve siz bunu dile getirip yakınmak üzeresinizdir bundan vazgeçip çenenizi tutuyorsunuz. Ve kendinize şunu sorun: ”Ne yapsam ne desem daha iyi olur?”
Örneğin eşinizle aranızda sorunlar yaşıyorsunuz ” Ben evliliğimde hiç mutlu değilim, Artık bu ilişkiyi götürecek hiç gücüm yok” gibi yakınmak yerine amacınızı dile getirebilirsiniz. ” Evliliğimde mutlu ve huzurlu olmak istiyorum”
* Yakındığınız Dili Değiştirin
Hayatımızdaki mağduriyetleri bırakıp mutlu bir hayat sürmenin diğer yolu ise; Düşünürken yani yakınırken kullandığımız dilde değişiklik yapmaktır. Sorunlarımızı fırsatlar olarak görmeyi başarabilirsek hayat emin olun çok daha kolay olacaktır. Evet artık ”sorunlar ” yerine ”fırsatlar” diyelim, mesela. Kullandığımız dille gelin beraber oynayalım; ”zorunluyum”, ”Bunu çözmek zorundayım”, ”İşe gitmek zorundayım”, ”Evliliğimi devam ettirmek zorundayım”, ”Bunu yapmak zorundayım” bu cümleleri şöyle değiştirip biraz oynarsak olumlu hallerini olumsuzların yerine koyarsak nasıl olur dersiniz. Mesela ” çözmem gerek”, ”İşe gitmem gerek”, ”Bu evliliği devam ettirmem gerek”. Gereklilik olumlu bir cümledir. Oysaki zorunlu olmak dada çok yakınma hatırlatır, olumsuz bir hava taşır.
Kullandığınız dili değiştirerek, kendi gerçeğinizi denetiminiz altına alırsınız. Bu engeli dile getirmek ve kendini mağdur hissetmek yerine, bir çağrıda bulunmak sorununa çözüm aramaktır. Aynı şunun gibi aslında ” Bir düşmanım var” yerine ” bir dostum var” demek gibidir. Hayat bize her an bir şeyler öğretir siz hayata”Bir eziyet edinim var” yerine ” Bir hayat öğretmenim var” gözüyle bakabilirsiniz.
*Acılarınızı Dost Olarak Görün
Duyduğunuz acıya kulak verdiğinizde muhakkak bir şeyler öğrenirsiniz; Acı çektiğinizi söylemek yerine acıyı bir ” işaret” olarak görebilirsiniz. Gerçekte acı duyuyorsanız bu acı unutmayın ki size bir şey söylemeye çalışıyordur. Acının neyden kaynaklandığını fark ederseniz, onu sonsuza dek dindirebilirsiniz. Bu nedenle acınıza nazik ve sevecen olun; ”istiyorum” yerine ”isterdim” diyin mesela. Bir şikayetiniz olduğunu dile getirmek yerine ” Bir ricam var” diyebilirsiniz. Dertlerinizle, sıkıntılarınızla, eşinizle, işinizle, çocuğunuzla, savaş verdiğinizi söylemek yerine ” Bir şeyler öğrendiğim ve çözümler bulduğum bir yolculuğa çıktım” diyebilirsiniz. Yada bir mağdur havanızdan kurtulup, ”Buna sen sebep oldun” demek yerine ”Buna ben yol açtım” diyebilirsiniz.
Başta da söylediğim gibi, kullandığınız dili değiştirdiğinizde, Düşünceleriniz ve zihniniz üzerinde de çalışmaya başlarsınız. Düşünceleriniz ve zihniniz değiştikçe, hayatınız da yakınmalar yerine olumlu cümle kalıpları edindikçe, kendinize yakınacak olaylar yerine sizi mutlu ve huzurlu edecek bir hayatı çekersiniz.
Sorunlarınıza çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya
NLP Nedir? NLP ile Yaşam Koçluğu Bize Ne Kazandırır?
NLP NEDİR? NLP ile YAŞAM KOÇLUĞU BİZE NE KAZANDIRIR?
Türkçesi İnsanı bir bilgisayara benzetirsek NLP, bu bilgisayarı nasıl kullanacağımızı öğreten bir teknolojidir. Her bireyin sahip olduğu potansiyelin nasıl daha etkin kullanılacağını gösteren modellerden ve stratejilerden oluşur.
Sinir Dili Programlaması olarak çevrilen NLP, bireyin istediklerini elde etmesine imkân veren bir düşünce, uygulama ve davranış biçimidir.
NLP Kişinin Kendisiyle ve Diğer İnsanlarla İletişimidir…
NLP ile Yaşam Koçluğu Size Bir Davranış Biçimi Kazandırır… Merak, macera hissi, neyin öğrenmeye değer olduğunu ve iletişimde neyin insanları etkilediğini öğrenme arzusu ile yaşama, kaçırılmaz bir öğrenme fırsatı olarak bakmayı öğrenirsiniz.
NLP ile yaşam koçluğu Bir Yöntemdir… Her davranışın uyduğu bir yapı vardır. NLP ile Yaşam Koçluğu programında Bu yapıyı öğrenebilir, değiştirebilir ve modelleyebilir hale gelirsiniz. Duyularımızla da hangi davranışın yararlı ve etkili olduğunu anlayabilmenizi sağlar.
NLP kendimizin ve başkalarının dünyayı nasıl anladığını açıklar. Şu an dünyada kişisel gelişim alanındaki en gelişmiş teknolojidir.
NLP ile Yaşam Koçluğu programına katılan bir kişi algılarını ve bilgilerini bir zamanlar imkânsız gibi görünen sonuçlara ulaşmak için organize edebilmeyi öğrenir.
NLP ile Yaşam Koçluğunda sorulan şudur; NASIL YAPILIR?
Yapabilenler ile yapamayanlar arasındaki fark nedir?
Neden bazıları hayallerini yaşarken, bazıları sürekli ideallerine ulaşabilmek için kıvranıp duruyor?
NLP ile Yaşam Koçu Programı; önce insanın doğal olarak neler yaptığına bakar, bunu tanımlar, nasıl yaptığını ortaya çıkarır ve sonra yaşamının her alanında yapabileceği tercihleri ona sunar. Bir bakıma onun yaşama sahasını genişletir.
Davranışlarınızdaki kalıpları ve alışkanlıkları tanımaya başladığımızda, yaşamınıza nelerin yardımcı ola
cağını, nelerin olamayacağını görmeye başlarsınız. NLP ile Yaşam Koçluğu sizin bir nehir gibi
NLP ile Yaşam koçluğu Programının amacı, etkili iletişim kurmak ve sürekli gelişmektir. NLP ile Yaşam Koçluğubüyük okyanuslara akabilmenizi sağlar.
NLP ile Yaşam koçluğu programını alan kişi etkili iletişim kurmak için gerekli malzemelerin farkına varır. Her davranışın uyduğu bir yapı olduğu görüşüyle yola çıkar. Bu yapı; öğrenilebilir, değiştirilebilir ve modellenebilir. Hangi davranışların faydalı ve etkili olduğunu anlamak, algılama kabiliyetimize bağlıdır.
Mükemmel performans ile ortalama performans arasındaki farkı oluşturan nedir?
NLP, 1970’li yılların başında matematikçi Richard Bandler ve dilbilimci John Grinder’ ın belirli becerilere sahip olan insanlar ile bu becerilerde ustalaşmış insanlar arasındaki farklılıkları ortaya koyma çalışmalarıyla Kaliforniya’da doğmuştur.
Bandler ve Grinder, mükemmel performansa sahip insanları modellemiş, aynı mükemmelliğe diğer insanların da ulaşabilmeleri için gerekli teknikleri oluşturmuşlardır.
İş dünyasında ağırlıklı olarak Robert Dilts ve John La Valle öncülüğünde ilerleyen NLP, şirket çalışanlarının performanslarını artırmalarına önemli ölçüde destek verdiğinden şirketler tarafından tercih edilmektedir.
NLP, mükemmelliği ve niteliği inceler. Göze çarpan kişi ve organizasyonların bu göz alıcı sonuçları ne şekilde ettiklerini araştırır. Bu yöntemleri diğer insanlar da aynı ya da benzer sonuçlara ulaşmak için kullanabilirler. Bu sürece modelleme denilir.
NLP, modelleme yapmak için öznel deneyimlerimizi nasıl yapılandırdığımızı, değerlerimiz ve inançlarımızın neler olduğunu ve duygularımızı nasıl kullandığımızı araştırır. Deneyimlerimizin sonucunda iç dünyamızı nasıl şekillendirdiğimizi ve ona nasıl anlamlar yüklediğimizi inceler. Hiçbir olay kendi başına bir anlam taşımaz, ona anlamı veren bizlerizdir. Farklı insanlar da aynı olaya farklı anlamlar yükleyebilirler. NLP, bizim yüklediğimiz anlamları araştırır.
NLP en iyi iletişimcileri incelemiş ve insan iletişimindeki sistemsel yapıyı oluşturmuştur. Mükemmel insanları modelleme yolu ile pratik araç ve yöntemler geliştirmiştir. Bu araçlar iş dünyasında; işe alma, eğitim, satış, müzakere ve yönetimde; iş dünyası dışında ise eğitim, hukuk ve spor alanlarında uygulanmaktadır. Bununla birlikte NLP sadece teknik bilgiden ve araçlardan ibaret olmak yerine; merak, keşif ve eğlence üçgeni üzerine kurulu bir düşünme şeklidir.
Değişim, yaşamımızın akışını değiştireceğinden cesaret ister. Şu ana kadar yaptıklarımızdan vazgeçerek yeni ufuklara yelken açmak ancak gözü pek insanların işidir.
Eğer gerçekten değişmek istiyorsak ben olmaktan vazgeçip başka birisi olmaya hazır olmalıyız. Bu güne kadar yaptığımız şeyleri yaparsak aynı sonuçları alırız, farklı sonuçlar almak istiyorsak farklı şeyler yapmalıyız. Bu da şu an olduğumuzdan farklı birisi olmamızı gerektirir.
“Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleyen sadece delilerdir.”
Einstein
NLP kişisel mükemmelliği yakalamanın hem sanatı hem bilimidir. NLP bir sanattır; çünkü herkesin öznel düşünme ve davranma biçimleri vardır ve bunlar – özellikle duygular, tutumlar ve inançlar – tanımlanmaya çalışıldığında oldukça öznel sonuçlar ortaya çıkacaktır. NLP bir bilimdir; çünkü başarılı davranış yöntemlerinden destek alır. Birikimli bir şekilde ilerler.
Şimdi NLP’ nin açılımını yaparak her harfin neyi temsil ettiğine bir bakalım:
Neuro:
Tecrübelerimizin sinir sistemimiz sayesinde 5 duyumuzla algılanması ve işlenmesidir. Yani yaşadıklarımızı zihnimizde nasıl canlandırdığımızdır. Kısacası sinir sistemine yaptığımız bir göndermelerden oluşur.
Linguistic:
Sinirsel temsillerin kodlandığı, sıralandığı, anlama kavuştuğu dil ve iletişim sistemidir. Yani hayata bakışımızı, olaylara verdiğimiz tepkileri sözcüklerle nasıl anlattığımızla ilgilenir.
Programming:
Belirlenmiş hedeflere ulaşmak için iletişimimizi ve sinir sistemimizi organize etme eylemidir. Yani istenilen sonuçlara ulaşmak için düşünceleri düzenler ve değiştirilmesi gereken inançlarla ilgilenir.
İşte uzmanların dilinden NLP:
“NLP, çoğaltabilmek amacıyla, mükemmeli modelleme yöntemidir. “
(Dr. Wyatt Woodsmall)”
“NLP, işe yarayan bir şeydir.”
(Robert Dilts)
“NLP, dilin zihnimiz ve onu izleyen davranışlarımız üzerindeki etkisidir.”
”NLP, insanlar arası iletişimin sistemli bir çalışmasıdır.”
(Alix Von Uhde)
“NLP, kişisel deneyimler yapısının incelemesidir.”
”NLP, dünyadaki kalıpların saptanması ve kullanımı için hızlandırılmış bir öğrenim stratejisidir.”
(John Grinder)
”NLP, ardında bir dizi teknik bırakan bir tutum ve bir metodolojidir.”
(Richard Bandler)
Sevinç Karakaya
Devamı
Etkili İletişim ve Gelişim semineri
Etkili İletişim ve Gelişim semineri
Seminerin amacı :
Kurumsal vizyonun ve kurum misyonunun çalışanlar ve yöneticiler tarafından anlaşılması ve benimsenmesini kolaylaştırmak.
Kurum çalışanları arasında bilgi ve mesaj akışını kolaylaştırmak için kurum-içi etkili iletişim yöntemlerini ve kurum çalışanlarının iletişim becerilerini geliştirmektir.
Etkili İletişim ve Gelişim semineri içeriği
*İletişim Nedir ?
* İletişim Modelleri – NLP İletişim Modeli
* İletişim Sürecini Anlama
* Iletişim Tarzları – Kendi iletişim tarzınızı anlama
* İletişim Sürecinde Beden Dilimiz
* İkna etme / soru sorma-etkili yanıtlama / müzakere / zor insanlarla diyalog
* Düşünme ve Algılama Biçimleri
* İşletmelerde İletişim Çatışmaları
* İletişim engelleri
* İletişim engellerini yenmek
Etkili İletişim ve Gelişim semineri ne katar?
*Kurum içi iletişim çatışmalarını çözümlemenize yardımcı olur
*Kişiler arası etkili iletişim becerilerini geliştirmeyi sağlar
*Etkili Müşteri ilişkileri geliştirmede yönlendirici güç sağlamınıza yardımcı olur
*İletişim problemlerinden doğan düşük motivasyonu arttırmayı sağlar
*Kurumsal hedeflere ulaşmada ortak dili kullanma ve mesajları anlama becerilerini geliştirmeyi sağlar
Kimler Katılabilir:
* Yöneticiler ve Tüm Kurum Çalışanları
Fiyatlandırma :
-Bütün seminerlerimiz, seminerin verileceği kurumun beklentilerine ve taleplerine göre özel olarak dizayn edilmektedir. Seminere katılacak hedef kitlenin ihtiyaçları doğrultusunda, bir seminer programı için fiyat teklifi alabilirsiniz. Bunun için;
- Kurum bilgilerinizi,
- Seminere neden ihtiyaç duyduğunuzu,
- Katılımcı sayınızı,
- İletişim bilgilerinizi bilgi@interaktifdanismanlik.com adresine göndermeniz yeterlidir.
Seminer taleplerinizi, Seminer Talep Formu Doldurarak Bize Ulaştırabilirsiniz. Dönüş süresi, yoğunluğa bağlı olarak 2 – 3 gün sürebilir.
DevamıBeden Dili ve Etkin İletişim Semineri
Beden Dili ve Etkin İletişim Semineri:
Seminerin amacı:
Beden Dili ve Etkili İletişim;Sağlıklı iletişimin en önemli şartı etkin iletişim ve beden dilini etkili biçimde kullanarak sağlanmaktadır.Beden Dili ve Etkin İletişim seminerleri iş ve özel yaşantılarımızda yepyeni bir bakış açısı getirmek ve kendi içimizdeki ışığın farkına varmak amacıyla düzenlenmiştir.
insan hayatını oluşturan ‘iletişim’ sürecini daha etkili, daha verimli, daha sağlıklı kullanarak, iç dengeyi, istenen sonuçlara daha yakın olmayı, mutluluğu, kalıcı dostluklar geliştirmeyi, daha iyi anlamayı ve daha iyi anlaşılmayı hedeflemektedir.
Daha iyi insan ilişkileri kurabilmek, karşıdakini anlayıp kendimizi tam anlamıyla ifade edebilmek için
Şu sorulara cevap arar:
*Kişi iletişimde bulunduğu kişiden neler bekler ?
* Bu beklentilerini hangi davranışlarıyla ortaya koyar?
*Kişilerle ilişkileri engelleyen ve kolaylaştıran davranışlar nelerdir?
Beden Dili ve Etkili İletişimi semineri bu sorulara cevap bulmanıza yardımcı olur
Seminerin Kazandıracakları:
*Anlamak ve anlaşmanın en kolay yolu beden dili,
*Kişisel arası iletişimde inandırıcılık
*Ses kontrolü ve vurgular
*Sözlü iletişimin kuralları ve etkin dinleme
*Jest ve mimikler
*Güvenlik alanları
*Susarak iletişim
*Beden dili yalanı nasıl ele verir?
*Beden dilini geliştirmek için neler yapılabilir.
Konularında katılımcıların becerilerini geliştirme amaçlanır.
Beden Dili ve Etkili İletişim seminerine kimler katılmalı:
* İş ve sosyal yaşantısında başarılı olmak ve kendini geliştirmek isteyen herkes
*İnsan ile doğrudan iletişim içerisinde olan bütün meslek grupları
*Akademisyenler
Fiyatlandırma:
-Bütün seminerlerimiz, seminerin verileceği kurumun beklentilerine ve taleplerine göre özel olarak dizayn edilmektedir. Seminere katılacak hedef kitlenin ihtiyaçları doğrultusunda, bir seminer programı için fiyat teklifi alabilirsiniz. Bunun için;
- Kurum bilgilerinizi,
- Seminere neden ihtiyaç duyduğunuzu,
- Katılımcı sayınızı,
- İletişim bilgilerinizi bilgi@interaktifdanismanlik.com adresine göndermeniz yeterlidir.
Seminer taleplerinizi, Seminer Talep Formu Doldurarak Bize Ulaştırabilirsiniz. Dönüş süresi, yoğunluğa bağlı olarak 2 – 3 gün sürebilir.
DevamıAile İçi İletişim Seminerleri
Aile İçi İletişim Seminerleri
Seminerin amacı; Aile; içinde iletişim sorunlarının ne olduğunu belirlemenizi sağlar; sorunları çözmek için yeni yollar bulmanıza, Sizin kendi değerlerinizin neler olduğunu netleştirmenize ve aile içi davranışlarınızı ona göre belirlemenize, şimdiye kadar olan inançlarınızın sizi nasıl desteklediğini veya sınırladığını belirlemenize , gerekenleri değiştirmenize yardımcı olur. Aile içi iletişimi daha etkili ve sağlıklı olmasını sağlayan faktörleri tanımak bu etkenleri ailemize nasıl uygulayacağımızı öğretir.
Seminerin Konu Başlıkları :
* İletişimsizliğin neden yaşandığı
* Aile İçi İletişimin Nasıl Olması Gerektiği
* Empatik İletişim Becerisi
* Etkili Dinleme Becerisi
* Etkili Konuşma Becerisi ve Öfke İfadesi gibi konulara değinilecektir.
Kimler Bu Seminere Katılmalı?
*Herkesin bir ailesi olduğuna göre, herkes bu seminere katılabilir.
Seminer Süresi : 2 Saat
Katılımcı Sayısı : 100 ve üzeri
Fiyatlandırma :
-Bütün seminerlerimiz, seminerin verileceği kurumun beklentilerine ve taleplerine göre özel olarak dizayn edilmektedir. Seminere katılacak hedef kitlenin ihtiyaçları doğrultusunda, bir seminer programı için fiyat teklifi alabilirsiniz. Bunun için;
- Kurum bilgilerinizi,
- Seminere neden ihtiyaç duyduğunuzu,
- Katılımcı sayınızı,
- İletişim bilgilerinizi bilgi@interaktifdanismanlik.com adresine göndermeniz yeterlidir
Seminer taleplerinizi, Seminer Talep Formu Doldurarak Bize Ulaştırabilirsiniz. Dönüş süresi, yoğunluğa bağlı olarak 2 – 3 gün sürebilir.
Devamı