İlişkilerde Güvenin Önemi
İLİŞKİLERDE GÜVENİN ÖNEMİ
Bir insan için su içmek, nefes almak nasıl bir ihtiyaç dersiniz? Hayati bir ihtiyaç değil mi? yani temel ihtiyaçları…. İşte bir ilişki için de güven aynen, hava gibi, su gibi temel ihtiyaçtır. Eğer bir ilişkide güven kaleleri hasar görmeye başlamış ise o ilişki artık savunmasız demektir.
İnsan yaratılışı gereği güvenme ihtiyacı duyar. İlk önce annesiyle başlar, sonra ailesine güvenir ve aileden kopma vakti geldiğinde güveneceği yer, eşinin emniyetli kolları olur. Aslına bakarsanız; insan hayatı boyunca güven arayışı içindedir. Kendini iyi hissedeceği, maskelerini takmadan olduğu gibi kabul göreceği ve korkmadan sırtını dayayacağı bir güven arar.
Güven, benim tanımımda ilişkide var olması gereken üç temel nokta olan sevgi-saygı-sadakat üçgenin tümüdür. Genel bakıldığında sadece sadakat gibi görülse de tümünü kapsamaktadır. Sevildiğinizi bilmek, saygı duyulduğunu bilmek ve buna koşulsuz inanmak, bunun yanında her açıdan karşınızdaki kişinin size karşı sorumlu olduğunu bilmek, size bazı açılardan sorumlu olmasıdır.
Güven bir ilişkide sadece aldatmamak değildir. Güven, fiziksel aldatmanın yanında ,duygusal-sosyal-düşünsel olarak da sadık kalabilmek, karşıdakini kazanmadan, beraber olmadan öncede, beraber iken de, beraberlik başladıktan sonra da, hep aynı şekilde sevgi saygı ve sadakati devam ettirmektir.
Sadece duygusal ilişkilerde değil dost, arkadaş, iş ve daha tüm sosyal ilişkilerinde her insan güven arar. Güven kelimesinin anlamı tektir, ama kişiden kişiye göre değişir. Başınızı yasladığınız bir omuz, size uzanan bir el, kimi zaman da sizi içtenlikle dinleyen bir çift gözdür. Dostundaki güven kişiye güç katar. Yalnız değilim benim gibi düşünen bana inanan biri var der ve yoluna emin adımlarla devam eder. Dost,eş arkadaşlık ilişkisinde de güven çok önemlidir. Aynı pencereden bakım aynı inançlara gönül vermektir. Dost,eş arkadaşlık ilişkisinde güven; düştüğünde seni tutup kaldıran el olur, yüküne destek veren omuz olur. Her insan yaşamı boyunca güvenme ihtiyacı duyar. Çünkü yaşamın en temel gereksinimlerinden biridir, güvende olmak. Kendini güvende hissetmek. Dostlarınız, arkadaşlarınız, eşiniz size güven verebildikleri ve güvendiğiniz için yanınızdadırlar. Ya güven biterse, insana ne olur?
Güven Biterse Ne Olur?
Bir insana güveniyorsanız, kendinizi onun yanında daha iyi hisseder, tereddüt etmezsiniz. Size zarar vereceğinden kuşku duymaz, olduğu gibi kabul edersiniz. Yanında huzur duyar, her şeyinizi paylaşabilir, kontrol etme ihtiyacı duymazsınız. Güven kaybı ise, ilişkilerin kırılma noktası olur çoğu zaman.
İlişkiler üç ayaklı bir masa gibidir. Masanın Sevgi-saygı-güven üç ayağıdır. Bir tanesi kırılsa, masa sallanmaya başlar, sonunda devrilebilir. Kimi zaman ilişkiler de yapılan hatalar, kıskançlıklar, aldatmalar güven kaybına sebebiyet verir. İşte bu noktada, karşınızdaki insanı hala seviyor olabilir, ona saygı da duyabilir ama güvenmezsiniz. Güven eksikliği ise bir ilişki için çok şeyi ifade eder. Zor kazanılan bir duygudur, kaybedildiğinde ise geri kazanmak zaman alır.
Sadakatsizlik, ihanet, aldatılma, ya da yaşanan hayal kırıklıkları. İlişkilerde var olan, kimi zaman aylarca kimi zamansa uzun yıllar boyunca oluşturulmuş güven duygusunu kaybetmeye sebep olur. Birlikte geçirilen güzel günler yerini bir kriz dönemine bırakır. Koşulsuzca güven duyan kişi, karşısındaki insandan gelen bu beklenmedik hamleyi kabullenmekte zorlanır.
İlişkide güven kaybı, kan kaybı gibidir. Kimi zaman ilişki güvensizlik sebebiyle biter. Kimi zamansa çiftlerden birinin kararlı oluşu ile yeniden toparlanma evresi yaşanır.
Yaşanan olayın derecesi ile kaybedilen güven çoğunlukla orantılıdır. Yaşanan olayın derecesi ne kadar fazlaysa, güven kazanmak da o kadar zordur.
Güven kaybı yaşayan kişi, karşısındaki kişiden sürekli bir yanlış daha bekler hale gelir. Kontroller sıklaşır, kıskançlıklar artar. Sürekli ”yeniden beni zarara uğratacak” düşüncesi var olur. İlişkinin başındaki ”gözleri kapalı inanma hissi” yerini aşırı uyarılmışlık, aşırı kontrolcülük haline bırakır. İhanete uğrayan kişi, kendisine ihanet eden eşinin cep telefonunu sürekli karıştırarak hala görüşüp görüşmediğinden emin olmaya çalışır, sosyal medyada var olan profillerinin ve maillerinin şifrelerini almak ister. Bunlar güvensizliğin yarattığı sebepler olduğu kadar çözümü de gereklidir. Genellikle yanlış düşünce yargılarıyla, bir kişinin yaşattığı güvensizlik diğer insanlara genelleme yapılır ve ”Ben artık kimseye güvenemem.” düşüncesi zihne yerleşir hale gelir.
Güven kaybı yerini tartışmalara bırakır. İlişkinin diğer unsurları, sevgi ve saygı da güven kaybıyla birlikte zarara uğramaya başlar.
İnsan güven duygusunu kaybettiğinde, Sanki korunaklı bir alandan çıkmış da savunmasız kalmış gibi olur. Kaleleri sarsılmış yıkılmış, nereden ne geleceğini bilmeden yaşamak gibidir güven olmadan yaşamak.
Yeniden Güven Kazanmak Mümkün Mü?
Kaybedilen güvenin yerini alan duygular, gün geçtikçe artış göstermeye başlar. Güven duygusu yerini kontrolcülüğe, kıskançlığa ve aşırı uyarılmışlık haline bıraktığı gibi; artan endişe ve korkular da kişiye çeşitli ruhsal sıkıntılar yaşatır. Yeniden ihanete uğrar mıyım? Ya bana tekrar yalan söylerse? Görüşmeyeceğim dediği halde yeniden görüşürse? Ya yeniden yaparsa? gibi.
Mevcut ilişkide yaşanan hayal kırıklıklarını gidermek, kaybedilen güvenin nedenini sorgulamak, yaşanan bu durumun düzeltilmesi için adım atmak adına çiftlerin birbirleriyle açık ve net bir şekilde konuşmaları gerekmektedir. Karşılıklı duyguların ifade edilmesi, mevcut sorunların dile getirilmesi, sorun yaratacak gözlemlerin diğer eşe aktarılması; var olan problemlerin çözüm aşamasını oluşturacaktır.
İlişkilerde oluşan güven zamanla kazanılmıştır. Bir kez zarara uğrarsa, yeniden kazanmak zaman alacaktır. İlişki Koçuluğu; ilişkilerde yaşanan bu sorunlara çözüm getirmektedir. Bireysel koçluk hizmeti ile ilişkilerde yaşanan problemleri, kişilerde yarattığı duygu ve düşünceleri açığa çıkartmaya yardımcı olunur. Çiftler arasında çözülemeyen problemler olduğunda, sorunların temel kaynağı saptanarak çözüm üretilmeye çalışılmaktadır.
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
İlişkilerinizde Bağlı Mısınız? Bağımlı Mısınız?
İLİŞKİLERİNİZDE BAĞLI MISINIZ ? BAĞIMLI MISINIZ?
Elbette ki ilişkileri yürüte bilmek için bazen adı konmuş, bazense adı konmasa da ilişkinin gereği olarak uyulması ve yapılması gereken kurallar vardır. Bir ilişkiye, bir kişiye tüm kalbimizle güvenmek, sadakat, anlayış ve şefkat göstermek, gerekli fedakarlıklarda bulunmak sağlıklı bir bağlılıktır. Bu bağlılık aranan ve olması gereken bir özelliktir. Hatta olmazsa olmaz kurallardandır. Bu kurallar olmadığında ilişkinin yönü değişir, bir ilişki olmaktan çıkabilir. Bir de bu bağlılığın uç sınırlarda gezinen bağımlılık hali vardır. Bağımlılıkta dünya artık yaşanan ilişkinin, aşık olunan kişinin etrafında döner. Tüm önem sıralamalarının en üstünde o kişi ya da o ilişki vardır. Hemen hemen hayatın tüm yolları o kişiye çıkar. Artık o kişi bizim hayatımızın baş rol oyuncusu ve yokluğu ise filmin bitişi gibi olur.O olmadan nefes alamaz, yapmamız gereken hiçbir şeyi yapamaz hale geliriz işte bu durum bağımlılıktır ve hemen bu durumdan kurtulmak gerekir. Eminim bir çoğunuz zaman zaman böyle bağımlılıklar yaşamışsınızdır. Belki halen yaşıyorsunuzdur.
”Nasıl Bağımlılıktan kurtulurum?”
TEKRAR KENDİNİZE DÖNÜN
Sizden başka hiç kimse sizin dünyanızın merkezi olamaz .Her birey kendi dünyasının merkezidir. Kendi önemini fark etmeyen, kendisini sevmeyen biri bağımlı olmaya mahkumdur. O yüzden tekrar kendinize dönmelisiniz. Kendi kişiliğine, ihtiyaçlarına, beklentilerine sadık olmak, bir ilişkiye körü körüne sadık olmaktan çok daha önemlidir. Kişi ancak kendisi tatmin olduğunda bir başka kişiyi de gerçekten tatmin edebilir. Bağımlılıklarda kişiler kendilerini unuturlar, kendilerine özgün bir kişilikleri yokmuş gibi başka birine adarlar hayatlarını, yapmak istediklerini, vazgeçtiklerini oysa ki kendisini hatırlayan, kendi zevklerinin, ihtiyaçlarının farkına varan kişiler karşılık alabildikleri, iki taraflı sağlıklı bağlılık geliştirdikleri ilişkiler yaşarlar. Unutmayın ancak iki taraf karşılıklı eşit olarak duygu paylaşımı yaşıyorsa yaptıkları, fedakarlıklar, vazgeçtikleri yada verdikleri şeyler eşitse ilişkiler arası denge ve sağlık olur. Kendinizi tekrar hatırlayın siz kimsiniz; sizi mutlu eden şeyler ne, size ne keyif verir bunları tekrar düşünün bilinç altınıza sorun hatta listeleyip devamlı göreceğiniz bir yere asabilirsiniz. Tekrar kendinize dönün.
YÜKLERİNİZİ BIRAKIN
>Yükleri hayatınızda taşımak size ne kazandırıyor dersiniz? Kazandırmıyor fakat hayatını da bu yükleri taşımaya devam ettikçe her geçen gün çok şey kazanacağınız kesin. Düşününce size sıkıntı veren, hayatınızı negatif yönde etkileyen, neşe ve huzurunuzu alan her şeyden kurtulma zamanı gelmiştir. Bu sizi mutsuz eden sevgiliniz yada eşiniz , sizi huzursuz eden arkadaşınız ya da sağlığınızı bozan bir alışkanlık olabilir. Bir şeyin zararını fark ettiğinizde ondan kurtulmanız kolaylaşır. Size yük olan şeyleri fark edin. Hayatınızdaki etkilerini azaltmanız gereken kişileri düşünün, size mutluluk vermedikleri sürece onlara muhtaç olmadığınızı hatırlayın. Yeni bir hayat planı yapın ve hayatınıza etkilerini en aza indirecek şekilde konumlandırın. Sizi rahatsız eden ama katlanmak zorunda hissettiğiniz şeyleri, kişileri listeleyin onlarla ilgili yeni bir iletişim ve davranış planı yaratın.
KENDİNİZE AİT BİR HAYAT KURUN
Kişinin kendine ait bir dünyası, bir yaşam alanı kişisel zevkleri olmalı hayatta… Nasıl bir yaşamınız olursa olsun; İster bir ilişki, aile ya da çocuklar… Hayatınızda önemli ne olursa olsun onlar haricinde sadece size ait olan bir dünyadan bahsediyorum. Sadece kendiniz için yaptığınız ve yaptığınızda sizi duygusal olarak ileriye götüren bir şeyler yapmalısınız. Bu bir hobi, kendinize ayırdığınız bir gün, spor yapmak, kitap okuma gecesi ya da hayal edebileceğiniz ve imkan yaratacağınız bir şey olabilir. Kulağa çok alışılmış gelse de insanları önemli hissettiren sadece kendileri için yapabildikleri küçük şeylerdir. kendinize küçük süprizler yapın.
HER ZAMAN KENDİNİZİ YENİLEYİN
Yaşam her an yenilenmemiz ve değişmemiz için türlü fırsatlar, şanslar sunar. Bağımlılık girdabındaki kişiler ise bu fırsatları fark edemez göremezler ve tabi ki şansları kullanamazlar. Bağımlılıktan kurtulmanın ilk ve en önemli yolu ilginizi başka uğraşlara verebilmektir. Hayata, yeni arkadaşlara, aklı meşgul edecek ufku açacak yeni uğraşlara… Bütün bu yeni ilgi alanları yeni kapılar açarken, bağımlılığın etkilerini de yok edecektir. Eski bizi yıpratan şeylerden kurtulmanın en kolay yolu yeni bizi heyecanlandıran yeni durumlar oluşturabilmektir. Yeni insanlar, yeni ortamlarda bulunun, bunun için çaba harcayın, sosyalleşin. Kalbinizi ve ruhunuzu hayatın mucizelerine açın, etrafınızda olan bitenin farkında olun.
KENDİNİZİ GÜVENİN
İnsanlar bağımlı bir ilişkiler yaşadıklarında hem güvenlerinden hem de gururlarından çok şey kaybederler. Kişiler bir kere kendilerinden vermeye başladığında bunun önünü alamazlar kolay kolay. Kendilerinden verdikleri ve karşılık alamadıkları her şey içlerinde bir öfke ve hayal kırıklığı olarak depolanır. Eğer ki yeni bir hayata seçiyorsanız artık geçmiş yaraları iyileştirmek gerekir. Bu durumlarda yapılması gereken kendinizde beğendiğiniz fiziksel ve ruhsal özellikleri hatırlamak, onları öne çıkararak kendinizi şımartmak ve sevmektir. İnsan hayatında kendi var oluşuna aykırı durumlar yaşayabilir önemli olan toparlanabilmektir. Kendi değerinizi tekrar fark ettiğinizde gururunuz ve güveniniz eskisinden daha güçlü bir şekilde yerine gelecektir. Ne kadar değerli olduğunuzu önce kendinize hatırlatın. Sizi seven ve takdir eden insanlarla olun, mutlu olduğunuz ortamlarda bulunun
Sebeplerini kendimiz dahi göremediği ilişkilerimizde ilerlemiş iletişim problemleri yaşayabiliriz. Bunlara tarafsız ve yargısız bir gözle bakabilmek için ve sorunlarınız olmadan, sağlıklı ilişkiler yürütebilmek için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Kendine İnanmalısın…
KENDİNE İNANMALISIN…
Kendi kaynaklarına inanmalı insan. Kendi gücüne biraz mütevazi olmalı ama aynı zamanda güvenmeli de kendine, aksi taktirde hayatta başarılı yada mutlu olmayı bekleyemez. Ama kendine gerçekten inanırsa başaramayacağı hiç bir şey yoktur insanın. Kendine inanma; Kendini kanıtlamayı sağlar, başarıyı getirir, içinizdeki gücü açığa çıkarmanıza yardımcı olur.
Kendime güven duygusunu nasıl kazanabilirim? Diyorsanız.
Kendinize olan inancınızı kaybettiyseniz, kendimize inancınızı yeniden inşa edebilirsiniz. Bunun için yapılacak adımlar var. Öncelikle üzerinizdeki acizlik hissinin nedenini anlamaya çalışmanız lazım.
İlk adım Olarak vereceğim yöntemleri uygulayabilirsiniz.
Bu yöntemleri dikkatle uygularsanız,ne kadar güçlü olursa olsun,acizlik duygusunun kaybolup yerine kendine güven duygusunu kazandığınızı göreceksiniz. Bu yöntemleri uygularken içinizde acizlik duygusundan kurtulma inancının bulunması çok önemlidir. Bu inanç yoksa yöntemleri uygulamanız o kadar faydalı olmayabilir.Diğer bir önemli nokta da,her gün kendine güvenen bir insan olma fikrini kendi kendinize tekrar etmenizdir. Günlük yaşamdaki bir sürü işiniz arasında kendinize güvenme fikrini bilincinizde devamlı canlı tutmanız gerekir. Diyebilirim ki kendine güven duygusunu kazanmak için vereceğim yöntemleri tekrarlamanız işe yarayacaktır.
Kendine İnanmalısın… En önemlisi kendine güven duygusunu niçin kaybetmiş olduğunuzu bulup çıkartmak. İçince bulunduğumuz acizlik halinin birçok nedenleri vardır, bunları bulmak için üzerinde belli bir vakit ve sıkı bir analiz yapmak gerektirir. Duygusal olarak bizi rahatsız eden içinde bulunduğumuz duruma tıpkı fiziksel problemleri çözen bir doktor edasıyla yaklaşmalıyız.
”Norman Vincent Peale” Kendine güven duygusunu kazanmanız için uymanız gereken yöntemlerini sizlerle paylaşmak istiyorum
REÇETEMİZ İŞTE GELİYOR…
1. Başarılı olduğunuzu simgeleyen bir resmi zihninize iyice kazıyın. Bu resmi zihninizden hiç çıkarmayın. Solup rengini kaybetmesine izin vermeyin. Başarısız olmayı asla düşünmeyin.
2. Kendinize güven duygunuzu zedeleyen olumsuz düşünceler gelince onları aklınızdan kovun ve hemen olumlu düşünceler üretin.
3. Hayallerinizin önüne engeller çıkarmayın. her engelin ne olduğunu iyice belirleyin . Onları en aza indirmeye çalışın.
4. Diğer insanlardan etkilenmeyin, onları taklit etmeyin. Hiç kimse sizin kadar kendiniz olamaz.
5. Yanlış ve kendine güvensiz hareketlerinizin nedenlerini anlamanızda yardımcı olacak bir uzmana danışın. Çoğunun kökü çocukluğa dayanan aşağılık duygusu ile kendinizden şüphelenme duygusunun kaynağını bulun. Kendinizi tanırsanız, bu yanlış duyguları tedavi etmeniz kolaylaşır.
6. Yeteneklerinizi gerçekçi bir şekilde belirleyin, sonra bunu yüzde on artırın. Benim yeteneğim budur deyin. Bencil olmayın, fakat kendinize saygı duyun. Kendinizdeki güçlerin farkına varın ve onlara güvenin.
Tabi ki bu durum birden bire düzelmez. Kısa konuşmalarla, anlık çözümlerle başarılamayacağı hatırlanmalı ve bu inancı tekrar oluşturmanın, takip edilmesi gereken bir süreç olduğu unutulmamalıdır.
Sevinç Karakaya