Eşinize Değerli Olduğunu Hissettirin
Evlilik doğru kişi ile yollarınızı birleştirdiğiniz sürece hayatınızı güzelleştirip yaşam kalitenizi yükseltir. Bekarlar ile mutlu evliliğe sahip olan kişileri karşılaştırdığımızda; evli kişilerin çok daha dingin, düzenli, huzurlu ve mutlu bir yaşam sürdüklerini görmekteyiz.
Mutlu ve ömür boyu beraberlik adına kurulan evliliğinizde, ya işler hesapladığınız gibi gitmezse; Evlilik iyi güzel de, ya mutluluğu yakalayamazsanız? Ya eşinizle geçinemezseniz? Soluğu mahkeme kapısında mı almalısınız? Evliliğinizde yaşanan sorunlar kangren haline geldiyse elbette boşanmak çözüm olabilir. Fakat her evlilik kurtarılmak için yeni bir şansı hak eder. Ruhen sağlıklı çiftlerin evlilikleri, biraz sabır, biraz çaba, biraz gayret ve fedakârlıkla yıkmak yerine yeniden yapılandırılabilir.
Yaratılış olarak her birimiz bizi iyi hissettiren ve değerli olduğumuzu her fırsatta bize gösteren kişilerin yanında mutlu oluruz. Eğer niyetiniz evliliğinizi tekrardan yapılandırmaksa en iyi yaklaşım, eşinize değerli olduğunu hissettirerek başlamaktır.
Kadınlar değerli oldunu görmek ve hissetmek ister. Oysaki sadece kadınlar değil erkeklerde kadınlar kadar değerli olduklarını hissetmek isterler. Eşinizin değerli olduğunu hissettirin. Eşinize kendisi için özel ve önemli olduğunu hissettirin.
Eşinize Değerli Olduğunu Nasıl Hissettirirsiniz?
Saygıyı Her Zaman Muhafaza Edin; Günümüz evliliklerinde en sık rastlanan davranış hatala-rından biride samimiyetin saygıyı yok etmesidir. Yoksa ki mutlu bir evliliğe baktığımızda aradan ge-çen yıllara rağmen çiftlerin birbirlerine saygıyı muhafaza ettiklerini görüyoruz. Saygı sınırını aşmayın. Saygısız tavırlar, temelleri güzellikler ile atılan bir evliliğe inen balyoz gibidir. Güzel söz ve davranış-lar ise dışardan harabe gibi görünen bir binayı sıvayıp, boyayıp eski sağlam günlerine geri getirmek gibidir.
İlişkiniz İçin Fedakarlık Yapın; Her güzel şey gibi evlilikte emek ister. Fedakarlıkta bulunmakta bu emeğin bir parçasıdır. Fedakarlık, eşler arasındaki muhabbeti çoğaltır. ‘Neden fedakarlıkta bulu-nacakmışım bana ne’ kelimesi ise sevgiyi muhabbeti azaltır. Burada unutmamanız gereken beklen-tileri bir kenara bırakıp karşılıksız ilişkiniz adına birşeyler yapmaktır. Aslında yaptığınız fedakarlıkları sadece karşı taraf adına değil kendi mutluluğunuz adına da yaptığınızı her zaman aklınızda bulun-durmalısınız. Evlilikte hiç bir zaman ne tek kişi mutlu nede tek kişi mutsuz olur.
Sorumlulukları Paylaşın; Karşınızdaki kişi sizin hayat ve yol arkadaşınız. Bir yola beraber çıkıldı ise sevinçler kadar kederleri, rahatlar kadar sıkıntılarıda paylaşmak gerekir. Bütün sorumluluğu eşi-nizin omzuna yıkıp, ‘yapmak zorunda’, ‘bakmak zorunda’ gibi tavırlara girmek, ilişkinizi gerginleştirip, birbirini düşünen, anlayan bir çift olmak yerine sizi birbirinize uzaklaştırır. Evliliğinizde hayatı paylaş-tığınız gibi sorumlulukları da paylaşmalısınız. Unutmayın ikinizde aynı gemidesiniz. Gün gelip eşiniz yorulduğunda gemi su almaya başlarsa bundan iki tarafda zararlı çıkacaktır. Her iki eşin de sorum-luluğunu bilmesi hayat yükünü hafifletir.
Ani çıkışlar Yapmayın; Bazı tavırlar vardır, kişileri haklı olsa bile haksız duruma düşürebilecek. Bunlardan biride alev gibi parlamaktır. Olaylar karşısında alev gibi parlayıp eşinizin gönül sarayını yakmayın. Hem kendinizi hem eşinizi mahveden öfke küpüne binmek yerine sabır ağacının dallarına tutunun. Böyle öfkeli tavırlar konuşmak için hiç uygun zamanlar değildir. Kendinize öfkenizi sağlıklı bir şekilde dışarı akıtacak ve sakinleşmenizi sağlayacak yöntemler geliştirin. Böylece hem eşinizi yıkmamış, hemde daha sonradan pişman olucağınız sözleri sarfetmemiş olursunuz.
Asla Keşke Demeyin; Her zaman ifade ettiğim gibi hayatınızda olumlu olaylara odaklanmak ha-yatınıza olumlu olaylar getirirken olumsuz yönlere odaklanmak ise, hayatınıza olumsuzlukları taşı-yacaktır. ‘Keşke seninle evlenmeseydim’ yerine ‘iyi ki, seninle evlenmişim’ sözüde aynı tren rayları-nın yönünü değiştirmek gibi eşinizin iyi yöne doğru yönelmesine zemin hazırlayacaktır. Aksi ise size olumsuz ve gergin bir ilişki olarak geri dönüp, eşinizin daha çok zıtlaşmasına sebep olacaktır.
Pozitif Olun; Yaşadığımız yada karşılaştığımız hiçir şeyi tesadüfen değildir. Durum ne kadar karı-şık ve sıkıcıda görünse muhakkak almamız gereken pozitif bir ders vardır. Her zaman pozitif olmak size de ilişkinize de iyi gelecektir. En basit şeyde ‘Zaten sen hep böyle saçma sapan işler yaparsın.’ gibi cümlelerle karşı tarafı suçlamak yerine ‘Olur, böyle şeyler hallederiz’ yada ‘Olan oldu bundan sonra ne yapabiliriz’ gibi pozitif düşünceler ilişkinizi yapıcı yönde geliştirecektir.
Eşinizi Şefkatle Sevin; Aşkla seven kişi, ister ki oda beni sevsin, benim sevgimin karşılığını ver-sin. Fakat şefkatle sevmek aynı bir annenin çocuğununa gösterdiği gibi, karşılıksız çocuğu ne ya-parsa yine de evladım deyip bağrına basmak gibidir. Eşinizi de tıpkı çocuklarınızı sevdiğiniz gibi beklentisiz sevgi, şefkat ve merhamet ile sevin. Onun sizde hayat bulması için havası, suyu, yağ-muru, güneşi olun. Kainatın sevgi üzerine var olduğu gibi, evliliğinizde sevgi üzerine tekrar inşa edin.
Aşırı Beklentilere Girmeyin; Hayat peri masallarında ki gibi yada romantik komedi kıvamında gitmiyor. Evlilik böyle kurgulanmış bir film senaryosu değildir. Evlilikten olağanüstü beklenti içinde olmak insana hayal kırıklığı yaşatır. Mükemmel evlilik yoktur. Fakat iyi evlilik vardır. Mükemmelin peşinde koşmak sizide ilişkinizide yoracaktır. Bunun yerine iyi bir evlilik için ‘neler yapabilirim?’ deyip ilişkinize sahip çıkın.
Zor İnsan Olmayın; Karamsar bile olsanız bu huyunuzun yönünü değiştirmeye çalışın. ‘Ne yapayım ben zor bir insanım, beni böyle kabul et’ demek sorunlarınıza çözüm getirmediği gibi çözüm yolları-nıda kapatır. İşleri zorlaştırmak ilişkileri gerer ve bir gün sizi bağlayan o gergin bağları da koparır.
Sevinç Karakaya
DevamıSağlıklı Evlilik Yapabilmek İçin Bilinmesi Gerekenler
Bir evliliğin yada ilişkinin sağlıklı olabilmesi için kişinin içinden başlayarak dışına doğru sevmeyi öğrenmesi gerekir. Fakat asıl sorun bunu nasıl yapacağımızdır. İşte bugün sağlıklı evliliği bizi taşıyacak 6 anahtardan bahsedeceğiz. Her bir anahtar sırası ile, kullanıldığında hem sizin içinize giden yolların kilidi açacak, hem de sağlıklı ilişkinin yollarındaki kilitleri açacaktır.
1-Doğru Eşi Seçme Yetisi; Sağlıklı bir ilişki evliliğin ilk başlangıcı hayatını birleştireceğin kişiyi doğru seçmektir. Bir ilişkiyi meydana getiren bileşenler; fiziksel, maddi, cinsel, ruhsal ve duygusal seçimlerin bileşenidir. Fakat kişinin gerçekten sağlıklı bir seçim yapabilmesi için; ilk önce kendi kendine yetecek hakkıyla yaşama yeteneğine ulaşması gerekir. Ancak o zaman özgürce ve tam anlamıyla yakın bir ilişki kurmayı tercih edebilir.
Her zaman söylediğim gibi bir ilişkide eksik yanınızı aramak size eksik bir ilişkiden başka bir şey getirmeyecektir. Eksik yanınızın farkına varıp tamamlanmaya çalıştığınızda, hayatınıza da tam birini çekebileceksiniz. Bir ilişkiye ”EVET” diye bilmek için, ”HAYIR” dediğimizde de kendi başımıza yaşayıp gelişebilecek durumda olduğumuzu, anladıktan sonra olur. Unutmayın kendi hayatınızın patronu sizsiniz.
2- Bağlılık Kurabilme; Evlilik çiftlerin beraber yürüyeceği uzun bir yolculuktur. Bu yolculukta yalnızca romantik bir gezinin keyfini çıkarıp, yolun yarısında yolculuğu terk etmek değil, tüm yolculuk boyunca her anıyı birlikte paylaşabilmek esastır. O yüzde yetişkin her kişinin evlilikten önce, kendine sorması gereken; ”ilişkiyi zenginleştirmek, derinleştirmek ve geliştirmek için, var gücüm ile çalışacağıma, bunu bir öncelik haline getirebilmek için gerekli zamanı ayıracağıma, söz verebiliyor muyum?”
Bağlılık aynı zamanda eşiniz ile aşkı ve işbirliğinizi sıkıntıya sokabilecek korkularından sıyrılmanızı da gerektirir. Bağlılık ilişkinizin sağlıklı bir şekilde gelişmesi ve zenginleşmesi için gerekli içsel çalışmaları yapmak adına en başta kendinize verdiğiniz bir sözü kapsar.
3- Hayatınızı Yüceltebilmek ; Her ilişki kendine özeldir. İlişkinizin iyi olup olmadığını anlamak için ise, bakmanız gereken birbirinizi ne kadar iyi hissettirdiğinizdir. Kendi ilişkinizin kullanım kılavuzunu yazacak olan sizsiniz… İlişkinizde nelerin işe yaradığına dikkat etmeyi öğrenmelisiniz. Kendi aranızda ilişkinizin küçük bile olsa birlikteliğinize ait adetlerini, alışkanlıkları keşfedin. Günlük yaşamınızı sıradanlıktan kurtaracak, aynı zamanda hayatla bütünleşmenizi sağlayacak eğlenmenin, beraberliğinizin tadını çıkarmanın zaman ve yolları bulun.
Tabi bunları yaparken aynı zamanda ilk işinizin kendiniz olduğunu unutmayın. Hayattaki ilk işiniz kendi hayat amacınızı bulmak ve onu gerçekleştirmeye çalışmaktır. Bütün kutsal dinlere bakıldığında her biri; Her bireyin güçlü bir yanı olduğunu ve bunu keşfedip yüceltmenin hayatımızın gayesi olduğunu belirtir. Evet yaratılış itibariyle her birey yüce Yaratıcının esmalarını görmek ve göstermek gibi bir gaye için buradadır. Kişiler hayattaki sıfatlarından önce, üzerinde taşıması gereken misyonu fark edip, ilk önce onu, keşfedip yaşamalıdır. Ancak böylece kendini gerçekleştirmiş olur. Kendini gerçekleştirme yolundaki bir birey ilişkisinde de kendini yüceltir, ilişkisi onun hayat yolunun basamağı olur.
4- Şefkat ile Davranmayı Bilme; Her birimiz hayatla, insanlarla mücadele halindeyiz. Böyle bir kargaşada hem kendimize, hem de eşimize daha şefkatli davranmalıyız. Bir yandan birbirimizin kırgınlıklarını, hayatla mücadelesini anlayışla karşılarken, bir yandan da kendi kişiliğimizin net sınırlarını koruyabilir, kendi güvenlik ve sorumluluk ihtiyaçlarımıza saygı gösterebiliriz. İlişkimize şefkatle bakabilirsek, kendi bakış açımıza saplanıp kalmak yerine, olaylara eşimizin gözünden de görebiliriz. Birbirimizi yargılamak yerine, birbirimize olan ilgimizi geliştirebilir.
Şefkat aşktan farklıdır. Şefkat beklentisiz sevmektir. Şefkat hem kendini hem eşini tekrar tekrar bağışlamanı sağlayacak güçtür. Hataların da; mutluluklar ve başarılar kadar bu hayatın bir parçası olduğunu şefkat ile bakabildiğimizde anlayabiliriz.
5- Ortak Paylaşım Alanı Oluşturabilme; Bir çiftin geliştirebileceği en güçlü becerilerden biri; çatışmaları yönetme, iletişim kurma, kararları paylaşma ve zor zamanlarda birbirini destekleme ile ilgili ortak çözümler üretebilme yeteneğidir. Her alanda ortak paylaşımlar ve çözümler ilişkiyi sen- ben olmaktan çıkarır, ortak meraklarının peşine düşmeyi sağlar. Bir çifttin hayatlarını genişletmeleri, ister ailede ister çevreleri ile bağlarında olsun, ister spor, müzik, seyahat, dini ibadetler, arkadaşlıklar yada her ikisinin de tatminkar bulduğu farklı girişimler yoluyla olsun sağlıklı bir durumdur.
Eşler yalnızca birlikte olmak yerine, birlikte doyurucu faaliyetler içinde olduklarında aynı zamanda gelişimlerini de destekliyor demektir. Bu ortak girişimler ve paylaşımlar ilişkinize daha fazla anlam katacaktır.
6- Cesaret; Kendimizle ve eşimizle farkındalık, dürüstlük ve sevgiyle yüzleşe bilmek için, cesarete ihtiyaç duyarız. Cesaret korkularımızla, sınırlarımızla doğrudan karşı karşıya gelip yüzleşebilme gücü verir. Eşinizin kim olduğu, kim olması gerektiği yada olmaması gerektiğine dair beklenti ve varsayımlarınıza meydan okumayı sağlar. Gerektiğinde değişebilme anlamına gelir. Cesaret benim, senin, ailelerimizin ve hatta haksızlık ettiğini hissettiğimiz insanların tüm insanlık hallerine anlayış göstermektir.
En önemlisi cesaret kendimize gülme yolunu bulmaktır. Gülmekse kendimize, eşimize ve tüm dünyaya bakış açımızı değiştiren açık bir anahtardır.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evliliğin Kuralları
Aradığı aşkı bulamayan, evliliğinde istediği doyuma ulaşamayan, hayatı sevgiyi paylaşacağı yol arkadaşını bulamayanlar için, Mutlu bir ilişkiyi hayatımıza çekmek için yada hali hazırdaki sorun dolu evliliğimizi, özlemini duyduğumuz mutlu bir yuvaya dönüştüre bilmek için kendi payımıza düşen her şeyi yaptık mı?
Her zaman söylediğim gibi, ilişkilerinin ve hayatının düzene girmesini isteyen her yetişkin, kendi hayatının sorumluğunu kabullenmelidir. Gelin gerçekten mutlu bir ilişki yada evliliğimizi daha mutlu yaşamak istiyorsak neler yapmalıyız? bakalım.
Önce Ben Kuralı ; Ancak siz mutlu iseniz mutlu bir ilişkiye sahip olabilirsiniz. Mutluluğumuzu hep bir şeylere bağlarız, ”Hayatımda biri olsaydı mutlu olurdum”, ”Eşim beni sevseydi/severse mutlu olurum”. Mutsuzluğumuzun kaynağını hayatımızdaki eksikliklere bağlarken çok önemli bir gerçeği atlarız. Aslında kendimizle ve elimizdekilerle mutlu olmayı beceremediğimiz için eksik kalırız. Bu yüzden ”ÖNCE BEN” kuralı mutlu bir ilişki için çok önemlidir. Siz kendi mutluluğunuzdan sorumlusunuz ve kendi ile mutlu olmayı başaramayan biri hiç kimse ile arzu ettiği mutluluğa ulaşamayacaktır. Mutlu bir yaşamın ilk şartı mutlu bir insan olmaktır. ilk hedefiniz kendinizi mutlu etmek olmalıdır, bunu lafın gelişi değil gerçek anlamda yapabildiğiniz de hayat size tahmin ettiğinizden daha fazlasını getirecektir.
Her insan hayatının merkezine kendini getirmeli ki etrafındakilerle sağlıklı, mutlu ve tatminkar ilişkiler kurabilsin. Biriyle gelecek planlamak için, önce kendinize ait mutluluk alanları oluşturmalısınız, yaşadığınız ilişki dışında da tutku duyduğunuz şeyler olmalıdır. Her kimle ve neredeyseniz hayatın içinde yüzde yüz olmayı başarmalısınız. Hiç kimse kendi memnuniyeti hakkında özen göstermeyen birini memnun etmeye çalışmaz. Yani siz kendinizi gerçekten sevmedikçe, kimse sizi istediğiniz gibi sevip, mutlu edemez.
Diğer Yarını Değil, Diğer Tamını Aramalısın; Mutluluğumuzu başkası tamamlamasını istediğimiz gibi ilişkilerde de çoğu zaman, eksik yanımızı tamamlayacak yada bizde olmayan özelliklere sahip olan bir aday ararız. Unutulmaması gereken; Karşı taraftan beklediğiniz özellikler sizde bulunmuyorsa, ilişkinizden beklediklerinizi siz veremiyorsanız, kişisel gelişiminizi tamamlamamışsınız yani henüz tam değilsiniz demektir. Hayatta ilk sorumluluğumuz gelişimimizi tamamlamak adına kendi ruhsal yolculuğumuzu planlamaktır. Kişi isteklerini sıralarken önce ”Ben ne kadarına sahibim?” diye kendine sormalıdır. Yeni yılda bütünlük hissini yaşayabileceğiniz ilişkiler istiyorsanız kendi eksikliklerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
Kendinizi tarafsız olarak değerlendirin, nerelerde hata yapıyorsunuz, hangi kişisel özellikleriniz sizi engelliyor, ilişkileriniz hangi sebeplerle son buluyor. Bu tıkanıklıkları çözdüğünüzde hayatınızın hızla değiştiğine şahit olacaksınız.
Hayatınızın Yüz Görümlüğünü Alın; Herkes tektir ve her birey kendisine olan tavırları ile karşı tarafın davranışlarını belirler. Yeni yılda hak ettiğiniz mutluluğu bulabilmek için size kötü davranan ya da size yeteri kadar değer vermeyen tüm ilişkileri reddedin. Hak etmediğiniz davranışları kabul ederek; hayata ”yeterince değerli biri değilim, bu nedenle kötü muameleyi hak ediyorum” mesajı yollayarak, tüm ilişkilerinizi bu sona mahkum edersiniz. Unutmayın olaylar karşısında kendi erdemlerini düşünerek davrananlar kısa süreli haksızlığa uğrasalar bile saygınlıkları ile üstün olurlar.
Hayatınız ve siz değerlisiniz. Hayatınıza gerçekten birini kabul edecekseniz. Bizde gelenek gibi, görünebilir fakat çok daha derin anlamları olan, hayatınızın ”yüz görümlülüğünü” alın. Yani bu kişiyi çok kıymetli hayatınıza alacaksınız fakat bu kişi size gereken manevi değeri, önemi, saygınlığı, size ait sorumluluklarını yerine getirecek mi ? Sizin ve hayatınızın değerli olduğunun ne kadar farkında? Bunu sadece vaatlerle mi yapıyor ? Yoksa hal ve tavırlarıyla da size gösteriyor mu?
Sizin İçin Olmazsa, Olmazlarınızdan Ödün vermeyin; Sadece bir ilişkiye ihtiyaç duyduğunuz, yalnız kalmaktan korktuğunuz yada artık evlenmeniz gerektiğini düşündüğünüz için temel değerleri sizinle uyuşmayan kişilerle hayatınızı birleştirmek çok büyük bir hata olur. Kendinize doğru kişiyi bulabilmek, doğru gözlem yapmak için zaman tanımalısınız. Hayatta hiçbir şey için geç kalmış olmazsınız, fakat yanlış kararlarla zamanınızı boşa harcamış, ruhunuzu gereksiz yere yormuş olursunuz. Hatta son zamanlarda evliliklerin yarısının boşanma ile bittiği düşünüldüğünde, faturası çok ağır mutsuzluklarla bitecek yanlış bir birliktelik içine girmeniz büyük bir olasılıktır.
Mutlu Ve Anda Olmak Size Doğal Bir Çekicilik Verir; Zaman içinde sizlerle daha detaylı paylaşacağım ”hayat enerjimiz” ve çekiciliğimizi doğal kaynağı; Anda kalabilmek ve anı yüzde yüz yaşamaktır. Bu eşiniz yada ilgi duyduğunuz kişi yanınızda yokken bile, siz hayata kendinizi verdiğiniz taktirde, sizi parlatır, aydınlatır ve onun tarafından daha ilgi çekici, hale gelmenizi sağlar. Hayatın içinde olmak kadar, hayatın içinde mutlu olmak da insanı çekici yapar.
Mutlu neşeli ve coşkulu olmak bilinçli bir tavırdır ve bu tavrın etkileyiciliği ile hiçbir şey yarışamaz. Hayata nasıl bakarsanız size öyle cevap verir. Olayların durumların neşeli taraflarını bulun. Eğlenmek, keyifli zaman geçirmek sanılanın aksine çok emek ister. Bu ruh haline girmek çekiciliğinizi arttıracağı gibi olası ilişkilerinizi de monotonluktan kurtaracak en büyük silahınız haline gelecektir. Araştırmalar birlikte eğlenebilen çiftlerin büyük problemleri daha kolay atlatabildiğini ve birbirlerine daha bağlı olduklarını kanıtlamışlardır. Siz eğlenceli ve coşkulu biri haline gelirseniz kuracağınız ilişkilerde otomatik olarak mutlu çekici ve eğlenceli olacaktır.
İlişkileriniz Alma – Verme Dengesinde Olmalıdır; Hayattaki her ilişkide olduğu gibi duygusal ilişkilerde de alma- verme dengesi olmalıdır. İlişkilerde kişiler birbirlerinin hayatları için sorumluluk duymalıdırlar fakat fazlaca ve tek taraflı sorumluluk yüklenmek, paylaşımı ortadan kaldırır ve bir tarafın ezilmesine yol açar. Kimsenin koruyucu meleği olmak zorunda değiliz, fazla fedakarlık yaparak problemleri çözmeye soyunmak, bir tarafın tembelleşerek ilişki için sorumluluk duymamasına neden olur, ayrıca öfke birikimlerine, ilerleyen zamanlarda ise tahammülsüzlüklere yol açacaktır. Fazlaca vermek, istenilenden ya da verilmesi gerekenden fazlasını vermek, hayatınızdaki kişi tarafından kullanılmanız ihtimalini arttırır. Yaptığınız tüm fedakarlıklar zaten görevinizmiş gibi algılanır ve takdir edilmez. Ayrıca fazla verici olmanız hayatınızdaki kişi ile aranızda aşk ve sevgi bağından çok, bir yardımcı bağının oluşmasına neden olur. Genelde verici tarafın yalnız kalmasının nedeni, diğer tarafın problemi çözüldükten sonra aşk arayacak oluşudur. Sağlıklı ilişkide her iki taraf birbirini besler, gelişimine katkıda bulunur. Sevgide sorumlulukta paylaşılır.
İlişkinizde Doğru iletişim İçin, Doğru Zamanlamayı Öğrenin; Doğru zamanda ve doğru şekilde iletişim kurmayı öğrenmek çok önemlidir. İnsanları tanımak, iletişim kurmak için doğru zamanı bekleyebilmek, insanların hassas noktalarına dokunan, eleştirilerden kaçınmak doğru iletişim kurmanın ilk adımıdır. İlişkilerde herkes kendi istediği şeyi duyar ve kendi beklentilerine uymayan mesajları almama eğiliminde olur. Onun için ilişkilerde beklentiler göz önüne alınmadan kurulan iletişim problemlere yol açabilir. Bir mesaj sevgiyle verilmelidir, yoksa mesaj da, mesajı veren de reddedilir.
İlişkilerimizi doğru analiz etmek ve doğru çözümlemek önemlidir. Bazı şeyler için ikinci şansınız olmaya bilir. Bazen sorunumuzu biliriz hatta çözümü de belki biliriz, fakat konunun uzmanı bile olsak dışarıdan farklı bir bakış açısından yardım almak gerekebilir.
DevamıBoşanmaya Karar Vermek, Bu kadar kolay Mı?
Boşanmak kolay kolay verilecek bir karar değildir. Boşanma eylemi gibi, önemli bir adım atmadan önce ciddi düşünülmeli… Böyle bir karardan geri adım atmaya karar verseniz bile, bir kez böyle bir adım attığınızda artık hiç bir şey aynı olmayacaktır. O yüzden bin bir umutla hayalle kurduğunuz bir yuva bir anda dağıtmayacak kıymetlidir. Fakat günümüzde sanki evlilik bağları pamuk ipliği ile bağlanmış gibi kolay koparılmakta, gözden çıkarılmaktadır.
Önceden eşlerin arasına bir soğukluk ya da sıkıntı girse hemen aile büyükleri araya girer ve orta yol bulunmaya çalışılırdı. Yeter ki çocuklarının, evlilikleri yolunda gitsin anne baba kendi haklarından bile vazgeçip beklentilerini bir kenara bırakırlardı. Oysa son zamanlardaki boşanmalara baktığımda maalesef aile büyükleri genç eşleri sakinliğe ve olayı yatıştırmaya çalışacaklarına, çoktan tarafları belli olan kavganın içinde daha da körükler halde görev almaktalar. ”Boşan kızım/oğlum, sen daha iyisine layıksın” laflarını ne çok duyar olduk.
Boşanmaya Kucak Açan, Değişen Aile Rolleri; Tamamen gerçek olan anlatacağım hikaye bazılarınızı şaşırta bilir. Bir danışanımın eşiyle arasında sıkıntıları var, fakat çok da büyük olmayan sorunlar. Tecrübesizlikle ailelere yansıyor. Aileler tarafından belki de sadece ”olur böyle şeyler sabırlı olun ve anlamaya çalışın birbirinizi” gibi yapıcı bir nasihat olayı yatıştırabileceği halde, maalesef çok farklı yerlere taşınıyor. Taraflar belli her iki tarafta sözde kendi çocuklarını savunma amacıyla birbirlerine birikmiş öfkelerini kusuyorlar.
Danışanım diyor ki ”Sevinç hanım ben artık orda değildim sanki, benim yuvam yıkılıyordu ama paylaşılan şeyler yuvamla alakalı değildi. Herkes çıldırmış gibi, yıllardır içinde ne birikmişse onları zalimce ortaya çıkarıyordu” ve devam ediyor, ”Biran kendime geldim yuvam gidiyor elden dedim ve eşimin annesine ne olur anne bizi bir dinleyin, bende senin çocuğunum hata bendeyse bana bağır çağır ama bu duruma bir çözüm bulalım dedim”
Gelen Cevap Sizce ne olabilir? ”Benim çocuğum, senden boşanacak o daha iyilerine layık” Ne acı değil mi? ortada bir yuva, çok ciddi olmayan çok rahat çözüm bulunacak bir sorun ve en acısı bir kız çocuğu var, fakat boşanma kararına ”siz ne yapıyorsunuz ya da istediğiniz bu mu? Emin misiniz? Boşanmak mı çözüm, bir orta yol bulunamaz mı? Diye soran akli selim bir büyük olmadığı gibi daha da sorunları körükleyen taraflar var.
Sonuç ne oldu dersiniz? Çift şuan boşanma davaları için gün sayıyor, hem de çok gereksiz bir neden için… Hayaller suya düştü belki pişmanlıkları var ama bunu ifade ederlerse ailelerini karşılarına alırlar, O yüzden kendilerinden, yuvalarından, hayallerinden, çocuklarını ortak büyütme şanslarından vazgeçiyorlar. Evet, acı ama gerçek bir son…
Bu son kimsenin aslında istemediği bir sondur. Bu noktaya bir evlilik geldiyse büyüklere çok iş düşer. Kendilerini bir kenara çekip yapıyorlarsa yapıcı yaklaşımlar gösterip kişilerin birbirlerini sevdiklerini hatırlatmaları gerekir. Eğer bunu yapamıyorlarsa o zaman bir uzmandan yardım almak için teşvik edebilirler.
Çiftler Unutur, Fakat Aileler Kinlenir; Bir diğer konu ise, evliliklerdeki sorunlar ne kadar aileye yansıtılmalı? Doğduğumuz günden beri yanımızda olan, başımız her sıkıştığında desteklerini bizden esirgemeyen, ailemize sonsuz güvenmemiz çok normal olan. Fakat unutulmaması gereken; evlendiyseniz artık sizde bir aile oldunuz ve sizin ailenizin de kendine özel mahremiyetleri olmalıdır. Ve bunlar çok fazla dışarı ile paylaşılamayacağı gibi sizinle duygusal bağları olan ve sizin canınızın yandığını gördükçe içten içe karşı tarafa kinlenen, anne babaya her şey anlatılmamalıdır. Eşler aralarındaki problemleri, zaman içinde unutabilir ya da bir çıkış bulabilirler. Fakat aileler unutmuş görünse bile unutmazlar, belki de problem bile sayılmayacak bir olayda biriken öfke patlayabilir. Esasında düzelebilecek, sorunlarını çözebilecek bir yuva hiç yoktan yıkılabilir.
Çiftler Neden Yardım Almalılar? İlişki koçu ile çalışmak neden işe yarar? Çünkü ilişki koçu sizi yargılamaz, bilir ki kendiniz adına o an için, en doğru kararı almışsınızdır. İlişki koçu taraf olmaz çünkü aranızda duygusal bir bağ yoktur. İlişki koçu yönlendirmez, sizin doğru kararı almanızda engelleriniz nedir ve sizin için en doğru nedir onu bulmanızı sağlar. İlişki koçu size ilişkinizi kurtarma adına tavsiyede bulunmaz, iletişim hatalarını görmenizi ve bunları ortadan kaldırmanızı destekler. Yani size olayı farklı açılardan bakacak pencereleri gösterir. Bilmeniz gereken ise, ”Bakış açınızı değiştirmek hayatınız değiştirebilir.”
Evliliğinizde sorun olarak gördüğünüz şeyler artık sorun olmaktan çıkar ya da sorunlu bir evliliğiniz devam ederse gönül rahatlığıyla doğru kararı alıp bağlarınız koparmanız noktasında sizi engelleyen şeylerden kurtulursunuz. Sonuç ne olursa olsun hem sizin, hem eşinizin hem de tüm sevdiklerinizin hayrına olacağı söylenebilir.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya