Mutlu Evlilik İçin Bu Cümlelerden Uzak Durun
MUTLU EVLİLİK İÇİN BU CÜMLELERDEN UZAK DURUN
Burada Dalai Lama’ nın şu cümlelerini sizlere aktarmak istiyorum.
”Düşüncelerine dikkat et çünkü onlar söz olur. Sözlerine dikkat et çünkü onlar davranış olur. Davranışlarına dikkat et alışkanlık olur. Alışkanlıklarına dikkat et senin karakterini oluşturur. Karakterine dikkat çünkü o senin kaderini oluşturur. Kaderine dikkat et çünkü o senin yaşantın olur.”
Evet kelimelerin hayatımızda, çok büyük etkisi vardır. Konu ilişkilere geldiğinde bu etkiyi gözlemlemenizde kolaylaşır. Güzel kelimeler güzel cümleleri, güzel cümleler güzel düşünceleri ve güzel düşüncelerde arzu ettiğimiz hayat için adeta bir dua olur.
Birde bazı kelimeler, cümleler vardır ki onlardan ilişkinin sağlığı için kesinlikle uzak durmak gerekir. Bu cümleleri sarf etmek en iyi giden evlilikleri bile rayından çıkarabilir. Hanımlar özellikle eşlerinize sarf etmemeniz gereken kelimelere gelin yakından bakalım.
Ben demiştim;
Bu cümleyi sadece evliliğinizde değil, tüm ilişkilerinizde sarf etmemelisiniz. Evet, siz bir konuda karşınızdakini uyarmış olabilirsiniz ve karşınızdaki sizi dinlememiş, aynen olabileceğini tahmin ettiğiniz duruma düşmüş olabilir. Konu her ne olursa olsun, ”Ben demiştim” veya ”Ben söylemiştim” gibi cümleleri kullanmamınızı tavsiye ederim. Bunlar adeta bir kavgayı başlatacak tehlikeli sözlerdir. Bazı kadınlar ise cümlelerle yapmaz bunu ama gözleriyle ”ben demiştim” bakışının o itici gücünü kullanırlar. İnanın bu dururm bazen en mutlu evlilikleri bile savaş alanına çevirebilirler.
Keşke;
”Keşke” geçmişte yaptığımız bir şeyle ilgili duyduğumuz pişmanlığın en net ifadesidir. Kendimizi pozitif hissetmemiz için bu kelimeyi kullanmamız doğru olmadığı gibi, eşimizle ve ilişkimizle ilgili konularda bu kelimeyi sıklıkla dile getirmemiz sağlıklı olmayacaktır. Hele ki eşinizin değişimi mümkün olmayan dış görünüşü ile ilgili tekrarlamanın sonuçları oldukça kötüdür.
Onun Kocası Böyle Yapmıyor Ama;
Dünyaca ünlü bir aktörle de karşılaştırsanız, çevrenizdekilerin eşleriyle de karşılaştırsanız; karşılaştırma karşılaştırmadır! Ve karşınızdaki için oldukça moral ve sinir bozucu bir durumdur. Çünkü birini biriyle karşılaştırmanız demek, ona karşı memnuniyetsizliğiniz şeklinde algılanır ve ilişkiye ciddi zararlar verebilir.
Sen Beceremezsin, Ver Ben Yapayım;
Hele ki konu bir vidayı sökmek veya televizyonun kablosunu bağlamaksa… Bu cümleyi asla kullanmayın. Erkeklerin kendileriyle en çok övündüğü konulardan biri de el becerileri, tamirat işleridir. Siz de yapabiliyorsunuzdur belki, ama bu seferlik tutun kendinizi. Bırakın tamirat çantası onun olsun; siz de yatın koltuğa, uzatın ayaklarınızı!
Sen Zaten Şöylesin, Sen Böylesin;
Bir insanın kişiliğine dair konuşmak, kime yapılsa yanlış bir harekettir. Hele ki bir tartışma esnasında ”Sen zaten kötü bir adamsın” veya ”Sen çok bencilsin”gibi kişiliğe dair sert ifadeler kullanmak, ilişkinizde kolay kolay iyileşemeyecek yaralara yol açabilir. Unutmayın, eşinizin kişilik ve karakteri üzerine değil de; sizi üzen, sinirlendiren hareketleri, eylemleri üzerine konuşmanız çok daha sağlıklı olacaktır.
Ona Da Böyle Yapıyor Muydun?;
Kıskançlık, hele ki eski defterleri açtıran bir kıskançlık, ilişkiyi en olumsuz etkileyen şeylerden birisidir. Kıskançlığın aslında bir kişilik bozukluğu olduğunu hatırlayıp hala bir şeyleri sorgulamakta kendinizi durduramıyorsanız, bir de şunu düşünün: adı üstünde ‘eski’ ilişki bitmiştir ki siz bir ilişki yaşıyorsunuzdur.
Niye?;
”Niye” yerinde ve dozunda kullanıldığında çok normal bir soru ifadesidir. Ama çok sık kullanılmaya başlandığında rahatsız edici boyuta, hatta karşınızdakini çıldırtma boyutuna kadar gelebilir. “Niye bugün benimle ilgilenmiyorsun”, “Niye saçımı fark etmedin” gibi ardı ardına gelen soru cümleleri bir erkeği o ortamdan rahatlıkla kaçırabilir.
Ben Senin İçin Yapmıştım;
İyilik, fedakarlık… Tabi karşılığını gördüğünüzde daha da keyifli bir hal alır, ama temelinde bu eylemler karşılıksız olarak düşünülmelidir. Eğer karşılığını hiç göremediğiniz bir durum varsa, partnerinizi karşınıza alıp konuşmanız en doğrusu olacaktır. En yanlış olan ise ”Ben senin için yapmıştım ama…” gibi başlayan cümleler kurmak olacaktır.
Bugün Canım İstemiyor;
Yanlış yatak cümlelerinden birincisi… Elbet her zaman aynı tutkuyu ve şehveti yakalamak mümkün değil biliyoruz, biz de size sürekli istekli olun demiyoruz zaten! Ama ”Bugün canım istemiyor”, ”Çok başım ağrıyor, başka zaman” gibi yatak cümlelerinin sürekli kullanımının evliliğinizi kötü etkileyeceğini unutmayın. Çünkü cinsel sorunlar, evlilik problemlerinde en çok karşılaşılan konudur.
Evlilik Dersinden Sınıfta Kalmamak İçin 5 İpucu
EVLİLİK DERSİNDEN SINIFTA KALMAMAK İÇİN 5 İPUCU
Evlilikte eşinizle olan ilişkiniz kimseyle olan ilişkilerinize benzemez. İş arkadaşınız ile sorunlar yaşadığınız da mesafeli durmak çözüm olabilir. En yakın arkadaşınız dahi olsa, belli bir süre görüşmeyip olaylardan uzaklaşmayı tercih edebilirsiniz. Fakat konu aile özellikle de eş ise kapıyı kapatıp gitmek, mesafe koymak, konuşmalardan kaçmak sorunu çözmekten çok sorunu çıkmaza sokabilir. Bu yüzden evlilik de eşler arası uyum ve ilişkiler çok önemlidir.
Evliliği bir okul gibi düşünürsek ; Kimse evlilik okulunda sınıfta kalmak istemez elbette. Bütün notları çok iyi olmasa da birbirini dengelemeli en azından. Zaman zamanda evlilik okuldaki dersler masaya yatırılıp, kırık olanlara gayret gösterilmeli. iyi olanlar ise pekiştirilmeli.
Elbette evliliklerde ufak tefek sorunlar olabilir, bu hayatın sonu olmadığı gibi büyüklerin dediği gibi ” evliliğin tuzu biberidir” Evlilik okulunun derslerinde nelere dikkat etmemiz bizi daha başarılı yapar, bir kaç ip ucu sanırım işimize yarayacaktır.
1- Her Evde Huzursuzluk Olur
İnsan doğası gereği sanki sadece kendi evliliğinde huzursuzluklar olduğunu düşünür. Oysaki her evde huzursuzluk vardır. Kimsenin hayatıyla kıyaslamaya girmeden, sorunların normal olduğunu ve çözümsüz hiç bir sorun olmadığı bilince ile davranıldığında sorun olarak gördüklerimizin üsttesin den gelmek mümkündür. Bazen unutmak yada yapılan hataları silmek gerekir. Hoşgörü bir evlilikte olmazsa olmazlardan gibidir. ”Eşinize karşı kötülükleri yazan bir kalem olmaktansa, hoşgörüyle silen bir silgi olmayı tercih edin”.
2- Sevginizi Daha Sık Sevginizi Gösterin
Biz sevdiklerimiz yanımızdan hiç gitmeyecek sanırız. Oysaki sabah evden işe çıkan eşinizin akşam geri dönme garantisi var mı? yada sabah işe gitmek için evinizden çıktığınızda, geri döndüğünüzde eşinizi sağ sağlim bulacağınızın garantisi var mı? Bunun hiç bir zaman hayatta garantisi yok. O yüzden sevdiklerinizin kıymetini yanınızdayken bilin. Eşinize sevginizi her fırsatta gösterin. Daha sık ”Seni Seviyorum” diyin mesela. ”Sevgi öğrenilen bir duygudur. Kişi rabbini sevmeyi öğrendiği gibi sevdiklerini sevmeyi ve sevgisini göstermeyi de öğrenebilir.” Anı yaşayın ve geçmişi bırakın geleceği ise bilmiyoruz kaygıyı da bir köşeye atın hemen şuan; Eşinize Sevdiğinizi söyleyin.
3- Küçük Sorunları Büyütmeyin
Aslına bakarsanız; Evlilikler büyük sorunlardan da tabi bitiyor fakat evlilikleri en çok küçük sorunlar bitiriyor. Bazen en ufak hareketlerden manalar çıkarmak, bazen beklentisine cevap bulamamalar açık konuşulsa çözülecek konular büyüyüp büyük meseleler haline gelebiliyor. Bu küçücük olan sorunlar, zamanla eşleri ümitsizliğe sürükleyen kocaman sorunlar oluveriyor. Sorunlarınızı karşılıklı iletişim yolu ile çözmeyi deneyin, içinizde büyümesine izin vermeyin. İzin verirseniz bunlar kine, nefrete dönüşecektir. Siz sevgiye dönüştürün ve yok edin.
4- Eşiniz Sizin Hizmetliniz Değil
Unutmayın ki; Biriyle hayat birleştirmek demek karşınızdaki kişinin, ister erkek, ister kadın sizin her istediğiniz yapmak durumunda değildir. Eşiniz sizin hizmetliniz değil yol arkadaşınız hayat arkadaşınızdır. Elbette zorluklar ile karşılaşıldığında nasıl ki yeminler edilip ”İyi günde, Kötü günde” diye sözler verildiği gibi birbirinizi desteklemelisiniz. Fakat bu yaptırımla, emrivaki ile değil sevgiyle olursa güzel olandır. hele ki gereksiz beklentiler karşınızdakini bıktırır. Sizi ise yıpratır. Yapacağınız en doğru şey hayat arkadaşınıza makul olmaktır.
5- Gereksiz Sorgu Sualle Eşinizi Boğmayın
Her şeyin aşırısı kötüdür. Kıskançlık ve sorular sormak , eşinizin yaptıkları ile ilgili, alakalı olduğunuzu göstermek için ise normaldir. Fakat bunun bazen hastalık derecesinde sorgu sual ve tenkitleri ise evliliğinize ciddi zarar verecek aşırılıklardır. Eşinizin özgürlüğüne fazla müdahale etmeyin.Yada her kelimenin üzerinde saatlerce düşünmeyin bunlar eşinizi yıprattığı gibi sizinde ruh sağlığınızda ciddi hasarlar açacaktır. Güvenmediği veya güvenilmediği bir ilişkiyi sürdürmek her iki taraf için de zor olandır. İlişkinizi bu duruma taşımayın. Eşiniz sizin eşiniz olsa da, her şeyden önemlisi bir bireydir. Onun kişilik haklarına saygılı olmanız aradaki sevginin bitmemesi için oldukça önemlidir.
Evlilik Okulu; Bu okulu bitirmek ömür boyu sürdürmek özellikle son yıllarda boşanma olayları bu kadar arttıktan sonra, çok kolay değildir. Fakat unutmamak gereken güzel olan her şey emek ister. Evlilik okulu sizin için cennet bahçelerinden bahçelere dönüşeceği gibi , hiç gitmek istemediğiniz ayaklarınızın geri geri gittiği bir mecburiyete de dönüşebilir.
Evlilik okulunuzun kaçıncı senesinde olursanız olun, notlarınızı yükseltmek ve ömür boyu birliktelikle bitirmek için hiç bir zaman geç değildir. ” Sevgi her şeyin ilacıdır.” Eşinizi sevmeyi ve bunu ona göstermeyi öğrenmek mutlu bir ömür için çok zor olmasa gerek…
Sevgiyle Kalın…
Eşinizi Ne Kadar Tanıyorsunuz?
EŞİNİZİ NE KADAR TANIYORSUNUZ?
Evliliğe karar verme noktasına gelinmiş ise; Çiftler birbirini çok iyi tanıdıklarını düşünürler. Fakat evlilik de aradan yıllar geçtikçe, şunlar dökülmeye başlar ağzınızdan ” Sanki yıllardır tanıdığım eşim değil, başka biri var karşımda”,”İnsan aynı yastığa baş koyduğu kişiyi bile tanıyamıyor”, ”Her gün yeni bir huyunu öğreniyorum” Yabancı gelmedi demi? Özellikle mutsuz evlilikleri olan çiftler de yapılan araştırmalarda, mutsuzluklarının önemli nedenlerinden biri, eşlerin birbirini yeterince tanımadıklarından kaynaklanmaktadır. Bu durumun da temelinde eşlerin birbirlerinin yaşamındaki ayrıntılara dikkat etmemeleri vardır. Erkek karısının, kadın da kocasının nelerden hoşlandığı, hedefleri, korkuları, sıkıntıları, umutları hakkında çok az bir bilgiye sahiptir. Aslında bu da eşlerin aynı pencereden değil farklı pencerelerden bakıp farklı hayallere daldıklarının göstergesidir.
Eşinizi Ayrıntılarıyla Tanıyor Musunuz?
Sorulduğunda herkes eşini çok iyi tanıyordur. Hatta ”Onu benden iyi hiç kimse tanıyamaz” bile diyenler vardır. Fakat gerçekten böyle midir? Eşinizi herkesin tanıdığı yüzeyselliğinden biraz daha derin, fakat ayrıntılı bir şekilde tanımıyor olabilir misiniz?
Kadın sinemaya gitmekten hoşlanıyor bunu eşi bilir, fakat karısının hangi sanatçıları en çok beğendiğini bilemez. Kadın da Kocasının patronunun ismini, en iyi anlaştığı iş arkadaşlarının isimlerini hatırlayamaz. Oysa mutlu evliliklerde, çiftler, birbirlerinin dünyasıyla çok yakından ilgilidirler. Birbirlerine ait bilgi depolarını geliştirmişlerdir ve bilgilerini de sürekli güncelleştirirler. Böyle çiftler, birbirlerinin geçmişlerindeki önemli olayları, kişileri hatırladıkları gibi, geçen zamanla birlikte eşlerinin dünyalarındaki olaylar, duygular değiştikçe bilgilerini güncellemeyi sürdürürler. Hayatı sadece beraber geçirmemiş aynı zamanda beraber paylaşmışlardır.
Belki bize gereksiz ayrıntılar gibi gelse de bunlar çok önemli detaylardır. Evliliğinizde mutluluk kaynağı da işte bu küçük ama büyük bağlılıklar oluşturan detaylarda saklıdır. Dışarıda yenen bir akşam yemeğinde, erkek eşinin diyetinde kırmızı et yemediğini, eşinin o gün iş yerinde çok önemli ve gergin bir toplantısı olduğunu bilir. Kadın eve işden geç gelen eşinin o gün hangi tv programlarını sevdiğini bildiği için kaydeder,eşinin son zamanlarda ölümden daha çok korktuğunu da bilir. Bunlar ayrıntı gibi görünse de hayatı beraber paylaştığının, birbirinin gerçekten yol arkadaşı olduğunun ispatı gibidir.
”İnsan bildiğini tanıdığını sever. Bilmediğinin ise düşmanı olur.” Bu ve benzeri bilgilere sahip değilseniz, eşinizi tam olarak tanıyamazsınız. Yeterince tanımadığınız birini gerçek anlamda nasıl sevebildiğinizi söyleyebilir misiniz?
Evlenmeden Önce Tanımaya Başlayalım
Başta da dediğim gibi evlenmeden önce çok iyi tanıdığımızı söyleriz oysaki , bu tanıma sadece yüzeyseldir. Evlenmeden önce çiftler, birbirlerinin hobi, spor,neyden hoşlanır, nerelere gider, ne okumuş… sadece yaşamlarını değil, birbirlerinin hayata dair en derin özlemlerini, inançlarını, endişelerini ve korkularını da öğrenip, evlendikten sonra da eşlerine ait bilgilerini de beraber yaşarken her daim güncellemelidirler. Kendini geliştiren çiftler arasında sadece sevgi güçlenmez, stresli olaylar veya evlilikte çıkabilecek diğer çatışmalarla baş etme güçleri de artar.Eşler birbirlerini ne kadar iyi tanır ve anlarlarsa, bazen fırtınalar yaşanan evliliklerinde birbirlerine tutunup hayatla ve birbirleriyle bağlantılarını koparmadan sevgiyle yollarına devam edebilirler.
Eşinizle İlgili Bilgileri Güncel Tutun
Zaman akıp gidiyor. Eski bilgilerimiz ile hayatımızın hiç bir alanına devam edemiyoruz. Bilgisayarımız, telefonumuz bize kullandığımız programın bir üst sürümü çıktığında uyarıyor güncelleyin diye, ”Peki ya birbirinizin hayatınızdaki yeniliklerle alakalı güncellemeleri yapıyor musunuz?” yoksa yabancılaşıyor musunuz? Evet hayat yoğun , fakat aile huzurunuz için, ne kadar meşgul olursanız olun, birbirinize öncelik tanıyın. Bugüne kadar belki birbirinizi daha iyi tanıyabilmek için gereken zaman elinize geçmemiş olabilir, ama bugünden itibaren mutlaka haftada en az iki gün baş başa sohbet edebilmek için birbirinize vakit ayırın, günlük yaşantılarınız, umutlarınız, hayalleriniz, hedefleriniz, sıkıntılarınız, korkularınızla ilgili her türlü duygu ve düşüncenizi birbirinizle paylaşmayı öğrenin. Göreceksiniz ilişkiniz daha güçlenecek, aranızda çıkabilecek çatışmalarla baş edebilme donanımlarınız artacak ve en önemlisi aranızdaki sevgi daha da büyüyecektir. ”İnsan birbirini tanıyıp ortak noktalarını güçlendirdikçe sevgide hayatınızın her alanına hakim olacaktır.”
Sevgiyle Kalın…
Eşim Beni Neden Sevmiyor?
EŞİM BENİ NEDEN SEVMİYOR
Kadın olsun erkek olsun zaman zaman bu soruyu sorar. ” Eşim Beni neden sevmiyor” ve cevabını da hep merak edilir. Hatta sadece evlilikte değil , bazen özel ve iş hayatında da bütün dünya birleşmiş ve bizi sevmediklerini düşüne biliriz. Belki de sebebini bir türlü bulamayız.
Burada bakış açımızı biraz değiştirmemiz gerekiyor. devamlı karşınızdaki kişilerin olumsuz yanlarını görmeye kendinizi zorlamayın sizi sevmediklerini düşünmek yerine siz onları önce sorgusuz sualsiz sevmeyi deneyin. Tabi buna ilk önce kendinizden başlayın.
Yunus Emre’nin dediği gibi: ”Yaratılanı severim yaratandan ötürü ” değin ve sizi sevmediklerine değil onların ve kendinizin sevgiyle yaratıldığınıza odaklanın.
Kendimi Seviyor muyum?
Bu sorunun cevabı kimi ne göre ” Tabi ki kendimi seviyorum”, ” Kendimi çok seviyorum ”; kimine göre ” Ben sevilmeyi hak etmiyorum”,”Kendimi sevmiyorum” cevaplar değişebilir. Gelin bir test yapalım dışa dönüklükten içimize soralım biz kendimizi seviyor muyuz diye…
Bir aynanın karşısına geçin; Kendinizi olabildiğince serbest bırakın. İyice vücudunuzun rahat hareket ettiğinden emin olunca, aynaya kendi gözlerinizin içine bakın, ve kendi kendinize ”Ben kendimi seviyor muyum?” diye sorun..Bu sorunun ardından serbest bıraktığınız bedeniniz, öne arkaya hareket edecektir. Hiç hareket etmiyorsanız kontrolcü ve mantıkçı bir yapınız olma olasılığı oldukça fazladır. Gelen cevabı hissedemiyor olabilirsiniz.Vücudunuz öne doğru eğiliyorsa kendinizi seviyorsunuz demektir. Arkaya doğru eğilmeler oluyorsa, sizin kendinize sevginiz yok demektir. Bunu 21 gün yapmanızı tavsiye ederim; Aynanın karşısına geçin ve kendinize güzel şeyler söyleyin, taki aynada kendinize doğru eğilene kadar.
Şunu farkına varmak çok önemlidir. ”Siz kendinizi sevmezseniz eşiniz sizi neden sevsin?” Bunu ancak iki yönlü çalışmayla çözebilirsiniz. İlki kalbinizden eşinize sevgi göndermektir, ikincisi ise kendi kendinizi sevmeyi öğrenmektir. Siz kendinizi gerçekten sevdiğinizde bir sevgi enerjisi oluşacaktır. Evrenden sevgiler bu enerjiyle size doğru gelecektir.
Evet kabul ediyorum bunu kendinizi haklı hissederken yapmak zordur; ama haklı yada haksız olmanıza aldırmadan eşinize içinizden sevgi gönderin. Yanınızda yada uzağınızda olması hiç önemli değildir. Sevgi enerjisi dua olup onu bulacak ve kalbini size ısıtacaktır. Şunları tekrarlayın : ”Senden özür diliyorum, Lütfen beni affet, Seni seviyorum, Teşekkürler” Bunu sık sık tekrarlayın inanın işe yarayacak. Aynı şeyi kendi gözlerine her gün aynada bakarak tekrarlar. ”Senden özür diliyorum, Lütfen beni affet, Seni seviyorum, Teşekkürler” Hatta bunu her gün kendinizden başlayarak çevrenizdeki herkese bol bol sevgi göndererek devam edebilirsiniz. Unutmayın kainatı Yüce Allah sevgi üzerine kurmuştur. Sevgi her kalbi açar. Ama siz önce kendi kalbinizi sevgiyle açın.
Göreceksiniz ki ” Eşim beni neden sevmiyor?” sorusunun altında aslında, sizin kendi kendinizi sevmemeniz ve değer vermemeniz çıkacaktır. Siz kendi kalbinizi sevgiyle doldurdukça, hayatınıza sevgiler akmaya başlayacaktır. Genelde en çok yapılan yanlış hep karşımıza aşırı ilgi verildiğinde karşılığında biz çok sever sanırız. Şimdi severek sevmeyi deneyeceksiniz. Ve bunu sadece eşinize değil; İş ve özel hayatınızda yapmayı deneyin. Göreceksiniz çevrenizde sevgi ile karşılaşacaksınız. Kainat herkesin kendi içindedir. İçinizden sevgi başlar ve taşarsa bütün kainatta sevgi taşmaya başlayacaktır.
Kime kızarsanız kime sinirlenirseniz, Eşiniz yada bir başkasının sizi sevmediğini düşündüğünüz de; Rahatlatıcı güzel bir telkin, duadır. Şunu tekrarlamanızı tavsiye ederim.
”Ben şuan sevgide sevgiyle kalmayı tercih ediyorum. Şuan sevgi olmaya niyet ediyorum. Şuan yaşadığım olayı olduğu gibi kabul ediyorum. İçinde bulunduğum durumu kabul ediyorum. Yüceler yücesi Allah’ım senden içinde bulunduğum durumu şifalandırmanı niyet ediyor senden yardım istiyorum. Lütfen şifa veren meleklerini yardım için bana seferber et. Sana sığındım sana güvendim. Beni benden uzaklaştıran, bütün düşünce kalıplarımı lütfen benden uzaklaştır. Kendimi sevmeme engel olan bütün düşünce kalıplarını benden uzaklaştır. Sana sığındım sana güvendim. Beni benden uzaklaştıran bütün kendimi yetersiz hissettiğim kalıpları benden uzaklaştır. Sana ulaşmamı engelleyen bütün kalıplarımdan beni uzaklaştır. Senin huzurunda sana teslim oluyorum ve tüm kalıplarımı da sana teslim ediyorum. Tüm olumsuz düşüncelerimi sevgiyle bırakıyorum. Bilerek yada bilmeyerek bir kalp kırdıysam, senin huzurunda özür diliyorum. Senden tövbe ve af diliyorum. Kendimden özür diliyorum. ”
Unutmayın eğer ki; Siz kendi sevgi enerjinizi artırırsanız , çevrenizdeki herkesin de size olan sevgi enerjileri artar. Eşinizle, arkadaşlarınızla, kardeşlerinizle, iş ortamınız da kiler ile inanılmaz şekilde her şeyin farklılaşacağını göreceksiniz. Kainatın yaratılış sebebi sevgidir. Kaynak budur. İçindeki o Rabbini sana verdiği sevgi özünü keşfet, onu büyüt, olgunlaştır ve tekrar bütün kainata yay.
Çevremize elektrik frekansları yayarız. Öfke frekansı size öfkeyi çeker, kıskançlık kıskançlığı, kötü düşünce kötü düşünceyi,sevgide sevgiyi çeker. Ve bu sevgi elektriği bir çok kişinin kalbinin şifalanmasına sebep olur.
Eşim beni sevmiyor değil; BEN KENDİMİ VE TÜM KAİNATI AYNI ZAMANDA EŞİMİ ÇOK SEVİYORUM DİYİN .
Sevinç Karakaya
DevamıCinsellikten Uzak Evlilikler
CİNSELLİKTEN UZAK EVLİLİKLER
Eşlerin evliliğini ayakta tutan en büyük yapı taşı, cinsel ilişkilerinin düzenli ve sağlıklı devam etmesidir. Maalesef çok yoğun çalışma temposu, stres, anlaşmazlıklar, diyalog eksiklikleri ve daha bir çok sebepten eşler cinsel yaşamdan uzaklaşabiliyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki evli olup fakat cinselliği yaşamayan bir çok çift mevcut.
Cinsellik eşler arasında bedensel ve ruhsal bir ihtiyaç olduğu gibi; Diyalogla çözemedikleri sorunların da en güçlü silahıdır.Eşler cinselliğe gerekli önemi verdiklerin de eşlerin birbirine bağlılığı ve tutkuları artacak ve belki de sorunlar eskisi kadar sorun halini almayacaktır. Yani diyebiliriz ki cinsellikten yoksun evlilikler, yıkılmak için bir çatırtı beklerken, cinsel ilişkilerini tutkulu yaşayan çiftler ise sorunlarını göz ardı yapabiliyorlar.
Evliliklerde duygusal bağlılığı da, sağlamlaştıran cinselliğin olması için; elbette sevgi ,aşk olmalıdır. Bu eşler arasındaki aşkı cinsel ilişki, daha da arttırır. Cinsel hayatlarında tatmin olan eşler, romantizm ve aşkı daha doygun bir şekilde yaşayabilirler. Romantizm ve aşk arttıkça da eşler daha tutkulu bir cinsel hayat yaşayabiliyorlar. Yani cinsel ilişkilerin güçlü olması aşkı ve romantizmi artırıyor, aşkın ve romantizmin artması da, cinsel ilişkide ki tutkuyu arttırıyor.
Cinsel Yaşam da Tutku Sosyal Yaşamın Kalitesini arttırıyor; Beğenilmek ve sevildiğini hissetmek, Gerek kadın gerekse erkek olsun herkesin dilediği bir konudur. Beğenilme ve gerçekten güzel yada çekici olduğunu hissetme, kişileri mutlu eder. Cinsel olarak da, eşi tarafından beğenildiğini hisseden ve cinsel tutkuya ulaşan çiftlerin ise; Özgüvenleri artıyor.Kendilerine ve kişisel bakımlarına daha fazla önem verip, daha güzel görünüyorlar. Hayatla daha iyi baş edebiliyor ve çevrelerine daha fazla pozitif enerji yayıyorlar. Daha çok gülüp daha samimi ve içten sosyal ilişkiler kuruyorlar. Böylece hayat kaliteleri artıyor. Cinsellik eşler arasında çok önemli; düzenli ve tutkulu olması hayat kalitesini artırırken düzensizlik ise hayat kalitesini düşürüp, devamlı depresif bir ruhsal yaşam içinde olmalarını sağlıyor.
Evli Çiftlere Tavsiyeler;
Evli ama cinsellikten uzak bir çift olmak istemiyorsanız; Elbette cinsel hayatınıza önem verip kendi mutluluğunuz için eşinize nasıl davranmanız gerektiğini, sizin mutluluğunuza giden yolun onun kinden geçtiğini unutmamanız gerekiyor.
Erkeklerin cinsel ilişkilerindeki tutkuyu arttırmak için; Eşlerine sıkı sıkı sarılmaları çok önemlidir. Kadınlar sevildiğini ve arzulandığını en çok sarılma anında hissederler. Sarılmak onlara güven duygusunu yaşatır. Vücut teması kadınlar için çok önemlidir. Kadınlar için cinsel ilişkide süreç çok önemlidir. Araştırmalarda; Kadınların cinsel ilişki öncesinde, eşlerinin sevgisini hissetmek isterler. Sarılma, Öpme, sevgi dolu sözlerle kendilerine eşlerinin yaklaştığında; cinsel birliktelikten daha fazla haz alıp daha mutlu olabiliyorlar.
Erkekler ise; eşlerinin onlara daha fazla övgü ve ilgi göstermelerini, Kendi hayallerindeki fantezilere eşinin karşılık vermesini, Kendi mahrem hayatların da eşinin ona daha rahat davranmasını bekleyip, kendisiyle cinsel ilişkide mutlu olduğunu göstermesini beklerler.
Evet başta da söylediğimiz gibi cinsel ilişki; Bedensel ve fizyolojik olarak bir ihtiyaçtır, fakat cinsel birliktelik zorunluluk halini aldığında çekilmez olur ve eşleri birbirinden uzaklaştırır. Kadınlar özellikle ”Eşindir olmak onu mutlu etmek zorundasın”, ”ona çocuk vermek zorundasın ” ”Erkek çocuk doğurmak zorundasın” gibi zorunlu durumlarda üzerindeki bu baskıyla cinsellikten soğurlar. Cinsel birliktelik, içine; psikolojik, biyolojik, genetik, zihinsel, fizyolojik, duygusal olmak üzere çok yönlü hem ruhsal hem de bedensel birlikteliktir. Öncesi de , cinsel birliktelik esnası da ve sonrası da önemlidir. Sadece yatak da değil normal hayatlarında da tutkuyu yaşamaya çalışmalıdırlar. Eşlerin kaliteli bir cinsel hayat için birbirleriyle konuşabilmeleri, anlaşa bilmeleri ve birbirlerinin hoşuna giden davranışlara dikkat etmeleri ilişkiye olumlu şekilde yansıyacaktır.
Cinselliğin eşleri mutlu eden yönü çok güçlü olduğu gibi, eksikliğinde ise çok ciddi depresyon etkileri oluşturabilir. BU yüzden eşlerin evli ama cinsellikten uzak kalmamaları ve bunun için karşılıklı özveri göstermeleri gerekir. Tabi bu özveriyi bütün hayatlarına yaymaları da oldukça önemlidir.
DevamıEşimin Arkadaşlarını Sevmek Zorunda Mıyım?
EŞİMİN ARKADAŞLARINI SEVMEK ZORUNDA MIYIM?
Evliliklerde özellikle, evliliğin ilk yıllarında eşler arasında adaptasyon sorunu yaşanabiliyor. Evliliğe adapte olmaya çalışırken eşler ; aynı evde beraber kalmaktan tutunda, birbirlerinin ailelerine alışmak işine, birbirlerinin kişisel hayatlarına alışmaya kadar bir çok zorluk çekebiliyorlar. Eşlerin en çok karşılaştığı sorunlardan biri ise; Karşılıklı olarak birbirlerinin arkadaşları ve sosyal çevrelerine uyum sağlama sürecidir . Arkadaşlarınız ve eşiniz arasındaki dengeyi düzenleyebilme ve aynı şekilde eşinizin arkadaşlarıyla olan zaman paylaşımını anlaya bilme evliliğin saygı çerçevesinde gitmesi açısından çok önemlidir. Kişiler birbirlerinin belki de yıllardır benimseyip, birçok ortak noktada birleştikleri arkadaşlarını kabullenmeye çalışmalıdırlar.
Evlilikler de eşler arasında, arkadaşlarına ayırdıkları vakit , arkadaşlarıyla hangi sıklıkta görüşmeleri gerektiği, hatta hangi arkadaşlarla görüşüp hangi arkadaşları ile görüşmemeleri noktasında, sonu tartışmaya gidecek, sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu konu da özellikle kadınlar eşlerinin bekar erkek arkadaşlarıyla zaman geçirmelerinden hoşlanmıyorlar. Kimi zaman da, arkadaşlara ayrılan zaman, kişinin eşinin kıskanmasına ve ilginin daha çok arkadaşlarında olduğundan yakınmasına sebep olabiliyor.
Birbirinize Nefes Alacak Zamanlar Tanıyın;
Evlilikler de, hatta yeni başlayan ilişkiler de bile eşlerin en sık yaptıkları yada yanlış bildiklerinden dolayı yapılan hata; Tüm zamanlarını beraber geçirmeleri gerektiğidir. Bu beraber vakit geçirme, eşlerde, bütün arkadaş çevrelerinin de ortak olması gerektiği hissini doğurur. Aslına bakarsanız evliliklerde kişisel sınırların korunması çok önemlidir. Tabi ki eşlerin ortak bir sosyal çevreleri olabilir, fakat zaman zaman birbirlerine nefes alacak fırsatlar verecekleri, hayatlarında kendilerini iyi hissedecekleri, faklı arkadaşları da olması gereklidir. BU birbirini özlemek ve beraber geçirdikleri vakitleri daha kaliteli geçirmek için oldukça önemlidir.
Sevmeseniz de Saygı duyun;
Kesin olan bir şey vardır; oda gerek erkekler gerekse kadınlar hemcinsleriyle zaman geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Eşlerin birbirlerine bu konuda anlayış göstermeleri çok önemlidir. Kişi eşinin bazı, iş arkadaşından hoşlanmadığı için, o arkadaşlarıyla görüşmesini engellemeye çalışabiliyor. Bu da eşler arasında ciddi problemlere yol açıyor. Bazen de sorunun altın da yatan kıskançlık olabiliyor. Bazı kişiler, eşinin arkadaşlarına karşı çok anlayışlı ve hoşgörülü olduğunu ancak evde kendisine karşı onlara gösterilen ilgiyi göremediğinden şikayet edip ve bundan dolayı arkadaşlarını istemiyor olabilirler. Ve sevmediklerini dile getirip sorunu daha ileriye taşıyabiliyorlar.Kesinlikle kimse eşinin arkadaşlarını sevmek zorunda değildir, fakat herkes eşinin tercihlerine ve isteklerine saygı duymak zorundadır. Eşini seviyorsa tabi…
Ne yapmalıyım;
Evet birçok kişi eşleriyle iyi anlaştıklarının ve sağlıklı ilişkilerinin olduğunun işareti, tüm zamanlarının beraber geçirilmesi gerektiğinin, her şeyin birlikte yapılması gerektiğinin, eşlerin sürekli birlikte olmak istemeleri gerektiğinin olduğunu düşünürler. Fakat bu kesinlikle doğru değildir. Eşler ayrı ayrı da zaman geçirebilmeli, kendilerine ve arkadaş çevrelerine de vakit ayırabilmeli, kendilerine ait hobileri ve sosyal çevreleri de olmalıdır. Ancak kişilerin kendilerine ait sosyal çevreleri ve arkadaş grupları evlilik ilişkilerini olumsuz etkilememelidir. Bu nedenle kişiler zamanlarını dengeli bir biçimde planlamalıdırlar. Arkadaşları ile görüşme süreleri ve sıklığı konusunda eşleri ile birlikte plan hatta gerekirse anlaşma yapmalıdırlar.
İlişkileriniz de sorun yaşıyor yada sorunun tam olarak ne olduğunu bulamıyorsanız; Bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Devamı