Mutlu Evliliğin Kuralları
Aradığı aşkı bulamayan, evliliğinde istediği doyuma ulaşamayan, hayatı sevgiyi paylaşacağı yol arkadaşını bulamayanlar için, Mutlu bir ilişkiyi hayatımıza çekmek için yada hali hazırdaki sorun dolu evliliğimizi, özlemini duyduğumuz mutlu bir yuvaya dönüştüre bilmek için kendi payımıza düşen her şeyi yaptık mı?
Her zaman söylediğim gibi, ilişkilerinin ve hayatının düzene girmesini isteyen her yetişkin, kendi hayatının sorumluğunu kabullenmelidir. Gelin gerçekten mutlu bir ilişki yada evliliğimizi daha mutlu yaşamak istiyorsak neler yapmalıyız? bakalım.
Önce Ben Kuralı ; Ancak siz mutlu iseniz mutlu bir ilişkiye sahip olabilirsiniz. Mutluluğumuzu hep bir şeylere bağlarız, ”Hayatımda biri olsaydı mutlu olurdum”, ”Eşim beni sevseydi/severse mutlu olurum”. Mutsuzluğumuzun kaynağını hayatımızdaki eksikliklere bağlarken çok önemli bir gerçeği atlarız. Aslında kendimizle ve elimizdekilerle mutlu olmayı beceremediğimiz için eksik kalırız. Bu yüzden ”ÖNCE BEN” kuralı mutlu bir ilişki için çok önemlidir. Siz kendi mutluluğunuzdan sorumlusunuz ve kendi ile mutlu olmayı başaramayan biri hiç kimse ile arzu ettiği mutluluğa ulaşamayacaktır. Mutlu bir yaşamın ilk şartı mutlu bir insan olmaktır. ilk hedefiniz kendinizi mutlu etmek olmalıdır, bunu lafın gelişi değil gerçek anlamda yapabildiğiniz de hayat size tahmin ettiğinizden daha fazlasını getirecektir.
Her insan hayatının merkezine kendini getirmeli ki etrafındakilerle sağlıklı, mutlu ve tatminkar ilişkiler kurabilsin. Biriyle gelecek planlamak için, önce kendinize ait mutluluk alanları oluşturmalısınız, yaşadığınız ilişki dışında da tutku duyduğunuz şeyler olmalıdır. Her kimle ve neredeyseniz hayatın içinde yüzde yüz olmayı başarmalısınız. Hiç kimse kendi memnuniyeti hakkında özen göstermeyen birini memnun etmeye çalışmaz. Yani siz kendinizi gerçekten sevmedikçe, kimse sizi istediğiniz gibi sevip, mutlu edemez.
Diğer Yarını Değil, Diğer Tamını Aramalısın; Mutluluğumuzu başkası tamamlamasını istediğimiz gibi ilişkilerde de çoğu zaman, eksik yanımızı tamamlayacak yada bizde olmayan özelliklere sahip olan bir aday ararız. Unutulmaması gereken; Karşı taraftan beklediğiniz özellikler sizde bulunmuyorsa, ilişkinizden beklediklerinizi siz veremiyorsanız, kişisel gelişiminizi tamamlamamışsınız yani henüz tam değilsiniz demektir. Hayatta ilk sorumluluğumuz gelişimimizi tamamlamak adına kendi ruhsal yolculuğumuzu planlamaktır. Kişi isteklerini sıralarken önce ”Ben ne kadarına sahibim?” diye kendine sormalıdır. Yeni yılda bütünlük hissini yaşayabileceğiniz ilişkiler istiyorsanız kendi eksikliklerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
Kendinizi tarafsız olarak değerlendirin, nerelerde hata yapıyorsunuz, hangi kişisel özellikleriniz sizi engelliyor, ilişkileriniz hangi sebeplerle son buluyor. Bu tıkanıklıkları çözdüğünüzde hayatınızın hızla değiştiğine şahit olacaksınız.
Hayatınızın Yüz Görümlüğünü Alın; Herkes tektir ve her birey kendisine olan tavırları ile karşı tarafın davranışlarını belirler. Yeni yılda hak ettiğiniz mutluluğu bulabilmek için size kötü davranan ya da size yeteri kadar değer vermeyen tüm ilişkileri reddedin. Hak etmediğiniz davranışları kabul ederek; hayata ”yeterince değerli biri değilim, bu nedenle kötü muameleyi hak ediyorum” mesajı yollayarak, tüm ilişkilerinizi bu sona mahkum edersiniz. Unutmayın olaylar karşısında kendi erdemlerini düşünerek davrananlar kısa süreli haksızlığa uğrasalar bile saygınlıkları ile üstün olurlar.
Hayatınız ve siz değerlisiniz. Hayatınıza gerçekten birini kabul edecekseniz. Bizde gelenek gibi, görünebilir fakat çok daha derin anlamları olan, hayatınızın ”yüz görümlülüğünü” alın. Yani bu kişiyi çok kıymetli hayatınıza alacaksınız fakat bu kişi size gereken manevi değeri, önemi, saygınlığı, size ait sorumluluklarını yerine getirecek mi ? Sizin ve hayatınızın değerli olduğunun ne kadar farkında? Bunu sadece vaatlerle mi yapıyor ? Yoksa hal ve tavırlarıyla da size gösteriyor mu?
Sizin İçin Olmazsa, Olmazlarınızdan Ödün vermeyin; Sadece bir ilişkiye ihtiyaç duyduğunuz, yalnız kalmaktan korktuğunuz yada artık evlenmeniz gerektiğini düşündüğünüz için temel değerleri sizinle uyuşmayan kişilerle hayatınızı birleştirmek çok büyük bir hata olur. Kendinize doğru kişiyi bulabilmek, doğru gözlem yapmak için zaman tanımalısınız. Hayatta hiçbir şey için geç kalmış olmazsınız, fakat yanlış kararlarla zamanınızı boşa harcamış, ruhunuzu gereksiz yere yormuş olursunuz. Hatta son zamanlarda evliliklerin yarısının boşanma ile bittiği düşünüldüğünde, faturası çok ağır mutsuzluklarla bitecek yanlış bir birliktelik içine girmeniz büyük bir olasılıktır.
Mutlu Ve Anda Olmak Size Doğal Bir Çekicilik Verir; Zaman içinde sizlerle daha detaylı paylaşacağım ”hayat enerjimiz” ve çekiciliğimizi doğal kaynağı; Anda kalabilmek ve anı yüzde yüz yaşamaktır. Bu eşiniz yada ilgi duyduğunuz kişi yanınızda yokken bile, siz hayata kendinizi verdiğiniz taktirde, sizi parlatır, aydınlatır ve onun tarafından daha ilgi çekici, hale gelmenizi sağlar. Hayatın içinde olmak kadar, hayatın içinde mutlu olmak da insanı çekici yapar.
Mutlu neşeli ve coşkulu olmak bilinçli bir tavırdır ve bu tavrın etkileyiciliği ile hiçbir şey yarışamaz. Hayata nasıl bakarsanız size öyle cevap verir. Olayların durumların neşeli taraflarını bulun. Eğlenmek, keyifli zaman geçirmek sanılanın aksine çok emek ister. Bu ruh haline girmek çekiciliğinizi arttıracağı gibi olası ilişkilerinizi de monotonluktan kurtaracak en büyük silahınız haline gelecektir. Araştırmalar birlikte eğlenebilen çiftlerin büyük problemleri daha kolay atlatabildiğini ve birbirlerine daha bağlı olduklarını kanıtlamışlardır. Siz eğlenceli ve coşkulu biri haline gelirseniz kuracağınız ilişkilerde otomatik olarak mutlu çekici ve eğlenceli olacaktır.
İlişkileriniz Alma – Verme Dengesinde Olmalıdır; Hayattaki her ilişkide olduğu gibi duygusal ilişkilerde de alma- verme dengesi olmalıdır. İlişkilerde kişiler birbirlerinin hayatları için sorumluluk duymalıdırlar fakat fazlaca ve tek taraflı sorumluluk yüklenmek, paylaşımı ortadan kaldırır ve bir tarafın ezilmesine yol açar. Kimsenin koruyucu meleği olmak zorunda değiliz, fazla fedakarlık yaparak problemleri çözmeye soyunmak, bir tarafın tembelleşerek ilişki için sorumluluk duymamasına neden olur, ayrıca öfke birikimlerine, ilerleyen zamanlarda ise tahammülsüzlüklere yol açacaktır. Fazlaca vermek, istenilenden ya da verilmesi gerekenden fazlasını vermek, hayatınızdaki kişi tarafından kullanılmanız ihtimalini arttırır. Yaptığınız tüm fedakarlıklar zaten görevinizmiş gibi algılanır ve takdir edilmez. Ayrıca fazla verici olmanız hayatınızdaki kişi ile aranızda aşk ve sevgi bağından çok, bir yardımcı bağının oluşmasına neden olur. Genelde verici tarafın yalnız kalmasının nedeni, diğer tarafın problemi çözüldükten sonra aşk arayacak oluşudur. Sağlıklı ilişkide her iki taraf birbirini besler, gelişimine katkıda bulunur. Sevgide sorumlulukta paylaşılır.
İlişkinizde Doğru iletişim İçin, Doğru Zamanlamayı Öğrenin; Doğru zamanda ve doğru şekilde iletişim kurmayı öğrenmek çok önemlidir. İnsanları tanımak, iletişim kurmak için doğru zamanı bekleyebilmek, insanların hassas noktalarına dokunan, eleştirilerden kaçınmak doğru iletişim kurmanın ilk adımıdır. İlişkilerde herkes kendi istediği şeyi duyar ve kendi beklentilerine uymayan mesajları almama eğiliminde olur. Onun için ilişkilerde beklentiler göz önüne alınmadan kurulan iletişim problemlere yol açabilir. Bir mesaj sevgiyle verilmelidir, yoksa mesaj da, mesajı veren de reddedilir.
İlişkilerimizi doğru analiz etmek ve doğru çözümlemek önemlidir. Bazı şeyler için ikinci şansınız olmaya bilir. Bazen sorunumuzu biliriz hatta çözümü de belki biliriz, fakat konunun uzmanı bile olsak dışarıdan farklı bir bakış açısından yardım almak gerekebilir.
DevamıEşinizle Dostça İlişkiler Kurun
İnsan güvendiği saygı duyduğu ve sevdiği kişilerle iletişim içindedir. Aynı şekilde evlilikte de eşler arası güven, saygı ve sevgi üçlüsü buluştuğunda birliktelikler kurulabilir.
Eşinizi Olduğu Gibi Kabul Edin;
Maalesef zamanımızda evlilikler çok kolay yıkılıp, çok kolay boşanma kararları alınabiliyor. Oysaki bu güven ve sevgi ortamı tekrar oluşturulabilse belki de, boşanma fikri bile aklınıza gelmeyecek. Genelde kişiler boşanmaya, ileride daha iyi bir seçim yapabileceğini düşünerek, en küçük sorunları bile çözmektense boşanmayı dile getirebiliyor. Bu da karşı tarafa çok güven vermeyen bir mesaj iletiyor. İstatistikler en iyi eş seçimini ilk evliliklerde yaptığımızı ortaya çıkarıyor. Demek ki biz kendimize değiştirmedikçe eş seçiminde işler iyiye değil kötüye gidecek. O halde her tartışma da, boşanmayı ilk sırada düşünmek yerine, ilişkilerinizi düzeltmenin ve beraberliği kusursuz bir şekilde sürdürmenin yollarını aramalısınız.
Uzun yıllar süren evlilikler üzerinde yapılan araştırmalar, eşlerin birbirlerini iyi yada kötü huyları ile değil, birbirlerini oldukları gibi kabul ettiğini gösteriyor. Uzun yıllar evli kalmayı başaran çiftler birbirlerinde mükemmeli aramanın yada karşılarındaki kişiyi değiştirmeye çalışmanın kendilerine ve ilişkilerine zarar getireceğinin farkındadırlar. Çözüm karşınızdakini olduğu gibi kabul edebilmeyi öğrenmekte yatar.
Eşinize Güven Verin;
Evliliğinizde her sorun yaşadığınızda karşı tarafı suçlarsanız, birbirinize ve ilişkinize güveniniz kalmaz. Fakat eşinize güven vermek istiyorsanız, işe kendinizi değiştirmekle başlamalısınız. Eşler işe kendini değiştirme ile başlarsa, aralarındaki iletişim yollarını sonuna kadar açmış olurlar. Böyle bir uğraş boşanmanın eşiğine gelmiş evlilikleri bile kurtarabilir. İlişkinizin iyi olması, iyiye gitmesi için ilk önce ilişkinizin iyileşeceğine inanmalısınız.
Eşine değer veren, ona güvenen ve onu küçümsemeyen kimse daha iyi bir eşle hayatını sürdürebilir. Bu daha iyi bir evliliğin en önemli anahtarıdır.
Birbirinizle Bir Hayat Anlaşmanız Olsun;
İlk fırsatta sırtınızı dönüp birbirinizden uzaklaşmanız ve ayrılığı düşünmeniz kolay olandır. Fakat neticeleri her iki taraf için de zordur. Uzlaşmayı, çözüm üretmeyi ve güvenmeyi öğrenmek belki başlarda biraz zahmetlidir fakat netice güzeldir. İşinizi kolaylaştırmak için eşinizle hayatınız adına bir anlaşma yapın ve her ne kadar ilişkinizi yıpratan sorunlar olsa da anlaşmaya sadık kalmaya çalışın.
Birbirinize güven vermek için aranızda şöyle bir anlaşma yapabilirsiniz; ” Biz evliliğimizin başarılı, mutlu ve kalıcı olmasını istiyoruz. Bu hedefe ulaşmak için, birbirimize saygı göstereceğimize, birbirimizi teşvik edip destekleyeceğimize yemin ederiz. Bu verdiğimiz sözleri tutarak evliliğimizi başarılı, mutlu ve sürekli kılmaya çalışacağımızı kabul ediyoruz. Bazen evliliğimiz ve ilişkimiz sarsılıp zor günler yaşayacağımızın bilincindeyiz. Allah’ın yardımıyla evliliğimizi her zaman güçlendirip bunu herkese göstermeye söz veriyoruz.” Bu tür anlaşmaları sık sık tekrarlamak evliliğinizi besleyip güçlendirecektir.
Eşinizle Dostça İlişkiler Kurun;
Dostça ilişkiler kurmayı başaran çiftler, birbirlerinin davranışları, kendilerine ters gelse bile geçerliliklerini kabul ederler. Dostça ilişki bir evliliğin temellerini oluşturan parçalardır. Bu yolla eşler birbirleri üzerindeki etkilerini çıkarcılığa kaçmadan arttırabilirler. Aynı görüşü paylaşmasalar bile, eşleri ile ilişkilerini rahat bir şekilde sürdürebilirler. Eşine güven vererek kendisine açılmasını, daha fazla şeyini paylaşıp rahatlamalarını sağlayabilirler.
Bir evlilikte güven eksikliğinin giderilmesinin en kestirme yolu, dostça ilişkiler kurmayı öğrenebilmektir.
Dostça ilişkileri kurmak için Modelleme en pratik yoldur. Eşinize benzemek. Onun gibi konuşmak, onun duruşunu ve jestlerini taklit etmek, onu dinlemek güzel bir yoldur. Birbirine benzemeye çalışmak içinde saygıyı barındırır. Birbirine benzemeye çalışmak eşinizle bağlantıya geçmenin güçlü bir yoludur.
Dostluk çabası olan kişi, karşısındakinin nasıl olduğunu samimi bir şekilde sorar. Tutarlı bir şekilde güven oluşturur. Eşi için önemli olan bir şeyi hatırlar. Olumlu bir ruh hali takınmakta oldukça önemlidir. Eşinizle dost olabilmek için öncelikle ona uygun bir ruh hali içinde olmalısınız.
Sevinç Karakaya
DevamıEvlilikte Eski ve Yorucu Oyun ‘İçerleme’
Evliliklerde eşlerin birbirine içerleyerek girdikleri hal, evlilik için ölümcül bir zehir gibidir. İçerleme iki kişi arasında sessizliğin, kopuşun sinsi bir düşman gibi bekleyişidir.
Şu diyalog size tanıdık gelecek mi?
Adam, sorar ”neyin var”, kadın ”Yok bir şeyim”. Adam tekrar sorar fakat cevap alamaz. Sessizlik sürer, gerilim beden dillerine de yansır. Adam ”iyi o zaman” der ve kızgın bir şekilde önce omuz silker sonra kapıdan çıkar gider. Ve son ses arabasının asfaltta çıkardığı lastik sesidir. Kadın camdan öfkesi daha da artmış adamın gidişini izler.
Korkarım bu sahne pek çoğu için fazlası ile tanıdık bir sahnedir. Peki kadın neden cevap vermedi?, Niçin canını sıkan şeyi tam anlamıyla söylemedi?.
Neye Bozulduğumu Çok İyi Biliyor; Kadın ”zaten biliyor” diye düşünür. ”Zaten neye bozulduğumu çok iyi biliyor, sormasına bile gerek yoktu.” Evet haklısınız eşiniz belki de neye canınız sıkıldığını biliyordu fakat bundan bahsetmek istememiş ve o yüzdende hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranmış olabilir. Ve umduğu cevabı alarak yada almayarak haklı öfke ile çekip gitme hakkını kendinde görür, nede olsa artık suçlu sizsinizdir. Size sordu, sizde ”yok bir şeyim” dediniz. Peki şimdi kim kazandı. Her iki tarafta; Kızgın, yorgun ve öfkelidir.
Elbette bu sorun bir süre sonra unutulabilir. Ta ki bir sonraki sefere kadar… Hep bir sonraki sefere devreden bir bakiye gibi sürer gider. Ancak sonunda bu içerleme öyle derine kök salar ki, artık unutmak yada görmemek sizin ve eşiniz için imkansız olur. Bu ”eski ve yorucu bir oyun” dur. İlişkinizde hep aynı şeylerin tekrarladığı bir kısır döngü olur.
Ya Eşiniz Sorduğu Sorunun cevabını Gerçekten Bilmiyorsa?
Kadın; ”Beni Rahat bırak, Konuşmak istemiyorum”, Adam; ”Sen bilirsin”
Diyelim ki eşimiz sorduğunuz sorunun cevabını biliyor, yine de neden soruyu cevaplayamayasınız ki? Daha önce defalarca düştüğünüz bu tuzağa niçin bir kez daha düşüyorsunuz? Birde şöyle düşünün, ya gerçekten bilmiyorsa… Bir davranışı ile sizi kırdığını ya gerçekten eşiniz unutmuşsa… Neden eşinizin sizin ne düşünüp, hissettiğinizi anlamasını bekliyorsunuz? Neden rahatsızlık duyduğunuz şeyi söylemek varken, sorunu çözmek yerine somurtmayı seçiyorsunuz? Ya böyle devam ederse evliliğinizin sonu olacak?
İçerleme Evliliğinizi Nasıl Etkiler;
Başlarda içerleme sanki atlatılabilinir bir durum gibi gelir. Fakat bu durumlar içinizde yaşadığınız acı ile git gide büyüyerek başı boş bir öfke haline dönüşür. İçinizdeki acıyı ve öfkeyi ihmal ettiğiniz temizlemediğiniz sürece, evliliğiniz size eskisi kadar güven vermeyecektir. Artık aranızdaki gerçek sorunu unutur ilişkiden kaçınır hale gelirsiniz. Artık evliliğinizde her şey size yanlış görünür.
İçerleme arsız bir bitki gibidir. Bu hissi hemen yok etmezseniz, içinizde kalan en ufak parçası yada tohumu, hızla büyüyerek yıkıcı etkisini göstermeye başlar. Bu tepki her şeyinizi davranışlarınızı, düşüncelerinizi hatta tepkilerinizi bile etkiler. Artık eşiniz ile yaşadığınız olayları sağlıklı çerçeveden göremezsiniz. Gördüğünüz şey ise; yanlış anlaşıldığınız, kıymetinizin ne kadar az anlaşıldığı ve hayatınızdaki kişiyi nasıl cezalandırmak istediğiniz olur. Artık bir zamanlar ”her şeyiniz” olan kişi, sizin gözünüzde, saldırılması, mahvedilmesi, acı çektirilmesi gereken birine dönüşür. Çünkü içinizde acı çeken kişi ”Ben haklıyım” der. Ve bir bakmışsınız, asla söylememeniz gereken korkunç kırıcı şeyler söylemiş, pire için yorgan yakmışsınızdır. Beklenen son: Evliliğinizin sayılı günleri kalmasıdır.
Duygularınızı Paylaşmayı Öğrenmelisiniz;
Evet bazen evlilikler zorlayıcı olabilir. Sorunlarınız oluştuğunda çözmek yerine onları bastırıp, yok saydığınız sürece ilişkinizi sürdürmekte daha da zorlanacaksınız demektir. Evden kapıyı çarpıp çıkmak, canınızı sıkan şeyleri konuşmak yerine somurtup birbirinizi düşmanca sessizliklerle cezalandırmak hayatınızı da ilişkiniz gibi zorluğa sürükleyecektir.
Oysa yapmanız gereken şey, ilişkiniz için hilesiz, hurdasız temiz bir mücadele ve bir birinizle samimi, içten konuşabilmektir. İçinizi yakıp kavuran adı ”içerleme” olan düşmanınızı yok etmeye cesaret göstermelisiniz. Hatırlamanız gereken ise, karşınızdaki düşmanınız değil, hayatınızdaki en önemli kişi…
Yaşadığınız sorunları basite indirgemeye çalıştığımı lütfen zannetmeyin. Hatta bir uzamandan yardım alınması gereken, konuşamamanızın, eşinizle iletişime geçip, sizi rahatsız eden durumları ona aktaramamanızın pek çok sebebi olabilir. Mesela söylediklerinden dolayı alacağınız tepkiden korkma bunlardan yalnızca biridir. Dediğim gibi bu durumlarda ve doğru iletişim yöntemlerini öğrenme noktasında destek almak da fayda vardır.
Ancak şunu asla gözden kaçırmamak gerekir. Sizi saran kavuran sözler ve duygular paylaşılmadığında ve yanlış anlaşılmalar giderilmediğinde onların boşluğunu dolduran ”içerleme” olur. İçerleme çözünmeyen bir çökelti misali, kıymetli evliliğinizin dibine çökerek orada katman katman taşlanır. Sizi bir birinizden ayıran bir duvar olur. Bu duvarı kırmanın tek yolu ise geç kalmadan eşinizle konuşmayı başarmaktır.
Sevinç Karakaya
DevamıEşinizle Birbirinize Bağlılığınızı Nasıl Arttırırsınız?
Evliliğinde istediği kaliteye ulaşmayı isteyenler için eşleri ile aralarında bir bağ, bir yakınlık geliştirecek kılavuz paylaşmak istedim. Maddeler ilk okuduğunuzda ”bu kadar basit mi?” duygusu uyandırabilir. Fakat unutmayın her biri için ayrı ayrı emek ve zaman ayırmak gereklidir. İşte üzerinde çalışmaya değer yakınlık geliştirme kılavuzu;
1- Birbirinize Kulak Verin; Çiftler gündelik hayatın olarak kulak vermeyi ilişkilerinde es geçebiliyor. Bir araştırma; Eşlerin günde yüz yüze, göz göze iletişim için ortalama dokuz dakika ayırdığını bize göstermektedir. Burada birbirinize kulak vermekten kastim; Televizyonun radyonun gürültüsüne karışmadan yada odadan odaya kurulmayan doğrudan bir iletişimdir. Mümkünse ten tene temas, göz göze temas, ve kalp kalbe temas… Ancak o zaman gerçekten eşinize kulak vermiş, söylediklerinin dikkate değer olduğunu göstermiş olursunuz.
2- Bir Kerede Tek Konuyu Çözün; Özellikle kadınların sıklıkla yaptığı, aynı konuyu tekrar tekrar gündeme getirmek eşlerin meseleleri çözme adına birbirlerine olan güvenlerini kaybetmelerine sebep olur. Aynı konu her açıldığında buna eşlik eden çözümsüzlük duygusu artar. Çiftler arasında genelde problem yenilerden ziyade eski sorunların tekrar tekrar açılması ve birden çok konuyu aynı anda çözme çabasıdır. Yapılması gereken sizin için en acil olan sorunu tespit edip eski defterleri hiç karıştırmadan ”Bu güne kadar olan oldu, bundan sonra ne yapabiliriz ” bakış açısıyla çözüme odaklanmaktır.
3- Sorunlarınızın Altındaki Duyguyu Bulun; Evliliklerde tartışmalar çoğu zaman güç savaşlarından kaynaklanmaktadır. Sorunlar karşı tarafın ailesi, cinsellik, para yada çocukluklar gibi konular olsa da tartışma genellikle çift taraflıdır. Ve tartışmalar çözümsüz şekilde aynı konular etrafında dönerler. Fakat dikkat edilmesi gereken ise bize bu tartışmaları yaptıran duygu durumudur. Asıl gerçek ve tartışmaya sebep olan farklı tartışma kılıflarına girse de, duygularımızdır. Duygularımızı ve karşı tarafın duygularını anlamaya odaklanırsak, duyguları anlama bize anlayışı getirecektir. Anlayış ise tavır değişikliği ve affetmeyi sağlayacaktır. Elbette çiftlerin değişen tavırları da iyileşen bir evlilik getirecektir.
4- Konuşmamak Engelini Yıkın; Çiftlerin evliliklerinde yaptıkları bir diğer hata ise konuşmamaktır. Konuşmamak yada sorunları görmezden gelmek, ilişkide patlamayı bekleyen saatli bomba gibidir. Canınızı sıkan bir durum var ise muhakkak uygun bir şekilde dile getirin. İp uçları vermek, oyunlar oynamak yada eşinizin zihninizi okumasını beklemek sağlıklı davranışlar değildir. Yetişkin bireyler sorununun sorumluluğunu kabul etmeli ve bunu ortak bir diyalogla çözüme kavuşturmalıdırlar.
5- Yakınlarınızla Olan İlişkilerinize Sınırlar Koyun; Sağlıklı bir evlilik için, çocuklarınız, akraba ve arkadaşlarınızla ilişkilerinize sınır koymanız gerekir. Eşiniz ile aranızdaki ilişkinin ne kadarının onları ilgilendirmesi gerektiği noktasında net olun. Evlilikte eşlerin yaşamının büyük bir bölümü özeldir ve bu kimseyi ilgilendirmemelidir. Bağımlı aile ilişkilerinde bu sağlıklı sınır konulamadığı için çok ciddi sorunlara sebep olmaktadır. Eşinizle aranızdaki size ait konuların yakınlarınız ile yersiz paylaşımı ilişkiyi yıpratır ve eşlerin birbirine olan güveni azaltır. Eşinizle olan ilişkinizin ne kadarını yakınlarınızla paylaşmanız konusunda bir birlik halinde ve net olmanız gerekir.
6- Eşinizle Sağlıklı Bağ Kurmayı Öğrenin Ve Bunu Yaşayın; Eşiniz sorunlu bir ailede yetişmiş ise, onun için stres, kriz, aşırı yoğunluk gibi duygular normaldir. Böyle bir ilişkide, eşiniz ile yakınlık kurmakta can sıkıcı anlar yaşayabilirsiniz. Yapmanız gereken; ne çok yüklenmek neden vazgeçmektir. Sadece alıştığınızı gerilimden uzak durmaya çalışın. Kesinlikle eşinizden vazgeçmeyin bırakmayın. Ödülleri farklı olacaktır belki fakat muhakkak olacaktır. Zamanla ilişkinizde yükselişler ve düşüşler, telaş ve umutsuzluklar yerini belli belirsiz, bilinmedik duygular gelişecek bunlarda size aitlik hissi, rahatlık ve iç huzuru getirecektir.
7- Eşinize İlginizi Belli Edin; Bir çok çifttin ise ortak sorunu ilgi bekleme fakat ilgi gösterememek… ”Nasıl olsa sevdiğimi biliyor”, ”Evlendiğime göre seviyorumdur” gibi tutumlar evlilikleri sona doğru yada ruhsuz paylaşımlara doğru sürüklemektedir. Eşinizle muhabbetinizi ilk gün gibi canlı ve heyecanlı tutmak istiyorsanız birbirinize ilginizi beklentisiz göstermeniz gerekiyor. Unutmayın siz yaptığınız her şeyi önce kendi mutluluğunuz için yaparsınız. Karşılıksız verilen ilginin geri dönüşümü muhakkak katlarıyla olacaktır.
8- Eğlenmenin Çeşitli Yollarını Bulun; Evinizin savaş meydanı mı? yoksa bir oyun bahçesi mi? olmasını tercih ederdiniz? Uzun ve mutlu evliliklere bakıldığında bu çiftlerin birlikte eğlenmeyi bilen çiftler olduğunu görüyoruz. Ortak zevk alabileceğiniz ve eğlenebileceğiniz aktiviteler belirleyin. Bolca gülün bırakın arada saçmalayın… Bu ilişkinizi şifalandıracaktır.
9- Sıkça Yapıcı Ve Adil Bir Şekilde Kavga Edin; Evet yanlış okumadınız kavga edin dedim. Sağlıklı evlilikler tartışmaların kavgaların olmadığı değil bunların sağlıklı bir şekilde yapılmayı öğrenildiği evliliklerdir. Tartışmalar ortaya çıktığında gerilim ve anlaşmazlık havasını dağıtın. Hatta Anlaşmazlıklarınızı güvendiğiniz ve görüşlerine değer verdiğiniz ikinizin de onay verdiği bir yakınınızın yanında da yapabilirsiniz. Bu zamanlarda içerleme yada kaçma gibi duygularınızı ise çöpe atın. Sorunlarınız olabilir fakat sizi sevgi birleştirdi. Birbirini seven ve problemlerini çözmek isteyen bir çift olduğunuzu unutmayın. Yakınlaşmak için eşinize kapılarınızı açın, sorunlarınızdan kaçmak yerine yapıcı tartışmalar ile ortak noktada birleşin.
10- ÇOK ÖNEMLİ; Evliliğinizi Bir Anlama Bağlayın; Eşinizle aranızda ilişkiniz yada arkadaşlığınızın dışında bir anlam arayın. Sizden daha büyük bir güce varmak için basamak yapın evliliğinizi,bir kaynağı arayın. ”Leyla’dan Mevla’ya varmak” gibi… Paylaştığınız yolculuk sizi yakınlığa çekecektir.
Sevinç Karakaya
Devamıİlişkinizdeki Samimiyeti Nasıl Geliştirirsiniz?
İstediğimiz samimi ve içten bir ilişkidir. Fakat kendimiz gibi olmadığımız sürece, maskelerimizi çıkarıp atmadıkça ne kendimize ne ilişkimize gerçekten samimi olamayız. Samimiyet sizin nasıl göründüğünüzle değil gerçekte nasıl olduğunuzla ilgilidir. ilişkilerinizde samimiyeti yakalamak sanıldığı kadar zor değil… İlk önce kendinize sonrada ilişkiniz adına dikkat edeceğiniz bir kaç hususla samimiyeti geliştirebilirsiniz. Nasıl mı? işte…
1- Birbirinizi Dinlemek İçin Vakit Ayırın; Eşlerin birbirine hergün düzenli dinlemek için vakit ayırmaları önemlidir. Yapılan bir araştırmada eşlerin her gün yüz yüze, göz göze iletişim için yanlızca 9 dakika ayırdıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu oldukça düşük bir zaman dilimidir. Mümkünse bu zamanı biraz arttırmaya çalışmalıyız. Ve tabiki bu iletişimin; Televizyonun, rayonun gürültüsüne karışmayan yada odadan odaya kurulmayan doğrudan iletişim olması da önemlidir.
2- Tek Seferde Tek Bir Soruna Odaklanın Ve Çözün; Her zaman için çözümlenilmesi gereken tek konuya odaklanın ve sorun odaklı değil çözüm odaklı olmaya özen gösterin. Bir konuyu ısıtıp ısıtıp yine birbirinizin önüne getirmek, birbirinize güveni azaltacağı gibi, yeni sorunlar oluşmasınada sebep olur. Aynı sorunun açıldığı her seferinde çözümsüzlük duygusu büyüyecektir. Unutmayın eşler arasında güven ve sevgiyi yok eden genellikle yeni problemlerden ziyade eski konuları tekrar tekrar sorun haline getirmektir.
3- Sorununuzun Altındaki Gerçek Duyguyu Bulun; Aslına bakarsanız, çoğu sorunun altında yatan asıl sebep güç savaşlarıdır. Konu görünürde karşı tarafın ailesi, cinsellik, para ve çocuklar olabilir. Fakat konu ne olursa olsun asıl sorun haklı çıkma çabasıdır. Tartışmala döner kapılarda dönüp durmaya benzer. Oysaki bakılması gereken duygulardır Duygularınız gerçektir. Ve biribirnizi anlamanıza yardımcı olur. Anlayış ise; tavır değişikliği ve bağışlama getirecektir. Tavır değişikliği ilede eninde sonunda ilişkide iyileşmeler olacaktır.
4- Küsme, Konuşmama Gibi Savunma Mekanizmalarınızı Bırakın,; Maalesef bir çok ilişkide yine başı çeken sorunlardan biri eşlerin herangi bir sorun karşısında birbirlerine küserek yada konuşmayarak tepki vermesidir. Konuşmamak çözümsüzlük getirir. Canınızı sıkan bir durum var ise bunu eşinizle sakin ve açık bir şekilde konuşun. Eşinize İp uçları vermek, oyunlar oynamak yada zihninizi okumasını beklmek kesinlikle dürüstlükten uzaktır. Sağlıklı iletişim için küsüp anlaşılmayı beklemekten vazgeçilmeli ve uzlaşma anlaşma yollarını bulmalısınız.
5- Üçüncü Şahısların İlişkinize Karışmaması İçin Sınırlar Koyun; Eşinizle ilişkiniz noktasında olacağı gibi, işiniz, özel yaşamınız da da yakın çevrenizin ne kadarının içinde olması noktasında kesin sınırlar koymanız ilişkilerinizi daha sağlıklı kılacaktır. Özellikle evli çiftlerin yaşamının büyük bir bölümü özeldir ve başka kimseyi ilgilendirmez. Aileniz yada yakın çevrenizle sınır koymakta zorlanıyorsanız bu eşinizle aranızda isammiyet noktasında ciddi bir engeldir. İlişkide farklı kişilerle yapılan yersiz paylaşımlar ilişkideki güveni azaltır.
6- İlişkinizde Birbirinize İlgiyi Besleyin Ve Geliştirin; Genelde ilişkilerde eşler bir birlerine sevgililik zamanındaki gibi sevgilerini açık bir şekilde ifade etmekten uzaklaşırlar. Evlendim artık eşim sevdiğimide biliyordur tavrı takınabilir. Fakat evliliğinizin monotonluktan kurtulması ve daha samimi bir hale gelmesi için, ilişkinizde ilgi atmosferini geliştirmelisiniz. İlginizi göstermenin bir kaç yolu;
- Sevginizi gösterecek mesajlar, aynaya çekmecesine bıraktığınız küçük notlar ile yapabileceğiniz gibi, birbirinize sevginizi anlatan mektup yazıp postalaya bilirsiniz. Mektubun sihrini küçümsemeyin.
- Eşlerin biribirine dokunarak sevgisini ve ilgisini göstermeside oldukça etkilidir. Cinsel içeriği olmayan dokunmalar, eşlerin birbirine önem verdiğinin ve birbinin farkında olduğunun göstergesidirler.
- Yemek sırasında hiç tartışmamaya, didişmemeye karar verin. Sağlıklı ilişkiler ve aileler üzerinde yapılan araştırmlara; Sürekli bir özelliğin birlikte sofraya oturmaktan zevk almak olduğuduğu göstermektedir.
- Her gün, hafta, ay, yıl birlikte olmayı iple çekeceğiniz özel anlam taşıyan zamanlar oluşturun. ‘Zaman dışı zamanlar’ oluşturun. Önceden belirlenmiş özel bir faaliyetin veya başka birinin katılmayacağı bir vakit olmalı. Birlikte sinema, akşam yemeğine gidilebilir, küçük bir yolcukluğa çıkabilirsiniz. İyi bir çerçeve şöyle olabilir. Günde bir saat, haftada bir gün, ayda bir hafta sonu, altı ayda bir hafta beraber vakit geçirebilirsiniz.
7- İlişkinizi Eğlenceli Hale Getirin; Eğlenmenin bir yolunu bulmaya çalışın. Evinizi savaş meydanındansa, oyun bahçesine çevirin. Beraber bolca güleceğiniz uğraşlar, ortak hobiler aktiveteler edinin. Hatta arada saçmalamak iyi gelebilir.
8- Yapıcı ve Adil Kavga Etmeyi Öğrenin; Kavga etmek dünyanın sonu değil… Hatta hiç tartışma olmayan evlilikler patlamaya hazır bir saatli bomba gibidir. Sağlıklı olan ise seviyeli bir şekilde eşlerin birbiri ile tartışmayı öğrenmesidir. Amaç karşınızdakine saldırmak değil çözüm bulmak olmalıdır. Ortaya çıktığında gerilim ve anlaşmazlık havasını dağıtın. Gerekirse anlaşmazlıklarınızı güvendiğiniz ve size hakem olacağınıza inandığınız biri yanında da yapabilirsiniz. Fakat daha sonrasında uzatmayın ve yolunuza devam edin. ilikilerde samimiyet ve yakınlığı bozan tartışmaktan kaçmak ve gereksiz içerlemelerdir.
9- Leyla’dan Mevla’ya Varmayı Hedefleyin; Bu kural oldukça önemlidir. Evliliğinize ilişkiniz yada arkadaşlığınızın dışında bir anlam yükleyin. Daha kuvvetli sizi birbirinize bağlayan bir bağ olsun. Birbirinizdeki sevgiyi ilahi sevgiye gitmeniz için bir araç olarak kullanın. Bu paylaşılan yolculuk sizi birlikte yakınlığa çekecektir.
Sevinç Karakaya
Devamıİçinizdeki Özgür ”Amazon Kadın” Evliliğinizi Kurtarır
Kadınların evlilik fikrine uzak bakmalarına en büyük sebep özgürlüklerini kaybetme korkusudur. Evliliğin yalnız bir hayata göre özgürlükleri kısıtlayan bir yanı varmış gibi görünse de, evliliğin içindeki özgür yanı yakalayan bir kadın, evliliğinde de huzura kavuşur.
Evliliğin de tutkuyu kaybetmeyen çiftler birbirini hayat boyu keşfetmeye çalışan, her gün yeni bir yönüne aşık olmayı başaran kişilerdir. Erkek avlanmak her gün eşini yeniden elde etmek isterken, kadın da eşi tarafından her gün yeniden sahiplenilmek keşfedilmeyi bekler. Yaratılışı gereği erkek her zaman avcı kadın ise av konumunda olmalıdır ki, evliliklerde uzun soluklu heyecanı yakalayabilsinler.
Amazon Kadın Ruhunu Keşfetmek;
İlişkileri monotonluğa sürükleyen sebeplerden biri kadın ile erkeğin bu av- avcı konumunun unutulup, birbirini elde etmenin rahatlığına kendini kaptırmalarından kaynaklanır. Bunun için ise; bir evlilikte kadının içindeki özgür kadın ruhunu keşfetmesi oldukça önemlidir. Erkek tam kadını ele geçirdiğini, onu fethettiğini ve kendi varlığını eşi tarafından kanıtsadığını düşündüğünde; kadın eğer kendi merkezine dönebilirse bu erkeğe hem nefes alacak vakit verirken hem de eşinin hayatındaki yerini anlaması için bir fırsat verir.
İçinizdeki Özgür ”Amazon Kadın” Evliliğinizi Kurtarır
Ben ”Özgür kadını” Amazon kadınına benzetiyorum. Amazon kadın; ata biner, daima olarak kahkahalarla gülen, dilediğinde erkeği ile arzu ettiği hayatı yaşayan fakat aniden atına binip uzaklaşabilen bir kadındır amazon kadını… Bunu modernize edersek, evli ve çocukları olan bir kadın bile içindeki özgür amazon kadınını ortaya çıkarabilir.
Elbette ilişkilerde yakınlaşma beraber kaliteli vakit geçirmek çok önemlidir. Fakat yakınlaşmanın ayarını çiftler ayarlayamadığında erkeğin gerilmesi kaçınılmaz olurken, kadındaki durum ise bağımlılığa dönüşür ve eşini hayatının merkezine oturtabilir.
Çünkü bir kadının en derinindeki hayali eşi tarafından ömür boyu sevilmektir. Kadın eşine yakınlaştıkça bu durumun bağımlısı haline gelip, ne yapsa eşiyle beraber yapmak sanki bir bine bağlı gibi bir hayat yaşamak isteyebilir. Oysa erkeğin en derinindeki hayali, gerçek bir özgürlüktür. Erkek hedef belirlemeli, o hedefi yakalamak için uğraş vermeli, emek harcamalı tüm bunları yaparken kendi ruhunu ve kabiliyetlerini keşfeder. Bu onun en büyük hazzı aldığı yerdir.
Bu yüzden evlilikler de dahil, çok fazla yakınlaşma, daima beraber hareket etmek erkek tarafından da arzulansa, yinede bu durum erkekte bir gerilim oluşturur. İşte tam bu noktada devreye giren kadındaki ”özgür ruh” evliliklerini ve ilişkilerini dengeye çekebilir. Özgür kadın ilişkisini, eşini kendi merkezinden çıkarır ve hayatının merkezine kendini koyar. Bunu kadın öyle güzel yapar ki bu ilişkisini, evliliğini yok saymak değil, her iki tarafında mutlu olmasını sağlamak, hayatlarında eşine ve kendine nefes alacak zaman tanıyıp ayrı ayrıda yaşamdan zevk almasını sağlar.
Amazon Kadın ”Önce Ben” Der; Hayatına Odaklanır;
Kadın kendi hayatına odaklandığında yaşamın kendisine getirdiği güzellikleri keşfetmeye başlar. Kadın devamlı ilişkisi ve eşi hakkında düşünmeyi bırakır. Tek kaynaktan sevgi beklemek ve beslenmektense, yaşam sahnesine giren kişilerle paylaşımda bulunabilir. Her zaman söylediğim gibi kadınların içini dökeceği, hayatındaki heyecanlarını, acılarını paylaşabilecekleri eşlerinin dışında ya bir dostları olmalı yada bir güvendikleri ”yaşam koçları” olmalı… Hayatta zevk aldığı mutlu olduğu faaliyetlerin içinde olmalıdırlar. Böylece de eşinden beklediği karşılıksız sevgi yargısız kabul, saygı ve taktiri yaşam içinde de bulur. Buda eşinden beklentisini azaltırken farklı kuşkulara girmeden eşinin de özgürlüğünü yaşamasına hak tanır.
Amazon kadın; Zaten hayatındaki kişi doğru kişi ise eşini özgür bıraktığında daha çok kendisine döneceğini bilir. Çünkü Hayat enerjisi BUMERANG gibidir. Biz özgür ve mutlu bir sevgiyle eşimizi hayatı keşfetmeye yollarsak, o eğer doğru erkekse ve hayatı yaşayıp devamlı onu düşünmeyi kesebiliyorsak, erkek kadının yakınlığını muhakkak talep edecektir. Unutmayın evlilik hayatınızı yöneten koç sizsiniz. ”Kadın ilişkisinin sürekliliğini sağlayan bir orkestra şefi gibidir.” Her ne kadar evliliği erkek yönetiyor gibi görünse de, mutlu evliliklere bakıldığında; Kadın ne zaman kendine, eşine ve ilişkilerine özgürlük tanıması gerektiğini bilincindeki evliliklerdir. Hayatınızın merkezine kendinizi koyduğunuz da, emin olun eşinizde sizi daha fazla hayatının merkezine koyacaktır.
Çocuk Olduktan Sonra Evlilikte ne Değişir?
Evlilik ve çocuk sahibi olmak üzerine daha önceki ”Çocuk Yapmak Evliliği Kurtarır Mı?” yazımda söylediğim gibi sorunlar içinde çırpınan bir ilişkide çocuk doğurmak ilişkiye renk katmak yerine, ilişkiyi içinden çıkmaz bir hale dönüştürür. Ve böyle bir evlilikte yapılan çocuk o evliliği kurtarmaz ama kesinlikle o evlilikten çocuğu kurtarmak gerekebilir. Fakat sağlıklı bir ilişkide çocuk o ilişkiyi güçlendirir, durağanlıktan uzaklaştırır, renk katar. Belki de evlilik gerçek bir evliliğe dönüşür.
Bizlerin çiftlere evliliklerinde ilk 3 yılı çocuk sahibi olmamalarını önermemizde ki asıl sebep evliliğin içinde önce kendilerini bulmalarını sağlamalarıdır. Evlendikten sonra kadın erkek kimliklerini tekrar keşfedip karı- koca olarak nasıl mutlu olabileceklerini kavrayıp, bu mutluluğa sağlam bir şekilde yeni bir birey katmaları içindir.
Tabi her ne kadar ilişkiler sağlıklı olsa bile bebek olduktan sonra dikkat edilecek hususlar vardır. Aileye katılan çocuktan önce eşler, kitaplar okur, araştırmalar yapar, görev paylaşımlarını belirlerler. Fakat her ne kadar plan program yaptılar ise de, hayatlarına yeni giren bireyle, bildiklerini unutabilir, işler planladıkları gibi gitmeye bilir.
”Ya Mutlu ve sağlıklı giden evliliğimizi çocuk ile de mutlu ve sağlıklı sürdürmek için ne yapmak gerekir?”
Önce Kendi İçinizde Mutlu Olmayı Öğrenin;
Hayatta kişiler her daim farklı rollere girdiği gibi evlenince eşinin karısı yada kocası, çocuğunun annesi yada babası olur. Fakat unutulmaması gereken ise, hayatta farklı kimliklere ve rollere de girseniz, kendi özünüzden vazgeçmemeniz gerektiğidir. Çiftlerin çocuk sahibi olduktan sonrada, bunu hatırlamaları ve kendilerini mutlu edecek anları yaşamaya önem vermeleri gerekir. Hayatta kendiniz mutlu olmadan ne eşinizi ne yetiştirdiğiniz çocuğunuzu mutlu edebilirsiniz. Şimdi kendinize bir liste hazırlayın bireysel olarak yapmaktan zevk alıp, sizi mutlu eden şeylerin listesi olsun bu… Ve hemen onları kullanıma geçirin. Zaman bulamayıp, yapmak istediğiniz ve ertelediğiniz her şey sizi mutsuzluğa götürür ve siz mutsuz olduğunuzda ne mutlu bir eş olabilirsiniz, ne mutlu anne/baba, nede mutlu çocuklar yetiştirebilirsiniz. Önce mutlu bir birey olmayı hedefleyin.
Önceliğiniz Eşiniz Olsun;
Maalesef özellikle çocuktan sonra kadınlarda sık rastladığımız ve erkelerin en çok şikayet ettiği konu ise; ”Eşim çocuk olduktan sonra benim karım olduğunu unuttu” ”O iyi bir anne fakat bana iyi bir eş değil” Kadınlar çocuk olduktan sonra evliliklerinin tek amacı çocuk sahibi olmakmış gibi davranıp, eşlerini arka plana atabiliyorlar. Fakat bu çok tehlikeli bir durumdur. Evinde ilgi alaka yada istediği önemi göremeyen erkeğin duygusal boşluğunu dışarıda aramasına sebep olabilir. Eğer çocuk olduktan sonrada mutlu ve sağlıklı ilişkinize devam etmek istiyorsanız, önceliğiniz eşiniz olmalıdır. Kulağa hoş gelmeye bilir fakat evliliğin temeli kadın ve erkekten oluşur. Bunların arasındaki ilişki sağlıksız ve özellikle cinsel yaşam kopuk olursa o evlilik temellerinden sarsılır. Yapmanız gereken eşinize istediği ilgi alakayı göstermektir. Ki çok büyük şeylere gerekte yok; sabahları eşinizi hayır dualarıyla öperek uğurlamak, ona kendini özel hissettirecek gün içince bir mesaj gibi, küçük şeyler bile bu mutluluğu korumak için yeterlidir.
Çocuk Yetiştirirken De, Kadın Erkek Farklıdır;
Buda yine çiftlerin fakat özellikle kadınların düştüğü hatalardan biridir. Eşlerinin çocukları ile kendi ilgilendiği gibi ilgilenmesini beklerler. Fakat eşinizle nasıl bir çok farklılığınız var, çocuk yetiştirmek konuşunda da farklarınız olması oldukça doğaldır. Mesela eşiniz çocuğunuzla baş başa kaldığında kahvaltıda çocuğunuzun yemesi, size göre sakıncalı bir şeyleri yemesine müsaade ediyor olabilir. Eşinizi bu konuda sürekli olarak uyarmaktan vazgeçmelisiniz. Sizin çocuk bakma yönteminiz çok daha sağlıklı ve güvenli olsa da, çocuğunuzu babasıyla baş başa bıraktığınız zamanlarda biraz daha sabırlı olmalı ve ona kendisini iyi bir baba gibi hissetmesine müsaade etmelisiniz. Bu çocuğunuzun gelişimi eşinizin mutluluğu ve sizin mutluluğunuz için göze alınacak bir durumdur. Eşinizle aranızdaki farklılıkların aranızda tartışmalara yol açmasına izin vermeyin . Belki de hiçbir zaman karşınızdaki ikna edemeye bilirsiniz. Ve her zaman dediğim şey çocuk yetiştirmede de geçerlidir. ”Siz kendinizden başka kimseyi değiştiremezsiniz” Bu konuda ısrarcı olmak size sadece mutsuz bir evlilik getirir. Fakat bakım noktasında çocuğun gelişimine zarar verecek durumlar söz konusuysa bir çocuk psikoloğundan yada pedagogdan eşinizle beraber bilgi almanızı öneririm.
Çocuklarınız Sizin Birbirinizi Sevdiğinizi Anlasın;
Bir çok çiftte rastladığım sorunlardan biride, mahremiyet ile çocuğa verilmesi gereken, birbirini seven anne baba imajının karıştırılıyor olmasıdır. Evet ailede çocuğun bilmemesi gereken bir mahrem hayat vardır fakat çocuğun anne babasının birbirini sevdiğini görmeye de ihtiyacı vardır.
Geçenlerde bir danışanım çocukluk ile ilgili bir anısını anlatırken şundan söz etti; Ben bir gün oturuyordum arkadaşım beni çağırmak için bizim eve geldi. Bir heyecanla kapıya doğru gelirken bizim evin diğer odasının penceresinde babam annemi öperken görmüş; Heyecanla ”Baban anneni öptü ” demişti. O kadar şaşırmıştım ki diyor. ”Babam annemi nasıl öper diye” Çünkü anne ve babasını birbirlerine hiç sevgisini gösterirken görmemiş.
Unutmayın sizin aileleriniz çocuklarınızın ilerde kuracağı aileler için örnek teşkil ediyor. Ve her çocuğun aileden anladığı kendi ailesi oluyor. Anne babanın arasındaki sevgiyi hissedemeyen çocuk, ileride bunu eşine nasıl sunacağını bilemiyor. O yüzden izin verin çocuklarınız sizi el ele tutuşurken, sabahları iyi gün için eşinizi öpücükle uğurlarken, yada sevgi ile birbirine sarılırken görsünler. Böylece birbirini seven ve önemseyen bir ailede yaşadıklarını anlasınlar.
Cinsel Yaşamınızı Es Geçmeyin;
Çocuktan sonra en çok es geçilen konu. Cinsel yaşamın mahremiyeti önemlidir. Ve çocuk olduktan sonra bu mahremiyeti korunamayacak gibi gelebilir. Evin her yerinde çocuklarınıza ait izler olabilir. Fakat yatak odanızı siz ve eşinizle özel bir alan kılmayı başarmalısınız. Sağlıklı bir cinsel hayat için ve mutlu bir evlilik için yatak odanızı evin diğer bölümlerinden ayırmalısınız. Ve büyüklerimizin dediği gibi ”Yatak odası ya uyunacak yada beraber olunacak yerdir” oranın atmosferini bozacak sorunları, çocuklarınızla ilgili çözülmesi gereken problemleri, hatta bilgisayar, telefon, kitap gibi uğraşları bile o mahrem bölgeye taşımamanızı tavsiye ederim.
Evliliğe Uyum Süreci Nasıl Olmalı?
Çiftler her ne kadar uzun süreli nişanlılık geçirmiş olsalar da, ilk yıllarda evliliğe uyum sağlamakta zorlanabilirler. Farklı evlerde, farklı düzenlerde iki yetişkin hayatlarını birleştirip aynı eve yerleştiklerinde, uyumsuzluklarda kendini göstermeye başlar.
Günümüzde kişiler; eş seçerken, evlilik zamanlamasını yaparken ve evliliklerinin maddi, sosyal ve diğer yapısal düzeneklerini belirlerken, önceki nesillere kıyasla daha fazla planlama yapıyorlar. Gelin yeni evlenecek çiftler ne gibi hesaplar yapıyor yakından bakalım.
Evlenecek Çiftlerin Yaptığı Planlar;
Ailelere yakın mı oturulacak? Evet ise kimin ailesine? Eşlerden ikisi de çalışacak mı? Gelir ve gider nasıl paylaşılacak? Evlendikten sonra nasıl bir sosyal ortam düzenlemesi yapılacak? Çiftler birbirlerinden ayrı olarak hangi faaliyetleri gerçekleştirecekler? Boş zaman aktiviteleri neler olacak ve nasıl planlanacak? Çocuk sahibi olunacak mı? Evetse, ne zaman çocuk planlanacak? Bundan önce hangi hedefler gerçekleştirilecek? Örneğin çocuktan önce birlikte daha çok zaman geçirme, maceralı tatil programlarını tamamlama, belli maddi koşullara ulaşma gibi konular genellikle çiftlerin ailedeki diğer kişilerin etkisinde olmadan uzlaştıkları durumlardır.
Çiftler genellikle kendi anne babalarının düştükleri yanlışlara düşmeme, onların ve çevrelerinde gözlemledikleri diğer ilişkilerde olduğu gibi olumsuz ilişki kalıplarını edinmeme ya da tam tersi zaten oldukça beğendikleri bir ilişkinin belli niteliklerine sahip olmayı amaçlayabilirler.
Fakat bu incelikli hesaplara rağmen yine de çiftlerin evliliklerin ilk yıllarında baş etmekte zorlandıkları uyum zorlukları hissetmeleri ve gelecekteki birliktelikleri ile ilgili kaygı duyarlar. Çünkü evlilik durumu, birlikte yaşamanın ve ortak bazı aidiyetler edinmenin ötesinde bir çift olma durumudur. Çift olma durumu, insanların bebeklikten itibaren en güçlü güdülenmelerinden biri olmakla birlikte en zorlu ilişki biçimidir. Çift ilişkisi kurulduğunda, kişilerin bireysel niteliklerinden ayrı olarak ilişkinin kendine has özellikleri oluşmaya başlar ve bu özellikler çoğu zaman çiftlerde farklılıklar gösterir.
Çiftlerin Evliliklerde Uyumu Yakalama Yolları;
Uyum, birbirinin aynı olma hali değil ortak noktada buluşma halidir. Uyum aslında özgürlüklerini kısıtlamadan bir olmaya başlamaktır. Peki uyumu yakalamak için yeni evli çiftler yada uzun süredir evli olmasına rağmen uyumu yakalayamamış çiftler neler yapmalı;
1- BEN değil, BİZ olmaya çalışın; Sağlıklı ve uyumlu evlilik için iki tarafın da ”ben” duygusu yerine ”biz” duygusunu kabullenmiş olmaları gerekmektedir. Biz diyemeyen kişide evliliğin ruhu oluşmamış demektir.
2- Kişisel Farklılıklarınızı Kabullenin; Evlilikte karşı tarafın farklılığını peşinen kabullenmek gerekmektedir. Bire bir aynı olmak zorunda değilsiniz sadece farklılıklarda ortak noktaları bulabilmek önemlidir.
3- Zaman Zaman Hediyelerle Jestler Yapın; Hediyeleşmenin, evlilik için çok büyük bir getirisi vardır. Özellikle özel günlerde, kişilerin hediyeleşmesi hatta bazen bir tebessüm ile gönül alınmaya çalışılmalıdır.
4- Birbirinizin Ailesine Değer Verin; Uyumlu evliliğin önemli sırlarından birisi de karşı tarafın anne-babasına verilen değer, iyilik ve kıymet göstermektir.
5- Birbirinizi Her Konuda Destekleyin; Evlilikte iki tarafta kendi rolünü bilip ona göre davranmalı, birbirlerinin rolünü çalmamalıdır. Karşılıklı destek, şahsiyetlerin yıpranmaması açısından önemlidir, evliliği iyileştirir.
6- Kaba ve Kırıcı davranmayın; Evlilik iki kişinin birleştiği gövdesi kalın bir ağaç gibidir. Kaba ve kırıcı davranmak ağacın gövdesine vurulan balta darbeleridir, darbe aldıkça gövdenin zedelenmesi gibi evlilikte de kaba ve kırıcı davranmak evliliğin darbe alması demektir. Affedici olmak gerekmektedir.
7- Kapris yapmama; Kapris asla fayda sağlamaz. Sadece karşınızdaki kişiyi ve sizi yorar.
8- Ortak Vakit geçirecek Zamanlar Belirleyin; Uzun yıllar süren uyumlu evliliklerin en önemli basamağı; beraber vakit geçirmek, karşılıklı iltifat ve onunla birlikte sosyal etkinliğe katılmaktır.
9- Ailenin Belli Konuları İstişare Edeceği Zamanları Olsun; Ailede daha sonra oluşabilecek sorunları önceden tespit edip, önlemek, önlem almak için önemlidir.
10- Zihni, Kalbi ve Ameli birliktelik; Eşlerin zihni, kalbi ve ameli birlikteliği evliliğin uyumlu ve sağlıklı yürümesi için çok önemlidir. Eşlerin birbirlerine dua etmeyi unutmamaları gerekiyor.
Bir Uzmandan Yardım Almalıyım
Evliliklerinin ilk yıllarında uyum zorlukları hisseden çiftler ilişki koçuna başvurduklarında, bir çift olmanın getirdiği ilişki dinamiklerinin oluşum aşamasında oldukları için daha avantajlı sayılabilirler. Henüz birikimler yaşanmadan sorun olarak hissedilen durumların anlaşılması ve başka bir düzeyde yeniden ele alınmaları ortadaki bulanıklığın berraklaşmasını sağlar. Eşlerin birbirinin duygusal durumlarını anlayabilmelerine, öfke gibi olumsuz olarak nitelendirilen duygulanımların altındaki kaygı gibi başka duygulanımların da yatabileceğinin farkına varmalarına, birbirlerine ve kendilerine başka aynalardan da bakabilmelerine yardımcı olur.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya