Evlilik Öncesi Psikolojik Hazırlık: İlişkideki Eşitlik ve İletişim
Evlilik öncesi psikolojik hazırlık, çiftlerin ilişkiyi bir ömür boyu sürdürme ve mutlu bir şekilde birlikte yaşama konusunda sağlam bir temel oluşturmalarına yardımcı olabilir. İlişkideki eşitlik ve iletişim gibi temel unsurlar, sağlıklı bir ilişkinin temel taşlarıdır. Bu nedenle, çiftlerin birbirlerine karşı duyarlı olmaları, empati kurmaları ve birbirlerini anlamaya çalışmaları oldukça önemlidir. Evlilik öncesi danışmanlık hizmeti alarak, çiftler bu konularda daha bilinçli ve hazırlıklı olabilirler.
İlişkide Eşitlik: Psikolojik Hazırlık İçin Önemli İlk Adım
İlişkilerde eşitlik, sağlıklı bir ilişkinin temel taşlarından biridir. Eşitlik, partnerler arasında güvenin oluşmasını sağlar ve her iki tarafın da ilişkide mutlu olmasını sağlar. Ancak, eşitlik konusunda psikolojik hazırlık yapmak da oldukça önemlidir.
İlişkide eşitlik konusunda psikolojik hazırlık yapmak, çift terapisti ya da aile danışmanı ile çalışmak anlamına gelebilir. Bu süreçte, kişinin kendi ihtiyaçlarını ve beklentilerini net bir şekilde ifade etmesi önemlidir. Ayrıca, partnerin de aynı şekilde ifade özgürlüğüne sahip olması ve bu ihtiyaçların karşılanması gerekmektedir.
Çift terapisti ile İlişkide Eşitlik
Çift terapisti ile çalışmak, ilişkide eşitlik konusunda adım atmak için önemli bir adımdır. Çift terapisti, her iki partnerin de duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını anlamalarına yardımcı olabilir. Ayrıca, iletişim becerilerini geliştirmelerine ve eşitlik konusunda ortak bir anlayışa sahip olmalarına yardımcı olabilir.
Aile danışmanı ile İlişkide Eşitlik
Aile danışmanı da ilişkide eşitlik konusunda önemli bir rol oynayabilir. Aile danışmanı, partnerler arasında adaletli bir denge oluşturulmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, aile içi rollerin ve sorumlulukların eşit bir şekilde paylaşılması konusunda destek verebilir.
İlişkide eşitlik, hem psikolojik hem de sosyal bir konudur. Bu nedenle, psikolojik hazırlık süreci, çiftlerin ilişkide eşitlik konusunda ortak bir anlayışa sahip olmalarını sağlayabilir. Bu da sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturabilir.
Sağlıklı İletişim: Evlilik Öncesi İlişkilerdeki Temel Unsurlardan Biri
Evlilik öncesi ilişkilerde sağlıklı bir iletişim kurmak, ilişkinin devamı için oldukça önemlidir. Sağlıklı iletişim, çiftler arasında güven, anlayış ve saygıyı pekiştirir ve ilişkideki problemlerin çözümünde önemli bir rol oynar.
Güven
Bir ilişkide sağlıklı iletişim kurabilmek için ilk şart güvendir. Partnerler arasındaki sözlerin ve davranışların güvenilir olması, ilişkinin temelini oluşturur. Karşılıklı olarak güven duygusunu sağlamak, ilişkideki iletişimin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar.
Anlayış
Anlayış, ilişkideki problemlerin çözümünde büyük bir etkendir. Partnerler arasında karşılıklı anlayışın olduğu bir iletişimde, birbirlerini anlamak ve empati kurmak daha kolay olur. Bu da çiftler arasındaki iletişimin daha sağlıklı olmasını sağlar.
Saygı
İlişkide sağlıklı iletişim kurmanın temel unsurlarından biri de saygıdır. Karşılıklı olarak birbirine saygı duymak, partnerler arasında iletişimi güçlendirir ve problemlerin daha sakin ve anlayışlı bir şekilde çözülmesini sağlar.
Sağlıklı iletişim, evlilik öncesi ilişkilerde temel bir unsurdur ve çiftler arasındaki ilişkinin gelişimi için önemlidir. Güven, anlayış ve saygı, sağlıklı iletişimin olmazsa olmazlarıdır ve ilişkideki problemlerin üstesinden gelmek adına büyük bir öneme sahiptir.
Sonuç
Evlilik öncesi psikolojik hazırlık, ilişkinin geleceğini şekillendirebilecek önemli bir adımdır. Bu süreçte çiftlerin kendi duygusal ve psikolojik durumlarını anlamaları, birbirlerine karşı beklentilerini netleştirmeleri ve ortak hedefler belirlemeleri oldukça önemlidir. Evlilik öncesi psikolojik hazırlık, ilişkilerdeki çeşitli zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmek, iletişim becerilerini güçlendirmek ve birlikte yaşadıkları sorunlara nasıl çözüm bulacaklarını öğrenmek için fırsat sunar. Bu süreç, çiftlerin birbirlerini daha iyi tanımalarına, ilişkilerini güçlendirmelerine ve mutlu bir evliliğin temellerini sağlam bir şekilde atmalarına yardımcı olacaktır. Evlilik öncesi psikolojik hazırlık, evliliğin başarılı ve sağlıklı bir şekilde yürümesi için oldukça önemlidir.
DevamıMutlu Evlilik İçin; Nişanlıların Yapmaması Gerekenler
Evlilik öncesi yada yeni tanışma dönemleri; bir ilişkinin evlilikle sonlanması, hatta evlilikle sonlandığı taktirde de uzun yıllar sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi açısından oldukça önemli zamanlardır. Hani büyüklerimiz derler ya ”Nasıl başlarsa öyle gider” bu söze her zaman için katılmamakla beraber, önlem almaz, kendinize ve ilişkinize bir şekilde zarar verdiğinizin farkına varmazsanız belki de sizin için doğru olan eş adayı ile yollarınızı ayırmış olursunuz.
Evet sağlıklı bir evliliğe giden yol, ilişkide sağlıklı başlangıçlar yapmaktan geçer. Sağlıklı başlangıçlar için ise; bu dönemde dikkat edilmesi ve uzak durulması gereken davranışlar vardır. İşte özellikle nişanlıların uzak durması gereken 5 davranış hatası;
1- Önceliğiniz Her Zaman Nişanlınız Olması; Maalesef bir çok nişanlı bayan, bu süreçte sevdiklerini hayatının merkezine, ön plana koyuyorlar. Bazılarınızın bu yazıyı okurken; sevdiğimizi hayatımızın önceliği yapmanın, hayatımızın ilk sırasına koymanın nesi kötü dediğinizi duyar gibiyim. Sevdiğiniz hayatınızın en önemli parçası bile olsa, kimi zaman kendinize, işinize ya da ailenize öncelik vermeniz gerekebilir. Bu, ona daha az değer verdiğiniz anlamına gelmez. Ayrıca aşık olan kişilerin bir yanılgısı da, sevdiklerine öncelik vermezlerse, ilişkilerinin yürümeyeceğini düşünmeleridir. Bu doğru değildir. Aksine her ilişkide her zaman dengeler olması gerektiği gibi olmalıdır.
Hiç bir zaman unutmamanız gereken; hayatımızın bir parçası olan her şeyin üzerimizde bir hakkı vardır. Ve bu hakkı doğru paylaştırmak hayatımızı düzene sokacak en önemli faktördür. ”İlk hak sahibi sizi Yaradan Rab’binizdir” Sonra her zaman söylediğim gibi hayatınızın önceliği kendiniz olmalısınız. ”Siz iyi olduğunuz sürece, çevrenizdekiler de iyi olacak ve ilişkilerinizde sağlıklı devam edecektir.” arkasından aileniz, sevdikleriniz, sorumlu olduklarız gelir, eğer bu dengeler şaşarsa maalesef hayatınızın da dengeleri şaşar. ”Her hakkın hak sahibine verin ve önceliğiniz her zaman sevdiğiniz olmasın”
2- Bütün Vaktinizi Beraber Geçirme İsteği; Evliliklerde sık sık rastladığımız, evlilikten önceki tüm hayatlarını, arkadaş çevrelerini, sosyal yaşamlarını unutmaları, varsa yoksa hayatlarının eşi ve evlilikleri olmasıdır. Yine yanlış bir düşünce bekar arkadaşlarla ilişkilerin kesilip, eşlerin her zaman beraber hareket etmeliymiş düşüncesidir. Bu nasıl ki zamanla evliliklerde çok ciddi sorunlar çıkarıp, eşlerin birbirlerine özleyecek vakit bırakmamaları birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep verir, aynı durum nişanlılıkta da geçerlidir. Şimdi kendinize öz eleştiri yapın; Nişanlanmadan önce bir arkadaş çevreniz vardı ve şimdilerde onlara vakit ayırmamaya mı başladınız? O zaman eski arkadaş ilişkilerinizi ve sosyal çevrenizi hatırlama zamanı… Unutmayın dostlarınız ve arkadaşlarınızla paylaştığınız her durumu eşinizle paylaşamaya bilirsiniz. Bir erkek hiç bir zaman sizi bir kız arkadaşınız gibi dinleyemez.
3- Sadece Nişanlınızın Hislerine Önem Vermek; Bir başka durum da ne olursa olsun nişanlınızı temize çıkarmak, her zaman onun ne hissettiğini düşünmektir. Tabii ki sevdiğinizin hislerine önem vermelisiniz ama bu, sizin hislerinizin değersiz olduğu anlamına gelmemelidir. Eğer bu ilişkide sürekli üzgün olan sizseniz bir yanlışlık var demektir. Aşık olmak sürekli fedakarlık yapmak demek değildir. İlişkinizin yürümesini istiyorsanız her iki tarafın da uzlaşmayı bilmesi gerekmekte ve onunda sizin kadar hislerinizi anlamaya çalışması gerekir. Nasıl olsa evlenince değişir yada anlamak zorunda kalır diye düşünmek ise en büyük hatadır.
4- Devamlı İlgi Beklemek; Muhakkak size de tanıdık gelecek sıradaki durum… Belirtileri uzun telefon konuşmaları; önce sırf telefon konuşmaları uzatacak hiç yoktan tartışmalar, sonra barışmak için konuşulan uzun konuşmalar… fakat altında yatan sebep belli ilgi ve alaka beklemek… Eğer bu tarz uzun konuşmalarınız varsa yada bir saat bile sevdiğinizle konuşmadan hayatınıza devam edemiyorsanız aslında işler çok da yolunda sayılmaz diyebilirim. Lütfen kendinize bir iyilik yapın ve kendinizi meşgul etmeyi öğrenin. Tabii ki sevdiğinizi düşünmeniz, onunla ilgilenmeniz güzel ama sürekli ilgi beklemek karşınızdakini sıkar ve sizden uzaklaşmasına sebep olur. Arada bir uzak kalmak hem sağlıklı hem de gereklidir.
5- Çok Fazla Para Harcamak; Maddiyat özellikle nişanlılık döneminde gizli tartışma sebeplerinden biridir. Kişilerin maddi harcamaların kendilerini bunalttığını çok fazla birbirine itiraf etmedikleri hatta söylemekten çekinip sakladıkları bir dönemdir nişanlılık. Birbirinizi yeterince tanıyıp gerçekten maddi durum noktasında beklentilerinizi ayarlayana kadar, bu noktada ölçülü davranmak en doğru olandır. Birlikte bir yerlere gitmek, bir şeyler yapmak istemeniz çok normal ama bu uğurda bütçenizi aşmamalısınız. Eğer gerçekten birbirinizi seviyorsanız, bu durumu aşmanız çok zor olmayacaktır.
Nişanlılık evliliğin bir nevi provasınıdır. O yüzden nasıl bir nişanlılık yaşayacağınız, nasıl bir evliliğin sizi beklediğinin habercisidir. Eğer ilişkinizde bunlara benzer durumlar yaşıyorsanız, önlemlerinizi almanızı ilişkinizi daha sağlıklı nasıl yaşamanız gerektiği noktasında bilinçlenmenizi tavsiye ederim. İlişkinizde arızalar olduğunu düşünüyorsanız yada doğru kişi ile evlilik yolunda ilerleyip ilerlemediğiniz noktasında kafanızda soru işaretleriniz varsa; Evlilik öncesi koçluk almanızı öneririm.
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliğe ”Evet” Demeden Sormanız Gereken 10 Hayati Soru
Evlilik kararı üzerinde düşünmemiz gereken en hayati karardır. Kafanızdaki soru işaretlerini cevap bulmadan ya da tam olarak ne istediğini bilmeden evlilik kararı alması hiç doğru bir davranış olmaz. Eş adayınızla konuşulmayan konu kalmaması gerekir.
Şöyle bir düşünün, eşiniz olmasını arzu ettiğiniz kişiyi iyice tanıyor musunuz? Belki hakkında birçok şeyi biliyorsunuz mesela; İşte kötü geçen bir günden sonra nasıl tepki verdiğini , hasta olduğunda nasıl biridir ya da tatil gibi hoş vakit geçirdiği zamanlar da hayattan nasıl tat alır bilebilirsiniz. Ancak, birlikte ne kadar çok zaman geçirmiş olursanız olun, aranızda hala konusu açılmamış, konuşmaya, tartışmaya fırsat bulamadığınız konular olabilmesi oldukça muhtemeldir. işte şimdi, bugüne dek belki de konuşmadığınız sorulara ışık tutmaya çalışacağız. Önemli hayat kararları üzerine sohbet etmek eşinizle aynı hedefleri ve değerleri paylaştığınızı görmenin bir yoludur. Yaklaşan düğün de bu tür sohbetleri başlatmak için en iyi bahanedir. Böylesine derin konulara dalmak için en ideal zaman, birbirinize deli gibi aşık olduğunuz eğlenceli evlilik planlama dönemleridir. Şimdi birbirinize şu soruları sorma zamanı;
1- Evlilikten Beklentim Ne? Evlilik sizin için ne anlama geliyor? Evlilik kararını aldıran en büyük etken ne? Belki bir aile kurmak isteği, belki de ailelerinizin ve yakın dostlarınızın şahitliğinde birbirinizi ne kadar sevdiğinizi göstermektir. Bu sorunun doğru ya da yanlış bir cevabı yok, ama yine de birbirinizle ılımlı bir şekilde böyle bir konuşma yapmalısınız. Sohbetinize en güzel noktadan, örneğin birbirinizle ilgili en sevdiğiniz şeyleri sıralayarak başlayabilirsiniz. Ayrıca evliliğin sizin için ne anlama geldiği hakkında da konuşabilirsiniz.
2- Çocuk Sahibi Olmak İle İlgili Ne Düşüncemiz? Bir çok çiftte çocuk konuda ortak bir noktada buluşamadıklarını görüyorum. Tarafların biri isterken diğeri bu konuya mesafeli bakabiliyor. Fakat çocuk evlilikten beklentinizi belirleyen çok ciddi bir konudur, çok net ve açık şekilde düşüncelerinizi paylaşmalısınız. Evlilik, sadece çocuk sahibi olmak demek değil elbette. Seyahat etmek ve kariyerlerinizde hedeflediğiniz noktalara gelmek konusunda da hemfikir olabilirsiniz. Belki de hedeflerinizi gerçekleştirdikten sonra, çocuk sahibi olmayı bir kez daha masaya yatırırsınız. Ya da sadece teyze ve amca olmakla yetinebileceğinizi fark edersiniz, kim bilir? Fakat bir tarafın çocuk gibi düşüncesi hiç yokken diğer tarafın evlenme sebeplerinden biriyse tekrar kararınızı düşünmenizi tavsiye ederim.
3- Para Yönetiminizi Nasıl Düzenleriz? Şuan çiftlerin tartışmasındaki temel nedenlerden biride maddiyatla alakalı sıkıntılar. ”Biz tartışmayız” diye her ne kadar kabul etmek istemeseniz de, Sizde gelecekte arada bir de olsa aranızda tartışacaksınız ve bu tartışmaların bir kısmının temeli de para akışı olacaktır. Bu pek hoş değil. Ancak gelecekteki tartışmaların büyümesini önlemek için yolun başında birtakım önlemler alabilirsiniz. Bunun için işe maddi durumunuzu (gelirinizi, borçlarınızı, birikimlerinizi) birbirinize anlatarak başlayabilirsiniz. Daha sonra ortak bir hesap oluşturup oluşturmayacağınızı, uzun vadeli hedeflerinizi, mutfak alışverişinden tatil bütçesine ve kira ya da ev taksitine kadar diğer ortak masrafları nasıl paylaşacağınızı konuşabilirsiniz.
4- Ev İşlerinizi Nasıl paylaşırız? Bekar hayatı her iki taraf için de daha az sorumluluğu olan bir hayattır. Evet evlilik güzel fakat sorumlulukları olan bir oluşumdur. Evdeki iş bölümü nasıl olacak? Kim neyi üstlenecek? Öncelikle her ikiniz de kendinizden ve kendi dağınıklığınızdan sorumlu olmalısınız. Daha sonra iş bölümünü konuşabilirsiniz.
5- Aileler İle İletişimimiz Nasıl Olmalı? Kişiler aile ile ilişkilerini dengede tutmalı… Ne araya soğukluklar girecek kadar mesafeli olunmalı nede kendi çekirdek ailenizin kontrolünü elinizden kaybedecek kadar ailenin içinde olmalarına izin verilmelidir. Evet her iki tarafında ailesi elbette önemli fakat kişilerin kendi kurduğu çekirdek ailesine alışması ve benimsemesi adına önceliği ilişkileri ve evlilikleri olmalıdır. Aileler ile de periyodik ziyaretler, samimi ve fıtri buluşmalar ayarlanabilir.
6- Hangi Fikirlerde Ayrılıklar Yaşıyoruz? Birçok ortak fikirleriniz olabilir.Fakat hangi fikirlerde ayrılıklar yaşıyorsunuz bunlarda oldukça önemlidir. Ayrılıklar yaşadığınız fikirlere rağmen karşınızdaki kişiyi her haliyle kabul edebiliyor musunuz?. Ayrılıklar her zaman hangi tür film izleyeceğiniz kadar kolay atlatılamayacak durumlar olabilir. Önemsizmiş gibi görünen konuların yanı sıra politika, dünyaya bakış açısı ve din gibi ciddi konu başlıklarında da, eş adayınızı her hali ile kabul edebiliyor musunuz? Bu konular üzerine konuşurken bile çok dikkatli olunmalı ve önemsemeyip göz ardı edilmemelidir. Birbirinizi, düşüncelerinizi açık seçik ifade etmek konusunda cesaretlendirin.
7- Evlilikteki Tekdüzelikten Nasıl Kurtarırız? Cicim ayları ne yazık ki sonsuza dek sürmüyor ama birinci günden itibaren birbirinize yakın olmanın yollarını bulursanız, aşkınız da canlılığını koruyacaktır. Onu ne kadar çok sevdiğinizi nasıl gösterebilirsiniz, bunu düşünün ve ona da sorun. Herkes farklıdır. Bazıları sevginin dile getirilmesini ister, bazıları beden diline önem verir. Arada bir sürprizlerle karşılaşmak isteyebilirsiniz ama aşk hayatınızı tamamen bu tip beklentilerin üzerine kurmayın. Siz söylemeden anlamasını beklemek yerine arada sırada onun ne yapmasını istediğinizi dile getirebilirsiniz.
8- Tartışmaların Düzeyi Nasıl Olmalı? Elbette hiç olmasa daha iyi ancak tartışma kaçınılmaz olduğunda adil davranmaya çalışmalı ve tartışmayı hafif bir seviyede tutmalısınız. Hangi konularda hassas olduğunuzu bilmesini sağlarsanız tartışmanın alevlenmesini de önleyebilirsiniz. Pasif, agresif bir tutum sergilemekten de kaçının. Canınızı sıkan şeyi söylemek yerine, ”Tamam, önemli değil” deyip somurtur ya da içinizdekileri dışarı çıkaramadığınız için ağlamaya başlarsanız, karşı taraf sizi ciddiye almayabilir ve tartışma istemediğiniz noktalara gelir.
9- Ne Kadar Aşk, Ne Kadar İş ? Modern zamanlarda hanımların kariyerleri dışında da mesai harcadıkları pek çok alan var: Spor günleri, kız kıza buluşmalar, alışveriş çılgınlığı gibi… 24 saatin yetmediği günleriniz olabilir ancak plan ve programlarınızı artık standart bir düzene oturtmanızda fayda var. Son zamanlarda çalışma saatleriniz uzuyor ve evde eşinizle geçirdiğiniz zaman giderek daralıyorsa, kariyer hedeflerinizi bir kez de birlikte gözden geçirmeniz, tartışmanız faydalı olabilir. Çalışma saatleriniz gayet düzenliyse, geri kalan tüm vaktinizi tek bir şeye yani eşinize adamanız da sağlıklı değildir. Kendi alanınızı belirleyin ve kendinize ait sosyalliğiniz olsun. Her şeyi kararında yaparsanız hiçbir sorun çıkmayacaktır.
10- 5, 15, 30 Evliliğinizi Nasıl Görüyorsunuz? O özel günde “Kabul ediyorum” demenizin sebebi, birlikte bir geleceğe adım atma kararı almış olmanız; bu yüzden eşiniz ve geleceğinizle ilgili büyük hayaller kurmanız çok doğaldır. Hayallerinizi birbirinizle paylaşmanız ise çok önemli. ilerleyen yıllarda bir ev mi satın almak istiyorsunuz? Yoksa maceracı tarafınız ağır basıyor ve bir gün mutlaka dünya turuna çıkmayı mı hedefliyorsunuz? Bu tip gelecek planlarında umuyoruz ki çoğunlukla aynı fikirde olursunuz ama karşı taraftan ”Ne? Delirdin mi!” diye çığlık atmanıza sebep olacak fikirler de çıkabilir. Konuşmaya devam edin, fikirlerinizi özgürce dile getirin ve birbirinizi dinleyin. Daha önünüzde çok zaman var. Önemli olan, hayallerinizi birlikte gerçekleştirmeyi istemeniz.
Evlenmeye Hazır Mısınız?
Günümüzde önceliklerimiz değişmeye başladıkça, Kadınların evlilik sıralarının önünü kariyerleri hedefleri sosyal yaşamları aldı. Evlilik planları daha gerilere atıldıkça evlilik yaşı da büyümüş oldu. Erkekler için evlilik yaşının ilerlemesi çok sorun olmamasına rağmen, bayanlar açısından bakıldığında ”biyolojik yaş” da göz önüne alınınca, evlilik yaşının ilerlemesi panik halini getirebiliyor.
”Doğru kişiyi bulabilecek miyim?”, Ya evlenemezsem? Evlilik için çok mu geç kaldım? Seçeneklerim azaldı mı?” gibi sorular ile bu panik halini yaşayan bayanlar acele ve yanlış evlilik kararları verebiliyorlar. Elbette yanlış bir evlilik yapmaktansa, hiç yapmamak çok daha iyidir. Fakat doğru kişi ile yapılan evlilik ise en iyisidir.
Bugün bekar bayanlara evlenecekleri erkek de dikkat etmeleri gereken özellikler hakkında bir kaç tavsiye paylaşacağım. Evleneceğiniz erkekte nelere dikkat etmelisiniz?
Ortak İnanç Sisteminize ve Değerlerinize Dikkat edin: Elbette bir kişinin neye inandığı yada hayattaki değerleri kendisini bağlayan bir durumdur. Fakat bu evleneceğiniz kişi ise onun kadar sizi de ilgilendiren bir durumdur. İnanç sistemlerinizin ortak olması, aynı şeylere kalbinizin beraber çarpması oldukça önemlidir. O yüzden evleneceğiniz kişinin, inanç sisteminin size uymasına dikkat edin yoksa birinin yaşam amacı diğeri için önemli değilse, ilişkinin başında görmezden gelinse de ileride ciddi sorunlar oluşturabilir. Evlendikten sonra nasıl olsa değişir yada bana uymak zorunda diye yanlış bir düşünceye girmeyin.
Sosyal Çevresi ve Arkadaşları Olması Önemlidir: Eğer siz sosyal bir insansanız ve arkadaş çevreniz genişse eşinizin sosyal olmaması hayatınızı negatif etkileyebilir. Zamanla eşiniz arkadaşlarınızdan sıkılıp ve sizin onlardan uzaklaşmanızı isteyebilir. Bildiğimiz bir gerçek vardır ki oda; mutlu ve uzun soluklu evliliklerde eşler önce arkadaş olmayı başarmak durumundadır. Fakat seçeceğiniz eşin arkadaşları olmaması, akla arkadaşlık yapmayı bilmiyor mu sorusunu getirir ve evliliğinizde muhtemelen size arkadaş olamayacaktır. Ayrıca kendi arkadaş çevresi olmayan bir erkek tüm vaktini sizinle geçirmek isteyecektir. Belki bir çok bayan ”Hep benimle olsun daha ne isterim” diyebilir. Fakat o kadar çok danışanım kendi kendine kalamamaktan, her şeyi eşiyle yapmak zorunda kalmaktan ve kendi sosyal hayatlarına vakit bulamamaktan şikayetçi ki, belli süre sonra bu beraberlikler çekilmez hal alabiliyor.
Güler Yüzlü Olmak Önemlidir: İlişkilerde hep bahsettiğim gibi pozitif bir tutum önemlidir. Kimse mutsuz, olumsuz, asıl suratlı biriyle beraber olmak istemez. Belki bazen bu durum size karizmatik de gelse inanın ömür asık suratlı biriyle geçmez. Bu kişiler her zaman iletişime kapalı kişilerdir. Oysaki gülümseyen bir erkek 4 mesaj verir. Özgüven, mutluluk, coşku ve en önemlisi kabuldür.
Gülümseyen insanlar özgüvenleri yüksek olarak algılanırlar çünkü kişi gerginse, kendinden yada çevresindekilerden emin değilse gülümseyemezler. Gülümseme mutluluğu ifade eder ve biz mutlu insanlara yöneliriz ve onları daha çok severiz. Coşku ise bulaşıcıdır. Coşku sahibi bir eş size ömür boyu canlı bir evliliği vaat edebilir. Ama özellikle bir erkek sizin yanınızda gülümsüyorsa, olmakta olduğu yerden mutlu ve hoşnut olduğunu gösterir. Ve o gülümsedikçe siz daha çok gülümseyecek şey bulursunuz.
İlişkiyi Taşıyamayan Erkekten Uzak Durun: Son zamanlarımızın ben hastalığı diyorum, erkeklerin ilişkiye çok ciddi başlayıp bir süre sonra ”Ben evliliğe hazır değilim” diyebiliyorlar. Böyle erkeklerle karşılaştığınızda hemen onlardan uzaklaşın. İkna etmeyi, neden böyle oldu diye kendinizde sorunlar aramayı bırakın yada aşık ama naz yapıyordur nasıl olsa düzelir demeyin. Eğer bir erkek hazır değilse bu kendi ile ilgili bir problemdir. Siz onun terapisti yada annesi değildiniz, o bir yetişkin bunla kendi başa çıkmalı. Üstelemeyin sonrasında üzülen siz olursunuz. Evliliğe hazır olmayan bir erkekle evlenmenin faturası inanın sonrasında çok daha ağır olur. İlerde üzülmemek için baştan üzülmek çok daha iyidir.
O Sadece Bir İnsan; Önce Kendinize Saygı Duyun: Kimseyi gereğinden fazla gözünüzde büyütmeyin. Maalesef biz bayanların en çok yaptığı hatalardan biri budur. Bir erkeği severiz , aşık oluruz onu öyle yüceltiriz ki getirip hayatımızın merkezine oturturuz. Sanki artık sadece yaşama amacımız o olur. Onunla yaşar, onunla mutlu olursunuz. Bunda ne var diyebilirsiniz? Fakat bu büyük bir hatadır. Hayatta mutluluğu tek bir kaynaktan almaya başladığımızda onun değerini önemini aşırı yüceltiriz. ”O sadece bir insan” yapmanız gereken; Hayatınızın anlamını ilişkinizin dışındaki dünyada bulmanız gerekir, böylece o insan sizin tüm hayatınız olmaktan çıkar. Yaşamın diğer alanlarından da zevk almak önemlidir.Ancak bu şekilde doğru bir bakış açısı oluşturabilir. Tatmin ve mutluluğun tek kaynağı olarak bir başkasının duygularına bağlı kalmamış olursunuz. Kendinize daha evlenmeden bireysel bir yaşam alanı oluşturmalısınız. Hayatınızın onun dışında kalan yanı dolu dolu olmalı…
Hayatınızın en önemli kuralı; ”Önce Ben Kuralıdır’‘. Siz kendinizi iyi tanıyın ne istediğinize, sizi nasıl biri mutlu eder bunları belirleyin, daha sonra mantığınızı dinleyin. Evlilik ciddi bir karardır. Sadece olması gerektiği için evlenmek yada çocuk sahibi olmak adına evlilik büyük bir hatadır. Başta da dediğim gibi ”yanlış bir evlilikten ise, hiç evlenmemek en doğru olandır. Ama doğru kişi ile yapılan evlilik en iyisidir.”
Dikkat! Bunları Yaşıyorsanız Evlenmeyin
DİKKAT BUNLARI YAŞIYORSANIZ EVLENMEYİN
Günümüzde boşanma sayısının hızla artması, bizi ”Acaba evlenirken çok mu acele ediliyor?” yada ”Evlenince düzelir diye bazı önemli hususlar, görmezden geliniyor olabilir mi?” düşüncelerine itiyor. Düğün mevsiminin yaklaşması, ailelerin çocukların mürüvvetlerini görmekteki aceleleri maalesef gençleri de bazı şeyleri çok hafife almaya ittiğini düşünüyorum. Unutmamanız gereken ise evlilik alınması gereken çok ciddi bir karardır. Ne birileri kırılmasın diye, nede evlenince düzelir diye, acele ile alınacak bir karar değildir. İlişkinin başlarında yada Nişanlılık döneminde sizin için sorun olarak gördüğünüz durumlar var ise, bunların üzerinde düşünüp gerekirse yardım alıp, geleceğiniz adına karar vermeniz en doğru olandır. Evlendikten sonra geçer dediğimiz sorunlar, üzerine katları eklenerek devam etmektedir. Tabi burada düğün stresi altındaki geçici sorunlardan bahsetmiyorum. Fakat bu 7 sebepten biri var ise, ilişkinizi tekrar değerlendirmenizi tavsiye ediyorum.
Evlenmeyi düşünen, evlenmeye adım atacak fakat, kafasında ”Acaba yanlış mı yapıyorum?” evhamları bulunan kişilerin bu yazıyı dikkate almalarını tavsiye ederim. İlişkilerde öyle bir zaman gelir ki, artık bitmesi gerekir. Peki ilişkinize son vermeniz gerektiğini gösteren yada evlenmemeyi düşündürecek 7 sebep nedir?
1-)Güven Ortadan Kalktığında;
Güven bir ilişkinin, temel ihtiyaçlarındandır. Bir ilişkinin en önemli noktası ilişkideki kişilerin birbirine güvenmesidir. Güven bir ilişkinin sağlam olması için olmazsa olmazlardandır. Ancak taraflar birbirine tam olarak güvendiği zaman, ikisine de lazım olan kişisel alanı birbirlerine verirken şüphe duyup ikilem yaşamazlar.
”Güven sevgiden önce gelir”. Güvenilen insan sevilir ve değer görür. kendisine güvenemediğimiz davranışlarından emin olmadığımız, fakat aynı zamanda sevgi beslediğimiz ilişkiniz, kısa süre sonra bitecektir.Çünkü güvensizliğin insanın iç dünyasında oluşturduğu şüphe, aynen ateşin odunu yakıp bitirdiği gibi, sevginizi de bitirir.
Güven yıkıldığı taktirde ilişki de yıkılmaya mahkumdur. İlişkilerde bitmez denilen aşk bitebilir ve ilişki buna rağmen devam edebilir. Fakat güven böyle değildir. Güvenin bittiği yerde ilişki artık asla eskisi gibi olamaz. Güvenle alakalı yaşadığını deneyimi, doğru karar vermek için, evlenmeden önce tekrar düşünmelisiniz.
2-) Aradaki Saygı Kaybolduğunda
Artık, hemen hemen her üç evlikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. İlişkiler ise kısa ömürlü.
Çiftlerde, ister evli ister sevgili olsunlar gördüğümüz en önemli sorunlardan biri de saygının bitmiş olmasıdır. Seviyor olmak ilişkiyi bir süre daha yürütüyor ya da kördüğüm bir ilişkiye yol açabiliyor.. Ama saygı bittiğinde sevgi tek başına bir işe yaramıyor. Sevgi azalsa da ilişki; merhamet, şefkat, kültürel değerlerimiz ve maddi nedenlerden dolayı saygı çerçevesinde devam edebilmektedir. Saygısızlık bir ilişkiyi incitir, yaralar, tahammülsüz kılar, tüketir ve bitirir.
Sevgi ve saygı birbiriyle bütünleşen ve birbirini tamamlayan, besleyen hislerdir. Saygı mecburi, sevgi tercihtir. Saygı varsa arkadan sevginin oluşması çok daha kolaydır.
Evlilikte de, temel gaye mutlu olmak ve bir ömür paylaşmaktır. Saygı bittiğinde sevgi başarısız bir yapıştırıcı haline dönüşmektedir. Evlilikte sevgi bir müddet sonra dönüşüm geçirmektedir.. Sevgi değiştiğinde, dönüştüğünde ya da rutin bir hale geldiğinde, saygı evliği yürütür. Uzun yıllardır evli olan çiftlere baktığımızda birbirlerine duydukları saygının onları bir arada tuttuğunu görürüz. Çiftlerin birbirine saygı duyması ve bu saygıyı ilişkinin en değerli öğesi olarak korumaları gerekiyor. İlişkinizde saygı daha şimdiden bittiyse evlenme noktasında tekrar düşünmek en iyi tercihtir.
3-) Sadakatsizlik
Sadakatsizlik evliliklerde de, ilişkilerde de kabul edilemez. Birliktelikte aşkın sevginin varlığını gösteren en büyük delillerden biri sadakattir. Evliliklerde dahi çoğu zaman bir sadakatsizlik boşanma ile sonuçlanırken, evliliği düşünme sürecinde, sadakatsizlikle karşılaşmak hiçte küçümsenecek kadar basit bir olay değildir. ”Evlenince nasıl olsa bana ait olacak, evlenince düzelir” diye adım atmak bile bile evliliğin şimdiden sonunu yazmaya benzer. İlişkinizde sadakatsizlik örnekleri yaşıyorsanız kendinizi bilerek ateşe atmayın derim.
4-)Konuşamamak
Evlilikleri sona doğru sürükleyen sebeplerden biride, muhabbet eksikliğidir. Kişilerin ortak hiçbir noktada sohbet edip paylaşımda bulunamamasıdır. Son zamanlarda yapılan evliliklerde bu duruma çok dikkat edilmiyor. Diğer şartlar iyi ise, o kendiliğinden olur diye de hesap edilebiliyor. Fakat kişileri eşiyle olan diyalog ve paylaşım eksikliği çok ciddi bir şekilde ruhsal sıkıntılara itebiliyor. Biraz iletişim eksikliği aşkın büyümesine yardımcı olabilir, fakat tamamen iletişimi kaybetmek aşkın da yok olmasına sebep olmaktadır. Aşkın da sürekli su ve ışık ihtiyacı olan bitki gibi sürekli iletişime ihtiyacı vardır. Birbirleriyle olmanın mevcut durumunu görmek kişilerin kalbindeki ve aklındaki şüpheleri giderir. İletişimin kaybolması kişilerin birbirlerine karşı olan endişelerinin de kaybolması demektir. İletişimiz ne durumda bir ömür geçirmeye yetecek şekilde mi kontrolde fayda vardır.
5-) Duygusal Olarak Bir Şey Hissetmiyorsanız
Çoğu yazımda bahsettiğim üzere sevgi sonradan öğrenilebilen bir histir. Sevgi çekicilikle başlar. Fiziksel, zihinsel veya bir kişinin kişiliğiyle devam eder. Ve bu çekicilik, cazibe kişiyi sevdikçe büyür. Fakat sevmek için istemek gerekir. Daha baştan hiç bir şey hissetmediğiniz sevmeye karşı hiç bir ilginiz olmadığı kişiyi ”evlenince severim” demek çok doğru değildir. Maalesef çoğu zaman büyüklerin bu yanlış bildiğimiz öğütleri ”Bak bende sevmiyordum, ama evlendim sevmeye başladım” gibi söylemeler, kendilerini kandırmaktır. Evet imkansız değil belki fakat evlenmeden sevgi seçenekken, evlendikten sonra mecburiyet olabilir. Birbirini çok seven evliliklerde dahi sallantılar yaşanır ve bu sevgiye tutunmaya çalışırken, sevgisizlikte sizi evliliğe daha sıkı tutacak gücü kendinizde bulup bulamayacağını lütfen düşünün.
6-) Bitmek Tükenmek Bilmeyen Tartışmalar Yaşıyorsanız
Her ilişkide yapıcı tartışmalar yaşanır. Hatta tuzu biberi olduğu söylenir. Ancak bu tartışmalar artık işin içinden çıkılmaz bir boyut aldıysa ve büyük incinmelere neden oluyorsa aşka ve sevgiye zarar veriyor demektir. Yani muhtemelen tahammülsüzlük başlamıştır.
7-) Mükemmel Olsun İstiyorsanız
Hiç kimse mükemmel değildir. Hepimizin kusurları ve yanlış davranışları vardır. Eksikliklerimiz ve hatalarımızla normalliğe tamamlanırız. Partnerimizi olduğu gibi kabullenirsek mutluluğu yakalamamız kaçınılmazdır. Fakat değiştirme yolları arar ve değiştirmeye çalışıp kabullenmezsek aşkımızda, sevgimizde bir süre sonra bitecektir. Siz her haliyle kabul ediyor musunuz, yada değiştirmek istediğiniz şeyler mi var?
Boşanma bütün evlilikler için istenmeyen sondur. Fakat o sona bazen bizim görmezden geldiklerimiz bizi götürür.
Sevgiyle Kalın…
Mutlu Evlilik İçin Bu Cümlelerden Uzak Durun
MUTLU EVLİLİK İÇİN BU CÜMLELERDEN UZAK DURUN
Burada Dalai Lama’ nın şu cümlelerini sizlere aktarmak istiyorum.
”Düşüncelerine dikkat et çünkü onlar söz olur. Sözlerine dikkat et çünkü onlar davranış olur. Davranışlarına dikkat et alışkanlık olur. Alışkanlıklarına dikkat et senin karakterini oluşturur. Karakterine dikkat çünkü o senin kaderini oluşturur. Kaderine dikkat et çünkü o senin yaşantın olur.”
Evet kelimelerin hayatımızda, çok büyük etkisi vardır. Konu ilişkilere geldiğinde bu etkiyi gözlemlemenizde kolaylaşır. Güzel kelimeler güzel cümleleri, güzel cümleler güzel düşünceleri ve güzel düşüncelerde arzu ettiğimiz hayat için adeta bir dua olur.
Birde bazı kelimeler, cümleler vardır ki onlardan ilişkinin sağlığı için kesinlikle uzak durmak gerekir. Bu cümleleri sarf etmek en iyi giden evlilikleri bile rayından çıkarabilir. Hanımlar özellikle eşlerinize sarf etmemeniz gereken kelimelere gelin yakından bakalım.
Ben demiştim;
Bu cümleyi sadece evliliğinizde değil, tüm ilişkilerinizde sarf etmemelisiniz. Evet, siz bir konuda karşınızdakini uyarmış olabilirsiniz ve karşınızdaki sizi dinlememiş, aynen olabileceğini tahmin ettiğiniz duruma düşmüş olabilir. Konu her ne olursa olsun, ”Ben demiştim” veya ”Ben söylemiştim” gibi cümleleri kullanmamınızı tavsiye ederim. Bunlar adeta bir kavgayı başlatacak tehlikeli sözlerdir. Bazı kadınlar ise cümlelerle yapmaz bunu ama gözleriyle ”ben demiştim” bakışının o itici gücünü kullanırlar. İnanın bu dururm bazen en mutlu evlilikleri bile savaş alanına çevirebilirler.
Keşke;
”Keşke” geçmişte yaptığımız bir şeyle ilgili duyduğumuz pişmanlığın en net ifadesidir. Kendimizi pozitif hissetmemiz için bu kelimeyi kullanmamız doğru olmadığı gibi, eşimizle ve ilişkimizle ilgili konularda bu kelimeyi sıklıkla dile getirmemiz sağlıklı olmayacaktır. Hele ki eşinizin değişimi mümkün olmayan dış görünüşü ile ilgili tekrarlamanın sonuçları oldukça kötüdür.
Onun Kocası Böyle Yapmıyor Ama;
Dünyaca ünlü bir aktörle de karşılaştırsanız, çevrenizdekilerin eşleriyle de karşılaştırsanız; karşılaştırma karşılaştırmadır! Ve karşınızdaki için oldukça moral ve sinir bozucu bir durumdur. Çünkü birini biriyle karşılaştırmanız demek, ona karşı memnuniyetsizliğiniz şeklinde algılanır ve ilişkiye ciddi zararlar verebilir.
Sen Beceremezsin, Ver Ben Yapayım;
Hele ki konu bir vidayı sökmek veya televizyonun kablosunu bağlamaksa… Bu cümleyi asla kullanmayın. Erkeklerin kendileriyle en çok övündüğü konulardan biri de el becerileri, tamirat işleridir. Siz de yapabiliyorsunuzdur belki, ama bu seferlik tutun kendinizi. Bırakın tamirat çantası onun olsun; siz de yatın koltuğa, uzatın ayaklarınızı!
Sen Zaten Şöylesin, Sen Böylesin;
Bir insanın kişiliğine dair konuşmak, kime yapılsa yanlış bir harekettir. Hele ki bir tartışma esnasında ”Sen zaten kötü bir adamsın” veya ”Sen çok bencilsin”gibi kişiliğe dair sert ifadeler kullanmak, ilişkinizde kolay kolay iyileşemeyecek yaralara yol açabilir. Unutmayın, eşinizin kişilik ve karakteri üzerine değil de; sizi üzen, sinirlendiren hareketleri, eylemleri üzerine konuşmanız çok daha sağlıklı olacaktır.
Ona Da Böyle Yapıyor Muydun?;
Kıskançlık, hele ki eski defterleri açtıran bir kıskançlık, ilişkiyi en olumsuz etkileyen şeylerden birisidir. Kıskançlığın aslında bir kişilik bozukluğu olduğunu hatırlayıp hala bir şeyleri sorgulamakta kendinizi durduramıyorsanız, bir de şunu düşünün: adı üstünde ‘eski’ ilişki bitmiştir ki siz bir ilişki yaşıyorsunuzdur.
Niye?;
”Niye” yerinde ve dozunda kullanıldığında çok normal bir soru ifadesidir. Ama çok sık kullanılmaya başlandığında rahatsız edici boyuta, hatta karşınızdakini çıldırtma boyutuna kadar gelebilir. “Niye bugün benimle ilgilenmiyorsun”, “Niye saçımı fark etmedin” gibi ardı ardına gelen soru cümleleri bir erkeği o ortamdan rahatlıkla kaçırabilir.
Ben Senin İçin Yapmıştım;
İyilik, fedakarlık… Tabi karşılığını gördüğünüzde daha da keyifli bir hal alır, ama temelinde bu eylemler karşılıksız olarak düşünülmelidir. Eğer karşılığını hiç göremediğiniz bir durum varsa, partnerinizi karşınıza alıp konuşmanız en doğrusu olacaktır. En yanlış olan ise ”Ben senin için yapmıştım ama…” gibi başlayan cümleler kurmak olacaktır.
Bugün Canım İstemiyor;
Yanlış yatak cümlelerinden birincisi… Elbet her zaman aynı tutkuyu ve şehveti yakalamak mümkün değil biliyoruz, biz de size sürekli istekli olun demiyoruz zaten! Ama ”Bugün canım istemiyor”, ”Çok başım ağrıyor, başka zaman” gibi yatak cümlelerinin sürekli kullanımının evliliğinizi kötü etkileyeceğini unutmayın. Çünkü cinsel sorunlar, evlilik problemlerinde en çok karşılaşılan konudur.
Aşık Olduğunuz Bir Eş; Yaşam Kalitenizi Arttırır
AŞIK OLDUĞUNUZ BİR EŞ; YAŞAM KALİTENİZİ ARTTIRIR
Son zamanlarda boşanmaların artması elbette kişileri evlilikten soğutan faktörlerdendir. Bunun dışında; bağlanmak istememeleri, rahatlığa alışmaları, beklentilerin artması, sorumluluk almaktan kaçmaları gibi sebepler de bireyleri evlilik düşüncesinden uzaklaştırmaktadır. ”Bekarlık sultanlıktır” anlayışı günden güne daha çok kendini gösterse de bugün farklı bir açıdan bacağız.
Sizce Sevdiğiniz kişi ile evlenmek hayatınıza ne kazandırır? Acaba gerçekten hayatı paylaşacak, biri karşınıza çıkmış olsa, önceki hayatınızın ne kadar eksik olduğunu düşünür müydünüz? Eşini sevenler için bu cevap ”Kesinlikle” olacaktır. Evliliğin mutluluk getireceğine inanmayıp, kendi kendine yetebileceğini düşünen mutlu bireyler, peki yaşamını paylaşacak doğru kişiyi bulduklarında, hayatta bir şeylerin onlar için farklı ve çok avantajlı olduğunun farkındalar mı?
Evet halen benim için bir avantajı yok deyip, evlilikten kaçanlardansanız bu yazıyı okumadan karar vermeyin derim. Eşini sevmek ve sevdiği kişi ile hayatını birleştirmek size neler kazandırır?
Hayat Enerjinizi Artırır;
Hiç aşık kişileri gözlemlediniz mi? İçlerinin kıpır kıpırlığı dışlarına yansır, sanki bulutların üzerinde gezercesine mutlu ve adeta Ferhat misali dağları delecek enerjiye sahip, aşamayacakları engel yokmuşçasına hayata cesur adımlarla ilerleyecek kadar cesaretlidirler. Her zaman gülecek bir sebepleri vardır. İşte doğru kişiye aşık olup, birini sevebilmek ve onunla hayatı paylaşabilmek kişiye sıra dışı bir enerji kazandıracaktır.
Hayata Daha Sakin Bir Bakış Açısı Kazanırsınız;
Hayat hepimiz için inişleri çıkışları olan bir yoldur. Stresli çalışma ortamı, hastalıklar, zorluklar hepsi biz insanlar içindir. Zaman zaman tek başımıza baş etmeye çalışsak da; bu zamanları kişinin sevdiği ile geçirmesi kadar onu olumlu etkileyen bir şey daha zannediyorum yoktur. Zor günlerinizi paylaşacak sizi ne olursa olsun, iyi günde kötü günde sevecek, destek olacak birinin varlığı eminim çoğu şeyi unutturacaktır. Günün yorgunluğunu hayat arkadaşınla atlatmak, size daha sakin ve dingin bir hayat sağlayacaktır.
En İyi İnsan modelini Yakalarsınız;
Sevmek insanın hayata bakış açısını değiştirir. İçinizdeki sizi hayata sıkı sıkı bağlayan o hissi herkesle paylaşmak istersiniz. Sevmek sevilmek sizi hayatı paylaşmaya iter. Daha sakin, olaylar karşısında daha sabırlı ve anlayışlı bir hal almanızı sağlar. Normal şartlarda belki hemen sinirleneceğiniz bir olaya artık çok da aldırmadığınızı fark edersiniz. Etrafınıza pozitif bir enerji yayar daha sevecen ve her yerde kabul edilirsiniz. Derdi olan insanlara daha çok yardım eden, hayata pozitif çözümler getiren bir insan yapar sizi birini gerçekten sevebilmek. O yüzden kendinizi sevgisizliğe mahkum etmektense, doğru insanın varlığına inanmak ve onu çok sevmek bizi daha iyi insan versiyonumuza dönüştürür.
Sorun Değil Çözüm Odaklı Olursunuz;
Tabi ki hayat her zaman pembe değil; zaman zaman sorunlar keyfinizi kaçırır sizi hayattan uzaklaştırır ve sorunun çıkış yolunu nasıl bulacağız bilemeyiz. İşte tam böyle zamanlarda yanınızda güvendiğiniz ve sizi tanıyan sevdiğiniz hayat arkadaşınız varsa bu süreci çok daha kolay atlatırsınız. Onun getireceği yeni bakış açısı ve çözüm önerileri çaresizliğinizi giderir., günlük derlerinize yarenlik yapacak birisi sizi sakinleştirecek hayata farklı pencerelerden baktıracaktır. Sorunların altında sinir krizleri geçirmek yerine, beraber sorunların üstünden bakabilirsiniz. Yani sorunlara takılıp kalmaktansa çözüm odaklı yaşamaya sevdiğiniz kişi en büyük destek olacaktır.
Yaşam Kalitenizi Arttırır;
Kişi sevdiğinde, dünyaya bambaşka bakar.Bir ilişkide ise hayata bağlılığınız da artar. Kendinize, özellikle de sağlığınıza daha çok dikkat edersiniz. Çünkü, ihtiyacı olduğunda, sevdiğinizin, hayat arkadaşınızın yanında olabilmek ve bol bol beraber vakit geçirmek istersiniz. Ayrıca, güzel gözükmek ve bakımlı olmak da gelir içinizden. Diğer taraftan, aşk ve sevgi dolu bir ilişki stres azaltıcıdır. Bunun sonucunda, stres kaynaklı kalp ve dolaşım sistemi ile ilgili kronik hastalıklara yakalanma ihtimaliniz daha düşer. Denilebilir ki seven insanlar ve hayatında birine bağlılığı olan, sorumluluğu olan insanlar kendine ve sağlıklı yaşamaya olan sorumluluğuna da ayrıca önem gösterirler. Buda kişilerin hayat kalitelerini arttırır.
Aslında aşk, sevgi, mutluluğu için de barındıran, bir ilişkinin, evliliğin avantajları saymakla bitmez ama en önemlilerini arada bir hatırlamakta fayda var. Motivasyonunuzu kaybetmeyin ve unutmayın ki doğru insanla yapılacak evlilik hayatınızın en büyük armağanı olacaktır.
Sevgiyle Kalın…
Özür Dileyin, Hatalıysanız…
ÖZÜR DİLEYİN HATALIYSANIZ…
Sadece duygusal ilişkilerimizde değil, hemen hemen insani bütün ilişkilerimizde, zaman içinde küçük yada büyük sorunlar yaşayabiliriz. İnsan yaratılışı gereği zaman zaman anlaşmazlıklar, kırgınlıklar, küskünlükler yaşayabilir. Önemli olan ise bu sorunlara çözümler bulabilmek ve bir an önce ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Kişilerin hatalarının yada sorunların sorumluluğunu üzerlerine almamaları, birbirlerine surat asarak, birbirlerini kırarak ve üzerek konuyu halletmeye çalışmaları hem ilişkilerinin, hem de kişilerin birbirlerini yıpratmasına sebep olur.
Unutmamak gerekir ki, İlişkilerimizde karşılaştığımız, bu tarz hoş olmayan sahnelerin çözümü için, ilk yapılması gereken şey empati kurmak ve karşımızdaki kişiyi anlamaya çalışmaktır. İkinci yapılacak olan ise yapılan hatayı kabul etmektir. Tabi bu kadar kolay gibi görünse de çiftler genel olarak hatalı bile olsa bunu kabul etmek istemeyebiliyorlar. Yada kendi düşünceleri karşı tarafın düşüncesinden daha baskın olabiliyor.
ilişkiyi en çok yıpratan sorunlardan biri ise; Hatalı olduğunu bile bile üste çıkma yada haklı çıkma çabasıdır. Maalesef bazen bilinçli, bazen de alışılmışlıkla kişilerin her durumda kendini savunma çabası, İlişkileri kopma noktalarına getiren gerginlikler yaşatabilir. İlişkiyi yıpratan bu durumun önüne geçebilecek ise sadece küçük bir özürdür. Tabi ”ne olacak özür dilerim olup biter” demeyin özür dilemenin de bir adabı olduğu muhakkaktır. Gönül rızası olmadan sadece, yapmak için yapmak, yada ”bak yine ben geri adım attım top benden çıktı” demek için dilenen özrün çok da faydası dokunmayacaktır. Hemen korkmayın da tabi, özür dilemek gözünüzde büyüttüğünüz kadar da zor değildir.
Nasıl Özür Dilemeliyim?
Erdemli olan her insanın eğer bir hata yaptıysa özür dilemesi en doğru olandır. Yapılan hatanın düzeltilmeye çalışması, gönüller alınması, ilişkinin ılımlı seyrine geri dönmesi açısından oldukça mühimdir. Fakat özür dilerken dikkat edilen hususlar vardır. Daha sonrasında ”Özür dilemeseydi daha iyiydi” dedirmemek için gelin beraber bakalım, nelere dikkat etmeliyiz.
Özür Dilerim Demek Zorunda Değilsiniz;
Özür dilemek için elbette bir kalıba ihtiyacınız yok. İhtiyaç olan inanmadan söylenen bir özür kelimesinden ise, Karşınızdakinin neye kırıldığını yada üzüldüğünü anladığını belli etmektir. Bunun en güzel gösterimi de aynı şeyi bir daha tekrarlamamaktır. Özür kelimesi yerinede bunu bir daha yapmayacağına dair bir açıklama yapılabilir. Örneğin olması gereken bir yerde yanında olmadığında, ”Gelmem gerekiyordu ve yanında olmadığım için buna üzüldüğünün farkındayım. Aynı hatayı bir kere daha tekrarlamamaya dikkat edeceğim seni üzmek istemem” Özür kelimelerinden çok daha manalı bir açıklamadır. Ve çok güzel bir özür şeklidir.
Özrü Kabahatinden Büyük Dedirtmeyin;
”Tamam hadi ben suçlu oluyum, özür dilerim”, ”Hadi surat asıp durma, özür dilerim, gül artık”, ya da ”Arkamdan demediğini bırakmamışsın, bilseydim yapmazdım.” gibi zoraki özürler amacına hizmet etmez. Aksine, gerilimi daha da arttırır. Bu özürler aslına bakarsanız zaten özür değil, sadece anı kurtarma çabasıdır. Anı dahi kurtarmadığı gibi ilişkiye de zarar verir. Özür sorumluluğu kabul edip durumu düzeltme adına olmalıdır.
Empati Kurun Ve uygun Zamanı Kollayın;
Kendi düşünceleriniz etrafında hayatı yaşamaya çalışırsanız, karşınızdakinin yaşanan olaylardan nasıl etkilendiğini fark edemezsiniz. Bu yüzden karşınızdakini anlamaya empati kurmaya çalışın. Karşınızdakinin sizden neden özür beklediğini anlamak, anlamaya çalışmak çok önemlidir. Bunu belirtmeniz dahi, karşınızdaki için büyük bir fark yaratacaktır. ”Bütün gün düşündüm ve neden bu kadar kızdığını anlamaya çalıştım. Sanırım, aynısı bana yapılsaydı ben de kızardım.” gibi cümleler ilişkiler için çok önemlidir. Herkes anlaşılmak için çaba gösterilmesi kendini iyi hissettir. Tam olarak neye kırıldığını , kızdığını yada üzüldüğünü anlayamasanız da bu çaba dahi arayı yumuşatacaktır.
Zamanlama da çok önemlidir. Bazı anlaşmazlıkların yada kırgınlıkların hemen çözümlenmesi gerekir. Fakat, bazı durumlarda birbirini anlamak ve durumları sindirmek zaman gerektirebilir. Bu aynı kesilen bir parmağa benzer; Yaranın iyileşmesi için kabuğun kendiliğinden düşmesi gereken zamana ihtiyacı olduğu gibi, Karakter ve duruma bağlı olarak zamanlamayı belirlemek ve gereken zaman karşı tarafa tanınması gerekir. Yada tam tersi gereğinden fazla geciktirilmemeli ki, iş işten geçtikten sonra özür dilemenin de bir anlamı yoktur. Doğru zam ise yine empatiyle anlaşılacak bir olaydır.
Özür dilemenin önemini ve ciddiyetini gösteren en önemli husus, bir daha aynı şeyleri yapmamaya dikkat etmektir. Nasıl olsa özür sorunlara çözüm getiriyor diye, tekrarlanan hatalar zamanla özrün önemini değiştirecek önemsiz hale getirecektir. Herkes hatalar yapıp özür dileyebilir, ama aynı hataları tekrarlamak kişinin de özrünün de değerini düşürür. Ayrıca karşınızdaki kişiye önem veriyorsanız ve kendinize saygı duyuyorsanız, hataları kabul edebilmek ve onların sorumluluğunu alabilmek gerekir. Konuyu bir gurur meselesi haline getirmek, çözüm değildir. Sorunlara değil çözümlere odaklanın, özür sizi küçültmez aksine eşinizin sevdiğinizin gözünde büyütür.
Sevgiyle Kalın…
Bir İlişkide Sadakatin Şartları Nelerdir?
BİR İLİŞKİDE SADAKATİN ŞARTLARI NELERDİR?
Sadakat diyince aklınıza ne geliyor? Herkesin gözünde başka bir sahne canlansa da gelin sadakatin manasına bakalım. Sadakatin kelime anlamı, en geniş şekliyle düşünürsek bağlılıktır. Yalnız sağlıklı ilişkilerde bu bağlılığın, sevgi, saygı, karşılıklı güven, hoşgörü, ölçülü aitlik ve sorumluluk çerçevesinde olmalıdır. Bu saydığımız koşullar karşılaşmadığında, maddi manevi güç kullanarak, zaaflardan yararlanarak, fırsatçılık yaparak, zor durumda kalmayı kullanarak, elde edilen bağlılıklar maalesef sadakati göstermez.Sadakat gönülden olmalı. Kişilerin gönlü yoksa sadakatlerini istedikleri zaman bozabilirler baskı ve yaptırımlar bunun önüne geçemez.
Sadakatin Şartları Nelerdir?
1- Sadakat karşılıklı, dengeli ve güvene odaklı olmalıdır; Şurası kesin güvenin olmadığı yerde sadakatten bahsetmek mümkün değildir. İlişkilerde taraflardan birinin sabretmesi ilişkinin ömrünü uzarsa bile, güven tekrar oluşturulmasını müddetçe, sadakat zayıflayacak ve ortadan kalkacaktır. Hatta bazı ilişkilerde güvensizlik kasten oluşturulup bile bile planlayarak güvenden uzaklaşıldığın da sadakat de bıçak gibi kesilmiş olur. Güvendiğimiz ve bizi aldatmayacağına inandığımız eşimizin, aldattığını fark ettiğimizde ona olan sadakatimiz anında son bulur. Belki durum düzeltilmeye çalışılır telafi edilebilir ve bağlılık devam edebilir fakat hiç bir zaman artık tam bir sadakat olmaz. O yüzden sadakatin yıkılmaması çok önemli ve dikkat edilecek hassas bir konudur.
2- Sadakat, sevgi ve saygıya dayalı olmalıdır; Unutulmamalıdır ki, sadakatin sağlanması ve sürdürülmesi için karşılıklı olarak sevgi, saygı ve emek gerekmektedir. Birbirini sevmeyen ve saygı göstermeyen, ve gerektiği yerde özveride bulunmayan çiftler arasındaki sadakat kavramı yok olmaya mahkumdur.
3- Sadakat karşılıklı olmalıdır; Tarafların birinin gösterdiği bağlılık karşı taraftan dengeli bir şekilde cevaplanmazsa, bu bağlılık sadakate çevrilmeyip hastalıklı ilişkiye kendini götürür.
4- Sadakati sağlayan eylemlerde devamlılık olmalı; bazen çiftler beli bir süre sadakatli olurlar ve bir müddet sonra sadakat ortadan kalkarsa, kişilerin birbirine bağlılıklarında biter. Sadakat ömür boyu sürecek bir eylemdir. İlişkilere başlarken kişilerin bu noktada kendilerine ve karşıdaki kişiye güven vermesi şarttır. Devamlılık sadakatte sürdüğü sürece ilişkiler daha erdemli ve yüksek kalitede olur.
5- Sadakat karşılıklı sorumluluk gerektirir; çiftler birisi sadakatli insan olmanın sorumluluğunu yerine getirmezse, yada hafife alırsa, diğer tarafın sadakat duyguları tahribata uğrar. Çiftler birbirinin özgürlük sınırlarına ve kişisel alanlarına saygılı olmalıdır. Tabi sadakatte karşılıklı sorumluluk her zaman eşit değil adaletli olmalıdır.
Günümüzde, evliliklerin çoğunun boşanma ile sonuçlandığını düşündüğümüzde, Evlilik hayatında, sadakatli olmanın, ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkar. Bir evliliğin en çok ihtiyaç duyduğu gıda sadakatle beslenmektir. Esler karşılıklı olarak, ailenin toplum yapısı ve düzeni içerisindeki yeri ve önemi çok iyi düşünülerek sadakate sürekli dikkat etmelidirler.
Huzurlu ve sadakatli yuvalar temennisiyle…
Sevgiyle Kalın…
Evlilik Dersinden Sınıfta Kalmamak İçin 5 İpucu
EVLİLİK DERSİNDEN SINIFTA KALMAMAK İÇİN 5 İPUCU
Evlilikte eşinizle olan ilişkiniz kimseyle olan ilişkilerinize benzemez. İş arkadaşınız ile sorunlar yaşadığınız da mesafeli durmak çözüm olabilir. En yakın arkadaşınız dahi olsa, belli bir süre görüşmeyip olaylardan uzaklaşmayı tercih edebilirsiniz. Fakat konu aile özellikle de eş ise kapıyı kapatıp gitmek, mesafe koymak, konuşmalardan kaçmak sorunu çözmekten çok sorunu çıkmaza sokabilir. Bu yüzden evlilik de eşler arası uyum ve ilişkiler çok önemlidir.
Evliliği bir okul gibi düşünürsek ; Kimse evlilik okulunda sınıfta kalmak istemez elbette. Bütün notları çok iyi olmasa da birbirini dengelemeli en azından. Zaman zamanda evlilik okuldaki dersler masaya yatırılıp, kırık olanlara gayret gösterilmeli. iyi olanlar ise pekiştirilmeli.
Elbette evliliklerde ufak tefek sorunlar olabilir, bu hayatın sonu olmadığı gibi büyüklerin dediği gibi ” evliliğin tuzu biberidir” Evlilik okulunun derslerinde nelere dikkat etmemiz bizi daha başarılı yapar, bir kaç ip ucu sanırım işimize yarayacaktır.
1- Her Evde Huzursuzluk Olur
İnsan doğası gereği sanki sadece kendi evliliğinde huzursuzluklar olduğunu düşünür. Oysaki her evde huzursuzluk vardır. Kimsenin hayatıyla kıyaslamaya girmeden, sorunların normal olduğunu ve çözümsüz hiç bir sorun olmadığı bilince ile davranıldığında sorun olarak gördüklerimizin üsttesin den gelmek mümkündür. Bazen unutmak yada yapılan hataları silmek gerekir. Hoşgörü bir evlilikte olmazsa olmazlardan gibidir. ”Eşinize karşı kötülükleri yazan bir kalem olmaktansa, hoşgörüyle silen bir silgi olmayı tercih edin”.
2- Sevginizi Daha Sık Sevginizi Gösterin
Biz sevdiklerimiz yanımızdan hiç gitmeyecek sanırız. Oysaki sabah evden işe çıkan eşinizin akşam geri dönme garantisi var mı? yada sabah işe gitmek için evinizden çıktığınızda, geri döndüğünüzde eşinizi sağ sağlim bulacağınızın garantisi var mı? Bunun hiç bir zaman hayatta garantisi yok. O yüzden sevdiklerinizin kıymetini yanınızdayken bilin. Eşinize sevginizi her fırsatta gösterin. Daha sık ”Seni Seviyorum” diyin mesela. ”Sevgi öğrenilen bir duygudur. Kişi rabbini sevmeyi öğrendiği gibi sevdiklerini sevmeyi ve sevgisini göstermeyi de öğrenebilir.” Anı yaşayın ve geçmişi bırakın geleceği ise bilmiyoruz kaygıyı da bir köşeye atın hemen şuan; Eşinize Sevdiğinizi söyleyin.
3- Küçük Sorunları Büyütmeyin
Aslına bakarsanız; Evlilikler büyük sorunlardan da tabi bitiyor fakat evlilikleri en çok küçük sorunlar bitiriyor. Bazen en ufak hareketlerden manalar çıkarmak, bazen beklentisine cevap bulamamalar açık konuşulsa çözülecek konular büyüyüp büyük meseleler haline gelebiliyor. Bu küçücük olan sorunlar, zamanla eşleri ümitsizliğe sürükleyen kocaman sorunlar oluveriyor. Sorunlarınızı karşılıklı iletişim yolu ile çözmeyi deneyin, içinizde büyümesine izin vermeyin. İzin verirseniz bunlar kine, nefrete dönüşecektir. Siz sevgiye dönüştürün ve yok edin.
4- Eşiniz Sizin Hizmetliniz Değil
Unutmayın ki; Biriyle hayat birleştirmek demek karşınızdaki kişinin, ister erkek, ister kadın sizin her istediğiniz yapmak durumunda değildir. Eşiniz sizin hizmetliniz değil yol arkadaşınız hayat arkadaşınızdır. Elbette zorluklar ile karşılaşıldığında nasıl ki yeminler edilip ”İyi günde, Kötü günde” diye sözler verildiği gibi birbirinizi desteklemelisiniz. Fakat bu yaptırımla, emrivaki ile değil sevgiyle olursa güzel olandır. hele ki gereksiz beklentiler karşınızdakini bıktırır. Sizi ise yıpratır. Yapacağınız en doğru şey hayat arkadaşınıza makul olmaktır.
5- Gereksiz Sorgu Sualle Eşinizi Boğmayın
Her şeyin aşırısı kötüdür. Kıskançlık ve sorular sormak , eşinizin yaptıkları ile ilgili, alakalı olduğunuzu göstermek için ise normaldir. Fakat bunun bazen hastalık derecesinde sorgu sual ve tenkitleri ise evliliğinize ciddi zarar verecek aşırılıklardır. Eşinizin özgürlüğüne fazla müdahale etmeyin.Yada her kelimenin üzerinde saatlerce düşünmeyin bunlar eşinizi yıprattığı gibi sizinde ruh sağlığınızda ciddi hasarlar açacaktır. Güvenmediği veya güvenilmediği bir ilişkiyi sürdürmek her iki taraf için de zor olandır. İlişkinizi bu duruma taşımayın. Eşiniz sizin eşiniz olsa da, her şeyden önemlisi bir bireydir. Onun kişilik haklarına saygılı olmanız aradaki sevginin bitmemesi için oldukça önemlidir.
Evlilik Okulu; Bu okulu bitirmek ömür boyu sürdürmek özellikle son yıllarda boşanma olayları bu kadar arttıktan sonra, çok kolay değildir. Fakat unutmamak gereken güzel olan her şey emek ister. Evlilik okulu sizin için cennet bahçelerinden bahçelere dönüşeceği gibi , hiç gitmek istemediğiniz ayaklarınızın geri geri gittiği bir mecburiyete de dönüşebilir.
Evlilik okulunuzun kaçıncı senesinde olursanız olun, notlarınızı yükseltmek ve ömür boyu birliktelikle bitirmek için hiç bir zaman geç değildir. ” Sevgi her şeyin ilacıdır.” Eşinizi sevmeyi ve bunu ona göstermeyi öğrenmek mutlu bir ömür için çok zor olmasa gerek…
Sevgiyle Kalın…
Eşinizle ”Evlenince Değişir” Diye Mi? Evlendiniz…
EŞİNİZLE ”EVLENİNCE DEĞİŞİR” DİYE Mİ? EVLENDİNİZ…
Evlilik çok ciddi bir karardır. Kişiler evlenmeden çocukluk, ergenlik, ilk gençlik yıllarını aileleriyle yaşasalar da ömürlerinin uzun bir bölümünü seçmiş oldukları hayat arkadaşlarıyla geçireceklerdir. Hayat arkadaşlarını seçerken çok dikkat etmeleri gereken hususlar vardır. Bunların başında da kendi öz değerleri ve hedefleri gelmektedir. Eğer bir kişi ile hayatı paylaşacaksanız, onunla hayata aynı gözlerle bakmak, karşınızdaki kişinin hedefleri, hayattan beklentileri, hayattaki değer yargılarını bilip aynı yöne mi gidiyorsunuz görmek çok önemlidir.
Kişiler başlarda ”Para benim için önemli değil’‘ der fakat; Kazandığınız para ile daha iyi yaşamak, hayat standartlarınızı yükseltmeyi mi hedefleyeceksiniz?, yoksa o kazancı hayır yollarına mı sarf edeceksiniz? Bu bakış sizi ”Para benim için önemli değil” bakışından bambaşka yere taşıdığı gibi ilişkinize bakış açınızı da değiştirecektir.
Aile olmanın en önemli faktörlerinden biri ise çocuk sahibi olmak. Peki ya çocuğunuzu yetiştirme tarzınız nasıl olacak kendi değerlerinize uygun mu olacak yoksa çatışılan değer yargılarıyla mı? çocuğunuz büyüyecek. Çocuğunuza nasıl bir eğitim vereceksiniz?
Evlilik her ne kadar iki kişi arasında olsa da evlilik aynı zamanda sosyalliği olan bir kurumdur. Sosyal hayattınız da kimlerle nasıl bir ilişki içinde olacaksınız? Bunlar iyi bir evliliği yürütmek için aslında temel prensiplerdir.
Gerçekten Evlenince düzelir mi?
Şöyle bir düşünelim; Hayatta idealleriniz var, Gönül verdiğiniz bağlarınız var, fakat sizin uğruna hayatınız bile vereceğiniz hedeflerinize, değerlerinize eşiniz kulak bile asmıyor. Her biri size farklı ilhamlar veren, size bambaşka kapıları açtığına inandığınız büyük heyecanla, okuduğunuz bir kitabı eşiniz dinlerken bile uyukluyorsa, simdi kendinize tekrar sorun; Sevgi değil, saygı bile kalır mı?
Bu yüzden; ”Evlenince değişir” demeyin. Evlenince değişeceğine dair bir garantiniz var mı? Aksine evlenince yani aynı evi paylaşmaya başlayınca başka sıkıntılar, birbirlerine alışma dönemleri, büyük bir aile olma dönemi inanın , değer yargıları ve ideallerine aynı olmayan çiftlerde çok daha yıpratıcı geçecektir. Evlenince düzelme yerine, evlenince istemedikleriniz katlanarak size geri dönecektir. Lütfen kendinizi şuan taktığınız pembe çerçevelerle kandırmayın. Kısa sürede pembe çerçeveler çıkacaktır.
Evlenmeye Doğru Karar Verdiğimi Nasıl Anlarım?
Kişiler aşkın kendilerine verdiği heyecandan dolayı, her ne kadar içlerini huzursuz eden bir şeylerin varlığını hissetseler de bunu kötüye yormak istemezler. Hatta çoğu zaman görmek istemezler. Böyle durumlar da sözüne ve fikirlerine güvendiğiniz bir büyüğünüzün tecrübelerinden yararlanmak da fayda vardır. Sizin fark edemediğinizi sizin dışınız da 3. bir göz fark edebilir. Birbirinizle dışarıdan bakınca ne kadar uyumlu ve denk bir çiftsiniz daha net görebilir.
”Evlilik Öncesi Koçluk” Son dönemler de boşanma olaylarının artması ile, çiftler tedbirlerini önceden almak, gerçekten doğru karar verip vermediklerini irdelemek ve evlilikten ne bekleyip, ne istediklerinin farkına varmak amaçlı objektif bir göz ile ilişkilerini değerlendirme tercih ettikleri bir sistemdir.
Kişilik Uyumunu da Arka Plana Atmayın
Her ne kadar değer yargıları ve idealler, fikirler önemlidir desek de; Bunlar en önemli noktadır, fakat tek önemli nokta değildir. Bu noktada özellikle bir fikir grubunun içinde olan ve idealleri yolunda yaşayan kişilerin çokça düştüğü bir hata vardır, oda İyisine kötüsüne bakmadan, sırf aynı fikirleri paylaştığı için uyumsuz biriyle evlenmek. Sadece fikir birliğini önemseyip kişilik uyumunu yok saymak gibi bir hataya düşmeyin. Fikirleri size uyanlar içinde karakteri de size uyan bir kişiyi mutlaka bulursunuz.
Sevgiyle Kalın…
Eşinizi Ne Kadar Tanıyorsunuz?
EŞİNİZİ NE KADAR TANIYORSUNUZ?
Evliliğe karar verme noktasına gelinmiş ise; Çiftler birbirini çok iyi tanıdıklarını düşünürler. Fakat evlilik de aradan yıllar geçtikçe, şunlar dökülmeye başlar ağzınızdan ” Sanki yıllardır tanıdığım eşim değil, başka biri var karşımda”,”İnsan aynı yastığa baş koyduğu kişiyi bile tanıyamıyor”, ”Her gün yeni bir huyunu öğreniyorum” Yabancı gelmedi demi? Özellikle mutsuz evlilikleri olan çiftler de yapılan araştırmalarda, mutsuzluklarının önemli nedenlerinden biri, eşlerin birbirini yeterince tanımadıklarından kaynaklanmaktadır. Bu durumun da temelinde eşlerin birbirlerinin yaşamındaki ayrıntılara dikkat etmemeleri vardır. Erkek karısının, kadın da kocasının nelerden hoşlandığı, hedefleri, korkuları, sıkıntıları, umutları hakkında çok az bir bilgiye sahiptir. Aslında bu da eşlerin aynı pencereden değil farklı pencerelerden bakıp farklı hayallere daldıklarının göstergesidir.
Eşinizi Ayrıntılarıyla Tanıyor Musunuz?
Sorulduğunda herkes eşini çok iyi tanıyordur. Hatta ”Onu benden iyi hiç kimse tanıyamaz” bile diyenler vardır. Fakat gerçekten böyle midir? Eşinizi herkesin tanıdığı yüzeyselliğinden biraz daha derin, fakat ayrıntılı bir şekilde tanımıyor olabilir misiniz?
Kadın sinemaya gitmekten hoşlanıyor bunu eşi bilir, fakat karısının hangi sanatçıları en çok beğendiğini bilemez. Kadın da Kocasının patronunun ismini, en iyi anlaştığı iş arkadaşlarının isimlerini hatırlayamaz. Oysa mutlu evliliklerde, çiftler, birbirlerinin dünyasıyla çok yakından ilgilidirler. Birbirlerine ait bilgi depolarını geliştirmişlerdir ve bilgilerini de sürekli güncelleştirirler. Böyle çiftler, birbirlerinin geçmişlerindeki önemli olayları, kişileri hatırladıkları gibi, geçen zamanla birlikte eşlerinin dünyalarındaki olaylar, duygular değiştikçe bilgilerini güncellemeyi sürdürürler. Hayatı sadece beraber geçirmemiş aynı zamanda beraber paylaşmışlardır.
Belki bize gereksiz ayrıntılar gibi gelse de bunlar çok önemli detaylardır. Evliliğinizde mutluluk kaynağı da işte bu küçük ama büyük bağlılıklar oluşturan detaylarda saklıdır. Dışarıda yenen bir akşam yemeğinde, erkek eşinin diyetinde kırmızı et yemediğini, eşinin o gün iş yerinde çok önemli ve gergin bir toplantısı olduğunu bilir. Kadın eve işden geç gelen eşinin o gün hangi tv programlarını sevdiğini bildiği için kaydeder,eşinin son zamanlarda ölümden daha çok korktuğunu da bilir. Bunlar ayrıntı gibi görünse de hayatı beraber paylaştığının, birbirinin gerçekten yol arkadaşı olduğunun ispatı gibidir.
”İnsan bildiğini tanıdığını sever. Bilmediğinin ise düşmanı olur.” Bu ve benzeri bilgilere sahip değilseniz, eşinizi tam olarak tanıyamazsınız. Yeterince tanımadığınız birini gerçek anlamda nasıl sevebildiğinizi söyleyebilir misiniz?
Evlenmeden Önce Tanımaya Başlayalım
Başta da dediğim gibi evlenmeden önce çok iyi tanıdığımızı söyleriz oysaki , bu tanıma sadece yüzeyseldir. Evlenmeden önce çiftler, birbirlerinin hobi, spor,neyden hoşlanır, nerelere gider, ne okumuş… sadece yaşamlarını değil, birbirlerinin hayata dair en derin özlemlerini, inançlarını, endişelerini ve korkularını da öğrenip, evlendikten sonra da eşlerine ait bilgilerini de beraber yaşarken her daim güncellemelidirler. Kendini geliştiren çiftler arasında sadece sevgi güçlenmez, stresli olaylar veya evlilikte çıkabilecek diğer çatışmalarla baş etme güçleri de artar.Eşler birbirlerini ne kadar iyi tanır ve anlarlarsa, bazen fırtınalar yaşanan evliliklerinde birbirlerine tutunup hayatla ve birbirleriyle bağlantılarını koparmadan sevgiyle yollarına devam edebilirler.
Eşinizle İlgili Bilgileri Güncel Tutun
Zaman akıp gidiyor. Eski bilgilerimiz ile hayatımızın hiç bir alanına devam edemiyoruz. Bilgisayarımız, telefonumuz bize kullandığımız programın bir üst sürümü çıktığında uyarıyor güncelleyin diye, ”Peki ya birbirinizin hayatınızdaki yeniliklerle alakalı güncellemeleri yapıyor musunuz?” yoksa yabancılaşıyor musunuz? Evet hayat yoğun , fakat aile huzurunuz için, ne kadar meşgul olursanız olun, birbirinize öncelik tanıyın. Bugüne kadar belki birbirinizi daha iyi tanıyabilmek için gereken zaman elinize geçmemiş olabilir, ama bugünden itibaren mutlaka haftada en az iki gün baş başa sohbet edebilmek için birbirinize vakit ayırın, günlük yaşantılarınız, umutlarınız, hayalleriniz, hedefleriniz, sıkıntılarınız, korkularınızla ilgili her türlü duygu ve düşüncenizi birbirinizle paylaşmayı öğrenin. Göreceksiniz ilişkiniz daha güçlenecek, aranızda çıkabilecek çatışmalarla baş edebilme donanımlarınız artacak ve en önemlisi aranızdaki sevgi daha da büyüyecektir. ”İnsan birbirini tanıyıp ortak noktalarını güçlendirdikçe sevgide hayatınızın her alanına hakim olacaktır.”
Sevgiyle Kalın…
Yeni Nesil Evlilikler İçin Dayanıklılık Testi
YENİ NESİL EVLİLİKLER İÇİN DAYANIKLILIK TESTİ
New York Times gazetesi, ilişkiler üzerine çalışmalar yürüten psikoloji profesörlerinin yaptıkları son araştırmaları değerlendirerek, yeni nesil evliliklerin sürdürebilirliğini “Mikelanj etkisi”nin belirlediğini açıkladı.
Uzmanlar, tarafların birbirlerinin kişisel gelişimini sağlayarak onları bir heykel gibi şekillendirmeleri anlamına gelen “Mikelanj etkisi”nin, bugün evlilikten beklentileri değişen gençlerin, evliliklerinde mutlu olmalarının koşulu olduğunu söylüyor. ABD’de bulunan Monmouth Üniversitesi’nden Gary W. Lewandowski, tüm bu araştırmaların bulguları sonucunda, bir evliliğin sürdürülebilirliğini ölçen bir test hazırladı.
Evliliğin Dayanıklılığı Testi
Testte sorulara 1 ila 7 arasında, çok fazla değil den, çok fazla ya doğru değişen skalada cevap vermek gerekiyor. Puanlamada aşağıdaki skalayı kullanabilirsiniz.
Çok fazla değil 1 2 3 4 5 6 7 Çok fazla
1- Parterinizle beraber olmak, ne kadar sıklıkla sizin için yeni deneyimler yaşamak anlamına geliyor?
2- Parterinizle beraberken, onun sayesinde çevrenizde olup bitenlere karşı daha büyük bir farkındalık hissediyor musunuz?
3- Parteriniz, yeni şeylerin üstesinden gelebilme kabiliyetinizi ne kadar arttırıyor?
4- Parteriniz, nasıl biri olduğunuz konusundaki farkındalığınızın artmasında ne kadar etkili?
5- Ne kadar sıklıkla parterinizi, yeni yetenekler geliştirmenizin bir yolu olarak görüyorsunuz?
6- Parterinizin kişisel güçleri (yetenek, beceri vb), ne kadar sıklıkla sizin kişisel zayıflıklarınızı telafi ediyor?
7- Ne kadar sıklıkla partneriniz sayesinde daha geniş bir perspektife sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz?
8- Ne kadar sıklıkla parterinizle beraber olmanız yeni şeyler öğrenmenizle sonlanıyor?
9- Parterinizi tanımak sizi ne kadar daha iyi bir insan yapıyor?
10- Parteriniz bilginizi ne kadar arttırıyor?
Değerlendirme;
60 ve üstü: Birçok yeni deneyim kazanıyor ve ilişkinizin bir getirisi olarak yeni hedeflere ulaşıyorsunuz. Sürdürülebilir ve mutlu bir ilişkiniz var.
45-60: İlişkiniz hayatınızda ortalama gelişmeler ve yeni deneyimler sağlıyor. Birçok şeyi daha iyi hale getirebilirsiniz.
45’in altında: İlişkiniz size bilginizi arttıracak ya da daha iyi hissetmenizi sağlayacak olanaklar sağlamıyor. Partnerinizle, ilişkinizi geliştirebilmek için yeni deneyimler paylaşmalısınız.
Devamı