Eşim Neden Bana Karşı Öfkeli
EŞİM NEDEN BANA KARŞI ÖFKELİ
Kadınların hisleri erkeklere göre çok daha kuvvetlidir. Eşinin kendine karşı tavır değişikliklerini, çok daha çabuk hissede bilirler. Ve eşinizin size öfkeli olduğunu hissediyorsanız muhtemelen yanılmıyorsunuzdur. Fakat altında yatan sebepler noktasında iyi gözlem yapıp anlamaya çalışmak lazım. Bunun bir kaç nedeni olabilir. Sebepleri bilmek çözüme de ışık tutabilir. Gelin bu sebeplerin bir kaçına beraber bakalım.
Maddi Sebepler:
Erkekler maddi problemleri kadınlardan daha fazla kafalarına takabilir, Hatta eşine karşı bunu paylaşmayı gurur meselesi bile yapabilirler. Kendi kendine bir süre saklayarak, geçirir. Fakat bir süre sonra sıkıntıları öfke olarak dışarı yansıyabiliyor. Yani eşinizin öfkesi sizinle hiç alakalı olmaya bilir. maddi sıkıntının yanında eşiniz negatif insanlarla beraber stresli bir ortamda çalışıyor olabilir. Bu agresifliği ve öfkesi çalıştığı ortamdan da kaynaklana bilir.
İlişkiden Beklediğini Bulamamak:
Bazen de ilişki istediği gibi gitmediğinde erkekler öfkelenebiliyorlar. Evlilikte beklediğini bulamamak hayal kırıklığı yaratabiliyor. Kadın olsun erkek olsun ilişkilerdeki beklenti bulamama durumu sadece eşlerine karşı değil, hayata karşı öfkeli olmalarına sebep olabiliyor. Farkında olsanız da olmasanız da, belli etmek istemeseniz de eşinize öfke enerjisi göndermeye başlıyorsunuz. Belki içinizden söyleniyorsunuz, fakat karşı tarafın dışa çıkan bir öfkesine sebep verebiliyorsunuz.
Cinsel Hayatın Olmaması:
Hayatımızı saran enerjiler vardır; cinsellik noktasında da kişiler enerji üretirler. Siz belli etmediğinizi düşünürsünüz ama cinsel ilişki istemediğinizde böyle bir enerji yayarsınız , Ve eşiniz de sizin içinde beslediğiniz enerjiyi sanki biliyor gibi dışa öfke olarak çıkara bilir.
Elbette mahrem hayat bir ilişki de önemli konulardır. Siz içinizden olumsuz düşündükçe, eşinizde dışından olumsuz düşüne bilir. Dediğim gibi belli etmediğinizi sanırsınız ama enerji yollamaya devam edersiniz. Bunda çözüm eşinizle oturup sorun olarak gördüğünüz sorunları konuşmaktır. Siz onu yargılamadan onun söyleyeceklerine de tepki vermeden dinlemelisiniz. Unutmayın yargılamadan dinlediğiniz de eşiniz de bir süre sonra sizi yargılamadan anlamaya çalışmak için çaba harcadığını hatta anladığını göreceksiniz. Konuşurken karşılıklı söylediklerinizi ilerde koz olarak kullanmak yerine , ilişkinizi düzeltecek kaynak olarak biriktirin ve dikkate alın. Yoksa bir süre sonra konuşmalar da biter.
Eşimi ve Kendimi Bu Öfkeden Korumak için Ne Yapmam Lazım :
*İlk öncelikle kendi içinizdeki öfke enerjisini sevgiye dönüştürün. Ve olumlu düşünüm , Tabi ki dua edin. Özellikle Ayet el kürsi’yi, Nas ve Felak surelerini bol bol okuyup eşinizin enerji alanına gönderin. Kendinizin ve eşinizin enerji alanı şifalansın diye bol bol dua edin.
*Evinizin nerelerin de özellikle tartıştığınıza dikkat edin. Özellikle daha fazla tartıştığınız yerleri varsa muhtemelen oralarda enerji düşüşleri vardır. Size tavsiyem bu alanları sirkeli suyla silin. Yada odanın belli yerlerine bardak içine sirke koyup bırakabilirsiniz. Sirkenin insan hayatında enerji alanlarını temizlemede çok faydası vardır.
* Hayatınızın düzenli olmasına dikkat edin. Erken yatıp erken kalkmaya uykunun şifalandırıcı etkisinden faydalanın. Yorgunluğunu uykuda atan kişilerin öfkeleri de azalır.
*Cinsel hayatınızı düzene sokun. Ne olursa olsun problemlerinizi yatağa gelmeden çözmeye çalışın. Yatak odanıza kadar getirmeyin . Birbirinize sarılın ve güzel şeyler söyleyin olumsuzluktan uzak durun. Birbirinize motive verin. İçinizden de olsa öfke enerjisi yollamayın birbirinize . Eşinizin iyi yönlerine odaklanın.
Olumlama : Eşinizin iyi yönlerini görmeye yardımcı olacak bir olumlama ” Eşimi olduğu gibi kabulleniyorum. Ona her gün hayır dua ediyorum. Onun olduğu yere bu duayı sevgiyle gönderiyorum. Onun bulunduğu ortamın Allahın izniyle şifalanmasını için niyet ediyorum.Şuandan itibaren Her şeyimi olumlu programlıyorum. Ben güvendeyim, Biz güven içindeyiz. İnsanlar ne söylerse söylesin her durumda değerliyim. Eşimle barış içindeyim .”
Daha huzurlu ve dingin bir hayat dilerim. Aşamadığınız sorunlarınız için bize başvurabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıCinsel Sorunlarda Kadın Ve Erkekler Arasındaki Farklar
CİNSEL SORUNLARDA KADIN VE ERKEKLER ARASINDAKİ FARKLAR
Kadın ve erkek birbirine olan farklılıklarını hayatın her safhasında belli ettikleri gibi cinsel beklentilerinde de farklılıklar yaşarlar. Erkekler cinselliği kadınlara nazaran daha açık olup, uyarılmaları daha kolaydır. Kadınlar ise daha saklı, gizemlidir ve cinsel arzu ve isteklerini net ifade edemezler…
Tabi çiftlerde iki taraf cinselliği farklı şekillerde hisseder ve yaşarken; Sorunlarını da farklı farklı yaşarlar. Ve yaşadıkları sorunlardan da farklı etkilenirler. Unutmamak gerekir ki evlilik ve cinsel hayatı birbirinden ayrı düşünmemek önemlidir. Sonuçta, evlilik problemleri cinselliği, cinsel problemler de evliliği sıkıntıya sokuyor. Ülkemizde kimi belli etse kimi etmese de kadın ve erkeklerin yüzde sekseninden fazlası için cinsellik önemlidir. Aynı zamanda cinselliğin bir ilişki için gerekli olduğuna inanılıyor. Yine ülkemizde her üç çiftten biri sorun yaşıyor. Böyle olmasına rağmen maalesef sadece on çiftten bir tanesi sorunu olduğunu kabul ediyor.
Kadınlarda Cinsel beklenti ve yansıyan sorun;
Cinsel sorunlar eşler arasındaki ilişkiyi çok yakından etkiliyor. Kadınlar cinsel ilişkiden zevk almadıklarında, eşine karşı güvenini kaybediyor ve kendini kullanılmış hissedebiliyor.Aslına bakarsanız kadın ve erkeklerin cinselliğe bakışı pek çok açıdan farklıdır. Kadınlarda cinsellikte ne hissettiği yani duyguları daha önemlidir. Kadınların genelinde cinsellik yatak odasından çok önce başlıyor. Romantik sözler, duygusal bir yaklaşımlar, kadınları cinsel olarak motive ediyor.
İlişkisinde bu yakınlığı bulamayan kadınlar için cinsellikten alınan tatmin de azalıyor hatta belki hiç tatmin olamayabiliyorlar. İlişkilerindeki çatışma, iletişim sorunları, günlük yaşadıkları stres; cinsel sorunlara zemin hazırlamaktadır. Bir de kadınlar çoğu zaman evlilik hayatına çok fazla cinsellik hakkında bilgi sahibi olmadan başlayabiliyorlar. Kendi cinselliklerini eşleriyle keşfediyorlar. Dolayısıyla, çoğu zaman eşlerinin cinselliği başlatmasını ve sürdürmesini bekliyorlar. Eşlerinin içgüdüsel olarak kendisinin ne düşündüğünü ve ne istediğini anlamasını, ona göre davranmasını bekliyorlar. Bu durum ise eşlerine cinsel performansta başarılı olma baskısı şeklinde yansıyabiliyor.
Erkeklerde cinsel beklenti ve yansıyan sorun;
Erkeklerde ise cinselliğin fiziksel yönü biraz daha ön planda oluyor. Erkek vücudu kadınlara göre cinselliğe daha hızlı hazır hale geldiğinden, bu fark erkeklerde stres yaratabiliyor. Hızlı uyarılmayan veya hızlı doyuma ulaşamayan eş, erkeklerin kendilerini yetersiz görmesine yol açabiliyor.
Bazı durumlarda ise erkek bu farktan dolayı eşini suçluyor. Kadın da cinsel sorunlar varsa erkekte bu durum öfke yapıyor. Karısı tarafından istenmediği kanısına varan erkeğin cinsel enerjisi öfkeye dönüşür. Bu evliliğin, dışarıdan görünmeyen iç yüzüdür ve diğer insanlar tarafından yanlış yorumlanabilir. Mesela sessiz, sorun çıkarmıyor, kocasına hizmet ediyor gibi görünen bir kadın ve karşısında her şeye bağıran, kızan öfkeli bir erkek varsa tabi ruhsal bir sıkıntısı olmadığı müddetçe; büyük ihtimalle cinsel yaşamlarında ciddi sorunları vardır, karısı tarafından geceleri reddediliyor olabilir. Erkek de acısını gündüz çıkarmaya çalışıyordur.
Özellikle bu tür evlilikte; dışarıdan gözlemleyenler özellikle kız çocukları babalarına, anneye haksızlık ettiği için kızgınlık besleye biliyorlar, hatta erkeklerden ve evliliklerden soğuya biliyorlar. Oysa karşılıklı olarak birbirlerine şiddet uyguluyorlardır; fakat görünen tek taraftır.
Cinsellik kadının görevi, erkeğin hakkı mıdır?
Belki de kulaktan dolma en çok yapılan yada düşünülen hata bu olsa gerek. Cinsellik iki kişi için de hem görevdir hem haktır. Keyif almak iki kişinin de hakkıdır, eşine keyif vermek de iki kişinin de, başta kendi mutlulukları için görevidir. Cinselliği eşlerden biri görev olarak yapıyorsa bu iki kişi için de eziyet olur. Kadın cinselliği sevmiyor ve görev olarak katlanıyorsa erkek kendini tecavüzcü gibi hisseder.Erkek sadece kendi zevkini düşünüyor ve eşi ile ilgilenmiyorsa hem karısını mutsuz eder hem de kendi mutsuz olur, tatmin olmuş bir cinsellik yaşayamaz. Karısı cinsel doyuma ulaşmayan hiç bir erkek kendi de cinsellikten tam bir doyum sağlayamaz.
SORUNUNUZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSANIZ; ÇÖZÜM
Cinsel uyarılma açısından farkları anlayın
Yaşamın bir döneminden hemen hemen her çift seksle ilgili bir sorun yaşar. Bazı sorunlar kendiliğinden ortadan kalka bilirken bazılarının da sabırla ve özenli ve bilgili bir eşin yardımıyla aşılması mümkün olur. Bazı sorunların çözümü de daha fazla çaba ve yaklaşım değişimlerini gerekli kılabilir.
Çiftler birbirine hem duygusal hem de fiziksel olarak en yakın cinsel birliktelikle olurlar. Ve bu durumda sıkıntılarını yada birbirlerine memnun oldukları durumları daha açık ifade etmelidirler.Her iki kişinin de dürüstçe duygu ve düşüncelerini paylaşmaları, cinsel mutlulukları için çok önemlidir. Cinsellikte neden zevk aldığını bilmek, bunu eşine doğru ifade edebilmek ve eşinin de arzu ve isteklerini anlamaya çalışmak sağlıklı olandır. Doğru cinsel bilgilere sahip olmak, Kulaktan dolma laflarla hareket etmemek, cinsel sorunlarda hemen karşı tarafı suçlamamak da cinsel iletişimin bir parçasıdır. Kadın ve erkek vücutlarında cinsel uyarılma açısından oluşan farkları anlamak da kaliteli bir cinsel hayat için gerekli. Doğru cinsel bilgi seviyesi ile cinsel iletişim yeteneğini geliştirerek cinsel sorunlarınızın üstünden gelebilirsiniz.
Kendinizi cinsel olarak ifade edebilme kabiliyeti yaşam boyu devam eder. Bu kabiliyetin beslenmesi gereklidir. Bu tatmin duygusunun önemli bir parçasıdır.
DevamıErkekler İlişkilerini Neden Bitirir
ERKEKLER İLİŞKİLERİNİ NEDEN BİTİRİR
Aslına bakarsanız, bir ilişkide taraflardan biri, bırakmak , terk etmek isterse bunun için fazlasıyla sebep bulabilir. Hele iş bir de erkeklere geldiyse ayrılmak için birden çok bahaneleri olabilir.Erkekler bayanlara göre; uzun süreli bir ilişkiye genel de hazır değillerdir. Erkeklerin ayrılma sebepleri nelerdir? Eşiniz sizden neden ayrılmak istiyor? Sizi neden terk etti? Peki hatalı olan kimdi?
Erkekler en çok hangi nedenlerle, yada bahaneler ile ayrılmak isterler.
Yeterince sevmediği için; Erkeklerin sanırım sebepleri arasında en geçerli sebep bu diyebiliriz. Sevgisinin azaldığını ya da tamamen bittiğini hisseden bir erkek, her şey yolundaymış gibi davranıp ilişkiye devam etmek yerine dürüst davranarak bitirme kararı alabilir. Erkekler, sevdiği kadının kendine karşı sevgisinin azaldığını hissettiğinde de ilişkiye son vermek isteyebilir.
Artık başkasını sevdiği için; Başka birini sevdiği için ilişkiyi bitirmek de oldukça erdemli bir davranıştır, erkek için… Fakat elbette zor bir durumdur.Erkek ya ilişkisini sürdürüp ”aldatan erkek” durumuna düşecek ya da dürüst davranıp gönlünü başka birine kaptırdığını söyleyecek. Eğer ki kadın, eşini seviyorsa her iki durum da kadın için zordur. Ama yine de dürüstlük her zaman kazanmalı. Ayrılık acısı zamanla geçer ama aldatılmanın acısı bir ömür boyu kalır.
Uzun süre birine bağlı kalamama; Erkekleri uzun süre birine bağlı olup o kişiye ait olma hissi endişelendirir. Erkekler çoğu zaman; İlişkinin boyutu değişmeden, nişanlanmaktan ve evlilikten bahsedilmeye başlamadan ayrılığı tercih ederler… Başlardaki evlilik korkusu, yerini birine uzun süre bağlı kalamama sıkılma durumuna terk eder.Evliliğin rutin yanlarından sıkıldıkları bahanesiyle ilişkiyi bitirmek isterler. Demek ki, bağlanma sorunu olan erkeklere, dikkat etmek gerekiyor.
Çok fazla anlaşamadıkları yan var ise ; ” aşk her şeyi affeder mi?” aşk, sevgi bazen “her şey” anlamına gelmiyor. Sevginin yanında ortak zevklere sahip olmak, iyi arkadaş olabilmek ve anlaşmak çok önemli ilişkilerde. Zevkler uyuşmuyorsa, ilişkide anlaşmazlıklar kavgaya dönüşüyorsa sevgi de kayboluyor zamanla. Kimse eğer hasta ruhlu değil ise devamlı tartıştığı birini sevemez.
Mutsuz cinsel hayat; Cinsellikten kaçan, zevk almayan, bir görevmiş gibi sevişmeyi tercih eden kadınlar, eşlerine de mutluluk veremiyorlar. Cinsel ilişki , bir evliliği, heyecanlı ve vazgeçilmez yapan en önemli konudur. Erkekler, mutsuz giden cinsel hayatı varsa ilişkiyi bitirmek, ayrılmak isteye biliyorlar.
Çapkın oldukları için; Aslında başka kadınları arzulama durumu da diyebiliriz. Bazı erkekler hayatlarını tek bir kadınla birlikte geçirme fikrini asla kabullenemiyorlar. Bu nedenle biten evlilikler azımsanacak kadar çok. Genellikle fazla flörtü olmamış, genç yaşta evlenen erkekler belli bir süre sonra farklı arayışlar içine girip eşiyle arasında huzursuzluk yaratabiliyor. İşte bu durumda ayrılık da kaçınılmaz oluyor.
Devamlı kendini kontrol eden kadından bıktıkları için; Aslında devamlı kontrol edilmekten kadınlar da hoşlanmaz. Kaldı ki erkekler bu konu da biraz daha hassas olabiliyorlar. Erkekler de “Neredeydin?”, “Nereye gidiyorsun?”, “Ne zaman geleceksin?” sorularından, telefonla kontrol edilmekten hiç haz etmiyorlar. Kadınların özel eşyalarını karıştırması, sürekli ne yapacağını söylemesi, yaptığı işi eleştirmesi erkekleri bunaltmaktadır. Erkekler, kadınları tarafından sahiplenilmeyi severler; ancak aşırı sahiplenme halinde sıkıcı ve ayrılma nedeni olabilir.
Kadında gördüğü bazen önemsiz gibi görünen önemli hatalardan dolayı;Bazen çok önemsiz gibi görünen hatalar, biriktiğinde dağ gibi bir soruna dönüşebilir. Bunu değerlendiren erkek, uzun süre birlikte olmanın imkansız olduğunu anladığında ilişkiyi veya evliliğini bitirmek isteyebiliyor . Mesela kadının çok dağınık olması, temizlik anlayışının erkekten farklı olması, sürekli erkeğin arkadaşlarını ya da ailesini eleştirmesi, erkek açısından geçerli ayrılık sebebi olur.
İlişkilerin düzgün ve sağlıklı ilerlemesi için eşlerin, birbirlerinin sınırlarını çok fazla zorlamaması gerekir. Saygı kotası bir kez kırıldığı zaman onun devamı gelir. Tabi ki yetişkin bir bireyin”şıp sevdi” gibi davranıp, hemen ilişkiyi sonlandırmaya gitmesi de çok doğru bir hareket değildir. Bunun yerine ilişkileri nasıl düzgün yaşana bilir, üzerinde konuşmalı ve birbirlerine nefes alacak alanlar bırakmalıdırlar. Ama saygı ve sadakat en az sevgi kadar önemlidir.
Sevinç Karakaya
DevamıCinsellikten Uzak Evlilikler
CİNSELLİKTEN UZAK EVLİLİKLER
Eşlerin evliliğini ayakta tutan en büyük yapı taşı, cinsel ilişkilerinin düzenli ve sağlıklı devam etmesidir. Maalesef çok yoğun çalışma temposu, stres, anlaşmazlıklar, diyalog eksiklikleri ve daha bir çok sebepten eşler cinsel yaşamdan uzaklaşabiliyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki evli olup fakat cinselliği yaşamayan bir çok çift mevcut.
Cinsellik eşler arasında bedensel ve ruhsal bir ihtiyaç olduğu gibi; Diyalogla çözemedikleri sorunların da en güçlü silahıdır.Eşler cinselliğe gerekli önemi verdiklerin de eşlerin birbirine bağlılığı ve tutkuları artacak ve belki de sorunlar eskisi kadar sorun halini almayacaktır. Yani diyebiliriz ki cinsellikten yoksun evlilikler, yıkılmak için bir çatırtı beklerken, cinsel ilişkilerini tutkulu yaşayan çiftler ise sorunlarını göz ardı yapabiliyorlar.
Evliliklerde duygusal bağlılığı da, sağlamlaştıran cinselliğin olması için; elbette sevgi ,aşk olmalıdır. Bu eşler arasındaki aşkı cinsel ilişki, daha da arttırır. Cinsel hayatlarında tatmin olan eşler, romantizm ve aşkı daha doygun bir şekilde yaşayabilirler. Romantizm ve aşk arttıkça da eşler daha tutkulu bir cinsel hayat yaşayabiliyorlar. Yani cinsel ilişkilerin güçlü olması aşkı ve romantizmi artırıyor, aşkın ve romantizmin artması da, cinsel ilişkide ki tutkuyu arttırıyor.
Cinsel Yaşam da Tutku Sosyal Yaşamın Kalitesini arttırıyor; Beğenilmek ve sevildiğini hissetmek, Gerek kadın gerekse erkek olsun herkesin dilediği bir konudur. Beğenilme ve gerçekten güzel yada çekici olduğunu hissetme, kişileri mutlu eder. Cinsel olarak da, eşi tarafından beğenildiğini hisseden ve cinsel tutkuya ulaşan çiftlerin ise; Özgüvenleri artıyor.Kendilerine ve kişisel bakımlarına daha fazla önem verip, daha güzel görünüyorlar. Hayatla daha iyi baş edebiliyor ve çevrelerine daha fazla pozitif enerji yayıyorlar. Daha çok gülüp daha samimi ve içten sosyal ilişkiler kuruyorlar. Böylece hayat kaliteleri artıyor. Cinsellik eşler arasında çok önemli; düzenli ve tutkulu olması hayat kalitesini artırırken düzensizlik ise hayat kalitesini düşürüp, devamlı depresif bir ruhsal yaşam içinde olmalarını sağlıyor.
Evli Çiftlere Tavsiyeler;
Evli ama cinsellikten uzak bir çift olmak istemiyorsanız; Elbette cinsel hayatınıza önem verip kendi mutluluğunuz için eşinize nasıl davranmanız gerektiğini, sizin mutluluğunuza giden yolun onun kinden geçtiğini unutmamanız gerekiyor.
Erkeklerin cinsel ilişkilerindeki tutkuyu arttırmak için; Eşlerine sıkı sıkı sarılmaları çok önemlidir. Kadınlar sevildiğini ve arzulandığını en çok sarılma anında hissederler. Sarılmak onlara güven duygusunu yaşatır. Vücut teması kadınlar için çok önemlidir. Kadınlar için cinsel ilişkide süreç çok önemlidir. Araştırmalarda; Kadınların cinsel ilişki öncesinde, eşlerinin sevgisini hissetmek isterler. Sarılma, Öpme, sevgi dolu sözlerle kendilerine eşlerinin yaklaştığında; cinsel birliktelikten daha fazla haz alıp daha mutlu olabiliyorlar.
Erkekler ise; eşlerinin onlara daha fazla övgü ve ilgi göstermelerini, Kendi hayallerindeki fantezilere eşinin karşılık vermesini, Kendi mahrem hayatların da eşinin ona daha rahat davranmasını bekleyip, kendisiyle cinsel ilişkide mutlu olduğunu göstermesini beklerler.
Evet başta da söylediğimiz gibi cinsel ilişki; Bedensel ve fizyolojik olarak bir ihtiyaçtır, fakat cinsel birliktelik zorunluluk halini aldığında çekilmez olur ve eşleri birbirinden uzaklaştırır. Kadınlar özellikle ”Eşindir olmak onu mutlu etmek zorundasın”, ”ona çocuk vermek zorundasın ” ”Erkek çocuk doğurmak zorundasın” gibi zorunlu durumlarda üzerindeki bu baskıyla cinsellikten soğurlar. Cinsel birliktelik, içine; psikolojik, biyolojik, genetik, zihinsel, fizyolojik, duygusal olmak üzere çok yönlü hem ruhsal hem de bedensel birlikteliktir. Öncesi de , cinsel birliktelik esnası da ve sonrası da önemlidir. Sadece yatak da değil normal hayatlarında da tutkuyu yaşamaya çalışmalıdırlar. Eşlerin kaliteli bir cinsel hayat için birbirleriyle konuşabilmeleri, anlaşa bilmeleri ve birbirlerinin hoşuna giden davranışlara dikkat etmeleri ilişkiye olumlu şekilde yansıyacaktır.
Cinselliğin eşleri mutlu eden yönü çok güçlü olduğu gibi, eksikliğinde ise çok ciddi depresyon etkileri oluşturabilir. BU yüzden eşlerin evli ama cinsellikten uzak kalmamaları ve bunun için karşılıklı özveri göstermeleri gerekir. Tabi bu özveriyi bütün hayatlarına yaymaları da oldukça önemlidir.
DevamıEşimin Arkadaşlarını Sevmek Zorunda Mıyım?
EŞİMİN ARKADAŞLARINI SEVMEK ZORUNDA MIYIM?
Evliliklerde özellikle, evliliğin ilk yıllarında eşler arasında adaptasyon sorunu yaşanabiliyor. Evliliğe adapte olmaya çalışırken eşler ; aynı evde beraber kalmaktan tutunda, birbirlerinin ailelerine alışmak işine, birbirlerinin kişisel hayatlarına alışmaya kadar bir çok zorluk çekebiliyorlar. Eşlerin en çok karşılaştığı sorunlardan biri ise; Karşılıklı olarak birbirlerinin arkadaşları ve sosyal çevrelerine uyum sağlama sürecidir . Arkadaşlarınız ve eşiniz arasındaki dengeyi düzenleyebilme ve aynı şekilde eşinizin arkadaşlarıyla olan zaman paylaşımını anlaya bilme evliliğin saygı çerçevesinde gitmesi açısından çok önemlidir. Kişiler birbirlerinin belki de yıllardır benimseyip, birçok ortak noktada birleştikleri arkadaşlarını kabullenmeye çalışmalıdırlar.
Evlilikler de eşler arasında, arkadaşlarına ayırdıkları vakit , arkadaşlarıyla hangi sıklıkta görüşmeleri gerektiği, hatta hangi arkadaşlarla görüşüp hangi arkadaşları ile görüşmemeleri noktasında, sonu tartışmaya gidecek, sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu konu da özellikle kadınlar eşlerinin bekar erkek arkadaşlarıyla zaman geçirmelerinden hoşlanmıyorlar. Kimi zaman da, arkadaşlara ayrılan zaman, kişinin eşinin kıskanmasına ve ilginin daha çok arkadaşlarında olduğundan yakınmasına sebep olabiliyor.
Birbirinize Nefes Alacak Zamanlar Tanıyın;
Evlilikler de, hatta yeni başlayan ilişkiler de bile eşlerin en sık yaptıkları yada yanlış bildiklerinden dolayı yapılan hata; Tüm zamanlarını beraber geçirmeleri gerektiğidir. Bu beraber vakit geçirme, eşlerde, bütün arkadaş çevrelerinin de ortak olması gerektiği hissini doğurur. Aslına bakarsanız evliliklerde kişisel sınırların korunması çok önemlidir. Tabi ki eşlerin ortak bir sosyal çevreleri olabilir, fakat zaman zaman birbirlerine nefes alacak fırsatlar verecekleri, hayatlarında kendilerini iyi hissedecekleri, faklı arkadaşları da olması gereklidir. BU birbirini özlemek ve beraber geçirdikleri vakitleri daha kaliteli geçirmek için oldukça önemlidir.
Sevmeseniz de Saygı duyun;
Kesin olan bir şey vardır; oda gerek erkekler gerekse kadınlar hemcinsleriyle zaman geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Eşlerin birbirlerine bu konuda anlayış göstermeleri çok önemlidir. Kişi eşinin bazı, iş arkadaşından hoşlanmadığı için, o arkadaşlarıyla görüşmesini engellemeye çalışabiliyor. Bu da eşler arasında ciddi problemlere yol açıyor. Bazen de sorunun altın da yatan kıskançlık olabiliyor. Bazı kişiler, eşinin arkadaşlarına karşı çok anlayışlı ve hoşgörülü olduğunu ancak evde kendisine karşı onlara gösterilen ilgiyi göremediğinden şikayet edip ve bundan dolayı arkadaşlarını istemiyor olabilirler. Ve sevmediklerini dile getirip sorunu daha ileriye taşıyabiliyorlar.Kesinlikle kimse eşinin arkadaşlarını sevmek zorunda değildir, fakat herkes eşinin tercihlerine ve isteklerine saygı duymak zorundadır. Eşini seviyorsa tabi…
Ne yapmalıyım;
Evet birçok kişi eşleriyle iyi anlaştıklarının ve sağlıklı ilişkilerinin olduğunun işareti, tüm zamanlarının beraber geçirilmesi gerektiğinin, her şeyin birlikte yapılması gerektiğinin, eşlerin sürekli birlikte olmak istemeleri gerektiğinin olduğunu düşünürler. Fakat bu kesinlikle doğru değildir. Eşler ayrı ayrı da zaman geçirebilmeli, kendilerine ve arkadaş çevrelerine de vakit ayırabilmeli, kendilerine ait hobileri ve sosyal çevreleri de olmalıdır. Ancak kişilerin kendilerine ait sosyal çevreleri ve arkadaş grupları evlilik ilişkilerini olumsuz etkilememelidir. Bu nedenle kişiler zamanlarını dengeli bir biçimde planlamalıdırlar. Arkadaşları ile görüşme süreleri ve sıklığı konusunda eşleri ile birlikte plan hatta gerekirse anlaşma yapmalıdırlar.
İlişkileriniz de sorun yaşıyor yada sorunun tam olarak ne olduğunu bulamıyorsanız; Bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıEşine Karşı Cinsel Tutkuyu Kaybedenler
Teknoloji hayatımıza güzellikler, yenilikler getirirken, bir yandan da maalesef evlilik hayatını öldüre biliyor. 70 yıllara dönüp bakıldığında; Sinemada aşk, sevgi gibi çok derin bir kavram içerirken, şuan evimize giren dizilerde ; Esas adam sevgilisine deli gibi aşık olup, kısacık zamanda aşkı bitip, başkasına aşık olabiliyor. Sevmedikleri halde seviyorum demeler, yada biriyle beraberken başka kişiye aşık olup, eşinden kaybolan tutkuyu onda yaşama arzusu… Ne kadar da normalleşmiş gibi değil mi?
Evet gerek çabuk tüketme diyelim, gerekse böyle dış çevreden etkilenme, fakat şurası kesin ki evlilikler günümüzde çok çabuk bitiriliyor. Sadece anlaşmazlıklar çekişme ve tartışmalarla kalmıyor. Hatta bazen siz dışarıdan baktığınızda bir aile görürsünüz, ama içeride ya ayrı odalarda yatan eşler, yada birbirine dokunamayan karı kocalar görebilirsiniz. Önceden eşler ne kadar kavga etse de, yatağa küs girmeme gibi, bir anlayış vardı. İnsanlar eşine küs girdiğinde yatağına, büyünün bozulacağına inanır, ne olursa olsun yatmadan önce barışılırdı. Şimdi ise tartışmalar yatağa taşınıyor. Zamanla eşleri birbirinden soğutup aralarındaki cinsel arzuyu bitiyor. Ve bunlar sadece cinsel sorunlar olarak değil, aileyi kökten sarsacak sorunlar halini alıyor. Eşler birbirine tutkuyu kaybederken, Başkalarına tutkuyla bakabiliyorlar. ”Cinsel soğukluğun”daha üzücü noktalara taşınmaması için, eşler tekrar aralarındaki bu bağı yakalaya çalışmalı bunun için emek harcamalıdırlar.
Cinsel tutkunun eşler arasında azalması gibi, sorunların arkasında; aslına bakarsanız biyolojik sorunlardan ziyade, bu duruma getiren ruhsal sorunların etkisi vardır. Özellikle kişinin bilinç dışı tepkileriyle buluşan içtenlik, bağımlılık, reddedilme, değersiz görülme, gebelik korkusu gibi faktörlerin birleşmesi, Cinsel tutkuyu yok etmektedir.
”Cinsel tutkunun kaybolması” halinde tutku duyulmayan ve arzulanmayan kişinin, eşine yaklaşımında değişiklikler yapması işe yarayan bir yöntemdir. Mesela kadın eşini arzulamıyor diyelim; Burada kadının eşine karşı cinsel tutkusunu kaybetme sürecine bakmak lazım. Eşinin; Kadına tavırlarında ve davranışlarında, eşini ondan soğutup rahatsız eden, en temel huy neyse bunda yapılacak düzeltmeler, kadının eşine karşı cinsel tutkusunu oluşturabilir.
Cinsel tutkuyu kaybettiren, eşlerin birbirine yaptığı en temel davranışlar nedir? Gelin buna hep beraber bakalım evliliğinde özellikle ”Cinsel tutkusunu kaybetmiş” çiftlerin önemsemelerini dilerim.
Eşinizi iğrenmesine neden olacak kadar zorlamak;
Unutmayın ki; Her kişinin kendine göre belirli seviyede tutku ve arzu sınırı vardır. Eşinizle aranızda bu arzu sınırı farklı olabilir.Ve eşinizi gereğinden fazla zorlanıyorsanız, iğrenme ve tiksinme duyguları yaşayabilir. Bu iğrenme duyguları zamanla eşinizin ”Cinsel tutkusunu” kaybetmesine neden olur.Mesela ; Erkek kadını sürekli aşağılıyor, kötü davranıyor. Bu durumda zamanla kadın eşine karşı cinsel tutkusunu kaybediyor . Hatta bir adım daha ilerisi; Eşi tarafından beceriksizlikle suçlanıp, değişmeye zorlanan kişiler ise, zaman içinde eşlerinden iyice nefret edip uzaklaşıyorlar. Mesela; Diyelim ki evin erkeği sizsiniz. Kadın baskın karakter ve sürekli kendi dediği olsun istiyor. Sizi pısırık erkek olmakla suçluyor. Kadınının gözünde hiçlik duygusuna kapılan erkek, zamanla eşine karşı arzu eksikliği yaşamaya başlıyor. Bu tarz davranışlardan uzak durmak ve cinsel hayatta da normal ailevi hayatta da karşı tarafın neyi ne kadar istediğine ve saygıyı kaybetmemeye önem vermek gerekir.
Sizi eşinizden soğutan panik halini terk edin;
Bazı kişiler sizden yada normalden fazla heyecanlı, hassas, kırılgan, titiz olabiliyorlar. Aynı zamanda öz güven eksikliğinin de vermiş olduğu şu sonuçlar ortaya çıkıyor. Eşlerinin kendilerini beğenip beğenmeyeceği, eşine yetip yetmeyeceği konusundaki sürekli panik yaşıyorlar. Evlenmişler, aradan yıllar geçmiş, hala eşine kendisini ispat etme derdinde yaşıyor. Panik halleri hiç bitmediği için, ilişkiden soğumaya başlıyor ve zaman içinde cinsel tutkusunu kaybediyorlar . Cinsellik önce kendi mutluluğunu için yapılan bir eylemdir. Ne eşini ne kendini gereksiz evhamlara mahkum etmeyin.
Aşırı arzulu eş de cinsel tutkuyu bitirebilir;
Eşlerden birinin aşırı arzulu olması, zaman içinde diğer kişiyi ilişkiden uzaklaştırıyor. Zorlamalar artarsa cinsel tutkusunu kaybedilir ve isteksizliğe dönüyor. Karşınızdaki kişi her zaman sizin gibi hissetmek zorunda değildir. Onunda ne istediğini iyi takip edip nerede durması gerektiğini ayarlaması gereke bilir. Yoksa ilerisi için daha büyük kayıplar yaşayabilirsiniz.
Cinsel arzu duygusal meselelerin önüne geçmemeli;
Unutulmamalı ki ; Evlilikler iyi gün ve kötü günlerde birbirini desteklemek ve paylaşmak da kurulumu için sebeplerdendir. Evlilik hayatı boyunca iyisiyle kötüsüyle nice zaman geçiyor. Hastalıklar, ölümler, iflaslar, uzun yolculuklar, yorucu günler… işte tüm bu döngü içinde eşlerin cinsel ilişkilerine ara vermeleri, cinsel ilişki seviyelerini düşürmeleri gerekebiliyor.Karşı tarafın duygusal durumu paylaşılmalı.
Oysa ilişkinin hiç düşmemesi, çiftlerden birisinin hep aynı seviyede tutmaya çalışması, diğerinin ona uymada güçlük çekmesi, zaman içinde cinsel tutkuyu kaybetmesine sebep olur. Ne garip değil mi? Evlilikte yaşanan doğal durumların, arzu seviyenize inişli çıkışlı yansıması gerekiyor. Bu iniş çıkış ilişkiye hiç yansımadan hep aynı çizgide devam ederse zamanla cinsel tutkusunu kaybedilir. Mesela Kadının diyelim annesi vefat etti. Ve annesini toprağa verdiği günün akşamı eşi, onula cinsel ilişki yaşamak istedi ve kadını buna zorunda bırakmış. Böyle bir durumda; Aradan yıllar geçse bile kadın bu nedenle kocasından nefret edebilir. Hatta eşiyle aynı odada bile uyumak istemeyebilir.Tabi oda ayırmanın; altında yatan nedenlerden belki bir çok şey olabilir ama buda oldukça güçlü bir neden olabilir. Eğer ki acı gün kötü gün deniyorsa, hastalıkta sağlıkta deniyorsa, eşimizin duyguları paylaşmayı öğrenmeliyiz.
İki tarafta arzuyu kaybettiyse;
Çiftlerden birisinin değil de her ikisinin birden düşük arzuyla yoğrulmuş olması, kendiliğinde oluşmuş bir eş arzulamama durumudur ki en vahim olan tablo budur. Bu tip ilişkiyi toparlamak inanılmaz zordur. Ekstra emek ve bir uzmandan yardım almak gerekir. Yoksa evlilik istenmeyen sona doğru sürüklenir.
İçinizde sakladığınız Öfke ;
Eşlerden birisinin eşine karşı olumsuz duyguları veya kızgınlıkları varsa, bu durumu eşine anlatıp açıklayabiliyorsa yani sorununu onunla paylaşabiliyorsa, toparlanabilir bir cinsel isteksizlik sorunu yaşıyordur. Ama eşe kızgınlık var, yani cinsel isteksizliğinin önünde belirli bir engel var, üstelik bu durumu eşiyle konuşup çözümleyemiyorsa, cinsel tutkusunu kaybedilir. Ve telafisi çok zor olur. Engelini bilerek eşine yakın davranması ve onu arzulaması mümkün değildir.
Cinsel tutkusunu kaybı ciddi bir sorundur. Evliliklerin sonunu hazırlayan bir sorun. Maddelerde de belirttiğim gibi bu konu biyolojik değil tamamen ruhsal ve bilinç altı problem olabilir. Çözülmediği taktirde ayrılık kaçınılmazdır. İlişkilerinizi düzeltme yolunda bir ilişki koçundan yardım almanızı tavsiye ederim .
Cinsel İşlev Bozuklukları Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz İçin Web Sitemizi Ziyaret Edebilirsiniz
www.cinseltherapist.com Tel: 0507 116 11 00
Evlenmeyip Yalnız Olanlar Neyi Bekliyor?
EVLENMEYİP YALNIZ
OLANLAR NEYİ BEKLİYOR?
Ne kadar çok duyar olduk ”Elektrik alamıyorum” , ”Ruh eşim değil”. Belki evlilik korkusu belki de gerçekten aradığını bulamama; günümüz insanlarını evlilikten uzaklaştırıyor ve evlenecek kişiyi bulamadıklarından şikayet edip, yalnızlığı tercih ediyorlar. Elbette ruh halimiz de iniş çıkışlar yaşaya biliriz hatta yanlış tercih olan ve sonu hüsranla biten başlangıçlarımız da olmuş olabilir. Fakat bu sanki bizin değişmeyen yazımız gibi davranmak ve bunu bir kısır döngü haline getirmemek gerekir. Bizi yalnızlığa iten bazı beklentilerimiz vardır. Yalnızlığı tercih edenler kendini buna mahkum etmeden önce bu beklentilerini bir kez daha gözden geçirmelerini tavsiye ederim.
”Nedir bizi evlilik fikrinden uzaklaştıran ve yalnızlığı seçmeye iten beklentiler? ;”
*Hayalimizdeki Prens veya Prensesi Beklemek;
Tabi ki herkes kafasında hayal edip resmettiği, belli beklentileri, kriterleri yüklediği prens/prenses ile evlenmek ister. Fakat gerçek hayatta hayallerimiz de aradığımız özellikleri birebir karşılayacak birini bulmak neredeyse imkansızdır. İlla da ben bu özelliklerin hepsini bulmak istiyorum deyip ve bunu kendine bir saplantı haline getiren kişiler, kendilerini yalnızlığa mahkum ediyorlar. Tabi ki evlilik kararını vermek son derece önemlidir, fakat detaylar da çok vakit geçirip, içinden çıkamamak evleneceğiniz kişiyi ıskalamanıza sebep olabilir. Evleneceğimiz kişi ile ilgili karar verirken küçük detaylar yerine bize genelde hissettirdiklerine ve hayatımızda bize ne katacağına bakmalıyız.
*Efsanevi Bir Kahraman Beklemek;
Sevgi aşk elbette ki emek ister. Karşınızdaki kişinin; sadece eş seçimin de değil, normal dostluk, arkadaşlık ilişkilerinizde de sevgisini; sizin için yaptıkları ile ölçülebilirsiniz ama sürekli karşı taraftan bir şeyler bekleyen kişi olmak, yalnız kalmanıza neden olur. Genel sosyal ilişkilerimiz de olduğu gibi eş seçiminde de karşımızda ki kişi ile İlişkimiz, alma ve verme dengesi olmadığı sürece mutlu son getirmeyeceği kesindir. Sürekli karşı tarafın ilişki için bir şeyler yapmasını, size olan sevgisini ispat etmesini, sizin için kahramanlıklar yapmasını, beklemek çok da uygun bir davranış değildir.
*Dış Görünüşe Takılmak;
İstediğiniz fiziksel özelliklere sahip olmaması, kişinin ideal eş olamayacağı anlamına gelmez. Karşınıza çıkan eş adaylarını öncelikli olarak dış görünümleriyle değerlendirmek , onları tanıma adına iletişim kurmamak ve bir şans vermemek; yalnızlığınızın en acı nedeni olabilir. Karşımızda ki kişiyi, bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Unutulmamalı ki sadece fiziksel olarak beğenilen biriyle uzun vadeli bir ilişki olan evliliğe başlamak çok büyük hata olur.
*Başka Seçeneğim Kalmadı Korkusu;
Kendinizi bazen kendi oluşturduğunuz, çaresizliğinize öğle inandırırsınız ki; karşınıza çıkan kişileri son şansınız gibi değerlendirirsiniz. Ve tabi ki bu çaresizlik durumu karşınızda ki kişi tarafından oldukça itici bulunur. Çünkü bu çaresizlik düşüncesine sahip kişilerin özelliklerine bakıldığın da; en belirgin olanları ısrarcılık, karşı tarafın üzerine aşırı düşme ve her konuda ona teslim olma halidir. Bütün bu özellikler karşı tarafa sıkıcı gelir ve baskı yaratır. Elbette ki, hiç kimse birinin son şansı olmak istemez, herkes kendisine güvenen, onsuz da var olabilen kişilere değer verir ve sevmeye layık bulur.
*Yanlış Tiplere Takılıp Kalmak;
Unutmamak gerekir ki bu güne kadar yaşadığınız hayat size bu gününüzü getirdi. O yüzden devamlı aynı tip kişileri eş adayı olarak değerlendirmek, hem yalnızlığımızın hem de hayal kırıklıklarının en önemli nedenidir. İnsanlar yaşadıkları ilişkilerden ders alarak hayatlarına devam etmeli ve bir sonraki ilişkilerini öyle şekillendirmelidir. Sürekli aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek baştan hayal kırıklığını kabul etmek demektir.
Evlilik öncesi yaşadığınız sorunlarda; Karar veremiyor yada verdiğiniz kararın doğrularıyla alakalı kafanız da soru işaretleri var ise, bir sonuca varamıyorsanız. Sağlıklı bir şekilde ilişkinizin ilerlemesi noktasında bize başvurabilirsiniz.Sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya
Erkekler de Sever Mi?
ERKEKLER DE SEVER Mİ?
Neler yazılmadı ki değil mi Erkekler ve Kadınlar üzerine; Ama bu halen çözülememiş bir tılsım olarak kaldı ve her birimizin niyeti ise bu çözülememiş tılsımı çözmek.
Biz kadınların belki de en çok yakındığı ”Erkeklerde sever mi?” yada seviyorlarsa ”Seni Seviyorum” neden demiyorlar diyoruz değil mi? Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ ten dendi. Ayrı dünyaların insanlarıyız dendi. Peki gerçekten ne denmek istendi? Bizler farklıyız; Öfkemizi, sıkıntımızı, sevincimizi, heyecanımızı ve tabi ki ”SEVGİMİZİ” birbirinden çok farklı gösteriyoruz. Sadece birbirimizi anlamaya çalışmak karşımızdaki kişinin bizi sevdiğini her zaman bizim dilimizde belli etmediğini anlamak asıl mesele…
Evet erkekler de kadınlar gibi sever, aşık olur, yoğun duygular yaşayabilirler. Fakat erkeklerin bunu ifade etme tarzları kadınlardan farklıdır ve çoğu zaman ”Seni Seviyorum” diyemezler. Peki neden erkekler çoğu duygularını direk olarak ifade etmekten kaçınır? Aslında bu iki mucizevi kelimeyi söylemek biz kadınlar için küçük bir adımdır ama bir erkek için dev bir adımdır. Erkekler için bu iki sihirli kelime duyguların basitçe ifade edilmesinden çok daha ötedir.Adeta bir bağlılık yemini gibidir. Erkeklerin birçoğu için diyelim, tabi ki ağzına seni seviyorum ‘u maalesef sakız yapıp arkasında duramayanlar için değil gerçekten belki de sevmeyi bilenler için ”seni seviyorum” demek, ”Al kadınım hayatımı senin ellerine teslim ediyorum, her zaman senin yanında olacağım ve sana destek olacağım” demekten farksızdır. Bunu söylemek erkekleri korkutur ve bu cümleyi kurmadıkları zaman kendilerini daha özgür hissederler. Bazıları da karşılık bulamamaktan korktukları için söylemezler bu sihirli sözcükleri… Evet hanımlar unutmayın; Her ne sebepten olursa olsun bir erkeğin ”seni seviyorum” dememesi sevmediği anlamına gelmez.
Bazen işaretleri takip edip, onu anlamaya çalışmak lazım. Eğer bir erkek, vaktini ailesiyle ya da en iyi erkek arkadaşıyla geçirmek yerine sizinle geçiriyorsa, bu sizi sevdiği anlamına gelir. Seçimini yapmıştır ve sizinle birlikte olmuştur. Ayrıca, zor zamanlarınızda sizin yanınızda olması, ufak tefek işlerinizi yapması, yaptığı planlara sizi de dahil etmesi bir Erkek için, ”seni seviyorum” demenin farklı bir yoludur.
Evet hanımlar sessizlikteki ve küçük ipuçlarındaki mesajları iyi okumak lazım.Duygularını açıkça ifade edemeyen erkeklerin bu tarz davranışları aslında önemli mesajlar içerir. Hele ki evlilik aşamasına girmiş ailesine sizi evleneceği kız olarak tanıtmışsa, bu ” seni seviyorum”demenin en etkililerindendir. Bunun altında ki mesaj ” Derin duygular besliyorum ” demektir . Evli hanımlar daha öncede dediğimiz gibi sizin eşiniz dilini çok döndüremiyorsa da evlilikle beraber aslında sevgisini şu şekilde belki de haykırıyor.”Al kadınım hayatımı senin ellerine teslim ediyorum, her zaman senin yanında olacağım ve sana destek olacağım”
Sizce Hangisini düşünmek bizi mutlu eder? veya Bakış açımızı değiştirmek bizi mutlu eder mi?
Sanırım eder. Ne dersiniz belki de eşiniz sizi çok SEVİYORDUR. Sevgiyle kalın…
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya