Kadınların Cinsel Düşmanı Olan Erkekler
Kadınlar erkeklere göre çok daha duygusaldır. Bir çok beklentilerinde olduğu gibi cinsellikten beklentilerinde de önce duygusal beklentilerine karşılık bulmak isterler. Eğer ki eşleri onların duygularını önemseyip, cinsel paylaşıma kendilerini hazırlamadıkları taktirde, Cinsellik kadın için yakınlaştırıcı değil eşinden uzaklaştırıcı bir paylaşım halini alıyor. Bir erkeğin kadına güven verebilmesi için ilk önce eşinin hislerine hitap etmeyi öğrenmesi gerekir. Güven alamadığı bir ilişkiden kadın gittikçe soğur hatta zoraki beraberliklerde kadının ruhsal durumunda da telafisi çok zor rahatsızlıklar çıkarabilir.
Aslına bakarsanız eşler cinselliği sadece arada bir yapılması gereken, hatta zamanla sadece bir vazife haline getirdiklerinde; Gitgide birbirlerinden soğur ve uzaklaşırlar. Özellikle uzun evliliklerde çiftlerin ilişkilerin de en büyük sorun cinsel isteksizlik olduğu görülür.Cinsel isteksizlik sorunlarının kaynağına bakıldığında kadının isteklerini ve kendini rahatsız hissettiği davranışları çok ifade edemediği, erkeklerin ise eşlerinin hislerine, algılayışlarına önem vermedikleri yada yanlış anladıkları görülür. Sonuç olarak bu davranışlar eşleri birbirinden uzaklaştırdığı gibi kadınlarda ”cinsel soğukluk” denen süreci başlatmış olur.
Cinsellikte kadının erkeği uzaklaştıran davranışları olduğu gibi, erkekler de cinsellikten kadınları uzaklaştıracak birtakım davranışlarda bulunuyor. Ve sonuç olarak kadın cinsellikten soğuyor. Aslında kadında sağlık açısından bir sorun olmamasına rağmen, cinselliğe karşı duyulan istek yok olur. Herkes zaman zaman inişler çıkışlar yaşayabilir, bu bazen olan insanın ruh halinde gerçekten isteksizlik olduğu durumlardan farklıdır; Genelde sürekli olarak bu isteğin yenilenmesi ve zamanla hiç istek duymama halidir. Bunun için bir ilişki koçundan destek alınabilir ve neyden kaynaklandığını tam olarak anlamanız çözüm bulma noktasında size yol gösterici olacaktır. Azalmış cinselliğin sebebi, kültürel, dinsel, sosyal, psikolojik ve bedensel olabilir. Bir sorun olduğunu farklın da olup bunun adını koyamıyor, yada içinden çıkması çok daha bir durumda kendinizi hissedebilirsiniz. Bu yardım almak en doğru ve sağlıklı adımdır.Kadınlarda cinsel duyguların azalması ya da tamamen yok olmasını,eşlerine karşı duyulan cinsel çekiciliğin ve isteğin olmaması olarak tanımlayabiliriz. Cinsel soğukluk, kadının cinsellikten hiç haz alamaması,doyuma ulaşamaması ve cinsel birleşmeden tamamen kaçmasına sebep olur.
Erkekler Kadınların ”cinsel soğukluk” Yaşamasına Nasıl Sebep olur?
Kötü Kokmaları; Erkeklerin içki sigara içip gereken kişisel bakımına önem vermemeleri sonucu; kötü, hatta dayanılmaz bir koku yayarsa, hijyenik temizliğine eskisi kadar önem vermezse kadın bundan rahatsızlık duyabilir, zamanla ona dokunmak ve seks yapmak istemeyebilir.
Hastalık derecesinde kıskançlık; Kadınlar başlarda eşinin kendini sahiplenmesini ve kıskanç tavırlar göstermesinin den hoşlansa da zamanla; erkeğin aşırı müdahaleci tavırları eğer duygusal şiddete dönüşmüşse, kadında olumsuz bir algıya neden olabilir. Ve eşlerinden hem duygusal, hem de cinsel olarak uzaklaşmalarına sebep olur.
Baskıcı Eş: Kadının da erkeğin de ayrı bir dünyası vardır. Eğer erkek kendi dünya algısını baskı kurarak kadına kabul ettirmeye çabalarsa sonunda iki dünya çarpışır. Erkeğin kadının doğasını anlayışla karşılamasının yanında, herkesin kendi hikayesi olduğunu ve dünyayı farklı farklı algıladığını kabul etmesi gerekir. Baskı sürerse, kadın kesinlikle psikolojik tepkisini ortaya koyar ve zamanla soğuyabilir.
Zamanla ilgisini daha az göstermesi; Nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk yıllarında erkeğin kadına karşı gösterdiği nazik, ılıman ve sevecen tavırların değişmesi, kadına o yeni evliliğinde davrandığı gibi ilgiyi ve alaka davranmaması, kadını kaybetmenin en iyi yoludur diyebiliriz. Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de istikrar önemlidir. Bu nedenle ilişkinin süresi ve şartları ne olursa olsun, erkek de kadın da karşılıklı ilgiyi ve saygıyı canlı tutmak zorundadır.
Hep kendini düşünme; Aşırı bencillik, ben merkezci, hep benim dediğim olsun davranışı sıkıntı veren bir tutumdur. Kaldı ki kadın yaratılışı gereği ilgi odağı olma isteğine sahiptir, aynı zamanda kadın da duygusallık hakimdir, şartlar böyleyken erkeğin kendini zorla merkeze yerleştirme isteği sonunda olumsuzlukları beraberinde getirebilir.
Çok acele etmek; Kadınları, cinsellik başta olmak üzere birçok konuda erkeğin aceleci tavırları rahatsız eder.Unutulmamalı ki cinsel yaşamda acele etmek her zaman kaybettirir. Cinsellik iki bireyin arasında yaşanan gerekli sabrı, saygıyı ve özveriyi gerektirir. Acele ile cinsellik yaşayan bir erkek, bir süre sonra doyumsuz kalan ve enerjisin de yarım kalan kadında dengesiz bir ruh haline neden olabilir.
Uzun süre cinsel ilişkiye girmemek ; Uzun süre cinsellikten ve cinsel uyaranlardan uzak kalmak cinsel isteği azaltabilir. Cinsel ilişki hep aynı, durağan ve fanteziden yoksun ise çift zamanla birbirinden uzaklaşabilir. Bu nedenle erkekler istemeseler bile eşlerine dokunmalı ve Sarılmalıdır. Bu ille de seks yapacakları anlamına gelmez ama kadının soğumasını önler. Erkek kadına sevgisini ona dokunarak göstermelidir.
Gereksiz sürtüşmeler; Evlilikte ya da ilişkide anlaşmazlık varsa cinsel sorunlara da sebep olur. Hiç bir kadın sevmediği ya da sevgisini hissetmediği biriyle beraber olmak istemez. Kadının istemediği davranışlarda ısrar etmek, kadını öfkelendirir ve öfkeli kadın zamanla eşinden soğuyabilir.
Kadının fiziğini beğenmeme; Kadınlar için dış görünüşleri çok önemlidir, buna çok aldırış etmeyip kendi ile barışık olduğunu söyleyenler için bile böyledir. Kadınlar vücutlarının nasıl göründüğüne çok önem verirler. Vücutlarını beğenmeyen kadınlar eşinin bakış açısını kendi gözleri gibi algılarlar. Bu nedenle erkek iltifat etmediğinde, beğendiğini ve arzuladığını eşine belli edemediğinde, kadın zamanla öz güvenini yitirir ve cinsel açıdan soğuk bir hale gelebilir.
Cinsel isteksizliğin çözümü bazen çok karmaşık olabilir. altında farklı bağlantılar olabilir.Fakat en başta cinsel isteksizliği çözmek için ”cinsel sorunu” olduğu gibi kabullenmektir. Eşler birbirine yargılayıcı, suçlayıcı olmadan bu sorunu konuşabilmeli, cinsel isteksizliği çiftin ortak bir sorunu olarak ele almalı ve birlikte çözüm yolları aramalıdırlar.
DevamıCinsellik Evliliği Kurtarır Mı?
Çiftlerin cinsel yaşamları olmaması ilişkilerinin soğumasına, bitmesine sebep olur. Peki ilişkisini düzeltmek için çiftlerin cinselliği kullanması ne kadar doğru bir davranıştır? Çözüm için sadece ”yatak odası” yeterli midir?
Sağlıklı bir evliliğin devam etmesi için cinsellik olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Fakat sorunlu ve artık iplerin kopma noktasına gelmiş bir ilişkide, çiftler arası diyalog ve iletişim çok daha önemlidir. İlişkide yaşanan sorunlar cinsel hayatı da temelden etkililer. Çiftlerin karşılıklı iletişim ile konuşarak halledebilecekleri sorunları çözümlemeleri gerekir. Zaman zaman çiftin her ikisinde yada birinde cinsellikle sorunlarını çözebileceği inancı oluşabiliyor. Oysa çözümü sadece cinsellikte yada yatak odasında aramak sağlıklı sonuç vermeyecektir.
Evliliklerde cinselliğin rolü nedir?
Cinsellik bir kadın ile bir erkeği birlikte yaşamak için hayatlarını birleştirdiği en temel faktördür. Fakat insanlar sadece cinselliği yaşamak için yaşayacakları bir ilişkiyi değil, aynı zamanda saygı duydukları, sevgiyi paylaşabilecekleri, güvenebilecekleri bir eşi cinselliği de yaşamak için tercih ederler. Bunlardan bir tanesi bile yoksa o evlilik de arızalar oluşacaktır. Güvenmediğiniz bir eşe saygı duymazsınız, saygı duymadığınız bir eşi sevemezsiniz ve sevmediğiniz bir eş ile tutkulu bir cinsel hayat yaşayamazsınız.
Evlilikte cinsel ilişkiyi ne çok fazla abartıp evliliğinizin merkezi yapmalısınız, ne de tamamen sıfırlamalısınız. Çünkü sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin temelinde cinsellik, cinselliğin temelinde ise sağlıklı ve mutlu bir ilişki yatmaktadır. Bu nedenle cinsel ilişki yemek yemek, su içmek gibi bedensel, sevilmek ve değerli olmak gibi ruhsal bir ihtiyaç gibi görmek gerekiyor. Cinsellik aşık olunan veya sevilen biriyle mükemmel ve özel bir bağ oluşturmanın yanında birçok faydayı da beraberinden getiriyor. Öncelikle cinsel ilişki, var olan ilişkiyi rutin döngüsünden kurtarıp canlı tutabiliyor ve çiftin yorgunluğunu alıyor. Çünkü cinsel birleşme çifti birbirine bağlıyor, birbirlerine ne kadar aşık ve bağlı olduklarını gösteriyor ve onların stres ve zorlayıcı koşullara daha dayanıklı olmalarını sağlıyor.
Cinselliğin Olmaması Evlilikte Sorun Oluşturur Mu?
Özellikle sağlıklı ve genç bir çift için; cinselliğin olmaması çok ciddi sorunlar oluşturur.
Eşlerden birinin yada her ikisinin de cinsel ihtiyaçlarını, evliliklerine olan sadakatlerini çiğneyerek başka kişilerde gidermeye çalışmaları bunun en başında gelir.
İlişkilerin bitiş sebebi, ilişkide cinselliğin eksikliği, yeterli olmaması ya da aşırılığı olarak gösterilse de ilişkinin bitmesine genellikle daha derinlerde yatan sorunlar neden oluyor. Tıpkı aldatma gibi… Aldatma öncesi ilişkinin derinlerinde başlamış çeşitli sıkıntılar bulunuyor. Örneğin, vücudumuza bir virüs girdiği zaman kişide baş ağrısı veya mide bulantısı gibi çeşitli semptomlar görülüyor. Kişi eğer sadece baş ağrısını ortadan kaldırıcı bir müdahalede bulunursa, baş ağrısı geçse de virüs vücudunda kalmaya devam ediyor. Bir süre sonra da başka bir semptom olarak kendini gösterebiliyor. Cinsel hayattaki problemler de ilişkinin bitmesinde sadece bir semptom oluyor.
Peki, bir ilişkiyi kurtarmak için cinselliği kullanmak doğru mu?
Önce bu ilişkide sorun yaratan virüsü bulmak gerekiyor. Oraya ne zaman ve nasıl yerleştiği önem taşıyor. İlişkilerdeki virüsler, bitmemiş meseleler olarak adlandırılıyor. Bunlar bireyin kendi çocukluğundan getirdiği bitmemiş meseleler de olabiliyor, ilişki oluşurken meydana gelenler de! Bireyin anlamlandırabileceği seviyenin üzerinde porno izlemesi ya da arkadaşlarından ilk geceye dair acı hikayeleri duyması bitmemiş meselelere örnek olabiliyor. Kendi ebeveynleri ile ilişkisinde ebeveyn tutumu, anne ve babanın cinsellik konusunda kaygı endişesi de bu sorunlardan bazıları… En sık karşılaşılan ve cinselliğe yansıyan örnek ise ilişki şekillenirken bireylerin birbirlerine karşı tutumları oluyor. Bu tutumlar, sonrasında hazmedilemediğinden dolayı sürekli gündeme gelebiliyor. Kısaca ilişkiyi kurtarmak için cinselliği kullanmak yerine, önce bitmemiş meselelere yönelmek daha uygun bir seçenek.
Cinselliği Kullanmak Çözüm verir Mi?
Bitmemiş meselelerin temizlenmesi, karşılıklı iletişim ve anlayış ile gerçekleşiyor. Eğer çift sağlıklı bir iletişim kurabiliyorsa çözüme ulaşmak kolaylaşıyor. İletişim kurarak ulaşılan çözümler çiftleri daha az incitiyor. Sonuç her zaman ilişkinin kurtarılması ve mükemmelleştirilmesi olmuyor. Bazen de farklı ihtiyaçları olduğunu görmeleri ve yeni yollar çizerek, birbirlerini özgürleştirmeleri gerekiyor.
Erkek açısından ele almak gerekirse… Kadının ona duyduğu sevgiyi veya zaafını bilen erkek bu tür bir davranışla karşılaşınca, ilişkiyi duygusal ilişkiden bir tür cinsel birlikteliğe çevirebilir mi?
İlişkilere bakarken iki tarafın da sorumluluk sahibi olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir erkeğin tek başına duygusal ilişkiyi cinsel birlikteliğe çevirme imkanı olamaz. Kadının da bunu arzulaması, istemesi gerekiyor. Ancak kadın “Farkında değildim, beni kullandı” gibi cümleler kullandığını fark ediyorsa, yine kendi bitmemiş meseleleri ve yaşam duruşuna bakması önem taşıyor. Çünkü belki de kandırıldığı tek yer ilişkisi değildir. Erkekler ve kadınlar üzerine yapılan sayısız araştırma bulunuyor. Her iki türün de, ihtiyaçlarının da, cinsel uyarılmalarının da farklılık gösterdiğini bilmek, bu gerçeği kabul etmek gerekiyor.
DevamıGRİNİN ELLİ TONU Neden Fenomen Oldu?
GRİNİN ELLİ TONU NEDEN FENOMEN OLDU?
Kadınlar erkeklerle eşitliği sağlamak ve onların bağımlılığından kurtulmak için çok uğraştılar. Hatta bir çok alanda erkekleri geride dahi bıraktılar. Bugün üniversitedeki derecelere baktığımızda %60 ‘ı bayanlar tarafında alınıyor. Liseli bir çok erkek çocuğu kızlara ayak uyduramıyor, fen ve matematik bilimleri gibi erkeklerin hükmettiği konularda bile. Kadınlar artık siyasette aktif rol alıyorlar. Ve boşanmaların üçte ikisine kadınlar tarafından başlatılıyor. Kadınlar erkeklerin onları reddettiğinden çok daha fazla reddediyor. ”Cinsiyetlerin savaşında kadınlar kazandı erkekler kaybetti…”
Ne ilginçtir ki; kadınlar önce erkekleri yenmek, geride bırakmak, alt etmek için uğraştı, şimdi ise erkeklerin önünde boyun eğme fantezileri kuruyor. Genç özgürlüğüne kavuşmuş üniversite öğrencisi bir kadının onu seks kölesi haline getirmek isteyen milyarder bir iş adamına tamamen boyun eğmek üzere imzaladığı anlaşmayı anlatan, bir kitabı saplantı haline getiriyorlar. Ve milyonlarca kadın bunu okuyor.
Kadınlar Bu Kitabı Gerçekten Neden Okuyor?
”Buna sebep ne olabilir?”
Neden modern çağın kadınları Grinin elli tonunu okuyorlar? Şöyle bir düşününce gücü eline almayı planlayan kadınlar bunu neden okusunlar ki? Benim bulabildiğim en iyi cevap; Kadınların işte evde çok fazla sorumluluğunun olmasından dolayı, erkeklerin onlar için her kararı verdikleri stres dindirici bir fanteziye kaçmak istemeleri…
Şimdi soralım; Yeni dünya düzenindeki kadının hayatındaki, bitmek bilmeyen sorumlulukların, ekonomik baskı sağlama katkısının, tüm o güç ve bağımsızlığın ve arzunun ve hayata karışmanın tüketici bir rolü var mı? Belki de bazıları için cinsel teslimiyet fantezileri abartılı olduğu oranda bir rahatlama, bir tatil, eşitliğin yoğun çalışmasından ve belirsizliklerden bir bakış sağlıyor.
Evet belki de; bir çok işi aynı anda yapması gereken modern çağın kadın bir kaçış ve bir kez olsun başkalarının sorumluluğunu üstlerine almamak istiyor. Fakat durum böyleyse o zaman neden siniri bozulmuş kadınlar, kahya tutan bir kadınla yada mali işler planlamacısı hakkında yazılar okumuyorlar?
İşte derin erotik anlayışımızı bu denli kaybettik. Milyonlarca kadın yumuşak porno olan bir kitabı ana akım haline getiriyor ve biz bu durumu onların kendileri için karar verecek bir adamla ilgili hikaye istemeleriyle açıklamaya çalışıyoruz.
Şimdi kim bahsedebilir ki; Kadınları cinselliklerinden arındırmaktan …
Bu kitabı onlar için heyecanlı kılan ne? Kadın kahramanın özgürlüğünden vazgeçmesinde ayartıcı olan ne? Bu kadınların şiddetle karşı çıktığı şey değil miydi?
Anastasia Ve Grey’in Hikayesi
Anastasia ve Christian Grey hikayesinde; Bir adamın bir kadına tüm parası ve sahip oldukları, parası helikopteri, şirketleri, maddi başarıları kendine hiç bir şey ifade etmeyecek kadar şehvetle özlem duymasıdır. Adam sadece ona sahip olmak istiyor. Grey milyarder bir adam ve istediği her şeye sahip olabilir. Ama tek istediği ”Anastasia”. Onu öyle fena halde istiyor ki tamamen kontrolüne almayı, ona boyun eğdirmeyi ve onun her şeyine bütün varlığına sahip olmayı saplantı haline getiriyor. Başka hiç bir şey önemli değil onun dışında başka hiçbir anlaşmaya mürekkep değdirmek istemiyor. Kadın onun teslimiyetçisi olmayı kabul ederek o noktalı çizgiyi imzalamak zorunda, yoksa adam yıkılacak. Başka değişle; ”Kadının kölesi olan adam ” tersi değil. Adam onsuz olamıyor. Ona sahip olmak zorunda. Tamamen abayı yakmış durumda.
”Erkek Ona Teslim Olan Bir Kadın Olmadan Yaşayamıyor?”
Grinin Elli Tonu nihai olarak Anastasia teslimiyeti ile ilgili değil. Egemen olunan Christian Grey teslimiyetcisi olmadan yaşayamıyor. Bir erkek bir kadını böylesine derinden etkilediğinde, kadın ona teslim olmaktan kendini alıkoyamaz. Çünkü bir kadın her şeyden çok bunu ister. ”Arzulanmak bir kadının varoluşunun kalbidir”
Bir çok kadının eşi tarafından bu şekilde arzulanma gibi bir durumu maalesef olmuyor. Ve bu kitapta başkalarının başına bile geliyor olsa kadınlar buna çıldırıyor. Basitçe günümüzde kadınlara şehvet özlem duyulmuyor. Ve bu sebeple bir çok kadın bu kitabı okuyor. Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmeseler de ”bunun en çok istedikleri şey olduğunu biliyorlar”
”Grinin Elli Tonu Kadınların Hayatında Neyin Eksik Olduğunun Temeline İndi”
Bu kitaptaki aşırı cinsel kutupluluk, aşırı bir tepkiyi tetikledi. Kadınlar özelliklede evli kadınlar için… Kitap gerçekten hassas bir konuya dokundu, çünkü kadınların ne hissetmek istediklerinin ve hayatlarında neyin eksik olduğunun temeline indi.
Kadınların İstediği Nedir?
Şehvetle arzu edilmek bir kadının istediğinin tamda özüdür. Kadınlar bütünüyle arzulanmak ister. Mümkün olan her anlamda özelliklede cinsellik noktasında. Bir çift her ne kadar çocuk yetiştirmek, ev idare etmek gibi işlevsel meseleleri paylaşırsa paylaşsın, ışıklar kapandığında her kadın kocasının ona yalnızca o çeşit, büyülenmiş bir arzuyla yaklaşmasını ister.
Bir kocanın karıma cinsel ilgi gösteriyorum ancak onun tek söylediği, ”Bu gece olmaz başım ağrıyor” lafı çok klişedir. Ama karısı tarafından bu şekilde reddedilen bir adam karısının yakaladığı ateşi yakamamıştır. Onun arzusunun alevini onu erotik anlamda büyülediğini göstererek körükleyememiştir. Kısacası onu gerçekten şehvetle arzulamamıştır.
Evet Kadınlar sempatik ve şefkatli aşıklar ister. Ama bazen sadece kapılıp gitmek isterler.
GRİNİN ELLİ TONUN’ da Bir Kadının Duymak İstedikleri Var
Bir kadının her şeyden çok duymak istediği şudur; ”Seni arzuluyorum. Senin bedenini istiyorum. Güzelliğin benim için karşı konulamaz. Senin yanında kendimi kontrol edemiyorum. Kendimi her an seni düşünürken buluyorum ve sana sahip olmak zorundayım, sonuçları ne olursa olsun. Yarın sabah çocukları okula bırakmamız gerekse de bu gece uyuyup uyumamız umurumda bile değil, sana duyduğum arzuyu bastıracak elle tutulur hiç bir şey yok” Kadınların duymak istediği ve duymaya ihtiyacı olan şey işte bu, bir kadını eritecek şey işte bu, çünkü bu kadınların temel arzusuna dokunur.
Karısına kur yapmadan yaklaşan bir erkeğin karşılık görmemesi çok normaldir, çünkü kadının temel ihtiyacına hitap etmemiştir. Kadınların Christian Grey ve Anastasia’nın hikayesinde sahip olmak istedikleri tam anlamıyla bu…
Sevinç Karakaya
Kadınlar Anne Olunca Sevişmekten Vazgeçiyor
KADINLAR ANNE OLUNCA SEVİŞMEKTEN VAZGEÇİYOR
Yapılan bir araştırmada, annelere yaşamları ile ilgili sorular soruluyor. Ne sıklıkta alkol kullandıkları, hamilelik döneminde aldıkları kiloları nasıl verdikleri ve hatta ne sıklıkta seviştikleri soruluyor. Ya da sevişmedikleri … Duyduğunuz yanıtlar eminim sizi de şaşıracaksınız.
Araştırmaya Sonuçları
- Herhangi bir yaştaki annelerin yüzde 32’si en azından birkaç sene seks yapmadan yaşıyor.
- Yüzde 36’sı birkaç ayı sekssiz geçiriyor.
- Yüzde 27’si birkaç haftayı sekssiz geçiriyor.
- Ve sadece yüzde 5’i sadece birkaç gün sekssiz yaşıyor.
Tabi ki şu bir gerçek çocuk olduktan sonra cinsel hayatta değişimler elbette oluyor. Evde çocuk varken, yaşı ne olursa olsun, cinsel hayatı aynı ateşle sürdürmenin zor olduğu bir gerçektir. Fakat cinsel ilişkinin eşiniz ile sağlıklı bir ilişki ve evliliği sürdürebilmek için de gerekli olduğu da bir gerçektir.
Sizin Evliliğinizde Seks Var Mı?
Araştırmaya göre, çiftlerin yüzde 15-20’si evliliklerini seks olmadan sürdürüyor. Sekssiz evlilik ise yılda 10 defadan az cinsellik yaşamak olarak tarif ediliyor.
Denilebilir ki kişiler, yıllar geçtikçe ilk evlendikleri zaman birlikte oldukları kişilerden ve yaşadıkları ilişkiden uzaklaşırlar. Günümüzde çiftler hem iş hayatında hem ev işlerinde aktifler. Bu eşitlikçi tutum, çiftlerin cinsel hayatlarını maalesef negatif etkilemektedir. Oysaki koca, ne kadar çok erkeksi iş yüklenirse, karısının seksüel açıdan o kadar fazla tatmin olduğu raporlarla tespit edilmiştir.
Sizce Boşanma Riski En Az Olan Çiftler Hangileri?
Yapılan bir araştırmaya göre erkek ev işlerinin yüzde 40’ını yapıyor ya da kadın ev bütçesine yüzde 40 katkıda bulunuyorsa, boşanma riski oldukça düşüyor. Boşanmamak için paylaşım şart gibi görünüyor. Ve bu paylaşım hem sosyal hem iş yaşamında şart…
Peki Seksin Size Faydaları Nelerdir Dersiniz?
Öncelikle çok daha az strese girersiniz. Seks yapmak ve sevdiğiniz insan ile yakınlaşmak sizi daha sağlıklı ve mutlu hissettirecek hormonları harekete geçirir. Seks sizi sadece mutlu etmez, aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir, cildinizi parlatır, baş ağrısı gibi ağrılardan kurtulmanızı sağlar ve uyku düzeninize iyi gelir. Ayrıca en zevkli egzersiz şeklidir.
Gerçek Bir Kadın İçin Seks Öncelikli Olmalı?
Artık evet, Günümüzde eşlerin birbirinden uzaklaşmalarındaki en önemli faktörse seks o zaman bir kadınında en birinci önceliği olmalıdır seksi yaşamak. Seks yapmamak için sayılabilecek tüm bahaneleri biliyoruz. Çok yorgun, çok stresli olabilirsiniz ya da başınız çok ağrıya bilir. Peki bu bahaneleri bir kenara atmaya ne dersiniz?
Evet bir kadının seks önceliği olması için yapması gerekenler;
Seks için Alarmınızı Kurun; Şöyle de diyebiliriz, günün başından seksi düşünmeye başlayın, vücudunuzu seks için hazırlayın. Bir danışanım bunun için şöyle bir yol bulmuştu; ”Sabahları iki alarm kuruyoruz. Biri bizi uyandırmak ve sarılmak, öpüşmek, konuşmak yani yeni günü birlikte karşılamak için. İkinci alarm ise yataktan kalkma zamanımızın geldiğini haber veriyor. Böylece her sabah birbirimize mutlaka vakit ayırmış oluyoruz” Bu yöntem oldukça işe yarayan bir başlangıç olabilir.
Seks için randevu ayarlayın ve randevunuza sadık kalın; Tabi ki seks için önceden plan yapmak, spontane yakınlaşmalardan kötüdür ama hiç seks olmamasından da iyidir. 4 çocuk annesi bir A; haftada üç kez takvimini işaretliyor diyor. (Cumartesi, Pazar ve haftanın tam ortası Çarşamba). Bu size komik gelebilir faat unutmayın evlilik hayatının %70 den fazlasını seks hayatınız belirliyor.
Eşinize ”Evet” Diyin; Eşinizle aranızda sözsüz bir anlaşma imzalayın ve birbirini asla reddetmeyin. Ama aynı anlaşma birinizin başı gerçekten ağrıyor ya da bitkin ise bunu fark etmek ve teklif etmemeyi de içersin. Birbirinizi izleyin, hissedin ve isteyin. Evliliklerde seksin bir vazife algılanması elbette hoş değildir fakat evliliği evlilik yapan sebeplerden biride sekstir o yüzden sözsüz anlaşmaları takip etmek çok etkilidir.
Ve En Önemlisi ”Zevk Almayı Öğrenin”; Bazı kadınlar seksin sadece erkekler için eğlenceli ve zevkli olduğunu sanır. Oysa bir kez zevk almayı öğrenir ve zevk almaya başlarsanız, daha sık yapmak için siz de sabırsızlanacaksınız. Hatta bazen eşinizden daha istekli ve kontrol sizde olacaktır.
Sevgiyle Kalın…
DevamıErken Boşalma Sorunu
Off yine mi? Erkeklerde erken boşalma sorunu!… Aslında bütün sorun “yine mi?” demekle başlıyor ve daha ilginç olanı siz “yine mi?” dedikçe o sorunla “yine” karşılaşırsınız…
Bu sorun son yıllarda çok sık rastlanan bir sorun haline geldi ve maalesef ki bu sorun artık yaşa bağlı değil… Her yaşta karşılaşılması olağan bir durum…
Peki bu sorunun çözümü nedir? Neler yapılmalı? Aslında çok ta zor bir durumda değilsiniz… Yani bu sorunun aşılması kolay ama biraz zaman ve sabır gerektirmektedir…
Doktora gitmeye çekinmeyin… Öncelikle bir ürolog’a görünmekte yarar var ve aslında ilk yapılması gereken de budur. Eğer doktorunuz bu durumunuzun psikolojik olduğu kanaatine varır ise işte o zaman bu durum zaman ve sabır gerektiren bir hal alacaktır….
Kadınların bu aşamada sabır göstermesi gerekiyor! Bir kadın için çok zor bir durum elbette… her cinsel birleşmenin hüsranla sonuçlanması kolay kabul edilebilecek bir durum değildir belkide ama erkeğinizin bu durumdan kurulmasının tek yolu sizin sabır ve anlayışınız olacaktır….
Erkeğinizi motive etmeniz gerekiyor. Erkekte erken boşalma sorunu varsa zaten yatağa 3-0 mağlup girer bu durum erkek için zaten kabul edilebilir bir durum değilken kadınların bu durumu “yine mi!!!” diyerek erkeğin bir dahaki sefere de aynı şekilde erken boşalmasına davetiye niteliğinde olacaktır….
Kadınların bu durumda “yine mi” yerine “olsun… sen rahatladın ya ben yine mutlu oldum” gibi kelimeler üretmesi erkeğin bu durumdan kurtulmasına katkı sağlayacaktır… Kesinlikle orgazm olmuş gibi rol yapmayın bu durum erkeğinizin daha çok üzülmesine neden olacaktır.
Erkek erken boşalmaktan kesinlikle korkmamalı “olsun, bi daha yaparım” diyebilmeli ve hatta demelidir. Erken Boşalma sorunu yaşayan erkeğin “nasıl uzatabilirim” demek yerine “daha fazla nasıl zevk alabilirim” şeklinde bir yol izler ve artık bunu kabul ederek yola çıkarsa zamanla kendindeki değişikliğin farkına varacaktır.
Destek olarak satılan ilaçların (doktor tavsiyesi olanlar hariç) yararlı olacaklarına çok inanmayın bu işi kendi kafanızda çözebilirsiniz… Ancak yine de istisna durumlarda ve tabiki doktor tavsiyesiyle heyecanı bastırmak amacıyla ilaç kullanılabilir…
Mutlu bir cinsel hayat dileklerimle….
Mert Acar
DevamıKadın ve Erkeklerin Cinsel Beklentileri
Kadın ve Erkeklerin Cinsel Beklentileri
Biri birinden gerek fiziksel, gerekse ruhsal olarak çok farklı olan iki karşı cinsin cinsel beklentileri aynı olması beklenemez… Ama maalesef beklentilerin aynı olduğu düşünülerek her iki tarafın da hatalar yapması kaçınılmaz olmaktadır.
Cinselliğin tanımı her iki taraf için farklılık gösterir!
Kadın gözüyle cinsellik; ruhunun okşanması… Güzel birkaç kelime… Güzel geçen zaman… Romantizm… Arzu… Sonrası ruhların ve bedenlerin birleşmesiyle doruğa ulaşmak olarak tanımlanabilir.
Erkek gözüyle cinsellik; maalesef ki hedef sadece orgazma ulaşmak…
Gerçi erkeklere haksızlık ediyor gibiyim, istisnalar illaki vardır, kimse kırılmasın ama genel anlamda maalesef bu…
Kadın ve Erkekler açısından beklentileri karşılaştırmak için bir tablo hazırladım. Bu tabloda Romantizm kadınlar için en önemli beklenti olurken erkekler için en az beklenti durumundadır. Yani pembe taraf kadınların erkeklerden beklenti derecesini gösterirken mavi taraf ise erkeklerin kadınlardan beklenti derecesini göstermektedir.
Kadınlar İçin | Erkekler İçin | ||||||||||
Romantizm | |||||||||||
Güzel Koku | |||||||||||
Temizlik | |||||||||||
Bakımlı Vücut | |||||||||||
Seksi Giyinmek | |||||||||||
Dokunmak, Okşamak, Okşanmak | |||||||||||
Orgazm | |||||||||||
Güvenmek | |||||||||||
Ön Sevişme, Öpüşmek | |||||||||||
Aslında bu tabloyu 100 maddeye de çıkarmak mümkün ama en önemli olanları sıralamak istedim. Beklentiler illaki kişiden kişiye değişebilir bu bir kaide değildir elbette ama yukarıda saydığım beklentiler büyük bir çoğunluktan elde edilen veriler ışığında derlenmiştir.
Özetlemek gerekirse Erkeklerin cinsel beklentileri aslında hiç de zor birşey değil biraz bakım sadece aynı şekilde Kadınların cinsel beklentileri de biraz ilgi ve sevgiden ibaret…
Sizlere mutlu bir cinsel hayat diliyorum… Sevgilerimle
Devamı
Eşine Karşı Cinsel Tutkuyu Kaybedenler
Teknoloji hayatımıza güzellikler, yenilikler getirirken, bir yandan da maalesef evlilik hayatını öldüre biliyor. 70 yıllara dönüp bakıldığında; Sinemada aşk, sevgi gibi çok derin bir kavram içerirken, şuan evimize giren dizilerde ; Esas adam sevgilisine deli gibi aşık olup, kısacık zamanda aşkı bitip, başkasına aşık olabiliyor. Sevmedikleri halde seviyorum demeler, yada biriyle beraberken başka kişiye aşık olup, eşinden kaybolan tutkuyu onda yaşama arzusu… Ne kadar da normalleşmiş gibi değil mi?
Evet gerek çabuk tüketme diyelim, gerekse böyle dış çevreden etkilenme, fakat şurası kesin ki evlilikler günümüzde çok çabuk bitiriliyor. Sadece anlaşmazlıklar çekişme ve tartışmalarla kalmıyor. Hatta bazen siz dışarıdan baktığınızda bir aile görürsünüz, ama içeride ya ayrı odalarda yatan eşler, yada birbirine dokunamayan karı kocalar görebilirsiniz. Önceden eşler ne kadar kavga etse de, yatağa küs girmeme gibi, bir anlayış vardı. İnsanlar eşine küs girdiğinde yatağına, büyünün bozulacağına inanır, ne olursa olsun yatmadan önce barışılırdı. Şimdi ise tartışmalar yatağa taşınıyor. Zamanla eşleri birbirinden soğutup aralarındaki cinsel arzuyu bitiyor. Ve bunlar sadece cinsel sorunlar olarak değil, aileyi kökten sarsacak sorunlar halini alıyor. Eşler birbirine tutkuyu kaybederken, Başkalarına tutkuyla bakabiliyorlar. ”Cinsel soğukluğun”daha üzücü noktalara taşınmaması için, eşler tekrar aralarındaki bu bağı yakalaya çalışmalı bunun için emek harcamalıdırlar.
Cinsel tutkunun eşler arasında azalması gibi, sorunların arkasında; aslına bakarsanız biyolojik sorunlardan ziyade, bu duruma getiren ruhsal sorunların etkisi vardır. Özellikle kişinin bilinç dışı tepkileriyle buluşan içtenlik, bağımlılık, reddedilme, değersiz görülme, gebelik korkusu gibi faktörlerin birleşmesi, Cinsel tutkuyu yok etmektedir.
”Cinsel tutkunun kaybolması” halinde tutku duyulmayan ve arzulanmayan kişinin, eşine yaklaşımında değişiklikler yapması işe yarayan bir yöntemdir. Mesela kadın eşini arzulamıyor diyelim; Burada kadının eşine karşı cinsel tutkusunu kaybetme sürecine bakmak lazım. Eşinin; Kadına tavırlarında ve davranışlarında, eşini ondan soğutup rahatsız eden, en temel huy neyse bunda yapılacak düzeltmeler, kadının eşine karşı cinsel tutkusunu oluşturabilir.
Cinsel tutkuyu kaybettiren, eşlerin birbirine yaptığı en temel davranışlar nedir? Gelin buna hep beraber bakalım evliliğinde özellikle ”Cinsel tutkusunu kaybetmiş” çiftlerin önemsemelerini dilerim.
Eşinizi iğrenmesine neden olacak kadar zorlamak;
Unutmayın ki; Her kişinin kendine göre belirli seviyede tutku ve arzu sınırı vardır. Eşinizle aranızda bu arzu sınırı farklı olabilir.Ve eşinizi gereğinden fazla zorlanıyorsanız, iğrenme ve tiksinme duyguları yaşayabilir. Bu iğrenme duyguları zamanla eşinizin ”Cinsel tutkusunu” kaybetmesine neden olur.Mesela ; Erkek kadını sürekli aşağılıyor, kötü davranıyor. Bu durumda zamanla kadın eşine karşı cinsel tutkusunu kaybediyor . Hatta bir adım daha ilerisi; Eşi tarafından beceriksizlikle suçlanıp, değişmeye zorlanan kişiler ise, zaman içinde eşlerinden iyice nefret edip uzaklaşıyorlar. Mesela; Diyelim ki evin erkeği sizsiniz. Kadın baskın karakter ve sürekli kendi dediği olsun istiyor. Sizi pısırık erkek olmakla suçluyor. Kadınının gözünde hiçlik duygusuna kapılan erkek, zamanla eşine karşı arzu eksikliği yaşamaya başlıyor. Bu tarz davranışlardan uzak durmak ve cinsel hayatta da normal ailevi hayatta da karşı tarafın neyi ne kadar istediğine ve saygıyı kaybetmemeye önem vermek gerekir.
Sizi eşinizden soğutan panik halini terk edin;
Bazı kişiler sizden yada normalden fazla heyecanlı, hassas, kırılgan, titiz olabiliyorlar. Aynı zamanda öz güven eksikliğinin de vermiş olduğu şu sonuçlar ortaya çıkıyor. Eşlerinin kendilerini beğenip beğenmeyeceği, eşine yetip yetmeyeceği konusundaki sürekli panik yaşıyorlar. Evlenmişler, aradan yıllar geçmiş, hala eşine kendisini ispat etme derdinde yaşıyor. Panik halleri hiç bitmediği için, ilişkiden soğumaya başlıyor ve zaman içinde cinsel tutkusunu kaybediyorlar . Cinsellik önce kendi mutluluğunu için yapılan bir eylemdir. Ne eşini ne kendini gereksiz evhamlara mahkum etmeyin.
Aşırı arzulu eş de cinsel tutkuyu bitirebilir;
Eşlerden birinin aşırı arzulu olması, zaman içinde diğer kişiyi ilişkiden uzaklaştırıyor. Zorlamalar artarsa cinsel tutkusunu kaybedilir ve isteksizliğe dönüyor. Karşınızdaki kişi her zaman sizin gibi hissetmek zorunda değildir. Onunda ne istediğini iyi takip edip nerede durması gerektiğini ayarlaması gereke bilir. Yoksa ilerisi için daha büyük kayıplar yaşayabilirsiniz.
Cinsel arzu duygusal meselelerin önüne geçmemeli;
Unutulmamalı ki ; Evlilikler iyi gün ve kötü günlerde birbirini desteklemek ve paylaşmak da kurulumu için sebeplerdendir. Evlilik hayatı boyunca iyisiyle kötüsüyle nice zaman geçiyor. Hastalıklar, ölümler, iflaslar, uzun yolculuklar, yorucu günler… işte tüm bu döngü içinde eşlerin cinsel ilişkilerine ara vermeleri, cinsel ilişki seviyelerini düşürmeleri gerekebiliyor.Karşı tarafın duygusal durumu paylaşılmalı.
Oysa ilişkinin hiç düşmemesi, çiftlerden birisinin hep aynı seviyede tutmaya çalışması, diğerinin ona uymada güçlük çekmesi, zaman içinde cinsel tutkuyu kaybetmesine sebep olur. Ne garip değil mi? Evlilikte yaşanan doğal durumların, arzu seviyenize inişli çıkışlı yansıması gerekiyor. Bu iniş çıkış ilişkiye hiç yansımadan hep aynı çizgide devam ederse zamanla cinsel tutkusunu kaybedilir. Mesela Kadının diyelim annesi vefat etti. Ve annesini toprağa verdiği günün akşamı eşi, onula cinsel ilişki yaşamak istedi ve kadını buna zorunda bırakmış. Böyle bir durumda; Aradan yıllar geçse bile kadın bu nedenle kocasından nefret edebilir. Hatta eşiyle aynı odada bile uyumak istemeyebilir.Tabi oda ayırmanın; altında yatan nedenlerden belki bir çok şey olabilir ama buda oldukça güçlü bir neden olabilir. Eğer ki acı gün kötü gün deniyorsa, hastalıkta sağlıkta deniyorsa, eşimizin duyguları paylaşmayı öğrenmeliyiz.
İki tarafta arzuyu kaybettiyse;
Çiftlerden birisinin değil de her ikisinin birden düşük arzuyla yoğrulmuş olması, kendiliğinde oluşmuş bir eş arzulamama durumudur ki en vahim olan tablo budur. Bu tip ilişkiyi toparlamak inanılmaz zordur. Ekstra emek ve bir uzmandan yardım almak gerekir. Yoksa evlilik istenmeyen sona doğru sürüklenir.
İçinizde sakladığınız Öfke ;
Eşlerden birisinin eşine karşı olumsuz duyguları veya kızgınlıkları varsa, bu durumu eşine anlatıp açıklayabiliyorsa yani sorununu onunla paylaşabiliyorsa, toparlanabilir bir cinsel isteksizlik sorunu yaşıyordur. Ama eşe kızgınlık var, yani cinsel isteksizliğinin önünde belirli bir engel var, üstelik bu durumu eşiyle konuşup çözümleyemiyorsa, cinsel tutkusunu kaybedilir. Ve telafisi çok zor olur. Engelini bilerek eşine yakın davranması ve onu arzulaması mümkün değildir.
Cinsel tutkusunu kaybı ciddi bir sorundur. Evliliklerin sonunu hazırlayan bir sorun. Maddelerde de belirttiğim gibi bu konu biyolojik değil tamamen ruhsal ve bilinç altı problem olabilir. Çözülmediği taktirde ayrılık kaçınılmazdır. İlişkilerinizi düzeltme yolunda bir ilişki koçundan yardım almanızı tavsiye ederim .
Cinsel İşlev Bozuklukları Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz İçin Web Sitemizi Ziyaret Edebilirsiniz
www.cinseltherapist.com Tel: 0507 116 11 00
Kadınları Cinsellikten Uzaklaştıran Erkekler
KADINLARI CİNSELLİKTEN UZAKLAŞTIRAN ERKEKLER
Kadınlar erkeklere göre çok daha duygusaldır. Bir çok beklentilerinde olduğu gibi cinsellikten beklentilerinde de önce duygusal beklentilerine karşılık bulmak isterler. Eğer ki eşleri onların duygularını önemseyip, cinsel paylaşıma kendilerini hazırlamadıkları taktirde, Cinsellik kadın için yakınlaştırıcı değil eşinden uzaklaştırıcı bir paylaşım halini alıyor. Bir erkeğin kadına güven verebilmesi için ilk önce eşinin hislerine hitap etmeyi öğrenmesi gerekir. Güven alamadığı bir ilişkiden kadın gittikçe soğur hatta zoraki beraberliklerde kadının ruhsal durumunda da telafisi çok zor rahatsızlıklar çıkarabilir.
Aslına bakarsanız eşler cinselliği sadece arada bir yapılması gereken, hatta zamanla sadece bir vazife haline getirdiklerinde; Gitgide birbirlerinden soğur ve uzaklaşırlar. Özellikle uzun evliliklerde çiftlerin ilişkilerin de en büyük sorun cinsel isteksizlik olduğu görülür.Cinsel isteksizlik sorunlarının kaynağına bakıldığında kadının isteklerini ve kendini rahatsız hissettiği davranışları çok ifade edemediği, erkeklerin ise eşlerinin hislerine, algılayışlarına önem vermedikleri yada yanlış anladıkları görülür. Sonuç olarak bu davranışlar eşleri birbirinden uzaklaştırdığı gibi kadınlarda ”cinsel soğukluk” denen süreci başlatmış olur.
Cinsellikte kadının erkeği uzaklaştıran davranışları olduğu gibi, erkekler de cinsellikten kadınları uzaklaştıracak birtakım davranışlarda bulunuyor. Ve sonuç olarak kadın cinsellikten soğuyor. Aslında kadında sağlık açısından bir sorun olmamasına rağmen, cinselliğe karşı duyulan istek yok olur. Herkes zaman zaman inişler çıkışlar yaşayabilir, bu bazen olan insanın ruh halinde gerçekten isteksizlik olduğu durumlardan farklıdır; Genelde sürekli olarak bu isteğin yenilenmesi ve zamanla hiç istek duymama halidir. Bunun için bir ilişki koçundan destek alınabilir ve neyden kaynaklandığını tam olarak anlamanız çözüm bulma noktasında size yol gösterici olacaktır. Azalmış cinselliğin sebebi, kültürel, dinsel, sosyal, psikolojik ve bedensel olabilir. Bir sorun olduğunu farklın da olup bunun adını koyamıyor, yada içinden çıkması çok daha bir durumda kendinizi hissedebilirsiniz. Bu yardım almak en doğru ve sağlıklı adımdır.Kadınlarda cinsel duyguların azalması ya da tamamen yok olmasını,eşlerine karşı duyulan cinsel çekiciliğin ve isteğin olmaması olarak tanımlayabiliriz. Cinsel soğukluk, kadının cinsellikten hiç haz alamaması,doyuma ulaşamaması ve cinsel birleşmeden tamamen kaçmasına sebep olur.
Erkekler Kadınların ”cinsel soğukluk” Nasıl yaşamasına sebep olur?
Kötü Kokmaları; Erkeklerin içki sigara içip gereken kişisel bakımına önem vermemeleri sonucu; kötü, hatta dayanılmaz bir koku yayarsa, hijyenik temizliğine eskisi kadar önem vermezse kadın bundan rahatsızlık duyabilir, zamanla ona dokunmak ve seks yapmak istemeyebilir.
Hastalık derecesinde kıskançlık; Kadınlar başlarda eşinin kendini sahiplenmesini ve kıskanç tavırlar göstermesinin den hoşlansa da zamanla; erkeğin aşırı müdahaleci tavırları eğer duygusal şiddete dönüşmüşse, kadında olumsuz bir algıya neden olabilir. Ve eşlerinden hem duygusal, hem de cinsel olarak uzaklaşmalarına sebep olur.
Baskıcı Eş: Kadının da erkeğin de ayrı bir dünyası vardır. Eğer erkek kendi dünya algısını baskı kurarak kadına kabul ettirmeye çabalarsa sonunda iki dünya çarpışır. Erkeğin kadının doğasını anlayışla karşılamasının yanında, herkesin kendi hikayesi olduğunu ve dünyayı farklı farklı algıladığını kabul etmesi gerekir. Baskı sürerse, kadın kesinlikle psikolojik tepkisini ortaya koyar ve zamanla soğuyabilir.
Zamanla ilgisini daha az göstermesi; Nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk yıllarında erkeğin kadına karşı gösterdiği nazik, ılıman ve sevecen tavırların değişmesi, kadına o yeni evliliğinde davrandığı gibi ilgiyi ve alaka davranmaması, kadını kaybetmenin en iyi yoludur diyebiliriz. Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de istikrar önemlidir. Bu nedenle ilişkinin süresi ve şartları ne olursa olsun, erkek de kadın da karşılıklı ilgiyi ve saygıyı canlı tutmak zorundadır.
Hep kendini düşünme; Aşırı bencillik, ben merkezci, hep benim dediğim olsun davranışı sıkıntı veren bir tutumdur. Kaldı ki kadın yaratılışı gereği ilgi odağı olma isteğine sahiptir, aynı zamanda kadın da duygusallık hakimdir, şartlar böyleyken erkeğin kendini zorla merkeze yerleştirme isteği sonunda olumsuzlukları beraberinde getirebilir.
Çok acele etmek; Kadınları, cinsellik başta olmak üzere birçok konuda erkeğin aceleci tavırları rahatsız eder.Unutulmamalı ki cinsel yaşamda acele etmek her zaman kaybettirir. Cinsellik iki bireyin arasında yaşanan gerekli sabrı, saygıyı ve özveriyi gerektirir. Acele ile cinsellik yaşayan bir erkek, bir süre sonra doyumsuz kalan ve enerjisin de yarım kalan kadında dengesiz bir ruh haline neden olabilir.
Uzun süre cinsel ilişkiye girmemek ; Uzun süre cinsellikten ve cinsel uyaranlardan uzak kalmak cinsel isteği azaltabilir. Cinsel ilişki hep aynı, durağan ve fanteziden yoksun ise çift zamanla birbirinden uzaklaşabilir. Bu nedenle erkekler istemeseler bile eşlerine dokunmalı ve Sarılmalıdır. Bu ille de seks yapacakları anlamına gelmez ama kadının soğumasını önler. Erkek kadına sevgisini ona dokunarak göstermelidir.
Gereksiz sürtüşmeler; Evlilikte ya da ilişkide anlaşmazlık varsa cinsel sorunları da meydana çıkarır. Hiç bir kadın sevmediği yada sevgisini hissetmediği biriyle beraber olmak istemez. Kadının istemediği davranışlarda ısrar etmek, kadını öfkelendirir ve öfkeli kadın zamanla eşinden soğuyabilir.
Kadının fiziğini beğenmeme; Kadınlar için dış görünüşleri çok önemlidir, buna çok aldırış etmeyip kendi ile barışık olduğunu söyleyenler için bile böyledir. Kadınlar vücutlarının nasıl göründüğüne çok önem verirler. Vücutlarını beğenmeyen kadınlar eşinin bakış açısını kendi gözleri gibi algılarlar. Bu nedenle erkek iltifat etmediğinde, beğendiğini ve arzuladığını eşine belli edemediğinde, kadın zamanla öz güvenini yitirir ve cinsel açıdan soğuk bir hale gelebilir.
Cinsel isteksizliğin çözümü bazen çok karmaşık olabilir. altında farklı bağlantılar olabilir.Fakat en başta cinsel isteksizliği çözmek için ”cinsel sorunu” olduğu gibi kabullenmektir. Eşler birbirine yargılayıcı, suçlayıcı olmadan bu sorunu konuşabilmeli, cinsel isteksizliği çiftin ortak bir sorunu olarak ele almalı ve birlikte çözüm yolları aramalıdırlar.
Devamı