Evlilik Öncesi Koçluk
Evlilik, hayatımızda aldığımız ve yaşamımızda dönüm noktası oluşturacak en önemli kararlarımızdandır. ”Evlilik öncesi koçluk” kişilerin birbirlerini daha iyi tanımalarına, evlilik ile ilgili gerçekçi beklentileri oluşturabilmeleri için birbirleriyle etkili iletişim kurabilmenin yollarını keşfetmelerine ve olası sorunlarla nasıl baş edebileceklerini bilmelerine ve de evliliğe iyi bir başlangıç yapabilmelerini sağlamaktır.
Evlilik kararı almadan önce tarafların birbirlerini tanıması, bilmesi, araştırması, mümkünse büyüklere de danışması elbette önemlidir. Fakat bununla birlikte, ”evlilik öncesi koçluk” alarak, size bir yakınızın gözü ile değil de, sizi yönlendirmeden, yargılamadan, sadece konuştuklarınızı değil, satır aralarınızı dahi dinleyen, kendi doğrularınızı kendiniz bulmanızda destek olan, size yol arkadaşlığı yapacak, bu konudaki uzman bir Koç’ dan danışmanlık alınması, sağlıklı kararlar adına önemlidir.
Evliliğe Hazırlık Aşamasında Koçluk ;
Günümüzde hepimizin farkında olduğu gibi, boşanma oranları her geçen gün artmaktadır. Fakat etkileyici bir diğer gerçek ise; evlenmeye hazırlanan çiftlerde de ilişkiyi bitirme oranları giderek artmaktadır. Birlikteliklerin evlilik ile sonuçlanmamasının en temel nedenleri, iletişim problemleri ve gerçekçi olmayan beklentilerdir. Kişiler evlenme kararı aldıktan sonra kendilerini çok mutlu hissedeceklerini düşünüyorlar ancak durum hiç de böyle olmuyor. Evlilik ile ilgili deneyime, bilgiye sahip olmadıkları ve çevrelerindeki kişiler tarafından evliliğin zor yönleri daha fazla vurgulandığı için, yoğun bir baskı hissediyorlar. Bu durumun üstesinden gelemeyen kişiler, evlenme kararından vazgeçebiliyorlar. Evliliğin emek isteyen bir ilişki olduğu herkes tarafından kabul edilir ancak bu çaba evlenmeden önce başlamalıdır. Evliliğin sağlam temeller üzerine kurulması, ilerleyen dönemler için çok büyük önem taşır. Bu nedenle ”Evlilik öncesi koçluk” giderek yaygınlaşmaktadır.
Evlenmeden önce Koçluk Size Ne Katar;
Hayatınızda yeni bir dönem başlatacak olan, evlilik kararını almak hiç de kolay değildir. Maddi ve manevi sorumluluklar, ömür boyu bağlılık, özgürlüklerin kısıtlanması ve daha birçok neden kafanızı karıştırmaya yeter de artar. Bu yüzden kesin kararınızı vermeden önce, kendinizi, evlenmeyi düşündüğünüz kişiyi, evliliği ve beklentilerinizi gerçekçi bir biçimde değerlendirmenizi sağlayacak ”Evlilik öncesi koçluk” programına katılmanız çok yararlı olacaktır.
Evlilik kararı almaya çalışırken kendinizi baskı altında hissedebilir ve hatta oldukça stresli günler yaşayabilirsiniz. ”Evlilik öncesi koçluk”, hissettiğiniz karmaşanın çözümlenmesine katkı sağlayacaktır.
”Evlilik öncesi koçluk” Evleneceğiniz Kişi İle Sizi Yüzleştirir
İlişkinin başladığı ilk an ve ilk günler, daha sonra yaşanacak ilişkinin tarzını belirlemede adeta mucizevi bir yol göstericidir. Sorunlar çıktığında, ”zaten ilk tanıştığımızda onun bu yönünü görmüştüm, ama geçer ya da değişir diye düşündüm, önemsemedim” denilir. Oysa roller ilk anlarda belli olur. Bu nedenle ilk tanışma anınızı ve gözlemlerinizi düşünün. Sizi neler etkilemiş, neler hoşunuza gitmiş, neler gitmemişti? Bunları belirlemeniz size ilişkide yol gösterir. Bu yol haritası ortaya çıkarken sizin kişiliğiniz ve sevgiliniz ile ilgili bazı özellikleri fark edersiniz.
İlişkiniz ne kadar süredir devam ediyor? Onun nelerden hoşlandığını ya da en çok neye kızdığını bildiğinizden emin misiniz? İlişkinizin süresinin evlenmek için yeterli olup olmadığı kesinlikle sizin kişisel kararınıza bağlıdır. Bu nedenle sizin için neyin doğru olduğuna sadece kendiniz karar verebilirsiniz. Evliliğiniz boyunca birbiriniz hakkında her gün yeni şeyler keşfetmek size eğlenceli gelebilir, ancak evlenmeden önce evleneceğiniz kişiyle ilgili ne kadar çok şey bilirseniz, evlendikten sonra katlanamayacağınız davranışlarla karşılaşma riskini o kadar azaltmış olursunuz. ”Evlilik öncesi koçluk” almanız sizin bu bilgilere objektif bakmanızı sağlayacaktır.
”Evlilik öncesi koçluk” Sizi Yaşanması Olası Olan, Sorunlara Sizi Hazırlar;
Evliliklerde eşler arasında farklılıklar ve sorunlar yaşanması kaçınılmazdır ancak birliktelikleri yürüten özellik, esnekliktir. İşte bu esnekliği gösterebilmek için ”farkında olmak” zorundasınız. Kendinizin ve partnerinizin iyi ve kötü yanlarının farkında olmanız sağlıklı bir birliktelik kurabilmeniz için gereklidir. Bu farkındalığı kazanmak da ancak profesyonel bir ”üçüncü göz” ün yardımıyla mümkün.
Bir insanın beş özelliği çok hoşunuza gidiyor, ama üç özelliğini sevmiyorsunuz. Peki bu yüzden sevdiğiniz kişiyi bırakacak mısınız? Amaç sizi rahatsız edebilecek o üç özelliğe karşı hazırlıklı olmanız. Çeşitli konularda ters düşmeniz mutlaka sorunlar yaşanacak anlamına gelmez. Ancak bu ters düşmeler ileride ayağınıza takılabilir. ”Evlilik öncesi koçluk” seanslarında, ileride ilişkide patlak verebilecek bir kriz anında yapılması gerekenler üzerinde durulur.
”Evlilik öncesi koçluk” Nasıl bir evlilik istediğinize dair Eş adayınız ile aynı fikirde misiniz?
Sizin ve evleneceğiniz kişinin evlilikten ve hayattan beklentileriniz ne kadar uyumlu? Her ne kadar farklı olan bazı beklentileriniz üzerinde anlaşma ümidiniz olsa da hepsi için aynı şeyi söylemek imkansız. Birbirinizin beklentilerine hepsine olmasa da en azından bir kısmına- cevap verebileceğinizden emin olmalısınız.
Evlenmeden önceki ilişkiniz evliliğinizin gidişatına dair ipucu verse de, bazı noktaların karanlıkta kaldığı da bir gerçektir. Bu noktaları açığa çıkarmak ve evliliğinizi mutlu bir şekilde devam ettirmenizi sağlayacak becerileri kazanmak ”Evlilik öncesi koçluk” ile mümkündür. Unutmayın ki evlenmek size mutluluk, romantizm ya da güven getirmeyecek, bunu başarmak için sizin ve eşinizin gayreti gerekecektir.
Evlilik kararı verilirken nelere dikkat edilmelidir?
Evlilik kararı verirken öncelikle bireyler kendilerine ”evliliğe hazır mıyım?”, ”bu kişi benim için doğru kişi mi?” sorularını sormalıdır.
Bu önemli karar verilirken mantık kesinlikle devre dışı bırakılmamalıdır. Aşkın ya da sevginin tüm sorunlarını aşmaya tek başına yeterli olmadığı bilinmelidir. Bireyler evlenmeyi düşündükleri kişiyi sadece içinde bulunduğu dönemdeki rolü ile değil farklı rolleri de (anne olma, baba olma, koca olma, ev hanımı olma vb.) göz önünde bulundurarak değerlendirmelidir. Birey, eş olarak düşündüğü kişiyi değişik rolleri ile değerlendirirken kafasındaki soru işaretlerini mutlaka paylaşmalıdır.
Bireyin eşini değerlendirmesi kadar kendisini de evlilik yaşantısındaki roller ve sorumluluklar açısından değerlendirmesi önemlidir. Yeni bir aile kurmanın sorumluluğu, eş olmanın ve ebeveyn olmanın sorumluğu düşünülerek evliliğe adım atılmalıdır.
Çiftlerin kendilerini, eşlerini ve evliliği gerçekçi olarak tanımaları, ileride uyumlu bir evlilik yaşantısına sahip olmalarının birinci koşuludur. Kendi problemlerini fark edememiş, çözümleyememiş bir kişinin evleneceği kişiyi de sağlıklı olarak değerlendirmesi ve tanıması mümkün olamaz. Evlilik ile ilgili gerçek dışı ve aşırı iyimser beklentileri olan bireyler evliliğin gerçekleri ile karşılaştıkları zaman kaçınılmaz olarak hayal kırıklığı yaşayacaklardır.
DİKKAT! Evlilik öncesi sunulan vaatler aldatıcı olabilir
Evlenmeyi planlayan çiftlerin birbirlerini tanıdıkları kabul edilir ancak bununla birlikte şunu da unutmamak gerekir ki, evlilik öncesi karşı tarafı ”gerçekten” tanımak çok da kolay değildir. Özellikle tanıştıktan kısa süre sonra evliliğin gündeme geldiği ilişkilerde, tarafların birbirlerine genel anlamda ne kadar dürüst oldukları öncelikle irdelenmesi gereken konudur. İnsanların kendilerini olduklarından daha iyi gösterme çabası içinde oldukları bilinmelidir. Olumlu benlik sunumu adı verilen bu durum az ya da çok herkeste görülür. Bazıları yeni tanıştıkları kişiye kendilerini olduklarından daha iyi gösterebilmek için olumsuz özelliklerini gizler, olumlu yönlerini abartır, gerçek olmayan vaatlerde bulunur, hatta yalana başvurabilir. Çiftler arasında bir güven problemi varsa, geleceğe yönelik vaatlere inanılması doğru olmaz. Ayrıca partnerine güvenen bir kişinin bile yapılan vaatlerin gerçekçilik düzeyini değerlendirmesi, ne denli gerçekleşebilir olduğu ve gerçekleşmemesi durumunda bunun evliliğe ne şekilde yansıyacağını düşünmesi gerekir. Durum ne olursa olsun verilen sözlerin tutulamama ihtimali her zaman vardır. Bu ihtimal düşünülmeli, gelecekte hayal kırıklığı ve pişmanlık yaşanmaması için bu durumun kabul edilip, edilemeyeceği önceden değerlendirilmelidir.
Evlilik Öncesi Sıkıntılar Artarak Devam Eder;
Evlilik ”Olmazsa ayrılırım”, ”Evlenince Değişir”, ”Bundan da ne olacak” gibi düşüncelerle başlanamayacak kadar ciddi bir müessesedir. Ayrıca Kafanızda ”Acaba doğru kişi mi?” soruları var ise, çevrem, ailem ne der diye, emin olmadan atılacak bir adım değildir.
Evlilik kararını vermeden önce kendi ilişkilerimizi iyi değerlendirip, iletişim kurma ile ilgili problemlerimiz varsa bunları çözümlemeden evlilik yolunda adım atmamalıyız. Evlilik öncesi yaşadığımız sıkıntılar evlilik sonrası yerini daha başka sorunlarla birlikte işin içinden çıkılması zor durumlara sokabilir.
Bu nedenle evlilik öncesindeki süreçte bilinçli bir şekilde hazırlanmamız gerekmektedir. Hem kendimiz hem de karşımızdaki kişiyle ilgili gerçekçi düşünmemiz gereken süreci çok iyi değerlendirmemiz gerekir.
Evlilik Öncesi Koçluk Size Ne Katar;
* Evlilik kararı vermeden önce hazır olup olmadığımızdan emin olursunuz,
* Evliliğe kendinizi nasıl hazır hissedersiniz? çözüm bulursunuz,
*Evlilik öncesi kendimizi ve Eş adayınızı daha iyi tanıyabilirsiniz. Böylece kendinizi iyi değerlendirebilir ve açıkça ifade edebilirsiniz,
* Sorun olacağını düşündüğümüz yönleri konuşabilirsiniz.
* Evlilikten gerçekçi anlamda ne gibi beklentilerimiz olmalı, net bir şekilde belirlersiniz.
*Yine karşı tarafın sizden ne beklediğinden ve bu beklentisine karşılık verebileceğinizden emin olursunuz.
* Doğru kişi mi? Sorusunu netleştirmede,
*Krizleri, sorunları çözebilecek altyapı, sağduyu ve soğukkanlı yaklaşımları nasıl geliştirebiliriz?
Evliliğe hazırlık aşamasında kişilere verilen ”Evlilik öncesi koçluk” hizmeti evliliklerinin sağlam temellere oturtularak gerçekleşmesinde çok önemli bir yer tutmaktadır.
Sevinç Karakaya
DevamıNe Zaman Boşanmalıyım?
NE ZAMAN BOŞANMALIYIM?
Boşanmaya karar verme aşaması oldukça zor bir süreçtir. Bir yanınız halen bu evliliği kurtarabilir miyiz? diye çırpınızken, bir yanınız ise eşinizle sizi birbirinize bağlayan bir şeyin olmadığı noktasında ısrar eder. Sonuç aslında hangisi ağır basarsa odur. Yinede her evlilik bir şansı hak eder. Boşanmak en son seçenek olmalıdır.
Boşanma aşamasına gelmiş evliliklerde tarafların kafası karışıktır, “Boşanmalı mı yoksa bir kez daha denemeli miyim?” diye sorarken verilen cevaplar sürekli değişir. Bu sorular kafanızda dönüp dolaşır, evliliğiniz bir film gibi, tekrar tekrar zihninizde oynar durur. Ve siz yine başladığınız noktada bulursunuz kendinizi…
Boşanmalı mı? yoksa devam mı etmelisiniz, çıkış yolunu bulmak için ne yapmak gerekir, boşandıktan sonra nasıl bir hayat sizi bekler, yıpranmış ilişkileri eski haline getirmek mümkün mü? Bu zorlu süreçte, hayatınızı bir parça olsun kolaylaştırmak için neler yapılabilir gelin beraber bakalım.
Mesleğim gereği yollarımız kesiştiği bir çok kadın ve erkek evlilikleri yolunda gitmeyen kişiler. Elbette kimseye direkt boşanmalarını yada evliliklerini sürdürmeleri gerektiğini söyleyemem. Fakat kişilerin hayatları ve evlilikleri adına farkındalıkları arttıkça hayat yollarında, pişman olmayacakları en doğru kararları almalarını desteklerim.
Eşler Bir Çok Şeyi Konuşmuyorlar
Ayrılmaya karar veren kişilerin eşi ile baş başayken itiraf edemedikleri konuları anlatmalarına destek veriyor, gizli saklı hiçbir şeyin kalmaması için onları yüreklendiriyorum. Oldukça zor geçen bu görüşmeler sırasında kişiler gizlediği, şüphelenip üzerine gitmediği, görmezden geldiği konuların olduğunu; bir yalanı ya da yalanları sürdürmekte olduklarını fark ettiklerini görüyorum. Bir tarafın beklentisiz ve suçlamalara yer vermeden açılması karşı tarafıda konuşmaya itiyor.
Stres kaynağı ortadan kalkarken acı verebilir. Ama sonrası dönüşümdür, iyileşmedir; başka bir açıyla dünyaya bakabilme imkânıdır. Yıllarca bir yalanı yaşamak, gizlemek, görmezden gelmek pasın demiri çürüttüğü gibi yavaş yavaş bitiriyor saygıyı, sevgiyi ve hoşgörüyü. İçindeyken fark edilemiyor çürüme.
Sosyal ve ekonomik durum, statü, değişime direnme, gelecek korkusu gibi kavramlar ilişkilerin sorgulanması ve gerçeklerin fark edilmesini engelliyor. Hep bir bahane bulabiliyor insan kendisine mutsuzluktan başka bir şey vermeyen ilişkisini sürdürmek için. Zincirlerini kırabilme cesaretini bulamıyor bir türlü. Toplumun boşanmış bireylere olumsuz bakış açısı her ne kadar azalmış olsa da dul olmak istemiyor kimse kolay kolay.
Boşanma Koçluğu İtiraflar Sonucunda Başlayan Bir Süreçtir
Boşanma Koçluğu itiraflar sonunda başlayan bir süreçtir. Kısa bir sessizlikten sonra ne yapmasının farkında olan kişiler, yeniden kapımı çalıp bu süreci nasıl daha kolay atlatabileceklerine dair nasıl bir yol izlemeliler yeni hayatlarına nasıl devam etmeleri gerektiğini üzerinde çalışmak istiyorlar. Bu defa yüzlerinde stresten kaynaklanan gerginlik olmuyor. Rahatlamış ve hafiflemiş olarak çıkıyorlar karşıma.
Hukuksal Haklarını da Daha Sağlıklı Arıyorlar
Anlaşmalı boşanmanın ön çalışmasını yapıp avukatlarının işini hafifletiyoruz önce. Sonra, bireysel seanslarla özgür kaldıkları andan sonrasını konuşuyoruz. Biriktirdikleri, erteledikleri, hayal bile etmeye çekindikleri ne çok şey var bilemezsiniz. Tek pişmanlıkları bu kararı daha önce alamadıkları, bir yalanı bu kadar uzun süre devam ettikleri için oluyor genellikle.
Herkes Kaliteli Bir Hayatı Hak Eder
Beğenildiklerini, sevildiklerini, kaliteli bir cinsel yaşamı hak ettikleri yeni ilişkileri için hazırlık yapıyorlar. Yeniden özgür birer birey olduklarının bilinciyle kişisel bakımlarına, giyimlerine özen gösterip ihmal ettikleri hobilerini hayata geçirme, yeni sosyal çevreler edinme, kişisel gelişimlerine katkı sağlama sözü veriyorlar.
Ayrılmanın kaybediş değil, yeni başlangıçlar yapmak olduğunu anlıyorlar. Gözlerindeki umut ışığı ve yüzlerindeki huzur dolu bakış işimi doğru yaptığımın bir göstergesi olarak kalıyor zihnimde.
Sevinç Karakaya
Şiddetin Sözlü Olanına Da Hayır!
ŞİDDETİN SÖZLÜ OLANINA DA HAYIR!
Şiddet denildiğinde aklımıza çoğu zaman fiziksel olarak saldırı olarak geliyor yada kadını bazen elde tutabilmek bazen de zor durumunu kullanmak şeklinde maddi şiddet vardır. Fakat birde hemen hemen her kadının maruz kaldığı sözlü şiddet vardır. Aslına bakarsanız sözlü şiddet üzerinde, fiziksel şiddet kadar durulmaz. Sözlü şiddete maruz kalan kadınların bir çoğu çeşitli korkularla başkalarına söylemekten çekinerek yardım dahi talep edememektedirler. Sözlü şiddete maruz kalan kadınlar, durumun düzeleceğine olan inançlarını kaybetmeleri nedeniyle bu sorunları, çözümsüz kalmaktadır.
Sözlü şiddete kalan birçok kadının bulundukları konum, eğitim durumları ve hatta tanınmış kişi olmaları, kariyerinde istediği noktaya ulaşmaları,hiç fark etmeden sözlü şiddete, maruz kaldığına sıkça şahit olmaktayım. Sözlü şiddet; Yaş, dil, din, ırk, sosyoekonomik statü tanımıyor. Sözlü şiddet bir çok şekilde kadınların hayatına yaralar açmaktadır. Aile içi iletişimin tutun da, kadınların ruhsal durumlarına kadar derinden sarsmaktadır. Sözel şiddet küçümsenmemesi gereken bir sorundur. Bu duruma, zaman içerisinde müdahale edilmediği takdirde, yerini fiziksel şiddete de bırakabilir.
Kendine Güvenmeyen Erkekler Sözlü Şiddete Başvurur
Sözlü Şiddet nedir? Yüksek sesle bağırmak ve aşağılayıcı sözler sarf etmek gibi davranış biçimleri sözlü şiddete girer. Maalesef kendisine güvenmeyen erkeklerin kendini ifade etmekte zorlandığı durumlarda sözlü şiddete sıklıkla başvurduğu görülüyor. Kendini sözlü olarak ve doğru şekilde ifade edemeyen erkekler, bu durumun neden olduğu öfkeyle, saldırganlık içeren davranışlara yönelerek, öfke kontrol edemez hale gelebiliyorlar.
Sözlü Şiddet Nasıl Başlar
Aslına bakarsanız bir çok kadın sözlü şiddete başlarda çok aldırmaz. Nedeni ise; küçük şakalaşmalar ile başlar ve aradaki saygı kotası kırıldıkça dozu artarak ve artık şakadan çıkarak devam eder. İlk zamanlarda küçük ama sürekli sözlü tartışmalarla ilk sinyallerini veren sözel şiddet, zaman içerisinde kadının sessiz kalması ve durumu kendinin bile kabullenememesinin doğal bir sonucu olarak, daha şiddetli bir hale gelmektedir. O yüzden ilişkilerde samimiyet hiç bir zaman aradaki saygı duvarlarını yıkmamalı, şakayla başlayan sözlü şiddetler sonunda çok ağır boyutlara ulaşabilmektedir. Ve çoğu zaman ise kadınlar bunu kendisiyle bile itiraf edemiyorlar.
Kadınlar ailesinin dağılmasından veya başına daha kötü işler geleceğinden korkarak, genelde mevcut durumun üzerini örterler ve olayları kendi haline bırakırlar. Bu durum, işlerin daha da çıkmaza girmesine ve hatta şiddetin sözelden fiziksele geçişiyle sonuçlanması çok büyük bir olasılıktır.
Sözlü Şiddete Maruz kalan Kadınlar Yardım Almalılar
Kendine güvenlerini kaybetmiş, sözlü olarak istediği şekilde ifade edemeyen erkekler, sözel saldırılarla istediklerini yaptırmaya, karşısındaki kadını küçük düşürmeye ve bu yolla sinirlerini yatıştırmaya çalışmaktalar. Bu gibi durumlarda, kadınların mutlaka bir uzmandan destek almaları gerekmektedir. Çünkü bu sorunlar, zamanla azalmak yerine şiddetini arttırarak ilerleyecek, bu zaman zarfında kadınların kendine olan güvenleri daha da azalacaktır. Oysaki her kadının kendi özünde bir güç vardır bu gücü bulmak için kadınlar kendi kaynaklarına geri dönmelidir.
Eşlerinden veya karşı cinsten herhangi biri tarafından sözlü şiddet gören kadınlar ruhsal açıdan kendi içlerinde yaşadıkları büyük bir çıkmazın içine giriyorlar. Korku, sessizlik, çekingenlik, özgüvensizlik, umutsuzluk, mutsuzluk gibi sonuçlarla karşılaşmaktadırlar. Hayattan zevk alamaz hale gelen bu kadınlar, güçten düşen iç dünyaları nedeniyle şiddet uygulayan kişiden uzak durmayı, ayrılmayı göze alamıyor ve konuyla ilgili profesyonel yardım alacak ve bu süreci tamamlayacak gücü kendilerinde bulamıyorlar. Oysaki bu gidişe bir dur diyip, hak ettikleri hayatı tekrar kazanmalıdırlar.
Hayatta çaresiz hiç bir dert yoktur yeter ki çareyi bulmaya niyet edin. İhtiyacınız olan güç kendi içinizde. Zaman çoğu şeye ilaç olsa da, böyle durumlar da zaman sadece karşılaştığınız şiddetin boyutunu attırır.
Sağlıklı ilişkiler; Her iki yetişkin bireyin birbirlerinin haklarına ve yaşam özgürlüklerine saygı duyduğu çerçevede olur. Hayatınızda sorun bildiğiniz şeyler sorun olmasaydı nasıl bir hayatınız olurdu bunu düşünün ve kendiniz için bir şeyler yapın.
Sağlıklı, Mutlu, Huzurlu Sevgi dolu ilişkiler dilerim…
Sevgiyle Kalın…