Mutsuz Evliliklerin 6 Nedeni
Bin bir mutluluk hayaliyle başlayan evlilikler, zaman içinde mutsuzluklarla gölgelenebiliyor. Oysaki planlarınızın içinde yoktu mutsuz olmak, sizin evliliğiniz farklı olacaktı hiç kimseninkine benzemeyecekti. ne oldu da evliliğiniz planladığı gitmedi dersiniz? Hiçbir zaman bitmeyeceğini düşündüğünüz aşkınıza ne oldu da bitiverdi?
Gotman’nın dediği gibi; ”Tartışmanın varlığı değil, tartışmanın niteliği boşanmaları belirlemede önemlidir.”
Büyüklerimizin den duyduğumuz doğrudur; tartışmalar bir evliliğin tuzu biberidir. Fakat tartışmaların niteliği yani tartışma konusundan uzaklaşıp sorunu çözmek yerine karşılıklı haklı çıkma ve kişisel saldırılara yerini bırakanca artık evlilikler ciddi zararlar vermeye başlamaktadır. Bugün tartışmalar sırasında dikkat edilmesi gereken 6 maddeden söz edeceğiz.
1- Tartışmaya Yıkıcı Sözlerle Başlamak; Tartışmaları yıkıcı hale getiren, tartışmayı sert sözlerle, yapıcı değil yıkıcı sözlerle başlatmaktır. Yarım saat süren bir tartışmanın ilk beş dakikasını dinlediğinizde %95 nasıl biteceğini belirleye bilirsiniz. Diyebilirim ki en doğru olan karşınızda hayatı paylaştığını bir zamanlar severek hayatınızı birleştirdiğiniz kişinin olduğunu unutmamak ve yumuşak yapıcı cümleler tercih etmektir.
2- Tartışmalarda uzak durulamayan 4 hareket; Tartışmanın içinde şu dört yapılmaması gereken hareket yapılıyorsa, Kişilerin kendini tekrar gözden geçirmesini tavsiye ederim. Çünkü tartışmada ciddi yanlışlar var demektir.
”1.Eleştiri, 2.Küçümseme, 3.Savunmaya Geçme, 4.Duvar Örme”
Eleştirme: Eleştirme şikâyetten farklı bir durumdur. Şikâyet, belli bir durumdan rahatsızlığı dile getirirken eleştiri daha genellenmiştir ve eşin kişiliği ile ilgili negatif sözler içerir. Örneğin; ”Eve geldiğimde bana günümün nasıl geçtiğini sormadığında kendimi önemsenmemiş hissediyorum” demekle ”Bir kere de eve geldiğinde bana nasılsın diye sorsan, çocuk bile nasılsın diye sormayı bilir, sende insanlık da ölmüş.” demek farklı etki yaratacaktır. Ama biz ikinci örnekteki gibi konuşmaları daha çok severiz, çünkü daha etkili olacağını düşünürüz değil mi? Hâlbuki bu tarz konuşmalar karşı tarafta savunma mekanizmalarını harekete geçireceği için genellikle işe yaramaz, boşuna konuşuruz. Sonra da rahatsızlığımı dile getiriyorum ama hiç anlamıyor diye yine karşımızdakini suçlarız.
Küçümseme: Eleştirinin bir adım daha ileri gitmesidir, karşımızdaki kişiye ad takma, göz devirme, alay etme, iğneleme ve saldırganca espriler yapmayı içerir. Bu dört hareket içinde en zararlı olanıdır. Çünkü tiksinmeyi içerir ve çözüm yerine daha çok çatışma getirir. Hatta yapılan bir araştırmada küçümsemeye maruz kalan eşlerin diğerlerine oranla daha çok nezle ve soğuk algınlığına yakalandığı görülmüştür.
Savunmaya geçme: Küçümsemeye karşılık savunmaya geçmek doğal bir tepkidir, fakat yine de karşı tarafa ”sorun bende değil, sende” mesajını verdiği için çözüm getiren bir yaklaşım değildir.
Duvar Örme: İlk üç hareket devreye girdikten bir süre sonra eşlerden biri (genellikle erkekler) kendini geri çeker. Başka yöne bakar ama dinlediğine dair baş sallar, göz temasından kaçınır, gazeteyi veya kumandayı eline alır. Kısaca sessiz kalır ve duyduklarını umursamıyormuş gibi davranır. Artık ona ulaşamazsınız, adeta görünmez bir duvar örmüştür.
3- Tartışmada Taşma Noktasına Gelme; Bir yanlış daha kişilerin ”Taşma” noktasına gelmiş olmalarıdır. Sel baskını gibi taşar. Çünkü tartışma sırasında sürekli eleştirilen kişi kapana kısılmış gibi hissetmektedir, kendisini korumak için sıkça duvar örmeyi kullanmıştır, fakat artık örülen duvarlar biriken suları tutamaz ve taşma meydana gelir. ”Mutsuz evliliklerde bu üç madde genellikle bir arada görülürler.”
4- Sağlıklı Düşünme Yetisini Kaybetme; Taşmanın gerçekleşmesinden sonra artık kişinin beden dili tepki vermeye başlar. Kalp atışı hemen hemen 2 katına çıkar, terleme olur, yoğun adrenalin salgılanır ve tansiyon yükselir. Taşma olunca bilgi işleme becerisi azalır, kısaca eşin ne dediğini anlamak güçleşir, savaş ya da kaç tepkisi oluşur. Problem çözme becerisi ortadan kalkar, kişinin tek yapabileceği ya savaşmak ya da kaçmak olacaktır. Ve maalesef mutsuz evliliklerde, olayın yatışması için karşılıklı zaman tanımaktansa savaşma tercih edilen durumdur.
5- Birbirine Nefes Alacak Vakit Bırakmamak; Sonuca ulaşmayan onarma çabalarıdır. Gerilimi azaltmak ve taşmayı engellemek için eşlerden birisinin çabalamasıdır. Örneğin; ”Bekle biraz sakinleşeyim” veya ”Ara verelim” gibi sözler işe yarayabilir. Genellikle ilişkideki pozitif taraf ağır basıyorsa bu çabalar başarılı olabilir. Fakat eğer ilişkide olumsuz başlangıç, 4 uzak durulması gereken hareket ve taşma sıkça yaşanıyorsa genellikle bu çabalar fark edilmez ve başarısız olur. Yapılması gereken ise nefes alacak zaman tanımaktır.
6- Kötü Anıları Tekrar Tekrar Gündeme Getirmek; Kötü anıları fazla hatırlamak, yeniden kaleme almaktır. Şöyle düşünün yaranız var ve kabuk bağlamaya başlıyor ve siz çekip koparıyorsunuz yara yine kanıyor, aslında biraz zamana bıraksanız kabuk kendiliğinden zaten düzecek fakat siz kabuğu kaldırdıkça daha derin ve kalıcı yara olma ihtimali daha fazladır. İyi anılar, ilişkinin başlangıcında yaşanan güzel ve yoğun duygular ise genellikle önemsizleştikleri için veya artık acı verdiği için unutulurlar. İyi anıları hatırlamak için ; bir defter tutup her gün sizi mutlu edecek şeyleri not alabilirsiniz. Geçmişle alakalı ise hafızanızı zorlayıp hatırladığınız iyi anıları tazeleyebilirsiniz.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
Boşanma Koçluğunda Süreç
BOŞANMA KOÇLUĞUNDA SÜREÇ
Boşanma; yıllar boyunca sürecek, evlilik hayallerinden sonra, elbette alınması çok kolay ve basit bir karar değildir. Sonuç olarak, evliliğe karar veren aynı bireyler boşanmaya karar vermiş ve boşanma haline geçilmiştir. Bu belki de evlilikten daha çetrefilli, kişinin yanında daha çok destek aradığı bir dönemdir.
Biz bu konuyu ele alırken genel itibariyle üç aşamalı bir süreç olarak değerlendiriyoruz. Boşanmadan önceki süreç, boşanma anındaki süreç ve boşanma sonrası süreç. Bu süreçler kişiler için yaşanması zor durumlardır. Hangi safhasında olur ise olsun, bir uzmanla çalışmalarını ve ruh hallerindeki dalgalanmalarını sabitlemeyi tavsiye ederim. Sonradan yanlış kararlar verip pişman olmamalıdır. Bunun için bu üç süreci tekrar gözden geçirmelidir. Daha detaylı bakarsak;
Boşanma Öncesi Süreç:
Boşanma öncesi süreç, aslında düşünme sürecidir. Genelde kişilerin istemedikleri gerçekle yüzleştikleri süreç bu dönemdir. Kişi hayatından memnun değildir. Evliliğinde tatminsizlikler, güvensizlikler yaşamak da , adeta kendi evliliğine eşine yabancılaşmaktadır. Bir yandan karar aşaması netleştikçe de korku, panik, kendini bir boşlukta hissetme gibi duygusal bir boşluğu da yaşayabilir. Bu dönemde, tatsız olan gerçeğin fark edilmesi söz konusudur. Yada kendini evlilik için yetersiz hissetme, değersiz bulma hislerine de kapılabilir. Kişi bir yandan içinde yaşadığı bu duygular ile baş etmeye çalışır, fakat bir yanda da içinde karşı tarafa duyulan öfke kendini göstermeye tartışma isteği, fiziksel ve ruhsal olarak içe kapanıklık hali görüneceği gibi, hiç bir şey olmamış gibi sevecen bir halede birden bire bürünebilir.Bu tarz durumlar, kişinin bir uzmanla çalışması gerektiğini ve yardım alması gerektiğini açık bir şekilde gösteren durumdur.
Boşanmanın sağlıklı bir kararla verilebilmesi ve kararlarından emin olmaları için eşlerin boşanma sürecinde dahi iyi iletişim içinde olmaları gerekir. Bu yüzden boşanmadan önce kişinin kendi halini toparlaması, nasıl adımlar atması gerektiğinin planı, kendi içinde bu yaşadıkları ile başa çıkacak gücü tekrar keşfetmesi gerekecektir. Boşanma sancılı bir süreçtir, ne kadar süreceği belli olmayan bu sürecin en sağlıklı biçimde atlatılması için; kişinin iç dinginlik halinin yakalanması ile, dışta yaşadıkları dengelendiğin de mümkün olacaktır.
Boşanma Sırasındaki Süreç:
Boşanma sırasındaki süreç; mahkeme dönemidir. Kişilerin kızgınlıklarını dengede tutmaları gerektiği, kimi zaman ümitlerinin yıkıldığında, yada yoğun öfke, üzüntü ve yalnızlık hissettiklerinde yas tutmayı değil içinde bulunduğu durumu kendisi ve varsa çocukları için en sağlıklı bir şekilde atlatma dönemi olmalıdır. Bu dönem aynı zamanda Eşlerin artık fiziksel olarak ayrıldıkları ve boşanma işlemleri kanuni olarak başlatıldığı süreçtir. Tabi buna bağlı olarak ekonomik düzenlemelerin yapılması, akrabalara ve arkadaş çevrelerine de açıklama yapılmasını gerektirebilir.
Boşanmanın bu evresinde kişilerin çevresinden gelen tepkilerle nasıl başa çıkacağını, Gerekirse nasıl mesafeli olması gerektiğini, ekonomik durumunu nasıl kontrol altına alması gerektiği, kendisi için ve sevdikleri için nasıl güçlü olmalı, öğrenmesi gerekir. Daha öncede değilim gibi bu süreç sancılı ve belki de hayatında hiç adımını bile atmadığı adliye duvarlarının arasında oldukça zor, ve ne kadar süreceği de belirsiz bir süreçtir. Bu yüzden kişinin ne yaptığını bilerek, sağlam ve güçlü durmayı muhakkak öğrenmesi gerekmektedir. Bunda zorluk çekeceğini düşünen kişiler için ”Boşanma koçu” ile çalışmak çok rahatlatıcı bir sistemdir.
Boşanma sonrası Süreç:
Boşanma sonrası süreç de kişinin hayatının dengesini yeniden kurması söz konusudur. Belki de uzun yıllar olan bir birliktelik sona ermiş, çok sancılı bir dönem arkada bırakılmış ve o hengamenin bitişi ile bir boşluk hali içinde olunabilir. Hatta zaman zaman pişmanlıkların yaşandığı bir süreçtir. Kişinin bir an önce normal hayatına adapte olması, kendine güvenini artması ve tekrar özgürlük duygusunu korkusuzca yaşaması için hayat enerjisini yeniden toplaması gerekir. Bu da yine sistemli ve planlı olarak çalışılması gereken bir durumdur, kişinin bu yeni hayatı ne kadar istediği ile hız kazana bilir.
Boşanmanın sona erdiği bu süreçte kişi, yeni arkadaşlarla görüşülmeye başlayabilir. Yeni bir yaşam biçiminin ve çocuklar için günlük bir rutinin oturtulması ile artık yeniden bekar kimliğini özümsemelidir. Ancak böylece boşanma tamamlanmış olur. Yeni yaşam biçiminde ve yeni arkadaşlarla rahat olmaya doğru geçilir. Yine bu dönemde, çocukların, boşanmayı kabul etmelerine yardımcı olmak söz konusudur. Boşandıktan sonra; eşlerin, mümkünse zorunlu olmadıkça aynı ortamda bulunmamaları ve aynı arkadaş gruplarında ve sosyal ortamda bulunmamaları tercih edilmelidir. Çocuklarla ilgili olarak da, bir uzmana başvurulması yararlı ve kolaylaştırıcı olacaktır.
Boşanma gibi, bir gerçekten bahsetmek durumunda kalsam da, umarım kimse bu zorlu durumun içine girmez. Evlilikler huzurlu, eşlerin sağlıklı iletişim halinde olduğu ve sevgi dolu bir şekilde yürür. Fakat hayatın gerçeği olan bu kulağa bile hoş gelmeyen durumla karşı karşıya gelmekte, her şey gibi, biz insanlar için olduğu unutulmamalı, bu hal içinde gerekli tedbirler alınması ve çalışmalar yapılması gerekebilir. Öncesi ve sonrası hayatımıza tutunup devam edebilmek, kendimiz ve sevdiklerimiz için ayakta kalmak zorundayız.
Mutlu, Huzurlu, Sağlıklı günler dilerim . Sevgiyle kalın.
Evliliklerde Sonu Hazırlayan Beklentiler
EVLİLİKLERDE SONU HAZIRLAYAN BEKLENTİLER
Belki de Evliliklerdeki ilişkilerin sonunu hazırlayan en büyük neden yanlış beklentilerdir. Tabi ki çift olmanın, eş olmanın getirdiği doğal beklentiler ve sorumluluklar vardır ama tehlike sinyalleri çalan beklentiler dediğimiz gerçekleşmesi olanaksız, insan yaratılışına, fıtratına uygun olmayan beklentiler devreye girdiğinde ilişki o bağlılık, sevgi enerjisini kaybeder ve düzelmesi çok zor bir alışveriş, bir pazarlık çekişmesine dönüşür.
“Evliliklerin sonunu hazırlayan beklentiler’den” bahsedersek; Evet gerçekleşmesi imkansız, Evliliğin sonunu hazırlayan beklentiler bir ilişkiyi uyanması imkansız gibi görünen bir kabusa çevirebileceği gibi duygusal olarak yıpranmanıza ve hayal kırıklığına uğramanıza neden olur.
Evliliklerin sonunu hazırlayan beklentiler nedir? derseniz. Şöyle sıralayabiliriz:
*Eşinizin hayatındaki her şeyi olmayı beklemek, hayatınızı tamamlamasını istemek
Bu en sık karşılan en imkansız,yaralayıcı ve yıpratıcı beklenti türüdür. Çok fazla yapılan bir yanlış vardır; Evlilikler ile kurulan ilişkiler birbirine adanmak olarak görülebilir ve bunu karşı taraftan talep eden insanlar ne yazık ki üzülmeye ve hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Sağlıklı ve huzurlu bir ilişkide kimse kimsenin her şeyi olamaz. Aslına ilişkileri gerçek kılan ve olması gereken; her şeyi kendisinde bulabilmiş insanların birbirleri ile birlikte olmayı tercih etmeleridir. Maalesef bir elmanın yarısı olmalıyız fikri, bir şehir efsanesidir. Hayatta sizi en çok seven insanın bile sizin duygusal ihtiyaçlarınızın tamamını karşılamasına imkan yoktur. İhtiyacınız olan her şey kendi içinizde mevcuttur ve bunu ortaya çıkarmak sizin sorumluluğunuzdur.
Size tavsiyem; Bunu dışarılar da aramak yerine, eşinize kaldıramayacağı roller yüklemek yerine, kendi kaynaklarınıza dönüp iç huzurunuzu yeniden kendinizin elde etme yöntemlerini bulmanızı öneririm.
*Eşinizin zihninizi okumasını beklemek
Siz istediğiniz kadar ima etmeye çalışsanız da yada biraz imanın ötesinde hal ve hareketlerinizi de işin içine katarak belli etmeye çalışırsanız çalışın, kimse siz; açıkça belirtmediğiniz sürece ne düşündüğünüzü ve ne beklediğinizi anlayamaz ve tabi ki anlamak zorunda da değildir.Eşinizden siz söylemeden ihtiyaçlarınızı anlamasını ve buna karşılamasını istemek, sizi hem sonuçsuz bir bekleyişe iter, hem de karşı tarafa çok açık yapılan bir haksızlıktır. Unutulmaması gerekir ki her yetişkin birey gibi sizinde, istek ve ihtiyaçlarınızı uygun bir dille anlatabilmek elbette ki kişisel sorumluluğunuzdur. Bazı kurmaca oyunlar, kapris ve sessiz kalmak gibi yollarla istediklerine ulaşabilen çok az insan vardır.
Size tavsiyem; Ya ne istediğinizi düzgün ve anlaşılır bir biçimde dile getirin ya da isteklerinize ulaşamamayı göze alın ki hayal kırıklığına uğramayın. İletişim sorunlarınız ve kendinizi sonu kavgaya varmayacak şekilde ifade edebilmek için bir uzmandan yardım alabilirsiniz.
* Eşinizin sizi mutlu etmesini beklemek
Aklımızdan hiç çıkarmamamız gereken bir gerçek vardır hayatta ”Kendi kendine mutlu olamayan birini hiç kimse mutlu edemez”. Mutlu olmayı ilişkinizden ve Eşiniz den beklememeli mutlu olmak için neler yapmanız gerektiğini belirlemelisiniz. Mutlu olmak çevresel değil, içsel bir durumdur. Sizi sizden başka kimse mutlu da mutsuz da edemez.Mutluluğunuzun sorumluluğunu eşinizin sırtına yıkmak, mutsuzluklarınız dan devamlı eşinizi sorumlu tutmak ,asla sizi mutlu bir hayata kavuşturmayacaktır.
Size tavsiyem; Kendi iç kaynaklarınızın ve yaratılış harikalıklarınızın farkına varın. Kendinizin fazlasıyla değerli ve önemli olduğunuzu kendinize ilk önce kendinize hissettirin. Göreceksiniz kendinizi sevdiğinizde ve kendinizle mutlu olmayı başardığınızda , hayat artık her köşesinden size mutluluk olarak gülümseyecek.
* Eşinizin değişmesini beklemek
Sanırım sizde çok duymuşsunuzdur ” Evlenince değişir,düzelir. Evlenince değişilmez kişiler aynıdır fakat değişime zorlanır. Sevdiği aşık olduğu eşini unutup olmasını istediğimiz eşi oluşturmaya çalışırız”En eski öğreti olsa dahi çiftlerin en kavrayamadığı durum birbirlerini değiştirebileceklerini sanmalarıdır. Birini olduğu gibi sevip, kabul edip sonra da değişmesini beklemek insanların birbirlerine yaptığı en büyük duygusal şantajdır. Herkes kendine özgü özelliklere sahip ve birbirinden farklıdır, ilişki kurmak bu farklılıklarla birbirini sevebilmek , farklılıklarda kendini bulabilmektir, sevebilmek ve kabul etmektir.
Size tavsiyem; Değiştirmek isteyecek kadar özelliklerine saygı duymadığınız insanlarla olmayın, evlenmeyin ya da kimsenin kişiliğini değiştirmeye çalışmayın. Unutmayın ki siz bu hayatta sadece kendinizi değiştirebilirsiniz; siz bakış açınızı değiştirdiğinizde her şey yeni bakış açınıza göre tekrar şekillenecektir.
*Eşinizle doğru iletişim kurmayı başaramadan sizi tam manasıyla tatmin eden bir ilişki yaşamayı beklemek
Evliliğinizde doğru iletişim kurabilmek, ilişkinin ömrünü belirler. Bir sorunla yüz yüze gelindiğinde, herkesin kendi fikrini dile getirme hakkı olduğunu kabul etmeli ve farklı görüşleri, farklı yaklaşımları anlamaya çalışmalısınız. Eşinizi sizden farklı düşündüğü için suçlamamalı, yargılamamalısınız. Bir denge kurmak için, ortak bir çözümde buluşabilmek için iletişim kurmalısınız.
Size tavsiyem; Doğru iletişim için kendinize şu soruları sorabilirsiniz.
*Empati kurmayı deneyin; ”Aynı durumda bana nasıl davranılmasını isterim?”
*Hiç bir zaman nezaketinizi ve saygınızı yitirmeyin; ”Duygularımı sakin ve saygılı bir şekilde nasıl anlatırım?”
*Bilinç altınıza sorun; ” Çözüm için ne yapmalıyım?”
Bu soruların cevabını bulun ve sakin kendinizi huzurlu hissettiğiniz bir anda, ” Evliliğiniz de bu sorunlar olmasaydı, nasıl bir evliliğiniz olurdu”. Hayalinizde resmedin , canlandırın ve sonrada sanki gerçekten öyle olmuş gibi sizi yaratana teşekkür edin . Her gün bu kısa olumlamayı tekrarladığınız da göreceksiniz hayatınızda çok şey farklılaşacak.
Daha dingin ve huzurlu İlişkiler dilerim.
Sevinç Karakaya
Boşanma Ve Biyolojik Yaş Sendromu Birleşirse
BOŞANMA VE BİYOLOJİK YAŞ SENDROMU BİRLEŞİRSE
Boşanma süreci çok ciddi bir süreçtir. Yıpratıcı ve aynı zaman da nedenini tam çıplaklığıyla belki kendinizin de bilmediği fakat bilseniz dahi özellikle başından boşanma geçmeyen birilerinin anlayabileceği türden bir süreç değildir. O yüzde kişiler bu süreç de tarafsız ve kendisini yargılamadan dinleyebilecek bir uzmandan yardım alma gereksinimi duyarlar. Özellikle bu süreç biyolojik saat ilerlerken biten ilişkiler için, kadın erkek demeden her ikisini de; ikili bir sendroma sürükler.Bir yandan yaş ilerlemesinden dolayı çocuk sahibi olamama korkusu ağır basarken bir yandan da yürütülemeyen ilişki. Evlilikleri bitirmek,böylece daha zor ve daha can acıtıcı bir hal alıyor.
Boşanma kararını veren kadınlar;
Genellikle boşanmaya karar veren taraf kadınlar olmasına rağmen,yine de kadınların daha fazla zorlandığı görülüyor. Kadınlar için düzen hayatlarında vazgeçilmez bir alışkanlıktır.Hem düzen olarak yeniden sıfırdan bir hayata başlama korkusu, hem de yaşın kırklı rakamlara yaklaşması çocuk sahibi olmak için geç kalmışlık korkusuna karışınca, kadınların ellerini kollarını bağlıyor.Ve ne yapması gerektiği noktasında kararsız kalabiliyor. Bir çok kadın sırf bu korkular sebebiyle, bazen mutsuz bir evliliğin içerisine kendisini hapsetmeyi seçiyor. Fiziksel ya da sözlü şiddet görmeyi bile yalnızlıktan daha iyi görebiliyor ve kaderim diyip boyun eğiyor. Sırf yalnız kalmaktan korktuğu veya hayal ettiği çocuk fikrine, kavuşma isteği ve düşüncesi, sevmediği sevilmediği ve hatta bazen insani muamele görmediği bir hapishanede, yaşamayı tercih ediyor.
Boşanma kararını neden verdiğini unutmamak lazım;
Başka bir kadın ise daha cesaretli davranıyor. Boşanmayı ve beraberinde gelen zorlukları kucaklıyor. Daha mutlu bir gelecek için bir seçim yapıyor. Fakat sonrasında neden boşandığını unutuyor, korkular ağır basıyor. Bunun kendi doğru seçimi olduğunu unutup, yalnızlığa mahkum hissediyor kendini. Yaşın ilerlemesi gerçeğiyle yüzleşip, gelecek hayalleri kurduğunun, çocuk sahibi olma arzusunun, ne kadar bastırsa da geçebilecek bir şey olmadığının farkına varıyor ve yalnızlığa dayanamıyor. Fakat dediğim gibi yaşın ilerleme korkusu ona yanlış tercihler yaptırta biliyor. Bu defa gelişigüzel ilişkilerle oyalanmaya, yüzeysel paylaşımlarla günü geçirmeye çalışıyor. Oysa hayatını değil sadece vaktini paylaşabiliyor aslında çok yabancı bu insanlarla. Gerçek duygu barındırmayan her ilişkinin, onu kendisine yabancılaştırdığının, duygusal yıkımlara sürüklendiğinin çok geç farkına varıyor.
Hayatı olduğu gibi kabul edin;
Hayatı aslında olduğu gibi kucaklamayı öğrene bilsek şunun farkına varacağız. Kapanan her kapının, biten her dönemin hayatımızda yeni bir dönem ve beraberinde yeni kapılar açtığını, çoğu zaman güzel sürprizlerle tecrübeler getirdiğini göreceğiz. Bazen hayatımızı kara bulutlar gölgelemişken, o kara bulutlar dağılır sıcacık bir gün ışığı süzülüverir penceremizden hayatımızın içine. Yeter ki buna inancımızı kaybetmeyip ve hayatımız da karşılaşacağımız fırsatlara karşı gözlerimizi açık tutabilelim.
Hayat hediyedir;
Tabi ki Boşanmak kolay değildir. Ama hayat bu,Hayatı her şeyi ile kabul edip karşılamak lazım. Bazen mutsuz bir evliliği sonlandırmak, hayat kurtaracak bir karar olabiliyor. Şu bir gerçek ki her ev “yuva” değildir. Daha huzurlu ve mutlu olmak için bir ilişkiyi bitirmek, aslında yeni bir hayata başlamak demektir. Hayatımızda aldığımız her kararın artıları ve eksileri olduğu gibi, yalnız bir yaşama başlamanın da zorlukları var elbette olacaktır. Fakat unutmamız gerekir ki hayat tahammüllerle ve zoraki ilişkilerle harcanmaması gereken bir hediyedir.
Boşanmak son çare;
Elbette boşanmak son çare olmalı evliliklerde. Elimizden geleni yaptığımızdan, denenebilecek her çözümü denediğimizden emin olmanın iç huzuru olmadan alınacak bir karar değil sizi daha sonradan pişman edebilir. Tabi ki şiddettin, bağımlılıkların olduğu evlilikleri ayrı tutuyorum. Ancak, elimizden gelen yetmiyorsa, denenecek başka çözüm kalmadıysa eğer, kendi hayatımıza bir şans vermektir boşanma kararı.Ve biyolojik yaşından ötürü çocuk için geç kaldığını, düşünen kişiler de mutsuz ve huzursuz ortamda nasıl bir çocuk yetişeceğini düşünmeye davet ederim. Yeni hayat ve yeni gün için tedirgin de olsak; hayatın bize getirdiklerini cesaretle karşılamakta ve en önemlisi kendimize üzülme hakkını vermekte fayda vardır. İnsanız kederleneceğiz ,üzüleceğiz, ağlayacağız ama ayağa da kalkacağımız dan da emin olacağız.
Hayatta karşılaştığımız her şey biz insanlar içindir. Yaşanan bütün üzüntüler ve yalpalamalar da bizi biz yapar.
Sevinç Karakaya
Sahi BOŞANMAYA Sebep Neydi?
Boşanma kelimesi ne kadar da itici geliyor değil mi ;
Mutlu bir evlilik hayal ederek girilen bir beraberlik yolun da; boşanmayla yol ayrımına gelmek ne büyük hayal kırıklığı. Bu itici kelime bazen çiftleri yanlış bir yere sürüklerken, bazen ise kişinin kendini bulması ve yeniden var olması için seçilmesi gereken tek yol haline gelebiliyor. Boşanma eylemini düşününce sebeplerin biraz daha derinine inmek lazım. Doğru soru şu olabilir mi? NEDEN EVLENDİM? Belki boşanma sebebi burada saklıdır. Ne dersiniz? Boşanma sebebine farklı bir açıdan bakalım. Boşanmayı düşünüyorsak, kötü giden bir evliliğimiz varsa, boşanmak için adım atanlardan biriysek yada evliliği yeni düşünüyorsak sebeplerimize bir de böyle bakalım.
Boşanmaya Götüren Evlilik Kararları?
Çok Aşığım; Aşık olan kişi, aşkın mantıklı ve makul bir çok açıklamasını bulabilir. Sormanız gereken soru, şu an ki heyecanınız evlilik denen uzun yol arkadaşlığında da, bu şekilde her şeyi göze alarak devam edip etmeyeceğidir. Size tavsiyem çok aşıksanız aşkınızı yaşayın ama sadece aşık olduğunuz için evlenmeyin. A.B.D ‘de yapılan bir araştırma da en uzun ömürlü aşkın bir kaç sene sürdüğü sonucuna varılmış. Yani bir süre sonra bitiyor. Bir bakın bakalım; o aşk yerini çok sevmeye, muhakkak yanında olmak istemeye, iyi anlaşmaya, arkadaşlığa bırakıyor mu? Aşıksanız evlenme kararı için aşkın bitmesini bekleyin.
Yalnızlıktan Sıkıldım; Yapınızda sıkılan bir insan gizliyse, yalnızlıktan sıkıldığınız gibi büyük bir ihtimalle bir gün birlikte olmaktan da sıkılacaksınız. Üstelik birliktelikten daha da çabuk sıkılacaksınız. Çünkü yalnızlık sonuçta sizin kontrolünüzde. Tek başına hayatınızdaki tüm kararları kendi başınıza alabilirsiniz. İstediğinizde bir yere gidebilir, istediğinizde televizyon da istediğiniz diziyi takip eder yada gönlünüzce yapmak istediğiniz herhangi bir şeyi yapabilirsiniz. Fakat bir birliktelik hiç bir zaman tamamen sizin kontrolünüzde değildir. Kaldı ki halinden sıkılan bir insansanız, biriyle yaşamaktan yalnızlıktan sıkıldığınız gibi hatta daha hızlı bir şekilde sıkılacaksınız. Ve tabi ki aynı evde yaşamaktan da sıkılacaksınız. Evlenmek için yalnızlıktan sıkılmak da iyi bir sebep değil.
Çocuk İstiyorum; Çatırdayan bir evliliği kurtarmanın en büyük yanlışı nedir? “Evliliği hayatta tutmak adına ÇOÇUK yapmak” Bu amaçla yapılan bir çocuk; aynı ölmüş birine makyaj yapmaya benzer; ne yaparsan yap canlı gibi de görünse ölmüştür o. Bir de en baştan çocuk sahibi olmak için bir evlilik yapıyorsan, işte burada çok ciddi bir yanlış var demektir. Ve bu yanlışın sonuçları en çok da maalesef o çok istediğin çocuğun hayatını mahvedeceği ise garanti gibidir.
Peki sıralama ne olmalı :
a-Çocuk istemek b-Evlenecek birini bulmak c-Evlenmek d-Çocuk Yapmak
Doğru cevap; b-c-a-d
Aile Baskısı; Yaşınız ilerledi, çevrenizde devamlı evlen baskıları var ya da bir süredir sevgiliniz var ve deşifre oldunuz. Artık hem ailenizin haberi var, hem de baskılar, gelenekler var diyelim. Bu durumda sadece daha fazla aile baskısı yaşamamak için, tam da emin olmadığınız halde sevgilinize de evliliği ima ediyorsunuz ve bir şekilde evliliği kabul ettiriyorsunuz. Oysa sevgililik sevgililik, evli olma durumu bambaşka bir şeydir, Ve gerçekten buna hazır olup tamamen sorumluluklarını üstüne almadan biriyle aynı evi, aynı hayatı paylaşma çok riskli ve kimse için zoraki alınacak bir karar olmamalıdır. Hele ki bu kararı biraz da erken yaşta vermişseniz, yaşınız ilerledikçe istekleriniz, beklentileriniz değişecektir. Olgunlaştıkça ne istediğinizi daha iyi bileceksiniz ve seçtiğiniz hayatla, istediğiniz, beklediğiniz hayat çok farklı olma olasılığı büyüktür. Sırf babanız, anneniz öyle istiyor diye, bir insanla mesela 50 sene aynı evde yaşama anlaşması yapmak, ne kadar bağlayıcı bir sözleşmedir bunu iyi düşünmek lazım.
Zor Dönemlerimden Çıkmamda Bana Yardımcı Oldu; Zor dönemden çıkarken size yardımcı olan kişilere dost, akraba yada Danışman/Terapist diyebilirsiniz. Bu özellikler, sonradan bir insanın sizin eşiniz olmasında yeterli şart ve yakınlık değildir. O zor dönem bittikten sonra sizinle evlenmek isteyen kişi ya da bunu ima eden kişi, zaten bu durumdan önce bunu kafasına koymuş demektir. Yani yardımı desteği size karşılıksız vermemiştir. Hadi iyi niyetli düşünmekten vazgeçmeyelim , desteği size karşılıksız olarak vermiş olsa bile bir insanın yardımsever, iyi ve kötü gün dostu olması onunla aynı evi ve en özel hayatınızı paylaşabileceğiniz anlamına gelmez. o iyi bir insandır; İşte o kadar …
Maddi Durumu İyi; Para hiçbir mutluluğun anahtarı değildir, olamaz. Bir insanla paylaşılacak mutluluk, sadece iyi bir otomobil ve restoranlar da yaşanıyorsa ona mutluluk denmez. Tüketim denir. Sizin ve kendisinin rahatça, düşünmeden tüketmenizi sağlayan kişiye de dense dense sponsor denir. Eş denemez.
Mutluluklar, iyi anlaşmak, birlikte bir şeylerden keyif almak; paranın gücüyle oluşturulabilecek şey değildir. Para sadece alternatifleri arttırır. Ama Olmayan bir şeyin yerine geçemez. Zaman zaman geçtiği düşündürecek kadar aldatıcı olabilir. Ama sonra ”Her şeyim var; ben niye mutlu değilim? ” diye düşündürür. Böyle düşünmemek için en baştan doğru düşünmek gerekir.
Artık Kendime Ait Bir Evim Olsun istiyorum; Baskıcı aileler de yetişen özellikle kızların hatta zaman zaman erkeklerin de, arzu ettikleri gibi yaşamalarına izin verilmez. Ve bu şekilde yetişen kişiler kendilerine ait bir dünyayı özgürce yaşamak isterler. Ve bu dünyayı kurmanın yolunun ”evlenmek ” olduğuna karar verirler. Kısıtlı ve kendi ailesinin yanın da mutsuz bir hayat yaşamak zor. Yine de ne olursa olsun kendinize ait bir hayata kavuşmanın yolu nikah masasından geçmez. Yani sadece bu düşünceyle evlenilmez. Unutmayın o hayatta yalnızca size ait olmayacak. Özgürlüğünüzün çok daha kısıtlı olduğu, özel hayatınızın çok daha az olduğu bir süreçtir, evlilik hayatı. Doğru insanla yapılmadığı sürece de kesinlikle baba evini aratır. Evliliği kendi evim olsun diye düşünenler bunu bir kez daha gözden geçirmeli.
Evliliği bu sebepten yapanlar hayatlarını belki bir kez daha gözden geçirip doğru soruya, doğru cevabı bulmaya çalışabilir. Henüz evliliğe adım atmayanların da bunları bir kez daha irdelemesinde fayda var derim.
Sevinç Karakaya
Psikoterapist / Aile ve Evlilik Danışmanı ve Cinsel Terapist
Boşanma Koçluğu
Boşanma evlenmek kadar doğal bir eylemdir. Bir ülkenin en küçük yapı taşıdır, tabi sağlıklı ise… Amaç sağlıklı ailelerde sağlıklı bireyler yetiştirmektir. Maalesef bazen,öyle durumlar olabiliyor ki, en önemli birim olan aile kurumunun, bireylerini bir arada tutmak mümkün olamayabiliyor. Bu durumda sağlıklı bireyler yerine, öncelikle kendine ve çevresine güvensiz bireyler yetişebiliyor. Bu gibi durumlarda son çare olarak bu ailenin parçalanması gerekebiliyor. Buna karar vermek kolay olmadığı gibi deneyimli Boşanma Koç’ larımız refakatinde süreç bu zorlu ve acılı süreç sağlıklı bir şekilde geçirilebiliyor.
Boşanma Koçluğu Nedir?
Boşanma Koçluğu, sizi, hayatınızın büyük krizlerini yaşarken ve boşanma sürecinde ve sonrasında destekleyen özel bir koçluk yaklaşımıdır. Boşanma sürecinde kafanız karışıktır, kendinizi yaralanmış hissedebilirsiniz, stresli ve zorlayıcı durumlar belirsizlik ve korku yaşayabilirsiniz
Boşanma koçluğu Programı size ne katar ?
* Duygularınızı yönetmeyi öğrenirsiniz.
* Duygusal, fiziksel ve ruhsal acılarınızı iyileştirmenizi sağlar.
* Kendinize yeni, hedefler belirleyebilir.
* Bu yeni hedeflerinize ulaşmak için etkin bir eylem planı
* Ve hayatınızı yeniden tasarlamaya odaklanırsınız.
Boşanma Koçluğu ‘’SİZİNLE’’ ilgilidir – şimdiki durumunuzla ve geleceğinizi yeniden şekillendirmek için sizin doğru kararlar almanıza yardım etmekle ilgilidir. Boşanma koçluğu, suçlu aramak, hatalar bulmak, suçlamak veya geçmişi sorgulamakla ilgili değildir. Boşanma koçluğu bir terapi değildir ve size yasal tavsiyelerde de bulunmaz.
Boşanma koçluğu, insanın tüm bir hayatını etkileyen, kalıcı travmalar yaratan bu zorlu süreci kendinize ve başkalarına zarar vermeden, ilişkilerinizi yaralamadan, çocuklarınızı bu stresten maksimum düzeyde uzak tutacak güce kavuşmanıza yardım edecek şekilde sizi destekleyen bir rehberlik, bir değişim ve transformasyon sürecidir.
Boşanma hassas bir süreçtir .Ve Boşanma koçunuz size bu süreçte siz rahatlatacak ve size kendinizi iyi hissettirecek şunları sunar.
Güvenlik
size, duygularınızı, öfkenizi, suçluluk duygularınızı, üzüntülerinizi ve hayal kırıklıklarınızı rahatlıkla paylaşabileceğiniz güvenli bir ortam sunar.
Duygular
Duygularınızı yönetmenize, sizi sınırlayan inançlarınızı değiştirmenize, değerler sisteminizi yeniden yapılandırmanıza yardım eder.
Doğallık – Farkındalık
Kim olduğunuzu anlamanıza, ‘Gerçek sizi’ ortaya çıkarmanıza, nasıl bir hayat yaşamak istediğinizi yeniden keşfetmenize yardım eder. Geçmişte yaşadıklarınızı, hayal kırıklığından çok derslere çevirmenize ve bu aldığınız derslerle bu gününüzü iyileştirip geleceğinizi kurmanıza yardım eder.
Sürdürülebilirlik
Boşanma sonrasında hayatınızı koşullarda sürdürebilmeniz, ihtiyacınız olan bütün kaynaklara veya profesyonel desteklere ulaşabilmeniz için size gereken yol arkadaşlığını yapar . Boşanma sonrasında refah ve mutluluğunuzun devamı için almanız gereken kararlarda sizi destekler.
Çevre
Sizi etkileyen tüm çevresel faktörler ve ilişkileriniz üzerine odaklanır.
– Boşanma ile, hayatınıza devam etmek arasında denge kurmanıza yardım eder.
– Anne-baba olmanızla, yaşam tarzınızla, aile ve sosyal ilişkilerinizle ilgili doğru kararlar vermenize yardım eder.
– İçinde bulunduğunuz çevrede kendinize güvenle ve tüm tepkilerle, etkileşimle baş edebilecek şekilde sizi güçlendirmek üzere çalışır.
İnteraktif Yaşam Koçluğu ve Kobi Danışmanlık Merkezi kaliteli bir hayatın anahtarı olan refah ve mutluluğu üzerine odaklanır.Çalışma süresince danışanlarının sosyal, finansal, fiziksel, kariyer, cemiyet hayatı ve duygusal olarak iyi olma seviyesini arttırma üzerine çalışır. Aynı zamanda hayat amaçlarını ve anlamını yeniden belirleyip, pozitif duygular geliştirmelerine yardım eder. Onlara hayata daha sıkı bağlanmayı ve başarılarını kutlamayı öğrenirken ki süreçte yol arkadaşlığı yapar.
Boşanma Koçluğu programı sizi geçmişle uğraşmaktan, çözülmemiş sorunlar üzerine düşünmekten alır, yeni bir pozitif-gelecek kurmaya yönlendirir, yeni hedeflerinize odaklanmanızı sağlar.
Boşanma hayatınızda bir kabus olmadan, boşanma sürecinde eşler birbirine düşman olmadan, acılarınızı daha kolay sarmak, duygularınızı yönetmek ve boşanmadan sonra ayaklarınızın üzerinde güvenle durabilmek için Boşanma Koçluğu Programına bekliyoruz
Koçluk Süreci
Boşanma süreci devam ettiği ve ihtiyaç duyulduğu sürece Programımız devam eder.
(Haftada bir saat Koçluk seansı + en az 2 kere telefonla ve maille iletişim)
Devamı