İlişkilerinizde Yaşadığınız Kısır Döngüleri Nasıl Kırarsınız?
İLİŞKİLERDE YAŞADIĞINIZ KISIR DÖNGÜLERİ NASIL KIRARSINIZ?
Son zamanlarda kişilerin en çok şikayet ettiği ; asla bir daha aynı olayı yaşamayacağım dediği halde bazen aynı kişilerle, bazen ise kimlikler değişse de aynı olayları farklı kişilerle yaşamaya devam eder. Bu sadece karşı cinsle değil hem cinsimiz ile de zaman zaman yaşadığımız sorunlardır.
Peki sizce nedendir? Hiç düşündünüz mü? Neden birbirine benzeyen kişileri sever hatta aşık oluruz. Bazen de birbirlerine benzemeseler de farklı insanlar ile sanki aynı yazılmış senaryoyu yaşarız?
Bunun sebebi çocukluktan başlayan, hatta daha da geriden bebeklikten biriktirilmiş mutsuzluk ve acıların, korku ve beklentilerin izlerini halen yaşıyor olmamızdır. Bilinç altımızın bize yaptığı oyunla güvenli ortamımıza bağlı kalmamız için takip ettiğimiz izlerdir.
Biz belki çok farkına varmıyoruz fakat bilinçaltımız gerek olumlu veya gerekse olumsuz yönleriyle ebeveynine benzeyen ilişkiler, eş adayları seçer ve unutamadığımız acı ya da mutlu; çocukluk, gençlik koşullarını tekrar yaşayarak onları düzeltmek istemektedir.
Çocukluk dönemizde bize acı veren olaylar ille de büyük boyutlarda olması gerekmez. hepimiz görünmez incinmeler, beklentiler ve korkular biriktiririz. Bilinçaltımız anne, baba ya da hayatımızda çok etkili figürlerin benzerlerini bulup onları düzelterek başarı kazanacağına inanır. Şöyle düşünün; Mesela, sizi terk eden ebeveyn yerine güvenli bir eş bulabilecekken, onun yerine alkolik bir eş bularak yine o güvensiz koşulları oluşturup düzeltmek isteriz.
Başka bir örnek vermek gerekirse; Babanız iflas etmiş ve bu küçükken sizi çok etkilemiş olabilir. Bunun etkisi ile mali kayıplar yaşayan birine aşık olup onu düzeltmeye çalışırken kendinizi bulabilirsiniz.
Aşkı Başlatan Bilinçaltı Anılarınızdır
Çok ilginç gelebilir fakat, aşkı başlatan gizli uyarıcılar ”bilinçaltımızdaki anılarımızdır” ve bilinçaltımız da bir mıknatıstır. Eş seçimimizi bilinçli isteklerimiz değil de kişisel gelişim ihtiyaçlarımız belirler.
Geçmiş güvensizlikleri tekrar tekrar yaşamamıza neden olan kısırdöngüye nasıl son veririz? Yanlış insanları ve yanlış durumları hayatınıza çekmekten yorulduysanız, aynı tip insanlar ve aynı problemlerden sıkıldıysanız bu yazıyı okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Neye Layık Olduğumuzu Düşünürsek Onu Buluruz
Bunu hep söylüyorum belki fakat hayatımıza giren hiç kimse tesadüfen girmiyor ve hayatımıza çektiğimiz kişiler bizim içimizde ne yaşıyorsak dışarıdan bizi bulan kişiler oluyor. Nasıl birine layık olduğumuza temelde inanıyorsak o kişi bizim karşınıza hem de kendi davetimizle fark etmeden çıkıyor. Bir nevi içinize ayna tutuyor ve sizin düzeltmeniz gereken yerleri işaret ediyor. Kahin olmaya gerek yok kendinizle ve yaşamınızla ilgili neye inanıyorsanız gerçekleşecektir. Yani siz kimseniz ve beklentileriniz nelerse hayatınızdaki insanlar da bu özellikleri taşıyan bir kopyanız olarak karşınıza çıkacaktır.
Bu yüzden etrafınızdaki insanları değiştirmek istiyorsanız hemen kendinizi değiştirin, göreceksiniz ki sizdeki değişimle birlikte etrafınızdaki insanlar, olaylar ve durumlar hızla değişecektir.
Değişimin Yol Haritası
- En büyük korkunuz en zayıf tarafınızdır ve beklenmedik anlarda sizi sınamak için karşınıza çıkmaktadır. En büyük korkunuzla yüzleşin. Eğer terk edilmekten korkuyorsanız, sizi terk etme ihtimali belirgin insanlarla birlikte olmayın. Ya da terk edilmemek için fazladan yaptığınız fedakarlıkları yapmayın, cesur ve güvenli olun. Bu yüzleşme metodunu tüm korkularınıza uygulayın. Korktuklarınızı kendinize çektiğinizi sakın unutmayın.
- Kendinizi değiştirmekten korkmayın. Hayatta karşımıza çıkan her insan, her olay bizde var olan potansiyel ile ortaya çıkar. Ve insanoğlu sürekli gelişim ve değişim içinde olmazsa hem olaylara hem kişilere yenik düşer. Hayat olduğunuz gibi olduğunuz değil, olduğunuz halinizin en iyisini gerçekleştirmeniz gereken bir süreçtir. Her yazımda tekrarladığım gibi olayları değil ama olaylara bakışınızı, kişileri değil ama kendi kişiliğinizi değiştirebilirsiniz. Ve siz değiştikçe dünya değişecektir.
- Gerçek nedenler için ilişki kurun. Sadece bir sevgiliniz ya da bir eşiniz olsun diye değil, hayatın geri kalanını onunla mutlu geçirebileceğiniz insanlarla ilişki kurun. Bir yoksunluk, kendinizi kötü hissetmemek veya sadece hayatınızla ilgili benzerlikler bulmak niyetiyle kurduğunuz tüm ilişkiler size zarar verir. Bir ilişkiye girerken onunla anlaşıyor musunuz? Temel değerleriniz birbirinize uygun mu? Aranızda karşılıklı hisler var mı? Karşınızdaki insan size değer veriyor mu? Siz ona değer veriyor musunuz? Bu sorulara cevap verebildiğiniz kişilerle ilişkiye girin.
- Sizi suistimal eden, üzen ve bir şekilde aşağılayan ve bunları bir kereye mahsus değil sürekli tekrarlayan insanlardan uzak durun. Bir ilişkiyi başlatabildiğiniz gibi korkusuzca bitirebilmeyi öğrenin. Hayatınızın sorumluluğunu alın ve mağdur bilincinden kurtulun. Başınıza gelen kötü olayların devam edip etmemesi sadece sizin elinizde unutmayın.
- Sadece sizinle ilişki kursun diye kimsenin koruyucu meleği olmayın. Fazla fedakarlık yaparak sevgilinizi, eşinizi dostunuzu elinizde tutmaya çalışmayın. Feda edip, kar sağlamaya çalışmayın. İlişkilerin yakıtı paylaşım, sevgi ve birlikte olmaktan keyif almaktır bunun dışındaki her şey ancak kısa süreli istisnai durumlar olabilir.
Bunları yapmakta zorluk çekiyor yada nereden başlayıp nasıl yol izlemelisiniz bulamıyorsanız bir uzmanla çalışmanızı tavsiye ederim fakat muhakkak kısır döngüyü kırın… Bu döngüden bir kez çıktığınızda nefes aldığınızı hissedersiniz. Kendiniz için bunu yapın ve aynı şeyleri bazen aynı bazen de farklı farklı kişilerle tekrar tekrar yaşamayın.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
Kadınlar Anne Olunca Sevişmekten Vazgeçiyor
KADINLAR ANNE OLUNCA SEVİŞMEKTEN VAZGEÇİYOR
Yapılan bir araştırmada, annelere yaşamları ile ilgili sorular soruluyor. Ne sıklıkta alkol kullandıkları, hamilelik döneminde aldıkları kiloları nasıl verdikleri ve hatta ne sıklıkta seviştikleri soruluyor. Ya da sevişmedikleri … Duyduğunuz yanıtlar eminim sizi de şaşıracaksınız.
Araştırmaya Sonuçları
- Herhangi bir yaştaki annelerin yüzde 32’si en azından birkaç sene seks yapmadan yaşıyor.
- Yüzde 36’sı birkaç ayı sekssiz geçiriyor.
- Yüzde 27’si birkaç haftayı sekssiz geçiriyor.
- Ve sadece yüzde 5’i sadece birkaç gün sekssiz yaşıyor.
Tabi ki şu bir gerçek çocuk olduktan sonra cinsel hayatta değişimler elbette oluyor. Evde çocuk varken, yaşı ne olursa olsun, cinsel hayatı aynı ateşle sürdürmenin zor olduğu bir gerçektir. Fakat cinsel ilişkinin eşiniz ile sağlıklı bir ilişki ve evliliği sürdürebilmek için de gerekli olduğu da bir gerçektir.
Sizin Evliliğinizde Seks Var Mı?
Araştırmaya göre, çiftlerin yüzde 15-20’si evliliklerini seks olmadan sürdürüyor. Sekssiz evlilik ise yılda 10 defadan az cinsellik yaşamak olarak tarif ediliyor.
Denilebilir ki kişiler, yıllar geçtikçe ilk evlendikleri zaman birlikte oldukları kişilerden ve yaşadıkları ilişkiden uzaklaşırlar. Günümüzde çiftler hem iş hayatında hem ev işlerinde aktifler. Bu eşitlikçi tutum, çiftlerin cinsel hayatlarını maalesef negatif etkilemektedir. Oysaki koca, ne kadar çok erkeksi iş yüklenirse, karısının seksüel açıdan o kadar fazla tatmin olduğu raporlarla tespit edilmiştir.
Sizce Boşanma Riski En Az Olan Çiftler Hangileri?
Yapılan bir araştırmaya göre erkek ev işlerinin yüzde 40’ını yapıyor ya da kadın ev bütçesine yüzde 40 katkıda bulunuyorsa, boşanma riski oldukça düşüyor. Boşanmamak için paylaşım şart gibi görünüyor. Ve bu paylaşım hem sosyal hem iş yaşamında şart…
Peki Seksin Size Faydaları Nelerdir Dersiniz?
Öncelikle çok daha az strese girersiniz. Seks yapmak ve sevdiğiniz insan ile yakınlaşmak sizi daha sağlıklı ve mutlu hissettirecek hormonları harekete geçirir. Seks sizi sadece mutlu etmez, aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir, cildinizi parlatır, baş ağrısı gibi ağrılardan kurtulmanızı sağlar ve uyku düzeninize iyi gelir. Ayrıca en zevkli egzersiz şeklidir.
Gerçek Bir Kadın İçin Seks Öncelikli Olmalı?
Artık evet, Günümüzde eşlerin birbirinden uzaklaşmalarındaki en önemli faktörse seks o zaman bir kadınında en birinci önceliği olmalıdır seksi yaşamak. Seks yapmamak için sayılabilecek tüm bahaneleri biliyoruz. Çok yorgun, çok stresli olabilirsiniz ya da başınız çok ağrıya bilir. Peki bu bahaneleri bir kenara atmaya ne dersiniz?
Evet bir kadının seks önceliği olması için yapması gerekenler;
Seks için Alarmınızı Kurun; Şöyle de diyebiliriz, günün başından seksi düşünmeye başlayın, vücudunuzu seks için hazırlayın. Bir danışanım bunun için şöyle bir yol bulmuştu; ”Sabahları iki alarm kuruyoruz. Biri bizi uyandırmak ve sarılmak, öpüşmek, konuşmak yani yeni günü birlikte karşılamak için. İkinci alarm ise yataktan kalkma zamanımızın geldiğini haber veriyor. Böylece her sabah birbirimize mutlaka vakit ayırmış oluyoruz” Bu yöntem oldukça işe yarayan bir başlangıç olabilir.
Seks için randevu ayarlayın ve randevunuza sadık kalın; Tabi ki seks için önceden plan yapmak, spontane yakınlaşmalardan kötüdür ama hiç seks olmamasından da iyidir. 4 çocuk annesi bir A; haftada üç kez takvimini işaretliyor diyor. (Cumartesi, Pazar ve haftanın tam ortası Çarşamba). Bu size komik gelebilir faat unutmayın evlilik hayatının %70 den fazlasını seks hayatınız belirliyor.
Eşinize ”Evet” Diyin; Eşinizle aranızda sözsüz bir anlaşma imzalayın ve birbirini asla reddetmeyin. Ama aynı anlaşma birinizin başı gerçekten ağrıyor ya da bitkin ise bunu fark etmek ve teklif etmemeyi de içersin. Birbirinizi izleyin, hissedin ve isteyin. Evliliklerde seksin bir vazife algılanması elbette hoş değildir fakat evliliği evlilik yapan sebeplerden biride sekstir o yüzden sözsüz anlaşmaları takip etmek çok etkilidir.
Ve En Önemlisi ”Zevk Almayı Öğrenin”; Bazı kadınlar seksin sadece erkekler için eğlenceli ve zevkli olduğunu sanır. Oysa bir kez zevk almayı öğrenir ve zevk almaya başlarsanız, daha sık yapmak için siz de sabırsızlanacaksınız. Hatta bazen eşinizden daha istekli ve kontrol sizde olacaktır.
Sevgiyle Kalın…
Devamı