Aldatmanın En Bilinen Sebepleri?
Psikoterapist Robert Weiss’a göre erkeklerin bir bölüm yaptıkları aldatma oldu inkar ediyor. Bir kadın, cinsel içerikli yazışmalar açısından aldatmak olarak kabul etmeyebiliyor.
Weiss erkeklerin aldatma sebeplerini algılamaktayız:
1- Olgunlaşmamış olmak: Ciddi ilişkilerde yeterince deneyiminin ve güvenilirliğin fark etmemek.
2- Aynı zamanda ve şu şekilde: alkol ve madde bağımlılığı gibi karar verme mekanizmasını sağlamak komorbid sıkıntılar.
3- Öz Güven Eksikliği: Yaşlandığı, yeterli olduğu, zengin veya zeki şaşırtıcı hissi. Orta yaş krizi.
4- İlişkinin bitmesi 1. versiyon: İlişkisini bitirmekmesdur ama partnerine ayrılmak istediğini söyle. Ayrılma işini karşı tarafa yıkmaya çalışır.
5- İlişkinin bitmesi 2. versiyon: Şu anki değişkenliği bitirmek istersiniz, ya da bir dala tutunmadan bu dalı bırakın istemez. Hala bu ilişkideyken bir sonrakini hazırlar.
6- Tutkuyu bağlılıkla karıştırma: Uzun süreli bağlı bir ilişkide tutkunun bulunduğu daha normal ama daha uygun duygulara bırakmasının normal olduğu bilmez.
7- Dostlarından eksik destek: Arkadaşlarından destek almayıp, duygusallıkla ilgili eşine bırakmıştır. Eşi duygusal olarak bir arada kalmaz ve başkasını arar.
8- Çocuklukta taciz yaşamak: Çocuklukta yaşadığı birtakım travmatik olaylar şu anki ilişkilerinde bağlılığını etkileyebilir.
9- Bencillik: İstediğini elde ettiğim umursamaz. Evliliği etrafından dolaşmak istediğiniz kurallar bütünü kadar görür.
10- Kendini özel ve eşsiz: Başka erkeklerin hak etmediği bir şeyi hakmış. Kurallar ona işlemez. Kendini ödüllendirmekte özgürdür.
11- Dürtülerini durduramama: Aldatmak fikri aklinin ucundan geçmediyse bile fırsat getirdiğinin bilinmesini sağladı.
12- Gerçek dışı beklentiler: Partnerinin her isteğini ve ihtiyacını 7/24 karşılamaya beklemiştir. Karşılamalamayı dışarıdan tatmin arar.
13- Öfke ve intikam: Eşini incitmek için aldatır ve yalanleyinle bile uğraşmaz. Partnerinin bilmesini istiyoruz.
DevamıCinsel Yaşam Aldatmaya Sebep Olur mu?
Aldatmanın bir çok sebebini duyduk, okuduk araştırıyoruz. Aldatma sebebi, istediği cinsel tutkuyu bulamamak olabilir mi?
Aldatma denilince akla ilk gelen ilişkide kıvranan mutsuz kadın veya erkek anlamına gelir. Genel de cinsel hayatları tekdüze bir hal almış kadın ve erkekler. Aldatmanın en sık manzaralar biri ile cinsellik neden ilişkiyi bu boyuta kadar götürüyor? Neden cinsellik aldatmanın hep başrol oyuncusu?
Aldatma vakalarına baktığımızda, bambaşka sebepler ile gerçekleşmiş gibi görünse de, bir eşya ucu cinsellik.
Cinsellik Bir İhtiyaçtır, Dürtüdür;
Cinsellik su içmek, yemek yemek gibi bir dürtü, ihtiyaçtır. Bu ihtiyacın gelişmiş şekil, paylaşım, istek ve iletişim ortaya çıkıyor. Bu cinsiyet tüm kadınlarda ve erkeklerde dışm özgürlüğün tanımı yapılmaz. Birliğinde çok faydalı.
Aldatmayı Aşmanın Yolu Nedir?
Aldatmayı aşmanın yolu ilgiden geçiyor. Aldatmalar engellemek, evlilikleri korumak şüphesiz hepimizin istediği bir şey. MD Buss’ın bir ölçüsü varmışlardır. Sonuçlar; kontrolcü ve duygusal olan manipülatif taktiklerin işe yaramadığını gösterir.
En önemli olan şey şey; eşinizin boyuta karşı motivasyonunu ve isteğini arttırmaktır. Onu önemsiyorsanız ve sevdiğinizi yapıyoruz. Dikkatini kendi üstünüzde tutmak için dışarı görünüşünüzü iyileştirin. Burada partnerinizin gerçekten nelerden hoşlandığını sorun çok önemli. Çünkü başkasının yaşa değişimleri yapmak. Cinsel uyum ve beğeni konusu gerçekten çok kişiseldir. Onayı doğru değişimleri doğru zamanlama ile yaparsanız.
Hamilelikle İle Aldatma Yakından İlgilidir;
Hamilelikle cinsel hayatın ortaya çıkmadığı düşüncesi ile ilişkilidir. hamilelik süreci erkeklerde “bebeğin zarar görme, eşim zarar görme, bebeğim karnında iken nasıl yapılıyor …” gibi yanlış algılarından cinsel yaşamın olumsuz etkilenmesi, eşitine karşı cinsel isteksizlik yaşadım. erkeklerde çok etkilendikleri bir işlemtir. “
Cinsel Tutku Bağımlılığı Aldatmaya Sebebi midir?
Cinsel tutku bağımlılığı bulunmamaktadır; Scott A. Johnson isimli kitabın bir çok, çok olması gerekir, “Öyle midir, değil midir sorusundan çok bazen zengin, ünlü ve nüfuzlu insanlarda bu tanıyı aldatmanın sağladığı sıralamaya ve yapmaya” diyor. Bu yaklaşım ya da tutku bağımlılığın korunması için gereken önlemler. “Ne yapayım elimde değil, ben bile hastayım” diyerek hazırlanmış yanlışlıklara devam edebiliriyor. Böyle bir durum var hemen bir doktora başvurmak gerekiyor.
Türkiye Aldatma Sırasında Nerede?
Aldatma konusu tüm zamanların en çok tartışılan konularından oluşmuştur. Aslına bakarsanız aldatma konusunda birbirine çok zıt çalışmalar yayınlanmadı. Irkı uzman erkeklerin daha çok aldatma eleştirisiyle olduğu ve mevcuttur. Şikago Üniversitesi’nin 1972’den beri Genel Sosyal Anketi (Genel Sosyal Anket GSS) ‘tir. Evli insanlarda, erkeklerin yüzde 12’si mevcuttur. Ancak insanlar bu konuda yalan söylemeye yatkındır. Bu oranların daha yüksek olduğu varsayabiliriz. Erkekler için yüzde 15, kadınlar için yüzde 10 diyebiliriz. Neredeyse tüm dokümanlar erkeklerin eşlerini daha çok aldattığı yönündedir. Ancak David M. Buss isimli bir araştırmacının bulunduğu bir diğerinden göre, kadın ve erkekleri aldatıyor ama erkekler, kadınlara puan aldattığın daha çok kabul etme. Bu görüş çok kalitede alınmasa da bir grup uzmanı doğru kabul ediyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü’nün kapsamına göre erkeklerin yüzde 58’i eşini veya partnerini aldatıyor. Bu oran, evli kadınlarda yüzde 40’ları buluyor. Türkiye, dünya aldatma ortalarında üst sıralarda yer alıyor.
Bir Kere Aldatan Yine Aldatır mı?
Aldatma hakkında çok fazla. Bunlardan önemli bir tanesi de “Bir kere aldatırsa yine yapar” dedi. Sadakatsizlik sayımı, daha önce sadakatsizlik söylenmesi, gelthirmek “Bir kere aldatırsa yine yapar” hem bilimsel araştırmalarla yanlış, hem de yıkıcı aldatma davranışını tekrar ettiren, koşullayıcı ve zararlı bir inançtır. Çocuklarımıza örnek olmak ve alın kodlamasında etkilidir.
Susan Marchant-Haycox, “Bir çocuk sahibi olmak için bir çocuk daha var, bir süre sonra algılamaya başlamak, bir süre sonra algılamaya başlamak.Bir yetişkinlik zamanı dada aldatma davranışını yapma çok çok” diyor.
DevamıSiz Kimseyi Değiştiremezsiniz; Fakat Değişimin Sebebi Olabilirsiniz
SİZ KİMSEYİ DEĞİŞTİREMEZSİNİZ;
FAKAT DEĞİŞİMİN SEBEBİ OLABİLİRSİNİZ
”İnsan Hayatta Kendisinden Başka Kimseyi Değiştiremez” Bu cümle en çok tekrarladığım cümlelerden birisi… Farkındalığı yüksek olan kişilerin kendini değiştirdiğinde dünyasını değiştireceği, bilerek, değişim için kolları sıvadığı tepkiler alırken, bazen de, kızılıp belki içten içe öfkelenilen tepkiler alıyorum ”Sorun bende değil ki ben niye değişeyim, değişecek sorunlu olan ” denebiliyor.
Haklısınız doğrudur; Elbette insanlar değişir. Fakat siz söylediğiniz yada rica ettiğimiz için değişmezler. Kişiler sadece ve sadece kendileri istedikleri zaman değişir. Aslına bakarsanız karşı tarafa ne kadar değişme noktasında ısrar edersek, değişime karşı o kadar direnç gösterdiklerinin farkına varırız. Ve siz ısrar ettikçe direnç daha da artar.
Yapılan ısrar çok iyi niyetli olmuş olsa da, farkında olmadan, karşı tarafın kendi özgür iradesi ile değişimini engellersiniz. Ne zaman ki istek ve ısrarlarınızdan vazgeçtiniz; Artık değişim için adım atma, karşı tarafın iradesine geçer. Tabi bu kesin değişecek anlamına gelmez, fakat değişip değişmeme özgürlüğü kendi seçimi olmalıdır. Size ve ısrarlarınıza dayanamayıp verilen sözler sadece anı geçiştirmedir. Maalesef kendisinin bulmadığı yada karar vermediği yöntemler kişiyi değiştirmez. ”Kişi kendi değişime karar verir ve kimse kendinden başkasını değiştiremez”
Değişime SEBEP OLMAK
Emin olun ki kimse şuana kadar kimseyi değiştirememiştir. Fakat başka bir açıdan bakacak olursak, ”Birisi bir diğerinin, değişimine sebep olabilir” Değiştirmek ile değişimine sebep olmak arasında çok ciddi bir fark vardır. Biri karşı tarafı değiştirmeye çalışırken, biri onu değiştirmek için kendini değiştirir yada kendindeki bir şey karşı tarafın değişmesine sebep olur.
İlişki yada yaşam koçu çalışmalarına katılan danışanlarımın kafasında en büyük soru işareti tamda burasıdır. ”Sevinç Hanım benim değişmemin ilişkime ve yaşamıma ne katkısı olabilir, diğer herkes aynı kaldıktan sonra, ben; onlar değişsin istiyorum” Evet kendilerince de haklılardır. Fakat değişmez bir kural var, oda ”Biz kendimizden başka kimseyi değiştiremiyoruz” kendimizi değiştirmemiz ise, hem ilişkimizde,hem de hayatımızda çok ciddi değişimler meydana getiriyor. Başta da dediğimiz gibi kendimizdeki değişim başkalarının değişimine sebep oluyor.
Karşınızdakilere Daha İyi Olma İsteği Verin
Biliyorum kafanız karıştı. Bir örnekle açıklamaya çalışıyım.
”Benden Bu Kadar” (As good as it gets) filminde Jack Nicholson’ ın canlandırdığı Udall Karakterini izleyenler hatırlayacaktır. Filmin başında Udall ile karşılaştığımızda iğrenç, kaba, inanılmaz biçimde ben merkezci ve obsesif-kompulsif kişilik tanısı konulmuş bir kişidir. İnsanları şaşırtmaktan ve aşağılamaktan sapıkça bir zevk alan ve bu konuda oldukçada ustalaşmıştır. Udall iletişim kurduğu herkese hakaret edip, aşağılamakta ve bu huyundan dolayı herkesi kendinden uzaklaştırmaktadır. Ki karakter çok zekidir davranışlarının ve bunların nelere yol açtığının da farkındadır. Ancak durum umurunda bile değildir. Çünkü bay Udall için tek önemli olan kişi kendisidir.
Fakat film ilerledikçe Udall umurunda olan bir başkası daha olur. Her zaman gittiği restorantta kendisine hizmet eden garson Carol (Helen Hunt) karakterine aşık olur. Bir dizi beklenmedik olay gelişir ve bu ikili kendilerini bir akşam yemeğinde baş başa bulurlar. Udall bu sefer muhtemelen yaşadığı heyecan ve gerginlikten dolayı istemeden Carol’u aşağılar. Ve Carol bir özür yerine Udall dan gerçek bir iltifat ister.
Bu durum Udall için çok önemlidir. Bilir ki tek ve ufak yanlışıyla Carol masadan kalkıp arkasına bakmadan gidecek ve aşkını kaybedecek. Bunun tek şansı olduğu için kafasını toparlayıp düşünmeye başlar. Yine her zamanki gibi şaşırtan sözlerle cümlesine başlar. Doktoru ona her gün alması gereken ilaçlar vermiştir.
”İlaçlardan nefret ederim” diye başlar. ”İlaçlar çok tehlikeli şeylerdir. Nefret ederim. Burada nefret ederimi ilaçlar için kullanıyorum tabi..” Daha sonra Carol’a bir önceki karşılaşmalarında, kendisine ne söylemiş olduğunu hatırlatır. Carol gecenin bir vakti, yağmurdan ıslanmış, ancak söyleyeceğini de kafasına koymuş bir vaziyette Udall’in kapısını çalar ve ”Seninle asla birlikte olmayacağım” demiştir. Carol’in bu tavrı Udall’a , kaba davranışları ile Carol’in gözünde ne kadar itici olduğunu anlamasını sağlamıştır. Tam gözlerinin içine bakarak şöyle der; ”Ertesi gün ilaçlarımı almaya başladım, işte sana iltifatım budur”.
Fakat Carol anlamaz. ”Şimdi bunun neresi iltifat” der. Udall biran için duraksar ve açıklamaya başlar.
”BANA DAHA İYİ BİR ADAM OLMA İSTEĞİ VERİYORSUN” der. Carol yumuşar ve gülümseyerek şöyle der; ”BU HAYATIMDA DUYDUĞUM EN GÜZEL İLTİFATTI”
Filmi ve Jack Nicholson’ ın karakterini hatırlayanlar Udall için, İlaç almaya başlamasının ne kadar önemli ve büyük çaba gerektiğini bilir. Ve Carol’ın bunu ondan istediğinde yada ısrar ettiğinde reddedileceğini bilirsiniz. Bunu kendiliğinden ama Onun yüzünden yapmıştı. Daha iyi bir insan olabilmek için Carol onun sebebi olmuştu ama tercih kendinindi.
Sizin Hayatınızda da Udall gibi kişiler olabilir. Aynen bu filmdeki gibi; Bizlerde hayatlarımızda, ailemizde, ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlarda kendimizden başkasını değiştiremeyiz. Fakat sizin değişiminiz, karşınızdaki kişilerin değişiminin sebebi olabilir.
İlişkilerde Aldatma
İLİŞKİLERDE ALDATMA
Günümüzde kadın erkek aldatmaları oldukça artmış durumdadır. Araştırmalara göre ilişkilerde aldatan kadın da olsa erkek de olsa aslında duygusal boşluklarından ve inançlarındaki eksiklerden kaynaklı. Buna isterseniz ilişkilerine olan inançları diyin, isterseniz kendi ahlakı inançları diyin her neyse sadakatlerine sebep eskisi kadar güçlü olmadığı ortadadır aslında.
Sebep bu olmasına rağmen yine yapılan anket ve araştırmalarda; kadınlara neden aldattığı sorulduğunda başka birini aşık olduğunu söylerken, erkek de ise karşı cinsin cazibesine kapıldıkları için aldattığını iddia ediyor. Görüldüğü gibi Kadın ve erkeğin aldatma nedenleri bile birbirinden çok farklı.
”Kadın olsun , Erkek olsun Aldatmanın hiç bir şekilde haklı sebebi yoktur.”Öncelikle Kişilerin belli inanç ve ahlak anlayışını benimsemeleri gerekir buradaki eksiklik kişileri aldatmaya daha fazla iter. Tabi ki aldatma noktasına gelecek kadar, bağları kopmuş İlişkilerde aldatma yerine her dürüst ve erdemli insan gibi konuşup ya sorunlarına çareler bulmayı yada ayrılığı seçmeleri en doğru olandır.
Her ne kadar aldatma denince akla ilk erkeklerde gelse de; kadınlarda aldatma konusun da diğer bir çok şey gibi, erkeklerle yarış halinde maalesef… Son yapılan araştırmalar, kadınlarında artık erkekler gibi mutluluğu dışarıda aramaya yöneldiğini gösteriyor. Erkekler ile kadınların aldatma noktasında tek farkı ise kadınlar evliliklerinde her şey yolunda gidiyorsa, eşine aşıksa yada seviyorsa aldatmaya kalkışmıyorlar. Yine erkeklerin belki de en büyük aldatma bahanesi olan; sıradanlaşması yada eski tutkunun kalmaması kadını aldatmaya iten nedenlerin ilkleri arasında değil. Aslında şunu demek daha doğru olur, Kadınlar ilişkilerinde sorun yaşayıp ilk karşılaştıkları hayal kırıklığında başka arayışlara geçmektense ilk önce ilişkisini tamir için oldukça çabalıyor. Problemi çözememek direncini kırıyor ve arayışa geçiyor.
İlgisizlik erkelerin de çok yakındığı bir konu ve aynı şekilde kadınlar içinde… ilgisizlik ve eşi tarafından ilk günlerde ki gibi önemsenmeme, kadınlar için de çok hassas bir konu. Yapılan araştırmalar kadınların elbette aşk ve tutkuya ihtiyaçlarının ilk sıralarda olduğu fakat en az bunlar kadar şefkat, güven ve ait olma duygularına ihtiyaç duyduğunu kanıtlıyor. Kendi eşiyle olan İlişkisinde bu duyguları bulamayan kadınların, kendisini önemseyen, mutlu etmeye çalışan, ve kendinin kadın olduğunu hatırlatan karşı cinse meylinin olduğu gözlemlenmiş. Kadını eşi görmezden gelip yaşadıklarını, sorunları yok sayıyorsa, bu kadınlar da bir kaçış yolu olarak eşini aldatıyor. Kadın için sevgi, aşk; her daim ilgi, alaka, problemleri paylaşmak, sahiplenilmek, anlaşılmak ve konuşabilmek demektir. Erkek bunları yapmadığında, bana lütfen sana sadık kalmam için yardım et, sana, senin ilgine, alakana ihtiyacım var çığlıklarını ve ısrarları görmezden geldiğinde kadın çözümü başka bir ilgi kaynağına yönelmekte bulabiliyor.
Erkekler Neden Aldatır
Genelde bildiğimiz gerçek hep erkekler ilişkilerinde ilk hayal dünyasından çıkandır. Fakat gerçek böyle değildir. Evlilikler de tabi ki istisnalar hariç genelde hayal aleminden çıkıp, gözlerini gerçek dünyaya açan ilk taraf aslında kadınlar oluyor. Ve bu hayal dünyasından çıkmak kadını heyecandan uzaklaştırıp, eşine yeterince ilgi göstermeyip, bakımlı kadın havasından uzaklaşabiliyor. Erkekler ise O ilişkilerindeki ilk günkü kadını arıyor. Eşinden ilgi, anlayış, kendisine heyecan veren bakımlı kadın olmalarını istiyorlar. Ve bunu bulamadıkların da erkekler aldatma yoluna doğru ilerliyorlar.
Erkekler kendine tapan ve onun için her türlü özveriyi gösteren kadının, artık kendini eleştirmesine, kontrol etmeye çalışmasına, birde duygusal ve cinsel isteklerini zorunlu oldukları için yapıyormuş tavrından çok rahatsız oluyorlar. Dünya çapında yapılan araştırmalar da gösteriyor ki; erkeklerin aldatmasında ki en büyük neden yeni biri tarafından değerli ve önemli hissettirilmek. Erkekler eşlerinin fiziksel olarak kendilerini önemsememesini, kilo almalarını yada artık evliyiz beni böyle kabul edecek tavrını bir tehdit yada kendisini önemsemediği olarak algılıyor. Erkekler yaşlanmaktan kadınlardan daha fazla korkarlar. Ve bu önemsenmeme hali onlarda yaşlanma korkusu olarak ortaya çıkar. Kendini yaşlı hissettirmeyip , güçlerini kabul eden ve onları memnun etmeye çalışan birine ilgi duymaya başlarlar.
Evet bunlar aldatma sebebi olmamalı sadece çözülmesi gereken sorunlar olmalı; Kişiler kolayı ve yanlış olanı değil. Kendileri ve aileleri için en doğru olanı seçmelidirler. Unutmamak gerekir ki ”Yanlış bir yol bizi doğru ya ulaştırmaz ”. İlişkilerinizde içinden çıkamadığınız ve çözüm aradığınız yerde ilişki koçundan yardım almak en sağlıklı kararlardan biridir.
Kadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (2)
KADINLARA GÖRE NELER ALDATMAYA GİRER (2)
Soru-2- Herhangi bir Sosyal Ortamda Bir Yabancıyla Flört Etmek Aldatma Sayılır mı?
Bu soruya kadınların %45 Evet, %55 Hayır demiş. Bu oldukça tartışmalı bir soru sanırım. Sebebiyse, bu kez flörtün sınırlarının net olarak belirlenememesi. Nedir flört? Uzun bir bakışma? Hararetli bir sohbet? Sohbet ederken birbirine dokunma? Hangisi masum bir flört sayılır, hangisi çizmeyi aşmak anlamına gelir? Bu soruya her birimizin cevabı farklı olacaktır.
İlginç olan ise; İstatiksel veriler, kadınların bu konuda hemen hemen ikiye ayrıldıklarını gösteriyor, ancak bu tür sosyal flörtü zararsız bulanlar az farkla önde. Yani demek istiyorlar ki, barda, kafede, konserde, uçakta, bekleme salonunda, kitapçıda tesadüfen tanıştığınız bir erkeği çekici bulduğunuz ve onunla ayaküstü flört ettiğiniz için vicdan azabı çekmeniz ya da bunu gerçek bir aldatmayla bir tutmanız pek de gerekli değildir diyorlar. Bu soruda 100 kadının 55 bu konuyu aldatma olarak görmüyor. Bir ilişkinizin olması ve birlikte olduğunuz insanı sevmeniz, başka erkeği/kadını beğenmekten ve onlar tarafından beğenilmekten ki bu ikincisi bir kadın için çok daha önemlidir, vazgeçeceğiniz anlamına gelmiyor. Her ne kadar bayanların %55 bu cevabı vermiş olsa da sosyal flörtün hayatınızda tam olarak hangi boşluğu doldurduğunu belirlemek için kendinizle bir an önce yüzleşin derim.
Soru-3- Facebook gibi Sosyal Paylaşım Alanlarında, Eski Sevgiliyi Arayıp Bulmak yada Karşı Cinsle Mesajlaşmalar Aldatmaya girer Mi?
Bu soruya kadınların %80 Evet, %20 Hayır demiş. Gördüğünüz gibi, teknolojinin imkanlarını kullanarak kaçak dövüşmeyi aldatma sayan kadınların sayısı oldukça fazla. Gerçekten de bilgisayar hayatımızda yeni bir dönem başlattı; bizi kendisinden önce var olan iletişim kanallarının çok ötesinde bir noktaya taşıdı. Bugün artık dünyanın öbür ucunda yaşayan, sadece fotoğrafından tanıdığımız (ki o fotoğrafın ona ait olduğu da şüpheli), belki kimlik bilgileri bile bütünüyle uydurma olan biriyle chat’leşme ve hatta yakınlaşma olanağına sahibiz.
Hele insanların iç çamaşırı renklerine kadar bütün hayatlarını kişisel sayfalarına döktükleri Facebook, yeni insanlarla tanışma ve eski tanıdıkları yeniden bulma konusunda çoğumuzu harekete geçirdi. Herkes herkesin Facebook arkadaşı, sokakta birbirini tanımayan insanlar dahi! Fakat işte tam da bu sınırsız iletişim fırsatı, ihanet eğilimi olanlara sınırsız bir aldatma ve foyası meydana çıkarsa kendini aklama fırsatı sundu. Şimdi şöyle bir soru soralım; kadın ve erkek birbirlerine hiç dokunmazlarsa, gerçekten sevişmiş sayılırlar mı? Hayır mı diyorsunuz? Peki sanal seks ne olacak?Unutmayalım ki teknoloji sadece bir araçtır; onu masum ya da hain amaçlar için kullanmak ise bize kalmıştır. Aynısı Facebook için de geçerli. Birisine cinsel içerikli mesajlar göndermek ya da lafı sürekli cinselliğe getirmek, o kişiye Facebook üzerinden asılmaktan başka bir şey değildir ve bunun, o kişiye bir barda ya da başka bir yerde asılmaktan zerre kadar farkı yok. İster Facebook’ta olsun, ister sokakta, kriteriniz bellidir. Sadece sevdiğiniz erkeğin kulağına gitmesinden rahatsız olacağınız, dolayısıyla o duymasın diye kıvrandığınız davranışlar aldatma kapsamına girerler. Kendinizi sakın ola aldatmayın.
Soru-4- İşyerinde Flört Etmek Aldatma Sayılır Mı?
Bu soruya kadınların %73 Evet, %27 Hayır demiş. Bir kere, iş yerinde flörtün sosyal flörtten çok farklı olduğunu unutmamak gerek. Diyelim ofiste sohbetinden çok zevk aldığınız, içten içte çekici de bulduğunuz bir arkadaşınız var. Öğle tatillerinde birlikte yemeğe çıkıyor, kapı önüne çıkıp birlikte sigara içiyor, kahve molalarında baş başa dedikodu yapıyor, toplantılarda daima yan yana oturuyor, hafta sonu buluşup sunumlara çalışıyorsunuz. Evet, görünüşte tipik iki iş arkadaşısınız. Fakat aslında ateşle oynadığınızın farkında mısınız?
İş arkadaşlarımız, günün büyük bölümünü birlikte geçirdiğimiz kişilerdir. Süre hesabına vurursak, onlarla, ilişkide olduğumuz insandan, ailemizden ve en yakın dostlarımızdan daha fazla vakit geçiririz. Burada sizin için, sosyal flörtte ki gibi ‘Onu bir daha nerede göreceğim’ rahatlığı söz konusu değil, çünkü ertesi gün ofiste göreceğiniz kesin. Dolayısıyla, tam anlamıyla aldatma sayılmasa bile iş yerinden biriyle işin gerektirdiğinden fazla, yani duygusal ve fiziksel olarak yakınlaşmanın aldatmaya kapı açan bir yanı var. En azından çoğu kadın böyle düşünüyor. O yüzden kadınların bunu kıskanması ve gerçekten de bu ilişkinin başka yerlere yelken açması çok olasıdır.
Fakat aldatmalar günümüzde artık bu kadar genişlemesine rağmen hatta bir çok buna çok katı dikteler getiren toplumlarda da gizliliğini sürdürmesine rağmen hızla ilerlemesinin altında yatan temel sebeplere bir bakın derim. Tamamen ahlaki kriterlere olan eksiklikler, yada bize artık aldatmanın çok normal gibi gösterilmesinden kaynaklı olduğunu göreceksiniz. Bir uzman olarak tavsiyem Dürüst olup kendinizin ve karşınızdaki kişinin ruh sağlığını bozmadan eğer ki, her şeyi denemenize rağmen, halen eşinize yada sevgilinize değilde başka birilerine ilginiz varsa iki medeni insan gibi ayrılın derim. sevgiyle kalın…
Kadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (1)
KADINLARA GÖRE NELER ALDATMAYA GİRER (1)
Geçen gün okuduğum bir haber üzerinden sizinle bugün bir şeyler paylaşacağım. Konumuz bayanları da erkekleri de çok yakından ilgilendiren ”ALDATMA”. Aldatma nedir? Günümüz şartlarına değil de, biraz geriye gittiğimizde aldatmanın tanımı çok bariz belliyken bugün aldatmanın tanımı kişilere ve şartlara göre değişmiş durumda…
Yazıya elimden geldiği kadar objektif bakmaya çalışıp, gerçek istatiksel verilerine dayalı sonuçları vermeyi tasarlıyorum. Bir çok kişiye göre aldatmanın günümüzü, dünü yok gibi düşünülse de, hayatımıza giren teknoloji, sosyal medya, iş hayatında kadın erkek ilişkilerinin daha yakınlaşması gibi faktörler aldatılmaya bakışı da farklılaştırmıştır. Dediğim gibi; İhaneti ve sınırlarını kişilerin inanç sistemleri ile değil tamamen günümüz verileri ile hazırlanmış bilgiler ile sunmak istiyorum.
Aldatılmaktan Kim Hoşlanır?
Bu soruya hemen herkesin vereceği cevap, tabi ki kimse hoşlanmaz. İster Kadın olsun ister erkek kimse aldatılmaktan hoşlanmaz. Fakat buna rağmen kişisel hayatlarına bakıldığında insanların kimi ufak, kimi büyük, kimi aleni, kimi gizli aldatma olaylarının da günden güne arttığını görüyoruz. Evet bu aldatma gerçeğinin incelendiğinde; bir başkasını görünce duyulan belli belirsiz heyecandan ve küçük, zararsız flörtlerden tutun da, bir başkası için sevgiliyi ya da eşi terk etmeye kadar geniş bir yelpazede düşünülebilir.
Bir ilişki yaşarken başka birine ilgi duymak, hatta o kişiyle birlikte olmaya çalışmak, artık pek de sıra dışı bir zayıflık değil. Ancak sıradan olması, başımıza geldiğinde tepki vermeyeceğimiz anlamına da gelmiyor. İhanetle karşı karşıya kalmak her insanı çok üzer, öfkelendirir, yıpratır, hatta hayata bakış açısını kökten değiştirebilir. Ancak günümüzde başka bir sorunla daha karşı karşıyayız! Neyin ihanet kapsamına girdiğini, hangi davranışı aldatma olarak görüp hangisine hoşgörü göstermemiz gerektiğini belirlememiz gittikçe zorlaşıyor.
Bunun nedeni ise; bilgisayar teknolojisinin sunduğu yenilikler, iletişim imkanlarının hem çoğalmasına hem de çeşitlenmesine neden oluyor ve biz ne kadar istersek isteyelim, bu imkânların önüne geçemiyoruz. Böylece mesela geçen yüzyılda bir adamın eşini aldatması için başka bir kadınla fiziksel olarak karşı karşıya gelmesi, onunla bizzat tanışması gibi doğal bir önkoşul varken, bugün internet üzerinden sürdürülen iletişim birbirini hiç görmemiş iki insan arasında duygusal bir ilişkinin başlamasına da neden olabiliyor. Ayrıca mesele sadece teknolojiyle de sınırlı değil. Farklı sosyal gruplar, farklı kadın- erkek ilişkileri, eskiye göre çok daha rahat ifade edilen cinsel eğilimler, günümüzün hızla değişen yaşam biçimi bir bütün olarak bize yeni ahlaki değerler dayatıyor. En azından bizi, eski birtakım fikirlerimizi yeniden gözden geçirmeye zorluyor.Kimimiz bu hareketli ortamda prensiplerimize sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışıyoruz, kimimiz ise uyum sağlamak adına bu yeni dünya düzenine daha esnek yaklaşmaya… Diyebiliriz ki ihanette hoşgörü sınırları konusunda kafalar karışık. Yine de, neyin aldatma sayılıp neyin sayılmayacağına, kimi örnekler üzerinden giderek birtakım istatiksel sonuçlarla cevap vermek mümkün.
Bakalım günümüz kadını açık fikirli olmayı hangi noktaya kadar başarıyor, Kadınlar arasında yapılan araştırmalarda bir kaç soruya kadınlar bakalım ne cevap vermiş ve bizim değerlendirmemiz ne ?
Soru-1- İlişkiniz Resmen Başlamamışsa, Başka Biriyle Olmak Aldatma Sayılır Mı?
Bu soruya kadınların %75 Evet, %25 Hayır demiş. Jane Austen romanlarında duygusal ilişkinin başlangıcı, erkeğin aşkını itiraf ettiği ve kadının da bu aşkı kabul ettiğini dile getirdiği an olarak kabul edilir, bu klasik sahnenin öncesinde her iki taraf da duygularını gizler. Fakat hoşumuza gitsin ya da gitmesin, günümüz ilişkileri bu şekilde ilerlemeyip çok farklı seyirler izleyebiliyor. Artık cinsellik romantizmden sonra gelmiyor; hatta kimi durumlarda romantizmin cinsellikten sonra geldiği (Bakınız: evlilikle sonuçlanan tek gecelik ilişkiler!) bile söylenebilir.
Bazı kişiler; erkek arkadaş ya da kız arkadaş etiketinden hoşlanmıyorlar, kimileri ciddi bir ilişkiye girmeden önce sokak söylemiyle bir süre takılmayı tercih ediyorlar, yakınlaşmalar bir anda değil, yavaş yavaş gerçekleşiyor. Peki bu yakınlaşmanın hangi noktası ilişkinin başladığı nokta? ‘Biz neyiz şimdi? Birlikte miyiz, değil miyiz?’ sorusu eşliğinde konuya kafa yoran genellikle kadınlar oluyor.Asıl meselemize dönersek; sorunun sorulduğu 100 kadının yüzde 75’i evet, yüzde 25’i hayır cevabını vermişler. Demek ki kadınlar, ilişkinin adını koyma konusunda erkeklerden daha aceleci davranıyorlar. Daha doğrusu, bütün gereklilikleri, sorumlulukları ve yasaklarıyla ilişki, kadının kafasında erkekten daha önce başlıyor. Erkekse, en azından başlangıçta kendine kaçabileceği serbest bir alan bırakmayı, duygularından emin olmadan önce ‘denemeyi’ tercih ediyor, bu deneme sürecinde başkalarıyla da birlikte olabiliyor ve bunu kesinlikle aldatma olarak tanımlamıyor.
Unutulmaması gereken; ne olursa olsun, bunun aslında duygularla ilgili bir mesele olduğudur. ilişkinin adı konmamış olabilir, dolayısıyla da başka biriyle ilgilenmek aldatma kapsamına girmeyebilir fakat erkeğin, gözünün sizden başka kimseyi görmemesi gereken o ilk günlerde bile farklı seçenekler araması, ilişkinin ileri ki aşamaları konusunda kafanızda ister istemez bir soru işareti yaratacaktır.
Yazının Devamı için: Kadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (2) Okuyun Lütfen…
Devamı
Erkekler Neden Aldatır?
ERKEKLER NEDEN ALDATIR ?
Maalesef günümüzde kadın erkek aldatmaları oldukça arttı. Araştırmalara göre ilişkilerde aldatan kadın da olsa erkek de olsa aslında duygusal boşluklarından ve inançlarındaki eksiklerden kaynaklı. Buna isterseniz ilişkilerine olan inançları diyin, isterseniz kendi ahlakı inançları diyin her neyse sadakatlerine sebep eskisi kadar güçlü olmadığı ortadadır aslında. Sebep bu olmasına rağmen yine yapılan anket ve araştırmalarda; kadınlara neden aldattığı sorulduğunda başka birini aşık olduğunu söylerken, erkek de ise karşı cinsin cazibesine kapıldıkları için aldattığını iddia ediyor. Görüldüğü gibi Kadın ve erkeğin aldatma nedenleri bile birbirinden çok farklı.
Erkekler acaba neden aldatır ? . Biz bu gün erkekler neden aldatır bundan bahsedeceğiz . Acaba aldatma bir sonuç ve bizleri bu sonuca götüren belirli sebepler var mı? Peki bu sebepler neler?
ERKEKTİR YAPAR ANLAYIŞI İLE;
Erkek egemen bir toplumlarda daha fazla görülmesine rağmen, dünyada bir çok toplum için erkeğin aldatması maalesef çok normalleştiriliyor. Hele ki aldattığı kişi ile aralarında sadece tensel bir ilişki yaşıyor, yani duygusal bir ilişki yaşamadığı halde aldattıysa; Kendi açıklamalarında da toplum bakış açısı olarak da çok büyük olay gibi görülmeye biliyor. Şeytana uymuştur denir ,Genetik yapıları böyle denir, Kadın tarafından kandırılmıştır denir,hatta Eşinin hatasıdır denir. Aslında bunu eşlerini belki sevmediklerinden yapmazlar sadece çok büyük suç işlediklerini düşünmezler. Başta da dediğimiz gibi normalleştirirler aldatmayı. Sigarayı bırakmaya çalışan birinin gizliden içtiği tek dal sigara yada Rejim yapan birinin gizlice bir paket çikolata yemesi kadar masum bir kaçamak olduğuna inandırırlar kendilerini. İşin belki de en trajik yanı ise sadece tensel beklentiler için yaptığı bu kaçamağı kendi eşleri ve sevgilileri bile mazur görüp, üstünü kapatmak için çaba dahi harcarlar. Erkektir yapar anlayışından artık uzaklaşmak gerekir.
ERKEKLER İLİŞKİLERİNDEN BIKMIŞ VEYA SEVGİLERİ TÜKENMİŞ İSE;
Belki de çoğumuz erkeklerin hemen ilişkilerini sonlandırdığı gibi yanlış inanışa sahibizdir. Bir erkeğin eşinden ayrıla bilmesi için tabi ki istisnalar olsa da genelde son noktaya gelmesi gerekir.Özellikle Evlilik gibi ciddi ve uzun süreli ilişkilerini kolay kolay bitirmek istemezler. Eşine olan duyguları, sevgisi tükendiğinde, ayrılmak yerine başka bir kadınla ilişkiye girmeyi seçerler. Evliliklerini kurtarmaya çalışmak ya da kurtulmayacak bir evliliği bitirip, kurulu düzenini bozmaktansa , erkekler aradıkları heyecan, aşk ve tutkuyu başka kadınlarda bulmaya çalışırlar. Eşiyle ilişkilerinde duygusal paylaşımları bittiğinde, artık eskisi gibi beraber vakit geçirmek onları eğlendirmediğin de sevgileri azaldıkça; Eşiyle birlikte vakit geçirmek yerine, kendi hayatlarını yaşamayı tercih ederler ve aldatmak için fırsat kollarlar.İçindeki ruhi boşlukları ve inanç eksikliklerinden kaynaklı hafakanlarını başka ilişkilerle bastırmaya çalışırlar. Ve aldatma yolunu seçerler.
ERKEKLER İLİŞKİLERİNDE BEKLEDİĞİ İLGİYİ VE DEĞERİ GÖRMÜYORLAR İSE;
Genelde bildiğimiz gerçek hep erkekler ilişkilerinde ilk hayal dünyasından çıkandır. Fakat gerçek böyle değildir. Evlilikler de tabi ki istisnalar hariç genelde hayal aleminden çıkıp, gözlerini gerçek dünyaya açan ilk taraf aslında kadınlar oluyor. Ve bu hayal dünyasından çıkmak kadını heyecandan uzaklaştırıp, eşine yeterince ilgi göstermeyip, bakımlı kadın havasından uzaklaşabiliyor. Erkekler ise O ilişkilerindeki ilk günkü kadını arıyor. Eşinden ilgi, anlayış, kendisine heyecan veren bakımlı kadın olmalarını istiyorlar. Ve bunu bulamadıkların da erkekler aldatma yoluna doğru ilerliyorlar.
Erkekler kendine tapan ve onun için her türlü özveriyi gösteren kadının, artık kendini eleştirmesine, kontrol etmeye çalışmasına, birde duygusal ve cinsel isteklerini zorunlu oldukları için yapıyormuş tavrından çok rahatsız oluyorlar. Dünyada çapında yapılan araştırmalar da gösteriyor ki; erkeklerin aldatmasındaki en büyük neden yeni biri tarafından değerli ve önemli hissettirilmek. Erkekler eşlerinin fiziksel olarak kendilerini önemsememesini, kilo almalarını yada artık evliyiz beni böyle kabul edecek tavrını bir tehdit yada kendisini önemsemediği olarak algılıyor. Erkekler yaşlanmaktan kadınlardan daha fazla korkarlar. Ve bu önemsenmeme hali onlarda yaşlanma korkusu olarak ortaya çıkar. Kendini yaşlı hissettirmeyip , güçlerini kabul eden ve onları memnun etmeye çalışan birine ilgi duymaya başlarlar.
ERKEKLERİN CİNSEL HAYATI DÜZENSİZLEŞMİŞ İSE;
Cinsel isteksizlik erkekler tarafında da yaygın olarak görülüyor fakat yine de erkeklerin dışarıda kendine heyecan veren renkli bir cinsel yaşam bulmak için aldatmaları en yaygın aldatma sebeplerindendir. Hatta bir erkek eşini deli gibi severken, onunla ayrılmak gibi bir düşüncesi yokken bile renkli bir cinsel hayata ihtiyaç duyuyor. Ne zaman ki ilişkilerde cinsellik bir zorunluluk haline geliyor , sıradanlaşıyor, erkek kendisini yetersiz, güçsüz, beceriksiz ve eskimiş hissediyorlar. Bu yenilgiyi atlatmak için ise aldatıyor, Bunu yaparken bilinç altında yatan sebep aslında kendini ispat ve yeterli olduğunu gösterme isteğidir. Kadınlar bağlılık ve kendine verilen güven duygusundan tatmin olup enerji alırken; erkek ise güç ve kudretli olma hissi ile yaşama tutunacak enerjiyi kendilerinde buluyorlar.
ERKEKLER HUZURSUZLUKTAN BUNALMIŞ İSE;
Kadınlar problemlerin üstüne gider, hatta çözmeden rahat da edemezler. Fakat erkekler problemlerle uğraşmak istemiyorlar. Çözmektense kaçmayı tercih ediyor. Hatta bir türlü çözülememiş her fırsatta masaya yatırılan, bir gerginlik varsa erkeği dışarıya itmek için daha iyi bir neden bulunamaz. Sürekli dert dinlediği, kavga ettiği, kıskanıldığı ve huzursuzluk yaşadığı ilişkilerden kaçmak için aldatan birçok erkek vardır. Aşk enerjisinin yok olduğu, mesafelerin aradan kalktığı ve dert ortaklığına dönüşen ilişkilerde erkek kaçıp aşk arayışına girme eğiliminde oluyor. Erkekler saygı ve takdir göremediklerinde özgüvenleri büyük yara alıyor ve onlar bunu bir yenilgi olarak kabul edip intikam alma yolunu da aldatmak olduğu gibi bilinçaltı bir dürtüyle hareket ediyorlar.
Sevinç Karakaya