Kayınvalidem Yatak Odamızda
KAYIN VALİDEM YATAK ODAMIZDA
Soru; 13 yıllık bir evliliğe sahibim. Eşimin babası öldükten sonra annesi yalnız kaldığı için bizimle yaşamaya başladı. Aslına bakarsanız, İlk başlarda bizimle kalmasına karşı değildim fakat artık rahatsız olmaya başladım. Çünkü evin içinde sürekli dolaşıyor, gece yarısı odamıza girip oğlunun üstünü örtmeye çalışıyor ve bunun gibi rahatsız edici pek çok davranışta bulunuyor. Yani neredeyse aramıza girip bizimle yatamadığı kaldı. Eşime rahatsızlığımı söylediğimde ”Annem yaşlı kadın idare et” diyor. O gelecek diye diken üstünde yatıyorum, eşime bile sarılamaz oldum. Eşime yüklenip aramızı da bozmak istemiyorum. Lütfen bu konuda yardımcı olun…
Lale/ İzmir
Cevap; Kimsesiz kalan aile büyüklerinin çocuklarının yanında kalması çok sık görülen bir durumdur. Çok kaliteli bakım evleri olmasına rağmen, bu durum bir terk edilmişlik ve kimsesizlik gibi göründüğü için yaşlı anne ve babalar buraları pek tercih etmez. Bunun yerine çocuklarıyla birlikte olmak isterler. Eşinizin annesi, ölen kocasının yarattığı boşluğu oğlu ile doldurmak isteyebilir ve tüm ilgisini ona yöneltebilir. Ancak burada evlilikteki bazı sınırların ihlal edilmemesi gerekir. Evliliğin önemli unsurlarından biri cinselliktir ve cinsellik mahremiyet olmadan mutluluk vermez. Bu nedenle çat kapı yatak odasına girilen bir çiftin sağlıklı ve mutlu bir cinsel hayatı olamaz. Bu durum bütün ilişkinizi olumsuz etkileyebilir ve sizi geri dönüşsüz zor bir yola sokabilir. Burada kayın validenizi uyarmak eşinize düşüyor. Eşiniz annesini kırmadan, onun anlayabileceği bir dilde yatak odasının yalnızca size ait olduğunu, oraya sizin izniniz olmadan girmemesi gerektiğini söyleyebilir. Ayrıca eşinizle baş başa kısa bir hafta sonu kaçamağı yapmanız, aranızın yeniden ısınmasına yardımcı olabilir.
Nişanlımın Cimriliği Beni Kendinden Soğuttu
NİŞANLIMIN CİMRİLİĞİ BENİ KENDİNDEN SOĞUTTU
SORU;
İki yıldır nişan olduğum kişi ile evlenme hazırlığı yapıyoruz. Onu tanıdıkça ve ne kadar cimri olduğunu gördükçe, ondan soğumaya başladım ve neredeyse evlenmekten vazgeçme noktasına geldim. O kadar ki pahalı diye doğru dürüst kaliteli bir yere gidip oturamıyor ve bir şeyler yiyip içemiyoruz. Daha şimdiden harcadığım her kuruşun hesabını soruyor. Onun bu davranışları beni kendinden iyice soğuttu ve korkutuyor beni bu durumu. O kadar soğudum ki beraberliği düşünmek bir yana dokunmak bile istemiyorum. Bu durumda ne yapmalıyım?
Emine/Konya
CEVAP;
Kadınlara bir erkekte en fazla rahatsız oldukları şeyler sorulduğunda en başta ”cimrilik” gelmekte. Bazı kadınlar bunu erkeğin cinsel yetersizliğinden bile önemli görebiliyor. Cimrilik, maddi açıdan yeterli olup olmamakla ilgili bir durum değildir. Son derece varlıklı cimriler olabildiği gibi sınırlı kaynaklarını cömertçe kullanan insanlar da vardır. Bu kişilik özellikleriyle ve kişinin geçmiş yaşantılarıyla ilgili bir durumdur. Hal böyle olunca, sizin de nişanlınızla ilgili bazı kaygılar duymanız, ona karşı duygusal ve tensel yakınlaşma arzunuzun azalması çok normal görünüyor. Nişanlınız kısıtlı gelirini idareli kullanmaya çalışan tutumlu biri mi yoksa davranış bozukluğu gösterecek düzeyde bir cimri mi bunu iyi ayırt etmelisiniz. Çünkü kişilik özellikleri kolay kolay değiştirilemez. Burada önemli olan, onu bu şekilde kabul edip edemeyeceğiniz. Daha sonradan pişman olmamak adına iyi düşünmenizi tavsiye ederim. Nasıl olsa düzelir diye acele karar vermeyin. Sizin için harcamalarınız önemliyse hayat boyu buna ket vuracak biri ile yaşamanız hiç kolay olmayacaktır.
Evlilik Kararımda Net Değilim
EVLİLİK KARARIMDA NET DEĞİLİM
Soru:
Merhabalar Düğünüme iki ay kaldı ve eşim olacak kişi hakkında büyük endişelerim var. nişanlılığımız boyunca devamlı kavga ettik.Ona göre ben kıskanç, sorunlu, kavga etmekten zevk alan biriyim. Her olaydan sonra konuşmaktan kaçtığı için sorunlarımız hiç bitmiyor. Benden bazı şeyleri saklamaya da başladı. Gizli gizli arkadaşlarıyla buluşuyor ve bana haber vermiyor. Bu yalanlarını yakaladığım zaman da kaçıyor. Bu insanın benim için doğru insan olup olmadığını bilmiyorum, sizce ne yapmalıyım?
sevda/Bursa
Cevap:
Evlilik öncesi süreçte çiftin birbirleri hakkında karar vermesi gereken birçok konu vardır. Bunlar; çatışma çözme yöntemleri, iletişim kurma biçimleri, evlilikle ilgili beklentileri, aile ve arkadaş ilişkileri, para yönetimi cinsel uyum ve benzeri meselelerdir. Bu alanlar kişinin olabildiğince savunmasız olduğu alanlardır. İki ay sonra evleneceğinizi söylediğiniz kişiyle aranızda büyük sorunlar olduğunu söylüyorsunuz. Nişanlınızın mevcut sorunları çözme yoluna gitmemesi sorunların büyümesiyle orantılı olabilir. Sorun çözme yönteminin uygulanabilmesi için her iki tarafın da empati yapması ve olaylara bakış açısını değiştirmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, çatışmayı çözmenin kuralı uyumlu olmaktır. Çiftlerin yaptığı bir diğer hata da yanlışlarını diğerini suçlayarak örtbas etmeye çalışmalarıdır. Sizin ilişkinizde de görünen kaçma eylemi örtbas etmenin ve iletişimsizliğin bir sonucu olabilir. Nişanlınıza ne istediğini sormalısınız. Daha sonra da siz ne istediğinizi belirlemeli ortak bir nokta da buluşmayı denemelisiniz. Aksi takdirde, evliliğe başlamak için aceleci davranmak yanlış bir seçim yapmanıza neden olabilir. Gerekirse evlilik öncesi yardım almanızı tavsiye ederim.
Affetmek Bizi Özgürleştiren Bir Hediyedir
AFFETMEK BİZİ ÖZGÜRLEŞTİREN BİR HEDİYEDİR
Affetmek çoğu zaman yanlış anlaşılan bir kavramdır. Bazıları affetmeyi zayıflık olarak görebiliyor. Bazılarının ise affettiği kişilerle sonradan, bir ilişki sürdürmek zorunda olmamak için affetmek istemedikleri yada korktuklarını görüyoruz.
Aslına bakarsanız bu iki görüşte yanlıştır. ”Kendinizi geçmişinizden özgür bırakmak” için affettiğinizi unutmayın. Ancak affedebildiğimizde acı çekerken göremediğimiz hayatın bize sunduğu gelecek fırsatları görebilir ve adım atabiliriz. Affetmek bize mümkün olanın kapısını açar, bizi diğer tarafa geçirir. Affetmenin diğer tarafında görüşümüz nettir, algılarımız açıktır. Artık affetmemenin üzerimize yüklediği ağırlık yoktur hayatımızda. Affetmek sayesinde inanılmaz senaryolar ortaya çıkabilir. Nefret ettiğiniz insanlar iyilikleriyle sizi inanılmaz şaşırtabilir yada hayatınızdan birden bire tamamen çıkabilirler. Hatta affetmek size şunu dedirtir ”Keşke bunca zaman geçmişe takılıp kalmasaydım dersiniz” Bazen de en çok affetmeye ihtiyacınız olan kişinin kendiniz olduğunuzu anlarsınız.
Affetmek Özgürleşmektir
Geçmişimizde affedemediğimiz insanlar olduğu sürece onlardan asla kurtulamaz, özgürleşemezsiniz. Biz kaçtıkça; Her zaman burnumuzun dibinde bizimle sanki kulağımıza fısıldayarak bizimle dalga geçerler. İç huzurumuzu bozarlar bilinçli veya bilinçsiz bize acılarımızı hatırlatırlar.
Geçmişte muhakkak sizinde birileriyle kafanızda sessiz diyaloglar yaşadığınız, yada tartışıp haklılığınızı kanıtlamaya çalıştığınız olmuştur. Belki de her seferinde de başladığınızdan daha öfkeli bir halde kendinizi buluyorsunuzdur. Bazen şekil değişiyor olaylar değişiyor fakat affedemedikleriniz farklı suretlerde farklı olaylarda kendini hatırlatıp yine sanki ensenizde gibi sizi huzursuz ediyor.
Biz bilsek de bilmesek de affedemediklerimiz sırtımızda taşımaya devam ediyoruz. Yüklerinizden ancak affederek, hafifleye bilir özgürleşebilirsiniz.
Affedilmez Olanı Affetmek
Ben bunları yazarken bazılarınızın içinden belki; ”Affedersem bana yapılanları da unuturum ama ben yapılanları unutmak istemiyorum. Bana yapılanlar asla affedilebilecek şeyler değil. O yüzden ben onları asla affedemem, asla yapamam” Dediğinizi duyar gibiyim. Elbette bunu anlayabiliyorum. Bazı olaylar cinayetler, cinsel istismar, fiziksel ve duygusal şiddet, çocuklara eziyet…vb. Uzatmak mümkün fakat affetmenin ve özgürleşmenin sırrı da işte tam buradadır.
”Hayatta gerçekten affedilmeyecek şeyler vardır, ancak onlardan kurtulabilmek için yine de affetmek zorundayız”
Acınızı iyileştirmenin yolu intikam planlarınızı gerçekleştirmek değildir. Bunun tek yolu affetmekten geçer. Enerjinizi bilinçli bir şekilde nefret etmekten çektiğiniz zaman ilk başta biraz yolunuzu şaşırmış belki hissedebilirsiniz. Bu iyi haber ; çektiğiniz acının sonuna yaklaşıyorsunuz demektir. Aslında bu bir çeşit vazgeçiştir, sımsıkı sıkılan yumruğu açıp da, acıdan kurtulmak gibidir. Bu asla olanları unutmak değildir, sadece özgürleşmektir.
Hayatınız da en önemli acıyı yaşatmış kişiyi affettiğinizin farkında bile olmazsınız fakat affettiğinizi sizin için önemini yitirdiğinde anlarsınız. Artık olayı,onu düşünürken artık alışmış olduğunuz mide sancısını hissetmez olursunuz. Hatta görüntüsü bile bulanıklaşır hafızanızdan silinmeye başlar.
”Affetmek hem bir yetenek hem de bir hediyedir.”
Sevgiyle Kalın…