Kırılma Ve Kırma
Sizce neden insanlar bizi yanlış anlıyor? Kendi hayatımızdan biz sorumluysak, acaba kendimizi de anlatmaktan biz sorumlu olabilir miyiz? Yanlış anlaşılmıyor olabilir miyiz? Anlaşılmadığımızı düşünüp kırılıyor muyuz? yada kırıyor muyuz?
Herkes Bizi Yanlış Anlayabilir Mi?
Elbette herkes bizi doğru anlayacak diye bir durum yok, bazı insanlar gerçekten bizi yanlış anlıyor olabilir. Fakat biz sürekli yanlış anlaşıldığımızı düşünüyorsak, o zaman dönüp bakmamız gereken kişinin kendisidir. Evet anlaşılmamak normal fakat birden çok kişinin bir araya geldiğini ve bizi sürekli yanlış anlamak için anlaştığını düşünmek, sağlıklı bir durum değildir.
Çevremizdeki kişiler oy birliği ile bizi yanlış bulmaya karar vermeyeceğine göre, bizim kendimizi gözden geçirmeye, kendimize eleştirel gözle yaklaşmaya ihtiyacım var demektir.
Hep Aynı Şeyi Yapıp, Farklı Sonuç Bekleme Hatası;
Genelde; devamlı yanlış anlaşıldığını düşünen kişiler, aynı şeyleri yapar ve bu sefer doğru anlaşılmayı bekler. Oysa ki hep aynı şeyi yapıp, farklı bir sonuç bekleyemeyiz. Projektörü kendimize çevirip, kendimizi gözlemlemeye başladığımızda, insanlarla olan ilişkilerimiz de nasıl hatalar yaptığımızın farkına varabiliriz. Sorunu görmek, farkına varmak kendimizde çözüme ulaşmamızı da sağlar.
İletişimlerimizde farklı tepkiler vermeye başlarız, değişik yöntemlerle kendimizi ifade etmeye başlarız. Böylece de iletişim halinde olduğumuz kişilerde bizi doğru anlayacaktır.
Aynı yöntemlere ve iletim yanlışlarına devam ettiğimiz taktirde; Yanlış anlaşıldığımızı düşünüp kırılacağız yada kıracağızdır?
En Çok Kırılanlar ”Duygusallar”
Sağlıklı bireylerin bir insanı bile isteye kırması, elbette doğal olarak beklenen ve istenen bir durum değildir. Fakat bazen öyle insanlarla karşılaşıyoruz ki bu insanlar fazlası ile alınganlardır. Ve her şeye kırılırlar. Kendilerine saygıları olmayan kişiler, genelde aşırı alınganlıklar gösterirler.
Kendilerine öz saygısı olmayan kişiler çok çabuk kırılıyorlar. Bu insanların karşılarından beklentileri çok fazladır. ve beklediklerini bulamayın, karşılarında iletişim halinde oldukları kişiler onlara istedikleri gibi davranmadığında kırılırlar. Çünkü onlara göre, bu kişiler onları sevmiyordur, değer vermiyordur ve alınırlar, kırılırlar. Alıngan ve kırılgan kişilerin savunması ise; ”Ben duygusalım” dır. Şimdi bir kısmınız diyebilir, Duygusal olmanın nesi kötü? Duyguları olması bir insanın kötü olan değil, kötü olan ”ben duygusalım” deyip, duygularının esareti altına girmektedir.
”Ben duygusalım” altında ben duygularımı değil, duygularım beni yönetiyor vardır. Ayrıca ben duygusalım ve sadece kendi duygularıma karşı duyarlıyım, çevremdekiler beni kırmamak için, çok hassas dolaşmalı ”dünyanın merkezi ben olmalıyım” vardır. Bir çoğumuzun hayatında duygusallığın altına saklanmış aşırı alıngan insanlar vardır. Peki şimdi şöyle bir düşünün hangimiz bu insanlarla olmaktan keyif alıyoruz? ”Hayır” değil mi? çünkü bu kişilerle beraber olmak oldukça yorucudur. Her an ”aman kırılacak mı?” ”aman darılacak mı?” stresi altında temkinli olmaya çalışmak, ilişkinizi normal olmaktan çıkarır ve çok zordur.
Bazı İnsanlar Neden Gerçekten Kırıcı Olurlar?
Hemen hepimizde zaman zaman şu hal olmuştur. Birini kırarız, o an içindir bu sonra kendimize geldiğimizde, üzülürüz neden kırdım diye, ”Ben istemeden yaptım” deriz. Belli ki bu insanlar bizim kırmak istediğimiz insanlar değildir, sevdiğimiz insanlardır. Öyleyse biz neden kırarız insanları? yada bazı insanlar neden kırarlar başkalarınız?
Aslında kendinizi özellikle bu durumların sonralarında incelediğinizde; birilerini istemeden de kırdığınız zamanlarda çok stresli olduğumuzu görürüz. Stres bilinç altımızda ölüm tehdididir. Böyle bir ölüm tehdidinin altında, panik olan bilinçaltı sağlıklı tepkiler veremez. Bilinçli düşünen kısmımız devre dışı kalır, sağlıklı değerlendirme yapamaz hale geliriz. Ve bu halde kendini koruma iç güdüsü ile bizi saldırganlaştırır.
Elbette bilinçli olarak olayın farkındayızdır, biz sevdiğimiz bir insanla bir konuyu tartışıyoruzdur. Fakat bilinç altımızın algısı bu değildir. Bu sohbet esnasında, bizim bilinç altımızda bizi suçlu hissettirecek, suçluluk duygumuza temas eden bir şey varsa bizi saldırganlaştırıyor. Bilinç altımız kendini yetersiz , değersiz, kabul vermediğini, dışlandığını hissediyor. Ve bu tüm yetersiz, değersiz, kabul görmeme, dışlanma,reddedilme gibi duygular bilinç altında ”ölüm korkusunu” tetikler. ”Ben değersizim tek başınayım ve yok olacağım, zarar göreceğim öleceğim” olarak algılanır bilinç altı tarafından.
Bu durumda yaşadığımız stres bizim bilinçli düşünmemizi engeller. Ve bizim bilinç altı kayıtlarımızdaki en ufak bir şeye bile dokunulması, bizi strese sokar, saldırganlaşırız ve kırıcı oluruz. Olay biter sakinleşiriz. Ve ”ben nasıl kırdım” diyebiliriz.
Kırıcı Olmamak İçin Stresimizi Nasıl Kontrol Altına Alabiliriz?
Bu bilgiler sahip biri stres altında bu davranışları kontrol edemese de, Kişi stere girme aşamasında bunu hisseder ve biliriz. Yapılacak şey ya o ortamı terk etmek, ya bir tartışma anı ise mola istemek, derin nefesler almak şeklinde kendimizi olayın başında kontrol altına alıp kendimizi sakinleştirmeye odaklanabiliriz. Zaten düşüncelerimizi farklılaştırırsak buna uygun duygularda düşüncelerimizi takip eder. Unutulmaması gereken; ”Düşüncelerimiz duygularımızı oluşturur.” Düşüncelerinizi kontrol etmeyi öğrenin… Hayatınızdaki hiç kimse için; önce kırıp, sonra yapıştırıp sonrada her şeyin eskisi gibi, olmasını bekleyemezsiniz.
Sevinç Karakaya
Benzer Makaleler
Eşiniz İstediğiniz Ruh Eşiniz Olabilir Mi?
Milyonlarca kadın ve erkek hep aynı şeyi düşlüyor, ruh eşlerini bulabilmek......
Sahi BOŞANMAYA Sebep Neydi?
Boşanma kelimesi ne kadar da itici geliyor değil mi ; Mutlu bir evlilik hayal...