Başarınızın Önündeki Engel Kim?
Kendimize her gün sözler veririz, hedefler belirleriz. İlk günlerde her şey yolunda gidiyor gibi görünse de, bir süre sonra o ilk günlerin heyecanı içimizde kalmaz. Hedeflerimize ulaşma da bizi başarısızlığa, bize götüren sebep, hayalimizi gerçekleştirmeyi çok istesek de ilk günkü motivasyonumuzu kaybetmemizdir. Bu motivasyon eksikliğinin sebebi ise bilinçaltımızdaki bazı düşüncelere dayanıyor. Başarıyı elde etmek için bilinçaltındaki negatif düşünce kalıplarından kurtulmanız gerekiyor. Peki nedir bu uzak durmamız gereken negatif düşünce kalıpları ve bunlarla nasıl çözüm getirebiliriz?
1- Hedefleriniz Hemen Olmayacak, Sabırlı Olun;
Bir tarla düşünün önce mevsiminde ekilecek sonra emek verilecek emek vermek de bir süreç gerektiriyor. Sabırla mahsulün gelişimi beklenecek ve ancak zamanı geldiğinde mahsul toplanacak bunu hepimiz biliyoruz. Çok istediğimiz şeylerin birdenbire olmasını bekleyemeyiz. İyi bir proje, yeni bir iş, hatta spor yapmak bile hedeflerimizin arasında olabilir. Hedeflerimize ulaşmak için mutlaka sabırlı olmalıyız. Aksi taktirde sadece birkaç haftalık bir çalışmanın ardından istediğiniz vücuda sahip olamayacağınız düşüncesine kapılıp, motivasyonunuzu kaybedebilir ve sporu bırakabilirsiniz. Oysa sabır gösterdiğinizde elde edeceğiniz sonuç başarıdır.
Çözüm: Motivasyonunuzu kaybetmemek adına planlarınız için bir program oluşturmalı ve sonuca değil sürece odaklanmalısınız.
2- Kıskançlığın Gözünüzü Kör Etmesine İzin vermeyin;
Kıskançlık öyle bir duygudur ki insanın gözünü kör edebilir. Kendi sahip olduğunuz güzelliklere odaklanmaktansa, başkalarının sahip olduklarına odaklanır ve bu nedenle elinizdekilerin tadını çıkartamazsınız. Unutmayın ki kıskançlık ve hayranlık arasındaki ince çizgiyi fark etmek ve başkalarının başarıları ile gururlanıp, aynılarını kendimiz için de dileyebilmek çok önemlidir.
Çözüm: Başkalarının yaşadığı hayata özenmek ve gün boyu internet üzerinden onları takip etmek yerine, kendi hayatımıza odaklanmak bizi başarıya taşıyacak en önemli adımdır.
3- Bir Türlü Harekete geçmemek;
Eminim hepimizin hayatında bir yapılacaklar listesi vardır. Aklınızdaki onlarca fikri hayata geçirmek için, en uygun zamanı bekliyorsunuz değil mi?. Unutmayın ki bu uygun zaman hiçbir zaman gelmeyecek, çünkü fikirlerinizi uygulamak için tek uygun zaman aslında bulunduğunuz andır yani şimdi… Harekete geçmek ve bunun sonucunda sonuçları görmek, motivasyonunuzu yükseltirken sizi başarıya taşıyacak.
Çözüm: Gerçek başarı hikayelerinin de başarısız olduğu dönemler olur. Hata yapmaktan korkmayın ve harekete geçin.
4- İçinde Bulunduğunuz Hale Şükredin;
Genellikle sahip olduğumuzdan ziyade olmadıklarımıza odaklanıyoruz zaman zaman elimizdeki şeylere şükretme eğiliminde olsak bile, sizce bunu ne kadar gerçekçi yapıyoruz? Elimizde olanın değerini kaybetmeden de biliyor muyuz? Hayır mı? Unutmayın şükür elinizdekileri artıran en etkili araçtır.
Çözüm: Şükretmenin en kolay yolu sahip olduğumuz için şükrettiğimiz şeylerin bir listesini yapmaktır. Aile bireyleri, sevdiğimiz kişiler, evimiz, işimiz, bir yeteneğimiz ve hatta aldığımız nefes bile bu listeye girebilir. Bunu dışında teşekkür etmeyi bilmek ve karşımızdaki kişiye teşekkür edebilmek de oldukça etkili bir minnet duygusunu bize kazandırır.
5- Yaşam Amacınız Olsun;
Üzerinde çalıştığınız işin hiçbir anlamı olmadığını düşünüyorsanız, motivasyonunuzu kaybetmek için daha iyi bir neden bulamazsınız. Bazen bir şeyler üzerinde çalışırken kayboluruz ve yaptığımız iş anlamını yitirir. Hatta bu düşünce hayatın geneline bile yansıyabilir. Önemli olan yaptığımız şeylere özellikle bir anlam yüklemek yerine onların tadını çıkarmayı bilmek.
Çözüm: Yaptığınız işin bütünün hayrına olacak bir şeyler olması önemli olduğu gibi, güzel işler ortaya çıkarmaya da odaklanın. Saul Bass’un dediği gibi: ”Ben sadece güzel şeyler yapmak istiyorum, kimsenin umurunda olmasa da…”
6- Taşıyamayacağınız dan Fazla Yük Yüklenyin;
Yapılması gereken çok fazla iş var ve siz nasıl altından kalkacağınızı bilmediğinizden hepsinden birden vazgeçiyor musunuz? Yapabileceğinizin üzerinde iş yükü almak sizi geriye çeken en büyük sebeplerden biridir.
Çözüm: Hepimizin baş etmesi gereken çok fazla iş var, fakat önemli olan bunları bir düzene koymak ve öncelik sırasına göre tek tek yapmaktır.Hayır demeyi öğrenebilmek ve sadece yapabileceğimiz şeyleri yüklenmek elimizdeki işleri hakkıyla yerine getirmeyi sağlayacağı için motivasyonumuzu artırır.
7- Olumsuz Arkadaşlardan Uzak Durun;
Bu durum iki türlü karşımıza çıkar. Biri devamlı olumsuz bakış açıları ve negatif değerlendirmeleriyle sizin motivasyonunuzu kırıp enerjinizi emen arkadaş tipleri ile beraber olmak, diğeri ise Eğer çevrenizde hiç kimse başarılı işlere imza atmıyor ve ilerlemek için çaba sarf etmiyorsa yanlış gemidesiniz demektir. Arkadaş ya da iş çevrenizdeki insanlar motive olduklarında, sizi de etkileyecekler ve başarı sahibi olmanız için adım atmanıza olanak sağlayacaklar. Aynı zamanda olumlu bakış açısına sahip sizi destekleyen arkadaşlarda yine motivasyonunuzu artıracaktır.
Çözüm: Çevrenizdekileri bir daha gözden geçirin ve motivasyonunuzu azaltan kişileri hayatınızdan uzaklaştırın. Sizi motive etmeye yardımcı olacak insanlarla ilişkilerinizi kuvvetlendirin.
8- Kaybetme Göze Alın;
Kaybedecek bir şeyleriniz olduğunda motivasyon sahibi olmanız da daha kolaydır. Tamamıyla çaresiz bir insanın “Yeterli motivasyonum yok” diye bir mazeret ürettiğini duydunuz mu hiç? Eğer kendinizde bir motivasyon eksikliği hissediyorsanız, belki de bu fazla rahat olmanızdan kaynaklanıyor olabilir.
Çözüm: Motivasyon sahibi olabilmek için bir şeyleri riske atın ve daha iyi bir pozisyonu hedefleyin.
Sevinç Karakaya
DevamıKadına Şiddetin Önüne Geçmenin Yolu
İnsan nereden başlayacağını bilemiyor, gerçekten bazı durumlar varmış; kelimeler tükenir, kalem dahi yazmak istemezmiş. Gönlün çok şeyle dolu olurmuş da anlatacak söz bulamazmışsın. İşte tamda o durum içerisindeyim.
Sevgili Özge Can henüz 20 yaşında hayatının baharında, kim bilir ne umutları, hayattan ne beklentileri vardı. Bu yapılanları hiçbir mantıkla, hiçbir vicdan açıklayamaz.
Şuan sizinle her zaman ki gibi, hayatınızdaki hedeflerimizden, aslında ölüm gelince akla çok da mana içermeyen tartışmalarımıza çözümler bulmaktan, daha iyi ilişkiler için çareler aramaktan bahsedecektik değil mi? Fakat bugün daha derine öze inmek istiyorum. ”İçimizdeki ALLAH sevgisine”…
İslam Kadınlarınız Size Emanet Diyen Dindir
O kadar üzülüyorum ki; Ülkemizde içimizi acıtan bir olay daha, her kesimin kendi ideolojileri uğruna kullanılıyor olmasına… Bir yerde içimizi parçalayan, yürekleri burkan bir annenin kendi acısının çok daha önünde ”Keşke tabancayla öldürselerdi daha az canı acırdı diyen ” şefkat dolu feryatları, bir yanda ”Hepimiz bugün kadınız” diyen Özge Can için siyahlara bürünen, adalet arayan vicdanlı yürekler, bir yanda ise yine kendi içindeki öfkeyi dışa vurup, faturayı yine islama, dine, tesettüre vurmak isteyen, yine olayın hakikatinden uzaklaşmış bir gurup var.
İslamın neyi emrettiği, neyi yasakladığı, tecavüze bakış açısı ortadadır. Aynı Özge Can gibi; Günümüzde dünyanın hala pek çok yerinde kadınlar vicdanlara sığdırılamaz baskı, şiddet ve zorbalıklara maruz kalmaktadır. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik baskı, şiddet ve aşağılamanın arkasında cehalet, kaba kuvvet ve kadın algısına dair bir takım yanlış, köhne görüş ve düşünceler yatmaktadır. Ve bu kesinlikle islamın değil , cahiliye devrinin anlayış ve düşüncesini içermektedir.
Hz. Ömer’in ”Biz Cahiliye döneminde kadınları insan yerine koymazdık. İslam geldi ve bizden onlarla en iyi şekilde ilişki ve iletişim kurmamızı istedi. İşte o zaman biz, onların da bizim üzerimizde hakları olduğunu anladık” düşüncesini ve kadınların, insanlığın varlık sebebi olduğunu islam bize getirmiştir.
”Müslüman, müslümanın elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir” diyen; Hazreti Peygamber şiddet, baskı ve aşağılamanın, hayatın hangi alanında ve kime karşı olursa olsun büyük bir zulüm ve suç olduğu işaret etmiştir. Erkek ve kadın tüm insanlar Allah’ın yarattığı en mükemmel varlıklardır. Fakat Hazreti Peygamber’imiz özellikle kadınların ve yetimlerin, şiddet, baskı ve aşağılamadan uzak tutulması için tembihlerde bulunmuştur.
Efendimizin yine ”Sizin en hayırlılarınız hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır”,”Sizden eşine karşı el kaldıranlarınız, hayırlı kimseler, iyi insanlar değildir” ve ”Kadınlarınızın hakları konusunda Allah’a hesap vereceğinizi unutmayın. Çünkü onlar Allah’ın size emanetidir” şeklindeki uyarılarının da, gönül kırmanın Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük bir vebal olarak işaret ettiğini de hiçbir zaman unutulmalıyız.
Çözüm Kalplere ALLAH SEVGİSİNİ Öğretmekte
Bugün Özge Can’a yapılanlar hepimizin canını yaktı. O yüzden bırakın başka şeyleri tartışmayı… Mesele hangi din, hangi ırk olduğu değil, mesele bir insanın vicdanlara sığmayacak şekilde katledilmesi. Evet mesele kadın cinayetlerinin durdurulması, mesele artık bir Özge Can daha olmaması.
Peki çözüm ne? Hangi baskı çözüm? Hangi ceza caydırıcı?
Çözüm ALLAH SEVGİSİ; Hangi cezayı verirseniz verin, hangi baskıyı uygularsanız uygulayın, hatta idam tekrar meşru olsun fakat hiç biri bir insanın içine yeniden Allah sevgisini koymak kadar çözüm getirmeyecektir. Bugün özge Can’nın annesinin feryadındaki; ”Keşke tabancayla öldürselerdi daha az canı acırdı diyen ” ona olan şefkati, ona olan sevgisinin söze vurulmasıdır.
Birini seversin, sonra ona hayat veren , neşe veren her şeyi de onun için seversin. İşte Allah sevgisi de böyledir. Onun sevgisini yakalayıp, Yunus Emre’nin dediği gibi “Yaradılanı Sev Yaradandan Ötürü” Yaradanın yarattığı her şeyi, yaradana olan sevgisinden dolayı sevdiğini anlatır. Ve düşünün kimsenin olmadığı bir yerde bile seni gören bir yaratıcını varlığı, ve düşünün bu gün yaptıklarınızın yarın hesabını vereceğinizi ve en önemlisi düşünün yaptıklarınızdan dolayı sevdiğinizin size darılacağını… Yine bu kadar rahat gider miydi eli kendisine ait olmayana, bırakın insanı, kıyabilir miydi herhangi bir canlıya; cevap HAYIR.
İnsan Vasıflarını Üstünde Taşıyan İnsanlar, Sözüm size;
Posta kutusundaki Mızıka adlı kitaptan kısa bir alıntı yapacağım. Yazar ; ” Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yatağıma saplanan karga sesleriydi. Kuş sesleri dediğinde, aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum olduğundan elbette. Yüzümü yıkarken, acaba diyorum: acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba insan denince hatırlanıyor muyuz?” diyor yazar.
İşte cevap burada saklı; Kimileri insani vasıfları taşırken kimilerde ondan fersah fersah uzaklaşmış. Allahın yarattığı insan vasıflarını taşıyan hiç kimse, bu insanlığını unutmuşlar tarafından vicdansızca katledilmeye kayıtsız kalamaz. Hiç bir yürek bu durumu kabul edemez. O yüzden Birbirimizi kırmanın incitmenin manası yok, bugün hepimiz aynı şeye ağlıyoruz, aynı şey için içimiz acıyor. Hepimiz bir Özge Can daha olmasın istiyoruz. Ve hepimizin artık bu kadına şiddete, kadın tecavüzlerine, kadın ölümlerine tahammülü kalmadı. Milletçe yastayız. Hepimizin başı sağ olsun. Özge Can’a Allah’tan Rahmet Yakınlarına Sabır diliyorum.
Sevinç Karakaya
DevamıNeden ONLİNE Yaşam Koçluğu?
NEDEN ONLİNE YAŞAM KOÇLUĞU ?
Başarı İçin Disney Modeli
BAŞARI İÇİN DİSNEY MODELİ
Disney modeli nedir? Disney modeli hayalleriniz geliştirme ve bu hayallere gerçek olabilmeleri için en iyi şansı veren modeldir diyebiliriz. Walt Disney’den sonra bu şekilde adlandırılmıştır. En iyi fikri geliştirirken kullanılan bir modeldir. Hayalci, gerçekçi ve eleştirmen üçlüsü bir araya gelerek oluşturulur.
Hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek için çok iyi bir süzgeçtir; Disney modeli. Bu üçlü süzgeç sayesinde hayalleriniz maksimum anlaşılırlık ve sonuç için ayrı ayrı araştırılır.
Günlük hayatımızda da şöyle insanlara muhakkak rastlıyoruzdur.
”O bir oyunbozandır”(Eleştirmen)
”O bir fikir insanıdır”(Hayalci)
”O bir işin püf noktasında iyidir” ( Gerçekçi)
İşte Disney modelinde bu farklı kişilerin tamamen konu ile uzmanlaşmış insanların guruplaşmasından oluşur. Disney modelinde bu üç rolün bilinçli bir şekilde geliştirilmiştir. Genellikle koçluk çalışmalarımızda hedeflerine ulaşmak isteyen danışanlarımızda çokça kullandığımız bir yöntemdir. hatta sadece iş ortamları yada hedefler değiş kişisel başarılar içinde oldukça etkili bir yöntemdir. Bu çalışmayı bir gurup olarak yapabileceğiniz gibi kendi içinizde üç rolü sırasıyla oynayabilirsiniz.
Disney Modelini Ne Zaman Kullana Bilirim
* kendiniz için yada takınız için yeni projeler geliştirmek istediğinizde,
* Hayal- gerçek yada uygulama arasında bir çatışma hissettiğinizde,
* Bir görüşün, hayalin yada hedefin nasıl fark edilebileceğini merak ettiğinizde,
*Kendiniz yada bir başkası, bir projede yada hallerinle alakalı ”Bu asla işe yaramayacak” dediğinde araştırmaya son vermeyi düşündüğünüzde,
Kendinize sizin (ya da onların) burada “eleştirel” bir yargıda bulunduğunu hatırlatın ve bu yargıya ulaşmadan önce üç bakış açısından da olayların nasıl görülebileceğini kontrol etmek önemlidir. Bunu yüksek sesle ya da sadece zihninizden geçirerek yapabilirsiniz.
Genellikle insanlar, hayallerini ve zihinlerinde uyanan şeyleri gerçekten yapmadan önce eleştirmen pozisyonuna geçerler. Görüşlerin ve vizyonun fark edilmesi ve geliştirilmesi için bu üç perspektif de önemlidir.
Disney Modelini Nasıl Kullana Bilirsiniz
Planları ve işleri değerlendirmek için bu üç rolü farklı insanlara (örneğin bir takımda veya ailede) tahsis edin. Birisinden birkaç saniyeliğine hayalci rolünü üstlenmesini ve o görüşle ilgili tüm ihtimalleri size söylemesini isteyin.
Bir başkasından bunu uygulamak için gerçekte ne yapılması gerektiği üzerinde çalışmasını isterken diğer bir insana bunu derinlemesine inceleme, artılarını ve eksilerini değerlendirme görevi verin. İnsanların farklı bakışaçıları olaya katkılarda bulunmalarını sağlamak için rollerin dönüşümlü olarak üstlenilmesini isteyebilirsiniz.
(Böylece, sadece belirli bir rol üstlenerek kimse sınırlandırılmamış olur.) Bir toplantıyı veya tartışmayı üç aşamaya ayırın ve her bir rolü farklı bir safha olarak ele alın. Öncelikle herkese beyin fırtınası yaptırın ve yaratıcı olmaları için zorlayın.
Sonra, gerçekten pratikte olması gereken şeyin ne olduğunu düşünmelerini sağlayın. Daha sonra herkes ihtimalleri eleştirel bir yaklaşımla değerlendirsin. Her aşamanın açık ve net olmasını sağlayın. Tüm aşamalar incelendikten sonra son kararı üzerine bina edebileceğiniz birçok değerli bilgiye sahip olmuş olacaksınız.
Sevgiden Korkmak
SEVGİDEN KORKMAK
Sevgi kelimesinin kendisi bile çok harika bir güç barındırır. Fakat o kadar kötü ve yanlış kullanılmıştır ki, bu muazzam kelime toplumumuzda çok üzücü bir hal almıştır. Peki sevgiden kişileri kaçar hale getiren sebepler nelerdir dersiniz?
Sevgiye artık kişiler neden güvenmiyor? Neden birisi seviyorum diye o harika kelimeyi duyunca tekrar tekrar düşünmeleri gerekiyor? Bu konularda ki sorunlara daha yakından bakarsak; kişilerin kafasına yerleşmiş sevgi hakkında yanlış inanışlar vardır. ‘Sevmek acı çekmektir’, ‘Seversen incinirsin’, ‘Gerçekten çok seversen karşındaki kişi bundan faydalanır’, ‘Sevmek çok zor bir iş’, ‘sevmek adamı öldürür’, ‘Sevgi diye bir şey yok’. Buna benzer önyargılar, bilinç altında sakladığınız yanlış öğretiler, ya da tecrübelerden dolayı sevgiye mesafeli durulduğu görülmektedir.
Sevgi sanki acı çekmekle eşdeğer bir durum haline gelmiştir. Evet herkesin geçmişinde canını acıtan, hatta yıkan tecrübeler olmuş olabilir ve bunlar size bir daha aynı acıları kimsenin yaşatmamaları noktasında yeminler etmiş olabilirsiniz. Muhtemelen sevgiyi iki türlü de yaşamışsınızdır. ‘Aşırı sevildiğiniz’ ya da ‘istediğiniz gibi sevilemeyip sevgi görmemiş ‘ olmak sevgiye olan inancınızı ve güveninizi kaybettirmiştir.
Siz sevgi ile ilgili yaralarınızı saramadan her gün bir yenisi eklenir durur. Her çektiğiniz acı ile sevgiye ve sevilmeye olan korkunuz ile tekrar yüzleşmek zorunda kalırsınız. Fakat ne ilginçtir ki ‘Tüm acılara rağmen sevgiye olan özlem ise hiç bitmez’. Çünkü kaçmak yada bastırmak çözüm olmayacaktır. İnsan için sevgi hayatında, hava su kadar gereklidir. Eğer sevgi olmazsa kişiler ölmeye mahkumdur. Belki bedenen yaşarsınız ama ruhen günden güne ölürsünüz. Sevgi olmazsa insanın yaşamaya dair hiçbir sebebi kalmaz. Belki sevgi duyduğumuz farklı farklı şeyler olabilir. Kimi için sevgili, kimi için para, kimi için aile, kimi için kariyer…vs liste uzar. Her ne olursa olsun insanı hayata bağlayan sebeptir sevgi.
Sevgi Öğrenilebilir mi?
Sevgi öğrenilir. Belki okullarda kendini sevme ve kendini sevdikçe başkalarını da sevme üzerine dersler dahi verilebilir. Fakat maalesef biz büyürken nasıl sevileceği çok öğretilmiyor. Çevrenize bakıp öğrenmekte çok doğru örnekler olmadığı için işe yaramaya biliyor. Bu yüzden hayatımızın akışını değiştirecek sevgiyi el yordamı öğreniyoruz. Sevgiyi öğrenmeyi bisiklete binmeyi öğrenmeye benzete bilirsiniz belki kırılıyoruz inciniyoruz düşe kalka öğreniyoruz. Hatta insan için şunu diyebiliriz, ‘’Sevgiyi öğrenmek yaşam amacımızdır’ Kişi hayatın boyunca sevgide ne kadar başarılıyım sorusuna en iyi cevabı almaya çalışıyoruz.
Yapılması gereken ise; Sevgi öğrenilebilir artık bunu biliyoruz. İlk önce bilinç altımızdaki olumsuz kalıpları yıkmak yerlerini de olumlular ile doldurmak gerekiyor. Şöyle bir düşünün ne kadar çok sevgi hakkında olumsuz düşünüyorsunuz olumlular ise o kadar sayılı ki işte olumsuzların sayısını azaltıp olumluları arttırmak ile sevgi hakkında düşüncelerimizi değiştirebiliriz. Bunu küçümsemeyin bilinç altımıza bilinçli olarak yüklediğimiz sevgi ile olumlu düşünceler bize istediğimiz sevgileri getirecektir.
‘’UNUTMAYIN BU GÜNE KADAR SEVGİ HAKKINDA DÜŞÜNDÜKLERİNİZ YAŞADIĞINIZ ACI DOLU SEVGİLERİ SİZE GETİRDİ BUGÜNDEN SONRA SEVGİ İLE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ OLUMLU DÜŞÜNCELERDE İSTEDİĞİNİZ SEVGİYİ SİZE GETİRECEKTİR.’’
ONLINE Yaşam Koçluğu Ne Demektir?
ONLİNE YAŞAM KOÇLUĞU NE DEMEK ?
Online koçluk; Kişilerin Özel ve profesyonel yaşamlarında olmak istedikleri yeri belikledikleri ve bu yere ulaşmak için aldıkları destek süreci olarak tanımlanır.
Koçluk istediğinizin ne olduğunu belirlemenizi sağlar ;sorunları çözmek için yeni yollar bulmanıza,Sizin kendi değerleriniz noktasında net olmanıza ve davranışlarınızı ona göre belirlemenize,şimdiye kadar olan inançlarınızın sizi nasıl desteklediğini veya sınırladığını belirlemenize , gerekenleri değiştirmenize yardımcı olur.Bu ilişki danışan ve koç arasındadır .
Online Koçluk Birebir koçluk çalışmalarına göre daha avantajlıdır.Zaman ve mesafe açısından danışanlara ciddi anlamda avantaj sağlamaktadır.Günlük koşuşturmalarımız içerisinde en önemli faktör zaman faktörü olduğu düşünüldüğünde, çağımızın teknoloji ve internet çağı olduğu göz önüne alındığında Online koçluk programlarının ne kadar avantajlı olduğu görülmektedir.
Online koçluk programımız yüz yüze yapılan koçluk çalışmalarının, internet ortamında ,Skaype üzerinde görüntülü konuşarak yapılmaktadır. Online Koçluk programlarımızın yüz yüze yapılan çalışmalardan hiçbir farkı bulunmamaktadır. Aksine Online koçluk programları danışana zaman ve mekan açısından çok büyük artılar katar. Online koçluk programlarından yararlanmak için; yapmanız gereken şey;mail atarak veya telefonla arayarak talebinizi belirtmek olacaktır. Online koçluk programı zaman kavramını ortadan kaldırarak,dilediğiniz zamanda ,dilediğiniz yerde aynı zamanda yolda geçireceğiniz zaman size kalarak ve kendi alışık olduğunuz ortamın rahatlığında koçluk programı almanın imkanını sizlere sunar.
Online Koçluk Süreci Nasıl İşler?
Koçluk programlarını, koç ile danışan arasında güven ve gizlilik gerektiren bir ortaklık ilişkisine dayanır. Aynı zamanda karşılıklı sorumluluk ve istikrarlı bir çalışma gerektirir. Programda koçun çizdiği yol haritası danışanın güçlü ve gelişime açık yönleri ile hedefleridir. Temel amaç ise danışanın vizyonunu geliştirmesi için eylem adımları belirlemek, performansını arttırmak ve süreç boyunca kendine ayna tutmasını sağlamaktır.
Online koçluk Programında koç ile ilişki; Sanal ortamda, karşınızda sadece size odaklanmış bir kişi var. Gerek iş gerekse günlük yaşamınızla ilgili nerede olmak istediğiniz ve nasıl oraya gideceğiniz ile ilgili sorularınıza yanıt bulmak için yanınızda size eşlik ediyor. Anlattıklarınızı sadece duymakla kalmayıp, arkasında yatan anlamları keşfetmeye çalışıyor, hatta kelimeleriniz arasındaki boşlukları ve sessizlikleri bile dinleyen birisi. En önemlisi de bunu yapan kişinin sizi yargılamadığını bilerek duygularınızı rahatlıkla ifade ediyorsunuz.
Yaşam koçunuz verdiğiniz her tepkiye duyarlı. Size tavsiyede bulunmaz, size herhangi düşünceyi, eylemi, empoze etmez. Görüşmek ve çalışmak istediğiniz konuda hedeflerinizi ortaya çıkarıp sonuca ulaşmak, ihtiyacınız olan inancı sunmak için yaşam koçunuz oradadır. Koçluk programı sırasında kişi kendisine en uygun olanı kendisini en mutlu ve huzurlu hissettirecek durumu kendisi bulur.
Ve bunu Online koçluk Programıyla kendi bulunduğu ortamın rahatlığında yapar.
Kısaca şunu hayal edin karşınızdaki insanın sizi sıra dışı destekle ,çevrenizdeki hiç kimseye benzemeyen bir yaklaşımla sizi dinlediğini ve sorunlarınıza cevaplar bulduğunuz bir ilişki hayal edin.ve gerçek olsun.
Her nerede yaşıyor olursanız olun. Online koçluk Programı sadece parmaklarınızın ucunda…
Devamı
Kişisel Başarıya Ulaşmak İçin 8 Adım
KİŞİSEL BAŞARIYA ULAŞMAK İÇİN 8 ADIM
Başarı tanımı kişiden kişiye çok farklı şeyler ifade edebilir; Kimine göre iyi bir ebeveyn olma, kimine göre bir ev sahibi olmak, bir başkasına göre daha güvenli bir hayatı elde edeceği bir maaş..vs Buradan anlaşıldığı gibi başarı çok kişisel bir şey fakat; ne olursa olsun, başarısızlık herkes için kötüdür, hayatınız da bir şeyler eksiktir. Başarının tanımı farklı olsa da her bireyin başarıya ulaşmak için belli bir yol ve yöntemde ilerlemesi şarttır.
Başarılı olmak bir sanat mıdır? Genellikle başarılı olanlar mı başarıyı çekmeye devam ediyorlar? Başarılı olmada doğru yolda ilerlemek, başarılı olmanın önemli bir parçası mı ?
Başarılı insanlar, hata yapmayı sevmiyor fakat yaptıkları hatalar ise onları pes ettirmek yerine püf noktalarını öğrenip yollarına daha sistemli bir şekilde gitmelerine yardım ediyor. Başarısız insanlarda hata yapmayı sevmiyor fakat başarılı insanlarla aralarında ki fark onlar hata yapmaktan korktukları için adım atmıyorlar. Ki adım atmamak, adım atıp hata yapmak dan daha kötüdür. Karşısında ki korku duvarlarını aşmaktansa hedeflerinden vazgeçen insan sayısı elbette çok fazla…
Bu korku duvarları kişilerin önünde aşılması gereken çok ciddi bir sınavdır. Bir şekilde kişilerin korkularıyla yüzleşip, önündeki engelleri kendileri için fırsata çevirmeyi öğrenmeleri gerekir. Tabi bu süreç kimi kişiler için çok kolay değildir. Bu öğrenme aşamasında, Koçluk; Kişilere kendi hayatları adına yöneltilen doğru sorularla, sağlıklı bir şekilde dinlenilip, kurulan empati süreciyle,yerinde bir yöntemdir. Kişiler aldıkları Koçluk hizmetiyle, hedeflerini oluşturabilir,hayatların da olumlu ve değerli değişiklikler yapabilir. Koçluk; basit ama sistemli yollarda ilerlemenize katkıda bulanabilir. Bunlar…
Kendi Kişisel Başarıya Ulaşmak İçin Koçun Size Rehberliğinde Birkaç Kolay Adım;
Bir Vizyon Belirleyin; Vizyon ile kastettiğim şey nedir, önce onu açıklamak isterim. Vizyon, gözlerinizin yardımı olmadan, kendiniz için belirlediğiniz bir gelecekte, kendinizi görmektir. Orada ne yapıyorsunuz? Etrafınızda kimler var? Kendinizi o an nasıl hissediyorsunuz? Oraya ulaşmak için şimdikinden neyi veya neleri farklı yaptınız? Gibi giden soru silsileleri ile vizyonunuzu oluşturmak da bir koçla sistemli adımlar atılıp gideceğiniz yere varmanız kolaylaşabilir.
Sorumluluklarınızı Kabul Etmelisiniz; Hayatınızın sorumluluğu size aittir. Koçluk programının başarılı bir şekilde ilerlemesi ve ilerleme kaydetmede ki , sorumluluk size aittir ve siz kontrol altına almak , sorumluluklarınız yerine getirmede koç size yol arkadaşlığı yapar.
Olumlu Tutum Geliştirin; Neye odaklanacağınız sizin tercihiniz olacaktır.Ve aynı zamanda sizin gerçeğiniz olacak hayata olumlu bir bakış açısı, başarı için çok önemlidir. Olumsuz şeyleri çok fazla düşünmek, daha önceki başarısızlıkları çok fazla hatırlamak ve onlara odaklanmak, bizi sadece başarısızlıklara yaklaştırır. Hayatta neye odaklanırsak hayat bize onu getirir. ”Olumlu düşünceler olumlu sonuçlar üretecek” Bu olumlu düşünme yöntemi tabi ki birden birden bire gelişmeyecektir. Fakat Koçluk programlarıyla sistemli bir şekilde olumlu düşünce yapısı geliştirmiş olacaksınızdır.
Sizi Sınırlayan İnançlarla Vedalaşın; Başarısızlık korkusunu kişiler, çok erken yaşta öğrenirler ve bunlar inanç kalıplarına dönüşür. Başarı yolunda atılan ve geçmişte bir kaç kez işe yaramayan deneyimler, bizde aynı şeyin tekrar olacağına dair inanç geliştirmemizi sağlar. Kendi farkındalığınızın ve içinizdeki gücü fark etmenize yardımcı bir program ve yol arkadaşıyla sizi sınırlayan, inançlarınızla en kısa zamanda vedalaşabilirsiniz.
Kendinize İnanın; İlk önce başaracağınıza inanmanız gerekir.Kendine inanmalı eğer başarısız olduğunuzu ve buna bir şeylerin olduğunu düşünüyorsanız, bunun sebebini, dışarıda aramamanızı tavsiye ederim. Çünkü kişinin kendine çıkardığı en büyük engel (sayısız koçluk görüşmesinde ilk elden deneyimlenmiş olduğuna emin olabilirsiniz) gene kendisi olarak çıkıyor…
Pozitif İlişkiler Geliştirin; İnsanların üzerinde pozitif ilişkilerin etkisini asla küçümsemeyin. Bu süreçte olumlu ve sizi destekleyici insanlara odaklanır, size ve fikirlerinize karşı, enerji çalan insanlardan uzak durmayı öğrenirsiniz.
Zamanınızı İyi Planlayın; Zamanınızı en iyi şekilde kullanmak için, hedeflerinizin açık olması gerekir. Zamanınızı sistemli bir şekilde planlamak gerekir. Ne zaman başlayıp ne zaman hedefinize ulaşılacağını belirlenmesi yapılır.
Hedeflerinizi Belirleyin Ve Zihninizde Görün; Bu herhangi bir koçluk sürecinin kalbidir. Fakat ”görmek” fiilini, illa da gözlerinizle gerçekleşen bir eylem olarak almayın. Rüya görürken, gözlerinizin açık olmadığını biliyorsunuz. Burada önemli olan, vizyonunuzu, zihninizin görmesi.Çünkü vizyonunuzun gerçekleşmesi konusunda, en büyük yardımcınız o olacak.Böylelikle önce ”neye inanmanız” gerektiğine karar vermiş olacaksınız. Ardından, bu inancınızı gerçekleştirmek için atacağınız eylem adımlarının etkisine. Yani ne kadar etkili olmasını arzu ettiğinize. Etkinin ne kadar fazla olmasını istiyorsanız, hedef çıtanızı da o kadar yükseğe yerleştirirsiniz. Tabi ki bu da, ekstra çalışma, ekstra gayret ve ekstra sorumluluklar yüklenmek demek tabii ki.
Vizyonunuzu gerçekleştirme yolunda ”Koç”; size her türlü engeli, kendinize güvenmeniz ve inanmanız doğrultusunda aşabilecek kudrete sahip olduğunuzu hatırlatarak, içinizden dışarı doğru başlayan, muhteşem bir yolculuk için güvenilir yol arkadaşıdır.
Stressiz Yaşam İçin Hayır Demeyi Öğrenin
STRESSİZ YAŞAM İÇİN HAYIR DEMEYİ ÖĞRENİN
”Hayır’‘ yerine evet diyen kişiler hayatlarında, üzerine aldıkları sorumluluğu yerine getire bilmek yada altında ezilmemek adına, ciddi strese maruz kalmaktadırlar. Bazen duyulan suçluluk duygusu, bazen ne yapacağımız noktasında kararsızlık yada gerçekten yapabileceğine inanma kişilere ”hayır” yerine evet dedirtiyor. Kişilerin kendine yapacakları en iyi şeylerden biri ”HAYIR” demeyi öğrenmektir. Kişiler hayır demeyi öğrendiklerinde karşı karşıya kaldıkları stres en aza inmektedir. Böylece hayatında kendi için önemli olan şeyleri ve kendine vakit ayırabilmeyi tercih edebileceklerdir. Aslında kişilerin etkilendiği yada hayır diyememe sebepleri; karşılarındaki kişilerin onları bencil, umursamaz yada zor günlerinde sanki yanlarında olmayı istemeyecek kadar kötü, olarak algılamalarından korkmalarıdır. İlave olarak; beğenilmemek, hoşlanılmamak, eleştirilmek, reddedilmek, dışlanmak ve bir arkadaşlığı kaybetmek korkusu da hayır diyememek için bir sebeptir. Temeline bakıldığın da; başkası için yaşama çabası yada başkalarının hakkında ne düşündüklerini fazlaca önemsemelerinden kaynaklıdır.
Öz Güven Eksikliği Olanlar Daha Zor Hayır Diyor
Hayır diyebilme becerisi öz-güven ile yakın bir ilişki içinde bulunuyor. Öz-güven ve öz-saygısı düşük olan kişiler sıklıkla başkalarına karşı çıkma konusunda sıkıntı duyuyor ve başkalarının gereksinimlerini kendisinin gereksinimlerinin önüne geçiriyorlar. Kişi başkaları için yaşayan birisine dönüştüğün de, hayatında ki kişiler için bir şeyler yaptığın da; onlar için değerli olacağını , kendini de ancak onların gözünde değerli olursa, kendini değerli hissedeceği yanılgısına kapılır. Hayır diyememe kişi üzerinde yorgunluk, baskı altında hissetme ve asabi tavırlarla kendini gösterebilir.
Hayır Stresi Azaltıyor
Hayır demek, evet demeye göre daha sağlıklı bir seçimdir. Kişinin evet demeye devam etmesi karşılaştığı kişilerdeki taleplerin sayısının artmasına, tabi bu talep artışı da stres düzeyinin daha da yükselmesine ve kişinin önem verdiği şeylere zaman ayıramamasına neden olabilir. Hayır demek elbette çok kolay bir yol değildir. Fakat kişi hayır diyebildiğin de; kişinin stresi azalmakta, sorumluklarını daha iyi yerine getirebilmekte, yeni ilgi alanları edinebilmektedir. Aşırı yük ve fazla stres altında kalmak ve bunlardan evet diyerek kurtulacağını düşünmek, kişinin kendisini hasta ve tükenmiş hissetmesine neden olmaktadır.
Hep Mi Hayır Demeliyim?
Her zaman Evet demek kadar her zaman hayır demek de elbette sağlıklı bir tercih değildir. Kişi ne için vakit ve enerji harcaması gerektiğine karar veremeyebilirler. Buna karar verebilmek için şunlara dikkat edilebilir.
*Sizin için hayatınızda o an en önemli olanı bulup, üzerine odaklanın. Yeni bir söz vermeden önce yükümlülük ve önceliklerinizi gözden geçirin. Sizin için çok önemli olduğunu hissediyorsanız, gerçekleştirin; yoksa HAYIR diyin.
* Evet demek stres oranını artırır. Vereceğiniz yeni söz, size kısa vadeli, anlık bir yük mü getiriyor, yoksa sizi aylar sürecek ek bir stres altına mı sokuyor? Sizi aylar sürecek ek bir stres altına sokuyor ise, evet demek yerine başka ne seçenekler olduğunu tekrar gözden geçirin.Gerekiyorsa ”HAYIR” diyin. Kişilerin anlık yüklere kısa vadeli girmesi ise hayatta gayet normaldir ve ”evet” demek sosyal ilişkiler için daha uygundur.
*Kararınız ne olursa olsun, suçluluk duygusundan arının.
*Hemen karar vermeyin. Değerlendirdiğiniz konunun üzerine düşünün. Yanıt vermeden önce kendinize zaman tanıyın.
Hayır Demeyi Nasıl Öğreneceğim?
Öncelikle ”Hayır” derken kısa ve öz olmaya özen gösterilmeli ve gereksiz suçluluk belirten cümlelerden uzak durulmalıdır. Reddetme nedeni ile ilgili uzun açıklamalar yapmaktan ve kendinizi haklı göstermeye çabalamaktan uzak durmak önemlidir. Dürüst, saygılı ve kararlı duruş karşıdaki kişinin yanıtı kabullenmesi açısından oldukça önem taşımaktadır. ”Hayır” uygun olmayan görevleri üstlenmemenizi sağlayacak olan basit, tek ve güçlü bir sözcüktür. Tabi ki her zaman durum bu kadar basit olmayabilir. Ama unutulmamalı ki ”hayır” sözcüğü kesindir, kullanmaktan korkulmaması gerekir. Onun yerine; emin değilim, yapabileceğimi sanmıyorum, gibi önü açık ifadeler ileride evet diyebileceğiniz şeklinde yorumlanabilir. Karşı taraftaki kişinin üzerinize gelmesini sağlayacak açık kapı bırakabilir. Buda sizi süre gelen stresli bir evet demeye iter. Elbette sosyal hayatta evet demeye alışan bireyler için hayır demek o kadar kolay da olmayabiliyor. HAYIR demeyi öğrenmek yaşamı kolaylaştırır ve stresi azaltır.
Hedeflerimizi Belirlerken Nelere Dikkat Etmeliyiz
HEDEFİMİZİ BELİRLERKEN
NELERE DİKKAT ETMELİYİZ
Hayatımız hakkında kararla alırız. Belirli şeyleri hedefler hatta saplantı haline getirebiliriz. İçimizden harekete geçmek geldiği halde bir türlü harekete geçemeyiz. Hatta başarısız başlangıçlar yapıp başladığımız noktalardan bile geriye gidebiliriz. Bunun sebebine bakıldığında hedeflerimizle alakalı isabetsiz tercihler yapmamızdan kaynaklanabilir. Hedefimizi gerçekleştirmek için; Çok iyi bir niyetimiz, nedenimiz,arzumuz ve kararlılığımız olabilir, Fakat Hedefe bizi götürecek yol sistemli bir şekilde izlenmediği sürece sonuç alınamayabilir.
O zaman hedefimizde ilerlerken nelere dikkat etmeliyiz?
Hedefimiz Net Olmalı;
Hedefimizi belirlerken şöyle bir cümle kurduğunuzda; ”Daha iyi bir iş istiyorum” Bu çok belirleyici ve net bir hedef değildir. Çünkü burada ” daha iyi” derken neyi ifade ettiğini tam olarak bilemeyiz. Ne yapacağız da daha iyi bir işe sahip olacağız? Daha iyi bir işe sahip olmak için neler yapmalıyım? bu soruları sormaya ihtiyaç duyarız. Soruların cevaplarına net cevap verip, onları kendimize hedef olarak belirlemeliyiz. ”Hedeflerimize ulaşmak için önce hedeflerimizin net olması şarttır”
Hedefimizin Gerçekçi Olmasına Dikkat Etmeliyiz;
Öncelikle hedeflerimizi belirlerken kendimizi tanımamız önemlidir. Hedefimiz bizim potansiyelimize ve kendi içi kaynaklarımıza uygun olmalıdır. Böylece hedeflerimizde başarılı olmamız daha yakınlaşır. Örneğin kilo vermek isteyen bir kişi ”Bir ayda 30 kilo vereceğim” diye, bir hedef belirlerseniz bu pek gerçekçi olmaz, fakat ”ayda 1 kilo vereceğim” gibi bir hedefte bizi ne motive edebilir, nede gerçekçi bir hedef olabilir. Gerçekçi olan ayda 3-4 kilo vermeyi hedeflemektir.
Hedeflerimiz Biz İle İlgili Olmalıdır;
Hedeflerimiz bizden başka birilerini ilgilendiriyorsa, yani kendimizin gerçekleştireceği bir şey değilse, kendi üzerimize düşeni yapsak bile bu hedefin gerçekleşmesi için yeterli değildir. Burada dikkat edilmesi gereken; Eğer hedefimizin içinde çocuğumuz eşimiz yada başka bir yakınım da varsa onlarında bu hedef için çaba göstermeleri gerekir. Ki böyle bir hedef de, bizim kendi hedefimiz değil ortak hedef olur. Kendimiz için belirlediğimiz hedeflerin içinde sadece biz olmalıyız.
Hedeflerimizdeki İlerlemeyi Takip Edebilmeliyiz;
Hedefler belirleyebiliriz. Fakat bunları bir şekilde ölçüp değerlendirmezsek ne kadar ilerlediğimizi göremeyiz. Hedeflerimizde netlik olması gerektiği gibi onların net bir şekilde de ilerlemeyi göstermesi gerekir. Örneğin; Kilo vermek gibi bir hedefiniz var ama tartılmaktan korkuyorsanız. Kaç kilo ile başladığınızı, ne kadar verdiğinizi takip etmediğiniz sürece sadece kendinizi kandırmış olursunuz.
Hedefimizin İçinde Eylem Planı Olmalıdır;
Arzuladığımız ve gitmek istediğimiz bir yer vardır. Burada eylemleri planlamak harekete geçmek için vazgeçilmez bir başarı anahtarıdır. Eylem planı nicelikteki değişiklikleri ölçe bilmemiz de, hedefimize doğru ilerlememizde emin adımlarla ilerlemek için çok önemlidir. Eğer nasıl ilerleyeceğimiz noktasında plan yapmazsak, ertelemenin yada kaçışın kapısını aralamamızı sağlar. Ayrıca doğru plan ne, nerede, ne zaman, nasıl sorularına yanıt bulmalıdır.
Hedeflerimize Varmak İçin Kendimize Söz Vermeliyiz;
Hedeflerimize ulaşacağımıza ilk önce kendimiz inanmalıyız ve ilk önce kendimize, hedeflerimize varacağımız noktasında söz vermeliyiz. Kendimize verdiğimiz samimi sözler, bilinç altımıza, bu hedefi çok istediğimize dair verdiğimiz bir mesajdır. Başkalarına vereceğiniz sözler sizi hedefinizin bitiş noktasına götürmeye bilir, ama kendinize verdiğiniz sözler bizi yolun sonuna taşır.
Hedeflerinize neden ulaşamadığınızı düşünüyorsanız; Tekrar hedeflerinizi gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Daha gerçekçi ve kendimizin verdiği, eylem planını içinde barındıran ve ölçüp değerlendirebileceğimiz, net hedefler bizi başarıya taşıyacaktır.
Sevinç Karakaya
DevamıKendimizi Tanımak
KENDİMİZİ TANIMAK
Hepimiz bazen deriz hiç büyümeseydik de keşke hep çocuk kalsaydık. Bir çocuğa bakınca onda neler görürsünüz?, Haz mı?, Merak mı?, Hayatı heyecanla yaşayacak ve keyif aldığı coşku mu? o çocuk da ne görüyorsunuz?
Bizde aynen onun gibiydik hayatı merak eden, Bizde yargılanmak umurumuzda olmadan hayatımızın merkezinde duygularımızı istediğimiz gibi ifade edecek özgürlüğe sahiptik. Ağlamak istersek ağlardık, gülmek istersek güler ve aynı zamanda etraftan keyif alır, keyif verirdik. kendimizi olduğumuz gibi ifade etmek en doğal hakkımızdı. Biz büyüdük ve ne değişti?
Sevmeyi mi unuttuk ?
Kendini sevmek çok önemlidir. Çünkü kendini sevmek hayatı, başkalarını sevmektir. Bir insan canlı, cansız hayatın içindeki varlıklara ne kadar saygı duyuyorsanız, aslında bu sizin kendinize, olan saygınızı gösterir. Kendinizi de o kadar sever ve sayarsınız. Kendinize olan saygınız; ne kadar yüksekse kendinizi de o kadar iyi hissedersiniz. Hayatınızın kontrolü eliniz de olur. Hatta hayatta güçlükler de yaşasanız, bu güçlüklerle mücadele size enerji verir. Çözüme odaklanırsınız, istediklerinizi gerçekleştirme planları yaparsınız. Bu sadece çocuklukta mıydı acaba ya şimdi? durum nasıl.
Sanki Çocukluk dönemi geçince; rüya bitmiş de gerçek sandığımız yalana dönmüş gibi hissederiz. Kendimizi ”korumak” için çevremizde bir duvar oluştururuz. Kendimiz gibi görünerek, kendi benliğimizle onay, kabul ve sevgi görmediğimizi anladığımızda, ihtiyaç duyduğumuz sevgi, onay ve kabulü görmek için, maskeler takar olmadığımız kişi gibi davranırız. Adeta içimiz deki BEN’i kaybederiz. Kendimize güvenimizi kaybettikçe başkalarına olan güvenimizi de kaybederiz. Tabi aynı zamanda kendimize olan sevgi ve saygımızı da kaybederiz.
İçimizde bizi etkileyen negatif bir egomuz vardır; O devamlı sadece haklı olmak ister, haklı olmak uğruna düşünceleri hisleri saptırır. Halbuki sağlıklı her bireyin geliştirmesi gereken; pozitif egosunu geliştirmektir. Pozitif ego; İçimizde ki kaynakları keşfetmemizi kendimizi sevmeyi, doğru düşünmeyi, doğru hissetmeyi ve davranmayı sağlar yani bizi sağlıklı birey olma yolunda ilerletir.
Pozitif egoyu düşüncelerimizi, hislerimizi dinleyerek anlaya biliriz. Pozitif ego tek başına, olabildiği anlardan haz alır yalnızlığı sever, bunlar kendini keşfedip yeni şeyler oluşturmak için çok önemli fırsatlardır, pozitif ego için. Negatif ego ise yalnızlıktan korkar. Pozitif ego Ben’e hizmet ederken, negatif ego içinizdeki ben’in kontrolünü ele geçirmeye çalışır.
Maalesef insanların bazıların da kendisine olan saygıları o kadar düşüktür ki, Adeta kendilerini yok etmeye odaklanmış gibidirler. Birçoğumuz neyse ki; iniş çıkışlar yaşasak da, hayatta karşılaştığımız onca umutsuzluğa rağmen hayata halen sıkı sıkı tutunmaya devam ediyoruz. Bazen belki kendimizi çok iyi hissediyoruz, bu zamanlarda kendimize olan saygımız yüksekken, bazen problemlerle karşılaşıp kendimize olan saygımız düştüğünde kendimizi kötü hissediyoruz. Bilmemiz gereken şey ise tüm kişisel sorunlarımızın altın da kendimize düşük bir saygı vardır. Daha kaliteli ve bizi mutlu eden bir hayat için; demek ki yapmamız gereken ilk olarak kendimize olan saygımız yükseltmektir.
Kendimize olan Saygımızı geliştirmek için; onu eğitmek gerekir. Bireysel gelişimin, en etkili, gerçek terapisi, kişinin iç dünyasındaki BEN ile tekrar bağlantıya geçmesi ile olur. Ben ile bağlantıya geçme; Kendini tekrar, tanıma yeteneklerinin farkına varma ile olur. Hayatta eğitim süreci bir kere başladığında hayat boyu sürer. Hayatın keyfini en hızlı arttıran şey kişinin öğrenmeye duyduğu açlık ve bu açlığın doyurulmasıyla olur. Hayat sürekli öğrenilen bir okuldur.Ve öğrendiğimiz şey ise BEN’ dir yani kendimiz.
Kendimizi tanıdığımız ölçü de kendimizi severiz. Kendimizi sevdiğimiz ölçüde de hayatı ve başkalarını severiz. Oyunun kuralı bu. Kendine verecek sevgisi olamayanın başkalarına verecek sevgisi de olmaz. Var olduğunu söylüyorsa muhtemelen yalandır. Kişinin belki kendinin bile farkında olmadığı, içindeki duygusal ihtiyaçlarını doyurma gösterisidir bu sevgi sadece…
Kendimizi sevmek için tanımamız gerekir. kendimizi tanımak için ise kişinin ”Kendimi tanıyor muyum?” sorusuna cevap bulması gerekiyor. Gelişmiş insanlar kendilerini tanırlar. Kendini tanımak demek kendimizi gizli, açık, kendimizin farkında olmadığımız kör noktalarımızla, ve kendi içimizdeki potansiyelimizi tanıyarak olur. Bunları tanıyıp, bunlarla barışıp, kabullenmek ve geliştirmemiz gereken yönleri bulup geliştirerek ancak olur.
Kendini tanıyan insan ancak kendini sever. Kişi tanımadığının düşmanı olur kendinizi sevmek için kendinizi her halinizle tanıyın…
Sevinç Karakaya
DevamıHayatından Hoşnut Olmak
HAYATINDAN HOŞNUT OLMAK
Bazen insan öyle bir ruh haline girer ki; her şey yolunda gibidir, fakat içinde bulunduğumuz durum yine de bizi tam manasıyla memnun etmez. Kimi zaman halimizin iyi olduğunu, kimi zaman da sebebini çok anlayamadığımız bir ruh daralması yaşarız. Böyle durumlarda yapılması gereken şey, Kendimizi duygularımızı dinlemektir. Olduğumuz yerden konumdan memnun olup olmadığımızı bize en iyi duygularımız söyler. Şöyle bir düşünün İlişkilerinizle, işinizle, bedeninizle, koşullarınız ile ilgili nasıl duygular besliyorsunuz? Unutmayın duygularımız bize ruhumuzun gönderdiği mesajlardır. Eğer olumsuz hissediyorsanız denebilir ki; İlişkilerinizle, işinizle, bedeninizle, arkadaşlarınızla yada koşullarınız ile alakalı sizi hoşnut etmeyen bir şeyler var demektir. Eğer böyle hissediyorsanız durun ve şunları tekrar gözden geçirin, düzene sokun…
Kendinizi Sevin;
Elbette gerçek duygularınız ne olduğu önemli. Olumsuz duygular dansa bunlara nasıl çözüm getireceğinize odaklanın. Başkalarının sizi sevmesini bekleyip beklentiye girmektense, önce siz kendinizi sevin . Kendinize değer verin. Ve içinizdeki öz sevginin farkına varın.
Sahip Olduklarınızın Farkına Varın; Şükredin;
Bediüzzaman Said Nursi’nin dediği gibi; “Bir gemide 9 tane kötü insan olsun bir tane de iyi insan olsun o gemiyi batıramazsınız” Hayatınızda da durum aynıdır aslında, memnun olmadığınız durumların içinde bile muhakkak sizi memnun eden bir şeyler vardır, bunları görmeye çalışın. Ve onlar için şükredin. Şükretme duygusu sahip olduklarınızın kıymetini bilme ve onlara odaklanmaktır. İnsanların genelinin yapısında maalesef, içinde bulunduğu durumdan şikayet etme alışkanlığı vardır. Her şikayet; ettiğimiz konuya bizi biraz daha yaklaştırır yada şikayet ettiklerimizi hayatımızda fazlalaştırır. Şükür ise kişinin enerjisini yükseltir. Ve hayatınıza memnun olduğunuz şeyleri çekersiniz. Şükür; şükür duyacağımız şeyleri hayatımızda artırır.
Yaşadınız Olumsuzlukları Kabule geçin;
İnsan hayatında olumsuzluklar yaşaya bilir. Hastalıklar, İlişkilerin bitmesi, işlerinizin yolunda gitmemesi daha benzeri durumlarla karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda hissettiğiniz olumsuzlukları olumlamaya çevirmeye çalışın. İsyan ene tavırlar için de bulunmak sizin enerjinizi daha da düşürecektir. ”Bu benim başıma niye geldi’‘, ”Niçin ben”gibi olumsuz düşüncelere odaklanmaktansa; ”Bu durumu nasıl değiştirebilirim” deyip buna odaklanmaya çalışın.
Elbette ağlanıp sızlanmak, şikayet etmek çok daha kolaydır. Fakat bu güne kadar size ne kazandırdı? Neyi çözdü? Moralinizin daha da bozulmasından başka ne işe yaradı. Böyle durumlarda enerjinizi olumsuzluklar üzerinde tüketmek yerine, daha yararlı işler yapabilirsiniz. Aslına bakarsanız hayatta karşılaştığımız olumsuzluklar yada kendi yaptığımız hatalar bizim hayat pusulamızdır. Onları iyi takip etmek ve aynı hatalara tekrar düşmemek gerekir. İçinde bulunduğunuz durumu olduğu gibi kabule geçin ve sizi olumlu ruh haline taşıyacak düşüncelere yollara odaklanın.
Hayatınızda ki Her olayın size kazandırdıklarını fark etmeniz niyetiyle…
Sevinç Karakaya
Devamı2014 Yılı Gerçekten Yeni Yıl Olsun
2014 YILI GERÇEKTEN YENİ YIL OLSUN
Yeni bir yıl başlarken eskisine veda ettiğimiz günlerdeyiz. Eskiler geride bırakılmalı ki, yeni başlangıçlar umutlar, yeni başarılar yaşanabilsin. Hiç fark ettiniz mi? Her yılın sonunda bütün kanallar o yılın önemli olaylarını bir film geçişi halinde bize sunarlar. Haberlerde; kimleri kaybettik, neler kazanıldı, ekonomi ne oldu, yılın önde gelen önemli olayları nelerdi. Değil mi? Tam da buna benzer haber geçişlerini izleriz. Halbuki asıl film yada hayat oyunu diyelim, insanın kendi yaşamındaysa o zaman yeni yıla başlarken kendi film şeridimizi gözümüzden geçirme zamanı gelmemiş midir?
Dilekler tutuyoruz. Hayallerimiz, hedeflerimiz var. Kime sorulsa kendi hayal dünyasına göre, yeni yıldan beklediklerini elbette sıralayabilir. Fakat hiç değişmeyen bir gerçek var. ”Dün yaşadıklarımız bu günümüzü oluşturdu, Bugünde yaşadıklarımız yarınımızı oluşturacak” Yani aynı şeyleri yapmaya devam ederseniz aynı sonuçları bulacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. O yüzden yeni yıldan yeni beklentileriniz varsa, Hayatınız da bir şeyleri değiştirmek zamanı da gelmiştir. Değiştirmek için ise eski yılla yüzleşmek şarttır.
Eski Yılla Yüzleşin;
Elbette Yeni yıl Yeni umutlar yeni beklentilerdir. Fakat yeni yıla yeni enerjilerle, yeni umutlarla başlamak istiyorsak; ilk önce eski yılın kendi filmimizde senaryosunu tamamlamamız lazım. Gelin bu yıl eski yıla gerçekten veda edelim. Şu soruları bugün kendinize dürüstçe sorun. Neler yaşadınız bu yıl içerisinde? Sizin için önemli dediğiniz olaylar nelerdi? Neler çok sevindirdi sizi ? Neler gerçekten canınızı yaktı ? Neleri Gelecek seneye de taşıyorsunuz? Söylenmemiş yarım kalmış duygularınız neler? Affedemedikleriniz kim? Yüzleşemedikleriniz neler? Kendiniz den bu sene memnun muydunuz ? Neleri seneye de götürmek istersiniz yanınız da, neleri bırakmak istersiniz eski senede? Kimlere öfkelisiniz? Kimler size huzur veriyor? Soruları artıra biliriz. Ama burada asıl amaç ; eski yılla, acısı ve tatlısıyla yüzleşmektir. Yüzleşmeye hazır mısınız?
Kırgınlıklarınızı ve Öfkelerinizle, Affederek Vedalaşın;
Değişikliğe eski yıla veda etmeye, hazırlanırken, sizin enerjinizi tüketen, Sizi yarım bırakan; Öfkelerinizi, kırgınlıklarınızı, canınızı yakan olay yada kişilere affetmeyle başlayıp, onlara da eski yılla beraber veda etmeli sizin. Unutmayın hayat oyununuzda her ne yaşıyorsanız, hangi olayları yada hangi kişileri kendinize çekiyorsanız, bunların sebepleriyle yüzleşmeniz gerekiyor.Yaşadığınız olaydan çıkarmanız gereken dersi çıkarmalısınız ve neden yaşadığınızı fark etmelisiniz. Böyle bir olayı ben neden hayatıma çektim? bu sorunun cevabını bulmalısınız. Ve yaşadıklarınızı kabul etmelisiniz.
”Kabuldeyim, Yaşadığım her olayı, hayatıma ben çekiyorum ve artık dışarıda suçlu aramıyorum”, ”insanları ve yaşadıklarımı kolaylıkla ve sağlıklı bir şekilde kabule geçmeye niyet ediyorum ”
Artık sıra onları seneye bırakmamak için, affetmeye gelir. Evet affetmek özellikle de acınızı birisi çok yaktıysa oldukça zordur. Ama affedemediğiniz, kabul edemediğiniz, yada yargıladığınız her olay ve kişiyi yeni başlangıçlarınızda da hayatınıza çekeceğiniz den emin olabilirsiniz. Belki kişiler ve olaylar değişecek ama siz almanız gereken dersi almadıkça benzer olayları tekrar tekrar yaşamaya devam edeceksiniz. Evet affetmek ve geride bırakmak kolay değil ama kendinize lütfen şunu sorun ; Ben yeni bir yıla daha yüklerim ile girmek istiyor muyum? Affedemediğim, yüzleşemediğim yada yargıladığım olay ve kişilerle, aynı şeyleri, bir yıl daha yaşamak istiyor muyum? Gerçekten bir yılıma daha yorgun eksik enerjilerle mi başlamak istiyorum? yada Ben gücümü kesen yüklerimi bırakıp hayal ettiğim, kişi mi olmak istiyor muyum ? Zannediyorum buna herkesin cevabı hayal ettiği hedeflere, yeni yıldan beklentilerine, umutlarına kavuşmak olacaktır. O zaman gelin yüklerinizden kurtulun ve götürmek istemediğiniz olay veya kişileri tekrar tekrar hayatınıza taşımayın. Onları affedin ve vedalaşın.
”Doğduğum günden bugüne kadar; beni üzen beni kıran, hakkımı yiyen, canımı yakan, bütün insanları, olayları kabulleniyorum. Kendi seçimlerimi, geçmiş hatalarımı, Gereksiz boşa harcadığıma inandığım zamanı da kabulleniyorum ve affediyorum.”
Son olarak; Bir yıl daha bitti deriz. Bitmek tükenmek yerine ”Yeni bir yıl başladı” deyip başlangıçlardan söz etmek kulağa çok daha hoş geliyor sanırım .”Yeni bir yıl başlıyor” Fakat bizim için, eski yılı kabul edip, affettiğimiz de ve eski öfkeleri, nefretleri, bıraktığımız da, yeni bir yıla umutla huzurla başlayabiliriz. Aksi halde üzgünüm, bir yılınız daha aynı eski yılınız gibi olacaktır. Size tavsiyem yeni yıla başlarken Affetmeyle beraber, Umutlarınızın hayallerinizin içine sizi mutlu eden sevindiren enerjinize enerji katan olayları, kişileri dahil edin ki, ”Yeni yılınız gerçekten yeni yıl olsun. ”
Ve bunu sıkça tekrarlayın;
”Ben artık kabuldeyim. Kendimi kabullenmek; daha temiz, daha güzel, daha rahat ve daha sağlıklı bir enerji üretmeme yardımcı oluyor.
Ben mutlu olmayı hak ediyorum, Ben huzurlu olmayı hak ediyorum, Ben sağlıklı olmayı hak ediyorum, Ben kendimi olduğum gibi kabulleniyor ve seviyorum, İnsanları oldukları gibi kabulleniyor ve seviyorum, İnsanlarla hayatta barış içindeyim, Yaşadığım hayatın sorumluluğunu sevgiyle alıyorum.”
Yeni yıl herkesin gönlüne göre olsun…
Sevinç Karakaya
Kişisel Gelişim Uzmanı /İlişki ve Yaşam Koçu
DevamıDoğru Adres: Yaşam Koçu
Neden Sizin de Hayalleriniz Gerçek Olmasın ?
Herkes hayatında zaman zaman tıkanmalar yaşaya bilir. Öyle bir yere gelir ki insan sanki, bütün yollar kapalı yada istediği yere kendisini, götürecek yol hangisi bilemeyebilir. Sizde böyle bir durum içerisin de iseniz, Yolunuza devam etmek istiyor ama yönünüzü bulmakta zorluk çekiyor, nereye gitmeniz konuşunda kararsızlıklar yaşıyorsanız, belki de nereye gideceğinizi biliyorsunuz fakat oraya sizi götürecek güç kaynağını içiniz de olduğunu fark edemiyorsanız; TAMDA İHTİYACINIZ OLAN YERDESİNİZ…
”Doğru Adres; Yaşam Koçu”
Belki henüz hedefiniz bile yok, belki de sizi hayat nereye savuruyorsa oraya doğru gidiyorsunuz. Ne istediğinizi, ne olmanız gerektiğini, sizi nasıl bir hayat mutlu ederdi; bilmiyorsunuzdur?. Şimdiye kadar çok düşünmemiş de olabilirsiniz. Yada sizin için başkaları bugüne kadar düşünmüş, sizde başkalarının istediği hayatı yaşayarak, şimdi ki siz olmuşsunuzdur. Fakat oda ne ? Geriye dönüp baktığınızda geçen zaman sizi hoşnut etmiyor mu ? Aslında mutluluğunuz için öğretilen ne yaptıysanız hiç işe yaramadı mı?
Belki de atalarınızın Karmalarına takılıp kaldınız. Hiç fark etmeden, İstemediğiniz bir hayatı kendinize çektiniz. Atalarınızın yargıları, sizin yargıladıklarınız. Aynı olayları siz kaçtıkça, tekrar tekrar size yaşatmıştır belkide. Artık bu kısır döngüden çıkma zamanı sizce de gelmedi mi? FARK ETTİĞİNİZ AN; TAM ZAMANIDIR…
Koçluk hizmeti; Almak için sizin hayatınızda sorun olarak gördüğünüz, belki de bir çok yola başvurup, bir çok yerde çare arayıp, zaman zaman da gelici geçici anlık çözümler bulduğunuz, hayatınızda yolunda gitmeyen bazı olaylar yaşayabilirsiniz. Bunlar aile ilişkileri, özel hayat, kariyer,sağlık, refah, başta olmak üzere bir çok konu olabilir.Yaşam Koçu yaşamınızı genel anlamda; Düzene koyma, yaşam amacı belirlemeniz de destek olma, ve hedeflerinize giden yolda istikrarla ilerlemenizi sağlayacak, kendi kaynaklarınızın farkına varmanızı sağlar. Özgüveninizi tekrardan elinize alma, hayata bende varım diyecek motivasyonu ve inancı tekrar elde etmede yaşam koçu hizmeti almak çok isabetli bir karardır.
Yaşam Koçluğu Hakkındaki Bazı sorulara cevaplar;
*Yaşam Koçu Tıbbi konularda işe yarar mı?
Yaşam koçu tıbbı yardım gereken konulara fayda sağlamaz. Bunlar için muhakkak gerekli uzman hekimden yardım almak şarttır. (Dikkat eksikliği, Depresyon gibi…) Fakat Tıbbi olarak yardım alırken hayatını düzene sokmak adına yaşam koçundan destek alınabilir.
*Yaşam Koçu ile Seansa başlarsam ; Süreç nasıl olacak?
Yaşam koçunuz dan almak istediğiniz paketlerden birine karar verdikten sonra… İlk görüşmelerde yaşamınızın hangi alanlarına odaklanmak istediğinizi belirlersiniz.Her seansta belirlediğiniz temel hedefe yönelik çalışmalar yapacaksınız. Mesela; Hedefinize giden yolda engelleri teker teker kaldırabilecek farkındalığı sağladıktan sonra, Engeller kalktıkça artık hedefinize giden yol haritası belirlenmeye başlayacaksınız. Yaşam koçunuz bunu belirlemenizde, size sorduğu güçlü sorularla, sizin için en doğru ve sizi isteğinin mutlu hayata götürecek, süreci belirlemenizde size destek olur. Unutmayın yaşamınızın yöneticisi sizsiniz. Yaşam koçunuz da sizi kendi yaşamanızın yöneticisi olarak görecek ve hiç bir şekilde yönlendirme yapmadan, yargılamadan, çevreniz de duyduğunuz söylemlerden çok uzak bir şekilde, bu güne kadar kimsenin sizi dinlemediği gibi tamamen size odaklı dinliyor olacaktır.
Burada Yaşam koçunuz size temel odaklı koçluk programı sunmaktadır. İlk seanslarda belirlediğiniz hedefler ve bu hedefler doğrultusunda tam olarak ne istediğinizin farkına vardıktan sonra, Her bir seans da, sizi öncelikli temel hedefinize götürecek, bir adım daha atmış olacaksınız. Her seansınız kendi içinde, asıl yani gerçekten sizi olmak istediğiniz kişiye dönüştürecek hedefinizle , bağlantılı bir şekilde devam edecektir. Böylece kendi içsel kaynaklarınıza ulaşacak, güçlü yönlerinizin farkına varacak, Şimdiye kadar kendinizin dahi farkında olmadığı sizi tekrar keşfedeceksiniz.
Yaşam koçu kavramına yabancıysanız size ütopik gelebilir. Fakat Tek bir seansın sonun da dahi yaşamında büyük değişiklikler geliştiren insanlar vardır. Kararlı ve istekli olduğunuz taktirde; yaşamınız da siz de büyük değişiklikler yapabilirsiniz.
*Yaşam koçu ile ne kadar çalışmam lazım?
Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, bu kişiden kişiye ve hedeflerinize göre büyük farklılıklar gösterir. Ancak kendi koşullarınıza göre mümkün olan en hızlı şekilde ilerleyeceğinizden emin olabilirsiniz. Çalışmak istediğiniz alanı paylaşmak ve bu konuyu daha detaylı görüşmek için iletişim formunu kullanarak ücretsiz bir tanışma randevusu alabilirsiniz.
*Yaşam Koçluğu programında danışan olarak benim yapmam gereken ne?
Öncelikle değişime karar vermiş olmalısınız. Unutmayın ki her değişim sancılıdır. Ancak ”Şu anda için de bulunduğunuz hayat değişimden daha sancılı ise değişime karar verebilirsiniz” Kesinlikle Hedeflerinize ulaşmak için gerekli adımları atmaya istekli ve hazır olmanız gerekiyor. Seans için yalnız olacağınız ve rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamı tercih etmelisiniz. Seanslarımız 1 saat sürse de sizin en az 90 dakika ayırmanız gerekir. Seans öncesi zihninizi rahatlatacak egzersizleri yaşam koçunuzun size sunduğu yöntemler ışığında uygulamanız gerekmektedir. Gerekli teknik koşulları hazırlamalısınız. (Skype, telefon). Seanslara zamanında gelmeli, iptal etmeniz gereken özel durumlarda ise 24 saat öncesinden haber vermelisiniz.
*Peki Yaşam koçunun sorumlulukları nedir?
Yaşam koçunuz sizi, kendi kişisel ve profesyonel yaşamınızın uzmanı olarak görür ve tam bir saygı içinde olur. Sizi kendi içsel kaynaklarınıza, yanıtlarınıza ve gücünüze yönlendirmek. Bunun için uygun araçları, teknikleri kullanmak. Gizliliğinizi mutlak biçimde korumak. Arzuladığınız yaşamı oluşturmanız için tüm koçluk tekniklerini ve becerilerini kullanarak hedeflerinize ulaşmanızı sağlamak, bu yönde sizi teşvik etmek, desteklemek, motive etmek ve yanınızda olmak yaşam koçunun sorumluluğundadır.
*İnternet üzerinden veya telefonla yapılan yaşam koçluğu seansları yeterince etkili olur mu?
Tabi ki kafanızda bunun yüz yüze yapılan seanslar kadar etkili olup olmayacağına dair soru işaretleri oluşabilir. Ancak gerçek şu ki, uzaktan yapılan seans ile yüz yüze yapılan arasında bir dezavantaj olmadığı gibi aslına bakarsanız daha da etkilidir. Bunun nedeni danışanın etrafındaki tüm dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak, hazırladığı özel, güvenli ve rahat ortamda olması, dolayısıyla tamamen kendi içine odaklanabilmektedir. Karşınızda dikkatinizin bir kısmını ayıracağınız yaşam koçu bile olmadığından, yüz yüze olduğunuzda konuşamayacağınız konuları dahi çok daha rahat konuşabilirsiniz. Trafikte harcanan süre ve bunun eklediği stres de ortadan kalkınca seansınıza daha rahat hazırlanır ve gelirsiniz. Tabi bir de farklı iller de gerçekten doğru kişilere ulaşamayıp koçluk programına katılamayanlar için ise tam anlamıyla online seanslar hayat kurtarıcısıdır. Tüm bunlar uzaktan yapılan seansları daha etkili kılmaktadır. Gerektiğinde ve tercih ettiğinizde seanslar video görüşmesi şeklinde de yapılabilir.
Burada yer almayan sorularınız varsa; İletişim formu doldurup sorularınızı ücretsiz olan tanışma seansımızda sorabilirsiniz.
Sanırım kafanızdaki bir çok yaşam koçluğu ve nasıl hizmet verdiğine dair soru cevap bulmuştur. Fakat unutmayın ki her insan kendi bir dünyadır. Ve herkesin sorun saydığı şey farklıdır. Sizin de hayatınızda çözemediğiniz ve çözülmeyi bekleyen sorunlar varsa, ne yapmakla alakalı kararsızlıklarınız yada nasıl yapmalısınız ile ilgili göremedikleriniz varsa; ücretsiz bir tanışma/strateji seansı randevusu almanızı tavsiye ederim.
Sevinç Karakaya
DevamıHayatta Kazanma Sırası Artık Sizde
HAYATTA KAZANMA SIRASI ARTIK SİZDE
Kazanmak kelimesi size ne ifade ediyor? Bir yarışta birinci olmayı mı? Ya da Çok paraya sahip olmayı mı? Yada Kazanmak hayatta mutluluğu yakalamak mı? Sizin için… Bazen kazanmak sahte rollerde kendini gösterir, çok paramız olması, lider olmak, girdiğimiz yarışları birinci olarak bitirmek bize başarı gibi gelebilir; fakat gerçek başarı her koşulda, her zaman hayatta mutlu kalmayı başarmaktır. Hayat dalgalıdır. Bazen dalgalar yükselir bazen durulur. Önemli olan her durumda mutlu olacak bir bakış açısını yakalamaktır. Kazanmak ; Kendi farkındalığınızı görmek, kendi kaynaklarınızla beslenip, sizi hayatta en iyi sonuçlara ulaştıracak ve mutluluk sizin için her ne ise onu size verecek performanstır.
”Mutluluk kazanmak getirir, Kazanmak da mutluluk getirir.” Artık hayatta aynı yenilgileri aynı düşüşleri yaşamaktan ve mutsuz olmaktan vazgeçin. Mutsuz olmaktansa kazanmayı ve mutlu olma tercihini yapın. KAZANMA SIRASI ARTIK SİZDE…Nasıl mı ? Kendimizde, hayata bakış açımızda yapacağımız küçük değişikliklerle.
Düşüncelerimiz Bizim Duamızdır;
Mahatma Ghandi’nin güzel bir sözü vardır;
”Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür… Düşüncelerinize dikkat edin; Duygularınıza dönüşür… Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür… Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür… Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür …”
Gerçektende ağzımızdan dökülen her söz, zamanla karakterimize dönüşmeye başlar. Bunun ilerisi de karakterimizle oluşturduğuz hayatımız olur. Eğer ki hayatta kazanmak istiyorsanız, ilk önce hayatınızdaki negatif cümleleri çıkartıp yerlerine pozitiflerini seçmekle başlayabiliriz. Hayatta kazanmak için; Negatif olayların canınızı sıkmasına izin vermeyin, bunlara yaşanması gereken tecrübeler olarak bakın ve almanız gereken dersi alıp sonrada ilerleyin. Unutmayın düşüncelerimiz bizim duamızdır. Ne istemediğinize değil, ne istiyorsanız ona odaklanın. Pozitif düşünceler size pozitif bir hayat getirecektir.
Sizi Kazanan Yapacak, Yeteneklerini Geliştirin
Herkes kazanmak ister. Fakat bunu sadece istemenin yetmeyeceğini de bilmeniz gerekir. Hedeflerinize ulaşmak için, o hedefe gidecek yolda çok emek vermeniz lazım. Unutmamak gerekir ki bazı yeteneklerinizin ortaya çıkıp inkişaf edebilmesi için bunlar üzerinde ciddi çalışmanız gerekebilir. Eğer istediğiniz kazanmak ise, sizi olmak istediğin yere götürecek yeteneklerinizi geliştirmelisiniz.
Her Zaman Güncellediğiniz Planlarınız Olsun
”Nereye gittiğini bilmeyen için, uygun rüzgar yoktur.” Seneca
Evet Tam olarak nereye gitmek istediğinizi bilmiyorsanız, oraya gitmek için de bir planınız yoktur. Ve planı olmayan bir hedefe hiç bir rüzgar fayda etmez. Hedef belirleyin ve hedefinize sizi götürecek planını daha yolun başından çizin. Zaman zaman koşullara göre planınızı güncelleyin. Fakat asla planınızdan vazgeçmeyin. Hırslı olun ve planınıza, karşınıza ne kadar çekici bir başka yol çıkarsa çıksın, her zaman hedefinize sadık kalın. Şu iki şeye kilitlenin; ”Ne istediğinize ve Oraya nasıl varacağınıza”
Kazanmak Size Ne Getirecekse Şimdiden ”Kazanan” Olun
Darel Rutherford’un dediği gibi; ”Başarı önce bir Varoluş seçimi, sonra bir yapma eylemidir. Ama pek çoğumuz bunu tersinden anlıyoruz. Başarı formülü daima, yap-sahip ol-ol yerine ol-yap-sahip ol şeklinde işlemektedir.” Önce kazandığınız da nasıl biri olurdunuz? Kazanmak size ne getirirdi? Bunu düşünün ve olmak istediğiniz kişi gibi kendinizi görmeye çalışın. Kendinize inanın ve daima kazanan sizmişsiniz gibi hissedin.
Kendine Güveninizi Hiç Kaybetmeyin
Kendine güven; aklınızı kesin inanç ve güvenle büyük ve gurur verici işlerde kullanmanızdır. Kendinize güvenmedikçe ve gücünüze inanmadıkça asla başarılı ve mutlu olamazsınız. Ancak kendinize güvenirseniz başarıya ulaşırsınız.Sürekli olumlu şeyler düşünmek, kendinize güven duygunuzu geliştirir ve ne kadar zor olursa olsun bütün güçlükleri yenmenizi, onları aşmanızı sağlar. Kendinize güvenirseniz büyük güçlerin size yardıma geldiğini görürsünüz. Kendine güven duygusu kazanıp inancınızı kuvvetlendirir iseniz, korkularınızın yok olduğunu, güvensizlik duygusunun ortadan kalktığını görürsünüz.
Beyninizi inançla, kendinizi güven duygusuyla doldurun. Bunlar size kazanmayı ve mutluluğu getirecektir.
Sevinç Karakaya
Devamı