Evlilikte Hangi Tartışmalar Boşanma İle Sonuçlanır?(2)
4- Beden Dili İle İfade Ettikleriniz; Gergin tartışmalar sonrası çiftlerin beden dilini izlediğimizde, ”Dolup taşmanın” fiziksel açıdan ne denli sıkıntı yaratan durumlar olduğunu gözlemleriz. Bu fiziksel değişiklerin en belirgini kalp atışlarının hızlanması, ”savaş yada kaç tepkisi”ni ortaya çıkaran adrenalin salgısı gibi hormonal değişikliklerde meydana gelir. Tekrarlanan taşma sahneleri iki sebepten evlilikleri boşanmaya götürür.
- İlki; Eşlerden en az birisi diğeriyle uğraşırken duygusal bir gerginlik hissederse;
- İkincisi; Taştığını hissetmesindeki fiziksel sonuçlar kalbin daha hızlı atması, terleme gibi durumlar;
Bu durumlar sorun çözücü bir tartışmayı neredeyse imkansız hale getirir. Böyle bir haldeyken eşinizin ne yaptığı önemli değildir. Bazen size saldıran eşinize karşılık olarak tepki verirken, bazense bir bardağın yeri için bile şiddetli bir kavga çıkabilir. Böyle bir ruh halinde bilgiyi işleme yeteneğiniz kaybolur yani eşinizin söylediklerine dikkat etmekte zorlanırsınız. Sorunları çözme çabası çöpe atılır. Artık uygulama listenizdeki en refleksif, entelektüel olarak en az gelişmiş tepkilerinizle baş başa kalırsınız. Eleştirme, hor görme yada kendini savunma yöntemleri ile ya ”Savaşma”yı, yada Duvar örme yöntemiyle ”kaçma”yı seçersiniz.
Evliliğinizde bu davranışların olması, yakında boşanacağınız göstermez. Aslında dengeli evlilikler de zaman zaman olması normaldir de… Fakat bu durumun sürekli olma hali kaçınılmaz olarak eşlerin birbirinden uzaklaşmasına sebep olur. Sonuçta ya boşanırlar yada aynı evin içinde duygusal olarak bir birlerine artık yakın hissetmedikleri ayrı ayrı yaşam sürerler. Artık pes etmişlerdir.
5- İlişkiyi Başarısız Onarma Girişimleri; Sert başlangıçlar, dört ölümcül silah, dolup taşmaların evliliği baş aşağı etmesi biraz zaman alır. Fakat çift ilişkisini onarma adına nasıl bir yöntem izlediği birlikteliklerinin gidişini netleştiriyor.
Aslında, onarma girişimi; Çiftlerin hassas tartışmalarda gerginliği azaltmak ve tartışmayı önlemek amacı ile frene basmak için gösterdiği çabadır. Onarma girişimi sadece eşler arasındaki gerilimi azalttığı için değil, stres düzeyini düşürdüğü ve taşma hissini engellediği içinde evliliği kurtarır.
Fakat evliliklerdeki 4 ölümcül hareket devam ettiği sürece onarma girişimi hatırlanmaz. Mutsuz evliliklerde eşler birbirini aşağılayıp kendilerini savundukça, taşma daha sık gerçekleşir ve onarma girişimine de işitip karşılık vermek iyice zorlanılır. Onarma girişiminin başarısızlığı mutsuz bir geleceğin habercisidir.
6- Kötü Anı Biriktirmek; İlişki olumsuzluk içinde sıkıştığında tehlikede olan çifttin sadece şimdiki yada gelecekteki beraberlikleri değildir. Geçmişleri de tehlike altındadır. Evliliklerinde olumsuzluklar yaşayan çiftle geçmişlerinize zihinlerinde yeniden yazıyorlar. Birlikteliklerini hatta düğünlerini anlatırken bide sunumlarından kişilerin boşanma eğiliminde olduğunu anlayabilirsiniz.
Evliliklerin çoğu, büyük umutlar ve beklentilerle başlar. Mutlu bir evlilikte çiftler genellikle ilk günlerini sevgiyle anarlar. Düğümleri mükemmel geçmemiş olmasa bile, kendilerini üzen değil mutlu eden olayları hatırlamaya eğilimlerdir. Aynı şey birbiri ile ilgili duyguları içinde geçerlidir. Başlangıçta ne kadar olumlu hisleri olduğunu, buluştuklarında heyecanlandıklarını, birbirlerine hayran olduklarını hatta zor zamanlarda bile beraber mücadele verdiklerini ifade edip ilişkilerini yükseltirler.
Ancak Evlilik iyi gitmiyorsa; Geçmiş yeniden en kötü biçimiyle yazılır. Kadın düğün törenine kocasının yarım saat geç geldiğini hatırlar yada erkek düğün hazırlıklarında karısının ne kadar kaprisli olduğunu hatırlar. Bir başka üzücü olayda geçmişi hatırlamakta zorlanmanızdır. Öyle önemsiz yada acı verecek hale gelmiştir ki silinip gitmesine izin verirsiniz. Bunun sebebi 4 ölümcül hareketin evliliğinizi ele geçirmesi ile olumsuzluk öğlesine tırmanır ki eşin yaptığı yada yapmış olduğu her şey yeniden kurgulanır.
Mutlu ve mutsuz evlilik bakış açılarına biraz daha yakından bakarsak; Mutlu bir evlilikte, erkek karısının giysisini söz verdiği halde, kuru temizlemeye götürmeyi unuttuğunda, kadın büyük olasılıkla ”Eşim son zamanda çok çalışıyor nasırım daha çok dinlenmeye ihtiyacı var” diye düşünür. Mutsuz evliliklerde ise, Kadın ”Hep böyle düşüncesiz, beni hiç önemsemiyor” diye düşünür. Aynı şekilde mutlu evlilikte kadın iş dönüşünü kocasını tutkulu bir şekilde öptüğünde, adam ”Eşinin kendisini sevdiğini ve düşünceli bir eşi” olduğunu düşünürken, mutsuz evliliklerde böyle bir durumda adam ”benden ne istiyor acaba?” diye düşünür. Sorun ise bu bakış acısının olumsuzu ile geçmişlerinize tekrar yaşayıp yeniden yazmalarında.
Yaklaşan SON Boşanma; Çiftler geçmişlerini olumsuz bir şekilde yeniden yazma noktasına vardıklarında, zihinleri ile bedenleri iletişim kurmalarını ve mevcut sorunlarını halletmelerini tam olarak imkansızlaştırıyor. Ve evlilik başarısızlığa mahkum oluyor. Sürekli kırmızı alarmda her an savaşmaya hazır haldedirler. Evlilik işkenceye dönüşür. Sonuç ise ilişkiden kaçıştır.
Bu son aşamaya evlilik vardığında eşlerin biri evlilik dışı bir ilişki içine girebilir. Ancak ”evlilik dışı ilişki genellikle can çekişen evliliğin nedeni değil belirtisidir.” Bu evliliğin sona ereceği boşanmaya götüren 6 tartışma şekli ile zaten belliydi. Eşlerden birinin yanlış yola sapmasından belirtiler çok daha önceydi diyebiliriz.
Çiftler genellikle yardım aramaya başları çoktan belaya girdikten sonra başlarlar. Uyarı işareti de genelde erkekte ortaya çıkar tabi bakmasını bilene. Bu uyarı işaretleri ;
1- Çiftelerin birbirine söylediği sözler ( Sert başlangıçlar, 4 ölümcül hareket, savunma),
2- Onarma girişimlerinin başarısızlığı,
3- Fizyolojik tepkiler (dolup taşma),
4- Evlilik hakkında yaygın olumsuz düşüncelerinde görebilirsiniz.
Unutmayın bu işaretlerin her birisi, Duygusal ayrılığın veya çoğu zaman ”Boşanma”nın yalnızca bir an meselesi olduğunu bize gösterir. Evliliğiniz bu duruma gelmeden bir uzmanla çalışmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Sevinç Karakaya
Devamı
Evlilikte Hangi Tartışmalar Boşanma İle Sonuçlanır?(1)
Evliliğinizi boşanmaya götüren bir çok sebep olabilir. Özellikle de eşlerin tartışmalar sırasındaki takındıkları tavırlar, tartışmanın iyice ateşlenmesine, tarafların birbirlerine içten içe öfke, kin beslemelerine, saldırgan tavırlar takınmalarına, daha ilerisi olarak da şiddete kadar giden ayrılıklara sebep olmaktadır.
Tartışma sırasında ne yaptığının farkında olmanız sağlıklı olandır. Fakat ne yazık ki birçok çift bu sinir anında, haklı olma adına verdikleri tepkileri, içlerindeki öfke ve savaş hali ile farkında olmadan saldırgan bir şekilde gösteriyorlar. Her evlilikte tartışmalar normaldir. Ve her tartışmanın sonu boşanma değildir. Tartışmanın bir evliliği boşanmaya götürüp götüremeyeceği ise tartışmanın ”biçiminde” yatmaktadır.
Tartışmanın Boşanmaya İle Sonuçlandıran Sebepler;
1- Ani Ve Sert Çıkışlar ; Bu tartışma biçimi bir evliliğin iyi gitmeyeceğinin en iyi göstergesidir. Tartışmanın başında hemen olumsuz ve sert bir tavır takınılmaktadır. Tartışma şekli hor görme, eleştiri yada iğneleme ile ilerliyorsa bu ”Sert başlangıçtır”. Hatta konuşmalarınız yumuşak, sakin bir sesle bile olsa sözlerin içindeki olumsuz yüklü tavırlar tartışmaları ateşler. Bu tarz tartışmaların sonunda eşler, sorunlarına en ufak çözüm getirmedikleri gibi öfke ve kinleri artmış şekilde ayrılırlar. Bir tartışma sert başladı ise, çiftler arada birbirlerinin hoşlanacağı tavırlarda sergileseler, sonuç kaçınılmaz olarak olumsuz bir havada bitecektir. Tartışmanın ilk 3 dakikası nasıl başladı ise sonuç bu tavra göre tahmin edilebilir.
2- Tartışmanın Uzak Durulması Gereken 4 Davranışı Sergileme; Zaten sert başlayan tartışmayı körüklemeye ve evliliklerini sona doğru götürmek isteyen çiftler, bu 4 maddeyi de kullanmakta oldukça ustalar diyebilirim. Tartışmalar ilerledikçe ilişkiler için, ölümcül olan şu 4 tavır, evliliği sırayla baltalamaya başlar.
Eleştiri; Elbette eşimiz hakkında bazı yakınmalarımız olması normaldir fakat yakınma ile eleştiri arasında çok fark vardır. Yakınma eşinizin başarısız olduğu belirli bir eyleme yönelikken, eleştiri daha geneldir. Eşinizin karakterine yada kişiliğine yönelik bazı olumsuz sözleri içine alır. Maksat sorunu halletmek değil karşıdakini yaralamaktır. Sert başlangıçlar genelde eleştirilerle ortaya çıkar. Eleştirilerde sizin yada eşinizin sesinin yankılandığını duyuyorsanız, bu ilişkilerde en çok rastlanan durumdur ve sizi direkt boşanmaya götürmez fakat evlilikler için ölümcül olan diğer tavrın yolunu açar.
Hor Görme; Eleştirilerin artması kısa sürede eşlerin birbirini hor görmesine sebep oluyor. İğneleme ve kuşkuculuk hor görme biçimidir. Lakap takma, göz devirme, küçümseme, alay etme ve kara mizah da hor görmedir. Hangi şekle bürünürse bürünsün, ilişkiyi en fazla baltalayan hor görmedir. Eğer eşinizi hor görme tavrını sergiliyorsanız, eşiniz kendisinden tiksindiğinizi hissedecektir ve böyle bir durumda sorunu çözmek çok zordur. Hor görme uzaklaşmaktan ziyade daha fazla çatışmaya yol açar ve olumsuz düşüncelerle daha da alevlenir.
Savunmaya Geçme; Savunmaya geçen taraf asla pes etmez, özür dilemez. Savunmaya geçme halinin altında yatan karşı tarafı suçlamadır. ”Sorun bende değil sende” mesajını içerir. Savunmacılık tartışmayı iyice tırmandır. Çift eleştiri, hor görme ve savunmaya son vermezse, birbirlerinde el değiştirerek tartışma devam eder. Ve çift eleştiri, hor görme ve savunma ile bir şey çözemediklerinin farkına varıp, duvar örerler.
Duvar örme; Tartışmaların sert başlayıp giderek artan hor görme ve kendini savunmaya yol açtığı evliliklerde, en sonunda eşlerden biri iletişi keser. İşten eve döndüğünde eşinin eleştirisine maruz kalan adam gazeteye sığınır. Ne kadar az tepki verse karısı o kadar bağırırsa, adam odayı terk eder. karısı ile yüzleşmek yerine bağlantıyı keser. Karısından uzaklaşarak yalnızca kavgadan değil, evliliğinden de kaçar. Araya duvar ören biri haline gelir. Bu davranış daha çok erkelerde görülür. Duvar ören kişi söylediklerinizi duysa bile ilgilenmiyormuş gibi davranır. Araya duvar örme diğer üç maddeden sonra evliliği diğer bir aşamaya taşır.
3- Dolup Taşmak; Duvar ören eşine karşı, onun etkilenmediğini düşünüp yakınmaya devam eden kişi büyük bir yanılgı içindedir. İnsanlar tartışma hissine karşı bir duvar örerler. Dolup taşma ise; Eşin olumsuz tavrının, ister eleştiri, ister hor görme, ister kendini savunma maskesi altında olsun bir süre sonra duvar ören eşin ani patlamalar halinde dolup taşmalar olur. Duvar ören taraf, eşinin eleştirileri yada aşağılamaları ile ne kadar sık dolup taşar ise; evlilik de duygusal ilişkilerde o kadar kopar. Ve duygusal ilişkilerinde kopmalar yaşayan çiftlerin boşanmasında da şaşılacak bir durum olmasa gerek. Demek ki alışkanlık haline gelen sert başlangıç ve anlaşmazlıklar evliliğin yara almasına sebep olan 4 ölümcül tavrın varlığının yüzünden çiftlerin sık sık dolup taşması bir evliliğini çökeceğini gösteriyor. Bu etkenlerin her biri tek başına bir boşanma sebebi olmasa da mutsuz bir evlilikte genelde bir arada bulunurlar.
Sevinç Karakaya
İlişkinizdeki Samimiyeti Nasıl Geliştirirsiniz?
İstediğimiz samimi ve içten bir ilişkidir. Fakat kendimiz gibi olmadığımız sürece, maskelerimizi çıkarıp atmadıkça ne kendimize ne ilişkimize gerçekten samimi olamayız. Samimiyet sizin nasıl göründüğünüzle değil gerçekte nasıl olduğunuzla ilgilidir. ilişkilerinizde samimiyeti yakalamak sanıldığı kadar zor değil… İlk önce kendinize sonrada ilişkiniz adına dikkat edeceğiniz bir kaç hususla samimiyeti geliştirebilirsiniz. Nasıl mı? işte…
1- Birbirinizi Dinlemek İçin Vakit Ayırın; Eşlerin birbirine hergün düzenli dinlemek için vakit ayırmaları önemlidir. Yapılan bir araştırmada eşlerin her gün yüz yüze, göz göze iletişim için yanlızca 9 dakika ayırdıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu oldukça düşük bir zaman dilimidir. Mümkünse bu zamanı biraz arttırmaya çalışmalıyız. Ve tabiki bu iletişimin; Televizyonun, rayonun gürültüsüne karışmayan yada odadan odaya kurulmayan doğrudan iletişim olması da önemlidir.
2- Tek Seferde Tek Bir Soruna Odaklanın Ve Çözün; Her zaman için çözümlenilmesi gereken tek konuya odaklanın ve sorun odaklı değil çözüm odaklı olmaya özen gösterin. Bir konuyu ısıtıp ısıtıp yine birbirinizin önüne getirmek, birbirinize güveni azaltacağı gibi, yeni sorunlar oluşmasınada sebep olur. Aynı sorunun açıldığı her seferinde çözümsüzlük duygusu büyüyecektir. Unutmayın eşler arasında güven ve sevgiyi yok eden genellikle yeni problemlerden ziyade eski konuları tekrar tekrar sorun haline getirmektir.
3- Sorununuzun Altındaki Gerçek Duyguyu Bulun; Aslına bakarsanız, çoğu sorunun altında yatan asıl sebep güç savaşlarıdır. Konu görünürde karşı tarafın ailesi, cinsellik, para ve çocuklar olabilir. Fakat konu ne olursa olsun asıl sorun haklı çıkma çabasıdır. Tartışmala döner kapılarda dönüp durmaya benzer. Oysaki bakılması gereken duygulardır Duygularınız gerçektir. Ve biribirnizi anlamanıza yardımcı olur. Anlayış ise; tavır değişikliği ve bağışlama getirecektir. Tavır değişikliği ilede eninde sonunda ilişkide iyileşmeler olacaktır.
4- Küsme, Konuşmama Gibi Savunma Mekanizmalarınızı Bırakın,; Maalesef bir çok ilişkide yine başı çeken sorunlardan biri eşlerin herangi bir sorun karşısında birbirlerine küserek yada konuşmayarak tepki vermesidir. Konuşmamak çözümsüzlük getirir. Canınızı sıkan bir durum var ise bunu eşinizle sakin ve açık bir şekilde konuşun. Eşinize İp uçları vermek, oyunlar oynamak yada zihninizi okumasını beklmek kesinlikle dürüstlükten uzaktır. Sağlıklı iletişim için küsüp anlaşılmayı beklemekten vazgeçilmeli ve uzlaşma anlaşma yollarını bulmalısınız.
5- Üçüncü Şahısların İlişkinize Karışmaması İçin Sınırlar Koyun; Eşinizle ilişkiniz noktasında olacağı gibi, işiniz, özel yaşamınız da da yakın çevrenizin ne kadarının içinde olması noktasında kesin sınırlar koymanız ilişkilerinizi daha sağlıklı kılacaktır. Özellikle evli çiftlerin yaşamının büyük bir bölümü özeldir ve başka kimseyi ilgilendirmez. Aileniz yada yakın çevrenizle sınır koymakta zorlanıyorsanız bu eşinizle aranızda isammiyet noktasında ciddi bir engeldir. İlişkide farklı kişilerle yapılan yersiz paylaşımlar ilişkideki güveni azaltır.
6- İlişkinizde Birbirinize İlgiyi Besleyin Ve Geliştirin; Genelde ilişkilerde eşler bir birlerine sevgililik zamanındaki gibi sevgilerini açık bir şekilde ifade etmekten uzaklaşırlar. Evlendim artık eşim sevdiğimide biliyordur tavrı takınabilir. Fakat evliliğinizin monotonluktan kurtulması ve daha samimi bir hale gelmesi için, ilişkinizde ilgi atmosferini geliştirmelisiniz. İlginizi göstermenin bir kaç yolu;
- Sevginizi gösterecek mesajlar, aynaya çekmecesine bıraktığınız küçük notlar ile yapabileceğiniz gibi, birbirinize sevginizi anlatan mektup yazıp postalaya bilirsiniz. Mektubun sihrini küçümsemeyin.
- Eşlerin biribirine dokunarak sevgisini ve ilgisini göstermeside oldukça etkilidir. Cinsel içeriği olmayan dokunmalar, eşlerin birbirine önem verdiğinin ve birbinin farkında olduğunun göstergesidirler.
- Yemek sırasında hiç tartışmamaya, didişmemeye karar verin. Sağlıklı ilişkiler ve aileler üzerinde yapılan araştırmlara; Sürekli bir özelliğin birlikte sofraya oturmaktan zevk almak olduğuduğu göstermektedir.
- Her gün, hafta, ay, yıl birlikte olmayı iple çekeceğiniz özel anlam taşıyan zamanlar oluşturun. ‘Zaman dışı zamanlar’ oluşturun. Önceden belirlenmiş özel bir faaliyetin veya başka birinin katılmayacağı bir vakit olmalı. Birlikte sinema, akşam yemeğine gidilebilir, küçük bir yolcukluğa çıkabilirsiniz. İyi bir çerçeve şöyle olabilir. Günde bir saat, haftada bir gün, ayda bir hafta sonu, altı ayda bir hafta beraber vakit geçirebilirsiniz.
7- İlişkinizi Eğlenceli Hale Getirin; Eğlenmenin bir yolunu bulmaya çalışın. Evinizi savaş meydanındansa, oyun bahçesine çevirin. Beraber bolca güleceğiniz uğraşlar, ortak hobiler aktiveteler edinin. Hatta arada saçmalamak iyi gelebilir.
8- Yapıcı ve Adil Kavga Etmeyi Öğrenin; Kavga etmek dünyanın sonu değil… Hatta hiç tartışma olmayan evlilikler patlamaya hazır bir saatli bomba gibidir. Sağlıklı olan ise seviyeli bir şekilde eşlerin birbiri ile tartışmayı öğrenmesidir. Amaç karşınızdakine saldırmak değil çözüm bulmak olmalıdır. Ortaya çıktığında gerilim ve anlaşmazlık havasını dağıtın. Gerekirse anlaşmazlıklarınızı güvendiğiniz ve size hakem olacağınıza inandığınız biri yanında da yapabilirsiniz. Fakat daha sonrasında uzatmayın ve yolunuza devam edin. ilikilerde samimiyet ve yakınlığı bozan tartışmaktan kaçmak ve gereksiz içerlemelerdir.
9- Leyla’dan Mevla’ya Varmayı Hedefleyin; Bu kural oldukça önemlidir. Evliliğinize ilişkiniz yada arkadaşlığınızın dışında bir anlam yükleyin. Daha kuvvetli sizi birbirinize bağlayan bir bağ olsun. Birbirinizdeki sevgiyi ilahi sevgiye gitmeniz için bir araç olarak kullanın. Bu paylaşılan yolculuk sizi birlikte yakınlığa çekecektir.
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliğiniz İlk Günkü Gibi Olsun İster misiniz?
Her evlilik başlarken, asla eskimeyeceğine inanılarak başlanan bir yolculuktur. Oysa zamanla çiftler yol yorgunu olur. Git gide eski canlı, neşeli, ilginç ve keyifli hali giderde, sıradan yaşanması için yaşanılan, yürünmesi için yürünen yollar haline gelir evlilikler…
Oysa ne kadar isterdik değil mi? Evliliğimizin ilk tanıştığımız gün gibi tazeliğini koruması, birbirimize ilk gün gibi bakabilmeyi… Neler yapmıyoruz ki o günlere tekrar dönebilmek aynı heyecanı aşkı sevgiyi hissetmek için. Kitaplar okuruz, dergiler karıştırırız, seminerlere katılırız, zaman zaman uzmanlardan yardım alırız. Bugün ilişkinizdeki heyecan, tutku ve saygının kaybetmemeniz için uzun uzun açıklamalar olmayacak fakat günlük hayatınızda küçük değişiklikler yaptığınızda, ilişkiniz için günlük hayatınızda dikkat edeceğiniz bir kaç davranış ile nasıl evliliğinizi ilk günkü haline getirebilirsiniz bununla ilgili bir kaç tüyo paylaşacağım.
Nasıl ki bir çoğumuzun her gün yapacaklar listesi yada aylık, yıllık planlarımız olduğu gibi evliliğiniz içinde buna benzer bir yapılacaklar listeniz olmalı… Her gün nelere dikkat etmelisiniz?, Haftada bir neler yapsanız ilişkiniz daha canlı olur?, Evliliğiniz ilişkiniz için aylık, yıllık neler planlasanız daha uzun soluklu bir ilişkiniz olur? İşte evliliğiniz ilk gün gibi nasıl olur listemiz…
- Günlük koşuşturmaca da eşler birbiriyle sohbet etmeyi unuturlar. Muhakkak her gece sohbet etmeye önem gösterin. Sohbetin çok uzun olması gerekmiyor. Fakat en az 10-15 dakikanızı birbirinize gününüzün nasıl geçtiğini anlatmaya ayırın. Tabi yanınızda kimse yokken ve birbirinizin yüzüne bakarken bunu sohbeti gerçekleştirmeniz oldukça önemli.
- Eşler duygusal bağının güçlenmek için sevgilerini dokunarak göstermelidir. Bunu sarılarak, el ele tutuşarak yada masaj gibi tamamen cinsellikten bağımsız dokunmalarla yapabilir ve bu şekilde duygusal bağlarını, ilişkilerini güçlendirebilirler.
- Eşinizi sabah evden uğurlarken yada beraber bile çıkıyor olsanız, eşinizin gün içinde yapacağı en az bir şeyi öğrenmeden ayrılmayın. Tabi ki bu öğrenme metotları aşırı merak ve baskı ile olmalıdır. Günlük basit şeyler, mesela bir yemeği yada toplantısı var mı? Yada arkadaşları ile buluşacak mı? gibi…
- Sabahları ayrılırken muhakkak helalleşin, sarılmadan ve eşinizi öpmeden birbirinizden ayrılmayın. Unutmayın sıradan vedalaşmalar gibi görünen hoşçakallar sevdiklerimizi son kez görüşünüzde olabilir.
- Eşinize ‘Şu anda ne yapıyorsun’ sorusunu gün içinde en az bir kez merakla ve gülümseyerek kendinize sormalısınız. Onu düşündüğünüzü gösterin. Beklemediği bir telefon ya da sürpriz bir not, bir mesaj atabilirsiniz.
- Eşinizle en az günde bir öğün beraber yemek yemeye çalışın. Her zaman yediğiniz yemek çok romantik olmak zorunda değil, yeter ki öğününüz beraber olsun.
- İlişkinizde ya da eşinizde var olan ve çok sevdiğiniz bir özelliği her gün düşünün. Eşinizde hayran olduğunuz bir şey nedir? Eşinizin sevdiğiniz bir özelliği nedir? bunları düşünün ve mümkünse zaman zaman eşinize de söyleyin.
- Ve günde en az bir kez eşinize küçük bir şey için bile olsa ‘teşekkür’ edin.
Her Hafta Yapılacaklar Listesi;
- Eşlerin birbirini taktir etmesi çok önemlidir. Genelde olumsuz hareketlere odaklanılsa da unutmayın ki mutlu evliliğe sahip eşler birbirlerinin olumsuz değil, olumlu yanlarına odaklanır ve bunu taktir ederler. Örneğin haftada bir de olsa ‘Şunu yapmanı ……… çok seviyorum.’, ‘Bu özelliğin çok hoşuma gidiyor.’, ‘Hatırlıyor musun, o gün böyle yapmıştın ya…. beni ne kadar mutlu ettin’ gibi cümleler kurabilirsiniz. İnanın taktirin size geri dönüşü artarak gelecektir.
- Yapılması gereken paylaşımlar, her zaman bize zevk vermeyebilir. Bazı yapılacaklar hoş olmasa da beraber yapmaya çalışın, iş paylaşımı yapın. Bu paylaşım ortak temizlik, alışveriş yada tamir olabilir fakat he ne ise sonuna kadar beraber yapmak için çaba gösterin. Özellikle bayanlara burada çok iş düşüyor. Eşinize ona ihtiyacınız olduğunu uygun bir dille ifade edin. Ve bu işlere biraz eğlence katın.
- Baş başa zevk alacağınız bir yerlere gidin. elbette bu listeyi yapılması gereken bir liste değil de yapmak istediğiniz bir liste olarak görmeniz çok önemlidir, aksi taktirde beraber vakit geçirmek size eziyet haline gelir. Mesela Sinema? Pazar kahvaltısı? Ya da bir kahve molası? Güzel bir akşam yemeği? Yürüyüş? Her ne olursa… Sadece keyif aldığınız için ve en azından bir saatliğine birlikteliğiniz ve kendiniz için vakit geçirin.
- Eşinizin kendine özel bir vaktinin olmasını sağlayın. Ve aynı şekilde kendinizin de, dilediğiniz gibi geçirebileceğiniz. Dilerseniz arkadaşlarınızla görüşerek, dilerseniz spor yapabilir yada sevdiğiniz bir şeyle kendinizi mutlu edebilirsiniz.
- Mutlu bir cinsel yaşam, ancak ilişkiye dair pek çok başka tatmin ile birlikte gelir. Hafta sınırı koymaksızın, her ikinizin de memnun olduğu bir cinsel yaşamı hedef almalısınız.
- Eşinizin çok seveceği ve sevineceği bir organizasyon yapın. Tabi bu organizasyonu eşiniz kendisi için yapıldığını anlaması önemlidir. Sadece kendisi için düşündüğünüz ve tam gününüzü ona ayırdığınız bir plan emin olun herkesin hoşuna gidecek ve kendini özel hissettirecektir. Eşinizde kendini özel ve değerli hissedecektir.
- En az bir sürpriz sunun. Önemli olan sizin değil, onun hoşlanacağı bir sürpriz olmasıdır.
- Her ikinizin de hayatında var olan güncel sıkıntılardan konuşun. İş yaşamında, aile hayatında ya da arkadaş çevresinde yaşanan herhangi bir sıkıntı, sorun, onu endişelendiren, geren herhangi bir durumu konuşabilirsiniz. Fakat dikkat etmeniz gereken en önemli durum asla ve asla meseleye eşinizin ‘sıkıntı yaşadığı kişinin gözünden bakmayın.’
- Mümkünse ayda bir hafta sonunu çocuklar yada yakınlarınız olmadan geçirmeye çalışın. Nerede olduğu önemli değil, nasıl geçirdiğiniz önemlidir.
Yıllık Yapmanız Gerekenler;
Gerek eşinizle gerek kendinizle ilgili, bildiğiniz temel bilgileri güncelleyin: Yakın/uzak geleceğe dair hayalleri neler? Mesela; İlişkinize dair, ailenize dair, işinize dair, arkadaşlarınıza dair, yaşadığınız eve dair ne gibi hayalleriniz var? neler yapmak istiyorsunuz? Bunları konuşun ki en güzeli beraber hayal edin.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evlilik İçin 7 Öneri
1- Eşinizi Kimseyle Kıyaslamayın;
Evlenirken hiç bir kusurunu görmediğiniz, sizin için ideal olduğunu düşündüğünüz çok etkilendiğiniz eşiniz hakkınızdaki fikriniz ne oluyor da değişiyor ? Farklı kişilerle kıyaslamalar başlıyorsunuz, arkadaşlarınızın eşi sanki onlara karşı sizin eşinizden daha ilgili geliyor. Bilin ki uzaktan baktığınız her kişi eşinizi, ilk tanıdığınız gün gibi size kusursuz gelebilir. Fakat her şey dışarıdan göründüğü gibi değildir. Mükemmel insanlar olmadığı gibi mükemmel evlilikler de yoktur. Evliliğinizi başka evliliklerle kıyaslamak yerine size ait olan ve sizin ait olduğunuz eşin sizin için en iyi eş olduğunun farkına varmalısınız. O yüzden bırakın başkasının eşi ne hediye almış, nereye tatile götürmüş yada daha kibarmış siz kendi eşinizin olumlu ve bir zamanlar sizin için vazgeçilmez olduğunu düşündüğünüz özelliklerine odaklanın. Bir çok bayanın hatta erkeğinde özellikle hanımlarını başkaları ile kilo ve güzellik noktasında kıyaslaması bir nevi aldatma sayılmaktadır. Evliliklerde kıyaslamalar en büyük kavga sebeplerinden biridir. Tabi kıyaslamamak kadar kıyaslanmamaya özen göstermekte önemlidir. Bunun eşler karşılıklı olarak kıyaslanacak konuma düşmemeye de önem göstermelidir.
2- Cinsel Hayatınızı Önemseyin;
Evlilikte cinsel hayat gizli anahtar gibidir. Çoğu zaman tartışma sebeplerinin adı başka başka olsa da, altında yatan gerçek sebep eşlerin cinsel hayatlarındaki boşluklardır. Denilebilir ki evliliği ayakta tutan çok faktör vardır fakat hiç biri cinselliğin yerini tutamaz. Cinsellik noktasında bize toplum olarak yüklenen çok tabu vardır. Fakat sağlıklı bir evlilik için eşlerin birbiriyle cinsel sorunları yada beklentileri hakkında açık açık konuşmaları gerekmektedir. Cinsel hayatınızı sıradanlaştırmayın, cinsel birliktelik sayısını kesinlikle azaltmayın. Cinselliği eşinize bir şey yaptırmak veya yaptırmamak için silah olarak kullanmayın. Aile mahremiyetinin en önemli unsuru olan cinselliğin iki taraf içinde bir ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.
3- Kadınların Ve Erkekler Farklı Olduğunu Unutmayın;
Her zaman söylediğim ve hiç bir zaman unutmamanız gereken bir diğer kuralda kadınlar ve erkekler farklıdır. Hayatı algılamaları kadar, algıladıklarına verdikleri tepkilerde farklıdır. Fakat bizler karşı cinsi hem cinslerimiz gibi düşünüp hareket ediyormuş gibi davranmakla en büyük hatayı yapıyoruz. Evlilikte de eşlerin en büyük yanlışlarından biri; karısını veya kocasını kendi cinsiyetine, kendi duygu ve düşüncelerine göre yorumlaması, eşin hareketlerine kendince anlamlar yüklemesidir. Kadın ile erkeğin farklı yaratılmışlardır. Kadınsı duygu ve düşüncelerle erkeğin davranışlarını yorumlamak, erkeksi duygu ve düşüncelerle kadının davranışlarını yorumlamak sadece anlaşmazlığa götürür. Yapılması gereken sağlıklı iletişim için eşlerin birbiriyle konuşmasıdır. Neyden şüpheleniyorsanız, neyi merak ediyor veya anlamlandıramıyorsanız bunu sakin şekilde eşinize sormalısınız. Kafanızda senaryolar kurmak sizi sadece içinden çıkamayacağınız tartışmalara sürükler. Tatmin olana kadar sakin şekilde eşinize sorun.
4- Sorunları Biriktirmeden Çözün;
Siz sorunları arkanıza atıp görmüyor gibi davrandığınızda sorunlar azalmaz. Aksine sorunlar içinizde patlamaya hazır bir yanar dağ gibi, bir bir içinde tutulup , dile getirdiğinde eşinin cevap veremeyeceği en zor anı beklemektedir. Biriktirilen sorunlar bir nevi hafızanın derinliklerinden çıkarıp eşe karşı bir silah olarak kullanılır. Patlama zamanı geldiğinde tüm sorunları eşin üzerine kusmak yerine tüm sorunları eşinize zamanında açın; eleştirmeden, öfkelenmeden, sadece çözüm arayışıyla bunu yapmaya çalışın. Sorunları biriktirmeden, konuyu saptırmadan, şahsını yaralamaya değil de konuya , soruna değil de çözüme odaklanın.
5- Eşiniz Sizin Rakibiniz Değil;
Mutlu evliliklere bakıldığında eşler birbirinin taktir edilecek özelliklerini öne çıkardığını görürken, sorunlu evlilikler de ise eşlerin anlamsız bir yarış halinde olduğu görüyoruz. Sanki birbirlerini geçilmesi gereken bir rakip gibi davranıyorlar. Kimin daha başarılı olduğu, kimin önceden bildiği, kimin haklı çıktığı konuşulur devamlı konuşulan konular arasındadır. Özellikle haklılıktaki skor çok önemlidir. Eğer bir konuda haksızsanız ve haksızlığınızın farkına vardıysanız bunu hemen itiraf edin. Evlilik ‘ben’ değil ‘biz’ olmaktır. Eş ile yarışmak yerine eşin başarısından pay çıkarılmalı, bundan mutluluk duyulmalıdır.
6- Eşinize Kendini iyi Hissettirin;
Şöyle bir sahne düşünün yanınızdaki kişi devamlı eleştiriyor, şikayet ediyor kendinizi nasıl hissedersiniz? Kendinizi iyi hissetmezsiniz ve o kişinin yanında olmak istemezsiniz. Çünkü hepimiz yanında iyi hissettiğimiz kişiler ile birlikte olmak isteriz. Aynı durum eşiniz içinde geçerlidir. Eşinizi sürekli eleştiriyor yada şikayetleriniz ile boğuyorsanız sizden uzaklaşmak isteyecektir. Beğenilmek, güzel söz duymak, istenildiğini hissetmek, takdir edilmek kişinin özgüvenini yükseltir. Eşinizin hoşa gitmeyen yönlerini açığa çıkarmak yerine güzel yanlarını vurgulayın. Sizin yanınızda kendisini iyi hissetmesini sağlayın ki sizin yanınızdan ayrılmak istemesin.
7- Hayatı Paylaşın;
Evlilik bir yemin ile başlamıştır. iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta hayatı paylaşma adına… madem hayatı paylaşıyoruz, hayatı kolaylaştırmanın yolu sorumlulukları da paylaşmaktır. Faturaları yatırmak, çocuğu okuldan almak, iltifat etmek, romantik bir gece düzenlemek… Her ne olursa olsun, bir taraf ‘hep ben yapıyorum, biraz da o yapsın’ derken diğer taraf ‘hep o yapıyordu, şimdi ne oldu da benim yapmamı bekliyor’ der. Biri yıllardır taşıdığı sorumluluklardan yorulmuş veya sıkılmış, haklı olarak artık paylaşma vaktinin geldiğine inanıyordur. Diğeri devranın değişmesinden rahatsız, bu değişikliğin altında kuşkulanılacak bir şey arıyordur. Bu vakte kadar nasıl gelindiyse gelindi. Artık bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğinizi düşünmelisiniz. Evlilik ‘eş’ olmaktır, birbirini tamamlamaktır. Maddi ya da manevi tüm sorumlulukları paylaşmalısınız.
Sevinç Karakaya
DevamıAyrılık Acısını 5 Adımda Nasıl Atlatırsınız?
Ayrılık süreci kolay değildir. İnsan acı çeker sanki bir yakınını çok sevdiği birini kaybetti de, bir yas dönemine ihtiyacı varmış gibidir. Hatta öyle ki mantığımız, içinde bulunduğu ruh halinden sıyrılması gerektiğini bilir. Fakat bunu nasıl atlatmalı, ne kadar zaman geçmeli bunu kestiremeyiz. İşte size ayrılık süreci nasıldır ve ayrılığı atlatmanın 7 adımı nedir ?
Aslına bakarsanız, ayrılık da hayatımızda ki bir çok olay gibi, bizim ayrılığa verdiğimiz değer ve bakış açımızla ilgilidir. Eğer kalbiniz, zihniniz ve bedeninizdeki değişimlerin tamamen normal olduğunu anlayabilirseniz, ayrılıklar o kadar da zor değildir. Ayrıca bir yanınız eski sevgilinizi yada eşinizi yanında isterken, diğer yanınız ona zarar vermek istiyor olabilir. Bunlar ayrılık sürecinde çok normaldir. Normal olmayan şey ise kafa karışıklığı, yalnızlık ya da mutsuzluk halinde takılıp kalmaktır.
Ayrılıkta bir süreç vardır ve sizin geçmişte kalanı geçmişte bırakıp, yolunuza devam edebilmeniz için bu 7 adımlık süreci sağlıklı bir şekilde acınızı yaşayarak geçirmeniz gerekir. Bu 7 adım her kişide aynı sırada gitmeye bilir yada her adımda bulunma süreci kişiden kişiye değişebilir. Fakat yine de içinde bulunduğunuz her aşamayı olumlu bir şekilde atlatmaya çalışmalısınız. Kendinize haksızlık edip, yıpratmayın ve her şey ne kadar kötü görünürse görünsün, kendinizi bu durumu atlatacağınız konusunda motive etmekten vazgeçmeyin.
Ayrılık Sürecinin 7 Adımı
1- Şoktan Çıkıp, Kabullenmeye Geçiş ”Ne” Durumu:
Bedenin acıya verdiği doğal korunma yolunun ilk tepkisi şok durumudur. Ve ilişkiniz, evliliğiniz ilk bittiğinde, olacaklarla ilgilenmek, düşünmek istemeyebilirsiniz. Her şey kafanızda yerini bulamamış bir durumda, gözünüze çok korkunç, çok yalnız ya da çok kafa karıştırıcı gelecektir. Bu inanamama hali birkaç dakika, günler, haftalar hatta aylarca sürebilir . Ayrılık hiç beklemediğiniz bir anda geldiyse, bu aşamadan çıkmanız daha da uzun zaman alabilir. Yaşanan ayrılık sahnesi konusunda hafızanızdaki anıların bulanık olması, nefesinizin kesildiğini hissetmeniz ya da uyku sorunları yaşamanız tamamen doğaldır.
Yapmanız gereken; İlginizi farklı aktivitelere kaydırmaya çalışın. Bir meditasyon, dua ve uzun yürüyüşler içinde bulunduğunuz durumdan çıkmanızı kolaylaştıracaktır. Bu şaşkınlık durumunun bir geçiş süresi vardır. Ve bu süre ilerlediğinde ayrılık size daha net bir şekilde kendini gösterecektir.
2- Ayrılığı İnkar Etme, ”Hayır Canım” Durumu:
İnkar gerçekliğin reddedilmesi ve duyguların bastırılması, saklanmasıdır. İnkar aslında kobul etmeme halidir. ”Eğer bu kalp kırıklığını kabul etmezsem, böyle bir şey yaşanmamış demektir.” düşüncesidir. Altında yeniden bir araya gelme umudu yatar. Ayrılığın bu aşamasında, eski sevgiliyi/ eşi telefonla aramak, ona mail atmak ya da sosyal medyada yaptıklarıyla ilgilenmek, arkadaşlarından haber almaya çalışmak çok sık görülen davranışlardır. Kişi bu hareketleri ilişkide her şey yolundaymış gibi hissetmek ve ayrılığın verdiği kalp kırıklığını ertelemek amacıyla yapmaktadır.
Yapmanız gereken; Tüm korkularınızı, mantıksız düşüncelerinizi, aklınıza gelebilecek her şeyi beyaz bir kağıda yazın kimseye anlatmak zorunda değilsiniz. Sanki karşınızda sevgiliniz yada eşiniz varmış gibi ona söyleyemediğiniz yarım kalan içinizde ne varsa yazın daha sonrada bunları yakın. İçinize atmak size aynı olayları tekrar tekrar yaşata bilir. Durumu önemsememeyi bırakın. Ayrılığınızla başa çıkmamak, daha sonra duygusal hissizliğe yol açar ve tıkanıp kalmanıza neden olur.
3- Kendinizi Tüm Çevrenizden Somutlaştırma ”Yalnız kalmak istiyorum” Durumu:
Asıl çetrefilli süreç ayrılığı kabullendikten sonra başlar. ilişkideki çözemediğiniz soru işaretleri kafanızda dolaşmaya başlar. Eski sevgilinizle/eşinizle aranızdaki ilişkiyi kafanızda tekrar tekrar yaşarsınız. Amacınız hangi noktada işlerin bozulmaya başladığını anlamaya çalışıp, acaba bu ”ilişkiyi kurtarabilir miydik?” sorusunu aramaktır. Düşünceleriniz genellikle birbiriyle uyuşmayan dağınık düşüncelerdir. Adeta boşlukları doldurmaya çalıştığınız bir bulmaca gibi doğru cevapları bulmak için zorlarsınız kendinizi. Ayrılık sürecinin bu adımı, sizi geri çeker, maillerinizi ya da telefonunuzu kontrol etmek bile istemezsiniz. Perdeleri sıkıca kapatıp, kimseyle görüşmez evden çıkmak istemezsiniz. Dışarıya çıkıp, dünyaya bu ilişkinin bittiğini kabul ettiğinizi göstermek istemezsiniz. Evde tek başına oturup boş boş oturmak abur cubur yemek sizi daha iyi hissettirir.
Yapmanız gereken; Düzenli olarak duş alın ve güne başlamak için, iş sosyal hayat gibi, kendinize sebepler oluşturun Kurban rolünü bırakın. ”Beni kimse sevemez” , ”Beni kimse istemiyor”, ”Kimsem yok” gibi mantıksız düşüncelerin sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Ne siz kendinize acıyın neden birilerin size acımasını beklemeyin.
4- Nefret Ve Öfke Patlamaları, ”Bana Yaptıklarından Dolayı Senden Nefret Ediyorum” Durumu:
Bu aşamada kalbiniz iyice kırıktır, mutsuzluktan öfkeniz içinizi kemiriyordur. Aslında kırık kalbiniz hem eski eşinize/ sevgilinize, hem de bu duruma izin verdiğiniz için size çok öfkelidir. Ayrılığınızın bu aşamasında, kendinizi onun resimlerini yakarken, sizdeki eşyalarını rehin tutarken, onu, arkadaşlarına kötülerken bulacaksınız. Eğer kızgınlığınız kendinize karşıysa, sık sık kendinizle öfkeli konuşmalar yapacak, aklınızdan birçok pişmanlık düşüncesi geçecektir. Çoğu zaman öfkeniz ağlama krizlerine kendini bırakabilecek. Asıl yapmak istediğiniz, suçu birilerine fatura etmektir..
Yapmanız gereken; Öfkenizi kabullenin… Bu aşamada bir uzamandan yardım alabilirsiniz. Yine duygularınızı bastırmayın ya konuşun yada yazın. Fakat en büyük yapacağınız hata öfke ile saldırgan hareket etmektir. Bu tarz durumlarda kendinizi frenleyecek yöntemler geliştirin.
5- Eski Eşinizle Pazarlık, ”Onu Nasıl Geri Kazanabilirim ?” Durumu:
Bu adım eski eşinizi yada sevgilinizi geri kazanmayı istemekle ilgili bir süreçtir. Hatta ayrılığa sizin yaptığınız bir hata neden olduysa, kendi suçunuzu affetmekle içinde böyle bir pazarlık süreci vardır. Aslına bakarsanız oldukça tehlikeli bir süreçtir. Yenilgi kabul edilmemiş ve eski sevgili/ eş ile tekrar birleşmek için yanıp tutuşuyor olabilirsiniz. Aşırıya kaçıp, uzlaşmaya varmak adına anlaşmalar sunabilir ya da başka biri gibi karşısına çıkıp; daha formda, daha az kıskanç, daha anlayışlı olmayı deneyebilirsiniz. Fakat gerçek, şu anda hissettiğiniz acıyı görmezden gelmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.
Yapmanız gereken; Kendinizle ilgili sizi mutlu eden ve geleceğinizde hayatınızda olmasını istediğiniz şeylerle ilgili bir liste yapın. Ve bu listeye eski sevgiliyi/ eşi geri kazanmayı dahil etmeyin.
6- Bunalım, Depresyon, ”Onu Unutamıyorum” Durumu:
Ayrılık bu adımında, kaybınızın büyüklüğünün farkına varacaksınız ve bu size fazlasıyla ağır gelecektir. Kendinizi hafif depresyona benzeyen, bunalım, yoğun mutsuzluğun hakim olduğu bir ruh durumunda bulabilirsiniz. Bu adımda, hayatınızın ilişkinizden önce nasıl olduğunu hatırlamanın, oldukça zor olduğunu düşüneceksiniz. Yataktan çıkmak bile zor gelecek ve hatta umutsuzluk, acizlik ve mutsuzlukla, duygularının neden olduğu fiziksel acılar bile hissedebilirsiniz.
Yapmanız gereken; Çevrenizde olumlu düşünen insanlarla olmaya çalışın ve bol bol yürüyüş yapın. kendinizi sonradan başa çıkamayacağınız aşırı yemek ya da içmek gibi sağlıksız davranışlara yöneltmeyin.
7- Artık Kabul Ediyorum, ”Olması Gereken Buymuş” Durumu:
Bu adım artık kabullenmedir. Bu adım size diğer o bütün zor aşamaların yaşanmasına değdiğini hissettirecektir. Bu aşamada artık derin bir nefes alabileceksiniz. Geçmişin ne gibi anlamlar taşıdığının ve geleceğin size neler getireceğinin farkına varacaksınız. Güneş yeniden sanki sizin için doğduğunu hissedeceksiniz, yeniden kendiniz gibi hissetmeye başlayacaksınız. Artık yolunuza devam etmeye ve ileriye bakmaya hazırsınız.
Yapmanız gereken; Kendinizi ve ayrılığınız kutlayın. Tabi ki arada bir hüzünlenebilirsiniz. Bu çok normaldir. Fakat artık daha çabuk sıyrılıp normal hayatınıza devam etme zamanıdır. Hayatınızda olumlu düşünceleri arttırın.
Sevinç Karakaya
DevamıEvlilikleri Boşanmaya Sürükleyen 5 Davranış Hatası
Son yıllarda boşanma oranını artması bizi de altındaki sebepleri, araştırmaya itiyor. Boşanmalardaki artış bir çok kişiyi evlilikten uzaklaştırdığı gibi evli çiftleri ise kendi evlilikleri için kaygılanmaya itiyor. Pembe hayallerle başlayan, sonsuza kadar beraberlikler üzerine verilen sözleri unutturup evlilikleri sonlandıran sebep nedir? Nedir bu aşkla birbirinin gözlerinin içine bakan çiftlerin, bir kaç seneden birbirlerinin suratını dahi görmek istememelerinin sebepleri?
Boşanmanın altında yatan görünen ve görünmeyen, iç ve dış etkenler, maddi nedenler gibi bir çok sebebi var boşanmanın, fakat biz bugün çiftler yaptığı 5 davranış hatasından bahsedeceğiz. Nedir Boşanmaya sebep Olan 5 Davranış Hatası;
1- Eşlerin Çevrelerine Birbirlerini Kötülemesi:
Atalarımız ne güzel söylemiş ”Kol kırılır yen içinde kalır” . Aile hayatının kendine ait bir mahremiyeti vardır. Bu mahrem konuları üçüncü kişilere anlatmak, ailenin mahremiyetine zarar verecektir. Çözüm getirmekten ziyade daha da sorunların dallanmasına sebep olabilir. Özellikle hanımların ”dertleşmek” niyetiyle dostlarına, arkadaşlarına anlattığı eşinin olumsuz halleri, evliliğin yıpranmasına sebep olan mesafeleri oluşturabiliyor. İçinde yaşadığı dile döken eşin, anlatırken kulağıyla da duyduğu sıkıntılar, beyinde büyüyerek gerçeklik kazanıyor. Kişi, anlattıkça abartıp küçük dertleri büyütebiliyor. Tabii başkasına anlatılan dertlerin, eşinizin kulağına gitme ihtimali de bu uygulamanın en büyük sakıncaları arasında sayılıyor. Hatta bazen de siz anlattıklarınızı eşinizle unutmaya hazır bile olsanız çevrenin bakış açısı ve mahrem hayatınızla bildikleri unutmanıza izin vermeyip sorunlarınızın büyümesine sebep olabiliyor.
* Sorunlarınızı farklı kişilerle konuşmak size çözüm getirmez. Sorunlarınızı eşinizle, açık ve dürüstçe konuşmayı deneyin. Eğer orta bir nokra bulamıyorsanız bir uzman hakemliğinde bireysel danışmanlık alabilirsiniz.
2- Eşlerin Birbirini Bir Kalıba Sokmaları Ve Etiketlemeleri:
Unutmayın! ”Benim eşim aynı annesi/babası gibi düşüncesiz” tarzında bir etiket, eşinizi bir kalıbın içine hapsetmek demektir. Böylesi bir kabul geliştiren kişi, eşi öyle olmasa bile, zaman içinde onun doğal halinden uzaklaşarak olaylara zihnindeki yargıya göre anlam vermeye başlar. Eşinin düşüncesiz olduğuna karar veren bir kadın, bu etiketle birlikte onun her hareketinden düşüncesizlik devşirir. Elbette eşinizin kendi ailesine benzemesi normaldir. Fakat siz ailesinde sevmediğiniz tüm özellikleri eşinize etiketlerseniz hem onda sevmeniz gereken yanları fark edemezsiniz.
* Her zaman söylediğim gibi negatife odaklanmak negatifliği ve gerginliği artıracak eminim eşinizin sevmeye değer özellikleri vardır. Sevdiğiniz davranışlarına odaklanın ve bu davranışları sık sık taktir edin.
3- Eşlerin Birbirine Gereksiz Ve Boş Konuşmaları:
Özellikle bayanların yaptığı, bir tartışma biter fakat konuşmalar, tekrar tekrar söylenmeler devam eder. Bu evliliklerin temel problemlerinden biridir. Eşlerden biri diğerine bir şey söylediğinde muhatabı onu duyar ve anlar. Eğer uygulamaya geçmiyorsa, bu duymadığından değil, yapmak istemiyor oluşundandır. Oysa duyulmadığını düşünen eş mesajını sürekli yinelemeye devam eder. Eşler arası ”dırdıra” dönüşen bu davranış, vermek istediğiniz mesajı çok kere tekrarlamak mesajı daha anlaşılır hale getirmez. Aksine etkini azaltacağı gibi gereksiz gerginliklere de sebep olur.
* Kaliteli vakit geçirmek gibi, kaliteli konuşmalar yapmak da önemlidir. Çok söylemek söylediklerinizi etkili ve anlaşılır yapmaz. Fakat eşinizin sevgi dili ile ona yaklaşmak konuşmalarınızı anlaşılır ve etkili kılacaktır.
Evliliklerde küsmek çiftin duygusal mesafe içine girmesine neden olur. Taraflardan birinin konuşmamak, mesafeli durmak, tavırlı davranmak şeklinde gösterdiği bu eylem, zaman içinde ilişkiyi yıpratır ve kopma noktasına getirir.
* Yine büyüklerimiz ne kadar güzel söylemiş; ”Eşler arası küsmek yatağa girene kadar olmalı” Evet gün bitmeden küskünlükler bitmeli araya gereksiz yanlış anlaşılmalar girmemelidir. Her zaman söylediğim bir sözü tekrarlamak istiyorum. ”Mutlu mu olmak istiyorsunuz, yoksa Haklı mı olmak istiyorsunuz? cevap sanırım mutlu olmak…
5- Eşlerin Birbirine Çocukça Tepkiler Vermesi:
Kızınca neler yaparsınız? Herkes farklı tepki verir elbette… Mesela kızdığında ağzına geleni söyleyebilir, küsüp sessizleşebilir, eşyaları fırlatabilir, duvarlara vurabilir, devamlı söylenebilir, gülmeyin hatta eline makas alıp giysileri kesmeye kalkabilenler var. Çocukça hareketler mi? Oysa pek çok yetişkin eşine karşı bu çocukça davranışlarda bulunabiliyor. Bütün bu davranış kalıplarıysa, problemleri çözmek bir yana, daha da çözümsüz ve içinden çıkılmaz bir hale getirebiliyor.
* Yine söylüyorum yetişkin insanlar hayatının sorumluluklarını almalı acılarını da sevinçlerini de olması gerektiği gibi yaşamalıdır. Sorunlarınıza çözüm arıyorsanız yetişkinler gibi konuşmalı çözümsüz bulduğunuz yerlerde de muhakkak yardım almalısınız.
Sevinç Karakaya
Evliliğinizde Aldatma Krizini Atlatabilir Misiniz?
Bir çok evlilik için aldatma aslında sonuçtur. Aldatma; eşlerden biri ya da her ikisi zaten biten evliliğin, sadakat sınırlarının aşarak hayatlarına duygusal anlamda farklı kişileri almalarıdır. Aldatma, kişilerin aralarındaki anlaşmazlığı nasıl aşmaları gerektiği konusunda bir çıkış bulamamalarından kaynaklı ya birbirinden uzaklaşan aynı evde yabancı bireyler haline gelmelerini sağlayan, aynı olayları tekrar tekrar yaşar durumda kendilerini bulacakları çok ciddi sadakatsizliktir.
Unutulmaması gereken ise her iki tarafında karar verme yetisi vardır. Sağlıklı ve uzun soluklu ilişkilerde bireylerin tabi ki birbirine sadakatli olması asıl olandır. Fakat aldatmaların asıl boşanmaya götüren ya da kişilerde ruhi bunalımlara sokan sebep ise, aldatma karşısında ne yapacaklarını bilmemeleridir. Çünkü bir ilişki aldatma durumuna geldi ise; iki tarafında birbirleri için değerlerini tekrar gözden geçirmeleri gerekir. Durumdan samimiyetle pişman olunduğu taktirde, ilişkiye eski defterleri açmadan devam edilebilir. Fakat aynı hata tekrar tekrar devam ediyorsa, bu samimiyetsiz bir pişmanlıktır ve siz affetikçe devam edecektir.
Böyle durumlarda kişilerin, ilişkide kendi adına durmaya ya da bırakmaya karar vermesi gerekir. İster ilişkinizi kurtarmaya karar verin, ister yolunuza devam etmeye, sağlıklı bir psikoloji için aşağıda yazdıklarımı hayatınızda uygulamanızı tavsiye ederim.
İletişimini Kestiğinden Emin Olun; Eşiniz size diğer kişi ile olan bütün iletişimini, sadece karşılıklı görüşme değil, her boyutta telefon konuşmalarından tutun, e-postalar ve mesaj atmaya kadar bütün haber kaynaklarıyla iletişimini de kesmek için söz vermelidir. Eğer diğer kişi iş arkadaşıysa, onunla iletişimini minimuma indirmeli ve sadece işle ilgili durumlarda konuşmalıdır. Eşiniz size böyle bir güvence verdiyse biraz emek ile ilişkiniz eski durumuna gelebilir. Fakat eşiniz sizi aldattığı kişiye karşı bir şeyler hissediyorsa ilerlemeniz maalesef imkansızdır. Eğer eşiniz size gelip, diğer kişiyi sevdiğini söylüyor ve ilişkiyi bitiremeyeceğini ekliyorsa, onunla yollarınızı ayırmak en doğru olandır.
Bir çok bayanda rastladığım ise aldatmadan sonra genelde eşlerine aslında sevgileri biter. Fakat gururları bitmez. Yapılanları hazmedemeyip farkında olmadan kendilerini cezalandırırlar. Artık sevmediği bir adam için savaşmayı tercih ederler. Burada kalbinizi iyi dinleyin, size ne diyecek; ”Ben sevdiğim için mi vazgeçemiyorum?” yoksa ”Başka birini tercih ettiği için mi hazmedemiyorum” . Eğer cevap ikinci ise unutmayın; Böyle bir durumda pişman olmasını beklemek sadece kendi hayatınızdan çalmaktır.
İlişkisinin Boyutu Hakkında Bilgi Edinin; Üzerinizdeki şoku atlattıktan sonra, ilişkisi hakkında kapsamlı bilgi edinmelisiniz. Bunu bir çok bayan iğneleyerek, sırf karşısındakine acı çektirmek için yada sadece sorun çıkarmak için yapar aslında… Fakat benim anlatmak istediğim eşinize olan öfkenizi, hayal kırıklığınızı, güvensizliğinizi içinizde tutmayın ve paylaşın, eşinizin bu durumun sizi nasıl hissettirdiğini kendi ben dilinizi kullanarak bilmesini sağlamalısınız. Size acı verseler de, ayrıntılar hakkında bilgi sahibi olmak istediğinizi söylemelisiniz. İlişkinin uzunluğu, diğer kişi hakkında neler hissettiği, ne düşündüğü ve ilişkinin tamamen bitip bitmediği gibi ayrıntıları mutlaka bilmelisiniz. Samimiyetine gelince, bunu en iyi siz anlarsınız. Kendinizi kandırmadan içinizdeki sesin söylediklerine kulak verin.
İlişkinizi Sorgulayın; İlişkinizi inceleyin ve objektif olmaya çalışın. İlişkinizdeki ne gibi sorunlar yada ne gibi eksiklikler sebebiyle eşinizin dışarıda arayışa çıktığını saptamaya çalışmalısınız. İlişkinizdeki eksikleri tartışın ve gereken değişiklikleri iki taraf olarak da yapmaya çalışın. Birbirinize olabildiğince açık ve dürüst olmalısınız. Eğer ki sadece anı ve durumu atlatmak için birbirinizi idare ederseniz bu sorunlar ile bir sonraki karşılaşmanız bedelleri daha ağır olacaktır. Fakat gerçekten sorunu çözmek adına açık ve dürüst olmak size, ileride bir aldatma yaşanması konusunda endişelerini yok edecektir.
Tekrar Güvenmek Önemlidir; Eşiniz ona göre gerekli olmasa da, günlük işleri hakkında size bilgi vermek konusunda istekli olmalıdır. Tıpkı bir açık kitap gibi, bilmek istediğiniz her bilgiyi güveninizi geri kazanana kadar size verebilmelidir. İlişkinizdeki güveni ve güvenlik hissini yeniden oluşturmak çok zaman alabilir. Eğer eşiniz günlük hayatı ve yaptıkları konusunda size bilgi vermeye gönüllü değilse, ona bu ilişkiyi gerçekten kurtarmak isteyip, istemediğini sormalı ve gerçekten kurtarmak istiyorsa bunun için çaba göstermesi gerektiğini söylemelisiniz.
İlişkinizi Yeniden Canlandırmaya Çalışın; Paylaştığınız aşk ve tutkuyu yeniden canlandırarak ilişkinizin anı haritasını tazeleyin. Eğlenceli, romantik yemeklere çıkın, en sevdiğiniz mekanlara gidin ve oralarda geçirdiğiniz güzel zamanları hatırlamaya çalışın. İlişkinizi ilk zamanlarına döndürebilmek için çaba harcayın ve birbirinizi sevdiğinizi ve takdir ettiğinizi göstermenin yollarını bulun.
Zaman her Derdin İlacıdır; Birbirinize ve ilişkinize zaman tanıyın. Aldatılmayı atlatmak uzun ve zor bir süreçtir ve iki tarafın da eşit derecede çabalamasını gerektirir. Aldatılmanın üstesinden gelmek için pek çok yöntem vardır ama en doğrusu ve en etkilisi zamandır. Unutmayın, eğer ilişkiniz buna değerse bu zorluğun üstesinden gelmek için çabalamaya da değer.
Yardım Alın; Eğer aldatılmanız ile ilgili hisleriniz size çok ağır geliyorsa dışarıdan bir yardım almanız mantıklı olacaktır. Bazen çiftler sorunlarını bağırmadan ve hiçbir yere varmayan kavgalar olmadan konuşamazlar. Böyle durumlarda, kişilerin ayrı ayrı gittikleri bir ilişki koçu size sorunlarınızı etkili bir şekilde çözmenizin yollarını bulmanızda destek olacaktır.
Evet aldatma üstü kapanacak yada görmezden gelinecek bir sorun olmadığı gibi, bağırıp çağırarak, kavgalar ederek de aşılacak bir sorun değildir. Önce tarafların kendilerine ”Bu ilişkiyi kurtarmak istiyor muyum?” sorusuna dürüstçe ve hiç bir etki altında kalmadan cevap verip, sonrada olumlu yada olumsuz kendileri adına en doğru yolu izlemeleri gerekmektedir. Elbette boşanmalar en son verilmesi gereken kararlardır, fakat bazen kangren olmuş bir ilişkiyi kurtarmak için bağları kesmek gerekir. Sonradan pişman olacağınız, dönülmez yollara girmemek için bir uzmanla çalışmanızı tavsiye ederim.
Sevinç Karakaya
Devamıİlişkinizde Duygusal Şiddet Gördüğünüzü Nasıl Anlarsınız?
Genelde kadına şiddet dendiğinde aklımıza, hep fiziksel şiddet geliyor. Fakat kadını fiziksel şiddet yaraladığı kadar, duygusal şiddette içinden çıkılmayan afakanlara sürüklüyor.
Duygusal şiddet yada sömürü içindeyken durumu hem kendiniz, hem de çevrenin fark etmesi zordur. Bazen de kendimize yakıştırmak istemeyiz yada sorun yokmuş gibi davranmak, sorunları çözeceğine inanırız. Pembe gözlüklerimizi takarız eşimizin, sevgilimizin özelliklede nişanlılık döneminde nasıl olsa evlenince her şey normale döneceğini düşünüp, bir çok şeyini görmezden geliriz. Ve inanın bu yapacağınız en büyük hatalardan biridir.
Eğer ki; Ben duygusal şiddet yada sömürüye maruz kalıyor muyum acaba? diye merak ediyorsanız, yazının devamını okumanızı ve sizinde bunlardan biri yada bazıları ilişkinizde var ise ilişkinizi tekrar gözden geçirip ve kendinizi bu durumdan kurtarmanın çarelerini aramalısınız.
Sizden Yirmi Dört Saat İlgi Mi Bekliyor?
Bu soruyu sorduğumda pek çok danışanım gibi belki sizde bunda ne var diyebilirsiniz. Hatta kulağa mükemmel bile geliyor değil mi? Hayatının merkezine sizi koymuş bir erkek, eş düşüncesi… Fakat aslında durum pekte iç açıcı sayılmaz. Bir erkek hobilerini ve arkadaşlarını geride bırakıp size yapışık yaşadığı zaman, bu durum, ilişkinin yanlış yolda olduğunu gösterir. Çiftlerin ilk birkaç ay boyunca sürekli beraber gezmek istemesi normal bir davranıştır ama eğer siz kendinize zar zor vakit ayırabiliyorsanız hatta kendi sosyal hayatınızı tamamen sıfırladı iseniz, bu eşinizin yada sevdiğinizin sizi kontrol etmeye çalıştığının işaretidir.
İlişkide Sizi Hiçe Sayıp, Tüm Kuralları Kendisi Mi Koyuyor?
Şöyle bir ilişkiniz mi var? Kız arkadaşınız dahi olsa kimle görüşeceğinize eşiniz yada sevdiğiniz mi karar veriyor? Sizin makul zamanlarda bile kız arkadaşlarınız ile beraber olmanıza izin vermezken, bu konularda kendinden taviz vermiyor mu? Sık sık sizin arkadaşlarını eleştirip onların size yakışmayan kişiler olduğunu ve sizin için kötü örnek teşkil ettiklerini mi savunuyor? O zaman üzgünüm ters giden bir şeyler var. Duygusal açıdan sizi yalnız bırakıp kendinden başka yanınızda kimsenin olmadığını size göstermeye çalışıyor. Muhtemelen sevmediği yakın arkadaşlarınızda sizi bu konuda uyarıp, sizinde kendinize ait bir hayatınız olduğunu hatırlatanlardır. Unutmayın ne siz eşinizin, sizi hayatının merkezine oturtmasını istemelisiniz, ne eşinizin sizin özel alanınıza müdahale edip sosyal hayatınızı elinizden almasına izin vermelisiniz. Sağlıklı olan ilişkiler eşlerin birbirini özgür bırakıp nefes alma hakkı tanıdıkları ilişkilerdir. Her zaman dediğim gibi eşiniz size ne kadar yakında olsa, siz eşinizle her şeyi konuşmamalısınız, konuşamazsınızda bazı sırlar ve sohbetler vardır onlar ancak dostlarla güzeldir.
Sizi Sevdiğiniz Herkesten Uzaklaştırıyor Mu?
Son zamanlarda hayatınız sırf kavga etmeyin diye onun etrafında mı çevrili? Ondan habersiz ne zaman bir şey yapsanız deliye mi dönüyor? Siz, her hareketinizi açıklamak zorunda kaldığınız için zihnen yorgun mu düşüyorsunuz? Eşiniz her yaptığınızı, kimlerle vakit geçirdiğinizi ve her gittiğiniz yerin hesabını vermenizi istemesi gerçekten de kötü bir durumdur. Duygusal olarak size zarar veren bir ilişkinin en kötü yanı, sizin arkadaşlarınızdan ve ailenizden uzaklaşmanıza sebep olmasıdır. Eşinizin yapmaya çalıştığı şey, sizin onun ve tanıdığınız diğer herkesin arasında bir seçim yapmanızı sağlamaktır. Devamlı kendinizden taviz vermeniz, görüştüğünüz kişileri ya saklamanız, yada sırf eşiniz kızmasın diye görüşmemeyi tercih etmeniz, sizi duygusal olarak çok büyük stres altına sokacaktır. Siz, istediğiniz ve birlikte zaman geçirmekten keyif aldığınız herkesle, özelliklede konu aile ise ona açıklama yapmanız gerekmeden, konuşabilmelisiniz. Eğer rahat değilseniz ilişkinizde duygusal şiddete maruz kalıyorsunuz demektir. Bu ilişkiyi tekrar gözden geçirin. Unutmayın eşiniz sizi gerçekten seviyor ise sizi mutlu eden kişiler ve bulunmaktan keyif aldığınız ortamlar noktasında destekleyecektir. ”Seven sevdiğinin mutlu olmasını ister”. Aksi taktirde ortada açıklaması güç olan duygusal bir sömürü vardır.
Sessizliği ile Sizi Cezalandırıyor Mu?
ilişkilerde en önemli sorunlardan biride; açıklama yapmak yada tartışmak için bile karşında bir muhatap bulamamaktır. Duygusal olarak sizi hırpalayan bir erkek, size kızdığı zaman mesajlarınıza cevap vermez, telefonlarınızı açmaz ve e-postalarınıza geri dönmez ve sizin onu kızdıran hareketinizin ne olduğunu öğrenmenize bile izin vermez. Bunun yerine, sizi yeterince cezalandırdığına emin olana kadar ortadan kaybolur. Yada sadece susar. Siz kendi kendinizi yer yıpratırsınınız fakat o susar. Böyle bir durumda bilin ki duygusal olarak yara alıyorsunuz; Hayat enerjinizi kimsenin bu şekilde çalmasına izin vermemelisiniz.
Duygularınızı Mı İncitiyor?
”Aptal”, ”Şişko”, ”deli” gibi kelimeler iyi bir ilişkinin içinde yer alması imkansızdır. Sakın konuşma tarzı bu diye kendinizi kandırmayın. Eğer eşiniz yada sevdiğiniz size bu sözler ile hitap ediyorsa, yapmaya çalıştığı şey sizi ezmek ve sizin üzerinizde tam kontrole sahip olmayı sağlamaktır. Duygusal olarak sizi sömüren bir erkek, onun bu hareketlerinin sizi üzdüğünü söylediğiniz zaman ortada hiçbir şey yokken olay çıkardığınızı savunur. Bu tarz erkeklerin kendilerine olan özgüvenleri o kadar düşüktür ki sizin de özgüveninizi aşağı çekmek ve sizi yanlarında tutmak için çabalarlar.
Evli çiftler; bu saydıklarıma benzer sorunlar yaşıyor ise, muhakkak bu konuları çözmek için yardım almalıdırlar. Hayata kendinizden taviz vererek yada duygusal şiddete, sömürüye maruz kalarak ne kadar daha devam edebilirsiniz ki? Sağlıklı ilişkiler her iki tarafında birbirlerine özgürlüklerini teslim ettiği karşılıklı saygı ve hoşgörü çerçevesindeki ilişkilerdir.
Nişanlı/sevgili Çiftler; her şey düzelecek, evlenince her şey yoluna girer diye kendinizi kandırmayın. Duygusal olarak sizi sömüren bir ilişkiden uzaklaşın. İnanın karşınızdaki kişi sizi samimi olarak seviyor ise, hatasını anlayacak ve ilişkinizi tekrar yapılandırmak için elinden geleni yapacaktır. Aksi durumda zaten doğru kişi değildir.
”ilişkilerinizde bağlı olun fakat bağımlı olmayın”
Sevinç Karakaya
DevamıSevgilinizi Affetmeniz İçin 7 Güçlü Sebep
Sanıldığı gibi affetmek geçmişte olanları, bizi kıran, üzen olayları tamamen hafızamızdan silmek değildir. Fakat hayat devam ederken, sizinde hayata devam edip ileriye dönük yaşamanız, geçmişle olan bağlarımızı kesmeniz ve asıl kendinizin özgürleşmesi için; ”geçmişi geçmişte bırakabilmenizdir, affetmek”.
Hayattaki her ilişkimizde geçmişteki bağlarımızdan affederek kurtulmak, özgürleşmek bize hayat adına çok yol aldırır. Konu bizim; affetmesi daha zor olan, acılar yada kırgınlıkları uzun zaman atlatamadığımız özel ilişkilerimiz olduğunda aynıdır. Evet özel ilişkilerimizde özelliklede eşimizle olan ilişkimizde, evliliğimizin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için affetmek şarttır.
Bir çok kişi ”Niye affedeyim bana neler yaptı” diyebilir. Fakat unutmayın affetmek unutmak demek değildir, yaşamınızı engelleyen sizi kemiren o yoğun duygudan hafiflemek özgürleşmektir. Bazılarımız ise sadece dili ile ”Affettim ben onu diyebilir” bu da gerçek bir affetme sayılmayabilir. Dilinizle affettiğinizi söyleyip, gönlünüzle yada zihninizle öfkeler besliyorsanız, her an patlamaya hazır bir saatli bomba gibi kendinizi kandırıyorsunuz demektir.
Peki eşimi affetmeyi nasıl başaracağız diyorsanız? kendinize şu soruyu sorun; ”Ya affetmek için geçerli nedenlerim olsa eşimi daha rahat affedebilir miydim?” Muhtemelen cevap evet olacaktır. O zaman işte size Eşinizi affetmeniz için 7 sebep…
1- Hayat Çok Kısa; Eşiniz belki çoğu zaman mantıksız ve bencil olabilir, siz yine de onu affetmeyi deneyebilirsiniz. Elbette kolay değil; Fakat şöyle düşünün ”Ya sabah işe gönderdiğiniz eşinizi son kez görüyorsanız, bir daha geri dönemeyecekse ?” Hayatta hiç bir şeyin garantisi yok, hayatta değer verdiğimiz kişileri sevdiğimizi hatırlatmak için yanımızda bulamayacağımız gibi, affedip helalleşmek için de sevdiklerimizi yanımızda bulamayacak kadar da geç kalmış olabiliriz. Eğer hayatta ölüm gibi bir gerçek varsa, sanırım bu bir çok hatayı anlamsızlaştırıyor. Hayat kısa affetmekte de sevgimizi göstermekte de acele etmemiz şart…
2- Sizde Mükemmel Değilsiniz; Hep tekrarladığım gibi kimse mükemmel değil ve tabi ki sizde mükemmel değilsiniz. Hepimiz insanız ve hepimiz hata yapabiliriz. Önemli olan ise bu hatalardan ders almaktır. Eğer eşiniz de hatasından ders alan ve pişman olan biriyse; alçakgönüllülük gösterin ve eşinizi affedin.
3- Her Olayı Kişisel Algılamayın; Özellikle bayanlar eşiyle olan ilişkisinde her olayı kendisinden kaynaklanıyor sanabiliyor. Her olayı kişisel algılamamak, özellikle aynı çatı altında yaşadığınız eşiniz kabul ediyorum oldukça zor olabilir ama hayattan en az acı ve darbe almak için bunu başarmalısınız. Eşiniz bazen sizi görmezden geliyor ya da sizinle konuşmak istemediği için, mesajlarınıza cevap vermiyor sanabilirsiniz. Halbuki o, sadece kendi içsel yada sizin dışınızdaki hayatıyla meşguldür. Hepimiz kimi zaman bunu yaparız, insanların özelliklede eşinizin her hareketlerini kişisel almayın ve kendinizi sıkmak yerine yolunuza devam edin. Sizi rahatlatacak sihirli kelime ise ” Benimle ilgisi yok, onun kafası başka bir şeye takılmıştır.”
4- Bazen Boş Vermek En İyisidir; Size her kötülük yapan ya da ters bakan kişiyi nefret ettiklerinizin listenize yazmayın, bazen tek yapmanız gereken boş vermektir. Ki özelliklede eşinizin yaptıklarını unutmak kolay değildir hatta çoğu zaman imkansızdır ama boş vermek daha kolay ve rahatlatıcıdır. Çoğu zaman bir şeylere hemen boş veremeyebilirsiniz, bu da bir sorun değil. Kendinize zaman tanıyın ve eşinizin sizi kızdıran ve üzen davranışları boş vermeye hazır olduğunuzda boş verin gitsin. İnanın bu, size üzülmenizden çok daha iyi gelecektir. Peki nasıl boş vereceğimin cevabı ise sizde saklı kendinizi şımartın ve kendinize seveceğiniz uğraşlar edinin.
5- Empati Yapın; Eşinizi affetmenizi sağlayacak bir diğer madde ise empati yani kendinizi onun yerine koyarak düşünmeye çalışmaktır. Tabi ki onun hissettiklerini yada bir olayda tam olarak ne düşünerek hareket ettiğini yüzde yüz anlayamazsınız. Fakat eşinizin baktığı pencereden dünyaya bakmak affetmenizi kolaylaştıracağı kesindir. Çünkü biz insanlar hata yaptığımızda bile, o an için en doğru davranışın, yaptığımız olduğuna inanırız. Eşinizin Kötü niyetten değil de, yaptığının doğru olduğuna inancı yüzünden böyle davranmış olabilir.
6- Onunla yüzleşin; Eşinizle yüzleşmek kötü bir şey değildir, bundan kaçınmayın. Bu son derece sağlıklı bir yöntemdir. Birbirinize uzun süre öfke duymanızı, kırılmanızı ve ilişkinizi kurtarmanızı da kolaylaştırır. Hatta çoğu zaman birbirinizi ne kadar yanlış anladığınızı ve ilişkinizi nasılda gereksiz yıprattığınız anlamanızı sağlar.
7-Eşinizi Neden Sevdiğinizi Hatırlayın; Ya seviyorsunuz yada bir zamanlar sevmişsinizdir ki eşiniz şu an hayatınızdadır. Unutmayın karşınızdaki kişi bir zamanlar deli gibi sevdiğiniz belki de aşık olduğunuz kişi düşmanınız değil, onu neden sevdiğinizi hatırlamak iyi bir yöntemdir. Kızgın olduğunuz kişiyi neden sevdiğinizi düşünün. İlişkinizin kurtarılmaya değer olduğunun farkına varın ve iyi anılarınızı hatırlayın. Bu, onu affetmenize yardımcı olacaktır.
Bir çoğumuzun affetmek ile ilgili sorunları olabilir. Unutmayın ki eşinizi affetmek, onu özgür kıldığı kadar sizi de özgürleştirir. Hayatınızda nefrete, öfkeye ve kine yer bırakmayın. Yaşayacak güzel anlar varken bunları içinden çıkmaz hale getirmenin anlamı ise ”Çok anlamsızdır”
Sevinç Karakaya
DevamıNasıl Bir Anne-Kız İlişkiniz Olmalı
Geleceğin anne adaylarını yetiştiriyorsanız, sağlıklı nesiller için anne kız ilişkilerinin sağlıklı olması çok önemlidir. Şöyle bir düşünün; Kendinizi, annenize çok kızdığınız, hep eleştirdiğiniz bir hareketi kendi kızınıza yaparken buldunuz mu? İlginçtir ama ”Ben asla kendi çocuklarıma, kendi kızıma yapmayacağım” dediğiniz durumları muhakkak yaşıyorsunuz. Birde bakmışsınız farkına bile varmadan annenizin kopyası olmuşsunuz. Bugün yarının anne adaylarının daha sağlıklı yetişmesi yada yetişkin bir anne kızsınız fakat ilişkilerinizde sorunlar var ise çözüm için bir kaç öneri paylaşacağım; En temele inmek lazım, evet ”Anne-kız” İlişkilerini gözden geçirmeye ve nelere dikkat etmek gerektiğini merak ediyorsanız, işte size 7 öneri;
1- Beklentileriniz Gerçekçi Olsun; Öncelikle Anne-kız ilişkinizi geliştirmek istiyorsanız kendinize gerçekçi bir hedef belirleyin. Birbirinize zaman tanıyın. Eğer sorunlu bir ilişkiniz varsa, bu durum bir gecede elbette değişmeyecektir. İyi ve sağlıklı bir ilişki için zaman gerekir. İlişkinizin kötü olmasına neden olan önemli bir konuysa, sorunları sıraya koyun ve birini halledip diğerine geçin. Daha sonra ise ilişkinizi geliştirmeye çalışmalısınız.
2- Kızınızla Yada Annenizle Olan İlişkinize öncelik verin; Anne-kız ilişkinizi geliştirmeye gerçekten de kararlıysanız buna öncelik vermelisiniz. Son zamanlarda sosyal medyada sık sık rastladığımız anne kız paylaşımlarını kimi zaman desteklemesem de ortak paylaşım noktasında oldukça yararlı buluyorum. İlişkinizin daha sağlıklı olmasını istiyorsanız; Beraber yapabileceğiniz şeyler önerebilirsiniz, beraber alışverişe, yemeğe çıkabilir ya da sinemaya gidebilirsiniz. Beraber bir aktivite yapmayı planlıyorsanız bunun, ikinizin de eğleneceği bir şey olduğundan emin olmanız önemli tabi ki…
3- Geçmişte Yaşadıklarınızı Affetmeyi Öğrenin; Evet yine konumuz bir çok ilişki kuralında olduğu gibi anne- kız ilişkisinde de yine affetmek… Pek çok anne-kız ilişkisinde zaman zaman iki taraf da birbirine kırılabilir. Karşınızdakinin de insan olduğunu ve hata yapabileceğini unutmayın. İlişkinizde yeni bir başlangıç yapmak istiyorsanız, geçmiş defterleri kapatmalısınız. Affetmeyi başaramadığınız taktirde aynı noktalara tekrar tekrar geri döneceksiniz ve bu sadece ilişkinizi gerecek, birbirinizden uzaklaşmanıza sebep verecektir. Unutmayın özellikle annenizle yada kızınızla yaşadığınız affedemediğiniz her konu karşınıza tekrar tekrar çıkmaya farklı kişi ve olaylarda devam edecektir.
4- İlişkilerinizde dengeli Olun; Bazı anne-kızlar o kadar birbirlerine düşkündürler ki, her boş vakitlerini birlikte geçirirler, bazıları gün aşırı konuşurlar, bazıları haftada 1 günü beraber geçirmeye ayırırlar. Herkesin ideal dengesi diğerlerinden farklıdır. Siz ve anneniz ne sıklıklarda görüşmekten hoşlanıyorsunuz, ne sıklıkta görüştüğünüzde ilişkiniz sağlıklı ilerliyor? Bunların cevabını bildiğinizde ve uyguladığınızda, ilişkinizin dengesini bulmuş olacaksınız. Özellikle yetişkin anne-kız İlişkilerinizde aşırı görüşmek kadar ilişkilerin kopma noktasına da getirecek kadar görüşmeleri aksatmak da dengeyi bozmaktadır.
5- İki Tarafta Emek Göstermeli; Her ilişki emek ister, anne-kız ilişkileri de öyledir. Ergen bir kıza sahip annelerde daha çok çaba anneye düşerken, yetişkin Anne-kız ilişkinizi daha iyi hale getirmek için yalnız tek tarafın çaba harcaması yetmeyebilir. Bunun için, iki kişinin de emeği gerekmektedir.
6- Başka İlişkilerle İlişkinizi Kıyaslamayın; Bu kural, her ilişki için geçerli bir kuraldır. Ama konu anne-kız ilişkisi ise bu daha da hassaslaşır. Anne-kız ilişkilerin tartışmalarının gizli sebepleridir kıyaslamalar. Bazen kendi çocuğumuzu bir başka çocukla kıyaslamak, bazen de annenizin başka anneler gibi olsa ne olurdu diye kıyaslamak… Her iki durumda da kıyaslamak tarafları öfke ile doldurur.
Hatırlanması gereken; başka insanların ilişkileriyle kendinizinkini kıyaslamak hiç de doğru bir yaklaşım değildir. Her zaman dediğim gibi; Mükemmel bir ilişki yoktur. Anne- kız ilişkilerinde de durum aynıdır. Uzaktan mükemmel görünen bir ilişkinin aslında nasıl olduğunu bilemezsiniz. Belki sizden daha sorunlu bir ilişkiye bile sahip olabilirler.
7- Anlaşmazlıklarınızı kabullenin; Siz anne kız olsanız bile farklı iki bireysiniz. Her ilişkide olduğu gibi, anne-kız ilişkinizde de her zaman her konuda anlaşmanız gerekmemektedir. Bazen, aynı şekilde düşünmediğinizi kabullenmeniz gerekmektedir. Farklı düşünceler anlayışlar sizi zenginleştirir.
Diyebilirim ki kişilerin ilişki sorunlarını çözmekte yardımcı olan bir ilişki koçu olarak; bir çok kadının eşiyle yada çocuğu ile olan ilişkisinde yaşadığı sorunların ona annesinden miras kaldığını görmekteyim. Evet annenize olan öfkelerinizi kızgınlıklarınızı bitirip affetmeyi seçmeden, diğer ilişkilerinizi çözmeniz imkansız gibi görünüyor. Aslında suçlamayı ve kurban rolü oynamayı bir kenara bıraktığınızda; Annenizin o an için kendi bildikleri ve ona öğretilenler kadarıyla en doğrusunu yaptığını fark edeceksiniz. Bu durumu fark etmeniz onu affetmenize ve kendi kızınız ile ilişkinizi düzeltmenize yardım edecektir.
Sevinç Karakaya
Devamıİşte Mutlu İlişkinin Formülü Çözenlerin Sırları
Hayatta ki başarının sırlarından biride, başarılı insanları taklit etmek onların izlediği yöntemleri ve, gittikleri yolları takip etmektir. Konu evliliklerdeki mutlu ilişkilerin başarı sırrına gelince, mutlu ve başarılı çiftlerin hayatlarındaki mutluluk sırlarını taklit etmek ve izlerini sürmek güzel aynı zamanda sizi mutluluğu başaran bir çift olmaya götürecek bir yöntemdir. İşte size referans alacağınız, Mutlu ilişkilerin başarı sırları;
Sahip Olduklarına Şükrederler; Mutlu çiftler, sahip oldukları için şükretmeyi, hayatın mükemmel olmadığını ve bazı şeyleri değiştirmenin bizim elimizde olmadığını bilirler. Sahip olduklarından başka bir şey de istemezler. Belki dünyanın en iyi eşi değil, belki hataları var fakat birde bardağın dolu tarafından bakmayı denemelisiniz. Eşinizin sevdiğiniz ve iyi huylarına odaklanın ve bunun için şükredin. Unutmayın ”Her nimetin şükrü kendi cinsindendir” Eğer eşinizin sevdiğiniz memnun olduğunuz durumları artın istiyorsanız bunları sık sık taktir edin ki şükrünüz şekil almış olsun. Eşinize ne kadar özel olduğunu söyleyin, onun değerini ve aranızdaki özel şeyin kıymetini bilin.
Önemsediklerini Gösterirler; Her insan önemsenmek ister. Eşinizde sizin kadar, sizin tarafınızdan önemsendiğini bilmek ister. Bir ilişkiyi mutlu ve sağlıklı yürütmenin en önemli yollarından biri sevdiğinize onu umursadığınızı, onun sizin için özel olduğunu hissettirmek ve bunu göstermektir. Eşiniz için daima zaman ayırın, ona gününün nasıl geçtiğini sorun, onu özlediğinizi söyleyin ve eve sağ salim geldiği için ne kadar mutlu olduğunuzu belirtin. Ona, onu sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin.
Birlikte Kaliteli Zaman Geçirirler; Zaman geçirmekten kastım tabi ki aynı odada bulunmak değildir. Birlikte kaliteli zaman geçirmekten bahsediyorum. Beraber eğlenmek, beraber yemek yapmak, beraber bir hobi edinmek, yada kısa tatil kaçamakları yapmak gibi aktiviteler ilişkinize değer ve yakınlık katacaktır. Ortak zevk aldığınız paylaşımları belirleyin ve haftada en az bir kaç kez ortak bir aktivite yapın.
İlişkideki Sınırları Bellidir; Her ilişkide kişilerin kotaları önelidir. Mesela herkesin bir sabır kotası sınırı vardır. Ve o aşıldığında kişiler istemediği sözler ve hareketlere başvurabilir. Eşler karşılıklı kotalarını, eşinin nelere kızıp nelere öfkeleneceklerini hemen hemen bilirler. Başarılı birliktelikleri olan çiftler, birbirlerinin sınırlarına saygı göstermeyi öğrenmişlerdir. Herkesin belirli limitleri vardır ve bunları bilip, bu sınırlara saygı göstermek pek çok tartışmanın ortaya çıkmasını engellemektedir. Unutmayın sınırları aştığınızda bir daha hiç bir şey aynı kalmaz.
Ev işlerini Paylaşırlar; Türk aile yapısında genellikle ev işleri kadınlara kalır. Fakat yeni dünya düzeninde kadının da iş hayatında en az erkek kadar sahnenin önünde olması durumu değiştirmiştir. Bizler modern dünyada yaşıyoruz ve evde eşimizle iş bölümü yapabilecek durumda insanlarız. Eğer ev işlerinde eşinizin yardımını istiyorsanız bunu ona açıkça söylemelisiniz. Sonuçta kimse kimsenin zihnini okuyamaz. Erkekler için; onlardan yardım istemeniz aynı zamanda onların kendini başarılı hissetmesini sağlayacaktır. Bunu uygun bir dille ”Yardımına ihtiyacım var” gibi cümlelerle ifade etmeniz eşinizin ev işlerinde payına düşeni üstlenmesini kolaylaştıracaktır.
Özür Dilerler; Özür dilemek eğer hatalı isek elbette bir erdemdir. Fakat yaptığınız bir hatadan ya da sevgilinizi üzdükten sonra sadece özür dilemek yeterli olmayabilir. Neden üzgün olduğunuzu da belirtmek önemlidir. Mutlu çiftler özür dilerken nedenini de birbirlerine belirtirler.
Cinsel hayatlarını Önemserler; Mutsuz ilişkilere biraz derinden baktığımızda, bir çok tartışma yada ya da gereksiz kavga nedeninin gerçekten daha gizli bir nedeni olduğunu görüyoruz. Bu neden cinsel hayattın azlığı yada düzensizliğidir. Mutlu ilişkilere bakıldığında; cinsel hayatların da birbirlerine beklentilerini çok açık ifade edebildiklerini görüyoruz. Evliliğinizi nasıl ki sosyal hayat ve paylaşımlar noktasında taze tutmaya ve birbirinizin isteklerine önem vermeye çalışıyorsunuz aynı şey cinsel hayatınız için de geçerlidir. Günlük bahanelerin cinsel hayatınıza etkilemesine, aranıza soğukluklar girmesine izin vermeyin. Her ilişkide tartışmalar, kavgalar olur ama konu ne olursa olsun, kavga ne kadar ciddi olursa olsun asla cinselliği silah olarak kullanmamalısınız. Bunun size iyi bir çıkar sağlaması mümkün değildir. Üstelik aranızdaki yakınlığı da kötü yönde etkileyecektir.
Güzel Anlar İçin Para Biriktirirler; Anlıyorum günümüz şartlarında her şey o kadar pahalı ki para biriktirmek çok zordur. Fakat güzel anlar, güzel yerler, mekanlar gezebilmek, ilişkideki anı haritanızı geliştirmek için bir bütçe ayırmanız önemlidir. Hayatı paylaştıkça hayat size daha güzel görünmeye başlayacaktır.
Her güzel şey gibi mutlu ve başarılı ilişkide emek ister. Nasıl ki doğru yolu bulan bizden önce birileri varsa onları takip ederiz aynen öylede mutlu ilişkinin sırlarını da yeniden yazmaya gerek yoktur. Sizden önce gidenleri takip edin. Ve kendi mutluluk hikayenizi yazın.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evlilik İçin; Nişanlıların Yapmaması Gerekenler
Evlilik öncesi yada yeni tanışma dönemleri; bir ilişkinin evlilikle sonlanması, hatta evlilikle sonlandığı taktirde de uzun yıllar sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi açısından oldukça önemli zamanlardır. Hani büyüklerimiz derler ya ”Nasıl başlarsa öyle gider” bu söze her zaman için katılmamakla beraber, önlem almaz, kendinize ve ilişkinize bir şekilde zarar verdiğinizin farkına varmazsanız belki de sizin için doğru olan eş adayı ile yollarınızı ayırmış olursunuz.
Evet sağlıklı bir evliliğe giden yol, ilişkide sağlıklı başlangıçlar yapmaktan geçer. Sağlıklı başlangıçlar için ise; bu dönemde dikkat edilmesi ve uzak durulması gereken davranışlar vardır. İşte özellikle nişanlıların uzak durması gereken 5 davranış hatası;
1- Önceliğiniz Her Zaman Nişanlınız Olması; Maalesef bir çok nişanlı bayan, bu süreçte sevdiklerini hayatının merkezine, ön plana koyuyorlar. Bazılarınızın bu yazıyı okurken; sevdiğimizi hayatımızın önceliği yapmanın, hayatımızın ilk sırasına koymanın nesi kötü dediğinizi duyar gibiyim. Sevdiğiniz hayatınızın en önemli parçası bile olsa, kimi zaman kendinize, işinize ya da ailenize öncelik vermeniz gerekebilir. Bu, ona daha az değer verdiğiniz anlamına gelmez. Ayrıca aşık olan kişilerin bir yanılgısı da, sevdiklerine öncelik vermezlerse, ilişkilerinin yürümeyeceğini düşünmeleridir. Bu doğru değildir. Aksine her ilişkide her zaman dengeler olması gerektiği gibi olmalıdır.
Hiç bir zaman unutmamanız gereken; hayatımızın bir parçası olan her şeyin üzerimizde bir hakkı vardır. Ve bu hakkı doğru paylaştırmak hayatımızı düzene sokacak en önemli faktördür. ”İlk hak sahibi sizi Yaradan Rab’binizdir” Sonra her zaman söylediğim gibi hayatınızın önceliği kendiniz olmalısınız. ”Siz iyi olduğunuz sürece, çevrenizdekiler de iyi olacak ve ilişkilerinizde sağlıklı devam edecektir.” arkasından aileniz, sevdikleriniz, sorumlu olduklarız gelir, eğer bu dengeler şaşarsa maalesef hayatınızın da dengeleri şaşar. ”Her hakkın hak sahibine verin ve önceliğiniz her zaman sevdiğiniz olmasın”
2- Bütün Vaktinizi Beraber Geçirme İsteği; Evliliklerde sık sık rastladığımız, evlilikten önceki tüm hayatlarını, arkadaş çevrelerini, sosyal yaşamlarını unutmaları, varsa yoksa hayatlarının eşi ve evlilikleri olmasıdır. Yine yanlış bir düşünce bekar arkadaşlarla ilişkilerin kesilip, eşlerin her zaman beraber hareket etmeliymiş düşüncesidir. Bu nasıl ki zamanla evliliklerde çok ciddi sorunlar çıkarıp, eşlerin birbirlerine özleyecek vakit bırakmamaları birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep verir, aynı durum nişanlılıkta da geçerlidir. Şimdi kendinize öz eleştiri yapın; Nişanlanmadan önce bir arkadaş çevreniz vardı ve şimdilerde onlara vakit ayırmamaya mı başladınız? O zaman eski arkadaş ilişkilerinizi ve sosyal çevrenizi hatırlama zamanı… Unutmayın dostlarınız ve arkadaşlarınızla paylaştığınız her durumu eşinizle paylaşamaya bilirsiniz. Bir erkek hiç bir zaman sizi bir kız arkadaşınız gibi dinleyemez.
3- Sadece Nişanlınızın Hislerine Önem Vermek; Bir başka durum da ne olursa olsun nişanlınızı temize çıkarmak, her zaman onun ne hissettiğini düşünmektir. Tabii ki sevdiğinizin hislerine önem vermelisiniz ama bu, sizin hislerinizin değersiz olduğu anlamına gelmemelidir. Eğer bu ilişkide sürekli üzgün olan sizseniz bir yanlışlık var demektir. Aşık olmak sürekli fedakarlık yapmak demek değildir. İlişkinizin yürümesini istiyorsanız her iki tarafın da uzlaşmayı bilmesi gerekmekte ve onunda sizin kadar hislerinizi anlamaya çalışması gerekir. Nasıl olsa evlenince değişir yada anlamak zorunda kalır diye düşünmek ise en büyük hatadır.
4- Devamlı İlgi Beklemek; Muhakkak size de tanıdık gelecek sıradaki durum… Belirtileri uzun telefon konuşmaları; önce sırf telefon konuşmaları uzatacak hiç yoktan tartışmalar, sonra barışmak için konuşulan uzun konuşmalar… fakat altında yatan sebep belli ilgi ve alaka beklemek… Eğer bu tarz uzun konuşmalarınız varsa yada bir saat bile sevdiğinizle konuşmadan hayatınıza devam edemiyorsanız aslında işler çok da yolunda sayılmaz diyebilirim. Lütfen kendinize bir iyilik yapın ve kendinizi meşgul etmeyi öğrenin. Tabii ki sevdiğinizi düşünmeniz, onunla ilgilenmeniz güzel ama sürekli ilgi beklemek karşınızdakini sıkar ve sizden uzaklaşmasına sebep olur. Arada bir uzak kalmak hem sağlıklı hem de gereklidir.
5- Çok Fazla Para Harcamak; Maddiyat özellikle nişanlılık döneminde gizli tartışma sebeplerinden biridir. Kişilerin maddi harcamaların kendilerini bunalttığını çok fazla birbirine itiraf etmedikleri hatta söylemekten çekinip sakladıkları bir dönemdir nişanlılık. Birbirinizi yeterince tanıyıp gerçekten maddi durum noktasında beklentilerinizi ayarlayana kadar, bu noktada ölçülü davranmak en doğru olandır. Birlikte bir yerlere gitmek, bir şeyler yapmak istemeniz çok normal ama bu uğurda bütçenizi aşmamalısınız. Eğer gerçekten birbirinizi seviyorsanız, bu durumu aşmanız çok zor olmayacaktır.
Nişanlılık evliliğin bir nevi provasınıdır. O yüzden nasıl bir nişanlılık yaşayacağınız, nasıl bir evliliğin sizi beklediğinin habercisidir. Eğer ilişkinizde bunlara benzer durumlar yaşıyorsanız, önlemlerinizi almanızı ilişkinizi daha sağlıklı nasıl yaşamanız gerektiği noktasında bilinçlenmenizi tavsiye ederim. İlişkinizde arızalar olduğunu düşünüyorsanız yada doğru kişi ile evlilik yolunda ilerleyip ilerlemediğiniz noktasında kafanızda soru işaretleriniz varsa; Evlilik öncesi koçluk almanızı öneririm.
Sevinç Karakaya
Devamıİlişkimizdeki Kavgaların Altındaki Asıl Neden Ne?
Her sağlıklı evlilikte zaman zaman çiftlerin kavga etmeleri normaldir. Fakat bunların uzamasının yada sinsi bir şekilde eşler arasında soğukluğun gerginliğin artarak devam etmesinin ise çok farklı sebepleri vardır. Bu sebeplerin en başında ise ”Kızdığımız konu ile kavga çıkardığımız konunun bir birinden tamamen ayrı olması”. Belki birazdan okuyacaklarınızın bazıları kiminize komik gelecektir fakat içinde kendinizi bulacağınız maddeler muhakkak olduğunu göreceksiniz. Çünkü özellikle kadınlar eşleri ile olan ilişkilerde bambaşka şeylere alınıp asıl sorunun dışında beklentilerine cevap bulamadığı için sorun çıkarta bilir. Dediğim gibi Evli bir çift arasındaki gerginliğin asıl nedeni çok daha farklı olabilir. Klasik nedenleri ortaya atmadan önce, siz farkında olmadan evliliğinizi tehdit eden şeyleri öğrenin. ”Sorunu bilmek size çözümü de getirecektir.” İşte evliliklerde en sık yaşanan kavgaların gizli nedenleri;
Gereğinden Fazla Özür Dilemek; Elbette kişinin hatasının farkında olup özür dilemesi bir erdemdir. Fakat aynı hatalar tekrar tekrar yapılıp her seferinde dilenen özür karşı tarafın size gizliden gizliye öfke ile dolmasına sebep verir. Unutmayın her kavgadan sonra eşinizin sizden beklediği şey özür dilemeniz olmayabilir. Özür dilemek yerine uzlaşmacı davranmayı deneyebilirsiniz. Aynı hataları tekrarlayıp her seferinde özür dilemenin altında sadece olayı geçiştirme ve anı atlatma vardır. Oysaki sorunlarınızı konuşup orta yolu bulmak en doğru olandır. Böylelikle iki taraf ta kendisi için sorun oluşturan şeyleri göz ardı etmek zorunda kalmaz ve problem gerçekten çözümlenir.
Dizi ve Film Aşkları; Maalesef son zamanlarda artık çok yaygınlaşan dizi ve film aşkları; kişiler kendilerini orda gördükleri karakterlerin yerlerine koyup hayali ve imkansız beklentilere girip kendi ilişkilerini mahvedebiliyor. Televizyon ve filmlerde gördüğünüz hayali çiftlerden vazgeçemiyorlar. Araştırmalar, televizyon ekranındaki senaryoya ciddi ölçüde kapılan ve inanan insanların eşleriyle olan ilişkilerine kendilerini daha az adadıklarını göstermektedir. Dizi ve filmlere kendini kaptıran kişiler, gerçek, inişli çıkışlı ilişkiler yerine çiçekler almayı ve heyecanlar yaşamayı bekliyorlar ve ne yazık ki gerçek hayatta ilişkiler o şekilde yürümüyor. Bu da çiftlerin mutsuz olmalarına sebep olmaktadır. Unutmayın bırakın tv dizilerini, en yakınınızda bile size dışarıdan muhteşem görünen bir ilişkinin bile sizinkinden çok farkı yok, çünkü ”iyi ilişkiler vardır fakat muhteşem ilişkiler yoktur”
Elektronik iletişim; Birbirinize SMS, e-posta ya da Facebook’tan mesajlar göndermek yüz yüze iletişim içinde olmaktan çok daha kolay ve hızlı gelebilir ama Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, dijital yollardan birbirleriyle iletişime geçmeyi tercih eden çiftlerin ilişkilerinde daha doyumsuz olduklarını gösteriyor. Eşlerin kısa da olsa kaliteli vakit geçirmeleri önemlidir. Bunda yazılarımda sık sık bahsettiğim gibi; ” Konuşmalarınızda; Göz göze temas, Ten tene temas ve yürek yüreğe temas önelidir” Elektronik yada dijital ortamlarda bunu yakalamanız imkansız gerçek ve ilişkiler ancak iki kişinin gerçek yaşamda yaşamasıyla olur.
Rüyalardan etkilenme; Kimi insanlar rüyalarına kendini çok fazla kaptırabilir. Elbette rüyalarda bilinç altımızın bize verdiği mesajlar gizlidir, fakat ”Rüyayla amel edilmez” Rüyanızda kocanızın size kötü davrandığını ya da sizi aldattığını görmeniz gerçek hayatta da kavga etmenize neden olmamalıdır. Kiminize komik gelebilir lakin rüyalar için yapılan bu kavgalar , araştırmalarca da kanıtlanmış bir gerçektir. Rüyanızda sinirlendiğiniz bir konu için eşinizle kavga etmek yerine, neden canınız sıkıldığı hakkında onunla konuşmalısınız.
Beraber Dışarıda Randevulaşmak; Şimdi diyeceksiniz baş başa beraber randevulaşmanın da neresi kötü, nasıl gizli kavga nedeni olabilir? Normalde romantik ve rahatlatıcı olması gereken bu aktivite iki tarafın farklı istekleri nedeniyle bir kabusa dönebilir. Kadınlar, planlı aktiviteleri tercih ederken, erkekler, daha spontane aktivitelerden hoşlanmaktadırlar. Bu nedenle, iki taraftan birinin mutsuz olmaması için, randevunuzda ne yapmak istediğinizi karşılıklı konuşmak ve ortak bir karara bağlamak evliliğiniz için daha doğru olacaktır.
Düzensiz Uyku Alışkanlığı; İhtiyacınız olan uykunuzu almazsanız sinirli ve gergin olursunuz. Bu da ilişkinize sinir ve kavga olarak yansır. Hiç olmayan sebeplerden kavga çıkabilir. Evlilik hayatımıza bir çok noktada düzen getirebileceği gibi evliliğin içinde de uyku dizeni,”evliliğinize düzen” getirecektir.
Çevrenizdeki Boşanan Arkadaşlar; Belki size iyi ne ilginç gelecek ama nasıl ki mutlu ve huzurlu insanlar çevrelerine mutlu ve huzurlu insanları çekiyorlar. Aynı şeyin tam tersi boşanma için geçerli… Araştırmalar, boşanmanın bulaşıcı olduğunu göstermektedir. Mesela, arkadaşınızın kocası onu aldattığında siz de ister istemez kendi kocanızın sadakatini sorgulamaya başlarsınız ve bu durum, ortada bir şey yoksa dahi, evliliğinizi kötü yönde etkiler. Hatta bazen eşler, bu durumlarda kendilerine yakın hissettikleri arkadaşına tarafta olabilir ve hiç yoktan kendi düzgün giden ilişkilerini gerginleştirebilirler. Hiç bir ilişki dışarıdan göründüğü gibi değildir, arkadaşlarınızın ilişkileri iyiye gitsin diye belki çaba harcaya bilirsiniz ama asla yapılmayacak şey taraf olma yada kendi ilişkinizle kıyaslamadır.
Evliliğinizde Hiç Kavga Olmaması; Zannedildiği gibi kavga edilmeyen ilişkiler de her şey yolunda ve sağlıklı iletişimler var anlamına gelmez. Kavga etmiyor olmanız birbirinize sinirlenmediğinizi de göstermez. Kavga etmek, tartışmak ilişkinizin sağlığı için iyidir ve birbirinize karşı dürüst olmanızı sağlar. Kavgadan kaçınmak ise stres hormonlarınızı arttırır. Kavgadan kaçınmak ve içinizde biriktirmek yerine sakin bir şekilde sizi sıkan durumları konuşmayı denemelisiniz.
Evlilikte her zaman iniş çıkışlar olabilir. Önemli olan karşılıklı olarak birbirinizi anlamaya çalışmak, orta yol bulmak… Hayat hızla akıp gidiyor birlikteliğinizin ve yaşamınızın tadını çıkarın…