Sizden Uzaklaşan Eşinizi, Geri Kazanmanın 10 Altın Kuralı
Eşinizin size ilgisinin azaldığını, sizden uzaklaştığını mı hissediyorsunuz? O zaman yalnız değilsiniz. Evliliğinde bir çok kadın zaman zaman bu his içine girer. Ne oldu da size kendinizi bir zamlar prenses gibi hissettiren eşinize ne oldu? Bir zamanlar peşinizden koşan, size arzu ile bakan, sürprizler yapan o adam şimdi nerede? Size bir iyi bir de kötü haberim var. Kötü haber şu ki evliliğinizde sorun çanları çalıyor. İyi haber ise; evliliğinizi kurtarmak elinizde…
Erkekler Neden Eşinden Uzaklaşır?
Evliliklerde erkelerin eşlerinden uzaklaşmasına neden olan bir çok faktör vardır. Ve her evlilik için de ayrı ayrı liste yapmak mümkün. Fakat hemen hemen eşinin uzaklaştığını söyleyen kadınları dinlediğimizde uzaklaşma sebebi farkında olmasanız da, eşinizin size duyduğu öfke ve kırgınlıktır. Eşiniz içindeki öfke ve kırgınlığa yenik düştüğünde, size yakın ve sıcak davranmak istese de unutamadığı yaşanmışlıklar, kapatamadığı eski defterler onun size yaklaşmasını engeller. Unutmak ve affetmek kadınlara nazaran erkeklerde aşılması çok büyük bir engel gibi ilişkilerinin ortasında durur.
Öfke ve kırgınlık birbirini takip eden iç içe geçmiş ve evliliği yavaş yavaş köklerinden zehirleyen bir duygudur. Çözüme kavuşmadığı sürece evlilik gün be gün sona doğru sürüklenir. Elbette bu duygular bir günde ulaşmaz. Herkesin olduğu gibi eşinizin de bir kotası vardır ve yavaş yavaş o dolmuştur. Ve bu ilerleyişte ki başrol oyuncusu da maalesef sizsiniz.
“Sürekli eleştirmek, asla taktir etmemek,başkaları ile kıyaslamak, yaptıklarını hiç onaylamamak, sık sık terslemek, her şeyden şikayet etmek, durmadan hayıflanmak, en ufak sorunu bile büyütmek, her zaman mutsuz bir kadın olmak..vb” size tanıdık geliyor mu? Bu özellikler size tanıdık geliyor ise eşinizin sizden uzaklaşması sürpriz olmasa gerek.
Sürekli eleştiren, şikayetçi olan, memnuniyetsiz ve mutsuz bir kadının evliliğindeki yıkım gücü atom bombası gibidir. İşte size eşinizi kazanmanın 10 altın kuralı;
1- Sorunlarınızı Konuşun; Sorunları görmezden gelerek ya da yok sayarak çözemezsiniz. Eşler arasında açık ve net iletişim, karşılıklı dürüstlük mutlu evliliğin temelini oluşturur. Eşinize sizden uzaklaştığında ne hissettiğinizi ve durumu değiştirip ilişkinizi şifalandırmak için, yardımına ihtiyacınız olduğunu açıkça anlatın.
2- Birlikte Çözüm Yolları Arayın; Eşinizle aranızda tartışmalar yaratan konuları tek tek ele alın. Kendi hatalarınızı kabul edin ve birlikte neler yapabileceğinizi bulun.
3- Eşinizi Olduğu Gibi Kabul Edin; Eşinizi değiştirmekten ve başkaları ile karşılaştırmaktan vazgeçin. Onu olmadığı birine dönüştüremezsiniz. Baskıcı ya da kontrolcü olmaktansa onu anlamaya çalışın. Ona özen gösterin ama boğmayın, onunla ilginin ama sıkmayın.
4- Ona Değerli Olduğunu Hissettirin; Eşinizi beğendiğinizi, ona değer verdiğinizi, saygı duyduğunuzu hissettirin. İletişiminizi arttırın. Onu dinleyin, taktir edin, asla başkaları kıyaslamayın ve kesinlikle aşağılamayın.
5- Geçmişi Bugüne Taşımayın; Geçmişte herkes hata yapabilir. Fakat herkesin bir şansa ihtiyacı vardır. Eşinizde hata yapmış olabilir. Geçmişte yaptıklarını bugüne taşıyıp, onu yargılamayın, yaptıklarını başına kakmayın. Kendi yaptıklarınız için özür dilemeyi ve onu affetmeyi öğrenin.
6- Pozitif Olun, Pozitife Odaklanın; En itici kadınlardan biri devamlı söylenen kadınlardır. Sürekli yakınan, sitem eden, her şeyden şikayetçi olan birinin yanından hepimiz jet hızı ile kaçmak isteriz. Negatif düşünceler başkasından daha çok size zarar verir ve sizde dahil tüm çevrenizi mutsuz eder. Pozitif düşünün, pozitife odaklanın, konuşurken pozitif kelimeler seçin,pozitif cümleler kurun, bardağın dolu kısmına bakın ve boş kısmını yargılamayın. Ve tabi yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin.
7- Daha Fazla Sarılın; Tensel temasınızı arttırın, Bir sebep aramayın durup dururken ona sarılın. Hiç beklemediği anda öpün, elini tutun, yanağını okşayın. Dokunmanın büyüsüne inanın.
8- Daha Fazla Birlikte Vakit Geçirin; İleride hatırlamak üzere mutluluk uyandıracak anılar biriktirin. Anı haritanızı genişletin. Birlikte yapmaktan hoşlanacağınız aktiviteler yapın. Günlük yaşamın monotonluğundan kurtulacağınız ve baş başa kalacağınız küçük kaçamaklar, yürüyüş, piknik ayarlayın.
9- Cinselliğinizi Renklendirin; Yaşamınıza cinsel öncelik verin. Eşinizi geri çevirmeyin. Cinsel hayatınızı sıradanlıktan kurtaracak fantezilerle süsleyin. Kendinizi hayal gücünüze bırakın.
10- Yardım Alın; Elinizden gelen her şeyi yaptığınız halde, eşiniz size halen uzaksa ve evliliğinizde sorunlar devam ediyorsa muhakkak bir uzmandan yardım alın.
Sevinç Karakaya
DevamıBir Kadın; Neden Kadın Olmakta Zorlanır?
Hayatınızın şuan, şimdi hangi noktasındasınız? Evli, bekar,boşanmış, ayrılmış ya da dul olabilirsiniz. Bir sürü çocuğunuz olabileceği gibi hiç olmaya bilir de. Biri ile cinsel ilişkide bulunabilir ya da bulunmayabilirsiniz. Yaşınız otuzun altında, altmışın üstünde ya da bunların arasında bir yerde olabilir. Şuan yaşamınızda bir sürü sorun olabileceği gibi her şey tatmin edici güzellikte de olabilir.
Şua anda nerede olduğunuz önemli değil. Bu yazıyı okumaya başladığına göre karışık duygular içine gireceksiniz. Belki de cinsel olarak kendinizden ne beklediğinizi bile bilmiyor olabilir ve kendi cinsel özünüzü kabul için başlangıç konusunda heyecanlı ya da kararsız davranabilirsiniz. Belki de kendiniz de, hayatınızda değişiklik yapabilmek için; sihirli bir formül bulacağınızdan kuşkularınız vardır. Emin olduğum bir şey var, o da kendiniz için daha fazlasını istediğinizdir.
Dişi Enerjimizi Kabul Etmekte Neden Zorlanırız?
Dişi enerjinizi kabul etmenin cinsel kimliğinizi kabul etmenin bir parçası olduğunu anlamalısınız. Cinsel kimliğinizi kabul etmenizi etkileyen birçok faktör vardır. Dişi enerjinizi yani cinsel kimliğinizi kabul etmek; kendinizi rahat hissetmenizden, cinselliğe bakış açınızdan ve karşı cins hakkındaki düşüncelerinizden etkilenir. “Dişilik Okulu; İçindeki kadın ile buluşma” 21 günlük değişim programı; cinsel duygularınızı daha iyi öğrenmeniz, değiştirmeyi tercih ettiğiniz kendinizi değiştirmeniz ve cinselliğinizi geliştirip hayatınıza yerleştirerek sürekli hale getirmeniz için fikir veriyor.
Belki de cinsel özünüzü keşfetmek için kitaplar dergiler okudunuz kendinizde değişiklikler yapmaya çalıştınız, hatta yararlı olabileceğini düşündüğünüz belirli fikirleri uyguladınız.
Cinsel kimliğini ve dişi özünü neden bir çok kadın hayatına geçirmek istiyor?
Eğitimlerimizde bir çok kadın arayış hissi ile geldi. Çünkü bu güne kadar denedikleri yöntemler işe yaramamıştı. Bazı zamanlar her şeyi doğru şekilde yaptıklarında bir şeyler düzelir diye hissedebilirsiniz. Cinsel gelişim bir amaca ulaşmak için izlenen basamaklar ya da teknikler dizisi değil, sizi bütünüyle kapsayan bir süreçtir. Bedeniniz kadar düşünce, duygu ve tutumlarınızı içine alır. Cinsel kimliğini kabul etmek ve olmak istediği kadına dönüşmek bir kadının hayattan zevk almasını sağlaması ve cinsel gelişiminin bir parçasıdır. Yapmak istediğiniz değişiklikler hakkında belirli bir kuşkularınız olabilir ve sorularınızın cevaplarını başka bir kız kardeşinizin kalbine dokunduğunuzda çözüm bulabilirsiniz.
Eğitime katılan kadınlardan biri şöyle söylemişti; “partilere, davetlere giderdim ve diğer kadınlara bakardım. Orada kendini kadın gibi hissetmeyen tek kadının ben olduğuma emindim” Şimdiye kadar kadın olduğunu hissetmemek tuhaf değil ve kaderiniz de değil.
Neden kendimizi kadın gibi hissetmiyoruz?
Şimdiye kadar kadın gibi hissetmemenizin sebebi bir çok şeye bağlı olabilir. Örneğin ailenizin dini ve ahlaki değerleri cinselliğe karşı tutumunuz ciddi şekilde etkilemiş olabilir ya da cinsel bir varlık ve insan olarak kendinize karşı olumlu olumsuz duygularınız, cinsel kimliğinizi kabul etmek ile ilgili gösterdiğiniz çabalarla çatışabilir. Vücudunuzla barışık olmanız da cinsel kimliğinizle ilişkinizi etkiler.
Son zamanlarda çalışma hayatının getirdiği yarış hali içinde, eril enerji kadınlarda daha aktiftir. Bir çok kadının özü olan dişil enerjisini tekrar elde edebilmeleri adına şüpheleri vardır. Ve kadın olmanın saygı değer olmadığını, ya da şeytani ve tehlikeli olduğunu düşene biliyorlar.
Aynı zamanda çocukluğumuzda, bize her alanda model olan ailemiz çoğu zaman cinselliğini bizden saklar. Ne yazık ki bir kadın olarak cinsellik açısından saygı duyacağımız ve benzemeyi arzulayacağımız çok az modelle büyüyoruz.
Bu yüzden cinsel açıdan değişmeyi isteyip istemediğimizden kuşku duymamız gayet doğal. Bir çok kadın bu düşünceyi paylaşıyor. Şuandan başlayarak kim olduğunuzu ve cinselliğinizi keşfetmeye başlamak için kendinize güvenip bir adım atmak yeterli.
Online, yüz yüze gurup ve bireysel derslerimiz için detaylı bilgi için; 05071161100
DevamıEVLİLİKLERDE NEDEN CİNSEL TUTKU ZAMANLA BİTER?
EVLİLİKLERDE NEDEN CİNSEL TUTKU ZAMANLA BİTER?
Evliliği, ev arkadaşlığından ayıran kadın ile erkeğin arasındaki cinsel yaşamdır. Evliliklerde aşk eninde sonunda biter ve yerini sevgi alır. Eşler arası sevgi olgunlaştıkça seks anlamlı bir şekilde devam eder. Fakat seksin ve cinsel çekimin yoğunluğu zamanla değişebilir.
Peki neden zamanla cinsel tutku azalır?
İlişkinin başındaki cinsel tutum azaldıkça, cinsel birleşmede sıklığı da azalmaya başlar. Eşler cinsel hayatlarını canlandırmazsa birbirlerinden soğur ve uzaklaşırlar. Böyle soğuklaşmanın ve uzaklaşmanın olmaması ya da eski tutkunun oluşması için, eşlerin ilişkiyi ve arzuyu arttırıcı davranışlarda bulunmalarında yarar vardır. Gelin bu tutkuyu azaltan faktörlere bakalım.
1- Psikolojik Faktörler; Stres, bireysel ve eşler arası sorunlar, depresyon gibi sebepler çiftler arasında cinsel isteği azaltır. Bunun yanında eşlerin devamla birbiri ile yarış halinde olması, geçmiş olumsuz paylaşımlar, cinsel travmalar, ölümler, doğumlar da cinsel ilişkide isteksizliğe sebep olabilir. Bunun dışında vajinismus, erken boşalma hem kadının hem erkeğin cinsel isteğini olumsuz yönde etkileyebilir.
2- İlişkide Hoşnut Olmama Durumları; Eşlerin yaşadıkları cinsel hayattan doyum sağlayamama ve hayal kırıklığı halidir. Bu durum oldukça sık yaşanır. Fakat eşler böyle bir sebepten dolayı, yolunda giden bir ilişkilerini bitirmeyi yersiz bulurlar. Dolayısı ile hem cinsel tutkuyu tekrar kazanmak için zaman ayırmadıkları gibi, bağlılıkları uğruna cinsellikten vazgeçerek, aslında bir fedakarlık yaptıklarını düşünürler.
3- Aşırı Öfke; İlişkide öfkenin yoğun olduğu, eşlerin bu nedenle fikirlerini doğrudan ifade edemedikleri ilişkilerde zamanla, eşlerden birinin diğerini, cinsel ilişkiden mahrum ederek cezalandırmak ya da intikam almak istemesi sık karşılanan bir durumdur. İntikam almak yerine bu gibi durumlarda açık konuşulmalıdır. Böylece ilişki daha az zarar görecektir.
4- Cinsellik ile Doğru Bilinen Yanlışlar; Kişilerin yetişme tarzı olarak, cinsel tabuların çokça olduğu bir ortamda yetişmeleri, cinsellik ile ilgili yanlış düşünceler geliştirmelerine sebep olur. Aşırı ahlakçı, cinselliğin ayıp, günah, pis olduğuna inanılan bir ailede yetişen kişi bilinçaltında aşırı günahkar duygular barındırır. Dolayısı ile bu hurafeler doğrultusunda kişi, eşinin ve kendisinin cinselliğe karşı beslediği duygu ve düşüncelerde düşüş yaşarlar. Özellikle kadınların cinselliği erkeklere karşı bir görevleri gibi görmesi ve böyle düşünerek yatağa girmesi cinsel isteklerinin azalmasına yol açar.
5- Cinsel Konularda Bilgi Eksiği; Cinsel konularda çiftlerin bilgilerinin yanlış ya da eksik olması eşlerin kendilerinin ve birbirlerinin organlarını tanıyabilmelerini büyük ölçüde kısıtlar. Hatta bir çok erkek eşlerinin orgazm olup olmadığını bile fark etmez. Unutulmaması gereken erkekler erkek ısınır ve erken soğur, kadınlar ise geç ısınır ve geç soğur. Bunun anlaşılmaması ya da es geçilmesi halinde seks sırasında özellikle kadınların hazları yarım kalır, kadın ilişkiden kopar. Zamanla ilişki monotonlaşır eşler birbiri ile seks yapmak istemez.
6- Yakınlık Korkusu; Geçmişindeki ilişkilerde ya da çocukluklarında kurdukları yakın ilişkilerde terk edilme gibi tecrübeler yaşayan kişiler bağlanma ve yakınlaşmadan korkarlar. Her türlü duygusal ve fiziksel yakınlaşmada korkular uzaklaşmaya sebep olur.
7- Ten Uyuşmazlığı; Sosyal alanlarda birbirine uyum sağlayabilen ve ortak paylaşımları olan bazı çiftler cinsel anlamda uyumlu olmayabilirler. Bu çiftlerin ihtiyaçları istekleri, beklenti ve fantezileri birbirinden çok farklıdır. Ten uyuşmazlığı yaşayan bu çiftler, bir türlü cinsel doyum yaşayamazlar, bu durum eşler arası soğukluğa sebep olur ve zamanla birbirinden uzaklaşırlar.
Sevinç Karakaya
DevamıRUH EŞİNİ HAYATIMA NASIL ÇEKERİM?
Ruh Eşinizi Hayatınıza,Çekmeye Hazır mısınız?
İnsanlar ruh eşinin mükemmel uyum olduğunu düşünür ve hemen hemen herkes onu bulmak ister.
Fakat, gerçek ruh eşi; seni hayattan geri koyan şeyleri gösteren bir ayna, seni hayatını değiştirebileceğine dair farkındalığa kavuşturan kişidir.
Gerçek ruh eşi muhtemelen hayatın boyunca tanıyıp tanıyabileceğin en önemli kişidir.
Tüm duvarlarını yıkar ve seni hayatın içinde uyanık tutar.
“Bir Havva varsa bir de Adem mutlaka vardır”
Ruh Eşini Hayatıma Nasıl Çekerim? / workshop
Benzer ilişki deneyimleri mi yaşıyorsunuz? Her seferinde umutla başladığınız yeni ilişkiniz benzer nedenlerle benzer şekilde mi sonlanıyor? Neden hep farklı gibi görünen insanlarla benzer ilişkileri deneyimliyorsunuz?
Bilinçli zihninizle nasıl bir insanı arzuluyorsunuz; nasıl bir ilişkiniz olsun istiyorsunuz? Sizin için hayatınızın kadını/erkeği nasıl biridir?
Ruh Eşini Hayatına Çek workshop sırasında;
- Yaşadığımız sorunları parça parça inceleyerek, her bir parçanın hayatımızdaki yerini ve değişmesini istediğiniz yönlerini bulacaksınız.
- “Doğru insan” var mıdır, kimdir?
- “Ruh eşi” var mıdır, kimdir?
- Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz, size uyan ilişki modeli nedir?
- Tatmin edici bir ilişki nelerden oluşur?
- Şu andaki ilişkinizi nasıl istediğiniz noktaya getirebilirsiniz?
Ayrıca, ilişkiler üzerine aradığınız diğer soruların cevaplarını bulabileceksiniz.
Workshop ile birlikte gerçekten nasıl bir ilişkiye ihtiyacınız olduğunu saptayacak, doğru partner seçimi için kriterlerinizi bulacak ve en önemlisi Kendinize ilişkinizde daha çok güvenecek ve hayatı daha keyifli yaşamaya başlayacaksınız!
Bu çalışma sizin için farkındalık yolunda atacağınız bir adım olabilir!
Unutmayın;
Siz değerlisiniz…
Siz önemlisiniz…
Siz yaşamınızı sevgi ile oluşturma gücüne sahipsiniz.
Çalışmanın amacı; Ruh Eşinize rastlamanızı, rastladığınızda tanımanızı ve mutlu, doyumlu bir ilişki yaşamanızı engelleyen bilinçaltı engellerinizin, ortak bilinçten ya da genetik düzeyden getirdiğiniz size hizmet etmeyen düşünce kalıplarınızın bulunmasını temizlenmesini, size hizmet eden bakış açısı ve hislerle donanmanızı sağlamaktır.
İstanbul-1
Tarih: 16.Eylül 2017 (cumartesi )
Saat: 10:00-14:00
Yer: Kadıköy/ Rıhtım
Ücret: 100
(Kayıtlar Kontenjanla sınırlıdır.)
Eğitmen/ Kolaylaştırıcı : Sevinç Karakaya
Sevinç Karakaya Kimdir?
Kurucularından olduğum İnteraktif Danışmanlık‘da Sosyal Psikolog, Aile danışmanı, ilişki ve yaşam koçu olarak çalışmaktayım. Kadının, evrensel olan ”dişi enerjisini ve gücünü sahiplenerek” yaşamına, kendi kimliğine sahiplenmesi, sağlıklı ilişkiler, mutlu duygusal birliktelikler ve iş hayatına katılması ile ilgili ”Dişilik Okulu” kavramı altında birebir koçluk ve dönüştürücü programlar yapıyorum.
Bireysel ve kurumsal olmak üzere 1000 saatin üzerinde koçluk deneyimim ile akreditasyon aşamalarını tamamlamış uluslararası yaşam ve ilişki koçuyum. Yetişkinler psikoloji üzerine yaptığım çalışmaların ardından; eğitimlerini tamamlayarak koçluk çalışmalarıma başladım. Şimdilerde ise koçluk ve eğitim çalışmalarımın yanı sıra, Kadının kendi dişi özünü bulması üzerine çalışmalar yapmaktayım. Kendimi bildim bileli insanın gelişim ve değişim yolculuğuna olan derin bir merakım var. Bu merakım beni bir çok programlara katılıp, araştırmaya teşvik etti. Halen de kendi ruhunun yolculuğunu derinleştirmeye, yeni öğretileri kendime katmaya ve tüm bunları koçluk disiplini ile harmanlayarak öğrenmeye devam ediyorum.
Koçluk becerilerini kendimde geliştirirken fark ettim ki insan, aslında hayata ”yaşam amacını” bilerek geliyor. Zaman içerisinde inişlerimiz çıkışlarımız olabiliyor, yada asıl yolumuzdan sapabiliyoruz ama bir gün; eğer gerçekten, gözlerimizle görmeyi öğrenirsek, kulaklarımızla yaratılan her şeyi ve ilahi emirleri işitmeyi tercih edersek ve hayatı özümüze kadar hissetmeyi başarabilirsek” tekrar olmamız gereken ”doğru” yolumuza dönüp, yolculuğumuza da devam edebiliyoruz. Bunun da yolu; yaşamda hangi kimliğimiz altında olursa olsun bize ışık olan inançlarımızdan, enerjimizi keşfetmekten ve bilinç seviyemizi yükseltmekten geçiyor. İşte benim yolculuğum da böyle başladı. Yolum ben yürüdükçe başka ana yollara kendini açtı ve zaman içerisinde kendimi, gelişim ve dönüşüm alanında çalışan bir kadın olarak kendi dişi özümü keşfettikçe öğrendiklerimi, uyguladıklarımı kadın danışanlarımla tutkulu bir şekilde paylaşırken buldum. Koçluk ve sunduğum dişil enerji programları vasıtasıyla kadınların gelişimlerine, liderlik alanlarına, kalplerindeki en derin arzularına yeni pencereler açmak üzere kalbimde ve zihnimde öğüttüklerimi paylaşıyorum. Bu doğrultuda, ”Dişilik Okulu” eğitimlerine ile her yaştan ve her kesimden kadına, içlerindeki dişi özü hatırlamaları ve onunla temas etmeleri için duygusal, zihinsel ve ruhsal alanlarına dokunuyorum, kendileri ile bağlantı kurmalarına aracı oluyorum.
Bir kadın olarak hepimiz, kendi değerimizi, kendi sesimizi bulduğumuz anlamlı yaşamları hak ediyoruz. İçinizde bir çağrı, bir kıvılcım yandığını hissediyorsanız sizi hep birlikte büyüyeceğimiz yaratacağımız çemberde çalışmalarıma, kendi içinizdeki dişi öz ile buluşmaya davet ediyorum.
Sevgiyle Dişilik Okulu Çatısında Buluşmak Dileğiyle…
İçindeki Kadın ile Buluşma (Kutsal Dişilik Eğitimi/ 1. Seviye)
“21 Günlük Değişim Programı”
Kutsal Dişilik Eğitimi/ 1. Seviye
“İçindeki Kadın ile Buluşma”
Kutsal Dişilik Eğitimi; Özündeki gerçek fakat unutmuş oldukları ”dişi bilgeliği” hatırlamak, öğrenmek isteyen kadınların değişim yolculuğudur.
Dişilik Okulu Eğitimi; Size Ne kazandırır?
Dişi Özüne sahip çıkan kadın; kaybetme korkusunun etkisinden sıyrılmış, İlişkilerinde artık sadece veren taraf değil, gerçek ve eşit bir ilişkide olduğu gibi alma-verme dengesini yakalayabilmiştir. Duygularını, çekim yasasını, sevdiği erkekle enerji ve duygu bağını ustaca yönetir. Hayattan, yaşadığı andan kopmadan, zevk alır. Bu zevk, hayatındaki erkeklere bağımlı değildir. Bencil olmaktan korktuğu ya da başkaları tarafından onaylanmak ihtiyacıyla değil, sadece kadınlığının getirdiği doğal bir şefkat, şifalandırıcılık ve kabul içgüdüsü ile sever.
Ama asla kendini ezdirmez. Sınırları bellidir. O sınırlara saygı, sevgi, takdir ve kabul gösterebilenler hayatında olur. Ve o da yaratılmış herkese ve her şeye, istisnası olmadan kabul verir, sever, saygı gösterir ve takdir eder.
Dişi Özüne sahip çıkan kadın; etrafındaki erkeklerde mıknatıs etkisi yaratır. Onun hayatından terk eden, giden bir erkek yoktur. Bir süre sonra hepsi geri gelir, önemli olan, kimlerin geri geldiği değil, kimlerle gerçek ve kalpten bir bağ kurabildiğidir.
İçimizdeki dişi özle kucaklaşabildiğimiz taktirde; Hayatımızdan giden hiç kimsenin olmadığını, istediğimiz ve korkmadığımız her an onları kolaylıkla geri getirebileceğimizi, derinlere gömdüğümüz bu yeteneğimizin kadim bilgilerini yeniden hatırlayabiliriz. Hatta istersek, bize olan manevi ve gönül borçlarını ödettirebiliriz!
Erkeğinizin sizi duygusal olarak yarım bırakması, oluşturduğu beklentileri karşılamaması, sözleriyle davranışlarının birbirini tutmaması yüzünden yaşam enerjinizi çalmışsa onu geri alabilirsiniz!
Gerçek bir dişi, gücünü sadece anne rolünden değil, sevgili rolünden alır. Gerçek dişi, alır, vermez. Erkeğinin kendi yöntemleriyle sorunu çözmesine, büyümesine izin verir.
Siz dişi bir kadın olur, bilinçaltınızdaki korkuları yenerseniz, en cimri erkek size cömert, en çapın erkek size sadık olur!
Ayrılık acısını yok etmek sanıldığı kadar zor değildir! Acı, kişinin aşık olduğu insana olan özlemi değildir! Ayırt edilmesi gereken şey, özlemini çektiğimiz beklenti ve duygumuzdur.
Daha detaylı Bilgi için Tıklayın: DİŞİLİK OKULU EĞİTİMİ
21 Günlük Değişim Programına
Kimler Katılmalı ?
- Bir kadın olarak kendini daha iyi ifade edebilmek ister miydin?
- Dişi tarafınla, sezgilerinle, bedeninle ve ruhunla daha derin düzeyde iletişime geçip, bağlantı kurmak ister misiniz?
- Bir şeyler kaçırıyorum, bir yerlere yetişmem lazım hissi sizin için tanıdık mı?
- Terk edilme korkusu yaşıyorsan musunuz?
- Hak ettiğin değeri görmediğini yada değerli olmayı hak etmediğini düşünüyor musunuz?
- En ufak bir sevgi görebilmek için; kendinizden vazgeçip sevgi dilenciliği yapıyor musunuz?
- Kendinizi beğenmiyor yada her girdiğiniz ortamda beğenilme kaygısı yaşıyor musunuz?
- Duygusal ilişkilerde kaybolduğunuzu hissettiğiniz ya da duygusal ilişkiler kurmakta zorluk çekiyor musun?
- Hayattınız da ve İlişkilerinizde farklı senaryolarla aynı sonu yaşıyor musunuz?
- Anlam veremediğiniz kısır döngüler mi yaşıyorsunuz?
- İlişkilerinde ilişkiyi seçen değil de, hep seçilmeyi bekleyen tarafta mısın?
- İlişkilerine kalbinle değil de, mantığınla yaşamaya mı programlısın?
- Her ilişkinde terk ediliyor yada aldatılıyor musun?
- Seni sen olduğun için seven gerçek sevgi karşına bir türlü çıkmıyor mu?
- Bağımlı, saplantılı ve uzaktan olan ilişkileri mi hayatına çekiyorsun?
- Biten bir ilişkiyi sonlandıramıyor musunuz?
- İş veya özel ilişkilerinde pasif kalıyor ve eyleme geçmekte zorlanıyorsan,
- Tüm başarılarına ve hayatta elde ettiklerine rağmen içinde anlam veremediğin bir tatminsizlik duygusu mu var?
- İlişkilerine ve hayata aşırı kontrolcü ve sert mi tavrın var?
- Sana göre hayatta ve ilişkilerde güzel olan zor mu elde edilir?
- İlişkilerine ve hayata güvenmek senin için çok mu zor?
- Kendini her zaman güçlü mü olmak zorunda hissediyorsun?
- İlişkilerinde her zaman verici ve taviz veren taraf sen misin?
- İlişkilerinde alma/ verme dengesi ne durumda? İstemekte zorlanıyor musun
- Sürekli enerji ve kaygı halini mi yaşıyorsun?
- Dişil ve Eril enerjin de dengesizlikler yaşıyorsan?
Soruların geneli EVET ise;
”Özündeki Kutsal Dişi” ile buluşmak, her kadın için; yaşı ve konumu ne olursa olsun, içinde var olan bilge, şefkatli, güvenli, yumuşak, sevgi dolu, sezgileri yüksek, yaratıcı ve şifacı özünün hayatta ifade bulmasıdır. İçinizdeki özü keşfetmek, daha doyumlu mutlu ilişkiler ve arzuladığınız hayatı yaşamak istiyorsanız, sizi Sevinç Karakaya liderliğinde yapılacak olan ”Özündeki Kutsal Dişiyi” keşfetmek üzere, adım atmaya davet ediyoruz.
Program İçeriği
Bu çalışmada beraber güvenli ve kutsal bir paylaşım ve araştırma ortamı oluşturarak; öz doğamızı, dişi özelliklerimizi yeniden keşfetmek ve sahiplenmek, bunun sonucunda tanımlarımızın, şartlanmalarımızın, alışkanlıklarımızın, bildiklerimizin ötesinde gerçekten kim olduğumuz ve ne istediğimiz konusunda adımlar atabilmek için farklı pratikler yapacağız. Cesaretle içimize döneceğiz, konfor alanımızın dışında dokunulmamış alanlara şefkat, farkındalık ve anlayışla dokunacağız, ezber bozacağız.
Kutsal Dişilik Ders Programı İçin Tıklayın:
DİŞİLİK OKULU EĞİTİM İÇERİĞİ/ İSTANBUL/Eylül
Etkinlik Tarihi / Saati : 23- 30 Eylül – 7 Ekim 2017 /
10:00-15:00 (ders anlatımı) Hafta içi (WhatsApp takip)
21 Günlük Değişim Programı; 2250 TL
Erken kayıt ücreti; 10 Eylül’e kadar peşin; 1,250 TL, taksitli 1,500 TL
Adres : Kadıköy / Rıhtım (İnteraktif Danışmanlık İstanbul Anadolu Yakası Ofisi)
Eğitim sonrası 1 ay içinde ücretsiz yapılandırma seansı yapılacaktır.
Dişilik Okulu Eğitimi; İlişkilerini aşk ve sevgi ile yaşamak, doğru eşi seçmek, sevdiği kişi ile duygusal, zihinsel, bedensel bağı kurup, güçlendirerek, kendini daha iyi ifade edebilmek isteyen tüm kadınlar için hazırlanmıştır. www.disilikokulu.com 05071161100
Sevinç Karakaya Kimdir?
Kurucularından olduğum İnteraktif Danışmanlık‘da Sosyal Psikolog, Aile danışmanı, ilişki ve yaşam koçu olarak çalışmaktayım. Kadının, evrensel olan ”dişi enerjisini ve gücünü sahiplenerek” yaşamına, kendi kimliğine sahiplenmesi, sağlıklı ilişkiler, mutlu duygusal birliktelikler ve iş hayatına katılması ile ilgili ”Dişilik Okulu” kavramı altında birebir koçluk ve dönüştürücü programlar yapıyorum.
Bireysel ve kurumsal olmak üzere 1000 saatin üzerinde koçluk deneyimim ile akreditasyon aşamalarını tamamlamış uluslararası yaşam ve ilişki koçuyum. Yetişkinler psikoloji üzerine yaptığım çalışmaların ardından; eğitimlerini tamamlayarak koçluk çalışmalarıma başladım. Şimdilerde ise koçluk ve eğitim çalışmalarımın yanı sıra, Kadının kendi dişi özünü bulması üzerine çalışmalar yapmaktayım. Kendimi bildim bileli insanın gelişim ve değişim yolculuğuna olan derin bir merakım var. Bu merakım beni bir çok programlara katılıp, araştırmaya teşvik etti. Halen de kendi ruhunun yolculuğunu derinleştirmeye, yeni öğretileri kendime katmaya ve tüm bunları koçluk disiplini ile harmanlayarak öğrenmeye devam ediyorum.
Koçluk becerilerini kendimde geliştirirken fark ettim ki insan, aslında hayata ”yaşam amacını” bilerek geliyor. Zaman içerisinde inişlerimiz çıkışlarımız olabiliyor, yada asıl yolumuzdan sapabiliyoruz ama bir gün; eğer gerçekten, gözlerimizle görmeyi öğrenirsek, kulaklarımızla yaratılan her şeyi ve ilahi emirleri işitmeyi tercih edersek ve hayatı özümüze kadar hissetmeyi başarabilirsek” tekrar olmamız gereken ”doğru” yolumuza dönüp, yolculuğumuza da devam edebiliyoruz. Bunun da yolu; yaşamda hangi kimliğimiz altında olursa olsun bize ışık olan inançlarımızdan, enerjimizi keşfetmekten ve bilinç seviyemizi yükseltmekten geçiyor. İşte benim yolculuğum da böyle başladı. Yolum ben yürüdükçe başka ana yollara kendini açtı ve zaman içerisinde kendimi, gelişim ve dönüşüm alanında çalışan bir kadın olarak kendi dişi özümü keşfettikçe öğrendiklerimi, uyguladıklarımı kadın danışanlarımla tutkulu bir şekilde paylaşırken buldum. Koçluk ve sunduğum dişil enerji programları vasıtasıyla kadınların gelişimlerine, liderlik alanlarına, kalplerindeki en derin arzularına yeni pencereler açmak üzere kalbimde ve zihnimde öğüttüklerimi paylaşıyorum. Bu doğrultuda, ”Dişilik Okulu” eğitimlerine ile her yaştan ve her kesimden kadına, içlerindeki dişi özü hatırlamaları ve onunla temas etmeleri için duygusal, zihinsel ve ruhsal alanlarına dokunuyorum, kendileri ile bağlantı kurmalarına aracı oluyorum.
Bir kadın olarak hepimiz, kendi değerimizi, kendi sesimizi bulduğumuz anlamlı yaşamları hak ediyoruz. İçinizde bir çağrı, bir kıvılcım yandığını hissediyorsanız sizi hep birlikte büyüyeceğimiz yaratacağımız çemberde çalışmalarıma, kendi içinizdeki dişi öz ile buluşmaya davet ediyorum.
Cinsellik Evliliği Kurtarır Mı?
Çiftlerin cinsel yaşamları olmaması ilişkilerinin soğumasına, bitmesine sebep olur. Peki ilişkisini düzeltmek için çiftlerin cinselliği kullanması ne kadar doğru bir davranıştır? Çözüm için sadece ”yatak odası” yeterli midir?
Sağlıklı bir evliliğin devam etmesi için cinsellik olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Fakat sorunlu ve artık iplerin kopma noktasına gelmiş bir ilişkide, çiftler arası diyalog ve iletişim çok daha önemlidir. İlişkide yaşanan sorunlar cinsel hayatı da temelden etkililer. Çiftlerin karşılıklı iletişim ile konuşarak halledebilecekleri sorunları çözümlemeleri gerekir. Zaman zaman çiftin her ikisinde yada birinde cinsellikle sorunlarını çözebileceği inancı oluşabiliyor. Oysa çözümü sadece cinsellikte yada yatak odasında aramak sağlıklı sonuç vermeyecektir.
Evliliklerde cinselliğin rolü nedir?
Cinsellik bir kadın ile bir erkeği birlikte yaşamak için hayatlarını birleştirdiği en temel faktördür. Fakat insanlar sadece cinselliği yaşamak için yaşayacakları bir ilişkiyi değil, aynı zamanda saygı duydukları, sevgiyi paylaşabilecekleri, güvenebilecekleri bir eşi cinselliği de yaşamak için tercih ederler. Bunlardan bir tanesi bile yoksa o evlilik de arızalar oluşacaktır. Güvenmediğiniz bir eşe saygı duymazsınız, saygı duymadığınız bir eşi sevemezsiniz ve sevmediğiniz bir eş ile tutkulu bir cinsel hayat yaşayamazsınız.
Evlilikte cinsel ilişkiyi ne çok fazla abartıp evliliğinizin merkezi yapmalısınız, ne de tamamen sıfırlamalısınız. Çünkü sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin temelinde cinsellik, cinselliğin temelinde ise sağlıklı ve mutlu bir ilişki yatmaktadır. Bu nedenle cinsel ilişki yemek yemek, su içmek gibi bedensel, sevilmek ve değerli olmak gibi ruhsal bir ihtiyaç gibi görmek gerekiyor. Cinsellik aşık olunan veya sevilen biriyle mükemmel ve özel bir bağ oluşturmanın yanında birçok faydayı da beraberinden getiriyor. Öncelikle cinsel ilişki, var olan ilişkiyi rutin döngüsünden kurtarıp canlı tutabiliyor ve çiftin yorgunluğunu alıyor. Çünkü cinsel birleşme çifti birbirine bağlıyor, birbirlerine ne kadar aşık ve bağlı olduklarını gösteriyor ve onların stres ve zorlayıcı koşullara daha dayanıklı olmalarını sağlıyor.
Cinselliğin Olmaması Evlilikte Sorun Oluşturur Mu?
Özellikle sağlıklı ve genç bir çift için; cinselliğin olmaması çok ciddi sorunlar oluşturur.
Eşlerden birinin yada her ikisinin de cinsel ihtiyaçlarını, evliliklerine olan sadakatlerini çiğneyerek başka kişilerde gidermeye çalışmaları bunun en başında gelir.
İlişkilerin bitiş sebebi, ilişkide cinselliğin eksikliği, yeterli olmaması ya da aşırılığı olarak gösterilse de ilişkinin bitmesine genellikle daha derinlerde yatan sorunlar neden oluyor. Tıpkı aldatma gibi… Aldatma öncesi ilişkinin derinlerinde başlamış çeşitli sıkıntılar bulunuyor. Örneğin, vücudumuza bir virüs girdiği zaman kişide baş ağrısı veya mide bulantısı gibi çeşitli semptomlar görülüyor. Kişi eğer sadece baş ağrısını ortadan kaldırıcı bir müdahalede bulunursa, baş ağrısı geçse de virüs vücudunda kalmaya devam ediyor. Bir süre sonra da başka bir semptom olarak kendini gösterebiliyor. Cinsel hayattaki problemler de ilişkinin bitmesinde sadece bir semptom oluyor.
Peki, bir ilişkiyi kurtarmak için cinselliği kullanmak doğru mu?
Önce bu ilişkide sorun yaratan virüsü bulmak gerekiyor. Oraya ne zaman ve nasıl yerleştiği önem taşıyor. İlişkilerdeki virüsler, bitmemiş meseleler olarak adlandırılıyor. Bunlar bireyin kendi çocukluğundan getirdiği bitmemiş meseleler de olabiliyor, ilişki oluşurken meydana gelenler de! Bireyin anlamlandırabileceği seviyenin üzerinde porno izlemesi ya da arkadaşlarından ilk geceye dair acı hikayeleri duyması bitmemiş meselelere örnek olabiliyor. Kendi ebeveynleri ile ilişkisinde ebeveyn tutumu, anne ve babanın cinsellik konusunda kaygı endişesi de bu sorunlardan bazıları… En sık karşılaşılan ve cinselliğe yansıyan örnek ise ilişki şekillenirken bireylerin birbirlerine karşı tutumları oluyor. Bu tutumlar, sonrasında hazmedilemediğinden dolayı sürekli gündeme gelebiliyor. Kısaca ilişkiyi kurtarmak için cinselliği kullanmak yerine, önce bitmemiş meselelere yönelmek daha uygun bir seçenek.
Cinselliği Kullanmak Çözüm verir Mi?
Bitmemiş meselelerin temizlenmesi, karşılıklı iletişim ve anlayış ile gerçekleşiyor. Eğer çift sağlıklı bir iletişim kurabiliyorsa çözüme ulaşmak kolaylaşıyor. İletişim kurarak ulaşılan çözümler çiftleri daha az incitiyor. Sonuç her zaman ilişkinin kurtarılması ve mükemmelleştirilmesi olmuyor. Bazen de farklı ihtiyaçları olduğunu görmeleri ve yeni yollar çizerek, birbirlerini özgürleştirmeleri gerekiyor.
Erkek açısından ele almak gerekirse… Kadının ona duyduğu sevgiyi veya zaafını bilen erkek bu tür bir davranışla karşılaşınca, ilişkiyi duygusal ilişkiden bir tür cinsel birlikteliğe çevirebilir mi?
İlişkilere bakarken iki tarafın da sorumluluk sahibi olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir erkeğin tek başına duygusal ilişkiyi cinsel birlikteliğe çevirme imkanı olamaz. Kadının da bunu arzulaması, istemesi gerekiyor. Ancak kadın “Farkında değildim, beni kullandı” gibi cümleler kullandığını fark ediyorsa, yine kendi bitmemiş meseleleri ve yaşam duruşuna bakması önem taşıyor. Çünkü belki de kandırıldığı tek yer ilişkisi değildir. Erkekler ve kadınlar üzerine yapılan sayısız araştırma bulunuyor. Her iki türün de, ihtiyaçlarının da, cinsel uyarılmalarının da farklılık gösterdiğini bilmek, bu gerçeği kabul etmek gerekiyor.
DevamıGRİNİN ELLİ TONU Neden Fenomen Oldu?
GRİNİN ELLİ TONU NEDEN FENOMEN OLDU?
Kadınlar erkeklerle eşitliği sağlamak ve onların bağımlılığından kurtulmak için çok uğraştılar. Hatta bir çok alanda erkekleri geride dahi bıraktılar. Bugün üniversitedeki derecelere baktığımızda %60 ‘ı bayanlar tarafında alınıyor. Liseli bir çok erkek çocuğu kızlara ayak uyduramıyor, fen ve matematik bilimleri gibi erkeklerin hükmettiği konularda bile. Kadınlar artık siyasette aktif rol alıyorlar. Ve boşanmaların üçte ikisine kadınlar tarafından başlatılıyor. Kadınlar erkeklerin onları reddettiğinden çok daha fazla reddediyor. ”Cinsiyetlerin savaşında kadınlar kazandı erkekler kaybetti…”
Ne ilginçtir ki; kadınlar önce erkekleri yenmek, geride bırakmak, alt etmek için uğraştı, şimdi ise erkeklerin önünde boyun eğme fantezileri kuruyor. Genç özgürlüğüne kavuşmuş üniversite öğrencisi bir kadının onu seks kölesi haline getirmek isteyen milyarder bir iş adamına tamamen boyun eğmek üzere imzaladığı anlaşmayı anlatan, bir kitabı saplantı haline getiriyorlar. Ve milyonlarca kadın bunu okuyor.
Kadınlar Bu Kitabı Gerçekten Neden Okuyor?
”Buna sebep ne olabilir?”
Neden modern çağın kadınları Grinin elli tonunu okuyorlar? Şöyle bir düşününce gücü eline almayı planlayan kadınlar bunu neden okusunlar ki? Benim bulabildiğim en iyi cevap; Kadınların işte evde çok fazla sorumluluğunun olmasından dolayı, erkeklerin onlar için her kararı verdikleri stres dindirici bir fanteziye kaçmak istemeleri…
Şimdi soralım; Yeni dünya düzenindeki kadının hayatındaki, bitmek bilmeyen sorumlulukların, ekonomik baskı sağlama katkısının, tüm o güç ve bağımsızlığın ve arzunun ve hayata karışmanın tüketici bir rolü var mı? Belki de bazıları için cinsel teslimiyet fantezileri abartılı olduğu oranda bir rahatlama, bir tatil, eşitliğin yoğun çalışmasından ve belirsizliklerden bir bakış sağlıyor.
Evet belki de; bir çok işi aynı anda yapması gereken modern çağın kadın bir kaçış ve bir kez olsun başkalarının sorumluluğunu üstlerine almamak istiyor. Fakat durum böyleyse o zaman neden siniri bozulmuş kadınlar, kahya tutan bir kadınla yada mali işler planlamacısı hakkında yazılar okumuyorlar?
İşte derin erotik anlayışımızı bu denli kaybettik. Milyonlarca kadın yumuşak porno olan bir kitabı ana akım haline getiriyor ve biz bu durumu onların kendileri için karar verecek bir adamla ilgili hikaye istemeleriyle açıklamaya çalışıyoruz.
Şimdi kim bahsedebilir ki; Kadınları cinselliklerinden arındırmaktan …
Bu kitabı onlar için heyecanlı kılan ne? Kadın kahramanın özgürlüğünden vazgeçmesinde ayartıcı olan ne? Bu kadınların şiddetle karşı çıktığı şey değil miydi?
Anastasia Ve Grey’in Hikayesi
Anastasia ve Christian Grey hikayesinde; Bir adamın bir kadına tüm parası ve sahip oldukları, parası helikopteri, şirketleri, maddi başarıları kendine hiç bir şey ifade etmeyecek kadar şehvetle özlem duymasıdır. Adam sadece ona sahip olmak istiyor. Grey milyarder bir adam ve istediği her şeye sahip olabilir. Ama tek istediği ”Anastasia”. Onu öyle fena halde istiyor ki tamamen kontrolüne almayı, ona boyun eğdirmeyi ve onun her şeyine bütün varlığına sahip olmayı saplantı haline getiriyor. Başka hiç bir şey önemli değil onun dışında başka hiçbir anlaşmaya mürekkep değdirmek istemiyor. Kadın onun teslimiyetçisi olmayı kabul ederek o noktalı çizgiyi imzalamak zorunda, yoksa adam yıkılacak. Başka değişle; ”Kadının kölesi olan adam ” tersi değil. Adam onsuz olamıyor. Ona sahip olmak zorunda. Tamamen abayı yakmış durumda.
”Erkek Ona Teslim Olan Bir Kadın Olmadan Yaşayamıyor?”
Grinin Elli Tonu nihai olarak Anastasia teslimiyeti ile ilgili değil. Egemen olunan Christian Grey teslimiyetcisi olmadan yaşayamıyor. Bir erkek bir kadını böylesine derinden etkilediğinde, kadın ona teslim olmaktan kendini alıkoyamaz. Çünkü bir kadın her şeyden çok bunu ister. ”Arzulanmak bir kadının varoluşunun kalbidir”
Bir çok kadının eşi tarafından bu şekilde arzulanma gibi bir durumu maalesef olmuyor. Ve bu kitapta başkalarının başına bile geliyor olsa kadınlar buna çıldırıyor. Basitçe günümüzde kadınlara şehvet özlem duyulmuyor. Ve bu sebeple bir çok kadın bu kitabı okuyor. Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmeseler de ”bunun en çok istedikleri şey olduğunu biliyorlar”
”Grinin Elli Tonu Kadınların Hayatında Neyin Eksik Olduğunun Temeline İndi”
Bu kitaptaki aşırı cinsel kutupluluk, aşırı bir tepkiyi tetikledi. Kadınlar özelliklede evli kadınlar için… Kitap gerçekten hassas bir konuya dokundu, çünkü kadınların ne hissetmek istediklerinin ve hayatlarında neyin eksik olduğunun temeline indi.
Kadınların İstediği Nedir?
Şehvetle arzu edilmek bir kadının istediğinin tamda özüdür. Kadınlar bütünüyle arzulanmak ister. Mümkün olan her anlamda özelliklede cinsellik noktasında. Bir çift her ne kadar çocuk yetiştirmek, ev idare etmek gibi işlevsel meseleleri paylaşırsa paylaşsın, ışıklar kapandığında her kadın kocasının ona yalnızca o çeşit, büyülenmiş bir arzuyla yaklaşmasını ister.
Bir kocanın karıma cinsel ilgi gösteriyorum ancak onun tek söylediği, ”Bu gece olmaz başım ağrıyor” lafı çok klişedir. Ama karısı tarafından bu şekilde reddedilen bir adam karısının yakaladığı ateşi yakamamıştır. Onun arzusunun alevini onu erotik anlamda büyülediğini göstererek körükleyememiştir. Kısacası onu gerçekten şehvetle arzulamamıştır.
Evet Kadınlar sempatik ve şefkatli aşıklar ister. Ama bazen sadece kapılıp gitmek isterler.
GRİNİN ELLİ TONUN’ da Bir Kadının Duymak İstedikleri Var
Bir kadının her şeyden çok duymak istediği şudur; ”Seni arzuluyorum. Senin bedenini istiyorum. Güzelliğin benim için karşı konulamaz. Senin yanında kendimi kontrol edemiyorum. Kendimi her an seni düşünürken buluyorum ve sana sahip olmak zorundayım, sonuçları ne olursa olsun. Yarın sabah çocukları okula bırakmamız gerekse de bu gece uyuyup uyumamız umurumda bile değil, sana duyduğum arzuyu bastıracak elle tutulur hiç bir şey yok” Kadınların duymak istediği ve duymaya ihtiyacı olan şey işte bu, bir kadını eritecek şey işte bu, çünkü bu kadınların temel arzusuna dokunur.
Karısına kur yapmadan yaklaşan bir erkeğin karşılık görmemesi çok normaldir, çünkü kadının temel ihtiyacına hitap etmemiştir. Kadınların Christian Grey ve Anastasia’nın hikayesinde sahip olmak istedikleri tam anlamıyla bu…
Sevinç Karakaya
Kadınlar Anne Olunca Sevişmekten Vazgeçiyor
KADINLAR ANNE OLUNCA SEVİŞMEKTEN VAZGEÇİYOR
Yapılan bir araştırmada, annelere yaşamları ile ilgili sorular soruluyor. Ne sıklıkta alkol kullandıkları, hamilelik döneminde aldıkları kiloları nasıl verdikleri ve hatta ne sıklıkta seviştikleri soruluyor. Ya da sevişmedikleri … Duyduğunuz yanıtlar eminim sizi de şaşıracaksınız.
Araştırmaya Sonuçları
- Herhangi bir yaştaki annelerin yüzde 32’si en azından birkaç sene seks yapmadan yaşıyor.
- Yüzde 36’sı birkaç ayı sekssiz geçiriyor.
- Yüzde 27’si birkaç haftayı sekssiz geçiriyor.
- Ve sadece yüzde 5’i sadece birkaç gün sekssiz yaşıyor.
Tabi ki şu bir gerçek çocuk olduktan sonra cinsel hayatta değişimler elbette oluyor. Evde çocuk varken, yaşı ne olursa olsun, cinsel hayatı aynı ateşle sürdürmenin zor olduğu bir gerçektir. Fakat cinsel ilişkinin eşiniz ile sağlıklı bir ilişki ve evliliği sürdürebilmek için de gerekli olduğu da bir gerçektir.
Sizin Evliliğinizde Seks Var Mı?
Araştırmaya göre, çiftlerin yüzde 15-20’si evliliklerini seks olmadan sürdürüyor. Sekssiz evlilik ise yılda 10 defadan az cinsellik yaşamak olarak tarif ediliyor.
Denilebilir ki kişiler, yıllar geçtikçe ilk evlendikleri zaman birlikte oldukları kişilerden ve yaşadıkları ilişkiden uzaklaşırlar. Günümüzde çiftler hem iş hayatında hem ev işlerinde aktifler. Bu eşitlikçi tutum, çiftlerin cinsel hayatlarını maalesef negatif etkilemektedir. Oysaki koca, ne kadar çok erkeksi iş yüklenirse, karısının seksüel açıdan o kadar fazla tatmin olduğu raporlarla tespit edilmiştir.
Sizce Boşanma Riski En Az Olan Çiftler Hangileri?
Yapılan bir araştırmaya göre erkek ev işlerinin yüzde 40’ını yapıyor ya da kadın ev bütçesine yüzde 40 katkıda bulunuyorsa, boşanma riski oldukça düşüyor. Boşanmamak için paylaşım şart gibi görünüyor. Ve bu paylaşım hem sosyal hem iş yaşamında şart…
Peki Seksin Size Faydaları Nelerdir Dersiniz?
Öncelikle çok daha az strese girersiniz. Seks yapmak ve sevdiğiniz insan ile yakınlaşmak sizi daha sağlıklı ve mutlu hissettirecek hormonları harekete geçirir. Seks sizi sadece mutlu etmez, aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirir, cildinizi parlatır, baş ağrısı gibi ağrılardan kurtulmanızı sağlar ve uyku düzeninize iyi gelir. Ayrıca en zevkli egzersiz şeklidir.
Gerçek Bir Kadın İçin Seks Öncelikli Olmalı?
Artık evet, Günümüzde eşlerin birbirinden uzaklaşmalarındaki en önemli faktörse seks o zaman bir kadınında en birinci önceliği olmalıdır seksi yaşamak. Seks yapmamak için sayılabilecek tüm bahaneleri biliyoruz. Çok yorgun, çok stresli olabilirsiniz ya da başınız çok ağrıya bilir. Peki bu bahaneleri bir kenara atmaya ne dersiniz?
Evet bir kadının seks önceliği olması için yapması gerekenler;
Seks için Alarmınızı Kurun; Şöyle de diyebiliriz, günün başından seksi düşünmeye başlayın, vücudunuzu seks için hazırlayın. Bir danışanım bunun için şöyle bir yol bulmuştu; ”Sabahları iki alarm kuruyoruz. Biri bizi uyandırmak ve sarılmak, öpüşmek, konuşmak yani yeni günü birlikte karşılamak için. İkinci alarm ise yataktan kalkma zamanımızın geldiğini haber veriyor. Böylece her sabah birbirimize mutlaka vakit ayırmış oluyoruz” Bu yöntem oldukça işe yarayan bir başlangıç olabilir.
Seks için randevu ayarlayın ve randevunuza sadık kalın; Tabi ki seks için önceden plan yapmak, spontane yakınlaşmalardan kötüdür ama hiç seks olmamasından da iyidir. 4 çocuk annesi bir A; haftada üç kez takvimini işaretliyor diyor. (Cumartesi, Pazar ve haftanın tam ortası Çarşamba). Bu size komik gelebilir faat unutmayın evlilik hayatının %70 den fazlasını seks hayatınız belirliyor.
Eşinize ”Evet” Diyin; Eşinizle aranızda sözsüz bir anlaşma imzalayın ve birbirini asla reddetmeyin. Ama aynı anlaşma birinizin başı gerçekten ağrıyor ya da bitkin ise bunu fark etmek ve teklif etmemeyi de içersin. Birbirinizi izleyin, hissedin ve isteyin. Evliliklerde seksin bir vazife algılanması elbette hoş değildir fakat evliliği evlilik yapan sebeplerden biride sekstir o yüzden sözsüz anlaşmaları takip etmek çok etkilidir.
Ve En Önemlisi ”Zevk Almayı Öğrenin”; Bazı kadınlar seksin sadece erkekler için eğlenceli ve zevkli olduğunu sanır. Oysa bir kez zevk almayı öğrenir ve zevk almaya başlarsanız, daha sık yapmak için siz de sabırsızlanacaksınız. Hatta bazen eşinizden daha istekli ve kontrol sizde olacaktır.
Sevgiyle Kalın…
DevamıKadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (2)
KADINLARA GÖRE NELER ALDATMAYA GİRER (2)
Soru-2- Herhangi bir Sosyal Ortamda Bir Yabancıyla Flört Etmek Aldatma Sayılır mı?
Bu soruya kadınların %45 Evet, %55 Hayır demiş. Bu oldukça tartışmalı bir soru sanırım. Sebebiyse, bu kez flörtün sınırlarının net olarak belirlenememesi. Nedir flört? Uzun bir bakışma? Hararetli bir sohbet? Sohbet ederken birbirine dokunma? Hangisi masum bir flört sayılır, hangisi çizmeyi aşmak anlamına gelir? Bu soruya her birimizin cevabı farklı olacaktır.
İlginç olan ise; İstatiksel veriler, kadınların bu konuda hemen hemen ikiye ayrıldıklarını gösteriyor, ancak bu tür sosyal flörtü zararsız bulanlar az farkla önde. Yani demek istiyorlar ki, barda, kafede, konserde, uçakta, bekleme salonunda, kitapçıda tesadüfen tanıştığınız bir erkeği çekici bulduğunuz ve onunla ayaküstü flört ettiğiniz için vicdan azabı çekmeniz ya da bunu gerçek bir aldatmayla bir tutmanız pek de gerekli değildir diyorlar. Bu soruda 100 kadının 55 bu konuyu aldatma olarak görmüyor. Bir ilişkinizin olması ve birlikte olduğunuz insanı sevmeniz, başka erkeği/kadını beğenmekten ve onlar tarafından beğenilmekten ki bu ikincisi bir kadın için çok daha önemlidir, vazgeçeceğiniz anlamına gelmiyor. Her ne kadar bayanların %55 bu cevabı vermiş olsa da sosyal flörtün hayatınızda tam olarak hangi boşluğu doldurduğunu belirlemek için kendinizle bir an önce yüzleşin derim.
Soru-3- Facebook gibi Sosyal Paylaşım Alanlarında, Eski Sevgiliyi Arayıp Bulmak yada Karşı Cinsle Mesajlaşmalar Aldatmaya girer Mi?
Bu soruya kadınların %80 Evet, %20 Hayır demiş. Gördüğünüz gibi, teknolojinin imkanlarını kullanarak kaçak dövüşmeyi aldatma sayan kadınların sayısı oldukça fazla. Gerçekten de bilgisayar hayatımızda yeni bir dönem başlattı; bizi kendisinden önce var olan iletişim kanallarının çok ötesinde bir noktaya taşıdı. Bugün artık dünyanın öbür ucunda yaşayan, sadece fotoğrafından tanıdığımız (ki o fotoğrafın ona ait olduğu da şüpheli), belki kimlik bilgileri bile bütünüyle uydurma olan biriyle chat’leşme ve hatta yakınlaşma olanağına sahibiz.
Hele insanların iç çamaşırı renklerine kadar bütün hayatlarını kişisel sayfalarına döktükleri Facebook, yeni insanlarla tanışma ve eski tanıdıkları yeniden bulma konusunda çoğumuzu harekete geçirdi. Herkes herkesin Facebook arkadaşı, sokakta birbirini tanımayan insanlar dahi! Fakat işte tam da bu sınırsız iletişim fırsatı, ihanet eğilimi olanlara sınırsız bir aldatma ve foyası meydana çıkarsa kendini aklama fırsatı sundu. Şimdi şöyle bir soru soralım; kadın ve erkek birbirlerine hiç dokunmazlarsa, gerçekten sevişmiş sayılırlar mı? Hayır mı diyorsunuz? Peki sanal seks ne olacak?Unutmayalım ki teknoloji sadece bir araçtır; onu masum ya da hain amaçlar için kullanmak ise bize kalmıştır. Aynısı Facebook için de geçerli. Birisine cinsel içerikli mesajlar göndermek ya da lafı sürekli cinselliğe getirmek, o kişiye Facebook üzerinden asılmaktan başka bir şey değildir ve bunun, o kişiye bir barda ya da başka bir yerde asılmaktan zerre kadar farkı yok. İster Facebook’ta olsun, ister sokakta, kriteriniz bellidir. Sadece sevdiğiniz erkeğin kulağına gitmesinden rahatsız olacağınız, dolayısıyla o duymasın diye kıvrandığınız davranışlar aldatma kapsamına girerler. Kendinizi sakın ola aldatmayın.
Soru-4- İşyerinde Flört Etmek Aldatma Sayılır Mı?
Bu soruya kadınların %73 Evet, %27 Hayır demiş. Bir kere, iş yerinde flörtün sosyal flörtten çok farklı olduğunu unutmamak gerek. Diyelim ofiste sohbetinden çok zevk aldığınız, içten içte çekici de bulduğunuz bir arkadaşınız var. Öğle tatillerinde birlikte yemeğe çıkıyor, kapı önüne çıkıp birlikte sigara içiyor, kahve molalarında baş başa dedikodu yapıyor, toplantılarda daima yan yana oturuyor, hafta sonu buluşup sunumlara çalışıyorsunuz. Evet, görünüşte tipik iki iş arkadaşısınız. Fakat aslında ateşle oynadığınızın farkında mısınız?
İş arkadaşlarımız, günün büyük bölümünü birlikte geçirdiğimiz kişilerdir. Süre hesabına vurursak, onlarla, ilişkide olduğumuz insandan, ailemizden ve en yakın dostlarımızdan daha fazla vakit geçiririz. Burada sizin için, sosyal flörtte ki gibi ‘Onu bir daha nerede göreceğim’ rahatlığı söz konusu değil, çünkü ertesi gün ofiste göreceğiniz kesin. Dolayısıyla, tam anlamıyla aldatma sayılmasa bile iş yerinden biriyle işin gerektirdiğinden fazla, yani duygusal ve fiziksel olarak yakınlaşmanın aldatmaya kapı açan bir yanı var. En azından çoğu kadın böyle düşünüyor. O yüzden kadınların bunu kıskanması ve gerçekten de bu ilişkinin başka yerlere yelken açması çok olasıdır.
Fakat aldatmalar günümüzde artık bu kadar genişlemesine rağmen hatta bir çok buna çok katı dikteler getiren toplumlarda da gizliliğini sürdürmesine rağmen hızla ilerlemesinin altında yatan temel sebeplere bir bakın derim. Tamamen ahlaki kriterlere olan eksiklikler, yada bize artık aldatmanın çok normal gibi gösterilmesinden kaynaklı olduğunu göreceksiniz. Bir uzman olarak tavsiyem Dürüst olup kendinizin ve karşınızdaki kişinin ruh sağlığını bozmadan eğer ki, her şeyi denemenize rağmen, halen eşinize yada sevgilinize değilde başka birilerine ilginiz varsa iki medeni insan gibi ayrılın derim. sevgiyle kalın…
Kadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (1)
KADINLARA GÖRE NELER ALDATMAYA GİRER (1)
Geçen gün okuduğum bir haber üzerinden sizinle bugün bir şeyler paylaşacağım. Konumuz bayanları da erkekleri de çok yakından ilgilendiren ”ALDATMA”. Aldatma nedir? Günümüz şartlarına değil de, biraz geriye gittiğimizde aldatmanın tanımı çok bariz belliyken bugün aldatmanın tanımı kişilere ve şartlara göre değişmiş durumda…
Yazıya elimden geldiği kadar objektif bakmaya çalışıp, gerçek istatiksel verilerine dayalı sonuçları vermeyi tasarlıyorum. Bir çok kişiye göre aldatmanın günümüzü, dünü yok gibi düşünülse de, hayatımıza giren teknoloji, sosyal medya, iş hayatında kadın erkek ilişkilerinin daha yakınlaşması gibi faktörler aldatılmaya bakışı da farklılaştırmıştır. Dediğim gibi; İhaneti ve sınırlarını kişilerin inanç sistemleri ile değil tamamen günümüz verileri ile hazırlanmış bilgiler ile sunmak istiyorum.
Aldatılmaktan Kim Hoşlanır?
Bu soruya hemen herkesin vereceği cevap, tabi ki kimse hoşlanmaz. İster Kadın olsun ister erkek kimse aldatılmaktan hoşlanmaz. Fakat buna rağmen kişisel hayatlarına bakıldığında insanların kimi ufak, kimi büyük, kimi aleni, kimi gizli aldatma olaylarının da günden güne arttığını görüyoruz. Evet bu aldatma gerçeğinin incelendiğinde; bir başkasını görünce duyulan belli belirsiz heyecandan ve küçük, zararsız flörtlerden tutun da, bir başkası için sevgiliyi ya da eşi terk etmeye kadar geniş bir yelpazede düşünülebilir.
Bir ilişki yaşarken başka birine ilgi duymak, hatta o kişiyle birlikte olmaya çalışmak, artık pek de sıra dışı bir zayıflık değil. Ancak sıradan olması, başımıza geldiğinde tepki vermeyeceğimiz anlamına da gelmiyor. İhanetle karşı karşıya kalmak her insanı çok üzer, öfkelendirir, yıpratır, hatta hayata bakış açısını kökten değiştirebilir. Ancak günümüzde başka bir sorunla daha karşı karşıyayız! Neyin ihanet kapsamına girdiğini, hangi davranışı aldatma olarak görüp hangisine hoşgörü göstermemiz gerektiğini belirlememiz gittikçe zorlaşıyor.
Bunun nedeni ise; bilgisayar teknolojisinin sunduğu yenilikler, iletişim imkanlarının hem çoğalmasına hem de çeşitlenmesine neden oluyor ve biz ne kadar istersek isteyelim, bu imkânların önüne geçemiyoruz. Böylece mesela geçen yüzyılda bir adamın eşini aldatması için başka bir kadınla fiziksel olarak karşı karşıya gelmesi, onunla bizzat tanışması gibi doğal bir önkoşul varken, bugün internet üzerinden sürdürülen iletişim birbirini hiç görmemiş iki insan arasında duygusal bir ilişkinin başlamasına da neden olabiliyor. Ayrıca mesele sadece teknolojiyle de sınırlı değil. Farklı sosyal gruplar, farklı kadın- erkek ilişkileri, eskiye göre çok daha rahat ifade edilen cinsel eğilimler, günümüzün hızla değişen yaşam biçimi bir bütün olarak bize yeni ahlaki değerler dayatıyor. En azından bizi, eski birtakım fikirlerimizi yeniden gözden geçirmeye zorluyor.Kimimiz bu hareketli ortamda prensiplerimize sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışıyoruz, kimimiz ise uyum sağlamak adına bu yeni dünya düzenine daha esnek yaklaşmaya… Diyebiliriz ki ihanette hoşgörü sınırları konusunda kafalar karışık. Yine de, neyin aldatma sayılıp neyin sayılmayacağına, kimi örnekler üzerinden giderek birtakım istatiksel sonuçlarla cevap vermek mümkün.
Bakalım günümüz kadını açık fikirli olmayı hangi noktaya kadar başarıyor, Kadınlar arasında yapılan araştırmalarda bir kaç soruya kadınlar bakalım ne cevap vermiş ve bizim değerlendirmemiz ne ?
Soru-1- İlişkiniz Resmen Başlamamışsa, Başka Biriyle Olmak Aldatma Sayılır Mı?
Bu soruya kadınların %75 Evet, %25 Hayır demiş. Jane Austen romanlarında duygusal ilişkinin başlangıcı, erkeğin aşkını itiraf ettiği ve kadının da bu aşkı kabul ettiğini dile getirdiği an olarak kabul edilir, bu klasik sahnenin öncesinde her iki taraf da duygularını gizler. Fakat hoşumuza gitsin ya da gitmesin, günümüz ilişkileri bu şekilde ilerlemeyip çok farklı seyirler izleyebiliyor. Artık cinsellik romantizmden sonra gelmiyor; hatta kimi durumlarda romantizmin cinsellikten sonra geldiği (Bakınız: evlilikle sonuçlanan tek gecelik ilişkiler!) bile söylenebilir.
Bazı kişiler; erkek arkadaş ya da kız arkadaş etiketinden hoşlanmıyorlar, kimileri ciddi bir ilişkiye girmeden önce sokak söylemiyle bir süre takılmayı tercih ediyorlar, yakınlaşmalar bir anda değil, yavaş yavaş gerçekleşiyor. Peki bu yakınlaşmanın hangi noktası ilişkinin başladığı nokta? ‘Biz neyiz şimdi? Birlikte miyiz, değil miyiz?’ sorusu eşliğinde konuya kafa yoran genellikle kadınlar oluyor.Asıl meselemize dönersek; sorunun sorulduğu 100 kadının yüzde 75’i evet, yüzde 25’i hayır cevabını vermişler. Demek ki kadınlar, ilişkinin adını koyma konusunda erkeklerden daha aceleci davranıyorlar. Daha doğrusu, bütün gereklilikleri, sorumlulukları ve yasaklarıyla ilişki, kadının kafasında erkekten daha önce başlıyor. Erkekse, en azından başlangıçta kendine kaçabileceği serbest bir alan bırakmayı, duygularından emin olmadan önce ‘denemeyi’ tercih ediyor, bu deneme sürecinde başkalarıyla da birlikte olabiliyor ve bunu kesinlikle aldatma olarak tanımlamıyor.
Unutulmaması gereken; ne olursa olsun, bunun aslında duygularla ilgili bir mesele olduğudur. ilişkinin adı konmamış olabilir, dolayısıyla da başka biriyle ilgilenmek aldatma kapsamına girmeyebilir fakat erkeğin, gözünün sizden başka kimseyi görmemesi gereken o ilk günlerde bile farklı seçenekler araması, ilişkinin ileri ki aşamaları konusunda kafanızda ister istemez bir soru işareti yaratacaktır.
Yazının Devamı için: Kadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (2) Okuyun Lütfen…
Devamı
Cinselliği Arzulayan Kadın; Hafif Kadın Mıdır?
CİNSELLİĞİ ARZULAYAN KADIN; HAFİF KADIN MIDIR?
Her yetişkin bireyin cinsel arzularının olması elbette doğal bir olaydır. Çiftlerin özelliklede kadınların, eşine söylemekten yada belli etmekten çekindikleri kafalarında cinsellikle ilgili birçok sorular, kaygılar vardır. Cinsel birleşmede kadında da, erkekte de mükemmel cinsel birleşme noktasında endişeler olup, hatanın kendinden kaynaklanmasından korktukları bir gerginlik olabiliyor. Bu gerginlik altında yatan asıl sebep ise; cinsel istek ve arzularını söylediğinde yanlış anlaşılma olasılığıdır. Kadın rahat bir şekilde ifade ettiğinde ben çok ”hafif kadın” olarak mı görünürüm, deyip içten içe kendini bastırır. Erkek ise isteklerinin ”sapıklık” olarak değerlendirilmesinden endişelenir. Çiftlerin her ikisi de susmayı tercih eder. Peki sizce susarak kalırlar mı ? HAYIR. Bastırdıkları cinsel arzu ve istekleri hiç olmayan , bir sebeple bir yol bulur ve öfke kin olarak dışarı çıkar. Bu karşılıklı soğukluk, sevginin azalması tartışmaların artması olarak devam edip, maalesef temelde ”cinsel arzu ve istekler”, görünürde bambaşka sebepler ile boşanmaya kadar gidiyor.
Cinselliğin Konuşulmadığı İlişkiler, Mutsuzluk Mu Getiriyor
Kişilerin yetişmiş oldukları; sosyal çevre , kültür, eğitim durumları, ahlaki yapı cinselliğe bakış açılarını da etkilemektedir. Etkiler tabi kadın ve erkeğin cinselliğe bakış açısı ve ilgilerin değişik olabileceğini bize gösterir. Her ne kadar hayatımıza giren teknoloji ile, olumsuz olarak bireyler çocuk yaşta cinsellikle tanışsa da, bir yandan da diğer bir olumsuzluk gerçekten kendini ifade etme çağlarında üzerin de ki, bilinçsizce yapılan baskılar.
Bu baskılar ile, Özellikle cinsel istek ve arzularının ifade edilmesini, ayıp, günah, ahlaksızlık olarak değerlendiren kadın sayısı her gecen gün artmaktadır. Nedeni ise yanlış anlaşılmaktan ise eşiyle konuşmamayı tercih etmektedirler. Çifttin ihtiyaçlarını karşılamak için cinsel arzu, istek hatta belki hayaller, fanteziler vardır. Çiftlerin mutlu birliktelikler yaşaması, birbirlerine daha yakın olmaları, aralarındaki sevginin ve bağların güçlenmesi için beden ve ruh bütünlüğünü sağlamaları şarttır.
Zihinlerinde şekillenen cinsel istek ve arzularını, davranışları ve sözleri ile ifade eden kadınlar, mutluluğu yakalayabiliyorken, cinselliği eşi ile konuşmayan kadınlar ise mutsuzlukla yaşamlarına devam ettirmemek için; ilişkilerini sonlandırmayı tercih ediyorlar.
Kadın Evlilikten Soğuyor
Belki şaşırtıcı ama, geçmiş ile bugün kıyaslanıldığında cinsellikle ilgili yanlış beklentiler ve inançlar kadınların cinselliğe karşı tutumunu ve cinsel davranışlarını olumsuz bir şekilde etkilemeye devam ediyor. Yaşadığımız toplumda kadınların cinsel isteklerinin olamayacağına, cinsel yaşama aktif olarak katılım gerçekleştiremeyeceklerine, haz alan, haz veren ve paylaşan taraf olmaması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle, kadınlar cinsel istek ve arzularını ifade ederlerse ”hafif kadın” hatta ahlaksız olacaklarını, karşısında ki kişi tarafından istenmeyeceğini düşünüyorlar.Ve tabi susuyorlar. Eşinden uzun bir ön sevişme değişik pozisyonlarda seks yapmak isteyen kadınlar ahlaksız veya kötü değildir. Sonuç olarak, kadınlar cinsel istek ve arzularını eşiyle paylaşamıyorlar, eşinden isteklerini talep edemiyorlar. Bu durum çiftin cinsel yaşam alanlarının daralmasına, alınabilecek hazların yitirilmesine, kadının kendi hayallerini yaşayamamasına yol açıyor. Böylece çift zamanla birbirinden soğuyor, tartışmalar artıyor, aile içi şiddet yaşanıyor ve en önemlisi de aldatma oranları yükseliyor. ”Kendisi için ahlaklı bir tercih olandan, kendini gerçekten ifade edebileceği ahlaksız bir tercihe gidebiliyor.”
NE YAPMAK GEREKİYOR?
Eşinize Açık Bir Şekilde Cinsel Beklentilerinizi İfade Edin
Sağlıklı cinsel yaşam, birliktelik ilişkisinin en önemli parçalarından biridir. Doğası gereği birbirinden farklı olan kadın ve erkeğin cinsel yakınlık ihtiyaçları da birbirinden farklı olabiliyor. Cinsel duygu, düşünce, istek, arzu ve talepleri eş ile paylaşılması gereken en önemli hususlardandır. Neden ise cinsellik; hayatın bir gerçeği, beden ve ruh sağlığının en temel olgularından biridir. Bu nedenle, hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, cinselliği tadabilmek için çiftin her konuda olduğu gibi cinsellikte de birbirine dürüst olması, cinsel arzu ve isteklerini paylaşması gerekiyor. Sağlıklı bir birlikteliğin yürümesi için cinsel beklentileri konuşmak şarttır.
İlişkiniz de Aşk Oyunlarına Yer Verin
Hep istenilen başladığı gibi devam ettirebilmektir birliktelikleri. İlişkinin ilk başlarında duyulan heyecanlı kalp atışlarını devam ettirmek elbette çiftin elindedir. Cinsel yaşamın monotonlaşmasının önüne geçebilmek için aşk oyunlarına yer vermek gerekiyor. Aşk yaşamı hareketlendirebilmek için; birlikte duş almak, yatmadan önce birlikte olmak, öpüşmek, dokunmak, fantezileri paylaşmak, birlikte aynı anda yatmak, küçük ama baştan çıkarıcı süprizler ile iletişimi canlı tutmak, baş başa vakit geçirmek, konuşurken sevgi sözcüklerine daha fazla yer vermek çoğunlukla ilişkide çok büyük değişiklikler yapacaktır.
UNUTMAMAK GEREKİR Kİ;
Cinsel istek ve arzuların eşi ile konuşulmasıyla elde edilen, cinsel mutluluk kişinin yaşam kalitesinin en önemli belirleyicilerinden biridir. Aşk ve cinsel yakınlık için güçlü bir cinsel özgüven gerekiyor. Özgüvenin sağlanabilmesi için çiftin isteklerini ve problemlerini ertelememesi, kafalarında koydukları tabuların üzerine gitmesi, güçlü bir bağ oluşturması, arzu ve isteklerini ya da sorunlarını karşılıklı olarak açık bir şekilde konuşmaktan çekinmemesi gerekiyor. Mutlu cinsellik ancak kadın ve erkeğin karşılıklı tatminiyle mümkün oluyor. Tabi ki her konuda olduğu gibi cinsellikte de sorunlar çıkabiliyor. Önemli olan bu sorunları dile getirerek çözüm yolları bulabilmektir. Bu nedenle, her birey, eşiyle mutlu bir cinsellikten beklentisinin ne olduğunu açıkça anlatmalıdır. Bu konuda dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi gereken en önemli noktalar; reddedilmeyi göze alarak istek ve arzuları talep etmek, talep edilen ve yerine getirilen arzu ve istekleri bir armağan gibi görmek, dünyanın en güzel armağanını almış gibi mutlu olmak ve bunu eşine göstermektir. Ayrıca yerine getirilmeyen istek ve arzular karşısında küsüp, tavır almamak ve karşı tarafı olduğu gibi kabullenebilmek de gerekiyor. Çünkü cinselliğin koşulsuz sevgi ve kabulle yaşananı en doğru olandır. Eşiniz sizin en yakınınız ona karşı rahat ve açık olun .
Mutlu ilişkiler.
DevamıUzun Süreli Evliliklerde Cinsel Uyumun Etkisi
Evlilikte uyum her şekilde elbette önemlidir. Kimse evliliğinde %100 uyumu yakalamak zorunda değil fakat evliliklerin uzun soluklu ve sağlıklı iletişim ile devam etmesi için uyum önemlidir. Çiftlerin uyumlu olmasını destekleyen faktörler vardır. Cinsellik ise bu uyumun %70 ‘ini etkileyen en mühim faktördür. Evlilik kişilerin sevmek, sevilmek gibi bir çok ihtiyaçlarına cevap verdiği gibi, iki farklı cinsin hayatlarını birleştirmeleri, karşılıklı olarak cinsel kimliklerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini gerektirir.
Eşler cinsel ilişki ile birbirlerine sadece sözle hitap etmenin ilerisinde bedenle de ifade ettikleri, birbirlerine çok daha yakın olurlar. Nasıl ki bu iki kişinin birbirinden farklı iletişim ve ilişki kurma tarzları olduğu gibi cinsellikde de son derece özel ve kişilerin kendine has ilişki kurma tarzları, beklentileri vardır.Kişinin cinsel yaşamı biyolojik yapısından, yaşam koşullarından, içinde yetiştiği ve yaşadığı kültürel çevreden etkilenir. Bu nedenle de sorunsuz, uyumlu bir cinsel yaşam için neyin gerekli olduğunu, cinsellikte neyin normal neyin ise anormal olduğunu söylemek oldukça zordur. Aslına bakarsanız; Eşlerin cinsel yaşamında olması veya olmaması gerekenler iki kişinin beklentisine bağlıdır diyebiliriz. Bu beklentilerin anlaşılması için eşler arasında açık bir iletişim olması gerekir. Beklentilerin anlaşılması ve ortak bir noktada buluşulması hemen olmaz, evlilikte cinsel uyum zaman alır , bunun için çaba harcamak ve eşlerin birbirine karşılıklı açık olmaları şarttır.
İletişimin Cinsellikteki Önemi
Şunu çok duymuşuzdur; ” İncir çekirdeğini bile doldurmayan sebeplerden ayrıldılar” Evet görünürde böyledir, fakat içte dışarıdan çok daha derin yaralar olabilir evliliklerde. Yapılan araştırmalarda çiftlerin sebepsiz gibi görülen çoğu tartışmanın altında birbirlerine bile belki itiraf edemedikleri cinsel beklentiler ve doyumsuzluklar bulunmaktadır. Evliliğin bütününün sağlıklı olması için hem eşler arasındaki iletişimin iyi olması elbette çok önemli, fakat aynı zamanda cinselliğin de sorunsuz gitmesi gerekir. Cinsel ilişkilerin düzensizliği iletişimlerini etkilediği gibi, iletişim eksikleri de cinsel sorunlarının yada beklentilerinin konuşulamaması gibi, sebepler doğuracağından, her iki alandaki sorunlar da birbirini etkiler. Yine araştırmalar; cinsel işlev bozuklukları ve evlilik sorunlarının çoğunlukla bir arada görüldüğünü ortaya koyuyor.
Yine şuna benzer yanlış söylemler duymuş olabilirsiniz .”Birbirini seven, iyi anlaşan çiftlerin cinsel yaşamları da iyidir” diye düşünmek yanlış bir inanış, evlilik uyumunun iyi olması eşlerin cinsel sorun yaşamalarına engel değildir. Yine aynı şekilde ”Cinsel yaşam iyi ise evlilik iyi gider” demek de yanlıştır, cinselliğin iyi olması evliliğin bütününün de mutlaka iyi gideceğini göstermez. Gerçek olan şu ki; eşler arasındaki ilişki uyumluysa cinsel sorunlar çözülebilir ve cinsel uyum sağlanabilir. Çünkü sorun çözme önemli bir ilişki kurma becerisidir, dolayısıyla evlilikte ve cinsellikte mutluluk çiftlerin iletişim becerileri ile ilişkilidir.Tabi ki bazen tam tersi de olabiliyor, iletişimde yada farklı anlaşmazlıklar devam ederken cinsellikle alakalı sorunlar bir uzman ile çözüme gidildiğinde, diğer ilişkilerde daha kolay çözüme ulaşabiliyor.
Cinsel Uyum Çok Önemli
Sonuç Olarak diyebilirim ki; Evlilikte cinsel uyum süreci, aynı zamanda birlikte öğrenme sürecidir ve iletişim gerektirir. Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için eşlerin sorunlarını konuşabilmeleri, bundan çekinmemeleri, cinsel konularda bilgilenerek hem cinselliği hem de birbirlerini tanımaya çalışmaları gerekmektedir.Böylece evliliklerini hem cinsel hem de iletiş yönünden çok daha sağlıklı ve uzun ömürlü yaşayabilirler.
Cinsellik ve Öz Güven
CİNSELLİK VE ÖZ GÜVEN
Cinsellik günümüz de halen konuşulmaktan çekinilen, bırakın sorunlarını bir uzmana söylemek, eşlerin birbirlerine dahi itiraf edemedikleri aşılamayan bir engel olmaya devam etmektedir. Gerek erkekleri gerekse kadınları çekici ve alımlı gösteren kaynağa inildiğinde; Eşler, arasında cinselliği bir engel olarak görmekten vazgeçen, günah, ayıp, yasak geleneksel söylemlerden uzaklaşabilen ve tabi ki eşler arasında cinselliğin, yerine getirilmesi gereken bir vazife değil de karşılıklı haz alma ve verebilme ilişkisi, olduğunu kabul etmelerinde yattığı görülmektedir.
Dış Görünüşle Cinsel Öz güveni Yakalama
Eşler; Kendilerine hayatın diğer alanlarında olduğu gibi cinsellik noktasında da öz güven kazandırmalıdır. Cinsellikte kendine öz güven aslında kişileri daha çekici yapandır. Bir kadının ne kadar güzel olmasından yada bir erkeğin ne kadar yakışıklı olmasından ise seksapalitesi yüksek ve cinsellik noktasında kendine bir güveni olması çok daha önemlidir. Bunun için ise eşlerin Kendi öz bakımlarında, giyim stillerinde, bakışlarında, ifade ve davranış biçimlerinde, hatta ses tonlarında belli değişiklikler yapmaları gerekebilir. erkeklerde olan ”erkeklik enerjisi” yada kadınlarla olan ”dişilik enerjisinin” bir şekilde karşılıklı açığa çıkması gerekir. Eşlerin sadece yatakta değil, sosyal ve günlük yaşamlarında, is hayatlarında, markete bile giderken, kadınların kadın gibi erkeklerin erkek gibi giyinip önce, kadın/erkek kendileri hissetmeleri gerekir. Özellikle bu durum maalesef kadınlarda kendini çok göstermektedir. Farklı ortamlardaki ciddiyetten sonra spor kıyafetlerinin verdiği rahatlığa kendilerini kaptırabilirler. Fakat unutmamak gerekir ki spor kıyafetleri sadece spor yaparken giyilir.
Cinsel Öz güven
Tabi ki hayatınız da Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için çok güzel bir manken olmanız yada çok yakışıklı bir aktör olmanız gerekmez, cinsel öz güveniniz olması yeterli. Cinsel Öz güven; Kişinin kendisi ve yetenekleri hakkında, bedeni ve kendi beden fonksiyonları hakkında olumlu yani pozitif ve aynı zamanda tabi gerçekçi bir anlayışa sahip olması ve kendini iyi etmesi demektir.Özetle kişi kendi olmaktan memnundur. Kendisi ve çevresiyle barışıktır. Kendini sevilebilir hisseder. Bir kadın/erkek çekici kılan en önemli etken öz güvendir. Çünkü öz güven kişiye cinsel güç verir, cinsel enerjisini arttırır. Hem kendisi hem eşi için daha fazla çaba göstermesini sağlar. Öz güvenleri yerinde olan çiftler kendilerinin ve birbirlerinin ne istediklerini bilirler. Kendilerinin cinsel yaşamlarında nelerden hoşlandığını bilir ve bunu eşinden talep edebilirler. Bunu talep ederken de utanma duygusuna kapılmazlar.
Cinsel Etkileşim İçin Öz güven
Kadın/ Erkek ilişkilerinde kendilerine güvenmeleri, cinsel hayatlarında da daha başarılı olmalarını sağlar. Eşler eğer cinsel öz güvene sahipler ise mutlu olacaklarına inanırlar. Aynı zamanda cinsel öz-güveni olan kişiler cinsel hayatların da sorun yaşamayacaklarına yada herhangi bir sorun ile karşılaştıklarında da kendi çözebilecekleri bir sorunsa bunu halledebileceklerine çözemeyecekleri sorunlarda da ise bir uzmandan yardım almaları bilincinde ve bunun rahatlığını yaşamaktadırlar. Aynı zaman da Kadın/ Erkek eşinin cinsel anlamda kendine güven içinde olduğunu görmesi, Eşine olan cinsel tahriki de arttırmaktadır.
DevamıKadınların Cinsel İsteksizlik Yaşama Sebepleri
KADINLARIN CİNSEL İSTEKSİZLİK YAŞAMA SEBEPLERİ
Ülkemizde bugün otuz, kırk yaş arasındaki kadınlarda çok sık rastlanan bir sorundur, cinsel isteksizlik. Kadınların cinselliğinden ve cinsel sorunlarından bahsedilince en çok rastlanan problem cinsel isteksizlik ve oranı yüzde kırklardadır.
Kadında cinsel isteksizliğin sebeplerine bakıldığında; Ağırlıklı olarak duygusal sorunlar olsa da elbette sadece duygusal sorunlar değil, cinsel isteksizliği körükleyen bir çok etken, hastalık vardır; Bunlar hormonal dengesizlikler, olabileceği gibi, diyabet, tansiyon, kalp v.s… hastalıklarda olabiliyor. Fakat cinsel isteksizliğe en belirgin sebepler şu şekilde sıralanabilir.
Duygusallık Olarak Tatmin Olamama
Kadınlar erkeklere göre psikolojisi daha çabuk bozulabilen, daha çok duygularıyla yaşayan varlıklardır. Bunun etkisi altında depresyona sürüklenen kadının cinsel hayatında da isteksizlik görülür.Cinsel isteksizliklerin büyük bölümünü depresyon kaynaklı olmaktadır.
Elbette cinsellik erkek için olduğu kadar, kadın için de önemli bir ihtiyaçtır, fakat kadınların cinselliği arzulaması için ilk önce ruhen, duygusal olarak doyuma erişmeleri gerekir ki; hem eşini hem onla gelecek cinselliği arzulayabilsin.
Erkekler tarafından, kadının duygusallığını iyi tanınmıyor,tanınmadığı için de, kadının cinselliği duygusallığından geçtiği anlaşılmıyor. İyi bir duygusal ortam yaratıldığında cinsel olarak uyarılabilirken bir kadın, bu durumda cinselliğe uyarılmıyor. Hatta cinsellik noktasında başlarda çok istekli olup beraberliği arzulayan kadın, eşinin bencilce, sadece kendini mutlu etme çabasından kaynaklanan, sebeplerle; doyuma erememesi hali kadını cinsellikten uzaklaştırıyor. Kadın, karşısında monoton, heyecan vermeyen erkek modeli görünce bu cinselliği yaşama arzusu da uyandırmıyor.Tabi ki Kadının cinsel isteksizliğinde bu çok önemli bir unsur olmaktadır.
Cinsel isteksizlik probleminin çözümü gerçekten zordur. Çünkü sorun ilişkinin temelinden kaynaklanabiliyor. İlişkideki problemler çözülmeden cinsel isteksizlik probleminin de çözülmesi pek mümkün olmuyor. Ve kadınlar genel olarak etraflarındaki problemlerden etkileniyorlar.
Geleneklerin Verdiği Baskılar
Bireylerin yaşadığı cinsellikle alakalı sorunlara bakıldığında , beklentilerine ve yaşadıkları geleneklere göre değiştiği gözlenmektedir. Cinsel problemler yaşayan çiftlerin halen sorununa çözüm aramak da çekindikleri ve bunu ayıp olarak algıladıkları da karşılaştığımız bir gerçektir.
Daha çok kırsal kesimde karşılaşılan geleneklerin baskısı aslında kimi zaman da kentlerde yaşayan kadınları baskısı altına alabiliyor. Ancak en vahim durum kırsal kesimde yaşanıyor çünkü bu baskılar nedeniyle, bastırılmış bir cinsellik ve cinselliğe hiç yaklaşımı olmayan insanlar görülüyor sıklıkla.
Özellikle geleneksel ve baskıcı ailelerde yetişen bayanlar; gördükleri baskı ve yanlış yönlendirmelerden kaynaklı cinsel ilişkiden öylesine uzaklaştırılıyor ki, evlilik yaşamı içinde de, cinselliği eşinin sadece beklentileri doğrultusunda yaşayıp, eşinin isteklerine, cevap vermesi gereken vazife olarak alılıyorlar. Kendilerinin cinsellikten beklentileri olma yada cinsellikten bir haz olmak gibi lükslerinin olmadığını düşünüyorlar ve bir süre sonra da cinselliği hiç önemsemiyorlar. Cinselliği bu şekilde uzaklaştırılması ve bir zorunluluk görülmesi; Bu kadınlarda cinsel isteksizlik problemleri olarak ortaya çıkıyor.
Eşinin Cinsel Sorularından Kaynaklı Sebepler
Cinsel isteksizlik sorunuyla gelen kadınların ortak özellikleri; evlilikleri ve özel yaşamlarıyla ilgili sorunlarının olması. Bu bayanlar, yoğun cinsel isteksizlik problemi ile bize geliyorlar ama partnerlerini de seviyorlar. Yani eşinden soğuma gibi bir problemleri yok. Sadece sevişmeyi istemiyorlar. Eşini seven ama onunla sevişmek istemeyen kadınların çoğunun eşlerinde ya erken boşalma ya da ereksiyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor. İşte bu gerçek sorunlar kadınlarda ciddi oranda cinsel isteksizlik yaratıyor.
Erkekte oluşan şikayetin, kadında isteksizlik yaratması durumu da var. Kadının olayı nasıl ele aldığı da önemli. Kişisel faktörler, kişinin olayı ele alış biçimi sonucu değiştiriyor tabii ki diyor.
Kadının Rol değiştirmesi
Bazen de benim Kadın danışanlarım dan gözlemlediğim kadarıyla; Kadınlar evlenmeden öncesinde cinselliği arzuluyor, merak ediyor yani kadın, sevgili, eş kimliğini daha net yaşarken, evlendikten sonra hızla değişim gösterebiliyorlar. Bu değişim genelde oynadığı rolü değiştirmek şeklinde kendini gösteriyor, anne, arkadaş, iş kadını, ev kadını gibi rolleri üstlenebiliyorlar. Bu rollerinin altında kadın ezildikçe yani toplumsal rollerin üzerindeki baskısı arttıkça sevgili rolü git gide geri plana atılıyor. Kadının eve ayırdığı zaman, işe ayırdığı zaman, akrabalara ayırdığı zaman,yanında bir de ilişkisine ayırdığı zamana bakıldığında ilişkisine diğerlerine göre çok küçük zaman ayırıyorsa yani sevgililik rolüne verilen zaman azalıyor ise cinsellik sürekli geriye düşüyor ve bu zamanla cinsel isteksizlik oluşturuyor olabilir.
Sadece Sevişmek İçin Yakınlaşmak İstemiyorlar
Cinsel isteksizliğin en önemli sebeplerinden biri de ; Kadınların eşlerinden yeteri kadar ilgi görememesi. Bir de eşinin sadece sevişmek isteği zaman kendisine yaklaştığını düşünen kadınlarda da cinsel istek problemi meydana geliyor. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, cinsel isteksizlik sorunu yaşana bir kadın bana şunları anlattı. “Sadece cinsel ilişki kurmak istediği zaman bana yaklaşıyor.
Ben de bu nedenle uzak duruyorum, çünkü bu bir oyun gibi, hep belirli şeyleri yapıp sonra benimle sevişmek istiyor. Benden ne istediğini biliyorum ve bunu istemiyorum.” Ancak bu ve bu tür sorunları anlatarak bize gelen bayanlar cinsel anlamda daha canlı, uyanık olmak, cinsel istek duymak istiyorlar ve kendilerinde bu yönde bir eksiklik varsa bununda çözümünü bulmak istiyorlar.
Devamı