Bağlanma Korkusu
Bir ilişkide bağlılık kişinin özgür iradesi ile karşısındakini sevmesi ve kalben bağlı olmasıdır. Hiç bir şart, kural olmadan kişinin duygularını olduğu gibi yaşaması, kendini bağlı hissetmesidir. Bağlanmanın altında ayrılık korkusu yada karşı tarafın kendisini zorla ilişkide tutması değil, kendi özgür tercihleri vardır.
Aslına bakarsanız bir insanın yaşamını sürdürebilesi için, onu hayata bağlayacak bir şeylere bağlanması şarttır. Aksi taktirde hiç bir şey hissetmediğimiz bir hayatın içinde kendimizi buluruz . Hayata bağlanmak, içindekilere bağlanmayı getirir. Annemize, babamıza, ailemize, dostlarımıza, şehrimize,ülkemize…
Ve bütün bu bağlanmaların arasında, karşı cinse bağlanmak ayrı bir yer tutar. Hatta belli bir yaştan sonra en önemli bağlanma alanıdır. Özellikle karşı cinse bağlanma bu kadar önemliyken ve bizi hayatta bağlarken, Neden bağlanmaya karşı korku duyarız?
Bağlanmaya Karşı Neden Korku Duyarız?
Hayatta bağlanma gereklidir dedik fakat bağlanma beraberinde korkuları da getirir. Çünkü bir şeyin varlığı ne kadar hayatımıza renk ve mana katıyorsa, olmama ihtimali yada kaybetme korkusu da o kadar acı vermektedir. Yani kaybetmekten çok sonraki yaşanacak acı ile yüzleşmekten korkarız ve geri çekiliriz.
Bağlanma korkusu olan kişi ”üzüleceğim” diye, belki hayatına kimseyi almadan yada evlenmeden yaşamayı tercih etmeye bilir fakat bağlanma korkusunu hayatında bir olsa da, ilişkisinde sorunlu davranışlar ile kendini gösterebilir. Hatta kişiler genel itibariyle sergiledikleri davranışların bağlanma korkusundan kaynaklandığın farkında bile değildirler. Ayrıldıktan sonra acı çekerim korkusuyla bir ilişki yaşar fakat kendisi olamadıkları bir ilişki…
Son zamanlarda evlilikten, uzun süren bir ilişkiden kişilerin kaçması, sonu gelmeyen bahaneler üretmesinin altında ”Bağlanma Korkusu” olabilir mi? Gelin bakalım bağlanma korkusu bir ilişkiyi nasıl etkiler.
Bağlanma korkusu ilişkilere nasıl yansır?
1- Bağlı değilmiş gibi davranırlar; Karşı cinsle olan ilişkilerde bağlanma korkusu duygu ve davranışlarda ortaya çıkabilir. Kişi bağlanma korkusu olduğunun çok farkında değildir. Kendince bahaneleri vardır. Savunma halindedir, karşı tarafın yetersizliği, ondan emin olamaması yada daha iyi biri çıkabilir bahanelerini, çok da bağlanma korkusu olarak tanımlayamayabilir. Bağlanma korkusunu öyle bastırmıştır ki, onun yerini sanki kendini üstün görme duygusu almış gibi görünür.
Kendinden daha iyisini bulduğunu düşündüğünde de ilişkiye başlayamaz. Bu seferde yetersiz görülmekten, ortada bırakılmaktan, terk edilmekten, aldatılmaktan korkar. Aslında bu korkular perde olsa da, asıl korktuğu bağlanma korkusudur. Böyle bir ilişkiye hiç tutunamaz. Yine kendine aşık olan, kendinden daha düşük gördüğü birini tercih eder fakat her zaman temkinlidir. Her an gidecek gibi bir türlü gerçek kendisi gibi olamaz. Nasıl ki kendini seven birine bağlanamıyorsa, aynı zamanda kendinin sevdiği kişiye de bağlanamaz.
Bu kişiler bağımlı olmaya en yatkın guruptur. İlişki başlamadan ne kadar bağlanmaktan uzak durduysa ilişki başladıktan sonrada o kadar fazla bağlı olabilirler. Kendilerini tamamen unutup, karşı tarafı boğucu olacak kadar, hayatlarının merkezine onları getirerek ”Bağımlı” olurlar.
2- Kendisine Bağlanılmayı Engeller; Bağlanma korkusu kişiyi o kadar sarmıştır ki ilişkinin her yerinde yaşar. Karşısındaki kişiye, eşine değer verdiğini saklamaya çalışır. Ona ait olduğunu karşı taraf bilsin istemez. Ona ihtiyacı yokmuş gibi davranır, o hayatında olmasa da yaşama devam edebilir izlenimi vermeye çalışır. Burada yanlış anlaşılmasın, elbette hayatınızda kimse olmasa da yaşamaya devam edebilirsiniz. Fakat bir ilişkide, evlilikte hayatınızda biri olduğu halde onu önemsemiyor havası oluşturmak için kasten yapılan tavırdan bahsediyorum.
Bazı bağlanma korkularında kişi kendisinin göründüğü kadar ilişkiye bağlı olmadığını göstererek bir nevi kendini korumaya alır. Sanki kendisi çok bağlı görünürse kaşı taraf; onu zayıf algılar ve ne yaparsa yapsın ilişkiyi bırakamayacağını, düşünmesini istemez. Eşine yada sevgilisine ayrılıkla ilgili kelimeleri sık sık kullanarak bundan korkmadığı her şeyi göze aldığı göstermeye çalışır. ilişkiden istediği zaman gidebilmek için, sık sık ayrılık, boşanmayı dile getirir ki ayrıldıklarında suçluluk hissetmesin ve karşı tarafın bağlanmasını da engellesin.
Bunun yanında çocuk istemez, yüzük takmaz, erkeğin soyadını almak istemez. Sebep olarak duygularının çok yoğun olmadığını söylese de durum faklıdır. Bu tarz bağlanma korkusu yaşayan kişiler kendilerine bile itiraf edemeseler de karşı tarafa çok yoğun duygu hissederler. Asıl sorun bağlanma korkusudur. Terk edileceği yada acı çekeceklerinden korktukları için bu kişiyi kendilerinden uzak tutup, her an bu ilişki veya evlilik bitecek gibi davranırlar.
3- Çok Bağlı Gibi Yapmak; Bağlanma korkusunun en derininden yaşananı ise, Kişinin yeterince paylaşımı olmadığı halde karşı tarafa çok bağlıymış, çok seviyormuş gibi davranmasıdır. Genelde bu davranış en çok erkeklerde rastlansa da artık kadınlarda da oldukça fazla görülmektedir. Çok fazla şey hissediyor gibi davranıp, asıl amaç ise karşı tarafı ilişkiye bağlamaktır. Onun sevgisini kazanmak ve kendine bağlamaktır. Sonrasında ise artık eskisi kadar yoğun duygular hissetmez uzaklaşır. Karşı taraf bağlandığında artık eskisi gibi beklentilerden, rahatsızlıklardan, duygulardan söz etmez, çünkü karşı tarafa bağlanmaktan korkar. Bağlandığı anlaşılırsa bunun kötüye kullanılacağını düşünür. İstediğini almıştır, artık kendini korumalıdır. Bağlanma korkusu karşı tarafı kendine bağlanmaya dönmüştür.
Bağlanma zordur ve kişiyi savunmasız bırakır. Çok sevdiğini düşünen pek çok kişide yaşanan duygu durumu budur. Kişiler Bir ilişkiye başladığınızda eğer duygu yoğunluğunun meydana geleceği, kadar uzun zaman ve hatırı sayılır paylaşımlar yoksa, sevgi, emek, değer, çaba görmemişse kişi, fakat buna rağmen çok yoğun duygular hissediyorsa, bu duygu karşı tarafa duyulan bir duygu değil, onun kendisine bağlanmasını arzulamaktır. Bağlanma korkusu olan kişi karşı tarafı kendine bağlamaya çalışır. Kendi bağlanmaktan korkmuyor gibi davranır. Fakat karşı taraf ilişkiye bağlandığı anda duygu yoğunluğu gider, ilişkiden geri çekilir. Bunlar bağlanma korkusunun açık kanıtıdır. Karşı tarafı hayal kırıklığına uğratmış, başka bir yüzünü göstermiş, aldatmış ve büyük bir çaresizlikle baş başa bırakmıştır.
Sanırım bu durumlar hayatın içine sık sık örneklerini gördüğümüz kesitler. En azından kendimizde var mı? bunları test edebiliriz. Unutmayın böyle biri hayatınıza girdiğinde, belki kendi duygularını anlayamayan iyi biridir. Fakat siz onun psikologu değilsiniz. Bağlanma korkusu bir sorundur fakat bunun için kendi bir uzmandan yardım almalıdır. Sizinse hayatınızda ilk önce düşünmeniz gereken kendinizsiniz bunun adı bencillik değil. kendi hayat alanızı yaşamaktır.
Sevinç Karakaya
Benzer Makaleler
Nasıl Bir Anne-Kız İlişkiniz Olmalı
Geleceğin anne adaylarını yetiştiriyorsanız, sağlıklı nesiller için anne kız...
Düşünüp Hissettiğimiz Şeyleri Hayatımıza Çekeriz
DÜŞÜNÜP HİSSETTİĞİMİZ ŞEYLERİ HAYATIMIZA ÇEKERİZ Kimileri buna inanmak istemez,...