Cinsellik Evliliği Kurtarır Mı?
Çiftlerin cinsel yaşamları olmaması ilişkilerinin soğumasına, bitmesine sebep olur. Peki ilişkisini düzeltmek için çiftlerin cinselliği kullanması ne kadar doğru bir davranıştır? Çözüm için sadece ”yatak odası” yeterli midir?
Sağlıklı bir evliliğin devam etmesi için cinsellik olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Fakat sorunlu ve artık iplerin kopma noktasına gelmiş bir ilişkide, çiftler arası diyalog ve iletişim çok daha önemlidir. İlişkide yaşanan sorunlar cinsel hayatı da temelden etkililer. Çiftlerin karşılıklı iletişim ile konuşarak halledebilecekleri sorunları çözümlemeleri gerekir. Zaman zaman çiftin her ikisinde yada birinde cinsellikle sorunlarını çözebileceği inancı oluşabiliyor. Oysa çözümü sadece cinsellikte yada yatak odasında aramak sağlıklı sonuç vermeyecektir.
Evliliklerde cinselliğin rolü nedir?
Cinsellik bir kadın ile bir erkeği birlikte yaşamak için hayatlarını birleştirdiği en temel faktördür. Fakat insanlar sadece cinselliği yaşamak için yaşayacakları bir ilişkiyi değil, aynı zamanda saygı duydukları, sevgiyi paylaşabilecekleri, güvenebilecekleri bir eşi cinselliği de yaşamak için tercih ederler. Bunlardan bir tanesi bile yoksa o evlilik de arızalar oluşacaktır. Güvenmediğiniz bir eşe saygı duymazsınız, saygı duymadığınız bir eşi sevemezsiniz ve sevmediğiniz bir eş ile tutkulu bir cinsel hayat yaşayamazsınız.
Evlilikte cinsel ilişkiyi ne çok fazla abartıp evliliğinizin merkezi yapmalısınız, ne de tamamen sıfırlamalısınız. Çünkü sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin temelinde cinsellik, cinselliğin temelinde ise sağlıklı ve mutlu bir ilişki yatmaktadır. Bu nedenle cinsel ilişki yemek yemek, su içmek gibi bedensel, sevilmek ve değerli olmak gibi ruhsal bir ihtiyaç gibi görmek gerekiyor. Cinsellik aşık olunan veya sevilen biriyle mükemmel ve özel bir bağ oluşturmanın yanında birçok faydayı da beraberinden getiriyor. Öncelikle cinsel ilişki, var olan ilişkiyi rutin döngüsünden kurtarıp canlı tutabiliyor ve çiftin yorgunluğunu alıyor. Çünkü cinsel birleşme çifti birbirine bağlıyor, birbirlerine ne kadar aşık ve bağlı olduklarını gösteriyor ve onların stres ve zorlayıcı koşullara daha dayanıklı olmalarını sağlıyor.
Cinselliğin Olmaması Evlilikte Sorun Oluşturur Mu?
Özellikle sağlıklı ve genç bir çift için; cinselliğin olmaması çok ciddi sorunlar oluşturur.
Eşlerden birinin yada her ikisinin de cinsel ihtiyaçlarını, evliliklerine olan sadakatlerini çiğneyerek başka kişilerde gidermeye çalışmaları bunun en başında gelir.
İlişkilerin bitiş sebebi, ilişkide cinselliğin eksikliği, yeterli olmaması ya da aşırılığı olarak gösterilse de ilişkinin bitmesine genellikle daha derinlerde yatan sorunlar neden oluyor. Tıpkı aldatma gibi… Aldatma öncesi ilişkinin derinlerinde başlamış çeşitli sıkıntılar bulunuyor. Örneğin, vücudumuza bir virüs girdiği zaman kişide baş ağrısı veya mide bulantısı gibi çeşitli semptomlar görülüyor. Kişi eğer sadece baş ağrısını ortadan kaldırıcı bir müdahalede bulunursa, baş ağrısı geçse de virüs vücudunda kalmaya devam ediyor. Bir süre sonra da başka bir semptom olarak kendini gösterebiliyor. Cinsel hayattaki problemler de ilişkinin bitmesinde sadece bir semptom oluyor.
Peki, bir ilişkiyi kurtarmak için cinselliği kullanmak doğru mu?
Önce bu ilişkide sorun yaratan virüsü bulmak gerekiyor. Oraya ne zaman ve nasıl yerleştiği önem taşıyor. İlişkilerdeki virüsler, bitmemiş meseleler olarak adlandırılıyor. Bunlar bireyin kendi çocukluğundan getirdiği bitmemiş meseleler de olabiliyor, ilişki oluşurken meydana gelenler de! Bireyin anlamlandırabileceği seviyenin üzerinde porno izlemesi ya da arkadaşlarından ilk geceye dair acı hikayeleri duyması bitmemiş meselelere örnek olabiliyor. Kendi ebeveynleri ile ilişkisinde ebeveyn tutumu, anne ve babanın cinsellik konusunda kaygı endişesi de bu sorunlardan bazıları… En sık karşılaşılan ve cinselliğe yansıyan örnek ise ilişki şekillenirken bireylerin birbirlerine karşı tutumları oluyor. Bu tutumlar, sonrasında hazmedilemediğinden dolayı sürekli gündeme gelebiliyor. Kısaca ilişkiyi kurtarmak için cinselliği kullanmak yerine, önce bitmemiş meselelere yönelmek daha uygun bir seçenek.
Cinselliği Kullanmak Çözüm verir Mi?
Bitmemiş meselelerin temizlenmesi, karşılıklı iletişim ve anlayış ile gerçekleşiyor. Eğer çift sağlıklı bir iletişim kurabiliyorsa çözüme ulaşmak kolaylaşıyor. İletişim kurarak ulaşılan çözümler çiftleri daha az incitiyor. Sonuç her zaman ilişkinin kurtarılması ve mükemmelleştirilmesi olmuyor. Bazen de farklı ihtiyaçları olduğunu görmeleri ve yeni yollar çizerek, birbirlerini özgürleştirmeleri gerekiyor.
Erkek açısından ele almak gerekirse… Kadının ona duyduğu sevgiyi veya zaafını bilen erkek bu tür bir davranışla karşılaşınca, ilişkiyi duygusal ilişkiden bir tür cinsel birlikteliğe çevirebilir mi?
İlişkilere bakarken iki tarafın da sorumluluk sahibi olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir erkeğin tek başına duygusal ilişkiyi cinsel birlikteliğe çevirme imkanı olamaz. Kadının da bunu arzulaması, istemesi gerekiyor. Ancak kadın “Farkında değildim, beni kullandı” gibi cümleler kullandığını fark ediyorsa, yine kendi bitmemiş meseleleri ve yaşam duruşuna bakması önem taşıyor. Çünkü belki de kandırıldığı tek yer ilişkisi değildir. Erkekler ve kadınlar üzerine yapılan sayısız araştırma bulunuyor. Her iki türün de, ihtiyaçlarının da, cinsel uyarılmalarının da farklılık gösterdiğini bilmek, bu gerçeği kabul etmek gerekiyor.
DevamıKadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (2)
KADINLARA GÖRE NELER ALDATMAYA GİRER (2)
Soru-2- Herhangi bir Sosyal Ortamda Bir Yabancıyla Flört Etmek Aldatma Sayılır mı?
Bu soruya kadınların %45 Evet, %55 Hayır demiş. Bu oldukça tartışmalı bir soru sanırım. Sebebiyse, bu kez flörtün sınırlarının net olarak belirlenememesi. Nedir flört? Uzun bir bakışma? Hararetli bir sohbet? Sohbet ederken birbirine dokunma? Hangisi masum bir flört sayılır, hangisi çizmeyi aşmak anlamına gelir? Bu soruya her birimizin cevabı farklı olacaktır.
İlginç olan ise; İstatiksel veriler, kadınların bu konuda hemen hemen ikiye ayrıldıklarını gösteriyor, ancak bu tür sosyal flörtü zararsız bulanlar az farkla önde. Yani demek istiyorlar ki, barda, kafede, konserde, uçakta, bekleme salonunda, kitapçıda tesadüfen tanıştığınız bir erkeği çekici bulduğunuz ve onunla ayaküstü flört ettiğiniz için vicdan azabı çekmeniz ya da bunu gerçek bir aldatmayla bir tutmanız pek de gerekli değildir diyorlar. Bu soruda 100 kadının 55 bu konuyu aldatma olarak görmüyor. Bir ilişkinizin olması ve birlikte olduğunuz insanı sevmeniz, başka erkeği/kadını beğenmekten ve onlar tarafından beğenilmekten ki bu ikincisi bir kadın için çok daha önemlidir, vazgeçeceğiniz anlamına gelmiyor. Her ne kadar bayanların %55 bu cevabı vermiş olsa da sosyal flörtün hayatınızda tam olarak hangi boşluğu doldurduğunu belirlemek için kendinizle bir an önce yüzleşin derim.
Soru-3- Facebook gibi Sosyal Paylaşım Alanlarında, Eski Sevgiliyi Arayıp Bulmak yada Karşı Cinsle Mesajlaşmalar Aldatmaya girer Mi?
Bu soruya kadınların %80 Evet, %20 Hayır demiş. Gördüğünüz gibi, teknolojinin imkanlarını kullanarak kaçak dövüşmeyi aldatma sayan kadınların sayısı oldukça fazla. Gerçekten de bilgisayar hayatımızda yeni bir dönem başlattı; bizi kendisinden önce var olan iletişim kanallarının çok ötesinde bir noktaya taşıdı. Bugün artık dünyanın öbür ucunda yaşayan, sadece fotoğrafından tanıdığımız (ki o fotoğrafın ona ait olduğu da şüpheli), belki kimlik bilgileri bile bütünüyle uydurma olan biriyle chat’leşme ve hatta yakınlaşma olanağına sahibiz.
Hele insanların iç çamaşırı renklerine kadar bütün hayatlarını kişisel sayfalarına döktükleri Facebook, yeni insanlarla tanışma ve eski tanıdıkları yeniden bulma konusunda çoğumuzu harekete geçirdi. Herkes herkesin Facebook arkadaşı, sokakta birbirini tanımayan insanlar dahi! Fakat işte tam da bu sınırsız iletişim fırsatı, ihanet eğilimi olanlara sınırsız bir aldatma ve foyası meydana çıkarsa kendini aklama fırsatı sundu. Şimdi şöyle bir soru soralım; kadın ve erkek birbirlerine hiç dokunmazlarsa, gerçekten sevişmiş sayılırlar mı? Hayır mı diyorsunuz? Peki sanal seks ne olacak?Unutmayalım ki teknoloji sadece bir araçtır; onu masum ya da hain amaçlar için kullanmak ise bize kalmıştır. Aynısı Facebook için de geçerli. Birisine cinsel içerikli mesajlar göndermek ya da lafı sürekli cinselliğe getirmek, o kişiye Facebook üzerinden asılmaktan başka bir şey değildir ve bunun, o kişiye bir barda ya da başka bir yerde asılmaktan zerre kadar farkı yok. İster Facebook’ta olsun, ister sokakta, kriteriniz bellidir. Sadece sevdiğiniz erkeğin kulağına gitmesinden rahatsız olacağınız, dolayısıyla o duymasın diye kıvrandığınız davranışlar aldatma kapsamına girerler. Kendinizi sakın ola aldatmayın.
Soru-4- İşyerinde Flört Etmek Aldatma Sayılır Mı?
Bu soruya kadınların %73 Evet, %27 Hayır demiş. Bir kere, iş yerinde flörtün sosyal flörtten çok farklı olduğunu unutmamak gerek. Diyelim ofiste sohbetinden çok zevk aldığınız, içten içte çekici de bulduğunuz bir arkadaşınız var. Öğle tatillerinde birlikte yemeğe çıkıyor, kapı önüne çıkıp birlikte sigara içiyor, kahve molalarında baş başa dedikodu yapıyor, toplantılarda daima yan yana oturuyor, hafta sonu buluşup sunumlara çalışıyorsunuz. Evet, görünüşte tipik iki iş arkadaşısınız. Fakat aslında ateşle oynadığınızın farkında mısınız?
İş arkadaşlarımız, günün büyük bölümünü birlikte geçirdiğimiz kişilerdir. Süre hesabına vurursak, onlarla, ilişkide olduğumuz insandan, ailemizden ve en yakın dostlarımızdan daha fazla vakit geçiririz. Burada sizin için, sosyal flörtte ki gibi ‘Onu bir daha nerede göreceğim’ rahatlığı söz konusu değil, çünkü ertesi gün ofiste göreceğiniz kesin. Dolayısıyla, tam anlamıyla aldatma sayılmasa bile iş yerinden biriyle işin gerektirdiğinden fazla, yani duygusal ve fiziksel olarak yakınlaşmanın aldatmaya kapı açan bir yanı var. En azından çoğu kadın böyle düşünüyor. O yüzden kadınların bunu kıskanması ve gerçekten de bu ilişkinin başka yerlere yelken açması çok olasıdır.
Fakat aldatmalar günümüzde artık bu kadar genişlemesine rağmen hatta bir çok buna çok katı dikteler getiren toplumlarda da gizliliğini sürdürmesine rağmen hızla ilerlemesinin altında yatan temel sebeplere bir bakın derim. Tamamen ahlaki kriterlere olan eksiklikler, yada bize artık aldatmanın çok normal gibi gösterilmesinden kaynaklı olduğunu göreceksiniz. Bir uzman olarak tavsiyem Dürüst olup kendinizin ve karşınızdaki kişinin ruh sağlığını bozmadan eğer ki, her şeyi denemenize rağmen, halen eşinize yada sevgilinize değilde başka birilerine ilginiz varsa iki medeni insan gibi ayrılın derim. sevgiyle kalın…
Kadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (1)
KADINLARA GÖRE NELER ALDATMAYA GİRER (1)
Geçen gün okuduğum bir haber üzerinden sizinle bugün bir şeyler paylaşacağım. Konumuz bayanları da erkekleri de çok yakından ilgilendiren ”ALDATMA”. Aldatma nedir? Günümüz şartlarına değil de, biraz geriye gittiğimizde aldatmanın tanımı çok bariz belliyken bugün aldatmanın tanımı kişilere ve şartlara göre değişmiş durumda…
Yazıya elimden geldiği kadar objektif bakmaya çalışıp, gerçek istatiksel verilerine dayalı sonuçları vermeyi tasarlıyorum. Bir çok kişiye göre aldatmanın günümüzü, dünü yok gibi düşünülse de, hayatımıza giren teknoloji, sosyal medya, iş hayatında kadın erkek ilişkilerinin daha yakınlaşması gibi faktörler aldatılmaya bakışı da farklılaştırmıştır. Dediğim gibi; İhaneti ve sınırlarını kişilerin inanç sistemleri ile değil tamamen günümüz verileri ile hazırlanmış bilgiler ile sunmak istiyorum.
Aldatılmaktan Kim Hoşlanır?
Bu soruya hemen herkesin vereceği cevap, tabi ki kimse hoşlanmaz. İster Kadın olsun ister erkek kimse aldatılmaktan hoşlanmaz. Fakat buna rağmen kişisel hayatlarına bakıldığında insanların kimi ufak, kimi büyük, kimi aleni, kimi gizli aldatma olaylarının da günden güne arttığını görüyoruz. Evet bu aldatma gerçeğinin incelendiğinde; bir başkasını görünce duyulan belli belirsiz heyecandan ve küçük, zararsız flörtlerden tutun da, bir başkası için sevgiliyi ya da eşi terk etmeye kadar geniş bir yelpazede düşünülebilir.
Bir ilişki yaşarken başka birine ilgi duymak, hatta o kişiyle birlikte olmaya çalışmak, artık pek de sıra dışı bir zayıflık değil. Ancak sıradan olması, başımıza geldiğinde tepki vermeyeceğimiz anlamına da gelmiyor. İhanetle karşı karşıya kalmak her insanı çok üzer, öfkelendirir, yıpratır, hatta hayata bakış açısını kökten değiştirebilir. Ancak günümüzde başka bir sorunla daha karşı karşıyayız! Neyin ihanet kapsamına girdiğini, hangi davranışı aldatma olarak görüp hangisine hoşgörü göstermemiz gerektiğini belirlememiz gittikçe zorlaşıyor.
Bunun nedeni ise; bilgisayar teknolojisinin sunduğu yenilikler, iletişim imkanlarının hem çoğalmasına hem de çeşitlenmesine neden oluyor ve biz ne kadar istersek isteyelim, bu imkânların önüne geçemiyoruz. Böylece mesela geçen yüzyılda bir adamın eşini aldatması için başka bir kadınla fiziksel olarak karşı karşıya gelmesi, onunla bizzat tanışması gibi doğal bir önkoşul varken, bugün internet üzerinden sürdürülen iletişim birbirini hiç görmemiş iki insan arasında duygusal bir ilişkinin başlamasına da neden olabiliyor. Ayrıca mesele sadece teknolojiyle de sınırlı değil. Farklı sosyal gruplar, farklı kadın- erkek ilişkileri, eskiye göre çok daha rahat ifade edilen cinsel eğilimler, günümüzün hızla değişen yaşam biçimi bir bütün olarak bize yeni ahlaki değerler dayatıyor. En azından bizi, eski birtakım fikirlerimizi yeniden gözden geçirmeye zorluyor.Kimimiz bu hareketli ortamda prensiplerimize sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışıyoruz, kimimiz ise uyum sağlamak adına bu yeni dünya düzenine daha esnek yaklaşmaya… Diyebiliriz ki ihanette hoşgörü sınırları konusunda kafalar karışık. Yine de, neyin aldatma sayılıp neyin sayılmayacağına, kimi örnekler üzerinden giderek birtakım istatiksel sonuçlarla cevap vermek mümkün.
Bakalım günümüz kadını açık fikirli olmayı hangi noktaya kadar başarıyor, Kadınlar arasında yapılan araştırmalarda bir kaç soruya kadınlar bakalım ne cevap vermiş ve bizim değerlendirmemiz ne ?
Soru-1- İlişkiniz Resmen Başlamamışsa, Başka Biriyle Olmak Aldatma Sayılır Mı?
Bu soruya kadınların %75 Evet, %25 Hayır demiş. Jane Austen romanlarında duygusal ilişkinin başlangıcı, erkeğin aşkını itiraf ettiği ve kadının da bu aşkı kabul ettiğini dile getirdiği an olarak kabul edilir, bu klasik sahnenin öncesinde her iki taraf da duygularını gizler. Fakat hoşumuza gitsin ya da gitmesin, günümüz ilişkileri bu şekilde ilerlemeyip çok farklı seyirler izleyebiliyor. Artık cinsellik romantizmden sonra gelmiyor; hatta kimi durumlarda romantizmin cinsellikten sonra geldiği (Bakınız: evlilikle sonuçlanan tek gecelik ilişkiler!) bile söylenebilir.
Bazı kişiler; erkek arkadaş ya da kız arkadaş etiketinden hoşlanmıyorlar, kimileri ciddi bir ilişkiye girmeden önce sokak söylemiyle bir süre takılmayı tercih ediyorlar, yakınlaşmalar bir anda değil, yavaş yavaş gerçekleşiyor. Peki bu yakınlaşmanın hangi noktası ilişkinin başladığı nokta? ‘Biz neyiz şimdi? Birlikte miyiz, değil miyiz?’ sorusu eşliğinde konuya kafa yoran genellikle kadınlar oluyor.Asıl meselemize dönersek; sorunun sorulduğu 100 kadının yüzde 75’i evet, yüzde 25’i hayır cevabını vermişler. Demek ki kadınlar, ilişkinin adını koyma konusunda erkeklerden daha aceleci davranıyorlar. Daha doğrusu, bütün gereklilikleri, sorumlulukları ve yasaklarıyla ilişki, kadının kafasında erkekten daha önce başlıyor. Erkekse, en azından başlangıçta kendine kaçabileceği serbest bir alan bırakmayı, duygularından emin olmadan önce ‘denemeyi’ tercih ediyor, bu deneme sürecinde başkalarıyla da birlikte olabiliyor ve bunu kesinlikle aldatma olarak tanımlamıyor.
Unutulmaması gereken; ne olursa olsun, bunun aslında duygularla ilgili bir mesele olduğudur. ilişkinin adı konmamış olabilir, dolayısıyla da başka biriyle ilgilenmek aldatma kapsamına girmeyebilir fakat erkeğin, gözünün sizden başka kimseyi görmemesi gereken o ilk günlerde bile farklı seçenekler araması, ilişkinin ileri ki aşamaları konusunda kafanızda ister istemez bir soru işareti yaratacaktır.
Yazının Devamı için: Kadınlara Göre Neler Aldatmaya Girer (2) Okuyun Lütfen…
Devamı
Cinselliği Arzulayan Kadın; Hafif Kadın Mıdır?
CİNSELLİĞİ ARZULAYAN KADIN; HAFİF KADIN MIDIR?
Her yetişkin bireyin cinsel arzularının olması elbette doğal bir olaydır. Çiftlerin özelliklede kadınların, eşine söylemekten yada belli etmekten çekindikleri kafalarında cinsellikle ilgili birçok sorular, kaygılar vardır. Cinsel birleşmede kadında da, erkekte de mükemmel cinsel birleşme noktasında endişeler olup, hatanın kendinden kaynaklanmasından korktukları bir gerginlik olabiliyor. Bu gerginlik altında yatan asıl sebep ise; cinsel istek ve arzularını söylediğinde yanlış anlaşılma olasılığıdır. Kadın rahat bir şekilde ifade ettiğinde ben çok ”hafif kadın” olarak mı görünürüm, deyip içten içe kendini bastırır. Erkek ise isteklerinin ”sapıklık” olarak değerlendirilmesinden endişelenir. Çiftlerin her ikisi de susmayı tercih eder. Peki sizce susarak kalırlar mı ? HAYIR. Bastırdıkları cinsel arzu ve istekleri hiç olmayan , bir sebeple bir yol bulur ve öfke kin olarak dışarı çıkar. Bu karşılıklı soğukluk, sevginin azalması tartışmaların artması olarak devam edip, maalesef temelde ”cinsel arzu ve istekler”, görünürde bambaşka sebepler ile boşanmaya kadar gidiyor.
Cinselliğin Konuşulmadığı İlişkiler, Mutsuzluk Mu Getiriyor
Kişilerin yetişmiş oldukları; sosyal çevre , kültür, eğitim durumları, ahlaki yapı cinselliğe bakış açılarını da etkilemektedir. Etkiler tabi kadın ve erkeğin cinselliğe bakış açısı ve ilgilerin değişik olabileceğini bize gösterir. Her ne kadar hayatımıza giren teknoloji ile, olumsuz olarak bireyler çocuk yaşta cinsellikle tanışsa da, bir yandan da diğer bir olumsuzluk gerçekten kendini ifade etme çağlarında üzerin de ki, bilinçsizce yapılan baskılar.
Bu baskılar ile, Özellikle cinsel istek ve arzularının ifade edilmesini, ayıp, günah, ahlaksızlık olarak değerlendiren kadın sayısı her gecen gün artmaktadır. Nedeni ise yanlış anlaşılmaktan ise eşiyle konuşmamayı tercih etmektedirler. Çifttin ihtiyaçlarını karşılamak için cinsel arzu, istek hatta belki hayaller, fanteziler vardır. Çiftlerin mutlu birliktelikler yaşaması, birbirlerine daha yakın olmaları, aralarındaki sevginin ve bağların güçlenmesi için beden ve ruh bütünlüğünü sağlamaları şarttır.
Zihinlerinde şekillenen cinsel istek ve arzularını, davranışları ve sözleri ile ifade eden kadınlar, mutluluğu yakalayabiliyorken, cinselliği eşi ile konuşmayan kadınlar ise mutsuzlukla yaşamlarına devam ettirmemek için; ilişkilerini sonlandırmayı tercih ediyorlar.
Kadın Evlilikten Soğuyor
Belki şaşırtıcı ama, geçmiş ile bugün kıyaslanıldığında cinsellikle ilgili yanlış beklentiler ve inançlar kadınların cinselliğe karşı tutumunu ve cinsel davranışlarını olumsuz bir şekilde etkilemeye devam ediyor. Yaşadığımız toplumda kadınların cinsel isteklerinin olamayacağına, cinsel yaşama aktif olarak katılım gerçekleştiremeyeceklerine, haz alan, haz veren ve paylaşan taraf olmaması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle, kadınlar cinsel istek ve arzularını ifade ederlerse ”hafif kadın” hatta ahlaksız olacaklarını, karşısında ki kişi tarafından istenmeyeceğini düşünüyorlar.Ve tabi susuyorlar. Eşinden uzun bir ön sevişme değişik pozisyonlarda seks yapmak isteyen kadınlar ahlaksız veya kötü değildir. Sonuç olarak, kadınlar cinsel istek ve arzularını eşiyle paylaşamıyorlar, eşinden isteklerini talep edemiyorlar. Bu durum çiftin cinsel yaşam alanlarının daralmasına, alınabilecek hazların yitirilmesine, kadının kendi hayallerini yaşayamamasına yol açıyor. Böylece çift zamanla birbirinden soğuyor, tartışmalar artıyor, aile içi şiddet yaşanıyor ve en önemlisi de aldatma oranları yükseliyor. ”Kendisi için ahlaklı bir tercih olandan, kendini gerçekten ifade edebileceği ahlaksız bir tercihe gidebiliyor.”
NE YAPMAK GEREKİYOR?
Eşinize Açık Bir Şekilde Cinsel Beklentilerinizi İfade Edin
Sağlıklı cinsel yaşam, birliktelik ilişkisinin en önemli parçalarından biridir. Doğası gereği birbirinden farklı olan kadın ve erkeğin cinsel yakınlık ihtiyaçları da birbirinden farklı olabiliyor. Cinsel duygu, düşünce, istek, arzu ve talepleri eş ile paylaşılması gereken en önemli hususlardandır. Neden ise cinsellik; hayatın bir gerçeği, beden ve ruh sağlığının en temel olgularından biridir. Bu nedenle, hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, cinselliği tadabilmek için çiftin her konuda olduğu gibi cinsellikte de birbirine dürüst olması, cinsel arzu ve isteklerini paylaşması gerekiyor. Sağlıklı bir birlikteliğin yürümesi için cinsel beklentileri konuşmak şarttır.
İlişkiniz de Aşk Oyunlarına Yer Verin
Hep istenilen başladığı gibi devam ettirebilmektir birliktelikleri. İlişkinin ilk başlarında duyulan heyecanlı kalp atışlarını devam ettirmek elbette çiftin elindedir. Cinsel yaşamın monotonlaşmasının önüne geçebilmek için aşk oyunlarına yer vermek gerekiyor. Aşk yaşamı hareketlendirebilmek için; birlikte duş almak, yatmadan önce birlikte olmak, öpüşmek, dokunmak, fantezileri paylaşmak, birlikte aynı anda yatmak, küçük ama baştan çıkarıcı süprizler ile iletişimi canlı tutmak, baş başa vakit geçirmek, konuşurken sevgi sözcüklerine daha fazla yer vermek çoğunlukla ilişkide çok büyük değişiklikler yapacaktır.
UNUTMAMAK GEREKİR Kİ;
Cinsel istek ve arzuların eşi ile konuşulmasıyla elde edilen, cinsel mutluluk kişinin yaşam kalitesinin en önemli belirleyicilerinden biridir. Aşk ve cinsel yakınlık için güçlü bir cinsel özgüven gerekiyor. Özgüvenin sağlanabilmesi için çiftin isteklerini ve problemlerini ertelememesi, kafalarında koydukları tabuların üzerine gitmesi, güçlü bir bağ oluşturması, arzu ve isteklerini ya da sorunlarını karşılıklı olarak açık bir şekilde konuşmaktan çekinmemesi gerekiyor. Mutlu cinsellik ancak kadın ve erkeğin karşılıklı tatminiyle mümkün oluyor. Tabi ki her konuda olduğu gibi cinsellikte de sorunlar çıkabiliyor. Önemli olan bu sorunları dile getirerek çözüm yolları bulabilmektir. Bu nedenle, her birey, eşiyle mutlu bir cinsellikten beklentisinin ne olduğunu açıkça anlatmalıdır. Bu konuda dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi gereken en önemli noktalar; reddedilmeyi göze alarak istek ve arzuları talep etmek, talep edilen ve yerine getirilen arzu ve istekleri bir armağan gibi görmek, dünyanın en güzel armağanını almış gibi mutlu olmak ve bunu eşine göstermektir. Ayrıca yerine getirilmeyen istek ve arzular karşısında küsüp, tavır almamak ve karşı tarafı olduğu gibi kabullenebilmek de gerekiyor. Çünkü cinselliğin koşulsuz sevgi ve kabulle yaşananı en doğru olandır. Eşiniz sizin en yakınınız ona karşı rahat ve açık olun .
Mutlu ilişkiler.
DevamıCinsellik ve Öz Güven
CİNSELLİK VE ÖZ GÜVEN
Cinsellik günümüz de halen konuşulmaktan çekinilen, bırakın sorunlarını bir uzmana söylemek, eşlerin birbirlerine dahi itiraf edemedikleri aşılamayan bir engel olmaya devam etmektedir. Gerek erkekleri gerekse kadınları çekici ve alımlı gösteren kaynağa inildiğinde; Eşler, arasında cinselliği bir engel olarak görmekten vazgeçen, günah, ayıp, yasak geleneksel söylemlerden uzaklaşabilen ve tabi ki eşler arasında cinselliğin, yerine getirilmesi gereken bir vazife değil de karşılıklı haz alma ve verebilme ilişkisi, olduğunu kabul etmelerinde yattığı görülmektedir.
Dış Görünüşle Cinsel Öz güveni Yakalama
Eşler; Kendilerine hayatın diğer alanlarında olduğu gibi cinsellik noktasında da öz güven kazandırmalıdır. Cinsellikte kendine öz güven aslında kişileri daha çekici yapandır. Bir kadının ne kadar güzel olmasından yada bir erkeğin ne kadar yakışıklı olmasından ise seksapalitesi yüksek ve cinsellik noktasında kendine bir güveni olması çok daha önemlidir. Bunun için ise eşlerin Kendi öz bakımlarında, giyim stillerinde, bakışlarında, ifade ve davranış biçimlerinde, hatta ses tonlarında belli değişiklikler yapmaları gerekebilir. erkeklerde olan ”erkeklik enerjisi” yada kadınlarla olan ”dişilik enerjisinin” bir şekilde karşılıklı açığa çıkması gerekir. Eşlerin sadece yatakta değil, sosyal ve günlük yaşamlarında, is hayatlarında, markete bile giderken, kadınların kadın gibi erkeklerin erkek gibi giyinip önce, kadın/erkek kendileri hissetmeleri gerekir. Özellikle bu durum maalesef kadınlarda kendini çok göstermektedir. Farklı ortamlardaki ciddiyetten sonra spor kıyafetlerinin verdiği rahatlığa kendilerini kaptırabilirler. Fakat unutmamak gerekir ki spor kıyafetleri sadece spor yaparken giyilir.
Cinsel Öz güven
Tabi ki hayatınız da Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için çok güzel bir manken olmanız yada çok yakışıklı bir aktör olmanız gerekmez, cinsel öz güveniniz olması yeterli. Cinsel Öz güven; Kişinin kendisi ve yetenekleri hakkında, bedeni ve kendi beden fonksiyonları hakkında olumlu yani pozitif ve aynı zamanda tabi gerçekçi bir anlayışa sahip olması ve kendini iyi etmesi demektir.Özetle kişi kendi olmaktan memnundur. Kendisi ve çevresiyle barışıktır. Kendini sevilebilir hisseder. Bir kadın/erkek çekici kılan en önemli etken öz güvendir. Çünkü öz güven kişiye cinsel güç verir, cinsel enerjisini arttırır. Hem kendisi hem eşi için daha fazla çaba göstermesini sağlar. Öz güvenleri yerinde olan çiftler kendilerinin ve birbirlerinin ne istediklerini bilirler. Kendilerinin cinsel yaşamlarında nelerden hoşlandığını bilir ve bunu eşinden talep edebilirler. Bunu talep ederken de utanma duygusuna kapılmazlar.
Cinsel Etkileşim İçin Öz güven
Kadın/ Erkek ilişkilerinde kendilerine güvenmeleri, cinsel hayatlarında da daha başarılı olmalarını sağlar. Eşler eğer cinsel öz güvene sahipler ise mutlu olacaklarına inanırlar. Aynı zamanda cinsel öz-güveni olan kişiler cinsel hayatların da sorun yaşamayacaklarına yada herhangi bir sorun ile karşılaştıklarında da kendi çözebilecekleri bir sorunsa bunu halledebileceklerine çözemeyecekleri sorunlarda da ise bir uzmandan yardım almaları bilincinde ve bunun rahatlığını yaşamaktadırlar. Aynı zaman da Kadın/ Erkek eşinin cinsel anlamda kendine güven içinde olduğunu görmesi, Eşine olan cinsel tahriki de arttırmaktadır.
DevamıKadınların Cinsel İsteksizlik Yaşama Sebepleri
KADINLARIN CİNSEL İSTEKSİZLİK YAŞAMA SEBEPLERİ
Ülkemizde bugün otuz, kırk yaş arasındaki kadınlarda çok sık rastlanan bir sorundur, cinsel isteksizlik. Kadınların cinselliğinden ve cinsel sorunlarından bahsedilince en çok rastlanan problem cinsel isteksizlik ve oranı yüzde kırklardadır.
Kadında cinsel isteksizliğin sebeplerine bakıldığında; Ağırlıklı olarak duygusal sorunlar olsa da elbette sadece duygusal sorunlar değil, cinsel isteksizliği körükleyen bir çok etken, hastalık vardır; Bunlar hormonal dengesizlikler, olabileceği gibi, diyabet, tansiyon, kalp v.s… hastalıklarda olabiliyor. Fakat cinsel isteksizliğe en belirgin sebepler şu şekilde sıralanabilir.
Duygusallık Olarak Tatmin Olamama
Kadınlar erkeklere göre psikolojisi daha çabuk bozulabilen, daha çok duygularıyla yaşayan varlıklardır. Bunun etkisi altında depresyona sürüklenen kadının cinsel hayatında da isteksizlik görülür.Cinsel isteksizliklerin büyük bölümünü depresyon kaynaklı olmaktadır.
Elbette cinsellik erkek için olduğu kadar, kadın için de önemli bir ihtiyaçtır, fakat kadınların cinselliği arzulaması için ilk önce ruhen, duygusal olarak doyuma erişmeleri gerekir ki; hem eşini hem onla gelecek cinselliği arzulayabilsin.
Erkekler tarafından, kadının duygusallığını iyi tanınmıyor,tanınmadığı için de, kadının cinselliği duygusallığından geçtiği anlaşılmıyor. İyi bir duygusal ortam yaratıldığında cinsel olarak uyarılabilirken bir kadın, bu durumda cinselliğe uyarılmıyor. Hatta cinsellik noktasında başlarda çok istekli olup beraberliği arzulayan kadın, eşinin bencilce, sadece kendini mutlu etme çabasından kaynaklanan, sebeplerle; doyuma erememesi hali kadını cinsellikten uzaklaştırıyor. Kadın, karşısında monoton, heyecan vermeyen erkek modeli görünce bu cinselliği yaşama arzusu da uyandırmıyor.Tabi ki Kadının cinsel isteksizliğinde bu çok önemli bir unsur olmaktadır.
Cinsel isteksizlik probleminin çözümü gerçekten zordur. Çünkü sorun ilişkinin temelinden kaynaklanabiliyor. İlişkideki problemler çözülmeden cinsel isteksizlik probleminin de çözülmesi pek mümkün olmuyor. Ve kadınlar genel olarak etraflarındaki problemlerden etkileniyorlar.
Geleneklerin Verdiği Baskılar
Bireylerin yaşadığı cinsellikle alakalı sorunlara bakıldığında , beklentilerine ve yaşadıkları geleneklere göre değiştiği gözlenmektedir. Cinsel problemler yaşayan çiftlerin halen sorununa çözüm aramak da çekindikleri ve bunu ayıp olarak algıladıkları da karşılaştığımız bir gerçektir.
Daha çok kırsal kesimde karşılaşılan geleneklerin baskısı aslında kimi zaman da kentlerde yaşayan kadınları baskısı altına alabiliyor. Ancak en vahim durum kırsal kesimde yaşanıyor çünkü bu baskılar nedeniyle, bastırılmış bir cinsellik ve cinselliğe hiç yaklaşımı olmayan insanlar görülüyor sıklıkla.
Özellikle geleneksel ve baskıcı ailelerde yetişen bayanlar; gördükleri baskı ve yanlış yönlendirmelerden kaynaklı cinsel ilişkiden öylesine uzaklaştırılıyor ki, evlilik yaşamı içinde de, cinselliği eşinin sadece beklentileri doğrultusunda yaşayıp, eşinin isteklerine, cevap vermesi gereken vazife olarak alılıyorlar. Kendilerinin cinsellikten beklentileri olma yada cinsellikten bir haz olmak gibi lükslerinin olmadığını düşünüyorlar ve bir süre sonra da cinselliği hiç önemsemiyorlar. Cinselliği bu şekilde uzaklaştırılması ve bir zorunluluk görülmesi; Bu kadınlarda cinsel isteksizlik problemleri olarak ortaya çıkıyor.
Eşinin Cinsel Sorularından Kaynaklı Sebepler
Cinsel isteksizlik sorunuyla gelen kadınların ortak özellikleri; evlilikleri ve özel yaşamlarıyla ilgili sorunlarının olması. Bu bayanlar, yoğun cinsel isteksizlik problemi ile bize geliyorlar ama partnerlerini de seviyorlar. Yani eşinden soğuma gibi bir problemleri yok. Sadece sevişmeyi istemiyorlar. Eşini seven ama onunla sevişmek istemeyen kadınların çoğunun eşlerinde ya erken boşalma ya da ereksiyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor. İşte bu gerçek sorunlar kadınlarda ciddi oranda cinsel isteksizlik yaratıyor.
Erkekte oluşan şikayetin, kadında isteksizlik yaratması durumu da var. Kadının olayı nasıl ele aldığı da önemli. Kişisel faktörler, kişinin olayı ele alış biçimi sonucu değiştiriyor tabii ki diyor.
Kadının Rol değiştirmesi
Bazen de benim Kadın danışanlarım dan gözlemlediğim kadarıyla; Kadınlar evlenmeden öncesinde cinselliği arzuluyor, merak ediyor yani kadın, sevgili, eş kimliğini daha net yaşarken, evlendikten sonra hızla değişim gösterebiliyorlar. Bu değişim genelde oynadığı rolü değiştirmek şeklinde kendini gösteriyor, anne, arkadaş, iş kadını, ev kadını gibi rolleri üstlenebiliyorlar. Bu rollerinin altında kadın ezildikçe yani toplumsal rollerin üzerindeki baskısı arttıkça sevgili rolü git gide geri plana atılıyor. Kadının eve ayırdığı zaman, işe ayırdığı zaman, akrabalara ayırdığı zaman,yanında bir de ilişkisine ayırdığı zamana bakıldığında ilişkisine diğerlerine göre çok küçük zaman ayırıyorsa yani sevgililik rolüne verilen zaman azalıyor ise cinsellik sürekli geriye düşüyor ve bu zamanla cinsel isteksizlik oluşturuyor olabilir.
Sadece Sevişmek İçin Yakınlaşmak İstemiyorlar
Cinsel isteksizliğin en önemli sebeplerinden biri de ; Kadınların eşlerinden yeteri kadar ilgi görememesi. Bir de eşinin sadece sevişmek isteği zaman kendisine yaklaştığını düşünen kadınlarda da cinsel istek problemi meydana geliyor. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, cinsel isteksizlik sorunu yaşana bir kadın bana şunları anlattı. “Sadece cinsel ilişki kurmak istediği zaman bana yaklaşıyor.
Ben de bu nedenle uzak duruyorum, çünkü bu bir oyun gibi, hep belirli şeyleri yapıp sonra benimle sevişmek istiyor. Benden ne istediğini biliyorum ve bunu istemiyorum.” Ancak bu ve bu tür sorunları anlatarak bize gelen bayanlar cinsel anlamda daha canlı, uyanık olmak, cinsel istek duymak istiyorlar ve kendilerinde bu yönde bir eksiklik varsa bununda çözümünü bulmak istiyorlar.
DevamıErkeklerin Cinsellikten Beklentileri
ERKEKLERİN CİNSELLİKTEN BEKLENTİLERİ
Sağlıklı bir ilişkinin özünde, karşılıklı olarak kişilerin beklentilerinin bilinmesi ve elbette yerine getirilmesi yatıyor. Tatmin edilmemiş isteklerle dolu bir ilişki için ne yazık ki uzun soluklu olmuyor. Bu gün pek çok boşanma sebebi belki kimselere açıklanmasa da cinsel tatminsizliğin verdiği öfkenin dışa vurumun dan kaynaklanıyor. Ve sebepler birçok şekil alabiliyor fakat alta yatan sebep değişmiyor.
Cinsel yaşam, ilişkinin temel esaslarından biri olduğuna göre tatminkar bir cinsel yaşam, mutlu bir ilişkinin göstergesidir diyebiliriz. Kadınların cinsel yaşamdan daha çok duygusal beklentileri ve eşinin onu anlamasını beklerken acaba erkekler ne bekler? Erkekler sadece seks mi isterler? Yada eşinin fiziksel olarak onu yeterince tatmin mi etmesini? Yada cinsel ilişki sırasında eşinin kontrolü onda mı olsun ister? Acaba erkekler Cinsellikte eşinden ne bekler? Bunu bilmek cinsel ilişkinizi düzenleyip düzgün bir beraberlik için şarttır.
Erkekler İlgi Alaka İster
”Erkekler cinsellikten beklentileri ” denince kabul edin aklınıza hemen seks geldi, değil mi? Evet erkekler yatakta seks yapmak ister kuşkusuz. Ama hayır, yanılıyorsunuz; sadece seks değil erkeklerin beklentileri. Onlarında aklında cinsellik değince her zaman seks gelmez. Onlarda her an sekse hazır varlıklar değiller aslında. Onlarda en az kadınlar kadar şefkat, ilgi ve alaka bekliyorlar eşinden yatakta.
Eşinden biraz daha yakınlık, belki sırtını sıvazlanması, kadınların o doğal anaç taraflarıyla ilgi görmek istiyorlardır. Onu anladığınızı, Onunla sadece seks yapmak değil, uyum için de beraber olduğunuzu ona bu şekilde göstermeniz, aranızda zaman zaman oluşabilecek gerginliklerin en iyi ilacı olacaktır.
Erkekler arzulandığını; görmek ister
Erkeklerin bu sekse her zaman hazırlardır izlenimi kadınları yanlış beklentilere itebiliyor. Sanıldığı gibi erkekler her zaman sevişmeyi başlatan taraf olmak istemezler. Biraz da eşinden beklerler bunu. Kadınlar kadar erkeklerde kendinin istenildiğini, arzulandığını özlendiğini görmek isterler. Bundan dolayı eşler her zaman karşıdan beklememeli zaman zaman eşini arzuladığını göstermelidir.
Erkekler tahrik edilmeyi, hatta hiç akıllarına gelmeyen anlarda baştan çıkarılmayı hayal ederler. Erkekler ilişkilerinde böyle ufak oyunlarla heyecanlandırmayı beklerler. Her kadın eşinin ilgisini aslında nasıl çekeceğini bilir, bilmiyorsa da muhakkak öğrenmelidir. Bazen şehvetli bakışlarla, seksi sözlerle, belki minik öpücüklerle sevişmek istediğinizi eşinize belli edebilirsiniz.
Erkekler Keşfedilmek ister
Erkekler vücutlarının keşfedilmesini isterler. Kadınların erkeğinin vücudu üzerinde onun zevk aldığı bölgeleri keşfetmesi gerekir.Bazen kadınlar çok istekli görünme korkusundan erkeğine dokunmaktan korka bilir fakat erkek vücuduna dokunulmasını ve kendisinin nelerden hoşlandığını söylemektense eşi keşfetsin istiyorlar.
Erkekler Rutin Seksten Uzaklaşmak İster
Erkekler kadınından yatakta farklı tekniklere ve pozisyonlara açık olmasını bekler. Onun tüm yönlendirmelerini ve farklılık taleplerini reddederek hep aynı biçimde sevişmek istemek, bir süre sonra seks hayatını rutin hale getirir. Erkekler eşiyle yatak da farklı şeyleri denemek arzu eder.
Erkekler duygusallık ister
Sanılanın aksine erkekler, eşlerinin porno filmlerinden çıkmış gibi davranmalarından pek hoşlanmazlar. Onlar da en az kadınlar kadar seks için duygusallık gerektiğinin farkındalar. Onlarda yatak da sadece seks değil sevdiği kişiyle duygusal bir birliktelikte beklerler. Öyleyse biraz duygusallık, biraz romantizm her iki tarafa da iyi gelebilir.
Erkekler yatakta yönlendirilmek ister
Erkekler yatakta her zaman iplerin kendi ellerinde olmasını istemezler. Fakat kadınlar da toplumun baskılarıyla beraber cinsel istek ve arzularını bastırmaları, eşinin onu yanlış anlamasından korkuları, hafif kadın olacakları düşüncesi, yatak da pasif kalmalarına sebep olabiliyor. Erkekler, zaman zaman sevişme esnasında eşleri tarafından yönlendirilmekten, eşlerinin fikrine uyum sağlamaktan zevk alırlar. Hatta bazen ellerini tutup onu hareketsiz bırakarak sevişmeyi tamamen sizin sürdürmenizi beklerler.
Mutlu bir evliliğin yolu mutlu cinsel hayattan geçmektedir. Ve cinsellik ihmal edilmesi yada gereken önemin verilmemesi taktirde bunun tatmini farklı kaynaklar da arana bilir. Bu yüzden eşlerin hatalar yapmaması için, karşılıklı olarak cinsel hayatın önemsenmesi gerekir.
DevamıCinsel Sorunlarda Kadın Ve Erkekler Arasındaki Farklar
CİNSEL SORUNLARDA KADIN VE ERKEKLER ARASINDAKİ FARKLAR
Kadın ve erkek birbirine olan farklılıklarını hayatın her safhasında belli ettikleri gibi cinsel beklentilerinde de farklılıklar yaşarlar. Erkekler cinselliği kadınlara nazaran daha açık olup, uyarılmaları daha kolaydır. Kadınlar ise daha saklı, gizemlidir ve cinsel arzu ve isteklerini net ifade edemezler…
Tabi çiftlerde iki taraf cinselliği farklı şekillerde hisseder ve yaşarken; Sorunlarını da farklı farklı yaşarlar. Ve yaşadıkları sorunlardan da farklı etkilenirler. Unutmamak gerekir ki evlilik ve cinsel hayatı birbirinden ayrı düşünmemek önemlidir. Sonuçta, evlilik problemleri cinselliği, cinsel problemler de evliliği sıkıntıya sokuyor. Ülkemizde kimi belli etse kimi etmese de kadın ve erkeklerin yüzde sekseninden fazlası için cinsellik önemlidir. Aynı zamanda cinselliğin bir ilişki için gerekli olduğuna inanılıyor. Yine ülkemizde her üç çiftten biri sorun yaşıyor. Böyle olmasına rağmen maalesef sadece on çiftten bir tanesi sorunu olduğunu kabul ediyor.
Kadınlarda Cinsel beklenti ve yansıyan sorun;
Cinsel sorunlar eşler arasındaki ilişkiyi çok yakından etkiliyor. Kadınlar cinsel ilişkiden zevk almadıklarında, eşine karşı güvenini kaybediyor ve kendini kullanılmış hissedebiliyor.Aslına bakarsanız kadın ve erkeklerin cinselliğe bakışı pek çok açıdan farklıdır. Kadınlarda cinsellikte ne hissettiği yani duyguları daha önemlidir. Kadınların genelinde cinsellik yatak odasından çok önce başlıyor. Romantik sözler, duygusal bir yaklaşımlar, kadınları cinsel olarak motive ediyor.
İlişkisinde bu yakınlığı bulamayan kadınlar için cinsellikten alınan tatmin de azalıyor hatta belki hiç tatmin olamayabiliyorlar. İlişkilerindeki çatışma, iletişim sorunları, günlük yaşadıkları stres; cinsel sorunlara zemin hazırlamaktadır. Bir de kadınlar çoğu zaman evlilik hayatına çok fazla cinsellik hakkında bilgi sahibi olmadan başlayabiliyorlar. Kendi cinselliklerini eşleriyle keşfediyorlar. Dolayısıyla, çoğu zaman eşlerinin cinselliği başlatmasını ve sürdürmesini bekliyorlar. Eşlerinin içgüdüsel olarak kendisinin ne düşündüğünü ve ne istediğini anlamasını, ona göre davranmasını bekliyorlar. Bu durum ise eşlerine cinsel performansta başarılı olma baskısı şeklinde yansıyabiliyor.
Erkeklerde cinsel beklenti ve yansıyan sorun;
Erkeklerde ise cinselliğin fiziksel yönü biraz daha ön planda oluyor. Erkek vücudu kadınlara göre cinselliğe daha hızlı hazır hale geldiğinden, bu fark erkeklerde stres yaratabiliyor. Hızlı uyarılmayan veya hızlı doyuma ulaşamayan eş, erkeklerin kendilerini yetersiz görmesine yol açabiliyor.
Bazı durumlarda ise erkek bu farktan dolayı eşini suçluyor. Kadın da cinsel sorunlar varsa erkekte bu durum öfke yapıyor. Karısı tarafından istenmediği kanısına varan erkeğin cinsel enerjisi öfkeye dönüşür. Bu evliliğin, dışarıdan görünmeyen iç yüzüdür ve diğer insanlar tarafından yanlış yorumlanabilir. Mesela sessiz, sorun çıkarmıyor, kocasına hizmet ediyor gibi görünen bir kadın ve karşısında her şeye bağıran, kızan öfkeli bir erkek varsa tabi ruhsal bir sıkıntısı olmadığı müddetçe; büyük ihtimalle cinsel yaşamlarında ciddi sorunları vardır, karısı tarafından geceleri reddediliyor olabilir. Erkek de acısını gündüz çıkarmaya çalışıyordur.
Özellikle bu tür evlilikte; dışarıdan gözlemleyenler özellikle kız çocukları babalarına, anneye haksızlık ettiği için kızgınlık besleye biliyorlar, hatta erkeklerden ve evliliklerden soğuya biliyorlar. Oysa karşılıklı olarak birbirlerine şiddet uyguluyorlardır; fakat görünen tek taraftır.
Cinsellik kadının görevi, erkeğin hakkı mıdır?
Belki de kulaktan dolma en çok yapılan yada düşünülen hata bu olsa gerek. Cinsellik iki kişi için de hem görevdir hem haktır. Keyif almak iki kişinin de hakkıdır, eşine keyif vermek de iki kişinin de, başta kendi mutlulukları için görevidir. Cinselliği eşlerden biri görev olarak yapıyorsa bu iki kişi için de eziyet olur. Kadın cinselliği sevmiyor ve görev olarak katlanıyorsa erkek kendini tecavüzcü gibi hisseder.Erkek sadece kendi zevkini düşünüyor ve eşi ile ilgilenmiyorsa hem karısını mutsuz eder hem de kendi mutsuz olur, tatmin olmuş bir cinsellik yaşayamaz. Karısı cinsel doyuma ulaşmayan hiç bir erkek kendi de cinsellikten tam bir doyum sağlayamaz.
SORUNUNUZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSANIZ; ÇÖZÜM
Cinsel uyarılma açısından farkları anlayın
Yaşamın bir döneminden hemen hemen her çift seksle ilgili bir sorun yaşar. Bazı sorunlar kendiliğinden ortadan kalka bilirken bazılarının da sabırla ve özenli ve bilgili bir eşin yardımıyla aşılması mümkün olur. Bazı sorunların çözümü de daha fazla çaba ve yaklaşım değişimlerini gerekli kılabilir.
Çiftler birbirine hem duygusal hem de fiziksel olarak en yakın cinsel birliktelikle olurlar. Ve bu durumda sıkıntılarını yada birbirlerine memnun oldukları durumları daha açık ifade etmelidirler.Her iki kişinin de dürüstçe duygu ve düşüncelerini paylaşmaları, cinsel mutlulukları için çok önemlidir. Cinsellikte neden zevk aldığını bilmek, bunu eşine doğru ifade edebilmek ve eşinin de arzu ve isteklerini anlamaya çalışmak sağlıklı olandır. Doğru cinsel bilgilere sahip olmak, Kulaktan dolma laflarla hareket etmemek, cinsel sorunlarda hemen karşı tarafı suçlamamak da cinsel iletişimin bir parçasıdır. Kadın ve erkek vücutlarında cinsel uyarılma açısından oluşan farkları anlamak da kaliteli bir cinsel hayat için gerekli. Doğru cinsel bilgi seviyesi ile cinsel iletişim yeteneğini geliştirerek cinsel sorunlarınızın üstünden gelebilirsiniz.
Kendinizi cinsel olarak ifade edebilme kabiliyeti yaşam boyu devam eder. Bu kabiliyetin beslenmesi gereklidir. Bu tatmin duygusunun önemli bir parçasıdır.
DevamıCinsellikten Uzak Evlilikler
CİNSELLİKTEN UZAK EVLİLİKLER
Eşlerin evliliğini ayakta tutan en büyük yapı taşı, cinsel ilişkilerinin düzenli ve sağlıklı devam etmesidir. Maalesef çok yoğun çalışma temposu, stres, anlaşmazlıklar, diyalog eksiklikleri ve daha bir çok sebepten eşler cinsel yaşamdan uzaklaşabiliyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki evli olup fakat cinselliği yaşamayan bir çok çift mevcut.
Cinsellik eşler arasında bedensel ve ruhsal bir ihtiyaç olduğu gibi; Diyalogla çözemedikleri sorunların da en güçlü silahıdır.Eşler cinselliğe gerekli önemi verdiklerin de eşlerin birbirine bağlılığı ve tutkuları artacak ve belki de sorunlar eskisi kadar sorun halini almayacaktır. Yani diyebiliriz ki cinsellikten yoksun evlilikler, yıkılmak için bir çatırtı beklerken, cinsel ilişkilerini tutkulu yaşayan çiftler ise sorunlarını göz ardı yapabiliyorlar.
Evliliklerde duygusal bağlılığı da, sağlamlaştıran cinselliğin olması için; elbette sevgi ,aşk olmalıdır. Bu eşler arasındaki aşkı cinsel ilişki, daha da arttırır. Cinsel hayatlarında tatmin olan eşler, romantizm ve aşkı daha doygun bir şekilde yaşayabilirler. Romantizm ve aşk arttıkça da eşler daha tutkulu bir cinsel hayat yaşayabiliyorlar. Yani cinsel ilişkilerin güçlü olması aşkı ve romantizmi artırıyor, aşkın ve romantizmin artması da, cinsel ilişkide ki tutkuyu arttırıyor.
Cinsel Yaşam da Tutku Sosyal Yaşamın Kalitesini arttırıyor; Beğenilmek ve sevildiğini hissetmek, Gerek kadın gerekse erkek olsun herkesin dilediği bir konudur. Beğenilme ve gerçekten güzel yada çekici olduğunu hissetme, kişileri mutlu eder. Cinsel olarak da, eşi tarafından beğenildiğini hisseden ve cinsel tutkuya ulaşan çiftlerin ise; Özgüvenleri artıyor.Kendilerine ve kişisel bakımlarına daha fazla önem verip, daha güzel görünüyorlar. Hayatla daha iyi baş edebiliyor ve çevrelerine daha fazla pozitif enerji yayıyorlar. Daha çok gülüp daha samimi ve içten sosyal ilişkiler kuruyorlar. Böylece hayat kaliteleri artıyor. Cinsellik eşler arasında çok önemli; düzenli ve tutkulu olması hayat kalitesini artırırken düzensizlik ise hayat kalitesini düşürüp, devamlı depresif bir ruhsal yaşam içinde olmalarını sağlıyor.
Evli Çiftlere Tavsiyeler;
Evli ama cinsellikten uzak bir çift olmak istemiyorsanız; Elbette cinsel hayatınıza önem verip kendi mutluluğunuz için eşinize nasıl davranmanız gerektiğini, sizin mutluluğunuza giden yolun onun kinden geçtiğini unutmamanız gerekiyor.
Erkeklerin cinsel ilişkilerindeki tutkuyu arttırmak için; Eşlerine sıkı sıkı sarılmaları çok önemlidir. Kadınlar sevildiğini ve arzulandığını en çok sarılma anında hissederler. Sarılmak onlara güven duygusunu yaşatır. Vücut teması kadınlar için çok önemlidir. Kadınlar için cinsel ilişkide süreç çok önemlidir. Araştırmalarda; Kadınların cinsel ilişki öncesinde, eşlerinin sevgisini hissetmek isterler. Sarılma, Öpme, sevgi dolu sözlerle kendilerine eşlerinin yaklaştığında; cinsel birliktelikten daha fazla haz alıp daha mutlu olabiliyorlar.
Erkekler ise; eşlerinin onlara daha fazla övgü ve ilgi göstermelerini, Kendi hayallerindeki fantezilere eşinin karşılık vermesini, Kendi mahrem hayatların da eşinin ona daha rahat davranmasını bekleyip, kendisiyle cinsel ilişkide mutlu olduğunu göstermesini beklerler.
Evet başta da söylediğimiz gibi cinsel ilişki; Bedensel ve fizyolojik olarak bir ihtiyaçtır, fakat cinsel birliktelik zorunluluk halini aldığında çekilmez olur ve eşleri birbirinden uzaklaştırır. Kadınlar özellikle ”Eşindir olmak onu mutlu etmek zorundasın”, ”ona çocuk vermek zorundasın ” ”Erkek çocuk doğurmak zorundasın” gibi zorunlu durumlarda üzerindeki bu baskıyla cinsellikten soğurlar. Cinsel birliktelik, içine; psikolojik, biyolojik, genetik, zihinsel, fizyolojik, duygusal olmak üzere çok yönlü hem ruhsal hem de bedensel birlikteliktir. Öncesi de , cinsel birliktelik esnası da ve sonrası da önemlidir. Sadece yatak da değil normal hayatlarında da tutkuyu yaşamaya çalışmalıdırlar. Eşlerin kaliteli bir cinsel hayat için birbirleriyle konuşabilmeleri, anlaşa bilmeleri ve birbirlerinin hoşuna giden davranışlara dikkat etmeleri ilişkiye olumlu şekilde yansıyacaktır.
Cinselliğin eşleri mutlu eden yönü çok güçlü olduğu gibi, eksikliğinde ise çok ciddi depresyon etkileri oluşturabilir. BU yüzden eşlerin evli ama cinsellikten uzak kalmamaları ve bunun için karşılıklı özveri göstermeleri gerekir. Tabi bu özveriyi bütün hayatlarına yaymaları da oldukça önemlidir.
DevamıEşine Karşı Cinsel Tutkuyu Kaybedenler
Teknoloji hayatımıza güzellikler, yenilikler getirirken, bir yandan da maalesef evlilik hayatını öldüre biliyor. 70 yıllara dönüp bakıldığında; Sinemada aşk, sevgi gibi çok derin bir kavram içerirken, şuan evimize giren dizilerde ; Esas adam sevgilisine deli gibi aşık olup, kısacık zamanda aşkı bitip, başkasına aşık olabiliyor. Sevmedikleri halde seviyorum demeler, yada biriyle beraberken başka kişiye aşık olup, eşinden kaybolan tutkuyu onda yaşama arzusu… Ne kadar da normalleşmiş gibi değil mi?
Evet gerek çabuk tüketme diyelim, gerekse böyle dış çevreden etkilenme, fakat şurası kesin ki evlilikler günümüzde çok çabuk bitiriliyor. Sadece anlaşmazlıklar çekişme ve tartışmalarla kalmıyor. Hatta bazen siz dışarıdan baktığınızda bir aile görürsünüz, ama içeride ya ayrı odalarda yatan eşler, yada birbirine dokunamayan karı kocalar görebilirsiniz. Önceden eşler ne kadar kavga etse de, yatağa küs girmeme gibi, bir anlayış vardı. İnsanlar eşine küs girdiğinde yatağına, büyünün bozulacağına inanır, ne olursa olsun yatmadan önce barışılırdı. Şimdi ise tartışmalar yatağa taşınıyor. Zamanla eşleri birbirinden soğutup aralarındaki cinsel arzuyu bitiyor. Ve bunlar sadece cinsel sorunlar olarak değil, aileyi kökten sarsacak sorunlar halini alıyor. Eşler birbirine tutkuyu kaybederken, Başkalarına tutkuyla bakabiliyorlar. ”Cinsel soğukluğun”daha üzücü noktalara taşınmaması için, eşler tekrar aralarındaki bu bağı yakalaya çalışmalı bunun için emek harcamalıdırlar.
Cinsel tutkunun eşler arasında azalması gibi, sorunların arkasında; aslına bakarsanız biyolojik sorunlardan ziyade, bu duruma getiren ruhsal sorunların etkisi vardır. Özellikle kişinin bilinç dışı tepkileriyle buluşan içtenlik, bağımlılık, reddedilme, değersiz görülme, gebelik korkusu gibi faktörlerin birleşmesi, Cinsel tutkuyu yok etmektedir.
”Cinsel tutkunun kaybolması” halinde tutku duyulmayan ve arzulanmayan kişinin, eşine yaklaşımında değişiklikler yapması işe yarayan bir yöntemdir. Mesela kadın eşini arzulamıyor diyelim; Burada kadının eşine karşı cinsel tutkusunu kaybetme sürecine bakmak lazım. Eşinin; Kadına tavırlarında ve davranışlarında, eşini ondan soğutup rahatsız eden, en temel huy neyse bunda yapılacak düzeltmeler, kadının eşine karşı cinsel tutkusunu oluşturabilir.
Cinsel tutkuyu kaybettiren, eşlerin birbirine yaptığı en temel davranışlar nedir? Gelin buna hep beraber bakalım evliliğinde özellikle ”Cinsel tutkusunu kaybetmiş” çiftlerin önemsemelerini dilerim.
Eşinizi iğrenmesine neden olacak kadar zorlamak;
Unutmayın ki; Her kişinin kendine göre belirli seviyede tutku ve arzu sınırı vardır. Eşinizle aranızda bu arzu sınırı farklı olabilir.Ve eşinizi gereğinden fazla zorlanıyorsanız, iğrenme ve tiksinme duyguları yaşayabilir. Bu iğrenme duyguları zamanla eşinizin ”Cinsel tutkusunu” kaybetmesine neden olur.Mesela ; Erkek kadını sürekli aşağılıyor, kötü davranıyor. Bu durumda zamanla kadın eşine karşı cinsel tutkusunu kaybediyor . Hatta bir adım daha ilerisi; Eşi tarafından beceriksizlikle suçlanıp, değişmeye zorlanan kişiler ise, zaman içinde eşlerinden iyice nefret edip uzaklaşıyorlar. Mesela; Diyelim ki evin erkeği sizsiniz. Kadın baskın karakter ve sürekli kendi dediği olsun istiyor. Sizi pısırık erkek olmakla suçluyor. Kadınının gözünde hiçlik duygusuna kapılan erkek, zamanla eşine karşı arzu eksikliği yaşamaya başlıyor. Bu tarz davranışlardan uzak durmak ve cinsel hayatta da normal ailevi hayatta da karşı tarafın neyi ne kadar istediğine ve saygıyı kaybetmemeye önem vermek gerekir.
Sizi eşinizden soğutan panik halini terk edin;
Bazı kişiler sizden yada normalden fazla heyecanlı, hassas, kırılgan, titiz olabiliyorlar. Aynı zamanda öz güven eksikliğinin de vermiş olduğu şu sonuçlar ortaya çıkıyor. Eşlerinin kendilerini beğenip beğenmeyeceği, eşine yetip yetmeyeceği konusundaki sürekli panik yaşıyorlar. Evlenmişler, aradan yıllar geçmiş, hala eşine kendisini ispat etme derdinde yaşıyor. Panik halleri hiç bitmediği için, ilişkiden soğumaya başlıyor ve zaman içinde cinsel tutkusunu kaybediyorlar . Cinsellik önce kendi mutluluğunu için yapılan bir eylemdir. Ne eşini ne kendini gereksiz evhamlara mahkum etmeyin.
Aşırı arzulu eş de cinsel tutkuyu bitirebilir;
Eşlerden birinin aşırı arzulu olması, zaman içinde diğer kişiyi ilişkiden uzaklaştırıyor. Zorlamalar artarsa cinsel tutkusunu kaybedilir ve isteksizliğe dönüyor. Karşınızdaki kişi her zaman sizin gibi hissetmek zorunda değildir. Onunda ne istediğini iyi takip edip nerede durması gerektiğini ayarlaması gereke bilir. Yoksa ilerisi için daha büyük kayıplar yaşayabilirsiniz.
Cinsel arzu duygusal meselelerin önüne geçmemeli;
Unutulmamalı ki ; Evlilikler iyi gün ve kötü günlerde birbirini desteklemek ve paylaşmak da kurulumu için sebeplerdendir. Evlilik hayatı boyunca iyisiyle kötüsüyle nice zaman geçiyor. Hastalıklar, ölümler, iflaslar, uzun yolculuklar, yorucu günler… işte tüm bu döngü içinde eşlerin cinsel ilişkilerine ara vermeleri, cinsel ilişki seviyelerini düşürmeleri gerekebiliyor.Karşı tarafın duygusal durumu paylaşılmalı.
Oysa ilişkinin hiç düşmemesi, çiftlerden birisinin hep aynı seviyede tutmaya çalışması, diğerinin ona uymada güçlük çekmesi, zaman içinde cinsel tutkuyu kaybetmesine sebep olur. Ne garip değil mi? Evlilikte yaşanan doğal durumların, arzu seviyenize inişli çıkışlı yansıması gerekiyor. Bu iniş çıkış ilişkiye hiç yansımadan hep aynı çizgide devam ederse zamanla cinsel tutkusunu kaybedilir. Mesela Kadının diyelim annesi vefat etti. Ve annesini toprağa verdiği günün akşamı eşi, onula cinsel ilişki yaşamak istedi ve kadını buna zorunda bırakmış. Böyle bir durumda; Aradan yıllar geçse bile kadın bu nedenle kocasından nefret edebilir. Hatta eşiyle aynı odada bile uyumak istemeyebilir.Tabi oda ayırmanın; altında yatan nedenlerden belki bir çok şey olabilir ama buda oldukça güçlü bir neden olabilir. Eğer ki acı gün kötü gün deniyorsa, hastalıkta sağlıkta deniyorsa, eşimizin duyguları paylaşmayı öğrenmeliyiz.
İki tarafta arzuyu kaybettiyse;
Çiftlerden birisinin değil de her ikisinin birden düşük arzuyla yoğrulmuş olması, kendiliğinde oluşmuş bir eş arzulamama durumudur ki en vahim olan tablo budur. Bu tip ilişkiyi toparlamak inanılmaz zordur. Ekstra emek ve bir uzmandan yardım almak gerekir. Yoksa evlilik istenmeyen sona doğru sürüklenir.
İçinizde sakladığınız Öfke ;
Eşlerden birisinin eşine karşı olumsuz duyguları veya kızgınlıkları varsa, bu durumu eşine anlatıp açıklayabiliyorsa yani sorununu onunla paylaşabiliyorsa, toparlanabilir bir cinsel isteksizlik sorunu yaşıyordur. Ama eşe kızgınlık var, yani cinsel isteksizliğinin önünde belirli bir engel var, üstelik bu durumu eşiyle konuşup çözümleyemiyorsa, cinsel tutkusunu kaybedilir. Ve telafisi çok zor olur. Engelini bilerek eşine yakın davranması ve onu arzulaması mümkün değildir.
Cinsel tutkusunu kaybı ciddi bir sorundur. Evliliklerin sonunu hazırlayan bir sorun. Maddelerde de belirttiğim gibi bu konu biyolojik değil tamamen ruhsal ve bilinç altı problem olabilir. Çözülmediği taktirde ayrılık kaçınılmazdır. İlişkilerinizi düzeltme yolunda bir ilişki koçundan yardım almanızı tavsiye ederim .
Cinsel İşlev Bozuklukları Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz İçin Web Sitemizi Ziyaret Edebilirsiniz
www.cinseltherapist.com Tel: 0507 116 11 00
Kadınları Cinsellikten Uzaklaştıran Erkekler
KADINLARI CİNSELLİKTEN UZAKLAŞTIRAN ERKEKLER
Kadınlar erkeklere göre çok daha duygusaldır. Bir çok beklentilerinde olduğu gibi cinsellikten beklentilerinde de önce duygusal beklentilerine karşılık bulmak isterler. Eğer ki eşleri onların duygularını önemseyip, cinsel paylaşıma kendilerini hazırlamadıkları taktirde, Cinsellik kadın için yakınlaştırıcı değil eşinden uzaklaştırıcı bir paylaşım halini alıyor. Bir erkeğin kadına güven verebilmesi için ilk önce eşinin hislerine hitap etmeyi öğrenmesi gerekir. Güven alamadığı bir ilişkiden kadın gittikçe soğur hatta zoraki beraberliklerde kadının ruhsal durumunda da telafisi çok zor rahatsızlıklar çıkarabilir.
Aslına bakarsanız eşler cinselliği sadece arada bir yapılması gereken, hatta zamanla sadece bir vazife haline getirdiklerinde; Gitgide birbirlerinden soğur ve uzaklaşırlar. Özellikle uzun evliliklerde çiftlerin ilişkilerin de en büyük sorun cinsel isteksizlik olduğu görülür.Cinsel isteksizlik sorunlarının kaynağına bakıldığında kadının isteklerini ve kendini rahatsız hissettiği davranışları çok ifade edemediği, erkeklerin ise eşlerinin hislerine, algılayışlarına önem vermedikleri yada yanlış anladıkları görülür. Sonuç olarak bu davranışlar eşleri birbirinden uzaklaştırdığı gibi kadınlarda ”cinsel soğukluk” denen süreci başlatmış olur.
Cinsellikte kadının erkeği uzaklaştıran davranışları olduğu gibi, erkekler de cinsellikten kadınları uzaklaştıracak birtakım davranışlarda bulunuyor. Ve sonuç olarak kadın cinsellikten soğuyor. Aslında kadında sağlık açısından bir sorun olmamasına rağmen, cinselliğe karşı duyulan istek yok olur. Herkes zaman zaman inişler çıkışlar yaşayabilir, bu bazen olan insanın ruh halinde gerçekten isteksizlik olduğu durumlardan farklıdır; Genelde sürekli olarak bu isteğin yenilenmesi ve zamanla hiç istek duymama halidir. Bunun için bir ilişki koçundan destek alınabilir ve neyden kaynaklandığını tam olarak anlamanız çözüm bulma noktasında size yol gösterici olacaktır. Azalmış cinselliğin sebebi, kültürel, dinsel, sosyal, psikolojik ve bedensel olabilir. Bir sorun olduğunu farklın da olup bunun adını koyamıyor, yada içinden çıkması çok daha bir durumda kendinizi hissedebilirsiniz. Bu yardım almak en doğru ve sağlıklı adımdır.Kadınlarda cinsel duyguların azalması ya da tamamen yok olmasını,eşlerine karşı duyulan cinsel çekiciliğin ve isteğin olmaması olarak tanımlayabiliriz. Cinsel soğukluk, kadının cinsellikten hiç haz alamaması,doyuma ulaşamaması ve cinsel birleşmeden tamamen kaçmasına sebep olur.
Erkekler Kadınların ”cinsel soğukluk” Nasıl yaşamasına sebep olur?
Kötü Kokmaları; Erkeklerin içki sigara içip gereken kişisel bakımına önem vermemeleri sonucu; kötü, hatta dayanılmaz bir koku yayarsa, hijyenik temizliğine eskisi kadar önem vermezse kadın bundan rahatsızlık duyabilir, zamanla ona dokunmak ve seks yapmak istemeyebilir.
Hastalık derecesinde kıskançlık; Kadınlar başlarda eşinin kendini sahiplenmesini ve kıskanç tavırlar göstermesinin den hoşlansa da zamanla; erkeğin aşırı müdahaleci tavırları eğer duygusal şiddete dönüşmüşse, kadında olumsuz bir algıya neden olabilir. Ve eşlerinden hem duygusal, hem de cinsel olarak uzaklaşmalarına sebep olur.
Baskıcı Eş: Kadının da erkeğin de ayrı bir dünyası vardır. Eğer erkek kendi dünya algısını baskı kurarak kadına kabul ettirmeye çabalarsa sonunda iki dünya çarpışır. Erkeğin kadının doğasını anlayışla karşılamasının yanında, herkesin kendi hikayesi olduğunu ve dünyayı farklı farklı algıladığını kabul etmesi gerekir. Baskı sürerse, kadın kesinlikle psikolojik tepkisini ortaya koyar ve zamanla soğuyabilir.
Zamanla ilgisini daha az göstermesi; Nişanlılık döneminde ve evliliğin ilk yıllarında erkeğin kadına karşı gösterdiği nazik, ılıman ve sevecen tavırların değişmesi, kadına o yeni evliliğinde davrandığı gibi ilgiyi ve alaka davranmaması, kadını kaybetmenin en iyi yoludur diyebiliriz. Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de istikrar önemlidir. Bu nedenle ilişkinin süresi ve şartları ne olursa olsun, erkek de kadın da karşılıklı ilgiyi ve saygıyı canlı tutmak zorundadır.
Hep kendini düşünme; Aşırı bencillik, ben merkezci, hep benim dediğim olsun davranışı sıkıntı veren bir tutumdur. Kaldı ki kadın yaratılışı gereği ilgi odağı olma isteğine sahiptir, aynı zamanda kadın da duygusallık hakimdir, şartlar böyleyken erkeğin kendini zorla merkeze yerleştirme isteği sonunda olumsuzlukları beraberinde getirebilir.
Çok acele etmek; Kadınları, cinsellik başta olmak üzere birçok konuda erkeğin aceleci tavırları rahatsız eder.Unutulmamalı ki cinsel yaşamda acele etmek her zaman kaybettirir. Cinsellik iki bireyin arasında yaşanan gerekli sabrı, saygıyı ve özveriyi gerektirir. Acele ile cinsellik yaşayan bir erkek, bir süre sonra doyumsuz kalan ve enerjisin de yarım kalan kadında dengesiz bir ruh haline neden olabilir.
Uzun süre cinsel ilişkiye girmemek ; Uzun süre cinsellikten ve cinsel uyaranlardan uzak kalmak cinsel isteği azaltabilir. Cinsel ilişki hep aynı, durağan ve fanteziden yoksun ise çift zamanla birbirinden uzaklaşabilir. Bu nedenle erkekler istemeseler bile eşlerine dokunmalı ve Sarılmalıdır. Bu ille de seks yapacakları anlamına gelmez ama kadının soğumasını önler. Erkek kadına sevgisini ona dokunarak göstermelidir.
Gereksiz sürtüşmeler; Evlilikte ya da ilişkide anlaşmazlık varsa cinsel sorunları da meydana çıkarır. Hiç bir kadın sevmediği yada sevgisini hissetmediği biriyle beraber olmak istemez. Kadının istemediği davranışlarda ısrar etmek, kadını öfkelendirir ve öfkeli kadın zamanla eşinden soğuyabilir.
Kadının fiziğini beğenmeme; Kadınlar için dış görünüşleri çok önemlidir, buna çok aldırış etmeyip kendi ile barışık olduğunu söyleyenler için bile böyledir. Kadınlar vücutlarının nasıl göründüğüne çok önem verirler. Vücutlarını beğenmeyen kadınlar eşinin bakış açısını kendi gözleri gibi algılarlar. Bu nedenle erkek iltifat etmediğinde, beğendiğini ve arzuladığını eşine belli edemediğinde, kadın zamanla öz güvenini yitirir ve cinsel açıdan soğuk bir hale gelebilir.
Cinsel isteksizliğin çözümü bazen çok karmaşık olabilir. altında farklı bağlantılar olabilir.Fakat en başta cinsel isteksizliği çözmek için ”cinsel sorunu” olduğu gibi kabullenmektir. Eşler birbirine yargılayıcı, suçlayıcı olmadan bu sorunu konuşabilmeli, cinsel isteksizliği çiftin ortak bir sorunu olarak ele almalı ve birlikte çözüm yolları aramalıdırlar.
Devamıİlişkinizde Cinsel Tutkuyu Kaybetmeyin
İLİŞKİNİZDE CİNSEL TUTKUYU KAYBETMEYİN
Kadınla erkek arasındaki cinsel çekim oldukça kuvvetli bir bağa sebep olur. Cinsel çekim eşlerin bir araya gelmesinde ve ilişkilerin yıllar boyu sağlıklı bir şekilde devam etmesinde büyük rol oynamaktadır. Zaten amaç da eşlerin arasında ki bu çekim gücünü bir ömür boyu sürmesi sağlamak evlilik süresince karşılıklı cinsel arzu ve isteği korumaktır.
Tabi ki burada eşlere büyük vazifeler düşer. Cinsel uyumu korumanın püf noktalarını ve sağlıklı bir evlilikte cinsel yaşama gereken önemi çiftlerin vermesi lazımdır. Eşlerin birbirini tatmin ettiği ve beklentilerine cevap verdiği bir cinsel ilişki anlayışı kendiliğinden gelişmez. Eşlerin karşılıklı cinsel hayatları için emek harcaması ve özveride bulunması gerekir. Cinsellik de tıpkı kişilikte olduğu gibi her kişinin kendine özgüdür.Burada önemli olan eşlerin birbirine yaklaşırken saygılı olup onun ne hissedebileceğini düşünmektir.
CİNSELLİKTE EŞLER NELERİ PAYLAŞABİLİR
Cinsel yakınlık esnasında eşler kendilerine haz aldıracak duygular içinde birbirine yakın olmak, sohbet etmek, dokunmak, sarılmak, öpüşmek, masaj yapmak, birlikte banyo yapmak ya da cinsel birleşme yollarıyla birlikte haz duyarak cinselliklerini paylaşabilirler. Tabi ki diğer yandan aşk, karşılıklı beğenme, birlikte olmaktan mutlu olma ve bu konuda hayaller kurma, hatta yalnızca bakışma bile cinsel bir yaşantı anlamına gelebilir. Evlilikte cinsellik konusunda dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vardır.
CİNSELLİKTEN BEKLENTİLERİNİZİ DİLE GETİRİN
Aslında evlilikte yaşadığınız farklı sorunlar cinselliği etkilediği gibi, cinsellikteki sorunlarda evliliğinizdeki farklı sıkıntıları tetikleye bilir. Örneğin parasal konulardaki sıkıntılar veya çatışmalar cinsel arzuların azalmasına sebep olabilir. Yada cinsellikten alamadığınız eksik enerji hayatınızın diğer yerlerinde de kendini göstere bilir. Kişisel inançlar da önemli bir faktördür. Cinsellikle eşlerin yapılmasını doğru ve uygun bulmadıkları birbirlerine göre durumlar olabilir.Bu noktada eşlerin cinsel beraberlikten beklentilerini ifade etmeleri için birbirlerine şans tanımalıdır. Yoksa gerçek sebepten uzaklaşıp eşler olmayan sebepler yüzünden tartışmaya başlaya bilirler oysaki sebep cinsellikte istedikleri doyuma ulaşamamalarıdır.Eşlerin evlilikte yeniliklere açık olması da oldukça önemlidir. Eşlerin karşılıklı konuşarak cinsel hayatlarını rutin ve sıkıcı olmaktan kurtarmak için çaba sarf etmeleri gerekir. Böylece cinsel yaşamlarına farklı renkler ve heyecanlar katabilirler. Eşinizin cinsellikten beklentisi ve nelerden mutlu olup neleri arzuladığı, hayal ettiği ile ilgili daha fazla şey öğrenmeye çalışın. Kadınlık ve erkeklilik bir bilinmezliktir; bu bilinmezlikle ilgili yeni şeyler öğrenmeye açık olmak da ilişkinizin sağlıklı ve uzun ömürlü olmasın da önemlidir ve eşlerin birbirlerine bu konuda yardımcı olmaları da atlanılmayacak kadar önemlidir.
CİNSELLİKTE TUTKUYU KAYBETMEYİN
Evliliklerde cinsel hayatta tutku ve içtenlik çok önemlidir. Tutku ve içtenlik kişilerin normal rutin hayatların da; hangi işi yapıyor olurlarsa olsunlar güzel ve mutlu bir sonuç alması için adeta bir vazgeçilmezdir. Yaptığınız işi aşkla yapıp, işinizi severseniz; bu sizin alacağınız sonucun kalitesini artıracaktır. Bu mekanik yorumdan öte iki farklı insanı bir yatakta, bir evde bir araya getiren evlilik olgusu açısından baktığımızda duyguların önemi elbette çok büyüktür. Evliliğin her adımında olduğu gibi cinsellik açısından da eşleri bir arada tutup ilişkilerinin devamını sağlama ve mutlu bir birliktelik için de duygular çok önemlidir. Eşler birbirilerinin duygusal ihtiyaçlarını fark etmelilerdir. Cinsel birleşme öncesinde en önemli husus budur. Duygusal açıdan birbirini tanımayan, eşinin ne istediğini önemsemeyen, onun duygularını anlamayan kişi eşinin kendisini cinsel açıdan tatmin etmesini beklemesi çok önemli bir hata olacaktır. Bu nedenle sadece cinsel sorunlar değil bütün evlilik içi çatışmaların temelinde duygusal farkındalığın artırılması çok önemlidir. Bu duygular fark edilemediğinde eşler arası hırçınlıklar kavgalar gerginlikler baş gösterir.
CİNSEL SORUNLAR İÇİN YARDIM TALEBİ
Cinsel sorunları için yardım talebinde bulunan eşler arasındaki ilişkinin niteliği cinsel konulu ilişki koçluğu sonucu açısından önemlidir. Bu noktada, çiftin arasındaki bağın niteliği hem yüzeysel hem de derin bir şekilde anlaşılmalıdır. Ki özde klinik sorunlar varsa ilişki koçu bu sorunlarla alakalı uzmanlara yönlendirme yapabilsin. Ayrıca ilişkiyi inceleme ve kişilerin sorunlarına çözümler bulmasın da; Birbirini derinden seven çiftler, işlevlerini yerine getirmeyi birbirlerini, hem bilinç düzeyinde hem de bilinç dışı düzeyde bütünüyle hissetmeyi gerçekten arzularlar. Böyle sevgi dolu çiftler için cinsel iyileşme tehdit oluşturmaz ve çatışma yaratmaz. Buna karşılık ilişkinin özünde düşmanlık, agresyon hakimse, etkileşimler görünüşte sakin olsa bile bunun tersi doğrudur. Böyle durumlarda iyi bir cinsel işleve yönelik arzu ifadesi, eşi incitmeye ve ona soğuk davranmaya yönelik bilinç dışı bir ihtiyaçla zıtlaşır. Bu tür bilinç dışı kızgınlıklar ve korkular terapi sürecine karşı da ciddi engelleri ve dirençleri harekete geçirecektir. Bir kadın derin kızgınlıklar beslediği bir erkeği nasıl sevgi ile okşayabilir ve ona nasıl haz verebilir? Yakınlaşmaktan ve ilişkiden korkan bir erkeğin bir kadına karşı sabırlı ve anlayışlı olma, onun kendisini uyarmasına izin verme olasılığı nedir? Negatif duyguların çözümlenebilir korkulara ve dargınlıklara dayandığı farklı bir takım durumlarda İlişki koçu negatif etkileşimleri başarıyla ele alabilir .Aslına bakarsanız cinsel konular da alınan ilişki koçluğu bir çiftin motive olup evlilik problemlerini çözmelerine yardım konusunda harika bir fırsat sağlar.
DevamıEvlilikte Cinsellik ve İletişim
Cinsel yaşamın düzenli ve sağlıklı olması; Etkin ve kaliteli bir yaşamı getirecek en önemli faktördür. Toplumumuzda bir çok kişinin evlilik kararını verme de en önemli sebebi cinsel hayatlarına düzen sokmaktır. Çünkü cinsellik kişiye biyolojik, psikolojik, sosyal açıdan çok fazla etkiler. Cinsellik hem kadının hem erkeğin vazgeçilmez gerçeği olmasına rağmen, aynı zamanda üzerinde konuşulmaması içinde toplum tarafından ciddi kısıtlamalar, tabular getirilen bir konudur. Hatta şunu çok net diyebiliriz; ülkemizde bir çok çift cinsellikle alakalı sorunlarını kendi eşleriyle dahi konuşmaktan çekinir. Çoğu zaman cinsellikle olan beklenti yada sorunlarını kendi eşlerinden dahi sakladığı görülür.
Kadınlar cinsellikle ilgili arzu ve beklentilerini söylemekten çekinirken, erkeklerde cinsellikle ilgili yetersizliklerini kendine dahi itiraf edemezler. İtiraf edilemeyen ve konuşulmaktan kaçılan konular ise; aslında eşlerin kendi aralarında konuşarak bile çok kolay çözebileceği sorunlardır. Aslına bakarsanız bu konuda sizi en iyi anlayacak kişi eşinizdir.Size en çok yardım edecek kişide eşinizdir.
Toplumumuzda cinsel sorunun ayıp sayıldığı bir toplumda yetişen bireyler bu konuyu eşiyle konuşmadığı gibi bir uzmana da danışmak istemezler. cinsellik hakkında konuşamayan çiftler zamanla sosyal ilişkilerinde de problem yaşamaya başlar. Bunun nedeni kendilerine bile itiraf edemeseler de cinsellikte yaşadıkları doyumsuzluğun; saldırganlıklarını, beklentilerine karşılık bulamamalarının mutsuzluğunu, belki kavga tartışma sebebi bile olmayacak konularla ortaya çıkarır ve gerçek sebebi saklamayı tercih ederler. Tabi bu yaşanan gerçek sebebin dışındaki tartışmalar kişileri birbirinden uzaklaştırır. Cinsel problemlerini konuşmadıkça, sorunlarını çözmedikçe git gide cinsel hayattan uzaklaşır ve sadece çok seyrek olması gerektiği için yaşanan bir durum halini alır, zamanla da hiç yaşanmaz olur cinsellik. Oysaki eşleri birbirine bağlayan ve ihmal edilmemesi gereken en önemli paylaşımdır, cinsellik… Çoğu zaman ise çözüm sadece konuşmaktır bu kadar basittir.
Aslına bakarsanız yıllardır bu tabularla yetişmiş kişilerin cinsel hayatında problem yoksa da eşler cinsellikle alakalı birbiriyle konuşmazlar. Oysaki uyumlu cinsel birlikteliklerde eşler karşılıklı konuşup neler hissettiklerini, rahatça birbirine aktara bilseler, cinsel hayatlarının daha da iyiye gidip uzun ömürlü olduğunu görecekler.
Cinsel ilişkilerde çok sık düşülen monotonluk ve renksiz bir cinsel yaşam, çiftlerin karşılıklı konuşup cinsel istek ve arzularını birbirine rahatça aktardıklarında bu durum engellenmiş olacaktır. Daha öncede dediğimiz gibi cinselliğin sadece olması gerektiği için yaşanan ve bir görev halini almaması için eşlerin iletişimi çok önemlidir. İletişimin koptuğu birliktelikte cinsellik zevk vermez zoraki bir hal alır ve bir süre sonrada biter.
Cinsellik sadece fiziksel bir ihtiyaç değil aynı zamanda duygusal olarak da doyum aracıdır. Cinselliğin duygusal kısmını ise eşlerin arasındaki iletişim sağlar. Sadece sözlü konuşmanın yanı sıra eşler beden dili, jest ve mimikler ile de birbirleri ile iletişim kurabilir ve uyumlu hareket edebilirler. Eşinizle ilişkinizde tepkisiz kalmak, hislerinizi ve duygularınızı belli etmemek yanlış anlaşılmalara sebep olabilir. Eşinizin istenilmediğini düşünmesine yada sizin aklınızın başka birine kaydığı sonucuna varmasını sağlayabilir.
Yaş ilerlediğinde kişilerin cinsel isteklerinin azalması ve cinselliğin seyrek yaşanması normaldir, yine de bu süreçte dahi kişilerin cinsellikten keyif almaları, eşler arasında sağlıklı bir iletişim varsa gerçekleşir. Özellikle seyrekleşen cinsel yaşamla birlikte cinselliğe heyecan kazandırabilmek daha da önemlidir ve bunun için eşlerin fantezilerini ve arzularını da konuşabilmeleri gereklidir.
Evlilikte eşlerin cinsel konularda konuşabilmeleri ve sağlıklı bir iletişim kurmalarının ön koşulu; cinsellik dışındaki diğer konularda da etkili iletişim kurabilmeleri ve birçok konuda uyumlu hareket edebilmeleridir. Eğer ortak paylaşımları yoksa , eşlerin sağlıklı ve doyurucu bir cinsel hayatın da olamaz. Eşler arasındaki etkili iletişim cinselliği olumlu etkilediği gibi, sağlıklı cinsellik de ilişkiyi olumlu etkilemektedir. Yine tam tersine sağlıksız cinsellik ilişkiyi kötü etkilemekte, sağlıksız ilişki de cinselliği olumsuz yönde etkilemektedir. Bu kısır döngüye giren çiftlerin sorunu kendi başlarına çözmeleri de güçleşe bilmektedir. Bu aşamada eşler zaten birbirleri ile iletişim kuramadıkları için bir uzmandan destek almak konusunda da uzlaşamazlar ve ilişki bitmeye hazırlar ve böylece sonlandırırlar
Sebeplerini kendimiz dahi göremediği ilişkilerimizde ilerlemiş iletişim problemleri yaşayabiliriz. Bunlara tarafsız ve yargısız bir gözle bakabilmek için ve sorunlarınız olmadan, sağlıklı ilişkiler yürütebilmek için bize ulaşabilirsiniz.
Cinsel İşlev Bozuklukları Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz İçin Web Sitemizi Ziyaret Edebilirsiniz
www.cinseltherapist.com Tel: 0507 116 11 00