İlişkilerde Aldatma
İLİŞKİLERDE ALDATMA
Günümüzde kadın erkek aldatmaları oldukça artmış durumdadır. Araştırmalara göre ilişkilerde aldatan kadın da olsa erkek de olsa aslında duygusal boşluklarından ve inançlarındaki eksiklerden kaynaklı. Buna isterseniz ilişkilerine olan inançları diyin, isterseniz kendi ahlakı inançları diyin her neyse sadakatlerine sebep eskisi kadar güçlü olmadığı ortadadır aslında.
Sebep bu olmasına rağmen yine yapılan anket ve araştırmalarda; kadınlara neden aldattığı sorulduğunda başka birini aşık olduğunu söylerken, erkek de ise karşı cinsin cazibesine kapıldıkları için aldattığını iddia ediyor. Görüldüğü gibi Kadın ve erkeğin aldatma nedenleri bile birbirinden çok farklı.
”Kadın olsun , Erkek olsun Aldatmanın hiç bir şekilde haklı sebebi yoktur.”Öncelikle Kişilerin belli inanç ve ahlak anlayışını benimsemeleri gerekir buradaki eksiklik kişileri aldatmaya daha fazla iter. Tabi ki aldatma noktasına gelecek kadar, bağları kopmuş İlişkilerde aldatma yerine her dürüst ve erdemli insan gibi konuşup ya sorunlarına çareler bulmayı yada ayrılığı seçmeleri en doğru olandır.
Her ne kadar aldatma denince akla ilk erkeklerde gelse de; kadınlarda aldatma konusun da diğer bir çok şey gibi, erkeklerle yarış halinde maalesef… Son yapılan araştırmalar, kadınlarında artık erkekler gibi mutluluğu dışarıda aramaya yöneldiğini gösteriyor. Erkekler ile kadınların aldatma noktasında tek farkı ise kadınlar evliliklerinde her şey yolunda gidiyorsa, eşine aşıksa yada seviyorsa aldatmaya kalkışmıyorlar. Yine erkeklerin belki de en büyük aldatma bahanesi olan; sıradanlaşması yada eski tutkunun kalmaması kadını aldatmaya iten nedenlerin ilkleri arasında değil. Aslında şunu demek daha doğru olur, Kadınlar ilişkilerinde sorun yaşayıp ilk karşılaştıkları hayal kırıklığında başka arayışlara geçmektense ilk önce ilişkisini tamir için oldukça çabalıyor. Problemi çözememek direncini kırıyor ve arayışa geçiyor.
İlgisizlik erkelerin de çok yakındığı bir konu ve aynı şekilde kadınlar içinde… ilgisizlik ve eşi tarafından ilk günlerde ki gibi önemsenmeme, kadınlar için de çok hassas bir konu. Yapılan araştırmalar kadınların elbette aşk ve tutkuya ihtiyaçlarının ilk sıralarda olduğu fakat en az bunlar kadar şefkat, güven ve ait olma duygularına ihtiyaç duyduğunu kanıtlıyor. Kendi eşiyle olan İlişkisinde bu duyguları bulamayan kadınların, kendisini önemseyen, mutlu etmeye çalışan, ve kendinin kadın olduğunu hatırlatan karşı cinse meylinin olduğu gözlemlenmiş. Kadını eşi görmezden gelip yaşadıklarını, sorunları yok sayıyorsa, bu kadınlar da bir kaçış yolu olarak eşini aldatıyor. Kadın için sevgi, aşk; her daim ilgi, alaka, problemleri paylaşmak, sahiplenilmek, anlaşılmak ve konuşabilmek demektir. Erkek bunları yapmadığında, bana lütfen sana sadık kalmam için yardım et, sana, senin ilgine, alakana ihtiyacım var çığlıklarını ve ısrarları görmezden geldiğinde kadın çözümü başka bir ilgi kaynağına yönelmekte bulabiliyor.
Erkekler Neden Aldatır
Genelde bildiğimiz gerçek hep erkekler ilişkilerinde ilk hayal dünyasından çıkandır. Fakat gerçek böyle değildir. Evlilikler de tabi ki istisnalar hariç genelde hayal aleminden çıkıp, gözlerini gerçek dünyaya açan ilk taraf aslında kadınlar oluyor. Ve bu hayal dünyasından çıkmak kadını heyecandan uzaklaştırıp, eşine yeterince ilgi göstermeyip, bakımlı kadın havasından uzaklaşabiliyor. Erkekler ise O ilişkilerindeki ilk günkü kadını arıyor. Eşinden ilgi, anlayış, kendisine heyecan veren bakımlı kadın olmalarını istiyorlar. Ve bunu bulamadıkların da erkekler aldatma yoluna doğru ilerliyorlar.
Erkekler kendine tapan ve onun için her türlü özveriyi gösteren kadının, artık kendini eleştirmesine, kontrol etmeye çalışmasına, birde duygusal ve cinsel isteklerini zorunlu oldukları için yapıyormuş tavrından çok rahatsız oluyorlar. Dünya çapında yapılan araştırmalar da gösteriyor ki; erkeklerin aldatmasında ki en büyük neden yeni biri tarafından değerli ve önemli hissettirilmek. Erkekler eşlerinin fiziksel olarak kendilerini önemsememesini, kilo almalarını yada artık evliyiz beni böyle kabul edecek tavrını bir tehdit yada kendisini önemsemediği olarak algılıyor. Erkekler yaşlanmaktan kadınlardan daha fazla korkarlar. Ve bu önemsenmeme hali onlarda yaşlanma korkusu olarak ortaya çıkar. Kendini yaşlı hissettirmeyip , güçlerini kabul eden ve onları memnun etmeye çalışan birine ilgi duymaya başlarlar.
Evet bunlar aldatma sebebi olmamalı sadece çözülmesi gereken sorunlar olmalı; Kişiler kolayı ve yanlış olanı değil. Kendileri ve aileleri için en doğru olanı seçmelidirler. Unutmamak gerekir ki ”Yanlış bir yol bizi doğru ya ulaştırmaz ”. İlişkilerinizde içinden çıkamadığınız ve çözüm aradığınız yerde ilişki koçundan yardım almak en sağlıklı kararlardan biridir.
İlişkilerinizde Amacınız Ne?
İLİŞKİLERİNİZDE AMACINIZ NE?
Hayatta duyduğunda insanı mutlu eden kelimeler vardır. Bunlar mesela sevgi, aşk, heyecan gibi… Birde duymaktan pek haz edilmeyen; kavga, aldatmalar, ayrılıklar, depresyonlar var tabi…İşte hayatta olduğu gibi ilişkilerde bu gel-gitler, kısır döngüler yaşanır. Aslında bu döngüye bağlı kalmak zorunda değilsiniz. Bugün ilişkilerimizde amaç nedir? Neden biriyle birlikte hayat sürdürmeye ihtiyaç duyarız? Bir ömür boyu sürecek ilişkiyi bulabilecek miyiz? Gelin beraber genel hatlarıyla bakalım.
Sağlam İlişkinin Temelleri Nasıl Olmalı?
Sağlam bir ilişki için sağlam bir temel önemlidir. Ancak temelleri sağlam olan bir binanın ayakta kaldığı gibi, aynı durum ilişkiler için de geçerlidir. İlişki sağlam temellerle inşa edilmemişse küçük sallantılarda bile yıkılmaya mahkumdur. Kendimize sormanız gereken ”Neden bu ilişkiye başladım?, Neden Hayatıma birini almaya ihtiyaç duydum?” Bu soruların cevabı önemlidir, alacağınız yanıt ilişkinin, hem hayatınıza katacağı keyif ve heyecanı, hem de uzun soluklu olmayan bir ilişkinin nedeni olabilir. Bu soruyu iyi düşünün… ” İlişkiniz veya evliliğiniz sizin için ne anlam ifade ediyor, hangi temeller üzerine inşa ediyorsunuz?”
İlişkide Diğer Yarımı Arıyorum Diyenlerden Misiniz?
Niyetiniz bir ilişkide diğer yarınızı bulmak ise; size kötü bir haberim olacak daha önceki yazılarımda da zaman zaman değindiğim ”Siz tam olmadıkça, tam birini bulamazsınız”. Maalesef diğer yarınızı aradığınızda yada bulduğunuzu düşündüğünüzde ”iki yarım bir tam” etmeyeceği için, kısa süre sonra ayrılık kaçınılmaz olacaktır. Ve siz yine yarım yarım dolaşmaya devam edeceksiniz yada yarınızı kaybetme korkusundan dolayı ilişkinizde devamlı kendinden, hayatından taviz veren taraf olacaksınız. Bu tavizlerde ilişkinizi zevkten çok, acılar yaşadığınız bir hale getirecektir.
İlişkide Ömür boyu Yanında Olacak Birini Bulmak İsteyenlerden Misiniz?
Elbette ömür boyu sürecek ilişki herkesin hayalidir. Fakat bu hayali bir saplantı haline getirmemek gerekir. Bazen hayatımıza yanlış insanlar girebilir. Kangren olan ilişkileri sürdürmekten ise bazen en doğru karar o ilişkiden vazgeçmek olabilir. Ve böyle bir durumda; İlişkiniz bittiğinde tüm gelecek hayalleriniz de suya düşecektir. Her biten ilişki sizin başarısızlık hanenize yazılacak. “Tüh bu ilişkide de başarısız oldum” diyecek ve kendinize olan güveninizi günden güne yitireceksiniz. İlişkiler takıntılar üzerine kurulmamalı, bir ömür boyu sürecek bil ilişkiyi size verecek sevgi ve saygıya tutunmak en doğru olanıdır.
Kendinizi Mutlu, Huzurlu, Güçlü Hissettirecek Bir ilişki mi istiyorsunuz?
Mutlu, huzurlu, güçlü hissedilecek bir ilişki herkes ister.Fakat bu kez de mutluluğunuzu, huzurunuzu, gücünüzü ve değerinizi ellerinizle başka bir insana teslim ediyorsanız burada sıkıntılı bir durum vardır. Tüm ilişki boyunca diken üstünde duracak ve bu hissettiğiniz duyguları kaybetmemek için türlü kıskançlıklara, kaprislere ve krizlere girebilirsiniz. Unutulmaması gereken, mutluluk size dışarıdan bir başkası tarafından sunulan bir şey değildir. Siz mutluluğu kendi içinizde yakaladıkça çevrenize de ancak sizi mutlu eden insanları çekersiniz. Beklentiler ve başkasına bağlanan mutluluk size sadece hayal kırıklığı ve üzüntü olarak geri dönecektir.
İlişkinizin amacı ne yarım halinizi tamamlamak, ne ömür boyu birlikte olacağınız kişiyi bulmak, ne de kendinizi daha değerli, huzurlu, güçlü ve mutlu hissetmek. Tüm bu yaklaşımlar birer ilişki tuzağıdır. ”Sensiz bu dünya anlamsız bir boşluk” demek, ”Senden asla vazgeçemem”, ”Senin için kendimden bile vazgeçerim” demek, ”Senin gibi birini asla bulamam” gibi cümleler kurmak kulağa çok hoş gelse de bunlar, olması gereken değildir, olması gereken mutluluğunuzun anahtarını kimseye teslim etmemektir.
O Halde İlişkiler İçin Amaç Ne Olmalı?
Aslında ilişkilerin amacı, anı yaşamak, deneyimlemek, kendimizi geliştirmek ve bunu yaparken de keyif almaya bakmaktır. Hepsi bu ve bu kadar da basittir aslında. İşi karmaşık hale getirenler belki de sizsiniz.
Hayatın en büyük anlamı ”ilerlemek” ve ”gelişmek”. Gelişimin ve ilerlemenin durduğu her türlü yaşam anlamsızdır. Oysa her ilişki bizler için muhteşem bir deneyim ve gelişim kaynağı. İlişkilerden çok şeyler öğreniriz. Bazen üzülürüz, bazen öfkeleniriz, bazen ağlarız. Ama eğer ilişkiyi doğru okuyabilirsek, doğru mesajları çıkarabilirsek tüm bu deneyimden çok daha güçlenerek, tecrübe kazanarak ve gelişerek çıkarız. Evliliklerde de yaşanan olumsuz gibi gözüken hadiseler aslında gereken dersler alındığında güçlenerek devam eden en önemli etkenlerdir.
İlişkinizin başarısı ne süresiyle, ne de sizi ne kadar ”tamamladığıyla” ilgilidir. İlişkiler sizin onlardan sağlayabildiğiniz gelişim kadar başarılıdır.Hayatta sadece duygusal ilişkilerde değil bütün insani ilişkilerde; İlişkilere birer deneyim ve gelişim aracı olarak bakarsanız her şey çok daha kolaylaşır. Yeter ki ilişkilerinizden doğru mesajları çıkarın ve kendinize ”Ben bu ilişkiden neler öğrenebilirim?” diye sorun. Emin olun, mutlaka öğrenecek bir şeyler bulacaksınız. Mutlaka gelişecek noktalar bulacaksınız. Hayatta hiç kimse hayatımıza tesadüfen gitmiyor. Yaşanan her olaydan ve karşımıza çıkan her kişide neden hayatımıza da varlar? diye düşünüp bize ne kattıklarına gelişiminizi nasıl etkilediklerine bakmanız lazımdır.
Sevgiyle Kalın…
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Devamıİlişkilerde Güvenin Önemi
İLİŞKİLERDE GÜVENİN ÖNEMİ
Bir insan için su içmek, nefes almak nasıl bir ihtiyaç dersiniz? Hayati bir ihtiyaç değil mi? yani temel ihtiyaçları…. İşte bir ilişki için de güven aynen, hava gibi, su gibi temel ihtiyaçtır. Eğer bir ilişkide güven kaleleri hasar görmeye başlamış ise o ilişki artık savunmasız demektir.
İnsan yaratılışı gereği güvenme ihtiyacı duyar. İlk önce annesiyle başlar, sonra ailesine güvenir ve aileden kopma vakti geldiğinde güveneceği yer, eşinin emniyetli kolları olur. Aslına bakarsanız; insan hayatı boyunca güven arayışı içindedir. Kendini iyi hissedeceği, maskelerini takmadan olduğu gibi kabul göreceği ve korkmadan sırtını dayayacağı bir güven arar.
Güven, benim tanımımda ilişkide var olması gereken üç temel nokta olan sevgi-saygı-sadakat üçgenin tümüdür. Genel bakıldığında sadece sadakat gibi görülse de tümünü kapsamaktadır. Sevildiğinizi bilmek, saygı duyulduğunu bilmek ve buna koşulsuz inanmak, bunun yanında her açıdan karşınızdaki kişinin size karşı sorumlu olduğunu bilmek, size bazı açılardan sorumlu olmasıdır.
Güven bir ilişkide sadece aldatmamak değildir. Güven, fiziksel aldatmanın yanında ,duygusal-sosyal-düşünsel olarak da sadık kalabilmek, karşıdakini kazanmadan, beraber olmadan öncede, beraber iken de, beraberlik başladıktan sonra da, hep aynı şekilde sevgi saygı ve sadakati devam ettirmektir.
Sadece duygusal ilişkilerde değil dost, arkadaş, iş ve daha tüm sosyal ilişkilerinde her insan güven arar. Güven kelimesinin anlamı tektir, ama kişiden kişiye göre değişir. Başınızı yasladığınız bir omuz, size uzanan bir el, kimi zaman da sizi içtenlikle dinleyen bir çift gözdür. Dostundaki güven kişiye güç katar. Yalnız değilim benim gibi düşünen bana inanan biri var der ve yoluna emin adımlarla devam eder. Dost,eş arkadaşlık ilişkisinde de güven çok önemlidir. Aynı pencereden bakım aynı inançlara gönül vermektir. Dost,eş arkadaşlık ilişkisinde güven; düştüğünde seni tutup kaldıran el olur, yüküne destek veren omuz olur. Her insan yaşamı boyunca güvenme ihtiyacı duyar. Çünkü yaşamın en temel gereksinimlerinden biridir, güvende olmak. Kendini güvende hissetmek. Dostlarınız, arkadaşlarınız, eşiniz size güven verebildikleri ve güvendiğiniz için yanınızdadırlar. Ya güven biterse, insana ne olur?
Güven Biterse Ne Olur?
Bir insana güveniyorsanız, kendinizi onun yanında daha iyi hisseder, tereddüt etmezsiniz. Size zarar vereceğinden kuşku duymaz, olduğu gibi kabul edersiniz. Yanında huzur duyar, her şeyinizi paylaşabilir, kontrol etme ihtiyacı duymazsınız. Güven kaybı ise, ilişkilerin kırılma noktası olur çoğu zaman.
İlişkiler üç ayaklı bir masa gibidir. Masanın Sevgi-saygı-güven üç ayağıdır. Bir tanesi kırılsa, masa sallanmaya başlar, sonunda devrilebilir. Kimi zaman ilişkiler de yapılan hatalar, kıskançlıklar, aldatmalar güven kaybına sebebiyet verir. İşte bu noktada, karşınızdaki insanı hala seviyor olabilir, ona saygı da duyabilir ama güvenmezsiniz. Güven eksikliği ise bir ilişki için çok şeyi ifade eder. Zor kazanılan bir duygudur, kaybedildiğinde ise geri kazanmak zaman alır.
Sadakatsizlik, ihanet, aldatılma, ya da yaşanan hayal kırıklıkları. İlişkilerde var olan, kimi zaman aylarca kimi zamansa uzun yıllar boyunca oluşturulmuş güven duygusunu kaybetmeye sebep olur. Birlikte geçirilen güzel günler yerini bir kriz dönemine bırakır. Koşulsuzca güven duyan kişi, karşısındaki insandan gelen bu beklenmedik hamleyi kabullenmekte zorlanır.
İlişkide güven kaybı, kan kaybı gibidir. Kimi zaman ilişki güvensizlik sebebiyle biter. Kimi zamansa çiftlerden birinin kararlı oluşu ile yeniden toparlanma evresi yaşanır.
Yaşanan olayın derecesi ile kaybedilen güven çoğunlukla orantılıdır. Yaşanan olayın derecesi ne kadar fazlaysa, güven kazanmak da o kadar zordur.
Güven kaybı yaşayan kişi, karşısındaki kişiden sürekli bir yanlış daha bekler hale gelir. Kontroller sıklaşır, kıskançlıklar artar. Sürekli ”yeniden beni zarara uğratacak” düşüncesi var olur. İlişkinin başındaki ”gözleri kapalı inanma hissi” yerini aşırı uyarılmışlık, aşırı kontrolcülük haline bırakır. İhanete uğrayan kişi, kendisine ihanet eden eşinin cep telefonunu sürekli karıştırarak hala görüşüp görüşmediğinden emin olmaya çalışır, sosyal medyada var olan profillerinin ve maillerinin şifrelerini almak ister. Bunlar güvensizliğin yarattığı sebepler olduğu kadar çözümü de gereklidir. Genellikle yanlış düşünce yargılarıyla, bir kişinin yaşattığı güvensizlik diğer insanlara genelleme yapılır ve ”Ben artık kimseye güvenemem.” düşüncesi zihne yerleşir hale gelir.
Güven kaybı yerini tartışmalara bırakır. İlişkinin diğer unsurları, sevgi ve saygı da güven kaybıyla birlikte zarara uğramaya başlar.
İnsan güven duygusunu kaybettiğinde, Sanki korunaklı bir alandan çıkmış da savunmasız kalmış gibi olur. Kaleleri sarsılmış yıkılmış, nereden ne geleceğini bilmeden yaşamak gibidir güven olmadan yaşamak.
Yeniden Güven Kazanmak Mümkün Mü?
Kaybedilen güvenin yerini alan duygular, gün geçtikçe artış göstermeye başlar. Güven duygusu yerini kontrolcülüğe, kıskançlığa ve aşırı uyarılmışlık haline bıraktığı gibi; artan endişe ve korkular da kişiye çeşitli ruhsal sıkıntılar yaşatır. Yeniden ihanete uğrar mıyım? Ya bana tekrar yalan söylerse? Görüşmeyeceğim dediği halde yeniden görüşürse? Ya yeniden yaparsa? gibi.
Mevcut ilişkide yaşanan hayal kırıklıklarını gidermek, kaybedilen güvenin nedenini sorgulamak, yaşanan bu durumun düzeltilmesi için adım atmak adına çiftlerin birbirleriyle açık ve net bir şekilde konuşmaları gerekmektedir. Karşılıklı duyguların ifade edilmesi, mevcut sorunların dile getirilmesi, sorun yaratacak gözlemlerin diğer eşe aktarılması; var olan problemlerin çözüm aşamasını oluşturacaktır.
İlişkilerde oluşan güven zamanla kazanılmıştır. Bir kez zarara uğrarsa, yeniden kazanmak zaman alacaktır. İlişki Koçuluğu; ilişkilerde yaşanan bu sorunlara çözüm getirmektedir. Bireysel koçluk hizmeti ile ilişkilerde yaşanan problemleri, kişilerde yarattığı duygu ve düşünceleri açığa çıkartmaya yardımcı olunur. Çiftler arasında çözülemeyen problemler olduğunda, sorunların temel kaynağı saptanarak çözüm üretilmeye çalışılmaktadır.
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Zenginlik Olumlaması
ZENGİNLİK OLUMLAMASI
*Ben değerliyim.
*Anne ve babamı ve diğer akrabalarımı yaşadıkları maddi problemlerden dolayı affediyorum.
*Para ve zenginlik ile ilgili yaşadığım sorunlar için kendimi affediyorum.
*Zenginliğim özgürlüğümü arttırır. Özgürlüğüm zenginliğimi arttırır.
*Bolluk. Refah ve zenginlik bilincim her geçen gün gelişiyor, artıyor.
*Gelirim harcamalarımdan daha fazla.
*Kazanmak, başarmak ve üretken olmak için doğdum.
*Üstlendiğim her konumda başarılıyım.
*Öz’ümle uyum içinde sevecen ve huzurlu bir insanım
*Evrenin tüm iyiliğine ve bolluğuna açığım.
*Bu bolluğu hak ediyor ve kabul ediyorum.
*Ben para mıknatısıyım.
*Hayatın her alanında bolluğu kendime çekiyorum.
*Büyük düşünüyorum. Büyük düşündükçe bolluğun hayatıma akmasına izin veriyorum.
*Yaşamımda gerçek yerimi buldum. Sevdiğim işi yapıyorum.
*İnsanlığa daha fazla hizmet edebilmek için içimdeki yetenekler ortaya çıkıyor.
*Önüme yeni olanakların açıldığını biliyorum ve kabul ediyorum.
*Kendimi en yararlı şekilde ifade edebilmek için yol gösterildiğimi biliyorum ve güveniyorum.
*Düşlerimin ötesinde zenginleştiğimi kabul ediyorum.
*Nerede çalışırsam çalışayım takdir ediliyorum ve emeğimin karşılığını bolca alıyorum.
*Ekonomik koşullarım her gün gelişiyor, artıyor ve çoğalıyor.
*Nereye dönsem olanakları görüyorum ve değerlendiriyorum.
*Para bir enerji değiş tokuş sembolüdür. Enerjim her geçen gün artıyor.
*Kullandığım enerjiyle yaşamımda bolluk yaratıyorum.
*Para yaşamımda özgürce ve sürekli dolaşıyor.
*Gelirim gittikçe artıyor.Bolluk, zenginlik benim en doğal hakkım.
*Huzurlu, dengeli ve güven doluyum.
*İçimdeki öz, korkularımı yok ediyor.
*Sakin, huzurlu ve rahatım.
*Ben zengin olmayı refah içerisinde yaşamayı hak ediyorum.
*Para bana bildiğim ve bilmediğim yollardan artarak geliyor.
*Maddi ve manevi zenginliğim her geçen an artıyor.
*Para kazanmak konusunda her zaman çok şanslıyımdır./ aldığım her nefeste para kazanma şansım artıyor.
*Ben para kazanmak konusunda çok başarılıyım / her geçen an para kazanma konusunda ki başarılarım artıyor.
*Ben para kazanmak konusunda yeterliyim / her geçen an para kazanma konusundaki yeterliliğim artıyor.
*Bugün harika bir gün. Para bana beklediğim ve beklemediğim yollarla geliyor.
*Sınırsız seçimlerim var. Olanaklar, imkanlar her yerde.
*Hayatta birbirimize destek vermek ve birbirimizi geliştirmek için bulunduğumuza yürekten inanıyorum. Bu inancı günlük yaşamımda davranışlarımla ifade ediyorum.
*Başkalarının kazanmasından mutluluk duyuyorum. Onlar da benim gibi bolluk içinde yaşamayı hak ediyor.
*Başkalarının zenginleşmesini destekliyorum ve buna katkıda bulunuyorum.
*Hayat da beni harikulade yollarla destekliyor.
*Sevdiğim işi yapıyorum ve iyi kazanıyorum.
*Bana gelen paranın değerini biliyorum. Bir kısmını zevkle kullanıyorum; bir kısmını daha da iyi günlerde kullanmak üzere biriktiriyorum.
*Bolluk evreninde sevgiyle uyumlu bir şekilde yaşıyorum ve sahip olduğum her şey için şükran duyuyorum.
*Evrende her şey bol ve ben bu sınırsız bolluğa açığım.
*Para yaşam kalitemi daha da iyileştirecek bir enerjidir. Para değerlidir.
*Ben de çok değerliyim. Parayı seviyorum. Daha fazla para kazanmayı hak ediyorum.
*Para bana her zaman bol bol gelir ve ben paramı doğru bir şekilde harcarım.
*Yürüyüş yaparken attığım her adımda para kazanma konusunda ki başarılarım artıyor, yaşamımdaki zenginlik artıyor diyerek yaptığınız eyleme OLUMLAMALARINIZI yükleyebilirsiniz.
HER YENİ GÜN SİZE YENİ UMUTLAR YENİ SEVİNÇLER GETİRMESİ DİLEĞİYLE…
Müşteri İlişkileri Yönetimi Eğitimi
MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ EĞİTİMİ
AMAÇ :
Günümüz şartlarında, müşteri sadakatiyle sonuçlanacak müşteri ilişkileri, şirketlerin en önemli rekabet aracı durumundadır.Bu yüzden müşterinin ne istediğini anlayabilmek, müşteri beklentilerini karşılamak için neler yapılabileceğini bilmek, müşterinin bizi yönetmesine izin vermek gibi unsurları ele alıp değerlendirmek çok önemlidir. Katılımcılar, kendi davranışlarının iş sonuçlarını nasıl etkilediğini görecekler,müşteri görüşmelerinde iyi bir izlenim yaratmak ve ilişkiyi sürdürmek için neler yapmak gerektiğini öğrenecekler. Aynı zamanda katılımcıların iş ilişkileri gelişecek ve işlerini daha iyi bir iş birliği içinde sürdürecekler, Şirket kurulan ilişkiler ve güven ortamı sayesinde doğru ve daha iyi şekilde temsil edilecek.
KATILIMCI PROFİLİ :
Müşteri İlişkileri / Satış / Pazarlama /CRM Takımı Çalışanları / Bölüm Yöneticileri
EĞİTİM DETAYLARI :
Müşteri Kavramı Ve Müşteri İlişkilerinin Tarihsel Gelişimi,
Müşteri İlişkileri Yönetimi,
Müşteri İçin Değer Yaratma,
Müşteriyle Temas ve İletişim,
İletişim Modeli Ve Unsurları,
Müşteriyle İletişimde Empati,
Müşteriyle Uyum Ahenk,
Müşteriyi Bilinçaltı İkna ve Telkin Yöntemleri,
Müşterilerle İletişim Biçimleri,
Kritik Anlar,
Müşteriyle İleri Derecede Uyum ve Ahenk,
Duyusal Keskinlik ve Kalibrasyonun Kullanılması,
Temsil Sistemlerinin Uygulamalı Kullanımı,
Müşteriye Hizmetin Bireylere Olumlu Etkileri,
Müşteriyi Kazanma Ve Tutma,
Kaybedilen Müşterinin Geri Kazanılması,
Müşteri Şikayetlerinin Ele Alınması,
Müşteri Memnuniyetinin Maliyeti.
KATILIMCI SAYISI :
SÜRE : 2 GÜN
Katılımcılara eğitim notları verilecektir.
DevamıONLINE Yaşam Koçluğu Ne Demektir?
ONLİNE YAŞAM KOÇLUĞU NE DEMEK ?
Online koçluk; Kişilerin Özel ve profesyonel yaşamlarında olmak istedikleri yeri belikledikleri ve bu yere ulaşmak için aldıkları destek süreci olarak tanımlanır.
Koçluk istediğinizin ne olduğunu belirlemenizi sağlar ;sorunları çözmek için yeni yollar bulmanıza,Sizin kendi değerleriniz noktasında net olmanıza ve davranışlarınızı ona göre belirlemenize,şimdiye kadar olan inançlarınızın sizi nasıl desteklediğini veya sınırladığını belirlemenize , gerekenleri değiştirmenize yardımcı olur.Bu ilişki danışan ve koç arasındadır .
Online Koçluk Birebir koçluk çalışmalarına göre daha avantajlıdır.Zaman ve mesafe açısından danışanlara ciddi anlamda avantaj sağlamaktadır.Günlük koşuşturmalarımız içerisinde en önemli faktör zaman faktörü olduğu düşünüldüğünde, çağımızın teknoloji ve internet çağı olduğu göz önüne alındığında Online koçluk programlarının ne kadar avantajlı olduğu görülmektedir.
Online koçluk programımız yüz yüze yapılan koçluk çalışmalarının, internet ortamında ,Skaype üzerinde görüntülü konuşarak yapılmaktadır. Online Koçluk programlarımızın yüz yüze yapılan çalışmalardan hiçbir farkı bulunmamaktadır. Aksine Online koçluk programları danışana zaman ve mekan açısından çok büyük artılar katar. Online koçluk programlarından yararlanmak için; yapmanız gereken şey;mail atarak veya telefonla arayarak talebinizi belirtmek olacaktır. Online koçluk programı zaman kavramını ortadan kaldırarak,dilediğiniz zamanda ,dilediğiniz yerde aynı zamanda yolda geçireceğiniz zaman size kalarak ve kendi alışık olduğunuz ortamın rahatlığında koçluk programı almanın imkanını sizlere sunar.
Online Koçluk Süreci Nasıl İşler?
Koçluk programlarını, koç ile danışan arasında güven ve gizlilik gerektiren bir ortaklık ilişkisine dayanır. Aynı zamanda karşılıklı sorumluluk ve istikrarlı bir çalışma gerektirir. Programda koçun çizdiği yol haritası danışanın güçlü ve gelişime açık yönleri ile hedefleridir. Temel amaç ise danışanın vizyonunu geliştirmesi için eylem adımları belirlemek, performansını arttırmak ve süreç boyunca kendine ayna tutmasını sağlamaktır.
Online koçluk Programında koç ile ilişki; Sanal ortamda, karşınızda sadece size odaklanmış bir kişi var. Gerek iş gerekse günlük yaşamınızla ilgili nerede olmak istediğiniz ve nasıl oraya gideceğiniz ile ilgili sorularınıza yanıt bulmak için yanınızda size eşlik ediyor. Anlattıklarınızı sadece duymakla kalmayıp, arkasında yatan anlamları keşfetmeye çalışıyor, hatta kelimeleriniz arasındaki boşlukları ve sessizlikleri bile dinleyen birisi. En önemlisi de bunu yapan kişinin sizi yargılamadığını bilerek duygularınızı rahatlıkla ifade ediyorsunuz.
Yaşam koçunuz verdiğiniz her tepkiye duyarlı. Size tavsiyede bulunmaz, size herhangi düşünceyi, eylemi, empoze etmez. Görüşmek ve çalışmak istediğiniz konuda hedeflerinizi ortaya çıkarıp sonuca ulaşmak, ihtiyacınız olan inancı sunmak için yaşam koçunuz oradadır. Koçluk programı sırasında kişi kendisine en uygun olanı kendisini en mutlu ve huzurlu hissettirecek durumu kendisi bulur.
Ve bunu Online koçluk Programıyla kendi bulunduğu ortamın rahatlığında yapar.
Kısaca şunu hayal edin karşınızdaki insanın sizi sıra dışı destekle ,çevrenizdeki hiç kimseye benzemeyen bir yaklaşımla sizi dinlediğini ve sorunlarınıza cevaplar bulduğunuz bir ilişki hayal edin.ve gerçek olsun.
Her nerede yaşıyor olursanız olun. Online koçluk Programı sadece parmaklarınızın ucunda…
Devamı
Boşanma Koçluğunda Süreç
BOŞANMA KOÇLUĞUNDA SÜREÇ
Boşanma; yıllar boyunca sürecek, evlilik hayallerinden sonra, elbette alınması çok kolay ve basit bir karar değildir. Sonuç olarak, evliliğe karar veren aynı bireyler boşanmaya karar vermiş ve boşanma haline geçilmiştir. Bu belki de evlilikten daha çetrefilli, kişinin yanında daha çok destek aradığı bir dönemdir.
Biz bu konuyu ele alırken genel itibariyle üç aşamalı bir süreç olarak değerlendiriyoruz. Boşanmadan önceki süreç, boşanma anındaki süreç ve boşanma sonrası süreç. Bu süreçler kişiler için yaşanması zor durumlardır. Hangi safhasında olur ise olsun, bir uzmanla çalışmalarını ve ruh hallerindeki dalgalanmalarını sabitlemeyi tavsiye ederim. Sonradan yanlış kararlar verip pişman olmamalıdır. Bunun için bu üç süreci tekrar gözden geçirmelidir. Daha detaylı bakarsak;
Boşanma Öncesi Süreç:
Boşanma öncesi süreç, aslında düşünme sürecidir. Genelde kişilerin istemedikleri gerçekle yüzleştikleri süreç bu dönemdir. Kişi hayatından memnun değildir. Evliliğinde tatminsizlikler, güvensizlikler yaşamak da , adeta kendi evliliğine eşine yabancılaşmaktadır. Bir yandan karar aşaması netleştikçe de korku, panik, kendini bir boşlukta hissetme gibi duygusal bir boşluğu da yaşayabilir. Bu dönemde, tatsız olan gerçeğin fark edilmesi söz konusudur. Yada kendini evlilik için yetersiz hissetme, değersiz bulma hislerine de kapılabilir. Kişi bir yandan içinde yaşadığı bu duygular ile baş etmeye çalışır, fakat bir yanda da içinde karşı tarafa duyulan öfke kendini göstermeye tartışma isteği, fiziksel ve ruhsal olarak içe kapanıklık hali görüneceği gibi, hiç bir şey olmamış gibi sevecen bir halede birden bire bürünebilir.Bu tarz durumlar, kişinin bir uzmanla çalışması gerektiğini ve yardım alması gerektiğini açık bir şekilde gösteren durumdur.
Boşanmanın sağlıklı bir kararla verilebilmesi ve kararlarından emin olmaları için eşlerin boşanma sürecinde dahi iyi iletişim içinde olmaları gerekir. Bu yüzden boşanmadan önce kişinin kendi halini toparlaması, nasıl adımlar atması gerektiğinin planı, kendi içinde bu yaşadıkları ile başa çıkacak gücü tekrar keşfetmesi gerekecektir. Boşanma sancılı bir süreçtir, ne kadar süreceği belli olmayan bu sürecin en sağlıklı biçimde atlatılması için; kişinin iç dinginlik halinin yakalanması ile, dışta yaşadıkları dengelendiğin de mümkün olacaktır.
Boşanma Sırasındaki Süreç:
Boşanma sırasındaki süreç; mahkeme dönemidir. Kişilerin kızgınlıklarını dengede tutmaları gerektiği, kimi zaman ümitlerinin yıkıldığında, yada yoğun öfke, üzüntü ve yalnızlık hissettiklerinde yas tutmayı değil içinde bulunduğu durumu kendisi ve varsa çocukları için en sağlıklı bir şekilde atlatma dönemi olmalıdır. Bu dönem aynı zamanda Eşlerin artık fiziksel olarak ayrıldıkları ve boşanma işlemleri kanuni olarak başlatıldığı süreçtir. Tabi buna bağlı olarak ekonomik düzenlemelerin yapılması, akrabalara ve arkadaş çevrelerine de açıklama yapılmasını gerektirebilir.
Boşanmanın bu evresinde kişilerin çevresinden gelen tepkilerle nasıl başa çıkacağını, Gerekirse nasıl mesafeli olması gerektiğini, ekonomik durumunu nasıl kontrol altına alması gerektiği, kendisi için ve sevdikleri için nasıl güçlü olmalı, öğrenmesi gerekir. Daha öncede değilim gibi bu süreç sancılı ve belki de hayatında hiç adımını bile atmadığı adliye duvarlarının arasında oldukça zor, ve ne kadar süreceği de belirsiz bir süreçtir. Bu yüzden kişinin ne yaptığını bilerek, sağlam ve güçlü durmayı muhakkak öğrenmesi gerekmektedir. Bunda zorluk çekeceğini düşünen kişiler için ”Boşanma koçu” ile çalışmak çok rahatlatıcı bir sistemdir.
Boşanma sonrası Süreç:
Boşanma sonrası süreç de kişinin hayatının dengesini yeniden kurması söz konusudur. Belki de uzun yıllar olan bir birliktelik sona ermiş, çok sancılı bir dönem arkada bırakılmış ve o hengamenin bitişi ile bir boşluk hali içinde olunabilir. Hatta zaman zaman pişmanlıkların yaşandığı bir süreçtir. Kişinin bir an önce normal hayatına adapte olması, kendine güvenini artması ve tekrar özgürlük duygusunu korkusuzca yaşaması için hayat enerjisini yeniden toplaması gerekir. Bu da yine sistemli ve planlı olarak çalışılması gereken bir durumdur, kişinin bu yeni hayatı ne kadar istediği ile hız kazana bilir.
Boşanmanın sona erdiği bu süreçte kişi, yeni arkadaşlarla görüşülmeye başlayabilir. Yeni bir yaşam biçiminin ve çocuklar için günlük bir rutinin oturtulması ile artık yeniden bekar kimliğini özümsemelidir. Ancak böylece boşanma tamamlanmış olur. Yeni yaşam biçiminde ve yeni arkadaşlarla rahat olmaya doğru geçilir. Yine bu dönemde, çocukların, boşanmayı kabul etmelerine yardımcı olmak söz konusudur. Boşandıktan sonra; eşlerin, mümkünse zorunlu olmadıkça aynı ortamda bulunmamaları ve aynı arkadaş gruplarında ve sosyal ortamda bulunmamaları tercih edilmelidir. Çocuklarla ilgili olarak da, bir uzmana başvurulması yararlı ve kolaylaştırıcı olacaktır.
Boşanma gibi, bir gerçekten bahsetmek durumunda kalsam da, umarım kimse bu zorlu durumun içine girmez. Evlilikler huzurlu, eşlerin sağlıklı iletişim halinde olduğu ve sevgi dolu bir şekilde yürür. Fakat hayatın gerçeği olan bu kulağa bile hoş gelmeyen durumla karşı karşıya gelmekte, her şey gibi, biz insanlar için olduğu unutulmamalı, bu hal içinde gerekli tedbirler alınması ve çalışmalar yapılması gerekebilir. Öncesi ve sonrası hayatımıza tutunup devam edebilmek, kendimiz ve sevdiklerimiz için ayakta kalmak zorundayız.
Mutlu, Huzurlu, Sağlıklı günler dilerim . Sevgiyle kalın.
Beden Dili Ve Kişisel İmaj Eğitimi
BEDEN DİLİ VE KİŞİSEL İMAJ EĞİTİMİ
AMAÇ :
Kişiler arası iletişimin % 55’i beden diliyle, %38’i ses tonu,%7’si kelimelerle gerçekleşmektedir. Beden dilinin ve doğru kişisel imajın güçlü etkisi, karşınızdaki kişi ile iletişime geçmeden ya da iletişimin ilk saniyelerinden itibaren kendisini gösterir. Bu yüzden iyi bir iletişim becerisine sahip olmak için beden dilini doğru kullanmalı, ayrıca başkalarının beden dilini doğru okumalıyız. Beden dilinin yanı sıra doğru kişisel imaj; çalışanın içinde bulunduğu sektör, çalıştığı kurum, pozisyonu, hedefleri, sosyal yaşamıyla uyumlu olduğunda, kişiyi hem profesyonel hem de sosyal yaşamında başarıya taşır. Bu program; Katılımcıların beden diline hakim olup daha iyi iletişim kurmaları,kişisel algıyı bir bütün olarak ele alarak tüm iç ve dış etkenleri etkin bir biçimde kullanabilmeleri, daha etkili, daha profesyonel kişisel imaj sahibi olabilmeleri, tüm bunların sonucu olarak da kurum imajına katkıda bulunabilmeleri amaçlanmaktadır.
KATILIMCI PROFİLİ :
Program kurumun tüm yönetim kadrosu, insan kaynakları uzmanlarını, yönetici adaylarını ve proje yöneticilerini kapsar.
EĞİTİM DETAYLARI :
İş Hayatında İletişim ve İmaj Faktörü,
İletişim ve Empati Nedir?
İletişimNasıl Geliştirilir?
inletme ve Kabul Görme,
Beden Dilinin Etkileme Gücü,
Kişisel İmaj Nedir?
Temiz, Bakımlı ve Güler Yüzlü Olmanın Etkileri,
Eller, Kollar ve Bacaklar,
Kişilik türleri,
İnsanları Tanımada Beden Dili ve Kişisel İmaj,
İnsanlar Arası Mesafe ve Temas,
Pozitif Davranış Stilleri ve Paradigmalar,
Bir Görüşte Başarı, İlk İzlenim,
Kariyer ve İş Ortamına Uygun Giyinmek,
Kullanılabilecek Renkler ve Aksesuarlar,
Konuşma Tarzı, Ses Tonu,
Mesaj Gönderme ve Almada Beden Dilinin Önemi,
Bakışlar ve Anlamları Jest ve Mimikler,
Oturuş Şekilleri, El Sıkma Türleri,
Sınır Belirtme ve Sahiplenme Jestleri,
Yalanın Beden Diline Etkisi,
Özgüven ve Özsaygının Kişiye Etkisi,
Profesyonel İmaj Oluşturma,
KATILIMCI SAYISI :
SÜRE : 2 GÜN
DevamıNLP İle Etkili Satış Teknikleri Eğitimi
NLP İLE ETKİLİ SATIŞ TEKNİKLERİ EĞİTİMİ
AMAÇ :
Eğitim satış ve pazarlama psikoterapi ve reklam danışmanlık gibi farklı isimler taşıyan alanlar aslında ortak özellikler taşıyor. Hepsi karşısındaki kişinin düşünce ve davranışlarını etkilemeye yönelik. Hepsi başarılı olmak için benzer teknikleri kullanıyor ve NLP teknikleri tüm bu alanlarda işe yarıyor. Satış; karşımızdaki kişinin zihninde pozitif bir deneyim yaşamasını sağlayarak, düşünce ve davranışını etkileyerek ikna etmek ve böylece ürünü veya hizmeti hayatına geçirecek motivasyonu yaratmaktır. Bu tarife göre; ürünle veya hizmetle ilgili detayları çok iyi bilmek ve anlatmak, kişileri satış uzmanı yapmaya veya satışta başarılı olmaya yetmemektedir. Bu eğitim, katılımcılara kendini ve diğer insanları tanımayı, kendimizi nasıl ifade ettiğimizin farkına varmayı ve insanların kendine özgü dilini anlayarak onların anladığı dilde iletişim kurabilmeyi hedeflemektedir. Bu becerilere sahip olan kişiler satış sürecini daha eğlenceli ve pratik bir hale getirecekleri için işlerinde daha mutlu ve başarılı olacaklardır.
KATILIMCI PROFİLİ :
Satış / Pazarlama /Müşteri İlişkileri / CRM Takımı Çalışanları / Bölüm Yöneticileri.
EĞİTİM DETAYLARI :
Biraz Sunuş, Biraz Paylaşım.
Satış nedir? Pazarlama nedir?
Satış, Ürünü Veya Hizmeti Tanıtmakla Değil İyi Hisleri Satmakla Başlar,
Nasıl Satın Alırız?
NLP Dili,
İkna Etmenin Motivasyonu,
Hipnotik İkna ve Telkin Yöntemleri,
Zihin Nasıl Çalışır?
Müşterilerle Uyum ve Ahenk Kurma,
Temel ve İleri Seviyede Uyumun Unsurları,
Etkin Satışın Önünü Kesen Engeller,
Satışın Psikolojik Kuralları,
Güven Varsa Satış İmkânı Vardır,
Soru Sorma Teknikleri,
Satış İçin Zihninizi Kullanma Kılavuzu,
Temsil Sistemlerine (Görsel, İşitsel, Dokunsal) Göre Satış,
Dilin Gücü ve Satış, Dil Uyumu Yada Dili Aynalamak,
Sözlerle Uyumu Nasıl Sağlayabilirsiniz?
Duyusal Keskinlik ve Kalibrasyonun Uygulamalı Kullanımı,
Gözle Erişim İpuçları,
Beden Diliyle Uyum.
KATILIMCI SAYISI :
SÜRE : 2 GÜN
Katılımcılara eğitim notları verilecektir.
DevamıVerimli Çalışma Ve Motivasyon Eğitimi
VERİMLİ ÇALIŞMA VE MOTİVASYON EĞİTİMİ
AMAÇ :
Verimli Çalışma ve Motivasyon Eğitimi; Kurumda çalışan tüm personelin verimliliğini en üst seviyeye getirebilmek, başarı ve hedef odaklı çalışmalarını sağlamak, hedeflerine ulaşmalarını sağlamak, çalışma süreçlerini olumlu yönde etkilemek, kendi kendilerine liderlik yapabilme becerilerini kazandırmak, üst ve alt çalışan personelin performansını arttırarak iş başarı çıtasını yükseltmek için hazırlanmıştır. Eğitimle birlikte katılımcılar İç disiplin ve “oto kontrol” yeteneğinde artış, insiyatif kullanma, liderlik etme ve sorumluluk alma eğilimde güçlenme, “Daha iyisini yapabilirim” inancı ve motivasyonu kazanma, metotlu, planlı ve sistematik çalışma alışkanlığına yönelme, kendini geliştirme, öğrenmeye ve değişmeye açıklık gibi becerileri kazanacaklardır.
KATILIMCI PROFİLİ :
Program kurumun tüm çalışanlarını kapsar.
EĞİTİM DETAYLARI :
Başarıya Giden Yol,
Başarının İç ve Dış Engelleri,
Başarı Güdüsü Yüksek Kişilerin Özellikleri,
Azimli İnsanların Ortak Özellikleri,
Kişilik Yapıları,
Güçlü Yönlerimizi Kullanabilmek,
Zayıf Yönlerimizi Geliştirmek,
Kazanmanın ve Kaybetmenin Psikolojisi,
Kariyer Hayatında En Sık Yapılan Hatalar,
Motivasyon Teknikleri
İç Disiplinin Gücü,
Özgüven Yönetimi,
Sürdürülebilir Başarı,
Tutku Kaybını ve Atalet Duygusunu Yenmek,
Düş Kurma Sanatı,
Başarı Merkezli Yaşamak,
Başarıya Yönelik Tutum ve Davranışlar,
Zorlayıcı Hedefler Belirleme,
Hesaplanmış Risk Alma İsteği,
Sonuç Odaklılık,
Geribildirim Arayışı,
Olumlu Düşüncenin Gücü
KATILIMCI SAYISI :
SÜRE : 1 GÜN
Katılımcılara eğitim notları verilecektir.
DevamıKadınlar ne İster?
KADINLAR NE İSTER?
Kadın Demek; Hayat demektir. Kadın demek yaşamın tam kendisidir. Kadına yüklenen manalar coğrafyaya, çağlara, kişilere göre değişse de; ”Kadın hayata bağlıdır hayatın devamlılığı da kadına bağlıdır.”
Bugün bir ilişki koçu gözü ile size kadınlardan bahsedeceğim . Yaşadıkları şehir, sahip oldukları çevre, yaşları, evli veya bekar olmaları, tahsil durumları, güzellikleri, zevkleri hiç fark etmeden ortak bir noktaları var, oda anlaşılamadıklarına olan inançları. Kadın hayatın merkezi, ve onda ne kadar karışıklık yaşanırsa hayatta o kadar karmaşıklaşıyor.
Kadın farkındalığı yüksek ve her zaman gelişime açık olan taraftır. Bilir bir sorunu var, hayatında yanlış giden bir şeyler, çözüm için kollarını sıvar. Kişisel gelişimi, kendini bulma çabaları, partneri ile sorunları, çocuğu ile yaşadığı sıkıntılar, iş yaşamının üzerindeki ağır baskısı, sosyal ilişkileri; yorar kadını. Güçlüdür aslında sorunlarının, kaçmadan üstüne gidecek yüzleşecek kadar güçlüdür kadınlar.
Kadınların Değiştirmek İstedikleri
Çalışmalarımıza katılan kadınların sayısı, erkeklere nazaran çok daha fazladır. Binlerce kadınla yaptığım görüşmelerin sonucu diyebilirim ki, Kadınlar sorunlarının üstüne yürüyorlar ve artık sorunları ile yaşamak istemiyorlar. Değişim belki acı verebilir, ama sonuç ne olursa olsun kaliteli yaşam istiyorlar. Ve bu konuda engel tanımıyorlar.
Kimi sevgilisi ile sorunlar yaşıyor, karşısındaki belki farkında bile değil, ama kadın beklentilerini bulmak istiyor yaşadığı ilişkinin kalitesini arttırmak istiyor oda hak ettiği mutluluğu yakalamak istiyor.
Kimi eşiyle problemler yaşıyor, çoğu zaman kendini anlamayan bir koca ile, ihtiyacı olan duygusal tatmini yaşayamama, aynı evde o yeminler ederek hayatını birleştirdiği adamı tanıyamama, tahsiline kariyerine rağmen, her türlü şiddete maruz kalma, kadınlık onurunun kırılması gibi sebepler ile, kadın artık bu evliliği bu şekilde götürmemesi gerektiğinin farkındadır. Ertelemeden gerekirse yolları ayırmayı ve hayatına tek başına devam edebilmeyi göze alarak, istediği dingin ve huzurlu hayatı yakalamak için adımlar atar.
Bazen de kapasitesini bilir, iş hayatının tırmanışlarında kendini en yüksekte görmek ister, daha iyisini hak ettiğini, daha iyisi olması gerektiğini düşünür. Bir şeyler yapmak ister, Hedefini belirlemek, yolunu çizmek, ve içindeki kaynakları tekrar keşfedip, ”Olduğu kişiden, olmak istediği kişiye dönüşme yolculuğuna” tam gaz devam eder.
Kimisi de en kıymetlileri evlatları gelişirken onun gelişimine nasıl katkıda bulunurum nasıl daha iyi bir anne olabilirim diye düşünür. Ve değişen dünya düzeninde çocuğuna eşlik etme noktasında en doğrusunu bulmaya çabalar. Olan sorunlarını arkada bırakıp, daha mutlu çocuklarla daha mutlu geleceklere yürümek için çabalar.
Güçlü Kadınlara Mesajım
Evet daha burada sayamadığım, binlerce soruna çözüm için, Güçlü kadınlarla yol arkadaşlığı yaparım. Ve diyebilirim ki; ”Bir kadının isteyip de değiştiremeyeceği, hiç bir şey yoktur. Yeter ki isteyin”
Bir karar verin ve bunu ertelemeyin, ”Sizde hayatınızı yeniden yazmaya cesaret eden güçlü bir kadın iseniz, biz sizinle çalışmak için buradayız”. Bize ulaşabilirsiniz. Sevgiyle Kalın…
Beslenmeyen İlişkiler Ölür!
BESLENMEYEN İLİŞKİLER ÖLÜR!
İlişkilerin bize mutluluk vermesi için sağlıklı ve nitelikli olması gerekir. Aynen bütün canlı varlıklar gibi aslına bakarsanız ilişkide canlıdır. Nasıl ki yaşayan her canlının beslenmeye ihtiyacı var ilişkilerin de beslenmeye ihtiyacı vardır beslenmeyen ilişkiler ise ölmeye mahkumdur. Bu gün sağlıklı ilişki için neler yapılabilir beslenme yolları nelerdir bunların üzerinde durmaya çalışacağız.
Boşanma olaylarının artması yada boşanma ile bitmese de bir çok danışanımın bize ulaşma sebebinin ilişkilerindeki sorunların artmasından kaynaklandığını gözlemliyorum. Peki günümüzde sağlıklı bir ilişki yürütmek gerçekten çok mu zor? Sorunlu ilişkilerde nerede yanlış yapıyoruz? Sağlıklı bir ilişki yürütmenin püf noktalarına gelin bir de beraber bakalım.
En Büyük Problem Güven Eksikliği
daha önceki yazılarımdan birin de ilişkilerdeki 6 temel ihtiyaçtan bahsetmiştim. Duygusal ihtiyaçlar yemek ,içmek, nefes gibi hayatta olmazsa olmaz, eksikliğinde kendimizi yarım hissettiğimiz ihtiyaçlardır. Şöyle sıralayabiliriz; 1-Güven ihtiyacı, 2-Emin olmama ihtiyacı, 3-Farklı olma ihtiyacı, 4-Benzer olma ihtiyacı, 5-Gelişme ihtiyacı, 6-Katkıda bulunma ihtiyacı. Burada sizin de gördüğünüz gibi güven ihtiyacı en başta gelmekte. İlişkide çiftler aralarında olan güven problemi çözülmediği taktirde o ilişki bugün yada yarın yıkılmaya mahkumdur. Güven oluşturulduğunda ilişkide, diğer basamaklara daha kolay adapte olunabilir
Evlilik Beraberliğin Garantisi Değildir
Başta da dediğimiz gibi nasıl ki her canlının beslenmeye ihtiyacı var, ilişkilerin de beslenmeye ihtiyaçları var. Ve ilişkilerin besin kaynağı da bu saydığım 6 temel ihtiyaçtır. Bu ihtiyaçların her biri ilişki için olmazsa olmaz gibidir. Bu ihtiyaçları giderilmeyen bir ilişki ölmeye mahkumdur.
Ne yazık ki evlilik adına atılan imza, sanki artık beraberliğin sonsuza kadar garantisi gibi algılanıyor. Maalesef çiftler evlenmeyle beraber sanki ilişkilerini garanti altına aldıkları düşüncesi, evliliklerinde ki ilişkilerini besleme ile ilgili çalışmaları umursamamaya yol açıyor. Daha fazla ”Beni seviyor musun” soruları soruluyor. işte tam burada ciddi bir problem var demektir. Sevildiğinden emin olan hiç kimse beni seviyor musun? diye sormaz. Çiftlerin ilişki adına beslenilmesi gereken temel ihtiyaçlarda bir doyumsuzluk olduğu ve çiftler tatmin olamadığı için, sorgulama ihtiyacı görülmektedir. Çünkü diğer taraf seni seviyorum dese de aslında ihtiyacı olan bu söz değil ilişkideki asıl temel ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.
İlişkilerinizi bu tarz durumlara sokmamak için evliliği bir garanti olarak görmemenizi ve ilişkilerinizi bir rutine sokmaktansa her gün yeni şeyler katmanızı tavsiye ederim. Bazı ilişkilerde ise çiftler tek noktaya odaklandığı için, ilişki de genel olan sorunları göremeye bilirler. Bence ilk sorunlar çıktığı noktada bir uzmana gitmeleri en doğrusu. Geçer gider umuduyla ilişkiyi olumsuz bir süreçte devam ettirmemek gerekiyor.
Hatta bizim tavsiyemiz; Evlenmeden önce, bilinçli şekilde bir uzmandan bilgiler alınırsa, ilişki daha sağlıklı bir şekilde başlar. Hiç vakit kaybetmemiş, birbirlerini hırpalamamış olurlar. Profesyonel bir kişinin yardımı her zaman işe yarar.
Erkeklerin Rahatlıkları İlişkilerde Sorun Oluşturuyor
Kadınlar ilişkilerinde sorunlar yaşadıklarında çözüm bulmaya kitaplar, dergiler karıştırmaya başlıyorlar. Fakat erkekler sorun olduğunu hemen kabul etme yanlısı değiller. Bu yüzden kadınların durumu daha zor geçiyor. Kadının ev, iş, çocuk gibi birçok sorumluluğu var. Bunların altında eziliyor. Erkekten beklenen sadece iş sahibi olması. Erkek iş sahibiyse, yapması gerekeni yaptığını düşünüyor. Eğer işi iyiyse, aile düzenini kurmuşsa, o düzeni bozmak istemiyor. Kadının yaşadığı sorunun da çok farkında olmuyor. Kendince görevini yapıyor. Kadın da bir noktada bunalıyor ve arayışa çıkıyor.
Burada hanımlara özellikle tavsiyem; eşinizi de sizin gibi ilişkinizin içine sokmak ve ilişkinizi beslenmesine katkıda bulunmasını istiyorsanız, dikteler ve suçlamaları bir köşeye bırakın. Ve neler hissettiğinizi paylaşın. Duygularınızı paylaşın. Duygu varsa ilişkide umut da vardır. Bu duygu kızgınlık ve öfke bile olabilir. Bu o ilişkinin hala ölmediğini gösterir.
İlişkinin Öldüğünü Nasıl Anlarız?
İlişkinin de ölme süreci vardır. Bu sürece gidildiğinin belirtileri ise; ilk olarak tepki aşamasında ortaya çıkar. Tepki ile kabul etmeme tahammül edememe kendini gösterir. Tepki aşamasının ardından kızgınlık aşaması gelir. Eşler bu süreç de diyalogdan uzaklaşırlar sadece sessiz kızgınlıklar, birbirlerini görmeye tahammül edememe, terslemeler başlar. Kavgalar, çatışmalar, bağrışmalar bu dönemde ortaya çıkar. Sonra da reddediş başlar. Eğer yataklar üç aylığına ayrılmışsa, hiçbir cinsel ilişki kurulmadıysa zaten bu ilişki artık ölme noktasına gelmiştir. ”Ev arkadaşı çiftler” yani aynı evi paylaşıp, ev arkadaşlığı yapan hatta arkadaş dahi olamayan günümüzde, çift sayısı oldukça fazladır. Ki bunlar bir arada da görünse ilişki çoktan ölmüştür.
Sorunlu evliliklerin artma sebeplerine bakıldığın da; Artık katlanma oranı azaldı diye düşünmek daha doğru. İnsanlar kendilerini daha fazlasına layık görmeye başladı. Fakat siz kendinizi değiştirmediğiniz sürece daha fazlası da sizi mutlu etmeyecektir. Bilinçlenmeye doğru bir gidiş var ama toplumun küçük bir azınlığında görüyoruz, bu bilinçlenmeyi. Bilinçlenme adına eşler destek alabilir, Eğitim programlarına katılabilir, Daha fazla birbirlerini dinlemeyi ve kendini iyi ifade etmeyi öğrenmelidirler.
Evlilik Aşkı Öldürüyor, Sevgiyi Bitiriyor Mu?
EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRÜYOR, SEVGİYİ BİTİRİYOR MU?
Ne umutlar ile başlanır değil mi evliliğe; mutlu yuva kurmak, sonsuza kadar beraber olmak, ayakları bulutlarda, pembe gözlüklerinizi takmış dolaşırken, kimsenin aklına gelmez değil mi evlilikte mutsuz olmak… aşık olmak sevmek sevilmek ve onun verdiği haz ile en olumlu yanından bakan aşık ile maşuk; ”Ne derler sizce ?” ”Birlikte çok mutlu olacağız, başkaları kavga edebilir, tartışabilirler biz asla onlar gibi olmayacağız, çünkü biz birbirimizi gerçekten çok seviyoruz.” elbette bunlara çok körü körüne de inanmazlar ” Evet bizde tartışabiliriz fakat açıkça konuşup, sorunlarımıza hemen çözüm bulabiliriz.” derler. Zamanla bunlar unutulur, tartışmalara diyalog ile çözüm bulmayı bırakın, iletişim kurmaktan bile uzaklaşılır. Gerçekten ”Evlilik aşkı öldürüyor, sevgiyi bitiriyor mu? Ne dersiniz?”
Ölen Aşk, Biten Sevgiyi Aramak Beyhude mi?
Evlenince sizi o bulutlardan aşağı indiren, pembe gözlükleri çıkarttıran da ne? Aşkın ölmesi sevginin de bitmesi mi?. Her evlilik de benzer sorunlar olur mu yoksa sadece siz mi böyle hissediyorsunuz? Boşanma sebebi , aşk heyecanının ölmesi, sevginin bitmesi mi?, Boşanmayan insanlar ne yapıyorlar? Onlar bütün huzursuzluğa rağmen evliliklerine devam mı ediyorlar? Yoksa evliliklerinde sevgiyi canlı tutmayı başarıyorlar mı? Başarıyorlarsa bunu nasıl yapıyorlar? Maalesef boşanma oranlarının hızla arttığı ülkemizde bunlar çok sık duyulan sorular haline geldi. önce çareler bulmaya çalışılıyor, kendi kendine soruyor nasıl oldu da o ölmez denen aşk öldü, bitmez denen sevgi bitiverdi. Hani biz kimse gibi olmayacaktır, hani bizim aşkımız kimseye benzemezdi. Yada bazen bir uzmana gidiyor başka bir göz baksın bir de bizim göremediğimizi görebilecek bize de gösterecek mi? ”aşka sevgiye ne oldu?”, dert belledi ya bir kere bazen de bir din adamına soruyor bunun çaresi nedir diye…
Evlilik de duygusallık olmazsa olmaz bir ihtiyaç. Gerçek şu ki, evlilik de sevgiyi korumak çok önemlidir. Eşler evliliklerindeki sevgi problemini çözmek için, kitaplar, dergiler, uygulamalı destek programları alırlar fakat yine de çözüm getiremezler. Maalesef evlendik den sonra sevgilerini koruyan çiftlerin sayısı günümüz de oldukça azdır. Eşler aralarında iletişim kurmak ve arttırmak adına; Atölye çalışmalarına, seminerlere, katılıp tekrar aynı heyecana kapıldıkları halde, evlerine döndüklerin de eski tarzlarına geri dönebiliyorlar. Yada onlarca kitap da mutluğu ifade eden uygulamaları okuyup, iki gün uygulayıp bırakabiliyorlar. Hatta çoğu zaman tek taraflı yapılan çabaları eşleri tarafından fark dahi edilmeye biliyor. Peki sizce neden? Çünkü her insanın sevgi dili birbirinden farklıdır.
Eşimin Sevgi Dili
Dil diyince hemen aklımızca kullandığımız ana dilimiz ve yabancı diller geliyor. Her birimiz kendi anne babamızın bize öğrettiği dili konuşuyor ve kendimizi daha iyi ifade edebiliyoruz. Ana dilimizi konuşurken son derece rahatızdır, hiç düşünmeye bile gerek kalmadan rahatlıkla konuşabiliriz. Başka dillerde ise kendimizi rahatlıkla ifade etmek için ustalaşmanız gerekebiliyor ve ne kadar ustalaşırsanız o kadar iyi anlıyor ve kendimizi de o kadar iyi ifade edebilir hale geliyoruz.
Konu sevgi dili için de aynıdır aslına bakarsanız, Kendi sevgi dilinizle eşinizin sevgi dili arasında Türkçe ile Çince kadar farklılıklar olabilir. Sevginizi Türkçe ne kadar anlatırsanız anlatın eşiniz Çince biliyorsa sizi hiçbir zaman anlamayacaktır. Belki eşinize sık sık onu ne kadar çok sevdiğinizi, onun eşi olmak dan gurur duyduğunuzu, onu çok yakışıklı bulduğunuzu söyleyerek, eşinizle ”Onaylayıcı Kelimeler” ile iletişime geçmeye çalışır olabilirsiniz. Eminim bu hislerinizde de oldukça samimisinizdir de, fakat belki de eşiniz sevgiyi, karısının hareketlerin de arıyor ve oda sizin sevginizi göremiyor olabilir. İçten olmak yetmez, eşinizin baskın sevgi dili neyse onu keşfedip o şekilde davranmanız gerekir.
Çoğu zaman yapılan hata, eşimizin sevmediğini düşünmek yada sevginin bittiğini düşünmektir. Oysaki biten ne sevgidir nede sorun eşinizin sizi sevmemesidir. Siz kendi sevgi dilinizle sevilmeyi beklersiniz fakat eşiniz kendi sevgi diliyle sizi çılgın gibi sevdiğini gösteriyordur.
Baskın sevgi dili ilk öğrenilmiş sevgidir. Çocukluk dönemin de, size sunulan sevgidir. Aileniz yada yakınlarınız tarafından sevildiğinizi hissettiğiniz tanıdık olduğunuz sevgi dilidir. Örneğin belki siz sevgiyi aileniz tarafından sözle ifade edilerek sizi sevildiği vurgulandığında hissetmişsinizdir ve evet ”Beni seviyorlar” demişsinizdir. İstersiniz ki eşiniz de size bunları güzel sözlerle ifade etsin, eğer etmezse sevmiyordur, diye düşünürsünüz. Eşinizde ilk sevgiyi belki de, Eve ekmek getiren babasında görmüştür, ve benim ihtiyaçlarımızı karşılıyor, beni düşünüyor yani ”Beni seviyor” demiş olabilir ve sevgisini bugün size ihtiyaçlarınızı karşılayarak, sizi belki süslü sözlerle değil ama düşünerek gösteriyor olabilir. Sevgi dilleri özel bir çalışma gerektirir. ”Eşimin Sevgi Dili” Atölye çalışmaları ile; eşler birbirlerine, anladıkları sevgi dilleriyle, yaklaşmayı öğrendikleri gibi, eşinin farklı yönlerinin olmasını da hayatlarını renklendirme adına memnuniyetle karşılamayı öğreniyorlar.
Hiç akıldan çıkarılmaması gereken konu ”Sevgi evlenince bitmez” sadece, samimiyet artar belki ama daha fazla paylaşım olduğundan beklentiler de artar. Kişiler beklentilerini kovalamaktan, ne kadar sevildiklerinin farkına bile varamazlar. Aslında bitmemiş olan sevgi gereksiz sorgular ve yaptırımlar ile bitirilir. Oysaki bunun yerine, nasıl sevildiğinizi ve eşinizi nasıl sevdiğinizi ortak bir dil ile göstermek en doğru olandır.
”Eşimin Sevgi Dili” Atölye çalışmalarımıza katılıp; eşinizin sevgi dilinde ”uzmanlaşmak” için bize ulaşabilirsiniz. Sevgiyle Kalın.
Kişisel Başarıya Ulaşmak İçin 8 Adım
KİŞİSEL BAŞARIYA ULAŞMAK İÇİN 8 ADIM
Başarı tanımı kişiden kişiye çok farklı şeyler ifade edebilir; Kimine göre iyi bir ebeveyn olma, kimine göre bir ev sahibi olmak, bir başkasına göre daha güvenli bir hayatı elde edeceği bir maaş..vs Buradan anlaşıldığı gibi başarı çok kişisel bir şey fakat; ne olursa olsun, başarısızlık herkes için kötüdür, hayatınız da bir şeyler eksiktir. Başarının tanımı farklı olsa da her bireyin başarıya ulaşmak için belli bir yol ve yöntemde ilerlemesi şarttır.
Başarılı olmak bir sanat mıdır? Genellikle başarılı olanlar mı başarıyı çekmeye devam ediyorlar? Başarılı olmada doğru yolda ilerlemek, başarılı olmanın önemli bir parçası mı ?
Başarılı insanlar, hata yapmayı sevmiyor fakat yaptıkları hatalar ise onları pes ettirmek yerine püf noktalarını öğrenip yollarına daha sistemli bir şekilde gitmelerine yardım ediyor. Başarısız insanlarda hata yapmayı sevmiyor fakat başarılı insanlarla aralarında ki fark onlar hata yapmaktan korktukları için adım atmıyorlar. Ki adım atmamak, adım atıp hata yapmak dan daha kötüdür. Karşısında ki korku duvarlarını aşmaktansa hedeflerinden vazgeçen insan sayısı elbette çok fazla…
Bu korku duvarları kişilerin önünde aşılması gereken çok ciddi bir sınavdır. Bir şekilde kişilerin korkularıyla yüzleşip, önündeki engelleri kendileri için fırsata çevirmeyi öğrenmeleri gerekir. Tabi bu süreç kimi kişiler için çok kolay değildir. Bu öğrenme aşamasında, Koçluk; Kişilere kendi hayatları adına yöneltilen doğru sorularla, sağlıklı bir şekilde dinlenilip, kurulan empati süreciyle,yerinde bir yöntemdir. Kişiler aldıkları Koçluk hizmetiyle, hedeflerini oluşturabilir,hayatların da olumlu ve değerli değişiklikler yapabilir. Koçluk; basit ama sistemli yollarda ilerlemenize katkıda bulanabilir. Bunlar…
Kendi Kişisel Başarıya Ulaşmak İçin Koçun Size Rehberliğinde Birkaç Kolay Adım;
Bir Vizyon Belirleyin; Vizyon ile kastettiğim şey nedir, önce onu açıklamak isterim. Vizyon, gözlerinizin yardımı olmadan, kendiniz için belirlediğiniz bir gelecekte, kendinizi görmektir. Orada ne yapıyorsunuz? Etrafınızda kimler var? Kendinizi o an nasıl hissediyorsunuz? Oraya ulaşmak için şimdikinden neyi veya neleri farklı yaptınız? Gibi giden soru silsileleri ile vizyonunuzu oluşturmak da bir koçla sistemli adımlar atılıp gideceğiniz yere varmanız kolaylaşabilir.
Sorumluluklarınızı Kabul Etmelisiniz; Hayatınızın sorumluluğu size aittir. Koçluk programının başarılı bir şekilde ilerlemesi ve ilerleme kaydetmede ki , sorumluluk size aittir ve siz kontrol altına almak , sorumluluklarınız yerine getirmede koç size yol arkadaşlığı yapar.
Olumlu Tutum Geliştirin; Neye odaklanacağınız sizin tercihiniz olacaktır.Ve aynı zamanda sizin gerçeğiniz olacak hayata olumlu bir bakış açısı, başarı için çok önemlidir. Olumsuz şeyleri çok fazla düşünmek, daha önceki başarısızlıkları çok fazla hatırlamak ve onlara odaklanmak, bizi sadece başarısızlıklara yaklaştırır. Hayatta neye odaklanırsak hayat bize onu getirir. ”Olumlu düşünceler olumlu sonuçlar üretecek” Bu olumlu düşünme yöntemi tabi ki birden birden bire gelişmeyecektir. Fakat Koçluk programlarıyla sistemli bir şekilde olumlu düşünce yapısı geliştirmiş olacaksınızdır.
Sizi Sınırlayan İnançlarla Vedalaşın; Başarısızlık korkusunu kişiler, çok erken yaşta öğrenirler ve bunlar inanç kalıplarına dönüşür. Başarı yolunda atılan ve geçmişte bir kaç kez işe yaramayan deneyimler, bizde aynı şeyin tekrar olacağına dair inanç geliştirmemizi sağlar. Kendi farkındalığınızın ve içinizdeki gücü fark etmenize yardımcı bir program ve yol arkadaşıyla sizi sınırlayan, inançlarınızla en kısa zamanda vedalaşabilirsiniz.
Kendinize İnanın; İlk önce başaracağınıza inanmanız gerekir.Kendine inanmalı eğer başarısız olduğunuzu ve buna bir şeylerin olduğunu düşünüyorsanız, bunun sebebini, dışarıda aramamanızı tavsiye ederim. Çünkü kişinin kendine çıkardığı en büyük engel (sayısız koçluk görüşmesinde ilk elden deneyimlenmiş olduğuna emin olabilirsiniz) gene kendisi olarak çıkıyor…
Pozitif İlişkiler Geliştirin; İnsanların üzerinde pozitif ilişkilerin etkisini asla küçümsemeyin. Bu süreçte olumlu ve sizi destekleyici insanlara odaklanır, size ve fikirlerinize karşı, enerji çalan insanlardan uzak durmayı öğrenirsiniz.
Zamanınızı İyi Planlayın; Zamanınızı en iyi şekilde kullanmak için, hedeflerinizin açık olması gerekir. Zamanınızı sistemli bir şekilde planlamak gerekir. Ne zaman başlayıp ne zaman hedefinize ulaşılacağını belirlenmesi yapılır.
Hedeflerinizi Belirleyin Ve Zihninizde Görün; Bu herhangi bir koçluk sürecinin kalbidir. Fakat ”görmek” fiilini, illa da gözlerinizle gerçekleşen bir eylem olarak almayın. Rüya görürken, gözlerinizin açık olmadığını biliyorsunuz. Burada önemli olan, vizyonunuzu, zihninizin görmesi.Çünkü vizyonunuzun gerçekleşmesi konusunda, en büyük yardımcınız o olacak.Böylelikle önce ”neye inanmanız” gerektiğine karar vermiş olacaksınız. Ardından, bu inancınızı gerçekleştirmek için atacağınız eylem adımlarının etkisine. Yani ne kadar etkili olmasını arzu ettiğinize. Etkinin ne kadar fazla olmasını istiyorsanız, hedef çıtanızı da o kadar yükseğe yerleştirirsiniz. Tabi ki bu da, ekstra çalışma, ekstra gayret ve ekstra sorumluluklar yüklenmek demek tabii ki.
Vizyonunuzu gerçekleştirme yolunda ”Koç”; size her türlü engeli, kendinize güvenmeniz ve inanmanız doğrultusunda aşabilecek kudrete sahip olduğunuzu hatırlatarak, içinizden dışarı doğru başlayan, muhteşem bir yolculuk için güvenilir yol arkadaşıdır.