Sağlıklı Evlilik Yapabilmek İçin Bilinmesi Gerekenler
Bir evliliğin yada ilişkinin sağlıklı olabilmesi için kişinin içinden başlayarak dışına doğru sevmeyi öğrenmesi gerekir. Fakat asıl sorun bunu nasıl yapacağımızdır. İşte bugün sağlıklı evliliği bizi taşıyacak 6 anahtardan bahsedeceğiz. Her bir anahtar sırası ile, kullanıldığında hem sizin içinize giden yolların kilidi açacak, hem de sağlıklı ilişkinin yollarındaki kilitleri açacaktır.
1-Doğru Eşi Seçme Yetisi; Sağlıklı bir ilişki evliliğin ilk başlangıcı hayatını birleştireceğin kişiyi doğru seçmektir. Bir ilişkiyi meydana getiren bileşenler; fiziksel, maddi, cinsel, ruhsal ve duygusal seçimlerin bileşenidir. Fakat kişinin gerçekten sağlıklı bir seçim yapabilmesi için; ilk önce kendi kendine yetecek hakkıyla yaşama yeteneğine ulaşması gerekir. Ancak o zaman özgürce ve tam anlamıyla yakın bir ilişki kurmayı tercih edebilir.
Her zaman söylediğim gibi bir ilişkide eksik yanınızı aramak size eksik bir ilişkiden başka bir şey getirmeyecektir. Eksik yanınızın farkına varıp tamamlanmaya çalıştığınızda, hayatınıza da tam birini çekebileceksiniz. Bir ilişkiye ”EVET” diye bilmek için, ”HAYIR” dediğimizde de kendi başımıza yaşayıp gelişebilecek durumda olduğumuzu, anladıktan sonra olur. Unutmayın kendi hayatınızın patronu sizsiniz.
2- Bağlılık Kurabilme; Evlilik çiftlerin beraber yürüyeceği uzun bir yolculuktur. Bu yolculukta yalnızca romantik bir gezinin keyfini çıkarıp, yolun yarısında yolculuğu terk etmek değil, tüm yolculuk boyunca her anıyı birlikte paylaşabilmek esastır. O yüzde yetişkin her kişinin evlilikten önce, kendine sorması gereken; ”ilişkiyi zenginleştirmek, derinleştirmek ve geliştirmek için, var gücüm ile çalışacağıma, bunu bir öncelik haline getirebilmek için gerekli zamanı ayıracağıma, söz verebiliyor muyum?”
Bağlılık aynı zamanda eşiniz ile aşkı ve işbirliğinizi sıkıntıya sokabilecek korkularından sıyrılmanızı da gerektirir. Bağlılık ilişkinizin sağlıklı bir şekilde gelişmesi ve zenginleşmesi için gerekli içsel çalışmaları yapmak adına en başta kendinize verdiğiniz bir sözü kapsar.
3- Hayatınızı Yüceltebilmek ; Her ilişki kendine özeldir. İlişkinizin iyi olup olmadığını anlamak için ise, bakmanız gereken birbirinizi ne kadar iyi hissettirdiğinizdir. Kendi ilişkinizin kullanım kılavuzunu yazacak olan sizsiniz… İlişkinizde nelerin işe yaradığına dikkat etmeyi öğrenmelisiniz. Kendi aranızda ilişkinizin küçük bile olsa birlikteliğinize ait adetlerini, alışkanlıkları keşfedin. Günlük yaşamınızı sıradanlıktan kurtaracak, aynı zamanda hayatla bütünleşmenizi sağlayacak eğlenmenin, beraberliğinizin tadını çıkarmanın zaman ve yolları bulun.
Tabi bunları yaparken aynı zamanda ilk işinizin kendiniz olduğunu unutmayın. Hayattaki ilk işiniz kendi hayat amacınızı bulmak ve onu gerçekleştirmeye çalışmaktır. Bütün kutsal dinlere bakıldığında her biri; Her bireyin güçlü bir yanı olduğunu ve bunu keşfedip yüceltmenin hayatımızın gayesi olduğunu belirtir. Evet yaratılış itibariyle her birey yüce Yaratıcının esmalarını görmek ve göstermek gibi bir gaye için buradadır. Kişiler hayattaki sıfatlarından önce, üzerinde taşıması gereken misyonu fark edip, ilk önce onu, keşfedip yaşamalıdır. Ancak böylece kendini gerçekleştirmiş olur. Kendini gerçekleştirme yolundaki bir birey ilişkisinde de kendini yüceltir, ilişkisi onun hayat yolunun basamağı olur.
4- Şefkat ile Davranmayı Bilme; Her birimiz hayatla, insanlarla mücadele halindeyiz. Böyle bir kargaşada hem kendimize, hem de eşimize daha şefkatli davranmalıyız. Bir yandan birbirimizin kırgınlıklarını, hayatla mücadelesini anlayışla karşılarken, bir yandan da kendi kişiliğimizin net sınırlarını koruyabilir, kendi güvenlik ve sorumluluk ihtiyaçlarımıza saygı gösterebiliriz. İlişkimize şefkatle bakabilirsek, kendi bakış açımıza saplanıp kalmak yerine, olaylara eşimizin gözünden de görebiliriz. Birbirimizi yargılamak yerine, birbirimize olan ilgimizi geliştirebilir.
Şefkat aşktan farklıdır. Şefkat beklentisiz sevmektir. Şefkat hem kendini hem eşini tekrar tekrar bağışlamanı sağlayacak güçtür. Hataların da; mutluluklar ve başarılar kadar bu hayatın bir parçası olduğunu şefkat ile bakabildiğimizde anlayabiliriz.
5- Ortak Paylaşım Alanı Oluşturabilme; Bir çiftin geliştirebileceği en güçlü becerilerden biri; çatışmaları yönetme, iletişim kurma, kararları paylaşma ve zor zamanlarda birbirini destekleme ile ilgili ortak çözümler üretebilme yeteneğidir. Her alanda ortak paylaşımlar ve çözümler ilişkiyi sen- ben olmaktan çıkarır, ortak meraklarının peşine düşmeyi sağlar. Bir çifttin hayatlarını genişletmeleri, ister ailede ister çevreleri ile bağlarında olsun, ister spor, müzik, seyahat, dini ibadetler, arkadaşlıklar yada her ikisinin de tatminkar bulduğu farklı girişimler yoluyla olsun sağlıklı bir durumdur.
Eşler yalnızca birlikte olmak yerine, birlikte doyurucu faaliyetler içinde olduklarında aynı zamanda gelişimlerini de destekliyor demektir. Bu ortak girişimler ve paylaşımlar ilişkinize daha fazla anlam katacaktır.
6- Cesaret; Kendimizle ve eşimizle farkındalık, dürüstlük ve sevgiyle yüzleşe bilmek için, cesarete ihtiyaç duyarız. Cesaret korkularımızla, sınırlarımızla doğrudan karşı karşıya gelip yüzleşebilme gücü verir. Eşinizin kim olduğu, kim olması gerektiği yada olmaması gerektiğine dair beklenti ve varsayımlarınıza meydan okumayı sağlar. Gerektiğinde değişebilme anlamına gelir. Cesaret benim, senin, ailelerimizin ve hatta haksızlık ettiğini hissettiğimiz insanların tüm insanlık hallerine anlayış göstermektir.
En önemlisi cesaret kendimize gülme yolunu bulmaktır. Gülmekse kendimize, eşimize ve tüm dünyaya bakış açımızı değiştiren açık bir anahtardır.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evliliğin Kuralları
Aradığı aşkı bulamayan, evliliğinde istediği doyuma ulaşamayan, hayatı sevgiyi paylaşacağı yol arkadaşını bulamayanlar için, Mutlu bir ilişkiyi hayatımıza çekmek için yada hali hazırdaki sorun dolu evliliğimizi, özlemini duyduğumuz mutlu bir yuvaya dönüştüre bilmek için kendi payımıza düşen her şeyi yaptık mı?
Her zaman söylediğim gibi, ilişkilerinin ve hayatının düzene girmesini isteyen her yetişkin, kendi hayatının sorumluğunu kabullenmelidir. Gelin gerçekten mutlu bir ilişki yada evliliğimizi daha mutlu yaşamak istiyorsak neler yapmalıyız? bakalım.
Önce Ben Kuralı ; Ancak siz mutlu iseniz mutlu bir ilişkiye sahip olabilirsiniz. Mutluluğumuzu hep bir şeylere bağlarız, ”Hayatımda biri olsaydı mutlu olurdum”, ”Eşim beni sevseydi/severse mutlu olurum”. Mutsuzluğumuzun kaynağını hayatımızdaki eksikliklere bağlarken çok önemli bir gerçeği atlarız. Aslında kendimizle ve elimizdekilerle mutlu olmayı beceremediğimiz için eksik kalırız. Bu yüzden ”ÖNCE BEN” kuralı mutlu bir ilişki için çok önemlidir. Siz kendi mutluluğunuzdan sorumlusunuz ve kendi ile mutlu olmayı başaramayan biri hiç kimse ile arzu ettiği mutluluğa ulaşamayacaktır. Mutlu bir yaşamın ilk şartı mutlu bir insan olmaktır. ilk hedefiniz kendinizi mutlu etmek olmalıdır, bunu lafın gelişi değil gerçek anlamda yapabildiğiniz de hayat size tahmin ettiğinizden daha fazlasını getirecektir.
Her insan hayatının merkezine kendini getirmeli ki etrafındakilerle sağlıklı, mutlu ve tatminkar ilişkiler kurabilsin. Biriyle gelecek planlamak için, önce kendinize ait mutluluk alanları oluşturmalısınız, yaşadığınız ilişki dışında da tutku duyduğunuz şeyler olmalıdır. Her kimle ve neredeyseniz hayatın içinde yüzde yüz olmayı başarmalısınız. Hiç kimse kendi memnuniyeti hakkında özen göstermeyen birini memnun etmeye çalışmaz. Yani siz kendinizi gerçekten sevmedikçe, kimse sizi istediğiniz gibi sevip, mutlu edemez.
Diğer Yarını Değil, Diğer Tamını Aramalısın; Mutluluğumuzu başkası tamamlamasını istediğimiz gibi ilişkilerde de çoğu zaman, eksik yanımızı tamamlayacak yada bizde olmayan özelliklere sahip olan bir aday ararız. Unutulmaması gereken; Karşı taraftan beklediğiniz özellikler sizde bulunmuyorsa, ilişkinizden beklediklerinizi siz veremiyorsanız, kişisel gelişiminizi tamamlamamışsınız yani henüz tam değilsiniz demektir. Hayatta ilk sorumluluğumuz gelişimimizi tamamlamak adına kendi ruhsal yolculuğumuzu planlamaktır. Kişi isteklerini sıralarken önce ”Ben ne kadarına sahibim?” diye kendine sormalıdır. Yeni yılda bütünlük hissini yaşayabileceğiniz ilişkiler istiyorsanız kendi eksikliklerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
Kendinizi tarafsız olarak değerlendirin, nerelerde hata yapıyorsunuz, hangi kişisel özellikleriniz sizi engelliyor, ilişkileriniz hangi sebeplerle son buluyor. Bu tıkanıklıkları çözdüğünüzde hayatınızın hızla değiştiğine şahit olacaksınız.
Hayatınızın Yüz Görümlüğünü Alın; Herkes tektir ve her birey kendisine olan tavırları ile karşı tarafın davranışlarını belirler. Yeni yılda hak ettiğiniz mutluluğu bulabilmek için size kötü davranan ya da size yeteri kadar değer vermeyen tüm ilişkileri reddedin. Hak etmediğiniz davranışları kabul ederek; hayata ”yeterince değerli biri değilim, bu nedenle kötü muameleyi hak ediyorum” mesajı yollayarak, tüm ilişkilerinizi bu sona mahkum edersiniz. Unutmayın olaylar karşısında kendi erdemlerini düşünerek davrananlar kısa süreli haksızlığa uğrasalar bile saygınlıkları ile üstün olurlar.
Hayatınız ve siz değerlisiniz. Hayatınıza gerçekten birini kabul edecekseniz. Bizde gelenek gibi, görünebilir fakat çok daha derin anlamları olan, hayatınızın ”yüz görümlülüğünü” alın. Yani bu kişiyi çok kıymetli hayatınıza alacaksınız fakat bu kişi size gereken manevi değeri, önemi, saygınlığı, size ait sorumluluklarını yerine getirecek mi ? Sizin ve hayatınızın değerli olduğunun ne kadar farkında? Bunu sadece vaatlerle mi yapıyor ? Yoksa hal ve tavırlarıyla da size gösteriyor mu?
Sizin İçin Olmazsa, Olmazlarınızdan Ödün vermeyin; Sadece bir ilişkiye ihtiyaç duyduğunuz, yalnız kalmaktan korktuğunuz yada artık evlenmeniz gerektiğini düşündüğünüz için temel değerleri sizinle uyuşmayan kişilerle hayatınızı birleştirmek çok büyük bir hata olur. Kendinize doğru kişiyi bulabilmek, doğru gözlem yapmak için zaman tanımalısınız. Hayatta hiçbir şey için geç kalmış olmazsınız, fakat yanlış kararlarla zamanınızı boşa harcamış, ruhunuzu gereksiz yere yormuş olursunuz. Hatta son zamanlarda evliliklerin yarısının boşanma ile bittiği düşünüldüğünde, faturası çok ağır mutsuzluklarla bitecek yanlış bir birliktelik içine girmeniz büyük bir olasılıktır.
Mutlu Ve Anda Olmak Size Doğal Bir Çekicilik Verir; Zaman içinde sizlerle daha detaylı paylaşacağım ”hayat enerjimiz” ve çekiciliğimizi doğal kaynağı; Anda kalabilmek ve anı yüzde yüz yaşamaktır. Bu eşiniz yada ilgi duyduğunuz kişi yanınızda yokken bile, siz hayata kendinizi verdiğiniz taktirde, sizi parlatır, aydınlatır ve onun tarafından daha ilgi çekici, hale gelmenizi sağlar. Hayatın içinde olmak kadar, hayatın içinde mutlu olmak da insanı çekici yapar.
Mutlu neşeli ve coşkulu olmak bilinçli bir tavırdır ve bu tavrın etkileyiciliği ile hiçbir şey yarışamaz. Hayata nasıl bakarsanız size öyle cevap verir. Olayların durumların neşeli taraflarını bulun. Eğlenmek, keyifli zaman geçirmek sanılanın aksine çok emek ister. Bu ruh haline girmek çekiciliğinizi arttıracağı gibi olası ilişkilerinizi de monotonluktan kurtaracak en büyük silahınız haline gelecektir. Araştırmalar birlikte eğlenebilen çiftlerin büyük problemleri daha kolay atlatabildiğini ve birbirlerine daha bağlı olduklarını kanıtlamışlardır. Siz eğlenceli ve coşkulu biri haline gelirseniz kuracağınız ilişkilerde otomatik olarak mutlu çekici ve eğlenceli olacaktır.
İlişkileriniz Alma – Verme Dengesinde Olmalıdır; Hayattaki her ilişkide olduğu gibi duygusal ilişkilerde de alma- verme dengesi olmalıdır. İlişkilerde kişiler birbirlerinin hayatları için sorumluluk duymalıdırlar fakat fazlaca ve tek taraflı sorumluluk yüklenmek, paylaşımı ortadan kaldırır ve bir tarafın ezilmesine yol açar. Kimsenin koruyucu meleği olmak zorunda değiliz, fazla fedakarlık yaparak problemleri çözmeye soyunmak, bir tarafın tembelleşerek ilişki için sorumluluk duymamasına neden olur, ayrıca öfke birikimlerine, ilerleyen zamanlarda ise tahammülsüzlüklere yol açacaktır. Fazlaca vermek, istenilenden ya da verilmesi gerekenden fazlasını vermek, hayatınızdaki kişi tarafından kullanılmanız ihtimalini arttırır. Yaptığınız tüm fedakarlıklar zaten görevinizmiş gibi algılanır ve takdir edilmez. Ayrıca fazla verici olmanız hayatınızdaki kişi ile aranızda aşk ve sevgi bağından çok, bir yardımcı bağının oluşmasına neden olur. Genelde verici tarafın yalnız kalmasının nedeni, diğer tarafın problemi çözüldükten sonra aşk arayacak oluşudur. Sağlıklı ilişkide her iki taraf birbirini besler, gelişimine katkıda bulunur. Sevgide sorumlulukta paylaşılır.
İlişkinizde Doğru iletişim İçin, Doğru Zamanlamayı Öğrenin; Doğru zamanda ve doğru şekilde iletişim kurmayı öğrenmek çok önemlidir. İnsanları tanımak, iletişim kurmak için doğru zamanı bekleyebilmek, insanların hassas noktalarına dokunan, eleştirilerden kaçınmak doğru iletişim kurmanın ilk adımıdır. İlişkilerde herkes kendi istediği şeyi duyar ve kendi beklentilerine uymayan mesajları almama eğiliminde olur. Onun için ilişkilerde beklentiler göz önüne alınmadan kurulan iletişim problemlere yol açabilir. Bir mesaj sevgiyle verilmelidir, yoksa mesaj da, mesajı veren de reddedilir.
İlişkilerimizi doğru analiz etmek ve doğru çözümlemek önemlidir. Bazı şeyler için ikinci şansınız olmaya bilir. Bazen sorunumuzu biliriz hatta çözümü de belki biliriz, fakat konunun uzmanı bile olsak dışarıdan farklı bir bakış açısından yardım almak gerekebilir.
DevamıEşinize Sevginizi Nasıl Gösterirsiniz?
Evliliklerde sevgisizlik kadar, eşlerin birbirine sevgilerini doğru ifade edip, göstermemeleri de önemlidir. Biz çok kişi, kendi içinde eşine, çok büyük sevgi bağları ile bağlıyken, bunu gösteremeyip kendi içinde çürütebiliyor. Oysa sevgi sesinizden, sözlerinizden, tavırlarınızdan, onun için yaptıklarınızdan anlaşılır. Her kişinin kalbine giden doğru bir yol vardır. Peki eşinize sevginizi ifade ederken izleyeceğiniz yolda, nelere dikkat etmelisiniz?
1- Uyumlu Olmak; Eşinizle ne kadar uyumlusunuz? Bağınızı güçlendirecek kadar vakit geçiriyor musunuz? Birbirinizin ihtiyacına göre tavırlarınızda esneklik sağlıyor musunuz? Yoksa aynı evde ama ayrı dünyalarda mı yaşıyorsunuz?
”Uyum; Beraber vakit geçirebilmek ve benzer bir şekilde yaşabilme sanatıdır” Yaşam adına, yemek yemekten, giyinmekten tutun eğlence anlayışınız, idealleriniz, meşguliyetleriniz benziyorsa uyumu yakalayabilir ve ortak paylaşımlarınızla da beraberlik sağlayabilirsiniz.
Elbette birbirinizin kölesi yada tıpa tıp aynı olmak zorunda değilsiniz. Ruhunuz, kişiliğiniz, işiniz sosyal hayatınızda farklar olabilir. Uyum ve benzerlikleri, farklı dünyanızda ortak alanlar oluşturarak sağlayabilirsiniz. Aynı zamanda özgür fakat birbirine bağlı, farklı fakat benzer yanlara sahip olabilirsiniz. Farlılıklar arttıkça, eşler birbirinden uzaklaşır. Sonunda neden bile ayrıldığını bilmediğiniz boşanmalar gerçekleşir.
Unutmayın aynı evde yaşamak, aynı yatağı paylaşmak birlikte zaman geçirmek değildir. Eşlerin birlikte olduğunu söyleye bilmesi için ; Birbirine bakmayı, birbiri ile konuşmayı, birbirine dokunmayı ve birbirini dinlemeyi ihmal etmemesi gerekir. Eşler birbirinde huzuru; sarıldıklarında, tatlı sözlerinde, hoş kokusunda bulurlar. Hep dediğimiz şey kaliteli vakit geçirmek gerekir. Belki saatlerce sohbet gerekmez, gönül huzur bulunca fazlasını zaten istemeyecektir. Evliliklerde her günün, her gecenin ayrı sorumluluğu vardır. Bunları karşı tarafa toplu bir şekilde bir kerede verip, sonrasında yetinmesini beklemek, evliliğinizde çok daha büyük ihtiyaçlar doğurur.
2- Taktir Etmek; Sadece evliliklerde değil, sıradan ilişkilerimizde dahi taktir etmediğimiz biriyle sağlıklı ilişkiler kurmamız mümkün değildir. Fakat konu evlilik olunca karşılıklı taktir içermeyen bir evlilik yıkılmaya mahkumdur. Şöyle bir düşünün eşinize, yerine getirdiği sorumlulukları ve gayreti için ne kadar teşekkür ediyorsunuz? Değerini ve yaptığının sizin için önemli olduğunu biliyor mu? Son bir haftada kaç kez eşinize teşekkür ettiniz?
Eşiniz sizin tarafından beğenildiğini bilirse sevinir. sevinç ise size sadakatini destekler. Evliliğine ve size sorumluluk bilinci güçlenir. ”Sağ ol, teşekkür ederim, ne iyi ettin, iyi ki varsın, beni sevindirdin, seninle gurur duydum, çok beğendim, harikasın, Allah razı olsun” gibi ifadeler eşinizin kendisini beğendiğinizi anlamasını sağlar. Bir insanı karşısındaki için, çok çalışmak yormaz, vefasızlık, taktirsizlik yorar. Taktirsizlik zamanla kişinin içinde, artık ne ilişkisi, nede eşi için bir şey yapma isteği bırakmaz. Hele ki ”Eşimdir, tabi ki yapmak zorundadır” gibi tavırlar büyük saygısızlık ve evliliğinize ihanettir. Eşler arası karşılıklı sorumluluk eşlerin görevi olabilir fakat taktir de karşı tarafın borcudur.
Eşinizi baş başa ve başkalarının yanında sık sık taktir edin. Onu, yeteneklerini, gayretini, sorumluluğunu beğendiğinizi cömertçe ifade edin. Eşiniz taktir etmiyorsa da siz ona taktirin önemini anlatın, taktir ettiğinde buna olumlu geri bildirimle dönüş yapın. Bir çok aile taktirsizlik yorgunudur. Egonuz taktiri engellemesin, taktir sizi yükseltir onurlandırır.
3- Önemsemek; Belki de evlilikte en çok istenen şey eşi tarafından önemsenmek. Peki siz yeterince eşinizi önemsiyor musunuz? Önemsiyorsanız bunu kendisine nasıl gösteriyorsunuz? Umursamaz ve önemsemezseniz evliliğinizi yaşatamazsınız. Aranızdaki sevgi tükenir ve bununla da kalmaz aranızdaki nefret artar.
Her insan önemlidir. Ve kendiside önemini bilir ve çevresinde de kendisini önemseyen insanlar olsun ister. Hepimiz eğer bağımlılıklarımız yoksa bizi önemsemeyen insanlardan uzaklaşmak isteriz. Önemsemeyen eş ise sizi evliliğinizden uzaklaştırır. Aynı şey karşı taraf için de geçerlidir. Eşiniz ile iletiminizin her anı onu önemsediğinizi göstermelidir. Onu özenle karşılamalı, dikkatle dinlemelisiniz. Görüşlerini alın sorularını cevaplandırın, saygılı bir üslupla konuşmayı ihmal etmeyin.
Özellikle evlilikten sonra bayanlarda kendini salma, erkeklerde kişisel bakımına yeterince önem göstermeme olabiliyor. Fakat evliliğinizin üstünden yıllar geçmiş olsa bile, bakımlı ve temiz olmak, bir birinize ve ilişkinize verdiğiniz önemin göstergesidir.
4- Güvenmek; Güvensiz bir evliliğin yürümesi mümkün değildir. Eşinize yeterince güveniyor ve güvenilir olduğunu hissediyor musunuz? Elbette aldatmaya, ihanete, uygunsuz işlere karşı duyarlı olmalısınız. Fakat gereksiz önyargı, yarım yamalak bilgi, her an bu evliliğin başına kötü bir şey gelme düşüncesi gibi vesveseler evliliği yok eder.
Hiçbir haklı sebebiniz yokken, eşinizi güvensiz bir konuma sokmak evlilik bağlarınızı zedeler. Hiç bir sebep yokken eşinin çantasını, telini karıştıran, sıklıkla mesajlarını kontrol eden, nereye gittiğini izleyen eşin ya ruhsal problemleri vardır yada eşine güvenini çoktan kaybetmiştir. Aşırı öfke, şiddet, eve geç gelmek, bazen gelmemek, gizemli harcamalar, sorumsuzluk, kötü alışkanlıklar eşlerin birbirine güvenini yok eder. Güven yoksa evlilikte huzurda yoktur. Her zaman tedirginlik vardır.
Güvenmemek kadar güvendiğinizi göstermekte bir sorundur. Siz eşinize ona güvendiğinizi gösteriyor musunuz? Eşinizin sadakatine, bağlılığına, vefasına, yeteneklerine inandığınızı hissediyor musunuz?
Eşinize güveninizi ona fikrini danışarak, düşüncesini dinleyerek gösterebilirsiniz. O sizin yol arkadaşınız hayat ortağınızdır. Evliliğinizle hatta kendinizle ilgili kararlarınız onu da ilgilendirir. İzni gerekmese de fikrini almalısınız. Eşinize güveninizi hissettirmediğinizde onu güveneceği başkalarına itersiniz. Güven vermez ve güvenmezseniz unutmayın sevdiklerinizi kaybedersiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıEşinizle Sorunlarınızı Çözmek İçin 3 Basit Yol
Evliliklerdeki anlaşmazlıklar eşleri seçim yapmak zorunda bırakır. Anlaşmazlıkları çözme de ise her eş diğerinin üzerinde güç kurmaya çalışır. Fakat bu güç savaşlarında kim kimi yenerse yensin, eşler birbirine karşı olduğu zaman evliliklerinde sahip oldukları ortak güçlerini yitirirler. Sonuç olarak anlaşmazlıklar eşlerin birbirinin hayatını zenginleştirmesine değil, birbirlerini yaralamaya hizmet eder.
Mutlu ve sağlıklı bir evlilik için anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak şarttır. Eşler tartışmaya başlar başlamaz ara vermeli ve sorun çözme yöntemlerini kullanmalıdırlar. Peki nedir sorun çözme yöntemleri;
1- İyimser Bir Ruh Hali Takının; Kişiler iyimser bir ruha hali içinde olduğunda, anlaşmazlıklarda daha esnek bakıp, daha sağlıklı çözümler üretebiliyorlar. Eşler arası çelişki ne kadar fazla ise iki tarafında memnun kalacağı, ortak bir çözüm bulma olasılığı da o kadar azalıyor.
Eşler yorgun, aç yada sinirli iseler veya acele işleri varsa normal ruh hallerine göre anlaşamamaları daha yüksek ihtimaldir. Böyle bir ruh halindeyken konuşmayı deneseler bile çözümler yetersiz olacaktır. BU sebeple eşler ruh halleri düzeldiği zaman sorunlarına çözüm aramaya başlamalıdır. Peki bu iyimser ruh halini nasıl kazanabilirler?
İyimser Ruh Hali Nasıl Oluşur?
Bir evlilikte eşlerin iyi ruh hali içinde, olmalarının yolu birbirleri ile ”açık iletişim” içinde bulunmalarıdır. Açık iletişim eşler arasında samimi ve net bir anlaşmayı sağlar. Aralarında sanki yazılı olmayan gizli bir anlaşma var gibidir. Bu anlaşma sayesinde eşler, eşit ve özgürdür. Kadın erkek ayrı kişi olarak kendilerinin dışında bir dünya ile iletişim kurabilir. Birbirlerinin gelişimine katkı sağlayabilir ve her geçen gün aralarındaki sevgi, saygıyı güçlendirebilirler.
son zamanlarda çok rastladığım ”Kapalı iletişim” hakim olan evliliklerde ise; eşler birbiri ile devamlı birlikte olduklarında sorunlarını çözebileceğini düşünüyorlar. Oysa ki kapalı İletişimli bir evlilikte eşler birbirinin iç dünyasından bir haberlerdir. Karı koca içlerinden geldiği gibi değil beklentilere uygun şekilde rollerini oynarlar. Böyle bir evlilikte sorunlarına çözüm bulmak çok zordur. Bu evlilikler soğuktur, can sıkıntısı çoktur ve eşler git gide birbirinden uzaklaşırlar. Beraber fakat ayrı dünyalarda yaşarlar.
Bu problemin çözümü ve iyimser bir ruh halini kazanmanın yolu; Eşlerin birbirlerine bağlılık, canlılık ve dengeli faaliyetlerinin sayısını artırmaktan geçer. Eşler kesintiye uğramadan bir araya gelip kaliteli vakit geçirme zamanlarını düzenlemelidirler.
2- Kendinizi Ve İlişkinizi Konuşabileceğiniz Toplantılar Düzenleyin; Size sorsam… Sürtüşmeler yaşamadan sağlıklı bir ilişki kurmanın en kestirme yolu nedir? zamanla eşiniz ile aranızda oluşan mesafeyi ve birbirinize karşı kayıtsız kalmayı nasıl ortadan kaldırabilirsiniz? Çoğumuz kendi ilişkilerimize gelince tıkanıp kalıyoruz cevap veremiyoruz değil mi? şimdi bunun için size pratik bir çözüm öneriyorum. Sorularınızın cevabını bulacağınız, kendinizi ve ilişkinizi konuşup tartışabileceğiniz toplantılar düzenleyin.
Genelde benim sık sık eşlere tavsiye ettiğim, bu yöntemi biraz açalım… Eşinizle kendinize ait, çocuklar yada yakınlar olmadan, on iki saat hiç ayrılmadan ve uyumadan bir odada beraber bu zamanı geçireceksiniz. Dikkat dağıtan televizyon, telefon görüşmeleri de olmayacak. Hatta yemek yapmaya da zaman ayırmamak için en sağlıklı olan otel odasıdır tabi ki olmuyorsa ev ortamında şartlarınızı kendiniz ayarlayabilirsiniz. Birbirlerinize her şeyi söyleyebilmeli fakat fiziksel şiddet uygulanmamalıdır. Birlikte olmak şartıyla sessiz kalabilirsiniz. on iki saat boyunca her ikinizde kişisel olmak şartıyla, aranızdaki ilişkiden ve kendinizden konuşabilirsiniz. İşle ve çocuklarla alakalı konulara girilmeyecek. Sadece kendiniz üzerine yoğunlaşın.
Bütün kaçış yolları kapandığı zaman eşler birbiri ile sağlıklı iletişim kurabilir. Saatler geçtikçe birbirlerine iç dünyalarını açabilir. Evet size on iki saat uzun gelebilir fakat unutmayın evlilik bir ömür boyu süren beraberliktir.
İlk anda biraz çekingen ve acemlik çekebilirsiniz, fakat bir süre sonra bir müddet tartışır bir müddet barışırsınız. İnanın bu süreçte kendinizi birbirinize daha yakın hissedersiniz. Tartışmalardan, yemekten ve birbirinize yakınlaşmalardan sonra konuşmaya başlarsınız. Zaman bol olduğu ve kimse sizi rahatsız etmeyeceği için en derinde kalan duygularınızı birbirinizle paylaşmanızda mümkündür. Aslında eşler bu konuşmalar sonunda ”Birbirlerini kaybetmekten ne kadar çok korktuklarının” farkına varırlar. Birbirinizin neyden incindiğini, net bir şekilde görebilirsiniz. Belki ağlayabilir, birbirinize sarılabilirsiniz. Birbirinize iç dünyanızı açma cesaretini keşfettiğinizde daha önce paylaşamadığınız mutluluk ve mutsuzluk duygularınızdan da bahsetmenin keyfini yaşayabilirsiniz.
Bu uygulamayı iki ayda bir gerçekleştirmek ilişkinizi iyileştirmekte çok faydalı olacaktır. Hatta sadece sorunlu değil, normal giden evliliklerde de zaman zaman yapmanızı tavsiye ederim.
3- Evliliğinizi Değerlendirmek İçin Yardım Alın; Özellikle boşanmayı düşünen eşlerin, hayat boyu suçluluk ve pişmanlık duymamaları için doğru kararı verdiklerinden emin olmaları gerekir. Eşler evliliklerini değerlendirmek için yardım almalıdırlar.
Evliliklerinin sorunlarının çözmek isteyen eşler her zaman, şu sorunun cevabını aramalıdır. Acaba attığım her adım, söylediğim her söz, yaptığım her iş evliliğimi zenginleştiriyor mu? Bu sorunun cevabını sağlıklı bir şekilde bulabilmek için, kişi gururunu, egosunu bir kenara bırakmalı, bağışlama yolunu aramalı, bağışlama sunmalı ve kendi kusurlu yanlarının farkında olmalıdır. Ve bu her zaman kendi başımıza çözeceğimiz bir sorun değildir. Dışarıdan tarafsız bakan, size yol arkadaşlığı yapacak bir uzmanla çalışmak her zaman çok daha sağlıklıdır.
Leo Buscaglia’nın da ifade ettiği gibi, ”Boşanma, kavga, tartışma sorunlarınızı kesinlikle çözmez. Daha iyisi anlayışlı, sıcakkanlı ve esnek olmaktır.”
Eşler evliliğe gözleri açık gitmeli fakat evlilik süresince gözlerini yarı kapamalıdırlar. Birbirlerinin iyi özelliklerine ve her türlü şefkat, sevgi gösterilerine karşı gözlerini açmalı, kusurlarına ve tuhaflıklarına gözlerini yarı kapamalıdırlar. Ancak o zaman istediğimiz ömürlük bir beraberliği elde edebiliriz.
Sevinç Karakaya
DevamıGereksiz Emek Değil, Doğru Emek
Her ilişki yada evlilik gözün görmediği çukurlarla doludur. İlişkinin başında aşk sizi öyle uçurur ki, bu çukurlara düşseniz bile kolayca çıkabilirsiniz. Çünkü aşk ve sevgi çok güçlü duygulardır, devam etmek için size yeterli enerjiyi, gücü ve motivasyonu sağlar. Fakat ilişki ilerledikçe ve bir eşe sevgiliye sahip olma hissi yerleştikçe ilişkiniz artık sizin için bir armağan değil de, sıradan sahip olduğunuz bir eşya yerine geçtikçe sorunlar başlar.
Genel olarak ilişkiler sevilmediğini düşünen insanlar tarafından sonlandırılır. Aslında burada dikkat edilmesi gereken; İlişkiler sevilmeyen kişiler tarafından değil, sevilmediğini düşünen kişiler tarafından sonlandırılıyor. Sonlandırma bariz bir ayrılık ile yollarını ayırma ve veda etme şeklinde olabileceği gibi, aynı çatı altında farklı hayatlar yaşayarak da gerçekleşebiliyor. Gerçekte ise, her iki ilişkide bitmiştir ve tekrar başlayabilmesi için tekrar denenmesi, tekrar emek ve sevgi verilmesi gerekmektedir.
Bir çok kişi yaşadığı bu olumsuz tecrübeden sonra, hayal kırıklığı ile kendilerini yalnızlığa mahkum eder. Çünkü hiç kimse ile yürüyemeyeceklerine, hep yanlış kişilere rastlayacaklarına, tekrar canlarının yanacağına ve üstesinden gelemeyeceklerine inanmışlardır.
Öyle yada böyle bir ilişki içinde ya da ilişkisiz, kendini yalnızlığa mahkum etmiş insanları bu bataktan çıkaracak tek bir yol vardır. ”Yeniden denemek ve yeniden sevmek” İster kurtulmayı bekleyen evlilik için, isterse hayatınıza yeni başlangıçları almak için kendinize yeniden denemek ve sevmek için şans vermelisiniz.
Yeniden sevmeye çalışan yeniden deneyen kişilerle mutluluk arasında duran duvarı yıkacak ise, doğru sevgi ve doğru emektir.
Gereksiz Emek Değil, Doğru Emek Vermek
Her birimiz kendimizi nasıl seviliyor hissediyorsak, sevgiyi nasıl gördük ve sevildiğimizi anladıysak karşı tarafında aynı şekilde algılayacağını düşünüyoruz. Kimimiz için gözlerimizin içine bakılıp sevdiğimizin yanında olmakken, Kimimize göre onunla ne kadar gurur duyduğumuzu tekrar tekrar vurgulamak, kimimiz ise sevdiğimizin arkasını toplarız sürekli, Kimimiz hediyelere boğarız sevdiğimizi fakat her birimiz tek şey söylemeye çalışıyoruzdur. ”Seni Seviyorum”
Peki sizce; Hediyelere boğulduğu, eşi tarafından sürekli öpülüp koklandığı halde, eşinden şikayet eden ve sevilmediğini düşünen insanlar neden var o zaman? Söz konusu aşk ise sevgi sevilen kişinin anlayabileceği şekilde ifade edilmelidir. Eşinizin yada sevgilinizin kendisini seviliyor hissetmesi için yapmanız gereken ilk şey, sizden ve ilişkinizden en çok şikayet ettiği noktaları saplamaktır. İkincisi ise size sevgisini nasıl gösteriyor buna dikkat etmektir.
Eşiniz size genellikle sevilmediğini hissettiği konudan en çok şikayet edecek yada sevildiğini hissettiği yoldan size sevgisini aktarmaya çalışacaktır.
Nasıl Olsa Eşim Sevildiğini Biliyor TUZAĞI
”Eşim kendisini sevdiğimi biliyor” biliyor tuzağına düşmeyin.Aşkta bilmek değil hissetmek gerekir. Hissettirmek için ise eşinizin sevildiğini hissettiği yolu takip etmelisiniz. Bazen size bu yol çok cazip gelmeyebilir. Bir ilişki içinde kendinizi mutlu bulmanın yolu mutlu bir eşe sahip olmaktır. Yani siz kendi mutluluğunuza yatırım yapmaktasınız. Eşinizi mutlu edemeden mutlu bir hayat yaşamak sadece bir hayaldir.
Peki bana bunun dönüşü ne olacak? Ben de hissettiğim gibi sevilmeyi hak etmiyor muyum? diyebilirsiniz. Sevildiğini hisseden bir kişi, karşısındaki kişiyi sevmeye daha meyillidir. Daha hoşgörülü, daha toleranslı, daha özverili olur ve bu yönde davranır. Sevildiğini hissetme ihtiyacı tüm diğer duygulardan daha önde gelen bir ihtiyaçtır. özellikle bu sevgi eşten geliyorsa, Kişinin kendisine olan sevgi ve özgüvenini daha da güçlendirir. Bu sevgi kişiyi tüm dünya onu seviyormuş gibi hissettirir.
Gereksiz Emek Değil, Doğru Emek
Karşınızdaki kişinin ihtiyacınıza açın kendinizi, gereksiz emek harcamayın, çünkü arzu ettiğiniz fark edilme duygusunu yaşayamayacaksınız. İlişkisinde problem yaşayan kiminle konuşsanız, o kişinin içinde bulunduğu ilişkiye ne kadar emek verdiğinden bahsettiğini fark edersiniz. Herkes yaptıklarını anlatır. Peki herkes elinden geleni hatta bazen elinden gelenin fazlasını yaptığı halde neden iyi sonuçlara ulaşamaz?
Doğru emek vermek demek eşinize kendi ihtiyacınızı değil, onun ihtiyacını vermektir. Herkes karşısındaki kişiye kendi ihtiyacını verebilir. Oysa eşinizin sizinle aynı ihtiyaca sahip olmaya bilir. Siz dokunulmak ihtiyacı içindeyken karşınızdaki konuşulma ihtiyacı içinde olabilir. İşte emek vermekle doğru emek vermek arasındaki fark budur. Karşınızdaki kişinin gerçek ihtiyacını belirleyip, o kişiye o ihtiyacını sunmadığınız sürece çok üzücüdür fakat verdiğiniz emekler çok da değerli değildir. Bu aşamada kırılganlık göstermemek ve karşı tarafın ihtiyacını belirlemek çok önemlidir. Bir insanın öz ihtiyacı karşılanmadığı sürece o kişi karşılanan ikinci üçüncü derece ihtiyaçlarına çok da minnet duymayacaktır.
Ne Yapmalısınız?
Eşinizin ihtiyacı olan sevgiyi, sizden talep ettiği veya bir türlü talep edemediği sevgiyi bulun. ”Eşinizin Sevgi Dilini Keşfedin” yazımı tekrar okuyarak eşinizin sevgi dilini tespit edin. Bunu birlikte yapmanız gerekebilir. Eşinizin değerlerine kendiniz karar vermeniz sizi yanılta bilir. Eşinizin sizin yaptığı güzellikleri hoş davranışları not alın. çok büyük bir ihtimalle eşinizde kendi ihtiyacını bir sevgi gösterisi olarak size sunmaya çalışıyordur. Eşinizin ihtiyacına kulak tıkamayın.
Doğru emeği vermeyi öğrenemediğiniz sürece, kendinizi eşiniz tarafından hiç taktir edilmiyor hissetmeye devam edersiniz.
İlişki bir çiçek gibidir. Her gün ona emek vermek zorundasınız. Ve her ilişkinin ihtiyacı farklıdır. Doğal olarak bunu hemen bilemezsiniz. Deneyimler, gözlemler, iyi niyet ve sabırla ihtiyaç duyulan emeği öğrenmeniz gerekecektir. İlişkinin emek vermeden büyüyeceğini ve göz kamaştırıcı bir ilişkiye dönüşeceğini düşünenler, maalesef hayal görmektedir. Doğru emek yolunu bulup daha az çaba ile daha kaliteli ve sevgi dolu bir ilişkiye kavuşmanız hiçte uzakta değil…
Sevinç Karakaya
DevamıMükemmel Evliliği Nasıl Gerçekleştirirsiniz?
Evlilikte bay/bayan mükemmeli arayanlar ya da ideal eşini bulamadığını düşünenler üzülmeyin, çünkü evliliklerde çiftlerin her bakımdan uyumlu ve denk oldukları mükemmel evlilik yoktur. Ayrıca yüzde yüz uyumlu mükemmel bir eş aramak doğru değildir.
Hiç Bir İnsan Birbirinin Aynı Olamaz;
Evlilikte çiftler eşinin kendisi gibi olsun, derdini söylemeden anlasın, aynı şeylere üzülüp aynı şeylerden zevk alsınlar gibi… beklentilere girerler. Unutmayın ki, hiç kimse diğerinin aynı değildir,
bu yüzden evlilikte iki insanın birbirine her açıdan denk ve uyumlu olması beklenemez. İdeal eş, kendisindeki aynı özellikleri taşıyan kişi olarak düşünülmesi yanlıştır. Her insanın kendine özgü, yetişme ortamı ile de paralel bir evlilik algısı ve bu algı çerçevesinde eşinden beklentileri, eşi olarak seçtiği insanda görmek istediği birtakım özellikler vardır. Bu özellikler, birbirine ne kadar uyumlu ise, eşler o kadar kendilerini birleştiren ortak değerlere sahip olurlar. Ve böyle evlilikler için denilebilir ki, ideale çok yakın evliliklerdir.
Eş seçiminde kişilerin beklentilerini daha gerçekçi boyutlara taşıması kendisine yüzde yüz uyumlu birini bulma arzusundan vazgeçmesi gerekmektedir. Aksi taktirde ortaya çıkan farklılıklar kişilerin hayal kırıklığı yaşamasına sağlar.
Peki evlilikte uyumu yakalayabilmek neden önemli ve ne kadar uyumlu olmak yeterli ? Evlilikte ideal değil de olması gereken uyum nasıl olmalı bir kaç maddeyle ile bakalım.
1- Her Zaman Aynı Fikirde Olmak Zorunda Değilsiniz;
Eşler her konuda aynı fikirde olmak zorunda değildir. Elbette olaylara farklı pencereden bakabilirler önemli olan ise eşlerin buluşacak ortak bir nokta bulabilmesidir.
Farklı bakış açıları eşleri, çatışmaya götürüp evliliklerini içinden çıkılmaz bir hale getirebilir. Çatışma içinde olan, çıkmaza girmiş sorunların altında genelde bu farklı bakış açıları yatmaktadır. Çiftlerin yapması gereken; iki tarafın da kendi bakış açılarının dışına çıkabilmeleri gerekir. Sadece kendi fikrinin doğru olduğuna inanıp ilişkide kurallar oluşturduğunuzda en basit konulardaki çatışmalar bile çözümsüz problemlere dönebilmektedir. Ancak eşler birbirinin bakış açısını anlayabilmek için kendi fikirlerinin dışına çıkma esnekliğini gösterebildiğinde her iki tarafın da ortada bir noktada buluşabilecekleri üçüncü bir seçeneği bulabilirler. Orta bir noktada buluşmak her zaman mümkün olmayabilir ama en azından kendi fikirlerini birbirine dayatma çabası içine girmeden birbirini anlama çabası içinde olmaları ilişkide uyumun korunmasını sağlar.
2- Evliliğin Devamı İçin Sağlıklı İletişim Çok Önemlidir;
Bir evlilik için sevgi ve aşk önemlidir. Fakat uyum ve sağlıklı bir iletişim çok daha önemlidir. Aşk iki insan arasında başlangıçta çekimi sağlıyorsa da sevgi ve bağlılık duyguları ancak etkili bir iletişimin kurulabildiği iyi bir ilişki içinde gelişmeye devam eder. Uzun süreli ilişkilerde çiftlerin hep olumlu duygular yaşaması elbette beklenemez, karşılaşılan problemlerde, çatışmalar yaşandığında doğal olarak duygularda iniş çıkışlar olacaktır. Eğer problemleri çözümleyip ilişkideki uyumu sağlayacak etkili bir iletişim kurulamazsa zamanla çiftin arasındaki duygusal bağların zayıflayıp ilişkide kopma olması muhtemeldir. Çok büyük sevgi ve aşk ile başlayan evliliklerde bile eğer sağlıklı bir iletişim kurulamıyorsa, iletişimsizlik zamanla sevgiyi ve aşkı yıpratır. Ve evliliklerine ciddi yaralar açar.
3- Evlilikte Cinsel Uyum Önemlidir;
Evliliğin amaçlarından biride, toplum normlarına uygun, hem de sağlıklı bir cinsel ilişkinin yaşanabilme arzusudur. Evlilik uyumunda önemli faktörlerden birinin de cinsel uyumdur. Eşler cinsel yaşamlarında olması ya da olmaması gerekenleri birlikte konuşarak belirlemeleri gerekmektedir ve bu da iyi bir iletişim kurmalarıyla sağlanabilecektir. Cinsel uyum eşlerin birbirinden karşılıklı cinsel beklentileri anlatmaları ve ortak noktada buluşmaları cinsel uyumu yakalamada önemlidir.
Sorunlarınızı Konuşmaktan kaçmayın; Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için eşlerin sorunlarını konuşabilmeleri, bundan çekinmemeleri, cinsel konularda bilgilenerek hem cinselliği hem de birbirlerini tanımaya çalışmaları gerekir. Evliliğin bütününün sağlıklı olması için hem eşler arasındaki iletişimin hem de cinselliğin sorunsuz gitmelidir. Bir alanda yaşanan sorunlar diğer alanı da etkiler. Cinsellik evlilik ilişkisinde önemlidir çünkü kişiliğin bir parçası da cinsel kimliktir ve ruhsal bütünlük için insanın cinsiyete ait ihtiyaçlarının da karşılanması gerekir. Sağlıklı cinsellik bir yaşantı eşler arasındaki sevgi, güven ve bağlılık duygularına katkı sağlar ve eşler arasında olumlu duygular ve bağlılık tam olduğunda gündelik yaşamdaki sorunların çözümlenmesi de daha kolay olur.”
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliğiniz İlk Günkü Gibi Olsun İster misiniz?
Her evlilik başlarken, asla eskimeyeceğine inanılarak başlanan bir yolculuktur. Oysa zamanla çiftler yol yorgunu olur. Git gide eski canlı, neşeli, ilginç ve keyifli hali giderde, sıradan yaşanması için yaşanılan, yürünmesi için yürünen yollar haline gelir evlilikler…
Oysa ne kadar isterdik değil mi? Evliliğimizin ilk tanıştığımız gün gibi tazeliğini koruması, birbirimize ilk gün gibi bakabilmeyi… Neler yapmıyoruz ki o günlere tekrar dönebilmek aynı heyecanı aşkı sevgiyi hissetmek için. Kitaplar okuruz, dergiler karıştırırız, seminerlere katılırız, zaman zaman uzmanlardan yardım alırız. Bugün ilişkinizdeki heyecan, tutku ve saygının kaybetmemeniz için uzun uzun açıklamalar olmayacak fakat günlük hayatınızda küçük değişiklikler yaptığınızda, ilişkiniz için günlük hayatınızda dikkat edeceğiniz bir kaç davranış ile nasıl evliliğinizi ilk günkü haline getirebilirsiniz bununla ilgili bir kaç tüyo paylaşacağım.
Nasıl ki bir çoğumuzun her gün yapacaklar listesi yada aylık, yıllık planlarımız olduğu gibi evliliğiniz içinde buna benzer bir yapılacaklar listeniz olmalı… Her gün nelere dikkat etmelisiniz?, Haftada bir neler yapsanız ilişkiniz daha canlı olur?, Evliliğiniz ilişkiniz için aylık, yıllık neler planlasanız daha uzun soluklu bir ilişkiniz olur? İşte evliliğiniz ilk gün gibi nasıl olur listemiz…
- Günlük koşuşturmaca da eşler birbiriyle sohbet etmeyi unuturlar. Muhakkak her gece sohbet etmeye önem gösterin. Sohbetin çok uzun olması gerekmiyor. Fakat en az 10-15 dakikanızı birbirinize gününüzün nasıl geçtiğini anlatmaya ayırın. Tabi yanınızda kimse yokken ve birbirinizin yüzüne bakarken bunu sohbeti gerçekleştirmeniz oldukça önemli.
- Eşler duygusal bağının güçlenmek için sevgilerini dokunarak göstermelidir. Bunu sarılarak, el ele tutuşarak yada masaj gibi tamamen cinsellikten bağımsız dokunmalarla yapabilir ve bu şekilde duygusal bağlarını, ilişkilerini güçlendirebilirler.
- Eşinizi sabah evden uğurlarken yada beraber bile çıkıyor olsanız, eşinizin gün içinde yapacağı en az bir şeyi öğrenmeden ayrılmayın. Tabi ki bu öğrenme metotları aşırı merak ve baskı ile olmalıdır. Günlük basit şeyler, mesela bir yemeği yada toplantısı var mı? Yada arkadaşları ile buluşacak mı? gibi…
- Sabahları ayrılırken muhakkak helalleşin, sarılmadan ve eşinizi öpmeden birbirinizden ayrılmayın. Unutmayın sıradan vedalaşmalar gibi görünen hoşçakallar sevdiklerimizi son kez görüşünüzde olabilir.
- Eşinize ‘Şu anda ne yapıyorsun’ sorusunu gün içinde en az bir kez merakla ve gülümseyerek kendinize sormalısınız. Onu düşündüğünüzü gösterin. Beklemediği bir telefon ya da sürpriz bir not, bir mesaj atabilirsiniz.
- Eşinizle en az günde bir öğün beraber yemek yemeye çalışın. Her zaman yediğiniz yemek çok romantik olmak zorunda değil, yeter ki öğününüz beraber olsun.
- İlişkinizde ya da eşinizde var olan ve çok sevdiğiniz bir özelliği her gün düşünün. Eşinizde hayran olduğunuz bir şey nedir? Eşinizin sevdiğiniz bir özelliği nedir? bunları düşünün ve mümkünse zaman zaman eşinize de söyleyin.
- Ve günde en az bir kez eşinize küçük bir şey için bile olsa ‘teşekkür’ edin.
Her Hafta Yapılacaklar Listesi;
- Eşlerin birbirini taktir etmesi çok önemlidir. Genelde olumsuz hareketlere odaklanılsa da unutmayın ki mutlu evliliğe sahip eşler birbirlerinin olumsuz değil, olumlu yanlarına odaklanır ve bunu taktir ederler. Örneğin haftada bir de olsa ‘Şunu yapmanı ……… çok seviyorum.’, ‘Bu özelliğin çok hoşuma gidiyor.’, ‘Hatırlıyor musun, o gün böyle yapmıştın ya…. beni ne kadar mutlu ettin’ gibi cümleler kurabilirsiniz. İnanın taktirin size geri dönüşü artarak gelecektir.
- Yapılması gereken paylaşımlar, her zaman bize zevk vermeyebilir. Bazı yapılacaklar hoş olmasa da beraber yapmaya çalışın, iş paylaşımı yapın. Bu paylaşım ortak temizlik, alışveriş yada tamir olabilir fakat he ne ise sonuna kadar beraber yapmak için çaba gösterin. Özellikle bayanlara burada çok iş düşüyor. Eşinize ona ihtiyacınız olduğunu uygun bir dille ifade edin. Ve bu işlere biraz eğlence katın.
- Baş başa zevk alacağınız bir yerlere gidin. elbette bu listeyi yapılması gereken bir liste değil de yapmak istediğiniz bir liste olarak görmeniz çok önemlidir, aksi taktirde beraber vakit geçirmek size eziyet haline gelir. Mesela Sinema? Pazar kahvaltısı? Ya da bir kahve molası? Güzel bir akşam yemeği? Yürüyüş? Her ne olursa… Sadece keyif aldığınız için ve en azından bir saatliğine birlikteliğiniz ve kendiniz için vakit geçirin.
- Eşinizin kendine özel bir vaktinin olmasını sağlayın. Ve aynı şekilde kendinizin de, dilediğiniz gibi geçirebileceğiniz. Dilerseniz arkadaşlarınızla görüşerek, dilerseniz spor yapabilir yada sevdiğiniz bir şeyle kendinizi mutlu edebilirsiniz.
- Mutlu bir cinsel yaşam, ancak ilişkiye dair pek çok başka tatmin ile birlikte gelir. Hafta sınırı koymaksızın, her ikinizin de memnun olduğu bir cinsel yaşamı hedef almalısınız.
- Eşinizin çok seveceği ve sevineceği bir organizasyon yapın. Tabi bu organizasyonu eşiniz kendisi için yapıldığını anlaması önemlidir. Sadece kendisi için düşündüğünüz ve tam gününüzü ona ayırdığınız bir plan emin olun herkesin hoşuna gidecek ve kendini özel hissettirecektir. Eşinizde kendini özel ve değerli hissedecektir.
- En az bir sürpriz sunun. Önemli olan sizin değil, onun hoşlanacağı bir sürpriz olmasıdır.
- Her ikinizin de hayatında var olan güncel sıkıntılardan konuşun. İş yaşamında, aile hayatında ya da arkadaş çevresinde yaşanan herhangi bir sıkıntı, sorun, onu endişelendiren, geren herhangi bir durumu konuşabilirsiniz. Fakat dikkat etmeniz gereken en önemli durum asla ve asla meseleye eşinizin ‘sıkıntı yaşadığı kişinin gözünden bakmayın.’
- Mümkünse ayda bir hafta sonunu çocuklar yada yakınlarınız olmadan geçirmeye çalışın. Nerede olduğu önemli değil, nasıl geçirdiğiniz önemlidir.
Yıllık Yapmanız Gerekenler;
Gerek eşinizle gerek kendinizle ilgili, bildiğiniz temel bilgileri güncelleyin: Yakın/uzak geleceğe dair hayalleri neler? Mesela; İlişkinize dair, ailenize dair, işinize dair, arkadaşlarınıza dair, yaşadığınız eve dair ne gibi hayalleriniz var? neler yapmak istiyorsunuz? Bunları konuşun ki en güzeli beraber hayal edin.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evlilik İçin 7 Öneri
1- Eşinizi Kimseyle Kıyaslamayın;
Evlenirken hiç bir kusurunu görmediğiniz, sizin için ideal olduğunu düşündüğünüz çok etkilendiğiniz eşiniz hakkınızdaki fikriniz ne oluyor da değişiyor ? Farklı kişilerle kıyaslamalar başlıyorsunuz, arkadaşlarınızın eşi sanki onlara karşı sizin eşinizden daha ilgili geliyor. Bilin ki uzaktan baktığınız her kişi eşinizi, ilk tanıdığınız gün gibi size kusursuz gelebilir. Fakat her şey dışarıdan göründüğü gibi değildir. Mükemmel insanlar olmadığı gibi mükemmel evlilikler de yoktur. Evliliğinizi başka evliliklerle kıyaslamak yerine size ait olan ve sizin ait olduğunuz eşin sizin için en iyi eş olduğunun farkına varmalısınız. O yüzden bırakın başkasının eşi ne hediye almış, nereye tatile götürmüş yada daha kibarmış siz kendi eşinizin olumlu ve bir zamanlar sizin için vazgeçilmez olduğunu düşündüğünüz özelliklerine odaklanın. Bir çok bayanın hatta erkeğinde özellikle hanımlarını başkaları ile kilo ve güzellik noktasında kıyaslaması bir nevi aldatma sayılmaktadır. Evliliklerde kıyaslamalar en büyük kavga sebeplerinden biridir. Tabi kıyaslamamak kadar kıyaslanmamaya özen göstermekte önemlidir. Bunun eşler karşılıklı olarak kıyaslanacak konuma düşmemeye de önem göstermelidir.
2- Cinsel Hayatınızı Önemseyin;
Evlilikte cinsel hayat gizli anahtar gibidir. Çoğu zaman tartışma sebeplerinin adı başka başka olsa da, altında yatan gerçek sebep eşlerin cinsel hayatlarındaki boşluklardır. Denilebilir ki evliliği ayakta tutan çok faktör vardır fakat hiç biri cinselliğin yerini tutamaz. Cinsellik noktasında bize toplum olarak yüklenen çok tabu vardır. Fakat sağlıklı bir evlilik için eşlerin birbiriyle cinsel sorunları yada beklentileri hakkında açık açık konuşmaları gerekmektedir. Cinsel hayatınızı sıradanlaştırmayın, cinsel birliktelik sayısını kesinlikle azaltmayın. Cinselliği eşinize bir şey yaptırmak veya yaptırmamak için silah olarak kullanmayın. Aile mahremiyetinin en önemli unsuru olan cinselliğin iki taraf içinde bir ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.
3- Kadınların Ve Erkekler Farklı Olduğunu Unutmayın;
Her zaman söylediğim ve hiç bir zaman unutmamanız gereken bir diğer kuralda kadınlar ve erkekler farklıdır. Hayatı algılamaları kadar, algıladıklarına verdikleri tepkilerde farklıdır. Fakat bizler karşı cinsi hem cinslerimiz gibi düşünüp hareket ediyormuş gibi davranmakla en büyük hatayı yapıyoruz. Evlilikte de eşlerin en büyük yanlışlarından biri; karısını veya kocasını kendi cinsiyetine, kendi duygu ve düşüncelerine göre yorumlaması, eşin hareketlerine kendince anlamlar yüklemesidir. Kadın ile erkeğin farklı yaratılmışlardır. Kadınsı duygu ve düşüncelerle erkeğin davranışlarını yorumlamak, erkeksi duygu ve düşüncelerle kadının davranışlarını yorumlamak sadece anlaşmazlığa götürür. Yapılması gereken sağlıklı iletişim için eşlerin birbiriyle konuşmasıdır. Neyden şüpheleniyorsanız, neyi merak ediyor veya anlamlandıramıyorsanız bunu sakin şekilde eşinize sormalısınız. Kafanızda senaryolar kurmak sizi sadece içinden çıkamayacağınız tartışmalara sürükler. Tatmin olana kadar sakin şekilde eşinize sorun.
4- Sorunları Biriktirmeden Çözün;
Siz sorunları arkanıza atıp görmüyor gibi davrandığınızda sorunlar azalmaz. Aksine sorunlar içinizde patlamaya hazır bir yanar dağ gibi, bir bir içinde tutulup , dile getirdiğinde eşinin cevap veremeyeceği en zor anı beklemektedir. Biriktirilen sorunlar bir nevi hafızanın derinliklerinden çıkarıp eşe karşı bir silah olarak kullanılır. Patlama zamanı geldiğinde tüm sorunları eşin üzerine kusmak yerine tüm sorunları eşinize zamanında açın; eleştirmeden, öfkelenmeden, sadece çözüm arayışıyla bunu yapmaya çalışın. Sorunları biriktirmeden, konuyu saptırmadan, şahsını yaralamaya değil de konuya , soruna değil de çözüme odaklanın.
5- Eşiniz Sizin Rakibiniz Değil;
Mutlu evliliklere bakıldığında eşler birbirinin taktir edilecek özelliklerini öne çıkardığını görürken, sorunlu evlilikler de ise eşlerin anlamsız bir yarış halinde olduğu görüyoruz. Sanki birbirlerini geçilmesi gereken bir rakip gibi davranıyorlar. Kimin daha başarılı olduğu, kimin önceden bildiği, kimin haklı çıktığı konuşulur devamlı konuşulan konular arasındadır. Özellikle haklılıktaki skor çok önemlidir. Eğer bir konuda haksızsanız ve haksızlığınızın farkına vardıysanız bunu hemen itiraf edin. Evlilik ‘ben’ değil ‘biz’ olmaktır. Eş ile yarışmak yerine eşin başarısından pay çıkarılmalı, bundan mutluluk duyulmalıdır.
6- Eşinize Kendini iyi Hissettirin;
Şöyle bir sahne düşünün yanınızdaki kişi devamlı eleştiriyor, şikayet ediyor kendinizi nasıl hissedersiniz? Kendinizi iyi hissetmezsiniz ve o kişinin yanında olmak istemezsiniz. Çünkü hepimiz yanında iyi hissettiğimiz kişiler ile birlikte olmak isteriz. Aynı durum eşiniz içinde geçerlidir. Eşinizi sürekli eleştiriyor yada şikayetleriniz ile boğuyorsanız sizden uzaklaşmak isteyecektir. Beğenilmek, güzel söz duymak, istenildiğini hissetmek, takdir edilmek kişinin özgüvenini yükseltir. Eşinizin hoşa gitmeyen yönlerini açığa çıkarmak yerine güzel yanlarını vurgulayın. Sizin yanınızda kendisini iyi hissetmesini sağlayın ki sizin yanınızdan ayrılmak istemesin.
7- Hayatı Paylaşın;
Evlilik bir yemin ile başlamıştır. iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta hayatı paylaşma adına… madem hayatı paylaşıyoruz, hayatı kolaylaştırmanın yolu sorumlulukları da paylaşmaktır. Faturaları yatırmak, çocuğu okuldan almak, iltifat etmek, romantik bir gece düzenlemek… Her ne olursa olsun, bir taraf ‘hep ben yapıyorum, biraz da o yapsın’ derken diğer taraf ‘hep o yapıyordu, şimdi ne oldu da benim yapmamı bekliyor’ der. Biri yıllardır taşıdığı sorumluluklardan yorulmuş veya sıkılmış, haklı olarak artık paylaşma vaktinin geldiğine inanıyordur. Diğeri devranın değişmesinden rahatsız, bu değişikliğin altında kuşkulanılacak bir şey arıyordur. Bu vakte kadar nasıl gelindiyse gelindi. Artık bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğinizi düşünmelisiniz. Evlilik ‘eş’ olmaktır, birbirini tamamlamaktır. Maddi ya da manevi tüm sorumlulukları paylaşmalısınız.
Sevinç Karakaya
Devamıİşte Mutlu İlişkinin Formülü Çözenlerin Sırları
Hayatta ki başarının sırlarından biride, başarılı insanları taklit etmek onların izlediği yöntemleri ve, gittikleri yolları takip etmektir. Konu evliliklerdeki mutlu ilişkilerin başarı sırrına gelince, mutlu ve başarılı çiftlerin hayatlarındaki mutluluk sırlarını taklit etmek ve izlerini sürmek güzel aynı zamanda sizi mutluluğu başaran bir çift olmaya götürecek bir yöntemdir. İşte size referans alacağınız, Mutlu ilişkilerin başarı sırları;
Sahip Olduklarına Şükrederler; Mutlu çiftler, sahip oldukları için şükretmeyi, hayatın mükemmel olmadığını ve bazı şeyleri değiştirmenin bizim elimizde olmadığını bilirler. Sahip olduklarından başka bir şey de istemezler. Belki dünyanın en iyi eşi değil, belki hataları var fakat birde bardağın dolu tarafından bakmayı denemelisiniz. Eşinizin sevdiğiniz ve iyi huylarına odaklanın ve bunun için şükredin. Unutmayın ”Her nimetin şükrü kendi cinsindendir” Eğer eşinizin sevdiğiniz memnun olduğunuz durumları artın istiyorsanız bunları sık sık taktir edin ki şükrünüz şekil almış olsun. Eşinize ne kadar özel olduğunu söyleyin, onun değerini ve aranızdaki özel şeyin kıymetini bilin.
Önemsediklerini Gösterirler; Her insan önemsenmek ister. Eşinizde sizin kadar, sizin tarafınızdan önemsendiğini bilmek ister. Bir ilişkiyi mutlu ve sağlıklı yürütmenin en önemli yollarından biri sevdiğinize onu umursadığınızı, onun sizin için özel olduğunu hissettirmek ve bunu göstermektir. Eşiniz için daima zaman ayırın, ona gününün nasıl geçtiğini sorun, onu özlediğinizi söyleyin ve eve sağ salim geldiği için ne kadar mutlu olduğunuzu belirtin. Ona, onu sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin.
Birlikte Kaliteli Zaman Geçirirler; Zaman geçirmekten kastım tabi ki aynı odada bulunmak değildir. Birlikte kaliteli zaman geçirmekten bahsediyorum. Beraber eğlenmek, beraber yemek yapmak, beraber bir hobi edinmek, yada kısa tatil kaçamakları yapmak gibi aktiviteler ilişkinize değer ve yakınlık katacaktır. Ortak zevk aldığınız paylaşımları belirleyin ve haftada en az bir kaç kez ortak bir aktivite yapın.
İlişkideki Sınırları Bellidir; Her ilişkide kişilerin kotaları önelidir. Mesela herkesin bir sabır kotası sınırı vardır. Ve o aşıldığında kişiler istemediği sözler ve hareketlere başvurabilir. Eşler karşılıklı kotalarını, eşinin nelere kızıp nelere öfkeleneceklerini hemen hemen bilirler. Başarılı birliktelikleri olan çiftler, birbirlerinin sınırlarına saygı göstermeyi öğrenmişlerdir. Herkesin belirli limitleri vardır ve bunları bilip, bu sınırlara saygı göstermek pek çok tartışmanın ortaya çıkmasını engellemektedir. Unutmayın sınırları aştığınızda bir daha hiç bir şey aynı kalmaz.
Ev işlerini Paylaşırlar; Türk aile yapısında genellikle ev işleri kadınlara kalır. Fakat yeni dünya düzeninde kadının da iş hayatında en az erkek kadar sahnenin önünde olması durumu değiştirmiştir. Bizler modern dünyada yaşıyoruz ve evde eşimizle iş bölümü yapabilecek durumda insanlarız. Eğer ev işlerinde eşinizin yardımını istiyorsanız bunu ona açıkça söylemelisiniz. Sonuçta kimse kimsenin zihnini okuyamaz. Erkekler için; onlardan yardım istemeniz aynı zamanda onların kendini başarılı hissetmesini sağlayacaktır. Bunu uygun bir dille ”Yardımına ihtiyacım var” gibi cümlelerle ifade etmeniz eşinizin ev işlerinde payına düşeni üstlenmesini kolaylaştıracaktır.
Özür Dilerler; Özür dilemek eğer hatalı isek elbette bir erdemdir. Fakat yaptığınız bir hatadan ya da sevgilinizi üzdükten sonra sadece özür dilemek yeterli olmayabilir. Neden üzgün olduğunuzu da belirtmek önemlidir. Mutlu çiftler özür dilerken nedenini de birbirlerine belirtirler.
Cinsel hayatlarını Önemserler; Mutsuz ilişkilere biraz derinden baktığımızda, bir çok tartışma yada ya da gereksiz kavga nedeninin gerçekten daha gizli bir nedeni olduğunu görüyoruz. Bu neden cinsel hayattın azlığı yada düzensizliğidir. Mutlu ilişkilere bakıldığında; cinsel hayatların da birbirlerine beklentilerini çok açık ifade edebildiklerini görüyoruz. Evliliğinizi nasıl ki sosyal hayat ve paylaşımlar noktasında taze tutmaya ve birbirinizin isteklerine önem vermeye çalışıyorsunuz aynı şey cinsel hayatınız için de geçerlidir. Günlük bahanelerin cinsel hayatınıza etkilemesine, aranıza soğukluklar girmesine izin vermeyin. Her ilişkide tartışmalar, kavgalar olur ama konu ne olursa olsun, kavga ne kadar ciddi olursa olsun asla cinselliği silah olarak kullanmamalısınız. Bunun size iyi bir çıkar sağlaması mümkün değildir. Üstelik aranızdaki yakınlığı da kötü yönde etkileyecektir.
Güzel Anlar İçin Para Biriktirirler; Anlıyorum günümüz şartlarında her şey o kadar pahalı ki para biriktirmek çok zordur. Fakat güzel anlar, güzel yerler, mekanlar gezebilmek, ilişkideki anı haritanızı geliştirmek için bir bütçe ayırmanız önemlidir. Hayatı paylaştıkça hayat size daha güzel görünmeye başlayacaktır.
Her güzel şey gibi mutlu ve başarılı ilişkide emek ister. Nasıl ki doğru yolu bulan bizden önce birileri varsa onları takip ederiz aynen öylede mutlu ilişkinin sırlarını da yeniden yazmaya gerek yoktur. Sizden önce gidenleri takip edin. Ve kendi mutluluk hikayenizi yazın.
Sevinç Karakaya
Devamıİçinizdeki Özgür ”Amazon Kadın” Evliliğinizi Kurtarır
Kadınların evlilik fikrine uzak bakmalarına en büyük sebep özgürlüklerini kaybetme korkusudur. Evliliğin yalnız bir hayata göre özgürlükleri kısıtlayan bir yanı varmış gibi görünse de, evliliğin içindeki özgür yanı yakalayan bir kadın, evliliğinde de huzura kavuşur.
Evliliğin de tutkuyu kaybetmeyen çiftler birbirini hayat boyu keşfetmeye çalışan, her gün yeni bir yönüne aşık olmayı başaran kişilerdir. Erkek avlanmak her gün eşini yeniden elde etmek isterken, kadın da eşi tarafından her gün yeniden sahiplenilmek keşfedilmeyi bekler. Yaratılışı gereği erkek her zaman avcı kadın ise av konumunda olmalıdır ki, evliliklerde uzun soluklu heyecanı yakalayabilsinler.
Amazon Kadın Ruhunu Keşfetmek;
İlişkileri monotonluğa sürükleyen sebeplerden biri kadın ile erkeğin bu av- avcı konumunun unutulup, birbirini elde etmenin rahatlığına kendini kaptırmalarından kaynaklanır. Bunun için ise; bir evlilikte kadının içindeki özgür kadın ruhunu keşfetmesi oldukça önemlidir. Erkek tam kadını ele geçirdiğini, onu fethettiğini ve kendi varlığını eşi tarafından kanıtsadığını düşündüğünde; kadın eğer kendi merkezine dönebilirse bu erkeğe hem nefes alacak vakit verirken hem de eşinin hayatındaki yerini anlaması için bir fırsat verir.
İçinizdeki Özgür ”Amazon Kadın” Evliliğinizi Kurtarır
Ben ”Özgür kadını” Amazon kadınına benzetiyorum. Amazon kadın; ata biner, daima olarak kahkahalarla gülen, dilediğinde erkeği ile arzu ettiği hayatı yaşayan fakat aniden atına binip uzaklaşabilen bir kadındır amazon kadını… Bunu modernize edersek, evli ve çocukları olan bir kadın bile içindeki özgür amazon kadınını ortaya çıkarabilir.
Elbette ilişkilerde yakınlaşma beraber kaliteli vakit geçirmek çok önemlidir. Fakat yakınlaşmanın ayarını çiftler ayarlayamadığında erkeğin gerilmesi kaçınılmaz olurken, kadındaki durum ise bağımlılığa dönüşür ve eşini hayatının merkezine oturtabilir.
Çünkü bir kadının en derinindeki hayali eşi tarafından ömür boyu sevilmektir. Kadın eşine yakınlaştıkça bu durumun bağımlısı haline gelip, ne yapsa eşiyle beraber yapmak sanki bir bine bağlı gibi bir hayat yaşamak isteyebilir. Oysa erkeğin en derinindeki hayali, gerçek bir özgürlüktür. Erkek hedef belirlemeli, o hedefi yakalamak için uğraş vermeli, emek harcamalı tüm bunları yaparken kendi ruhunu ve kabiliyetlerini keşfeder. Bu onun en büyük hazzı aldığı yerdir.
Bu yüzden evlilikler de dahil, çok fazla yakınlaşma, daima beraber hareket etmek erkek tarafından da arzulansa, yinede bu durum erkekte bir gerilim oluşturur. İşte tam bu noktada devreye giren kadındaki ”özgür ruh” evliliklerini ve ilişkilerini dengeye çekebilir. Özgür kadın ilişkisini, eşini kendi merkezinden çıkarır ve hayatının merkezine kendini koyar. Bunu kadın öyle güzel yapar ki bu ilişkisini, evliliğini yok saymak değil, her iki tarafında mutlu olmasını sağlamak, hayatlarında eşine ve kendine nefes alacak zaman tanıyıp ayrı ayrıda yaşamdan zevk almasını sağlar.
Amazon Kadın ”Önce Ben” Der; Hayatına Odaklanır;
Kadın kendi hayatına odaklandığında yaşamın kendisine getirdiği güzellikleri keşfetmeye başlar. Kadın devamlı ilişkisi ve eşi hakkında düşünmeyi bırakır. Tek kaynaktan sevgi beklemek ve beslenmektense, yaşam sahnesine giren kişilerle paylaşımda bulunabilir. Her zaman söylediğim gibi kadınların içini dökeceği, hayatındaki heyecanlarını, acılarını paylaşabilecekleri eşlerinin dışında ya bir dostları olmalı yada bir güvendikleri ”yaşam koçları” olmalı… Hayatta zevk aldığı mutlu olduğu faaliyetlerin içinde olmalıdırlar. Böylece de eşinden beklediği karşılıksız sevgi yargısız kabul, saygı ve taktiri yaşam içinde de bulur. Buda eşinden beklentisini azaltırken farklı kuşkulara girmeden eşinin de özgürlüğünü yaşamasına hak tanır.
Amazon kadın; Zaten hayatındaki kişi doğru kişi ise eşini özgür bıraktığında daha çok kendisine döneceğini bilir. Çünkü Hayat enerjisi BUMERANG gibidir. Biz özgür ve mutlu bir sevgiyle eşimizi hayatı keşfetmeye yollarsak, o eğer doğru erkekse ve hayatı yaşayıp devamlı onu düşünmeyi kesebiliyorsak, erkek kadının yakınlığını muhakkak talep edecektir. Unutmayın evlilik hayatınızı yöneten koç sizsiniz. ”Kadın ilişkisinin sürekliliğini sağlayan bir orkestra şefi gibidir.” Her ne kadar evliliği erkek yönetiyor gibi görünse de, mutlu evliliklere bakıldığında; Kadın ne zaman kendine, eşine ve ilişkilerine özgürlük tanıması gerektiğini bilincindeki evliliklerdir. Hayatınızın merkezine kendinizi koyduğunuz da, emin olun eşinizde sizi daha fazla hayatının merkezine koyacaktır.
Çocuk Olduktan Sonra Evlilikte ne Değişir?
Evlilik ve çocuk sahibi olmak üzerine daha önceki ”Çocuk Yapmak Evliliği Kurtarır Mı?” yazımda söylediğim gibi sorunlar içinde çırpınan bir ilişkide çocuk doğurmak ilişkiye renk katmak yerine, ilişkiyi içinden çıkmaz bir hale dönüştürür. Ve böyle bir evlilikte yapılan çocuk o evliliği kurtarmaz ama kesinlikle o evlilikten çocuğu kurtarmak gerekebilir. Fakat sağlıklı bir ilişkide çocuk o ilişkiyi güçlendirir, durağanlıktan uzaklaştırır, renk katar. Belki de evlilik gerçek bir evliliğe dönüşür.
Bizlerin çiftlere evliliklerinde ilk 3 yılı çocuk sahibi olmamalarını önermemizde ki asıl sebep evliliğin içinde önce kendilerini bulmalarını sağlamalarıdır. Evlendikten sonra kadın erkek kimliklerini tekrar keşfedip karı- koca olarak nasıl mutlu olabileceklerini kavrayıp, bu mutluluğa sağlam bir şekilde yeni bir birey katmaları içindir.
Tabi her ne kadar ilişkiler sağlıklı olsa bile bebek olduktan sonra dikkat edilecek hususlar vardır. Aileye katılan çocuktan önce eşler, kitaplar okur, araştırmalar yapar, görev paylaşımlarını belirlerler. Fakat her ne kadar plan program yaptılar ise de, hayatlarına yeni giren bireyle, bildiklerini unutabilir, işler planladıkları gibi gitmeye bilir.
”Ya Mutlu ve sağlıklı giden evliliğimizi çocuk ile de mutlu ve sağlıklı sürdürmek için ne yapmak gerekir?”
Önce Kendi İçinizde Mutlu Olmayı Öğrenin;
Hayatta kişiler her daim farklı rollere girdiği gibi evlenince eşinin karısı yada kocası, çocuğunun annesi yada babası olur. Fakat unutulmaması gereken ise, hayatta farklı kimliklere ve rollere de girseniz, kendi özünüzden vazgeçmemeniz gerektiğidir. Çiftlerin çocuk sahibi olduktan sonrada, bunu hatırlamaları ve kendilerini mutlu edecek anları yaşamaya önem vermeleri gerekir. Hayatta kendiniz mutlu olmadan ne eşinizi ne yetiştirdiğiniz çocuğunuzu mutlu edebilirsiniz. Şimdi kendinize bir liste hazırlayın bireysel olarak yapmaktan zevk alıp, sizi mutlu eden şeylerin listesi olsun bu… Ve hemen onları kullanıma geçirin. Zaman bulamayıp, yapmak istediğiniz ve ertelediğiniz her şey sizi mutsuzluğa götürür ve siz mutsuz olduğunuzda ne mutlu bir eş olabilirsiniz, ne mutlu anne/baba, nede mutlu çocuklar yetiştirebilirsiniz. Önce mutlu bir birey olmayı hedefleyin.
Önceliğiniz Eşiniz Olsun;
Maalesef özellikle çocuktan sonra kadınlarda sık rastladığımız ve erkelerin en çok şikayet ettiği konu ise; ”Eşim çocuk olduktan sonra benim karım olduğunu unuttu” ”O iyi bir anne fakat bana iyi bir eş değil” Kadınlar çocuk olduktan sonra evliliklerinin tek amacı çocuk sahibi olmakmış gibi davranıp, eşlerini arka plana atabiliyorlar. Fakat bu çok tehlikeli bir durumdur. Evinde ilgi alaka yada istediği önemi göremeyen erkeğin duygusal boşluğunu dışarıda aramasına sebep olabilir. Eğer çocuk olduktan sonrada mutlu ve sağlıklı ilişkinize devam etmek istiyorsanız, önceliğiniz eşiniz olmalıdır. Kulağa hoş gelmeye bilir fakat evliliğin temeli kadın ve erkekten oluşur. Bunların arasındaki ilişki sağlıksız ve özellikle cinsel yaşam kopuk olursa o evlilik temellerinden sarsılır. Yapmanız gereken eşinize istediği ilgi alakayı göstermektir. Ki çok büyük şeylere gerekte yok; sabahları eşinizi hayır dualarıyla öperek uğurlamak, ona kendini özel hissettirecek gün içince bir mesaj gibi, küçük şeyler bile bu mutluluğu korumak için yeterlidir.
Çocuk Yetiştirirken De, Kadın Erkek Farklıdır;
Buda yine çiftlerin fakat özellikle kadınların düştüğü hatalardan biridir. Eşlerinin çocukları ile kendi ilgilendiği gibi ilgilenmesini beklerler. Fakat eşinizle nasıl bir çok farklılığınız var, çocuk yetiştirmek konuşunda da farklarınız olması oldukça doğaldır. Mesela eşiniz çocuğunuzla baş başa kaldığında kahvaltıda çocuğunuzun yemesi, size göre sakıncalı bir şeyleri yemesine müsaade ediyor olabilir. Eşinizi bu konuda sürekli olarak uyarmaktan vazgeçmelisiniz. Sizin çocuk bakma yönteminiz çok daha sağlıklı ve güvenli olsa da, çocuğunuzu babasıyla baş başa bıraktığınız zamanlarda biraz daha sabırlı olmalı ve ona kendisini iyi bir baba gibi hissetmesine müsaade etmelisiniz. Bu çocuğunuzun gelişimi eşinizin mutluluğu ve sizin mutluluğunuz için göze alınacak bir durumdur. Eşinizle aranızdaki farklılıkların aranızda tartışmalara yol açmasına izin vermeyin . Belki de hiçbir zaman karşınızdaki ikna edemeye bilirsiniz. Ve her zaman dediğim şey çocuk yetiştirmede de geçerlidir. ”Siz kendinizden başka kimseyi değiştiremezsiniz” Bu konuda ısrarcı olmak size sadece mutsuz bir evlilik getirir. Fakat bakım noktasında çocuğun gelişimine zarar verecek durumlar söz konusuysa bir çocuk psikoloğundan yada pedagogdan eşinizle beraber bilgi almanızı öneririm.
Çocuklarınız Sizin Birbirinizi Sevdiğinizi Anlasın;
Bir çok çiftte rastladığım sorunlardan biride, mahremiyet ile çocuğa verilmesi gereken, birbirini seven anne baba imajının karıştırılıyor olmasıdır. Evet ailede çocuğun bilmemesi gereken bir mahrem hayat vardır fakat çocuğun anne babasının birbirini sevdiğini görmeye de ihtiyacı vardır.
Geçenlerde bir danışanım çocukluk ile ilgili bir anısını anlatırken şundan söz etti; Ben bir gün oturuyordum arkadaşım beni çağırmak için bizim eve geldi. Bir heyecanla kapıya doğru gelirken bizim evin diğer odasının penceresinde babam annemi öperken görmüş; Heyecanla ”Baban anneni öptü ” demişti. O kadar şaşırmıştım ki diyor. ”Babam annemi nasıl öper diye” Çünkü anne ve babasını birbirlerine hiç sevgisini gösterirken görmemiş.
Unutmayın sizin aileleriniz çocuklarınızın ilerde kuracağı aileler için örnek teşkil ediyor. Ve her çocuğun aileden anladığı kendi ailesi oluyor. Anne babanın arasındaki sevgiyi hissedemeyen çocuk, ileride bunu eşine nasıl sunacağını bilemiyor. O yüzden izin verin çocuklarınız sizi el ele tutuşurken, sabahları iyi gün için eşinizi öpücükle uğurlarken, yada sevgi ile birbirine sarılırken görsünler. Böylece birbirini seven ve önemseyen bir ailede yaşadıklarını anlasınlar.
Cinsel Yaşamınızı Es Geçmeyin;
Çocuktan sonra en çok es geçilen konu. Cinsel yaşamın mahremiyeti önemlidir. Ve çocuk olduktan sonra bu mahremiyeti korunamayacak gibi gelebilir. Evin her yerinde çocuklarınıza ait izler olabilir. Fakat yatak odanızı siz ve eşinizle özel bir alan kılmayı başarmalısınız. Sağlıklı bir cinsel hayat için ve mutlu bir evlilik için yatak odanızı evin diğer bölümlerinden ayırmalısınız. Ve büyüklerimizin dediği gibi ”Yatak odası ya uyunacak yada beraber olunacak yerdir” oranın atmosferini bozacak sorunları, çocuklarınızla ilgili çözülmesi gereken problemleri, hatta bilgisayar, telefon, kitap gibi uğraşları bile o mahrem bölgeye taşımamanızı tavsiye ederim.
Evliliğe Uyum Süreci Nasıl Olmalı?
Çiftler her ne kadar uzun süreli nişanlılık geçirmiş olsalar da, ilk yıllarda evliliğe uyum sağlamakta zorlanabilirler. Farklı evlerde, farklı düzenlerde iki yetişkin hayatlarını birleştirip aynı eve yerleştiklerinde, uyumsuzluklarda kendini göstermeye başlar.
Günümüzde kişiler; eş seçerken, evlilik zamanlamasını yaparken ve evliliklerinin maddi, sosyal ve diğer yapısal düzeneklerini belirlerken, önceki nesillere kıyasla daha fazla planlama yapıyorlar. Gelin yeni evlenecek çiftler ne gibi hesaplar yapıyor yakından bakalım.
Evlenecek Çiftlerin Yaptığı Planlar;
Ailelere yakın mı oturulacak? Evet ise kimin ailesine? Eşlerden ikisi de çalışacak mı? Gelir ve gider nasıl paylaşılacak? Evlendikten sonra nasıl bir sosyal ortam düzenlemesi yapılacak? Çiftler birbirlerinden ayrı olarak hangi faaliyetleri gerçekleştirecekler? Boş zaman aktiviteleri neler olacak ve nasıl planlanacak? Çocuk sahibi olunacak mı? Evetse, ne zaman çocuk planlanacak? Bundan önce hangi hedefler gerçekleştirilecek? Örneğin çocuktan önce birlikte daha çok zaman geçirme, maceralı tatil programlarını tamamlama, belli maddi koşullara ulaşma gibi konular genellikle çiftlerin ailedeki diğer kişilerin etkisinde olmadan uzlaştıkları durumlardır.
Çiftler genellikle kendi anne babalarının düştükleri yanlışlara düşmeme, onların ve çevrelerinde gözlemledikleri diğer ilişkilerde olduğu gibi olumsuz ilişki kalıplarını edinmeme ya da tam tersi zaten oldukça beğendikleri bir ilişkinin belli niteliklerine sahip olmayı amaçlayabilirler.
Fakat bu incelikli hesaplara rağmen yine de çiftlerin evliliklerin ilk yıllarında baş etmekte zorlandıkları uyum zorlukları hissetmeleri ve gelecekteki birliktelikleri ile ilgili kaygı duyarlar. Çünkü evlilik durumu, birlikte yaşamanın ve ortak bazı aidiyetler edinmenin ötesinde bir çift olma durumudur. Çift olma durumu, insanların bebeklikten itibaren en güçlü güdülenmelerinden biri olmakla birlikte en zorlu ilişki biçimidir. Çift ilişkisi kurulduğunda, kişilerin bireysel niteliklerinden ayrı olarak ilişkinin kendine has özellikleri oluşmaya başlar ve bu özellikler çoğu zaman çiftlerde farklılıklar gösterir.
Çiftlerin Evliliklerde Uyumu Yakalama Yolları;
Uyum, birbirinin aynı olma hali değil ortak noktada buluşma halidir. Uyum aslında özgürlüklerini kısıtlamadan bir olmaya başlamaktır. Peki uyumu yakalamak için yeni evli çiftler yada uzun süredir evli olmasına rağmen uyumu yakalayamamış çiftler neler yapmalı;
1- BEN değil, BİZ olmaya çalışın; Sağlıklı ve uyumlu evlilik için iki tarafın da ”ben” duygusu yerine ”biz” duygusunu kabullenmiş olmaları gerekmektedir. Biz diyemeyen kişide evliliğin ruhu oluşmamış demektir.
2- Kişisel Farklılıklarınızı Kabullenin; Evlilikte karşı tarafın farklılığını peşinen kabullenmek gerekmektedir. Bire bir aynı olmak zorunda değilsiniz sadece farklılıklarda ortak noktaları bulabilmek önemlidir.
3- Zaman Zaman Hediyelerle Jestler Yapın; Hediyeleşmenin, evlilik için çok büyük bir getirisi vardır. Özellikle özel günlerde, kişilerin hediyeleşmesi hatta bazen bir tebessüm ile gönül alınmaya çalışılmalıdır.
4- Birbirinizin Ailesine Değer Verin; Uyumlu evliliğin önemli sırlarından birisi de karşı tarafın anne-babasına verilen değer, iyilik ve kıymet göstermektir.
5- Birbirinizi Her Konuda Destekleyin; Evlilikte iki tarafta kendi rolünü bilip ona göre davranmalı, birbirlerinin rolünü çalmamalıdır. Karşılıklı destek, şahsiyetlerin yıpranmaması açısından önemlidir, evliliği iyileştirir.
6- Kaba ve Kırıcı davranmayın; Evlilik iki kişinin birleştiği gövdesi kalın bir ağaç gibidir. Kaba ve kırıcı davranmak ağacın gövdesine vurulan balta darbeleridir, darbe aldıkça gövdenin zedelenmesi gibi evlilikte de kaba ve kırıcı davranmak evliliğin darbe alması demektir. Affedici olmak gerekmektedir.
7- Kapris yapmama; Kapris asla fayda sağlamaz. Sadece karşınızdaki kişiyi ve sizi yorar.
8- Ortak Vakit geçirecek Zamanlar Belirleyin; Uzun yıllar süren uyumlu evliliklerin en önemli basamağı; beraber vakit geçirmek, karşılıklı iltifat ve onunla birlikte sosyal etkinliğe katılmaktır.
9- Ailenin Belli Konuları İstişare Edeceği Zamanları Olsun; Ailede daha sonra oluşabilecek sorunları önceden tespit edip, önlemek, önlem almak için önemlidir.
10- Zihni, Kalbi ve Ameli birliktelik; Eşlerin zihni, kalbi ve ameli birlikteliği evliliğin uyumlu ve sağlıklı yürümesi için çok önemlidir. Eşlerin birbirlerine dua etmeyi unutmamaları gerekiyor.
Bir Uzmandan Yardım Almalıyım
Evliliklerinin ilk yıllarında uyum zorlukları hisseden çiftler ilişki koçuna başvurduklarında, bir çift olmanın getirdiği ilişki dinamiklerinin oluşum aşamasında oldukları için daha avantajlı sayılabilirler. Henüz birikimler yaşanmadan sorun olarak hissedilen durumların anlaşılması ve başka bir düzeyde yeniden ele alınmaları ortadaki bulanıklığın berraklaşmasını sağlar. Eşlerin birbirinin duygusal durumlarını anlayabilmelerine, öfke gibi olumsuz olarak nitelendirilen duygulanımların altındaki kaygı gibi başka duygulanımların da yatabileceğinin farkına varmalarına, birbirlerine ve kendilerine başka aynalardan da bakabilmelerine yardımcı olur.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
Eşinizle ”Dost” Olmayı Nasıl Başarırsınız?
Mutlu evliliğin formülünü çözüp, bu tılsımlı mutluluk hapından bizde içmek isteriz. Peki Nedir mutlu evliliklerin formülü? Mutlu evliliğe sahip çiftler incelendiğinde en dikkat çeken özellik, birbirine olan sevgilerinin yanında iyi bir arkadaş en önemlisi ise birbirine dost olabilme başarabilmeleridir. Özellikle kadınlar eşleriyle dost olmak, eşlerinin kendilerine samimiyetle açılmalarını isterler. Biz kadınlar kendimizi anlatmak, dertlerimizi paylaşmak konusunda daha rahat olsak da aynı şey erkekler için geçerli olmadığında, ilişkide bir dengesizlik söz konusu olur.
Mutlu evliliğin en önemli formülü eşlerin dost olması … O halde asıl sorun; ”Eşinizle dost olmayı nasıl başaracaksınız?
İlişkilerde karşılıklı paylaşımlar çok önemlidir. Hep siz anlatır, karşı taraf dinlerse, hep karşı taraf sizin sorununuzu çözmeye çalışırsa zamanla çatışmalar ortaya çıkar. Tabii bu her ilişki için geçerli değildir ama ortalama olarak böyledir diyebiliriz. En doğrusu ise her iki tarafında birbirlerine maskelerini çıkararak, aynı samimiyette açık olmasıdır. Eşinizle samimi ve dost olmayı başara bilmek için işte size bir kaç öneri;
Eşiniz Ancak İçini Dökecek Yakınlığı Sizden Bulduğunda Açılacaktır;
Biz kadınlar yaratılışımız itibariyle sorunlarımızı konuşarak çözmeye meyilliyiz. Hal böyle olunca eşimizin de kendimiz gibi, sorunlarını yada hayatının akışının her anını bizimle paylaşmasını isteriz. Eşimizin ise bize karşı adeta bir kapalı kutu olması, sorunu kendimizde aramamıza, suskunluğunun altında olmadık sebepler olabileceğini düşünmemize yada bu içlerine dönük ruh hallerinden şikayet etmemize neden olur. Bu şikâyetlerin arkasında belki de doğru zamanı henüz yakalayamamak olabilir. Eğer yorgunsa ya da başka bir işle uğraşıyorsa ve rahatlamak istiyorsa, ona sorularla yaklaşmanız sonuç vermeyecektir. Başta da söylediğim gibi, kadınlar yorgunluklarını ya da sıkıntılarını konuşarak aşarken, Erkekler konuşmayıp sakince köşesinde bir şeyler okumak ya da dinlenmekle atabiliyorlar. O yüzden doğru zamanlama çok önemlidir. Köşesine çekilmiş ve sıkıntısını atlatmaya çalışan erkeği konuşmak için zorlamak daha da size kendini kapatmasını sağlayabilir. Peki, ama doğru zamanı nasıl yakalayacaksınız?
Eşinizin size duygusal anlamda en yakın olduğu an birlikte aktivite ve paylaşım yaptığınız zamandır. Bu, ikinizin de uykusunun kaçtığı yatak sohbetleri, parkta yürüyüş ya da birlikte bulaşık yıkama zamanı bile olabilir.
Eşinizin size açılmasını zorlaştıran davranışlardan biri, gözlerinizi sabit bir şekilde onun gözlerine dikip ”Hadi anlat” der gibi yapmaktır. Konuşurken size bakması için ısrar etmeyin. Erkeklerin çoğu gözlerine bakılmadığı zaman daha rahat konuşur. Onun kendisini önce rahat hissetmesini ve sizi yakın görmesini sağlayın sevdiği şeylerden konuşmaya başlaya bilirsiniz. Eşinizi takip edin hanımlar, nelerden bahsederken gözlerinin içi parlıyor, neler onu heyecanlandırıyor?
Bu ayrımı yaptıktan sonra ilk önce hoşuna gidecek keyif aldığı konularla başların, sohbet oluştuktan sonra farklı konulara giriş yapabilirsiniz.
Yargılayan Veya Suçlayan Sorulardan Uzak Durun;
Bazen farkında olmadan soruları art arda sıralayıp sohbeti bir sorgulamaya dönüştürüyor olabilirsiniz. Biraz sakin olmaya çalışıp emir tonu kullanmamaya, sorularınızı azaltmaya, eşinizi suçlamamaya yada yaptığı bir konuda yargılamamaya çalışın. Hiç kimse şu tavırlardan sonra kendini açıp derdi var ise bile anlatamaz. ”Konuş benimle”, ”Ben senin eşinim benle konuşmayıp, herkesle paylaşıyorsun”, ”Neden bana anlatmıyorsun?” bakın bunların altında farkında bile olmasanız, anlatmadığı için sitem ve suçlamalar vardır. Bunun yerine ”Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?” diye sorabilirsiniz. Burada ise fikrini sorma önemseme vardır. Size karşı rahat bir şekilde açılmasını istiyorsanız ona güven ve cesaret vermelisiniz.
Sohbette Önce Siz Kalpten Konuşup Maskelerinizi Çıkarın;
Bir başkasının sizinle samimi konuşmasını ve kendince sırlarını, dertlerini öğrenmenin yolu, ilk önce kendinizi ona açmaktır. Bu karşınızdaki kişiye güven verir ve cesaretlendirir. Özellikle eşinizin paylaşmak istemediği konular hakkında kendi hayatınızdan örnekler verin ve ortak noktalar bulmaya çalışın. Böylece kendini size daha yakın hissedecektir.
Bazen Sadece Susup Dinlemeniz Yeterlidir;
Bir insanı konuşturmanın en iyi yolu susmaktır. Bu kişi eşiniz de olsa… Sürekli soru sormak yerine olayları biraz akışına bırakmayı deneyin. Susmak ve samimi bir şekilde gözlerine bakmak, iyi bir dinleyici olduğunuz mesajını iletir karşı tarafa. Böylece sizin ısrarınız dan dolayı mecbur kaldığı için değil, kendiliğinden ve istediği için anlatacak size derdini…
Dost olmak ilişkilerde, evliliklerde çok önemlidir. Dostluğun getirdiği paylaşımlar aradaki samimiyetinizi ve birbirinize olan güveninizi perçinleyecektir. Hayatta kimseye dikte ya da yaptırımla bir şeyleri gönülden yaptıramazsınız. Fakat tatlı dil ve hoş dostane bir muhabbet nice açılmaz kapıları açan bir anahtardır.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
Uzun Soluklu İlişkiler İçin; Maskelerinizi Atın
Sağlıklı bir ilişkinin dışa yansıması, çiftlerin uzun soluklu ve olumlu bir birliktelik kurabilmeleridir. Böyle bir ilişkiyi yakalamanın ilk kuralı ise, önce kendinize sonrada karşınızdakine dürüst olup, olmadığınız kişi gibi görünmekten vazgeçmelisiniz. Maskelerinizi bir kenara bırakıp kendiniz olmayı seçmelisiniz.
İlişkilerinizi şekillendiren en büyük faktörlerden biri, yetişmiş olduğunuzun aile ortamıdır. Özellikle fazlaca kural ve yasakların olduğu, baskılı ortamlarda yetişen kişiler, sosyal ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşarlar. Baskı altında yetişen kişiler, ilişkilerinde uyumu yakalaya bilmek için, geçmişten gelen öğretilmişliklerini değiştirmek zorundadırlar. Bunu başaramayanlar ise değişmiş gibi yapıp yada oldukları değil de, karşısındaki kişilerin istediği gibi görünseler de ilişkileri adına, gerçek olmayan sadece geçici çözümler üretirler.
Maskeleriyle dolaşan kişiler, ilişki kurallarına uyum sağlamak için, kendi ihtiyaçlarını değiştirmeye çalışmaktadırlar. Bastırdıkları ihtiyaçları bir yerde patlak verir ve uzun süreli, olumlu ilişki kuramazlar. Çünkü insanlar bir yere kadar olmadıkları kişi gibi davranırlar.
Maskeli ilişkileri sürdüren kişilerin yetiştikleri ailede; iletişim dolaylı, belirsiz, kapalı, uyumsuz ve gelişimi engelleyici niteliktedir. Katı kuralların konulduğunu ailelerde kişiler, bu kurallara uyum sağlamak için ihtiyaçlarını değiştirmek zorunda kalır, yorum yapmaktan kaçınabilir ve uyumsuz olabilirler. Çocukluğunda Açık ve doğrudan iletişim kurabilen bir ailede yetişen kişiler ise birlikte oldukları kişilerle daha kolay uyum sağlamaktadırlar.
Ailedeki Öğretilmiş İlişki Kalıpları, İlişkilerimizi Nasıl Etkiler?
Yapılan bir araştırmada, üniversite öğrencilerinin yetiştiği ailede algıladıkları iletişim kalıpları incelenmiş, bu iletişim kalıplarının şimdi yaşadıkları ilişkileri değerlendirmelerini belirleyip belirlemediğini incelediğini gözlemlenmiş. Çıkan sonuçlarda öğrencilerin yetiştiği ailede algıladığı iletişim kalıplarının yaşadığı ilişkileri değerlendirmede belirleyici rol oynadığını belirlenmiştir.
Araştırmaya göre aile bireylerinin birbirini dinlediği, duyguların ve fikirlerin açıkça paylaşıldığı, farklı görüşte olsalar bile din, siyaset gibi konularda konuşulduğu, düşünce ve inançların sorgulanabildiği, tüm aile bireylerinin karar alma sürecine katılabildiği bir ortamda yetişen kişilerin, ilişkilerini sağlıklı sürdürdüklerinin ortaya çıkmıştır.
Anlaşılmayı beklemeyin, kendinizi doğru anlatmayı öğrenin;
Araştırmaya göre, aile iletişim kalıplarının bir boyutu olan ailede algılanan birliktelik, üniversite öğrencilerinin evlilik öncesi ilişkilerinin dini değerler, iletişim, aile ilişkileri belirliyor. Aile iletişim kalıplarının birliktelik boyutunu yüksek algılayan bireylerin ailesinde, aile üyeleri birbirlerini dinliyor, duygu ve düşüncelerini paylaşıyor, farklı görüşte olsalar bile din, siyaset gibi konuları konuşuyor, birlikte olmaktan keyif alıyor. Bunu da aynı şekilde arkadaş ilişkilerine de adapte ediyor. En etkili iletişim biçimi olan açık ve doğrudan iletişim kuruyor. Yaşananları doğrudan ifade ederek, konuştuğu kişiyi suçlamıyor. Maskeli ve dolaylı iletişimde ise; kişi söyleyeceklerini doğrudan söylemek yerine farklı tepkilerle veya ifadelerle kendini anlatmaya çalışır, anlaşılmayı bekler. Anlaşılmadığında da sinirlenebilir.
Maskelerinizi Çıkarın, Kendiniz Olmayı Seçin;
Niyetiniz sağlıklı ilişkiler kurmak ise maskelerden kurtulmak şart… Karşınızdakini sizi nasıl görmek istemesinden öte, sizin nasıl olduğunuz önemlidir. Yoksa o siz olmayan birini sevecek, sizde bir gün olmadığınız kişi olmaktan yorulacak ve pes edeceksiniz. Aileden bize geçen iletişim kalıplarına gelince eminim aileniz sizin için, o an alabilecekleri kendi bakış açılarına ve yetiştirilme tarzlarına göre en doğru kararı almıştırlar. Fakat siz bu kalıplarla yaşamak zorunda değilsiniz. Gerçekten olmak istediğiniz kişiye dönüşmek için karar verin ve adım atın. İletişim problemlerinizi çözmek sizin elinizde, siz yeter ki kendiniz olmayı seçin.
Sevinç Karakaya
Devamı