Aldatılan Kadın İlişkiye Devam Edebilir mi?
İlişkilerde yaşanan aldatma ilişkide bir yara açmıştır ve kolay kolay iyileşecek bir yara değildir bu. Kırılan çok değerli bir vazonuzu düşünün ne kadar düzgün bir şekilde parçaları bir araya getirseniz de eskisi gibi olmayacaktır ve her zaman azar azar su sızdıracaktır. Aldatma yarası hiç kapanmaz fakat hayatımızda bir sebep buluruz affetmek ve hayata devam etmek için… Çoğu kadın aldatılma ile karşı karşıya kaldığında; bir kadın olarak gururu kırılmış, bir eş olarak güvenini yerle bir etmiş olsa da kararını bir anne olarak veriyor. Tüm bunlar yaşanmadan önce ne kadar da mutluyduk ya da o öyle sanıyordum diye düşünür. Peki gerçekten mutlu olsalar eşleri onları aldatır mıydı? aldatmadan sonra ne olacak? Aldatılan kadın eşine tekrar güvenebilecek mi? Yoksa, bir kere yapan yine yapar korkusuyla mı yaşayacak? Aldatılan çoğu kadın benzer bir kararsızlık yaşıyor ve sonunda da pişman olacağı bir karar verebiliyor. Oysa, aldatma krizini doğru yöneterek bu krizi zarar görmeden ya da en az zararla atlatmak mümkündür.
“İlişkinin sonu geldi mi?” sorusunun cevabı sizin ve eşinizin ilişkinizin, bitmesini isteyip istememenize bağlıdır. Bazıları için aldatma geri dönülmez bir yolken, bazıları için atlatılabilecek bir sorun, aşılabilecek bir engel olabilir. Kimi ilişkilerde aldatma ölümcül bir darbe, kimilerinde de ilişkiyi gözden geçirerek olumlu değişiklikler yapmayı sağlayan bir uyarı sinyali gibidir. Aldatma sonrasında yaşanacaklar, aldatmanın nedeniyle doğrudan ilişkilidir. Sadece cinsel nedenlerle bir kaçamak olarak yaşanan aldatma ile bir süredir devam eden duygusal bir aldatma ilişkisinin sonuçları farklı olacaktır. Aldatma sonrasında ya siz ilişkinizin sona ermesine karar verebilirsiniz ya da eşiniz zaten sona ermesini istediği için aldatmış olabilir.
Peki ilişki devam edebilir mi? Evet eşiniz pişman olmuş sizden af dilemiş, siz de bitirmek istemediğiniz için ilişkinize son vermemiş ama nasıl devam edebileceğinizi bilmediğiniz için endişeleniyor olabilirsiniz. Bu süreci daha kolay geçirebilmek için aşağıdaki sekiz adımlı kılavuzdan yararlanabilirsiniz.
Kendinizi Dinleyin: Aldatma hakkındaki tüm bildiklerinizi unutun. Çünkü bunların koşullandırdığı duygular sizi hiç istemediğiniz yanlış kararlara yöneltebilir. Durumun sadece size ve ilişkinize özel olduğunu düşünün. İçinizden gelen sesi dinleyin ve hayatınızın bundan sonrasında ne yapmak istediğinize odaklanın. Kendi iç sesinize kulak verin. iç ses negatif ego gibi güçlü ve bağıran değildir, sessizce size tek cümle fısıldar, mesela “dikkat et” gibi…
Affedin Özgürleşin: Biliyorum bu söylendiği kadar kolay olmayabilir ama eşinizle birlikte devam etme kararını verdiğinize göre bunu siz de istiyorsunuz demektir. Yapılanı onaylamak anlamına gelmeyen ama yapılanın verdiği acıyı hafifletmek için gerekli olan affetmek, olup bitmiş ve değiştirilemeyecek olayların içinizi kemirmeye devam etmemesi için yapabileceğiniz en iyi şeydir. Affetmek, mutluluğunuz için eşinize vereceğiniz bir hediye olacaktır. Affetmek sadece dille olmamalı, kabule geçip geçmiş konular her gün masaya yatırılmamalıdır.
Eşinizi Anlamaya Çalışın: Aldatmayı bir suç, eşinizi bir suçlu, kendinizi de mağdur, kurban olarak görmeyi bırakın Eşinizin bunu neden yaptığını anlamaya çalışın. Onun kendini ifade etmesine ve nedenlerini anlatmasına fırsat verin. Eşiniz de aldatmanın gerçek nedeninin ne olduğunun farkında olmayabilir ve bunları birlikte konuştuğunuzda farkına varabilir. Yolunuza nasıl devam edeceğinize karar vermek için her şeyi tüm ayrıntılarıyla konuşarak ilişkinizde gerçek soruna odaklanmaya çalışın.
Yeniden İlişkiye Başlayacaksanız Tüm Sorumlulukları Paylaşın: Aldatmanın nedenlerini tarafsız olarak değerlendirin ve kendi payınıza düşen sorumluluğu üstlenin. İlişkinizde yaşanan her şeye eşinizle karşılıklı iletişiminizde, neden-sonuç ve etki-tepki süreçleri içinde, her ikinizinde dahil olduğunuzu unutmayın. İlişkinize başlarken, sorunlar yaşarken ya da mutluyken de hep iki kişiydiniz; ilişkinizi yönlendirme ve yolunuzu belirlemede de ortak sorumluluğa sahipsiniz.
Yıkıcı Değil, Yapıcı Olun: İlişkinizdeki sorunları ve nedenleri belirlediğinize göre, artık sıra bunların değiştirilmesine ve düzeltilmesine geldi. Bunun için sizin eşinizden, onun da sizden beklentilerini açıkça konuşarak birbirinizin isteklerini ve değişmesini istediğiniz davranışlarınızı listeleyin. Sorunlarınızı çözüme kavuşturmak üzere bu beklentileri ve değişiklikleri yerine getirmek için yapıcı ve somut adımlar atın. Bu süreçte yapacağınız eleştirilerin de olumlu ve yapıcı olmasına dikkat edin.
Tekrar Güvenmeyi Öğrenin: İlişkinizde aldatmanın en fazla etkilediği şey eşinize olan güveninizdir. Ona tekrar güvenmeniz elbette çok kolay ve kısa sürede olmayacaktır. Ancak “Bir kere yapan yine yapar” anlayışına takılı kalmadan eşinizin hatasından ders aldığını düşünerek ona tekrar güvenmek için çaba gösterin. Elbette burada asıl iş eşinize düşecek ve güveninizi tekrar kazanmak için çaba harcaması gerekecektir ama siz de yersiz şüphelere kapılmadan ve sürekli dedektiflik yapmadan eşinize bu konuda yardımcı olun.
Cinsel Yaşamınızı Önemseyin: Mutlu bir ilişki, duygusal ve cinsel mutluluğun birlikteliğiyle mümkündür. Eşinizle duygusal sorunlarınızı çözmeyi bekleyerek cinsel yaşamınızı ihmal etmeyin. Aksi halde bir yeri yaparken bir yeri yıkabilirsiniz. Romantizm ve tutkuyla yaşayacağınız cinsellik, duygusal bağlılığınızı güçlendiren önemli bir faktör olarak ilişkinizdeki sorunların çözümüne de olumlu yansıyacaktır.
İlişkiniz İçin Destek Alın: Eşinizle ilişkinizi sürdürmek birlikte çıktığınız bu yolda ihtiyacınız olan ilk şey bunu yapmaya istekli olmanızdır. Ancak bu isteğe sahip olduğunuz halde yaşadıklarınızın etkisini üzerinizden atamamış olabilir ve kendinizde yeniden başlama gücünü bulamayabilirsiniz. Böyle bir durumda, desteğe ihtiyacınız olacaktır ama bu desteğin nesnel ve tarafsız bir bakış açısıyla verilmesi önemlidir. Dolayısıyla eş, dost, akraba çevresi yerine, bu konuda uzman bir uzmandan destek alabilirsiniz.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
DevamıBilinçli Evlilik İçin 10 Altın Kural
Her insan yaşamında gerçek mutluluğu bulabilmek için, başkalarının kendisini mutlu etmesini beklemektense , kendi mutluluğunun sorumluluğunu almalı ve daha mutlu bir hayat için kendi çözümlerini kendisi bulmalıdır. Aynen yaşamındaki mutluluğunda olduğu gibi, evliliğinde de mutluluğunun sorumluluğunu her kişi, kendisi almalıdır.
Evliliğinizdeki mutluluğun sorumluluğunu elinize almak için ilk önce; evliliğinize bakış açınız ne ile dolu, farkına varmalısınız. Size öğretilen doğru bildiğiniz yanlışlarla mı? Sınırsız beklentilerle mi ? Her zaman sizin haklı olmanız gerektiği ile mi? İkinci olarak da siz bu evliliğin kendinize düşen payını hakkıyla yerine getiriyor musunuz? Evliliğinizde yapıcı mı? yoksa yıkıcı mısınız? Evliliğinizi bilinçaltınız ne kadar etkiliyor? Bu sorulara gerçekten objektif bakabilmeniz için ilk önce evliliğinizi bilinçli bir şekilde değerlendirmeniz gerekir.
Peki bilinçli olmanın getirdiği farklılıklar nelerdir? Evliliğinize ve eşinize karşı tutum ve davranışlarınız nasıl olmalı?
1- Evliliğinizdeki Hayat Dersinizi Keşfedin; Yaşamımızda karşılaştığımız hiç kimse ve hiç bir olay tesadüfi değildir, her biri bize ayna olup yaşam yolumuzdaki, amacıma ulaşmamızı sağlayan hayat derslerimizdir. Evliliğinizde de imtihanlarınız olabilir. Özellikle aşk, sevgi ilişkilerimizin bizim çocukluktaki yaralarımızı keşfetmek ve onarmamızı sağlamak gibi gizli görevleri vardır.
Evliliğinizde ki yaşadığınız sorunlara yüzeysel bakmaktansa onların altında yatan çocukluk yaralarınızı görmeye çalışın. Evet her birimiz belki mükemmel çocukluk geçirmemiş olabiliriz, fakat artık bir yetişkinsek bunların sorumluluğunu alıp kendi yarlarımızın çözümünü bulmak durumundayız. Çözümü bulmak için ise, önce sorunun farkına varmak gerekir. Duygusal ilişkilerinize bir röntgen filmine bakar gibi, baktığınızda günlük etkileşimleriniz artık size daha anlamlı gelmeye başlar ve daha kontrollü davranırsınız.
2- Eşinizin Sizin Aynanız Olduğunu Hatırlayın; Prens yada prensesinizin hayatınıza girdiğinde, bir kurtarıcı gibi, bütün sorunlarınızın birden bire son bulacağını, aradığınız mutluluğu dostluğu, beraberliği ve sizde olmayan tüm eksikliği sanki tamamlayacağını düşünürsünüz. Oysa hesap etmediğiniz hayatınıza çektiğiniz her insan sizin aynanızdır. Hayatınıza çektiğiniz eşinizde, kimi zaman hayatta en korktuğunuz yanı görürken, kimi zaman sizde olan yada olmayan özelliği fark edersiniz.
Bilinçli evliliğe doğru hareket ettiğinizde ise, onu değiştirebilmek için önce kendinizde olanla yüzlemeniz gerektiğinin farkına varıp, yanılsamaları yavaş yavaş bırakıp, eşinize ait gerçekleri görmeye başlarsınız. Onun sizin kurtarıcınız değil, tıpkı sizin gibi iyileşmeye gelişmeye çalışan yol arkadaşınız olduğunu anlarsınız.
3- Eşinizi İhtiyaçlarınızdan Haberdar Edin; Bilinçli evliliğin en temel özelliği, başta da söylediğim gibi, her konuda sorumlulukları üzerine alabilmektir. Sorunlu evliliklerde, özellikle kadınlarda sık karşılaştığım; Arzu ve ihtiyaçlarını söylemeden eşinin sezmesini yada zihnini okumasını beklemesidir. Bu durum çiftler arasında anlama ve anlaşılma noktasındaki bütün iletişim kanallarını tıkayacaktır.
Sağlıklı bir evlilik de, arzu ve ihtiyaçlarınızı eşinize anlatma konusunda da sorumluluğu üzerinize almalısınız. Bilinçli bir evlilikte eşler birbirlerini anlamak için, açık ve net iletişim kanalları geliştirmeleri gerektiğini kabul ederler. Aksi taktirde anlaşmayı beklemek, çocukça bir bekleyiş olacaktır.
4- Neye Tepki Verdiğinizin Farkında Olun; Yaşadığımız bir etkileşimde çoğu zaman, olan durum değil de, bizim o etkileşime yüklediğimiz mana yada bize hatırlattığı benzer bir durum ani ve plansız tepkiler vermemize sebep olur. Düşünmeden tepki vermek ise özellikle evliliklerde, tamiri zor yaralar açabilir.
Kendinizi Yapıcı davranma konusunda eğitmelisiniz. Böyle ani tepki verdiğiniz durumlarda; Kendinize ”Şuan ben neye kabul veremiyorum?”, ”Benim böyle tepki vermeme sebep olan duygum ne?” yada ”Yaşadığım bu durum bana neyi hatırlatıyor?” diye sorup üzerinde düşünmelisiniz.
5- Eşinizin İhtiyaçlarına da Duyarlı Olun; Sağlıklı ilişkiler alma-verme dengesinin adil bir şekilde işlediği ilişkilerdir. Eşimizden bizi anlamasını bekleriz, ihtiyaçlarımıza arzularımıza cevap vermesini bekleriz, bizi çok sevmesini bekleriz…
Evlilik ne bir tarafın ”feda” bir tarafın ”kar”ettiği ne de ”Hep bana” mantığı ile gidecek bir birliktelik değildir.
Eşinizin arzu ve ihtiyaçlarına da kendi arzu ve ihtiyaçlarınıza verdiğiniz değer kadar değer vermeyi öğrenmelisiniz. Karşılığını beklemeden vereceğiniz sevgi, değer, anlayış size muhakkak misli ile dönecektir. Unutmayın evliliğinizde eşinize atacağınız her adım aslında kendi mutluluğunuza attığınız bir adımdır.
6- Olumsuz Yanlarınızı Kabul Edin; Hiç kimsenin mükemmel olamayacağı gibi, siz de mükemmel değilsiniz. Her insanın kişiliğinde karanlık , olumsuz yanları olabilir. Varlığınıza ait bu olumsuz yanlarınızı kabul edip bunu en azından kendinize, açıkça itiraf etmelisiniz.
Karşılaştığınız her kişi size ”ayna” olur demiştik. Çevrenizde yada evliliğinizde sürekli olumsuz olaylarla karşılaştığınızı düşünüyorsanız, her durumun size negatif yüzünü gösterdiğine inanıyorsanız muhtemelen bakmanız gereken yer kendi kişiliğinizdeki karanlık tarafınızdır.
Evliliğinizde de, varlığınızın olumsuz yanına dair sorumluluğu üstlendikçe, kendi olumsuz özelliklerinizi eşinizin üzerine yansıtma eğiliminiz azalır. Böylece eşinizde gördüğünüz size karşı düşmanca davranışlar yerini daha dostça ve sevgi dolu davranışlara bırakır.
7- Temel Sevgi İhtiyacınızı Karşılamak İçin Yeni Yöntemler Bulun; Temel arzu ve ihtiyaçlarınızı tatmin etmek için yeni yöntemler geliştirmelisiniz. Sizi %100 seven ve ihtiyaçlarınızı karşılayan bir eşe sahip olsanız bile, size eşinizden ulaşan ancak %25 sevgidir. Gerçek doyum için, geri kalan % 75 temel sevgi ve değer ihtiyacınızı kendiniz karşılamakla yükümlüsünüz.
Güç savaşları sırasında eşinize ihtiyaçlarınızı karşılaması için baskı yaparken, onu ikna etmeye çalışıp uzun konuşmalarla onu suçlarsınız. Oysa doyumsuzluğunuzun sebebi, kendinizi yeterince sevmemeniz, yeterince ilgi ve değer göstermemenizdir. İçinizde küçük bir çocuk yaşadığını farz edin ve bir çocuğa sevginizi ilgi, alanınızı, ona verdiğiniz değeri nasıl gösterirseniz kendinizle de aynen öyle ilgilenin. Böylece eşinizden sevgi alma taktiklerini bırakıp, kendi bütünlüğünüzle eşinizin de, sizin için ne kadar büyük bir zenginlik olduğunun farkına varırsınız.
8- Eşinize Olan Bağımlılığınızın Önüne Geçmeyi Öğrenin; ”Onsuz yaşayamam”, ”onsuz nefes alamam”, ”onsuz bir hayat düşünemem”… bu ve benzeri düşünceler kararında olduğu sürece güzel duygulardır. Fakat kendinizi eşinize bağımlı hissedip, her an yanınızda olması istemek çok sağlıklı bir tutum değildir.
Eşinize bağlanmanızın sebeplerinden biri de sizin kendinizde hissettiğiniz bazı eksikliklerin onda olduğunu görmenizdir. Bu yüzden onunla olmak sizde aldatıcı bir bütünlük duygusu hissettirir. Bilinçli bir evlilikte bireyler, bir birilerini keşfetmenin yanında, kendilerini de her gün yeniden keşfetmeyi öğrenirler. Kişinin içinde tam ve bütün olmasını sağlayacak tek şey kendi gizli kalmış yanlarını keşfetmesidir. Mutlu bir evlilik için; Kendinize ait, kendinizi bulacağınız, nefes alacağınız alanlarınızın olması gerekir.
9- Koşulsuz Sevmeyi Öğrenin; Yüce Allah Kainatı muhabbet ve sevgi üzerine yaratmıştır. Hepimiz Allah vergisi yaratılışımızın bir parçası olarak, koşulsuz sevme yeteneğine ve dünya ile bütünleşme deneyimine sahibiz.
Yunus Emre’nin dediği gibi; “Yaradılanı Sev Yaradan dan Ötürü”. Tüm insanlar böyle bir fıtrat üzere yaratılmıştır. Sosyal şartlanma ve kusurlu yetiştirilme bu yaratılışımızın özünden uzaklaşmamıza sebep olur.
Koşulsuz sevmeyi öğrendiğimizde, içimizdeki sevilmek, kainatla bütünleşmek isteğinin varlığını daha iyi anlarız. Evliliğinizde de koşulsuz sevmeyi başardığınızda var oluşunuza dair özellikleri yeniden keşfetmeye başlarsınız. Evet eşinizin hoşnut olmayan tutumları olabilir fakat eminim sevilmeye değerde sırf yaratılış sebebi ile bile bir çok sebep vardır. Neye yoğunlaşırsanız onu arttırırsınız. Sevgiye yoğunlaşın, kainatı da evliliğinizi de sevgi sarsın.
10- İyi Bir Evliliğin Emek İsteyeceğini Unutmayın; Eğer hayalperest biri iseniz, iyi bir evlilik yapmanın doğru yolunun iyi bir eş bulmaktan geçtiğine inanırsınız. Oysa bilinçli bir evlilikte, iyi evlilik için doğru insan olmanız gerektiğini kavrarsınız.
Aşk ilişkilerine karşı daha gerçekçi bir bakış açısı kazandığınızda, iyi bir evliliğin sorumluluk, disiplin, değişme ve gelişme azmi ile oluşacağını anlarsınız. Evlilik emek ister, sıkı bir çalışma ister. Evlilikte mutluluğun kendiliğinden size gelmesini bekleyemezsiniz. Evlilik yolculuğu engebeli fakat keyifli bir yolculuktur. Kendinizi objektif bir şekilde değerlendirip, üzerinize düşeni yaptığınızda yolun sonu size mutluluk vaat eder.
Sevinç Karakaya
DevamıEşinize Sevginizi Nasıl Gösterirsiniz?
Evliliklerde sevgisizlik kadar, eşlerin birbirine sevgilerini doğru ifade edip, göstermemeleri de önemlidir. Biz çok kişi, kendi içinde eşine, çok büyük sevgi bağları ile bağlıyken, bunu gösteremeyip kendi içinde çürütebiliyor. Oysa sevgi sesinizden, sözlerinizden, tavırlarınızdan, onun için yaptıklarınızdan anlaşılır. Her kişinin kalbine giden doğru bir yol vardır. Peki eşinize sevginizi ifade ederken izleyeceğiniz yolda, nelere dikkat etmelisiniz?
1- Uyumlu Olmak; Eşinizle ne kadar uyumlusunuz? Bağınızı güçlendirecek kadar vakit geçiriyor musunuz? Birbirinizin ihtiyacına göre tavırlarınızda esneklik sağlıyor musunuz? Yoksa aynı evde ama ayrı dünyalarda mı yaşıyorsunuz?
”Uyum; Beraber vakit geçirebilmek ve benzer bir şekilde yaşabilme sanatıdır” Yaşam adına, yemek yemekten, giyinmekten tutun eğlence anlayışınız, idealleriniz, meşguliyetleriniz benziyorsa uyumu yakalayabilir ve ortak paylaşımlarınızla da beraberlik sağlayabilirsiniz.
Elbette birbirinizin kölesi yada tıpa tıp aynı olmak zorunda değilsiniz. Ruhunuz, kişiliğiniz, işiniz sosyal hayatınızda farklar olabilir. Uyum ve benzerlikleri, farklı dünyanızda ortak alanlar oluşturarak sağlayabilirsiniz. Aynı zamanda özgür fakat birbirine bağlı, farklı fakat benzer yanlara sahip olabilirsiniz. Farlılıklar arttıkça, eşler birbirinden uzaklaşır. Sonunda neden bile ayrıldığını bilmediğiniz boşanmalar gerçekleşir.
Unutmayın aynı evde yaşamak, aynı yatağı paylaşmak birlikte zaman geçirmek değildir. Eşlerin birlikte olduğunu söyleye bilmesi için ; Birbirine bakmayı, birbiri ile konuşmayı, birbirine dokunmayı ve birbirini dinlemeyi ihmal etmemesi gerekir. Eşler birbirinde huzuru; sarıldıklarında, tatlı sözlerinde, hoş kokusunda bulurlar. Hep dediğimiz şey kaliteli vakit geçirmek gerekir. Belki saatlerce sohbet gerekmez, gönül huzur bulunca fazlasını zaten istemeyecektir. Evliliklerde her günün, her gecenin ayrı sorumluluğu vardır. Bunları karşı tarafa toplu bir şekilde bir kerede verip, sonrasında yetinmesini beklemek, evliliğinizde çok daha büyük ihtiyaçlar doğurur.
2- Taktir Etmek; Sadece evliliklerde değil, sıradan ilişkilerimizde dahi taktir etmediğimiz biriyle sağlıklı ilişkiler kurmamız mümkün değildir. Fakat konu evlilik olunca karşılıklı taktir içermeyen bir evlilik yıkılmaya mahkumdur. Şöyle bir düşünün eşinize, yerine getirdiği sorumlulukları ve gayreti için ne kadar teşekkür ediyorsunuz? Değerini ve yaptığının sizin için önemli olduğunu biliyor mu? Son bir haftada kaç kez eşinize teşekkür ettiniz?
Eşiniz sizin tarafından beğenildiğini bilirse sevinir. sevinç ise size sadakatini destekler. Evliliğine ve size sorumluluk bilinci güçlenir. ”Sağ ol, teşekkür ederim, ne iyi ettin, iyi ki varsın, beni sevindirdin, seninle gurur duydum, çok beğendim, harikasın, Allah razı olsun” gibi ifadeler eşinizin kendisini beğendiğinizi anlamasını sağlar. Bir insanı karşısındaki için, çok çalışmak yormaz, vefasızlık, taktirsizlik yorar. Taktirsizlik zamanla kişinin içinde, artık ne ilişkisi, nede eşi için bir şey yapma isteği bırakmaz. Hele ki ”Eşimdir, tabi ki yapmak zorundadır” gibi tavırlar büyük saygısızlık ve evliliğinize ihanettir. Eşler arası karşılıklı sorumluluk eşlerin görevi olabilir fakat taktir de karşı tarafın borcudur.
Eşinizi baş başa ve başkalarının yanında sık sık taktir edin. Onu, yeteneklerini, gayretini, sorumluluğunu beğendiğinizi cömertçe ifade edin. Eşiniz taktir etmiyorsa da siz ona taktirin önemini anlatın, taktir ettiğinde buna olumlu geri bildirimle dönüş yapın. Bir çok aile taktirsizlik yorgunudur. Egonuz taktiri engellemesin, taktir sizi yükseltir onurlandırır.
3- Önemsemek; Belki de evlilikte en çok istenen şey eşi tarafından önemsenmek. Peki siz yeterince eşinizi önemsiyor musunuz? Önemsiyorsanız bunu kendisine nasıl gösteriyorsunuz? Umursamaz ve önemsemezseniz evliliğinizi yaşatamazsınız. Aranızdaki sevgi tükenir ve bununla da kalmaz aranızdaki nefret artar.
Her insan önemlidir. Ve kendiside önemini bilir ve çevresinde de kendisini önemseyen insanlar olsun ister. Hepimiz eğer bağımlılıklarımız yoksa bizi önemsemeyen insanlardan uzaklaşmak isteriz. Önemsemeyen eş ise sizi evliliğinizden uzaklaştırır. Aynı şey karşı taraf için de geçerlidir. Eşiniz ile iletiminizin her anı onu önemsediğinizi göstermelidir. Onu özenle karşılamalı, dikkatle dinlemelisiniz. Görüşlerini alın sorularını cevaplandırın, saygılı bir üslupla konuşmayı ihmal etmeyin.
Özellikle evlilikten sonra bayanlarda kendini salma, erkeklerde kişisel bakımına yeterince önem göstermeme olabiliyor. Fakat evliliğinizin üstünden yıllar geçmiş olsa bile, bakımlı ve temiz olmak, bir birinize ve ilişkinize verdiğiniz önemin göstergesidir.
4- Güvenmek; Güvensiz bir evliliğin yürümesi mümkün değildir. Eşinize yeterince güveniyor ve güvenilir olduğunu hissediyor musunuz? Elbette aldatmaya, ihanete, uygunsuz işlere karşı duyarlı olmalısınız. Fakat gereksiz önyargı, yarım yamalak bilgi, her an bu evliliğin başına kötü bir şey gelme düşüncesi gibi vesveseler evliliği yok eder.
Hiçbir haklı sebebiniz yokken, eşinizi güvensiz bir konuma sokmak evlilik bağlarınızı zedeler. Hiç bir sebep yokken eşinin çantasını, telini karıştıran, sıklıkla mesajlarını kontrol eden, nereye gittiğini izleyen eşin ya ruhsal problemleri vardır yada eşine güvenini çoktan kaybetmiştir. Aşırı öfke, şiddet, eve geç gelmek, bazen gelmemek, gizemli harcamalar, sorumsuzluk, kötü alışkanlıklar eşlerin birbirine güvenini yok eder. Güven yoksa evlilikte huzurda yoktur. Her zaman tedirginlik vardır.
Güvenmemek kadar güvendiğinizi göstermekte bir sorundur. Siz eşinize ona güvendiğinizi gösteriyor musunuz? Eşinizin sadakatine, bağlılığına, vefasına, yeteneklerine inandığınızı hissediyor musunuz?
Eşinize güveninizi ona fikrini danışarak, düşüncesini dinleyerek gösterebilirsiniz. O sizin yol arkadaşınız hayat ortağınızdır. Evliliğinizle hatta kendinizle ilgili kararlarınız onu da ilgilendirir. İzni gerekmese de fikrini almalısınız. Eşinize güveninizi hissettirmediğinizde onu güveneceği başkalarına itersiniz. Güven vermez ve güvenmezseniz unutmayın sevdiklerinizi kaybedersiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıEşinizle Sorunlarınızı Çözmek İçin 3 Basit Yol
Evliliklerdeki anlaşmazlıklar eşleri seçim yapmak zorunda bırakır. Anlaşmazlıkları çözme de ise her eş diğerinin üzerinde güç kurmaya çalışır. Fakat bu güç savaşlarında kim kimi yenerse yensin, eşler birbirine karşı olduğu zaman evliliklerinde sahip oldukları ortak güçlerini yitirirler. Sonuç olarak anlaşmazlıklar eşlerin birbirinin hayatını zenginleştirmesine değil, birbirlerini yaralamaya hizmet eder.
Mutlu ve sağlıklı bir evlilik için anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak şarttır. Eşler tartışmaya başlar başlamaz ara vermeli ve sorun çözme yöntemlerini kullanmalıdırlar. Peki nedir sorun çözme yöntemleri;
1- İyimser Bir Ruh Hali Takının; Kişiler iyimser bir ruha hali içinde olduğunda, anlaşmazlıklarda daha esnek bakıp, daha sağlıklı çözümler üretebiliyorlar. Eşler arası çelişki ne kadar fazla ise iki tarafında memnun kalacağı, ortak bir çözüm bulma olasılığı da o kadar azalıyor.
Eşler yorgun, aç yada sinirli iseler veya acele işleri varsa normal ruh hallerine göre anlaşamamaları daha yüksek ihtimaldir. Böyle bir ruh halindeyken konuşmayı deneseler bile çözümler yetersiz olacaktır. BU sebeple eşler ruh halleri düzeldiği zaman sorunlarına çözüm aramaya başlamalıdır. Peki bu iyimser ruh halini nasıl kazanabilirler?
İyimser Ruh Hali Nasıl Oluşur?
Bir evlilikte eşlerin iyi ruh hali içinde, olmalarının yolu birbirleri ile ”açık iletişim” içinde bulunmalarıdır. Açık iletişim eşler arasında samimi ve net bir anlaşmayı sağlar. Aralarında sanki yazılı olmayan gizli bir anlaşma var gibidir. Bu anlaşma sayesinde eşler, eşit ve özgürdür. Kadın erkek ayrı kişi olarak kendilerinin dışında bir dünya ile iletişim kurabilir. Birbirlerinin gelişimine katkı sağlayabilir ve her geçen gün aralarındaki sevgi, saygıyı güçlendirebilirler.
son zamanlarda çok rastladığım ”Kapalı iletişim” hakim olan evliliklerde ise; eşler birbiri ile devamlı birlikte olduklarında sorunlarını çözebileceğini düşünüyorlar. Oysa ki kapalı İletişimli bir evlilikte eşler birbirinin iç dünyasından bir haberlerdir. Karı koca içlerinden geldiği gibi değil beklentilere uygun şekilde rollerini oynarlar. Böyle bir evlilikte sorunlarına çözüm bulmak çok zordur. Bu evlilikler soğuktur, can sıkıntısı çoktur ve eşler git gide birbirinden uzaklaşırlar. Beraber fakat ayrı dünyalarda yaşarlar.
Bu problemin çözümü ve iyimser bir ruh halini kazanmanın yolu; Eşlerin birbirlerine bağlılık, canlılık ve dengeli faaliyetlerinin sayısını artırmaktan geçer. Eşler kesintiye uğramadan bir araya gelip kaliteli vakit geçirme zamanlarını düzenlemelidirler.
2- Kendinizi Ve İlişkinizi Konuşabileceğiniz Toplantılar Düzenleyin; Size sorsam… Sürtüşmeler yaşamadan sağlıklı bir ilişki kurmanın en kestirme yolu nedir? zamanla eşiniz ile aranızda oluşan mesafeyi ve birbirinize karşı kayıtsız kalmayı nasıl ortadan kaldırabilirsiniz? Çoğumuz kendi ilişkilerimize gelince tıkanıp kalıyoruz cevap veremiyoruz değil mi? şimdi bunun için size pratik bir çözüm öneriyorum. Sorularınızın cevabını bulacağınız, kendinizi ve ilişkinizi konuşup tartışabileceğiniz toplantılar düzenleyin.
Genelde benim sık sık eşlere tavsiye ettiğim, bu yöntemi biraz açalım… Eşinizle kendinize ait, çocuklar yada yakınlar olmadan, on iki saat hiç ayrılmadan ve uyumadan bir odada beraber bu zamanı geçireceksiniz. Dikkat dağıtan televizyon, telefon görüşmeleri de olmayacak. Hatta yemek yapmaya da zaman ayırmamak için en sağlıklı olan otel odasıdır tabi ki olmuyorsa ev ortamında şartlarınızı kendiniz ayarlayabilirsiniz. Birbirlerinize her şeyi söyleyebilmeli fakat fiziksel şiddet uygulanmamalıdır. Birlikte olmak şartıyla sessiz kalabilirsiniz. on iki saat boyunca her ikinizde kişisel olmak şartıyla, aranızdaki ilişkiden ve kendinizden konuşabilirsiniz. İşle ve çocuklarla alakalı konulara girilmeyecek. Sadece kendiniz üzerine yoğunlaşın.
Bütün kaçış yolları kapandığı zaman eşler birbiri ile sağlıklı iletişim kurabilir. Saatler geçtikçe birbirlerine iç dünyalarını açabilir. Evet size on iki saat uzun gelebilir fakat unutmayın evlilik bir ömür boyu süren beraberliktir.
İlk anda biraz çekingen ve acemlik çekebilirsiniz, fakat bir süre sonra bir müddet tartışır bir müddet barışırsınız. İnanın bu süreçte kendinizi birbirinize daha yakın hissedersiniz. Tartışmalardan, yemekten ve birbirinize yakınlaşmalardan sonra konuşmaya başlarsınız. Zaman bol olduğu ve kimse sizi rahatsız etmeyeceği için en derinde kalan duygularınızı birbirinizle paylaşmanızda mümkündür. Aslında eşler bu konuşmalar sonunda ”Birbirlerini kaybetmekten ne kadar çok korktuklarının” farkına varırlar. Birbirinizin neyden incindiğini, net bir şekilde görebilirsiniz. Belki ağlayabilir, birbirinize sarılabilirsiniz. Birbirinize iç dünyanızı açma cesaretini keşfettiğinizde daha önce paylaşamadığınız mutluluk ve mutsuzluk duygularınızdan da bahsetmenin keyfini yaşayabilirsiniz.
Bu uygulamayı iki ayda bir gerçekleştirmek ilişkinizi iyileştirmekte çok faydalı olacaktır. Hatta sadece sorunlu değil, normal giden evliliklerde de zaman zaman yapmanızı tavsiye ederim.
3- Evliliğinizi Değerlendirmek İçin Yardım Alın; Özellikle boşanmayı düşünen eşlerin, hayat boyu suçluluk ve pişmanlık duymamaları için doğru kararı verdiklerinden emin olmaları gerekir. Eşler evliliklerini değerlendirmek için yardım almalıdırlar.
Evliliklerinin sorunlarının çözmek isteyen eşler her zaman, şu sorunun cevabını aramalıdır. Acaba attığım her adım, söylediğim her söz, yaptığım her iş evliliğimi zenginleştiriyor mu? Bu sorunun cevabını sağlıklı bir şekilde bulabilmek için, kişi gururunu, egosunu bir kenara bırakmalı, bağışlama yolunu aramalı, bağışlama sunmalı ve kendi kusurlu yanlarının farkında olmalıdır. Ve bu her zaman kendi başımıza çözeceğimiz bir sorun değildir. Dışarıdan tarafsız bakan, size yol arkadaşlığı yapacak bir uzmanla çalışmak her zaman çok daha sağlıklıdır.
Leo Buscaglia’nın da ifade ettiği gibi, ”Boşanma, kavga, tartışma sorunlarınızı kesinlikle çözmez. Daha iyisi anlayışlı, sıcakkanlı ve esnek olmaktır.”
Eşler evliliğe gözleri açık gitmeli fakat evlilik süresince gözlerini yarı kapamalıdırlar. Birbirlerinin iyi özelliklerine ve her türlü şefkat, sevgi gösterilerine karşı gözlerini açmalı, kusurlarına ve tuhaflıklarına gözlerini yarı kapamalıdırlar. Ancak o zaman istediğimiz ömürlük bir beraberliği elde edebiliriz.
Sevinç Karakaya
DevamıKıyaslama Yaparak İlişkinizin Tükenmesine İzin Vermeyin
Evlilikleri boşanmaya götüren sebeplerin başında, toplumumuzun gayri ahlaki davranış şekli olarak algıladığı aldatma, halen evliliği bitiren en baştaki sebepler arasında… Elbette hiç bir evliliğe çiftler aldatmak ya da aldatılmak için başlamıyor, fakat maalesef sorunlu evliliklere bakıldığında bir çoğunun aldatmalarla yara aldığını görüyoruz.
Peki aldatmanın sebebi sadece başka birinden fiziksel beklentiler midir? Tabi ki bir ilişkide aldatma ne dinimizce nede ahlaki olarak kabul edilecek bir durum değildir. Fakat aldatmanın kaynağı incelendiğinde sadece fiziksel bir beğeniden yada istekten de kaynaklanmadığı ortadadır.
En Büyük Aldatma Sebebi Kıyaslamalar;
Eşlerini aldatan kişiler üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki; eşini aldatan kişilerin yüzde kırk beşinin aldatma sebeplerinin sadece fiziksel çekim değil, duygusal ihtiyaçlardan kaynaklandığını ve yüzde yetmişi ise eşinin kendisini bir başkasıyla kıyasladıklarını söylüyor. Sonuçlara göre diyebiliriz ki, aldatmalara teşvik eden sebeplerin başında negatif kıyaslamalar yatmaktadır.
Negatif kıyaslama bir kısır döngüdür, çiftler kıyasladıkça daha fazla negatif kıyaslama yapar ve ilişkilerinin güçsüzleşip, yara almasına sebep olurlar. Şöyle düşünün nasıl ki, yeterli beslenememe durumunda, yoğun stres dönemlerinde, metabolizmanız zayıf kalıp, kolay bir şekilde mikrop kapıyorsunuz, aynı o şekilde; kavga, küslük, iletişimsizlik, cinsel sorunlar, senin ailen, benim ailem meseleleri, ekonomik sorunlar, güç ve iktidar mücadelesi gibi ilişkinin bağışıklık sistemini zorlayan herhangi bir durumda aldatma belirtileri ortaya çıkabiliyor, ilişki yıprandıkça yeni biri aldatmaya neden olabiliyor.
Eşlerin birinin elini uzattığı ama ötekinin tutmadığı zor zamanlarda, yalnızlık, hayal kırıklığı, öfke ve kırgınlık tüm benliği kaplayarak, zamanla kaçınma ve uzaklaşmaya, sorunlarını konuşarak çözme yerine, sorunların etrafından dolaşılmasına veya halının altına süpürülmesine, kırgınlığın ele alınmamasına ve asla onarılmamasına yol açarak aldatmayı derinleştirebiliyor. Birbirinin duygularını yok saymak, dikkate almamak, sevgi ve değer göstermemek kötü bir alışkanlık haline geldiğinde, güven azalıyor ve bazı ihtiyaçların dışarıdan karşılanmasını çok yanlış bir şekilde meşrulaştırabiliyor.
Eşlerin birbirlerini başkalarıyla kıyaslaması ise, evliliği bitiren noktalardan ve birçok evliliğin temeline dinamit koyan şeylerden biridir. ‘Onların çok güzel bir evi ve son model bir arabası var, Ali bey çok başarılı bir adam ama sen başarısızsın’ diye başlayan bir cümle, telafisi imkansız yaralara yol açabiliyor.
Aldatmayı önlemek ve var olan ilişkinizi korumak için ise; eşinize olan negatif kıyaslamanın önüne geçmeniz gerekir. Yapmanız gereken negatif kıyaslamadan uzaklaşırken, bir yandan da eşinizle empati kurup, onun içinde bulunduğu bu olumsuz durum karşısında yaşadığı zorlukları fark edip duygularını anlayabilmektir.
Evliliğin Başlarındaki Pozitif Kıyaslama Evliliği Sağlamlaştır;
Evlilik de eşlerin ilişkileri ilk zamanlarda, yapılan pozitif kıyaslamalarla sağlamlaşabilir. Mesela ‘Kerem çok zor bir adam, eşine karşı çok katı ve düşüncesiz. Benim eşim ise, komik ve çok ince biri onunla evli olduğum için çok şanslıyım. Başka biriyle evli olmayı hayal bile edemezdim’ gibi pozitif yani olumlu kıyaslamalar, ilişkinizdeki olumlu yönlere yoğunlaşmanızı sağlar.
Peki Pozitif Kıyaslamanın Evliliğinize Başka Ne katkıları Var?
- Evliliğinizin doğru evlilik ve eşinizin de sizin için en doğru eş olduğunu pekiştirmenizi,
- Eşinizle birbirinize her geçen gün daha çok değer vermenizi,
- Birbirinizin olumlu yönleriyle gurur duymanızı,
- Eşinizle ‘sen’ yerine ‘biz’ düşüncesini geliştirmenize,
- İlişkinize olan bağlılığınızı arttırmanızı,
- Eşinizle duygusal ihtiyaçlarınızı daha kolay karşılayabilmenizi,
- Evliliğinize daha olumlu ve umutlu düşüncelerle bakmanızı,
- Eşinizle birbirinizin olumsuz yönlerini daha az fark etmenize,
- Birbirini kaybetmekten korkarsınız, bu düşünceyi bile aklınıza getirmemenizi, birbirinizin hayatında olduğunuz için şükretmenizi,
- Ve zor zamanlarınızı kolaylıkla atlanmanızı sağlar…
Kıyaslamalar Evlilikleri Bitiriyor;
Çoğu çift farkına bile varmadan, eşine yada kendisine bile itiraf etmeden negatif kıyaslamalar yapmaktadır. Çift birbirine sırt çevirdiğinde, sağlıklı iletişim kuramadığında ve birbirlerinin duygularını yok saydığında, olumlu kıyaslamaların aksine negatif yani olumsuz kıyaslamalar evliliği yıkıma doğru götürür. Eşinizin yerine başkası koyma yada kıyaslama, ‘o kişi ile evli olsaydım daha mutlu olabilirdim’ düşüncesi evliliğinizi yıkacak bir darbe hükmündedir.
Negatif Kıyaslamanın Evliliğinize Verdiği Zararlar;
- Eşinizle birbirinize olan bağlılığınızı azaltır ve ilişkinizi zehirler,
- Birbirinizin kusurlarınıza odaklanmanızı sağlar
- Eşlerin birbiriyle her konuyu konuşamamalarına ve birbirlerinden gizli şeylerinin olmasını sağlar,
- İlişkileri noktasında güvensizlik, hep kaygıları olasına neden olur,
- Tartışmaların şiddetinin, mutsuzluğun artmasına ve ilişkileri adına umutlarının yitimini perçinler,
- Keşkelerin, diğer seçeneklerin daha fazla düşünülmesini sebep olur,
- Aldığı üründen memnun olmayan, kandırıldığını düşünen bir müşteri gibi düşünürler,
- Eşlerin kendilerini birbirlerine adamalarını engeller ve daha bencil bir tavır sergilemelerini sağlar
- Eşlerin birbirini koşullu sevgi ve evliliklerini şartlara bağlamasını sağlar,
- Sonuçta gerçek ya da hayali başka biriyle eşini negatif kıyaslama aldatmaya zemin hazırlıyor. Kıyaslama durumunda kişi anlaşılmadığı duygusuna kapılıyor ve kendisini yalnız hissediyor. Anlaşılmama duygusu o andaki ruh haline bağlı olarak kızgınlığa, öfkeye ve küskünlüğe yol açabiliyor. Kıyaslanma sonucunda rekabet duygusunun aşırı hale gelmesi, kişinin gücünün üstünde gayret göstermesine sebep olabiliyor.
Evliliğinizi boşanma gibi dönüşü olmayan, olsa bile asla eskisi gibi olmayacak, bir yola sürüklememek için negatif kıyaslamalara değil, eşinizin olumlu, sahip olduğunuz için şükrettiğiniz özelliklerinize yoğunlaşın.
Sevinç Karakaya
DevamıMükemmel Evliliği Nasıl Gerçekleştirirsiniz?
Evlilikte bay/bayan mükemmeli arayanlar ya da ideal eşini bulamadığını düşünenler üzülmeyin, çünkü evliliklerde çiftlerin her bakımdan uyumlu ve denk oldukları mükemmel evlilik yoktur. Ayrıca yüzde yüz uyumlu mükemmel bir eş aramak doğru değildir.
Hiç Bir İnsan Birbirinin Aynı Olamaz;
Evlilikte çiftler eşinin kendisi gibi olsun, derdini söylemeden anlasın, aynı şeylere üzülüp aynı şeylerden zevk alsınlar gibi… beklentilere girerler. Unutmayın ki, hiç kimse diğerinin aynı değildir,
bu yüzden evlilikte iki insanın birbirine her açıdan denk ve uyumlu olması beklenemez. İdeal eş, kendisindeki aynı özellikleri taşıyan kişi olarak düşünülmesi yanlıştır. Her insanın kendine özgü, yetişme ortamı ile de paralel bir evlilik algısı ve bu algı çerçevesinde eşinden beklentileri, eşi olarak seçtiği insanda görmek istediği birtakım özellikler vardır. Bu özellikler, birbirine ne kadar uyumlu ise, eşler o kadar kendilerini birleştiren ortak değerlere sahip olurlar. Ve böyle evlilikler için denilebilir ki, ideale çok yakın evliliklerdir.
Eş seçiminde kişilerin beklentilerini daha gerçekçi boyutlara taşıması kendisine yüzde yüz uyumlu birini bulma arzusundan vazgeçmesi gerekmektedir. Aksi taktirde ortaya çıkan farklılıklar kişilerin hayal kırıklığı yaşamasına sağlar.
Peki evlilikte uyumu yakalayabilmek neden önemli ve ne kadar uyumlu olmak yeterli ? Evlilikte ideal değil de olması gereken uyum nasıl olmalı bir kaç maddeyle ile bakalım.
1- Her Zaman Aynı Fikirde Olmak Zorunda Değilsiniz;
Eşler her konuda aynı fikirde olmak zorunda değildir. Elbette olaylara farklı pencereden bakabilirler önemli olan ise eşlerin buluşacak ortak bir nokta bulabilmesidir.
Farklı bakış açıları eşleri, çatışmaya götürüp evliliklerini içinden çıkılmaz bir hale getirebilir. Çatışma içinde olan, çıkmaza girmiş sorunların altında genelde bu farklı bakış açıları yatmaktadır. Çiftlerin yapması gereken; iki tarafın da kendi bakış açılarının dışına çıkabilmeleri gerekir. Sadece kendi fikrinin doğru olduğuna inanıp ilişkide kurallar oluşturduğunuzda en basit konulardaki çatışmalar bile çözümsüz problemlere dönebilmektedir. Ancak eşler birbirinin bakış açısını anlayabilmek için kendi fikirlerinin dışına çıkma esnekliğini gösterebildiğinde her iki tarafın da ortada bir noktada buluşabilecekleri üçüncü bir seçeneği bulabilirler. Orta bir noktada buluşmak her zaman mümkün olmayabilir ama en azından kendi fikirlerini birbirine dayatma çabası içine girmeden birbirini anlama çabası içinde olmaları ilişkide uyumun korunmasını sağlar.
2- Evliliğin Devamı İçin Sağlıklı İletişim Çok Önemlidir;
Bir evlilik için sevgi ve aşk önemlidir. Fakat uyum ve sağlıklı bir iletişim çok daha önemlidir. Aşk iki insan arasında başlangıçta çekimi sağlıyorsa da sevgi ve bağlılık duyguları ancak etkili bir iletişimin kurulabildiği iyi bir ilişki içinde gelişmeye devam eder. Uzun süreli ilişkilerde çiftlerin hep olumlu duygular yaşaması elbette beklenemez, karşılaşılan problemlerde, çatışmalar yaşandığında doğal olarak duygularda iniş çıkışlar olacaktır. Eğer problemleri çözümleyip ilişkideki uyumu sağlayacak etkili bir iletişim kurulamazsa zamanla çiftin arasındaki duygusal bağların zayıflayıp ilişkide kopma olması muhtemeldir. Çok büyük sevgi ve aşk ile başlayan evliliklerde bile eğer sağlıklı bir iletişim kurulamıyorsa, iletişimsizlik zamanla sevgiyi ve aşkı yıpratır. Ve evliliklerine ciddi yaralar açar.
3- Evlilikte Cinsel Uyum Önemlidir;
Evliliğin amaçlarından biride, toplum normlarına uygun, hem de sağlıklı bir cinsel ilişkinin yaşanabilme arzusudur. Evlilik uyumunda önemli faktörlerden birinin de cinsel uyumdur. Eşler cinsel yaşamlarında olması ya da olmaması gerekenleri birlikte konuşarak belirlemeleri gerekmektedir ve bu da iyi bir iletişim kurmalarıyla sağlanabilecektir. Cinsel uyum eşlerin birbirinden karşılıklı cinsel beklentileri anlatmaları ve ortak noktada buluşmaları cinsel uyumu yakalamada önemlidir.
Sorunlarınızı Konuşmaktan kaçmayın; Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için eşlerin sorunlarını konuşabilmeleri, bundan çekinmemeleri, cinsel konularda bilgilenerek hem cinselliği hem de birbirlerini tanımaya çalışmaları gerekir. Evliliğin bütününün sağlıklı olması için hem eşler arasındaki iletişimin hem de cinselliğin sorunsuz gitmelidir. Bir alanda yaşanan sorunlar diğer alanı da etkiler. Cinsellik evlilik ilişkisinde önemlidir çünkü kişiliğin bir parçası da cinsel kimliktir ve ruhsal bütünlük için insanın cinsiyete ait ihtiyaçlarının da karşılanması gerekir. Sağlıklı cinsellik bir yaşantı eşler arasındaki sevgi, güven ve bağlılık duygularına katkı sağlar ve eşler arasında olumlu duygular ve bağlılık tam olduğunda gündelik yaşamdaki sorunların çözümlenmesi de daha kolay olur.”
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliğiniz İlk Günkü Gibi Olsun İster misiniz?
Her evlilik başlarken, asla eskimeyeceğine inanılarak başlanan bir yolculuktur. Oysa zamanla çiftler yol yorgunu olur. Git gide eski canlı, neşeli, ilginç ve keyifli hali giderde, sıradan yaşanması için yaşanılan, yürünmesi için yürünen yollar haline gelir evlilikler…
Oysa ne kadar isterdik değil mi? Evliliğimizin ilk tanıştığımız gün gibi tazeliğini koruması, birbirimize ilk gün gibi bakabilmeyi… Neler yapmıyoruz ki o günlere tekrar dönebilmek aynı heyecanı aşkı sevgiyi hissetmek için. Kitaplar okuruz, dergiler karıştırırız, seminerlere katılırız, zaman zaman uzmanlardan yardım alırız. Bugün ilişkinizdeki heyecan, tutku ve saygının kaybetmemeniz için uzun uzun açıklamalar olmayacak fakat günlük hayatınızda küçük değişiklikler yaptığınızda, ilişkiniz için günlük hayatınızda dikkat edeceğiniz bir kaç davranış ile nasıl evliliğinizi ilk günkü haline getirebilirsiniz bununla ilgili bir kaç tüyo paylaşacağım.
Nasıl ki bir çoğumuzun her gün yapacaklar listesi yada aylık, yıllık planlarımız olduğu gibi evliliğiniz içinde buna benzer bir yapılacaklar listeniz olmalı… Her gün nelere dikkat etmelisiniz?, Haftada bir neler yapsanız ilişkiniz daha canlı olur?, Evliliğiniz ilişkiniz için aylık, yıllık neler planlasanız daha uzun soluklu bir ilişkiniz olur? İşte evliliğiniz ilk gün gibi nasıl olur listemiz…
- Günlük koşuşturmaca da eşler birbiriyle sohbet etmeyi unuturlar. Muhakkak her gece sohbet etmeye önem gösterin. Sohbetin çok uzun olması gerekmiyor. Fakat en az 10-15 dakikanızı birbirinize gününüzün nasıl geçtiğini anlatmaya ayırın. Tabi yanınızda kimse yokken ve birbirinizin yüzüne bakarken bunu sohbeti gerçekleştirmeniz oldukça önemli.
- Eşler duygusal bağının güçlenmek için sevgilerini dokunarak göstermelidir. Bunu sarılarak, el ele tutuşarak yada masaj gibi tamamen cinsellikten bağımsız dokunmalarla yapabilir ve bu şekilde duygusal bağlarını, ilişkilerini güçlendirebilirler.
- Eşinizi sabah evden uğurlarken yada beraber bile çıkıyor olsanız, eşinizin gün içinde yapacağı en az bir şeyi öğrenmeden ayrılmayın. Tabi ki bu öğrenme metotları aşırı merak ve baskı ile olmalıdır. Günlük basit şeyler, mesela bir yemeği yada toplantısı var mı? Yada arkadaşları ile buluşacak mı? gibi…
- Sabahları ayrılırken muhakkak helalleşin, sarılmadan ve eşinizi öpmeden birbirinizden ayrılmayın. Unutmayın sıradan vedalaşmalar gibi görünen hoşçakallar sevdiklerimizi son kez görüşünüzde olabilir.
- Eşinize ‘Şu anda ne yapıyorsun’ sorusunu gün içinde en az bir kez merakla ve gülümseyerek kendinize sormalısınız. Onu düşündüğünüzü gösterin. Beklemediği bir telefon ya da sürpriz bir not, bir mesaj atabilirsiniz.
- Eşinizle en az günde bir öğün beraber yemek yemeye çalışın. Her zaman yediğiniz yemek çok romantik olmak zorunda değil, yeter ki öğününüz beraber olsun.
- İlişkinizde ya da eşinizde var olan ve çok sevdiğiniz bir özelliği her gün düşünün. Eşinizde hayran olduğunuz bir şey nedir? Eşinizin sevdiğiniz bir özelliği nedir? bunları düşünün ve mümkünse zaman zaman eşinize de söyleyin.
- Ve günde en az bir kez eşinize küçük bir şey için bile olsa ‘teşekkür’ edin.
Her Hafta Yapılacaklar Listesi;
- Eşlerin birbirini taktir etmesi çok önemlidir. Genelde olumsuz hareketlere odaklanılsa da unutmayın ki mutlu evliliğe sahip eşler birbirlerinin olumsuz değil, olumlu yanlarına odaklanır ve bunu taktir ederler. Örneğin haftada bir de olsa ‘Şunu yapmanı ……… çok seviyorum.’, ‘Bu özelliğin çok hoşuma gidiyor.’, ‘Hatırlıyor musun, o gün böyle yapmıştın ya…. beni ne kadar mutlu ettin’ gibi cümleler kurabilirsiniz. İnanın taktirin size geri dönüşü artarak gelecektir.
- Yapılması gereken paylaşımlar, her zaman bize zevk vermeyebilir. Bazı yapılacaklar hoş olmasa da beraber yapmaya çalışın, iş paylaşımı yapın. Bu paylaşım ortak temizlik, alışveriş yada tamir olabilir fakat he ne ise sonuna kadar beraber yapmak için çaba gösterin. Özellikle bayanlara burada çok iş düşüyor. Eşinize ona ihtiyacınız olduğunu uygun bir dille ifade edin. Ve bu işlere biraz eğlence katın.
- Baş başa zevk alacağınız bir yerlere gidin. elbette bu listeyi yapılması gereken bir liste değil de yapmak istediğiniz bir liste olarak görmeniz çok önemlidir, aksi taktirde beraber vakit geçirmek size eziyet haline gelir. Mesela Sinema? Pazar kahvaltısı? Ya da bir kahve molası? Güzel bir akşam yemeği? Yürüyüş? Her ne olursa… Sadece keyif aldığınız için ve en azından bir saatliğine birlikteliğiniz ve kendiniz için vakit geçirin.
- Eşinizin kendine özel bir vaktinin olmasını sağlayın. Ve aynı şekilde kendinizin de, dilediğiniz gibi geçirebileceğiniz. Dilerseniz arkadaşlarınızla görüşerek, dilerseniz spor yapabilir yada sevdiğiniz bir şeyle kendinizi mutlu edebilirsiniz.
- Mutlu bir cinsel yaşam, ancak ilişkiye dair pek çok başka tatmin ile birlikte gelir. Hafta sınırı koymaksızın, her ikinizin de memnun olduğu bir cinsel yaşamı hedef almalısınız.
- Eşinizin çok seveceği ve sevineceği bir organizasyon yapın. Tabi bu organizasyonu eşiniz kendisi için yapıldığını anlaması önemlidir. Sadece kendisi için düşündüğünüz ve tam gününüzü ona ayırdığınız bir plan emin olun herkesin hoşuna gidecek ve kendini özel hissettirecektir. Eşinizde kendini özel ve değerli hissedecektir.
- En az bir sürpriz sunun. Önemli olan sizin değil, onun hoşlanacağı bir sürpriz olmasıdır.
- Her ikinizin de hayatında var olan güncel sıkıntılardan konuşun. İş yaşamında, aile hayatında ya da arkadaş çevresinde yaşanan herhangi bir sıkıntı, sorun, onu endişelendiren, geren herhangi bir durumu konuşabilirsiniz. Fakat dikkat etmeniz gereken en önemli durum asla ve asla meseleye eşinizin ‘sıkıntı yaşadığı kişinin gözünden bakmayın.’
- Mümkünse ayda bir hafta sonunu çocuklar yada yakınlarınız olmadan geçirmeye çalışın. Nerede olduğu önemli değil, nasıl geçirdiğiniz önemlidir.
Yıllık Yapmanız Gerekenler;
Gerek eşinizle gerek kendinizle ilgili, bildiğiniz temel bilgileri güncelleyin: Yakın/uzak geleceğe dair hayalleri neler? Mesela; İlişkinize dair, ailenize dair, işinize dair, arkadaşlarınıza dair, yaşadığınız eve dair ne gibi hayalleriniz var? neler yapmak istiyorsunuz? Bunları konuşun ki en güzeli beraber hayal edin.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evlilik İçin 7 Öneri
1- Eşinizi Kimseyle Kıyaslamayın;
Evlenirken hiç bir kusurunu görmediğiniz, sizin için ideal olduğunu düşündüğünüz çok etkilendiğiniz eşiniz hakkınızdaki fikriniz ne oluyor da değişiyor ? Farklı kişilerle kıyaslamalar başlıyorsunuz, arkadaşlarınızın eşi sanki onlara karşı sizin eşinizden daha ilgili geliyor. Bilin ki uzaktan baktığınız her kişi eşinizi, ilk tanıdığınız gün gibi size kusursuz gelebilir. Fakat her şey dışarıdan göründüğü gibi değildir. Mükemmel insanlar olmadığı gibi mükemmel evlilikler de yoktur. Evliliğinizi başka evliliklerle kıyaslamak yerine size ait olan ve sizin ait olduğunuz eşin sizin için en iyi eş olduğunun farkına varmalısınız. O yüzden bırakın başkasının eşi ne hediye almış, nereye tatile götürmüş yada daha kibarmış siz kendi eşinizin olumlu ve bir zamanlar sizin için vazgeçilmez olduğunu düşündüğünüz özelliklerine odaklanın. Bir çok bayanın hatta erkeğinde özellikle hanımlarını başkaları ile kilo ve güzellik noktasında kıyaslaması bir nevi aldatma sayılmaktadır. Evliliklerde kıyaslamalar en büyük kavga sebeplerinden biridir. Tabi kıyaslamamak kadar kıyaslanmamaya özen göstermekte önemlidir. Bunun eşler karşılıklı olarak kıyaslanacak konuma düşmemeye de önem göstermelidir.
2- Cinsel Hayatınızı Önemseyin;
Evlilikte cinsel hayat gizli anahtar gibidir. Çoğu zaman tartışma sebeplerinin adı başka başka olsa da, altında yatan gerçek sebep eşlerin cinsel hayatlarındaki boşluklardır. Denilebilir ki evliliği ayakta tutan çok faktör vardır fakat hiç biri cinselliğin yerini tutamaz. Cinsellik noktasında bize toplum olarak yüklenen çok tabu vardır. Fakat sağlıklı bir evlilik için eşlerin birbiriyle cinsel sorunları yada beklentileri hakkında açık açık konuşmaları gerekmektedir. Cinsel hayatınızı sıradanlaştırmayın, cinsel birliktelik sayısını kesinlikle azaltmayın. Cinselliği eşinize bir şey yaptırmak veya yaptırmamak için silah olarak kullanmayın. Aile mahremiyetinin en önemli unsuru olan cinselliğin iki taraf içinde bir ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.
3- Kadınların Ve Erkekler Farklı Olduğunu Unutmayın;
Her zaman söylediğim ve hiç bir zaman unutmamanız gereken bir diğer kuralda kadınlar ve erkekler farklıdır. Hayatı algılamaları kadar, algıladıklarına verdikleri tepkilerde farklıdır. Fakat bizler karşı cinsi hem cinslerimiz gibi düşünüp hareket ediyormuş gibi davranmakla en büyük hatayı yapıyoruz. Evlilikte de eşlerin en büyük yanlışlarından biri; karısını veya kocasını kendi cinsiyetine, kendi duygu ve düşüncelerine göre yorumlaması, eşin hareketlerine kendince anlamlar yüklemesidir. Kadın ile erkeğin farklı yaratılmışlardır. Kadınsı duygu ve düşüncelerle erkeğin davranışlarını yorumlamak, erkeksi duygu ve düşüncelerle kadının davranışlarını yorumlamak sadece anlaşmazlığa götürür. Yapılması gereken sağlıklı iletişim için eşlerin birbiriyle konuşmasıdır. Neyden şüpheleniyorsanız, neyi merak ediyor veya anlamlandıramıyorsanız bunu sakin şekilde eşinize sormalısınız. Kafanızda senaryolar kurmak sizi sadece içinden çıkamayacağınız tartışmalara sürükler. Tatmin olana kadar sakin şekilde eşinize sorun.
4- Sorunları Biriktirmeden Çözün;
Siz sorunları arkanıza atıp görmüyor gibi davrandığınızda sorunlar azalmaz. Aksine sorunlar içinizde patlamaya hazır bir yanar dağ gibi, bir bir içinde tutulup , dile getirdiğinde eşinin cevap veremeyeceği en zor anı beklemektedir. Biriktirilen sorunlar bir nevi hafızanın derinliklerinden çıkarıp eşe karşı bir silah olarak kullanılır. Patlama zamanı geldiğinde tüm sorunları eşin üzerine kusmak yerine tüm sorunları eşinize zamanında açın; eleştirmeden, öfkelenmeden, sadece çözüm arayışıyla bunu yapmaya çalışın. Sorunları biriktirmeden, konuyu saptırmadan, şahsını yaralamaya değil de konuya , soruna değil de çözüme odaklanın.
5- Eşiniz Sizin Rakibiniz Değil;
Mutlu evliliklere bakıldığında eşler birbirinin taktir edilecek özelliklerini öne çıkardığını görürken, sorunlu evlilikler de ise eşlerin anlamsız bir yarış halinde olduğu görüyoruz. Sanki birbirlerini geçilmesi gereken bir rakip gibi davranıyorlar. Kimin daha başarılı olduğu, kimin önceden bildiği, kimin haklı çıktığı konuşulur devamlı konuşulan konular arasındadır. Özellikle haklılıktaki skor çok önemlidir. Eğer bir konuda haksızsanız ve haksızlığınızın farkına vardıysanız bunu hemen itiraf edin. Evlilik ‘ben’ değil ‘biz’ olmaktır. Eş ile yarışmak yerine eşin başarısından pay çıkarılmalı, bundan mutluluk duyulmalıdır.
6- Eşinize Kendini iyi Hissettirin;
Şöyle bir sahne düşünün yanınızdaki kişi devamlı eleştiriyor, şikayet ediyor kendinizi nasıl hissedersiniz? Kendinizi iyi hissetmezsiniz ve o kişinin yanında olmak istemezsiniz. Çünkü hepimiz yanında iyi hissettiğimiz kişiler ile birlikte olmak isteriz. Aynı durum eşiniz içinde geçerlidir. Eşinizi sürekli eleştiriyor yada şikayetleriniz ile boğuyorsanız sizden uzaklaşmak isteyecektir. Beğenilmek, güzel söz duymak, istenildiğini hissetmek, takdir edilmek kişinin özgüvenini yükseltir. Eşinizin hoşa gitmeyen yönlerini açığa çıkarmak yerine güzel yanlarını vurgulayın. Sizin yanınızda kendisini iyi hissetmesini sağlayın ki sizin yanınızdan ayrılmak istemesin.
7- Hayatı Paylaşın;
Evlilik bir yemin ile başlamıştır. iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta hayatı paylaşma adına… madem hayatı paylaşıyoruz, hayatı kolaylaştırmanın yolu sorumlulukları da paylaşmaktır. Faturaları yatırmak, çocuğu okuldan almak, iltifat etmek, romantik bir gece düzenlemek… Her ne olursa olsun, bir taraf ‘hep ben yapıyorum, biraz da o yapsın’ derken diğer taraf ‘hep o yapıyordu, şimdi ne oldu da benim yapmamı bekliyor’ der. Biri yıllardır taşıdığı sorumluluklardan yorulmuş veya sıkılmış, haklı olarak artık paylaşma vaktinin geldiğine inanıyordur. Diğeri devranın değişmesinden rahatsız, bu değişikliğin altında kuşkulanılacak bir şey arıyordur. Bu vakte kadar nasıl gelindiyse gelindi. Artık bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğinizi düşünmelisiniz. Evlilik ‘eş’ olmaktır, birbirini tamamlamaktır. Maddi ya da manevi tüm sorumlulukları paylaşmalısınız.
Sevinç Karakaya
Devamıİçinizdeki Özgür ”Amazon Kadın” Evliliğinizi Kurtarır
Kadınların evlilik fikrine uzak bakmalarına en büyük sebep özgürlüklerini kaybetme korkusudur. Evliliğin yalnız bir hayata göre özgürlükleri kısıtlayan bir yanı varmış gibi görünse de, evliliğin içindeki özgür yanı yakalayan bir kadın, evliliğinde de huzura kavuşur.
Evliliğin de tutkuyu kaybetmeyen çiftler birbirini hayat boyu keşfetmeye çalışan, her gün yeni bir yönüne aşık olmayı başaran kişilerdir. Erkek avlanmak her gün eşini yeniden elde etmek isterken, kadın da eşi tarafından her gün yeniden sahiplenilmek keşfedilmeyi bekler. Yaratılışı gereği erkek her zaman avcı kadın ise av konumunda olmalıdır ki, evliliklerde uzun soluklu heyecanı yakalayabilsinler.
Amazon Kadın Ruhunu Keşfetmek;
İlişkileri monotonluğa sürükleyen sebeplerden biri kadın ile erkeğin bu av- avcı konumunun unutulup, birbirini elde etmenin rahatlığına kendini kaptırmalarından kaynaklanır. Bunun için ise; bir evlilikte kadının içindeki özgür kadın ruhunu keşfetmesi oldukça önemlidir. Erkek tam kadını ele geçirdiğini, onu fethettiğini ve kendi varlığını eşi tarafından kanıtsadığını düşündüğünde; kadın eğer kendi merkezine dönebilirse bu erkeğe hem nefes alacak vakit verirken hem de eşinin hayatındaki yerini anlaması için bir fırsat verir.
İçinizdeki Özgür ”Amazon Kadın” Evliliğinizi Kurtarır
Ben ”Özgür kadını” Amazon kadınına benzetiyorum. Amazon kadın; ata biner, daima olarak kahkahalarla gülen, dilediğinde erkeği ile arzu ettiği hayatı yaşayan fakat aniden atına binip uzaklaşabilen bir kadındır amazon kadını… Bunu modernize edersek, evli ve çocukları olan bir kadın bile içindeki özgür amazon kadınını ortaya çıkarabilir.
Elbette ilişkilerde yakınlaşma beraber kaliteli vakit geçirmek çok önemlidir. Fakat yakınlaşmanın ayarını çiftler ayarlayamadığında erkeğin gerilmesi kaçınılmaz olurken, kadındaki durum ise bağımlılığa dönüşür ve eşini hayatının merkezine oturtabilir.
Çünkü bir kadının en derinindeki hayali eşi tarafından ömür boyu sevilmektir. Kadın eşine yakınlaştıkça bu durumun bağımlısı haline gelip, ne yapsa eşiyle beraber yapmak sanki bir bine bağlı gibi bir hayat yaşamak isteyebilir. Oysa erkeğin en derinindeki hayali, gerçek bir özgürlüktür. Erkek hedef belirlemeli, o hedefi yakalamak için uğraş vermeli, emek harcamalı tüm bunları yaparken kendi ruhunu ve kabiliyetlerini keşfeder. Bu onun en büyük hazzı aldığı yerdir.
Bu yüzden evlilikler de dahil, çok fazla yakınlaşma, daima beraber hareket etmek erkek tarafından da arzulansa, yinede bu durum erkekte bir gerilim oluşturur. İşte tam bu noktada devreye giren kadındaki ”özgür ruh” evliliklerini ve ilişkilerini dengeye çekebilir. Özgür kadın ilişkisini, eşini kendi merkezinden çıkarır ve hayatının merkezine kendini koyar. Bunu kadın öyle güzel yapar ki bu ilişkisini, evliliğini yok saymak değil, her iki tarafında mutlu olmasını sağlamak, hayatlarında eşine ve kendine nefes alacak zaman tanıyıp ayrı ayrıda yaşamdan zevk almasını sağlar.
Amazon Kadın ”Önce Ben” Der; Hayatına Odaklanır;
Kadın kendi hayatına odaklandığında yaşamın kendisine getirdiği güzellikleri keşfetmeye başlar. Kadın devamlı ilişkisi ve eşi hakkında düşünmeyi bırakır. Tek kaynaktan sevgi beklemek ve beslenmektense, yaşam sahnesine giren kişilerle paylaşımda bulunabilir. Her zaman söylediğim gibi kadınların içini dökeceği, hayatındaki heyecanlarını, acılarını paylaşabilecekleri eşlerinin dışında ya bir dostları olmalı yada bir güvendikleri ”yaşam koçları” olmalı… Hayatta zevk aldığı mutlu olduğu faaliyetlerin içinde olmalıdırlar. Böylece de eşinden beklediği karşılıksız sevgi yargısız kabul, saygı ve taktiri yaşam içinde de bulur. Buda eşinden beklentisini azaltırken farklı kuşkulara girmeden eşinin de özgürlüğünü yaşamasına hak tanır.
Amazon kadın; Zaten hayatındaki kişi doğru kişi ise eşini özgür bıraktığında daha çok kendisine döneceğini bilir. Çünkü Hayat enerjisi BUMERANG gibidir. Biz özgür ve mutlu bir sevgiyle eşimizi hayatı keşfetmeye yollarsak, o eğer doğru erkekse ve hayatı yaşayıp devamlı onu düşünmeyi kesebiliyorsak, erkek kadının yakınlığını muhakkak talep edecektir. Unutmayın evlilik hayatınızı yöneten koç sizsiniz. ”Kadın ilişkisinin sürekliliğini sağlayan bir orkestra şefi gibidir.” Her ne kadar evliliği erkek yönetiyor gibi görünse de, mutlu evliliklere bakıldığında; Kadın ne zaman kendine, eşine ve ilişkilerine özgürlük tanıması gerektiğini bilincindeki evliliklerdir. Hayatınızın merkezine kendinizi koyduğunuz da, emin olun eşinizde sizi daha fazla hayatının merkezine koyacaktır.
Çocuk Olduktan Sonra Evlilikte ne Değişir?
Evlilik ve çocuk sahibi olmak üzerine daha önceki ”Çocuk Yapmak Evliliği Kurtarır Mı?” yazımda söylediğim gibi sorunlar içinde çırpınan bir ilişkide çocuk doğurmak ilişkiye renk katmak yerine, ilişkiyi içinden çıkmaz bir hale dönüştürür. Ve böyle bir evlilikte yapılan çocuk o evliliği kurtarmaz ama kesinlikle o evlilikten çocuğu kurtarmak gerekebilir. Fakat sağlıklı bir ilişkide çocuk o ilişkiyi güçlendirir, durağanlıktan uzaklaştırır, renk katar. Belki de evlilik gerçek bir evliliğe dönüşür.
Bizlerin çiftlere evliliklerinde ilk 3 yılı çocuk sahibi olmamalarını önermemizde ki asıl sebep evliliğin içinde önce kendilerini bulmalarını sağlamalarıdır. Evlendikten sonra kadın erkek kimliklerini tekrar keşfedip karı- koca olarak nasıl mutlu olabileceklerini kavrayıp, bu mutluluğa sağlam bir şekilde yeni bir birey katmaları içindir.
Tabi her ne kadar ilişkiler sağlıklı olsa bile bebek olduktan sonra dikkat edilecek hususlar vardır. Aileye katılan çocuktan önce eşler, kitaplar okur, araştırmalar yapar, görev paylaşımlarını belirlerler. Fakat her ne kadar plan program yaptılar ise de, hayatlarına yeni giren bireyle, bildiklerini unutabilir, işler planladıkları gibi gitmeye bilir.
”Ya Mutlu ve sağlıklı giden evliliğimizi çocuk ile de mutlu ve sağlıklı sürdürmek için ne yapmak gerekir?”
Önce Kendi İçinizde Mutlu Olmayı Öğrenin;
Hayatta kişiler her daim farklı rollere girdiği gibi evlenince eşinin karısı yada kocası, çocuğunun annesi yada babası olur. Fakat unutulmaması gereken ise, hayatta farklı kimliklere ve rollere de girseniz, kendi özünüzden vazgeçmemeniz gerektiğidir. Çiftlerin çocuk sahibi olduktan sonrada, bunu hatırlamaları ve kendilerini mutlu edecek anları yaşamaya önem vermeleri gerekir. Hayatta kendiniz mutlu olmadan ne eşinizi ne yetiştirdiğiniz çocuğunuzu mutlu edebilirsiniz. Şimdi kendinize bir liste hazırlayın bireysel olarak yapmaktan zevk alıp, sizi mutlu eden şeylerin listesi olsun bu… Ve hemen onları kullanıma geçirin. Zaman bulamayıp, yapmak istediğiniz ve ertelediğiniz her şey sizi mutsuzluğa götürür ve siz mutsuz olduğunuzda ne mutlu bir eş olabilirsiniz, ne mutlu anne/baba, nede mutlu çocuklar yetiştirebilirsiniz. Önce mutlu bir birey olmayı hedefleyin.
Önceliğiniz Eşiniz Olsun;
Maalesef özellikle çocuktan sonra kadınlarda sık rastladığımız ve erkelerin en çok şikayet ettiği konu ise; ”Eşim çocuk olduktan sonra benim karım olduğunu unuttu” ”O iyi bir anne fakat bana iyi bir eş değil” Kadınlar çocuk olduktan sonra evliliklerinin tek amacı çocuk sahibi olmakmış gibi davranıp, eşlerini arka plana atabiliyorlar. Fakat bu çok tehlikeli bir durumdur. Evinde ilgi alaka yada istediği önemi göremeyen erkeğin duygusal boşluğunu dışarıda aramasına sebep olabilir. Eğer çocuk olduktan sonrada mutlu ve sağlıklı ilişkinize devam etmek istiyorsanız, önceliğiniz eşiniz olmalıdır. Kulağa hoş gelmeye bilir fakat evliliğin temeli kadın ve erkekten oluşur. Bunların arasındaki ilişki sağlıksız ve özellikle cinsel yaşam kopuk olursa o evlilik temellerinden sarsılır. Yapmanız gereken eşinize istediği ilgi alakayı göstermektir. Ki çok büyük şeylere gerekte yok; sabahları eşinizi hayır dualarıyla öperek uğurlamak, ona kendini özel hissettirecek gün içince bir mesaj gibi, küçük şeyler bile bu mutluluğu korumak için yeterlidir.
Çocuk Yetiştirirken De, Kadın Erkek Farklıdır;
Buda yine çiftlerin fakat özellikle kadınların düştüğü hatalardan biridir. Eşlerinin çocukları ile kendi ilgilendiği gibi ilgilenmesini beklerler. Fakat eşinizle nasıl bir çok farklılığınız var, çocuk yetiştirmek konuşunda da farklarınız olması oldukça doğaldır. Mesela eşiniz çocuğunuzla baş başa kaldığında kahvaltıda çocuğunuzun yemesi, size göre sakıncalı bir şeyleri yemesine müsaade ediyor olabilir. Eşinizi bu konuda sürekli olarak uyarmaktan vazgeçmelisiniz. Sizin çocuk bakma yönteminiz çok daha sağlıklı ve güvenli olsa da, çocuğunuzu babasıyla baş başa bıraktığınız zamanlarda biraz daha sabırlı olmalı ve ona kendisini iyi bir baba gibi hissetmesine müsaade etmelisiniz. Bu çocuğunuzun gelişimi eşinizin mutluluğu ve sizin mutluluğunuz için göze alınacak bir durumdur. Eşinizle aranızdaki farklılıkların aranızda tartışmalara yol açmasına izin vermeyin . Belki de hiçbir zaman karşınızdaki ikna edemeye bilirsiniz. Ve her zaman dediğim şey çocuk yetiştirmede de geçerlidir. ”Siz kendinizden başka kimseyi değiştiremezsiniz” Bu konuda ısrarcı olmak size sadece mutsuz bir evlilik getirir. Fakat bakım noktasında çocuğun gelişimine zarar verecek durumlar söz konusuysa bir çocuk psikoloğundan yada pedagogdan eşinizle beraber bilgi almanızı öneririm.
Çocuklarınız Sizin Birbirinizi Sevdiğinizi Anlasın;
Bir çok çiftte rastladığım sorunlardan biride, mahremiyet ile çocuğa verilmesi gereken, birbirini seven anne baba imajının karıştırılıyor olmasıdır. Evet ailede çocuğun bilmemesi gereken bir mahrem hayat vardır fakat çocuğun anne babasının birbirini sevdiğini görmeye de ihtiyacı vardır.
Geçenlerde bir danışanım çocukluk ile ilgili bir anısını anlatırken şundan söz etti; Ben bir gün oturuyordum arkadaşım beni çağırmak için bizim eve geldi. Bir heyecanla kapıya doğru gelirken bizim evin diğer odasının penceresinde babam annemi öperken görmüş; Heyecanla ”Baban anneni öptü ” demişti. O kadar şaşırmıştım ki diyor. ”Babam annemi nasıl öper diye” Çünkü anne ve babasını birbirlerine hiç sevgisini gösterirken görmemiş.
Unutmayın sizin aileleriniz çocuklarınızın ilerde kuracağı aileler için örnek teşkil ediyor. Ve her çocuğun aileden anladığı kendi ailesi oluyor. Anne babanın arasındaki sevgiyi hissedemeyen çocuk, ileride bunu eşine nasıl sunacağını bilemiyor. O yüzden izin verin çocuklarınız sizi el ele tutuşurken, sabahları iyi gün için eşinizi öpücükle uğurlarken, yada sevgi ile birbirine sarılırken görsünler. Böylece birbirini seven ve önemseyen bir ailede yaşadıklarını anlasınlar.
Cinsel Yaşamınızı Es Geçmeyin;
Çocuktan sonra en çok es geçilen konu. Cinsel yaşamın mahremiyeti önemlidir. Ve çocuk olduktan sonra bu mahremiyeti korunamayacak gibi gelebilir. Evin her yerinde çocuklarınıza ait izler olabilir. Fakat yatak odanızı siz ve eşinizle özel bir alan kılmayı başarmalısınız. Sağlıklı bir cinsel hayat için ve mutlu bir evlilik için yatak odanızı evin diğer bölümlerinden ayırmalısınız. Ve büyüklerimizin dediği gibi ”Yatak odası ya uyunacak yada beraber olunacak yerdir” oranın atmosferini bozacak sorunları, çocuklarınızla ilgili çözülmesi gereken problemleri, hatta bilgisayar, telefon, kitap gibi uğraşları bile o mahrem bölgeye taşımamanızı tavsiye ederim.
Mutlu Evlilik Var Mı?
Mutlu evlilik var mı? Son zamanlarda bir çok kişinin evlilikten soğumasına neden olan artık ”mutlu evlilik yok” düşüncesidir. Ayrıca bu düşünce sadece bekarların değil, evli çiftlerinde bir çoğunun sağlam bir inancı haline gelmiştir.
Hatta o kadar inanmışlardır ki ”Nasıl olsa tüm evlilikler böyle” inancıyla,evliliğindeki sorunların farkında olmalarına rağmen çözüm bulup, ilişkilerini düzeltme yollarını aramaktansa ”gittiği yere kadar gider”, ”inceldiği yerden kopar” lafları ile; maalesef hep kendilerinin hem evliliklerinin ömrünü tüketirler.
Evlilik hakkında biraz konuşalım. Evlilikler bu hale nasıl geliyor? Bir danışanım durumunu anlatırken; ”İyide evliliklerin tamamı böyle, Zaman zaman arkadaşlarımla da konuşuyorum. Onların durumu da böyle, onlarda aynı şeyleri yaşıyorlar. Ben çevremde hiç iyi anlaşan mükemmel çift görmedim dedi.” Öncelikle burada altını çizerek belirtmem gereken; ”Kendiniz; halinizden, evliliğinizden şikayet edecek daima olumsuz yanlara yöneltecek düşünce ortakları aramayın.”
Bazı şeyleri kabul ederek, evliliğinizi düzeltmek için adım atmanız lazım. Peki bu adımları nasıl atacaksınız?
1- Mükemmel Evlilik Olmadığını Kabul Edin;
Çevrenizden kötü evlilik hikayelerine kulaklarınızı kapatmanız kadar, evliliğini çok mükemmel anlatan ve kendi evliliğiniz hakkında size kara kara düşündüren kişilerden de uzak durun. ”Bir kere mükemmel evlilik diye bir şey yoktur, fakat iyi evlilik vardır.” Mükemmel evliliği ararsanız, elbette mükemmel olmayan kadınla mükemmel olmayan erkeğin, evliliğinde boşluklar olması normaldir. İyi bir evliliğe adım atabilmek için, çiftler mükemmel evliliğin değil, iyi evliliğin peşinde koşmalılar. Birbirlerinin pozitif taraflarına odaklanmalı yani bardağın dolu tarafından bakmalıdırlar.
2- Evli Olma Fikrini Sevin
Diğer bir madde ise eşlerin her ikisinin de, evli olma fikrini sevmesi gereklidir. Bir taraf evli olmaya katlanamıyor hatta acı çekiyorsa, özgürlüğünü arıyorsa, o evliliğin mayası tutmaz. O yüzden iki yetişkin kişi evlilik kararı alırken yada kendi evliliğini yeniden baştan inşa etmek istiyorsa evlilik hakkında ne düşündüklerini iyi ifade etmelidirler. Evlilik ne anlama geliyor? Evliliğe başlamak veya sürdürmek için çiftler, onları birbirine bağlayan, duygusal bağları ne durumda bunları iyi incelemelilerdir.
3- Eşinizi Koşulsuzca, Her Hali ile Kabul Etmek
Başta da dediğim gibi mükemmel evlilik yoktur çünkü mükemmel insan yoktur. Eşi kabul etmekten, eş adayınızı kabul etmek biraz daha farklıdır. Koşulsuz kabul etmek, hatta nasıl olsa düzelir diye kendiniz için, vazgeçilmez kriterlerinizi atlamayın. Çünkü bunlar sizin için evliliğin süslü günleri geçince yıkım sebebi olabilir.
Fakat evli çiftler için, eşler birbirini koşulsuz kabul vermelidirler. Aynı gemiyi yüzdürmeye çalışan bir ekip olduğunuzu unutmayın. Birbirlerini yüz yüze her koşul, her şartta, her şekilde olduğu gibi böylece seçtiğinize göre, kabulde etmelisiniz. Kabul edemiyorsanız sevgi de yok demektir.
Elbette birbirine özellikle de anlaşmazlıkların yaşandığı dönemlerde kabul vermek hiç de kolay değildir. İlk önce eşinize karşı kafanızdaki ön yargıları silmelisiniz. Kabul etmek evliliğin ”Bel Kemiği” olan ”SAYGI”nın da gereğidir.
Şimdi diyebilirsiniz ; O çok kötü şeyler yaptı, Bana kaba davranan birine ben nasıl koşulsuz kabul ve saygı gösterebilirim?
Çevrenizde karşınıza çıkan herkes size aynadır. Eğer bilinç altında değersizlik duygusu taşıyorsanız; eşinizin sizi daha fazla eleştirmesi yada değersiz hissettirmesi normaldir. Kaybetme duygunuz ağır basıyorsa, eşiniz kendisini kaybedeceğinle alakalı davranışlara sık sık girecektir. Bir şeylerin gerçekten değişmesini istiyorsanız; Onunla bu konuyu oturup konuşmanız yeterli olmayacaktır. Kendinizi yani buna sebep olan bilinç altındaki duygularınızı değiştirmeniz gerekir. Böylece aranızda o görünmez enerji bağlarının dengeleri değişecek ve olağanüstü bir şekilde aranızın birden bire değiştiğini gördüğünüzde çok şaşıracaksınız.
Bir başka yolda; Kalbinizden akan ne varsa coşku, neşe, sevgi, heyecan, espri yeteneği gibi güzel enerjileri eşinize akıtın ona hissettirin. Bu mutluluk enerjileri eşinizle paylaşmak yani yaşamdaki ”anı haritanızı” zenginleştirmek sizin her daim eşiniz tarafından ilgi görmenizi sağlayacaktır.
Son olarak da kabul etmek ve kabul görmek için; Evlilikte huzur vermelisiniz. Kimse her gün kendine dırdır yapan söylenen bir eş ile vakit geçirmek istemez. Eşinizin olumlu yönlerini dillendirin ona söyleyin. İlişkilerdeki Temel ihtiyaçlardan biri budur. Her insan olduğu gibi kabul görmek ve taktir edilmek ister.
Evet eğer evliliğinizin çok çok iyi gitmesini istiyorsanız. Yani yıllar geçtikçe tutkunun, arzunun, sevginin birbirinize olan cinsel çekimin devam etmesini diliyorsanız, İşiniz biraz daha zor. ilişkinizin durumunu iyi tespit etmeniz, çözüme odaklanmanız, gerekirse yardım almanız gerekmektedir.
MUTLU EVLİLİK VARDIR… YETER Kİ İSTEYİN…
Sevinç Karakaya
DevamıKime Aşık Oluruz?
Kadın ile erkek birbirinden çok farklı olmalarının yanında, her kadının içinde bir erkek, her erkeğin içinde de bir kadın vardır. Bunun dengesi önemlidir. Kadın ile erkek farklı fakat birbirlerine ait parçaları kendilerinde barındırırlar. Böylece birbirini hem tanır, hem de tamamlarlar. Bu tamamlanma doğru olduğunda, ilişkilerinde mutluluk olarak yansımalarını görürken, aksi taktirde ise ilişkilerinde çatışmalara sebep vermektedir.
Yaşanan ilişkilerde kadın ve erkeğin durumu aynada birbirlerine yansıması gibidir. Dediğim gibi; bir çok açıdan kadınlar ve erkekler farklı oldukları gibi, aynı zamanda birbirlerini tamamalarlar. Günümüzde yaşanan ilişki çatışmalarının, aldatmaların, aile içi şiddetin nedenlerinden biride kadınlar ile erkeklerin aralarındaki farklılıkları kabul etmemesinden kaynaklanmaktadır.
Farklılıklarınızı Kabullenin
Eşler kim olduklarını kabul ederlerse ve karşı cinsteki farklılıklarını algılarlar ise, kendi gerçek kimliklerinden ödün vermeden birbirlerini tamamlayan özellikleri de geliştirebilirler.
Ancak aralarındaki farklılıkları sevmeyi, taktir etmeyi, kabullenmeyi ve birbirini anlamayı başardıklarında kendi içlerinde bir bütünlüğe kavuşabilir, huzur bulabilir ve mutlu olabilirler.
Evet eşler birbirine saygı ve sevgi duyarak aralarındaki bu farkları canlı tuttuklarında sürece ilişkilerinde aşkı, gizemi ve tutkuyu devam ettirebilirler. Bunun tam tersi erkekler ile kadınlar birbirine çok fazla benzemeye başladığında mutlu görünseler bile aralarındaki çekicilik bitmektedir.
Bir ilişkide aşkı sürdürebilmek için, farklılıklarınızı bir yandan korurken bir yandan da eşinizin niteliklerini kendi içinize katmaya çalışmalısınız.
Nasıl Aşık Olursunuz?
İlişkinin başlangıcında duyulan aşk eşinizin sizi çeken yanlarınızın aynı zamanda içinizde bulunduğuna da işaret etmektedir. Nasıl aşık oluruz? sorusunun cevabı tamda burada gizlidir. Günümüzde kişiler enerji alıyorum yada alamıyorum diye adlandırdıkları; Eğer karşınızdaki kişinin sıcaklığına kapılmışsanız, bir erkek diyorsa bu kadın çok sıcak aynı sıcaklık bilinç dışı benliğinden çıkıp bilinçli benliğine katılmak istiyor demektir. Yani aşk bilinçli verdiğimiz karar değildir, bilinç altımızda kendi tamamlayanımızı bulduğumuz bir durumdur.
Farklılıkların Tamamlayıcılığı
Çevremizde çokça rastladığımız zıtlıkların buluştuğu ilişkiler. Sıcak, alıcı, kırılgan, sevgi dolu, fedakar kadınlara aşık olan erkeklere bakıldığında soğuk, saldırgan sert ve kararlı yapıya sahiptirler. İşte zıtlıkların çekimi… Bu kişiler bir şekilde benliklerinin erkeksi yanlarını kadınların dişilikleriyle dengelemek istemektirler. Böyle bir erkek kadının dişi niteliklerini sevip kabul etmekle sevgiye daha açık olur. Kendi içindeki kadınsı yanı kabul edip hissedebilir. Ve bu bir erkeğin sağlıklı ilişki sürdürülmesi için çok önemlidir.
Kadının yumuşak ruhuna dokunan erkek aynı zamanda kendi yumuşak ruhunu keşfeder. Aynı zamanda sert yapısını korurken erkek buda kadına çekici gelir. Erkeğin soğukluğu kadının sıcaklığı ile, sertliği kadının duyarlılığı ve kırılganlığı ile, güçlülüğü kadının sevgisi ile dengelendiğinde birbirini tamamlayan bir ilişki ortaya çıkar .
Farklı olduğu için kadın ve erkek birbirine yaklaşabilir, içlerindeki birbirine benzeme potansiyeli ile de anlaşabilir, yakınlaşır ve iletişim kurabilirler. Arada bazı farklılıklar olmadıkça anlaşmak olanaksız olurken, benzerlikler olmadan da bütünleşme imkansız olacaktır.
Eşler birbirini tamamlayan farklılıklarına saygı duyup değer vermezler ise, aralarındaki elektrik kısa sürede yok olur. Ve eşler arası çekicilik biter. Çekicilik bittiğinde ise ya eşinizi memnun etmek için kendi gerçek kimliğinizi bastırırsınız sahte ve yalan bir benlik geliştirirsiniz yada kendi istediğiniz şekle göre eşinizi değiştirmeye çalışırsınız ki en çok bu görülür.
Kendinize ve eşinize hayatı zehir etmeme adına eşlerin birbirinin farklılıklarına saygı duymayı öğrenip birbirini tamamlama yollarını keşfetmelidirler.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evliliğe Giden Uğurlu 13 Yol (2)
7- Konuşma İhtiyacınızın Bir Kısmını Dost Sohbetlerine Aktarın ;
Eşinizle iyi arkadaş olabilirsiniz, fakat bu dostlarınız olmasına mani değildir. Aksine dostların eksikliği, kişiyi yalnız hissettirir, boşlukta kalma duygusu verir ve bunu boşluğu eşinizin doldurmasını beklersiniz. Eşinizden beklentilerinizin çok olmaması için dostluk sağlıklı bir gereksinimdir.
Erkek için birkaç arkadaş yeterlidir fakat kadınlarda durum farklıdır. Maalesef yeterince arkadaşı olmayan kadınlar eşlerin tıpkı kız arkadaşları gibi hoş sohbet olmalarını bekleyebilirler. Erkeklerde eşlerinin erkek arkadaşları gibi, erkek muhabbeti yapmasını beklerler. O yüzden iki tarafında, arkadaş ve dost ihtiyacı vardır. Bu aynı zamanda farklı kişilerle sosyal hayat sağladığı gibi birbirlerini özlemelerini de sağlayacaktır.
8- Aile bireyleriyle Yakınlaşın;
Aile kavramı önemlidir. Akrabalarla iletişimi kesememek, birlikte zaman geçirmek kişinin ruhunu besler. Çünkü nereden geldiğimizi bilmek, kim olduğumuzu bilmenin bir parçasıdır. Aile bireylerimiz, yaşamımızın temelini oluşturmaktadır.unutmayın eşinizin dışında yalnız onlar sizi koşulsuz sevebilir. Bizi sevmedikleri zaman bile bizim için değerlidirler. Zorlu akrabaları da kabullenmeye çalışmalı, eşinizden gerçek dışı beklentilere girmemelisiniz. Aile gereksinimi ihmal ederseniz, eşinize gereğinden fazla bağlanır hatta üzerinde daha fazla söz hakkın yada nereye gittiği konusunda kıskançlıklara sebep olabilir. Bilinç altınızda eşinizin size anne babalık dahi yapmasını bekleyebilirsiniz. Bu durum bir ilişkinin sonunu hazırlar.
9- İnançlarınıza Ve İlham Kaynaklarınıza Sarılın;
Dini inançlar ve Esin kaynaklarına olan gereksinimde önemlidir ve bunlarında mutlaka karşılanması gerekir. Karşılanmadığında içinizde oluşan boşluğu yine eşinizin doldurmasını bekleyebilirsiniz. hatta dinsel yönü güçlü olanların bile esin kaynaklarına ihtiyaçları vardır. Saygı ve hayranlıklarını kazanmış kişilerle vakit geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Bazen görüşme olmasa da saygı duyduğumuz bir yazarın, kitaplarını okumak bile bize esin kaynağı olabilir.
10- Sosyal Etkinliklerin İçinde Olun;
Kadınlar özellikle karşılığında para almadan sosyal etkinliklerde kendinden bir şeyler verme fırsatını yakaladıklarında kendini mutlu hissederler. Erkekler ise başkalarına verdikleri destek, halkın gözünde taktir görünce yada ödüllenince daha fazla mutlu olurlar. Kadınların kendini mutlu hissetmesi için erkeklere oranla daha fazla desteğe ihtiyaçları vardır. Eşinin yaptığı jestler övgüler kadında birikir ve ilişkide büyük farklar oluşturur. Fakat yinede evin dışındaki bu özel toplantı yardım ve gönüllü faaliyetlerin koşulsuz sevgisi olmadan eşinin yaptığı bu jestler kadının kendini özel hissetmesi için yeterli olmaz. Daha çok sosyal etkiliğin içinde bulunmak Kendinizi mutlu ve özel hissetmenize yardımcı olacaktır.
11- Başka Çiftlerle Sosyalleşin;
Başka çiftlerle görüşmek ilişkinize güzel bir destek sağlayacaktır. Eşiniz yanınızdayken, onu başkalarının gözünden görebilirsiniz. Başka çiftlerle olmak sizin güzel anılarınızı paylaşmanızı sağlayacak ortamlar oluşturur. Zaten biliyoruz diye konuşmaktan vazgeçtiğiniz sizi güzel anılarınızı hatırlamak size ve eşinize iyi gelecek mutlu edecektir.
Başka çiftlerle dünyada ne oluyor bitiyor konuşmak hayata bakış açınızı değiştirebilir ve eşinizin görüş açısını daha taktir etmenizi sağlar. Böylece sadece karı/koca konuşmaları değil bunların dışına çıkıp eşiniz size, sizinde eşinize başka bir gözle bakmayı yeni yönlerinizi keşfetmenizi sağlar.
12- Kendinizi Geliştiren Eğitimler ve seminerler alın;
Durağan olan her şey bozulmaya mahkumdur. Yaşamımızda önemli bir yenilikte öğrenmeye devam etmektir. Her gün kendimize bir şeyler katmaktır. Üniversitede derslere girmek yada kişisel gelişim seminerlerine katılmak enerji düzeylerinizi yükseltir. Yeni şeyler öğrendikçe, benliğinizin yeni bir yönü ortaya çıkar. Bu yenilenme ilişkinize de yansır ve ilişki başlangıç da ki duygularımızı geri getirir. İlişkilerinize yenilikler katmadıkça evlilikten ve hatta yaşamdan sıkılabilirsiniz. Kendimizi geliştirecek eğitimler almak, başkalarından bilgiler edinmek yepyeni dünyanın penceresini bize açar ve evinizdeki ilişkiyi de canlı bir hale getirmenizi sağlar.
13-Bireysel Yaşam Koçluğu Alın;
Kendi içimizde çözülmemiş sorunlarımız varsa bunu eşimizden ayrı ele almalıyız. Her birimiz mükemmel çocukluklar geçirmedik fakat çocukluğumuzda eksik kalan ve yanlarımızı tamamlama gücüne bir yetişkin olarak sahibiz.
Özel seanslar alarak duygu ve düşüncelerimizi açığa vurma, söylediklerimizden sorumlu tutulma yada birilerinin kalbini kırma kaygısı olmadan hedeflerimizi stratejilerimizi araştırma fırsatı buluruz. Eşinden başka konuşacak kimsesi olmayan çoğun insanın ilişkileri yıkılmış kopmuştur. Bu tip kişiler ya hiç konuşmayıp duygularını baskı altında tutarlar yada duygu ve düşüncelerini hiç de uygun olmayan zamanlarda ortaya çıkarıverirler. Bireysel Yaşam Koçluğu inanılmaz derece de tatmin edicidir. Kendi içinizdeki gücü kendi kaynaklarınızı tekrar bulmanızı sağlayan yaşam koçluğu eşinizin de üzerinden Hem anne , hem baba hem rehber, hem öğretmen olma yükünü alacaktır.
Ayrıca sorunlara dışarıdan bakan, tarafsız, sizi yargılamadan tamamen size odaklanmış dinleyen yaşam koçu; kendi çözümünüzü bulmanız noktasında size çok iyi yol arkadaşlığı yapabilir. Ayrıca kendinizi nesnel açıdan görmenizi sağlayan koçluk seansları yaşamınızda istikrar kazanmanızı da sağlar. Konuşmak üzerinizdeki stresten arınıp mutluluğu yakalamanızı kolaylaştırır. Ayrıca kadınların biriyle paylaşmaları eşi tarafından tümüyle anlaşılma gibi gerçek dışı beklentiyi ortadan kaldırır.
Mutlu Evliliğe Giden Uğurlu 13 Yol (1)
Evlilikte ilk günlerin rüyası havası geçip, aşk eski heyecanını yitirdiğinde ve günlük yaşamın akışı tüm stresiyle kendini gösterdiğinde, çiftlerde git gide birbirlerine karşı daha kırılgan, daha yüksel beklentilerle dolu ve birbirlerini artık eskisi gibi umursamadıkları bir hal alırlar. Beklide birbirinize karşı umursamazlık değilde, İlk günkü size hissettirdiği duygu yoğunluğunu, her an yakalama umuduyla bakabilirsiniz. Eşinizi suçlamadan, kendi mutluluğunuzun sorumluluğunu üstünüze alırsınız ve sevginizi koşulsuz vermeyi öğrenebilirsiniz.
Günümüzde boşanma sayıları günden güne artarken, bir ilişki koçu olarak olaya biraz daha ayrıntılarıyla bakmak ve sizlerle paylaşmak istedim. Boşanan kişilere de baktığımızda neden boşanmışlar ve boşanma onlara ne getirdiğini düşünüyorlar?
İstatisliklere göre boşanan erkeklerin 3 yıl içinde, boşanan kadınların ise 9 yıl içinde tekrar evlendikleri görülüyor ve ayrıca tekrar evlenmeyen kadınların sayısı erkeklere göre oldukça fazla diyebilirim. Evlenmeyi tekrar tercih etmeyenler ise evliliğin gereğinden fazla hayat adına sıkıntı verdiğini söylüyorlar. Özellikle maddi bağımsızlığını elinde tutan kadınlar yalnız yaşamayı tercih etmekte olduğunu görüyoruz. Evet önceye göre daha mutlu oluyorlar belki yeni bir eşle yani yaşamada kendilerini tamamen kapatıyorlar.
Araştırmalarda Yalnız yaşayan kadınlara eşleri olmadan yaşamanın kendilerini daha mutlu edip etmediği sorulduğunda, cevap oldukça ilginç ” Şimdi daha mutluyum çünkü sonunda kendimi mutlu etmesini öğrendim” Yani evli olduklarında kendilerini mutlu etmeyi öğrenselerdi boşanmaya gerek kalmayacak mıydı?
Mutlu olmalarının sebebi, bir erkeğin onları mutlu etme beklentilerinden vazgeçmişler, mutluluğun sorumluluğunu yüklenmişler. Evlilikleri sürerken kendilerini mutlu etmeyi bilselerdi bugün halen evli olabilirlerdi. Peki evliliğinizi boşanmaya getirmeden ilişkilerinizde bir düzenleme yapıp, mutlu olmayı öğrenmek istemisiniz?
Mutlu Evliliğe Sizi Götürecek Uğurlu 13 Yol
Erkeklerin ve kadınların kendi ilişkilerini dışında bakacakları aşk ve destek yerleri vardı fakat bunlar içinde çaba gerekir. Eşlerin birlikte ve ayrı sosyal hayatlara kendilerini yaşama alanlarına ihtiyaçları vardır. işte size evliliğinizde kendi mutluluğunuzun sorumluluğunu alıp aşkı ve evliliğinizi destekleyecek 13 aşk desten yolu;
1- Önce Kendinize Güvenin;
Öncelikle kendinize nazik, saygı ve tutkuyla davranmanız iyi hissetmeniz için şarttır. Kendine güvenmeyen kişiler eşlerine fazlaca bağımlı olurlar öyle bir hak alır ki ne yapsanız ne söyleseniz eşiniz sizi eleştirir. Hele ki birde sters altındaysanız en ufak bir eleştiri bile size ağır gelebilir. Fakat kendinize güveniyorsanız, ya kabul eder değerini algılarız yada kabul etmez eleştiriyi silip atabiliriz.
Kendini sevmenin yolu ise sevdikleriniz için gösterdiğiniz ilgi ve çabayı önce kendiniz için göstermekten geçiyor. Başkalarının size kötün davranmalarına yada sınırlar koymalarına izin vermemekte kendinizi sevmenin güzel bir yoludur. Kendinizi sevmenin yollarına ne kadar odaklanırsanız başkalarının da, sizi sevmesi için daha çok kapı açarsınız.
2- Kendinize Ait Bir Hayatınız Olsun;
Yaşamımıza anlam kazandıran bir işimiz, uğraşımız yoksa yaşamınızı daha tatmin edici, duruma getirmesi için eşinize daha gereksinim duyarsınız. Hayatta her hangi bir şekilde başkalarının iyiliğine katkıda bulunduğunuzu hissetmek size kendinizi iyi hissettirir. Bir organizasyonun, işin yada gönüllü projelerin içinde hizmet vermek, liderlik yapmak özgüveninizi arttırır. Eğer evinizin dışındaki dünya için, değerli olma duygusuna kapılmıyorsanız, kendinizi iyi hissetmek için eşinize gerekenden fazla yük olursunuz. Ve bu ısrarınızda eşinizi de, ilişkinizi de fazlasıyla yorar.
3- Hayatınızda Eğlenmeye ve Dinlenmeye Zaman Ayırın;
Kişiler Eğlenmeye yada dinlenmeye vakit ayırmazlarsa yine sağlıksız bir şekilde bunu eşlerinden beklerler. Yaşam ve evlilik tek düze haline geldiğinde ise, kendine eğlence alanları oluşturmaktansa kişiler eşlerini suçlarlar. Yine ailenize dinlenme alanları oluşturmak, zaman zaman işten ve günlük koşuşturmacalardan uzaklaştıracak tatillere ihtiyacınız vardır. Dingin bir bedende stres azalır ve stres azaldıkça da kendinizi daha mutlu hissedersiniz.
Eşinizin size zaman ayırmadığını bugünlerde çok fazla düşünüyorsanız; belki de zaman çizelgenizde kendinize vakit ayırmadığından böyle hissediyor olabilirsiniz. Eğer yoğun bir yaşam trafiğiniz varsa, eşlerin bir takvim üzerinde, beraber ve ayrı ayrı geçireceği zamanları belirlemeleri oldukça faydalıdır. Özel günleri takvime işaretlemek, beklentilerinizi karşılıklı belirlemenize yardımcı olur.
5- Dışarıdan Destek Alın;
Özellikle evliliğin ilk yıllarında kişiler ailesinin düzeninden ayrılıp kendilerine bir düzen kurmaya çalışırken zorlanabilirler. Bir de iş yoğunlu, zaman kısıtlamaları gibi sebeplerde eklenince evin düzenini oturtmak daha da çıkmaza girebilir. Ve bu özellikle kadınlarda stres oluşturur. Evlilikte ne erkek işlerin tümünü eşinden yapmasını beklemeli, ne kadın kocasından gerçek dışı beklentiye girmeli… Gerekirse günlük işlerimiz için dışarıdan yardım almalı, İki tarafında çalıştığı düşünülürse günün sonunda kadınında erkeğinde dinlenmeye ve gevşemeye ihtiyacı vardır. Günümüzde evde olan annelerin bile zaman zaman yardım alması gerekir. Böyle destek olmadığı taktirde, kadın bunaldığını hissedip eşine sağlıksız bir baskı yapabilir. Eğer gün boyu erkek de stres altındaysa bu eşler arasında ciddi sürtüşmelere neden olabilir.
6- Önce Ben Kuralına Uyun ;
Özellikle kadınlarda olduğundan daha fazla sorumluluk yüklenme eğilimi vardır. Önceliklerini belirlemek, hayatı bir sıraya sokmayı ve en önemlilerine odaklanmanızı sağlar. Böylece her şeyi yapmak herkes için tek kişi olmak duygusunu yok edecektir. Yaşamınızdaki zorunluluk duygusu azaldıkça kendinizi daha mutlu hissedersiniz.
Aslında kadının bu kendisini zehirleyen, zorunluluk duygusu kesinlikle ilgi gösterme davranışıdır, fakat derinlerde güven problemini içinde saklar. Derinlerde başkalarının istediği gibi davranırsam beni severler diye düşünür. Fakat herkesin ve kendisinin önceliklerini belirlemesine izin veren kadın, kendi önemini ve başkalarının hayatındaki önceliğini fark edecektir. Unutmayın Siz hayatta ”Önce Ben ” diyebildiğiniz de hayat size gülen yüzünü gösterecektir. Siz iyi olup kendinizi yeterince önem serseniz çevrenizde iyi olacak ve sizi önemser.
Yazının Devamı; Mutlu Evliliğe Giden Uğurlu 13 Yol (2)
Sevinç Karakaya
Devamı