Eşinize Sevginizi Nasıl Gösterirsiniz?
Evliliklerde sevgisizlik kadar, eşlerin birbirine sevgilerini doğru ifade edip, göstermemeleri de önemlidir. Biz çok kişi, kendi içinde eşine, çok büyük sevgi bağları ile bağlıyken, bunu gösteremeyip kendi içinde çürütebiliyor. Oysa sevgi sesinizden, sözlerinizden, tavırlarınızdan, onun için yaptıklarınızdan anlaşılır. Her kişinin kalbine giden doğru bir yol vardır. Peki eşinize sevginizi ifade ederken izleyeceğiniz yolda, nelere dikkat etmelisiniz?
1- Uyumlu Olmak; Eşinizle ne kadar uyumlusunuz? Bağınızı güçlendirecek kadar vakit geçiriyor musunuz? Birbirinizin ihtiyacına göre tavırlarınızda esneklik sağlıyor musunuz? Yoksa aynı evde ama ayrı dünyalarda mı yaşıyorsunuz?
”Uyum; Beraber vakit geçirebilmek ve benzer bir şekilde yaşabilme sanatıdır” Yaşam adına, yemek yemekten, giyinmekten tutun eğlence anlayışınız, idealleriniz, meşguliyetleriniz benziyorsa uyumu yakalayabilir ve ortak paylaşımlarınızla da beraberlik sağlayabilirsiniz.
Elbette birbirinizin kölesi yada tıpa tıp aynı olmak zorunda değilsiniz. Ruhunuz, kişiliğiniz, işiniz sosyal hayatınızda farklar olabilir. Uyum ve benzerlikleri, farklı dünyanızda ortak alanlar oluşturarak sağlayabilirsiniz. Aynı zamanda özgür fakat birbirine bağlı, farklı fakat benzer yanlara sahip olabilirsiniz. Farlılıklar arttıkça, eşler birbirinden uzaklaşır. Sonunda neden bile ayrıldığını bilmediğiniz boşanmalar gerçekleşir.
Unutmayın aynı evde yaşamak, aynı yatağı paylaşmak birlikte zaman geçirmek değildir. Eşlerin birlikte olduğunu söyleye bilmesi için ; Birbirine bakmayı, birbiri ile konuşmayı, birbirine dokunmayı ve birbirini dinlemeyi ihmal etmemesi gerekir. Eşler birbirinde huzuru; sarıldıklarında, tatlı sözlerinde, hoş kokusunda bulurlar. Hep dediğimiz şey kaliteli vakit geçirmek gerekir. Belki saatlerce sohbet gerekmez, gönül huzur bulunca fazlasını zaten istemeyecektir. Evliliklerde her günün, her gecenin ayrı sorumluluğu vardır. Bunları karşı tarafa toplu bir şekilde bir kerede verip, sonrasında yetinmesini beklemek, evliliğinizde çok daha büyük ihtiyaçlar doğurur.
2- Taktir Etmek; Sadece evliliklerde değil, sıradan ilişkilerimizde dahi taktir etmediğimiz biriyle sağlıklı ilişkiler kurmamız mümkün değildir. Fakat konu evlilik olunca karşılıklı taktir içermeyen bir evlilik yıkılmaya mahkumdur. Şöyle bir düşünün eşinize, yerine getirdiği sorumlulukları ve gayreti için ne kadar teşekkür ediyorsunuz? Değerini ve yaptığının sizin için önemli olduğunu biliyor mu? Son bir haftada kaç kez eşinize teşekkür ettiniz?
Eşiniz sizin tarafından beğenildiğini bilirse sevinir. sevinç ise size sadakatini destekler. Evliliğine ve size sorumluluk bilinci güçlenir. ”Sağ ol, teşekkür ederim, ne iyi ettin, iyi ki varsın, beni sevindirdin, seninle gurur duydum, çok beğendim, harikasın, Allah razı olsun” gibi ifadeler eşinizin kendisini beğendiğinizi anlamasını sağlar. Bir insanı karşısındaki için, çok çalışmak yormaz, vefasızlık, taktirsizlik yorar. Taktirsizlik zamanla kişinin içinde, artık ne ilişkisi, nede eşi için bir şey yapma isteği bırakmaz. Hele ki ”Eşimdir, tabi ki yapmak zorundadır” gibi tavırlar büyük saygısızlık ve evliliğinize ihanettir. Eşler arası karşılıklı sorumluluk eşlerin görevi olabilir fakat taktir de karşı tarafın borcudur.
Eşinizi baş başa ve başkalarının yanında sık sık taktir edin. Onu, yeteneklerini, gayretini, sorumluluğunu beğendiğinizi cömertçe ifade edin. Eşiniz taktir etmiyorsa da siz ona taktirin önemini anlatın, taktir ettiğinde buna olumlu geri bildirimle dönüş yapın. Bir çok aile taktirsizlik yorgunudur. Egonuz taktiri engellemesin, taktir sizi yükseltir onurlandırır.
3- Önemsemek; Belki de evlilikte en çok istenen şey eşi tarafından önemsenmek. Peki siz yeterince eşinizi önemsiyor musunuz? Önemsiyorsanız bunu kendisine nasıl gösteriyorsunuz? Umursamaz ve önemsemezseniz evliliğinizi yaşatamazsınız. Aranızdaki sevgi tükenir ve bununla da kalmaz aranızdaki nefret artar.
Her insan önemlidir. Ve kendiside önemini bilir ve çevresinde de kendisini önemseyen insanlar olsun ister. Hepimiz eğer bağımlılıklarımız yoksa bizi önemsemeyen insanlardan uzaklaşmak isteriz. Önemsemeyen eş ise sizi evliliğinizden uzaklaştırır. Aynı şey karşı taraf için de geçerlidir. Eşiniz ile iletiminizin her anı onu önemsediğinizi göstermelidir. Onu özenle karşılamalı, dikkatle dinlemelisiniz. Görüşlerini alın sorularını cevaplandırın, saygılı bir üslupla konuşmayı ihmal etmeyin.
Özellikle evlilikten sonra bayanlarda kendini salma, erkeklerde kişisel bakımına yeterince önem göstermeme olabiliyor. Fakat evliliğinizin üstünden yıllar geçmiş olsa bile, bakımlı ve temiz olmak, bir birinize ve ilişkinize verdiğiniz önemin göstergesidir.
4- Güvenmek; Güvensiz bir evliliğin yürümesi mümkün değildir. Eşinize yeterince güveniyor ve güvenilir olduğunu hissediyor musunuz? Elbette aldatmaya, ihanete, uygunsuz işlere karşı duyarlı olmalısınız. Fakat gereksiz önyargı, yarım yamalak bilgi, her an bu evliliğin başına kötü bir şey gelme düşüncesi gibi vesveseler evliliği yok eder.
Hiçbir haklı sebebiniz yokken, eşinizi güvensiz bir konuma sokmak evlilik bağlarınızı zedeler. Hiç bir sebep yokken eşinin çantasını, telini karıştıran, sıklıkla mesajlarını kontrol eden, nereye gittiğini izleyen eşin ya ruhsal problemleri vardır yada eşine güvenini çoktan kaybetmiştir. Aşırı öfke, şiddet, eve geç gelmek, bazen gelmemek, gizemli harcamalar, sorumsuzluk, kötü alışkanlıklar eşlerin birbirine güvenini yok eder. Güven yoksa evlilikte huzurda yoktur. Her zaman tedirginlik vardır.
Güvenmemek kadar güvendiğinizi göstermekte bir sorundur. Siz eşinize ona güvendiğinizi gösteriyor musunuz? Eşinizin sadakatine, bağlılığına, vefasına, yeteneklerine inandığınızı hissediyor musunuz?
Eşinize güveninizi ona fikrini danışarak, düşüncesini dinleyerek gösterebilirsiniz. O sizin yol arkadaşınız hayat ortağınızdır. Evliliğinizle hatta kendinizle ilgili kararlarınız onu da ilgilendirir. İzni gerekmese de fikrini almalısınız. Eşinize güveninizi hissettirmediğinizde onu güveneceği başkalarına itersiniz. Güven vermez ve güvenmezseniz unutmayın sevdiklerinizi kaybedersiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliğiniz İlk Günkü Gibi Olsun İster misiniz?
Her evlilik başlarken, asla eskimeyeceğine inanılarak başlanan bir yolculuktur. Oysa zamanla çiftler yol yorgunu olur. Git gide eski canlı, neşeli, ilginç ve keyifli hali giderde, sıradan yaşanması için yaşanılan, yürünmesi için yürünen yollar haline gelir evlilikler…
Oysa ne kadar isterdik değil mi? Evliliğimizin ilk tanıştığımız gün gibi tazeliğini koruması, birbirimize ilk gün gibi bakabilmeyi… Neler yapmıyoruz ki o günlere tekrar dönebilmek aynı heyecanı aşkı sevgiyi hissetmek için. Kitaplar okuruz, dergiler karıştırırız, seminerlere katılırız, zaman zaman uzmanlardan yardım alırız. Bugün ilişkinizdeki heyecan, tutku ve saygının kaybetmemeniz için uzun uzun açıklamalar olmayacak fakat günlük hayatınızda küçük değişiklikler yaptığınızda, ilişkiniz için günlük hayatınızda dikkat edeceğiniz bir kaç davranış ile nasıl evliliğinizi ilk günkü haline getirebilirsiniz bununla ilgili bir kaç tüyo paylaşacağım.
Nasıl ki bir çoğumuzun her gün yapacaklar listesi yada aylık, yıllık planlarımız olduğu gibi evliliğiniz içinde buna benzer bir yapılacaklar listeniz olmalı… Her gün nelere dikkat etmelisiniz?, Haftada bir neler yapsanız ilişkiniz daha canlı olur?, Evliliğiniz ilişkiniz için aylık, yıllık neler planlasanız daha uzun soluklu bir ilişkiniz olur? İşte evliliğiniz ilk gün gibi nasıl olur listemiz…
- Günlük koşuşturmaca da eşler birbiriyle sohbet etmeyi unuturlar. Muhakkak her gece sohbet etmeye önem gösterin. Sohbetin çok uzun olması gerekmiyor. Fakat en az 10-15 dakikanızı birbirinize gününüzün nasıl geçtiğini anlatmaya ayırın. Tabi yanınızda kimse yokken ve birbirinizin yüzüne bakarken bunu sohbeti gerçekleştirmeniz oldukça önemli.
- Eşler duygusal bağının güçlenmek için sevgilerini dokunarak göstermelidir. Bunu sarılarak, el ele tutuşarak yada masaj gibi tamamen cinsellikten bağımsız dokunmalarla yapabilir ve bu şekilde duygusal bağlarını, ilişkilerini güçlendirebilirler.
- Eşinizi sabah evden uğurlarken yada beraber bile çıkıyor olsanız, eşinizin gün içinde yapacağı en az bir şeyi öğrenmeden ayrılmayın. Tabi ki bu öğrenme metotları aşırı merak ve baskı ile olmalıdır. Günlük basit şeyler, mesela bir yemeği yada toplantısı var mı? Yada arkadaşları ile buluşacak mı? gibi…
- Sabahları ayrılırken muhakkak helalleşin, sarılmadan ve eşinizi öpmeden birbirinizden ayrılmayın. Unutmayın sıradan vedalaşmalar gibi görünen hoşçakallar sevdiklerimizi son kez görüşünüzde olabilir.
- Eşinize ‘Şu anda ne yapıyorsun’ sorusunu gün içinde en az bir kez merakla ve gülümseyerek kendinize sormalısınız. Onu düşündüğünüzü gösterin. Beklemediği bir telefon ya da sürpriz bir not, bir mesaj atabilirsiniz.
- Eşinizle en az günde bir öğün beraber yemek yemeye çalışın. Her zaman yediğiniz yemek çok romantik olmak zorunda değil, yeter ki öğününüz beraber olsun.
- İlişkinizde ya da eşinizde var olan ve çok sevdiğiniz bir özelliği her gün düşünün. Eşinizde hayran olduğunuz bir şey nedir? Eşinizin sevdiğiniz bir özelliği nedir? bunları düşünün ve mümkünse zaman zaman eşinize de söyleyin.
- Ve günde en az bir kez eşinize küçük bir şey için bile olsa ‘teşekkür’ edin.
Her Hafta Yapılacaklar Listesi;
- Eşlerin birbirini taktir etmesi çok önemlidir. Genelde olumsuz hareketlere odaklanılsa da unutmayın ki mutlu evliliğe sahip eşler birbirlerinin olumsuz değil, olumlu yanlarına odaklanır ve bunu taktir ederler. Örneğin haftada bir de olsa ‘Şunu yapmanı ……… çok seviyorum.’, ‘Bu özelliğin çok hoşuma gidiyor.’, ‘Hatırlıyor musun, o gün böyle yapmıştın ya…. beni ne kadar mutlu ettin’ gibi cümleler kurabilirsiniz. İnanın taktirin size geri dönüşü artarak gelecektir.
- Yapılması gereken paylaşımlar, her zaman bize zevk vermeyebilir. Bazı yapılacaklar hoş olmasa da beraber yapmaya çalışın, iş paylaşımı yapın. Bu paylaşım ortak temizlik, alışveriş yada tamir olabilir fakat he ne ise sonuna kadar beraber yapmak için çaba gösterin. Özellikle bayanlara burada çok iş düşüyor. Eşinize ona ihtiyacınız olduğunu uygun bir dille ifade edin. Ve bu işlere biraz eğlence katın.
- Baş başa zevk alacağınız bir yerlere gidin. elbette bu listeyi yapılması gereken bir liste değil de yapmak istediğiniz bir liste olarak görmeniz çok önemlidir, aksi taktirde beraber vakit geçirmek size eziyet haline gelir. Mesela Sinema? Pazar kahvaltısı? Ya da bir kahve molası? Güzel bir akşam yemeği? Yürüyüş? Her ne olursa… Sadece keyif aldığınız için ve en azından bir saatliğine birlikteliğiniz ve kendiniz için vakit geçirin.
- Eşinizin kendine özel bir vaktinin olmasını sağlayın. Ve aynı şekilde kendinizin de, dilediğiniz gibi geçirebileceğiniz. Dilerseniz arkadaşlarınızla görüşerek, dilerseniz spor yapabilir yada sevdiğiniz bir şeyle kendinizi mutlu edebilirsiniz.
- Mutlu bir cinsel yaşam, ancak ilişkiye dair pek çok başka tatmin ile birlikte gelir. Hafta sınırı koymaksızın, her ikinizin de memnun olduğu bir cinsel yaşamı hedef almalısınız.
- Eşinizin çok seveceği ve sevineceği bir organizasyon yapın. Tabi bu organizasyonu eşiniz kendisi için yapıldığını anlaması önemlidir. Sadece kendisi için düşündüğünüz ve tam gününüzü ona ayırdığınız bir plan emin olun herkesin hoşuna gidecek ve kendini özel hissettirecektir. Eşinizde kendini özel ve değerli hissedecektir.
- En az bir sürpriz sunun. Önemli olan sizin değil, onun hoşlanacağı bir sürpriz olmasıdır.
- Her ikinizin de hayatında var olan güncel sıkıntılardan konuşun. İş yaşamında, aile hayatında ya da arkadaş çevresinde yaşanan herhangi bir sıkıntı, sorun, onu endişelendiren, geren herhangi bir durumu konuşabilirsiniz. Fakat dikkat etmeniz gereken en önemli durum asla ve asla meseleye eşinizin ‘sıkıntı yaşadığı kişinin gözünden bakmayın.’
- Mümkünse ayda bir hafta sonunu çocuklar yada yakınlarınız olmadan geçirmeye çalışın. Nerede olduğu önemli değil, nasıl geçirdiğiniz önemlidir.
Yıllık Yapmanız Gerekenler;
Gerek eşinizle gerek kendinizle ilgili, bildiğiniz temel bilgileri güncelleyin: Yakın/uzak geleceğe dair hayalleri neler? Mesela; İlişkinize dair, ailenize dair, işinize dair, arkadaşlarınıza dair, yaşadığınız eve dair ne gibi hayalleriniz var? neler yapmak istiyorsunuz? Bunları konuşun ki en güzeli beraber hayal edin.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evlilik İçin 7 Öneri
1- Eşinizi Kimseyle Kıyaslamayın;
Evlenirken hiç bir kusurunu görmediğiniz, sizin için ideal olduğunu düşündüğünüz çok etkilendiğiniz eşiniz hakkınızdaki fikriniz ne oluyor da değişiyor ? Farklı kişilerle kıyaslamalar başlıyorsunuz, arkadaşlarınızın eşi sanki onlara karşı sizin eşinizden daha ilgili geliyor. Bilin ki uzaktan baktığınız her kişi eşinizi, ilk tanıdığınız gün gibi size kusursuz gelebilir. Fakat her şey dışarıdan göründüğü gibi değildir. Mükemmel insanlar olmadığı gibi mükemmel evlilikler de yoktur. Evliliğinizi başka evliliklerle kıyaslamak yerine size ait olan ve sizin ait olduğunuz eşin sizin için en iyi eş olduğunun farkına varmalısınız. O yüzden bırakın başkasının eşi ne hediye almış, nereye tatile götürmüş yada daha kibarmış siz kendi eşinizin olumlu ve bir zamanlar sizin için vazgeçilmez olduğunu düşündüğünüz özelliklerine odaklanın. Bir çok bayanın hatta erkeğinde özellikle hanımlarını başkaları ile kilo ve güzellik noktasında kıyaslaması bir nevi aldatma sayılmaktadır. Evliliklerde kıyaslamalar en büyük kavga sebeplerinden biridir. Tabi kıyaslamamak kadar kıyaslanmamaya özen göstermekte önemlidir. Bunun eşler karşılıklı olarak kıyaslanacak konuma düşmemeye de önem göstermelidir.
2- Cinsel Hayatınızı Önemseyin;
Evlilikte cinsel hayat gizli anahtar gibidir. Çoğu zaman tartışma sebeplerinin adı başka başka olsa da, altında yatan gerçek sebep eşlerin cinsel hayatlarındaki boşluklardır. Denilebilir ki evliliği ayakta tutan çok faktör vardır fakat hiç biri cinselliğin yerini tutamaz. Cinsellik noktasında bize toplum olarak yüklenen çok tabu vardır. Fakat sağlıklı bir evlilik için eşlerin birbiriyle cinsel sorunları yada beklentileri hakkında açık açık konuşmaları gerekmektedir. Cinsel hayatınızı sıradanlaştırmayın, cinsel birliktelik sayısını kesinlikle azaltmayın. Cinselliği eşinize bir şey yaptırmak veya yaptırmamak için silah olarak kullanmayın. Aile mahremiyetinin en önemli unsuru olan cinselliğin iki taraf içinde bir ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.
3- Kadınların Ve Erkekler Farklı Olduğunu Unutmayın;
Her zaman söylediğim ve hiç bir zaman unutmamanız gereken bir diğer kuralda kadınlar ve erkekler farklıdır. Hayatı algılamaları kadar, algıladıklarına verdikleri tepkilerde farklıdır. Fakat bizler karşı cinsi hem cinslerimiz gibi düşünüp hareket ediyormuş gibi davranmakla en büyük hatayı yapıyoruz. Evlilikte de eşlerin en büyük yanlışlarından biri; karısını veya kocasını kendi cinsiyetine, kendi duygu ve düşüncelerine göre yorumlaması, eşin hareketlerine kendince anlamlar yüklemesidir. Kadın ile erkeğin farklı yaratılmışlardır. Kadınsı duygu ve düşüncelerle erkeğin davranışlarını yorumlamak, erkeksi duygu ve düşüncelerle kadının davranışlarını yorumlamak sadece anlaşmazlığa götürür. Yapılması gereken sağlıklı iletişim için eşlerin birbiriyle konuşmasıdır. Neyden şüpheleniyorsanız, neyi merak ediyor veya anlamlandıramıyorsanız bunu sakin şekilde eşinize sormalısınız. Kafanızda senaryolar kurmak sizi sadece içinden çıkamayacağınız tartışmalara sürükler. Tatmin olana kadar sakin şekilde eşinize sorun.
4- Sorunları Biriktirmeden Çözün;
Siz sorunları arkanıza atıp görmüyor gibi davrandığınızda sorunlar azalmaz. Aksine sorunlar içinizde patlamaya hazır bir yanar dağ gibi, bir bir içinde tutulup , dile getirdiğinde eşinin cevap veremeyeceği en zor anı beklemektedir. Biriktirilen sorunlar bir nevi hafızanın derinliklerinden çıkarıp eşe karşı bir silah olarak kullanılır. Patlama zamanı geldiğinde tüm sorunları eşin üzerine kusmak yerine tüm sorunları eşinize zamanında açın; eleştirmeden, öfkelenmeden, sadece çözüm arayışıyla bunu yapmaya çalışın. Sorunları biriktirmeden, konuyu saptırmadan, şahsını yaralamaya değil de konuya , soruna değil de çözüme odaklanın.
5- Eşiniz Sizin Rakibiniz Değil;
Mutlu evliliklere bakıldığında eşler birbirinin taktir edilecek özelliklerini öne çıkardığını görürken, sorunlu evlilikler de ise eşlerin anlamsız bir yarış halinde olduğu görüyoruz. Sanki birbirlerini geçilmesi gereken bir rakip gibi davranıyorlar. Kimin daha başarılı olduğu, kimin önceden bildiği, kimin haklı çıktığı konuşulur devamlı konuşulan konular arasındadır. Özellikle haklılıktaki skor çok önemlidir. Eğer bir konuda haksızsanız ve haksızlığınızın farkına vardıysanız bunu hemen itiraf edin. Evlilik ‘ben’ değil ‘biz’ olmaktır. Eş ile yarışmak yerine eşin başarısından pay çıkarılmalı, bundan mutluluk duyulmalıdır.
6- Eşinize Kendini iyi Hissettirin;
Şöyle bir sahne düşünün yanınızdaki kişi devamlı eleştiriyor, şikayet ediyor kendinizi nasıl hissedersiniz? Kendinizi iyi hissetmezsiniz ve o kişinin yanında olmak istemezsiniz. Çünkü hepimiz yanında iyi hissettiğimiz kişiler ile birlikte olmak isteriz. Aynı durum eşiniz içinde geçerlidir. Eşinizi sürekli eleştiriyor yada şikayetleriniz ile boğuyorsanız sizden uzaklaşmak isteyecektir. Beğenilmek, güzel söz duymak, istenildiğini hissetmek, takdir edilmek kişinin özgüvenini yükseltir. Eşinizin hoşa gitmeyen yönlerini açığa çıkarmak yerine güzel yanlarını vurgulayın. Sizin yanınızda kendisini iyi hissetmesini sağlayın ki sizin yanınızdan ayrılmak istemesin.
7- Hayatı Paylaşın;
Evlilik bir yemin ile başlamıştır. iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta hayatı paylaşma adına… madem hayatı paylaşıyoruz, hayatı kolaylaştırmanın yolu sorumlulukları da paylaşmaktır. Faturaları yatırmak, çocuğu okuldan almak, iltifat etmek, romantik bir gece düzenlemek… Her ne olursa olsun, bir taraf ‘hep ben yapıyorum, biraz da o yapsın’ derken diğer taraf ‘hep o yapıyordu, şimdi ne oldu da benim yapmamı bekliyor’ der. Biri yıllardır taşıdığı sorumluluklardan yorulmuş veya sıkılmış, haklı olarak artık paylaşma vaktinin geldiğine inanıyordur. Diğeri devranın değişmesinden rahatsız, bu değişikliğin altında kuşkulanılacak bir şey arıyordur. Bu vakte kadar nasıl gelindiyse gelindi. Artık bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğinizi düşünmelisiniz. Evlilik ‘eş’ olmaktır, birbirini tamamlamaktır. Maddi ya da manevi tüm sorumlulukları paylaşmalısınız.
Sevinç Karakaya
DevamıEşiniz İle Yaptığınız İletişim Hataları
Hayatta bize en yakın kişinin eşimiz olması gerekirken, kendimizi en iyi hissettiğimiz gereken o iken yada en rahat onunla iletişim kurmamız gerekirken, bazen oluyor ki hiç tanımadığımız kişi ile bile eşimizden çok daha rahat iletişim kurabiliyoruz.
Oysa ki; İyi giden bir ilişkiye sahip olmanın en iyi yolu, iyi bir iletişimden geçer. İletişim problemlerinizi çözmek için, geç kalmış sayılmazsınız. İyi bir iletişimin belli kuralları vardır; karşınızdakine açık sözlü olmak, mimikleri ve beden dilini doğru kullanmak bunların başında geliyor.
Eşiniz sizin espri anlayışınızı, nelere sinirlenip sinirlenmeyeceğinizi, neye nasıl tepki vereceğinizi gayet iyi bilir. Yani düşündüğümüz de diyebiliriz ki, eşinizle kurduğunuz iletişimin, bir mağazadaki tanımadığınız biriyle kurduğunuz iletişimden daha iyi olması beklenir. Fakat bunun tam tersi tanımadığınız biriyle daha iyi iletişim kurabiliyorsunuz. Bunun sebeplerinin arasında; beklentiler ve çiftlerin birbirini çok yakın olmalarından kaynaklanabilir. Elbette yakın olmanın bir sakıncası yok fakat bir süre sonra kişiler karşısındakinin, kendisini hemen anlamasını bekler. Sanki kendisi hakkında her şeyi bilmesi gerektiğini düşüncesine kapılabiliyorlar. Öyle ki her şeyi kısa yoldan anlatmayı seçiyorlar.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki çiftler arasında yaşanan iletişim problemi üç yanlıştan dolayı ortaya çıkıyor. Eğer bunlar üzerinde çalışırsanız emin olun, eşinizle aranızda çok daha güçlü bir iletişimin kurulacaktır.
1- Şifreli Konuşmalar Yada İmalardan Vaz Geçin; Şifreli konuşmak özellikle kadınların çok sık yaptığı bir şeydir. Nasıl mı? Mesela eşinizle evliliğinizin başları ve birbirinizi çok iyi tanımıyorsunuz. Bir gün ona şöyle bir cümle kurdunuz, ”Hava çok soğuk, üşüdüm” belki o an aslında üşümediniz sadece size sarılmasını ya da ceketini çıkarıp omzunuza koymasını istediğiniz için böyle söylediniz. Ama o esas söylemek istediğinizi anlamazsa sizi hayal kırıklığına uğratmış olacaktır.
Kadın erkek ilişkilerinde sık sık karşılaştığımız bir başka senaryodan daha bahsetmek istiyorum. Yine evliliğinizin ilk dönemlerinde, eşiniz arkadaşlarıyla gece dışarı çıkacağını söyledi. Siz de kaçta döneceğini sordunuz. ”Çok geç kalmam” dedi. Saatler 00:00’i gösterdiğinde eşiniz hala dönmemiş olduğunu görüyorsunuz, bu sizi yine hayal kırıklığına uğratır. Çünkü size çok geç dönmeyeceğini söylemişti. Ama onun geç saat anlayışıyla sizin geç saat anlayışınız aynı değil. Eğer ”saat01:00 gibi döneceğim ” gibi net bir cevap verseydi sizin için problem teşkil etmeyecekti.
Kadın ve erkeklerin anlayışları farklıdır ve bu anlayış farklılıkları ilişkide iletişim problemi yaşanmasına, bu problemlerde tartışmalara yol açmaktadır. Bu durumun çözümü ise çok kolay… Eşiniz yoruma açık bir şey söylediğinde kafanıza kurcalayan bir şey olursa, ona hemen tam anlamıyla ne demek istediğini sormalısınız. Deminki örneğe dönersek ”çok geç kalmam” dediğinde kaçta geleceğini sorun. Emin olun, bir sonrakinde siz sormadan o, bu şekilde cevap vermeye başlayacak. Çünkü sizin bu bilgiyi edinmek isteyeceğinizi tahmin edecektir. Tabii ki her şeyi karşı taraftan beklememek lazım. Siz de aynı şekilde iletişim kurmaya özen gösterin. Hafta sonu baş başa evde olmak istiyorsanız ”Bu hafta sonu seninle evde baş başa olmak istiyorum” demelisiniz .
Uzun zamandır evli olmanız dahi, eşinizin sizi iyi tanıması ve sizinle aynı düşünce yapısına sahip olması anlamına gelmiyor. Bu nedenle sağlıklı iletişim kurulmazsa yanlış anlaşılmalar olabilir. Özellikle erkelere somut kavramlarla anlatmayı denemelisiniz.
2- Konuşmalarınızda Açık Olun Ve Sizinle Aynı Şekilde Düşündüğünü Varsaymayın; Çiftlerin sık yaptığı iletişim hatalarından biride karşı tarafın kendisiyle aynı şekilde düşündüğüne inanmaktır. Dediğim gibi Uzun süredir bir ilişki içerisinde olmanız eşinizin sizi iyi tanıması ve sizinle aynı düşünce yapısına sahip olması anlamına gelmiyor. Eş olmaları her zaman birbirinizi doğru anlayacakları anlamına gelmez. Fakat yanlış anlaşılmalar ise çiftlerde, çoğunlukla hayal kırıklığına uğramalarına sebep olur. Örnek vermem gerekirse, eşiniz siz tam yemek yerken sabah yürüyüşe gidip gitmediğinizi sorarsa siz hemen ”acaba kilo aldığımı mı düşünüyor? O yüzden mi yemek yerken bu soruyu sordu” gibi yanlış düşüncelere kapılabilirsiniz. Gerçekte ise onun tek merak ettiği yürüyüşe gidip gitmediğinizdir. Buradaki en büyük problem karşı tarafın da sizinle aynı şekilde düşündüğünü varsaymanızdır. Bu durumu çözüme ulaştırmak ise sanıldığı kadar zor değil. Eğer eşiniz size bir soru sorduğunda tam anlamıyla ne demek istediğini anlamadıysanız ya da soruyu başka yönlere çekmeye başladıysanız kafanızda kurmak yerine eşinize karşı açık olmalısınız. Tam anlamıyla ne demek istediğini sormak en doğru yoldur. Muhtemelen niyeti sizin düşündüğünüzden çok daha basit bir şey sormak olacaktır. ”Çiftlerin açık olmaları birçok sorunun başlamadan sonlanmasını sağlar”
3-Beden Dilinizi ve Mimiklerinizi Yerinde Kullanın; Beden dilinizi ve mimiklerinizi ne kadar doğru kullanıyorsunuz? Çiftlerin iletişim konusundaki en büyük problemlerinden biride mimiklerini ve vücut dilini doğru ve yerinde kullanamamaktır. Çünkü evliliklerinde çiftler kendilerini birbirlerine o kadar yakın hissediyorlar ki kullandıkları mimikleri karşı tarafın kolaylıkla anlayacağını düşünüyorlar. Diyelim ki eşinizin evde biraz daha düzenli olmaya özen göstermesini istiyorsunuz. Eğer ellerinizi belinize koyup, soğuk bir ses tonuyla ona bunu söylerseniz kavga etmek istediğinizi düşünür ve savunmaya geçecektir. Ama aynı cümleyi yumuşak bir ses tonu ve hafif bir tebessümle söylerseniz eşiniz sizi daha çok dikkate alacaktır.
Söylediklerinizin tartışmaya yol açmasını istemiyorsanız beden dilinizi doğru kullandığınıza emin olmalısınız. Seçtiğiniz kelimeler ne kadar doğru olursa olsun mimikleriniz ve beden dilinizi yanlış kullanırsanız ağzınızdan dökülen kelimeler eşiniz tarafından yanlış anlaşılabilir hatta kavga sebebi sayılabilir. Kişinin kendi beden dilindeki ve mimiklerindeki hataları anlaması zor olabilir. Fakat eşinizden bir kere ters bir tepki aldıysanız, dönüp kendi yaptığınız tavır ve ses tonu ile eşiniz size seslenseydi nasıl hissederdiniz? Kendinizi dışarıdan gözlemlemeye çalışın.
Size küçük bir tüyo, eşinize istediklerinizi kolaylıkla kabul ettirmek istiyorsanız ona dokunmayı deneyin. Konuşurken koluna ya da sırtına dokunmaya özen gösterin. Emin olun, bu çok işe yarayacaktır. Ayrıca
Eşinizin Sizi Dinlemesini Sağlayacak 5 İpucu yazımı tekrar okumanızı tavsiye ederim.
İçinizdeki Özgür ”Amazon Kadın” Evliliğinizi Kurtarır
Kadınların evlilik fikrine uzak bakmalarına en büyük sebep özgürlüklerini kaybetme korkusudur. Evliliğin yalnız bir hayata göre özgürlükleri kısıtlayan bir yanı varmış gibi görünse de, evliliğin içindeki özgür yanı yakalayan bir kadın, evliliğinde de huzura kavuşur.
Evliliğin de tutkuyu kaybetmeyen çiftler birbirini hayat boyu keşfetmeye çalışan, her gün yeni bir yönüne aşık olmayı başaran kişilerdir. Erkek avlanmak her gün eşini yeniden elde etmek isterken, kadın da eşi tarafından her gün yeniden sahiplenilmek keşfedilmeyi bekler. Yaratılışı gereği erkek her zaman avcı kadın ise av konumunda olmalıdır ki, evliliklerde uzun soluklu heyecanı yakalayabilsinler.
Amazon Kadın Ruhunu Keşfetmek;
İlişkileri monotonluğa sürükleyen sebeplerden biri kadın ile erkeğin bu av- avcı konumunun unutulup, birbirini elde etmenin rahatlığına kendini kaptırmalarından kaynaklanır. Bunun için ise; bir evlilikte kadının içindeki özgür kadın ruhunu keşfetmesi oldukça önemlidir. Erkek tam kadını ele geçirdiğini, onu fethettiğini ve kendi varlığını eşi tarafından kanıtsadığını düşündüğünde; kadın eğer kendi merkezine dönebilirse bu erkeğe hem nefes alacak vakit verirken hem de eşinin hayatındaki yerini anlaması için bir fırsat verir.
İçinizdeki Özgür ”Amazon Kadın” Evliliğinizi Kurtarır
Ben ”Özgür kadını” Amazon kadınına benzetiyorum. Amazon kadın; ata biner, daima olarak kahkahalarla gülen, dilediğinde erkeği ile arzu ettiği hayatı yaşayan fakat aniden atına binip uzaklaşabilen bir kadındır amazon kadını… Bunu modernize edersek, evli ve çocukları olan bir kadın bile içindeki özgür amazon kadınını ortaya çıkarabilir.
Elbette ilişkilerde yakınlaşma beraber kaliteli vakit geçirmek çok önemlidir. Fakat yakınlaşmanın ayarını çiftler ayarlayamadığında erkeğin gerilmesi kaçınılmaz olurken, kadındaki durum ise bağımlılığa dönüşür ve eşini hayatının merkezine oturtabilir.
Çünkü bir kadının en derinindeki hayali eşi tarafından ömür boyu sevilmektir. Kadın eşine yakınlaştıkça bu durumun bağımlısı haline gelip, ne yapsa eşiyle beraber yapmak sanki bir bine bağlı gibi bir hayat yaşamak isteyebilir. Oysa erkeğin en derinindeki hayali, gerçek bir özgürlüktür. Erkek hedef belirlemeli, o hedefi yakalamak için uğraş vermeli, emek harcamalı tüm bunları yaparken kendi ruhunu ve kabiliyetlerini keşfeder. Bu onun en büyük hazzı aldığı yerdir.
Bu yüzden evlilikler de dahil, çok fazla yakınlaşma, daima beraber hareket etmek erkek tarafından da arzulansa, yinede bu durum erkekte bir gerilim oluşturur. İşte tam bu noktada devreye giren kadındaki ”özgür ruh” evliliklerini ve ilişkilerini dengeye çekebilir. Özgür kadın ilişkisini, eşini kendi merkezinden çıkarır ve hayatının merkezine kendini koyar. Bunu kadın öyle güzel yapar ki bu ilişkisini, evliliğini yok saymak değil, her iki tarafında mutlu olmasını sağlamak, hayatlarında eşine ve kendine nefes alacak zaman tanıyıp ayrı ayrıda yaşamdan zevk almasını sağlar.
Amazon Kadın ”Önce Ben” Der; Hayatına Odaklanır;
Kadın kendi hayatına odaklandığında yaşamın kendisine getirdiği güzellikleri keşfetmeye başlar. Kadın devamlı ilişkisi ve eşi hakkında düşünmeyi bırakır. Tek kaynaktan sevgi beklemek ve beslenmektense, yaşam sahnesine giren kişilerle paylaşımda bulunabilir. Her zaman söylediğim gibi kadınların içini dökeceği, hayatındaki heyecanlarını, acılarını paylaşabilecekleri eşlerinin dışında ya bir dostları olmalı yada bir güvendikleri ”yaşam koçları” olmalı… Hayatta zevk aldığı mutlu olduğu faaliyetlerin içinde olmalıdırlar. Böylece de eşinden beklediği karşılıksız sevgi yargısız kabul, saygı ve taktiri yaşam içinde de bulur. Buda eşinden beklentisini azaltırken farklı kuşkulara girmeden eşinin de özgürlüğünü yaşamasına hak tanır.
Amazon kadın; Zaten hayatındaki kişi doğru kişi ise eşini özgür bıraktığında daha çok kendisine döneceğini bilir. Çünkü Hayat enerjisi BUMERANG gibidir. Biz özgür ve mutlu bir sevgiyle eşimizi hayatı keşfetmeye yollarsak, o eğer doğru erkekse ve hayatı yaşayıp devamlı onu düşünmeyi kesebiliyorsak, erkek kadının yakınlığını muhakkak talep edecektir. Unutmayın evlilik hayatınızı yöneten koç sizsiniz. ”Kadın ilişkisinin sürekliliğini sağlayan bir orkestra şefi gibidir.” Her ne kadar evliliği erkek yönetiyor gibi görünse de, mutlu evliliklere bakıldığında; Kadın ne zaman kendine, eşine ve ilişkilerine özgürlük tanıması gerektiğini bilincindeki evliliklerdir. Hayatınızın merkezine kendinizi koyduğunuz da, emin olun eşinizde sizi daha fazla hayatının merkezine koyacaktır.
Eşinizin Sizi Dinlemesini Sağlayacak 5 İpucu
Erkekler kadınların en çok konuşmalarından şikayet ederken kadınlarda erkeklerin dinlememesinden şikayetçilerdir. ”Eşim beni hiç dinlemiyor”, ”Dinliyor gibi yapıyor ama dinlemiyor”, ”Ben eşime nasıl sesimi duyuracağım?” Bunlar bir çok evli hanıma tanıdık geliyordur sanırım. Bunları söyleyen bir kadın bir sonraki aşaması ”Eşim beni sevmiyor sevseydi beni dinlerdi” Peki ne yapsanız da eşiniz sizi dinlese?
Öncelikle eşinizin sizi dinlemesini istiyorsanız; Eleştirisel tavırlarınız ve eşinizi sürekli uyarmayı rafa kaldıracaksınız. Her insan sürekli eleştirildiği yada uyarıldığı ortamda durmaktan rahatsız olacağı gibi o ortamdan uzaklaşmak ister. Konu erkeler olunca bu durum biraz daha keskindir. Hiç bir erkek bu durumu kabul etmeyeceği gibi, kendini dinletmek isteyen bayanlara da bu tavır negatif olarak geri döner. Böyle durumlarda, siz bir şeylerden şikayet ederken büyük ihtimalle eşiniz sizi dinlemiyordur. Eğer sizde eşinize bir türlü söylediklerinizi dinletemiyorsanız, İşte sizin için 5 tüyo…
1- Eşinizi Konuşmaya Hazırlayın; Evet yaratılış itibariyle kadınlar, konuşmaya ihtiyaç duyarlar. Fakat kadın ilk önce erkeği konuşmaya hazırlaması gerekir. Erkeğe neden dinlemesi gerekiyor, ondan beklentisizliğiniz ve ihtiyaçlarınızdan bahsedin. Bunun için bazı sihirli kelimeler var bu kelimeler her zaman işe yarar.
*”Beni dinlemene ihtiyacım var”, ”Beni dinlemene ihtiyacım var”. İhtiyacım var, dediğinde erkek bir kendine gelir. Çünkü kadının ihtiyacını karşılamak erkeğin en temel görevidir. Erkek kadının ihtiyacını karşıladığında kendisini özel hissettirir. Kadın Dominant kimliğini bir kenara bırakıp, konuşma ihtiyacını bildirmeli…
*”Söyleyeceklerim ile ilgili seni suçlu bulmuyorum”. erkek suçlanmadığını bildiğinde savunmaya geçme ihtiyacı duymadan dinleyebiliyor.
*”Hiç bir çözüm üretmek zorunda değilsin”. Erkek kadın konuşunca çözüm üretme ihtiyacı duyuyor. kendisinden çözüm beklenmediğini vurguladığınızda erkek rahatlamış bir şekilde dinliyor.
Bu basamaklardan sonra erkek diyor ki; ” Kolaymış ben o zaman dinlerim bunu yapabilirim”
2- Konuşacağınız Konu Önemli İse Tek Konu Seçin; Erkek ve kadın bir çok konuda farklı oldukları gibi konuşma ve düşünme sistemi olarak da farklılardır. ”Erkekler düşünerek konuşur, kadın konuşarak düşünür”. Kadınlar konuşurken geçmiş de, şimdide ve gelecekte olabilirken, erkek sadece andadır. Bir kadın gibi sistematik olamaya bilir. Erkek birden fazla konu açıldığında dinleme yeteneğini kaybeder. O yüzden eşinizle konuşurken ”tek bir” ve somut bir konu seçin. Birden fazla konu açıldığında erkek dinlemediğini kendini suçlu ve başarısız hissediyor. Kendini suçlu ve başarısız hisseden erkek kadından uzaklaşıyor.Çünkü ben başarılı bir erkek olsaydım karım çok konuşmazdı, çok şikayet etmezdi diye düşünüyor. Bu gerçekten çok tehlikeli bir durumdur.
- Konu Önemliyse Her Zaman Yan Yana Konuşun; Eğer evlilik veya ilişkiniz hakkında sizin için ciddi ama onun için korkutucu bir konu konuşacaksanız yüz yüze konuşmalardan kaçınmalısınız. Evet göz temasının önemli olduğunu kabul ediyorum ancak her zaman değil. Direkt olarak gözlerinin içine bakmanız, ona kendini tehdit altında hissettirebilir ve onun korunma iç güdüsünü tetikleyebilirsiniz. Sakin tutmak için onunla yan yana bir şeyler yaparken konuş; örneğin yürürken, kanepede yada yan yana yemek yerken konuşabilirsiniz.
- Ne İstediğinizi Net ve İmasız İfade Edin; Kadınlar ilgi yada dinlenilmek istediklerinde, erkek aldatmıyorum, düşünüyorum, bütün ihtiyaçlarını karşılıyorum diye düşünüyor. Ve erkek bir süre sonra ben bu kadını mutlu edemiyorsam, başarısızım diyor ve kadından uzaklaşıyor. Kadının yapması gereken erkekten tam olarak ne beklediğini net olarak sunmaktır. Devamlı konuşulup bana değer vermiyorsun, benle ilgilenmiyorsun gibi cümleler erkek için sinek vızıltısı gibidir. Net olmaktan anlatmaya çalıştığım ise; Örneğim, ”Seninle vakit geçirmeye ihtiyacım var, pazartesi saat 20:30 da Tarkan’ın konserine 2 kimiz için bilet alır mısın?. Bu beni çok mutlu eder. Teşekkürler”. Belki abartı gelebilir ama erkeklerden ne istediğinizi çok net ifade etmeniz gerekir. Yoksa benimle ilgilen, benimle konuş beni dinle gibi kelimeler manasız şekilde havada kalacaktır. Biyolojik farklılıklar erkekleri doğuştan problem çözücü yapıyor; çatılmış kaşlar kafasında çözmek için çabaladığı karışıklığın bir göstergesidir. Ondan ne istediğini bildiği zaman, dediğini yapacak ve sana istediğini verecektir.
- Sizi dinlemesi için Taktir ve İltifatları Önemseyin; Hepimiz taktir ve iltifatlardan hoşlanırız ve konu ilgimizi çeker. Eşinizin sizi dinlemesini istiyorsanız, ona iltifat edip, egosunu okşamalısınız. Erkekler onları rekabetçi ve önemli hissettiren testosteronla doludur. Onun istemediği veya hoşlanmadığı şeyleri yaptırmak için ”senle yapmak istiyorum çünkü çok eğlencelisin, sensiz çok sıkılıyorum” yada ”senle gitmek istiyorum , çünkü senin yanında kendimi güvende hissediyorum” tarzında cümleler kurmanız yeterli olacaktır. Bu tarz cümleler, eşinizi duruma ayak uydurması için yüreklendirecek ve ihtiyaç duyduğu güveni sağlayacak.
Bunları yaptığınız halde aranızda duvarlar ve konuşamıyorsanız. o zaman bir ilişki koçu ile çalışmanızı tavsiye ederim. Sevgiyle…
Zor Bir Eşiniz Varsa Evliliğinizi Nasıl Sürdürürsünüz?
Erkeklerin sık sık şikayet ettikleri bir konu da kadınları anlayamamak yada kadınların zor olduklarıdır. Fakat bir kadın gözüyle baktığınızda da erkeklerde tıpkı kadınlar gibi karmaşık varlıklardır. Hatta bazı erkekler de en az kadınlar kadar anlaması güç karakterlere sahip olabilir. Ne dersiniz eşiniz de onlardan biri olabilir mi? Eşinizi çok seviyor, onsuz hayata devam etmek istemiyor ama aynı zamanda bazı huylarına da katlanamıyor musunuz? O zaman yazımın devamını okumanızı tavsiye ederim.
Kimi zaman eşinizi çok sevseniz de, beraber yaşarken bazı hareketlerine tahammül etmek için bu sevgi maalesef yetmez. Eşinizle iyi anlaşabilmek bir ilişkiyi yürüten önemli güçtür. Ancak ne yazık ki, tüm erkekler hemen anlaşılacak kadar, kolay karakterler değillerdir. Sürekli huzursuzluk çıkaran, sizi her fırsatta eleştirip zaman zaman tahammül edilemez şekilde davranan eşinize sık sık kızıp içten içe küsüyor musunuz? Peki ona kızıp küsmek yerine izleyeceğiniz basit bazı yollarla, ilişkinizi daha uyumlu hale getirebileceğinizi biliyor musunuz? Nasıl mı? İşte zor erkeklerle baş etmenin yolları;
Hayatınızın Önceliği Kendinize Değer Vermek Olmalı; Her kadın kendisine iyi davranılmasını hak eder. Eğer kendinize yeteri kadar değer vermiyorsanız, karşı cinsin de size iyi davranmasını beklemeyin. Karşınızdaki erkeğin dikkatini çekmenin en etkili yolu, kendinize değer vermektir. Siz bunu yapınca o da karşısında değer vermeye değer bir kadın olduğunu anlayacaktır.
Eleştirileri Sinirlerinizi Bozmasın; Elbette eleştirilmek özellikle de yapıcı değil yıkıcı eleştiriler hiç birimizin hoşuna gitmediği gibi bizi motivemizi düşürür. Mesela eşinizden ”Artık kilo vermenin zamanı gelmedi mi?” gibi bir soruyla mı karşılaştınız? Zaten sinirlenmeniz için yapılan bu eleştiriye; Sinirlenmeyin ve ne tepki vereceğinize dikkat edin. ”Zor insanlar başkalarını aşağılamakta gerçekten çok ustadırlar”. Eşinize bağırıp çağırmak ya da ilişkinizi sonlandırmak sorunlarınızı çözmeyecektir. Bunun yerine memnun etmesi zor olan eşinizle başa çıkmak için neler yapabileceğinizi düşünmelisiniz. Bazen eşiniz kendisine onun gibi davrandığınızda yaptığının hatalı olduğunu anlarken bazen ise kayıtsız kalıp duymamak onu kendine getire bilir. Bu kişilerin tamamen iletişim dili ile alakalıdır. Eşinizin iletişim dilini çözemediğiniz zamanlarda bir uzmandan yardım almanızı tavsiye ederim.
Eşinizi Değiştirmeye Çalışmayın; Büyük olasılıkla hayatınızdaki zor erkeği değiştirmeye çalışmış ama bunda başarılı olamamışsınızdır. Muhtemelen ilk aşamada kibar bir şekilde sizi eleştirmeyi bırakmasını rica ettiniz. Daha sonra çıtayı biraz daha yükseltip, daha düşünceli olması gerektiğini ve sizinle böyle konuşmasının doğru olmadığını söylediniz. Bu belki ”bir süre” işe yaradı. Ancak çok geçmeden hoş olmayan eski davranışlarına geri dönecektir. Bu aslında kaçınılmaz sondur. Çünkü olayın gerçek yüzü şu; ”Siz kendinizden başka kimseyi değiştiremezsiniz onlar değişimi istemedikleri sürece” . Elbette herkes, olumsuz hiçbir eleştiride bulunmayan adeta melek gibi bir eşe sahip olamayabilir. Bu yüzden ilişkinizin mükemmel olmasını beklemeyin. Yapacağınız en iyi şey, karşınızdaki erkeği olduğu gibi kabul etmek yani gerçekçi olmaktır. Onu değiştirmeye çalışmanın boşa kürek çekmekten farkı yoktur. Bir insanın doğasını değiştiremeyeceğiniz den, zor kişiliklerin doğasında bulunan kontrolün kendilerinde olması ihtiyacından da vazgeçiremezsiniz. ”Siz kendinizi değiştirin ve onu değiştirmekten vazgeçin”
Eleştirilerine Olumlu Yönünden Bakmaya Çalışın; Hayatınızı ve ruh sağlığınızı iyileştirmek için karşı cinsin üzerinizde yarattığı etkiyi değiştirmelisiniz. Öncelikle, eleştirilmenin size her zaman kötü hissettireceği fikrini aklınızdan çıkarmalısınız. Eşiniz sizi eleştirdiğinde üzülmeniz, hayal kırıklığına uğramanız veya kızıp küsmeniz gerekmiyor. Gerçek şu ki, eleştiriyi nasıl yorumlayacağınız tamamen size kalmıştır aslında… Eleştiriyi kendi üzerinize almamayı deneyin. Örneğin bir kariyerinizin olmayışını eleştirdiğinde, bunu hemen kişisel algılamayın. Bunu bir iğneleme şeklinde düşünmek yerine, ”Acaba bugün nesi var? Zor bir gün mü geçirdi yoksa?” yada ”Bu durum kendi ile alakalı benimle ilgisi yok bir şeye kızmış olmalı” şeklinde değerlendirin. Unutmayın ki, erkeklerin laflarını veya davranışlarını kontrol edemeyebilirsiniz. Ama kendi duygularınız ve tepkilerinizin kontrolü size aittir. Karşı cinsle ilişkinizdeki en önemli dönüm noktası, karşınızdaki erkeğin hoş olmayan tutumlarının sizinle hiçbir ilgisi olmadığını fark edebildiğiniz anda başlar. Evet, onun bu davranışlarına katlanıyor olabilirsiniz ama asıl sorunlu olanın o olduğu gözüyle baktığınızda, sorunlarla daha iyi başa çıkabileceğinizi göreceksiniz. Erkeklerle ilişkinizdeki dönüm noktası , hoş olmayan tutumlarının sizinle ilgisi olmadığını fark ettiğiniz anda başlamaktadır.
Eleştirileri Yapıcı İse Pozitif Düşünmeye Çalışın; Kimsenin oturup da tüm eleştirileri, hiçbir tepki vermeden dinlemesini bekleyemeyiz. Asıl önemli olan sadece sizin için bir şey ifade eden yorumları dikkate almaktır. Zıtlaşmaktan kaçınmak, karşınızdakinin sürekli üzerinize gelmesine izin vermenizi gerektirmez. Ama sizin için önemli olmayan konularda bile her seferinde kendinizi savunmaya çalışırsanız, söyledikleriniz zamanla etkisini yitirir. Asıl sorunun, sizi sürekli ve gereksiz yere eleştiren erkekte olduğunu düşünmeyi denemeye çalışın. Önemsemediğiniz negatif eleştirileri es geçin ve yalnızca sizin için önemli olanları ele alın. Bu, ilişkinizdeki tartışmaların sayısını önemli ölçüde azaltır ve daha pozitif olmanızı sağlar. Burada, tam olarak neyi başarmak istediğinize odaklanın. Karşınızdaki erkeğin sizin hakkınızda kapıldığı yanlış anlamaları mı düzeltmeye çalışıyorsunuz? Sizin pek de akıllı olmadığınızı düşündüğünden dolayı ona zeki mi görünmeye çalışıyorsunuz? Onunla olan ilişkinizde iyi tanımlanmış hedefler ve tüm çabanızı bu hedefler doğrultusunda yönlendireceğiniz konuşmalara yoğunlaştırmak değişimi gerçekleştirmenin ilk adımı olabilir.
Kendinize Ait Bir Dünyanız Olsun; Eşinizle aranıza zaman zaman biraz mesafe koymak iyi olabilir. Eşinizle aranızda bir olumsuzluk geçtiyse mesela biraz mesafe koymak adına yemeğinizi tek başınıza yemeyi deneyebilirsiniz. Tabi bunu her zaman alışkanlık haline de getirmeyin. Ayrıca eşinizden biraz uzaklaşmak adına arkadaşlarınızla, dostlarınızla zaman geçirmek, yeni hobiler geliştirmek, sporla uğraşmak da size nefes alacak ve hayata bakış açınızı değiştirmenizi sağlayacak ortamlar sunacaktır.
Çocuk Olduktan Sonra Evlilikte ne Değişir?
Evlilik ve çocuk sahibi olmak üzerine daha önceki ”Çocuk Yapmak Evliliği Kurtarır Mı?” yazımda söylediğim gibi sorunlar içinde çırpınan bir ilişkide çocuk doğurmak ilişkiye renk katmak yerine, ilişkiyi içinden çıkmaz bir hale dönüştürür. Ve böyle bir evlilikte yapılan çocuk o evliliği kurtarmaz ama kesinlikle o evlilikten çocuğu kurtarmak gerekebilir. Fakat sağlıklı bir ilişkide çocuk o ilişkiyi güçlendirir, durağanlıktan uzaklaştırır, renk katar. Belki de evlilik gerçek bir evliliğe dönüşür.
Bizlerin çiftlere evliliklerinde ilk 3 yılı çocuk sahibi olmamalarını önermemizde ki asıl sebep evliliğin içinde önce kendilerini bulmalarını sağlamalarıdır. Evlendikten sonra kadın erkek kimliklerini tekrar keşfedip karı- koca olarak nasıl mutlu olabileceklerini kavrayıp, bu mutluluğa sağlam bir şekilde yeni bir birey katmaları içindir.
Tabi her ne kadar ilişkiler sağlıklı olsa bile bebek olduktan sonra dikkat edilecek hususlar vardır. Aileye katılan çocuktan önce eşler, kitaplar okur, araştırmalar yapar, görev paylaşımlarını belirlerler. Fakat her ne kadar plan program yaptılar ise de, hayatlarına yeni giren bireyle, bildiklerini unutabilir, işler planladıkları gibi gitmeye bilir.
”Ya Mutlu ve sağlıklı giden evliliğimizi çocuk ile de mutlu ve sağlıklı sürdürmek için ne yapmak gerekir?”
Önce Kendi İçinizde Mutlu Olmayı Öğrenin;
Hayatta kişiler her daim farklı rollere girdiği gibi evlenince eşinin karısı yada kocası, çocuğunun annesi yada babası olur. Fakat unutulmaması gereken ise, hayatta farklı kimliklere ve rollere de girseniz, kendi özünüzden vazgeçmemeniz gerektiğidir. Çiftlerin çocuk sahibi olduktan sonrada, bunu hatırlamaları ve kendilerini mutlu edecek anları yaşamaya önem vermeleri gerekir. Hayatta kendiniz mutlu olmadan ne eşinizi ne yetiştirdiğiniz çocuğunuzu mutlu edebilirsiniz. Şimdi kendinize bir liste hazırlayın bireysel olarak yapmaktan zevk alıp, sizi mutlu eden şeylerin listesi olsun bu… Ve hemen onları kullanıma geçirin. Zaman bulamayıp, yapmak istediğiniz ve ertelediğiniz her şey sizi mutsuzluğa götürür ve siz mutsuz olduğunuzda ne mutlu bir eş olabilirsiniz, ne mutlu anne/baba, nede mutlu çocuklar yetiştirebilirsiniz. Önce mutlu bir birey olmayı hedefleyin.
Önceliğiniz Eşiniz Olsun;
Maalesef özellikle çocuktan sonra kadınlarda sık rastladığımız ve erkelerin en çok şikayet ettiği konu ise; ”Eşim çocuk olduktan sonra benim karım olduğunu unuttu” ”O iyi bir anne fakat bana iyi bir eş değil” Kadınlar çocuk olduktan sonra evliliklerinin tek amacı çocuk sahibi olmakmış gibi davranıp, eşlerini arka plana atabiliyorlar. Fakat bu çok tehlikeli bir durumdur. Evinde ilgi alaka yada istediği önemi göremeyen erkeğin duygusal boşluğunu dışarıda aramasına sebep olabilir. Eğer çocuk olduktan sonrada mutlu ve sağlıklı ilişkinize devam etmek istiyorsanız, önceliğiniz eşiniz olmalıdır. Kulağa hoş gelmeye bilir fakat evliliğin temeli kadın ve erkekten oluşur. Bunların arasındaki ilişki sağlıksız ve özellikle cinsel yaşam kopuk olursa o evlilik temellerinden sarsılır. Yapmanız gereken eşinize istediği ilgi alakayı göstermektir. Ki çok büyük şeylere gerekte yok; sabahları eşinizi hayır dualarıyla öperek uğurlamak, ona kendini özel hissettirecek gün içince bir mesaj gibi, küçük şeyler bile bu mutluluğu korumak için yeterlidir.
Çocuk Yetiştirirken De, Kadın Erkek Farklıdır;
Buda yine çiftlerin fakat özellikle kadınların düştüğü hatalardan biridir. Eşlerinin çocukları ile kendi ilgilendiği gibi ilgilenmesini beklerler. Fakat eşinizle nasıl bir çok farklılığınız var, çocuk yetiştirmek konuşunda da farklarınız olması oldukça doğaldır. Mesela eşiniz çocuğunuzla baş başa kaldığında kahvaltıda çocuğunuzun yemesi, size göre sakıncalı bir şeyleri yemesine müsaade ediyor olabilir. Eşinizi bu konuda sürekli olarak uyarmaktan vazgeçmelisiniz. Sizin çocuk bakma yönteminiz çok daha sağlıklı ve güvenli olsa da, çocuğunuzu babasıyla baş başa bıraktığınız zamanlarda biraz daha sabırlı olmalı ve ona kendisini iyi bir baba gibi hissetmesine müsaade etmelisiniz. Bu çocuğunuzun gelişimi eşinizin mutluluğu ve sizin mutluluğunuz için göze alınacak bir durumdur. Eşinizle aranızdaki farklılıkların aranızda tartışmalara yol açmasına izin vermeyin . Belki de hiçbir zaman karşınızdaki ikna edemeye bilirsiniz. Ve her zaman dediğim şey çocuk yetiştirmede de geçerlidir. ”Siz kendinizden başka kimseyi değiştiremezsiniz” Bu konuda ısrarcı olmak size sadece mutsuz bir evlilik getirir. Fakat bakım noktasında çocuğun gelişimine zarar verecek durumlar söz konusuysa bir çocuk psikoloğundan yada pedagogdan eşinizle beraber bilgi almanızı öneririm.
Çocuklarınız Sizin Birbirinizi Sevdiğinizi Anlasın;
Bir çok çiftte rastladığım sorunlardan biride, mahremiyet ile çocuğa verilmesi gereken, birbirini seven anne baba imajının karıştırılıyor olmasıdır. Evet ailede çocuğun bilmemesi gereken bir mahrem hayat vardır fakat çocuğun anne babasının birbirini sevdiğini görmeye de ihtiyacı vardır.
Geçenlerde bir danışanım çocukluk ile ilgili bir anısını anlatırken şundan söz etti; Ben bir gün oturuyordum arkadaşım beni çağırmak için bizim eve geldi. Bir heyecanla kapıya doğru gelirken bizim evin diğer odasının penceresinde babam annemi öperken görmüş; Heyecanla ”Baban anneni öptü ” demişti. O kadar şaşırmıştım ki diyor. ”Babam annemi nasıl öper diye” Çünkü anne ve babasını birbirlerine hiç sevgisini gösterirken görmemiş.
Unutmayın sizin aileleriniz çocuklarınızın ilerde kuracağı aileler için örnek teşkil ediyor. Ve her çocuğun aileden anladığı kendi ailesi oluyor. Anne babanın arasındaki sevgiyi hissedemeyen çocuk, ileride bunu eşine nasıl sunacağını bilemiyor. O yüzden izin verin çocuklarınız sizi el ele tutuşurken, sabahları iyi gün için eşinizi öpücükle uğurlarken, yada sevgi ile birbirine sarılırken görsünler. Böylece birbirini seven ve önemseyen bir ailede yaşadıklarını anlasınlar.
Cinsel Yaşamınızı Es Geçmeyin;
Çocuktan sonra en çok es geçilen konu. Cinsel yaşamın mahremiyeti önemlidir. Ve çocuk olduktan sonra bu mahremiyeti korunamayacak gibi gelebilir. Evin her yerinde çocuklarınıza ait izler olabilir. Fakat yatak odanızı siz ve eşinizle özel bir alan kılmayı başarmalısınız. Sağlıklı bir cinsel hayat için ve mutlu bir evlilik için yatak odanızı evin diğer bölümlerinden ayırmalısınız. Ve büyüklerimizin dediği gibi ”Yatak odası ya uyunacak yada beraber olunacak yerdir” oranın atmosferini bozacak sorunları, çocuklarınızla ilgili çözülmesi gereken problemleri, hatta bilgisayar, telefon, kitap gibi uğraşları bile o mahrem bölgeye taşımamanızı tavsiye ederim.
Evliliğinizi Kurtarma Sanatı
Evliliklerin yarısından fazlasının başlaması ile bitmesi bir oluyor. İlişkiler çok çabuk harcanıp çok çabuk tüketiliyor. Sizinde evliliğinizde yolunda gitmeyen bir şeyler olabilir, çabalarınızın boşa gittiğini ve eşinizin artık sizi anlamadığını düşünebilirsiniz fakat hemen pes etmek ve evlilikten vazgeçmek sizce doğru olan mı? Oysaki güzel ve yolunda giden bir evlilik hayattan zevk almanızı sağlar.
Özellikle çalışma yaptığım yeni evli danışanlarımın evlilik sorunlarındaki ortak özelliklerine baktığımda; Evlilik evlilik diye hep bildikleri bir şey var ama ya masallardaki kadar gerçek dışı olduğunu düşünmüşler bir oyun sanmışlar, ya karşı cinse nasıl davranacakları hakkında en ufak bilgileri yok yada ailelerin yanlış öğretileri çocuklarına ”ezdirme kendini” derken ailenin paylaşma olduğu algısını unutturmuş.
Her ne kadar flört ve nişanlılık dönemini yaşamış olsanız da, evlendikten sonra yaşanan geçimsizlikler ya da anlaşmazlıklar mutluluğunuzu sekteye uğratmış olabilir.Eğer evliliğinizin istikrarlı bir şekilde gitmesini ve mutlu olmayı istiyorsanız, mutluluk için yapılması ve öğrenilmesi gerekenlerin olduğunu unutmamalısınız… ” Evlilik Öğrenilmesi Gereken Bir Sanattır” Peki Evliliğinizi kurtarmak hangi yollardan başlayacaksınız…
Eşinize Değerli Olduğunu Göstermekten çekinmeyin;
Evliliğinizi kurtarmak yada mutluluğunuzu arttırmak istiyorsanız; ilk olarak,eşinize değer verdiğinizi göstererek başlayın. Değer vermeyi göstermek derken bu sizin gözünüzü korkutmasın, öyle çok büyük şeyler değil. Neler yapılabilir?
Ufak ama samimi olmasına önem verin. Mesela hiç beklenmedik bir anda eşinizin yanağına konduracağınız bir öpücük, sıcak bir bakış olabileceği gibi, korkmadan kelimelerin gücünü kullanın ne düşünür demeyin… ”Seni özledim”,”Seni düşünüyorum” demek, çok sorunu şifalandıracaktır. Eşinizi taktir ekmek size kendinizden bir şey kaybettirmeyeceği gibi değerinizi artıracağını da göreceksiniz. Her insan gibi eşinizin de takdir edilmekten hoşlanacaktır. Tabi onu takdir edebilmek için nelere değer verdiğine dikkat etmelisiniz. Bunun yaparken, ”Bugün çok iyi görünüyorsun”, ”Bu kıyafet sana çok yakışmış.” ya da ”Sana ihtiyacım var.”, ”Kesinlikle bu konuda haklısın.”, belki de sadece hayatında olduğu için bile ”Teşekkür ederim” demek, yada ufak bir ”Özür dilerim” ile haklı ise bunu kabulünüzü göstermek inananın hayatınızda, evliliğinizde çok şey değiştirebilir.
Unutmayın ”Güzel söz her kapıyı açar”. Bu nedenle, evliliğinizi mahvedecek olan ”Keşke”, ”Ben sana söylemiştim”, ”Sen zaten hep böylesin”, ”Bırak,ben yaparım!” ”Bugün canım istemiyor” gibi cümleleri bir an önce hayatınızdan çıkarmalısınız. Eşinize değer verdiğinizi, ona karşı dürüst olarak, mutluluğunuzu ya da üzüntünüzü paylaşarak, arkadaşlarıyla arkadaş olarak, hobilerine saygı göstererek, onun için kendinizi geliştirerek, kendinizden çok fazla ödün vermeden, oluru olan konularda, fedakarlık yaparak ve kendinize bakarak gösterebilirsiniz. Bunun yanında, zihninizi okumasını beklememeli, genelleme ya da kıyaslama yapmamalı,mükemmeliyetçi olmamalı, aynı anda öfkelenmemeli, aceleci olmamalı ve sorgulamamalısınız.
Eşinizle Doğru İletişim Kurmayı Öğrenin;
Evlilik, farklı aile yaşantılarından ve kültürlerden gelen iki insanın aynı mekanı ve zamanı artık birlikte paylaşmaya başlamasıyla oluşan sosyal bir kadın ve erkek ilişkisidir. Bu nedenle, iletişim eksikliğinden kaynaklanan ufak tefek problemlerin yaşanması olağandır. Bu problemlerin büyüyüp, çiftin ve ilişkinin yıpranmasına olanak vermemek için birbirinizle muhabbet etmeyi ihmal etmemeniz gerekir. Her akşam TV’yi açmadan önce ya da her gece yatağınıza geçince10-15 dakika gününüzün nasıl geçtiğini anlatabilirsiniz. Bu iletişim, göz ve dokunma temasını güçlendirecektir. İletişim içinde bulunurken iyi bir dinleyici olmaya özen gösterin, olumsuz eleştiriden kaçının, nasihat vermek ve ”Sen hep zaten geç kalırsın”şeklinde suçlamak yerine; ”Senin geç kalman beni çok üzüyor” cümlesinde olduğu gibi ben dilini kullanmayı ve eşinize dokunmayı asla ihmal etmemelisiniz. Dokunmak,sıcak temasın bir göstergesi olduğu için iletişimi güçlendirecektir.
İlişkilerinizde iletişimi kendi çabalarınızla sağlayamıyorsanız bir uzmanla çalışmak sizin farkındalığınızı arttıracaktır. İlişkiler çiçeğe benzer, zamanla olgunlaşır. İlgi ister, emek ister, sevgi ister. Her çiçek farklıdır. Kimi suyu sever, kimi güneşi sever. Kimisi karanlığı, kimisi aydınlığı sever. Kimisi az su ile mutlu olur, kimisi suya doymaz. Vermeniz gereken miktar farklıdır…
Tıpkı insanlar gibi… Kimimiz kıskanç, kimimiz gururluyuz. Bazılarımız çok ilgi isterken, bazılarımız bundan bunala biliyoruz. Peki sizin eşiniz ne istiyor ? Nereden bileceğiz ? ”Doğru iletişim teknikleri,
Sevgi dilleri, Temsil sistemleri, Değer ve inançlar”konusunda edineceğiniz farkındalıklar bu soruyu cevaplamanıza yetecek boyutta olacaktır.
Baş başa Kaliteli Zaman geçirin;
Bunların dışında, eşinizle birlikte her gün en azından bir öğün yemek yemeli, her hafta baş başa kalabilecek bir şekilde bir yerlere gitmelisiniz. kaliteli vakit Geçirmek oldukça önemlidir. Baş başa içeceğiniz bir kahve esnasında yapacağınız sohbetler ya da uzun yürüyüşler evliliğinizi canlandırmak için birebirdir. Elbette ki, hala kendi kişisel bakımınıza önem verip, kuaföre gidiyor ya da yeni giysiler alıyorsunuzdur. Fakat ara sıra yapacağınız değişiklikler örneğin, saç şeklinizi ya da rengini değiştirmek, eşiniz için giyinmek, eşinizin gözünde vazgeçilmez olmanızı sağlayacak önemli etkenlerden bir kaçı olduğunu unutmayın. Her erkek eşinin kendisi için bir şeyler yapmasını bekler ve bundan çok keyif alır.. Bunları yaparken ”Senin için yaptım” demeyi de asla unutmayın. İnanın bu çabaya değecektir.
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliğe Uyum Süreci Nasıl Olmalı?
Çiftler her ne kadar uzun süreli nişanlılık geçirmiş olsalar da, ilk yıllarda evliliğe uyum sağlamakta zorlanabilirler. Farklı evlerde, farklı düzenlerde iki yetişkin hayatlarını birleştirip aynı eve yerleştiklerinde, uyumsuzluklarda kendini göstermeye başlar.
Günümüzde kişiler; eş seçerken, evlilik zamanlamasını yaparken ve evliliklerinin maddi, sosyal ve diğer yapısal düzeneklerini belirlerken, önceki nesillere kıyasla daha fazla planlama yapıyorlar. Gelin yeni evlenecek çiftler ne gibi hesaplar yapıyor yakından bakalım.
Evlenecek Çiftlerin Yaptığı Planlar;
Ailelere yakın mı oturulacak? Evet ise kimin ailesine? Eşlerden ikisi de çalışacak mı? Gelir ve gider nasıl paylaşılacak? Evlendikten sonra nasıl bir sosyal ortam düzenlemesi yapılacak? Çiftler birbirlerinden ayrı olarak hangi faaliyetleri gerçekleştirecekler? Boş zaman aktiviteleri neler olacak ve nasıl planlanacak? Çocuk sahibi olunacak mı? Evetse, ne zaman çocuk planlanacak? Bundan önce hangi hedefler gerçekleştirilecek? Örneğin çocuktan önce birlikte daha çok zaman geçirme, maceralı tatil programlarını tamamlama, belli maddi koşullara ulaşma gibi konular genellikle çiftlerin ailedeki diğer kişilerin etkisinde olmadan uzlaştıkları durumlardır.
Çiftler genellikle kendi anne babalarının düştükleri yanlışlara düşmeme, onların ve çevrelerinde gözlemledikleri diğer ilişkilerde olduğu gibi olumsuz ilişki kalıplarını edinmeme ya da tam tersi zaten oldukça beğendikleri bir ilişkinin belli niteliklerine sahip olmayı amaçlayabilirler.
Fakat bu incelikli hesaplara rağmen yine de çiftlerin evliliklerin ilk yıllarında baş etmekte zorlandıkları uyum zorlukları hissetmeleri ve gelecekteki birliktelikleri ile ilgili kaygı duyarlar. Çünkü evlilik durumu, birlikte yaşamanın ve ortak bazı aidiyetler edinmenin ötesinde bir çift olma durumudur. Çift olma durumu, insanların bebeklikten itibaren en güçlü güdülenmelerinden biri olmakla birlikte en zorlu ilişki biçimidir. Çift ilişkisi kurulduğunda, kişilerin bireysel niteliklerinden ayrı olarak ilişkinin kendine has özellikleri oluşmaya başlar ve bu özellikler çoğu zaman çiftlerde farklılıklar gösterir.
Çiftlerin Evliliklerde Uyumu Yakalama Yolları;
Uyum, birbirinin aynı olma hali değil ortak noktada buluşma halidir. Uyum aslında özgürlüklerini kısıtlamadan bir olmaya başlamaktır. Peki uyumu yakalamak için yeni evli çiftler yada uzun süredir evli olmasına rağmen uyumu yakalayamamış çiftler neler yapmalı;
1- BEN değil, BİZ olmaya çalışın; Sağlıklı ve uyumlu evlilik için iki tarafın da ”ben” duygusu yerine ”biz” duygusunu kabullenmiş olmaları gerekmektedir. Biz diyemeyen kişide evliliğin ruhu oluşmamış demektir.
2- Kişisel Farklılıklarınızı Kabullenin; Evlilikte karşı tarafın farklılığını peşinen kabullenmek gerekmektedir. Bire bir aynı olmak zorunda değilsiniz sadece farklılıklarda ortak noktaları bulabilmek önemlidir.
3- Zaman Zaman Hediyelerle Jestler Yapın; Hediyeleşmenin, evlilik için çok büyük bir getirisi vardır. Özellikle özel günlerde, kişilerin hediyeleşmesi hatta bazen bir tebessüm ile gönül alınmaya çalışılmalıdır.
4- Birbirinizin Ailesine Değer Verin; Uyumlu evliliğin önemli sırlarından birisi de karşı tarafın anne-babasına verilen değer, iyilik ve kıymet göstermektir.
5- Birbirinizi Her Konuda Destekleyin; Evlilikte iki tarafta kendi rolünü bilip ona göre davranmalı, birbirlerinin rolünü çalmamalıdır. Karşılıklı destek, şahsiyetlerin yıpranmaması açısından önemlidir, evliliği iyileştirir.
6- Kaba ve Kırıcı davranmayın; Evlilik iki kişinin birleştiği gövdesi kalın bir ağaç gibidir. Kaba ve kırıcı davranmak ağacın gövdesine vurulan balta darbeleridir, darbe aldıkça gövdenin zedelenmesi gibi evlilikte de kaba ve kırıcı davranmak evliliğin darbe alması demektir. Affedici olmak gerekmektedir.
7- Kapris yapmama; Kapris asla fayda sağlamaz. Sadece karşınızdaki kişiyi ve sizi yorar.
8- Ortak Vakit geçirecek Zamanlar Belirleyin; Uzun yıllar süren uyumlu evliliklerin en önemli basamağı; beraber vakit geçirmek, karşılıklı iltifat ve onunla birlikte sosyal etkinliğe katılmaktır.
9- Ailenin Belli Konuları İstişare Edeceği Zamanları Olsun; Ailede daha sonra oluşabilecek sorunları önceden tespit edip, önlemek, önlem almak için önemlidir.
10- Zihni, Kalbi ve Ameli birliktelik; Eşlerin zihni, kalbi ve ameli birlikteliği evliliğin uyumlu ve sağlıklı yürümesi için çok önemlidir. Eşlerin birbirlerine dua etmeyi unutmamaları gerekiyor.
Bir Uzmandan Yardım Almalıyım
Evliliklerinin ilk yıllarında uyum zorlukları hisseden çiftler ilişki koçuna başvurduklarında, bir çift olmanın getirdiği ilişki dinamiklerinin oluşum aşamasında oldukları için daha avantajlı sayılabilirler. Henüz birikimler yaşanmadan sorun olarak hissedilen durumların anlaşılması ve başka bir düzeyde yeniden ele alınmaları ortadaki bulanıklığın berraklaşmasını sağlar. Eşlerin birbirinin duygusal durumlarını anlayabilmelerine, öfke gibi olumsuz olarak nitelendirilen duygulanımların altındaki kaygı gibi başka duygulanımların da yatabileceğinin farkına varmalarına, birbirlerine ve kendilerine başka aynalardan da bakabilmelerine yardımcı olur.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya