Daha Mutlu Olmak Hiçte Zor Değil
Her insanın hayatta yürüteceği en önemli ilişkisi kendisi ile olan ilişkisidir. Kişinin kendisi ile ilişkisi ne kadar iyi, güvenli, sağlam, sevgi dolu ve barış içende ise, çevresi ile de o kadar iyidir. Yaşamı boyunca elini bırakmadı tek ilişkide kendisi ile olandır.
Peki bu kendimizle kurduğumuz ebedi ilişkiden ne kadar memnunuz? Nasıl bir ilişkimiz var kendimizle? Her sabah uyandığımızda kendimizle olmaktan ne kadar memnunuz? Birlikte olmak istediğimiz gibi bir kişi miyiz? Kendi düşüncelerimizi beğeniyor muyuz? Aynada kendinize hiç gülümsüyor musunuz? Vücudunuzu seviyor musunuz?…
Evet bu soruların ve daha fazlasının cevabı sizin için tatmin edici değilse üzerinde çalışmanız gereken şeyler vardır diyebilirim. Çünkü hiç kimse kendisi ile ilişkilerini yürütemediği taktirde çevresi ile ilişkilerini yürütemez. Kendisinden memnun olmadıkça hayattan ve çevresinden memnun olmaz. Belki hep arayış içinde oluruz, bizi tamamlayacak, rüyalarımızı, hayallerimizi bize getirecek birinin peşinde oluruz, fakat unutmayın biz tam olmazsak hayatımıza tam birini çekemeyiz. Hayat boyu içimizdeki mutluluğu dışarıda arar ve peşinden koşar dururuz.
İnsanların hayatlarına, sürekli kısır bir döngü halinde giren başarısız ilişkiler yumağı kişilerin ”muhtaç” olma durumlarından kaynaklanır. Hayatınıza aldığınız diğer kişinin sizi tamamlamasını, onarmasını beklerseniz yani buna muhtaç olursanız sonuç sadece başarısızlık olacaktır. Sağlıklı bir ilişkiye girmek için ilk önce olduğunuz kişi ile mutlu olmanız gerekir. Öyle ki mutlu olmak için bir ilişki yaşamaya ihtiyaç duymadan, mutlu olmayı başarabilmek gerekir.
Durum sizin için olduğu gibi, ilişki yaşadığınız kişiler içinde geçerlidir. Eğer kendini sevmeyen biri ile bir ilişkiniz varsa o kişiyi gerçekten memnun etmek imkansızdır. Unutmayın, endişeli, umutsuz, kıskanç ve kendisinden nefret eden birini siz asla yeterince iyi olmayacaksınız. Bir çok insan kendini yeterince ve olduğu gibi sevemeyip, karşısındakinden sevgiyi nasıl alması ve vermesi gerektiğini bilemeyen, kişileri memnun etmek için kendilerini harap etmekle yaşamlarını geçiyorlar.
Hayatımıza çektiğimiz ilişkiler her zaman sahip olduğumuz nitelikler veya kendimize ve ilişkimize dair taşıdığımız inançlarımızdır. Diğerlerinin bizim için hissettiği ise kendi yaşam algılarıdır. Doğru ilişki için hayatın bizi her zaman koşulsuz olarak sevdiğini anlamamızdan geçer.
Aldatıldığımız ve Bizi Değersizleştiren İlişkileri Neden Çekeriz?
Kıskanç kişilere baktığımızda; bu kişiler ilişkilerinde her zaman endişelidirler. Asasında kendilerine değer vermez ve değerli olduklarına inanmazlar. Aslında kıskançlık ile biz farkına varmadan, bilinç altımızda, eşimize ve kendimize verdiğimiz mesaj şudur. ”Yeterince iyi değilim, sevilmeyi hak etmiyorum, bu nedenle eşim beni aldatacak, ve beni başkası için terk edecek ” Bu durum öfke ve suçlama doğurur. Bu talebiniz yüce yaratıcının katında dua olur. ”Kulum beni nasıl biliyorsa ben öyleyim” buyurur. Size beklediğiniz şeyi verir.
Eğer kıskanç bir insanla beraberseniz ise bu durumda sevgiye dayalı bir ilişkiyi hak etmediğinizi söylediğiniz anlamına gelir. Yapmanız gereken kendi içinizdeki duygularla yüzleşmek, kendinizi değiştirim daha sağlıklı ilişkileri çekmek yada hali hazırdaki ilişkinizi kendinizi değiştirerek şifalandırmaktır.
Evliliğini Suistimal Eden İlişkiler;
Bu tarz insanlar için durum aynıdır. Esasta kendine olan sevgi eksikliğidir. Muhtemelen, suistimale açık bir ailede büyür ve bu öğrendikleri alışkanlık kalışlarını sürdürürler. Kendilerine değer vermedikleri için dünyayı ve eşlerini suçlarlar. Bu tarz insanların kesinlik bir uzmandan yardım almaları şarttır. Bu kişiler derinlerde anne ve babalarına fazlasıyla kızgındırlar. Kişisel davranış kalıplarını anlamalı ve değiştirmek için ısrarlı olunmalıdır.
Bir ilişkiyi saran derinlerdeki korkuları çözmek için, çocukluğunuzda babanız yada annenizle kurduğunuz ilişkiye, yeniden uzanmanız gerekebilir. Kendinize şu soruyu sorun bir ilişkiyi sürdürmek için nelerden vazgeçmek zorundayım? Bir ilişkiyi yürütürken kendimi nasıl elden yitiriyorum? İlişkilerin acı verdiği inancını çocukluğumdaki hangi mesajdan alıyorum?
Kendiniz İçin Duyduğunuz Sevgiyi İfade Edin;
İnsanların sizden faydalandığını, size sınırlı zamanlarda yada mekanlarda vakit ayırdığını düşünüyorsanız; Çevrenize şu mesajı veriyor olabilirsiniz. ”Kendime değer vermiyorum, saygı duymuyorum. Beni suistimal etmenizde, benden faydalanmanız da bir sorun yok”
Fakat artık bu sizin kaderiniz olmak zorunda değil. Bugün kendinize duyduğunuz sevgi ve saygıyı ifade etmeye başlayın. Unutmayın siz kendinize hak ettiğiniz sevgi ve saygıyı göstermedikçe, kimse size hak ettiğiniz sevgi ve saygıyı vermeyecektir.
Şimdi bir aynaya bakın ve kendinize sık sık ”Seni seviyorum” Bu basit göründüğü kadar, güçlü bir iyileşme yoludur. Kendinize duyduğunuz sevgi büyüdükçe, ilişkinize bu sevgi ve saygıyı da yansıtacaktır. Yaptığımız en önemli iş kendimizle ilgilidir. Kendinizle iyi ilişki içinde olmak ancak karşınıza iyi ilişkiler çıkaracaktır.
Sevinç Karakaya
DevamıKendiniz Olabilmenizin Önündeki 8 Engel
İnsan kendini sevemediği sürece hiçbir sevgi onu tam manası ile tatmin etmeyecektir. Kendimizi sevmeye gelince oda oldukça zordur. Neden mi? Çünkü içimizde kimsenin bilmediği çoğu zaman kendimize bile itiraf edemeyip bastırdığımız öyle kusurlarımız vardır ki, kendimizi olduğumuz gibi sevebilmemizi neredeyse imkansız hale getirir.
Hep duyarız değil mi ? kendimizi sevmediğimiz taktirde ne başkalarını sevebilir nede başkaları bizi samimi bir şekilde sevebilir. Biz genelde kendimizi sevmeyi şartlara bağlıyoruz sonra hayatımıza giren insanlarında bizi sevmelerini yada bizim onları sevmemizi şartlara bağlıyoruz. Evet kendimizi sevmemiz için ilk önce önümüze koyduğumuz engelleri kaldırmamız lazım..
Nasıl Mı? işte bir kaç öneri;
1- Kendinize Yaptığınız Acımasız Eleştirileri Bırakın; Kendinize her ne olursa olsun ‘Her şey yolunda’ demeyi öğrendiğinizde, yaşamlarınızı kolayca değiştirebileceğinizi göreceksiniz. Her gün yeni bir gündür ve bir önceki güne nazaran işleri düzene sokma şansımız ve gücümüz vardır.
Özellikle yeterince sevgi alamadığınız bir çocukluk geçirdiyseniz, sürekli kendinizi acımasızca yargılamayı benimsemiş olabilirsiniz. Fakat geçmiş geçmişte kaldı ve artık bir yetişkinsiniz. Ve hayatınızın sorumluluğu size ait… Kendinize öz değer geliştirmeniz çok önemlidir. Mükemmel olmak zorunda da değilsiniz. Mükemmel gibi davranmamayı öğrenmelisiniz. Mükemmel gibi davranma bizim omuzlarımızda, olmadığımız insanın yüküdür. Bunun yerine farklılıklarımızı, bireyselliğimizi keşfedip, bizi başkalarından ayıran fakat bizi biz yapan özelliklerimizi taktir etmeliyiz. Unutmayın hepimizin bu dünyada oynayacağı eşsiz bir rolü var ve kendimize karşı acımasız eleştirilerle kendimizi engelleriz.
2- Kendiniz için En kötüsünü Beklemekten Vazgeçin; Son zamanlarda insanların kendi hayatını mahvettikleri en büyük silahlardan biri; Her şeyin en kötüsünü beklemektir. Kendimize bir korku senaryosu yazıp sonrada onu oynuyoruz. Küçücük sorunlarımızdan bile bir canavar oluşturabiliyoruz. Gece yatağa girince bir çoğumuzun yaptığı sorunun en kötü olasılıklarını aklımıza getirmek oluyor. Bu aynen yatağının altında canavar olduğunu hayal eden, sonrada buna inanıp korkan bir çocuğun durumuna benzer.
İlişkilerimizde de aynı durum geçerli. Biri bizi aramadığında hemen sevilmeyen biri olduğumuzu düşünürüz. Kendimizi terk edilmiş, dışlanmış hissediyoruz. Yada iş yerinde de kovulacağınızı düşünüyorsanız, bunu zihninizde geliştirir en kötüsünü düşünmeye devam ederseniz, olumsuz son ile muhakkak karşılaşırsınız.
Eğer olumsuz düşünce veya eylemi zihninizden sürekli geçiriyorsanız onun yerine olumlu bir imgeyi gözünüzde, zihninizde canlandırmaya çalışın. Bir çocuk gülüşü, bir çiçek, bir gün batımı her neyse size huzur veren. Bunu yapmaya devam ederseniz belli bir zaman sonra olumsuz düşünceler olumlulara dönecektir.
3- Kendinize Karşı Sabırlı Olun; Bir çoğumuz hemen tatmin olma duygumuzdan dolayı acı çekeriz. İstediğimiz her ne ise hemen elde etmeliyizdir, beklemek , için sabrımız yoktur. Aslında hayat adına sabırsızlık, hayatın bize öğretmeye çalıştığı dersi öğrenmeden cevaplara ulaşma çabasıdır. Zihniniz bir bahçe gibidir. Nasıl ki tarlamıza tohumlar ekeriz. Sabırla sular, bekler, çıkan zararlı otları tarlamızdan ayıklarız. Aynı öylede zihin tarlamıza ektiğimiz düşüncelerimizi de olumlu düşüncelerle besleyip, sabırla beklemeli, olumsuz düşünceler zihin tarlamızı sararsa hemen temizlemeliyiz. Ve istediğimiz gibi deneyimlerin yer aldığı bir bahçeyi oluşturmalıyız.
4- Kendinize Nazik Olun; Olumsuz düşünceleriniz olduğu yada hatalar yaptığınız için kendinizden nefret etmeyin. Olumsuz deneyimleriniz olmuş olabilir fakat kendinizi suçlayarak bu durumdan çıkamayacağınızda kesindir. Her deneyiminiz hayatı size öğreten birer öğretmendir. Kendine nazik olmak; Tüm suçları, tüm suçluluk duygusunu, tüm cezaları bir kenara atmak anlamına gelir. Geçmişte yaptığınız kendinizi suçladığınız durumları düşündüğünüzde göreceksiniz ki, o an için en doğru karar size o geldiği yada sorunlarınıza çözüm olduğunu düşündüğünüz için yapmışsınızdır. Fakat bugün üstünüze yüklenmek yerine, kendinizi affetmeyi ve bu günden sonra neler yapabilirime odaklanmayı denemek en sağlıklı olandır.
5- Kendinizi Övün; kendinize yaptığınız sürekli negatif eleştiri, sizi kendinizden uzaklaştırır. Kendinize övgü ise hem sizi kendinize yaklaştırır, hem de yapıcılığınızı arttırır.
Hepimiz yüce Yaratıcının ifadeleriyiz. Kendimizi yıpratıp aşağıladığımızda aslında bizi yaradan gücü aşağılamış oluruz. Kendimi övmekse aslında Yaratıcıyı övmektir. Kendinizi övmeye küçük şeylerle başlayın. Kendinize harika olduğunuzu söyleyin. Ve şükredin. Bunu bir kere değil sık sık tekrarlayın.
En iyiyi hak ettiğinize inanın yada inanmayın, fakat iyiyi kabul etmeye hazır ve istekli olun.
6- Kendiniz İçin Yardım İsteyin; İhtiyaçlarımız olduğunda birçoğumuz için yardım istemek zordur. Hayatta ilk öğrendiğimiz kendimize yetmektir. İhtiyacınız olduğunda yardım istemek sizi sandığınız gibi güçsüzleştirmez aksine güçlendirir. Egomuz yardım istememizi engeller. Her şeyi kendi başımıza yapmaya çalışmak ve başaramadığımızda buna kızmak yerine yardım istemeyi tercih etmeliyiz.
7- Hayatınızdaki olumlu şeylere odaklanın; Daha öncede dediğim gibi hepimiz yanlış seçimler yapıp yanlış kararlar vermişizdir fakat bunların alışkanlıklara dönüp hayatımızın bir parçası haline gelmesini istemiyorsak artık bunlar için söylenmekten vazgeçmeliyiz.
Sürekli olarak ‘işimden nefret ediyorum. Evimden nefret ediyorum. Hastalığımdan nefret ediyorum. Bu ilişkiden nefret ediyorum.’ gibi tekrarlar sizi sadece olumsuza yoğunlaştırır. Ne tür bir olumsuzluk içinde olursanız olun, muhakkak bir nedeni vardır aksi taktirde hayatınızda olmazdı. Sorununuz her neyse aslında onun oluşumuna katkıda bulunduğunuzu unutmayın. Ve tabi ki olumsuza katkıda bulunup arttırdığınız gibi bunu tam tersine çevirmek de sizin elinizde. Hayatınızdaki olumsuzlara söylenmek yerine olumlu olaylara yoğunlaşın.
8- Şimdi kendinizi Sevmeye Başlayın Ve Hayatınız Değişsin; Her şeyi düzeltene kadar beklemeyin. Kendinizden memnun olmak bir alışkanlıktır. Şimdi kendimizden memnun olabilirsek, şimdi kendimizi sevip onaylayabilirsek hayatımıza iyi şeyler geldiğinde tadına varabiliriz. Bir kez kendinizi her halinizle sevmeyi öğrendiğinizde başka insanları da sevmeyi kabul etmeyi öğrenebilirsiniz.
Başkalarını değiştiremediğiniz için onları rahat bırakabilir, onları farklı bir hale getirmek için boşuna enerji harcamazsınız. O enerjinin yarısını kendi üzerinizde kullansanız, bambaşka siz olup, kendinizi ayrı sever, ayrı değer verirdiniz. Siz değişirseniz sizinle olan herkes de değişmek zorunda kalacaktır.
Hayatı kimsenin yerine öğrenemezsiniz. Herkes kendi hayat dersini öğrenmek zorundadır. Yapabileceğiniz tek şey kendi adınıza öğrenmektir. Ve bunun ilk adımı kendinizi sevmekten geçer. Kendinizi sevmeyi başardığınızda başkalarının yıkıcı davranışları artık sizi etkilemez. Eğer çevrenizde sizin değişiminize rağmen size tavrını değiştirmeyen birileri varsa da onlardan uzaklaşmakta artık size zor gelmez. Ve siz hayat dersinizi alıp sevgiyle yolunuza devam edersiniz.
Sevinç Karakaya
Devamı