İlişkinizde Duygusal Şiddet Gördüğünüzü Nasıl Anlarsınız?
Genelde kadına şiddet dendiğinde aklımıza, hep fiziksel şiddet geliyor. Fakat kadını fiziksel şiddet yaraladığı kadar, duygusal şiddette içinden çıkılmayan afakanlara sürüklüyor.
Duygusal şiddet yada sömürü içindeyken durumu hem kendiniz, hem de çevrenin fark etmesi zordur. Bazen de kendimize yakıştırmak istemeyiz yada sorun yokmuş gibi davranmak, sorunları çözeceğine inanırız. Pembe gözlüklerimizi takarız eşimizin, sevgilimizin özelliklede nişanlılık döneminde nasıl olsa evlenince her şey normale döneceğini düşünüp, bir çok şeyini görmezden geliriz. Ve inanın bu yapacağınız en büyük hatalardan biridir.
Eğer ki; Ben duygusal şiddet yada sömürüye maruz kalıyor muyum acaba? diye merak ediyorsanız, yazının devamını okumanızı ve sizinde bunlardan biri yada bazıları ilişkinizde var ise ilişkinizi tekrar gözden geçirip ve kendinizi bu durumdan kurtarmanın çarelerini aramalısınız.
Sizden Yirmi Dört Saat İlgi Mi Bekliyor?
Bu soruyu sorduğumda pek çok danışanım gibi belki sizde bunda ne var diyebilirsiniz. Hatta kulağa mükemmel bile geliyor değil mi? Hayatının merkezine sizi koymuş bir erkek, eş düşüncesi… Fakat aslında durum pekte iç açıcı sayılmaz. Bir erkek hobilerini ve arkadaşlarını geride bırakıp size yapışık yaşadığı zaman, bu durum, ilişkinin yanlış yolda olduğunu gösterir. Çiftlerin ilk birkaç ay boyunca sürekli beraber gezmek istemesi normal bir davranıştır ama eğer siz kendinize zar zor vakit ayırabiliyorsanız hatta kendi sosyal hayatınızı tamamen sıfırladı iseniz, bu eşinizin yada sevdiğinizin sizi kontrol etmeye çalıştığının işaretidir.
İlişkide Sizi Hiçe Sayıp, Tüm Kuralları Kendisi Mi Koyuyor?
Şöyle bir ilişkiniz mi var? Kız arkadaşınız dahi olsa kimle görüşeceğinize eşiniz yada sevdiğiniz mi karar veriyor? Sizin makul zamanlarda bile kız arkadaşlarınız ile beraber olmanıza izin vermezken, bu konularda kendinden taviz vermiyor mu? Sık sık sizin arkadaşlarını eleştirip onların size yakışmayan kişiler olduğunu ve sizin için kötü örnek teşkil ettiklerini mi savunuyor? O zaman üzgünüm ters giden bir şeyler var. Duygusal açıdan sizi yalnız bırakıp kendinden başka yanınızda kimsenin olmadığını size göstermeye çalışıyor. Muhtemelen sevmediği yakın arkadaşlarınızda sizi bu konuda uyarıp, sizinde kendinize ait bir hayatınız olduğunu hatırlatanlardır. Unutmayın ne siz eşinizin, sizi hayatının merkezine oturtmasını istemelisiniz, ne eşinizin sizin özel alanınıza müdahale edip sosyal hayatınızı elinizden almasına izin vermelisiniz. Sağlıklı olan ilişkiler eşlerin birbirini özgür bırakıp nefes alma hakkı tanıdıkları ilişkilerdir. Her zaman dediğim gibi eşiniz size ne kadar yakında olsa, siz eşinizle her şeyi konuşmamalısınız, konuşamazsınızda bazı sırlar ve sohbetler vardır onlar ancak dostlarla güzeldir.
Sizi Sevdiğiniz Herkesten Uzaklaştırıyor Mu?
Son zamanlarda hayatınız sırf kavga etmeyin diye onun etrafında mı çevrili? Ondan habersiz ne zaman bir şey yapsanız deliye mi dönüyor? Siz, her hareketinizi açıklamak zorunda kaldığınız için zihnen yorgun mu düşüyorsunuz? Eşiniz her yaptığınızı, kimlerle vakit geçirdiğinizi ve her gittiğiniz yerin hesabını vermenizi istemesi gerçekten de kötü bir durumdur. Duygusal olarak size zarar veren bir ilişkinin en kötü yanı, sizin arkadaşlarınızdan ve ailenizden uzaklaşmanıza sebep olmasıdır. Eşinizin yapmaya çalıştığı şey, sizin onun ve tanıdığınız diğer herkesin arasında bir seçim yapmanızı sağlamaktır. Devamlı kendinizden taviz vermeniz, görüştüğünüz kişileri ya saklamanız, yada sırf eşiniz kızmasın diye görüşmemeyi tercih etmeniz, sizi duygusal olarak çok büyük stres altına sokacaktır. Siz, istediğiniz ve birlikte zaman geçirmekten keyif aldığınız herkesle, özelliklede konu aile ise ona açıklama yapmanız gerekmeden, konuşabilmelisiniz. Eğer rahat değilseniz ilişkinizde duygusal şiddete maruz kalıyorsunuz demektir. Bu ilişkiyi tekrar gözden geçirin. Unutmayın eşiniz sizi gerçekten seviyor ise sizi mutlu eden kişiler ve bulunmaktan keyif aldığınız ortamlar noktasında destekleyecektir. ”Seven sevdiğinin mutlu olmasını ister”. Aksi taktirde ortada açıklaması güç olan duygusal bir sömürü vardır.
Sessizliği ile Sizi Cezalandırıyor Mu?
ilişkilerde en önemli sorunlardan biride; açıklama yapmak yada tartışmak için bile karşında bir muhatap bulamamaktır. Duygusal olarak sizi hırpalayan bir erkek, size kızdığı zaman mesajlarınıza cevap vermez, telefonlarınızı açmaz ve e-postalarınıza geri dönmez ve sizin onu kızdıran hareketinizin ne olduğunu öğrenmenize bile izin vermez. Bunun yerine, sizi yeterince cezalandırdığına emin olana kadar ortadan kaybolur. Yada sadece susar. Siz kendi kendinizi yer yıpratırsınınız fakat o susar. Böyle bir durumda bilin ki duygusal olarak yara alıyorsunuz; Hayat enerjinizi kimsenin bu şekilde çalmasına izin vermemelisiniz.
Duygularınızı Mı İncitiyor?
”Aptal”, ”Şişko”, ”deli” gibi kelimeler iyi bir ilişkinin içinde yer alması imkansızdır. Sakın konuşma tarzı bu diye kendinizi kandırmayın. Eğer eşiniz yada sevdiğiniz size bu sözler ile hitap ediyorsa, yapmaya çalıştığı şey sizi ezmek ve sizin üzerinizde tam kontrole sahip olmayı sağlamaktır. Duygusal olarak sizi sömüren bir erkek, onun bu hareketlerinin sizi üzdüğünü söylediğiniz zaman ortada hiçbir şey yokken olay çıkardığınızı savunur. Bu tarz erkeklerin kendilerine olan özgüvenleri o kadar düşüktür ki sizin de özgüveninizi aşağı çekmek ve sizi yanlarında tutmak için çabalarlar.
Evli çiftler; bu saydıklarıma benzer sorunlar yaşıyor ise, muhakkak bu konuları çözmek için yardım almalıdırlar. Hayata kendinizden taviz vererek yada duygusal şiddete, sömürüye maruz kalarak ne kadar daha devam edebilirsiniz ki? Sağlıklı ilişkiler her iki tarafında birbirlerine özgürlüklerini teslim ettiği karşılıklı saygı ve hoşgörü çerçevesindeki ilişkilerdir.
Nişanlı/sevgili Çiftler; her şey düzelecek, evlenince her şey yoluna girer diye kendinizi kandırmayın. Duygusal olarak sizi sömüren bir ilişkiden uzaklaşın. İnanın karşınızdaki kişi sizi samimi olarak seviyor ise, hatasını anlayacak ve ilişkinizi tekrar yapılandırmak için elinden geleni yapacaktır. Aksi durumda zaten doğru kişi değildir.
”ilişkilerinizde bağlı olun fakat bağımlı olmayın”
Sevinç Karakaya
DevamıKadına Şiddetin Önüne Geçmenin Yolu
İnsan nereden başlayacağını bilemiyor, gerçekten bazı durumlar varmış; kelimeler tükenir, kalem dahi yazmak istemezmiş. Gönlün çok şeyle dolu olurmuş da anlatacak söz bulamazmışsın. İşte tamda o durum içerisindeyim.
Sevgili Özge Can henüz 20 yaşında hayatının baharında, kim bilir ne umutları, hayattan ne beklentileri vardı. Bu yapılanları hiçbir mantıkla, hiçbir vicdan açıklayamaz.
Şuan sizinle her zaman ki gibi, hayatınızdaki hedeflerimizden, aslında ölüm gelince akla çok da mana içermeyen tartışmalarımıza çözümler bulmaktan, daha iyi ilişkiler için çareler aramaktan bahsedecektik değil mi? Fakat bugün daha derine öze inmek istiyorum. ”İçimizdeki ALLAH sevgisine”…
İslam Kadınlarınız Size Emanet Diyen Dindir
O kadar üzülüyorum ki; Ülkemizde içimizi acıtan bir olay daha, her kesimin kendi ideolojileri uğruna kullanılıyor olmasına… Bir yerde içimizi parçalayan, yürekleri burkan bir annenin kendi acısının çok daha önünde ”Keşke tabancayla öldürselerdi daha az canı acırdı diyen ” şefkat dolu feryatları, bir yanda ”Hepimiz bugün kadınız” diyen Özge Can için siyahlara bürünen, adalet arayan vicdanlı yürekler, bir yanda ise yine kendi içindeki öfkeyi dışa vurup, faturayı yine islama, dine, tesettüre vurmak isteyen, yine olayın hakikatinden uzaklaşmış bir gurup var.
İslamın neyi emrettiği, neyi yasakladığı, tecavüze bakış açısı ortadadır. Aynı Özge Can gibi; Günümüzde dünyanın hala pek çok yerinde kadınlar vicdanlara sığdırılamaz baskı, şiddet ve zorbalıklara maruz kalmaktadır. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik baskı, şiddet ve aşağılamanın arkasında cehalet, kaba kuvvet ve kadın algısına dair bir takım yanlış, köhne görüş ve düşünceler yatmaktadır. Ve bu kesinlikle islamın değil , cahiliye devrinin anlayış ve düşüncesini içermektedir.
Hz. Ömer’in ”Biz Cahiliye döneminde kadınları insan yerine koymazdık. İslam geldi ve bizden onlarla en iyi şekilde ilişki ve iletişim kurmamızı istedi. İşte o zaman biz, onların da bizim üzerimizde hakları olduğunu anladık” düşüncesini ve kadınların, insanlığın varlık sebebi olduğunu islam bize getirmiştir.
”Müslüman, müslümanın elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir” diyen; Hazreti Peygamber şiddet, baskı ve aşağılamanın, hayatın hangi alanında ve kime karşı olursa olsun büyük bir zulüm ve suç olduğu işaret etmiştir. Erkek ve kadın tüm insanlar Allah’ın yarattığı en mükemmel varlıklardır. Fakat Hazreti Peygamber’imiz özellikle kadınların ve yetimlerin, şiddet, baskı ve aşağılamadan uzak tutulması için tembihlerde bulunmuştur.
Efendimizin yine ”Sizin en hayırlılarınız hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır”,”Sizden eşine karşı el kaldıranlarınız, hayırlı kimseler, iyi insanlar değildir” ve ”Kadınlarınızın hakları konusunda Allah’a hesap vereceğinizi unutmayın. Çünkü onlar Allah’ın size emanetidir” şeklindeki uyarılarının da, gönül kırmanın Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük bir vebal olarak işaret ettiğini de hiçbir zaman unutulmalıyız.
Çözüm Kalplere ALLAH SEVGİSİNİ Öğretmekte
Bugün Özge Can’a yapılanlar hepimizin canını yaktı. O yüzden bırakın başka şeyleri tartışmayı… Mesele hangi din, hangi ırk olduğu değil, mesele bir insanın vicdanlara sığmayacak şekilde katledilmesi. Evet mesele kadın cinayetlerinin durdurulması, mesele artık bir Özge Can daha olmaması.
Peki çözüm ne? Hangi baskı çözüm? Hangi ceza caydırıcı?
Çözüm ALLAH SEVGİSİ; Hangi cezayı verirseniz verin, hangi baskıyı uygularsanız uygulayın, hatta idam tekrar meşru olsun fakat hiç biri bir insanın içine yeniden Allah sevgisini koymak kadar çözüm getirmeyecektir. Bugün özge Can’nın annesinin feryadındaki; ”Keşke tabancayla öldürselerdi daha az canı acırdı diyen ” ona olan şefkati, ona olan sevgisinin söze vurulmasıdır.
Birini seversin, sonra ona hayat veren , neşe veren her şeyi de onun için seversin. İşte Allah sevgisi de böyledir. Onun sevgisini yakalayıp, Yunus Emre’nin dediği gibi “Yaradılanı Sev Yaradandan Ötürü” Yaradanın yarattığı her şeyi, yaradana olan sevgisinden dolayı sevdiğini anlatır. Ve düşünün kimsenin olmadığı bir yerde bile seni gören bir yaratıcını varlığı, ve düşünün bu gün yaptıklarınızın yarın hesabını vereceğinizi ve en önemlisi düşünün yaptıklarınızdan dolayı sevdiğinizin size darılacağını… Yine bu kadar rahat gider miydi eli kendisine ait olmayana, bırakın insanı, kıyabilir miydi herhangi bir canlıya; cevap HAYIR.
İnsan Vasıflarını Üstünde Taşıyan İnsanlar, Sözüm size;
Posta kutusundaki Mızıka adlı kitaptan kısa bir alıntı yapacağım. Yazar ; ” Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yatağıma saplanan karga sesleriydi. Kuş sesleri dediğinde, aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum olduğundan elbette. Yüzümü yıkarken, acaba diyorum: acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba insan denince hatırlanıyor muyuz?” diyor yazar.
İşte cevap burada saklı; Kimileri insani vasıfları taşırken kimilerde ondan fersah fersah uzaklaşmış. Allahın yarattığı insan vasıflarını taşıyan hiç kimse, bu insanlığını unutmuşlar tarafından vicdansızca katledilmeye kayıtsız kalamaz. Hiç bir yürek bu durumu kabul edemez. O yüzden Birbirimizi kırmanın incitmenin manası yok, bugün hepimiz aynı şeye ağlıyoruz, aynı şey için içimiz acıyor. Hepimiz bir Özge Can daha olmasın istiyoruz. Ve hepimizin artık bu kadına şiddete, kadın tecavüzlerine, kadın ölümlerine tahammülü kalmadı. Milletçe yastayız. Hepimizin başı sağ olsun. Özge Can’a Allah’tan Rahmet Yakınlarına Sabır diliyorum.
Sevinç Karakaya
Devamı