Hayat bir ilişkiler yumağıdır. İlişkilerimizi şekillendiren ise her birimizin kişilik yapısıdır. İlişkilerimizde kişilik yapımız; olaylara vereceğimiz tepkileri, bakış açımızı ve hayatı algılayışımızı etkiler. Olumlu ilişkiler yada olumsuz ilişkiler kurmamız nasıl bir kişilik yapısına sahip olduğumuzla ilgilidir. İlişkilerimizde kendimizi tehdit altında hissettiğimizde yada ani bir olayla karşılaştığımızda verdiğimiz tepkiler vardır. Bunlar ilişkileri olumsuz etkileyen ”Yıkıcı kişilik” türleridir. Bu içimizdeki yıkıcı kişilikler gerçek kişiliklerden ve sosyal tavırlardan farklı olarak korkular ve olumsuz beklentilerin gerçekleşmesini engellemek için bilinçaltı mekanizmalar tarafından yaratılan kişiliklerdir. Dolayısı ile herkesin kendi öz korkularına göre ortaya çıkarlar.
Yıkıcı kişilik özelliklerini kendinizde fark etmeniz, derininizdeki korkuyu bulup yok etmenizi sağlayabilir. Başka kişilerde böyle yıkıcı kişilik örneklerini fark etmeniz ise, kendinizi suçlamak yada alınganlık yapmaktansa karşınızdaki kişinin kendi ile alakalı nasıl korkular beslediğiniz fark etmenizi sağlar. Böylece empati kurabilir ilişkilerinde ortak anlaşma platformu oluşturabilirsiniz.
Yıkıcı İlişki Türleri Nelerdir?
1-Terk Edilmekten Korkan Kişilik;
Bazı kişiler ilişkilerinde her an terk edileceğine dair güçlü bir inanca sahiptirler. Kendi korkuları yüzünden ilişkilerini güvensizlik dolu bir girdaba sürükleye bilirler. Karşı tarafın kendilerini terk etmesi için elinden geleni yapıp, sonrasında ”Ben demiştim, bak haklı çıktım” gibi yada kendini kurban rolüne sokar ”Neden bunlar hep benim başıma geliyor, ben bunu hak etmedim” düşüncelerinde boğulabilirler.
Terk edilme korkusu olan kişilik türündeki kişilerin düşüncesi; Birlikte oldukları insan başka birisiyle birlikte olacak, kendilerinden ayrılacak ya da ölecektir. En nihayetinde bu birlikte olunan insanlar güvenilmez ve tutarsızdır. Bu nedenle sizi daha iyi birisi için terk edeceklerdir.
Terk edilme korkusuna sahip kişiler; Korkularından kaynaklanan nedenlerle, sürekli birlikte oldukları kişileri denemeye çalışırlar. Sevgilerini sınamak isterler ve istedikleri tepkileri görmediklerinde de kendilerini tehdit altında hissederek, sevilmediğini düşünüp gerginlik çıkarırlar. İlişkilerine dair belirsiz bir güvensizlik yaşarlar. Bu tipler korkuları nedeni ile sevdiklerinde mutlu ve neşeli olmak yerine gergin ve agresif olurlar. Sonuç olarak ilişkiyi kendi korkularından kaynaklı sebeplerle yıkarlar.
2-Kendini Değersiz Hisseden Kişilik;
Değersiz hissetmekte aynen terk edilme korkusu gibi çok derinlerde yatan kök korkulardandır. Değersizlik kök inancına sahip kişilerin ilişkilerindeki en büyük çıkmazı kendilerini karşılarındaki insandan aşağıda ve yetersiz görmeleridir. İlişkilerinde hep mağdur ve kurban olduğuna inanırlar. Tehdit altındayken kendilerinden ödün verme eğiliminde olurlar. Karşı tarafın onları aşağılamasına, hor görmesine izin verebilir ve ilişki içinde haksızlığa uğramalarını bile haklı bir nedene bağlayabilirler. Değersizlik yıkıcı kişiliğine sahip bireyler kendilerini rahatlıkla geri planda ve karşı tarafın himayesine girmiş, çaresiz bir halde bulabilirler ve bunu kabul ederler. Değersizlik korkusuna sahip kişiler karşılarındaki kişiyi hak etmese bile yüceltmeye, davranışlarına anlamlar yüklemeye çalışarak geri planda kalmalarına haklı zemin hazırlamaya çalışırlar.
3- Fedakar Kişilik;
Özellikle kadınlarda çok rastlanan bu kişilik türünün altında gizli bir beklendi durumu vardır. Kendinden ne kadar çok verirse o kadar ilgi alaka ve sevgi göreceğini düşünür ve bekler. Feda ederek ilişiklerinde var olmayı tercih eden kişilerin, bilinç altının derinliklerinde yıkıcı kimlikleri onlara ancak karşı taraf için bir şey yaparak ilişkilerinde başarılı olabileceğini düşündürür.
Fedakar kişilik türüne sahip olanlar, içlerindeki bu ”gizli beklenti” duygusunun etkisi ile ilişkilerinde kendilerini güvende hissetmediklerinde karşı taraf için bir şeyler yapma çabasına girerler. Ancak kendilerinden bir şeyler feda ettiklerinde değerlerinin bilineceğini, karşı tarafa vicdani bir sorumluluk yaratabileceklerini düşünürler. Genellikle ”Onun için saçımı süpürge ettim”, ”Ben hayatımı ona verdim”, ”Gençliğim onun için heba oldu” gibi laflar bu yıkıcı kişiliğin en çok kullandığı cümlelerdir. İlişkileri ve eşleri için yaptıkları her şeyi aslında ilişkilerine devam edebilmek ve karşı tarafın kendilerini terk etmesini engellemek gizli inancı ve çıkarı için yaparlar. Bu korku yüzünden yaptıkları fedakarlıkları, karşılığını bekledikleri gibi bulamadıklarından dolayı, uzun vadede eşlerine öfke duymalarına ve kendilerine olan saygılarını kaybetmelerine neden olur. Artık ortada bir sevgi ve paylaşım değil de istediğini elde etme hırsı vardır.
Sevinç Karakaya