Mutsuz Evliliklerin 6 Nedeni
Bin bir mutluluk hayaliyle başlayan evlilikler, zaman içinde mutsuzluklarla gölgelenebiliyor. Oysaki planlarınızın içinde yoktu mutsuz olmak, sizin evliliğiniz farklı olacaktı hiç kimseninkine benzemeyecekti. ne oldu da evliliğiniz planladığı gitmedi dersiniz? Hiçbir zaman bitmeyeceğini düşündüğünüz aşkınıza ne oldu da bitiverdi?
Gotman’nın dediği gibi; ”Tartışmanın varlığı değil, tartışmanın niteliği boşanmaları belirlemede önemlidir.”
Büyüklerimizin den duyduğumuz doğrudur; tartışmalar bir evliliğin tuzu biberidir. Fakat tartışmaların niteliği yani tartışma konusundan uzaklaşıp sorunu çözmek yerine karşılıklı haklı çıkma ve kişisel saldırılara yerini bırakanca artık evlilikler ciddi zararlar vermeye başlamaktadır. Bugün tartışmalar sırasında dikkat edilmesi gereken 6 maddeden söz edeceğiz.
1- Tartışmaya Yıkıcı Sözlerle Başlamak; Tartışmaları yıkıcı hale getiren, tartışmayı sert sözlerle, yapıcı değil yıkıcı sözlerle başlatmaktır. Yarım saat süren bir tartışmanın ilk beş dakikasını dinlediğinizde %95 nasıl biteceğini belirleye bilirsiniz. Diyebilirim ki en doğru olan karşınızda hayatı paylaştığını bir zamanlar severek hayatınızı birleştirdiğiniz kişinin olduğunu unutmamak ve yumuşak yapıcı cümleler tercih etmektir.
2- Tartışmalarda uzak durulamayan 4 hareket; Tartışmanın içinde şu dört yapılmaması gereken hareket yapılıyorsa, Kişilerin kendini tekrar gözden geçirmesini tavsiye ederim. Çünkü tartışmada ciddi yanlışlar var demektir.
”1.Eleştiri, 2.Küçümseme, 3.Savunmaya Geçme, 4.Duvar Örme”
Eleştirme: Eleştirme şikâyetten farklı bir durumdur. Şikâyet, belli bir durumdan rahatsızlığı dile getirirken eleştiri daha genellenmiştir ve eşin kişiliği ile ilgili negatif sözler içerir. Örneğin; ”Eve geldiğimde bana günümün nasıl geçtiğini sormadığında kendimi önemsenmemiş hissediyorum” demekle ”Bir kere de eve geldiğinde bana nasılsın diye sorsan, çocuk bile nasılsın diye sormayı bilir, sende insanlık da ölmüş.” demek farklı etki yaratacaktır. Ama biz ikinci örnekteki gibi konuşmaları daha çok severiz, çünkü daha etkili olacağını düşünürüz değil mi? Hâlbuki bu tarz konuşmalar karşı tarafta savunma mekanizmalarını harekete geçireceği için genellikle işe yaramaz, boşuna konuşuruz. Sonra da rahatsızlığımı dile getiriyorum ama hiç anlamıyor diye yine karşımızdakini suçlarız.
Küçümseme: Eleştirinin bir adım daha ileri gitmesidir, karşımızdaki kişiye ad takma, göz devirme, alay etme, iğneleme ve saldırganca espriler yapmayı içerir. Bu dört hareket içinde en zararlı olanıdır. Çünkü tiksinmeyi içerir ve çözüm yerine daha çok çatışma getirir. Hatta yapılan bir araştırmada küçümsemeye maruz kalan eşlerin diğerlerine oranla daha çok nezle ve soğuk algınlığına yakalandığı görülmüştür.
Savunmaya geçme: Küçümsemeye karşılık savunmaya geçmek doğal bir tepkidir, fakat yine de karşı tarafa ”sorun bende değil, sende” mesajını verdiği için çözüm getiren bir yaklaşım değildir.
Duvar Örme: İlk üç hareket devreye girdikten bir süre sonra eşlerden biri (genellikle erkekler) kendini geri çeker. Başka yöne bakar ama dinlediğine dair baş sallar, göz temasından kaçınır, gazeteyi veya kumandayı eline alır. Kısaca sessiz kalır ve duyduklarını umursamıyormuş gibi davranır. Artık ona ulaşamazsınız, adeta görünmez bir duvar örmüştür.
3- Tartışmada Taşma Noktasına Gelme; Bir yanlış daha kişilerin ”Taşma” noktasına gelmiş olmalarıdır. Sel baskını gibi taşar. Çünkü tartışma sırasında sürekli eleştirilen kişi kapana kısılmış gibi hissetmektedir, kendisini korumak için sıkça duvar örmeyi kullanmıştır, fakat artık örülen duvarlar biriken suları tutamaz ve taşma meydana gelir. ”Mutsuz evliliklerde bu üç madde genellikle bir arada görülürler.”
4- Sağlıklı Düşünme Yetisini Kaybetme; Taşmanın gerçekleşmesinden sonra artık kişinin beden dili tepki vermeye başlar. Kalp atışı hemen hemen 2 katına çıkar, terleme olur, yoğun adrenalin salgılanır ve tansiyon yükselir. Taşma olunca bilgi işleme becerisi azalır, kısaca eşin ne dediğini anlamak güçleşir, savaş ya da kaç tepkisi oluşur. Problem çözme becerisi ortadan kalkar, kişinin tek yapabileceği ya savaşmak ya da kaçmak olacaktır. Ve maalesef mutsuz evliliklerde, olayın yatışması için karşılıklı zaman tanımaktansa savaşma tercih edilen durumdur.
5- Birbirine Nefes Alacak Vakit Bırakmamak; Sonuca ulaşmayan onarma çabalarıdır. Gerilimi azaltmak ve taşmayı engellemek için eşlerden birisinin çabalamasıdır. Örneğin; ”Bekle biraz sakinleşeyim” veya ”Ara verelim” gibi sözler işe yarayabilir. Genellikle ilişkideki pozitif taraf ağır basıyorsa bu çabalar başarılı olabilir. Fakat eğer ilişkide olumsuz başlangıç, 4 uzak durulması gereken hareket ve taşma sıkça yaşanıyorsa genellikle bu çabalar fark edilmez ve başarısız olur. Yapılması gereken ise nefes alacak zaman tanımaktır.
6- Kötü Anıları Tekrar Tekrar Gündeme Getirmek; Kötü anıları fazla hatırlamak, yeniden kaleme almaktır. Şöyle düşünün yaranız var ve kabuk bağlamaya başlıyor ve siz çekip koparıyorsunuz yara yine kanıyor, aslında biraz zamana bıraksanız kabuk kendiliğinden zaten düzecek fakat siz kabuğu kaldırdıkça daha derin ve kalıcı yara olma ihtimali daha fazladır. İyi anılar, ilişkinin başlangıcında yaşanan güzel ve yoğun duygular ise genellikle önemsizleştikleri için veya artık acı verdiği için unutulurlar. İyi anıları hatırlamak için ; bir defter tutup her gün sizi mutlu edecek şeyleri not alabilirsiniz. Geçmişle alakalı ise hafızanızı zorlayıp hatırladığınız iyi anıları tazeleyebilirsiniz.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya