İlişkiler Biterken Sevgililere Ne Oluyor da Değişiyor?
Acısız ayrılık var mıdır? Peki ilişkinin bitiriliş şekli, ilişkinin kalitesi hakkında bize bilgi verebilir mi? Günümüz ilişkilerinin formatına bakıldığında eskiye nazaran, artık bir ilişkiyi başlatmak da bitirmek de oldukça farklılaşmıştır. Tüm ezberler bozuldu. Eski zamanlarda olduğu üzere, ilişkiler sonsuza kadar sürecek şekilde başlayıp, ölüm ayırıncaya kadar devam edemediği gibi, ilişkinin başında kişilerin gösterdiği karakter özellikleri ile sonundaki karakterleri de birbirinden çok farklıdır. İlişkinin başında kişiler kendi en iyi yüzlerini gösterirken, sonlarında ise gerçek yüzlerini gösterirler.
Peki insanlar başlatabilmek için o kadar çaba harcarken, neden bitirirken bambaşka bir tavırla birden bire bir ilişkiyi sonlandırırlar? İlişki için çabalamalı mı? Yoksa bir şeyleri kabule geçmek mi gerekir? İşte ilişki bitimlerinde yaşadığımız ruh halleri;
İlişki Bittiğinde Yenildiğini Hissetmek;
Huzursuzluk ve mutsuzluk veren bir ilişkiyi bitirmek içten içe iki tarafa da doğru ve gerekli gelse de; “Bu ilişki bitecekse de ben bitiririm” egosal düşüncesi ile önce direnir sonra ise acılar içinde bitmemesi için kendimizden vereceğimiz kadar tavizi vermeye devam etmek isteriz. karşımızda üç seçeneğimiz vardır; ya kötü giden ilişkimizi tamir ederiz ya kötü giden ilişkimizi bu şekilde gittiği yere kadar gitmesini ya da ilişkiyi sonlandırmayı tercih ederiz. Seçimimiz genelde ilişkiyi tamir etmek ya da sonlandırmaktır, arası yok gibidir. Ayrılmayı ise bir yenilgi gibi algıladığımızdan egomuz bundan rahatsız olur. Oysaki ayrılmak bir yenilgi değil, mutsuzluğun sonucudur. Ayrılıkları yenilgi ya da karşıdaki kişi tarafından reddedilme olarak algılarsak ayrılığa karşı koyarız. Ve manipülasyon yapmaya başlarız; tehdit, ısrar, şiddet, vicdan azabı gibi yollara başvururuz. Buda ilişkinin sağlıklı bir şekilde sonlanmasını engeller.
Henüz İlişkiyi Bitirmeye Hazır Olmamak
İlişkilerin bitirilmesi sürecinde hiç bir zaman iki tarafta tam manasıyla ve aynı derecede hazır olamaz. Buda ayrılıklar da acıyı kaçınılmaz yapar. Bu sebeplerle ilişkiyi bitirirken hazır olduğunda ya da uygun vakit geldiğinde ayrılmayı beklemek çok da doğru bir karar değildir. Diyelim ki eşiniz ya da sevgiliniz sizden ayrılmak istediği kararını söylediğinde onunla ilişkiye nasıl devam edebilir? istemeyen birini bir ilişkiye ne kadar zorlaya bilirsiniz? Ya da bir ilişkiyi hem sürdürmeye çalışırken hem de kendinizi nasıl ayrılığa hazırlarsınız? Ayrılığa hazır olmak için ya önceden açık açık konuşmadan ilişkide sorun yaratmak, ilgisiz davranmak ya da kötü muamele yapmak lazım ya da ayrılık kararı ile hazırlık sürecini başlatmak lazımdır ki doğru olan da budur.
Kandırıldığını Hissetmek
Ayrılığa biz hazır olmadığımız için eşimizin de bencilce ve acımasızca davrandığını düşünürüz. Depresif ruh haline bürünürüz. Çünkü bize göre biz ilişkide bir şeyleri düzeltmeye çabalarken karşı taraf; bizi kandırmış, ayrılık kararı almış ve kendini hazırlamıştır. Kendimizi aldatılmış, kandırılmış ve değersiz hissederiz. Kandırılmışlık duygusu bizi ona karşı saldırgan ve öfkeli, kendimize karşı üzüntü içinde kurban rolü oynarken bulmamızı sağlar. Bir yanımız ondan nefret ederken, bir yanımız tekrar bir arada olmak için çabalar. Bu durum bize daha fazla hata yaptırır, tam da ayrılık aşamasında kendimizi daha fazla suçlu hissetmemize sebep olur. Kendini terk edilmiş hisseden kişi hem öfkelidir, hem de üzüntü hem eşini sever hem de onu ortada bıraktığı için öfkelenir. Oysa böyle bir durumda yenilginin öfkesi yerine ilişkinin bitmesinin hüznünü yaşamak en doğru olandır.
Kaybeden Aslında Egolardır
Biten ilişkinin kişide oluşturduğu ağır etkilerden biri de ilişkiyi hayatındaki gücün, başarının göstergesi olarak görmesidir. Kişinin ilişkisi her şeyi ise ve ilişkiyi kontrol eden egoları ise ilişkinin bitmesi bir yandan büyük yıkım bir yandan ise ağır bir öfke yaşatır. Sevgilisinin ilişkiyi bitirmesini hazmedemez, kaybeden aslında kendi değil egosudur. “O kim ki beni terk eder ben bırakmadığım sürece bir ilişki bitemez” der ve egonun oyunlarına kapılıp gider.
Kısır Döngüler
Her ayrılık benzer deneyimleri yeniden canlandırabilir. Temizlenmeyen bilinçaltı tecrübelerimiz, yeni ayrılıklarda aynı acıları tekrar tekrar yaşatır. Bu nedenle kaderci bir yaklaşım sergilediğinizde “Bu benim kaderim, hep böyle oluyor” tavrı sizin acınızı yaşayıp kabullenmenizin önüne geçecektir.
İlişkinin İçselleştirilmesi
İlişkimizi benliğimiz, karakterimiz veya duruşumuzun bir yansıması olarak görürsek, bitmesi halinde yok olduğumuzu, değersiz olduğumuzu düşünebiliriz. “Sensiz ben bir hiçim, sensiz ben yok olurum” gibi ifadeler hem bağımlı bir yapıyı gösterirken, hem de ilişkiyi fazlaca içselleştirdiğimizi gösterir.
Her birimiz ilişkimizdeki bitişlerde benzer dışa vurumlar sergileye biliriz. Oysaki unutmamamız gereken; Hayatta hiç kimse karşımıza tesadüfen çıkmaz. Tıpkı sevgilimizin ya da eşimizin olduğu gibi. Beraber yol alman ve hayatı sevgiyle paylaştığın sürece birbirinizin hayatında olmak sizi zenginleştirir. Fakat hayat dersleri alınmış artık birbirinin hayatında oynayacak rolleri kalmayan kişilerin sevgi ve saygı çerçevesinde ilişkilerini sonlandırması gerekir. Karşı taraftan intikam almak için yapılan her hareket en çok sizin canınızı acıtır. Kabul edin ve hayatınıza yeni deneyimleri davet edin.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
DevamıZarar Veren İlişkiler Nasıl Sonlanır?
Bazı kişiler çok zorlu ilişkiler yaşasalar hatta zaman zaman bitirme noktasına çok yaklaşsalar da neden problemli ilişkilerini bir türlü bitiremezler? Mantıkları bu ilişkinin bitmesi gerektiğini söylese de neden cesaret edemezler? Bu kişileri bir kısır döngü gibi, her bitirdiğinde birbirine ve hastalıklı ilişkilerine çeken nedir? Şimdi son zamanlarda bir çok insanın bitmesi gereken ilişkilerini neden bitiremediklerine daha detaylı bakalım.
Her kişinin bir ilişkiyi yaşayış tarzı olduğu gibi, iki insanın bir araya geldiklerinde de oluşturdukları bir ilişki tarzı vardır. Bir ilişkide taraflar sesli anlaşmayı tarz edinmişken, diğer bir ilişki için ses yükseltmek bile çok büyük bir sorun oluşturabilir. Her ilişkide tarafların beklentileri ve ilişkiye verdikleri anlam birbirinden farklıdır. Sonuç nasıl anlaştıklarından öte anlaşabilmeleridir. Fakat birde anlaşamadıkları halde ilişkilerine son veremeyenler var.
Evet; Sağlıklı hatta mükemmel denecek kadar iyi birlikteliklere şahit olduğum gibi, taraflar arasında işkenceye sebep olacak kadar, inişli çıkışlı, her gün tartışmalarla kendilerini de, ilişkiyi de bitirdikleri fakat bir türlü ilişkiyi sonlandıramadıkları birlikteliklere de şahit oluyorum.
İlişkilerimiz bizim ihtiyaçlarımızla alakalıdır. Neye ihtiyacımız varsa o şekilde bir ilişki yaşarız. Şunu dediğinizi duyar gibiyim mükemmel ilişki tamam da, biz neden kendimizi yıpratan tüketen ilişkilere ihtiyaç duyalım ki? Haklısınız… Peki istemediğimiz ve ihtiyacımız olmadığını düşündüğümüz bu ilişkileri neden bitiremiyoruz?
Bitiremememizin altında içsel tehditlerimiz, korkularımız vardır. Eleştirilirim, yalnız kalırım, beni onun gibi kimse sevemez, kabul görmem, değersizleşirim, başarısız olurum, sevilmem, kendime yetmem gibi bir çok kök korku vardır.
Duygularınızla yüzleşin;
Yani konu yine dönüp dolaşıp bize geliyor, bilinçaltı düzeyinde, kendimizi nasıl bir ilişkiye layık görüyorsak, aynen öyle bir ilişkiyi yaşıyoruz. İlişkinizde ciddi problemler yaşıyor, her yolu denemenize rağmen iyileşme görmüyor, ilişkiyi sonlandırmak istiyor ancak bunu yapamıyorsanız öncelikle aşağıdaki tabloya bakarak; Ben Neye İhtiyaç Duyuyorum? ve Ne benim için içsel tehdit oluşturuyor? üzerinde düşünün. Sonra ihtiyaçlarınızı birden ona kadar numaralandırın ve ilişkiyi bitirdiğinizde karşılaşacağınız içsel tehditlerinizi bulun, bu bir tane de olabilir birden fazla da…
İhtiyaç | İçsel Tehdit |
Sevgi | Eleştirilirim |
Saygı | Var olamam |
Güven | Ortada kalırım |
Bağlılık | Değersizleşirim |
Aidiyet | Sevilmem |
Değer | Kendime yetemem |
Samimiyet | Yalnız kalırım |
Hoşgörü Güç | Ötekileşirim Daha iyisini bulamam |
Evet ihtiyaç ve içsel tehdit listesini kontrol ettiğinizde; İhtiyaç listenizdeki maddelerden kaçı sizin ilişkinizde sağlanıyor, bunu kontrol edin ve daha önceki ilişkilerinizin bittiğinde hangi içsel tehditle direkt olarak yüz yüze geldiğinizi geriye dönüp hatırlamaya çalışın. Burada yapmış olduğumuz şey aslında sadece kendi duygularınızın farkına varmanızdır. İlişkilerinizde önemli olan öncelikle kendi ihtiyaçlarınızı bilmek ve bu ihtiyaçların karşılanmasını, eşiniz, dostunuz ve çevrenizden beklemek yerine kendi çözümünüzü üretebilmektir. Bununla beraber tablonun amacı içsel tehditlerin çoğunun mantık dışı olduğunu görebilmenizdir. Belki aklınıza, ”Sevgiye ihtiyacım var, bunu nasıl karşılayacağım?” sorusu düşmüş olabilir. Evet, her insanın sevilmeye, güven duymaya, ait olmaya vb. şeylere ihtiyacı vardır. Ancak bunun dozunu karşınızdaki kişi bilemeyebilir ya da bu ihtiyacınızı fark edemeyebilir. Doğrudan bunu anlatmış olsanız da yine de bu ihtiyacınızı karşılayamayabilir. Dolayısıyla yine aynı yere geliyoruz, etrafımızdaki insanlar bizim ihtiyaçlarımızı yeterli şekilde karşılayamayabilir, bunu zorlarsak da ciddi tartışmalar yaşanabilir. O zaman yapacak bir işimiz daha var. Şimdi de neden bu duygulara ihtiyacınız olduğunu bulmaya çalışın. Biraz daha geçmişe gidin ve anne-babanızla olan ilişkilerinize bakın. Tamamlanmayan hangi ihtiyacınız var? Belki de onları tamamlamak istiyorsunuzdur farkında olmadan.
Neden Hep Aynı İlişkileri Hayatıma Çekiyorum?
Kendimizin ve ihtiyaçlarımız farkında olursak işler daha kolaylaşacaktır. Neticede bu ilişkide karşı taraftan alamadığınız ihtiyacı bir başka kişiyle yaşayacağınız ilişkide alabileceğinizin garantisi de yok. Yani ilişkiyi bitirip, kendinizi tanıma fırsatını kendinize vermez, olduğu gibi bırakırsanız yaşayacağınız diğer ilişkiler de benzer olacaktır. Bu yüzden ”Neden hep aynı ilişkileri hayatıma çekiyorum” diye hayıflanırız. Gerçekten de Onlar sizi değil, siz onları farkında olmadığınız halinizle seçiyor, beğeniyor ve buluyorsunuz. Sağlıksız bir ilişki tüm hayatınıza etki edebilecek kadar güçlü yapıdadır.
Evet bir zamanlar çocuktunuz ve belki de mükemmel ilişkiye sahip, ailelerde yetişmediniz, fakat bugün kendi sorumluluğunu alabilecek bir yetişkinsiniz. Şimdi kendi ihtiyacınız belirleyip bunu kendinizde tamamlamak size düşüyor. Fakat bu aşama zorlu bir süreç olabilir. Bu durumda çözüm bulmanız ve ruhsal dengenizi koruyabilmek için dışarıdan bir destek, bir uzman yardımı almak kendi içinizde kendinizin farkına varmanızı sağlayacaktır.
Siz ihtiyaçlarınızı tamamlayıp, tam olmadıkça hayatınıza tam birini çekemeyeceğiniz gibi, içsel tehditleriniz ve korkularınızla yüzleşmedikçe, kaynağına inmedikçe de, korktuğunuz gibi ilişkileri adeta bir bağımlılık gibi kendinize çekeceksiniz. Siz değişin ilişkileriniz değişsin.
Sevinç Karakaya
DevamıAyrılık Acısını 5 Adımda Nasıl Atlatırsınız?
Ayrılık süreci kolay değildir. İnsan acı çeker sanki bir yakınını çok sevdiği birini kaybetti de, bir yas dönemine ihtiyacı varmış gibidir. Hatta öyle ki mantığımız, içinde bulunduğu ruh halinden sıyrılması gerektiğini bilir. Fakat bunu nasıl atlatmalı, ne kadar zaman geçmeli bunu kestiremeyiz. İşte size ayrılık süreci nasıldır ve ayrılığı atlatmanın 7 adımı nedir ?
Aslına bakarsanız, ayrılık da hayatımızda ki bir çok olay gibi, bizim ayrılığa verdiğimiz değer ve bakış açımızla ilgilidir. Eğer kalbiniz, zihniniz ve bedeninizdeki değişimlerin tamamen normal olduğunu anlayabilirseniz, ayrılıklar o kadar da zor değildir. Ayrıca bir yanınız eski sevgilinizi yada eşinizi yanında isterken, diğer yanınız ona zarar vermek istiyor olabilir. Bunlar ayrılık sürecinde çok normaldir. Normal olmayan şey ise kafa karışıklığı, yalnızlık ya da mutsuzluk halinde takılıp kalmaktır.
Ayrılıkta bir süreç vardır ve sizin geçmişte kalanı geçmişte bırakıp, yolunuza devam edebilmeniz için bu 7 adımlık süreci sağlıklı bir şekilde acınızı yaşayarak geçirmeniz gerekir. Bu 7 adım her kişide aynı sırada gitmeye bilir yada her adımda bulunma süreci kişiden kişiye değişebilir. Fakat yine de içinde bulunduğunuz her aşamayı olumlu bir şekilde atlatmaya çalışmalısınız. Kendinize haksızlık edip, yıpratmayın ve her şey ne kadar kötü görünürse görünsün, kendinizi bu durumu atlatacağınız konusunda motive etmekten vazgeçmeyin.
Ayrılık Sürecinin 7 Adımı
1- Şoktan Çıkıp, Kabullenmeye Geçiş ”Ne” Durumu:
Bedenin acıya verdiği doğal korunma yolunun ilk tepkisi şok durumudur. Ve ilişkiniz, evliliğiniz ilk bittiğinde, olacaklarla ilgilenmek, düşünmek istemeyebilirsiniz. Her şey kafanızda yerini bulamamış bir durumda, gözünüze çok korkunç, çok yalnız ya da çok kafa karıştırıcı gelecektir. Bu inanamama hali birkaç dakika, günler, haftalar hatta aylarca sürebilir . Ayrılık hiç beklemediğiniz bir anda geldiyse, bu aşamadan çıkmanız daha da uzun zaman alabilir. Yaşanan ayrılık sahnesi konusunda hafızanızdaki anıların bulanık olması, nefesinizin kesildiğini hissetmeniz ya da uyku sorunları yaşamanız tamamen doğaldır.
Yapmanız gereken; İlginizi farklı aktivitelere kaydırmaya çalışın. Bir meditasyon, dua ve uzun yürüyüşler içinde bulunduğunuz durumdan çıkmanızı kolaylaştıracaktır. Bu şaşkınlık durumunun bir geçiş süresi vardır. Ve bu süre ilerlediğinde ayrılık size daha net bir şekilde kendini gösterecektir.
2- Ayrılığı İnkar Etme, ”Hayır Canım” Durumu:
İnkar gerçekliğin reddedilmesi ve duyguların bastırılması, saklanmasıdır. İnkar aslında kobul etmeme halidir. ”Eğer bu kalp kırıklığını kabul etmezsem, böyle bir şey yaşanmamış demektir.” düşüncesidir. Altında yeniden bir araya gelme umudu yatar. Ayrılığın bu aşamasında, eski sevgiliyi/ eşi telefonla aramak, ona mail atmak ya da sosyal medyada yaptıklarıyla ilgilenmek, arkadaşlarından haber almaya çalışmak çok sık görülen davranışlardır. Kişi bu hareketleri ilişkide her şey yolundaymış gibi hissetmek ve ayrılığın verdiği kalp kırıklığını ertelemek amacıyla yapmaktadır.
Yapmanız gereken; Tüm korkularınızı, mantıksız düşüncelerinizi, aklınıza gelebilecek her şeyi beyaz bir kağıda yazın kimseye anlatmak zorunda değilsiniz. Sanki karşınızda sevgiliniz yada eşiniz varmış gibi ona söyleyemediğiniz yarım kalan içinizde ne varsa yazın daha sonrada bunları yakın. İçinize atmak size aynı olayları tekrar tekrar yaşata bilir. Durumu önemsememeyi bırakın. Ayrılığınızla başa çıkmamak, daha sonra duygusal hissizliğe yol açar ve tıkanıp kalmanıza neden olur.
3- Kendinizi Tüm Çevrenizden Somutlaştırma ”Yalnız kalmak istiyorum” Durumu:
Asıl çetrefilli süreç ayrılığı kabullendikten sonra başlar. ilişkideki çözemediğiniz soru işaretleri kafanızda dolaşmaya başlar. Eski sevgilinizle/eşinizle aranızdaki ilişkiyi kafanızda tekrar tekrar yaşarsınız. Amacınız hangi noktada işlerin bozulmaya başladığını anlamaya çalışıp, acaba bu ”ilişkiyi kurtarabilir miydik?” sorusunu aramaktır. Düşünceleriniz genellikle birbiriyle uyuşmayan dağınık düşüncelerdir. Adeta boşlukları doldurmaya çalıştığınız bir bulmaca gibi doğru cevapları bulmak için zorlarsınız kendinizi. Ayrılık sürecinin bu adımı, sizi geri çeker, maillerinizi ya da telefonunuzu kontrol etmek bile istemezsiniz. Perdeleri sıkıca kapatıp, kimseyle görüşmez evden çıkmak istemezsiniz. Dışarıya çıkıp, dünyaya bu ilişkinin bittiğini kabul ettiğinizi göstermek istemezsiniz. Evde tek başına oturup boş boş oturmak abur cubur yemek sizi daha iyi hissettirir.
Yapmanız gereken; Düzenli olarak duş alın ve güne başlamak için, iş sosyal hayat gibi, kendinize sebepler oluşturun Kurban rolünü bırakın. ”Beni kimse sevemez” , ”Beni kimse istemiyor”, ”Kimsem yok” gibi mantıksız düşüncelerin sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Ne siz kendinize acıyın neden birilerin size acımasını beklemeyin.
4- Nefret Ve Öfke Patlamaları, ”Bana Yaptıklarından Dolayı Senden Nefret Ediyorum” Durumu:
Bu aşamada kalbiniz iyice kırıktır, mutsuzluktan öfkeniz içinizi kemiriyordur. Aslında kırık kalbiniz hem eski eşinize/ sevgilinize, hem de bu duruma izin verdiğiniz için size çok öfkelidir. Ayrılığınızın bu aşamasında, kendinizi onun resimlerini yakarken, sizdeki eşyalarını rehin tutarken, onu, arkadaşlarına kötülerken bulacaksınız. Eğer kızgınlığınız kendinize karşıysa, sık sık kendinizle öfkeli konuşmalar yapacak, aklınızdan birçok pişmanlık düşüncesi geçecektir. Çoğu zaman öfkeniz ağlama krizlerine kendini bırakabilecek. Asıl yapmak istediğiniz, suçu birilerine fatura etmektir..
Yapmanız gereken; Öfkenizi kabullenin… Bu aşamada bir uzamandan yardım alabilirsiniz. Yine duygularınızı bastırmayın ya konuşun yada yazın. Fakat en büyük yapacağınız hata öfke ile saldırgan hareket etmektir. Bu tarz durumlarda kendinizi frenleyecek yöntemler geliştirin.
5- Eski Eşinizle Pazarlık, ”Onu Nasıl Geri Kazanabilirim ?” Durumu:
Bu adım eski eşinizi yada sevgilinizi geri kazanmayı istemekle ilgili bir süreçtir. Hatta ayrılığa sizin yaptığınız bir hata neden olduysa, kendi suçunuzu affetmekle içinde böyle bir pazarlık süreci vardır. Aslına bakarsanız oldukça tehlikeli bir süreçtir. Yenilgi kabul edilmemiş ve eski sevgili/ eş ile tekrar birleşmek için yanıp tutuşuyor olabilirsiniz. Aşırıya kaçıp, uzlaşmaya varmak adına anlaşmalar sunabilir ya da başka biri gibi karşısına çıkıp; daha formda, daha az kıskanç, daha anlayışlı olmayı deneyebilirsiniz. Fakat gerçek, şu anda hissettiğiniz acıyı görmezden gelmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.
Yapmanız gereken; Kendinizle ilgili sizi mutlu eden ve geleceğinizde hayatınızda olmasını istediğiniz şeylerle ilgili bir liste yapın. Ve bu listeye eski sevgiliyi/ eşi geri kazanmayı dahil etmeyin.
6- Bunalım, Depresyon, ”Onu Unutamıyorum” Durumu:
Ayrılık bu adımında, kaybınızın büyüklüğünün farkına varacaksınız ve bu size fazlasıyla ağır gelecektir. Kendinizi hafif depresyona benzeyen, bunalım, yoğun mutsuzluğun hakim olduğu bir ruh durumunda bulabilirsiniz. Bu adımda, hayatınızın ilişkinizden önce nasıl olduğunu hatırlamanın, oldukça zor olduğunu düşüneceksiniz. Yataktan çıkmak bile zor gelecek ve hatta umutsuzluk, acizlik ve mutsuzlukla, duygularının neden olduğu fiziksel acılar bile hissedebilirsiniz.
Yapmanız gereken; Çevrenizde olumlu düşünen insanlarla olmaya çalışın ve bol bol yürüyüş yapın. kendinizi sonradan başa çıkamayacağınız aşırı yemek ya da içmek gibi sağlıksız davranışlara yöneltmeyin.
7- Artık Kabul Ediyorum, ”Olması Gereken Buymuş” Durumu:
Bu adım artık kabullenmedir. Bu adım size diğer o bütün zor aşamaların yaşanmasına değdiğini hissettirecektir. Bu aşamada artık derin bir nefes alabileceksiniz. Geçmişin ne gibi anlamlar taşıdığının ve geleceğin size neler getireceğinin farkına varacaksınız. Güneş yeniden sanki sizin için doğduğunu hissedeceksiniz, yeniden kendiniz gibi hissetmeye başlayacaksınız. Artık yolunuza devam etmeye ve ileriye bakmaya hazırsınız.
Yapmanız gereken; Kendinizi ve ayrılığınız kutlayın. Tabi ki arada bir hüzünlenebilirsiniz. Bu çok normaldir. Fakat artık daha çabuk sıyrılıp normal hayatınıza devam etme zamanıdır. Hayatınızda olumlu düşünceleri arttırın.
Sevinç Karakaya
Devamı