Aldatılan Kadın İlişkiye Devam Edebilir mi?
İlişkilerde yaşanan aldatma ilişkide bir yara açmıştır ve kolay kolay iyileşecek bir yara değildir bu. Kırılan çok değerli bir vazonuzu düşünün ne kadar düzgün bir şekilde parçaları bir araya getirseniz de eskisi gibi olmayacaktır ve her zaman azar azar su sızdıracaktır. Aldatma yarası hiç kapanmaz fakat hayatımızda bir sebep buluruz affetmek ve hayata devam etmek için… Çoğu kadın aldatılma ile karşı karşıya kaldığında; bir kadın olarak gururu kırılmış, bir eş olarak güvenini yerle bir etmiş olsa da kararını bir anne olarak veriyor. Tüm bunlar yaşanmadan önce ne kadar da mutluyduk ya da o öyle sanıyordum diye düşünür. Peki gerçekten mutlu olsalar eşleri onları aldatır mıydı? aldatmadan sonra ne olacak? Aldatılan kadın eşine tekrar güvenebilecek mi? Yoksa, bir kere yapan yine yapar korkusuyla mı yaşayacak? Aldatılan çoğu kadın benzer bir kararsızlık yaşıyor ve sonunda da pişman olacağı bir karar verebiliyor. Oysa, aldatma krizini doğru yöneterek bu krizi zarar görmeden ya da en az zararla atlatmak mümkündür.
“İlişkinin sonu geldi mi?” sorusunun cevabı sizin ve eşinizin ilişkinizin, bitmesini isteyip istememenize bağlıdır. Bazıları için aldatma geri dönülmez bir yolken, bazıları için atlatılabilecek bir sorun, aşılabilecek bir engel olabilir. Kimi ilişkilerde aldatma ölümcül bir darbe, kimilerinde de ilişkiyi gözden geçirerek olumlu değişiklikler yapmayı sağlayan bir uyarı sinyali gibidir. Aldatma sonrasında yaşanacaklar, aldatmanın nedeniyle doğrudan ilişkilidir. Sadece cinsel nedenlerle bir kaçamak olarak yaşanan aldatma ile bir süredir devam eden duygusal bir aldatma ilişkisinin sonuçları farklı olacaktır. Aldatma sonrasında ya siz ilişkinizin sona ermesine karar verebilirsiniz ya da eşiniz zaten sona ermesini istediği için aldatmış olabilir.
Peki ilişki devam edebilir mi? Evet eşiniz pişman olmuş sizden af dilemiş, siz de bitirmek istemediğiniz için ilişkinize son vermemiş ama nasıl devam edebileceğinizi bilmediğiniz için endişeleniyor olabilirsiniz. Bu süreci daha kolay geçirebilmek için aşağıdaki sekiz adımlı kılavuzdan yararlanabilirsiniz.
Kendinizi Dinleyin: Aldatma hakkındaki tüm bildiklerinizi unutun. Çünkü bunların koşullandırdığı duygular sizi hiç istemediğiniz yanlış kararlara yöneltebilir. Durumun sadece size ve ilişkinize özel olduğunu düşünün. İçinizden gelen sesi dinleyin ve hayatınızın bundan sonrasında ne yapmak istediğinize odaklanın. Kendi iç sesinize kulak verin. iç ses negatif ego gibi güçlü ve bağıran değildir, sessizce size tek cümle fısıldar, mesela “dikkat et” gibi…
Affedin Özgürleşin: Biliyorum bu söylendiği kadar kolay olmayabilir ama eşinizle birlikte devam etme kararını verdiğinize göre bunu siz de istiyorsunuz demektir. Yapılanı onaylamak anlamına gelmeyen ama yapılanın verdiği acıyı hafifletmek için gerekli olan affetmek, olup bitmiş ve değiştirilemeyecek olayların içinizi kemirmeye devam etmemesi için yapabileceğiniz en iyi şeydir. Affetmek, mutluluğunuz için eşinize vereceğiniz bir hediye olacaktır. Affetmek sadece dille olmamalı, kabule geçip geçmiş konular her gün masaya yatırılmamalıdır.
Eşinizi Anlamaya Çalışın: Aldatmayı bir suç, eşinizi bir suçlu, kendinizi de mağdur, kurban olarak görmeyi bırakın Eşinizin bunu neden yaptığını anlamaya çalışın. Onun kendini ifade etmesine ve nedenlerini anlatmasına fırsat verin. Eşiniz de aldatmanın gerçek nedeninin ne olduğunun farkında olmayabilir ve bunları birlikte konuştuğunuzda farkına varabilir. Yolunuza nasıl devam edeceğinize karar vermek için her şeyi tüm ayrıntılarıyla konuşarak ilişkinizde gerçek soruna odaklanmaya çalışın.
Yeniden İlişkiye Başlayacaksanız Tüm Sorumlulukları Paylaşın: Aldatmanın nedenlerini tarafsız olarak değerlendirin ve kendi payınıza düşen sorumluluğu üstlenin. İlişkinizde yaşanan her şeye eşinizle karşılıklı iletişiminizde, neden-sonuç ve etki-tepki süreçleri içinde, her ikinizinde dahil olduğunuzu unutmayın. İlişkinize başlarken, sorunlar yaşarken ya da mutluyken de hep iki kişiydiniz; ilişkinizi yönlendirme ve yolunuzu belirlemede de ortak sorumluluğa sahipsiniz.
Yıkıcı Değil, Yapıcı Olun: İlişkinizdeki sorunları ve nedenleri belirlediğinize göre, artık sıra bunların değiştirilmesine ve düzeltilmesine geldi. Bunun için sizin eşinizden, onun da sizden beklentilerini açıkça konuşarak birbirinizin isteklerini ve değişmesini istediğiniz davranışlarınızı listeleyin. Sorunlarınızı çözüme kavuşturmak üzere bu beklentileri ve değişiklikleri yerine getirmek için yapıcı ve somut adımlar atın. Bu süreçte yapacağınız eleştirilerin de olumlu ve yapıcı olmasına dikkat edin.
Tekrar Güvenmeyi Öğrenin: İlişkinizde aldatmanın en fazla etkilediği şey eşinize olan güveninizdir. Ona tekrar güvenmeniz elbette çok kolay ve kısa sürede olmayacaktır. Ancak “Bir kere yapan yine yapar” anlayışına takılı kalmadan eşinizin hatasından ders aldığını düşünerek ona tekrar güvenmek için çaba gösterin. Elbette burada asıl iş eşinize düşecek ve güveninizi tekrar kazanmak için çaba harcaması gerekecektir ama siz de yersiz şüphelere kapılmadan ve sürekli dedektiflik yapmadan eşinize bu konuda yardımcı olun.
Cinsel Yaşamınızı Önemseyin: Mutlu bir ilişki, duygusal ve cinsel mutluluğun birlikteliğiyle mümkündür. Eşinizle duygusal sorunlarınızı çözmeyi bekleyerek cinsel yaşamınızı ihmal etmeyin. Aksi halde bir yeri yaparken bir yeri yıkabilirsiniz. Romantizm ve tutkuyla yaşayacağınız cinsellik, duygusal bağlılığınızı güçlendiren önemli bir faktör olarak ilişkinizdeki sorunların çözümüne de olumlu yansıyacaktır.
İlişkiniz İçin Destek Alın: Eşinizle ilişkinizi sürdürmek birlikte çıktığınız bu yolda ihtiyacınız olan ilk şey bunu yapmaya istekli olmanızdır. Ancak bu isteğe sahip olduğunuz halde yaşadıklarınızın etkisini üzerinizden atamamış olabilir ve kendinizde yeniden başlama gücünü bulamayabilirsiniz. Böyle bir durumda, desteğe ihtiyacınız olacaktır ama bu desteğin nesnel ve tarafsız bir bakış açısıyla verilmesi önemlidir. Dolayısıyla eş, dost, akraba çevresi yerine, bu konuda uzman bir uzmandan destek alabilirsiniz.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya
DevamıKıyaslama Yaparak İlişkinizin Tükenmesine İzin Vermeyin
Evlilikleri boşanmaya götüren sebeplerin başında, toplumumuzun gayri ahlaki davranış şekli olarak algıladığı aldatma, halen evliliği bitiren en baştaki sebepler arasında… Elbette hiç bir evliliğe çiftler aldatmak ya da aldatılmak için başlamıyor, fakat maalesef sorunlu evliliklere bakıldığında bir çoğunun aldatmalarla yara aldığını görüyoruz.
Peki aldatmanın sebebi sadece başka birinden fiziksel beklentiler midir? Tabi ki bir ilişkide aldatma ne dinimizce nede ahlaki olarak kabul edilecek bir durum değildir. Fakat aldatmanın kaynağı incelendiğinde sadece fiziksel bir beğeniden yada istekten de kaynaklanmadığı ortadadır.
En Büyük Aldatma Sebebi Kıyaslamalar;
Eşlerini aldatan kişiler üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki; eşini aldatan kişilerin yüzde kırk beşinin aldatma sebeplerinin sadece fiziksel çekim değil, duygusal ihtiyaçlardan kaynaklandığını ve yüzde yetmişi ise eşinin kendisini bir başkasıyla kıyasladıklarını söylüyor. Sonuçlara göre diyebiliriz ki, aldatmalara teşvik eden sebeplerin başında negatif kıyaslamalar yatmaktadır.
Negatif kıyaslama bir kısır döngüdür, çiftler kıyasladıkça daha fazla negatif kıyaslama yapar ve ilişkilerinin güçsüzleşip, yara almasına sebep olurlar. Şöyle düşünün nasıl ki, yeterli beslenememe durumunda, yoğun stres dönemlerinde, metabolizmanız zayıf kalıp, kolay bir şekilde mikrop kapıyorsunuz, aynı o şekilde; kavga, küslük, iletişimsizlik, cinsel sorunlar, senin ailen, benim ailem meseleleri, ekonomik sorunlar, güç ve iktidar mücadelesi gibi ilişkinin bağışıklık sistemini zorlayan herhangi bir durumda aldatma belirtileri ortaya çıkabiliyor, ilişki yıprandıkça yeni biri aldatmaya neden olabiliyor.
Eşlerin birinin elini uzattığı ama ötekinin tutmadığı zor zamanlarda, yalnızlık, hayal kırıklığı, öfke ve kırgınlık tüm benliği kaplayarak, zamanla kaçınma ve uzaklaşmaya, sorunlarını konuşarak çözme yerine, sorunların etrafından dolaşılmasına veya halının altına süpürülmesine, kırgınlığın ele alınmamasına ve asla onarılmamasına yol açarak aldatmayı derinleştirebiliyor. Birbirinin duygularını yok saymak, dikkate almamak, sevgi ve değer göstermemek kötü bir alışkanlık haline geldiğinde, güven azalıyor ve bazı ihtiyaçların dışarıdan karşılanmasını çok yanlış bir şekilde meşrulaştırabiliyor.
Eşlerin birbirlerini başkalarıyla kıyaslaması ise, evliliği bitiren noktalardan ve birçok evliliğin temeline dinamit koyan şeylerden biridir. ‘Onların çok güzel bir evi ve son model bir arabası var, Ali bey çok başarılı bir adam ama sen başarısızsın’ diye başlayan bir cümle, telafisi imkansız yaralara yol açabiliyor.
Aldatmayı önlemek ve var olan ilişkinizi korumak için ise; eşinize olan negatif kıyaslamanın önüne geçmeniz gerekir. Yapmanız gereken negatif kıyaslamadan uzaklaşırken, bir yandan da eşinizle empati kurup, onun içinde bulunduğu bu olumsuz durum karşısında yaşadığı zorlukları fark edip duygularını anlayabilmektir.
Evliliğin Başlarındaki Pozitif Kıyaslama Evliliği Sağlamlaştır;
Evlilik de eşlerin ilişkileri ilk zamanlarda, yapılan pozitif kıyaslamalarla sağlamlaşabilir. Mesela ‘Kerem çok zor bir adam, eşine karşı çok katı ve düşüncesiz. Benim eşim ise, komik ve çok ince biri onunla evli olduğum için çok şanslıyım. Başka biriyle evli olmayı hayal bile edemezdim’ gibi pozitif yani olumlu kıyaslamalar, ilişkinizdeki olumlu yönlere yoğunlaşmanızı sağlar.
Peki Pozitif Kıyaslamanın Evliliğinize Başka Ne katkıları Var?
- Evliliğinizin doğru evlilik ve eşinizin de sizin için en doğru eş olduğunu pekiştirmenizi,
- Eşinizle birbirinize her geçen gün daha çok değer vermenizi,
- Birbirinizin olumlu yönleriyle gurur duymanızı,
- Eşinizle ‘sen’ yerine ‘biz’ düşüncesini geliştirmenize,
- İlişkinize olan bağlılığınızı arttırmanızı,
- Eşinizle duygusal ihtiyaçlarınızı daha kolay karşılayabilmenizi,
- Evliliğinize daha olumlu ve umutlu düşüncelerle bakmanızı,
- Eşinizle birbirinizin olumsuz yönlerini daha az fark etmenize,
- Birbirini kaybetmekten korkarsınız, bu düşünceyi bile aklınıza getirmemenizi, birbirinizin hayatında olduğunuz için şükretmenizi,
- Ve zor zamanlarınızı kolaylıkla atlanmanızı sağlar…
Kıyaslamalar Evlilikleri Bitiriyor;
Çoğu çift farkına bile varmadan, eşine yada kendisine bile itiraf etmeden negatif kıyaslamalar yapmaktadır. Çift birbirine sırt çevirdiğinde, sağlıklı iletişim kuramadığında ve birbirlerinin duygularını yok saydığında, olumlu kıyaslamaların aksine negatif yani olumsuz kıyaslamalar evliliği yıkıma doğru götürür. Eşinizin yerine başkası koyma yada kıyaslama, ‘o kişi ile evli olsaydım daha mutlu olabilirdim’ düşüncesi evliliğinizi yıkacak bir darbe hükmündedir.
Negatif Kıyaslamanın Evliliğinize Verdiği Zararlar;
- Eşinizle birbirinize olan bağlılığınızı azaltır ve ilişkinizi zehirler,
- Birbirinizin kusurlarınıza odaklanmanızı sağlar
- Eşlerin birbiriyle her konuyu konuşamamalarına ve birbirlerinden gizli şeylerinin olmasını sağlar,
- İlişkileri noktasında güvensizlik, hep kaygıları olasına neden olur,
- Tartışmaların şiddetinin, mutsuzluğun artmasına ve ilişkileri adına umutlarının yitimini perçinler,
- Keşkelerin, diğer seçeneklerin daha fazla düşünülmesini sebep olur,
- Aldığı üründen memnun olmayan, kandırıldığını düşünen bir müşteri gibi düşünürler,
- Eşlerin kendilerini birbirlerine adamalarını engeller ve daha bencil bir tavır sergilemelerini sağlar
- Eşlerin birbirini koşullu sevgi ve evliliklerini şartlara bağlamasını sağlar,
- Sonuçta gerçek ya da hayali başka biriyle eşini negatif kıyaslama aldatmaya zemin hazırlıyor. Kıyaslama durumunda kişi anlaşılmadığı duygusuna kapılıyor ve kendisini yalnız hissediyor. Anlaşılmama duygusu o andaki ruh haline bağlı olarak kızgınlığa, öfkeye ve küskünlüğe yol açabiliyor. Kıyaslanma sonucunda rekabet duygusunun aşırı hale gelmesi, kişinin gücünün üstünde gayret göstermesine sebep olabiliyor.
Evliliğinizi boşanma gibi dönüşü olmayan, olsa bile asla eskisi gibi olmayacak, bir yola sürüklememek için negatif kıyaslamalara değil, eşinizin olumlu, sahip olduğunuz için şükrettiğiniz özelliklerinize yoğunlaşın.
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliklerde ”Tükenmişlik Sendromu”
Bilerek yada farkında olmadan, evliliğinizde ilişkinizi zedeleyecek huzursuzluklar meydana getiren ve sonrasında pişmanlık duyduğunuz hatalar yapıyor musunuz? Yine kuralımız belli; sorunu görmek bize çözümü getirebilir. Hepimiz hatalar yaparız fakat bunların çözümsüz sorunlara dönüşmemesi için kendi hata olan alışkanlıklarımızın farkına varmalı, onları iptal edip, yerine yeni hayat tarzı ve iletişim seçenekleri edinmeliyiz. Aksi taktirde evliliğiniz tükenmişlik Sendromunun içine sürüklenir ve artık eşlerin ilişkiyi kurtarma adına hiç bir şey yapmak istemediği birbirinden uzaklaştıkları bir hal alabilir.
Evliliğinizi ve ilişkinizi tüketmemek adına, hiç fark etmeden ilişkiyi sinsice yaralayan alışkanlıklarınızdan vazgeçmelisiniz. Bu değişiklikler gözünüzde büyüttüğünüz kadar zor bir durumda değildir. Alışkanlıklarda çok küçük değişiklikler yaparak mutlu bir evliliği mümkün kılabilirsiniz. Şimdi ilişkinizi tüketen, yok eden şeyleri hayatınızdan çıkarmak için neler yapabiliriz gelin biraz yakından bakalım.
Eşinizin İsteklerini Önemseyin Ve sorun;
Birçok kadın ya da erkek eşinin ne istediğini sormaktansa ne istediğini söylemesini bekliyor. Özellikle erkekler; güçlü olmak isterler, korunmasız görünmeyi değil. Birçok konuda ihtiyaç duydukları şeyi itiraf edemezler. Onu anlamak, ihtiyaçlarını fark etmek için çok meşgul olduğunuzu ya da özellikle cinsellik konusundaki isteklerini dinlemeye kapalı olduğunuzu hissederse, ihtiyaç ve isteklerini kendine saklayacaktır. Zamanla bu birikim ilişki için bir iletişimsizlik sorununa dönüşecektir. Ne düşündüğünü ve ne istediğini sorun ona. Onun kendi kendine sizden istemesini beklemeyin, çünkü muhtemelen hiç söylemeyecektir.
Eşinize Kendini İyi Hissettirin; Daha Çok Taktir Edin;
Elbette ki herkesin içinde yaptıklarının beğenilme takdir görme arzusu vardır. Zaman zaman siz ve aileniz için yaptıkları konusunda eşinizi takdir etmeyip, ona teşekkür etmeyerek ilişkideki saygıyı ve bağlılığı yitirirsiniz. Eğer eşinizin de sizi takdir etmediğini hissediyorsanız bunu ona söylemelisiniz. Unutulmaması gereken ise ilişkilerde nasıl davranılmasını istiyorsanız kendinize, ilk önce karşı tarafın anlayacağı dilden ona o şekilde davranmalısınız.
Eşinizin Sizi Kendi Sevgi Dili Sevdiğini Fark Edin;
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi herkesin sevgi dili birbirinden farklıdır. Her zaman kendi sunduğumuz gibi sevgimizin karşılığını alamaya biliriz. Bazen de karşı taraf sevgisini sizin kadar rahat ifade edemeyebilir. Bazı erkekler severler ama sevgilerini sizinki kadar bariz bir şekilde göstermezler. Bunu sorun edip sürekli şikâyet etmek, karşı taraf için bıktırıcı bir etki yaratabilir. Duygularını belli etmeyen karakterde biriyle beraberseniz onu zorlamayıp anlamaya çalışmalısınız.
Eşinize Karşı Cinsel İsteksizliğinizi Görmezden Gelmeyin;
Eşinizin cinsel istediğinde sürekli onu kendinizden uzaklaştırmayı seçiyorsanız sevgisiz bir evliliğe doğru ilerliyorsunuz demektir. Cinsel isteksizlik sorunu yaşıyorsanız çözme sorumluluğu sizde olan bir sorunla karşı karşıya olabilirsiniz. Sebebi psikolojik ya da duygusal, her ne ise, sizin dikkatinize değer bir konu olduğundan, görmezden gelmemelisiniz.
Eşinizin Aklını Ve Fikrini Okumayın;
Onunla gerçek bir diyalog kurmak yerine kafanızda hayali bir diyalog kurarak iletişimi baştan kesiyorsunuz. Oysa yanılıyor olabilirsiniz. Onun aklından geçen her şeyi bilmeniz imkânsızdır, sizin isteklerinize ya da fikirlerinize nasıl karşılık vereceğini ona sormadan tahmin ederek kendinize bir yol çizmeniz sizi yanılgıya düşürür. Oysa derdinizi ya da fikrinizi eşinizle paylaşmanız sağlıklı bir iletişimi başlatabilir.
Eşinizin bakış Açısını Görmezden Gelmeyin;
Eşinizle her konuda anlaşmak zorunda değilsiniz. Ama bu her zaman sizin haklı olduğunuzu göstermez. Olaylara biraz da onun gözünden bakmaya ne dersiniz? Bunu yapabilmek empati duygunuzun da geliştiğini gösterir. Birbirini seven eşler her konuda aynı fikir de elbette olmak zorunda değillerdir fakat birbirlerinin fikirlerine saygı duymaları en büyük sevgi belirtisidir.
Sevgiyle Kalın…
Sevinç Karakaya