Eşinizle Sorunlarınızı Çözmek İçin 3 Basit Yol
Evliliklerdeki anlaşmazlıklar eşleri seçim yapmak zorunda bırakır. Anlaşmazlıkları çözme de ise her eş diğerinin üzerinde güç kurmaya çalışır. Fakat bu güç savaşlarında kim kimi yenerse yensin, eşler birbirine karşı olduğu zaman evliliklerinde sahip oldukları ortak güçlerini yitirirler. Sonuç olarak anlaşmazlıklar eşlerin birbirinin hayatını zenginleştirmesine değil, birbirlerini yaralamaya hizmet eder.
Mutlu ve sağlıklı bir evlilik için anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak şarttır. Eşler tartışmaya başlar başlamaz ara vermeli ve sorun çözme yöntemlerini kullanmalıdırlar. Peki nedir sorun çözme yöntemleri;
1- İyimser Bir Ruh Hali Takının; Kişiler iyimser bir ruha hali içinde olduğunda, anlaşmazlıklarda daha esnek bakıp, daha sağlıklı çözümler üretebiliyorlar. Eşler arası çelişki ne kadar fazla ise iki tarafında memnun kalacağı, ortak bir çözüm bulma olasılığı da o kadar azalıyor.
Eşler yorgun, aç yada sinirli iseler veya acele işleri varsa normal ruh hallerine göre anlaşamamaları daha yüksek ihtimaldir. Böyle bir ruh halindeyken konuşmayı deneseler bile çözümler yetersiz olacaktır. BU sebeple eşler ruh halleri düzeldiği zaman sorunlarına çözüm aramaya başlamalıdır. Peki bu iyimser ruh halini nasıl kazanabilirler?
İyimser Ruh Hali Nasıl Oluşur?
Bir evlilikte eşlerin iyi ruh hali içinde, olmalarının yolu birbirleri ile ”açık iletişim” içinde bulunmalarıdır. Açık iletişim eşler arasında samimi ve net bir anlaşmayı sağlar. Aralarında sanki yazılı olmayan gizli bir anlaşma var gibidir. Bu anlaşma sayesinde eşler, eşit ve özgürdür. Kadın erkek ayrı kişi olarak kendilerinin dışında bir dünya ile iletişim kurabilir. Birbirlerinin gelişimine katkı sağlayabilir ve her geçen gün aralarındaki sevgi, saygıyı güçlendirebilirler.
son zamanlarda çok rastladığım ”Kapalı iletişim” hakim olan evliliklerde ise; eşler birbiri ile devamlı birlikte olduklarında sorunlarını çözebileceğini düşünüyorlar. Oysa ki kapalı İletişimli bir evlilikte eşler birbirinin iç dünyasından bir haberlerdir. Karı koca içlerinden geldiği gibi değil beklentilere uygun şekilde rollerini oynarlar. Böyle bir evlilikte sorunlarına çözüm bulmak çok zordur. Bu evlilikler soğuktur, can sıkıntısı çoktur ve eşler git gide birbirinden uzaklaşırlar. Beraber fakat ayrı dünyalarda yaşarlar.
Bu problemin çözümü ve iyimser bir ruh halini kazanmanın yolu; Eşlerin birbirlerine bağlılık, canlılık ve dengeli faaliyetlerinin sayısını artırmaktan geçer. Eşler kesintiye uğramadan bir araya gelip kaliteli vakit geçirme zamanlarını düzenlemelidirler.
2- Kendinizi Ve İlişkinizi Konuşabileceğiniz Toplantılar Düzenleyin; Size sorsam… Sürtüşmeler yaşamadan sağlıklı bir ilişki kurmanın en kestirme yolu nedir? zamanla eşiniz ile aranızda oluşan mesafeyi ve birbirinize karşı kayıtsız kalmayı nasıl ortadan kaldırabilirsiniz? Çoğumuz kendi ilişkilerimize gelince tıkanıp kalıyoruz cevap veremiyoruz değil mi? şimdi bunun için size pratik bir çözüm öneriyorum. Sorularınızın cevabını bulacağınız, kendinizi ve ilişkinizi konuşup tartışabileceğiniz toplantılar düzenleyin.
Genelde benim sık sık eşlere tavsiye ettiğim, bu yöntemi biraz açalım… Eşinizle kendinize ait, çocuklar yada yakınlar olmadan, on iki saat hiç ayrılmadan ve uyumadan bir odada beraber bu zamanı geçireceksiniz. Dikkat dağıtan televizyon, telefon görüşmeleri de olmayacak. Hatta yemek yapmaya da zaman ayırmamak için en sağlıklı olan otel odasıdır tabi ki olmuyorsa ev ortamında şartlarınızı kendiniz ayarlayabilirsiniz. Birbirlerinize her şeyi söyleyebilmeli fakat fiziksel şiddet uygulanmamalıdır. Birlikte olmak şartıyla sessiz kalabilirsiniz. on iki saat boyunca her ikinizde kişisel olmak şartıyla, aranızdaki ilişkiden ve kendinizden konuşabilirsiniz. İşle ve çocuklarla alakalı konulara girilmeyecek. Sadece kendiniz üzerine yoğunlaşın.
Bütün kaçış yolları kapandığı zaman eşler birbiri ile sağlıklı iletişim kurabilir. Saatler geçtikçe birbirlerine iç dünyalarını açabilir. Evet size on iki saat uzun gelebilir fakat unutmayın evlilik bir ömür boyu süren beraberliktir.
İlk anda biraz çekingen ve acemlik çekebilirsiniz, fakat bir süre sonra bir müddet tartışır bir müddet barışırsınız. İnanın bu süreçte kendinizi birbirinize daha yakın hissedersiniz. Tartışmalardan, yemekten ve birbirinize yakınlaşmalardan sonra konuşmaya başlarsınız. Zaman bol olduğu ve kimse sizi rahatsız etmeyeceği için en derinde kalan duygularınızı birbirinizle paylaşmanızda mümkündür. Aslında eşler bu konuşmalar sonunda ”Birbirlerini kaybetmekten ne kadar çok korktuklarının” farkına varırlar. Birbirinizin neyden incindiğini, net bir şekilde görebilirsiniz. Belki ağlayabilir, birbirinize sarılabilirsiniz. Birbirinize iç dünyanızı açma cesaretini keşfettiğinizde daha önce paylaşamadığınız mutluluk ve mutsuzluk duygularınızdan da bahsetmenin keyfini yaşayabilirsiniz.
Bu uygulamayı iki ayda bir gerçekleştirmek ilişkinizi iyileştirmekte çok faydalı olacaktır. Hatta sadece sorunlu değil, normal giden evliliklerde de zaman zaman yapmanızı tavsiye ederim.
3- Evliliğinizi Değerlendirmek İçin Yardım Alın; Özellikle boşanmayı düşünen eşlerin, hayat boyu suçluluk ve pişmanlık duymamaları için doğru kararı verdiklerinden emin olmaları gerekir. Eşler evliliklerini değerlendirmek için yardım almalıdırlar.
Evliliklerinin sorunlarının çözmek isteyen eşler her zaman, şu sorunun cevabını aramalıdır. Acaba attığım her adım, söylediğim her söz, yaptığım her iş evliliğimi zenginleştiriyor mu? Bu sorunun cevabını sağlıklı bir şekilde bulabilmek için, kişi gururunu, egosunu bir kenara bırakmalı, bağışlama yolunu aramalı, bağışlama sunmalı ve kendi kusurlu yanlarının farkında olmalıdır. Ve bu her zaman kendi başımıza çözeceğimiz bir sorun değildir. Dışarıdan tarafsız bakan, size yol arkadaşlığı yapacak bir uzmanla çalışmak her zaman çok daha sağlıklıdır.
Leo Buscaglia’nın da ifade ettiği gibi, ”Boşanma, kavga, tartışma sorunlarınızı kesinlikle çözmez. Daha iyisi anlayışlı, sıcakkanlı ve esnek olmaktır.”
Eşler evliliğe gözleri açık gitmeli fakat evlilik süresince gözlerini yarı kapamalıdırlar. Birbirlerinin iyi özelliklerine ve her türlü şefkat, sevgi gösterilerine karşı gözlerini açmalı, kusurlarına ve tuhaflıklarına gözlerini yarı kapamalıdırlar. Ancak o zaman istediğimiz ömürlük bir beraberliği elde edebiliriz.
Sevinç Karakaya
DevamıEşler Arası Doğru İletişim Teknikleri Nelerdir?
Günümüz evliliklerinde yaşanan sorunlar listesinde, sıralamanın ilk sırasına tırmanmış bir sorunda iletişim problemleridir. Her ilişkide olduğu gibi evlilik ilişkisinde de, iletişim problemleri yaşamamak ve kendilerinizi mümkün olan en doğru şekilde ifade edebilmek için, öncelikle doğru ifadeler kurmaya ve doğru zamanda iletişim kurmaya özen göstermeniz gerekmektedir.
İletişim problemleri yaşayan çiftler için, birbirlerini sevmedikleri yada ayrı dünyaların insanları oldukları elbette iddia edilemez. Hatta çiftler çoğu zaman iyi anlaşmalarına ve pek çok ortak noktada buluşabiliyor olmalarına rağmen, iletişim ile alakalı belli başlı tekniklere dikkat etmemeleri nedeniyle ilişkilerini iletişim açısından çıkmaza sokabiliyorlar.
Eşler Arası Doğru İletişim Teknikleri Nelerdir?
1- İlgili Konudan Uzaklaşmadan Konuşmak;
İlişkinizde önce konuşmayı öğrenmelisiniz. Konuşmayı bilmiyor muyuz? diyebilirsiniz. İletişim için ”Doğru” konuşmak çok önemlidir. Aslına bakarsanız bir çok kişi için kendini doğru ifade etmek çok kolay bir durum değildir. Kendimizi, ifade etmek istediğiniz meselenizi, anlatmaya çalışırken konunun dağıldığını, uzadığını, amacından farklı yerlere gittiğini ve sorunun konuşmaya çalışırken daha da büyüdüğünü fark etmek hepimizin başına gelmiştir.
Konudan uzaklaşmamak adına, benim tavsiyem konuşmak istediğiniz konuyu önce kafanızda netleştirmek, daha sonra ifade etmektir. Bunun için uygulayacağınız bir yöntemde düşüncelerinizi, eşinize söylemek istediklerinizi yazmaktır. Yazmak sizin hem düşüncelerinizi netleştirmek hem de ne kadar tutarlı olduğunu görmeniz açısından harika bir yöntemdir ve sonrasında doğru zamanı bulup, eşinizle bunları paylaşabilirsiniz.
2- İletişimde Doğru Zaman Çok Önemlidir;
Bir çok çifttin yakındıkları ortak konu ise iletişim kurarken karşısındakinin kendisine karşılık vermemesidir. Mesela ”Onunla konuşmak istiyorum, ama o anda benimle iletişim kurmuyor.” gibi cümlelerle eşinin kendisine karşı iletişim yollarını kapattığını ifade bulduğu ilişkiler oldukça fazladır. Bu sorunun altında, aslında eşinizin sizinle iletişim kurmayı engellediğinden çok yanlış zamanlama problemi yatmaktadır. Eşinizin gergin ve sıkıntılı olduğu bir zamanda kendisi ile konuşmaya çalışmak, her iki tarafında daha huzursuz ve sıkıntılı olmasına neden olacaktır.
Bu gibi durumlarda birlikte karar almak önemlidir. Mutlaka konuşulması gereken, iletişimde sorun oluşturan durumları konuşmak için o anı değil; daha önceden aldığınız bir kararla ne zaman sorunun konuşulacağı birlikte belirlenmelisiniz. Unutulmamalıdır ki, kimse öfkeli ve gergin olduğunda güzel şeyler paylaşamaz ve sorun çözemez.
3- İletişimde Konuşmalarınız Kısa Ve Net Olmalıdır;
Eşiniz size bir şeyler anlatırken sorularına seri cevap vermek yerine, karşısındakinin ne söylediğini anladığını ve cevaplardan tatmin olunduğunun gözleriyle belli etmelidir. Özellikle erkek ve kadın farklılıkları da göz önünde bulundurularak , eşinize bir konu üzerinde anlatmak istediklerinizi mümkün olduğunca kısa tutulmalısınız. Bu durum, az kelime ile konuşulması anlamına elbette gelmiyor. Ancak cümleleri uzatmak, konunun dağılmasına ve ayrıntıya girilerek, eşinizin ”Yine her şey karışacak ve ben haklılığımı nasıl olsa anlatamayacağım.” düşüncesine kapılmasını sağlar ve konuşmadan uzaklaşmasına neden olur. Siz de çok çaba gösterip, her şeyi ayrıntılı anlattığınızı düşünürken, çok ciddi bir hata yapmış olacaksınız. Bu nedenle, bu gibi tutumlardan kaçınılmalı ve konuşma anlatabileceğiniz en kısa sürede sonlandırmalısınız.
4- Anlattıklarınızın Sorumluluklarını Alın;
Evliliklerde rastladığımız en önemli iletişim problemlerinden biride, kendi fikrinin üçüncü şahıslar tarafından da desteklendiğini belirtme çabasıdır. Eşlerin iletişim kurarken, bir tarafın olay ve kendisi hakkında açıklama yaparken ”Zaten bu durumu arkadaşım da onaylamıyor, annem de benim haklı olduğumu söyledi.” gibi eşlerin kendilerinin dışındaki insanların yorumlarını ilişkiye dâhil etmek, karşınızdaki kişinin konuşanı hiç dinlememesine ve konuşmadan uzaklaşmasına sebep olacaktır.
Eşler arası iletişimde, sadece iki kişinin karşılıklı konuştuğu bir diyalog ortamı kurulmalıdır. Bu yüzden hangi konuda konuşuyorsanız, konuşmanızın sorumluluğunu üstüne almalı ve sadece kendi inandığınız düşünceleri kendiniz arkasında durarak eşinize iletmelisiniz. İlişki kurmak, iletişim içinde olmak ve ilişkiyi doğru bir şekilde devam ettirmek emek ister. İyi bir ilişki ancak bu emekle mümkün olabilir.
Sevinç Karakaya
DevamıSağlıklı İlişkiler İçin; Doğru İletişim Kuralları
Zamani evliliklere bakıldığında; güzel umutlarla, hayat adına iyi ve kötü günlerde beraber olma adına verilen sözlerin tutulmadığını çiftlerin evlilik yolculuğunda yarı yolda yollarını ayırdıklarını görüyoruz. Evlenince çiftler ”Nasıl olsa artık evliyiz, her daim beraberiz, bu gün yıktığımızı yarın toplarız” düşüncesi hakim olmaktadır. Tabi ki o ilişkinin yıkılan değerleri de bir türlü tamir edilmemektedir. Oysaki bir ömür boyu mutlu olmak isteyen çiftlerin bu hayallerini gerçeğe dönüştürmek için ilişkilerini tıpkı bir çiçek gibi beslemesi ve özen göstermesi gerekmektedir.
Çiftler arasındaki ilişkiyi besleyen ya da zarar veren en önemli faktörlerden biri eşler arası iletişimdir. Fakat birçok çift, evlendikten sonra eşlerinin yaşamındaki ayrıntılara dikkat etmemeye başlar, birbirlerinin nelerden keyif aldıklarını, nelerden hoşlanıp hoşlanmadıklarını, korkularını, streslerini, hangi durumlarda kendilerini değersiz hissettiklerini fark etmeyerek bu konulara yabancılaşmaktadırlar.
Aslına bakarsanız çözüm çokta zor değil… Çiftler aralarındaki iletişimde yeni ve ilginç paylaşımlar ortaya konabildiği sürece ilişkide canlılık ve heyecan sürecektir. Aranızdaki İletişim doğrudan ve net olduğunda evlilikte gerekli olan güven ve sevginin gelişebilmesi de mümkündür. Sevgi evliliği başlatan duygudur, devamlılığı ise, sevginin tıpkı saksıdaki narin bir çiçek gibi gelişmesi için beslenmesi ve özenle bakılması gerekmektedir. Her ilişkinin negatif ve pozitif yönleri vardır bunları keşfedip negatifleri pozitiflere çevirerek ilişkinizi güçlendirebilirsiz. Gelin daha yakından bakalım;”Negatif ve pozitif iletişim tekniklerine;
Evlilikte NEGATİF İletişim Hataları:
İlişkilere en çok zarar veren durumların başında, asıl konudan uzaklaşan, eşlerin birbirinin canını yakmaya çalıştığı tartışmalar geliyor. Çiftler arasında tartışmaların elbette olabilir, asıl önemli konunun bu tartışmaları yönetebilmektir. Tartışmaları yönetmeyi başarabilen çiftler evliliklerini yönetmekte de daha başarılı olmaktadırlar. Bu durumun tam tersi; Tartışmayı körükleyen olumsuz tavır ve davranışlar tartışmaların şiddetinin hızla artmasına, ilişkide ölümcül olabilecek duygusal ve fiziksel yaralanmaların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Nedir negatif İletişim Hataları?
Suçlama ve Eleştirme; Karşısındaki kişinin kişilik yapısına yönelik yaralayıcı ifadelerdir. Bu iletişim genellemeler üzerinedir. En sık kullanılan “Sen hep böyle geç kalırsın zaten, kendinden başka kimseyi umursamazsın” gibi cümlelerdir.
Karşındakini Küçümseme; Eşlerin birbirlerini iğnelemeleri, kuşku duymaları ile ilgili süreçte verdikleri tepkilerdir.Küçümseyici sıfatlar yakıştırma, göz devirme, dalga geçme gibi tavırları içerir. Küçük görme, tiksinme ve aşağılama ima ettiği için ilişkiyi zehirler. Bu tavır, çiftleri uzlaşma yerine daha fazla çatışmaya doğru götüren bir sebeptir.
Devamlı Savunma Halinde Olma; Suçlama ve küçük görme kişinin içindeki olumsuz düşünceleri harekete geçirir ve ateşi körükler bu da karşı tarafı savunmaya iter. Savunma davranışı çatışmayı arttırmaktadır. Eşler arasındaki savaşı kızıştırır. Eşler artık aynı tarafta değil birbirlerinin karşısında yer alırlar; birlik bozulur. Bu, işleri daha da çözümsüz hale getirir. Böyle durumlarda geçmişte yaşanan bütün olumsuz anıları birbirleri için cephane olarak kullanmaya başlarlar.
Eşinizle Aranızda Soğuk Duvar Oluşturma; İlişkide işler savaş haline gelince cepheler oluşur ve çiftler kendilerini yaralanmalardan korumak, zarar görmemek için aralarına duvar örer, iletişim kesilir. Bunu bazen çiftlerden biri bazen her ikisi de yapabilir. Çiftler soğuk duvar örerek yani aralarındaki bağlantıyı kopararak yalnızca tartışmadan değil evliliklerinden de kaçmaktadırlar. Birbirleri ile göz teması kesilir başka yönlere bakmaya başlarlar. İç dünyalarını birbirlerine karşı kapatırlar. Bu tür süreçler yaşandığında, ilişkide sevgi ve güven duyguları tehlike sinyalleri vermeye başlar. Oysa bir ilişkinin gelişebilmesi için en önemli ihtiyaç ”sevgi” ve ”güven”dir. Birbirleri ile bu duygularını paylaşmadıklarının farkına bile varmadan birbirlerine yabancılaşmaya, dostluklarını kaybetmeye başlarlar.
İlişkilerde POZİTİF İletişim Nasıl Oluşturlur:
Çiftler arasındaki ilişkilerin gelişmesi ve yürütülmesi sürecinde birtakım NEGATİF iletişim hataları olduğu gibi olduğu gibi, bu durumları tersine çevirecek POZİTİF iletişim teknikleri de vardır.
Eşinizi Suçlamaktan Vazgeçin; Suçlama hiçbir ilişkide kişiyi verimli bir sonuca götürmez. Eleştiri yerine ”Yakınma” iletişimde daha yapıcı bir kanal açar. Çünkü sadece karşıdaki kişinin başarısız olduğu belli bir davranış ile ilgili geri bildirimi içerir. Böylece birbirlerine karşı iletişim kanallarını açık tutmalarını sağlar. Fakat Yakınma alışkanlık haline getirilmemelidir. Fazlaca yakınma karşınızdakini o konu hakkında duyarsızlaştırabilir. Aynı zamanda İstek ve özlemlerimizi dile getirirken yıkıcı değil de yapıcı ifadeler kullanmak ilişkideki sevgi duygusunu tazeler. ”Artık bana hiç zaman ayırmıyorsun” yerine ”Birlikte ne güzel vakit geçirirdik, arada sırada yine dışarı çıksak” gibi ifadeler ilişkiyi daha sıcak ve yakın tutacaktır.
”SEN” Yerine ”BEN” Dilini Kullanın; Kullanılan sözcükler karşıdakini suçlamak yerine kişinin kendi duygularına odaklanmasını sağlar. İletişimde önemli olan ne hissettiğimizi yargılamadan iletmektir. Sen dili; duygu ve düşüncelerimizin sorumluluğunu başkalarına yüklediğimizi ifade eden anlamı içerir. İletişim kurarken ”BEN” dili suçlamayan, yargılamayan ve davranış hakkında sadece kişinin duygularının ne olduğunu gösteren bir ifade biçimidir ve sağlıklı iletişimde etkilidir. ”Beni mutlu etmedin” yerine ”Mutlu değilim” kullanmak ile başlayabilirsiniz.
Eşinizin Zihnini Okumayın; Eğer çiftler birbirlerine duygularını ve beklentilerini açıkça ifade etmek yerine karşıdakinin zihin okumalarını beklerlerse daha fazla hayal kırıklığı yaşar. Birbirlerinden zihin okumalarını beklemek, iletişimi kesmek, ilişkiyi çözümsüz hale getirebilir. Kişiler kendilerini anlaşılmamış ve değersiz hisseder. Bu yüzden birbirlerinize isteklerinizi nazik bir dille ifade etmek daha huzurlu bir ortam oluşturmanızı sağlayacaktır.
Sorunları Biriktirmeden Çözün; Bazen sorunları çözmek yerine onları görmezden gelmeyi çözümmüş gibi algılarız. Oysaki sorunları halının altına ittikçe bu bizi her an patlamaya hazır bir bomba haline getirir ve ufacık bir kıvılcım yıkıcı büyük bir patlama oluşturur. Olaylar kontrolden çıkar. Zihnimizde büyüttüğümüz sorunlar zehirli sarmaşık gibi güzelim çiçeğimizi boğar. Sorunları biriktirmeden önem sırasına göre çözmek gerekmektedir. Ayrıca Çiftlerin birbirlerinden gelen ilişkiyi onarma girişimlerini kaçırmamaları ve birbirlerini duymaları önemlidir. ”Çok gerildim bir ara verebilir miyiz?” gibi bir ifade aynı zamanda bir onarma girişimidir.
Kendinizi ve birbirinizi Sakinleştirmeyi öğrenin; Tartışma tırmanmaya başlayıp kavgaya dönme eğilimi ortaya çıktığında yani kızgınlık, öfke gibi daha yıkıcı duygular alevlenmeye başladığında vücudumuzda ortaya çıkan titreme, kalp çarpıntısı gibi fizyolojik tepkiler karşınızdakinin onarma davranışlarının algılanmasını engeller. Atılacak ilk adım, tartışmayı durdurmaktır. Bu ara en az yarım saat olmalıdır, çünkü bedenimizin sakinleşebilmesi için gerekli olan en az süre budur. Bu sürede tartışılan konu ile ilgili düşüncelerden uzaklaşmak, bedensel aktivite, müzik dinleme gibi alternatiflere odaklanarak kendimizi rahatlatmak amaçlanır.
Orta yolu Bulun; İlişkide yakın ve sevgi dolu kalabilmenin yolu uzlaşmadır. Yumuşak başlangıçlar yapabildiğimizde, onarma, yatıştırma davranışlarını gösterebildiğimizde mümkün olabilir. Bu adımların her biri çiftler arasında olumlu bir atmosfer yaratarak uzlaşmaya uygun bir ortam hazırlar. Çiftler, birbirlerinin söylediği ya da inandığı her şeyi kabul etmek zorunda değildir. Açık ve dürüst bir etkileşim içinde karşısındakini anlamaya yönelik dinleyebilmek önemlidir. Eşinize empati gösterebilmek onu anlamayı sağlar. Bir ilişkide anlaşılmak en önemli ihtiyaçlardan biridir. Etkiyi kabullenmek sadece bundan ibarettir.
Sevinç Karakaya
Devamıİyi Bir İlişki İçin; 3 Anahtar
Farklı çabalar yöntemler kullanılsa da, ilişkiler denildiğinde herkesin peşinde koştuğu tam bir doyum halidir. Sağlıklı ve doyumlu ilişkiyi yakalamak için kimi kitaplar okuyor, kimi seminerlere, workshoplara katılıyor. Kısa bir süre için faydaları görülse ve ilişkinize bir enerji gelse de bir kaç haftada her şey yine eski haline dönüyor. Acaba sorun öğrendiklerimizi sadece anı kurtarmak için kullanıp, içimizde özümseyemememiz mi? Yada bunu farklı farklı değil de özde tek bir yolu yok mudur?
Bunun yolu; İlişkilerde adeta üç sac ayağı olarak nitelendireceğimiz; üç sihirli anahtarı kullanmaktır. Sevgi, Taktir, ve Yüzleşme…
Sağlıklı bir ilişki için sevgi ve taktir gerektirdiğini hemen hepimiz biliriz. Fakat en az bunlar kadar önemli olan üçüncü etkeni atlıyoruz. Sağlıklı ve sevgi dolu bir ilişkiyi sürdürmenin diğer şartı ”Yüzleşme”. Yüzleşme bizi hassas konular ile karşı karşıya getirir, aynı zamanda sonuca da ulaştırır. Fakat genelde ilişkide çiftler yüzleşmeden kaçınıyor. Sebebine bakıldığında ise ilişkinin sağlam temellere oturmadığını görüyoruz. Şimdi ilişkiyi sağlam temellere oturtan, 3 anahtara biraz detaylı bakalım;
Sevgi karşınızdaki kişiye, özünde kim ise, kendi gibi olma özgürlüğünü vermektir. Yani hiçbir düzeltme veya değiştirme niyeti olmadan tamamen kabullenme halidir. Eşinizle aranızdaki gerçek sevgimi diye düşünüyorsanız; Eşinize / sevdiğinize böyle kabullenme ile bakabiliyor musunuz yada ondan size yöneltilmiş sizi her halinizle değiştirmeden kabullenmeyi deneyimleyip deneyimlemediğinizi sorun kendinize…
Karşınızdaki kişiyi tümüyle kabullenemiyorsanız, gerçek sevgiyi yakalamış olabilir. Yakalayamadığınız taktirde, hayatta boşlukları sevmez, eşinizle aranızdaki sevgisizliğin yerini de başka bir hal dolduracaktır. Sevgi bir takas sistemi değildir. ”Sen bunu yaparsan seni severim” yaklaşımıyla sevgi satın alınmaz. Karşılıksız ve beklentisiz sevmeyi öğrenmeniz gerekiyor.
Taktir;
Sevdiğimiz kişileri taktir etmek çok zor olmamalı… Peki siz ne kadar sık taktir ediyorsunuz? Bu üzerinde ciddi düşünülmesi gereken bir durumdur, çünkü tüm ilişkilerimizin kalitesini arttırmak için yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri kendi yüreğinizde, onlar için taktiri daha fazla göstermektir.
”Taktir” kelime anlamıyla ”değer katmak” demektir. Böyle düşündüğümüzde, sizin için önemli birisine, sevdiğinize eşinize karşı hissettiğiniz taktiri ifade ederken bu kişiye yada ilişkinize bütünüyle değer katarsınız. Bunu denemenizi tavsiye ederim. Unutmayın ne verirseniz o size misli ile dönecektir.
Kim bilir eşimizi yada sevdiklerimizi ne kadar az taktir ediyoruzdur? En son ne zaman birine onu sevdiğinizi, kendisinin sizin için önemli olduğunu ve onu taktir ettiğinizi söylediniz? Çok sık değilse bugün hayatınızda yeni bir uygulama başlatmak için en doğru zaman; ”Sevdiklerinize sevginizi ve taktirinizi gösterme uygulaması” İnanın ilişkinizin kalitesini yükseltmek için yaptığınız bu yatırım size katıyla gelecektir.
Eğer amacınız daha iyi bir yaşamı yakalamaksa bunu deneyimleyin. Her fırsatta diğer insanları içten bir şekilde taktir etme alışkanlığı edinin. Sonra geri çekilip hayatınızı gözlemleyin, tüm ilişkilerinizin kalitesinin nasıl arttığını göreceksiniz.
Yüzleşme;
Çoğumuz yüzleşmeden sanki bir hastalık gibi kaçarız. Bunun altında yatan iki sebep var aslında, bazen karşı tarafın hislerini incitmek istemediğimizden fakat sıklıkla hatanın kendimizde olduğunu öğrenmekten korktuğumuzdan hassas konuları konuşmaktan kaçınırız.
Fakat unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır; ”Saklı kalmış meseleler bize batmasından kaçamayacağımız dikenlerdir” Onların su yüzüne çıkarılıp yüzleşmemiz gerekir. Aynı iltahap toplamış parmağınızın kenarına batan bir kıymık düşünün, siz o kıymığı çıkarmadıkça o daha kötüye gidecektir.
Yaşamınız ve ilişkilerinizin tüm kalitesini arttırmak istiyorsanız, çözülmemiş sorunlarla yüzleşme, cesaretini kendinizde toplayın. Sonra net bir niyetle karşı tarafın bakış açısını anlamak için dinleyin ve kendinizi savunmaya geçmeyin. Böylece çıkarılan dikenler ilişkinizi zenginleştirip gül bahçesine dönüştürür.
Evet ilişkilerinizde Sevgi ve taktir alanı oluşturmak, işler rayından çıkmadan, problemin üstesinden gelmek,ilişkinizi kuvvetlendirecek ve zenginleştirecektir.
Sevinç Karakaya
Devamı