Kadına Şiddetin Önüne Geçmenin Yolu
İnsan nereden başlayacağını bilemiyor, gerçekten bazı durumlar varmış; kelimeler tükenir, kalem dahi yazmak istemezmiş. Gönlün çok şeyle dolu olurmuş da anlatacak söz bulamazmışsın. İşte tamda o durum içerisindeyim.
Sevgili Özge Can henüz 20 yaşında hayatının baharında, kim bilir ne umutları, hayattan ne beklentileri vardı. Bu yapılanları hiçbir mantıkla, hiçbir vicdan açıklayamaz.
Şuan sizinle her zaman ki gibi, hayatınızdaki hedeflerimizden, aslında ölüm gelince akla çok da mana içermeyen tartışmalarımıza çözümler bulmaktan, daha iyi ilişkiler için çareler aramaktan bahsedecektik değil mi? Fakat bugün daha derine öze inmek istiyorum. ”İçimizdeki ALLAH sevgisine”…
İslam Kadınlarınız Size Emanet Diyen Dindir
O kadar üzülüyorum ki; Ülkemizde içimizi acıtan bir olay daha, her kesimin kendi ideolojileri uğruna kullanılıyor olmasına… Bir yerde içimizi parçalayan, yürekleri burkan bir annenin kendi acısının çok daha önünde ”Keşke tabancayla öldürselerdi daha az canı acırdı diyen ” şefkat dolu feryatları, bir yanda ”Hepimiz bugün kadınız” diyen Özge Can için siyahlara bürünen, adalet arayan vicdanlı yürekler, bir yanda ise yine kendi içindeki öfkeyi dışa vurup, faturayı yine islama, dine, tesettüre vurmak isteyen, yine olayın hakikatinden uzaklaşmış bir gurup var.
İslamın neyi emrettiği, neyi yasakladığı, tecavüze bakış açısı ortadadır. Aynı Özge Can gibi; Günümüzde dünyanın hala pek çok yerinde kadınlar vicdanlara sığdırılamaz baskı, şiddet ve zorbalıklara maruz kalmaktadır. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik baskı, şiddet ve aşağılamanın arkasında cehalet, kaba kuvvet ve kadın algısına dair bir takım yanlış, köhne görüş ve düşünceler yatmaktadır. Ve bu kesinlikle islamın değil , cahiliye devrinin anlayış ve düşüncesini içermektedir.
Hz. Ömer’in ”Biz Cahiliye döneminde kadınları insan yerine koymazdık. İslam geldi ve bizden onlarla en iyi şekilde ilişki ve iletişim kurmamızı istedi. İşte o zaman biz, onların da bizim üzerimizde hakları olduğunu anladık” düşüncesini ve kadınların, insanlığın varlık sebebi olduğunu islam bize getirmiştir.
”Müslüman, müslümanın elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir” diyen; Hazreti Peygamber şiddet, baskı ve aşağılamanın, hayatın hangi alanında ve kime karşı olursa olsun büyük bir zulüm ve suç olduğu işaret etmiştir. Erkek ve kadın tüm insanlar Allah’ın yarattığı en mükemmel varlıklardır. Fakat Hazreti Peygamber’imiz özellikle kadınların ve yetimlerin, şiddet, baskı ve aşağılamadan uzak tutulması için tembihlerde bulunmuştur.
Efendimizin yine ”Sizin en hayırlılarınız hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır”,”Sizden eşine karşı el kaldıranlarınız, hayırlı kimseler, iyi insanlar değildir” ve ”Kadınlarınızın hakları konusunda Allah’a hesap vereceğinizi unutmayın. Çünkü onlar Allah’ın size emanetidir” şeklindeki uyarılarının da, gönül kırmanın Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük bir vebal olarak işaret ettiğini de hiçbir zaman unutulmalıyız.
Çözüm Kalplere ALLAH SEVGİSİNİ Öğretmekte
Bugün Özge Can’a yapılanlar hepimizin canını yaktı. O yüzden bırakın başka şeyleri tartışmayı… Mesele hangi din, hangi ırk olduğu değil, mesele bir insanın vicdanlara sığmayacak şekilde katledilmesi. Evet mesele kadın cinayetlerinin durdurulması, mesele artık bir Özge Can daha olmaması.
Peki çözüm ne? Hangi baskı çözüm? Hangi ceza caydırıcı?
Çözüm ALLAH SEVGİSİ; Hangi cezayı verirseniz verin, hangi baskıyı uygularsanız uygulayın, hatta idam tekrar meşru olsun fakat hiç biri bir insanın içine yeniden Allah sevgisini koymak kadar çözüm getirmeyecektir. Bugün özge Can’nın annesinin feryadındaki; ”Keşke tabancayla öldürselerdi daha az canı acırdı diyen ” ona olan şefkati, ona olan sevgisinin söze vurulmasıdır.
Birini seversin, sonra ona hayat veren , neşe veren her şeyi de onun için seversin. İşte Allah sevgisi de böyledir. Onun sevgisini yakalayıp, Yunus Emre’nin dediği gibi “Yaradılanı Sev Yaradandan Ötürü” Yaradanın yarattığı her şeyi, yaradana olan sevgisinden dolayı sevdiğini anlatır. Ve düşünün kimsenin olmadığı bir yerde bile seni gören bir yaratıcını varlığı, ve düşünün bu gün yaptıklarınızın yarın hesabını vereceğinizi ve en önemlisi düşünün yaptıklarınızdan dolayı sevdiğinizin size darılacağını… Yine bu kadar rahat gider miydi eli kendisine ait olmayana, bırakın insanı, kıyabilir miydi herhangi bir canlıya; cevap HAYIR.
İnsan Vasıflarını Üstünde Taşıyan İnsanlar, Sözüm size;
Posta kutusundaki Mızıka adlı kitaptan kısa bir alıntı yapacağım. Yazar ; ” Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yatağıma saplanan karga sesleriydi. Kuş sesleri dediğinde, aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum olduğundan elbette. Yüzümü yıkarken, acaba diyorum: acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba insan denince hatırlanıyor muyuz?” diyor yazar.
İşte cevap burada saklı; Kimileri insani vasıfları taşırken kimilerde ondan fersah fersah uzaklaşmış. Allahın yarattığı insan vasıflarını taşıyan hiç kimse, bu insanlığını unutmuşlar tarafından vicdansızca katledilmeye kayıtsız kalamaz. Hiç bir yürek bu durumu kabul edemez. O yüzden Birbirimizi kırmanın incitmenin manası yok, bugün hepimiz aynı şeye ağlıyoruz, aynı şey için içimiz acıyor. Hepimiz bir Özge Can daha olmasın istiyoruz. Ve hepimizin artık bu kadına şiddete, kadın tecavüzlerine, kadın ölümlerine tahammülü kalmadı. Milletçe yastayız. Hepimizin başı sağ olsun. Özge Can’a Allah’tan Rahmet Yakınlarına Sabır diliyorum.
Sevinç Karakaya
Devamı