Kalıcı Bir İlişki Yaşamak Neden Bu Kadar Zor?
Kalıcı Bir İlişki Yaşamak Neden Bu Kadar Zor?
Bir çoğumuzun özel hayatımızda kafasını karıştıran bir sorunun yanıtını bulmaya çalışacağız.
Bazı kadınlar çiftin bütünleşme süreci olan birinci evrede takılı kalırlar. Hiç bir zaman ulaşılamayacak o muhteşem çift yanılsamasını korumak için, düşlerine uygun ideal erkeği asla bulamadan bir partnerden diğerine koşarlar. İşin ilginci de bu partnerler nerede ise birbirinin aynıdır.
İlişkilerde genellikle bir iki yıl sonra tutkunun yerini daha ılımlı duygulara bırakmasıyla düşlerin dağıldığı an gelip çatar. Bu “ya hep ya hiç” kuralıdır. “Seni seviyorum ama aşık değilim.” kadınlar bazı hayal kırıklarına katlanmak ve bu zorlukla çatışma dönemini aşmak yerine gerçekle karşılaşmayı reddederler.
Kalıcı Bir İlişkiyi Bulmak Çok mu Zor?
Yapılan araştırmalar göre; günümüzde, yaşam süresinin uzamasından, tanışma kolaylıklarından, tabuların azalmasından, cinsel özgürlükten hatta cinsel tüketim düşüncesinden dolayı insanlar kalıcı bir ilişki kurmanın çok zor olduğunu düşündükleri yönündedir.
Sosyolojik araştırmalar göstermektedir ki, artık birden fazla evlilik yapmak sıradanlaşmıştır. ve her birinin de başlama ve bitiş sebepleri farklılaşmıştır.
Buz kırıcı evlilikler; Kişilerin yaşadığı ilk evliliktir. Evliliklerin deneme ve merak halini aldığı, kaçınılmaz olarak hayal kırıklığı ile sonlanan evliliktir.
Ebeveyn evlilikler; Genel olarak ikinci evlilikler bu türe gider. Anne baba olmak ve çocuk yetiştirmek amacı ile yapılan evliliklerdir.
Yalnız evlilikler; Kendini gerçekleştirmek ve keyif almak için yapılan 3. evliliklerdir.
Ruh İkizi Evlilikleri; Ruhsal ortaklığın ve eşitlikçi paylaşımın yaşandığı 4. evliliklerdir.
Dünyanın bir çok yerinde artık kişiler ikinci hatta üçüncü evliliklerini yapmaktalar. Yine de bu durum bize şunu düşündürmemeli, yegane çiftin arasındaki aşkın sönmesi gerektiği ve özellikle bir çok yılın ardından paylaşacak hiçbir şeyin olmamasının ve arzunun azalmasının mantıklı olduğu sonucuna vardırmamalıdır.
İlişkiyi Bir Arada Tutan Güçlü Sebepler Yok mudur?
Arzunun olması için yenilenmenin ve yeni bir birlikteliğe başlamanın gerektiğini düşünenler tüketici bir yaklaşım içindedir. Tüketimin duyguları öldürdüğü doğrudur. Buna karşın ilişki paylaşılan ortaklığın, iki kişilik düşlerin, anlatılan öykülerin, bir miktar hoşgörünün, hatta sıkıntıları kabullenmenin üzerine kurulmuşsa, yani birlikte olmak için güçlü sebepleri varsa, geçici ilgi ve libido azalması halinde bağlar kopmayacaktır. Tüm bunlar eylemden çok düşünceyi gerektirir. Paylaşılan duygu bambaşka bir biçimde var olmayı sağlar. Çift üstü kapalı olarak küçük farklılıkları, engelleri, iniş ve çıkışları kısacası zaman içinde olacağını kabullenir. Böylece ilişkilerde uzun soluklu, kalıcı ilişkiler devam edebilir.
Sevinç Karakaya
DevamıKayınvalidem Yatak Odamızda
KAYIN VALİDEM YATAK ODAMIZDA
Soru; 13 yıllık bir evliliğe sahibim. Eşimin babası öldükten sonra annesi yalnız kaldığı için bizimle yaşamaya başladı. Aslına bakarsanız, İlk başlarda bizimle kalmasına karşı değildim fakat artık rahatsız olmaya başladım. Çünkü evin içinde sürekli dolaşıyor, gece yarısı odamıza girip oğlunun üstünü örtmeye çalışıyor ve bunun gibi rahatsız edici pek çok davranışta bulunuyor. Yani neredeyse aramıza girip bizimle yatamadığı kaldı. Eşime rahatsızlığımı söylediğimde ”Annem yaşlı kadın idare et” diyor. O gelecek diye diken üstünde yatıyorum, eşime bile sarılamaz oldum. Eşime yüklenip aramızı da bozmak istemiyorum. Lütfen bu konuda yardımcı olun…
Lale/ İzmir
Cevap; Kimsesiz kalan aile büyüklerinin çocuklarının yanında kalması çok sık görülen bir durumdur. Çok kaliteli bakım evleri olmasına rağmen, bu durum bir terk edilmişlik ve kimsesizlik gibi göründüğü için yaşlı anne ve babalar buraları pek tercih etmez. Bunun yerine çocuklarıyla birlikte olmak isterler. Eşinizin annesi, ölen kocasının yarattığı boşluğu oğlu ile doldurmak isteyebilir ve tüm ilgisini ona yöneltebilir. Ancak burada evlilikteki bazı sınırların ihlal edilmemesi gerekir. Evliliğin önemli unsurlarından biri cinselliktir ve cinsellik mahremiyet olmadan mutluluk vermez. Bu nedenle çat kapı yatak odasına girilen bir çiftin sağlıklı ve mutlu bir cinsel hayatı olamaz. Bu durum bütün ilişkinizi olumsuz etkileyebilir ve sizi geri dönüşsüz zor bir yola sokabilir. Burada kayın validenizi uyarmak eşinize düşüyor. Eşiniz annesini kırmadan, onun anlayabileceği bir dilde yatak odasının yalnızca size ait olduğunu, oraya sizin izniniz olmadan girmemesi gerektiğini söyleyebilir. Ayrıca eşinizle baş başa kısa bir hafta sonu kaçamağı yapmanız, aranızın yeniden ısınmasına yardımcı olabilir.
Nişanlımın Cimriliği Beni Kendinden Soğuttu
NİŞANLIMIN CİMRİLİĞİ BENİ KENDİNDEN SOĞUTTU
SORU;
İki yıldır nişan olduğum kişi ile evlenme hazırlığı yapıyoruz. Onu tanıdıkça ve ne kadar cimri olduğunu gördükçe, ondan soğumaya başladım ve neredeyse evlenmekten vazgeçme noktasına geldim. O kadar ki pahalı diye doğru dürüst kaliteli bir yere gidip oturamıyor ve bir şeyler yiyip içemiyoruz. Daha şimdiden harcadığım her kuruşun hesabını soruyor. Onun bu davranışları beni kendinden iyice soğuttu ve korkutuyor beni bu durumu. O kadar soğudum ki beraberliği düşünmek bir yana dokunmak bile istemiyorum. Bu durumda ne yapmalıyım?
Emine/Konya
CEVAP;
Kadınlara bir erkekte en fazla rahatsız oldukları şeyler sorulduğunda en başta ”cimrilik” gelmekte. Bazı kadınlar bunu erkeğin cinsel yetersizliğinden bile önemli görebiliyor. Cimrilik, maddi açıdan yeterli olup olmamakla ilgili bir durum değildir. Son derece varlıklı cimriler olabildiği gibi sınırlı kaynaklarını cömertçe kullanan insanlar da vardır. Bu kişilik özellikleriyle ve kişinin geçmiş yaşantılarıyla ilgili bir durumdur. Hal böyle olunca, sizin de nişanlınızla ilgili bazı kaygılar duymanız, ona karşı duygusal ve tensel yakınlaşma arzunuzun azalması çok normal görünüyor. Nişanlınız kısıtlı gelirini idareli kullanmaya çalışan tutumlu biri mi yoksa davranış bozukluğu gösterecek düzeyde bir cimri mi bunu iyi ayırt etmelisiniz. Çünkü kişilik özellikleri kolay kolay değiştirilemez. Burada önemli olan, onu bu şekilde kabul edip edemeyeceğiniz. Daha sonradan pişman olmamak adına iyi düşünmenizi tavsiye ederim. Nasıl olsa düzelir diye acele karar vermeyin. Sizin için harcamalarınız önemliyse hayat boyu buna ket vuracak biri ile yaşamanız hiç kolay olmayacaktır.
Evlilik Kararımda Net Değilim
EVLİLİK KARARIMDA NET DEĞİLİM
Soru:
Merhabalar Düğünüme iki ay kaldı ve eşim olacak kişi hakkında büyük endişelerim var. nişanlılığımız boyunca devamlı kavga ettik.Ona göre ben kıskanç, sorunlu, kavga etmekten zevk alan biriyim. Her olaydan sonra konuşmaktan kaçtığı için sorunlarımız hiç bitmiyor. Benden bazı şeyleri saklamaya da başladı. Gizli gizli arkadaşlarıyla buluşuyor ve bana haber vermiyor. Bu yalanlarını yakaladığım zaman da kaçıyor. Bu insanın benim için doğru insan olup olmadığını bilmiyorum, sizce ne yapmalıyım?
sevda/Bursa
Cevap:
Evlilik öncesi süreçte çiftin birbirleri hakkında karar vermesi gereken birçok konu vardır. Bunlar; çatışma çözme yöntemleri, iletişim kurma biçimleri, evlilikle ilgili beklentileri, aile ve arkadaş ilişkileri, para yönetimi cinsel uyum ve benzeri meselelerdir. Bu alanlar kişinin olabildiğince savunmasız olduğu alanlardır. İki ay sonra evleneceğinizi söylediğiniz kişiyle aranızda büyük sorunlar olduğunu söylüyorsunuz. Nişanlınızın mevcut sorunları çözme yoluna gitmemesi sorunların büyümesiyle orantılı olabilir. Sorun çözme yönteminin uygulanabilmesi için her iki tarafın da empati yapması ve olaylara bakış açısını değiştirmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, çatışmayı çözmenin kuralı uyumlu olmaktır. Çiftlerin yaptığı bir diğer hata da yanlışlarını diğerini suçlayarak örtbas etmeye çalışmalarıdır. Sizin ilişkinizde de görünen kaçma eylemi örtbas etmenin ve iletişimsizliğin bir sonucu olabilir. Nişanlınıza ne istediğini sormalısınız. Daha sonra da siz ne istediğinizi belirlemeli ortak bir nokta da buluşmayı denemelisiniz. Aksi takdirde, evliliğe başlamak için aceleci davranmak yanlış bir seçim yapmanıza neden olabilir. Gerekirse evlilik öncesi yardım almanızı tavsiye ederim.