Anlaşılmayı Mı Bekliyorsunuz?
Her ilişkide karşı taraftaki kişiden beklentiye girmek elbette normaldir. İlişkiler, evlilikler karşılıklı beklentiler üzerine kurulur. Evlilikte beklentiyi sorun haline getiren ise, çiftlerin birbirinden beklediği davranışların bir çoğunun, gerçekte kendi kişisel olarak eksikliklerini, karşı tarafın kapatmasını beklemeleridir. Yani sorun beklentinin kendisi değil, kişinin kendi eksikliklerini karşı taraftan talep etmesidir. Kişiler böyle durumda normalde göstermeyecekleri tepkiler gösterirler. Bu durum ise, karşı tarafı olumsuz etkilediği gibi ilişkiyi de yıpratır.
Evlilikte beklentileri sorunlara ve çatışmalara iten, en önemli etken ”Anlaşılma beklentisidir”. ”Eşim beni anlamıyor”. yada ”Beni anlamıyorsun” söylemleri yanlış anlaşılmaya çok açıktır. Özellikle kadınların sık sık yaşadıkları bir durum olan; Beni anlamıyorsun derken aslında söylediklerimi anlamıyorsun değil, söylemek istediklerimi, cümlelerimin altında yazan altyazıları anlamıyorsun demektir. Ancak karşı taraf ”söylediklerimi algılamadın mı?” diye anlayıp, algıladığını düşünür.
Eşimizin bizi anladığını fakat bizim anlaşılamadığımızı düşündüğümüz de, sanki eşler arasına bir duvar örülmüş de, birbirlerine seslerini duyuramadıkları ”Sağır iletişim” oluşur. Eşler arasında aslında bir konuşma meydana gelmez. Ortada ki sorun her ne ise aslında o soruna ait hiç şey konuşulmamıştır. Ve eşler bu duruma devam ettiği sürece anlaşmasını beklemek; aynı odaya kapatılan, farklı diller konuşan, iki insanın konuşarak anlaşmasını beklemek kadar imkansızdır. Konuşma ne kadar devam ederse etsin, ne söylenirse söylensin durumda olumlu bir değişiklik olmayacaktır.
Anlaşılma Beklentisinin Altında Yatan Sebepler Nedir?
Her zaman söylediğim gibi; sorunun farkına varmak bize çözümü getirebilir. Sizce anlaşılmadığını düşünen biri bu konuyu açıp, ayrıntılarıyla ne düşündüğünü, hissettiğini söylemek yerine, neden her seferinde aynı yolu izler ve ısrarla anlaşılmayı bekler? İşte şimdi sorunun farkına varmak adına problem oluşturan, anlaşılma beklentimizin altında yatan sebeplere bakalım, muhtemelen farkına varmak bizi çözüme ulaştıracaktır.
1- Yargılanma Ve Suçlanmaktan Çekinme; Sorunun bizden kaynaklanan anlaşılmayı beklemenin altında suçlanma, eleştirme, yargılanma korkusu vardır. Aslında beni anlamayacağını düşündüğüm yada hissettiğimden dolayı, kendimi sana açamıyorum demektir. Siz gerçek hislerinizi, korkularınızı anlatmadıkça karşı taraf sizin söylediğiniz kadarını anlayacaktır. Çünkü duyuyordur, işitiyordur, anlıyordur. Fakat ne hissettiğinizi bilmiyor olacaktır.
Yapmanız gereken kendi içindeki korkularınızın kaynağına inip, bunlarla yüzleşmek ve çözüme kavuşturmaktır. Daha sonrasında da korkusuz bir şekilde kendinizi olduğu gibi, hissettiğiniz gibi ifade etmektir.
2- Onaylanma İhtiyacı; Bazen de anlaşılmak bize göre onaylanmaktır. Sanki karşı tarafın bizi anlaması için, bizim her fikrimize onay vermesi gerektiğini düşünürüz. ”Haklı olan sensin ” demesine ihtiyaç duyarız. Bu beklentide olan biri eşi tarafından onaylanmadığında, kendisinin anlaşılmadığını düşünür. Sorun aslında anlaşılma değil, onaylanmamadır.
Eşimiz yada çevremizde iletişim halinde olduğumuz diğer kişiler bizim her söylediğimizi onaylamak zorunda değildirler. Onaylanmamayı anlaşılmama olarak algılamak bizim iletişim kanallarımızı kapatır, eşimizin bizi önemsemediği, değer vermediği hissine kapılmamıza ve ilişkide yalnızlaşmamıza sebep olur. Bu karşımızdakinden değil kendi içimizden kaynaklanan bir sorundur. Burada bulmanız gereken ”Neden onaylanmaya ihtiyaç duyuyorum?” sorusunun cevabıdır.
3- Bize Hak Vermesini Beklemek; Onaylamanın bir ötesi ise özellikle kendimi suçlu hissettiğimiz durumlarda karşımızdakinin bize hak vermesini beklemeyi, anlaşılmakla karıştırırız. Aslında böyle bir durumda beklenilen, karşımızdakinin olaylara dışarıdan göründüğü gibi değil de, bizin merkezinizden yani ”benmerkezci” bakmasını istememizdir. Bu bir iletişim değildir. Farkında olmasanız da kendi kendinize konuşmanızdır, kendinizi aldatmanız ve siz nasıl konuşuyorsanız karşı tarafında aynısını tekrarlamasını beklemenizdir. Ve haksız olduğunuz da dahi size hak verilmesini beklemek anlaşılmak değildir. Bu tutumunuzdaki ısrarınız ise çok daha büyük problemlere yol açar, ilişkiniz zedelenir.
İlişkilerimizde haklı olma beklentisiyle iletişim kurmak yerine, bize geri bildirimler sunan kendimizi geliştirme imkanı sağlayan karşılıklı fikir alış verişleri merkezinde bir iletişim tercih etmeliyiz.
4- Taleplerimizin Karşılanmasını beklemek; ”Beni anlamıyorsun” cümlesini kimi zamanda dediğimi yapmıyorsun, o zaman demek ki beni anlamıyorsun, anlasan dediğimi yapardın olarak kullanırız. Karşımızdakinin bizi anlıyor olması bizim taleplerimizi yerine getirmesini yada rahatsız olduğumuz davranışlardan vazgeçmesini beklemek değildir. Taleplerimizi yerine getirmediğinde karşımızdakinin bizi anlamadığını düşünmek oldukça bencil bir davranıştır. ”Anlıyorsan, yapmalısın” algısı oldukça benmerkezci bir algıdır. Taleplerin karşılanmamasını anlaşılmamak olarak nitelendirmek eşinizin sizinle iletişimden soğumasına, bencil davrandığınızın farkına varıp, kendini değersiz hissetmesine sebep olur. Aranızdaki iletişimi çıkmaza sokar.
Karşı tarafında ne düşündüğüne ve sebeplerine dikkat edip iletişime açık olmanız gerekmektedir. Aksi halde kendinize hak gördüğünüz fakat kendi içinizdeki tamamlamanız gereken eksikliklerden kaynaklı beklentileriniz ilişkinizi çıkmaza sokabilir.
Sevinç Karakaya
DevamıMutlu Evliliğin Tılsımı
Sevgi her yerdedir diyoruz. Aslında bir çoğumuz bunu söylerken tam olarak bilincinde olmadan ancak yinede doğru olduğunu hissederek söyleriz. Kimimiz sevgi konusunda diğerlerinden daha iyidir ancak hepimiz aynı okulun öğrencileriyiz. Hepimizin amacı sevgide kazanabilmektir çünkü biliriz ki sevgi de kazanan, hayatta kazanandır.
Hayatımızdaki her şey sevgiyle olan ilişkimizin bir yansımasıdır. Kim olduğumuz, başımızdan neler geçmiş olduğu ve bunların sonucunda nasıl biri olduğumuz hep sevgili olan ilişkimizi saklıdır. Peki nasıl oluyor da o sevgi unutuluyor? Aramızdaki bizi bağlayan sevgiye ne oluyorda gözlerimiz kör oluyor?
Şu hikaye size de tanıdık geliyor mu?
İki sevgili küçük bir sorun yüzünden kavga ederler. Kadın bulaşıkları yıkarken adamın yardım etmesini ister, adam çok yorgundur ve bulaşıkları ertesi gün yıkamakta diretir. Her ikisi de haklı olduklarını o kadar emindim ki, tartışma gittikçe şiddetlenir ve sonunda kontrolden çıkar. Biri saldırır diğeri kendini savunmaya geçer ancak her ikisi de birbirini dinlemez. Tartışma o kadar ateşli bir hal alır ki birbirlerine duydukları sevgiyi tartışmanın hararetinde unuturlar. Böylece tartışmaya ve birbirlerini incitmeye devam ederler çünkü gözleri haklı olduklarını göstermekten başka hiçbir şeyi görmemektedir.
Karşı tarafı cezalandırma hırsı mantığın ve sevginin ötesinde geçer. Birbirlerine asla söylememeleri gereken şeyleri bir çırpıda söylerler.
Evet başta da söylediğim gibi belki de bu hikaye sizi çok tanıdık gelmiştir. Belki zaman zaman buradaki karakterlerden birisi siz olmuş ya da yakınınızın başına benzer bir durum gelmiş olabilir. Belki de tıpkı bu hikayedeki gibi; bu kadar basit bir şeyden bir ilişki, bir evlilik nasıl? bitebilir diye inanamıyor olabilirsiniz. Saçma sapan bir tartışma büyümüş ve evliliği bitirecek seviyeye getirmiş olabilir.
Evliliği Asıl Bitiren nedir?
Evliliği Bitiren Küçük Tartışmaların Altındaki Büyük Sebepler; Birçoğumuz duymuş olduğu inanmakta güçlük çektiği eski bir hikayedir. Çok büyük bir ihtimalle ilişkinin bitmesi ile sonuçlanan kavga aslında bardağı taşıran son damladan başka bir şey değildir diye düşünenler genellikle haklı çıkar. Bu tip hikayelerin her zaman için bir arka planı vardır. Her bireyin kendine has koşulları olmakla birlikte hepsinde ortak unsurlar bulunur. Mesela bir yetişkin gibi davranmayı engelleyen kibir, kontrolden çıkan egolar, bir türlü doymak bilmeyen haklı çıkma arzusuyla karşı tarafa cezalandırma isteği gibi…
Anlaşılma İhtiyacı Ve Haklı Çıkma Çabası
Dünyanın neresinde olursak olalım, her yaştan pek çok çiftin umutsuzca haklı çıkmak için birbiriyle kıyasıya kavga ettiğini gözlemleyebiliriz. Öfkeden deliye döndükleri için gözleri hiçbir şey görmeyen, asla söylenmemesi gereken korkunç sözler sarf edip, birbirleri kıran ve inciten, yıllarca emek verdikleri ilişkilerini bir çırpıda yıkmaktan çekinmeyen maalesef birçok çift görmek mümkün.
Pek çoğumuz aç gözlü bir ihtiyaç içerisindeyiz. İlişkilerimizde hedeflediğimiz ideal sonuca ulaşamamanın sorumlusu, bizi birbirimizden uzaklaştıran, insan hayatındaki tüm sorunların olmasa da, çok büyük bir kısmının kökenini oluşturan ve bir türlü doymak bilmeyen içimizdeki anlaşılma ihtiyacıdır. Yalnızlığımızın, birbirimizle gerçekten ve samimi ilişkiler kuramamamızın, kendimizi sürekli ayrı düşmüş hissetmemizin altında yatan sebep yine anlaşılma ihtiyacımızdır. Bakış açımızın doğruluğunu kanıtlamak ve diğerlerinin de bunu anlamasını istiyoruz.
”Oysa bu dünyadaki varlık sebebimiz anlaşılmak değil anlamaktır.” Size şaşırtıcı gelebilir fakat gerçek bundan ibarettir. Kimseden bize anlamasını beklemeye, talep etmeye, hele ki bunu onlara dayatmaya hiç mi hiç hakkımız yoktur. Hiçbirimizin böyle bir ayrıcalığı olamaz. Bizler sevmek için, sevmeyi öğrenmek sevgide ustalaşmak için varız. Bu hem kendimize karşı en büyük meydan okumamız, hem de en büyük ödülümüzdür. Başkalarını sevebildiğimizde zaten anlaşılma ihtiyacımız ortadan kalkar.
Anlaşılmayı beklemek yerine birbirinizle konuşun, ne kadar sevdiğimizi,pişman olduğunu söyleyin ve özür dileyin. Kendinizi ve birbirinizi affedin.
Anlayış Beklemenin Yolu Anlamaktan Geçer
Gündelik ev işleri bir ilişkinin başının belası da olabilir can simidi de. Ev işleri yüzünden sürekli tartışan bir çift tanıyorum. Kadın şikayetlerini arttırdıkça adam da inadına daha da yardımcı oluyordu. Aslına bakarsanız adam gitgide eve uğramaz olmuştu. Kadınsa bu durumu içerliyor ve memnun olmadığı hayatından adamı sorumlu tutuldu. Kadın bir akşam çok mutlu bir evlilik sürdüren eski bir arkadaşının eşi ile ilgili düşüncelerini tanık oldu. ”eşim mutfakta bana yardımcı olduğu için ona minnettarım” ” çok çalışmasına rağmen yine de ev işlerinde bana yardımcı olacak zaman bulabiliyor”
Tabii bizim öfkeli kadın öfkeyle çıkışıyor ” minnettar mısın?” Ne diye minnettar olacakmışsın ki? Bu onun evi, onun mutfağı ve onun bulaşıkları değil mi? o kadarını da yapsın artık. Sen bütün gün evi çekip çevirmek için kendini parala, sonra da bu kadarcık yardım etti diye minnettar ol olacak şey değil doğrusu”
Başka söze gerek var mı sizce? Kadınlardan birinin rica bile etmesine gerek kalmadan istediğin yardımı görmesi diğerinin ise hiç yardım almamasında ya da bir çiftin mutlu diğer çiftin mutsuz oluşunda şaşılacak bir durum var mı?
Unutmayın bir şeyden kaçmaya çalışmak dosdoğru ona koşmaya benzer. Siz farkında olmadan şikayet ettiğiniz her şey hayatınıza yerleştiği gibi, taktir ve şükrettiğiniz her şeyde hayatınıza yerleşir. Neye koşarsanız o da size koşa, siz neyden kaçarsanız bilin ki o size daha çok yaklaşır.
Evliliklerde anlayış beklemenin ve görmenin yolu anlamaktan geçer. Siz anlamak için emek sarf ettikçe daha çok anlaşıldığınızı görecektiniz.
Sevinç Karakaya
Devamı