Mutlu Bir İlişki Kurmak Çok Mu Zor?
MUTLU BİR İLİŞKİ KURMAK ÇOK MU ZOR
Eminim hepimiz mutlu bir ilişki isteriz. Ama istediğimiz ideal ilişki sadece masallarda yaşanır diye düşünürüz. Aynı masallardaki gibi mutlu ilişki yaşamak için, lambadan cin çıkmasını bekleriz. Fakat bunlara gerek yok normal hayatımızda da bir kaç puf noktasıyla ilişkilerimizi düzelte biliriz. Belki küçük adımlar ama uygulandığında büyük sonuçlar verebilir.
Mükemmel ilişkiyi değil doğru ilişkiyi isteyin
İlişkileri doğru ve ideali yaşamaya çalışabilirsiniz, fakat ille de mükemmel ilişki diye ısrar etmek yersiz olur. Unutmayın mükemmel ilişki ya da mükemmel eş diye bir şey yoktur. Her ilişkinin içine bakıldığında dışarıdan farklı görünse de içinde zaman zaman sorunlar yaşanır. Siz en mükemmelini beklerseniz, daima beklersiniz. Her konuda sizinle aynı fikir de olan, sizinle tıpa tıp aynı karakterde, her an sizi mutlu edebilecek biriyle karşılaşmayı beklemek yerine, sizi en fazla tatmin eden ilişkiyi yakalamayı deneyin. Rahat ve huzurlu olduğunuz yani kendiniz gibi olduğunuz ilişkiyi bulmaya çalışın.
Ortak bir ilgi alanları edinin
İlişkilerde ortak noktalar elbette önemlidir. Fakat ortak ilgi alanınız olmaya da bilir, bunun için söylenmek yerine, yeni bir ortak ilgi alanı yaratın. Balığa çıkabilir, tenise başlayabilir, yürüyüş yapabilir, beraber kitap okuyabilirsiniz, yada bir müzik kursuna gidebilirsiniz. İkinizin de zevk alacağı bir ortak ilgi alanı bulmaya çalışın. Ortak ilgi alanı, eşler arasında pozitif iletişimi, sağlıklı diyalog ve eğlence imkanı sağlar.
İlişkinizde her zaman açık ve dürüst olun
Unutmayın yalanlar üzerine inşa edilen bir ilişki enin de sonunda yıkılmaya mahkumdur. Her zaman tam dürüstlüğe dayanan bir ilişki kurun. Şüphe, bir ilişkiyi başlamadan bitiren ya da başladıysa bile hiçbir zaman sağlıklı yürümesini sağlamayan bir virüs gibidir. Eşinizin yada sevgilinizin, kuşkulandığınız tutumları varsa, birbirinizden gizli dolaplar çevirmek yerine bu kuşkuyla hem siz yüzleşin hem de eşinizi yüzleştirin. Dürüst ve açık olan acı çekse bile duyduklarından, her zaman kazanır.
İlişkiniz de daima Anı Yaşayın
Belki birlikte çok vakit geçirmeye bilirsiniz. Asıl önemli olan geçirdiğiniz zamanın süresi değil kalitesidir. “Neden daha uzun yanımda kalmıyorsun?” diye şikayet edip söylenmektense, birlikte olduğunuz anları dolu dolu ve birbiriniz ile mutlu olarak geçirin.
Geçmişle yaşamayın, Geleceğe bakın
İlişkileri en çok yıpratan sebeplerden biri; Her kavgada başa dönüp aynı olayları tekrar tekrar masaya yatırmaktan kaynaklanır. İlişki, geçmişe takılı kalarak değil, geleceğe doğru yapılandırılır ve inşa edilir. Geçmişte yaşadığınız tatsız anlar varsa, durup dururken geçmişi deşmek yerine birlikte kuracağınız geleceğin planlarını yapmaya çalışın, güzel hayallerinizi paylaşın.
Her ilişki farklıdır, Başka ilişkilere değil kendi ilişkinize odaklanın
Evet her ilişki kendine has özellikler taşır, ilişkinin tarafları da başkalarından farklıdır. Kimsenin ilişkisi birbirine benzemez. İlişkinizi başkalarınınkiyle kıyaslamak, onu daha iyi bir yere getirmez. Eşinize başka ilişkileri örnek göstererek, kıyaslamak ve ilişkinizdeki eksiklikleri ortaya koymak yerine, ilişkinizin iyi taraflarına odaklanıp, gidişatını yükseltmeye çalışın.
Aklınızı okumasını beklemeyin
Unutmayın tam manasıyla kimse kimsenin aklından geçenleri okuyamaz. Canınızı sıkan bir şey olduğunda ya da eşinizin yaptığı bir şeye kızıp, sinirlendiğinizde, onun kendiliğinden sizi anlamasını beklemeyin. Sıkıntınızı yada sinirlendiğiniz mevzu her neyse açıkça dile getirin. Ancak ses tonunuza dikkat edin, tartışma tonuna dönüşmesin. Zira yüksek perdeden dile getirdiğiniz her sorun, eşinizin zihninde ”yine dır dır” olarak algılanabilir.
Eşinizle önce arkadaş olun
İster evli bir çift olun, ister sevgili, ilişkinizin temelini sağlam bir arkadaşlığa dayandırın. İyi birer arkadaş ve sırdaş gibi her şeyi konuşabilmeniz, birlikte iyi zaman geçirmeniz, uzun vadeli ve sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlar.
İlişkinize kimseyi karıştırmayın
Etraftan gelen sesleri kendi iç sesiniz ve eşinizin sesi kadar dikkate almayın. Hiç kimse sizin ilişkinizi sizden daha iyi tanıyamaz. Şu da bir gerçek ki, insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine göre daha olumsuz düşünür, daha kolay olumsuz yorum yapabilirler. Ve çiftler başka kişilerin yorumlarından daha kolay etkilene bilir o yüzden dışarıdan gelen eleştirilere kulak kapatın ve ilişkinizi yaralamalarına izin vermeyin.
Eve iş getirmeyin
Hayatınız da işin ve ilişkinizin yerini iyi tespit edin. İşi işte bırakın ve sorunlarınızı eve taşımayın. Kafanızın sürekli iş meseleleriyle meşgul olması, eşinize sürekli iş sorunlarından bahsetmeniz, onun açısından sıkıcı olacak, belki tartışmalara yol açacaktır. O yüzden iş ile aşkı gerçekten ayırmak en iyisi…
Sevinç Karakaya
DevamıEşim Beni Neden Sevmiyor?
EŞİM BENİ NEDEN SEVMİYOR
Kadın olsun erkek olsun zaman zaman bu soruyu sorar. ” Eşim Beni neden sevmiyor” ve cevabını da hep merak edilir. Hatta sadece evlilikte değil , bazen özel ve iş hayatında da bütün dünya birleşmiş ve bizi sevmediklerini düşüne biliriz. Belki de sebebini bir türlü bulamayız.
Burada bakış açımızı biraz değiştirmemiz gerekiyor. devamlı karşınızdaki kişilerin olumsuz yanlarını görmeye kendinizi zorlamayın sizi sevmediklerini düşünmek yerine siz onları önce sorgusuz sualsiz sevmeyi deneyin. Tabi buna ilk önce kendinizden başlayın.
Yunus Emre’nin dediği gibi: ”Yaratılanı severim yaratandan ötürü ” değin ve sizi sevmediklerine değil onların ve kendinizin sevgiyle yaratıldığınıza odaklanın.
Kendimi Seviyor muyum?
Bu sorunun cevabı kimi ne göre ” Tabi ki kendimi seviyorum”, ” Kendimi çok seviyorum ”; kimine göre ” Ben sevilmeyi hak etmiyorum”,”Kendimi sevmiyorum” cevaplar değişebilir. Gelin bir test yapalım dışa dönüklükten içimize soralım biz kendimizi seviyor muyuz diye…
Bir aynanın karşısına geçin; Kendinizi olabildiğince serbest bırakın. İyice vücudunuzun rahat hareket ettiğinden emin olunca, aynaya kendi gözlerinizin içine bakın, ve kendi kendinize ”Ben kendimi seviyor muyum?” diye sorun..Bu sorunun ardından serbest bıraktığınız bedeniniz, öne arkaya hareket edecektir. Hiç hareket etmiyorsanız kontrolcü ve mantıkçı bir yapınız olma olasılığı oldukça fazladır. Gelen cevabı hissedemiyor olabilirsiniz.Vücudunuz öne doğru eğiliyorsa kendinizi seviyorsunuz demektir. Arkaya doğru eğilmeler oluyorsa, sizin kendinize sevginiz yok demektir. Bunu 21 gün yapmanızı tavsiye ederim; Aynanın karşısına geçin ve kendinize güzel şeyler söyleyin, taki aynada kendinize doğru eğilene kadar.
Şunu farkına varmak çok önemlidir. ”Siz kendinizi sevmezseniz eşiniz sizi neden sevsin?” Bunu ancak iki yönlü çalışmayla çözebilirsiniz. İlki kalbinizden eşinize sevgi göndermektir, ikincisi ise kendi kendinizi sevmeyi öğrenmektir. Siz kendinizi gerçekten sevdiğinizde bir sevgi enerjisi oluşacaktır. Evrenden sevgiler bu enerjiyle size doğru gelecektir.
Evet kabul ediyorum bunu kendinizi haklı hissederken yapmak zordur; ama haklı yada haksız olmanıza aldırmadan eşinize içinizden sevgi gönderin. Yanınızda yada uzağınızda olması hiç önemli değildir. Sevgi enerjisi dua olup onu bulacak ve kalbini size ısıtacaktır. Şunları tekrarlayın : ”Senden özür diliyorum, Lütfen beni affet, Seni seviyorum, Teşekkürler” Bunu sık sık tekrarlayın inanın işe yarayacak. Aynı şeyi kendi gözlerine her gün aynada bakarak tekrarlar. ”Senden özür diliyorum, Lütfen beni affet, Seni seviyorum, Teşekkürler” Hatta bunu her gün kendinizden başlayarak çevrenizdeki herkese bol bol sevgi göndererek devam edebilirsiniz. Unutmayın kainatı Yüce Allah sevgi üzerine kurmuştur. Sevgi her kalbi açar. Ama siz önce kendi kalbinizi sevgiyle açın.
Göreceksiniz ki ” Eşim beni neden sevmiyor?” sorusunun altında aslında, sizin kendi kendinizi sevmemeniz ve değer vermemeniz çıkacaktır. Siz kendi kalbinizi sevgiyle doldurdukça, hayatınıza sevgiler akmaya başlayacaktır. Genelde en çok yapılan yanlış hep karşımıza aşırı ilgi verildiğinde karşılığında biz çok sever sanırız. Şimdi severek sevmeyi deneyeceksiniz. Ve bunu sadece eşinize değil; İş ve özel hayatınızda yapmayı deneyin. Göreceksiniz çevrenizde sevgi ile karşılaşacaksınız. Kainat herkesin kendi içindedir. İçinizden sevgi başlar ve taşarsa bütün kainatta sevgi taşmaya başlayacaktır.
Kime kızarsanız kime sinirlenirseniz, Eşiniz yada bir başkasının sizi sevmediğini düşündüğünüz de; Rahatlatıcı güzel bir telkin, duadır. Şunu tekrarlamanızı tavsiye ederim.
”Ben şuan sevgide sevgiyle kalmayı tercih ediyorum. Şuan sevgi olmaya niyet ediyorum. Şuan yaşadığım olayı olduğu gibi kabul ediyorum. İçinde bulunduğum durumu kabul ediyorum. Yüceler yücesi Allah’ım senden içinde bulunduğum durumu şifalandırmanı niyet ediyor senden yardım istiyorum. Lütfen şifa veren meleklerini yardım için bana seferber et. Sana sığındım sana güvendim. Beni benden uzaklaştıran, bütün düşünce kalıplarımı lütfen benden uzaklaştır. Kendimi sevmeme engel olan bütün düşünce kalıplarını benden uzaklaştır. Sana sığındım sana güvendim. Beni benden uzaklaştıran bütün kendimi yetersiz hissettiğim kalıpları benden uzaklaştır. Sana ulaşmamı engelleyen bütün kalıplarımdan beni uzaklaştır. Senin huzurunda sana teslim oluyorum ve tüm kalıplarımı da sana teslim ediyorum. Tüm olumsuz düşüncelerimi sevgiyle bırakıyorum. Bilerek yada bilmeyerek bir kalp kırdıysam, senin huzurunda özür diliyorum. Senden tövbe ve af diliyorum. Kendimden özür diliyorum. ”
Unutmayın eğer ki; Siz kendi sevgi enerjinizi artırırsanız , çevrenizdeki herkesin de size olan sevgi enerjileri artar. Eşinizle, arkadaşlarınızla, kardeşlerinizle, iş ortamınız da kiler ile inanılmaz şekilde her şeyin farklılaşacağını göreceksiniz. Kainatın yaratılış sebebi sevgidir. Kaynak budur. İçindeki o Rabbini sana verdiği sevgi özünü keşfet, onu büyüt, olgunlaştır ve tekrar bütün kainata yay.
Çevremize elektrik frekansları yayarız. Öfke frekansı size öfkeyi çeker, kıskançlık kıskançlığı, kötü düşünce kötü düşünceyi,sevgide sevgiyi çeker. Ve bu sevgi elektriği bir çok kişinin kalbinin şifalanmasına sebep olur.
Eşim beni sevmiyor değil; BEN KENDİMİ VE TÜM KAİNATI AYNI ZAMANDA EŞİMİ ÇOK SEVİYORUM DİYİN .
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliklerde Can Simit’i İlişki Koçları
EVLİLİKLERDE CAN SİMİT’İ İLİŞKİ KOÇLARI
Evliliğinizdeki ilişkinizi oturtup, dinginliğe ulaştırana kadar birçok badire atlata bilirsiniz, birbirinizle çok defa imtihan olabilir, hatta zaman zaman bu imtihanlarda kırık notlar alma olasılığınız da oldukça fazladır. Eğer evliliğinizde imtihanları atlatmak ve sınıfta kalmak istemiyorsanız, bazen dışarıdan destek almamız gerekebilir.
İlişkilerinizdeki sorunlara çözüm getirme noktasında Yeni trend artık ”ilişki koçları” diyebiliriz. İlişkilerimizdeki sorunların çözümlerinde önemli rol oynayan ilişki koçları oldukça etkili sonuçlar veriyor. Evliliğin beraberinde getirdiği birlikte yaşamak, birçok sorunları ortaya çıkara biliyor. Bu sorunlara kişilerin çözüm bulma yeteneği her zaman yeterli olmuyor, dışarıdan kendilerini yargılamayacak ”tarafsız göz” ve kendi çözüm yollarını bulmak için bir ”destekleyici kuvvete” ihtiyaç duyuyorlar. Evliliklerde kişiler tıkanmaya, artık beraber nefes alamayacak hale yaklaşırken, ilişkileriyse iyiden iyiye çıkmaza girmeye başlıyor. İşte tam da bu noktada ilişki koçları devreye giriyor.
Bir ilişki Koçu olarak ilişkilerin bozulmasındaki en sarsıcı sebep iletişim problemi olduğunu söyleye bilirim. Fakat eşlerin sorunlarını biraz irdelediğimizde, aslında sorunun eşlerin birbirinden beklentilerden ve birbirlerine bakış açılarından kaynaklandığını görürüz. Evlilikte eşler farkında olmasalar da, en başta nasılsa aslında öyle davranıyorlar; fakat beklentileri olduğu ve bunlar zamanla kendini daha belirgin gösterdiği için mutlu olamıyorlar diyebilirim.
* İlişki koçlarını kadınlar daha çok tercih ediyor
Evliliğin de problemler yaşayıp ilişki koçunu tercih eden kişiler için şunu diyebiliriz; Farkındalığı oldukça yüksek kişilerdir. ilişkilerindeki sorunlara çözüm yolu bulamadıklarında, birçok şey deneyip sonuç alamadıkları için ve ilişkilerinde kesin bir çözüm aramaları, onların bir ”ilişki koçu’‘ile yollarını birleştiriyor .
Yapılan araştırmalar ise kadınların erkeklere göre ilişki koçlarına daha sıcak baktığını gösteriyor. Bireysel olarak da kadınlar çözümleri daha çabuk kabul ediyor ve hayatlarına daha kolay uygulaya biliyorlar.Bir ilişki koçu olarak şunu diyebilirim çoğu zaman ilk başvuru kadından geliyor. Kadın kabul ettikten sonra kendisi nasıl biri olacağına ve nasıl bir ilişki istediğini belirleyip o amaçta ilerliyor. ”Kadınlar kendileri değişirse her şeyi değiştirebileceğinin çok daha farkında…”
*İlişki Koçluğu Süreci
”İlişki Koçluğu Yaşam Koçluğunun dallarındandır”. Evliliğinde sorunlar yaşadığı için başvuran danışanlarım da en çok duyduğum soru; ”Eşimi ikna edemiyorum, benim tek başıma bu desteği almamın ilişkimize ne yararı olabilir?” Evet evlilik terapistlerinin yada danışmanlarının eşleri ortak dinlemeye almasının yanında ilişki koçluğu için ben şunu diyebilirim ”İlişki Koçu eşlerden sadece birini tercih ediyor. Tercih ettiği ise; Bir sorunu olduğunun farkında ve bu sorununa çözüm bulmaya çalışan kişi oluyor.” Çünkü başta da dediğim gibi ilişki koçluğu yaşam koçluğunun dallarındandır. Ve unutulmamalıdır ki biz hayatta sadece kendimizi ve bakış açımızı değiştirebiliriz başkalarını değil.
Hele birde kişilerin değişime niyetleri yoksa, ilişkilerinde sorunları görmezden gelmeyi seçiyorlarsa onlar için kimse bir şey yapamaz.
İlişki koçu; Kişilere evliliklerinde eşleriyle nasıl bir ilişki istediklerinin farkına varmalarında yardımcı olur.İlişkileri nasıl olsaydı daha mutlu olurlardı?, İlişkilerinde sorun olan şeyler artık sorun olmasaydı evlilikleri nasıl olurdu? bunları tespit etmelerini sağlar.Ve çoğu zaman farkına bile varmadığınız gözden kaçan ufak değişikliklerin bile evliliği bir mucize gibi değiştirebileceğini keşfederler. Ve bunu başarmak için ihtiyaçları olan gücün aslında kendi içlerinde olduğunun, evlilikleri ve mutlu aileleri için, Bu gücün sadece dışarı çıkarılması gerektiğinin farkına varırlar. İlişki Koçu; Danışanının istediği mutlu evliliğe ve ilişkiye götürecek bir yol haritası planlamasında ona destek olur ve bu süreçte ona yol arkadaşlığı yapar.Bu sürecin ne kadar süreceği ise ilişki koçunun danışanın ihtiyacına göre karar verilebileceği bir husustur.
*İlişki Koçu kararımızı değiştirebilir mi?
Evliliklerde özellikle İlk altı yıl çok önemlidir.En fazla boşanma ise evliliğin yedinci yılında oluyor.Şunu unutmamak lazım ki ilişki koçuna her gelen kişi evliliğini sürdürmeye karar vermeye biliyor. Boşanmak elbette alınması çok güç ve istenmeyen bir karardır. Fakat kangren olmuş ilişkilerde ise bu kaçınılmaz ve nefes aldıran bir karar olabiliyor. İlişki koçları yargılamaz, yönlendirmez , akıl vermez sizin kendiniz ve aileniz için en sağlıklı ve doğru kararı almanızda ne istediğinizi tespit etmenizi sağlar. ”ilişki Koçuna gelen danışan ilişkisine devam da edebilir , boşanmaya karar da verebilir.” Aslında ilişki koçu ile yürüyen danışan , kendisi ve çevresi için en doğrusu hangisi ise ona kendisi karar verir. Bu kararı ortaya çıkaran ise İlişki koçunun kişinin bilinç altına ustaca sorduğu sorularda saklıdır.
*Evlenmeden ilişki koçuna gitmenin faydası olur mu?
Yurt dışında yaygın olan ve Türkiye’de de daha yeni yaygınlaşmaya başlayan evlilik öncesinde bir ilişki koçundan destek almak elbette çok önemlidir. Evlenmeden alınan ilişki koçluğu kişinin evlilikten beklentilerini tespit etmesinde, karşısındaki kişinin buna ne kadar cevap verebileceğini görmesinde oldukça etkilidir. Maalesef pembe gözlükler takarak başlanan birliktelikler daha sonrasında hüsranla sonuçlana biliyor. Bu tarz hayal kırıklıkları yaşamamak yada evliliğini daha sağlam bir ilişki üzerine kurmak isteyen kişiler kendi beklentilerini ve karşı tarafın beklentilerini iyi anlamak ve her şeyi baştan konuşmak istiyorlar. Bunun içinde tarafsız bakabilen ve kendilerini anlayabilecek bir uzmandan yardım almayı tercih ediyorlar. Böylece ileride çok büyük sorunlar ve yıkımlar yaşamanın önüne geçebiliyorlar.
*İlişki Koçu Evlilikte Mutluluğu geri getirebilir mi?
Mutlu evliliklerdeki, ilişkiler de iletişim biçimlerine bakacak olursak şunları diyebiliriz; Mutlu ilişkileri olan kişiler tartışmaları çok büyütmüyorlar. Onlar, sorunlarını konuşuyor, tartışıyor ama bunu kavgaya dönüştürmüyorlar. Daha esnek oluyorlar. Mutlu evliliği olan bireylerin katı kuralları olmuyor. Çiftler birbirini daha iyi dinliyor. Kendisinin ne anladığından çok Karşı tarafın ne demek istediğini anlamaya çalışıyorlar. En önemli şeyse birlikte daha fazla vakit geçiriyorlar. İlişki koçu bunları görmenizi ve kendi ilişkinizde neler yapmanız gerektiğinin farkına varmanızı sağlayabilir. Fakat siz değişimi ve bu mutluluğu kendiniz istemediğiniz sürece hiç bir şey yapamaz . Değişimi istemeyen kişiye hiçbir ”Sihirli değnek dokunamaz”Kendimizi kandırmayalım.
*Evliliklerdeki cinsel sorunlar evliliği bitirir mi?
Bir çoğumuz mahrem meselelerden konuşmaktan çekine biliriz. Bu oldukça doğal ve fıtri bir şeydir. Şunu da kabul etmek gerekir ki Cinsellikle ilgili yaşanan bir sıkıntı, eşlerin iletişimine de yansır. Kadında ki cinsel isteksizlik, erkek için problem oluyor ve kendini çekiyor. Bunun getirisi olarak eşlerin arasındaki iletişim azalıyor. Ya da Eşlerde “Beni istemiyor,beni beğenmiyor çünkü beni sevmiyor” gibi düşünceler oluşabiliyor. Bunlar direkt olmasa bile dolaylı olarak iletişimi engelliyor. Eşler doyum yaşamadığında arayışa girebilir ve kendini yasak bir ilişkide bulabilir . Evlilikle ilgili yapılan araştırmalar, evliliklerin çok büyük bir kısmının, özellikle ilk yıllarda, aldatma ile bitebildiğini gösteriyor. Aldatma, Eşlerin ilişkide uzaklaşmasını ve aralarını düzelte bilecek zamanı birbirlerine vermemelerine, daha az vakit geçirmelerine neden oluyor. Kıskançlık da aynı şekilde etki yapıyor. Eşlerin biri karşı tarafın hayatını engelleyecek şekilde kıskandığında durum kötüye gidiyor, Hatta şunu denilebilir ki aşırı kıskançlık nedeniyle ilişki koçuna giden kişiler oldukça fazladır. Bu tarz yaşadığımız sıkıntılar; çözüm bulunamadığında bizi istenmeyen sonuçlara taşıyabilir.
İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıEşim Neden Bana Karşı Öfkeli
EŞİM NEDEN BANA KARŞI ÖFKELİ
Kadınların hisleri erkeklere göre çok daha kuvvetlidir. Eşinin kendine karşı tavır değişikliklerini, çok daha çabuk hissede bilirler. Ve eşinizin size öfkeli olduğunu hissediyorsanız muhtemelen yanılmıyorsunuzdur. Fakat altında yatan sebepler noktasında iyi gözlem yapıp anlamaya çalışmak lazım. Bunun bir kaç nedeni olabilir. Sebepleri bilmek çözüme de ışık tutabilir. Gelin bu sebeplerin bir kaçına beraber bakalım.
Maddi Sebepler:
Erkekler maddi problemleri kadınlardan daha fazla kafalarına takabilir, Hatta eşine karşı bunu paylaşmayı gurur meselesi bile yapabilirler. Kendi kendine bir süre saklayarak, geçirir. Fakat bir süre sonra sıkıntıları öfke olarak dışarı yansıyabiliyor. Yani eşinizin öfkesi sizinle hiç alakalı olmaya bilir. maddi sıkıntının yanında eşiniz negatif insanlarla beraber stresli bir ortamda çalışıyor olabilir. Bu agresifliği ve öfkesi çalıştığı ortamdan da kaynaklana bilir.
İlişkiden Beklediğini Bulamamak:
Bazen de ilişki istediği gibi gitmediğinde erkekler öfkelenebiliyorlar. Evlilikte beklediğini bulamamak hayal kırıklığı yaratabiliyor. Kadın olsun erkek olsun ilişkilerdeki beklenti bulamama durumu sadece eşlerine karşı değil, hayata karşı öfkeli olmalarına sebep olabiliyor. Farkında olsanız da olmasanız da, belli etmek istemeseniz de eşinize öfke enerjisi göndermeye başlıyorsunuz. Belki içinizden söyleniyorsunuz, fakat karşı tarafın dışa çıkan bir öfkesine sebep verebiliyorsunuz.
Cinsel Hayatın Olmaması:
Hayatımızı saran enerjiler vardır; cinsellik noktasında da kişiler enerji üretirler. Siz belli etmediğinizi düşünürsünüz ama cinsel ilişki istemediğinizde böyle bir enerji yayarsınız , Ve eşiniz de sizin içinde beslediğiniz enerjiyi sanki biliyor gibi dışa öfke olarak çıkara bilir.
Elbette mahrem hayat bir ilişki de önemli konulardır. Siz içinizden olumsuz düşündükçe, eşinizde dışından olumsuz düşüne bilir. Dediğim gibi belli etmediğinizi sanırsınız ama enerji yollamaya devam edersiniz. Bunda çözüm eşinizle oturup sorun olarak gördüğünüz sorunları konuşmaktır. Siz onu yargılamadan onun söyleyeceklerine de tepki vermeden dinlemelisiniz. Unutmayın yargılamadan dinlediğiniz de eşiniz de bir süre sonra sizi yargılamadan anlamaya çalışmak için çaba harcadığını hatta anladığını göreceksiniz. Konuşurken karşılıklı söylediklerinizi ilerde koz olarak kullanmak yerine , ilişkinizi düzeltecek kaynak olarak biriktirin ve dikkate alın. Yoksa bir süre sonra konuşmalar da biter.
Eşimi ve Kendimi Bu Öfkeden Korumak için Ne Yapmam Lazım :
*İlk öncelikle kendi içinizdeki öfke enerjisini sevgiye dönüştürün. Ve olumlu düşünüm , Tabi ki dua edin. Özellikle Ayet el kürsi’yi, Nas ve Felak surelerini bol bol okuyup eşinizin enerji alanına gönderin. Kendinizin ve eşinizin enerji alanı şifalansın diye bol bol dua edin.
*Evinizin nerelerin de özellikle tartıştığınıza dikkat edin. Özellikle daha fazla tartıştığınız yerleri varsa muhtemelen oralarda enerji düşüşleri vardır. Size tavsiyem bu alanları sirkeli suyla silin. Yada odanın belli yerlerine bardak içine sirke koyup bırakabilirsiniz. Sirkenin insan hayatında enerji alanlarını temizlemede çok faydası vardır.
* Hayatınızın düzenli olmasına dikkat edin. Erken yatıp erken kalkmaya uykunun şifalandırıcı etkisinden faydalanın. Yorgunluğunu uykuda atan kişilerin öfkeleri de azalır.
*Cinsel hayatınızı düzene sokun. Ne olursa olsun problemlerinizi yatağa gelmeden çözmeye çalışın. Yatak odanıza kadar getirmeyin . Birbirinize sarılın ve güzel şeyler söyleyin olumsuzluktan uzak durun. Birbirinize motive verin. İçinizden de olsa öfke enerjisi yollamayın birbirinize . Eşinizin iyi yönlerine odaklanın.
Olumlama : Eşinizin iyi yönlerini görmeye yardımcı olacak bir olumlama ” Eşimi olduğu gibi kabulleniyorum. Ona her gün hayır dua ediyorum. Onun olduğu yere bu duayı sevgiyle gönderiyorum. Onun bulunduğu ortamın Allahın izniyle şifalanmasını için niyet ediyorum.Şuandan itibaren Her şeyimi olumlu programlıyorum. Ben güvendeyim, Biz güven içindeyiz. İnsanlar ne söylerse söylesin her durumda değerliyim. Eşimle barış içindeyim .”
Daha huzurlu ve dingin bir hayat dilerim. Aşamadığınız sorunlarınız için bize başvurabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıCinsellikten Uzak Evlilikler
CİNSELLİKTEN UZAK EVLİLİKLER
Eşlerin evliliğini ayakta tutan en büyük yapı taşı, cinsel ilişkilerinin düzenli ve sağlıklı devam etmesidir. Maalesef çok yoğun çalışma temposu, stres, anlaşmazlıklar, diyalog eksiklikleri ve daha bir çok sebepten eşler cinsel yaşamdan uzaklaşabiliyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki evli olup fakat cinselliği yaşamayan bir çok çift mevcut.
Cinsellik eşler arasında bedensel ve ruhsal bir ihtiyaç olduğu gibi; Diyalogla çözemedikleri sorunların da en güçlü silahıdır.Eşler cinselliğe gerekli önemi verdiklerin de eşlerin birbirine bağlılığı ve tutkuları artacak ve belki de sorunlar eskisi kadar sorun halini almayacaktır. Yani diyebiliriz ki cinsellikten yoksun evlilikler, yıkılmak için bir çatırtı beklerken, cinsel ilişkilerini tutkulu yaşayan çiftler ise sorunlarını göz ardı yapabiliyorlar.
Evliliklerde duygusal bağlılığı da, sağlamlaştıran cinselliğin olması için; elbette sevgi ,aşk olmalıdır. Bu eşler arasındaki aşkı cinsel ilişki, daha da arttırır. Cinsel hayatlarında tatmin olan eşler, romantizm ve aşkı daha doygun bir şekilde yaşayabilirler. Romantizm ve aşk arttıkça da eşler daha tutkulu bir cinsel hayat yaşayabiliyorlar. Yani cinsel ilişkilerin güçlü olması aşkı ve romantizmi artırıyor, aşkın ve romantizmin artması da, cinsel ilişkide ki tutkuyu arttırıyor.
Cinsel Yaşam da Tutku Sosyal Yaşamın Kalitesini arttırıyor; Beğenilmek ve sevildiğini hissetmek, Gerek kadın gerekse erkek olsun herkesin dilediği bir konudur. Beğenilme ve gerçekten güzel yada çekici olduğunu hissetme, kişileri mutlu eder. Cinsel olarak da, eşi tarafından beğenildiğini hisseden ve cinsel tutkuya ulaşan çiftlerin ise; Özgüvenleri artıyor.Kendilerine ve kişisel bakımlarına daha fazla önem verip, daha güzel görünüyorlar. Hayatla daha iyi baş edebiliyor ve çevrelerine daha fazla pozitif enerji yayıyorlar. Daha çok gülüp daha samimi ve içten sosyal ilişkiler kuruyorlar. Böylece hayat kaliteleri artıyor. Cinsellik eşler arasında çok önemli; düzenli ve tutkulu olması hayat kalitesini artırırken düzensizlik ise hayat kalitesini düşürüp, devamlı depresif bir ruhsal yaşam içinde olmalarını sağlıyor.
Evli Çiftlere Tavsiyeler;
Evli ama cinsellikten uzak bir çift olmak istemiyorsanız; Elbette cinsel hayatınıza önem verip kendi mutluluğunuz için eşinize nasıl davranmanız gerektiğini, sizin mutluluğunuza giden yolun onun kinden geçtiğini unutmamanız gerekiyor.
Erkeklerin cinsel ilişkilerindeki tutkuyu arttırmak için; Eşlerine sıkı sıkı sarılmaları çok önemlidir. Kadınlar sevildiğini ve arzulandığını en çok sarılma anında hissederler. Sarılmak onlara güven duygusunu yaşatır. Vücut teması kadınlar için çok önemlidir. Kadınlar için cinsel ilişkide süreç çok önemlidir. Araştırmalarda; Kadınların cinsel ilişki öncesinde, eşlerinin sevgisini hissetmek isterler. Sarılma, Öpme, sevgi dolu sözlerle kendilerine eşlerinin yaklaştığında; cinsel birliktelikten daha fazla haz alıp daha mutlu olabiliyorlar.
Erkekler ise; eşlerinin onlara daha fazla övgü ve ilgi göstermelerini, Kendi hayallerindeki fantezilere eşinin karşılık vermesini, Kendi mahrem hayatların da eşinin ona daha rahat davranmasını bekleyip, kendisiyle cinsel ilişkide mutlu olduğunu göstermesini beklerler.
Evet başta da söylediğimiz gibi cinsel ilişki; Bedensel ve fizyolojik olarak bir ihtiyaçtır, fakat cinsel birliktelik zorunluluk halini aldığında çekilmez olur ve eşleri birbirinden uzaklaştırır. Kadınlar özellikle ”Eşindir olmak onu mutlu etmek zorundasın”, ”ona çocuk vermek zorundasın ” ”Erkek çocuk doğurmak zorundasın” gibi zorunlu durumlarda üzerindeki bu baskıyla cinsellikten soğurlar. Cinsel birliktelik, içine; psikolojik, biyolojik, genetik, zihinsel, fizyolojik, duygusal olmak üzere çok yönlü hem ruhsal hem de bedensel birlikteliktir. Öncesi de , cinsel birliktelik esnası da ve sonrası da önemlidir. Sadece yatak da değil normal hayatlarında da tutkuyu yaşamaya çalışmalıdırlar. Eşlerin kaliteli bir cinsel hayat için birbirleriyle konuşabilmeleri, anlaşa bilmeleri ve birbirlerinin hoşuna giden davranışlara dikkat etmeleri ilişkiye olumlu şekilde yansıyacaktır.
Cinselliğin eşleri mutlu eden yönü çok güçlü olduğu gibi, eksikliğinde ise çok ciddi depresyon etkileri oluşturabilir. BU yüzden eşlerin evli ama cinsellikten uzak kalmamaları ve bunun için karşılıklı özveri göstermeleri gerekir. Tabi bu özveriyi bütün hayatlarına yaymaları da oldukça önemlidir.
DevamıEşimin Arkadaşlarını Sevmek Zorunda Mıyım?
EŞİMİN ARKADAŞLARINI SEVMEK ZORUNDA MIYIM?
Evliliklerde özellikle, evliliğin ilk yıllarında eşler arasında adaptasyon sorunu yaşanabiliyor. Evliliğe adapte olmaya çalışırken eşler ; aynı evde beraber kalmaktan tutunda, birbirlerinin ailelerine alışmak işine, birbirlerinin kişisel hayatlarına alışmaya kadar bir çok zorluk çekebiliyorlar. Eşlerin en çok karşılaştığı sorunlardan biri ise; Karşılıklı olarak birbirlerinin arkadaşları ve sosyal çevrelerine uyum sağlama sürecidir . Arkadaşlarınız ve eşiniz arasındaki dengeyi düzenleyebilme ve aynı şekilde eşinizin arkadaşlarıyla olan zaman paylaşımını anlaya bilme evliliğin saygı çerçevesinde gitmesi açısından çok önemlidir. Kişiler birbirlerinin belki de yıllardır benimseyip, birçok ortak noktada birleştikleri arkadaşlarını kabullenmeye çalışmalıdırlar.
Evlilikler de eşler arasında, arkadaşlarına ayırdıkları vakit , arkadaşlarıyla hangi sıklıkta görüşmeleri gerektiği, hatta hangi arkadaşlarla görüşüp hangi arkadaşları ile görüşmemeleri noktasında, sonu tartışmaya gidecek, sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu konu da özellikle kadınlar eşlerinin bekar erkek arkadaşlarıyla zaman geçirmelerinden hoşlanmıyorlar. Kimi zaman da, arkadaşlara ayrılan zaman, kişinin eşinin kıskanmasına ve ilginin daha çok arkadaşlarında olduğundan yakınmasına sebep olabiliyor.
Birbirinize Nefes Alacak Zamanlar Tanıyın;
Evlilikler de, hatta yeni başlayan ilişkiler de bile eşlerin en sık yaptıkları yada yanlış bildiklerinden dolayı yapılan hata; Tüm zamanlarını beraber geçirmeleri gerektiğidir. Bu beraber vakit geçirme, eşlerde, bütün arkadaş çevrelerinin de ortak olması gerektiği hissini doğurur. Aslına bakarsanız evliliklerde kişisel sınırların korunması çok önemlidir. Tabi ki eşlerin ortak bir sosyal çevreleri olabilir, fakat zaman zaman birbirlerine nefes alacak fırsatlar verecekleri, hayatlarında kendilerini iyi hissedecekleri, faklı arkadaşları da olması gereklidir. BU birbirini özlemek ve beraber geçirdikleri vakitleri daha kaliteli geçirmek için oldukça önemlidir.
Sevmeseniz de Saygı duyun;
Kesin olan bir şey vardır; oda gerek erkekler gerekse kadınlar hemcinsleriyle zaman geçirmeye ihtiyaç duyarlar. Eşlerin birbirlerine bu konuda anlayış göstermeleri çok önemlidir. Kişi eşinin bazı, iş arkadaşından hoşlanmadığı için, o arkadaşlarıyla görüşmesini engellemeye çalışabiliyor. Bu da eşler arasında ciddi problemlere yol açıyor. Bazen de sorunun altın da yatan kıskançlık olabiliyor. Bazı kişiler, eşinin arkadaşlarına karşı çok anlayışlı ve hoşgörülü olduğunu ancak evde kendisine karşı onlara gösterilen ilgiyi göremediğinden şikayet edip ve bundan dolayı arkadaşlarını istemiyor olabilirler. Ve sevmediklerini dile getirip sorunu daha ileriye taşıyabiliyorlar.Kesinlikle kimse eşinin arkadaşlarını sevmek zorunda değildir, fakat herkes eşinin tercihlerine ve isteklerine saygı duymak zorundadır. Eşini seviyorsa tabi…
Ne yapmalıyım;
Evet birçok kişi eşleriyle iyi anlaştıklarının ve sağlıklı ilişkilerinin olduğunun işareti, tüm zamanlarının beraber geçirilmesi gerektiğinin, her şeyin birlikte yapılması gerektiğinin, eşlerin sürekli birlikte olmak istemeleri gerektiğinin olduğunu düşünürler. Fakat bu kesinlikle doğru değildir. Eşler ayrı ayrı da zaman geçirebilmeli, kendilerine ve arkadaş çevrelerine de vakit ayırabilmeli, kendilerine ait hobileri ve sosyal çevreleri de olmalıdır. Ancak kişilerin kendilerine ait sosyal çevreleri ve arkadaş grupları evlilik ilişkilerini olumsuz etkilememelidir. Bu nedenle kişiler zamanlarını dengeli bir biçimde planlamalıdırlar. Arkadaşları ile görüşme süreleri ve sıklığı konusunda eşleri ile birlikte plan hatta gerekirse anlaşma yapmalıdırlar.
İlişkileriniz de sorun yaşıyor yada sorunun tam olarak ne olduğunu bulamıyorsanız; Bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıEş Seçiminde Dikkat Edilecek İp Uçları
EŞ SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLECEK İP UÇLARI
Uzun süre devam edecek yani sonu evliliğe dönüşmesini istediğiniz bir ilişkiye başlamak üzeresiniz, yada böyle bir ilişki istiyorsunuz. Fakat yeni başlayacak ilişkinizde, tam olarak nelere dikkat etmeniz gerekiyor sizi düşündürüyorsa, bu hafta işinizi kolaylaştıracak ip uçları vereceğim.
Özellikle yeni başlayan ilişkilerde taraflar kendilerini tanıtma ve tanıma adına hatalar yapabiliyor. Ve aslında olmadıkları kişiyi sergiliyor yada karşısındaki kişiyi yanlış değerlendire biliyorlar. Belki de gelecekleri adına doğru insanla atacakları adımı erteliyor yada soru acı ve kayıplarla bitecek yanlış bir ilişkiye başlaya biliyorlar.
Peki gelin bu hafta ; yeni başlanacak bir ilişkide nelere dikkat edilmeli gerekiyor bakalım.
Gereksiz evhamlardan uzak durun ve sakin olun;
Yeni başlayan ilişkiler de en çok yapılan hataların başında, gereksiz kaygılarımız gelir. Bu kaygıları tetikleyen ise; Çevresel eleştirilere fazlaca önem verip karşı tarafı tanımaktansa doğru kişi mi telaşına kapılıp, bir türlü ilişkiden emin olamamak olabileceği gibi, ilişkinin adını koymanın yada bu sürecin uzaması acaba bu ilişki nereye gidiyor kaygısını doğurabilir. Aslına bakarsanız bu kaygıların çoğu yersizdir. Bunun yerine yapılması gereken çevrenin çok fazla etkisinde kalmadan, Birbirinizi tanımaya çalışmalı, Acaba uyumlu ve anlaşabilen bir çift olabilir misiniz? bunları anlamaya çalışmalısınız. Unutmayın ki; sakin olmak doğru karar verebilmek için çok önemli bir faktördür.
İlişkiden çabuk vazgeçmeyin ;
Yeni başlayan bir ilişkide sakin olmayı başaramadığınız da, Kendinizi mutsuz hissetme, bir depresiflik hali , ”galiba olmayacak ” hissi içine girebilirsiniz. Bu his daha sonrasın da ise yerini ”olmazsa Olmasın” karşı direnişine bırakabilir. Bunu da evet üzüldüm ama halen ayaktayım savunmasına takip eder. Hemen en ufak kaygılarınız sizi bu ilişkinin sonuç vermeyeceği noktasında düşünmeye iter. Burada yapmanız gereken şey, bu düşüncelerinizi göz ardı etmektir. İlk haftalarda herkes kendini kaygan bir zeminde hissedebilir, Önünü görmeye bilir, bunlar çok normaldir. Sakinliğinizi koruyun ve hemen pes etmeyin tanımaya çalışın.
Açık ve net olun;
İlişkiler nasıl başlarsa öyle devam eder, Bir ilişki yalanlar üzerine kurulursa yalan olacağı gibi, doğruluk üzerine kurulan bir ilişkide doğru bir şekilde devam edeceği açıktır. Şunu diyebiliriz; Bir ilişkinin başarılı olması için en temel kavram kişilerin birbirine açık ve net olmasıdır. Birbirini yeni tanımaya çalışan çift adayları; ilişkinin başlarında yaşadıkları, tedirginlik ve soru işaretlerini ancak kişilerin karşılıklı “açık ve net” davrandıklarıyla ortadan kaldırabilirler. Bu süreçte, olmayan kendi teoremleriyle ilerlemek, imalı ve alaycı, iğneleyici diyaloglar içine, girmekten uzak durup , bunun yerine, gerçekten konuşulması gereken pek çok belki de hayati denebilecek konular,hatta konuşulmayan satır araları bile masaya yatırılmalı; eğer ki amaç ilişkiyi ileriye yönelik en başarılı sonucu kazandırmaksa, bu konuda kafanızdaki gerçek soru işaretleri netlik bulması üzerinde ilerlemelisiniz. Unutmayın ki hayatınız etkileyen bir karar aşamasında, Çok aceleci olmamakta fayda vardır. Tabi ki içinizden geldiği gibi samimi yani siz gibi hareket edin elbette . Fakat bu tedirgin ve stresli dönemde karşınızdaki kişinin sizi yanlış algılamasına ve gözünün korkmasına sebep olmamalıdır.
İlk günler ilişkinin devamlılığında en büyük yatırımlardır;
İlk izlenimler, ilk söylenenler asla unutulmaz. Aynı zamanda , ilişkinin ilk günleri, ileriye yönelik çok önemli bir yatırımlardır. İlişkinin başında ki karşılıklı diyaloglar ilerisi için sağlam temeller oluşturabilir. Bazen hiç ummadığınız bir detay çok şey değiştirir detaylar bile ilerde çok büyük şıklıklara, doğru yer ve zamanda kullanılabilecek birliktelik adına minik planlara ortam hazırlaya bilir.Hatta umutsuz anınızda size yol gösterecek ip ucuna dönüşebilir. Karşınızdakini anlamaya çalışarak dinlemek önemlidir fakat ilişkilerdeki ilk günler için şunu demek daha doğru olur; mümkün mertebe can kulağıyla dinleyin karşınızdakini, önemli olabileceğini düşündüğünüz şeyleri kafanızın muhakkak bir kenarına yazın. Önemli olan ise o kayıtları nerede ne zaman kullanacağını unutmayın.
Başta kendiniz , Sonra karşınızdaki için her daim özenli olun ;
Kişiler başta kendine sonrada karşı tarafa olan saygılarından; aslına bakarsanız bunu ilişkinin ilk gününde değil, her döneminde hatta her türlü ilişkinizde ”Özenli ve Bakımlı” olmalıdırlar. Bir ilişkiye “umursamama ve umursanmama” musallat olduğunda maalesef ki kendisine özen göstermemek olarak ortaya çıkar.Bu da o ilişkiyi zamanla çatırdatıp yıkar. İlk günlerde ilk izlenim için ve devamlılığında da çiftler kendi kişisel bakımlarına dikkat etmeli , Özenli olmalılar. Bir ilişkinin en temeline, harcına konan özen ne kadar fazlaysa bu ilişkinin geleceği de o kadar sağlıklı olur sadece temele değil, her kata, ilişkinin her anına özen göstermek, karşınızdakine özen göstermeyi her daim sürdürmek elbette çok önemlidir.
Kişiler eş seçiminde doğru seçimi yapıp yapmadıkları noktasında, tereddüt içinde olabilir, Bazen çevresi de kafasını iyice karıştırabilir. Bu durumda tarafsız bir uzmandan yardım almak çok güzel bir çözüm yoludur. Geleceğiniz için atacağınız bu en önemli adımda bir ilişki koçundan yardım almak isterseniz. Bize başvurabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
DevamıEvliliklerde Sonu Hazırlayan Beklentiler
EVLİLİKLERDE SONU HAZIRLAYAN BEKLENTİLER
Belki de Evliliklerdeki ilişkilerin sonunu hazırlayan en büyük neden yanlış beklentilerdir. Tabi ki çift olmanın, eş olmanın getirdiği doğal beklentiler ve sorumluluklar vardır ama tehlike sinyalleri çalan beklentiler dediğimiz gerçekleşmesi olanaksız, insan yaratılışına, fıtratına uygun olmayan beklentiler devreye girdiğinde ilişki o bağlılık, sevgi enerjisini kaybeder ve düzelmesi çok zor bir alışveriş, bir pazarlık çekişmesine dönüşür.
“Evliliklerin sonunu hazırlayan beklentiler’den” bahsedersek; Evet gerçekleşmesi imkansız, Evliliğin sonunu hazırlayan beklentiler bir ilişkiyi uyanması imkansız gibi görünen bir kabusa çevirebileceği gibi duygusal olarak yıpranmanıza ve hayal kırıklığına uğramanıza neden olur.
Evliliklerin sonunu hazırlayan beklentiler nedir? derseniz. Şöyle sıralayabiliriz:
*Eşinizin hayatındaki her şeyi olmayı beklemek, hayatınızı tamamlamasını istemek
Bu en sık karşılan en imkansız,yaralayıcı ve yıpratıcı beklenti türüdür. Çok fazla yapılan bir yanlış vardır; Evlilikler ile kurulan ilişkiler birbirine adanmak olarak görülebilir ve bunu karşı taraftan talep eden insanlar ne yazık ki üzülmeye ve hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Sağlıklı ve huzurlu bir ilişkide kimse kimsenin her şeyi olamaz. Aslına ilişkileri gerçek kılan ve olması gereken; her şeyi kendisinde bulabilmiş insanların birbirleri ile birlikte olmayı tercih etmeleridir. Maalesef bir elmanın yarısı olmalıyız fikri, bir şehir efsanesidir. Hayatta sizi en çok seven insanın bile sizin duygusal ihtiyaçlarınızın tamamını karşılamasına imkan yoktur. İhtiyacınız olan her şey kendi içinizde mevcuttur ve bunu ortaya çıkarmak sizin sorumluluğunuzdur.
Size tavsiyem; Bunu dışarılar da aramak yerine, eşinize kaldıramayacağı roller yüklemek yerine, kendi kaynaklarınıza dönüp iç huzurunuzu yeniden kendinizin elde etme yöntemlerini bulmanızı öneririm.
*Eşinizin zihninizi okumasını beklemek
Siz istediğiniz kadar ima etmeye çalışsanız da yada biraz imanın ötesinde hal ve hareketlerinizi de işin içine katarak belli etmeye çalışırsanız çalışın, kimse siz; açıkça belirtmediğiniz sürece ne düşündüğünüzü ve ne beklediğinizi anlayamaz ve tabi ki anlamak zorunda da değildir.Eşinizden siz söylemeden ihtiyaçlarınızı anlamasını ve buna karşılamasını istemek, sizi hem sonuçsuz bir bekleyişe iter, hem de karşı tarafa çok açık yapılan bir haksızlıktır. Unutulmaması gerekir ki her yetişkin birey gibi sizinde, istek ve ihtiyaçlarınızı uygun bir dille anlatabilmek elbette ki kişisel sorumluluğunuzdur. Bazı kurmaca oyunlar, kapris ve sessiz kalmak gibi yollarla istediklerine ulaşabilen çok az insan vardır.
Size tavsiyem; Ya ne istediğinizi düzgün ve anlaşılır bir biçimde dile getirin ya da isteklerinize ulaşamamayı göze alın ki hayal kırıklığına uğramayın. İletişim sorunlarınız ve kendinizi sonu kavgaya varmayacak şekilde ifade edebilmek için bir uzmandan yardım alabilirsiniz.
* Eşinizin sizi mutlu etmesini beklemek
Aklımızdan hiç çıkarmamamız gereken bir gerçek vardır hayatta ”Kendi kendine mutlu olamayan birini hiç kimse mutlu edemez”. Mutlu olmayı ilişkinizden ve Eşiniz den beklememeli mutlu olmak için neler yapmanız gerektiğini belirlemelisiniz. Mutlu olmak çevresel değil, içsel bir durumdur. Sizi sizden başka kimse mutlu da mutsuz da edemez.Mutluluğunuzun sorumluluğunu eşinizin sırtına yıkmak, mutsuzluklarınız dan devamlı eşinizi sorumlu tutmak ,asla sizi mutlu bir hayata kavuşturmayacaktır.
Size tavsiyem; Kendi iç kaynaklarınızın ve yaratılış harikalıklarınızın farkına varın. Kendinizin fazlasıyla değerli ve önemli olduğunuzu kendinize ilk önce kendinize hissettirin. Göreceksiniz kendinizi sevdiğinizde ve kendinizle mutlu olmayı başardığınızda , hayat artık her köşesinden size mutluluk olarak gülümseyecek.
* Eşinizin değişmesini beklemek
Sanırım sizde çok duymuşsunuzdur ” Evlenince değişir,düzelir. Evlenince değişilmez kişiler aynıdır fakat değişime zorlanır. Sevdiği aşık olduğu eşini unutup olmasını istediğimiz eşi oluşturmaya çalışırız”En eski öğreti olsa dahi çiftlerin en kavrayamadığı durum birbirlerini değiştirebileceklerini sanmalarıdır. Birini olduğu gibi sevip, kabul edip sonra da değişmesini beklemek insanların birbirlerine yaptığı en büyük duygusal şantajdır. Herkes kendine özgü özelliklere sahip ve birbirinden farklıdır, ilişki kurmak bu farklılıklarla birbirini sevebilmek , farklılıklarda kendini bulabilmektir, sevebilmek ve kabul etmektir.
Size tavsiyem; Değiştirmek isteyecek kadar özelliklerine saygı duymadığınız insanlarla olmayın, evlenmeyin ya da kimsenin kişiliğini değiştirmeye çalışmayın. Unutmayın ki siz bu hayatta sadece kendinizi değiştirebilirsiniz; siz bakış açınızı değiştirdiğinizde her şey yeni bakış açınıza göre tekrar şekillenecektir.
*Eşinizle doğru iletişim kurmayı başaramadan sizi tam manasıyla tatmin eden bir ilişki yaşamayı beklemek
Evliliğinizde doğru iletişim kurabilmek, ilişkinin ömrünü belirler. Bir sorunla yüz yüze gelindiğinde, herkesin kendi fikrini dile getirme hakkı olduğunu kabul etmeli ve farklı görüşleri, farklı yaklaşımları anlamaya çalışmalısınız. Eşinizi sizden farklı düşündüğü için suçlamamalı, yargılamamalısınız. Bir denge kurmak için, ortak bir çözümde buluşabilmek için iletişim kurmalısınız.
Size tavsiyem; Doğru iletişim için kendinize şu soruları sorabilirsiniz.
*Empati kurmayı deneyin; ”Aynı durumda bana nasıl davranılmasını isterim?”
*Hiç bir zaman nezaketinizi ve saygınızı yitirmeyin; ”Duygularımı sakin ve saygılı bir şekilde nasıl anlatırım?”
*Bilinç altınıza sorun; ” Çözüm için ne yapmalıyım?”
Bu soruların cevabını bulun ve sakin kendinizi huzurlu hissettiğiniz bir anda, ” Evliliğiniz de bu sorunlar olmasaydı, nasıl bir evliliğiniz olurdu”. Hayalinizde resmedin , canlandırın ve sonrada sanki gerçekten öyle olmuş gibi sizi yaratana teşekkür edin . Her gün bu kısa olumlamayı tekrarladığınız da göreceksiniz hayatınızda çok şey farklılaşacak.
Daha dingin ve huzurlu İlişkiler dilerim.
Sevinç Karakaya
Evlenmeyip Yalnız Olanlar Neyi Bekliyor?
EVLENMEYİP YALNIZ
OLANLAR NEYİ BEKLİYOR?
Ne kadar çok duyar olduk ”Elektrik alamıyorum” , ”Ruh eşim değil”. Belki evlilik korkusu belki de gerçekten aradığını bulamama; günümüz insanlarını evlilikten uzaklaştırıyor ve evlenecek kişiyi bulamadıklarından şikayet edip, yalnızlığı tercih ediyorlar. Elbette ruh halimiz de iniş çıkışlar yaşaya biliriz hatta yanlış tercih olan ve sonu hüsranla biten başlangıçlarımız da olmuş olabilir. Fakat bu sanki bizin değişmeyen yazımız gibi davranmak ve bunu bir kısır döngü haline getirmemek gerekir. Bizi yalnızlığa iten bazı beklentilerimiz vardır. Yalnızlığı tercih edenler kendini buna mahkum etmeden önce bu beklentilerini bir kez daha gözden geçirmelerini tavsiye ederim.
”Nedir bizi evlilik fikrinden uzaklaştıran ve yalnızlığı seçmeye iten beklentiler? ;”
*Hayalimizdeki Prens veya Prensesi Beklemek;
Tabi ki herkes kafasında hayal edip resmettiği, belli beklentileri, kriterleri yüklediği prens/prenses ile evlenmek ister. Fakat gerçek hayatta hayallerimiz de aradığımız özellikleri birebir karşılayacak birini bulmak neredeyse imkansızdır. İlla da ben bu özelliklerin hepsini bulmak istiyorum deyip ve bunu kendine bir saplantı haline getiren kişiler, kendilerini yalnızlığa mahkum ediyorlar. Tabi ki evlilik kararını vermek son derece önemlidir, fakat detaylar da çok vakit geçirip, içinden çıkamamak evleneceğiniz kişiyi ıskalamanıza sebep olabilir. Evleneceğimiz kişi ile ilgili karar verirken küçük detaylar yerine bize genelde hissettirdiklerine ve hayatımızda bize ne katacağına bakmalıyız.
*Efsanevi Bir Kahraman Beklemek;
Sevgi aşk elbette ki emek ister. Karşınızdaki kişinin; sadece eş seçimin de değil, normal dostluk, arkadaşlık ilişkilerinizde de sevgisini; sizin için yaptıkları ile ölçülebilirsiniz ama sürekli karşı taraftan bir şeyler bekleyen kişi olmak, yalnız kalmanıza neden olur. Genel sosyal ilişkilerimiz de olduğu gibi eş seçiminde de karşımızda ki kişi ile İlişkimiz, alma ve verme dengesi olmadığı sürece mutlu son getirmeyeceği kesindir. Sürekli karşı tarafın ilişki için bir şeyler yapmasını, size olan sevgisini ispat etmesini, sizin için kahramanlıklar yapmasını, beklemek çok da uygun bir davranış değildir.
*Dış Görünüşe Takılmak;
İstediğiniz fiziksel özelliklere sahip olmaması, kişinin ideal eş olamayacağı anlamına gelmez. Karşınıza çıkan eş adaylarını öncelikli olarak dış görünümleriyle değerlendirmek , onları tanıma adına iletişim kurmamak ve bir şans vermemek; yalnızlığınızın en acı nedeni olabilir. Karşımızda ki kişiyi, bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Unutulmamalı ki sadece fiziksel olarak beğenilen biriyle uzun vadeli bir ilişki olan evliliğe başlamak çok büyük hata olur.
*Başka Seçeneğim Kalmadı Korkusu;
Kendinizi bazen kendi oluşturduğunuz, çaresizliğinize öğle inandırırsınız ki; karşınıza çıkan kişileri son şansınız gibi değerlendirirsiniz. Ve tabi ki bu çaresizlik durumu karşınızda ki kişi tarafından oldukça itici bulunur. Çünkü bu çaresizlik düşüncesine sahip kişilerin özelliklerine bakıldığın da; en belirgin olanları ısrarcılık, karşı tarafın üzerine aşırı düşme ve her konuda ona teslim olma halidir. Bütün bu özellikler karşı tarafa sıkıcı gelir ve baskı yaratır. Elbette ki, hiç kimse birinin son şansı olmak istemez, herkes kendisine güvenen, onsuz da var olabilen kişilere değer verir ve sevmeye layık bulur.
*Yanlış Tiplere Takılıp Kalmak;
Unutmamak gerekir ki bu güne kadar yaşadığınız hayat size bu gününüzü getirdi. O yüzden devamlı aynı tip kişileri eş adayı olarak değerlendirmek, hem yalnızlığımızın hem de hayal kırıklıklarının en önemli nedenidir. İnsanlar yaşadıkları ilişkilerden ders alarak hayatlarına devam etmeli ve bir sonraki ilişkilerini öyle şekillendirmelidir. Sürekli aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek baştan hayal kırıklığını kabul etmek demektir.
Evlilik öncesi yaşadığınız sorunlarda; Karar veremiyor yada verdiğiniz kararın doğrularıyla alakalı kafanız da soru işaretleri var ise, bir sonuca varamıyorsanız. Sağlıklı bir şekilde ilişkinizin ilerlemesi noktasında bize başvurabilirsiniz.Sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya
Evliliklerde Rencide Etmeden Tartışma
EVLİLİKLERDE RENCİDE ETMEDEN TARTIŞMA
Evlilikler farklı iki kişinin, ortak bir duygu ile ortak alanda birlikte olma çabası ile kurudukları birlikteliklerdir. Tabi ki bu iki farklı kişinin zaman zaman anlaşmazlıklar yaşaması gayet normal ve doğal bir süreçtir. İki ayrı karakterde , iki ayrı geçmişe sahip olan iki ayrı insanın hiç tartışmaması düşünmek gereksiz polyanacılık olur ki zaten bu mümkün değildir. Hatta denebilir ki sağlıklı ilişkiler de zaman zaman tatlı, yıpratıcı olmayan tartışmaların olması evliliğin güçlendiren sebeplerindendir. Araştırmalar hiç tartışma yaşanmayan ilişkilerde daha derin sorunlar olması ihtimalinin, tartışan ve kavga eden çiftlere nazaran daha fazla olduğunu ispatlamıştır.
Aslına bakılırsa genel olarak bildiğimizin aksine evlilikte eşlerin ilişkileri yıpratan tartışmalar, farklı fikirlere sahip olma veya kavga etmeleri değildir. Asıl bu tartışmalarda çiftlerin birbirlerine karşı kullandığı üsluptur.
İlişkileri bitiren, saygıyı yok eden ve sonucunda aşkı tüketenler sebepler; suçlamalar, tehditler, kişiliğe yönelik saldırılar, küfür etmeler, yüksek ses, alaycı tavırlar ve ilerisi şiddete başvurmak başlıca sebeplerdir.
Sağlıklı evliliklere sahip çiftler birbirlerine saygılarını kaybetmeden tartışabilen, tabiri caizse belden aşağı vurmadan kavga edebilen ve ilişkilerine olduğu kadar birbirlerinin problemlerine de saygı duyan, eşine empatiyle bakabilen çiftlerdir. Elbette; bireysel farklılıkların veya fikir uyuşmazlıkların olması onları da kızdıracak, üzecek ve belki hayal kırıklığına bile uğrata bilecek, fakat bu duyguları doğru bir şekilde ifade etmeyi ve konuşmayı öğrenebilirlerse problemlerin kendiliğinde çözüldüğünü göreceklerdir.
Asıl soru ; ” Birbirimizi rencide etmeden tartışmayı nasıl öğreneceğiz?”
Sorumuzun cevabı aslında her evliliğin kendindedir; Her insan ayrı bir kitaptır ve eşler birbirlerini zamanla çok daha iyi okuyabilir.Fakat İlişki koçu olarak her ilişkide gözden kaçırılmaması gereken ortak konularda size bir kaç öneride bulunabilir.Şöyle ki;
*Kızgınlıkla öfke birbirinden çok farklı şeylerdir. Karıştırmamak da fayda vardır.
Kızgın bir kişi duygularını ifade etme ihtiyacı duyar ama asıl istediği çözüm aramaktır aslında. Fakat öfkelendiği zaman yıkıcı duygular,öç alma hissi hakimdir amaç zarar vermek, bir şeyleri yıkmak parçalamaktır. Evliliğimizde sağlıklı bir ilişki yaşamak istiyorsak öfkelenmeden önce duygularınızı doğru ifade etmeyi öğrenmelisiniz. Bizi üzen, kızdıran ne varsa eşimize doğru anlatmalıyız ki doğru anlaşılabilelim Bazen bazı durumlar sadece ifade edilmeye ihtiyaç duyar ve eğer eşiniz sizin nasıl hissettiğinizi anlarsa, birçok tartışma önlenebilir. Kendinizi ifade etmekten korkmayın, içinizdeki kızgınlık tepelerinin ” öfke dağlarına ”dönüşmesine izin vermeyin.
*Problem neyse ona odaklanın karşınızdakine bıçak saplayıp, canını acıtmaya değil.
Sadece evliliklerde değil, diğer ilişkilerimizde de problemi karşı tarafı suçlayarak, yargılayarak çözmeye çalışırsak bu olayı daha da çıkmaza sokacak ve çözüm imkansız bir hal alacaktır. Karşımızdakine suçlayıcı ve yargılayıcı davranırsak ana konu sorun değil, kişi haline gelir, eleştirilerinizi kişiye değil sizi kıran davranışa yöneltmelisiniz. Uzlaşmaya varacak kavgalar konuya odaklıdır ve dostçadır. Amaç Problemlerin üstüne karşılıklı birbiriniz inciterek yeni problemler eklemek yerine çözüme odaklanma olmalıdır. Tartışmalar ne kadar sert olsa bile kişiselleştirmeden, bir tarafa çekmeden tartışılan konu üzerinden sürdürmek davanızın haklılığı ve anlaşılırlığı üzerinde olumlu etkiler yapacaktır. Karşı tarafın üstüne suçlama ve yargılamalarla gidilmemesi, direnç geliştirmesini engelleyip ve dinlenmemizi sağlayacaktır.
*Dinler gibi yapmayın gerçekten dinleyin
Kişiler gerçekten ve saygıyla dinlendiklerinde savunmayı bırakırlar ve anlaşıldıklarını hissederler. Eğer tartışmaları bir güç savaşına çevirmek istemiyorsanız, niyetiniz uzlaşmaksa eşinizi gerçekten dinlemeli, anlamaya çalışmalısınız. Eşinizin gerçekten ne demek istediğine odaklandığınızda söylenmeyeni duyar,sessizliğindeki halini anlarsınız ve genelde problemlerin gerçek sebeplerine ulaşabilirsiniz. O zaman eşinize de sizi anlaması ve ortak yol bulması noktasında kapı aralamış olursunuz.
*Sesinizin dozunu ayarlayın
Hiç bir zaman akıldan çıkarılmamalı ki; Bağıran birisi normal ses tonu ile konuşana göre, her zaman daha az dinlenir. İlişkilerde yada evliliklerde maalesef sese vurgu katıldığında, sesler yükseltildiğinde veya çok konuşulduğunda karşı tarafın dinleyeceği yanılgısı yaşanıyor. Savunmanız belki oda sesini yükseltiyor sesimi duyurmak için bağırıyorum olabilir fakat ; Eşiniz bağırarak konuşuyor olsa bile ona tekrar bağırarak cevap vermeniz gerekmiyor. Araştırmalar alçak sesle konuşmanın, karşımızdaki kişinin sese tepki vermek yerine konuya odaklandığını kanıtlamıştır. Hak etmediğinizi, hiç bir suçunuzun olmadığını veya haklı olduğunuzu saldırarak, etrafı kırıp dökerek, savunmaya geçerek anlatamazsınız. Bu kavgayı daha da körükler. Gerilimi yükseltmek, kavganın şiddetini arttırmak yerine eşinizden daha fazla sorunla alakalı bilgi vermesini isteyin. Unutulmamalıdır ki diğer kişinin şikâyetlerinin mutlaka bir temeli vardır bunları anlamaya çalışmak çözüm için en iyi yöntemdir.
* İncir çekirdeğini bile doldurmayacak her problemi tartışma haline getirmeyin.
Her evlilikte eşler mutlu olmak ister. Evlilikte İlişkinizi devamlı tekrar tekrar irdeleme, masaya yatırma ve problem çözme alanı haline getirirseniz, sıkıcı bir rutin haline sokarsınız. Her şeye tepki vermeyin . Akıldan çıkarılmayacak bir düstur vardır, aldırış etmemek de bir dikkat çekme yöntemidir. Eğer eşiniz sizi bir tartışmaya çekmek istiyorsa, uzak durun ya konuyu değiştirin yada ortamı değiştirin.
*Tehdit etmekten ve tehdit ediliyormuş alınganlığından vazgeçin.
Tehdit diyince akla farklı şeyler gelebilir ama burada kast ettiğim en küçük sorunda ayrılmayı teklif etmeyin, ”duygusal şantajlar” yapmayın. Bu tür yaralayıcı ve gelecek noktasındaki korkutucu tehditler kısa bir süre eşinizi sindirmeye yarasa da uzun vadede ilişkiden kaçmasına ve kendine gelecek hakkın da sizden ayrı planlar kurmasını sağlar.
*Anlaşmaya çalışın; muhakkak ortak bir bakış açısı bulacaksınızdır.
Karşılıklı inatlaşmayı bırakıp, sadece bir sorun olduğunu kabul etmek, çözüm bulmak için çok iyi bir başlangıçtır. Evliliğinizde barışa şans verin. ”Evlilikte eşinizle İlişkinizin, mutlu bir şekilde devam etmesinin tartışmayı kazanmaktan daha önemli olduğunu unutmayın” böyle durumlarda kendinize şu soruyu sorun:
Haklı olmak mı , mutlu olmak mı istiyorum?
Sanırım bir çoğumuz mutlu olmak istiyoruzdur. İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Evlilik ilişkisinin Diğer Sosyal İlişkilerden Farkı Nedir?
EVLİLİK İLİŞKİSİNİN DİĞER SOSYAL İLİŞKİLERDEN FARKI NEDİR
Evlilikteki eşimizle iletişimiz ve diğer sosyal ilişkilerdeki iletişimimiz çok farklıdır. Evlilik insan yaşamında sonradan eklenmiş bir ilişki şekli olsa da diğer ilişkilerini de etkileyen bir ilişki şeklidir. Evlilik insan için yeni bir dönem teşkil eder. Ve bu yeni dönemle beraber kişiler farklı iletişim dillerini keşfeder. Bu dönemde oldukça önemlidir. Çünkü Bu dönemde yapılan iletişim ve davranış hataları ilişkiyi çok olumsuz noktalara götürebilmektedir.Götürebileceği olumsuz noktaların sonuçları ise kişye diğer sosyal ilişkilerinden çok daha fazla ve kalıcı zararlar verebilir.
Eşlerin ilişkilerinin kendine özgü bir sistemdir ve yetişkin hayatın en zor ve karmaşık süreçlerinden biridir. Hatta denilebilir ki her Evlilikteki ilişki biçimi de farklıdır, bunlar çok birbirine benzer değillerdir. Her ne kadar farklılıklar olsa da; eşler arasındaki olan ilişkileri diğer toplumsal ilişkilerden ayıran bütün evliliklerde bazı ortak özellikler vardır.
Eşimizle olan ilişkimizi hayatımızdaki diğer kişilerden ayıran özellikler nelerdir ?
*Evlilikte ilişkiler tercihe bağlıdır
Kesinlikle öncelikle başlamasından tutun sonuna kadar zorunlu değil, isteğe bağlı yürütülmesi gereken bir ilişkidir. Yürütülmesinde de her iki tarafında muhakkak aynı çabayı göstermesi gerekir.
*Evlilikte ilişkiler esneye bilir
Ve bu ilişkinin sorunsuz ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için elbette belli özellikleri olmalı fakat bunun yanın da zamanla gelişebilecek yeni durumlara çözümler ürete bilemek için de bir esnekliğe sahip olmalıdır.
*Evlilikte ilişkiler ortak gelecek planlıdır
Evlilikteki ilişkiler söz konusu olduğunda her iki kişinin geçmişi, bugünü ve yarını vardır. Ve kişi geçmişte yaşadığı hikayeler ve bilinç altıyla geleceğe köprü kurar. İlişkinin şuan da sağlıklı olması için eşlerin ortak bir gelecek için planlar kurması çok önemlidir.
*Evlilikte ilişkilerin sağlığı için her konuda konuşula bilmelidir
Evlilik bu güne kadar iki farklı hayattı yaşamış ve iki farklı dünya görüşüne sahip iki kişinin, bakış açısı ve geçmişlerinin birleşimi olduğu için, muhakkak her konu üzerinde konuşulmalıdır. Ve bu konularda anlaşmaya varmak çok önemlidir.
*Evlilikte ilişkiler iki taraf içinde alıcı-verici dengesinde olmalıdır
Evliliklerdeki ilişkilerde kişiler eşinin gereksinimlerini göz önüne almaları ve birbirlerine destek olmaları çok önemlidir. Her iki tarafta hem alıcı hem de verici olmalıdır. Buradaki akışın dengede olması çok önemlidir. İlişkilerde tek tarafın verici olması dengeleri bozan bir durumdur, belli bir süre sonra yıkımlara sebep olur.
*Evlilikte ilişkiler karşılıklı bireyselliğe saygıyla yürür.
Evliliklerdeki ilişkilerde kişilerin bireyselliğe değer vermesi çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki eşler birbirinden farklı bireylerdir, birbirlerinin uzantısı veya kopyası değillerdir. Birbirlerinin kişisel haklarına saygı göstermelidirler. Eşlerde iki tarafında bireyselliğine destek verilirse daha sağlıklı ve saygı çerçevesinde ilişkileri ilerleyebilir.
*Evlilikte bireyler ilişkilerinin sınırlarını çizmelidir.
Evlilikte bireylerin ilişkilerine sınırlamalar getirmesi çok önemlidir. Bu sınırlar ilişkinin korunmasını, ilişkinin mahremiyetini ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar. Bu sınırların belirlenmediği taktirde bireyler kendi aile yakınlarından ve çevrelerinden müdahaleye maruz kalabilirler. Ve zamala bunlar ilişkilerine yansıya bilir , buda ilişkiyi gittikçe çözümsüzlüğe sürükleye bilir.
*Evlilikte ilişkinin gelişimini sağlamak çok önemlidir.
Evliliklerde ilişkilerinin gelişememe nedeni; bazen biri bazen de her ikisinde aşırı derecede aileye bağlı olması yada kendi yetişkin olma süreçlerini tam manasıyla tamamlayamamalarından kaynaklanır. Hatta Bizim kültürümüzde aile büyükleri bazen de kardeşlerin çifttin yanında uzun süre kalmaları da ilişkinin gelişimini olumsuz yönde etkiler.
*Evlilikte ilişkilerin sağlılığı bireysen özellikler ve beklentiler önemlidir.
Evlilikte ilişkilerin sağlıklı yürümesi için önemli unsurlara, çiftlerin kendi bireysel yetenekleri, becerileri,kişilikleri ve birbirinden beklentileri sayılabilir. Sadakat, sorumluluk, duyarlılık, paylaşım, verilen sözlerin tutulması, hoşgörü, sabır gibi özellikler evlilik ilişkisi içinde yer alması uyumlu ve sağlıklı bir evlilik ilişkisine başlayıp sürdürebilmek için hayati önem taşıyan konulardır.
*Evlilikte ilişkiler paylaşım içinde olmalıdır.
Eşlerin kendileri ve evlilikleri ile ilgili konularda birbirleri ile paylaşım içinde olmaları, alınacak kararlarda uzlaşabilmeleri ve birbirlerini duygu-düşüncelerini beklentilerini rahatlıkla konuşabilmeleri evlilik ilişkisinin sürdürülebilmesi açısından son derece önemlidir. Evlilikte karar alımında diğer eşin hiç söz hakkı olmadığı durumlarda ilişkinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır.
*Evlilikte ilişkiler de boş vakitler yakınlaşmalar için değerlendirilmelidir.
Evliliklerde boş zaman etkinlikleri çok önemlidir. Bu etkinlikle eşler hem hoş vakit geçirip hem de birbirlerini daha yakından tanıyabilirler. Aynı zamanda bu yakından tanımalar eşleri duygusal olarak birbirlerine daha da yakınlaştırır ve sağlamlaştırır. Şu da yanlış anlaşılmamalıdır eşler her zaman beraber vakit geçirmek zorunda değillerdir. Aksine eşlerin bireysel vakit geçirmek için zamanlarının olması da oldukça önemlidir. Birbirlerine nefes alacak zamanlar bırakmaları ve kendilerine kendi zevkleri için zaman ayırmaları ilişkinin sağlığı için vazgeçilmezdir.
*Evlilikte ilişkiler de aşırı beklentiden uzak durmak gerekir.
Evliliklerde eşlerin birbirlerinden aşırı beklentiye girdiklerinde ilişkilerine zarar verebilirler. Özellikle de bir tarafın hep almayı isteyen dengesiz ilişkiler zamanla çok yıpratıcı süreçlere neden olabilir. Çiftlerin bu konulardaki iç görüsü son derece önemlidir.
*Evlilikte ilişkiler de eşit haklar önemlidir.
Evlilikte eşler eşit haklara sahip olmadığı ilişkilerde; kişilerarası dengeli ve insani değerler ortadan kalkar ve bu eşlerde bir süre sonra psikolojik veya psikiyatrik rahatsızlıkların ortaya çıkma olasılığı artmaktadır. Böylece sözel olarak duyuramadığı sesini farkında olmadan bedensel rahatsızlık olarak ortaya koyabilme durumu söz konusu olabilmektedir. İlişkilerin sağlıklı gitmesi için eşit haklara önem verilmelidir.
*Evlilikte ilişkide yeni ve geçmiş ailelerinden farklı bir aile kurulduğu unutulmamalıdır.
Evlilikte ilişkilerin şekillenmesi için çiftlerin yetiştiği aile yapıları da elbette önemlidir.Farklı ailede yetişmek eşlerin aile ilgili ilişki kurma şekillerini ve beklentilerini de farklılaştırır. Kişisel yetiştikleri ailenin ilişki biçimini ve örf adetlerini kendi yeni aile ilişkilerine yansır ve eşlerinden de yıllardır gördükleri gibi dönüşüm beklerler. Birde aileler yeni çiftte dışarıdan müdahale de bulunduklarında bu ilişkide güçlü sorunlara sebep olabilir.Örneğin evlendikten sonra bile oğlunun evine gidip onun eşyalarını düzeltmeye çalışan anneler, sürekli kendilerini artık unuttuğu konusunda sitem edip her gün kendisini aramasını ya da eve gitmeden önce her gün kendi yanlarına uğramasını isteyen anne-babalar bizim kültürümüze hiç de yabancı değildir. Ama art niyet taşımayan bu taleplerin kendi çocuklarının evlilik yaşantısına nasıl zarar verdiğini görmezler sadece kendi özlemlerinin farkındadırlar.
Sanırım bir çoğumuz mutlu olmak istiyoruzdur. İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz.
Sevinç Karakaya
Evliliğinde ”Güçlü Rolü” Oynayan ”Mutsuz Kadınlar” Ne Yapmalı?
Evliliğinde ”GÜÇLÜ KADINI” Oynayan ”MUTSUZ KADINLAR” Ne Yapmalı?
Evliliğinizde mutsuz musunuz? Peki bir kadın neden mutsuz olur? Tam olarak nedir onu mutsuz eden? Maddi problemler yada aile baskısından dolayı evliliğini sonlandıramamak mı mutsuz ediyor kadını ? Ne yapmalı ”Mutsuz kadın” ? Evlilikte kadının faktörü tam olarak nedir? Sorunlarıyla nasıl başa çıkabilir ”mutsuz kadın”?
Ne dersiniz bazen çok alıngan davranıyor olabilir miyiz? Öncelikle kadın şunu bilmeli; Bir çok insanla ilişkilerimizde olduğu gibi, nasıl ki kişiler aslında bizim aynalarımızdır, nasıl davranırsak öyle tepki alırız. Aynen bunun gibi; Erkeklerin de tüm duygusal davranışları ve olaylara verdikleri tepkilerinin bize bağlı olarak değiştiğini bilmemiz gerekmektedir. Aslında evliliğin sırrı bu gerçektir. Eğer kadın bunun bilincindeyse buna yönelik doğru davranışlar sergilemeyi öğrenirse, kadınlar ”evliliklerinde mutluluğu” yakalayabilirler.
Bir erkek eşinden en çok ne bekler derseniz? En başında çok fazla dile gelmese de ”takdir edilmek”, ‘‘onaylanmak” ve ”şefkat” beklemektedir. Erkekler; kadının kendisini güçlü hissettirmesine ve kendisine ihtiyacı olduğunu bilmeye ihtiyaç duyarlar. Aslında şunu demek daha doğru evlilikte ”Güçlü Kadını” oynamayı bırakmak lazım.
*Erkek hangi kadına sahipse aslında”Erkeği erkek o kadın yapar”
Erkeği erkek eşi yapar ne demek derseniz? Eşiniz gerçekten, erkek gibi hissetmek için karısının desteğini görmeye ihtiyaç duyar. Bilinen bir gerçek vardır.Erkekler kendisine bu şekilde hissettiren ve şefkat gösteren kadınlara eğilimlidir, bu yüzyıllardır defalarca kanıtlanmıştır. Aslında kadınlardan daha fazla duygusal olan erkek, bu alanda kendini göstermekte yetersiz kalır işte burada onu tamamlayacak ve bu özelliğini ortaya çıkaracak kadındır. Kadınlar eşlerine bu bakış açısıyla yaklaşabilirlerse, Eşlerindeki değişim gücünü elinde tutmayı sağlaya bilirler. Evliliklerde iletişim sorunlarının çoğu, çiftlerin birbirlerinin zihinlerini okuyarak ona göre davranış gösterme eğiliminde olmasında kaynaklanmaktadır. Eğer bir erkek evliliğinde suçlanacağını, eleştirileceğini düşünüyorsa, eşiyle olan iletişimde ” kapsama alanında” olmamayı tercih ediyor. Kendisine giden bütün iletişim yollarını kapatıyor. Evet ”Güçlü Kadınlar” evliliğinizde sağlıklı bir iletişim istiyorsanız; Koşulsuz dinlemeyi öğrenmeniz gerekiyor.
*Kadın ne kadar hoşgörülüyse o kadar mutlu demektir.
Artık kadın Yeni dünya düzeninin ona getirisi olarak ev içinde ve ev dışında ciddi sorumluluklar almakta ve bu da kadını psikolojik anlamda daha fazla yıpranmaktadır. Kadının bu durumu evlilik içerisinde erkeğin sorumluluklarında ki beklentisini de artırmıştır. Ve kendisine ihmallere karşı daha duyarlı tavır içerisine girmesine sebep olmuştur. Bu ruh halinde kadın iletişim kurarken sağlıksız tutumlar gösterme olasılığı artmakta kocasını eleştiren, sürekli şikâyet eden ve hatta eşini hor gören bir yapı içerisinde davranmaktadır.
Kadın hoşgörülü olmayı seçip, evde eşlerine karşı daha hassas, düşünceli davranabilmeyi başardığında, kadınların eşlerinden beklentilerini görebilme anlamında daha fazla destek aldıkları görülmektedir. Evet ”Güçlü Kadınlar” Kendimizi şikayetler yerine hoşgörüyle dile getirebilirsek sanırım sorun kalmayacaktır.
*Elbette bir ortak nokta vardır. Sadece ”GÖREBİLMEK İSTEYELİM”
Kadınların sık yaptığı hatalardan biride, belki de duygularıyla erkeklere oranla daha fazla hareket etmelerinden kaynaklı; kendi yakın çevrelerinin desteğini aldığı konularda etkilenme düzeylerinin erkeklere nazaran daha fazla olmasıdır. Kadınlar özellikle çatışma yaşadıkları konularda, kararsız kaldıklarında yakın çevresindeki arkadaşlarının akrabalarının fikirlerine başvurmakta ve genellikle bu çevrenin etkisi altında kalarak kararlar vermekte ya da iletişim şeklini sürdürmektedir. Bu çok sıkça yapılan bir hatadır. Unutulmamalı ki her ilişki, her evlilik, her birey birbirinden farklıdır. Farklı ilişkilerden elbette dersler çıkarıla bilir ama hiçbir evlilik tıpa tıp aynı olamaz. O yüzden yakın çevre yerine bir uzmandan belki destek olmak ortak noktaları bulmanızda daha etkili bir yoldur. Bazen kendimizin yaptığı hataları göremeye biliriz, dışarıdan bir gözle kendimizin farkına varmak her zaman işe yarar.
Evet ”Güçlü Kadınlar” Evliliklerde esas olan ”BİZ” olmayı başarabilmektir. Bu da kadın ve erkeğin ortak görüş birliğine varabilme becerisi ile doğru orantılıdır. Konu ne olursa olsun farklı görüş ve fikirler olduğu zaman muhakkak ortak bir paydada buluşulabileceği göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir çözüm kaynağıdır.
Şu soruyla bitirelim; GÜÇLÜMÜ OLMAK İSTERSİNİZ YOKSA MUTLUMU ?
Sanırım bir çoğumuz mutlu olmak istiyoruzdur. İlişkilerince çözüm arıyor ve doğru çözümleri bulmakta zorluk çekiyorsanız çözüm için bize ulaşabilirsiniz
Sevinç Karakaya
İlişki Koçluğu Hangi İlişkileri İçine Alır?
İLİŞKİ KOÇLUĞU
HANGİ KONULARI İÇİNE ALIR
ilişki koçluğu hayatımızın her alanında doğru ilişki için yeni ve yaratıcı bir yol öneriyor. ilk öncelikle bireyin kendisiyle olan ilişkisini ve bu ilişkinin dışarı yansıyan durumunu görmeye ve değerlendirmeye çalışır.Danışanın kendisi hem özel hem de iş yaşantısında iletişim ve davranış tarzlarına bakmasına ilişki koçluğu imkan tanır. Amacı ilişkileri dengede tutmak ve ilişkilerin istenilen biçimde sürdürülmesini sağlamaktır.Danışanın güçlü yanlarının dengelenmesi ve zayıf yanlarının tespit edilip geliştirilmesi noktasında, yeni bakış açılarının farkına varmasında destekleyici süreç uygular.Danışanın ilişkide bulunduğu kişi veya kurumlarca dışarıdan nasıl anlaşıldığı bu anlayışın değiştirilip dönüştürüleceği konusunda danışana yardım eder.
Hangi konular hakkında bir ilişki koçundan yardım almalıyım derseniz .Kısaca bir bakış atalım.
EVLİLİK ÖNCESİ VE SONRASI İLİŞKİLER
ÖNCESİ İLİŞKİLER;
*Evlilik kararı vermeden önce hazır olup olmadığımızdan emin olmak
*Kendimizi iyi değerlendirmeyi ve açıkça ifade edebilmek
*Sorun olacağını düşündüğümüz yönleri ortaya koymak
*Karşı taraftan ne beklediğimizi net olarak bilmek
*Yine karşı tarafın bizden ne beklediğinden emin olmanızda size yardımcı olur.
SONRASI İLİŞKİLER;
*Eşinizle benzer ve farklı yönlerinizi belirlemeniz de,
*Evlilikten beklentilerinizi açık ve net olarak dile getirme noktasında,
*Kadın ve erkek olarak farklı beklentiler içinde olabileceğinizi farkındalığına, varmada
*Evliliğin başlangıcından, devamından ve sorunlardan karşılıklı sorumlu olduğunuzu ve bu süreci en iyi sekil de devamlılığını sağlamanız da sizi destekler.
AİLE İÇİ İLİŞKİLER
SOSYAL İLİŞKİLER
* Önce kendimize karşı dürüst davranmanızı,
* Karşılaştığınız problemleri “büyütmeden “ ve “ abartmadan “ çözmemizi
* Arzu ettiğiniz şekilde fakat dengeli yaşayabilmek adına ilişkilerimizin sorumluluğunu almamızı ve bunların sonucunda doğru ve etkin bir şekilde iletişim kurabilmemizi sağlar.
* Bireyin kendisine uygun arkadaşı seçebilmesi için kişinin kriterleri ve değerlerini ortaya çıkarmasına yardımcı olur.
* Toplum içinde ve arkadaş çevresinde daha girişken ve kendini daha iyi ifade etmesini sağlar
* Sosyal paylaşımlarını arttırır.
* Uzun vadeli dostluklar kurmada ve bunları sürdürme de destek sağlar.
DUYGUSAL İLİŞKİLER
*Kendi yaşam dengenizi kurmanızı sağlar,
*Kişisel farkındalığınızı arttırır,
*Kendi önünüzdeki engelleri görmenizi ve aşmanızı sağlar,
*Sorunlu Bir aşk ilişkisinin sonlanmasında destek olur.
*Yeni bir aşka yelken açıldığında,
*İlişkilerde yaşanan anlaşmazlığın önüne geçmede,
*Farklı kültürlere sahip iki kişinin orta yolu bulmasında,
*İlişkilerimizde mutlu beraberlikler kurmamıza yardımcı olur,
*Çiftler için daha iyi bir ilişki geliştirmelerine destek olmak.
*Duygularınızı tahlil edip ortaya çıkarmanıza yardımcı olur.
İŞ HAYATINDA İLŞKİLER
* Anlatmak, anlamak, anlaşmak, anlaşılmak
* Değerli iletişim kurmak, ilişkilerimize değer katmak
* İyi dinlemek, daha iyi dinlemek, çok daha iyi dinlemek
* İçsel kaynaklarımıza doğru sorular sorarak ulaşmak
* Güçlü sorularla çözümler üretmek
* Süreçlerden keyif almak
Sevinç Karakaya
Sahi BOŞANMAYA Sebep Neydi?
Boşanma kelimesi ne kadar da itici geliyor değil mi ;
Mutlu bir evlilik hayal ederek girilen bir beraberlik yolun da; boşanmayla yol ayrımına gelmek ne büyük hayal kırıklığı. Bu itici kelime bazen çiftleri yanlış bir yere sürüklerken, bazen ise kişinin kendini bulması ve yeniden var olması için seçilmesi gereken tek yol haline gelebiliyor. Boşanma eylemini düşününce sebeplerin biraz daha derinine inmek lazım. Doğru soru şu olabilir mi? NEDEN EVLENDİM? Belki boşanma sebebi burada saklıdır. Ne dersiniz? Boşanma sebebine farklı bir açıdan bakalım. Boşanmayı düşünüyorsak, kötü giden bir evliliğimiz varsa, boşanmak için adım atanlardan biriysek yada evliliği yeni düşünüyorsak sebeplerimize bir de böyle bakalım.
Boşanmaya Götüren Evlilik Kararları?
Çok Aşığım; Aşık olan kişi, aşkın mantıklı ve makul bir çok açıklamasını bulabilir. Sormanız gereken soru, şu an ki heyecanınız evlilik denen uzun yol arkadaşlığında da, bu şekilde her şeyi göze alarak devam edip etmeyeceğidir. Size tavsiyem çok aşıksanız aşkınızı yaşayın ama sadece aşık olduğunuz için evlenmeyin. A.B.D ‘de yapılan bir araştırma da en uzun ömürlü aşkın bir kaç sene sürdüğü sonucuna varılmış. Yani bir süre sonra bitiyor. Bir bakın bakalım; o aşk yerini çok sevmeye, muhakkak yanında olmak istemeye, iyi anlaşmaya, arkadaşlığa bırakıyor mu? Aşıksanız evlenme kararı için aşkın bitmesini bekleyin.
Yalnızlıktan Sıkıldım; Yapınızda sıkılan bir insan gizliyse, yalnızlıktan sıkıldığınız gibi büyük bir ihtimalle bir gün birlikte olmaktan da sıkılacaksınız. Üstelik birliktelikten daha da çabuk sıkılacaksınız. Çünkü yalnızlık sonuçta sizin kontrolünüzde. Tek başına hayatınızdaki tüm kararları kendi başınıza alabilirsiniz. İstediğinizde bir yere gidebilir, istediğinizde televizyon da istediğiniz diziyi takip eder yada gönlünüzce yapmak istediğiniz herhangi bir şeyi yapabilirsiniz. Fakat bir birliktelik hiç bir zaman tamamen sizin kontrolünüzde değildir. Kaldı ki halinden sıkılan bir insansanız, biriyle yaşamaktan yalnızlıktan sıkıldığınız gibi hatta daha hızlı bir şekilde sıkılacaksınız. Ve tabi ki aynı evde yaşamaktan da sıkılacaksınız. Evlenmek için yalnızlıktan sıkılmak da iyi bir sebep değil.
Çocuk İstiyorum; Çatırdayan bir evliliği kurtarmanın en büyük yanlışı nedir? “Evliliği hayatta tutmak adına ÇOÇUK yapmak” Bu amaçla yapılan bir çocuk; aynı ölmüş birine makyaj yapmaya benzer; ne yaparsan yap canlı gibi de görünse ölmüştür o. Bir de en baştan çocuk sahibi olmak için bir evlilik yapıyorsan, işte burada çok ciddi bir yanlış var demektir. Ve bu yanlışın sonuçları en çok da maalesef o çok istediğin çocuğun hayatını mahvedeceği ise garanti gibidir.
Peki sıralama ne olmalı :
a-Çocuk istemek b-Evlenecek birini bulmak c-Evlenmek d-Çocuk Yapmak
Doğru cevap; b-c-a-d
Aile Baskısı; Yaşınız ilerledi, çevrenizde devamlı evlen baskıları var ya da bir süredir sevgiliniz var ve deşifre oldunuz. Artık hem ailenizin haberi var, hem de baskılar, gelenekler var diyelim. Bu durumda sadece daha fazla aile baskısı yaşamamak için, tam da emin olmadığınız halde sevgilinize de evliliği ima ediyorsunuz ve bir şekilde evliliği kabul ettiriyorsunuz. Oysa sevgililik sevgililik, evli olma durumu bambaşka bir şeydir, Ve gerçekten buna hazır olup tamamen sorumluluklarını üstüne almadan biriyle aynı evi, aynı hayatı paylaşma çok riskli ve kimse için zoraki alınacak bir karar olmamalıdır. Hele ki bu kararı biraz da erken yaşta vermişseniz, yaşınız ilerledikçe istekleriniz, beklentileriniz değişecektir. Olgunlaştıkça ne istediğinizi daha iyi bileceksiniz ve seçtiğiniz hayatla, istediğiniz, beklediğiniz hayat çok farklı olma olasılığı büyüktür. Sırf babanız, anneniz öyle istiyor diye, bir insanla mesela 50 sene aynı evde yaşama anlaşması yapmak, ne kadar bağlayıcı bir sözleşmedir bunu iyi düşünmek lazım.
Zor Dönemlerimden Çıkmamda Bana Yardımcı Oldu; Zor dönemden çıkarken size yardımcı olan kişilere dost, akraba yada Danışman/Terapist diyebilirsiniz. Bu özellikler, sonradan bir insanın sizin eşiniz olmasında yeterli şart ve yakınlık değildir. O zor dönem bittikten sonra sizinle evlenmek isteyen kişi ya da bunu ima eden kişi, zaten bu durumdan önce bunu kafasına koymuş demektir. Yani yardımı desteği size karşılıksız vermemiştir. Hadi iyi niyetli düşünmekten vazgeçmeyelim , desteği size karşılıksız olarak vermiş olsa bile bir insanın yardımsever, iyi ve kötü gün dostu olması onunla aynı evi ve en özel hayatınızı paylaşabileceğiniz anlamına gelmez. o iyi bir insandır; İşte o kadar …
Maddi Durumu İyi; Para hiçbir mutluluğun anahtarı değildir, olamaz. Bir insanla paylaşılacak mutluluk, sadece iyi bir otomobil ve restoranlar da yaşanıyorsa ona mutluluk denmez. Tüketim denir. Sizin ve kendisinin rahatça, düşünmeden tüketmenizi sağlayan kişiye de dense dense sponsor denir. Eş denemez.
Mutluluklar, iyi anlaşmak, birlikte bir şeylerden keyif almak; paranın gücüyle oluşturulabilecek şey değildir. Para sadece alternatifleri arttırır. Ama Olmayan bir şeyin yerine geçemez. Zaman zaman geçtiği düşündürecek kadar aldatıcı olabilir. Ama sonra ”Her şeyim var; ben niye mutlu değilim? ” diye düşündürür. Böyle düşünmemek için en baştan doğru düşünmek gerekir.
Artık Kendime Ait Bir Evim Olsun istiyorum; Baskıcı aileler de yetişen özellikle kızların hatta zaman zaman erkeklerin de, arzu ettikleri gibi yaşamalarına izin verilmez. Ve bu şekilde yetişen kişiler kendilerine ait bir dünyayı özgürce yaşamak isterler. Ve bu dünyayı kurmanın yolunun ”evlenmek ” olduğuna karar verirler. Kısıtlı ve kendi ailesinin yanın da mutsuz bir hayat yaşamak zor. Yine de ne olursa olsun kendinize ait bir hayata kavuşmanın yolu nikah masasından geçmez. Yani sadece bu düşünceyle evlenilmez. Unutmayın o hayatta yalnızca size ait olmayacak. Özgürlüğünüzün çok daha kısıtlı olduğu, özel hayatınızın çok daha az olduğu bir süreçtir, evlilik hayatı. Doğru insanla yapılmadığı sürece de kesinlikle baba evini aratır. Evliliği kendi evim olsun diye düşünenler bunu bir kez daha gözden geçirmeli.
Evliliği bu sebepten yapanlar hayatlarını belki bir kez daha gözden geçirip doğru soruya, doğru cevabı bulmaya çalışabilir. Henüz evliliğe adım atmayanların da bunları bir kez daha irdelemesinde fayda var derim.
Sevinç Karakaya
Psikoterapist / Aile ve Evlilik Danışmanı ve Cinsel Terapist